YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE GÜDÜLEMENİN ÖNEMİ

1571
YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE GÜDÜLEMENİN ÖNEMİ
SOYUPEK, Hasan*
TÜRKİYE/TУРЦИЯ
ÖZET
Bu çalışma, yabancı dil öğretiminde güdülemenin önemini konu edinmektedir.
Girişte dil öğreniminin önemi ve sorunları üzerinde durulmuştur. Güdü,
güdülenme ve güdüleme ile ilgili bilgi verilmiştir. Güdülenmede öğreticinin
fonksiyonu, tutum ve davranışlarına açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Güdüleme, dil öğretimi, öğrenci, öğretici.
ABSTRACT
This study, deals with the importance of motivation in the teaching of foreign
language. In introduction, the importance and problems of teaching has been
focused on. In this paper, we tried to make clear in the function, behaviour and
attitude of teacher/trainer in motivation.
Key Words: Motivation, teaching of language, student, teacher/trainer.
GİRİŞ
Günümüzde yabancı dil öğretimi giderek daha bir önem kazanmaktadır.
Uluslararası ilişkilerin başladığı dönemlerden bu yana bir ihtiyaç olarak kendini
hissettiren yabancı dil öğretimi, günümüzde daha da önemli hale gelmiştir.
Çünkü iletişim ve uzay çağı şeklinde nitelendirilen çağımızda gelişen teknoloji
sayesinde mesafeler kısalmış ve iletişim ortamları yabancı dil öğrenimine olan
ilginin de artmasına neden olmuş, böylece kişilere anadilleri yeterli gelmemeye
başlamıştır. Diğer taraftan bir yabancı dil bilmenin kişiye sağlayacağı yararlar
göz önüne alındığında ise, bu özelliğin ve edinimin kişinin dünyayı daha iyi
kavramasına, kültürel ve dilsel engelleri aşmasına ve meslek sahibi olabilmesine
imkân sağlayacağı savunulmaktadır.1
Bunun dışında yabancı dil, daha ileri seviyede bilgi elde etmek, o dilin
mensuplarının ilim, kültür ve birikimine ulaşmak ve hedef dilin konuşanlarıyla
anlaşma imkânı da vermektedir. Hatta bu sayede milletlerarası ilişkilerin daha
iyi geliştirilip yaygınlaşması da mümkündür. İşte bu gibi nedenlerle yabancı dil
öğrenmek teşvik edilmektedir.2
* Dr., Süleyman Demirel Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. e-mail: hsoyupek@ilahiyat.sdu.edu.tr
1 Odabaşı, H. Ferhan, Yabancı Dil Öğretiminde Bilgisayar Kullanımı, Eskişehir 1997, s. 2 3.
2 Sancak, Yusuf, “Yabancı Dil Eğitimi-Öğretimi ve Arapça: Tarihçe, Amaç, Esaslar, Elemanlar,
Usûl (Metot) ve Teknik”, EKEV’ Akademi Dergisi, C.: 2, Sayı: I, Erzurum, (Kasım 1999), s. 53.
1572
Dil öğrenmenin önemi ve faydası kavrandıktan sonra geriye şahsın çalışma,
azim ve sebatıyla metotlu eğitimden başka bir şey kalmamaktadır. Yani plânlı ve
metotlu çalışmayı başarabilen öğrencinin istenilen dili öğrenmemesi için hiçbir
sebep yoktur. Öyleyse dil öğrenmeye istekli ve prensip sahibi olan insanların
bu konuda başarılı olacaklarını söyleyebiliriz. Her alanda olduğu gibi, dil
öğreniminde de şartların elverişsizliğini ileri sürüp olayı gözünde büyütmek, dil
öğrenmeye çalışan kimsenin azmini ve hevesini kıran temel yanlıştır3.
Hiç şüphesiz ki her alanda olduğu gibi dil öğreniminde de bir takım
zorluklarla karşılaşılacaktır. Bu zorluklar geçmişte olduğu gibi günümüzde
de geçerliliğini korumaktadır4. Bunca imkân ve gayrete rağmen, yabancı dil
öğretiminde başarısızlıklardan söz edildiğinde, konuyla ilgili pek çok neden
aklımıza gelmektedir. Bunlar arasında ilk bakışta görülenler; öğrencilerin
ilgisi, motive edilmesi, yöntem, ders araç- gereçleri ve öğrenme ortamı gibi
nedenlerdir. Başarıyı önemli ölçüde etkileyen5 bu sorunlar incelendiğinde,
karşımıza çıkan tablo hiç de iyi değildir. Özellikle de yüksek öğretim sürecinde
öğrencilerin gelecekteki uğraşıları ile ilgili dersler, yabancı dile ayırabileceği
zamanı kısıtlamaktadır. Buna öğrencilerin yabancı dil öğretimini bir yük olarak
görmeleri de6 eklendiğinde, dil öğrenimi öğrenciye sevimsiz gelmektedir.
Bir de bu dilin uygulama alanı bulunmaz, hayatta işine yarayacak ve kolayca
kullanabileceği bir dil öğrendiği kanaati verilemezse, öğrenim daha da çekilmez
hale gelmektedir7. Bunlarla birlikte, tabandan gelen bir gereksinme ve çevre
koşullarının zorlaması veya kişinin kendi içindeki öğrenme dürtüsü yeterince
güçlü ve sürekli değilse yabancı dil öğretimindeki başarı düşük kalacaktır. Bir
yerde “yabancı dil öğretilmez öğrenilir.” sözü, öğrenme sorumluluğunun neticede
öğrenci tarafından yüklenilmesi gerektiğini vurgulamaktadır8. Ayrıca bu konuda
en iyi verimin alınabilmesi için öğrencinin şahsi gayretini ortaya koymasının
önemini de kesinlikle göz ardı etmemek gerekir9.
Yabancı dili öğrenme ve öğretmede zikredilen bu sorunların üstesinden
gelebilmek için her şeyden önce olumsuzlukları ortadan kaldırmanın yanında,
3 Dokuz, Avni, “Dil Öğrenimi Üzerine”, Din Öğretimi Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 1987, Sayı: 10,
Ankara 1987, s. 65
4 İşeri, Kamil; “ Dilin Kazanımı ve Yabancı Dil Öğretimi”, Dil Dergisi, Sayı: 43, Mayıs 1996, s. 21
5 Aktaş, Tahsin, “Yabancı Dil Öğretiminde İletişimsel Yeti” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Konya, yılı 2004 Sayı: 12, s. 44.
