Arap Dili
Arap Dili Arap Dili
...yapmıştı كان قد فعل
كَانُوا قَدْ ذَهَبُوا إِلَى المُسْتَشْفَى لِزِيَارَةِ أَبِيهِمْ
Babalarını ziyaret için hastaneye gitmişlerdi.
كَانَا قَدْ سَافَرَا إِلَى السُّعُودِيَّةِ العَرَبِيَّةِ لِأَدَاءِ فَرِيضَتِهِمَا
O ikisi hac farizalarını gerine getirmek için Suudi Arabistan'a gitmişlerdi.
كُنْتُ قَدْ اِنْتَظَرْتُكَ فِي المَوْقِفِ الَّذِي بِقُرْبِ بَيْتِكَ وَلَكِنْ لَمْ تَأْتِ إِلَى المَوْقِفِ فِي وَقْتِهِ كُنَّا اِتَّفَقْنَا عَلَيْهِ
Seni, evinizin yakınındaki durakta beklemiştim, ancak kararlaştırdığımız saatte gelmedin.
İslâm Geleneğinde Ümerâ Huzurundaki Bilimsel Toplantıların Osmanlıcası: Huzur Dersleri
İslâm Geleneğinde Ümerâ Huzurundaki
Bilimsel Toplantıların Osmanlıcası:
Huzur Dersleri
ÖMER KARA
Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
I. GİRİŞ: CAHİLİYEDEN İSLÂM GELENEĞİNE TOPLANTI TİPLERİ ve
MUHÂDARA TİPLEMESİ
1. Câhiliye’deki Toplantı Türleri
İlmî-edebî toplantı geleneğimizin kökenleri, ta Câhiliye dönemine kadar
uzanır. Bu dönemde kabile düzeyindeki toplumsal yapılanmanın bir gereği
olarak, ilaveten o dönem için şeref, fazilet ve erdem olarak kabul edilen unsurlar
müvacehesinde bir kısım toplantılar yapılırdı. Toplantı tipleri çoğunlukla
“üdebâ”, “hutabâ” ve “şuarâ” diliyle “edebî” düzeyde “karşılıklı atışma” şeklinde
gerçekleştirilirdi. Bu toplantılardaki en önemli saik ise, dönem içerisinde “erdem
ve fazilet” olarak addedilen “kabile-aşiret üstünlüğü, erdem ve fazilet üstünlüğü,
mal-mülk, çoluk-çocuk çokluğu” gibi unsurlar çerçevesinde bir “üstünlük
yarışı”ydı. Bu mantık içerisinde Câhiliyede çeşitli özellikleri haiz ve değişik
Mücerred ve Mezid Bablar المجرد والمزيد
Mücerred ve Mezid Bablar المجرد والمزيد
المجرد والمزيد
(1) أبواب المجرد
الأمثلة
(1) نَصَرَ . يَنْصُرُ
(2) ضَرَبَ . يَضْرِبُ
(3) فَتَحَ . يَفتَحُ
(4) فَرِحَ . يَفْرَحُ
(5) كَرُمَ . يَكْرُمُ
(6) حَسِب . يَحْسِبُ
(7) طَمْأنَ . يُطَمْئِنُ
البحث
الأفعال الماضية الستة الأولى ثلاثية مجردة، وأول كل منها مفتوح، أما ثانية فهو إما مفتوح وإما مكسور وإما مضموم ، ويؤخذ من الأمثلة أن الحرف الثاني في الماضي كان مفتوحا كان هذا الحرف في المضارع مضموما أو مكسورا أو مفتوحا ، وأن كان الثاني الماضي مكسورا فإن هذا الحرف يكون في المضارع مفتوحا أو مكسورا ولا يكون مضموما، وإن كان ثانية مضموما كان هذا الحرف مضموما في مضارعه وليس غير.
والأفعال التي في الأمثلة مرتبه على حسب كثرتها، فأفعال باب نَصَر أكثر من أفعال باب ضرب، لذا سمى باب نصر بالباب الأول، وباب ضرب بالباب الثاني وهكذا.
