ArapÁaída Nekre (Belirsiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu)

M.‹. İl‚hiyat Fak¸ltesi Dergisi
29 (2005/2), 165-184
ArapÁaída Nekre (Belirsiz İsim) Kullanımların
Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu)
Dr. Halil İbrahim KA«AR∗
÷zet
Maërife kelimesinin zıttı olan nekre, sˆzl¸k anlamı itibariyle ëtanınmayan, bilinmeyení
anlamında bir sıfattır. Terim olarak kelimenin maërife formlarından arınmış yalın
halidir. Bu yalın yapı anlam itibariyle tek unsura(m¸fred) yˆnelik olabileceği gibi t¸ríe
(cins) de yˆnelik olabilir. Dolayısıyla nekre isim hem aza hem de Áoğula yˆnelik anlam
y¸klenebilir. Sˆz sahibinin nekre kullanıma (tenkÓr) başvurmasının arka planında
birtakım edebÓ maksatlar vardır. Bu maksatları aÁığa Áıkaracak yegane kriter
makamın/kontekstin kendisi ve onu yorumlayacak olan edebÓ zevktir.
Anahtar Kelimeler: Nekre, tahsÓs, tahkÓr, taëzÓm, azlik, Áokluk.
Abstract
Nakirah (indefinite noun) is as opposed of maërifah (definite noun) means unknown,
unrecognized used as an adjective. As a term it is a usage a noun without definite articles.
Nakirah can be used of for singular as well plural form. People use nakrah for certain
literary ends. This literary ends could be understood according to its context.
Key words: Nakrah (indefinite noun), maërifah (definite noun) context, bal‚gah, maë‚nÓ.
Giriş
ìKurí‚n diliî olma şerefine n‚il olmasıyla ArapÁa d¸nya dillerinden
hiÁbirinin erişemediği seviyede araştırma ve tetkiklere konu olmuştur. Modern
d¸nya dillerinin g¸n¸m¸zde ancak yeni yeni tetkik etmeye Áalıştığı konular,
Kurí‚níı anlama ve ¸sl˚buna v‚kıf olma gayretleri sayesinde t‚ Abd¸lk‚hir elC¸rc‚nÓíden
(ˆ. 471/1078) itibaren ¸slup seviyesinde ele alınmış ve işlenmiştir.
el-C¸rc‚nÓ nekre kullanımlara yˆnelik ˆnemli tespitlerde bulunmuş, nekre
kullanımların kendine has makamı/konteksti olduğunu, nekre makamında yer
alan kullanımı maërife ile karşılamanın m¸mk¸n olmadığını karşılaştırmalı bir
şekilde ortaya koymaya Áalışmıştır. Konu ile ilgili olarak el-C¸rc‚niíden aldığı
verileri Kurían ¸sl˚bu ¸zerinde uygulayan ve nekre kullanımların ibareye
y¸klediği aÁılımlar etrafında ˆnemli gayretler sarf edenlerin başında edebÓ tefsirin
ilk m¸messillerinden olan ez-ZemahşerÓíyi (ˆ. 538/1144) zikretmek m¸mk¸nd¸r.1


M.‹. İl‚hiyat Fak¸ltesi Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı Araştırma Gˆrevlisi. 1
el-Mer‚ğÓ, Ahmed Mustafa, ëUl˚muíl-bel‚ğa, Beyrut, ts., s. 126.
166 ! Halil İbrahim KaÁar
İnsanoğlu her zaman aÁık anlatımı tercih etmeyebilir. Mer‚mını aÁık
anlatım ile karşılayamadığı yerlerde kapalı anlatıma başvurur. «¸nk¸ bazen
kapalı anlatımın gˆrd¸ğ¸ işlev ve karşıladığı ihtiyacı aÁık anlatımla ifa etme
karşılama şansı yoktur.2
Mutlak genellemelere, Áok sayıda unsuru kastetmeye,
tahsis, tazim, azlık, Áokluk, gizleme.. gibi aÁılımlara imk‚n tanıması aÁısından
nekre kullanım sˆz sahibi iÁin ˆzellikle tercih sebebi olur.
Tanım
Maírife kelimesinin zıttı olan nekre, sˆzl¸k anlamı itibariyle bilmemek,
tanımamak anlamlarına gelen כَ َ
&%כ$ #
َ َ
ً َ ِכ$
ً $א
ً ُ ْכ # $א
ً، #כ,$א
َ # ، כאرة ُ ُכ # /رא
# maddesinden
tanınmama, bilinmeme anlamında masdar ismi ve ëtanınmayan, bilinmeyení
anlamında bir sıfattır.3
Nekre, belirli bir manaya del‚let etmeksizin kendi cinsi
iÁerisinde ş‚yi/yaygın/genel bir anlam ifade eden (belirsiz) isimler4 iÁin
kullanılan bir terimdir.5
Bu yaygın anlam tek unsura(m¸fred) yˆnelik olabileceği
gibi t¸ríe(cins) yˆnelik olabilir.6 23ر 4#אء3 dendiğinde bundan ëkadın değil
erkek geldií anlamında cins anlam kastedilebileceği gibi; ëiki değil tek bir adam
geldií7
anlamında tek kişi de kastedilebilir.8
Diğer taraftan nekre isim hem tekile hem de Áoğula yˆnelik anlam ifade
edilebilir. Tekil, ikil yahut Áoğul nekre kullanımlarla, tayin ve tahsis9
olmaksızın
herhangi bir tekil, ikil yahut Áoğul kastedilebilir. Tekil nekreye אن7#إ، أة:$א، 23ر
(bir adam, bir insan, bir kadın), ikile אن;أ:$א، ن>3ر) iki adam, iki kadın), Áoğula da
אء7# ،אل3ر) adamlar, kadınlar) ˆrnekleri verilebilir. Zikredilen isimler ile herhangi

2 Eb˚ M˚s‚, Muhammed H¸seyn, el-Bel‚gat¸íl-Kurí‚niyye fÓ tefsÓriíz-ZemaħşerÓ ve eseruh‚ fiíddir‚s‚tiíl-bel‚ğiyye,
Kahire 1988, s. 259. 3 el-CevherÓ, es-Sıh‚h, ìnkrî md. 4 Vazíı ile yani ilk ortaya konuluşu ile m¸şterek anlam ifade eden her isim nekredir. Mesel‚ "#ر
/adam kelimesi bˆyledir, Á¸nk¸ bu kelime bir tek kişi iÁin kullanılmak ¸zere vazedilmemiştir. Bu
kelime ancak ëadamlıkí hakikati ¸zere olanlardan her biri iÁin m¸şterek olarak kullanılmak
¸zere vazedilmiştir. bk. Abb‚s Hasan, en-Nahvuíl-v‚fÓ, Kahire ts, I, 206, 288-290. 5 Bel‚gat literat¸r¸nde nekre kelimelerin kullanımı ìtenkÓrî terimiyle de karşılanmaktadır. 6 el-AlevÓ, et-Tır‚z: el-mutazammin li-esr‚ri'l-bel‚ga ve ul˚miíl-hak‚ik, Beyrut 1995, s. 208. 7 es-Sekk‚kÓ, Eb˚ Yaëk˚b Y˚suf b. EbÓ Bekr Muhammed b. Ali, Mift‚hu'l-ëul˚m, Mısır ts., s. 102. 8 Başına l‚m-ı tarif (אل (ve َّ
ُب
ر kelimesinin dahil olması; tenvin alması; başına istiğrak ifade eden

, harf-i cerinin, -כ edatının, إن ّ ve 234 gibi amel eden 5ënın gelmesi; h‚l ve temyiz olarak
nasbedilmeye uygun olması gibi al‚metleri olan nekre isim, ele alınışı itibariyle de ¸Á ayrı kısma
ayrılır: 1) ޸y˚ itibariyle nekre-i mahza ve gayr-ı mahza; 2) Tayin itibariyle nekre-i maks˚de ve
gayr-i maks˚de; 3) İfade itibariyle nekre-i m¸fÓde ve gayr-i m¸fÓde olmak ¸zere. (bk. Abb‚s
Hasan, en-Nahvuíl-v‚fÓ, I, 209, 211, 288; İbn Hiş‚m, Cem‚luddÓn, Şerhu ޸z˚riíz-zeheb (nşr.
Muhammed MuhyiddÓn ëAbd¸lhamÓd), Mısır 1385/1965, s. 131-134. 9 Mesel‚ >7?@ ب>BC DE?F3א، אن%Gإ ن>3ر يI%J ؛LJ$?Mא 4N אIOوא אQ$N D&رأ c¸mlelerinde nekreden belli
bir sayı kastedilmektedir. «¸nk¸ nekre isim, kendisini belli bir sayı ile tahsis eden bir sıfat ile
kullanılmıştır.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 167
bir kadın, erkek veya insan kastedilir, belirli birisi kastedilmez. Bir cins/nevi
m‚n‚ iÁeren isimlere ise R&ر، אب، ;$אء :isimleri misal verilebilir.
Maërife gibi nekre de haddizatında belirli bir m‚n‚ya del‚let eder. Bˆyle
olmasaydı insanlar arasında anlaşma ve iletişim m¸mk¸n olamazdı. Şu kadar var
ki nekre belirli olması itibari ile değil zatı itibariyle belirli bir şeye del‚let eder. 10
Yani nekrenin bizzat lafzında muhatap tarafından bilindiğini gˆsteren bir ipucu
mevcut değildir. Ancak maërifenin lafzında muhatap tarafından bilindiğini
gˆsteren bir ipucu mevcuttur. Dolayısıyla nekreden sadece belirli unsurun zatı
anlaşılır, muhatap tarafından belirli olma durumu anlaşılmaz. Oysa maërifeíden
hem belirli unsurun z‚tı hem muhatap tarafından biliniyor olma durumu
anlaşılır.11
Bir şey ne kadar meÁhul ve bilinmezlik derecesi ne kadar y¸ksek olursa,
mahiyetini anlama ve k¸nh¸n¸ idr‚k etme hususunda muhatabın ilgi ve merakı
o denli fazla olur. Bunun pek tabii bir sonucu olarak da sˆz konusu şeyin tahmini
ve yorumu etrafında fikir jimnastiği normalin ¸st¸nde bir boyutta ve Áok geniş
bir dairede gerÁekleşir. Bu da sˆz konusu unsurun maërife kullanımından Áok
daha etkili bir boyutta algılanmasını sonuÁlandıracaktır.12 ‹zerinde Áok fikir
yorduğu ve uğrunda b¸y¸k emekler sarf ettiği şeye n‚il olduğunda insanın b¸y¸k
bir haz duyması bunun en aÁık delilidir.
Misal olarak ِ

