Arap Dili
Arap Dili Arap Dili
Nahivcilerle Belagatçıların Me‘ânî Konularına Yaklaşımları ve Bunların Mukayesesi
Şırnak Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Dergisi
2014/1 yıl: 5 cilt: V sayı: 9
Nahivcilerle Belagatçıların Me‘ânî Konularına Yaklaşımları
ve Bunların Mukayesesi
Emrullah ÜLGEN*
Özet
Nahivcilerin ve belagatçıların dilsel konularda kendilerine ve yetiştikleri ekole özgü
yaklaşım biçimleri, bu alanda farklı yorum ve değerlendirmelerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Her iki gruba göre dilbilimin amacı, dilsel olguları anlaşılır kılmak ve
bu olguları en doğru bir biçimde muhataba ulaştırmaktır. Her ne kadar iki grup, gayede
hemfikir olsalar da gerek yöntem bakımından gerekse dilsel araçlar yönüyle aralarında
bazı farklılıklar vardır. Nahivciler, cümleyi oluşturan birimler arasında gramatik ilişkileri
öncelerken belagatçılar retorik açıklamaları öncelemektedirler.
Anahtar Kelimeler: nahivciler, belagatçılar, nahiv, retorik açıklamalar, dilbilim
The Aproach of Arabic Linguists and Rhetoricians in The
Me‘ānī and Comparison of These
Abstract
Arap Dilinde Zâid Edâtların İletişim Değeri - Kur’ân-ı Kerim Örneği -
1
Arap Dilinde Zâid Edâtların İletişim Değeri
- Kur’ân-ı Kerim Örneği -
Dr. Mehmet Ali ŞİMŞEK*
Anahtar kelimeler: Ziyâde, edât, te’kit
Giriş
En az, konuşmacı, dinleyici ve mesaj üçlüsünden oluşan iletişimin gerçekleşmesi için,
öncelikle iletişim aracının seçilmesi gerekmektedir. Eğer, iletilmek istenen mesajın muhatap
tarafından da anlaşılması isteniyorsa -ki iletişimin temeli buna dayanır- onun anlayacağı bir
iletişim aracı kullanılmalıdır. Bu gerçek, Kur’an-ı Kerim’de çok güzel bir şekilde ifadesini
bulmuştur: ْ وَماَ أرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ إلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُم1. Bu sebepledir ki, Allah, insanlarla sözlü
iletişime girdiğinde hep insanların bildiği dille hitap etmiş2; mesajını insanlara onların kullandığı
bir dille ulaştırmıştır. Kur’an-ı Kerim’e bu açıdan yaklaştığımızda Onun, Arap Edebiyatının en
beliğ metni olduğu gerçeğiyle karşılaşırız. O, Arap diliyle vahyedilmesi sebebiyle, Arap Dilinin
ArapÁaída Nekre (Belirsiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu)
M.‹. İl‚hiyat Fak¸ltesi Dergisi
29 (2005/2), 165-184
ArapÁaída Nekre (Belirsiz İsim) Kullanımların
Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu)
Dr. Halil İbrahim KA«AR∗
÷zet
Maërife kelimesinin zıttı olan nekre, sˆzl¸k anlamı itibariyle ëtanınmayan, bilinmeyení
anlamında bir sıfattır. Terim olarak kelimenin maërife formlarından arınmış yalın
halidir. Bu yalın yapı anlam itibariyle tek unsura(m¸fred) yˆnelik olabileceği gibi t¸ríe
(cins) de yˆnelik olabilir. Dolayısıyla nekre isim hem aza hem de Áoğula yˆnelik anlam
y¸klenebilir. Sˆz sahibinin nekre kullanıma (tenkÓr) başvurmasının arka planında
birtakım edebÓ maksatlar vardır. Bu maksatları aÁığa Áıkaracak yegane kriter
makamın/kontekstin kendisi ve onu yorumlayacak olan edebÓ zevktir.
Anahtar Kelimeler: Nekre, tahsÓs, tahkÓr, taëzÓm, azlik, Áokluk.