6 Odabaşı, H. Ferhan, a.g.e., s. 5, 6.
7 Cebeci, Suat, “Din Öğretimi ve Arapça Dersleri”, Din Öğretimi Dergisi, Temmuz-AğustosEylül-Ekim- Kasım- Aralık, Sayı: 8-9, Ankara 1986, s. 81.
8 Başkan, Özcan “Türkiyede Yabancı Dil Öğretimi” Dil Dergisi, Sayı: 22 Ağustos 1994, s. 40, 41.
9 Cebeci, a.g.e. s. 81.
1573
dili sevdirmenin ve derse ilgiyi artırmanın da yolları aranmalıdır10. İşte tam da
burada güdüleme denilen olgu ile karşı karşıya gelmekteyiz. Çünkü güdülenmiş
öğrenci, öğretim esnasında istenmeyen şeylerden kendisini uzak tutarak ilgisini
tamamen dil öğrenimine verebilir11. Bu sebeple biz çalışmamızda dil öğretiminde
güdülenmenin önemi ve güdüleme yöntemlerini incelemek istiyoruz.
1. Güdülenme ve Güdüleme
Güdü, hareket etmek anlamındaki Latince motive sözcüğünden gelmektedir.
İstek, arzu, gereksinim ve ilgileri kapsayan genel bir kavram ve ayrıca belli
hedefleri gerçekleştirmek için belli davranışları harekete geçiren, yönlendiren iç
gerginlik, yeteneklerden doğan aklî ve elektrikli oluşumdur12. Bunun üç ayrı yönü
vardır: Birincisi, kişiyi belli bir hedefe iten güdüleyici durum, ikincisi ise hedefe
ulaşmak için yapılan davranış, üçüncüsü de hedefe ulaşmaktır. Bu, üç yönde bir
döngü içinde oluşur13. Ayrıca güdü ve güdüleme kavramı psikolojinin keşfetmiş
olduğu en önemli kavramlardan biridir. İnsan ve hayvanların davranışlarının
temelinde güdüler yatar. Nerede olunursa olunsun ve ne yapılırsa yapılsın, her
davranış altında bir güdü veya güdüler zincirinin yattığı unutulmamalıdır14.
William ve Burden de öğrenmede üç aşamalı güdülenme modelinden söz
etmektedir. Birinci aşama, bir şeyi öğrenmeyi gerektiren nedenlerin oluşması,
ikinci aşama ise bir şeyi öğrenmeye karar verme, üçüncü aşama da öğrenme
isteğinin öğrenme süresince devam etmesidir. Bunlardan ilk ikisi öğrenme
öncesinde, üçüncüsü öğrenme sürecinde etkili olur. Öğrenme sürecinde
güdülenme, işlenen konunun çekici hale getirilmesi, merak uyandırması ve
öğrencinin yarışma havasına sokulması şeklinde sağlanabilir. Bu aşamalardaki
güdülenme, öğrencinin dikkatini, öğrenilmesi istenen bilgiye yoğunlaştırmasında
etkili olmaktadır15. Şentürk’ün de dediği gibi, “öğrenmede motivasyonun önemi
büyüktür. İsteksiz bir öğrenme angarya bir iş gibi, kişiye ağır gelir. Hâlbuki
istekle yapılan bir öğrenme tam ve verimli olur. Bir konuda istekli öğrenme
gerçekleşebilmesi için kişinin o konuda bilgi edinmeye ihtiyaç duyması gerekir. İşte
motivasyon öğrencide bu öğrenme isteğini veya ihtiyacını doğurabilmektedir16.”
10 Cebeci, a.g.e., s. 81.
11 Yavuz, Mehmet Ali, “İletişim Kuramı Açısından Dil Öğretimi ve Dil Öğretiminde Güdülemenin
Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C.: I, Sayı: 5, İzmir
1999, s. 107.
12 Cüceloğlu, Doğan, İnsan ve Davranış,-Psikolojinin Temel Kavramları, İstanbul 1991, s. 229,
230; Amal, A. Almakhzoumi, “İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Arapça’ya Yönelik Motivasyonu
ve Başarıları”, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: VII, İzmir 1994, s. 395.
13 Clifford, T. Morgan, Psikolojiye Giriş, (Çev.: komisyon), Ankara 1980, s. 190.
14 Cüceloğlu, a.g.e., İstanbul 1991, s. 229, 230.
15 Yavuz, Mehmet Ali, a.g.m, s. 107, 108.
16 Şentürk, Habil, Eğitim Psikolojisi, Isparta 2003, s. 97
1574
Diğer taraftan güdülenme okuldaki öğrenci davranışlarının yönünü, şiddetini,
kararlılığını belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Öğrenmek için her
öğrenci öğrenme süreçlerine istekle katılmak, öğrenmenin gerektirdiği ilkelere
uymak ve sorumluluk duymak zorundadır. Güdülenmeyi belli amaçlara ulaşmak
için bir güç kazanma hâli olarak ele aldığımızda, sınıfta gerekli şekilde motive
edilmemiş öğrencinin şu davranışları göstermesi söz konusudur. “Öğrenci
derse düzenli olarak devam etmez, dikkatli dinlemez, ilgisini arkadaşlarına ya
da dışarıdaki hadiselere yöneltmiştir. Ödevlerinde güçlükle karşılaşınca onlara
cevap aramak istemez ve derslere ilgisiz görünür. Öğretici tarafından derse
yönlendirmekte güçlük çekilir. Buna karşılık güdülenmesi yüksek olan öğrenci
ise derslerine hazırlıklı gelir, sürekli soru sorar, tartışmalara katılır, enerjisi
yüksektir17.” Dolayısıyla önceden güdülenen öğrenci, hem daha yüksek bir
düzeyde sorumluluğunu yerine getirir, hem de okulda başarılı olmaya ve yüksek
puanlar almaya motive olur18.
Güdülenmiş davranışlar güdülenmemiş davranışlardan şu yönlerden farklılık
gösterir:
a. İlgi duyma ve dikkat etmede süreklilik.
b. Davranışların yapılması için çaba göstermeye ve gerekli zamanı harcamaya
isteklilik.
c. Konu üzerinde odaklaşma, sonuca gitmede ısrarlı olma ve kararlılık.