أما المثال السابع فرباعيّ مجرد، وليس له مع مضارعه إلا صورة واحدة وهي ضمّ حرف المضارعة وكسر ما قبل آخر المضارع.
القاعدة
TÜRKÇE VE ARAPÇADA TELAFFUZLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLILAŞMIŞ BAZI SÖZLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
1063
TÜRKÇE VE ARAPÇADA TELAFFUZLARI AYNI,
ANLAMLARI FARKLILAŞMIŞ BAZI SÖZLER ÜZERİNE
BİR ARAŞTIRMA
KORKMAZ, Seyfullah
TÜRKİYE/TУРЦИЯ
ÖZET
Bu bildiride, Türkçe ve Arapça, her iki dilden seçilen kullanılış tanıkları ile
söylenişi aynı, anlamı farklı kelimeler üzerine bir araştırma yapılmıştır.
Türkçe ve Arapça birbirinden etkilenmiş iki ayrı dildir.
Arapçadan Türkçeye geçmiş olan bazı kelimeler, Türkçede Arapçadaki
anlamlarından farklılaşarak kullanılır hale gelmiştir. Örneğin, millet ve ümmet
kelimelerinin her iki dildeki kullanılış örneklerine bakıldığında, Araplar “Arap
Ümmet, Birleşmiş Ümmetler Teşkilatı” derken Türkler “Türk milleti., İslam
Ümmeti, Birleşmiş Milletler Örgütü” demektedir.
Kimlik belgelerinde geçen “cinsiyet” kelimesi önüne Türkçede “erkek” veya
“kadın” yazılırken Arapçada “cinsiyet” kelimesinin önüne o kişinin uyruğu yani,
hangi ülkenin vatandaşı olduğu yazılmaktadır…
Asya ve Afrika dillerinde müşterek kullanılan pek çok kelime mevcuttur.
AHİ EVREN VELİ’NİN DOĞDUĞU ŞEHİR HOY: FARSÇA VE ARAPÇA KAYNAKLARA GÖRE*•
AHİ EVREN VELİ’NİN DOĞDUĞU ŞEHİR HOY: FARSÇA VE ARAPÇA KAYNAKLARA
GÖRE*•
AKHI EVREN’S BIRTHPLACE CITY OF KHOY: WITH REFERENCE TO ARABIC VE
PERSIAN RESOURSE
Alirıza MUKADDEM**
Özet
Anadolu’da büyük Ahilik mektebinin esaslarını kuran Ahi Evren yani Nasirüddin Ebü’l-Hakâyik
Mahmud El-Hoyî, adının sonunda olan lakaba göre bugün Türkiye’nin doğu sınırına yakın olan İran
Azerbaycanı’nın Hoy şehrinde doğmuştur. Eski bir tarihe malik Hoy şehri coğrafi mevkiinden dolayı tarih boyunca
bölgede etkin olurken, Türk ve İslam tarihi içinde önemli bir yere sahip olmuştur. Büyük Türk Sultanı Alp Arslan
Malazgirt’te Bizanslıları karşılamadan önce ordusunu Hoy ovasında toplamış ve şehirdeki halkın yardımlarından
faydalanmıştır. Yine Anadolu Selçukluları ve Azerbaycan Atabeyleri döneminde de Hoy şehri bu tip faaliyetlerde
yerini almıştır.
Bu çalışma, “Arapça ve Farsça kaynaklarda Hoy şehri nasıl ele alınmıştır, Hoy şehrinde bulunan Evrin
ÜRKİYE'DE ALTAYİSTİK ALANINDA YAPILAN ÇALıŞMALARıN AÇIKLAMALI KA YNAKÇASI ÜZERİNE BİR DENEME
TÜRKİYE'DE ALTAYİSTİK ALANINDA YAPILAN ÇALıŞMALARıN
AÇIKLAMALI KA YNAKÇASI ÜZERİNE BİR DENEME
BÜLENT GÜL
Giriş
Altayistik üzerine yapılan çalışmalar, sadece Altay dilleri arasındaki ilişkiyi
ortaya koymaya değil, bu dillerin kendi içlerinde çözümlenememiş birçok sorunun
da çözümüne yardımcı olmaktadır.