Abstract
Nakirah (indefinite noun) is as opposed of maërifah (definite noun) means unknown,
unrecognized used as an adjective. As a term it is a usage a noun without definite articles.
لمّا; ...dığında; ...dığı
لَمَّا ...dığında, ...dığı zaman / Daha, hala, henüz
iki şekilde kullanılır:
1. Muzari fiili cezm edip anlamını maziye dönüştürerek, anlamın o maziden konuşulan ana kadar geçen sürede olumsuzluğuna delalet eder.
Örnek:
خَضَرَ المُدْعَوّون وَلَمَّا يَحضُرْ خَالِدٌ Davetliler geldi fakat henüz Halid gelmedi.
2.حِين anlamında zaman zarfı olarak kullanılır. Mazi fiilin başına gelir.
Örnek:
فَلَمَّا جَاءَ امْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا Emrimiz geldiği zaman Salih’i kurtardık... (Hud, 66)
Yukarıdaki örnekte لَمَّا nın cevabı olarak fiil gelmiştir. (نَجَّيْنَا – kurtardık). Bazı durumlarda cevap olarak gelen kısım isim cümlesi şeklinde de olabilir. Bu durumda بِـ harfiyle bağlantılı olarak اِذَا ile beraber kullanılır.
Örnek:
فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِاٰيَاتِنَا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ Onlara ayetlerimizi getirince onlar bu ayetlere gülmeye başladılar. (Zuhruf, 47)
ESKİ ARAP ŞİİRİNDE KURALDIŞI KULLANIMLAR LİTERATÜRÜ
ESKİ ARAP ŞİİRİNDE
KURALDIŞI KULLANIMLAR
LİTERATÜRÜ
Eyyüp TANRIVERDİ
Dr., D. .Ü. İlahiyat. Fakültesi
Arap Dili ve Belağatı Araştırma Görevlisi
Eski Arap toplumlarında
taşıdığı öneme bağlı olarak, çeşitli
meseleleri gibi, eski Arap şiirinin dili
de, Arap dilinde filolojik çalışmaların
görülmeye başladığı II./VIII.
yüzyıldan itibaren çeşitli yönlerden
ele alınarak işlenmiştir. Eski Arap
şiirinde Arap dilinin alışılagelen
kurallarının dışına taşmış olup “şiir
zarureti” terimiyle ifade edilen ve
gerekçelendirilen çeşitli kural dışı
kullanımlara karşı, dilcilerin ve
eleştirmenlerin tavır ve yaklaşımları
çeşitlilik göstermiştir. Cahiliye döneminden kendilerine ulaşan ve kendi ölçü-
lerine göre mevsuk olan şiirlerde karşılaştıkları bu kullanımlar karşısında, el-
»alîl b. A√med’den (170/786) başlayarak dilcilerin, edebiyatçıların ve eleş-
Sadrettin Gümüş, Seyyid Şerîf Cürcânî ve Arap Dilindeki Yeri,
Sadrettin Gümüş, Seyyid Şerîf Cürcânî ve Arap Dilindeki Yeri,
İstanbul: Fatih Yayınevi Matbaası, 1984, 211 s.
Murat Dinler*
Arap dili sahasında birçok ilim adamı yetişmiş ve bu konuda önemli eserler
telif etmişlerdir. Bu ilim adamlarının önde gelenlerinden birisi de Seyyid Şerîf
Cürcânî’dir (v. 816/1413). Arap dili ve edebiyatının Orta Arapça döneminde ya-
şayan Cürcânî tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, felsefe, mantık, tasavvuf, astronomi ve
hendese gibi çeşitli alanlarda eserler verdiği gibi Arap dili ve edebiyatında da
ölümsüz eserler telif ederek bu sahanın en önemli otoriteleri arasında yer almış-
tır. Sadrettin Gümüş, bu eserinde Cürcânî’nin hayatını anlatmış ve Arap dili ve
edebiyatındaki yerini incelemiştir.