Öğrenme süreci içinde yukarıda belirtilen hususlara riayet eden öğrenci
yüksek derecede güdülenmiş demektir19. Buraya kadar yapılan tespitlerden
güdülenmenin genelde başarıya katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Bu kısımda ise
gerek öğrenci açısından güdülenme ve gerekse öğretici açısından güdülemenin
dil öğretimindeki önemiyle ilgili tespitler yapmaya çalışacağız.
2. Dil Öğretimindeki Önemi
Güdülenmenin, yabancı dil öğrenimini kolaylaştıran faktörler arasında
önemli bir yeri vardır20. Reece Walker, başarılı bir öğrenmenin gerçekleşmesinde
güdülenmenin anahtar bir kavram olduğunu belirtmekte ve daha az yetenekli ama
yüksek düzeyde güdülenmiş bir öğrencinin daha başarılı olabileceğini ortaya
koymaktadır21. Carrol da ikinci bir dil öğretiminde “güdülenme”, “beceri” ve
“genel yetenek” gibi üç amilden bahsetmektedir.22
17 Amal A. Almakhzoumi, a.g.m., s. 397.
18 Amal A. Almakhzoumi, a.g.m., s. 397.
19 http://de.essortment.com/motivatingstıde rbsm.htb.
20 Aktaş, Meltem, “Dil Öğreniminde Bireysel Özellikler ve Ayırt Edici Etkenler”, Dil Dergisi, Sayı:
117, Ankara, Kasım-Aralık 2002, s. 16.
21 (Bu görüşü Gömleksiz, Mehmet Nuri, “Üniversitelerde Yürütülen yabancı Dil Derslerine İlişkin
Öğrenci Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Fırat Üniversitesi Örneği),” Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, Cilt 12, Sayı: 1, Elazığ 2002, s. 145’de Reece Walker’den nakleder.
22 Karaca, Mahmut, Türkiye’de Yüksek Öğretim Kurumlarında Arapça Öğretimi (İlahiyat
1575
Harmer, güdülenmenin dil öğretimindeki yerini aşağıdaki sözlerle dile
getirmektedir: “Dil öğretimi ile uğraşanlar, öğrenmeyi gerçekten isteyen
öğrencilerin, çalışma koşulları ne olursa olsun, başarılı olacaklarını sık sık
dile getirmektedir. Tüm öğretmenler, güdülenmiş öğrencilerin, arkadaşlarına
göre daha başarılı oldukları düşüncesindedir. Bu öğrenciler kötü koşullarda
ve uzmanlara göre yetersiz görülen yöntemlerin kullanılması durumunda bile,
genellikle başarıya ulaşabilmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulunca,
başarılı olmayı sağlayan en büyük etmenin güdülenme olduğunu ileri sürmek
mümkün görünmektedir23.”
Bu bağlamda el-Vasti, diller içerisinde Arapça öğretimini ele alarak
güdülenmeye farklı bir yorum getirir. Arapçayı öğrenmenin, dinî, pratik, politik,
bilimsel ve sosyal olan beş tür motivasyonu bulunduğuna işaret etmektedir.
Ona göre, “Arapçayı öğrenmek isteyenleri tanımak ve hedeflerini öğrenmek
eğitim programlarını düzenlemekte yardımcı olmaktadır. El-Vasti, bu görüşten
hareket ederek Arapça öğreniminin altında yatan değişik motivasyonların
olup olmadığını ortaya koymaya çalışmaktadır24. Amal A. Al-Makhzoumi
de Arapça’ya yönelik yüksek motivasyon sahip bir öğrencinin şu özellikleri
taşıdığını belirtir: “Her fırsatta Arapça’yı öğrenmeye çaba harcar, fırsat buldukça
Araplarla görüşür, Arapların kültürel mirasını öğrenmeye çalışır. Arap edebiyatını
okumaktan zevk duyar. Arapça konuşanlarla duygularını paylaşır ve Arapça’yı
öğrenmekle karakterinin bütünleşmesini gerçekleştirmiş olur. Bu da öğrencinin
dil öğrenmesindeki başarısını artıracaktır25. Bir başka ifade ile dile karşı ilgi ve
sevgi duyan her öğrenci başarıya ulaşacaktır. Şüphesiz ki bu ilgi ve sevginin
oluşmasında güdülemenin payı büyüktür.
Psikologlar güdülenme konusunda farklı görüşler ileri sürmelerine mukabil
iki noktada aynı görüşü paylaşmaktadır. Bunlardan birincisi başarı ile neticelenen
her amacın arkasında bir güdülenmenin bulunuşu, ikincisi de her başarısızlığın
arkasında güdülenme eksikliğinin bulunmasıdır. Nitekim Politzer’in Fransızca
ve İspanyolca öğrenim gören Amerikalı öğrenciler üzerinde yaptığı araştırmada,
başarısızlığın nedeni, bu dilleri öğrenme konusundaki güdülenme eksikliği olarak
tespit edilmiştir. Genelde yabancı dil öğretiminde iki sâikten (güdü) söz edilebilir:
a. Aracı Sâikler (Instrumentel Motivations)
b. Bütünleyici Sâikler (Integrative Motivations)
a. Aracı Sâikler:Bir göreve atanma, seyahat, okuldaki yabancı dil programında
başarılı olma, akademik derece elde etmek için yabancı dil öğrenmek gibi acil bir
ihtiyacı karşılamaya yönelik olanlardır.
Fakülteleri Örneği), (Basılmamış Doktora Tezi), Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bursa 2000, s. 1.
23 Yavuz, a.g.m., s. 107.
24 Amal A. Almakhzoumi, a.g.m., s. 394.
25 Amal A. Almakhzoumi, a.g.m., s. 397.
1576
b. Bütünleyici Sâikler: Sınırlı ve menfaate yönelik olmayıp, dili öğrenilen
toplumun örf, adet, gelenek ve göreneklerini anlamak ve kültürlerine vakıf
olmaya yönelik bulunanlardır26.
Diğer taraftan güdülenme, dil öğretiminde bir bakıma öğrenci ile öğrenilecek
konu arasında psikolojik bir bağ kurmadır. Bu bağ kurulmadan öğretime
başlanırsa, yapılan etkinliklerin yararlı olmadığı gözlenmektedir. Buna karşın, iyi
bir sınıf ortamında işlenen konuların daha iyi anlaşılacağı, öğrencilerin derse daha
iyi katılacağı görülmektedir. Sınıf içinde iyi bir öğretim ortamının hazırlanması,
öğreticinin öğrencilerini cesaretlendirmesine bağlıdır27. Çünkü çağdaş öğretim
yaklaşımlarında öğrencinin sürekli aktif durumda olması gerektiği şeklinde
bir anlayış benimsenmektedir. Bunun da belirli bilimsel esaslara uyulmasıyla
mümkün olacağı kabul edilmektedir. Bunların başında ise güdülenme gelmektedir.