َّ אJ
7Mא َ< Mَ َ
TMْ َ
ٌ ِإ َّن ز
-37ِ
َ
9 ٌ
ْ ء
<=َ (kıyametin sarsıntısı b¸y¸k bir şeydir)
13
‚yetini inceleyelim. ¬yette haberin (el-mahk˚mu bih= bir şeydir= ء (=>nekre
(belirsiz) getirilmesi, kıyamet sahnesinin Áok daha derin boyutta algılanmasına
zemin hazırlamıştır. ވyle ki, bu kullanım sonucunda muhatap, (ء4V) kelimesinin
ifade edebileceği sınırsız aÁılımları hayal dairesine taşıyarak sˆz konusu sahnenin
kelimelerle ifade edilemeyecek kadar korkunÁ ve t¸yler ¸rperten bir sahne
olduğunu zihninde canlandırma imk‚nı bulur. Bˆylece ‚yet-i kerÓmeye muhatap
olan herkesin, (ء4V) kelimesinin nekreliği/belirsizliği karşısında ˆnce
¸rpermekten, arkasından sahneyi hayal d¸nyasına taşıyıp onun korkunÁluğunu
ve vah‚metini zihninde canlandırmaktan kendini alamayacaktır.
Diğer taraftan haberin belirsiz olarak kullanımının yanı sıra haber olarak
seÁilen kelimenin(ء4V) bizzat kendisinde m¸phemliğin/kapalılığın bulunması sˆz
konusu sahnenin gizemini daha da arttırmakta, dehşetinin boyutunu daha derin
bir seviyede algılamaya imk‚n tanımaktadır. Ama haber maërife kullanılsaydı, o
zaman muhatabın zihninde belirecek anlam, o şey hakkında bildiği bilgiyle sınırlı

10 el-AlevÓ, et-Tır‚z, s. 208. 11 el-Mer‚ğÓ, ëUl˚muíl-bel‚ğa, s.112. 12 N‚cÓ, MecÓd Abd¸lhamÓd, el- Ususuín-nefsiyye li es‚libiíl-bel‚gatiíl-ëarabiyye, Beyrut 1984, s.124-
125. 13 el-Hac, 22/1.
168 ! Halil İbrahim KaÁar
kalacak, nekreli kullanımın anlama kattığı derinlik ve muhatap ¸zerinde yarattığı
etkiyi yaratmayacaktı.
Sˆz sahibinin altı kategori halinde olan maërife kullanımlara başvurmayıp
nekre kullanımı tercih etmesi belli bir sebebe bağlı olmalıdır. Bu gereklilik,
tamamen ir‚dÓ bir aktivite olan dil olgusunun tabii bir sonucudur. Zira insan
aklının bir ¸r¸n¸ olan dilde hiÁbir kullanımın tesad¸fi olduğunu sˆylemek
m¸mk¸n değildir. Bundan dolayı nekre kullanımın(tenkÓr) arka planında elbette
birtakım edebÓ maksatlar vardır. Bu maksatları aÁığa Áıkaracak yegane kriter
makamın/konteksin kendisi ve onu yorumlayacak olan edebi zevktir.14 Maërife
gibi nekreli kullanımın her birinin kendine has makamı ve anlam aÁılımları
vardır.
Sˆz konusu edebÓ maksatları nekre kullanımın sadece kendisinden değil,
iÁerisinde yer aldığı siyak/konteksten yakalamak gerektiğini yakından gˆrmek
¸zere LWَ َ
َّ ِאس J
َ َص אM%


ْ أ

[َّ
#Iَِ َ
FMَ َ
ٍ و
َאة
3
َ
A َ

א [
َ

ٍ و

%
َ
Q _َMَْ
ُ أ
$َّ

E
ُ
& ْ
/Mَ ْ

]Iُ َ

` أ
َد
/
َ
ُ/א &
כ
َ
$Vْ َ
َ أ
c&dِ Mאَ َّ


و
َ ْن
َ َd ِ אب أ
َ ْאEM

: ِ
eOِ Tِ ْ


?Cِ َ
$َّ

E
ُ
& (Onları, insanların hayata en d¸şk¸n¸, (Allahía) ortak
koşanlardan daha tutkunu bulursun; her biri, bin yıl yaşatılmasını ister. Oysa
yaşatılması, onu azaptan uzaklaştıracak değildir) ‚yeti15 ile אصَ ِ

gMא ْ4ِ
N ْ
Zכ ُMَ َ ٌ
َ و אة
3
َ A א َ
&
ُ َ/ن
gَّ

; ْ
Zכ ُWَّ َ
َ ِ אب َEM
hMَْ

ِ4 א
ُوM
أ) Ey akıl sahipleri, kısasta sizin iÁin hayat vardır, umulur ki
korunursunuz) ‚yetinde16 אة3A/hayat kelimesi misal verilebilir. Her iki ‚yet-i
kerÓmede sˆz konusu kelime nekre kullanılmıştır, ancak her birinde farklı
m‚n‚ya del‚let etmektedir. Birinci ‚yette אة3A kelimesi ëşerefli olsun rezil olsun,
ahiret endişesi olmayan ve her şeyi d¸nya hayatından ibaret gˆren zihniyetteki
insanların s¸rmek istedikleri herhangi bir hayata olan d¸şk¸nl¸klerineí delalet
ederken;17 ikinci ‚yette sıradan değil huzur ve mutluluk dolu bir hayata işaret
etmektedir.18 Zira adaletin gerÁek anlamda tecellisi neticesinde sosyal hayata bir
huzur ve g¸ven sağlanmış olmakta ve adeta bir kişinin cezalandırılması
karşılığında topluma bir hayat bahşedilmiş olmaktadır.19 Dolayısıyla diğer b¸t¸n

14 Fadl Hasan Abb‚s, el-Bel‚ğa: F¸n˚nuh‚ ve efn‚nuh‚, ‹rd¸n 1989, I, 329; Feyy˚d, Besy˚nÓ
Abd¸lfett‚h, Min bel‚gati'n-nazmi'l-Kur'‚nÓ, K‚hire 1992, s. 132; Eb˚ M˚s‚, el-Bel‚gat¸ílKurí‚niyye,
s. 263. 15 el-Bakara 2/96. 16 el-Bakara 2/179. 17 el-C¸rc‚nÓ, Abd¸lkahir b. Abdurrahm‚n b. Muhammed, Del‚il¸'l-iëc‚z (nşr. Mahmud
Muhammed Ş‚kir), Kahire 1413/1992, s. 288-289; ez-ZemahşerÓ, TefsÓruíl-Keşş‚f ëan hak‚ikiíttenzÓl
ve ëuy˚niíl-ek‚vÓl fÓ v¸c˚hiít-teívÓl, (nşr. Muhammed Mers‚ ¬mir), Kahire 1397/1977, I, 82;
H‚lidÓ, Sal‚h Abd¸lfett‚h, İícaz¸íl-Kurí‚niíl-bey‚ni ve del‚ilu masdarihiír-rabb‚ni, Amm‚n 2000,
s. 231. 18 el-C¸rc‚nÓ, Del‚il¸'l-iëc‚z, s. 289; N‚cÓ, el-Ususuín-nefsiyye, s.123; Zağl˚l, Hamz‚ ed-Demird‚ş,
İlmu'l-meë‚nÓ, Kahire 1981, s. 178. 19 Bazen de aynı kullanım etrafında farklı konteks yorumlarına şahit oluruz. Misal olarak: ُ
َ אj

F L @َ Wَ َ
J
ْ
َ ِאرِ[Z


َ َLW أ
J َ
ْ و
Z[ِ ِ

? َ
Q LWَ َ
J َ
ْ و
Z[C/ِ ٌ
ة Wُkُ َ
אوCَ Dِ ٌ
Z,mJِ ٌ
َ َdאب
J ْ

[Mَ َ
و) Allah, onların, kalplerini ve kulaklarını
m¸h¸rlemiştir, gˆzlerine de bir perde inmiştir. Onlar iÁin b¸y¸k bir azap vardır) (Bakara 2, 7) ‚yet-i
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 169
kullanımlar gibi nekre kullanımın da konteks iÁerisinde farklı yorum ve
anlamlara imk‚n tanıdığını, bu anlamları belli bir ÁerÁeve ile sınırlamanın doğru
olmadığını, konteksin ve onu yorumlayan edebi zevkin bu konuda yegane kriter
olduğunu gˆz ardı etmemek gerekir.20
Nekre kullanıma başvurulduğu durumlar ve bu kullanımın ibareye y¸klediği
anlamları şˆyle sıralamak m¸mk¸nd¸r:
a. Şahıs Veya Nesneyi Tarif Edecek Herhangi Bir Bilgi Yoksa
Şahıs veya nesneyi muhataba maërife unsurlardan herhangi biri ile
tanıtacak/tarif edecek hiÁbir ˆnbilgiye sahip olunmadığı durumlarda nekreli
kullanıma başvurulur.21 Eve gelen ve babasını soran kişi ile ilgili olarak Áocuğun
bilahare durumu babasına aktarırken: כ%J لoQو D,hMא LMإ#" ر אء3 يIMوא א&
(Babacığım, eve bir adam geldi ve seni sordu) demesi buna misal verilebilir.
«ocuğun gelen kimse hakkında hiÁbir ˆn bilgiye sahip olmaması ve onu tarif
yollarından biriyle tarif etme şansından yoksun olması, sˆz¸ nekreli bir
kullanımla aktarma durumunda bırakmıştır.22
b. TaëmÓm/Genelleme
İbareye genellik kazandırma, ismin anlam kapsamını genişletip her şeye
ş‚mil olduğunu ve b¸t¸n unsurları kuşattığını hissettirme amacıyla da nekre
kullanıma başvurulur.
Hakkında yargıda/h¸k¸mde bulunulan isim ne kadar genel/mutlak ve takyid
edilmemiş olursa, h¸km¸n s¸but ihtimali o oranda g¸Ál¸ olur. Mesela يI%ِ Jِ ٌ
ْ ء
<=َ
(yanımda bir şey var) dediğimiz zaman, yanımızdaki herhangi bir şeyin varlığını
iletmek istediğimizi kastederiz ki muhatap aÁısından bu h¸km¸ kabul ve tasdikte
pek zorlanma durumu olmaz. «¸nk¸ anılan şeyíin genel/mutlak olduğuna,
hakkında karşı tarafın kabul veya reddine zemin teşkil edecek ˆn bir bilgi/tarif
olmadığına bin‚en h¸km¸n s¸butu ve tahakkuku g¸Ál¸ olmaktadır. Muhatabın
bˆyle kullanımlarda h¸km¸/mesajı kabullenme durumu g¸Ál¸ olması dolayısıyla,
h¸km¸ pekiştirme ve zihinde yerleşmesini sağlama işlevi gˆren taírife ihtiyacı
kerÓmesindeki nekre kullanımın ez-Zamahşeri nevíiyye(t¸r, Áeşit) ifade ettiğini, buna gˆre
ìkafirlerin gˆzlerini ˆzel bir perdenin b¸r¸d¸ğ¸n¸î sˆylerken (el-Keşş‚f, I, 31.); es-Sekk‚ki
nekre kullanımın taízim (b¸y¸kl¸k anlatımı) bildirdiğini, dolayısıyla ëk‚firlerin durumlarına
uygun d¸şecek b¸y¸k bir perdenin gˆzlerini b¸r¸d¸ğ¸n¸í ifade etmiştir. (bk. es-Sekk‚kÓ,
Mift‚hu'l-ëul˚m, s. 103.) 20 Fadl Hasan, el-Bel‚ğa, I, 331. 21 es-Sekk‚kÓ, a.g.e., s. 102. 22 Mer‚ğÓ, ëUl˚muíl-bel‚ğa, s.126; el-B¸nd‚rÓ, Hasan, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye: ëilmuíl-meë‚nÓ, Mısır
1410/1990, s. 144; el-Meyd‚nÓ, Abdurrahm‚n Hasan, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye: Usus¸h‚ ve
ëul˚m¸h‚ ve fun˚n¸h‚, Dımaşk 1416/1996, I, 400; Tab‚ne, BedevÓ, Muëcem¸íl-bel‚gatiíl-
ëArabiyye, Beyrut 1997, s. 692.
170 ! Halil İbrahim KaÁar
azalmakta, hatta gereksiz bir durum arz etmektedir.23 Ancak hakkında bir
yargıda/bir h¸k¸mde bulunulan maërife veya tahsis edilmiş bir nekre olması
durumunda, sˆz konusu h¸km¸n s¸butu zayıflar ve muhatabın h¸km¸ kabul¸
veya tasdik ihtimali daha zor bir hal alır. Hatta isme yˆnelik tahsis ve tarif
arttıkÁa, muhatabın anılan h¸km¸ kabul veya tasdik ihtimali daha da zorlaşır.
Onun iÁin א,כ ;$LMإ#" ر$ NאQ (Bir adam T¸rkiyeíye gitti) dediğimizde, tayin ve
tahsis olmadığı iÁin bu h¸km¸n muhatap tarafından kabul ve tasdikinde
herhangi bir sıkıntı olmaz. Ancak א,כ ;$LMإ#" E4א$ NאQ (Adam T¸rkiyeíye gitti)
deyip "#ر/adam cinsinden birini ayırıp belli bir kişiyi kastettiğimizde, T¸rkiyeíye
gitme ihtimali m¸mk¸n bir eylem olsa da, sˆz konusu eylemin muhatap
tarafından tasdiki ve kabul¸ bir ispat ve pekiştirmeye ihtiyaÁ duyar.24
Arap dilinde umum ifade eden ˆnemli kullanımlardan biri nefiy siyakında
varit olan (olumsuzluğu izleyen) nekrelerdir. cِ
א :
َ

