FUZULÎ'NİN ARAPÇA DİVANINDAN İKİ KASİDENİN EDEBİ TAHLİLİ

FUZULÎ'NİN ARAPÇA
DİVANINDAN İKİ KASİDENİN
EDEBİ TAHLİLİ
Ayhan ERDOĞAN
S. Ü. İlahiyat Fakültesi
Arap Dili ve Belağatı Öğretim Görevlisi
Giriş
Mehmed b. Süleyman Fuzûlî
(فضولی) (d. 1483 Hilla - ö. 1556 Kerbela
ya da Bağdat) Türk İslam edebiyatının
en önemli şairlerindendir. Türkçe
divanı birçok kere yayımlanmıştır.
Türkçe Divanının yanında kaynaklarda
Farça ve Arapça divanından bahsedilir.1
Bildiğimiz kadarıyla Arapça divanı
Türkiye'de henüz yayınlanmamıştır.
Bu makalede Fuzuli'nin Arapça divanı hakkında genel bilgi verilmiş ve
orada geçen iki kasidenin tercümesi yapılarak üslup açısından tahlil edilmiştir.
Fuzulî'nin Arapça Divanı
Fuzuli'nin Arapça divanını gün yüzüne ilk çıkartan E. Berthels'tir.2
Yazdığı
makalede divandan iki kasideyi de Rusçaya tercüme etmiştir. Aynı yazma kaynaktan
yararlanarak Azerbaycan'da Hamdi Araslı, yazma nüshadan çinkograf usuliyle
1958 yılında "Matla'u'l-İ'tkad ve Arapça Kasideler" adıyla yayımlamıştır.
Matla'u'l-İ'tikad, Fuzuli'nin Kelam sahasında kaleme aldığı bir eserdir.
Rahmetli Esat Coşan ve Kemal Işık tarafından tercüme edilmiş ve Türk Tarih
Kurumu tarafından 1962 yılında yayımlanmıştır. Tercümede Arapça kasidelere
yer verilmemiştir. Bu kitaba mukaddime yazan Muhammed b. Tavit et-Tancî,
Fuzuli'nin Arapça şiirlerini beğenmemiştir. Hamdi Araslı, yayımladığı kitabın mukaddimesinde
Fuzuli'yi döneminin bilgilerine vakıf, felsefeye ziyadesiyle ilgili bir
insan olarak vasfeder; Türkçe, Farsça ve Arapçayı ustaca kullanan biri olarak
tanıtır. Buna karşı Tavit et-Tancî Fuzuli'yi bu konuda başarısız bulur ve şöyle der:
"Fuzuli'nin Arap lisanına vukufu, zamanındaki dini ilimleri bilen bir kimsenin
bu dile vakıf oluşu derecesinden ileri gidememiş ve asla bir Arap şairi ve
edibinin bilgisi seviyesine ulaşamamıştır."3
1
M. Fuat Köprülü, "Fuzuli", İA, İstanbul 1993, IV, 693.
2 Köprülü, aynı eser; Hamdi Araslı, Muhammed Fuzuli Matlau'l-İ'tikad ve'l-Kasaidu'l-Arabiyye, Daru'tTab'
li Akademiyyeti'l-Ulum fi Azerbaycan, Baku, 1958, s. 5.
3 M. Tavit Tanci, Matlau'l-İ'tikad fi Ma'rifeti'l-Mabda'i ve'l-Ma'ad Makaddimesi, tercüme:Esat Coşan ve
Kemal Işık, Türk Tarih Kurumu, Ankara 1962, s.XII.
Ayhan ERDOĞAN
SÜİFD / 29
172
Arapça divanın hacmi konusunda farklı tespitler sözkonusudur. Fuad Köprülü,
E. Berthels'den naklen 465 beyitten oluşan divanın 11 kaside ve bir hatimeden
meydana geldiğini söyler. Bu kasidelerin en uzunu 63, en kısası da 21 beyittir.
Yedisi Hz. Peygamber üçü de Hz. Ali ile ilgilidir.4

Abdulkadir Karahan ise divandaki beyitlerin sayısını 470 olarak verir. Ayrı-
ca konu üzerinde çalışmaları bulunan İbrahim Dakuki'den nakille, bu kasidelerin
asıl divanın bir parçası olduğu kanaatini ifade eder.5
Hamdi Araslı'nın yayınladığı nüshadan hareket edildiğinde rakamların biraz
farklı olduğunu görülür. Toplamda 516 beyitten oluşan divan, sondaki 7 beyitlik
hatimeyle birlikte 12 kasideden oluşmaktadır. Kasidelerin hacimleri de farklıdır.
Sırasıyla ifade etmek gerekirse kasidelerin beyit sayıları şöyledir:
114-51-44-21-30-38-27-27-53-52-52-7=516 beyit
Hamdi Araslı nüshasındaki kasideler yanlışlardan hali değildir. Tahkik için
ikinci bir nüsha bulunmadığı için beyitlerin harekelenmesinde aruz veznindeki
bahirler esas alınmıştır. Aruz kalıbına uymayan beyitlerin çoğu anlam bakımından
da anlaşılmaz oldukları için tercüme edilmemiştir.
Arapça Divandan Kasideler
I. Kaside: Divanda 4. sıradaki 21 beyitten oluşmaktadır.
Bahr-ı Kamil vezninde olan bu kasidenin makta'ları şöyledir:
َََ ََ َََ ََ ِِِ ِِ ُُُ ُُ َ َ ُ ُ ُْ ُْ ْ ُ ُْ ْ ْ متـفاعلن متـفاعلن متـفاعلن متـفاعلن متـفاعلن فـعلاتن
İlk makta'ın değişeni متـفاعلن
ْ ُ ُ
ِ َ ْ son makta'ın değişenleri ise فـع
فـعلن ve َ ْ ُ لاتن ْ
ْ َُ َ veya
فـعلن
ْ ُْ َ şeklindedir. Şimdi bu kasideyi tercümesiyle birlikte sunmak istiyoruz.