Eser biyografi alanında yapılmış bir çalışma olup giriş ve dört bölümden oluş-
maktadır. “Giriş” bölümünde Arap dilinin menşei ve Arap filolojisine tesir eden
âmiller anlatılır. Bu âmiller etkinlik derecesine göre: “Kur’ân-ı Kerim”, “Hadis-i
Yabancı Dil Olarak Arapça Konuşma Becerisi Öğretiminde İletişimsel Yaklaşıma Dayalı Etkinliklerin Kullanımı
21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum
153
Cilt 4 Sayı 10 Bahar 2015
Yabancı Dil Olarak Arapça Konuşma Becerisi Öğretiminde
İletişimsel Yaklaşıma Dayalı Etkinliklerin Kullanımı
Yabancı Dil Olarak Arapça Konuşma Becerisi
Öğretiminde İletişimsel Yaklaşıma Dayalı
Etkinliklerin Kullanımı
Dr. Murat ÖZCAN **
Özet :
Yabancı dil öğretim yöntemlerinin çoğu öğrencilerin öğrendikleri amaç dilde
etkin bir biçimde iletişim kurmayı hedef edinmektedir. Geçtiğimiz yüzyılın ikinci
yarısına damga vuran iletişimsel yaklaşım bu hedefi yeterince yerine getirmektedir. Yabancı dil olarak Arapçanın öğretilmesinde de iletişimsel yaklaşım kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Arapça öğretiminde klasik yöntemlerin yerine, öğrenen odaklı öğretim yöntemlerinden biri olan iletişimsel yaklaşımın kullanılması
öğrencilerin verimliliğini artırmaktadır. Arapça konuşma becerileri öğretiminde
iletişimsel yaklaşım uygulanırken, ders sırasında her türlü görsel araçlar, işitsel
KELİME VE KISIMLARI:
KELİME VE KISIMLARI:
Kelime: Anlamı olan en küçük söz parçasına kelime denir. Kelime, cümlenin yapısını teşkil eden unsurlardan birisidir ve üç kısma ayrılır: İsim, fiil ve harf.
“Kelime” (كَلِمَةٌ); "feiletün" (فَعِلَةٌ) vezninde olup, (كَلْمٌ)'dan türemiştir. Çoğulu ise, (كَلِمٌ)'dur. “Kelime” lafzı, كَلْمَةٌ ve كِلْمَةٌ şeklinde de okunabilir.
Kur’ân’da فَعِلَة sîğası (كَلِمَةٌ) kullanılmıştır.
Lügat anlamı; yaralamak, tesir etmek, acı vermek demektir. Çünkü konuşan kimse, konuştuğu kelimeler ve sözlerle "sevindirme" ya da "üzme" gibi tesirler meydana getirmektedir.
Kelime ile bazen cümle de kastedilmektedir (Mü'minûn: 100) ve Kelime-i Tevhîd gibi.
İsim: Kendi başına bir anlam ifade eden, zamanla ilgisi olmayan ve varlıklara ad olan kelimelerdir.
Örnekler:
حاَئِطٌ : Duvar, باَبٌ : Kapı, ناَفِذَةٌ : Pencere,
كِتاَبٌ : Kitap, مَجَلَّةٌ : Dergi, جَرِيدَةٌ : Gazete
ARAP BELAGATINDA BİÇİM ve ANLAM TARTIŞMALARI
135
T.C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
İLÂHİYAT FAKÜLTESİ
Cilt: 10, Sayı: 2, 2001
ss. 135-144
ÖZET
Bütün sanat eserlerinin bir biçimi ve bir de içeriği vardır. Edebiyat
eseri de bir sanat eseri olarak bu iki öğe ile varlık kazanır. Edebiyat eserinin
içeriğini anlam, biçimini ise kelimeler ve cümleler oluşturmaktadır. Ancak
edebi esere güzellik katan öğenin biçim mi yoksa içerik mi olduğu belagatta
tartışılmış ve farklı zamanlarda değişik müellifler tarafından bu iki öğeden
birine fazlasıyla vurgu yapılmıştır. Bu makalede konu ile ilgili görüş
belirtmiş belagatçılardan üçünün görüşü temel alınarak konu işlenmeye
çalışılmıştır.