ٍ و
F
َّ
َآG
ِض د
ْ
َر
iא 4ِ َ
q N َ Eٍ وِ
JאKَ ُ
$,Bِ
َ
&
ُ ُכZ
َאM
r
ْ

ٌ أ


َّ أ
ِ ِإq
e
ْ
,
َ
َאO
%
َ
Cِ [Yery¸z¸nde y¸r¸yen hiÁbir hayvan ve iki kanadıyla uÁan
hiÁbir kuş yoktur ki, (onlar da) sizin gibi birer ¸mmet olmasınlar] ‚yet-i
kerÓmesinde25 nekre bˆyle bir anlam ifade etmektedir. Zira ‚yette ëyery¸z¸n¸n
neresinde olursa olsun d‚bbe adına ne varsa hepsinin insanlar gibi
topluluklardan ibaret olduğuí mesajı verilmek istenmektedir.26
Bu kullanım fiil işlevi olan isimlerde de ˆn plana Áıkar. Kurí‚n-ı KerÓmíde
Áok sayıda ‚yet-i kerÓmenin:
َ َّ إن
ِوאQ אj
ٌ ،Z,WJ s َ
َ Q َّ َ ?ِ إن אj
J s, ِ
W ُ ،Z,WJ s,?Q jوא، Z, َ
jא إن,$، َّ h@ Z,WJ َ
jא إن َّ Mَ אدهhEC uَ $,hِ
َ
C fِ $, ٢٧
gibi ifadelerle son bulmasının sırrı bu olmalıdır. Zira bu c¸mlelerde yer alan nekre
kullanımlarla ëAllah Tealaínın her şeyi kuşattığı, onun varlığının hiÁbir mekanla
sınırlanamayacağı, her şeyi bildiği, bilgisinin hiÁbir husus ve konuyla tahdit
edilemeyeceği, bilgi kabilinden olan herşeyin Oínun tarafından bilindiği, k‚inatta
olup biten her şeyden haberdar olduğu, yaratıklarının hiÁbir hareketinin Oínun

23 N‚cÓ, el-Ususuín-nefsiyye, s.118. 24 es-Sekkaki Áok erken bir tarihte: כאن LF:و، ى/kأ ew&$E; 4N ةIxאwMא D#כא IECأ כאن LF: ZכyMא zgy; אل?FOא إن
א?Wوכ، אIEC ZכyMא אزدאد אffu; אزدאد א?Wכ، I%7?Mوא e,Mإ I%7?Mא,| fu; }7yC ZכyMא zgy; IECو_. E{أ D#כא ب$kأ
אC$k ZכyMא אزدאد א?/:J אزدאد'': H¸k¸m/mesajın gerÁekleşme ihtimali ne kadar uzak olursa, (m¸sned
veya m¸sned¸n ileyhin) tarifine/maërifeli kullanımına olan ihtiyaÁ o kadar g¸Ál¸ olur. (Bunun
yanında) h¸km¸n gerÁekleşme ihtimali ne kadar yakın/kolay olursa, (aynı unsurların)
tarifine/maërifeli kullanımına olan ihtiyaÁ o kadar zayıf olur. H¸k¸m/mesajın gerÁekleşme
ihtimalinin uzaklığı durumu da (c¸mlenin ana unsurlarını temsil eden) m¸sned ve m¸sned¸n
ileyhin tahsisiyle orantılı bir şeydir; h¸k¸m/mesaj ne kadar tahsis edilirse, kabul¸ o oranda
g¸Áleşir; ne kadar mutlak/umum olursa, kabul¸ o denli kolay olur'', derken tenkir ¸slubunun bu
boyutuna yˆnelik ˆnemli bir tespitte bulunmuştur. (bk. es-Sekk‚kÓ, Mift‚hu'l-ëul˚m, s. 95). 25 el-Ení‚m 6/38. 26 Eb˚ M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb: dir‚se bel‚ğiyye, Kahire 1987, s. 214. 27 el-Bakara 2/115, 181, 224; el-Hucur‚t 49/13; el-F‚tır 35/31.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 171
gˆzlemi dışında kalmadığı, her an ve her zaman her şeye muttali olduğuí ifade
edilmiş olmaktadır.28
Herim b. Sin‚níı ˆvd¸ğ¸ bir kasidesinde Z¸heyr b. Ebi S¸lm‚ (ˆ. m.609)
şˆyle der:

ُ ِوإ ـ ْن أ
ِ אه
َ &ـ ٌ3 "ـ َNـL
َ ـ7ــــــ ْ /م ـ َ :
ٍ Äــ
>
َ g& h ُ
َ ــ/
O qو 4ِ
ٌ :אM
ِ$م ُ ُل q Åאx ــ ِ{
ِ

F
َ
h&${َ ْ

ُ و:
e
ُ
?fِ
ْ
E
َ
َى، و&
/ ْ
gَّ FMא Oِ
َّ
ُ وאM$
אj
َ ِ $אت ّ
r
َ
ِ אEM
ِLء
ّ
,
َ
Q ْ
ُ : ـ ِc
Z
Ş‚yet dar g¸nde yanına bir dost gelse, malım saklı değil sana yasak da değil,
der
Takvadır mizacı, kˆt¸ şekilde tˆkezlemekten de korur onu Allah ve de
akrabalık bağı
Ş‚ir memd˚huna ait hasletleri sıralarken, kendisinin kara g¸n dostu
olduğunu ve hiÁbir dostundan malını esirgemediğini ifade ederken "3ٌ ِ
LNَ /dost
kelimesini nekre kullanmayı tercih etmektedir. Bununla hiÁbir dostu arasında
ayırım yapmadığını, kim sıkıntı ve darlığa d¸şerse, kim olduğuna bakmaksızın
yardımına koştuğunu satır aralarına taşımaya Áalışmaktadır. Kelime "3ِ
אLO4
َ /o dost
şeklinde maërife kullanılsaydı o zaman ësadece gerÁek anlamda dost hissettiği belli
birisineí sˆz konusu fedakarlıkta bulunduğu izlenimi doğardı.
c. TaëzÓm (B¸y¸kl¸k İfadesi)
Klasik bel‚gat literat¸r¸nde bu edebÓ maksat ìtehvÓl ve taëzÓmî (korkunÁ ve
b¸y¸k olduğunu ifade) diye isimlendirilmiştir.29 Bundan kasıt, şahsa veya nesneye
isn‚dı d¸ş¸n¸len h¸km¸n/mesajın, muhatabın zihninde abartılı ve etkili bir
şekilde ortaya konmasının temin edilmesidir. Sˆz konusu abartıdan kasıt da edebi
anlamda makbul olan abartıdır. Bu kullanıma şˆyle bir misal verebiliriz:
Ahmetíin nasıl bir kişi olduğunu, ne gibi nitelikleri h‚iz olduğunu merak eden
birisine, onun sıradan bir kişi olmadığını, olgun ve dˆrt dˆrtl¸k bir kişiliğe sahip
olduğunu ifade etmek ve onu muhatabın zihninde kusursuz bir şekilde tasvir
etmek istediğimizde, haberi nekre kullanmayı tercih eder ve sˆz¸: "#ر I?Oأ
(Ahmet bir adamdır!) deriz. Bununla Ahmetíin, ìadamî kelimesinin Áağrıştırdığı
b¸t¸n aÁılımlarla, yani kelimenin tam anlamıyla ìadamî olduğunu muhatabımıza
hissettirmeye Áalışmış oluruz.30 T¸rkÁeíde: ìFalanca, kelimenin tam anlamıyla
adam, adam gibi adam!î gibi ifadeler kullanılırken de aynı Áağrışımın
hedeflendiği gˆr¸l¸r.