َْ َ 1 أفـنى الـضـنى جسدي وأبـلى ِ بالي
َ َ
َ ِ
ِ ََ الـهوى وازاد بـلـوى الـبالي ُ غلب ْ َّ َ َ َ َ
َ
ْ ْ َ َ
ْ
6 َ َ َّ َ َ
ِ ْ ْ َ َْ َ َ 2 الـعقـل من ألم الـهوى ِ يـنـهاني
َ َ ْ
ِ
َ والـب َْ ُ
َ ال من فـرط الـجـوى يـأبى ِلي َ ْ
ْ
َ َ َ ْ ْ ِ
ََ ِ ُ
ً
َ َ ْ َ ََ 3 قـلبي حوى محـن الـمـحبة رغـبة
ِ
َ َ َّ
َ ُ َ َّ ِ ِ ْ ِ َ ْ َ َُ وهو الذي بالـنُّـصـح ليـس ِ يـبـالي َِْ َ ِ
ِِ َ ُُّ ُ ََ َ َ 4 لـوم الـعـواذل لا يضـر ِ صـبـابـتي
ِ َ شرف الـعـلى بـمـصـائب الأهـوالي ْ ْ َ َ
َ َْ ِ ِ
َ ُ َ
ِ َ ْ ُ ََ
ََ َ صـلى عـلى خـير الـورى ِ والآلي ُّ َ ْ ََ َ َ ُ َ ـىكل من طلب الـولا َ ْ َ ٌ َ 5 بـدر تـجـلَّ
ْ ِ
َّ َ َ َ ْ
َ
ً
َ َُ َ 6 جـذب الـقـلـوب بقـده ِ ِ مـتـمايلا
َ َ ِ ْ َ ُ قـتـل الـنُّـفـوس بلحظة الـقـتالي َ َ ُ َ ِّ ِ
ِ
ْ ِ
َ ْ َ
ِ َ ُ َ َ
ِ َْ ُ َ ُ ْ ُ ُ 7 يا من تـثـبـت في الحشـاشـة حكـمـه
ََ ِِ وتـغـيـرت بـثـباتـه أَ َ َْ ُ ِ َ َ
ِ ْ َ
ِ حـوالـي ََ ََّ
َ ْ
َ 8 أنت الـمـراد من الـعـوالمكـلـهـا
ِ ْ ُ ِّ
ِ
َ َ َ
ِ
َ َ َ وبك اكـتـفيت رضى وغـيـرك ما ِلي َ ْ ُ َ ُ
ُْ ْ َ َ َ ً ِ ُ ََ َ ْ ِ
ٌ
َِ َ ْ َ َ 9 ما لي لغيرك رغـبـة
َْ
ِ ِ ٌَّ روح فداك مع الـفـؤاد ومـالـي ـبـة َ ََ ِ ومح ِ
َ َ َ ُ
ِ
َ ُ ْ َ َ َ ٌ 7
4 Köprülü, a.g.e., IV, 693.
5 Abdulkadir Karahan, "Fuzuli", DİA, İstanbul, 1996, XIII, 245.
6 Burada geçen ازاد ّkelimesi ازداد anlamındadır.
Fuzulî'nin Arapça Divanından İki Kasidenin Edebi Tahlili
SÜİFD / 29
173
ُّ ٌ بـك نسبة وتـعـلـق َ ٌّ ََْ َ َ ْ ِ َ 10 حـق عـلـيـك لي ُ الـوصال َّلأن ِ ِلي
َ ََ ٌَْ
ِ ِ في الـحـالـي َ ِ
َ ْ ِ
مـتـفـرد
َ َ َ َ ُ َ لـك في الـبـها عـدم ِ َ َ َ َ ِّ ٌ ُ ُ 11 أنا في هواك مـوحد َ َِّ َ ٌ
َ َ ِ َ الـمـثال مثالي َ ِ ْ
ِ ِ ِ ْ
ُق ِ ُ في خ َ َ ِ ِ ْ ْ َ َ َ ََ 12 لـك في الـمـلاحـة والـجـمـال
ل
ِ الميـالـي ِ
َ َ ك المـتـلون َّ
؟؟؟ َ ُْ َ ْ ْ
ِ فيكـل أيام َ َ ُّ ٌ بدت ولـيالـي ََُِّ ٌ ِ ِ تشـوق مـتـنـوع َ َ 13 لي في َ هواك
َ
َ
ِ ُ ِّ ََّ ٍ ََ ْ َ
ٌ ٌ 14 مـتجـدد مـتـوفـر مـتـكـثـر
ِّ َُ ُ ُ َ ٌَ َ َ ِّ
ِ ِّ مـتـزايد متـواتر مـتـوالـي َ
َ َ َََ ُُُ ٌ
ِ ٌ
ِ
َ
15 إن رمت لي نصرا يشاهد ما يرى لا تخف عن نظري سواد الـخـالي ؟؟؟
أن أ َ َ
َ ً َ َ ْ َ َ 16 لا ِّ تـحـسـبـني ْ
ِ كـون مبصرا
ِ ََ ومن السواد يكـون طرفي ِخيالي ُ ُْ
ْ
َ ُ ُ َ
ِ
َ ََّ
ِ
َ
َُ َ َ َ 17 يا مـنـيـتي لا تأمن الـحـيـل َّ ِِ ِ التي
ِ ْ ْ
َ َِّ ِ ْ ْ ُ ُ ْ َ َ تـنشو من المتـفتـن ِ المحـتـالي َ ْ َ َ
ِ ُ َْ
ِ َّ َ َ 18 فـانظر عواقب من معاشرة الردى
ََ َ ُ ْ ِ
َ
ِ
َ ْ
ِ واحـذر معاشر رفـعة الأندالـي َ ْ ُ
َْ ِ ِ
َ َ ْ
ِ َ ُ ْ َ ْ َ
َ 19 لا َّ تـحـقـرن
ِ
ِ ٌ َ َ ُ والله إني مخـلص وم ََ ِ ََ َ ِ ِِ َ َ مواعظي ونصـائحي ْ
ِ ّ ـوالي ِ ِ ِّ ُْ
َ
ُ 20 فـانـظـر إلى قـول الـفـضولـي أنه
ِ ََّ
ُ ُ ْ ِ
َْ َ َِ ْ
ِ خال عن الإفـسـاد والإضـلالـي ْ ُ
َ ْ َ
ِ
َ ْ ِ َ ٍ َ
َ
َ َ ِِ ِ ْ ْ َ ُ 21 دم لا تـزال من الـمكاره في الـملا
ْ ْ ُ ْ ِ ِ ِ في حصن حفظ المدرك ُْ َ ََ ُ ِ
ْ َُ َ ِ ِ المتـعالي ْ ِ ِ ِ
Tercüme:
1. Bitkinlik beni çökertti. Aşkın ağırlığı altında ezildim. Düçar kaldığım belalar
arttı.