Güdüleme, başarılı bir öğrenmenin gerçekleşmesi için anahtar bir faktördür.
Yüksek düzeyde güdülenen az yetenekli bir öğrenci, iyi güdülenmeyen zeki bir
öğrenciden daha büyük bir başarı ortaya koyabilir. Zira bilimsel esaslara göre
geliştirilen öğrenme ve öğretim yaklaşımları, öğretim elemanına sınıfta yeni
sorumluluklar yüklemiştir. Artık, günümüzde geleneksel yapıdan tamamen uzak,
öğrencinin öğrenmesini hedef alan öğrenci merkezli yaklaşımlar daha çok rağbet
görmektedir28. Bu yaklaşımlar arasında da güdülenmeye ağırlık veren görüşler
başta gelmektedir. Nitekim güdülemenin dil öğretimindeki başarıyı artırdığını
gösteren birçok araştırma bulunmaktadır29.
Şüphesiz iyi bir dil öğretiminde güdülenmenin gerçekleşmesi için öğretim
elemanı, öğrenci, eğitim araç-gereçleri ve çevre unsurlarını bir arada mülahaza
etmek gerekir. Bunlardan bazılarının yeterli ve müsait olmadığı durumlarda
elbette istenilen sonuç alınamaz. Mesela, çok iyi öğreticilerin bulunduğu ve fakat
öğrencinin tamamen ilgisiz ve isteksiz olduğu, ya da aksine öğrencinin istekli
fakat ders öğreticisinin ilgisiz olduğu yahut ders araç-gereçlerinin ve atmosferinin
müsait olmadığı bir durumda beklenen başarı görülemeyecektir. Bu sebeple iyi
bir öğrenmede, öğretmen-öğrenci-çevre-malzeme gibi unsurların yeterlilik ve
uygunluğunun bir arada değerlendirilmesi, bunların tam bir uyum içerisinde
olması gerekir.30
Son yıllarda dil öğretiminde güdülenmenin önemi ön plana çıkmış olmasına
rağmen, metot ve teknik olarak, geleneksel dil öğretim metot ve teknikleri hâla
ağırlığını korumaktadır. Geleneksel öğretimde, öğrencilerin, sosyal, duygusal
26 Karaca, a.g.e., s. 1.
27 Demirel, Özcan, Yabancı Dil Öğretimi, İstanbul 1999, s. 33, 34.
28 Gömleksiz, Mehmet Nuri, “Yabancı Dil Öğretiminde Kullanılan Yöntemler ve Yöntem Sorunu”,
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 5, Elazığ 2000, s. 254.
29 Yavuz, a.g.e., s. 107.
30 Sancak, a.g.m., s. 56.
1577
yönleri ve bireysel farklılıkları göz ardı edilmiştir. Bu da, eğitim sistemimizde
verilenle yetinen, ezberci, verimsiz, cesaret ve motivasyonu düşük, bilgi ve
becerisini geliştirip sergileyemeyen, tasarladığını hayata geçiremeyen, sürekli bir
yerlerden destek bekleyen ve bağımsız hareket edemeyen bir kişilik oluşmasına
sebep olmaktadır31. Hâlbuki hedef kitleyi ne kadar yakından tanır, hedef dilin
kültürel ve temel özelliklerini ne kadar uygun bir tarzda verebilirsek o derece
başarılı oluruz. Örneğin, yabancı dil öğrenmeye henüz başlamış olan bir kişi,
öğretici ve arkadaşlarından hoşgörü ve anlayış bekler. Hiç şüphesiz yabancı dil
öğreticisinin, bir psikolog gibi davranması mümkün değildir. Ancak dil eğitimi,
iletişim amaçlı temeller üzerine kurulduğu için, iletişimin en temel unsurunun
karşımızdaki kişi ya da kişilerde sempati yaratmak olduğu unutulmamalıdır.
Yabancı dil öğretiminde öğreticinin, öğrencileri üzerinde yaratmış olduğu pozitif
etkinin, öğrencinin başarısına ne denli olumlu bir şekilde yansıdığı hepimizce
bilinen bir gerçektir. Şöyle ki, dil eğitimi ve öğretimi yapanlar ile duygusal zekâ
bağlamında iyi iletişim kurabilen öğreticilerin mesleki deneyim ve becerilerini
de katarak ne derece başarılı sonuçlar elde ettiğine hepimiz tanık olmaktayız. Bu
açıdan, dil öğretiminin başarısında duygusal zekânın ve buna yönelik çabaların
önemi kavranmış olmalıdır. Bu nedenle hem öğretici hem de öğrenciler birbirlerini
daha iyi anlamak, böylece iyi bir iletişim ortamı oluşturmak durumundadırlar.
Nitekim duygusal problemlerini çözebilmiş ya da duygu ve düşüncelerinin
farkında olan, çevresiyle çok iyi ilişkiler kurabilen, öğrenme güdülerini sürekli
aktif tutabilen öğreticiler, meslekî yaşamlarında daha başarılı olmaktadırlar.
Çünkü yabancı dil öğreticileri, meslekî yaşamlarının her boyutuna kişilik
özelliklerini dâhil etmek zorundadır32.
Zikredilen bu niteliklerdeki öğreticilerin teşvikiyle, yabancı dil öğrenmeye
karşı ilgisiz ve isteksiz olan kişiler bile, öğrenmeye güdülenerek büyük bir
çalışma atmosferine girebilirler. Çünkü öğreticinin olumlu tutum ve davranışları
karşısında öğrenciler kendilerini olumlu bir öğrenim ortamına sokabilmektedir.
Bunun tersi de olabilir. Yani istekli olan öğrencilerin hevesi, öğreticinin olumsuz
etkisiyle azalabilir33.
Yabancı dil öğrenmede, öğreticinin olumlu etkisinin yanında, öğrencinin
ilgisinin de yeri büyüktür. Zira öğrencinin derse ilgi duyması için gereken
güdülenmenin sağlanması gerekir. J. W. Brown ve J. W. Thornton bu konuda
şunları dile getirir: “Öğrenci öğrenmeye güdülendiği zaman, yani öğrenmek
31 Kabadayı, Abdülkadir, “İlköğretim Öğrencilerine Yabancı Dil Öğretiminde, Teknolojik Araçların
Daha Etkin Biçimde Kullanılması Yöntemleri ve Önerileri”, Dil Dergisi, Sayı: 100, Ankara,
Şubat 2001, s. 35.
