MİFTÂH-I LİSÂN ADLI MANZUM FRANSIZCA-TÜRKÇE SÖZLÜK ÜZERİNE

MİFTÂH-I LİSÂN ADLI MANZUM FRANSIZCA-TÜRKÇE
SÖZLÜK ÜZERİNE
Mehmet KIRBIYIK*
Özet
Yusuf Hâlis tarafından H. 1266/ M. 1850’de hazırlanan Miftâh-ı Lisân adlı sözlük,
Fransızcanın revaç bulmaya başladığı bir dönemde kaleme alınmıştır. Fransızca-Türkçe
sözlükler içerisinde manzum olma niteliğini taşıyan, tespit edilebilen ilk ve tek örnektir.
Mensur mukaddime, manzum dîbâce, sözlük ve hâtime bölümlerinden teşekkül eden eser,
eski harflerle yazılan Fransızca kelimelerin doğru okunabilmesi için birtakım özel işaretleri
taşımaktadır. Satır altına orijinal şekli ile yazılan Fransızca kelimeleri de ihtiva etmektedir.
Yaklaşık olarak 2500 kelimenin nazmedildiği sözlük, 495 beyittir. 2-45 beyitlik 22
manzumeden oluşmaktadır. Mesnevî dışındaki manzumeleri elifbâ sırasına göre tertip
edilmiştir. Eserin hâtime kısmında, Türk edebiyatında daha önceden herhangi bir örneğini
tespit edemediğimiz aruz kalıbı da kullanılmıştır.
Anahtar Kelimeler
Manzum sözlük, Fransızca- Türkçe, Aruz vezni, Miftâh-ı Lisân, Yusuf Hâlis,
Summary
ON THE DICTIONARY FRENCH-TURKISH IN VERSE CALLED MİFTÂH-I
LİSÂN
The dictionary French-Turkish called Miftâh-ı Lisân written by Yusuf Hâlis in
1850 A.D., was drawn up in the period in which the the French language started to being
current. It has been a unique sample written in rhyme and metre among the French-Turkish
dictionaries. This work containing an introduction in prose, a preface in verse, a dictionary
and an epilogue chapters has got some special signs in order that the words written in
arabic characters could be pronounced correctly. The French words written in their
original spellings exist also under the lines. The dictionary having about 2500 French words
written in verse contains 495 couplets. This works contains 22 poems composed of 2-45
couplets. Its poems, except for the masnevi, were put in order in alphabetical order. A
prosedy metre which hadn’t been met before in Turkish Literature, was also used in the
epilogue of the work.
Key Words
Dictionnary in verse, French-Turkish, prosedy metre, Miftâh-ı Lisân,Yusuf Hâlis

