Arap Dili

Arap Dili Arap Dili

ARAPÇA'DA KELİMELERİN MÜZEKKERLİK VE MÜENNESLİK KEYFİYETİNE DAİR MÜSTAKİL ESERLER

ARAPÇA'DA KELİMELERİN MÜZEKKERLİK VE
MÜENNESLİK KEYFİYETİNE DAİR
MÜSTAKİL ESERLER
NİHA D M. ÇETİN
K
elimelerinde müzekkerlik ve müenneslik keyfiyyeti bulunan
dillerden biri de Arapçadır. Arapça kelimelerin müzekkerlik
ve müennesliği bu dilin sarf ve nahvinde geniş, girift ve
geniş olduğu kadar da ehemmiyetli bir yer işgal eder.
Keyfiyyet bakımından, Arapçada isimler, mu'anna t vemudak -
k a r olmak üzere iki kısma ayrılır. En basit ve kısa târifi ile, müzekker
isimler, lâfzı veya takdirî olarak te'nîs alâmeti taşımıyan isimlerdir.
Bunun mukabili olan kelimelerse müennes kabûl edilir.
Müennes isimlerden bir kısmı, erkeklerine delâlet eden müstakil
karşılıkları bulunan isimlerdir ki, bunlara mu'anna t haqıq î denir.
Buna mukabil, müenneslikleri i'tibarî olan isimlerse, mu'anna t
gay r haqîq î adını alır, lafzîv e m acn a w î olmak üzere iki gruba
ayrılır: Lafy î olanlar, sonlarında zâit bir tâ ' veya alif (alif mamdüd

Bir Belâgat Kitabı Olarak Mutavvel ve Osmanlı Medreselerinde Okunuş Biçimi Üzerine Bir Risâle

M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Dergisi
42 (2012/1), 173-196
Bir Belâgat Kitabı Olarak Mutavvel ve Osmanlı
Medreselerinde Okunuş Biçimi Üzerine Bir Risâle
Yrd. Doç. Dr. Mustafa IRMAK
Öz
Teftâzânî’nin Mutavvel adlı eseri, Osmanlı medreselerinde yüzyıllar boyunca belâgat öğretiminin
temel kaynaklarından biri olarak kabul edilmiştir. Çeşitli imtihanlarda soru kaynağı olarak da
kullanılmış olması, eserin oldukça titiz bir şekilde okunmasına vesile olmuştur. Bu makalede, Mutavvel’de geçen bir bahsi, elli soru çerçevesinde tartışarak müzâkere eden bir risâleden hareketle,
eserin medreselerde nasıl ve hangi gözle okunduğu konusunda bir fikir verilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Belâgat, Teftâzânî, Mutavvel, Medrese.
Mutawwal as a Book on Arabic Eloquence and A Tractate on the Reading Style
in Ottoman Madrasas
Abstract

KIRGIZ DİLİ VE EDEBİYATININ KURULUŞ YILLARINA AİT ARAP HARFLİ KIRGIZ METİNLERİNDE ALFABE VE YAZIM KURALLARI

Türkbilig, 2009/17: 5-32.
KIRGIZ DİLİ VE EDEBİYATININ KURULUŞ YILLARINA AİT ARAP
HARFLİ KIRGIZ METİNLERİNDE ALFABE VE YAZIM KURALLARI
Ufuk Deniz AŞÇI*
Özet: Bu makalede, Kırgızların ilk millî alfabesi ve bu alfabeyle
oluşturulmaya çalışılan yazım kuralları ele alınmıştır. Söz konusu alfabe ve
yazım kuralları, o döneme ait beş eser taranarak tespit edilmiş, örneklerle
açıklamalar yapılmıştır.
Ana konuya girmeden evvel, Kırgızların 1920’li yıllara kadar süren
edebiyatları ile ilgili bilgiler verilmiş, Kırgızların bu yıllara değin süren
eğitim serüvenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Böylelikle ilk alfabe ve yazım
kurallarının nasıl bir dönemde ve durumda oluşturulduğu daha net
anlaşılacaktır.
Sonuç bölümünde, Arap harfli ilk Kırgız alfabe sistemi ile bugünkü Kiril
kaynaklı Kırgız alfabe sistemi mukayese edilmiş; hangi sistemin daha millî ve
Kırgız ses yapısına uygun olduğu gösterilmeye çalışılmıştır.