32 Tuncay, Hidayet, “Yabancı Dil Öğretiminde Duygusal Zekâ”, Dil Dergisi, Sayı: 106, Ankara,
Ağustos 2001, s. 37.
33 Melek, Salih, Arap Dili Eğitim-Öğretiminde Klasik ve Modern Metotlar, (Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1987, s. 30, 31.
1578
istediği ve bu yolda çaba gösterdiğinde zaman öğrenme en iyi verime ulaşır.
Öğrencinin dersin amaçlarını ve ödevlerini değerli bulması, öğrendiklerini hemen
veya zamanla kullanacağına inanması, bu şartın başarılmasında yardımcı olur34.”
Yukarıda zikredilenlere ek olarak ilgi uyandırmak, güdülenme sağlamak
bütün dersler için gereklidir. Fakat yabancı dil öğretiminde bu durum çok daha
önemlidir. B. Farber bu konuda şöyle der. “İnsanlar yabancı dil öğrenmenin zor
olduğuna inandırılarak yetiştirilirler. Oysa hiç de zor değildir. Yalnızca okul
hayatındaki dil öğrenme çabaları öylesine ödülsüz ve çileden çıkaracak kadar
sıkıcıdır ki, yabancı dil öğrenmek bu nedenle bizlere zor görünür. İşte bu yanlış
anlayışı yıkmak ve öğrencide yabancı dile karşı ilgi uyandırmak için gayret sarf
edilmesi gerekir. Esasında bir yabancı dili öğrenmek, her şeyden önce bir inanç
ve istek gerektirir. Fertlerde bu inanç ve istek olduktan sonra geriye ortam ve
imkânların hazırlanması kalır35.”
Başarma arzusu yüksek olan kişiler, yaptıkları göreve daha çok dikkat ederler
ve herkesten daha iyi yapmaya çalışırlar. Okulda daha yüksek not aldıkları gibi,
toplumun üst kademelerine daha süratle tırmandıkları da gözlenmiştir. Bir kişi
belirli bir görevi kusursuz bir biçimde yapıp bitirdiğinde, davranışının altında
birbirinden farklı iki gereksinme yatabilir:
a. Başarısızlık Korkusu
b. Başarma Şevki
Bu iki tür güdülenmeyi birbirinden ayırt etmek hem kolay hem de zordur.
Örneğin, başarısızlık korkusuyla güdülenen birey, kolay kolay yeni atılımlara
girişmez, başarı garantisi olmadıkça herhangi yeni bir görevi üstlenmez. Öte
yandan, başarı arzusuyla güdülenen kişi, yeni görevleri yüklenmekte pek sakınca
görmez. Bu kişi için başarısızlık, başarılı olabilmek için gerekli adımlardan
biridir ve bu geçici adıma pek önem vermemek gerekir. Önemli olan, her başarısız
denemede, “niçin başarısız olduğunu” öğrenebilmektir. Sonunda mutlaka başarılı
olacağına inanan kişi, başarısız olduğu zamanlarda, suçluluk duygusu hissetmez
ve bu nedenle de, başarısızlıklarından dolayı hiç kimseden özür dilemek gereğini
duymaz36.
Başarma arzusunun yanında öğrenci ve öğretmen bir lisan eğitiminin
sorumluluklarını da beraberce paylaşmalı, her ikisi de yabancı bir dili öğretme
ve öğrenmeyi başarmak için zaruri olan metot ve tekniği uygulamalı, motivasyon
ve çabanın gereğini yapmalıdır. Öğrenci, bulunduğu yaşa göre değişik konularla
ilgilenir, bu yüzden de güdülenme yöntemleri, kişinin yaşıyla ilgili olarak bazı
34 Karaca, a.g.e., s. 1.
35 Cüceloğlu, a.g.e., s. 36.
36 Cüceloğlu, a.g.e., s. 254; Şentürk, Habil, a.g.e., s. 102.
1579
farklılıklar gösterir. Örneğin, küçük yaştaki çocuklar daha çok, resim ve oyun
aracılığıyla dili bilinçaltı yöntemlerle öğrenme eğilimindedirler. Verilen dil
kuralları onlar için fazla bir anlam ifade etmez. Bu nedenle yaşa göre değişik
güdüleme yöntemleri belirlemek gerekir37. Öğrencinin kişiliği ve kendisine olan
güveni de dil öğrenimini etkileyen konuların başında gelir. Dil öğrenimi sırasında
öğrenci, oldukça karmaşık durumlarla karşılaşabilir. Örneğin, öğrenci sınıfta
yapılan bir etkinliğin nedenini çözemeden veya verilen konuşma parçasının
ana konusunu anlayamadan, kendisine yöneltilen soruya yanıt vermek zorunda
kalabilir. Bu durumda, doğal olarak vereceği yanlış cevaplar onda moral bozukluğu
oluşturabilir. Bu sebeple derse karşı isteksizlik uyandırabilir. Bu konuda hoşgörülü
olan öğrenciler öğreticiyi dinleyip, ümitsizliğe kapılmadan durumu kavrayıncaya
kadar sınıftaki konuşmaları izleyebilirler. Dolayısıyla öğrencinin yabancı dildeki
başarısı onun kendine güveni ile ilgilidir. Öyleyse öğrencinin öncelikle kendine
tam olarak güvenmesi gerekir. Bundan sonra yabancı dilde, belirli konuda örneğin
konuşma, anlam ve benzeri alanlarda becerisi olduğuna kendini inandırmalıdır38.
Öğrenmeyi etkileyen faktörlerden biri de dikkattir. Öğrencinin dikkatinin
öğretilen konular üzerine çekilmesi ve devamının sağlanmasına ilişkin
problemler olabilir39. Dikkatin sürekliliğine ilişkin açıklamalardan çıkarılabilecek
ortak sonuç, bir insanın konu üzerine en fazla 16-20 dakika yoğunlaşabildiği
yönündedir. Bu sonuç çoğu kimse tarafından “dersler niçin daha uzun süreli olarak
planlanmaktadır” gibi soruları gündeme getirmektedir. Burada akla gelebilecek
örnek cevap, insanların ilgi duydukları bir kitabı okumaları, filmi seyretmeleri,
spor müsabakasını izlemesi vb. durumlarda gösterdiği dikkat süresidir. Nasıl ki
bir müsabaka esnasında seyircilerin gözü sadece topun üzerinde değil de zaman
zaman hakem, tribün, diğer oyuncular vb. gibi müsabakayı oluşturan diğer
unsurlarla birlikte bir bütün olarak müsabakada ise, öğretme ortamında önemli
olan da ders sürecinde öğrencinin öğrenmeye karşı ilgisinin sağlanması, uygun
öğretim hedef ve projelerinin seçilmesi, öğrenmenin öğrenci için anlamlı hale
getirilmesi gibi durumlar öğrenci dikkatinin sürekliliğini sağlayabilir40.