SUMMARY
Form And Content Discussions in The Arabic Rhetoric
There is a form and a content in all works of art. The
words/sentences and meaning are the form and content in literary works.
Form and content or words/sentences and meaning have been discussed in
the Arabic literature for a long time.
GİRİŞ
KIYAFET İLMİYLE OLUŞTURULAN ESERLER VE BU ESERLERDEN SEÇİLMİŞ ÖRNEKLER
Sosyal Bilimler Dergisi Cilt:10, Sayı:1, Mart 2012
Doç. Dr. Mustafa Aksoy Armağan Sayısı
129
CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl : 2012 Cilt :10 Sayı :1
KIYAFET İLMİYLE OLUŞTURULAN ESERLER VE BU
ESERLERDEN SEÇİLMİŞ ÖRNEKLER
Araş. Gör. Ayşe YILMAZ
Bitlis Eren Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
ÖZET
Bu makale -Batı’da fizyonomi olarak bilinen- dünyanın en köklü ilimlerinden
birisi olan kıyafetnameleri içerir. Kıyafet kişilerin dış görünüşlerinin ve simalarının
analizini yapma yöntemidir. Kıyafetname ikiye ayrılmaktadır: Şer’i, Hükmi.
Makalede ilk kıyafetname örnekleri belirlenmiştir. En bilindik kıyafetnamelerden
örnekler seçilmiştir. Bu örnekler iki grupta toplanmıştır: Kıyafetnamelerde geçen bazı
uzuvların alametleri ve davranış alametleri.
Anahtar Kelimeler: Kıyafetname, uzuvlar, kişilik tespiti
KIYAFET KNOWLEDGE CREATED WORKS AND SELECTED EXAMPLES
FROM THE WORKS
ABSTRACT
FIKHULLUGA VE İLMULLUGA TERİMLERİNİN ANLAMLARI
Selçuk Üniversitesi/Seljuk University
Edebiyat Fakültesi Dergisi/Journal of Faculty of Letters
Yıl/ Year: 2011, Sayı/Number: 26, Sayfa/Page: 71-92
FIKHULLUGA VE İLMULLUGA TERİMLERİNİN ANLAMLARI
Doç. Dr. Mahmut KAFES
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
mahmutkafes@hotmail.com
Özet
Bu çalışmada fıkhulluga (filoloji) ve ilmulluga (dilbilim) terimlerinin anlam ve
içerikleri üzerinde durulmuş, her iki terimin Arap edebiyatındaki yeri ve önemi
incelenmiştir. Fıkhulluga terimi Arap edebiyatında ilk defa IV./X. yüzyılda, ikinci defa da
XX. yüzyılın ortalarında ortaya çıkmıştır. Asırlar süren bu boşlukta fıkhulluga teriminin
Araplarca tekrar kullanıldığı belirlenememiştir. Ayrıca fıkhulluganın ilk ortaya çıktığı
dönemdeki anlamıyla yirminci yüzyılın ortalarında ortaya çıktığı dönemdeki anlamı da
birbirinden farklı olmuştur. Biz bu çalışmada ortaya çıkan bu farklılıklar ve sebepleri
KURUMSAL YÖNETİM VE EĞİTİM-ÖĞRETİM AÇISINDAN PAKİSTAN’DA MEDRESE GERÇEĞİ
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
34
CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl : 2014 Cilt :12 Sayı :3
KURUMSAL YÖNETĠM VE EĞĠTĠM-ÖĞRETĠM AÇISINDAN
PAKĠSTAN’DA MEDRESE GERÇEĞĠ1
Yrd. Doç. Dr. M. Nur PAKDEMĠRLĠ
Celal Bayar Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi,
Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü
ÖZ
Pakistan’da medreseler çeşitli eleştirilere maruz kalmakta ve reforma
zorlanmaktadır. Bu eleştirilerin başında kurumsal yönetim sisteminin modern eğitim
sistemi ile uyumlu olmaması, ideolojik hedefler doğrultusunda finanse edilmesi ve
kullanılması, öğretim programının güncellenmemesi, program anlayışının mezhebe
göre olması ve buna bağlı olarak öğrencilerini mezhepsel şiddete yönlendirmesi gibi
konular gelmektedir. Medreselere yönelik gerçekliği, belirtilen eleştirilerden hareketle
araştıran bu çalışmada, Pakistan medreselerinin kurumsal yönetim sistemi, öğretim
programı anlayışı, öğretim içeriği ve öğretim çıktıları incelenmiştir. Araştırma
Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları
ç.ü. türkoloji ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini | Yazarlar Dizini | Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası
MAKALELER
Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri
Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları
Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.