2. Verdiği acı sebebiyle aklım beni aşktan menediyor. Yüreğim sevgi ateşinin
şiddetiyle buna uymuyor.
3. Kalbim –kendi rağbetiyle- aşkın ızdırabıyla tutuşuyor ve nasihat fayda
vermiyor.
4. Kınayanların sözleri arzularımı azaltmıyor. Yüce makamların şerefi, uğ-
runda katlanılan zorluklar sebebiyledir.
5. Dolunay gözüktü. Kim ona yakın olmak isterse insanların en hayırlısına
ve onun ehline salat eylesin.
6. Kıvrak endamıyla kalpleri kendine çekiyor. Kibir duygularını da bir anda
öldürüyor.
7. Ey egemenliği içimde hüküm süren! Bu hükümranlığın oluşmasıyla hallerim
değişti.
8. Bütün alemde sensin muradım. Seninle yetindim, razı oldum. Senden
başkasından bana ne!

7 Beyitte geçen لغيرك kelimesi elimizdeki nüshada الغيرك olarak geçmektedir. Kelimenin bu hali, hem
Arapça bakımından hem de beytin aruz vezni açısından uygun gözükmemektedir.
Ayhan ERDOĞAN
SÜİFD / 29
174
9. Sevgi ve istek bakımından senden gayrısından bana ne! Ruhum, kalbim
ve malım senin için feda olsun!
10. Sana kavuşmak benim hakkımdır. Çünkü seninle aramızda soy bağı
var.
11. Seni seven tek kişiyim ben, emsalsizim ve ancak sanadır sevgim.
12. Bu beyit, hem vezin hem de gramer bakımından hatalı olduğundan
tercüme edilmemiştir.
13. Her günüm ve gecemde, senin aşkınla farklı özlemler içindeyim.
14. Yenilenen, artan ve sonu gelmeyen yoğun duygular içindeyim.
15. Bu beytin vezni de anlamı da sorunludur. Tercüme edilmemeştir.
16. Beni görüyor zannetme sakın! Karanlıkta gördüğüm şey ancak hayalimdir.

17. Ey Gönlüm! Fitnecilerden ve düzenbazlardan gelecek hilelere karşı
kendini sakın güvende hissetme!
18. Bolluğun sonuna bak! Büyük insanlarla ilişkilerinde dikkatli ol!
19. Uyarılarımı ve nasihatlarımı küçümseme! Vallahi ben samimiyim ve senin
can yoldaşınım.
20. Fuzuli'nin sözüne iyi bak! O bozgunculuktan ve saptırmaktan kesinlikle
uzaktır.
21. İnsanların kötülüklerine karşı el-Mudrik ve el-Muteal Allah'ın himayesinde
olmaya devam et!
II. Kaside: Divanda 11. sırada bulunan kaside 52 beyitten oluşmaktadır.
Aruz kalıbı Bahr-ı Tavil olan kasidenin makta'ları şöyledir:
فـ
عَ
م ْولُن ُ
َ
ُن ِ اع َف
فـ ْ يل
عَ
م ْولُن ُ
َ
ُن ِ اع َف
ُ َ ِ ُ َْ ْ ُ لن مفاعيلن َ ِ ُ َْ ْ َ َ ُ ُ فـعولن مفاعيلن فـعو ْ يل
Birinci makta'ın değişeni فـعول َ ُ ُ ikinci makta'ın değişeni ise مفاعلن
ْ َ ُ
ِ َ dur.