Dil eğitimi ile uğraşanlar âdeta birer pazarlama uzmanı gibi olmuşlar ve
alıcı durumundaki öğrencinin tutum, güdülenme ve ilgisine yönelik konuları
incelemeye başlamışlardır. Örneğin Gardner ve Lambert araştırmalarını, Attitude
and Motivation in Second-language Learning adlı bir kitapta toplamışlardır.
Konuya ışık tutması açısından vardıkları sonucu kısaca şöyle özetleyebiliriz:
37 Ekmekçi, Özden, “Yabancı Dil Öğretiminde Psiko-Sosyal Etmenler”, Orta Öğretim
Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Türk Eğitim Derneği Bilimsel Toplantısı,
Ankara, (20-21 Haziran 1983) s. 24.
38 Ekmekçi, a.g.e., s. 27.
39 http://de.essortment.com/motivatingstıde rbsm.htb; Şentürk, a.g.e., s. 78,-79
40 http://de.essortment.com/motivatingstıde rbsm.htb.
1580
“Başarılı bir yabancı dil öğrencisi bir başka dil-kültür topluluğunun üyelerini
karakterize eden çeşitli davranış şekillerini kabullenmeye psikolojik açıdan
hazır olmalıdır.” Dil öğrenirken, güdülenmenin bu denli önemli olduğunu göz
önüne alırsak, öğreticinin öğrenilecek dile karşı öğrencilerde olumlu bir ilgi ve
tutum oluşturabilmesinin öğrenci başarısı üzerindeki etkisi kendiliğinden ortaya
çıkacaktır. Öğrenilecek dile karşı bu olumlu tutumu geliştirebilme ve güdülenmeyi
sürdürebilme açısından baktığımızda öğreticinin en büyük yardımcısı kendi bilgi
ve becerilerinin kalitesi ve kullandığı görsel-işitsel araçlardır41. Çünkü öğrencinin
güdülenmesi için, öğretim elemanlarının çabalarının yanında yeterli kalite ve
düzeyde film, slayt ve kaset gibi araç-gereçler de olmalıdır. Yoksa amaçlanan
güdülenme gerçekleştirilememiş olacaktır42. Araç ve gerecin yeterli bir şekilde
kullanılmaması yanında, bir de yabancı dil öğrenim süreci uzadıkça öğrencinin
dil öğrenmeye verdiği önem ve arzu düzeyi düşmektedir43.
Yabancı dili yükseköğretim kurumlarımızda gerçek bir ihtiyaca dayalı olarak
öğretmek ve dil kullanımında sürekliliği sağlamak gerekir. Ancak öğrenci ilgi ve
isteğinin kaybolmaya yüz tuttuğu durumlarda, bunları yeniden canlandırabilmek
için onları güdüleme yoluna başvurmak bir zorunluluktur44.
Güdülenme ile isteklenme kuşkusuz birbirleriyle çok yakından ilgilidir.
Fakat eğitim sistemimizin genelinde güdülenme ve isteklendirme konusunda
geldiğimiz nokta gözlemlerimize göre iç açıcı değildir.45 İçsel ve dışsal
motivasyonu sağlayabilmek için, öğrenme hedeflerinin belirlenmesi ve bu
hedefler çerçevesinde öğreticinin, öğrencilerden ne beklediğini ortaya koyması
gerekir. Öğrenciler tam olarak ne yapacaklarını bilmelidir. Bir ödev verildiğinde,
beklentilerin neler olduğu nasıl ve ne kadar sürede değerlendirileceği, hangi
koşullarda çalışma yeterli kabul edilecek ve benzeri konularda öğrencilere
bilgi verilmelidir. Güdülemede konunun ilginç ve yeni yöntemlerle sunulması
da önemlidir. Dersin başında öğrencinin ilgisi çekildikten sonra, anlatma,
gösteri ve buna benzer şeyler öğrencinin ilgisinin devam etmesini sağlayabilir.
41 Özgüler, Ülkü, “Yabancı Dil Öğretiminde Araç-Gereçlerin Kullanılması”, Orta Öğretim
Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara, (20-21 Haziran 1983), s. 138, 139.
42 Âdem, Mahmut, “Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Başlıca Sorunlarımız Nelerdir.”, Orta
Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara, Ankara, (20-21 Haziran
1983), s. 76.
43 Enginarlar, Hüsnü, “Yabancı Dil Öğretiminde Çeşitli Yaklaşımlar ve İşlevsel Kavramsal
Yaklaşım” Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara, (20-21
Haziran 1983), s. 65.
44 Sebüktekin, H., “Yabancı Dil Öğretimini Nasıl Verimli ve İşlevsel Duruma Getirebiliriz”, Orta
Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara, (20-21 Haziran 1983), s.
214, 215.
45 Özoğlu, Süleyman Çetin, “Yabancı Dil Öğretimini Nasıl Verimli ve İşlevsel Duruma
Getirebiliriz?”, Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara,
(20-21 Haziran 1983), s. 273.
1581
Sürekli aynı yöntem ve tekniklerin kullanılması öğrencilerin ilgisini azaltır46.
Öğrencilerin, öğrenme sürecine katılmaları ve güdülenmeleri için konuyla
ilgilenmeleri gerekmektedir. Öğrencilerde istek uyandırabilmek için, konunun
önemini vurgulamak gerekir47. Öğrencilerin duygusal durumu ve kendilerini
gergin hissetmeleri onların motivasyonlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu
gerginliklerin de çeşitli sosyo-ekonomik nedenleri olabilmektedir48.
Yukarıda zikredilenlere paralel olarak öğretim elemanı, öğrencilerin
gereksinimleri doğrultusunda bütün bilgi ve enerjisini harcayarak sınıfta
olumlu bir öğretim ortamı sağlarsa ve öğrenci de bütün bu çabaların bilincinde
olup kendine sunulan bu imkânlardan yararlanmasını bilir, heves ve istekle
dil çalışmalarına zaman ayırırsa, başarıya erişmemek için pek neden kalmaz.