28 ez-ZevbeÓ, T‚lib Muhammed İsm‚il, el-Bel‚gat¸'l-ëArabiyye: ëİlmu'l-meë‚nÓ beyne bel‚gati'l-kud‚m‚
ve ¸sl˚biyyeti'l-muhdesÓn, Bing‚zi 1997, s. 148; el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye, I, 409. 29 es-Sekk‚kÓ, Mift‚hu'l-ëul˚m, s.103; et-Teft‚z‚nÓ, Saëd¸ddÓn Mesë˚d b. ÷mer, Muhtasaru'l-meë‚nÓ,
(Şur˚huít-TelhÓs iÁinde), I, 353. 30 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, V, 246; N‚cÓ, el- Ususuín-nefsiyye, s.124.
172 ! Halil İbrahim KaÁar
َ ُW/א
Ewْ َ
; ْ
ZMَ ن ْÑَِ א /N ُ
ْ Nٍ ب َ ْoَ ذ#

PGِ ُ
ُ وس
ُؤ
ْ ر
Zכ ُWَ َ
N ْ

F
ْ

ِإن ;
َ
ِ و

M/ ُ

َر
َ ِ אj و
cِ َ
q : َ
ُ َ/ن و

Wmْ َ
; َ
q ْ
ِ ُכZ
َ אM
/ ْ

أ
ُ َ/ن
?Wَmْ ُ
;
(Eğer bˆyle yapmazsanız, Allah ve ElÁisiyle bir savaşa girdiğinizi bilin. Tevbe
ederseniz, ana malınız sizindir. Ne haksızlık edersiniz, ne de haksızlığa
uğratılırsınız) ‚yet-i kerÓmesindeki31
بEPG/harb kelimesinin nekre kullanımı
buna misal verilebilir. İl‚hÓ emirlere saygı duyulmasının işlendiği, borÁlu kişiyi
sıkıntıya sokacak haksız uygulamalardan kaÁınılması gerektiğinin ve sˆz konusu
emirlerin yerine getirilmemesinin Allah Te‚l‚íya ve Res˚l¸ne ilan edilmiş bir
savaş olduğunun ifade edildiği bir siyakta: א/Wُ َ
Ewْ َ
; ْ
ZMَ ن ْÑَِ
N ُ
ْ N/ א ٍب َ ْoَ ذ#

PGِ ِ

M/ ُ

َر
َ ِ אj و

:
(Eğer bˆyle yapmazsanız, Allah ve ElÁisiyle bir savaşa girdiğinizi bilin!)
ìharb/savaşî kelimesinin nekre seÁimi kelimenin derin bir boyutta algılanmasını
temin etmiştir.32 Zira bununla bu savaşın herhangi bir kişi veya topluluğa karşı
bir savaş değil, k‚inatın Rabbíine/sahibine ve Oínun elÁisine yˆnelik bir savaş
olduğunu,33 bunun korkunÁ bir c¸ret olduğunu satır aralarına taşımakta ve
bˆylece seÁilen kelimenin formu ile anlam arasında m¸kemmel bir paralellik
temin etmektedir.34
Hz. Peygamber(s.a.v)íin إنِ َّ
: َ
hMא c َ
ّ אEáMَ $ل◌َ ِAْ כ ْ ِRَ ل◌َ ِ אن ,
ِ c:
ً َّ وإن ِ
َ EPא
FU (Sˆz¸n kimisi
bir b¸y¸, şiirin bazısı da hikmettir)
35 hadis-i şerifindeki36 אEPR ve FUכA
kelimelerinin nekre kullanımları ësˆzde muazzam bir b¸y¸/etkileme yˆn¸n¸n
olduğunu, şiirinde insanı etkileyen ve onun bilgilenmesini sağlayan ˆnemli bir
araÁ olduğunu37 vurgulamaktadır.
ْ

َ אءכ
3 Iْ َ لVٌ gMَ ُ

ٌ ر
Z,Oِ
َ
ُ ٌوف ر
َ ؤ
َ ر
c,ِ
% ِ
: ْ
â ُ
?Mא ْCِ Zכْ ُ
,Wَ َ
J |& ٌ $ِ َ
O ْ
Z`

%
َ
א J
َ
: ِ
e
ْ
,Wَ َ
J ٌ
T&Tِ
َ
J ْ
Zכ ُ7ِw#ُ َ
ْ أ

:
(Andolsun, iÁinizden size ˆyle bir elÁi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır
gelir; size d¸şk¸n, m¸minlere şefkatli, merhametlidir)38 ‚yet-i kerÓmesindeki
nekre kullanımı ise taízim gayesine yˆnelik bir kullanım olarak değerlendirilebilir.
ވyle ki m¸íminlere; her hallerini dert edinen, onlara d¸şk¸n, şefkatli,
merhametli.. gibi hasletleri h‚iz bir peygamber gˆnderildiğinin ifade edildiği
bağlamda Hz. Peygamber (s.a.v)íi kastederek ìresul/elÁiî ْ

َ אءכ
3 Iْ َ لVٌ gMَ ُ

ر

31 el-Bakara 2/279. 32 İbn¸ín-N‚zım, Eb˚ Abdullah Bedreddin Muhammed b. Muhammed b. Abdullah b. M‚lik
(686/1287); el-Misb‚h fiíl-me‚nÓ veíl-bey‚n veíl-bedÓí, (thk. Abd¸lhamid Hind‚vÓ) Beyrut
2001/1422, s.112. 33 et-Teft‚z‚nÓ, Muhtasaru'l-meë‚nÓ, I, 353; el-MağribÓ, Ebu Yak˚b, Mev‚hibuíl-fett‚h fÓ şerhi
TelhÓsiíl-Mift‚h (Şur˚huít-TelhÓs iÁinde), I, 353. 34 el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye,I, 405; Feyy˚d, Min bel‚gati'n-nazmi'l-Kur'‚nÓ, s. 46. 35 Buh‚rÓ, ìTıbî 51; Ebu D‚vud, ìEdebî 95; TirmizÓ, ìBirrî 81. 36 Tab‚ne, Muëcem, s. 693. 37 Besy˚nÓ, Besy˚nÓ Abd¸lfett‚h, İlmuíl-me‚nÓ: Dir‚set¸n bel‚giyyet¸n ve nakdiyyet¸n li mes‚ilílme‚nÓ,
Kahire ts., s. 128. 38 et-Tevbe 9/128.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 173
kelimesinin nekre tercih edilmesi Hz. Peygamber (s.a.v)íi tazim etme gayesine
yˆneliktir.39 Zira bununla kendilerine gˆnderilen elÁiínin sıradan bir elÁi
olmadığını, aksine m¸kemmel hasletlere sahip, m¸íminlere karşı şefkat ve
merhametli bir elÁi olduğunu ve kelimenin ifade ettiği anlamda ìresul/elÁiî
olduğunu ifadeye yansıtmaktadır.
Taízimíin doruk seviyede dile getirildiği medih makamında İbn Ebiís-Samt
şˆyle der:40
W#אA eM َ
& $ـ:أ 2כ 4N ِ eـ,%ـá ُ #אA ف$EMא{ Mאä cJ eM ã,Mو ُ W
Onu kˆt¸ d¸ş¸recek her t¸rl¸ husustan alıkoyan bir engel/perde vardır
Ama ihsan isteyene karşı ˆn¸nde hiÁbir engel/perde yoktur
Ş‚ir, memd˚hunun (ˆvd¸ğ¸ kimsenin) her t¸rl¸ kˆt¸ fiil ve hasletten uzak
olduğunu, Á¸nk¸ onu o kˆt¸ hasletlerden alıkoyacak takdir ve tazime şayan bir
perde bulunduğunu, bunun yanında Oíndan yararlanmak ve ihsanından
nasiplenmek isteyenlerin ˆn¸nde hiÁbir perdenin olmadığını, Oínun iÁin ‚r
mesabesinde olacak bˆyle bir perdenin olmasının da m¸mk¸n olmadığını dile
getirirken W#אA/perde kelimesini iki yerde ˆzellikle nekre kullanmayı tercih
etmektedir. Zira birinci kullanımda memd˚hunu her t¸rl¸ kˆt¸ vasıftan alıkoyan
ve her t¸rl¸ takdire ş‚y‚n perde taëzim/h¸rmet/takdir edilirken, ikincisinde
ondan yararlanmak ve ihsanından istifade etmek isteyenlerin ˆn¸nde engel
olan perde de tahkir edilmektedir.41 Belirsiz isimdeki bu iki farklı anlam boyutu,
konteksten anlaşılmaktadır.
d. Belirli Bir İsmin Kastedilmediği Yerlerde
Burada nekreli kullanıma başvurulması, sˆz konusu ismin maërife
kullanılmasının herhangi bir fayda temin etmemesi sebebiyledir.42 Misal olarak:
ُ و ٌ" َ َkَ אل

ُ ر
: ِ
: ٌ

: ْ آل ِâ ْ ن َ/Wُ c ُ
F ْ


ُ أ

َ א#
ُ ِإ&?

َ ْכF
ْ َن &

J ْ
$ِ Xً N ُ

َ ر

ّ
C
َ
ُ َ/ل ر
g
َ
َن &
ُ أ
َ ِ אت אj

ّ
,
َ
hMא ْCِ Zُ
َ אءכ
3 Iْkَ َ
و
א
ً
C ِ
َאذ
َ ُכ כ
ِإن &
َ
ْ و
ِ ُכZ
ّ
C
َّ
ر cِ ي : dِ Mא َّçُ ْ

C Zכْ ُ
hfِ
ُ
ِ ًkא &
َ אد
َ ُכ é
ِإن &
َ
ُ و
e
ُ
Cdِ
َ
ِ כ
e
ْ
,Wَ َ

N َ
ْ ِإ َّن אj

ِ ُIכ
E
َ
& ْ

ِIي :
ْ
[
َ
& qَ َ

]
ٌ
َ َّdאب
ْ ِ$ٌف כ

:
(Firavun ailesinden Ómanını gizleyen m¸ímin bir adam (şˆyle) dedi:
ìRabbíim Allahítır dediği iÁin mi bir adamı ˆld¸rmeye kalkıyorsunuz? Oysa o size
Rabbíinizden kanıtlar getirmiştir. Eğer yalancı olursa yalanı kendi zararınadır. Ve

39 Fadl Hasan, el-Bel‚ğa, I, 331. 40 es-Sekk‚kÓ, Mift‚hu'l-ëul˚m, s. 103. 41 a.g.e., s. 103; el-KazvÓnÓ, el-Œz‚h, (Şur˚huít-TelhÓs iÁinde), I, 349; es-S¸bkÓ, Beha¸ddÓn, ëAr˚suílefr‚h
fÓ şerhi TelhÓsiíl-mift‚h (Şur˚huít-TelhÓs iÁinde), I, 349-350; et-Teft‚z‚nÓ, Muhtasaru'l-meë‚nÓ,
I, 349; el-MağribÓ, Mev‚hibuíl-fett‚h, I, 349-350; ed-Des˚kÓ, H‚şiye ëale şerhiís-Saëd (Şur˚huítTelhÓs
iÁinde), I, 349-350. 42 el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 144; Tab‚ne, Muëcem, s. 692.
174 ! Halil İbrahim KaÁar
eğer doğru sˆyl¸yorsa, size vaídettiklerinin bir kısmı başınıza gelir. ޸phesiz Allah
aşırı giden, yalancı kimseyi doğru yola iletmez.î)43 ‚yet-i kerÓmesi zikredilebilir.
¬yette "#ر/adam kelimesinin iki ayrı yerde ve iki farklı kimseler hakkında
nekreli kullanılması,
44 adam cinsinden herhangi bir adamın kastedilmiş olması
ve anılan şahsın maërife kullanılmasının, verilmek istenen mesaja hizmet edecek
bir boyutunun olmamasındandır.45 Bunun yanında Firavun korkusuyla Ómanını
gizleyen ve ismini saklı tutan birinden bahsedildiği siyakta sˆz¸ edilen kişiden
bahisle "#ر/adam kelimesinin nekre kullanımı mana ile lafız arasında bir
paralellik temin etmiş ve nekre kelimenin genel konteks iÁerisine seÁilerek
yerleştirildiği kanaatini pekiştirmiştir.
İsa (a.s)íın hav‚rilerinden oldukları ifade edilen ve Antakya halkına ilahi
Áağrıyı tebliğ etmeye giden elÁilerin, bˆlge halkı tarafından saldırıya uğramaları
karşısında onlara kendini belli etmeden yardıma gelen m¸ímin kişiden
bahsedildiği ‚yet-i kerÓmede de: َ
ْ أ

َ אء :
3 َ
ِ و

%&Iِ
َ
?Mא ْL َ "ٌ fkْ ُ
ُ ر /א َ#
Ehِ
َّ
ِ א;
ْم
א َk/
َ
& אل َkَ Lَ
E ْ

&
َ
c,ِ
W
َ
Q ْ

?Mא) ْKentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: ìEy kavmim, elÁilere
uyunî dedi)46 aynı kelime burada da (23ر/adam) nekre kullanılmaktadır, Á¸nk¸
maërife kullanılmasının gerisinde verilmek istenen mesaja yˆnelik herhangi boyut
yoktur.
Bunun yanında şehrin ¸cra kˆşesinde inzivaya Áekilip Ómanını belli etmeyen
ve kendi insanlarına, gˆnderilen elÁilere Óman etmelerini ima etmeye Áalışan
şahsın nakledildiği bir siy‚kta ismin nekre seÁilmesi, o kişinin bˆlge insanları
tarafından Óman eden ve gˆn¸lden İs‚(a.s)íın hav‚rilerine bağlı birisi olarak
tanınmadığını satır aralarına taşıyarak m‚n‚ ile lafız (mak‚m ile mak‚l) arasında
g¸zel bir paralellik temin etmiştir.