ِ ُ وجدي َ 1 ِّ ُيحرك
ُ َ الـمـتـمايل ُّ َ قدك َ ْ
ِ
ِ َ َ التحرك ِ ذاك َ إلى ََ ِْ وقـلـبي َُ َ
َ ُ َّ مائل َُّ
فما َ ْ ً ْ قدرا ََّ ِ َ الـمياس ِّ َ قدك َ 2َ عـلى
له ََ
ٌ َ نظير ُ
ِ
بت َ
ـع َ ُ ـا وم َ ْ ـه َ ْ الب ِ ِ ِ كميل َ
ِ ـ ُ ادل َ
ْ َ َ 3 تسلطن
ُ ْ فإنه ُ ُ ِ ُ الـقـلوب ْ ِ ِ ملك َ في َ
َِّ
ِ الـعدل َ ِعن ََّ ٌ ُّ مـيال ْ ِ ِ الظـلـم َ إلى َ
ِ ْ ُ عادل َ ْ
َ
ف َ َ 4 َ هواك
ـناء َ
مطـلق َ ٌ
ِِ فبعصره ُ َْ ٌ
ْ َ
ِ
ُ ْ تـعميم َ ْ ِ الـخـلـق َ َعلى َ
ِ
ُ ْ شامل َ َِّ ِ الـمنية َ ْ
ِ َ
ذاقه ََ ْ 5 فمن
قد مات ُ
ُ ُّ وكـل ْ ًوقا َذ َ َ َ َ َ ْ
من َ
الذوق َّ لـذ َ ْ
ُ ْ قاتل ُْ َ له الـغبـن َُْ ْ َ يـقتل ْ َّ لم َ َ
ِ
َ
ْ ُ 6 تمشـيت
تـعظيما ََ َّ
ً
َ ِّ َ ْ َ لقدك ِ
من ََ ْ َّ بدت َ ِفي الثـرى ِ
ْ
ِ قيام ِ
َ
َّ ُِ الـزلازل َ َّ ـن ِِ الدارسـي ِ
ْ ُ 7 تكـلمت
لـلـفظك ِ ْ ً تشريفا َ َ َّ
َ َ ِ ْ َ
السـما ِفي ِ
َ من َّ َ
َ َ المـلأ ِ
ـيـن ْ ْ الأعـل
قام َ
ُ َ ْت هلاهل َ
ِ َ
َ
الأرض 8 ملا
مسحورا َ ْ َ
ُْ َ وطرفك ْ َ ُ ً
َ لـمـا َُ ُ يـقول َ ِفي الـمـلا َ َ
ُ ِ جاعل ِّ إني ْ ِفي ِ الأرض ِ
ِ َ
Fuzulî'nin Arapça Divanından İki Kasidenin Edebi Tahlili
SÜİFD / 29
175
ْ 9 َ ُ رأيـتك
َ
بانت قد َ
ِ َ عواقبي َعلى َ َ ْ َ ْ
ِ
أمر َ َ ّ وحقق ََ
ِ ِ ِ الأواخر َ في ٌْ
حاصـل َ
ُ
؟؟؟ َ ِ
ٍ مرآة َ َ ِ 10 ِ كـناظر
ما ََ ِ يـرى ْ
وراءه َ
يـبـيـن ََ َُ
أحو َُِّ ُ
ِ َ َ ال الـوراء ْ َ
ُ ْ الـمـقابل ََ
ِ َ ُ ْ
11 من البعد هم قد تكمل في الحشا على قدر خطواتي إلى القرب زائل ؟؟؟
ْ َ ْ عند َ 12 ِ ُ َ كـنور َّ َ الذكا ِفي ْ ِ الـبـدر
ِِ كماله ِ
قـربا َّ ْ ِ ِ السـير َُ في ِّ ُ ُ تـنـقصه َ َ
ََ ِ ُ ُ منازل ًْ
بساط َ َ ْ َ 13 بسطت
َْ ْ ِ للـبـيع ُ ْ ِ ِ الحسـن َ َ
ْ
َ والشـرى ِ
و َ ِّ
أهل َ
إليك ْ ً ْ شوقا ََ َ الوفا ْ ُ
ُ ِ مـمـايل َ َ ْ َ
ِ َ ُ
ِ 14 خذ
الروح ُ
ِ لـلـوصال ِ ُّ ِّمني َ
َ ِ ْ
مسامحا ِ
ً
ِ
أن َْ َ َ َ عيب فلا ُ َ
العميل َ َ َ راعى ْ
َ
ِ
ُ ْ معامل َ
ِ
َ ُ
لسانك
َ ُ 15 َ
ٌحلو ِ
ْ
لـحـظ ُ
ِ َ َ طرفك ْ ُ
ٌ َ ساحر ْ
ْ ُ َ َ وأرضك ْ ٌ َ حـلي ََّ َ كأنك َ ِ
َ
بابل َ
ُ
ِ
َ
ِ ُ َ التـرجيح َ َ لك 16ِ ِ حبيبي
َ َ ْ والبـها ُ ْ ِ ِ الـحسن َّ في ْ
ِ ِفي مسند َ ْ ُ ِّكل من َ َعلى َ ْ
ُ ْ كامل ُ ْ ِ الـحسن ُ َْ
ِ َ
تـقاربك
الأشرار ََ ُ 17َ
ِ ْ بالبـيت َ َ
َْ
تـوفيق َََْ َ وبـيـنك ََْ ُ ُ ِ بـيـنـهم ْ
ُ
ِ
ِ التباعد َْ
ُ َّ حائل َ ُ
ِ
َ
مزاجك
َ 18 ُ َ
ْ ُ َ َ وطبـعك َّ ٌ ميال ِ
مشفق َ َ
ٌ
ِ
َ َ وحولك ُ ْ
ِ بالكيد َ َ ْ
ِ ْ ُ الأراذل َ ِ ِ ِ العظيم ْ َْ
َ
نت َ 19 وأَ
ٍ كماء ْ َ
ِ ِ اللطافة َ في َ
ٌَ وجاذبة َ ََّ والصفا َّ َ َ
ِ
ْ َ للملأ َ َ
طبـعا ِ
ُ َ أسافل ْ ً
ِ
َ َ
َْ َ 20 وأنت
ٍ كمرأة َ
َ
ُ ْ ِ َ بلطف َْ
ٍ طبيعة ِ
َ
