Arap Dili

Arap Dili Arap Dili

PRATİK ARAPÇA DERSLERİ 20

PRATİK ARAPÇA DERSLERİ 20
الثَّقَافَةُ الْعاَمَّةُ الدَّرْسُ الأوّلُ –


KONU: Öğreticilikte yeterlilik.
الموضوع: الكَفائَةُ في التَّعْلِيمِ


ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:
أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

فإنّ التّعلِيمَ فَنٌّ، ولِتطبيقِ كلِّ فنٍّ شُرُوطٌ وآدابٌ. وإَذا كَانَ التَّعلِيمُ فَنًّا مِنَ الْفُنُونِ، فإنَّ لِتَعلِيمِ هَذَا الْفَنِّ أيْضًا شُرُوطٌ وَآدَابٌ. فَمِنْ أَهّمِّ شُرُوطِ التَّعْلِيمِ أنْ يَكُونَ المُعَلِّمُ مَاهِرًا فيِ مِهْنَتِهِ. لأنَّ الإنْسَانَ إذَا عَمَدَ إلىَ تَعلِيمِ شَيْءٍ يَجِبُ عَلَيْهِ أنْ يَكوُنَ عَالِمًا بِحَقِيقَةِ ذَلِكَ الشَّيْءِ، وَ عَارِفًا بِطُرُقِ نَقْلِهِ وَأَسَالِيبِ تَعْلِيمِهِ.

إذًا يَجِبُ على طَالِبِ الْعِلْمِ أنْ لا يَتَلَقَّى الدَّرسَ مِنْ كُلِّ مّن يَتَصَدّى بِصِفَةِ مُعَلِّمٍ. وَيَتَرَتَّبُ عَلَيْهِ خَاصَّةً أن يَتَاَكَّدَ مِنْ مُسْتَوى مَنْ يُدَرِّسُ اللُّغَةَ الْعَرَبِيَّةَ، نَظَرًا للإزْدِيَادِ الذِي لُوحِظَ في عَدَدِ الْمُنْتَحِلِينَ في بِلاَدِنا أخِيرًا.

Arapçada Günler

Arapçada Günler

السَّبْتُ Essebtu Cumartesi

الأحَدُ Elahadu Pazar

الإثْنَيْنِ Elisneyni Pazartesi

الثُّلاثَاءُ Essülâsau Salı

الأرْبِعَاءُ Elerbiâu Çarşamba

الخَمِسُ Elhamisu Perşembe

الجُمُعَةُ Elcumuatu Cuma

PRATİK ARAPÇA DERSLERİ 19

PRATİK ARAPÇA DERSLERİ 19
BİYOLOJİ
الدَّرْسُ العاشرُ- الأحياءُ
KONU: Bitki ve hayvanda familya kavramı
الموضوع: مَفْهُومُ الْفَصِيلَةِ فيِ النَّبَاتِ وَالْحَيَوَانِ


ÖĞRETMENİN AÇIŞ KONUŞMASI:
أيها الإخوةُ والأخوات،
السلامَ عليكم ورحمة اللهِ وبركاتُهُ وبعد،

فإنّ كَلِمَةَ الفَصِيلةِ، (وهي على وَزنِ فَعِيلة)، مُشْتَقَّةٌ من فَصَلَ يَفْصِلُ؛ وهي مُصْطَلَحٌ حديثٌ. وجَمْعُهُ فَصَائِلُ.

يُطْلَقُ هذا الإسمُ على قِسْمٍ مِنْ أقْسامِ السُّلَّمِ التَّصْنِيفِيِّ، يَضُمُّ أجْنَاسًا مُتَقَارِبَةً، ذَاتَ خَصَائِصَ مُشْتَرَكَةٍ.

فَسَنَدْرُسُ في هذه الحِصَّةِ جِنسًّا مِنَ الحَيَوَانَاتِ، وسنتعرَّفُ على فَصِيلَتِهِ؛ وبذلك ستتبَلوَرُ أمَامَنا مَفهومُ الفَصِيلَةِ حتى إذا أردنا ان نستخدِمَ هذا المُصطَلَحَ اختَرْناها عندَ المناسبةِ. وهذه جُمَلٌ صِيغَتْ باللُّغةِ التُركيةِ، سنقومُ الآنَ بتعريبِها.
1. Jaguar kedigillerden vahşi bir hayvandır.