*
Dr., Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi.
182 Mehmet KIRBIYIK
Vezinli ve kâfiyeli, nazım şeklinde yazılmış, şiir olarak ifade
edilmiş, nizama konmuş gibi anlamlarda kullanılan manzum kavramı;
daha çok şiir için söz konusu edilmiştir. Bununla birlikte İslâm
medeniyetine dahil olan Araplar ve Farslar gibi Türkler de şiir dışındaki
bazı eserleri de manzum olarak telif etmeye önem vermişlerdir. Türk
edebiyatında tefsir, fıkıh, akâid, hadis, tezkire, gramer, tarih, astronomi,
musikî, tıp konusundaki birtakım eserlerin yanı sıra bazı lügatler de
manzum olarak telif edilmiştir. Bunun da esas sebebi, manzum olarak
yazılan eserin vezin ve kâfiye gibi birtakım âhenk unsurlarını taşımış
olma özelliği ile okumayı zevkli bir faaliyet hâline getirmesi ve okunan
metnin hafızada daha kolayca kalmasını sağlamasıdır.
Geçmişte, muhtelif ilimlerin temel bilgilerini şiirle kavratma
geleneği, yabancı dil öğretiminde de giriş niteliğinde olmak üzere,
manzum sözlükler yoluyla uygulanmıştır. Manzum sözlük yazmanın
yabancı dil eğitimine katkı sağlayacağı hususu, dikkate alınmış ve bu
yolda hizmet kabilinden birçok eser vücuda getirilmiştir.
Lügate ve gramere dair manzum eserlerin ilk örnekleri, Arap
dilciler tarafından H. V./ M. XI. asırdan itibaren verilmeye başlamıştır:
İsmail b. İbrahim b. Muhammed er-Rib’î (ö. H. 480/ M. 1087)’nin
Kaydü’l-Evâbid’i, Arapça sözlüktür. Cemâlüddin Ebî Abdullah
Muhammed b. Mâlik b. Muhammed et-Tâ’î (ö. H. 672/ M. 1274)’nin
Teshîlü’l-Fevâ’id ve Tekmiletü’l- Makâsıd’ı manzum bir gramer
çalışmasıdır. Edîb Natanazzî (ö. H. 499/ M. 1106)’nin Düstûru’l-Lüga ve
Kitâbu’l- Halâs adlarını taşıyan eseri, iki dilli manzum sözlüklerin ilk ve
kısmî bir örneğidir. Farslara Arapça öğretmek maksadıyla, H. V./ M. XI.
asırda kaleme alınmıştır. Bedrüddîn Ebû Nasr Mes’ûd b. Ebî Bekr elFerâhî
tarafından H. VII./ M. XIII. asırda kaleme alınan Nisâbu’s-Sıbyân
ise, iki dilli manzum sözlüklerin tertip bakımından ilk örneğidir.
Manzum sözlük geleneğinin Anadolu sahasındaki ilk örnekleri,
Arapça-Farsçadır. Bunlar, Şükrüllâh b. Şemsüddîn Ahmed b. Seyfüddîn
Zekeriyâ’nın H. 640/ M. 1242-3’te telif ettiği Zühretü’l-Edeb’i,
Hüsameddin Hasan b. Abdülmü’min el-Hoyî’nin Nasîbü’l-Fıtyân ve
Nesîbü’t-Tıbyân’ı, Abdülhamîd el-Engürî’nin H. 757/ M. 1356 yılında
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 183
hazırladığı Silkü’l-Cevâhir’i, Germiyanlı Ahmedî’nin H. 761-779/ M.
1360-1377 yılları arasında nazmettiği Mirkatü’l-Edeb’i ve Ahmed-i Dâî
(ö. H. 824/ M.1421’den sonra)’nin Ukûdu’l-Cevâhir’idir.
İlk Arapça-Türkçe manzum sözlük Abdüllatîf İbn-i Melek’in H.
795/ M. 1392 yılında nazmettiği Lügat-i Ferişteoğlu’dur. Buna daha
sonra meydana getirilen Şemsî’nin Cevâhirü’l Kelimât’ı, Şeyh Ahmed’in
1051/1635 yılında yazdığı Nazmu’l-Leâl’i, Âsım (d. 1755/ö. 1819)’ın H.
1213/ M. 1798’de tamamladığı Tuhfe-i Âsım’ı, Vehbî’nin H. 1214/ M.
1799’da meydana getirdiği Nuhbe-i Vehbî’si ve Mehmed Fevzî (ö.
1903)’nin Tuhfe-i Fevzî’sini de ekleyebiliriz.
Hüsâm b. Hasan el-Konevî’nin H. 802/ M. 1399-1400 (?)’de
nazmettiği Tuhfe-i Hüsâmî adını taşıyan eseri, Anadolu’daki FarsçaTürkçe
manzum lügatlerin ilk örneği olarak kabul edilmektedir. Bunu
Şâhidî İbrahim Dede’nin Tuhfe-i Şâhidî (telifi: H. 921 /M. 1515)1
, Lâmiî
Çelebi’nin Lügat-i Manzûme (telifi: H. 933 /M. 1527’den önce), Sünbülzâde
Vehbî’nin Tuhfe-i Vehbî (telifi: H. 1197 /M. 1782), Süleyman
Dürrî’nin Güher-rîz (telifi: H. 1263 /M. 1867) ve Ahmed Remzî
Akyürek’in Tuhfe-i Remzî (telifi: H. 1343/ M. 1924 )’si gibi birçok eser
takip etmektedir.
Bazı manzum sözlüklerimiz ise, Arapça-Farsça-Türkçe olarak
hazırlanmıştır. Bu tür eserlere de; Bahâüddin İbn Abdurrahmân-ı
Magalkaravî’nin U’cubetü’l-Garâyib (telif: H. 827/ M. 1424),
Abdülkerîm’in Lügat-i Abdülkerîm (telifi: H. 1002/ M. 1594), Hâkî
Mustafa Üsküdarî’nin Menâzimü’l-Cevâhir (telifi: H. 1042 /M. 1632-3)
ve Hasan Aynî’nin Nazmu’l-Cevâhir’ (telifi: H. 1236/ M. 1821) adlı
lügatlerini örnek olarak verebiliriz.
Arapça, Farsçanın dışında Boşnakça, Rumca Ermenice ve
Fransızca manzum lügat de düzenlenmiştir. Bu eserler; Bosnalı
Üsküfî’nin Boşnakça-Türkçe Makbûl-i Ârif (telifi: H. 1040/M. 1635)’i,

1
Tuhfe-i Vehbî, 60 defa basılmıştır (Yusuf Öz, Tuhfe-i Şâhidî Şerhleri, Konya 1999,
s.19-21).
184 Mehmet KIRBIYIK
Refi’î Kalayî (ö. 1821)’nin Ermenice Lügati, Ahmed Fevzî (ö. 1881)’nin
Rumca-Türkçe Tuhfetü’l-Uşşâk’ı ve Yusuf Hâlis (ö. 1882)’in FransızcaTürkçe
Miftâh-ı Lisân (telifi: H. 1266/ M. 1850)’ıdır.
2

Yazımızın esas konusunu teşkil eden manzum sözlüklerden
Miftâh-ı Lisân, Yusuf Halis Efendi tarafından tertip edilmiştir. H. 1220/
M. 1805 yılında İstanbul’da doğan yazar, Tahir Ömer-zadelerden olup
şair Enderunlu Fâzıl (ö.H. 1225/M. 1810)’ın akrabasıdır. Şiir3
de yazmış
olan müellif, önce dîvân kaleminde bulunmuş daha sonra da Bâb-ı Âlî
Tercüme Odasına Arapça mütercimi olmuştur. Sır kâtipliği görevi ile
Londra’ya giden Halis Efendinin son memuriyeti tercüme odasında
mütercim-i sânîliktir. H. 1300/ M. 1882’de vefat etmiş ve Eyüp’e
defnedilmiştir.