ُ ُّ َ وكل ِ
قابل ِ ََُِّّ َ لـلتـأثـر ِ ٍ لطيف َ
ُ
ِ َ
أخاف
ِ الجمال َْ ِ َ عرض َ َ على َ 21ُ
الـخ ِك لَذ َ ِيف ع َ َض َ َ فـوارى ََّ ِ الردى َ ْ من ََ
ْف ْ و َ َ
ل ِائ َح ِ
ُ
أمانة ِ َ ْ فيك ُ ْ ِ الـحـسن ََ ُ متاع َ 22ِ ِ حبيبي
َْ َ َ وأنت َ ٌَ
أمين َ
ِ للأمانة ٌ
حامل ِ َ َ
ُ
ِ
َ
ْ 23 َ عليك
ْ ْ من َ ْ ِِ الغصب ْ ان لـمنهية به َ ِّ ِ الخط ُ ْ ِ بحسن ََ
؟؟؟ َُ َ ِ َ ْ الخطا ُ متطاول ْ ِ أهل ِ
َ ِ تظلم
ِ 24َ فلا
ِ َ يـعاديك َُ ِمجازيا َ َ َّ وإلا ْ َ َ التـقوى ْ
ْ َ ُ سلطان َُ
ـنَّـقى ُ
ْ
وهو َ ال
ُ عادل َ ْ َ
ِ
َ
ِ ٌ ِ مبـيـن َ ٌ 25 إمام
ِِ دركه َ َُّ ِفي ِ تصور ُ
ِ أوهام ُ َ ف ُّصر َ ت َْ
ِ ِ َ العوارف ْ َ
ُ ْ عاطل ََ
ِ َ
ٌّ
ِ ٌّ وصي َ 26ِ ولي
حـيـن َ
ِ حصر ِ َ
َ ِِ صفاته َ ْ
ِ َ إدراك َُُّ تصور ِ
ُ ْ باطل َ َ ِ ِ ِ الـمـعارف َْ
ِ
َ
طاب َ 27ْ ِ وإن
ِ َ الأولياء ْ ُ َ طوع َ
َ
ِ
ْ َ بأسرهم ْ
ِِ
ُّ ُُ تـودده َِ ْ
فـرض َ
َ ُ سواه َْ َ ٌ
نـوافل ِ
ُ
ِ
ََ
َخلق َ 28ْ ِ وإن
ِ
كلهم َ ْ ِ ْ ُّ والـجـن َ ُ الإنسان ُ
ُ ُ
ُّ
الـمقصد ُ َ هو ُ
َ ُ سواه ْ َ ْ الأقصى َ ْ َ ُ
وسائل ِ
ُ
ِ
َ َ
أعلاه َّ ِ 29 ِ ْ ِِ بإذن الذي
ً ً َ قدرا ْ َُ
ِ َ ْ ومنزلا
َ ِ ُ الكائنات ُ ِ ِ أمور َ في ُ له ََْ
ُ ْ َ مداخل ِ
ِ َ َ
ِ ٍ كساعد ُ ُ ِّ ْ ٍصنع ِ ِفي كل َ َُُ 30 إرادته
ُ وسائر َ َ
ِ
ِ َ الوجود َْ ِ أسباب َ َ
ُ ْ أنامل ُ ُ
ِ
َ َ
ٍ بولاية َُْ ًَ مربوطة َ ُ ْ َ يكن ْ ََ لم ْ 31 فـلو
وجود ِ َ ْ ِِ ٍ بشخص َ
َ ِ الـممكنات ُ ُ ُ
ِ
ُ ْ مفاصل ُ ْ
ِ ََ
ٌ َ جواهر ًْكرها َْ ِ َ الأعراض ِ َّ عن ْ َدت َ 32 لر
ِ
رعبا َْ ِ َ الأرواح ِ َّ ْت عن ر ََ وفـ َ َ
هياكل ُ ًْ
ُ
ِ
ََ
اء َش َ َ ي ْ َ لو ْ ً َّ قـهرا ْ 33 َِ إلى ِ الدهر
َ ْ
َبنظ
ٍرة ِ
قطع َ تـ َ
َ
ْ َ من َّ
ِ الوجود َ ِْ نظم ِ
ُ ْ السلاسل ُ ُ
8 َّ ِ
الآية ُ َ 34 هو
وسيـفه َ َ ً ُ صلاحا َْ الكبـرى َُ
ِ الأعداء ََعلى َ ٌَ بلاء َ َْ ُ ُ
من ْ َ
َ ُِ نازل ِ ِ االله َ
ِ َ أراعي َْ َ 35 فكيف
ً َُْ ُ غيـره َ
ِ َ متجاهلا
فاصل ُ َ َ هو َ ْ كمن َ ْ ُ ٌ مفصول ُ َ َ هو َ ْ أمن َُ َ
ُ
ِ َ
َ ُ ذلك َ ِ َ أساوي َْ َ 36 فكيف
الدر ِ
هو َ ْ أَ من ِ ْ َ َ ُّ بالـحصى َ َّ
مثل َ ٍعال ُ َ
ُ ْ
من ِ
هو َ ْ
سافل ُ َ
ُ
ِ
َ
ِِ َ عصره ْ ِ أهل َ ُ ْ َعلى ٌ ِ لطف َُُ 37 خلافـته
َْ ِ الـحرمان َ َ َ مع َ َ فمات َ ْ
ْ َ ْ منـها ِ
الأوائل ِ
ُ
ِ
َ
َ َ َّشك ََّأنا خيـر
َُِِّ وأمته ٍَْخلق َُْ 38َ فلا
ُ َّ واصل ِ ِ الأحبة َ َ ْ ُ ِ كمهجور ََْ َ فـلـيس َ
ِ َ
ّ 39 ولي
ِ
ِ َ الولاية ْ ِ َلى أهل َع َ
ٌ ْ فائق ِ َ
ُ ْ نائل َ َ َ ِِ الـمـدارج ْ َ ِ أعلا َ َ إلى ِ َ ٌّ علي ِ
ِ
َ
8
Beyitte geçen شاء kelimesi vezni bozduğundan يشاء olarak değiştirilmiştir. Mazi veya muzari fiil,
cümlenin anlamında değişiklik oluşturmamaktadır.