Altayistik üzerine çalışacak olan araştırmacılara hem kolaylık sağlamak hem
de Altayistik üzerine Türkiye' de yapılmış olan çalışmaların durumunu ortaya
koymak istedik. Bu neden1e Türkiye de Altayistik üzerine Türk ve yabancı araş
tırmacıların hazırlamış oldukları çalışmaların kısa bir tanıtımını yapmaya çalış
tık. Bu açıklamalı kaynakçayı hazırlarken hem dil hem de tarih açısından bugü-
ne kadar Türkiye'de hazırlanmış veya Türk araştırmacılarının yapmış oldukları
kitap, makale, çeviri, tanıtma, tez vb. çalışmaları kronolojik sırayla vermenin uygun
olacağını düşündük. Tam olarak Altayistik konularına girmemiş olsa bile,
MARDİN YÖRESİNDE ERMENİ-ARAP İLİŞKİLERİNİN ERMENİCE- ARAPÇA ÜZERİNDEKİ ETKİLEŞİMLERİ
1
MARDİN YÖRESİNDE ERMENİ-ARAP İLİŞKİLERİNİN
ERMENİCE- ARAPÇA ÜZERİNDEKİ ETKİLEŞİMLERİ
Doç. Dr. Yıldız Deveci BOZKUŞ
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri
Fakültesi, Doğu dilleri ve Edebiyatları Bölümü,
Ermeni Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
ydbozkus@ybu.edu.tr
Tomas ÇERME
Araştırmacı-Yazar
Vartanuş ÇERME
Araştırmacı-Yazar
Özet: Bu makalede ilk olarak geçmişten günümüze dini, ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan
Mardin yöresindeki Ermeni-Arap münasebetleri ele alınacaktır. Bu kapsamda iki toplum
arasındaki ilişkilerin Ermenice ve Arapça üzerindeki etkisinden hareketle söz konusu
toplulukların birbiri ile olan etkileşimi ve diğer diller karşısındaki statüleri ve gelişimleri
değerlendirilmeye çalışılacaktır. Gerek günlük yaşamda kullanılan Ermenice-Arapça
arasındaki etkileşim gerekse edebi çalışmalara yansımaları da göz önünde bulundurularak
Arapçanın Ermeniceyi ne oranda etkilediği değerlendirilecektir. Günümüzde Mardin’de
TEFSİR ANABİLİM DALI IV. KOORDİNASYON TOPLANTISI
TEFSİR ANABİLİM DALI IV. KOORDİNASYON TOPLANTISI
DEÜ İlahiyat Fakültesi, 11-13 Mayıs 2007 İzmir
“İlahiyat Fakültelerinde Okutulan Tefsir Dersinin Problemleri”nin tartışıldığı Tefsir
Anabilim Dalı Koordinasyon Toplantısı’nın dördüncüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi tarafından 11-13 Mayıs 2007 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirilmiştir. Toplantılar
aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir.
11 Mayıs 2007 Cuma
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan etkinliklerin programı aşağıdaki şekilde
gerçekleşmiştir.
Açılış Konuşmaları (09:30-10:30)
İbrahim ACAR (İzmir İl Müftüsü)
Prof. Dr. Hüseyin ELMALI (DEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı)
Prof. Dr. Emin ALICI (DEÜ Rektörü)
Paneller
1.Modern Dönemde Kur’ân Yorumu (10:30-11:30)
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Hüseyin YAŞAR
Doç. Dr. Abdülhamit BİRIŞIK: Modern Dönemde Kur’ân’ı Farklı Yorumlamaya Sevk
Eden Amiller
Doç. Dr. Fethi Ahmet POLAT: Modern İslam Düşüncesindeki Kur’ân Yorumlarının
Temel Hareket Noktaları
iki la arasındaki fark
لا لنفى fili muzarinin başında gelir ve onun lafzında bir değişiklik yapmaz istikbali nefi eder ve kendisinde taleb manası yoktur ve la linnehyi ihbari kelamlarda kullanılır.لاينصر
gibisonu ötrelidir bildiğiniz gibi.