ZÂHİRÎLİK VE MECÂZ -İbn Hazm Örneği

Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: XIV, Sayı: 25 (2012/1), s. 43-67
ZÂHİRÎLİK VE MECÂZ
-İbn Hazm ÖrneğiAbdulmuttalip ARPA∗
Öz
İslam düşünce tarihinde Kur’ân’ı anlama ve yorumlama konusunda birçok akım ortaya çıkmıştır.
Bu yaklaşım tarzlarından birisi de lafzın dildeki zâhirî anlamını birinci derecede referans kabul
eden ve Kur’ân’ın anlam örgüsünü dilsel zeminde arayan zâhirî düşünce sistemidir. İlk defa hicrî
üçüncü asrın başlarında daha çok dönemin düşünce yapısına tepkisel bir çizgide ortaya çıkan
Zâhirîlik, İbn Hazm ile birlikte sistemli bir yapıya kavuşmuştur. İbn Hazm dinin nesnel anlamına
ulaşmak için kendine has bir yorum metodu arayışına girer. İşte bu çalışmada konuya bir zemin
oluşturması amacıyla öncelikle genel anlamda Kur’ân’ın muhtevası, üslûbu ve mecâzî dilin kutsal metinlerdeki önemi hakkında bilgi verildi; ardından zâhirî düşünce’nin tanımı ve te’vîl anlayı-

بعد أن kalıbı hakkında

بعد أن" ... den sonra, ... yaptıktan sonra gibi anlamlara gelir. أن'den sonra Mazi fiil kullanılır. Örneğin: بعد أن ذهبت = Gittikten sonra, بعد أن شربت = İçtikten sonra, بعد أن خرجت عائشة من بيتها = Ayşe evinden çıktıktan sonra...

Bu edat mazi fiilde fiziki olarak bir değişiklik yapmaz. Mazi formunu nasıl kullanıyorsak bu edatın eklenmesinden sonra da aynı şekilde kullanırız. Anlam itibariyle de bir değişiklik söz konusu değil. ذهبت عائشة إلى السينما بعد أن خرجت من المدرسة = ذهبت عائشة إلى السينما بعد خروجها من المدرسة Her iki cümle de aynı anlamda. 1. örnekte بعد أن kullanılırken 2. örnekte بعد + mastar kullanılmış.

وَتَاللّٰهِ لَاَكٖيدَنَّ اَصْنَامَكُمْ بَعْدَ اَنْ تُوَلُّوا مُدْبِرٖينَ
Allah'a yemin ederim, sırtınızı dönüp gidişinizden sonra, putlarınıza bir oyun çevireceğim. (Enbiya, 57)

وَهُوَ الَّذٖى كَفَّ اَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ عَنْهُمْ بِبَطْنِ مَكَّةَ مِنْ بَعْدِ اَنْ اَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ وَكَانَ اللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرًا

EVLİYA ÇELEBİ'NİN SEYAHATNAMESİNDE DİLLER VE TÜRK LEHÇELERİ

A.Ü. Türkiyat AraştırmalanEnstitüsü Dergisi Sayı 27 Erzurum 2005
Prof. Dr. Şinasi Tekin Özel Sayısı
·
67
ÖZET
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi 17. yüzyılla ilgili özellikle
tarihi ve coğrafi konular yanında folklor, etnoloji, mimari ve
sosyoloji gibi alanlarda da zengin malzeme sunmaktadır. Bu
konuların yanında Evliya Çelebi, eserinde çok sayıda dünya
diline ve Türkçeye de yer vermektedir. Bu yazıda,
Seyahatname'de geçen dillerle ve Türk dili ile ilgili bölümler üç
bakımdan değerlendirmektedir: İlk bölümde Seyahatname'de
Evliya Çelebi' nin dillere genel bakışı, ikinci olarak
Seyahatname 'de Anadolu Ağızlarından verilen örnekler, son
bölümde ise Seyahatname'de geçen Türkçe ağız örneklerinden
bazı kelimelerin Divanü Lügati't Türk ve Çağdaş Türk lehçeleri
ile karşılaştırılması.
ABSTRACT
Evliya Çelebi's Seyahatname introduces mainly
contemporary 17'h century geographic and historical materials
and also includes a wide range of topies including folklore,

hamd ile şükür arasındaki fark

aslında hamd ile şükür arasındaki fark biraz geniş bir konu çünkü her iki kelimenin luğati değilsede istilahi manalarında büyük farklılık vardır.( umum husus min vecih olarak) özetle şunu söyleye biliriz