Ayhan ERDOĞAN
SÜİFD / 29
176
ُ 40 مطابق
ْ ْ من َ ِّ الحق َ َْ دعوى ُ َ ِ
ِِ معجزاته ِ
َ
ِ
َ لح ُ ْ
ِقية ِ
ِ ِّ الإسلام َّ
قامت َ
ُ َ دلائل ْ َ ْ
ِ
َ َ
َّ ْ َ يحقق ْ ََ لم ْ 41 فـلو
ْ ُ من َ
ِ ِ فـيضه ُ ََِّ معلم ِ
َ ُ حقيقة َْ
ِ
ِ َ ِ الـمسائل ْ َ ِ أشكال َ
ُ ْ سائل َ َ
ِ
َ
ْ َ ِ ِ إبـهامه َ َ َعلى َ َ ْ 42 لدامت
ُ ُ الـمسائل ُ ِ ُ ِّ الأمور ِ كل ْ في َ ْ ِ الـحشر ِ َ إلى َ َ َ ِِ وخفائه ِ
ِ
َ َ ْ
الـمنى َ ْ ُ مـمـنوع َّرد ََ َ وما َأتى َ ْ ُ ِّكل من ََعلى ّ 43 عناية عمت
ْ ُ ْ منه ُ َ
سائل ِ
ُ
ِ
َ
ُ ْ 44 لمخ
ل ِ
ً ِ ِصه ِ
ِ ْوإن َ ّحقا
قل َ
ذكره َ ّ
ُُ ْ
ِ ِ بنسبة ِ
ِ أمر ِ َْ
ساهل َُ ْ مت ُ َ َ الـمنى ْ
ُ
ِ
؟؟؟ َ
ُْ ِ ِ ِ 45 لمبغضه
ِ ً
ِ ْوإن َ ْجهلا
فضـله ََّذم َ
ْ َ ِِ بتذكاره َ ْ َُ
يـمـنا ِِ
ُ َ المشاكل ُ ُّ تـحـل ُ ْ ً
ِ َ َ ْ
ِ 46 فلله
ّ
ٍ ِ ولاية َُْ في ِ ٍ مختف ْ ٌ َ علم ِ
ُ ِ وجاهل َ
ِ
ْ ِ َ َذاك العلم َ َ
جاهل َِِّ ْ لله ِ
ُ
ِ
َ
َ ُ ْ من ٌ ِ لطف َُُ 47 ولايـته
نـها َ ََْ ع ٍ غفلة َ ْ ُفذو َ َ َّ ِفي الـملا ِ الله ِ
ُ َّ غافل ِ الله َ ِ ْ عن َ
ِ َ
ُُ 48 مطاوعه
ِ بالصـدق ُ َ ِ
ِ ٌ ْ خالص َ ْ ِ الـحـشر ِ ِفي ِّ ْ
ُُ مبايعه َ
ِ
ِ َّ للخير ْ ِفي ِ الدهر َُ
ْ َ ْ
عامل ِ
ُ
ِ
َ
ِ ِ 49 تـعاديه
أولاد َُ
ِ َ الزناء ْ ُ
تـعصبا َِّ
ً
ِ َ ُُّ أم الدهر ْ َ َ ليت َ فـيا َ َ ُّ
ْ َّ من ْ
ُ َ َذاك حائل ِ
ِ
َ
ْ 50 َ عليك
يا َِّ الله َ َُ سلام ََ
منب َ
الـسـخا َ ْع َ َ
ِ ويا من لأفـعال َّ َ
ِ ِ َ الـعـجائب ْ َ
ُ ْ فاعل َ َ
ِ َ
ٌ 51 ِ ُ ُ فضولي فقير
ِ
عاجز َ
ٌ
ِ
متحيـر َ
بلطفك ُ ٌَِّ
َ َ ِ
ِ َُْ ٌ َ بجودك ِ محتاج ُ ْ
ُ
آمل ِ
ُ
ِ
أبيـن َ ْ 52 َِ إلى من
ِ ٍ َ ْ مصائب ْ عن َ َ َ الـحال ِ ُ
َْ َ وأنت َ َ
ِ ِ ْ الـمطالب َ ِ لإنـجـاح َ
ُ ْ كافل َ َ
ِ َ 9
Tercümesi:
1. Salınan endamın içimdeki sevgiyi harekete geçiriyor. Kalbimin buna eğilimi
var.
2. Mükemmellikte eşi benzeri olmayan çalımlı endamının değerini gayet iyi
anlıyorum.
3. Adaletten sapmış zulme meyyal olan bu endam kalplere hükümran
olmuştur.
4. Aşkına düçar olanın akibeti mutlak yok olmaktır. Onun döneminde
herkese yönelik bir ölüm var.
5. Kim onu tadarsa zevkten ölür. Lezzetin tadını alan kimsenin aldanma
duygusunu hiçbirşey yok edemez.
6. Endamını yüceltmek için yerde geziniyorum. Onu inceleyenlerin gönüllerinde
deprem meydana geliyor.
7. Sözüne gökyüzünde değer katmak için konuştum. Mele-i a'ladan
helhele sesi yükseldi.
8. Bakışlarının sihriyle yeryüzündekileri etkisi altına aldı. Mele-i A'la'da bakışların
yeryüzündekilere adeta "ben yaptım" diyordu.
9 Beyitte geçen أبين kelimesi elimizdeki nüshada بين şeklinde ve harekesizdir. Bu haliyle vezne de
manaya da münasip olmamaktadır. Bu yüzden hemze ilavesiyle vezne ve manaya uygun hale getirilmiştir.
Fuzulî'nin Arapça Divanından İki Kasidenin Edebi Tahlili
SÜİFD / 29
177
9. Vezin olarak bozuk ve anlaşılmıyor.
10. Aynaya bakıp da, aynanın arkasını gören biri gibi, karşısında duran arka
planın ahvalini anlatıyor.
11. Vezin bozuk.
12. Nuru, tamamlandığı şekliyle dolunayın keskin nuru gibidir. Ancak ayın
yörüngesinde sonraki menzillere ulaşmak için gitmesi onun nurunu azaltıyor.
13. Pazarda alış veriş için sergi açar gibi güzelliğini sergiledin. Vefakarlar
özlemle sana yöneliyor.