2
Manzum sözlükler konusunda geniş bilgi için bk. Agâh Sırrı Levend, Divan
Edebiyatı Kelimeler ve Remizler Mazmunlar ve Mefhumlar, İstanbul 1984, s. 636,
637; Adnan Karaismailoğlu, “Manzum Sözlüklerimizden Tuhfe-i Remzî”, Millî
Kültür, S. 7, Ankara 1990, s. 60,61.; Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, “Manzum
Lügatler” C. VI, İstanbul 1986, s.144; Yusuf Öz, Tarih Boyunca Türkçe-Farsça
Sözlükler, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora
Tezi), Ankara 1996, s. 52-74; H. Harun Duman, “Tuhaf Bir Lügat: Miftâh-ı Lisân”,
Türk Dünyası Araştırmaları, S. 54, İstanbul 1988, s. 82-88.; Yusuf Öz, Tuhfe-i
Şâhidî Şerhleri, Konya 1999, s.1-21; Ahmet Kartal, “Ahmet Remzî’nin ‘Tuhfe-i
Remzî’ İsimli Eseri” Bilge, S. 28, Ankara 2000, s. 159-161; Adnan Karaismailoğlu,
Klâsik Dönem Türk Şiiri İncelemeleri, Ankara 2001, s.178-182; Ahmet Kartal,
Ahmet Remzî Efendi Tuhfe-i Remzî (İnceleme- Transkribe Metin- İndeks- Sözlük),
Ankara 2001, s. 3-28.; Ali Temizel, Ahmedî’nin Farsça Eserleri Tenkidli Metin-
İnceleme-Tercüme ve İndeks, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara 2002, s. 107-276. 3
Nâil Tuman tezkiresinde, Hâlis’in şiirlerinden
Bülbül misâl gül yüzini andum ağladım
Mânend-i gonca kanlara boyandım ağladım
Bir şem’-i meclis oldum o cânâna dün gece
Tâ subh olunca hâlimi hep yandım ağladım
beyitlerini örnek olarak nakletmiştir [Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî, Dîvân
Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri (Haz. Cemal Kurnaz-Mustafa Tatçı), C. I, Ankara
20001, s. 243.].
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 185
Adı geçen sözlüğünün dışında basılmış olan Sulhnâme-i Hâlis,
Kıyâfet-nâme-i Cedîd ve Şeh-nâme-i Osmânî adlı eserleri vardır.
Sulhnâme-i Hâlis, 17 bentlik bir muhammesten ibarettir.4
Basım
yeri belirtilmeyen eser, 1272’de neşredilmiştir.
Feth ü nusretle barış oldu hemân şükr olsun
Dünyeden mâtem ü gam gitdi amân şükr olsun
Yine âsâyişini buldu zamân şükr olsun
Topun âvâzeleri müjde-resân şükr olsun
Hele dört üstüne zevk etdi cihan şükr olsun (s.2)
şeklindeki bentle başlayan Sulhnâme-i Hâlis,
Kalmadı şerden eser hiç karada deryâda
Karadeniz Tuna Çerkes Anatol âzâde
Kimse inanmaz idi görse bunu rü’yâda
Kazanıp sulhu düvel nâm verip dünyâda
Hâlisâ şimdi cihân emn ü amân şükr olsun (s.7)
şeklindeki bentle de sona ermektedir.
Kıyâfet-nâme-i Cedîd’in, nerede ve hangi tarihte basıldığına dair
bir kayıt yoktur. Levate adlı bir müellifin kıyafet ilmine dair bir eserinin
özetle tercümesinden ibarettir.
Şeh-nâme-i Osmânî askerlik, fetih ve zafer gibi konulara yer
veren manzumelerden ibaret bir risaledir. Nerede basıldığı
belirtilmemiştir.
Yusuf Halis Efendi, Fransızca-Türkçe sözlüğü Miftâh-ı Lisân’ı H.
1266/ M. 1850 yılında tamamlamıştır.5
Bu yılı, eserinin sonunda,

4
Bu eserin 17 muhammesten ibaret olduğu belirtilmektedir. Bu bilgi sehven verilmiş
olmalıdır (bk. İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, C. I, İstanbul
1988, s. 524). 5
Bu manzum sözlüğün yazarı hakkında yapılan bir hata üzerine şu not düşülmüştür:
“Nokta Dergisi 7 Ağustos 1988 sayısında, Tanzimat devrinden bu yana kültürümüze
etkili olmuş Fransız dilinin, önemini kaybetmekte olduğunu ele alan ‘Good bye
186 Mehmet KIRBIYIK
“bilginin tesbit edildiği hüner”6
diye de tanımlanan tarih düşürme sanatı
ile,
Medeng-i hâme açdı kufl-ı târîhin
Bu Miftâh-ı Lisân-ı nev tamâm oldı (s.52)
Sene 1266 (M.1850)
şeklindeki beytin ikinci mısraında göstermiştir. Bugünkü bilgilerimize
göre manzum Fransızca-Türkçe sözlük olarak ilk ve tek örnek olan eser,
52+4 sayfadır. Cerîde-i Havâdis matbaasında basılmıştır. Yayımlanma
tarihi verilmemiştir.7

Miftâh-ı Lisân bir mensur mukaddime, bir manzum dîbâce, sözlük
kısmı ve bir manzum hâtimeden oluşmaktadır.
Mensur mukaddimede (s.2-4) Türkçe ve Fransızcanın imlâsı
karşılaştırılmaktadır:
“Lisân-ı Türkî’nin Fransa lisânı kadar harekeleri telaffuzda
mevcût ise de ancak lisân-ı mezkûr misilli cümle harekâtını bi’l-fi’l ya’nî
yazı ile ifade eder alâmât-ı mahsûsa vaz’ olunmamışdır. Meselâ dakîk
ma’nâsında olan (un) ve şöhret ma’nâsında (ün) ve taâma konulan (tuz)
ve toprak ma’nâsında olan (toz) ve vücûd-ı insândan olan (el) ve almak