الحمدوالشكرلافرق بينهمافي الغة:الوصف بالجميل علي جهةالتعظيم

hamd istilahta .فعل ينبىءعن تعظيم المنعم بسبب كونه منعما

şükür ise.صرف العبدجميع ماانعم الله عليه الي ماخلق له واعطي لاجله

evet farka gelice istilahi olarak aşikar dursada şunu söylemede fayda var.
Elhamdülillah’ı her yerde diyebiliriz. Cenab-ı Hakk'ın bize gelmiş, ulaşmış, ulaşmamış bütün nimetlerine karşı Elhamdülillah deriz. Allah’tan bize ulaşmış veya ulaşabilme durumunda mümkünolan onun mutlak kemâli, kemaldeki cemali ve cemâl haline gelmiş kemâline karşı biz her an Elhamdülillah deriz. Musibete karşı Elhamdülillah deriz, nimete karşı Elhamdülillah deriz, belâya karşı Elhamdülillah deriz.

Arap Baharı Sürecindeki Arap Siyasi Liderlerin Konuşmalarının Anlambilim Açısından Değerlendirilmesi

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS)
August 2015 : Special Issue 4
ISSN : 2148-1148
Doi : 10.14486/IJSCS422
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 503
Arap Baharı Sürecindeki Arap Siyasi Liderlerin Konuşmalarının
Anlambilim Açısından Değerlendirilmesi
Ayşe İSPİR
Arş. Gör., Arap Dili Eğitimi, Gazi Üniversitesi, Ankara, TÜRKİYE
Email: aispir@gazi.edu.tr
Özet
Siyasi hitabet metinleri, etkileme ve yönlendirme gibi temel hedefler güden amaçlı
metinlerdir. Dolayısıyla barındırdığı dilsel yapılar açısından zengindir. Bu çalışmada halkla
kıvılcımlanan ve halkların etkin rol oynadığı Arap Baharı sürecindeki Arap siyasi liderlerin
konuşmalarında geçen halka hitap ifadeleri anlambilim açısından değerlendirilmiştir. Bu
bağlamda konuşma metinleri; sözcük, cümle ve metin düzeyinde, anlambilim açısından
incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi, Arap Baharı devrik liderlerinden Zeyne-l Âbidîn,

TAFTÂZÂNÎ (H.722-792/M.1322-1390)’NİN ESERLERİ

Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sayı: 25, Erzurum, 2006 149
TAFTÂZÂNÎ (H.722-792/M.1322-1390)’NİN ESERLERİ
Yrd. Doç. Dr. H. Murat KUMBASAR∗
ÖZET
Taftâzânî, başta Arap Dili ve Edebiyatı olmak üzere Kelâm, Tefsir, Hadis,
Fıkıh Usûlü ve Fıkıh sahalarında birçok eser vermiş bir bilgindir. Eserleri1 yüzyıllarca
Osmanlı Medreselerinde el kitabı olarak okutulmuştur. Ancak, Taftâzânî’nin vermiş
olduğu bu eserler, klâsik kaynaklarımızda derli toplu olarak tanıtılmamaktadır. İşte bu
çalışma, Taftâzânî’nin eserlerinin bilim dünyasına tanıtılmasını amaçlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Taftâzânî, bilgin, medrese, Osmanlı, eserler.
ABSTRACT
The Works of Taftâzânî
Taftâzânî is a famous scholar who gave many works on Islamic thought,
especially Arabic language and literature, interpretation, Islamic theology, tradition,
the principles of Islamic Jurisprudence and fiqh. His works were taught as hand book