14. Sana ulaşmam için ruhumu benden güzellikle al! Satıcının müşterisini
gözetmesinde ayıp bir yön yoktur.
15. Dilin tatlı, tek bir bakışın bile büyüleyici. Sen sanki mücevhersin, yaşadığın
yer de Babil.
16. Sevgilim! Güzellik ve iyilikte, en güzel ve mükemmel kabul edilenlerden
bile üstünsün.
17. Evde kötülerle yakınlaşmanda sana zarar gelmez. Onların kötülüğünün
sana bulaşması uzak şeylerin bir araya gelme engeliyle karşılaşır.
18. Arzulu bir mizacın, müşfik bir tabiatın var. Fakat bilmelisin ki çevrende
büyük tuzaklar kuran reziller var.
19. Letafet ve saflık bakımından su gibisin. Letafetinin cazibesi bayağı insanları
doğal bir şekilde kemale çekiyor.
20. Fıtratındaki letafet bakımından bir kadın gibisin. Her latif etkilenebilir.
21. Güzelliği arz ederken ölmenden korkuyorum. Bu korkuya karşı zayıf
olanı bir engel gizliyor.
22. Sevgilim! Güzellik denen şey sende bir emanettir. Sen güvenilirsin, bu
emaneti taşıyorsun.
23. Vezin ve anlam bozuk.
24. Takva ehline karşı haksızlık yapma! Yoksa temizliğin-saflığın sultanı senin
karşına çıkar ve gereken karşılığı verir. Bunu yaparken de adil olur.
25. Ulaştığı nokta tasavvur edildiğinde onun tam bir imam olduğu görülür.
Ariflerin evhamı onu algılamakta acizdir.
26. Sıfatları ortaya konursa görülür ki, görevli bir velidir. Bildiklerini idrak
etmeyi tasavvur batıldır.
27. Evliyanın tamamına itaat iyi olsa da, onu sevmek farz, onun dışındakileri
sevmek nafiledir.
28. İnsan ve cinlerin tamamı yaratılmış olsa da, o amaçtır. Onun dışındakiler
araçtır.
Ayhan ERDOĞAN
SÜİFD / 29
178
29. Onu makam ve kadir bakımından yücelten Allah'ın kainattaki bütün iş-
lere müdahelesi vardır.
30. Onun iradesi yapılan her işte, işi gerçekleştiren uzuvlar gibidir. Mevcudatın
geri kalanının katkıları ise parmak uçları hükmündedir.
31. Bir şahısla velayet bakımından bağlı olmasa da, mümkünatın varlığı
mafsallar hükmündedir.
32. Cevherler istemeyerek arazları reddeder. Korkuyla bedenler ruhlardan
ayrılır.
33. Zamana yok edici bir bakışla baksa varlık zincirinin halkaları kopar.
34. Nizam bakımından en büyük mucizedir. Kılıcı, düşmanlara karşı Allah'-
tan gelen bir beladır.
35. Cehalete sığınıp da onun dışındaki birine nasıl giderim? Hiç ayıran ayrı-
lanla bir olur mu?
36. O inciyi çakıltaşıyla nasıl denk görürüm? Hiç üstünle alçak bir olur mu?
37. Kendi devrinin insanları için onun hilafeti lütuftur. Öncekiler o makamdan
mahrum kalarak öldüler.
38. Şüphesiz biz de onun halkının ve ümmetinin en hayırlı olanlarıyız.
Dostlarının kendisine bağlı olanla bu bağı koparmış olan bir değildir.
39. Velayet ehlinin üzerinde üstün bir velidir. En yüksek basamaklara ula-
şan bir yüce kimsedir.
40. Mucizelerinden hak davasına uygun, İslamın hak olduğuna dair deliller
vardır.
41. Onun öğrettiklerinin feyzi gerçek olmasaydı, meselelerdeki problemler
karşımıza soru olarak çıkardı.
42. Her konudaki meselelerde anlaşılmazlık ve kapalılık haşre kadar devam
ederdi.
43. (Birinci kelimede vezin bozuk ancak mana anlaşılır durumda.) Yardımı
kapsamlıdır. Kendisine gelen herkese yardım eder. Arzusuna ulaşamayan ondan
isterse reddetmez.
44. Vezin bozuk. Mana anlaşılmıyor.
45. Cahillikle ona buğuz besleyen kişi onun faziletlerini aşağılasa da, teberrüken
onu anarsa problemler çözülür.
46. Onun velayetinde gizli bir Allah bilgisi var. Bu bilgiye karşı cahil olan
Allah'a karşı cahildir.
47. Velayeti insanlara Allah'tan bir lütuftur. Buna karşı gaflet içinde olan
Allah'a karşı gafildir.
Fuzulî'nin Arapça Divanından İki Kasidenin Edebi Tahlili
SÜİFD / 29
179
48. Sadakatle ona itaat eden haşir günü kurtulur. Ona beyat eden daima
hayır işleyendir.
49. Veledi zinalar körü körüne ona düşmanlık yaparlar. Keşke zaman onlara
engel olsa.
50. Allah'ın selamı üzerine olsun! Ey cömertliğin kaynağı ve akla hayranlık
veren işlerin faili!
51. Fuzuli fakir, aciz ve şaşkındır. Lütfuna muhtacım cömertliğini umuyorum.

52. Musibetler karşısında halimi kime açayım. Sen istek ve beklentilerin
karşılanmasına kefilsin.