Français’ başlıklı bir röportaj yayınladı. Bu yazıda bizde ilk manzum FransızcaTürkçe
lügatin Yusuf Has Hacib tarafından yazıldığı söyleniyordu. Yusuf Has
Hacib, bilindiği gibi çok daha önemli bir eser olan Kutadgu Bilig yazarı olduğundan
gençlerin zihninde büyük bir karışıklığa yol açması muhtemel bu sekiz asırlık hafıza
yanılmasını düzeltmek istedim.” (H. Hüsrev Hatemi, Çelebi Bizi Unutma, İstanbul
1990, s. 20). 6
Kaya Bilgegil, Edebiyat Bilgi ve Teorileri I Belâğat, Ankara 1980, s.346. 7
Manzum Fransızca-Türkçe sözlük Miftâh-ı Lisân telif edilmeden önce yayımlanan
Georges Rhais, Vocabulaire Français-Turc C. I, Petesburg 1828; Georges Rhais,
Vocabulaire Français-Turc C. II, Petesburg 1829.; Artin Hindoğlu, Dictionnaire
Abrégé Français-Turc, Vienne 1831; T.X. Bianchi, Vocabulaire Français-Turc,
Paris 1831. bibliyografik künyelerini taşıyan bu üç mensur eser, “Fransızca-Türkçe
ilk sözlükler” diye nitelendirilmektedir. Ön sözleri de Türkçeye çevrilmek suretiyle
değerlendirilmiştir (bk. H. Hüsrev Hatemi, Hoşça Bak Zatına, İstanbul 1989, s. 155-
166. ).
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 187
kelimesinden olan (al) misilli elfâzın yekdiğerinden fark u temyîz edecek
harekât-ı zâhiresi olmadığından ma’nâları siyâk u sibâktan
anlaşılagelmiştir. Lâkin Fransızca imlâsıyla yazıldıkları takdîrce beheri
bir gûne hareke-i muharrere mahsûsa ile fark ve temyîz olunur. Zîrâ lisân-
ı mezkûrun Türkî lisânında yazılan harekelerden zâit çend adet harekât-ı
muharreresi mevcût bulunduğundan ve bu harekeler ise dâimâ hurûfâtın
önüne konulduğundan kelimât-ı mezkûre gibi imlâsı bir ve telaffuz ve
sadâları birbirine uymaz müşâbehetli kelimât bulunamaz.” (s. 2)
Fransızca kelimelerin eski harflerle imlâsınının doğru okunuşu
için kullanılan birtakım işaretler söz konusu edilmekte ve “Sâlif-i zikr
mukaddimenin hulasa-i meâli olan yedi adet alâmetlerin cetvelidir.” (s.3,
4) denilerek bu hususta bir tablo da verilmektedir. Bu tablodan anlaşılıyor
ki “o” sesi vâv harfi üzerine zülfe işareti, “u” sesi vâv harfi üzerine eski
iki rakamı, “ü” sesi vâv harfi üzerine eski sekiz rakamı, “ö” sesi vâv harfi
üzerine eski altı rakamı “a” sesi elif üzerine fetha konularak karşılanmak
istenmiştir. Ayrıca kaf ve gayın arasındaki “g” sesini kaf harfinin üç
noktalı yazılması ile, iki veya üç harfin bir cezm ile telaffuzu da ilgili
harflerin üzerine uzun çizgi çekilerek belirtilmek istenmiştir.
Müellifin kullandığı bu işaretler, o dönemde Fransızcayı hiç bir
şekilde bilmeyenlerin bile bu dilin kelimelerini okuyabilmelerine imkân
sağlamaktadır.
Manzum dîbâce8 Miftâh-ı Lisân’ın ikinci kısmını oluşturmaktadır.
Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilün vezni ile yazılmış olup, 38 beyitlik bir
mesnevîdir.

8
Mukaddime ve dîbâce kelimeleri, birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Nitekim bu
hususta, “Dîvân edebiyatımızda “dîbâce” ile birlikte muhtelif kelimelerin ve bilhassa
“mukaddime” kelimesinin aynı hüviyette kullanıldıkları görülmektedir.” (Tahir
Üzgör, Türkçe Dîvân Dîbâceleri, Ankara 1990, s. 3) tespiti de dikkatlere
sunulmuştur. Biz, mensur sunuş diyebileceğimiz kısımda mukaddime kelimesini, bu
kısmın başlığında kullanıldığı için; manzum sunuş diyebileceğimiz kısımda da dîbâce
kelimesini bu kısmın ikinci beytinde geçtiğinden dolayı kullanıyoruz.
188 Mehmet KIRBIYIK
Bu manzume geleneğe uygun olarak hamt ve salâttan bahisle
başlamakta ve bunu dönemin padişahı Abdülmecid (saltanatı: 1839-
1861) için edilen dua ile övgü sözleri, takip etmektedir:
Bülbül-i nâtıka-i hamd u salât
Dem-i tevhîd ile eyler nagamât