لالنهي ne gelince fili muzarinin başına gelir fakat lafzında değişiklik yapar ve onda taleb vardır olumsuzluk talebi ve inşai manada kullanılır.
o gün, o zaman يومئذ
الكُتُبُ يَوْمَئِذٍ سَيُمْنَحُ مِنْ قِبَلِ مُدِيرِ المَعْهَدِ إِلَى الطَّلَبَةِ الفُقَرَاءِ
Kitaplar o gün enstitü müdürü tarafından fakir öğrencilere ücretsiz dağıtılacaktır.
الأَيَّامُ الَّتِي قَضَيْتَهَا مَعَ أَوَلاَدِكَ بِفَرْحَةٍ فِي طُفُولَتِهِمْ يَوْمَذَاكَ سَيَخْطُرُ ببَالِكَ عِنْدَمَا تَرَكُوكَ بُمُفْرَدٍ فَعَلَيْكَ يَوْمَئِذٍ أَنْ يَتَوَجَّهَ إِلَى اللهِ
Küçüklüklerinde çocuklarınla mutluluklar içerisinde geçirdiğin günleri seni tek başına terkettikleri o günde hatırlayacaksın. İşte o gün Allah’a yönelmelisin.
KAZVİNI. Alaüddevle
yazılış sebebiyle eski şiiri yeni şiire tercih
edişinin sebepleri üzerinde durmuş. ikinci
bölümde şairlerin hal tercümeleriyle
çağdaşlarının şiirlerinden örneklere.
üçüncü bölümde Babür'ün hayatına ve
sanat severliğine yer vermiş. ardından
Hümayun dönemi ve Ekber Şah'ın haya-
. fetihleri ve ic aatını anlatmıştır. Ayrı
ca diğer tezkirelerden farklı olarak sözü-
nü ettiği şairin bulunduğu şehrin coğrafi
durumu ve tarihi hakkında bilgi vermiş
tir.
Tezkirenin yazımı sırasında başta Zekeriyya
el-Kazvlnl'nin A§arü '1-bi1ad'ı olmak
üzere Babürname, Mirza Haydar ın
Tarib-i Reşidi'si . Ziyaeddin Barani'nin
Tarib-i Firuzşahi'si. Devletşah ın Te~kiretü
'ş-şu
Tarib-i Güzide'si gibi eserlerden
faydalanılmıştır. Neifı'isü'1-me'fı§ir'de
yer alan sadece Ekber Şah dönemine ait
166 şairin hal tercümesini Abdülkadir elBedaOnl
Münte}Jabü 't-tevari}J adlı eserinde
Arapça, İslam’ın Dilidir
Ç a n a k k a l e O n s e k i z M a r t Ü n i v e r s i t e s i
İ l a h i y a t F a k ü l t e s i D e r g i s i
2 0 1 5 , S a y ı 6
( S a y f a 8 9 - 9 4 )
Arapça, İslam’ın Dilidir
Mustafa b. el-‘Adevî Şelbâye
Çev. Ramazan DEMİR*
Arapçanın İslâm’ın dili olması, İslâm’ın doğuşundan ve Kur’ân-ı Kerim’in
apaçık Arap diliyle indirilişinden beri, tarihî hadiselere şahit olan herkesin
anlayabileceği sağlam ve değişmez bir hakikattir.
Arapça yerellik elbisesini çıkarmış, etnik ve milli aidiyetlerini bir tarafa
bırakmıştır. Arapça, Arap yarımadasının dar sınırlarının arkasında gizlenmişken bu
sınırları aşıp ne zaman ve nerede olurlarsa olsunlar Müslümanların ortak dili haline
geldi. Dolayısıyla Arapça, insanları İslâm’a ulaştıran bir yol haline geldiği gibi İslâm
da Arapçayı insanlarla buluşturan bir yol oldu. İnsanlar, İslâm ile Arapçayı, Arapça
ile İslâm’ı tanıdı.