Kısaca, yabancı dil öğretiminde olumlu bir ortam gerçekleştirmek için öğrencinin
istekli ve gayretli, öğretim elemanın bilgili, becerikli ve hoşgörü sahibi,
sosyal çevrenin dil eğitimini destekleyici ve öğrencileri isteklendirici, öğretim
sisteminin de eğitime yardımcı olması gerekir49. Özcan Demirel, Türkiye’deki
yabancı dil öğretmenlerine güdüleme konusunda bazı sorular yönelttiğini, aldığı
cevaplar içerisinde özellikle devlet okullarında yabancı dil öğrenmeye karşı
öğrenci güdülenmesinin çok yetersiz düzeyde olduğunun ortaya çıktığını, fakat
yabancı dille eğitim yapan kurumlarda güdülenmenin oldukça yüksek düzeyde
olduğunun görüldüğünü belirtir50. Ayrıca Demirel’e göre güdülenme konusunda
ailelerin tutumları da önemli bir rol oynamaktadır. Olumlu tutum içerisinde olan
aile, çocuğunu yabancı dil öğrensin diye bu okullara vermekte, çocuk da okula
güdülenmiş olarak gelmektedir. Halbuki devlet okullarında bu tür güdülenmenin
olmadığını söyleyebiliriz51.
Diğer taraftan öğrenciler psikolojik olarak derse hazırlanmalı, dikkatleri
konu üzerine çekilmelidir. Öğrencinin verdiği cevaplar notla veya buna benzer
ödüllerle ödüllendirilmeli, böylece öğrenci cesaretlendirilmeli, teşvik edilmelidir.
Hiçbir durumda öğrenci konuyu anlamamakla suçlanmamalı, devamlı bu dili
öğrenebileceği yönünde teşvik edilmelidir52.
Buna göre, öğrencinin öğretime etkin katılımının sağlanması ve başarılı bir
şekilde güdülenmesi için dikkat edilecek hususlar şunlardır:
46 http:/ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 2.
47 http:/ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 2.
48 Özgüven, İbrahim Ethem, Üniveriste Öğrencilerinin Akademik Başarılarını Etkileyen
Zihinsel Olmayan Faktörler, Ankara 1974, s. 103.
49 Ekmekçi, a.g.e., s. 36.
50 Ekmekçi, a.g.e., s. 42.
51 Ekmekçi, a.g.e., s. 43.
52 Melek, a.g.e., s. 63, 64.
1582
1. Dili öğrenme sürecinde öğrencilere seçim yapma fırsatı verilmeli.
2. Öğrenciler birer birey olarak kabul edilmeli.
3. Öğrencilerin kendilerine güven duymaları sağlanmalı.
4. Olumlu bir öğrenme ortamı oluşturulmalı53.
5. Öğretilen şeyler öğrenci için anlamlı ve ihtiyaçlarına uygun hale getirilmeli.
6. Öğrencinin kendisine uygun hedef semesine yardım edilmeli.
7. Öğrenme durumları öğrenciye hem zevk vermeli, hem de ona başardığını
hissettirmelidir.
8. Öğretici, öğrencide merak uyandırmalı.
9. Öğrencinin başarı umudunu kaybetmesine engel olunmalıdır.
10. Derse katılımın sürekliliğini sağlamak için kaygı ve başarısızlığa neden
olan sıkıntıların azaltılması gerekir. Kaygıdan ziyade sevdirme, benimsetme;
güçleştirmekten çok kolaylaştırma olabilmelidir54.
Burada yabancı dil öğrenmede güdülemenin önemini ele aldıktan sonra
dil öğretiminde olmazsa olmaz konumunda olan öğretim elemanının da
özelliklerinden bahsetmeye çalışacağız.
3. Güdülenmede Öğreticinin Fonksiyonu
Öğretici neyin öğretileceğine karar veren, yeni malzemelere örneklik yapan,
bunları sunan ve sınıfta kullanım için destekleyici malzemeyi seçen kişidir55. Aynı
şekilde o, yabancı dil ile ilgili bilgileri öğrenciye öğretecek ve dersi öğrenciye
sevdirecek olan tek kişidir. Şöyle ki, bazı öğrenciler yabancı dil dersine başlangıçta
ilgi duymasalar bile, öğreticinin olumlu yaklaşımlarıyla ciddi bir çalışma
içerisine girebilirler. Bunun tersi de olabilir. Öğrenmeye istekli bir öğrencinin
hevesi, öğreticinin olumsuz tavırları yüzünden kırılabilir. Çünkü öğreticinin
öğretmenlik formasyonu yetersizse, öğrenci çevresi tarafından ne kadar dil
öğrenmeye heveslendirilmiş olsa da başarı şansı azdır56. Öğretici okuttuğu dile
hâkimiyeti, dil öğretimindeki bilgi ve becerisi, öğrencilerin çeşitli sorunlarına
eğilebilecek yumuşak ve ölçülü kişiliği, ders verme heves, istek ve yeteneği
53 Can, Tuncer, Yabacı dil olarak İngilizce Öğretmenlerinin Yetiştirilmesinde Kuram ve
Uygulama Boyutuyla Oluşturmacı yaklaşım, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İngiliz Dili Eğitimi Bölümü, İstanbul 2004, s. 141, 142.
54 http://de.essortment.com/motivatingstiderbsm.htb.
55 Gür, Hakan, “Dil Öğretim Yöntemleri (4): İletişim Dil Öğretimi”, Dil Dergisi, Sayı: 98, Aralık
2000, s. 28.
56 Ekmekçi, a.g.e., s. 27.
1583
ile öğrencilerinin güdülenmesine olumlu katkıda bulunabilir.57 Hatta öğretici,
öğrenme stratejilerini sistemli bir şekilde sunarak öğrencileri güdülemelidir58.
Nitekim William ve Burden dil öğreticisinin, güdülenmenin önemi konusunu
kavramış olması gerektiğine vurgu yaparlar59. Sebüktekin’in de belirttiği gibi,
öğretici, “öğrenmede aşırı zorlanma ya da gevşemelere” fırsat vermeden ve
öğrencinin arzu ve hevesini kırmadan derse yönlendirirse, öğrencileri olumlu
yolda güdülemiş olur60.