Pes duâ-yı şehe olur dem-sâz
Ki odur vâcib-i dîbâce-tırâz
Hân Abdülmecîd ol şâh-ı cihân
Devlet ü dîne verip kuvvet ü şân
Ser-te-ser hıtta-i ehl-i İslâm
Oldu müstağrak-ı lutf u in’âm
...................
Âleme adl ile oldukca penâh
Ola her işte muîni Allah (s.5)
Yabancı dil öğrenmenin gerekliliğine, Fransızcanın sonradan
revaç bulduğuna, bu dili öğrenmenin bilimdeki yeni gelişmeleri takip için
zarurî olduğuna temas edilir:
Evvelâ mübtedîye lâzım olan
Ecnebî fende de tahsîl-i lisân (s.5)
............
Sonradan buldu Fransızca revâc
Fenn-i ta’lîm ana oldu muhtâc
Çoğalıp anda nev-îcâd-ı fünûn
Niçe bir ma’rifet-i ucbe-nümûn (s.6)
Müellif bu dîbâcede Fransızcanın öğretilmesi yolunda hazırlanan
bu küçük hacimli sözlüğü, ezberlenmesinin kolay olması için manzum
hazırladığını da belirtir:
Bu lügâtın okunup zabtı içün
Sebk olup kâlıb-ı evzâna bütün
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 189
Nazm edip bu lügat-i muhtasarı
Kala ezber ile hâtırda yeri (s.6)
Sıkça kullanılan kelimeleri ezberlenmek üzere eserinde
toplandığını da
Cem’ edip kullanılan elfâzı
Hıfzı pek lâzım olan elfâzı (s.6)
beyti ile dile getirir.
Manzum dîbâcede, Fransızca kelimelerin okunmasını
kolaylaştırmak için eserde kullanılan yedi işaretten de söz edilmektedir ki
bunlar, mensur mukaddime de daha geniş bir şekilde ele alınmıştır:
Türkceden çün harekâtı ekser
Ba’zının lafz u sadâsı dîğer
Türkce harf ile okunsun deyü tâ
Heft alâmet ona kıldım inşâ
Anı da nesr ile ettim ta’rîf
Olamaz şi’r ile çünkim terdîf
Benzemez birbirine lafz ile hat
İktizâ eyledi imlâsını zabt (s.6)
Sözlükte Arap harfleriyle nazmedilen Fransızca kelimelerin
orijinal imlâsının Lâtin harfleriyle, satır altına kaydedildiği hususuna da
işaret edilir:
Türkcenin altına oldu tastîr
Hep Fransızcası bir bir tahrîr (s.6)
Bu sözlüğe Miftâh-ı Lisan isminin verildiği de şu beyitte ifade
edilir:
Ola tâ maksada ismi cesbân
Kondu hem nâmı da Miftâh-ı Lisân (s.6)
190 Mehmet KIRBIYIK
Söz konusu ismi sözlüğüne verme maksadını Fransızca kelimeleri
kullanarak manzum sözlük yazmanın zorluğunda aramak gerekir. Bunu
başardığını, vahşî Frenk avı diye nitelendirdiği ve kimsenin avlayamadığı
Fransızcayı kendisine tabi hâle getirdiğini
Vahşî âhû-yı Frengi sayd edip şâhbâz-ı tab
Kimseye sayd olmaz iken onu râm etdi biraz (s.23)
beyti ile; sihirli dil anahtarı (Miftâh-ı Lisân) ile hazine açtığını da
Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilât
Kıldı efsûnuyla Miftâh-ı Lisânım feth-i kenz (s. 24)
şeklindeki beytin ikinci mısraında ifade eder.
Fransızca-Türkçe manzum sözlüğü ilk defa kendisinin yazdığını
ve bu eserin bir benzerinin bulunmadığını “Târîh-i Hâtime” başlıklı
nazmında da sezdirmektedir:
Cihân nâ-dîdesi nedrette bî-hemtâ
Pesend-i tab’ u makbûl-i enâm oldu (s.52)
Söz konusu nazmda, Fransızca kelimeleri aruz vezni ile
kullanmanın zorluğuna temasla, bunu başarabilmek için çok gayret sarf
ettiğine işarette bulunur:
Muhâl iken lügâtın vaz’ı evzâna
Onu teshîl içün çok ihtimâm oldu (s.52)
Eserin elifbâ sırasına göre hazırlanan sözlük kısmı 7. sayfada
başlamakta ve 52. sayfada da sona ermektedir. Yaklaşık olarak 2500
Fransızca kelimenin nazmedildiği 46 sayfalık bu bölüm, 495 beyittir. 22
manzumeden teşekkül etmektedir ki bunların 4, 21, 22 ve 23.’sü mesnevî,
diğerleri ise nazm şekli ile telif edilmiştir. Manzumeler sırasıyla olmak
üzere; 27, 21, 55, 2, 12, 41, 28, 10, 37, 27, 18, 39, 23, 16, 12, 31, 15, 9,
12, 12, 3 ve 45 beyitten oluşmuştur. Nazmlar ise sırasıyla; elif, be, te, dâl,
re, re, ze, je, sîn, şın, fe, kaf, lâm, mîm, nûn, vâv, vâv ve yâ harfleri ile
kâfiyelenmiştir.
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 191
Ayrıca müellif, eserinin sözlük kısmında kafiye olarak
kullanmadığı on üç harfi
Sâ ve cîm ve hâ ve hâ ve zâl ve sâd ve dâd ve tâ
Dahi zâ ve ayn ve ğayn ve harf-i kâf hem de hâ 9
şeklindeki beyitte anmakta ve bu harfleri niçin kullanmadığını da,
Yok bu on üç harfin aynısı Fransızca meger
Etdi îcâb ol kavâfîden bütün sarf-ı nazar (s.16)
beyti ile izah etmektedir. Çünkü anılan harfler Fransızcada
bulunmamaktadır.
Eserinin sözlük kısmında aruz vezninin remel, münserih,
mütekârib, hezec ve rezec bahirlerinin kalıpları kullanılmıştır.
Remel bahrinin Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilâtün Fâ’ilün kalıbıyla 2,
4, 5, 7, 8 ve 18.; Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilün kalıbıyla 6, 9, 10,
11, 13, 15, 17, 19, ve 22. ; Fe’ilâtün Fe’ilâtün Fe’ilün kalıbıyla ise, 3 ve
12. manzumeler kaleme alınmıştır.
Münserih bahrinin Müfte’ilün Fâ’ilün Müfte’ilün Fâ’ilün
kalıbıyla, 14 ve 20. manzumeler yazılmıştır.
Mütekârib bahrinin Fe’ûlün Fe’ûlün Fe’ûlün Fe’ûl kalıbı, 16.
manzumede tercih edilmiştir.
Hezec bahrinin Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün
kalıbıyla, 21. manzume kaleme alınmıştır.
Rezec bahrinin Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün
kalıbıyla, 1. manzume yazılmıştır.