XV. YÜZYIL BURSA ALİMLERİ VE ARAP DİLİNE KATKILARI

T.C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Cilt: 11, Sayı:2, 2002
ss. 97-116
ÖZET
Bu çalışmada XV. Yüzyıl Bursa Alimlerinin kısa biyografileri ile Arap diline
dair eserleri ele alınarak Arap diline olan katkıları belirlenmeye çalışılmıştır.
Bu çerçevede on üç alim ve Arap diliyle ilgili olarak yazdıkları kırk dokuz eser
tespit edilmiş olup eserlerin, büyük ölçüde günümüze kadar geldiği görülmüştür.
SUMMARY
The Scholars from the XV th Century Bursa
and Their Works Concerning the Arabic Language
This article presents the brief biographies of the Scholars from the XV th
Century Bursa, and their works concerning the Arabic language. These works
sheds onto their contributions to the field. To this end, thirteen scholars and
forty-nine works by them have been found and most of them have reached to us
today.
A-OSMANLI MEDRESE GELENEĞİNDE ARAP DİLİNİN ÖNEMİ
Osmanlı medrese geleneğinde, Kur’an dili olarak kutsanan Arapça,

peşi sıra, peşpeşe, ardarda على التوالي

تَدْخُلُ الدَّجَاجَاتُ أَخْنَانَ عَلَى التَّوَالِي مِثْلَ الأَغْنَامِ!
Tavuklar kümese, koyunlar gibi ardarda giriyorlar.

MANSÛR ET-TABELÂVÎ, HAYATI, ESERLERİ VE “NAZMÜ’L-İSTİÂRE” ADLI MANZÛMESİ

İ.Ü. Şarkiyat Mecmuası Sayı 23 (2013-2) 23-36
MANSÛR ET-TABELÂVÎ, HAYATI, ESERLERİ VE
“NAZMÜ’L-İSTİÂRE” ADLI MANZÛMESİ
Ali BULUT*
Öz: İslâm âlimleri ilk devirlerden itibaren öğrencilere ilimlerin öğretimini
kolaylaştırmak için birçok yöntem kullanmışlardır. Bunlardan birisi de
herhangi bir ilim dalına ait temel kuralların nazma dönüştürülmesi yolu
olmuştur. Bu şekilde öğrencilerin nazmı ezberleyerek dersin temel konularını
öğrenmesi amaçlanmıştır. Bu tür manzûmelerden birisi de, Mısırlı âlim
Tabelâvî’nin “Nazmü’l-istiâre” adlı eseridir. Makale, manzûm eserlerle
ilgili bir girişin ardından dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde
Tabelâvî’nin hayatı, ikinci bölümde de eserleri sunulmuştur. “Nazmü’listiâre” ve şerhleriyle ilgili bilgilerin aktarıldığı üçüncü bölümden sonra,
eserin edisyon kritiğinin verildiği son bölüm yer almaktadır.
Anahtar Kelimeler: Mansûr, Tabelâvî, istiâre, manzûme.
MANSÛR AL-TABALÂVÎ, HIS LIFE, WORKS AND HIS POETRY
“NAZM AL-ISTIÂRA”

KUR`ÂN FİLOLOJİSİYLE İLGİLİ ÜÇ İLİM DALI (Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân) VE BU DALLARDA ESER VEREN MÜELLİFLER (Hicrî İlk Üç Asır)

ÖZET
Kur’ân-ı Kerîm, birçok dînî ilmin ilk kaynağı ve temel hareket noktası olduğu
gibi, Arap dili gramerinin de ilk kaynağı olmuş, bu sahadaki çalışmalar da
Kur’ân’a bağlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir.
Bu düşünceden hareketle biz de hicrî ilk üç asır ilim adamlarının Kur’ân
filolojisi sahasında yaptıkları çalışmaları belli bölümler altında toplamayı
amaçladık. Hem bu alanda eser veren ilim adamlarını tespit etmeye hem de
günümüze ulaşan eserlere dayanarak bu ilimlerle ilgili genel bilgiler sunmaya
çalıştık. Günümüze ulaşan eserlere de işaret ederek araştırmacılara yardımcı
olmak istedik.
Araştırmamızda, bu ilim dallarından her birinin Kur’ân’ın ayrı bir yönüne
ağırlık verdiklerini gördük. Bunlardan, ilk önce Garîbü’l-Kur’ânlar telif
edilmeye başlanmıştır. Bunlarda göze çarpan en önemli husus, luğat ve üslup
farklılıklarına ağırlık vermeleridir. Bu eserlerde nahiv ve irab, bazılarında çok

أبدًا - Asla, kesinle

Genellikle olumsuz fiilin anlamını kuvvetlendirmek için kullanılır.

لَنْ أَفْعَلُ ذلِكَ أبَدًا - Bunu asla (kesinlikle) yapmayacağım!