43 el-M¸ímin 40/28. 44 "#ر/adam kelimesinin aynı c¸mlede iki defa nekre olarak geÁmiş olması pek tabii olarak iki ayrı
kişiden sˆz edildiğini gˆstermektedir. «¸nk¸ tek kişiden sˆz edilmesi durumunda ahd-i zikri
ilgisi ile ikincisinin maërife olması gerekirdi. Benzer bir kullanım: يdِ
َّ
َ אM
/ُ Lèَ kَ ] َّ

G c, ٍ äِ cِ
ّ
َ ُכZ:
gWَ@َ
ً


َ ٌ" أ

أ
َ
ُ و
: َّ

G ُ
%Iه
َ Jِ Lê
?7 ْ
Zُ ون F#َ
ُ أ

F
ْ

; (O, sizi Áamurdan yaratıp, sonra bir s¸re koymuştur. Belli bir
s¸re de kendi katındadır. Bˆyle iken, siz h‚l‚ kuşkulanıyorsunuz) ‚yet-i kerÓmesinde (el-Ení‚m
6/2) mevcuttur. Zira ‚yette iki yerde nekre olarak zikredilen ëecelílerin; (...ZU[, "#وأ X#أ (...ìbiri
yaratılışla birlikte her insana takdir edilen ve ˆl¸mle noktalanan genel bir ecele, diğeri ise
b¸t¸n k‚inata yˆnelik olan, ilmi sadece Allahía mahsus ve kıyametle tamamlanacak olan ˆzel
bir eceleî del‚let etmek ¸zere (bk. ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, II, 56) iki ayrı anlamda
kullanılmıştır. 45 ez-ZevbeÓ, el-Bel‚gat¸'l-ëArabiyye, s. 150. 46 Y‚-sÓn 36/20.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 175
e. ÷zel Bir Anlam Kastetme
Bazen isim nekre kullanılarak onun sıradan bir şey olmadığı, cinsinden farklı
bir ˆzelliğe sahip olduğu vurgulanmaya Áalışılır.47
Farklı bir kaleme sahip olan birinin arkadaşına: -L يI%J (Bende bir kalem
var(ki!)) demesi buna ˆrnek verilebilir. Aslında sˆz sahibi bununla kendisinde
herhangi bir kalem olduğunu sˆylemek ve muhatabını bilgilendirmek
istememekte, aksine onun sahip olduğu kalemin alışılmışın dışında ve gˆr¸lmeye
değer bir kalem olduğunu ihsas ettirmeye Áalışmaktadır.
ُ
َ אj

F@َ C/ِ Wُkُ LWَ َ
J ْ
َ ِאرِ[Z


َ َLW أ
J َ
ْ و
Z[ِ ِ

? َ
Q LWَ َ
J َ
ْ و
Z[ ٌ
َ ة
אوCَ Dِ ٌ
Z,mJِ ٌ
َ َdאب
J ْ

[Mَ َ
,Allah (و
onların, kalplerini ve kulaklarını m¸h¸rlemiştir, gˆzlerine de bir perde inmiştir.
Onlar iÁin b¸y¸k bir azap vardır) ‚yet-i kerÓmesindeki48 nekre kullanımda da
aynı durum sˆz konusudur. «¸nk¸ אوةCD/perde kelimesinin nekre tercihi, Allahíı
ink‚r eden ve Oína Óman etmeye yanaşmayan kimseleri b¸r¸yen ìperdeînin
sıradan tanınan ve bilinen bir perde olmadığını,
49 onun ìAllah Tealaínın varlık
ve birliğine işaret eden delilleri gˆrmekten alıkoyan kˆrl¸k perdesiî 50
olduğunu satır aralarına taşımaya Áalışmaktadır.
ِ
M 2כٍ ّ
ٌ دאء
ُ دوאء
&
ْ
7َ eC Bَ F ّ J
ْ
َ
َ { אq َ אyM?אk >أ
, Dْ َ
cِ & Iאو&]א ُ :
Vardır (elbet) her derdin tedavi edileceği bir dev‚
Tabibini aciz bırakan ahmaklık bundan m¸stesn‚
Ş‚ir دאء/hastalık ve دوאء/ilaÁ kelimelerini nekre kullanarak sıradan bir
hastalıkla sıradan bir ilacı kastetmemektedir, aksine her nevi hastalığın kendisine
has bir ilacı olduğunu, ama ahmaklığın bundan m¸stesna ve dev‚sı olmayan bir
hastalık olduğunu nakletmek istemektedir.51
f. Nekre ile Muhataba Genel Bir Bilgi Verme Amacının G¸d¸lmesi
Haber c¸mlesinin bilgilendirme amaÁlı kullanıldığı durumlarda bu ¸sl˚ba
başvurulur. Bir başka ifadeyle haberin maërife kullanılarak hasr ve ahd ifade
etmesinin amaÁlanmadığı durumlarda buna başvurulur.52 -4א9 ]UAأ/ Ahmet
‚limdir c¸mlesinde olduğu gibi. Bu c¸mle ile biz, sadece Ahmedíin ‚lim birisi

47 el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 145. 48 el-Bakara 2/7. 49 Matl˚b, Ahmed, Muëcem¸'l-muŝtalah‚ti'l-bel‚ğiyye ve tetavvuruh‚, I-III, Bağd‚t 1407/1987, II,
286; Abd¸lmuttalib, Muhammed, el-Bel‚gatu: Kır‚e ¸hr‚, Kahire 1997, s. 233; Feyy˚d, Min
bel‚gati'n-nazmi'l-Kur'‚nÓ, s. 45; Eb˚ M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb, s. 214; Tab‚ne, Muëcem, s. 692-693;
Besy˚nÓ, İlmuíl-me‚nÓ, s. 142. 50 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, I, 31; el-ëAk˚b, İs‚ Ali, el-Mufassal fÓ ëul˚miíl-bel‚ğa, Dubai 1417/1996,
s. 124; el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 145. 51 Besy˚nÓ, İlmuíl-me‚nÓ, s. 143. 52 Tab‚ne, Muëcem, s. 691; el-ëAk˚b, el-Mufassal, s. 203.
176 ! Halil İbrahim KaÁar
olduğunu muhataba nakletmeyi hedefleriz.53 Yoksa ì‚limî vasfının sadece
Ahmedíe has olduğunu (hasr/kasr/ˆzg¸leme), ì‚limî (ahd anlamı) dendiğinde
ilk akla gelecek ismin kendisi olduğunu veya ìbelli evs‚fı h‚izî ‚lim birisini
kastetmeyiz.54 Dolayısıyla haberíe genel bir anlam y¸klemek ve muhatabı sadece
bilgilendirmek istediğimiz zaman nekre kullanıma başvurmuş oluyoruz.
g. TahkÓr (K¸Á¸k, Aşağılık ve Değersiz Olduğunu İfade)
Allah Tealaínın kendilerine gˆnderdiği en b¸y¸k l¸tfun kadrini bilmeyen ve
iÁlerinden gelen Son Peygamberíi mukaddes belde Mekkeíden s¸ren Mekkelileríe
gˆndermede bulunan Hass‚n b. S‚bit (ˆ. 54/674) (r.a) şˆyle der:
َ
gMَ َ
אب @I ٌ Z مVَ ُ
[
`
,hَِ
# Zُ
[%َ
J َ يI אبÅ َ
FÄَ
&
َ
َ7$ي ِإَM[,ِ Z و
& cَ
: َّ

Q Ikَ َ و
Peygamberleri aralarından Áekip giden bir topluluk h¸srana uğramıştır
Yurtlarına (misafir olarak) gittiği kimseler de mutlu olmuştur
Hass‚n ٌ
مVَ /topluluk kelimesini nekre kullanarak ëPeygamberleri
aralarından Áekip giden ve h¸srana uğrayan topluluğuí tahkir etmeyi
hedeflemiştir. Kendilerini erdem ve fazilete, duru inanÁ ve tevhide davet eden
Peygamberíe eziyet edip Oínu yurdundan eden bu sebeple herkesÁe tanınan ve
maír˚f olan Kureyşlileríin bu akıl almaz tavırlarını dile getirirken isimlerini
anmadan, hepsini birden ifade eden nekre bir isim ile dile getirerek tahkir
etmekte55 ve: ëBunlar son Peygamberíi yurdundan eden, onun ahl‚k ve
erdemlerinden yararlanmayı bilmeyen akılsız kimselerdir mesajını vermektedir.
ُ و ِ/ن َ َkَ אل َّאMِ dي
Ehِ
َّ
ِ א;
ْم
א َk/
َ
& َ

ِ آ:
َّ َVאد
$Mא 2,َ hِ
َ
Q ْ

ِIכ
َ[ . א ْ
َ أ

אIM#
` ُ
َאة
,
َ
ِ ْאyM
ِdه
َ
א [
َ
?َّ
ِ ِإ#
ْم
א َk/
َ
& ٌ
َאع
`
َ
, َ
ة
َ
ِإ َّن ْאë$@ِ
َ
و
َ
َ ِאر ِ[4

ُ ْאgM
د . َאر
[İnanan (adam) dedi ki: ìEy kavmim, bana uyun, sizi doğru yola gˆt¸reyim.î
ìEy kavmim, bu d¸nya hayatı (Áok az) bir geÁimliktir. Ahiret ise ebedi olarak
durulacak yerdirî]56 ‚yetini de nekreínin bu amaÁla kullanımına ˆrnek
verebiliriz. Zira ‚yet-i kerÓmede yer alan אع/,`geÁimlik kelimesinin nekre
kullanımının arka planında d¸nya hayatının dikkate, tanınıp bilinmeye bile
değmeyen az bir geÁimlik olduğu, insanı asıl gayesinden alıkoyacak derecede
iltifat edilmemesi gereken bir hayat olduğu mesajı verilmeye Áalışılmaktadır. 57