ARAP DİLİNDE LAHNʹIN ORTAYA ÇIKIŞI VE İLK GÖRÜNTÜLERİ∗
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007/1, c. 6, sayı: 11, ss. 155-183.
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007/1, c. 6, sayı: 11
ARAP DİLİNDE LAHNʹIN ORTAYA ÇIKIŞI VE İLK GÖRÜNTÜLERİ∗
Şahabettin ERGÜVEN∗
Özet
Arap Dilinde Lahn'ın Ortaya Çıkışı ve İlk Görüntüleri
Bu makalede, teknik anlamda İslâmi fetih hareketleri sonucu Araplarla Arap olmayan ulusların
fethedilen bölgelerde birlikte yaşamaları sonucu, Arapçanın bu ulusların dilleriyle etkileşimi sonucu
Arapçada meydana gelen dil bozukluklarını ifade etmek için kullanılan lahn olgusuna ışık tutmaya
çalıştık. Lahn kelimesinin lugat ve ıstılah anlamlarını, ilk ne zaman ortaya çıktığını, tarihi sürecini,
Arapçanın diğer dillerden ne boyutta etkilendiğini ve bu dilleri ne ölçüde etkilediğini, Kur'ân'ın bu
etkileşim karşısında oynadığı rolü, Arap dilinde baş gösteren dil hatalarının çeşitlerini, Basra ve Kûfe
نائب الفاعل
( نائب الفاعل )
س – ما هو نائب الفاعل ؟
هو اسم ينوب عن الفاعل بعد حذفه ، ويلزم معه تغيير صورة الفعل ، فلا بد أن يسبقه فعل مبني للمجهول .
س – الجملة الفعلية من حيث العلم بالفاعل وعدم العلم به نوعان ، فما هما ؟
1- جملة مبنية للمعلوم ، وفيها يكون الفاعل معلومًا ، كما في : ( أقام المؤذن الصلاة ) ، ( روى الفلاحان الحقل ) .
2- جملة مبنية للمجهول ، وفيها يكون الفاعل مجهولاً ( ويحل محل الفاعل بعد حذفه هنا نائب الفاعل ) ، كما في ( أُقيمتِ الصلاةُ ) ، ( رُوِىَ الحقلُ ) .
س – عرفنا من تعريف نائب الفاعل أن هناك تغييرًا يحدث للفعل بعد حذف الفاعل فما التغييرات آلتي تطرأ على الفعل الماضي بعد حذف الفاعل ؟
1. يُضَمُّ أولُه ويُكسر ما قبل آخرِهِ ، أمثلة :
كَتَبَ كُتِبَ
سَمِعَ سُمِعَ
فَهِمَ فُهِمَ
2. بالإضافة إلى هذه القاعدة هناك بعض أمور تحدث للفعل الماضي عند بنائه للمجهول لمناسبته ضم الأول وكسر ما قبل الآخر ، منها
إذا كان ثانيه ألفًا قلبت الألف واوًا ، لمناسبة الضمة قبلها ، أمثلة :
عَامَلَ عُومِل
قَاتَلَ قُوتِل
وَافَقَ وُوفِق