9
Herhangi bir tereddüde sebep olmaması için, bu beyitte anılan harfleri
transkripsiyonlu olarak şöyle gösterebiliriz: “x<, c!m, q<, *<, w#192 Mehmet KIRBIYIK
Bu bilgilerden yola çıkarak denilebilir ki Hâlis, Türk şairlerince
sıkça tercih edilen remel bahrinin kalıplarını daha çok kullanmıştır. 22
manzumenin17’sini adı geçen bahrin kalıplarıyla yazmıştır.
Yukarıda Hâlis’in, Fransızca kelimeleri aruz veznine tatbik
etmenin zor iş olduğu kanaatine temas etmiştik. Onun bu husustaki bazı
tasarruflarını şöyle dikkatlere sunabiliriz:
Birçok şairin manzumesinde görebileceğimiz med ve imâle bu
eserde de Türkçe ve Fransızca kelimelerde yapılmıştır:
Medde örnek:
Cibrîl ya’nî Gabriyel deccâlın antekrist adı
(Gabriel), (antécrist)
Hem anj olmuştur melek, uçmak vole yol rut vua
(ange), (voler); (route), (voie)
Mahşer Lö jujman derniyer hem âhirettir lotr mond
(le jugemenet dernier), (l’autre monde)
Tartmak pöze mîzân balans ağır pözan dirhem pua
(peser), (balance), (pesant), (poids) (s. 7)
İmâleye örnek:
Allah Diyö gökler siyö yer ter komanse ibtidâ
(Dieu), (cieux), (terre), (commencer)
Dâim tujur bâkî eternel enfini bî-intihâ
(toujours), (éternel), (infini (s.6)
Öğle midi gece yarısı minüi akşam suar
(midi), (minuit), (soir)
Jur gün yıl an hafta sömen yarın dömen aydır mua
(jour), (an), (semaine),(mois) (s. 8)
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 193
Aruz tatbik edilirken vezin icabı kelimelerin manası tam olarak
verilememiştir. Mesela ödüllendirmek manasındaki fiil olan
“récompencer” yazılmıştır; ama mükâfat ve ceza kelimeleri ile
karşılanmıştır..
Anfer cehennem, fö âteş, fot suç hatâ etmek peşe
(enfer), (feu), (faute), (pécher)
Suplis azâb, ölüm; rekonpanse mükâfât ü cezâ
(supplice), (récompencer) (s.7)
Yine acı vermek anlamına gelen turmante (tourmenter) fiili,
ta’cîz ve cefâ ile karşılanmıştır:
İhyâ eden randan la vi, vi cân hayât ömr ü ma’âş
(rendant la vie), (vie)
Ağrı keder acı dulör, turmante ta’cîz ü cefâ
(douleur), (tourmenter) (s. 7)
Vezinde çekilen güçlük ile, Fransızca kelimelerin okunuşunda çok
az da olsa, değişiklik yapılabilmiştir:
Ordre kelimesinin sonundaki “e” okunmaz; ancak aşağıdaki
beyitte de görüyoruz ki ordr yerine ordrö şeklinde yazılmıştır:
Ordrö nizâm ve hükm, edîb oldu sivil, vil memleket
(ordre), (civil), (ville)
Anpir hükûmet, tahta hem dendi tron, şâha rua
(Empire), (trône), (roi) (s. 9)
Aynı durum yıldız anlamındaki astre kelimesinde de geçerlidir.
Bu kelime astr şeklinde olacağına, aströ olarak kaydedilmiştir:
Güneş soleyldir yıldız aströ hem müneccim astrolog
(soleil), (astre), (astrologue)
Hey’et bilendir astronom jeografi coğrâfya
(astronome), (géographie) (s. 8)
194 Mehmet KIRBIYIK
Yazmak anlamına gelen ekrir (écrire) fiilindeki kısa “i” de, uzun
okunarak med yapılmaya elverişli hâle getirilmiştir:
Âlim savan hikmet sajes ilm ü ma’ârif ar siyans
(savant), (sagesse); (art), (science)
Lir okumak, ekrir yazmak, intihâb olmuş şua
(lire), (écrire), (choix) (s. 7)
Sözlükteki manzumelerde genellikle farklı konulardaki kelimeler
nazmedilmiştir. Ancak bazı manzumeler, bir konuya ayrılmıştır: Gramer
terimlerini ihtiva eden 12. manzume (s. 33-36), “Sarfdan Ba’zı Lügati
Ta’rîf” başlığını taşımaktadır. Fe harfi ile kafiyelenen bir nazm olup 39
beyittir. Sayı ve günlerle ilgili kelimelerin geçtiği 20. manzume (s. 47,48),
“Sayıların Günlerin İsmini Zihninde Tut” başlıklıdır. Mesnevî nazım
şeklinde olup 12 beyittir. Ayların nazmedildiği 21. manzume (s. 48),
“Şühûr-ı Şemsîyi Koydum Tamâmen Keff-i Mîzâna” başlıklıdır. Mesnevî
nazım şeklinde olup 3 beyittir.
Miftâh-ı Lisan’ın sözlük bölümünün nazm şekliyle kaleme alınmış
“Ser-tâc-ı Zîbâyiş-fezâ Her Nâme-i Pür-nâm-ı Hudâ” başlıklı birinci
manzumesini, örnek olması bakımından yeni harflerle veriyoruz:
Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün Müstef’ilün
1 Allah Diyö gökler siyö yer ter komanse ibtidâ
(Dieu), (cieux), (terre), (commencer)
Dâim tujur bâkî eternel enfini bî-intihâ
(toujours), (éternel), (infini)
2 Peygamberin adı profet sâdık fidel gid reh-nümâ
(prophêt), (fidèle), (guide)
Hâtif oraklö mu’cize miraklö irsâl anvua
(oracle), (miracle), (envoi)
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 195
3 Kur’ân Koran İncîl Evanjil10 Pantatök Tevrâttır
(Coran), (Evangile), (Pentateuque)
Le Psom Zebûr, Mûsâ Moiz Îsâ Jezü, îmân fua
(Les11 Psaumes), (Moise), (Jésus) ,(foi)
4 Cibrîl ya’nî Gabriyel deccâlın antekrist adı
(Gabriel), (antécrist)
Hem anj olmuştur melek, uçmak vole yol rut vua
(ange), (voler); (route), (voie)
5 Mahşer lö jujman derniyer hem âhirettir lotr mond
(le jugemenet dernier), (l’autre monde)
Tartmak pöze12 mîzân balans ağır pözan dirhem pua
(peser), (balance), (pesant), (poids)
6 Âlim savan hikmet sajes ilm ü ma’ârif ar siyans
(savant), (sagesse); (art), (science)
Lir okumak, ekrir yazmak, intihâb olmuş şua
(lire), (écrire), (choix)
7 Nokta puen uç, liny13 satr; imlâya ortograf denir
(point) (ligne), (orthographe)14
Konstrüksiyon inşâ, binâ; kullanma, hizmet anplua
(construction) (emploi)
8 Mescitle câmi’ moskedir, egliz kilîsâdır dahi
(mosquée), (eglise)
Sûfî devodur, enfidel kâfir, ipokrizi riyâ
(dévôt) (infidèle) (hypocrisie)