J 2َ َّ


; ٍ g مVَ ُ
J DWَّèَ َ Z N ُ LW [ُ
M/ َ
J 2َّ َ
O َ
ٍ و
ِ َVم
َّد
I َ
ِC/% ٍ ر : ُ
O Peygamber bir topluluğun arasından Áekip gitti de akıllarını kaybettiler

53 Tab‚ne, a.g.e., s. 691. 54 Zira hasr anlamı kastedilecek olsaydı o zaman haber אل tarif ile maërife kullanılır:-4אa4א[ UAأ denir
ve ìalimî sıfatını sadece Ahmedíe hasredilmiş olurdu. 55 el-ëAk˚b, a.g.e., s. 126. 56 el-M¸ímin 40/38-39. 57 el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye, I, 406.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 177
Aynı Peygamber (bir başka) topluluğa misafir oldu, yeni bir nuríla (onları
aydınlattı)
beytinde ise aynı kelime nekrenin iki farklı konteksinde kullanılarak hem tahkÓr
hem taízÓm bir arada cemedilmiştir. ވyle ki, ş‚ir beyitin birinci kısmında ën˚r ve
hid‚yetle gelen son Peygamberíin ayrılıp gittiği topluluğun perişan olduğunu,
fazilet ve erdemi yakalayamayıp zihin d¸nyalarının keşmekeş bir hal aldığınıí
ifade ederken nekre kullanılan ٌ
مVَ /topluluk kelimesine tahkÓr eksenli bir anlam
y¸klemiş; ëaynı Peygamberíin kendilerine misafir olduğu topluluğun ise onun n˚r
ve kem‚l‚tından yararlanarak hayatlarını aydınlattıklarını ve yepyeni bir d¸nyaya
kavuştuklarınıí naklederken de aynı kullanım ile ٌ
مVَ/topluluk kelimesine tazÓm
eksenli bir anlam y¸klemiştir.
h. Azlık
Bazen nekre ismin, iÁinde kullanıldığı c¸mleye azlık anlamı y¸klemek ¸zere
tercih edildiği gˆr¸l¸r. ْ


F َّ

: cِ
íMَ َ Fٌ وَ
Pbْ َ
c ِ
: َ
c,?ِ ِ
א َìאM
َّ

َّא כ
א ِإ#
َ
%Wَ
ْ
&
َ
א و
َ
& َّ

M/ُ
g
َ
ِ َכ َM,
ّ
C
َ
َ َd ِ אب ر
J ْ
c
(Andolsun, onlara Rabbíinin azabından bir esinti dokunsa, ìEyvah bize, biz
gerÁekten zalimlermişizî derler)58 ‚yet-i kerÓmesindeki FPbc/ esinti kelimesinin
nekre getirilmiş olması ve azlığı pekiştiren bin‚-i merre kalıbının tercihi, ibareye
azlık anlamı vermektedir.59 ވyle ki, ‚yette il‚hi Áağrıya kulak vermeyenlere il‚hÓ
azabın bir nebzesi dokunacak olsa takındıkları tavrın yanlış olduğunu
anlayacakları ve yanaşmadıkları il‚hÓ Áağrıya hemen teslim olacakları mesajı
verilmeye Áalışılırken ëazlıkí anlamı ifade eden kelimenin nekre kullanılması lafızanlam
uyumunu temin etmiştir. Diğer taraftan isabet etme, değme, duÁ‚r olma
anlamlarına gelen אبéأ fiilinin yerine dokunma, değip geÁme anlamlarına gelen
ّ ã: fiilinin tercihi de FPbc/ esinti kelimesinin ibareye y¸klediği ëazlıkí anlamını
pekiştirici bir işlev gˆrmektedir.60
Mekkeídeki Mescid-i Har‚mídan başlayıp Kud¸síe, oradan da sem‚v‚ta
doğru gerÁekleşen ëisr‚í olayının Áok az bir zaman diliminde gerÁekleştiğini im‚
etmek ¸zere Kurí‚n-ı KerÓm muíciz ¸sl˚buyla: ِ
ِIه
ْ
h
َ
َى ِEC
$ ْ

َ َ אن َّאMِ dي أ

h
ُ ً
X Q ْ
34َ Iِِ ْ

َ ْאM?

:
ُ

M ُ
eMَ ْ
/ َ
א O
َ

َכ
َאر
C يdِ Mא َّL َ
fkْ َ
iא Iِِ ْ

ِ ِإَLMْ אM?
َ אم

ُ ْאyM
eَّ
א ِإ#
َ

َא;
ْ آ&

: ُ
e
َ
&$ِ ُ
$,fِ
َ
ُ אhM
s,?ِ
َّ
َ א7M

] (Eksiklikten
uzaktır O (Allah) ki bir gece kulunu Mescid-i Har‚mídan Áevresini bereketli
kıldığımız Mescid-i Aks‚íya y¸r¸tt¸)61 buyururken X34/gece kelimesini ˆzellikle
nekre seÁmiştir. Zira bununla o mucizevÓ ve sırlarla dolu hadisenin Áok kısa bir
zaman diliminde gerÁekleştiği satır aralarına taşımıştır.62

58 el-Enbiy‚ 21/46. 59 Besy˚nÓ, İlmuíl-me‚nÓ, s. 141; Eb˚ M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb, s. 217. 60 el-Meyd‚nÓ, a.g.e., I, 406. 61 el-İsr‚ 17/1. 62 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, III, 169.
178 ! Halil İbrahim KaÁar
el-M¸tenebbiínin(ˆ.354/965) Seyf¸'ddevleíyi medhettiği şu beyitinde de
nekrenin ibareye azlık anlamı kattığı gˆr¸lmektedir:
فَيوماً بِخيلٍ تطرد الروم عنهم ويوماً بِجود يطرد الفَقر والجَدبا
Bir g¸n (az bir grup) at(lı) ile Bizanslılaríı savarsın ¸zerlerinden
Bir g¸n de (katından azıcık) bir ihsan, fakirliği ve kıtlığı
savar onlardan
el-M¸tenebbÓ "3N/at(lı) ve دV# (ihs‚n) kelimelerini nekre kullanarak
memd˚hunun ësavaş meydanlarında az sayıda at(lı) ile Bizanslılaríı darmadağın
edip tebaasını d¸şman saldırılarından koruduğunu, ihs‚nının az bir kısmıyla da
fakir ve yoksulluğu bertaraf ettiğinií satır aralarına taşımaya Áalışmaktadır.63
ı. «okluk
Bazen de nekre isim ibareye Áokluk anlamı katar. Bu da nekre ismin tarife
ihtiyaÁ hissetmeyecek kadar meşhur ve mar˚f olduğu iddiasından hareketle
ortaya konmaya Áalışılır.64 Arap dilinde medih bağlamında birinin Áok mal ve
m¸lk sahibini ifade etmek ¸zere: dَ eM إن ّ XGِ َ eM وإن ّ 4 َ אUfe (Falancanın ne (kadar Áok)
develeri ve ne (kadar Áok) koyunları var!) denir ve c¸mlede XGd ve 4َ َ אUfe
kelimelerinin nekre seÁilmesiyle sˆz konusu kişinin sayılamayacak kadar Áok
koyun ve deveye sahip olduğu65 nakledilmeye Áalışılır.66
Firavuníun Musa(a.s)ía karşı Áıkardığı sihirbazlar, galip gelmeleri karşılığında
Áok b¸y¸k bir m¸k‚fata l‚yık olmaları gerektiğini67 ifade sadedinde: ُ
ة
َ

y َّ
َ אء א7M
3 َ
و
א
َ
ْ َن َkْ אM/א ِإ َّن َM%

J ْ
ً N א ِ$
Eْ Äَ Mאَ# ْ
g ُ
c ْ

א #
َّ

َ ِإ ْن כ
c,hِ
ِ
Mא) B¸y¸c¸ler Firavunía gelip: ìEğer ¸st¸n
gelen biz olursak, elbet bize bir m¸k‚fat var değil mi?î dediler)68 diyerek
אE#g/m¸kafat kelimesi nekre kullanımı tercih edilmiştir. Firavun da bu teklif ve
temennilerine verdiği cevapta onların bu beklentilerini teyid ederek69 َ
#
َ
E
ْ
ً ُכ و َّإ# َZ
Z إذא
Mَ ?ِ ُ
gَ?Mא c َّ c,Cِ$ (ìEvet, dedi, o takdirde de siz (benim) yakınlar(ım)dan
(olacak)sınız!î)70 karşılığını vermektedir.
Aynı şekilde ُ
َّر
ب edatının dahil olduğu nekre isimlerde Áokluk anlamı
hakimdir: ُ
َّر
ب َk "hَ G َ
َّ ُDJ אر
DEBk ور ijEKُ ب
ُ ZWEMא{ Wä 4N (ne kadar kahramanla cenk
ettim! İlim uğrunda ne kadar yol kat ettim!) c¸mleleriyle sˆz sahibi ëer

63 es-Sekk‚kÓ, Mift‚hu'l-ëul˚m, I, 404. 64 Abd¸lmuttalib, el-Bel‚gatu: Kır‚e ¸hr‚, s. 233. 65 ez-ZemahşerÓ, a.g.e., II, 124; el-Mer‚ğÓ, ëUl˚muíl-bel‚ğa, s.127; Matl˚b, Muëcem, II, 287; Eb˚
M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb, s. 216; Tab‚ne, Muëcem, s. 693; Besy˚nÓ, İlmuíl-me‚nÓ, s. 140. 66 el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 146. 67 ez-ZevbeÓ, el-Bel‚gat¸'l-ëArabiyye, s. 149. 68 el-Aír‚f 7/113. 69 Besy˚nÓ, a.g.e., s. 140; el-B¸nd‚rÓ, a.g.e., s. 146; Zağl˚l, İlmu'l-meë‚nÓ, s. 179. 70 Aír‚f 7/114.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 179
meydanında kendini ispat etmiş Áok kişilerle kıyasıya cenk ettiğini, ilim
tahsil etmek ve kendini geliştirmek uğrunda Áok zahmetler Áektiğini ve Áok
yollar aştığınıí nakletmeye Áalışırken, tekil ama Áokluk bildiren bir bağlamdaki
nekre kullanımlar onun iÁin iyi bir araÁ teşkil etmiştir.71
el-Aíşa(/ˆ.7/629) k¸Á¸k bir işaretiyle etrafına b¸y¸k kalabalıklar toplayacak
bir n¸fuza ve sosyal konuma sahip olduğunu ifade ederken nekre kullanımı
ˆnemli bir araÁ gˆr¸r ve şˆyle der:72
َّ
ُب
َ و ٍ k3lَ ر
G ِ
ِ ه
ّ
/ َ
Cِ Dw
ُ َ
Fَ 4#א/ [ ;Mَ َ
ٌ أ
-jEَ אh כ èÄَ ُ
: َ
َ أس
$Mא çُ w%ُ َ &
(Yardım iÁin kulaklarına) fısıldayacak olsam nice bˆlgede
Bir nice asiller koşar gelir imdadıma kin kusarak d¸şmanıma
Ş‚ir k3lG/bˆlge/yer kelimesiyle sadece bir yerde sˆz¸n¸n dinlendiğini ve
n¸fuzunun etkin olduğunu ifade etmek istememektedir, aksine sayılamayacak
kadar Áok yer ve bˆlgede ağırlığının olduğunu ve en k¸Á¸k bir fısıltı yahut en
ufak bir işaretle b¸y¸k kalabalıkları harekete geÁireceğini satır aralarına taşımaya
Áalışmaktadır.73 Dolayısıyla -jEכ/asil/soylu kelimesine de Áoğul anlamda bir işlev
y¸klemekte olduğunu da unutmamak gerekir.
İmruí¸lkaysíın(ˆ. m.545):74
"3 ٍ 4َ َ
ُ و
eMوI َ ُ
Q L@رَ
َ ِy $أ
َ ِ/ج אhM
َ# َ כ َ?
oCِ ـــJ َّ
ـــ ? ِ /אع ـــ אMَ 4W
ِ ] ـــ ُ
Fh ــ4, َ ــ W/ َ م ــ ِ M
Nice gece var ki, deniz dalgaları misali perde perde/dalga dalga
karanlıklarını ¸zerime salmıştır; t¸rl¸ keder ve dertlerle benim tahamm¸l
g¸c¸m¸ sınamak iÁin.
Beytindeki "3 ٍ 4َ nekre kullanımında mahz˚f bir َّ
ُب
ر siyakında kullanıldığı iÁin
Áoğul anlam ifade etmektedir. Zira ş‚ir dert ve sıkıntılarla boğuştuğu gecelerin
uzun ve bitmez olduğunu ifade etmenin yanısıra onların sayılamayacak kadar Áok
olduğunu satır aralarına taşımaktadır.
Iْ َ