إنّي لا أَرجعُ في كلامِي أَبَدًا - Ben asla sözümden dönmem

Bu cümleyi şahıs çekimlerine uygulayarak yazıp o şekilde çalışabiliriz:

Örnek:

إنَّهُ لا يَرجِعُ في كلامِهِ أبَدًا
إنهما لا يرجعان في كلامهما أبدا
إنهم لا يرجعون في كلامهم أبدا
إنها لا ترجع في كلامها أبدا
انهنّ لا يرجعن في كلامهنّ ابدا
إنكَ لا ترجع في كلامك ابدا
انكما لا ترجعان في كلامكما ابدا
انكم لا ترجعون في كلامكم ابدا



لَنْ أَفْعَلَ ذَلِكَ أَبَدًا

Bunu kesinlikle yapmayacağım!

“أَبَدًا: asla, kesinlikle” kalıbına uygun ilave örnek cümleler:

لَكِنَّنِي أَمْ أَرْغَبْ بِذَلِكَ لَكَ أَبَدًا
Ama bunu senin için asla istememiştim.

سَيَأْتُوا مُثْلُ الأَمْطَارِ عَلَيْنَا الَّتِي لاَ تَنْتَهِي أَبَدًا
Asla durmayan bir yağmur yağacak üzerimize.

أَنْتَ لاَ تَعْرِفُ أَبَدًا مَنْ سَيَكُونُ أَصْدِقَائُكَ حَتَّى وَقْت الحَاجَةِ

İbn Sînâ Felsefesinde Hayal-Oluşturucu Güç (el-Mütehayyile) ve Aşkın Bilgi∗

M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi
35 (2008/2), 159-174
İbn Sînâ Felsefesinde Hayal-Oluşturucu Güç
(el-Mütehayyile) ve Aşkın Bilgi∗
Prof. Dr. Dimitri GUTAS∗∗
Çev. Dr. M. Cüneyt KAYA
İnsanların yüce âlemden1
ve yüce âlem hakkında bilgi elde etmeleri ve bunun
süreçleri açısından, bir iç duyu olan hayal-oluşturucu gücün (et-tahayyül, elmütehayyile)
İbn Sînâ’nın bilgi felsefesinde kritik ve çok yaygın bir konumu
bulunmaktadır. Sözkonusu konum, açıkça son tahlilde Aristoteles’in De anima
403a8-9 ve başka yerlerde2
düşünme ve hayal-oluşturma hakkındaki talihsiz
ifadelerinden kaynaklanmaktadır, ancak burada benim ilgim bu kavramın tarihi
ve kökenlerinden ziyade, İbn Sînâ’nın düşüncesinde sahip olduğu kesin epistemolojik
işlev ve insanın hayal oluşturmasının kiplerine yönelik olacaktır.3 İbn


Dimitri Gutas, “Imagination and Transcendental Knowledge in Avicenna”, Arabic Theology,

<<ثماني طلعات جوية للكرامة .. وشماتة <<الجزيرة

سعيد الشحات

8 طلعات جوية للكرامة .. وشماتة «الجزيرة»

neden lafzı celal cümle sıfat almaz?

Çünkü cümle ancak nekreyi vasıflar.Lafza-ı Celal ise İmam Sibeveyh'in de buyurduğu gibi marifelerin en marifesidir.Mesela :

" قال الله تعالى " Kavlimizde

قال : fiil
الله : fail
تعالى : ise تفاعل babından fiil-i mazidir Cümledir ( تعالى fiildir.Faili tahtındaki "هو" dir. تعالى yücedir. Kim? هو O , Allahü teala)
Bu cümle الله Lafzından hal olmak üzere mahallen mensubdur.Fakat halde geçicilik olduğundan ulema تعالى haldir fakat daimi bir haldir demişler ve bunu hal-i daime olarak isimlendirmişlerdir.

NOT: Tek bir kişinin görüşü olarak ''Kuhistani kitabında da geçtiği gibi nekre ile vasıflanmak lafz-yı celalin hususiyetlerindendir diyen kimsenin kavli üzere lafza-yı celal için sıfat olmakla...'' Murib'ül avamil S:2-3

Muhtelif Nev’de Hadisler ARAPÇA TÜRKÇE HADİS Ebu Davud

Başlık: İLAVELER BÖLÜMÜ

Konu: Muhtelif Nev’de Hadisler
Ravi: İbnu Amr İbnu’l-As
Hadisin Arapçası:

وعن ابن عمرو بن العاص رَضِيَ اللّهُ عَنهما قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ # حِينَ خَرَجْنَا مَعَهُ إلى الطّائِفِ فَمَرَرْنَا بِقَبْرٍ، فَقَالَ: هَذَا قَبْرُ أبِي رِغَالٍ فَكَانَ هَذَا الْحَرَمُ يَدْفَعُ عَنْهُ، فَلَمَّا خَرَجَ أصَابَتْهُ الْنِْقْمَةُ الّتِى أصَابَتْ قَوْمَهُ بِهَذَا الْمَكَانِ فَدُفِنَ فِيهِ، وَآيَةُ ذلِكَ أنَّهُ دُفِنَ مَعَهُ غُصْنٌ مِنْ ذَهَبٍ. فَإنْ أنْتُمْ نَبَشْتُمْ عَنْهُ أصِبْتُمُوهُ فَابْتَدَرَ النَّاسُ فَاسْتَخْرَجُوا الْغُصْنَ[. أخرجه أبو داود .

Hadisin Anlamı:

Abdulhamit Han’ın Sözleri Arapça-Türkçe Tercüme

إمّا أن نكون ذئاباً فنطردَ من حولنا أبناء آوى ، واما نكون خِرافاً فنصيرَ طعاماً للذئاب

السلطان عبد الحميد الثاني

“Ya kurt olup çevremizdeki çakalları kovacağız. Ya da koyun olup kurtlara yem olacağız.”

Abdulhamid Han

Sarf ne Hahivde hangi kitab tercih edilmeli?

Sarf icin Emsile, Bina ve Maksud'tan sonra, ( احمدبن علی‏بن مسعود )'un el-Merah el-Ervah ( مراح الارواح فی الصرف ) kitabi cok tavsiye ediliyor. Cunku, Maksud'ta bulunmayan pek cok mesail Merah'ta olmakla beraber, Merah'in zamirler bolumu daha mufassal ve guzel. Sarta daha da derine inmek istiyorsaniz, hic suphesiz Ibn Hacib'in Şafıyesidir ki Kafiyeye paralel yazilmis muhtesem sarf kitabidir.

Nahv'e gelince, Imam Birgivi'nin Avamili ile baslar, sonra Izhar ile davam eder. Izhar'dan sonra Ibn Hacib'in Kafiyesi geliyor. Fakat, kafiye basli basina belig bir saheserdir, serhine ihtiyac vardir. Osmanli medreselerinde ( نور الدين عبد الرحمن بن أحمد بن محمد الجامي ) kisaca Molla Cami'nin ( الفوائد الضيائية/ فوائد الوافية بحل مشكلات الكافية ) okutulurken, pek cok arap ulkesinde ( شرح الرضي على الكافية ) okutulur. Serhu'r-Radi daha mufassal bir serhtir.

..ne kadar da!, amma da..!, ne...! يا له من

يَا لَهَا مِنْ صَدِيقَةٍ جَمِيلَةٍ!

Ne kadar da güzel bir kız arkadaşı!

يَا لَهُ مِنْ صَدِيقٍ طَوِيلٍ!

Ne kadar da uzun bir arkadaş!

يَا لَهُ مِنْ صَدِيقٍ طَوِيلُ القَامَةِ!

Ne kadar da endamlı bir arkadaş!
يَا لَهَا مِنْ سَنَةٍ، شَاهِدُوا وَتَذَكَّرُوا أَهَمُّ لَحَظَاتِ أَلْفَيْنِ أَرْبَعَةَ عَشَرَ!

Amma da bir yıl; 2012 senesinin en önemli anlarına bakınız ve hatırlayınız!
يَا لَهَا مِنْ بِنْتٍ جَمِيلَةٍ!

Ne güzel bir kız!
يَا لَهُ مِنْ شَابٍّ وَسِيمٍ!

Ne yakışıklı bir genç!

يَا لَهَا مِنْ اِمْرَأَةٍ جَمِيلَةٍ الَّتِي أَحْلُمُهَا فِي مَنَامِي مُسْتَمِرًّا!

Sürekli rüyalarımda gördüğüm ne güzel bir kadın!

Ne güzel bir kadın, onu hep rüyalarımda görüyorum!

يَا لَهُ مِنْ تَصَرُّفٍ سَخِيفٍ لَمْ يُسَلِّمْ عَلَيَّ فِي الطَّرِيقِ عِنْدَمَا شَاهَدَ عَلَيَّ!

Ne aptalca bir davranış, beni yolda gördüğünde selam vermedi!

يَا لَكَ مِنْ صَدِيقٍ غَيْرُ أَمِينٍ!

Ne güvensiz bir arkadaşsın!


يَا لَكُمْ مِنْ مُجْتَمَعٍ مُتَخَلِّفٍ!