10 Bu kelime metinde “evancil” şeklinde yazılmıştır. 11 Bu tanım edatı satır altına yazılmamıştır. 12 Metinde “peze” şeklinde harekelenmiştir. 13 Metinde “lin” şeklinde yazılmıştır. 14 Satır altına “ortographe” şeklinde kaydedilmiştir.
196 Mehmet KIRBIYIK
9 Anfer cehennem, fö âteş, fot suç hatâ etmek peşe
(enfer), (feu), (faute), (pécher)
Suplis azâb, ölüm; rekonpanse mükâfât ü cezâ
(supplice), (récompencer) 15 (s.7)
10 Güneş soleyldir yıldız aströ hem müneccim astrolog
(soleil), (astre), (astrologue)
Hey’et bilendir astronom jeografi coğrâfya
(astronome), (géographie)
11 Lün ay, kamer, eklips olmuştur husûf ile küsûf
(lune), (eclipse)
Gice nüi vakt-i sabâh oldu maten ekla ziyâ
(nuit), (matin), (eclat)
12 Kavs-ı kuzah arkansiyel, kuyruklu yıldızdır komet
(arc-en-ciel), (cométe)
Tûfân delüj, kürre sfer; atmosfer, er, cümle hava
(déluge), (sphére), (atmosphére), (air)
13 Öğle midi gece yarısı minüi akşam suar
(midi), (minuit), (soir)
Jur gün yıl an hafta sömen yarın dömen aydır mua
(jour), (an), (semaine),(mois)
14 Katrö sezon ya’nî fusûl-ı erbaa güzdür oton
(quatre saisons), (automne)
Yazdır ete tan vakt lö prentan bahâr iver şitâ
(été), (temps), (le printemps), (hiver)
15 Daha fenâ pi ağrı mal baş ağrısıdır mal dö tet
(pis), (mal), (mal de tête)
Medsin tıb şagren kasâvet sante sıhhat pen ezâ
(médecine), (chagrin), (santé),(peine)