Tespit ve Değerlendirmeler
Fuat Köprülü, divanda yeralan kasidelerin 7 tanesinin Hz. Peygamber (sav)
hakkında, 3 tanesinin de Hz. Ali (ra) hakkında olduğunu söyler ve kasidelerle ilgili
şu değerlendirmeleri yapar: "Berthels'in kanaatine göre, bariz bir edebi kıymeti
olmayan bu manzumeler soğuk ve histen mahrumdur. Üslup ve eda bakımından
halis Arap şiirine mahsus bir hüviyet taşımayarak, Farsça ve Türkçe şiirlerindeki
hususiyetleri hatırlatır."10
Edebi yönden tahlil edildiğinde kasideler şu özelliklere sahip olduğu
seylenebilir: Kasidelerde dil bakımından sorunlu beyitler bulunmaktadır. Birçoğunun
konusu ve şahıslarla kimin kastedildiği net olarak belli değildir. Ne anlatıldığı
veya kim kastedildiği belirsizdir. Her ne kadar Fuat Köprülü bu kasidelerin Hz.
Peygamber (sav) ve Hz. Ali (ra) hakkında söylenmiş olduğunu ifade ediyorsa da,
tercüme edilen beyitler bu tespiti doğrular niteliktedir. Sözgelimi birinci kasidede
övülen kişi, defalarca güzellik sıfatıyla anılır. 19. beyitte ise bağlılık bildiren ifadeler
yanında nasihatlarının ciddiye alınması tavsiye edilir. Bu cümlelerin muhatabının
Hz. Peygamber veya Hz. Ali olması bizce mümkün değildir.
İkinci kasidenin 22. beytine kadar olan bölümü gazele benzemektedir.
Ancak hiçbir yerde müennes-dişil bir zamir veya bayana uygun bir sıfat kelime
bulunmamaktadır. Buna rağmen 3. beyitte dile getirilen husus ancak sevgiliye naz
makamında söylenebilecek bir mahiyet arz eder. Nevar ki, "meyyal" kelimesi
"meyyale" olmamıştır. 27. beyitte övülen şahsı velilerden saymaktadır. Hatta daha
da ileri gidip onu sevmenin farz olduğunu söylemektedir.
37. beyitte kendi devrinin insanları için o'nun (kim olduğu bellirsiz) hilafetinden
bahseder. Bu ifade Hz. Ali veya başka halifeler için de geçerli olabilir. 45.
10 Köprülü, a.g.e, IV, 693.
Ayhan ERDOĞAN
SÜİFD / 29
180
beyitten sonra da velayet sahibi olarak birisini övmektedir ki bununla Hz. Ali'yi
kastediyor olabilir.
Fuzuli bu kasidelerinde, Arap şiir geleneğine uymayacak şekilde, son beyitlerde
mahlasını kullanır. Bu davranış Berthels'i doğrular niteliktedir.
Arap şairlerinde şöyle bir özellik vardır. Şair bir şiir kaleme aldığında uzun
süre onun üzerinde çalışır. İlaveler yapar, beğenmediği yerleri çıkartır. Kelimeleri
değiştirir. Hatta bunu bazen bir yıl boyunca yapar ki, "havliyat" kavramı bunu
ifade eder. Fuzuli'nin henüz olgunlaşmamış bu kasidelerine bakıldığında, adeta
üzerinde hiçbir düzeltme yapılmamış müsvedde havası görülür.
Bu kasideler üzerinde şerh türü herhangi bir çalışmanın yapılmamış olması
da bize göre önemsenmesi gereken bir husustur.
Son olarak şu hususun da belirtilmesi yerinde olacaktır. Bu divanın tek
nüsha olması sağlıklı tespit ve değerlendirmelerde bulunmayı güçleştirmektedir.
Dolayısıyla bu makalede dile getirilen tespit, tahlil ve tenkitlerin elimizdeki mevcut
tek nüshadan hareketle ulaşılan sonuçları yansıttığı dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.

Sonuç
Fuzuli'nin Arapça divanı mevcut nüshadan hareketle edebi yönden bir
değerlendirmeye tabi tutulduğunda yeterince başarılı görülmemektedir. Beyitlerin
Arapça orjinal hali dikkate alınsa, ifadelerin ne kadar sorunlu olduğu anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, Arapça yazılan şiir mirası, başka dillerle mukayese edilmeyecek kadar
zengindir. Böyle bir zenginliğin içinde bu kasidelerin adının anılması bile düşünü-
lemez.
Öte yandan Fuzuli'nin Türkçe divanından hareketle şairliğini değerlendirecek
olursak ne denli başarılı ve usta bir şair olduğunu görürüz. Bir başka deyişle,
bu Arapça şiirler Fuzuli'nin büyüklüğüne halel getirmez. Fuzuli Türkçenin ve Türk
Edebiyatının büyük şairidir.
FUZULÎ'NIN ARAPÇA DIVANINDAN İKI KASIDENIN EDEBI TAHLILI
Mehmed b. Süleyman Fuzûlî (فضولی) (ö. 1556) Türk İslam edebiyatının en
önemli şairlerindendir. Türkçe, Farsça ve Arapça divanları vardır.
Fuzuli ile ilgili Türkçe çalışmalarda onun Arapça divanından söz edilmekle
birlikte, tespit edebildiğimiz kadarıyla henüz bu divanı konu edinen bilimsel bir
çalışma yapılmamıştır.
Bu makale Arapça divandan iki kaside özelinde divanın edebi tahlilini
amaçlamaktadır.
Fuzulî'nin Arapça Divanından İki Kasidenin Edebi Tahlili
SÜİFD / 29
181
الملخص:
القصيدتان من الديوان العربي لفضولي وتحليلهما الأدبي
محمد بن سليمان فضولي (ت 1556 (من أهم الشعراء في الأدب التركي الإسلامي. وله ديوان شعر
باللغات الثلاث: التركية والفارسية والعربية .
وإن الديوان العربي له مع ذكر اسمه في المصادر الأدبية كثيرا لم ينشر في تركيا حتى الآن، ولا يوجد أي
بحث علمي عنه .
إن هذا المقال يحاول أن يقدم المعلومات عن الديوان والقصيدتين مع تحليل أدبي بعد ترجمتهما إلى اللفة
التركية.

Konular