ARAPÇADA YARDIMCI FİİL Çekimleri - Kullanımı 2

Gelecek Zamanın Hikayesinin Olumsuzu Çekim Tablosu (Yardımcı Fiil + Fiil)
كَانَ لاَ يَكْتُبُ - كَانَا لاَ يَكْتُبَانِ - كَانُوا لاَ يَكْتُبُونَ
كَانَتْ لاَ تَكْتُبُ - كَانَتَا لاَ تَكْتُبَانِ - كُنَّ لاَ يَكْتُبْنَ
كُنْتَ لاَ تَكْتُبُ - كُنْتُمَا تَكْتُبَانِ - كُنْتُمْ لاَ تَكْتُبُونَ
كُنْتِ لاَ تَكْتُبِينَ - كُنْتُمَا لاَ تَكْتُبَانِ - كُنْتُنَّ تَكْتُبْنَ
كُنْتُ لاَ أَكْتُبُ - كُنَّا لاَ نَكْتُبُ

o yazmayacaktı - o ikisi yazmayacaktı - onlar yazmayacaktı
sen yazmayacaktın - siz ikiniz yazmayacaktınız - sizler yazmayacaktınız
ben yazmayacaktım - biz yazmayacaktık

Gelecek Zamanın Hikayesinin Olumsuzu Çekim Tablosu (Yardımcı Fiil + Fiil)
كَانَ لَنْ يَكْتُبَ - كَانَا لَنْ يَكْتُبَا – كَانُوا لَنْ يَكْتُبُوا
كَانَتْ لَنْ تَكْتُبَ- كَانَتَا لَنْ تَكْتُبَا- كُنَّ لَنْ يَكْتُبْ
كُنْتَ لَنْ تَكْتُبَ - كُنْتُمَا لَنْ تَكْتُبَا - كُنْتُمْ لَنْ تَكْتُبُوا
كُنْتِ لَنْ تَكْتُبِي - كُنْتُمَا لَنْ تَكْتُبَا - كُنْتُنَّ تَكْتُبْ
كُنْتُ لَنْ أَكْتُبَ - كُنَّا لَنْ نَكْتُبَ

ARAP BELAGATINDA BİÇİM ve ANLAM TARTIŞMALARI

135
T.C.
ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
İLÂHİYAT FAKÜLTESİ
Cilt: 10, Sayı: 2, 2001
ss. 135-144
ARAP BELAGATINDA BİÇİM
ve ANLAM TARTIŞMALARI
İsmail GÜLER*
ÖZET
Bütün sanat eserlerinin bir biçimi ve bir de içeriği vardır. Edebiyat
eseri de bir sanat eseri olarak bu iki öğe ile varlık kazanır. Edebiyat eserinin
içeriğini anlam, biçimini ise kelimeler ve cümleler oluşturmaktadır. Ancak
edebi esere güzellik katan öğenin biçim mi yoksa içerik mi olduğu belagatta
tartışılmış ve farklı zamanlarda değişik müellifler tarafından bu iki öğeden
birine fazlasıyla vurgu yapılmıştır. Bu makalede konu ile ilgili görüş
belirtmiş belagatçılardan üçünün görüşü temel alınarak konu işlenmeye
çalışılmıştır.
SUMMARY
Form And Content Discussions in The Arabic Rhetoric
There is a form and a content in all works of art. The
words/sentences and meaning are the form and content in literary works.
Form and content or words/sentences and meaning have been discussed in

Masdar

Masdar المَصْدَرُ
Masdar, zamana bağlı olmaksızın, bir hadiseyi, bir durumu anlatan sözdür. Çeşitli yapılardaki fiillerin masdarlarını sırasıyla inceleyelim:

A- Sulasi Mucerred Fiillerin Masdarları المَصْدَرُ الأَفْعَالِ الثُّلاَثَةِ المُجَرَّدَةِ
Sulasi mücerred fiillerin masdarları için çeşitli vezinler vardır. Bunları öğrenmek için sözlüklere bakmak gerekirse de bu fiillerin manalarına göre bazı belli masdar vezinlerinin kullanıldığı kesin bir durum olduğundan, sulasi mücerred fiilin başlıca masdar ölçülerini şöyle sıralayabiliriz:

a- فِعَالَةٌ
Sanat, meslek, iş anlatan sulasi mücerred fiillerin masdarları bu vezindedir:

صَبَغَ boyadı - يَصْبُغُ boyar - صِبَاغَةٌ boyama, boyacılık

نَسَجَ dokudu - يَنْسُجُ dokur - نِسَاجَةٌ dokumacılık

وِزَارَةٌ vezirlik
خِلاَفَةٌ halifelik
رِئَاسَةٌ başkanlık
طِبَاعَةٌ matbaacılık
نِجَارَةٌ marangozluk
حِدَادَةٌ demircilik
إِمَامَةٌ imamlık
خِتَانَةٌ sünnetçilik
حِلاَقَةٌ berberlik
وِلاَيَةٌ valilik