15 Satır altına “recompencer” olarak yazılmıştır.
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 197
16 İhyâ eden randan la vi, vi cân hayât ömr ü maâş
(rendant la vie), (vie)
Ağrı keder acı dulör, turmante ta’cîz ü cefâ
(douleur), (tourmenter)
17 Jüstis adâlet, kâdı, hükm; enjüst zâlim hem zulüm
(justice), (injuste)
Jüj kâdı ve fî narh to, dim öşr ve kânûndur lua
(juge), (taux), (dîme),(loi)
18 Küskün demek endispoze hem nâ-mizâc ü münfail
(indisposé)
Hasta malad, medsen tabîb, acı amer, mal şer, fenâ
(malade), (médecin), (amère),(mal)
19 Distrer, divertîr hep safâ vermek, temettu’dur juîr
(distraire), (divertir), (jouir)
Kontante hoşnût eylemek, zevk ü ferah olmuş jua
(contenter), (joie)
20 Hiss etme santir, santiman vicdân ü his, ma’nâ da sans
(sentir), (sentiment), (sens)
Ayb aramaktır sansüre, enkonvnan bed, nâ-be-câ
(censurer), (inconvenant)
21 Person demek hîç kimse, yok bir kimse ma’nâsına hem
(Personne)
Kel kangı, u nerde, isi burda, niçündür purkua
(quel), (où), (ici),(pourquoi) (s. 8)
22 Volkan yanardağ, dağ mon, montan tepedir, sim, some
(volcan), (mont), (montagne),(cime), (sommet)
Çöldür dezer, bayır kolin, panşan, roşe hem roş kaya
(désert), (colline), (penchant),(rocher), (roche)
198 Mehmet KIRBIYIK
23 Sansör taharrî eyleyen dikkat ile noksan bulan
(censeur)
Sansü sülük, san kan, suse emmek, gerîr bulmak şifâ
(sang-sue), (sang), (sucer),(gerir)
24 Ordrö nizâm ve hükm, edîb oldu sivil, vil memleket
(ordre), (civil), (ville)
Anpir hükûmet, tahta hem dendi tron, şâha rua
(Empire), (trône), (roi)
25 Ger cenge derler, fer la ger, cenk eylemek; gayret kuraj
(guerre), (faire la guerre), (courage
Komba döğüş, kan ordudur, bahs ve nizâ’ disput, deba
(combat), (camp), (dispute),(débat)
26 Diplom berât-ı pâdişeh, dendi sefîre diplomat
(diplôme), (diplomate)
Konsey16 nasihat, meşveret, meclis; seans iş, hâl eta
(conseil), (séance), (état)
27 Oku bu nazmı vezn ile li set pies avek kadans
(Lis cette pièce avec cadence)
Müstef’ilün dört def’adır Müstef’ilün katrö fua
(quatre fois) (s. 9)
Miftâh-ı Lisân, dördüncü kısmını oluşturan Târîh-i Hâtime
başlıklı Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün kalıbıyla kaleme alınmış,
1 Bi-hamdi’llâh bu manzûmem tamâm oldu
Zihî zîbende-i hüsn-i nizâm oldu
2 Sezâdır neşr olunsa şark u garba çün
Duâ-yı şâh-ı âlemle be-nâm oldu

16 Bu kelime metinde “konsel” şeklindedir.
Miftâh-ı Lisân Adlı Manzum Sözlük Üzerine 199
3 Cihân nâ-dîdesi nedrette bî-hemtâ
Pesend-i tab’ u makbûl-i enâm oldu
4 Muhâl iken lügâtın vaz’ı evzâna
Anı teshîl içün çok ihtimâm oldu
5 Kilîd-i dil lügat ebvâbın açtıkca
Lisân tahsîl edenler hep be-kâm oldu
6 Hemân matlûb Hâlis nef’-i taleble
Duâ-yı hayr aksâ-yı merâm oldu
7 Medeng-i hâme açtı kufl-ı târîhin
Bu Miftâh-ı Lisân-ı nev tamâm oldu
Sene 1266 (M.1850)
beyitlerini ihtiva eden hâtime ile sona ermektedir. Eserin tamamlandığı H.
1266/ M. 1850 yılı için, yedi beyitlik bu manzumenin yedinci beytinin
ikinci mısraında tarih düşürülmüştür. Hâtime manzumesinin vezninin
başka bir örneği Türk edebiyatında görülmemektedir. Prof. Dr. Halûk
İpekten’in 61 şairin Dîvân’ını tarayarak aruz ile ilgili yaptığı
araştırmasında, Mefâ’îlün Mefâ’îlün Mefâ’îlün kalıbına rastlamadığı
anlaşılmamaktadır.17 Söz konusu aruz kalıbı Fars edebiyatı ile ilgili
kaynaklarda mevcuttur.18
Bölümleri üzerinde durduğumuz Miftâh-ı Lisân, manzum
sözlükler zincirinin, Fransızca-Türkçe olarak tespit edebildiğimiz ilk ve
tek halkasını teşkil etmektedir. Mensur mukaddime, manzum dîbâce,
sözlük ve hâtime bölümlerinden teşekkül eden eser, eski harflerle yazılan
Fransızca kelimelerin doğru okunabilmesi için birtakım özel işaretleri

17 Haluk İpekten, Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz, İstanbul 1997, s. 287-
346. 18 Sîrûs Şemîsâ, Ferheng-i Arûzî, Tahran 1370 h.ş., s. 128.; Yakup Şafak, “Câmî’nin
Aruz Risalesi Üzerine Bir İnceleme” Akademik Araştırmalar Dergisi, S. 3, İstanbul
1999, s. 113.
200 Mehmet KIRBIYIK
taşımaktadır. Tertip itibariyle diğer manzum sözlüklere benzemekle
birlikte, satır altına orijinal şekli ile yazılan Fransızca kelimeleri de ihtiva
etmektedir.
Yaklaşık olarak 2500 Fransızca kelimenin nazmedildiği sözlük,
495 beyittir. 4’ü mesnevî 18’i nazm olan 2-45 beyitlik 22 manzumeden
oluşmaktadır. Elifbâ sırasına göre tertip edilen eserde Fransızcada
bulunmayan 13 harf kâfiye olarak kullanılmamıştır. Aruzun 5 bahrinin 7
kalıbıyla yazılan lügatte, Türk şairlerinin sıkça kullandığı kalıplar
çoğunlukla tercih edilmiştir. Aruzu Fransızca kelimelere uygulamanın
zorluğunu dile getiren müellif, hem Türkçe hem de Fransızca kelimelerde
imâle ve med yapmış; bazen vezin zaruretinden dolayı Fransızca
kelimelerin okunuşunda değişiklikte de bulunmuştur. Eserinin hâtime
kısmında Türk edebiyatında daha önceden bir örneğini tespit
edemediğimiz aruz kalıbı kullanmıştır.
Yusuf Hâlis’in H. 1266/ M. 1850’de tamamladığı manzum
Fransızca-Türkçe sözlüğümüz, Miftâh-ı Lisân tarafımızdan yayıma
hazırlanmaktadır.

Konular