ُ َ/כ N
Cdَّ َ
َِÑن כ
N َ
ِب
ُ כ ٌ" ُ ّd

ِ ر
َ ِ אت :

ّ
,
َ
ُ وא ِCْ אhM
َ óؤ
ِ َכ 3
W
ْ
h $,ِ %
ِ kَ c ُ
َ ِ אب ْאM?
َ ْאMِ כF
ِ$ و
ُ
C `
و َ אTM
(Eğer seni yalanladılarsa, senden ˆnce aÁık deliller, hikmetli sahifeler ve
aydınlatıcı Kitabíı getiren peygamberler de yalanlanmıştı)
75 ‚yet-i kerÓmesinde
yer alan "Rر/peygamberler kelimesinin nekreli kullanımı da Áoğul olan kelimenin
bir yˆn¸n¸ g¸Álendirecek şekilde Áokluk anlamı y¸klemektedir.76 ވyle ki Hz.

71 Sell˚m, T‚mir, ëİlmu'l-meë‚nÓ: kır‚e s‚niye li't-teşkili'n-nahvÓ, Suriye 1996, s. 239; 72 el-Aëş‚, Meym˚n b. Kays, DÓv‚n, (nşr. Muhammed Ahmed Kasım), Beyrut 1415/1994, s. 60. 73 ez-ZevbeÓ, el-Bel‚gat¸'l-ëArabiyye, s. 149; Sell˚m, T‚mir, ëİlmu'l-meë‚nÓ: kır‚e s‚niye li't-teşkili'nnahvÓ,
Suriye 1996, s. 239. 74 ez-ZevzenÓ, İbn Abdullah el-Huseyn b. Ahmed, Şerhuíl-muëallak‚tiís-sebë, Beyrut ts., s. 22. 75 ¬l-i İmr‚n 3/184. 76 es-Sekk‚kÓ, Mift‚hu'l-ëul˚m, s. 103; et-Teft‚z‚nÓ, Muhtasaru'l-meë‚nÓ, I, 352.
180 ! Halil İbrahim KaÁar
Peygamber(s.a.v)íin, m¸şriklerin yalanlamaları ve ona ve ashabına eziyet etmeleri
karşısında teselli edilmeye Áalışıldığı bir bağlamda: Ey Res˚l¸m, sakın ¸z¸lme!
İl‚hÓ mesajı ilk yalanlayan sadece bunlar değil, daha ˆnce de aynı kaynaklı mesajı
nice peygamberler yalanlanmıştı, diye seslenilirken ëelÁiler/peygamberlerí
anlamına gelen "Rر kelimesinin nekre seÁilmesi ëÁoklukí77 anlamını daha da
pekiştirmektedir.78
j. Gizleme
İsmin muhataptan gizlenmek istendiği durumlarda da tanıtımlı ve belirtili
kullanımdan kaÁılarak nekreli kullanımlara başvurulduğu gˆr¸l¸r. Bu da ya ismin
tasrih edilmek istenmemesi ya da tasrihinden dolayı anılan kişinin başına bir
kˆt¸l¸k gelmesinden endişelenilmesi durumuna bağlı olarak gerÁekleşir.79 Bir
ˆğretmenin, ˆdevini yapmayan ˆğrencilerinden birine: W4אK 4M אلk כ#إَ ِ
; ZM ْ
E
َ cِ F
כQروIC ِ !א]Wכ÷) ğrencilerden biri bana senin b¸t¸n derslerinle ilgilenmediğini
sˆyledi!) demesi buna misal verilebilir. ވyle ki ˆğretmen, ˆğrencinin bu
durumunu ve derslere olan ilgisizliğini kendisine kimin naklettiğini aktarıp
talebeler arasında kargaşa Áıkarmamak ve onları birbirine d¸ş¸rmemek iÁin
W4אK/bir talebe kelimesini nekre kullanarak kendisine o sˆz¸ aktaran talebeyi
gizleme imk‚nı bulmuş ve sıkıntılı pozisyonu rahat bir şekilde atlatma imk‚nı
bulabilmiştir.80
Aynı gayeye yˆnelik nekreli kullanıma misal olmak ¸zere:
َ
O َ
ْ و
Zכ ُM`
ُ
َد
َ ْ2 أ
] Dْ Mאَ َ

N 2ُ
ْ
hkَ cِ
: َ
ِ א}s
َ

ِ ْאM?
e
ْ
,Wَ َ
א J
َ
%
ْ
:
َّ LWَ $ َ mٍ J ْ
3
َ
G "ِ ْ

ُ َ/ن أ
َ ِ אyé
# ُ
eMَ ْ

] َ
ْ و
Zכ ُMَ ُ

#/Wُwُכ& َ ْ
[Biz daha ˆnce ona (Mus‚íya), s¸t anneler(in s¸t¸n¸ emmey)i haram
etmiştik. (Kız kardeşi uzaktan durumu gˆr¸nce sokuldu): ìSizin iÁin onun
bakımını ¸stlenecek ve ona ˆğ¸t ver(ip onu g¸zelce eğit)ecek bir aileyi
gˆstereyim mi?î dedi]81 ‚yet-i kerÓmesini misal verebiliriz. Firavun korkusuyla
ciğerparesini Kızıldenizíe atan, daha sonra Firavuníun adamları tarafından
bulunup saraya getirilen, Firavuníun hanımı tarafından ˆzel bir al‚ka gˆren ve
sarayda b¸y¸t¸lmek istenen, ancak kendisine getirilen hiÁbir s¸t annesini kabul
etmeyen Musa (a.s)ínın hayat hik‚yesinin işlendiği bir siyakta, onu kendi
annesinin kucağına koruma altına almak ¸zere kendini belli etmeden kız
kardeşinin sarayın adamlarına: ْ
Zכ ُM`
ُ
َد
أ 2ْ َ LWَ ] َ mٍ J ْ
3
َ
G "ِ ْ

ْ أ
Zכ ُMَ ُ

#/Wُwُכَ ْ
& (ìSizin iÁin onun

77 "Rر kelimesi cem-i teksir olsa da nekre kullanımın Áağrıştırdığı Áokluk daha g¸Ál¸d¸r; Á¸nk¸
cem-i teksir sonuÁta belirli bir sayıya yˆnelik Áokluğu ifade eder, ancak nekreínin Áağrıştırdığı
Áokluk ¸st sınırı olmayan bir Áokluktur. (bk. el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 147). 78 Besy˚nÓ, İlmuíl-me‚nÓ, s. 403; el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 147; Zağl˚l, İlmu'l-meë‚nÓ, s.
180. 79 Muhammed Abd¸lmuttalib, el-Bel‚gat¸ ve'l-¸sl˚biyye, s. 342; el-B¸nd‚rÓ, a.g.e., s. 148. 80 el-ëAk˚b, el-Mufassal, s. 128; Muhammed Abd¸lmuttalib, a.g.e., s. 342. 81 el-Kasas 28/12.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 181
bakımını ¸stlenecek ve ona iÁten ve sıcak davranacak bir aileyi gˆstereyim mi?î)
teklifini gˆt¸r¸rken: m3G "nأ/bir aileyi terkibini nekre(belirsiz) kullanmayı tercih
etmektedir. Zira Musa (a.s)ínın kız kardeş, Firavun ve adamlarından başlarına
gelebilecek tehlikeden dolayı annesinin izini belli etmek istememekte ve onu
kastettiğini hissettirmek istememektedir.82
k. TahsÓs (÷zel Bir ÷ğenin Kastedilmesi)
Nekrenin ibareye y¸klediği en ˆnemli aÁılımlardan biri de tahsis anlamı
y¸klemesidir. Bununla sˆz konusu anlamın sadece belli bir kişi veya nesne
hakkında geÁerli olduğu ve sadece onunla ˆzdeşleştiği ifade edilmeye Áılışılır.
Nekrenin bu edebÓ maksada bağlı olarak kullanımına ˆrnek olmak ¸zere: يdِ Mא َّن َّإِ
` َכ ِإَLM
َ אد
ْ َآن َM$

ْ َכ ْאgM
,Wَ َ
َ َض J

N ٍ
َאد
aَ 4ِ , ّ
C
َ ُ2k ر אء َ
3 cَ
: ُ
ZWَ ْ c, ٍ hِ Jَ
ُ أ
ِ4ٍ <َ{َ ل :
N َ

] ْ


ُ َIى و
[Mא ْCِ (Kuríaníı
sana farz kılan (Allah), elbette seni dˆn¸lecek yere dˆnd¸recek (seni vaídettiği
en g¸zel makama ulaştıracaktır. Yahut Allah seni, zulme uğradığın, kendi yurdun
olan Mekkeíye dˆnd¸recek)tir. De ki: ìRabbim kimin hid‚yet getirdiğini ve
kimin apaÁık bir sapıklık iÁinde bulunduğunu bilirî)83 ‚yeti zikredilebilir. ezZemahşeriínin
vurguladığı ¸zere meí‚d(dˆn¸l¸p varılacak yer) kelimesinin nekre
ir‚dı, Hz. Peygamberíe ˆzel bir me‚dın bahşedileceğini, onun sadece kendisine
has bir şey olduğunu satır aralarına taşımaktadır.84
َ :cِ زرאم ِ cC: ـــــ ِ אزن ِ وM/q ر#אل
ُ /ء
َ ٍ ,s أو أQ
h
ُ َ
َ ُ وآل Q? א
gWَ
َכ J
: 4%: כw%; ّ q D?7ki ُ ــ ٌ O ـJ אربy َ
َ CIאء
O ٍ : ـ< Mآ LW Iَ َ
LF ; ـא َ%
Zir‚m b. M‚zin ve Subeyí oğullarından (hatırı sayılır) adamlar/erler ya da
(ey) Alkame seni ¸zme (durumum) olmasaydı
Pişman oluncaya kadar Muh‚rib (kabilesinin) elimden kurtulamayacağı
Áetin bir işe girişeceğime yemin ederdim85
beytiyle el-Husayn İbnuíl-Ham‚m el-Fez‚rÓ,86אل#ر/adamlar/erler ile sıradan
herkesin tanıdığı ëadamlaríı kastetmemekte, aksine ëcesaret ve kişilikleri farklı,
adam vasfının iÁerdiği b¸t¸n anlamları ˆzlerinde barındıran kendi nevi şahsına
m¸nhasır erlerií kastetmektedir.87