KUR`ÂN FİLOLOJİSİYLE İLGİLİ ÜÇ İLİM DALI (Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân) VE BU DALLARDA ESER VEREN MÜELLİFLER (Hicrî İlk Üç Asır)

KUR`ÂN FİLOLOJİSİYLE İLGİLİ ÜÇ İLİM DALI
(Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân)
VE BU DALLARDA ESER VEREN MÜELLİFLER
(Hicrî İlk Üç Asır)
Araş. Gör. Ali BULUT*
ÖZET
Kur’ân-ı Kerîm, birçok dînî ilmin ilk kaynağı ve temel hareket noktası olduğu
gibi, Arap dili gramerinin de ilk kaynağı olmuş, bu sahadaki çalışmalar da
Kur’ân’a bağlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir.
Bu düşünceden hareketle biz de hicrî ilk üç asır ilim adamlarının Kur’ân
filolojisi sahasında yaptıkları çalışmaları belli bölümler altında toplamayı
amaçladık. Hem bu alanda eser veren ilim adamlarını tespit etmeye hem de
günümüze ulaşan eserlere dayanarak bu ilimlerle ilgili genel bilgiler sunmaya
çalıştık. Günümüze ulaşan eserlere de işaret ederek araştırmacılara yardımcı
olmak istedik.
Araştırmamızda, bu ilim dallarından her birinin Kur’ân’ın ayrı bir yönüne
ağırlık verdiklerini gördük. Bunlardan, ilk önce Garîbü’l-Kur’ânlar telif

Batı Gözüyle Meşrutiyet Döneminde Osmanlı Hükümetlerinin Dil ve Eğitim Politikalarına Karşı Tepkiler

Reactions Against the Language and
Education Policies of the Sublime Porte During
the Monarchy Period in the Eyes of the West
Özet
1908–1918 yılları Osmanlı Devleti’nin en zor yıllarıdır. Bu yıllar
içinde saltanat değişikliği olmuş, Balkan Savaşları’nda ağır bir yenilgi
yaşanmış ve hemen arkasından Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı
Devleti teslim olmuştur. Bu zor yıllarda meşrutiyet yönetimine geçiş bir
kurtuluş yolu olarak görülmüştür. Yeni yönetim göreve başladıktan sonra
dil ve eğitim sistemi üzerinde milliyetçi bir politika izlemeye başlamıştır.
The Times Gazetesi haberlerine dayandırılan bu araştırmada Osmanlı
Hükümetleri’nin dil ve eğitim politikalarına karşı gösterilen tepkiler
değerlendirmeye alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Meşrutiyet, Dil, Eğitim, Genç Türkler, Arap, Rum,
Ermeni.
Abstract
1908–1918 are the hardest years for the Ottoman Empire. In these
years the sultanate changed hands, a heavy defeat was suffered in the

Cinsiyet Yönünden İsimler (Müzekker-Müennes)

Cinsiyet Yönünden İsimler (Müzekker-Müennes)
المُذَكَّرُ وَالمُؤَنَّثُ

ARAPÇADA İSİMLERDE CİNSİYET
Müzekker (Eril) – Müennes (Dişil)


İsimlerde Cinsiyet: Arap dilinde kelimeler dil bilgisi yönünden müennes (dişil) ve müzekker (eril) olarak iki tür cinsiyete sahiptir. Bunlar genellikle varlıkların doğal cinsiyetine uyarlar. Doğada erkek olan canlılar müzekker, dişi olan canlıklar müennes kabul edilir. Fakat bu kuralın istisnaları vardır.

İsimlerin müennes (dişi) olma kuralları:

1- Doğal dişi isimler.

Örnek:

أُمٌّ (anne)

أُخْتٌ (kız kardeş)

بِنْتٌ (kız çocuğu)

2- Kasaba, şehir, ülke ve kabile isimleri müennes (dişi) kabul edilir.

Örnek:

قُرَيْشٌ (Kureyş)

مِصْرٌ (Mısır)

مَكَّةٌ (Mekke)

3- Vücudun çift olan azaları, organları münnes (dişi) olarak kabul edilir.

Örnek:

عَيْنٌ (Göz)

أُذْنٌ (Kulak)

يَدٌ (el)