Bu sebeple Arapçayı Kur’ân ve İslâm’ın dili olması hasebiyle doğru konuma
Arap Dilinde Tazmin
MÜ. İlfılıiyat Fakültesi Dergisi
39 (2010/2}, 81-96
Arap Dilinde Tazmln
' / .. :: Dr. Aydın TEMİZER*
Özet
Arapça gramerinde, ister fiil ister isim isterse harf olsun bir lafzın anlamının, bir diğerinin anlam
çerçevesine dahil edilmesi; Arap edebiyatında ise, §iir veya nesir türlerinden bir edebi esere ba§ka
bir eserden alıntı yapılması tazmin terimiyle ifade edilir. Tazmin, Arapça gramerinde mürredatta
sözkonusu iken, Arap edebiyatında mürekkebatta mevzubahistir.
Anahtar Kelimeler: Arap dili ve edebiyatı, tazmin, ida', refv, harf-i cerr, iktibas.
Abstract
In Arabic grammar, tazmin as a term is to include meaning of verb, noun or letter to meaning of
the others. In Arabic rhetoric, tazmin is to quote something from one book and adapt it to poem
or prose. This temı occurs in not compound words in Arabic grammar while it is mentioned in
compound words in Arabic rhetoric.
Key Words: Arabic language and its rhetoric, tazmin, i:da', rafv, proposition, quotation.
o gün, o zaman يومذاك
الكُتُبُ يَوْمَذَاكَ سَيُمْنَحُ مِنْ قِبَلِ مُدِيرِ المَعْهَدِ إِلَى الطَّلَبَةِ الفُقَرَاءِ
Kitaplar o gün enstitü müdürü tarafından fakir öğrencilere ücretsiz dağıtılacaktır.
الأَيَّامُ الَّتِي قَضَيْتَهَا مَعَ أَوَلاَدِكَ بِفَرْحَةٍ فِي طُفُولَتِهِمْ يَوْمَذَاكَ سَيَخْطُرُ ببَالِكَ عِنْدَمَا تَرَكُوكَ بُمُفْرَدٍ فَعَلَيْكَ يَوْمَئِذٍ أَنْ يَتَوَجَّهَ إِلَى اللهِ
Küçüklüklerinde çocuklarınla mutluluklar içerisinde geçirdiğin günleri seni tek başına terkettikleri o günde hatırlayacaksın. İşte o gün Allah’a yönelmelisin.
الجملة الاسمية وركناها
الجملة الاسمية وركناها
مفهوم الجملة :
الجملة هي وحدة كلامية تؤدي معنى مفهوما .
نوعا الجملة :
الجملة الفعلية : وهي التي تبدأ بالفعل لفظا وتقديرا مثل : يقطف المزارعون ثمارَ
الزيتونِ ، ومثل : خيراً فعلت[1]
الجملة الاسمية : وهي التي تبدأ بالاسم لفظا وتقديرا مثل : المطرُ نازلٌ . ومثل : ظلَّ المطرُ نازلاً، وانّ المطرَ نازلٌ .
ركنا الجملة الاسمية :
يشكل المبتدأ والخبر الركنين الرئيسين للجملة الاسمية : فهما اسمان تتألف منهما جملةٌ مفيدةٌ .
فالمبتدأ هو الاسم الذي نُخبرُ عنه ، أو الاسم المتَحدَّثِ عنه .
والخبر هو الاسم الذي نخبر به عن المبتدأ ، أو الاسم المخبر به .
دعونا نقرأ الجمل التالية :
* العلمُ متقدِم *الناسُ أجناسٌ *الايامُ دولٌ
*الاسعارُ مرتفعةٌ *العدلُ اساسُ الملكِ *الرياضةُ مفيدةٌ
نلاحظ أن كل جملة منها تؤدي معنى مفهوما ، وان كل جملة منها تبدأ بذكر الاسم لفظا وتقديرا . وان الجمل السابقة تتكون من عنصرين أساسيين هما المبتدأ – الذي بدأنا