82 el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye, I, 402. 83 el-Kasas, 28/85. 84 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, IV, 237. 85 İbn Hicce, Hiz‚netuíl-edeb, Mısır 1304, s. 415. 86 Tam adı el-Husayn İbnuíl-Ham‚m b. Rabia el-MurrÓ ez-Z¸by‚nÓ olup k¸nyesi Eb˚ Yezidídir.
Z¸by‚n kabilesine bağlı Sehm b. M¸rre oğullarının reisi olup hikmetli şiirler sˆyleyen cahiliyye
ş‚irlerindendir. Hicretten ˆnce 10 yılında vefat etmiştir. 87 Eb˚ M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb, s. 219.
182 ! Halil İbrahim KaÁar
l. Bir Cins veya T¸r Kapsamında Yer Alan Herhangi Birinin
Kastedilmesi
Bazen sˆz sahibi nekre kullanıma başvurmak suretiyle cins veya t¸r
kapsamında yer alan herhangi bir unsuru kastettiğini ifade etmeye Áalışır. Sınav
esnasında kaleme ihtiyacı olan bir ˆğrencinin arkadaşlarına seslenerek: אءkIéأ א&
َ ؟-L هI%J c: 2] (Arkadaşlar yanında kalem olan var mı?) diye seslenmesi buna
misal verilebilir. Zira ˆğrenci -L/kalem kelimesini nekre kullanmak suretiyle
ëkalem cinsinden işini gˆrecek herhangi birisinií kastetmekte, kurşun veya
t¸kenmez, k¸Á¸k ya da b¸y¸k gibi bir tayin ve tahsise gitmeden herhangi birisini
istemektedir.
K¸Á¸k kardeşlerinin babaları nezdindeki sevgisini kıskanan kardeşler Yusuf
(a.s)ía karşı komplo kurup bir şekilde ondan kurtulmanın planını yaparken
sarfettikleri: א/Wُ ُ
ُ ْאFk
ُ /ه

َِو ْ אä$
ُ َ_ أ
Q/ُ א & pً ْ c رَ
ِ أ
ُ/א :
َ ُכ/#
;
َ
ْ و
Zכ ُ ,Cَِ
ُ أ
e ْ
3 َ
ْ و
Zכ ُMَ 2ُuْ َ
& َ
c,yِ ِ
َ אM
א é
ً
: ْ
/kَ ِ
ِIه
ْ

C
(ìYusufíu ˆld¸r¸n ya da onu bir yere atın da babanızın y¸z¸(sevgisi, hoşnutluğu,
ilgisi) yalnız size kalsın (bundan bˆyle babanız yalnız sizi gˆrs¸n ve sevsin)!
Ondan sonra da (Allahía tevbe eder), iyi bir topluluk olursunuz!î)88 sˆzde أو
אpأر ه/O$äא) veya herhangi bir yere atın) אpأر kelimesini nekre kullanmaları, belli
bir nokta tayin etmeksizin ve belirli bir yer kastetmeksizin herhangi bir yere
atılmasını arzuladıklarını satır aralarına taşımaktadır.89 «¸nk¸ onların gayesi bir
şekilde Yusuf (a.s)ídan kurtulmak ve Oínu başlarından defetmektir. Şu veya bu
yer olması onlar aÁısından herhangi bir ˆnem arzetmemektedir.90
m. Kem‚l (Tamlık, M¸kemmellik Bildirme)
İsmin belirsiz olarak kullanılması bazen sıfatın bir şeye kem‚l seviyede
nisbetini ifade eder. Bununla kelimenin herhangi bir sıfatla kayıtlanmayıp onun
her t¸rl¸ m¸spet anlama muhtemil olduğu ifade edilmeye Áalışılır. Misal olarak:
ُ [dא
n ً כ َí
ِ
ْ [ى َM
ُو
َ أ
c&Tِ3אَ ِ

א :
َ

َא;
ِ4 آ&
א N
ْ


Q َ
c&dِ Mא: َ َّ
ٌ و ِ
َ َdאب
J ْ
Zُ c [Mَ رٌ ِ
Z,ِ

ْ ٍT أ
3 (İşte bu -Kurí‚n-
(tam ve m¸kemmel) bir hid‚yettir. Rablerinin ‚yetlerini tanımayanlar iÁin Áok
kˆt¸, acı bir azap vardır!)91 ‚yeti zikredilebilir. Haberin belirsiz olarak getirilmesi
(ى[n) Kurí‚níın insanları doğruya hid‚yet etme ve erdeme kılavuzluk yapma
niteliğinin kem‚l derecede olduğunu satır aralarına taşımaktadır.92

88 Y˚suf 12/5. 89 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, III, 65; Eb˚ M˚s‚, Has‚isu't-ter‚kÓb, s. 219; ez-ZevbeÓ, el-Bel‚gat¸'l-
ëArabiyye, s. 153. 90 el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye, I, 402. 91 el-C‚siye 45/11. 92 ez-ZemahşerÓ, el-Keşş‚f, V, 246.
ArapÁaída Nekire (Belgisiz İsim) Kullanımların Semantik Boyutu (TenkÓr ‹sl˚bu) ! 183
n. Maërife Kullanımdan KaÁınma
Bazen sˆz sahibi maërife kullanımdan kaÁınmak gayesiyle nekre kullanmayı
tercih eder. Bu da sˆzde var olan maërife kullanımın d¸ş¸r¸lmesinin(hazfinin)
anlam aÁısından daha uygun olduğu durumlarda başvurulur.
Ebuíl-Al‚ el-MaëarrÓ(ˆ. 449/1057), memduhuna menfi bir anlam isn‚d
ettiğini hissettirmemek iÁin şˆyle der:
َ
ِ إذא Qــ
íـ
َ
ُ ?ـ
ـ ْD:
َ
َّ]ــ
ُ %ــ
َ َIه
ُـ אM ِ 3 ٌ *ــ ِU jــ
َ ـ ِ/ل MــB

ْ
ـ َ ?Mَ ـC 2ِ Iّ eــ ِ= 5ـאUـ
Uzun s¸re taşımaktan dolayı sağ el Hint kılıcından bıktığında soluna alır
onu.
Ş‚ir medih makamının bir gereği olarak memduhuna kem‚line halel
getirecek en ufak menfi bir anlamı Áağrıştırmamak iÁin, sˆz¸ maërife formla rf3Uِ
َ
j
/sağ eli şeklinde ortaya koyup memduha bıkkınlık vasfını sarih bir şekilde isnad
etmemek ¸zere nekre kullanımı (ٌ
*3Uِ
َ
j /sağ el) tercih etmiştir.93 Adeta sağ el de sol
el de onun değilmiş gibi bir izlenim yaratacak şekilde ifade edilmiştir. «¸nk¸
onun ellerine usanma, yorulma ve bıkma isnadını yapmak istememektedir.
SonuÁ
Maërife kelimesinin zıttı olan nekre, sˆzl¸k anlamı itibariyle bilmemek,
tanımamak anlamlarına gelen n-k-r maddesinden ëtanınmayan, bilinmeyení
anlamında bir sıfat olup belirli bir manaya del‚let etmeksizin kendi cinsi
iÁerisinde ş‚yi/yaygın bir anlam ifade eden (belirsiz) isimler iÁin kullanılan bir
terimdir. Bu yaygın anlam tek unsura(m¸fred) yˆnelik olabileceği gibi t¸ríe(cins)
yˆnelik olabilir.
Arap dilinde maërife kullanımlar kadar nekre kullanımlar da ˆnemlidir.
İnsanoğlu her zaman aÁık anlatımı tercih etmeyebilir. Meramını aÁık anlatım ile
karşılayamadığı yerlerde kapalı anlatıma başvurur. Zira bazen kapalı anlatımın
gˆrd¸ğ¸ işlev ve karşıladığı ihtiyacı aÁık anlatımla karşılama şansı yoktur.
Mutlak genellemelere, Áok sayıda unsuru kastetmeye, tahsis, tazim, azlık,
Áokluk, gizleme gibi aÁılımlara imk‚n tanıması aÁısından nekre kullanım sˆz
sahibi iÁin ˆzellikle bir tercih sebebi olur. «¸nk¸ bir şey ne kadar meÁhul ve
bilinmezlik derecesi ne kadar fazla olursa, mahiyetini anlama ve k¸nh¸n¸ idrak
etme hususunda muhatabın ilgi ve merakı o denli fazla olur. Bunun pek tabiÓ bir
sonucu olarak da sˆz konusu şeyin tahmini ve yorumu etrafında fikir jimnastiği
normalin ¸st¸nde bir boyutta ve Áok geniş bir dairede gerÁekleşir. Bu da sˆz
konusu unsurun maërife kullanımından Áok daha etkili bir boyutta algılanmasına

93 Muhammed Abd¸lmuttalib, el-Bel‚gat¸ ve'l-¸sl˚biyye, s. 342-343; el-Mer‚ğÓ, ëUl˚muíl-bel‚ğa,
s.126; el-Meyd‚nÓ, el-Bel‚gat¸íl-ëArabiyye, I, 408; el-ëAk˚b, el-Mufassal, s. 128; Besy˚nÓ, İlmuílme‚nÓ,
s. 143; el-B¸nd‚rÓ, Fiíl-bel‚gatiíl-ëArabiyye, s. 147.
184 ! Halil İbrahim KaÁar
imk‚n verir. ‹zerinde Áok fikir yorduğu ve uğrunda b¸y¸k emekler sarf ettiği
şeye n‚il olduğunda insanın b¸y¸k bir haz duyması bunun en aÁık delilidir.
Sˆz sahibinin altı kategori halindeki maërife kullanımlara başvurmayıp nekre
kullanımı tercih etmesi belli bir sebebe bağlı olmalıdır. Bu durum, tamamen ir‚di
bir aktivite olan dil olgusunun tabii bir sonucudur. Zira insan aklının bir ¸r¸n¸
olan dilde hiÁbir kullanımın tes‚d¸fi olduğunu sˆylemek m¸mk¸n değildir.
Bundan dolayı nekre kullanımın(tenkÓr) arka planında elbette birtakım edebÓ
maksatlar vardır. Bu maksatları aÁığa Áıkaracak yegane kıstas
mak‚mın/konteksin kendisi ve onu yorumlayacak olan edebÓ zevktir.

Konular