Buna göre öğrencileri öğrenmeye yönlendirmek, onları motive etmek
öğreticinin en önemli görevlerinden birisidir. Öğrenciler, sınıflarına genellikle
bilinçsiz olarak, yani öğrenme psikoloji ile ilgili bilgilerden habersiz gelirler.
Onları bu konuda bilinçlendirecek olan da öğreticidir. Bu bakımdan bir sınıfta
öğretim elemanının rolü hafife alınmamalıdır. Çünkü sınıf ortamı, öğreticinin
tutumuna göre şekillenir. Her şeyden önce öğretim elemanları, öğrencilerini
suçlamadan ve yargılamadan önce kendi öğrenme ve öğretme stillerini objektif
olarak incelemeli, kendi tutum ve davranışlarını gözden geçirmelidir. Dolayısıyla
gerekli öğretim ilke ve tekniklerinden habersiz öğretici, kendinden farklı metot
ve teknikleri kullanan öğrencileri cezalandırabilir61.
Diğer taraftan öğretici, verdiği dersten öncelikle kendisi zevk almalıdır.
Sınıfa girdiği andan itibaren bütün kişisel problemlerini unutarak bütün dikkatini
öğrencilerine vermelidir. Öğreticinin bu davranışı karşısında öğrenciler de
kendilerini olumlu bir öğrenim ortamı içinde bulurlar62.
Öğretici, öğrencinin ilgi ve merakını uyandırmalı ve bu merakın ve ilginin
devam etmesini sağlamalıdır. Öğrencinin derse ilgisini sağlamak için öğretim
elemanları öğrencilerle iyi bir diyalog kurarak, ilgilerinin neler olduğunu
gözlemlemelidir. Öğrencilerin ilgilerini tespit ettiğinde de bu bilgiler çerçevesinde
öğrencilerde merak ve araştırma arzusu geliştirmelidir. Çünkü öğrenciler, konuyu
ilginç bulurlarsa derse daha etkin olarak katılırlar63. Nitekim Cenkciler konuyla
ilgili olarak, “öğretmen ve öğrenci baba-evlat gibi birbirini sevmeli, saymalı”
der64. Öğrenciler, sunulacak konunun hedef dildeki ihtiyaçlarına karşılık
57 Ekmekçi, a.g.e., s. 27.
58 Çakır, Hasan, “Dil Eğitiminde Örnek Seçimi” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Konya, Yıl: 2000, Sayı: 6, s. 380.
59 Yavuz, a.g.m., s. 107, 108.
60 Ekmekçi, a.g.e., s. 27.
61 Altan, Mustafa Zülküf, “Yabancı Dil Öğrenmede; Öğrenme Stilleri, Dil Öğrenme Stratejileri ve
Cinsiyet,” Dil Dergisi, Sayı: 96, Ankara, Ekim 2000, s. 36.
62 Ekmekçi, a.g.e., s. 27, 28.
63 http:/ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 1.
64 Cenkciler, Ali Yakup, Mavera 79, s. 14.
1584
vereceğini ve bu konunun kendi hedefleriyle ilişkili olduğunu düşünürlerse
öğrenmeye motive olurlar. Öğretici tarafından, öğrenciler için öğrenmeye değecek
şeylerin öğretilmesine özen gösterilmelidir65. Hiçbir zaman öğrencilerin olumsuz
tepkilerine yol açmadan, yabancı dil öğrenimini olabildiğince kolaylaştırmak
ve onları seçmiş oldukları amaca en kısa yoldan ulaştıracak her türlü destek ve
yardımı sağlamak, öğreticinin temel görevidir66.
Genellikle öğretici, kendisine özgü yöntemlerle ders işleme eğilimindedir.
Bunun sonucunda da her öğrenci, hangi öğreticinin dersi nasıl işlediğini bilir.
Dolayısıyla öğreticinin sınıf içinde arada bir beklenmeyen davranışlarda
bulunması öğrencileri motive eder. Burada öğretici kendisine özgü bir tarz
oluşturmak yerine öğrencilere yönelik bir yöntem geliştirmeye çalışmalıdır67.
Sorumluluk bilincine sahip öğretici, herkes için önemli bir sorun olduğunu kabul
ettiği güdülenmeyi, dil öğretimini sevdirerek sağlamalıdır68.
Öğretici, sınıf ortamında öğrencileri motive edebilmek için şu stratejileri
kullanmalıdır:
1. Dilin önemini açıklamak.
2. Öğrencilerin ilgilerini tespit.
3. Öğrencilerin başarı beklentisi oluşturmalarına yardımcı olmak.
4. Dersi ilginç hale getirmek.
5. Öğrencilerde istek uyandırmak.
6. Ödüller kullanmak69
Görüldüğü üzere güdülenme konusunda öğreticiye büyük sorumluluklar
düşmektedir70
SONUÇ
Yabancı dilin nasıl bir plân, program ve yöntemle öğretileceği konusunda
görüşler ortaya konmuş olmasına rağmen, hedeflenen başarıya bir türlü
ulaşılamamıştır. Bu başarısızlığın birçok nedenini sıralamak mümkündür. Bunlar
65 http://ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 1.
66 Melek, Salih, Arap Dili Eğitim-Öğretiminde Klasik ve Modern Metotlar, (Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1987, s. 30, 31.
67 http:/ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 2.
68 Başçı, Erdem, “Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Başlıca Sorunlarımız Nelerdir.”, Orta
Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, Ankara, (20-21 Haziran 1983), s.
107, 108.
69 http:/ogretmenlik.com.sitemynet.com/makale/m8.htm, s. 1.
70 Ekmekçi, a.g.e., s. 38.
1585
içerisinde öne çıkanlardan biri, öğrencilerin öğrenmeye ilgisi ve güdülenme
konusudur. Güdü, istek, arzu, gereksinim ve ilgileri kapsayan genel bir kavram
ve ayrıca belli hedefleri gerçekleştirmek için belli davranışları hazırlayan
psikolojik bir haldir. Diğer taraftan o, okuldaki öğrenci davranışlarının yönünü
ve kararlılığını belirleyen en önemli güç kaynaklarından biridir. Kısacası güdü,
dil öğreniminde bir bakıma öğrenci ile öğrenilecek konu arasında psikolojik bir
bağ kurmadır, bir köprü gibidir.
Güdüleme yabancı dil öğretiminde önemi kabul edilen ve dil öğrenimini
daha verimli hale getiren ve hızlandıran faktörler arasında gösterilir. Öğrenmeye
güdülenen öğrenci, hem daha yüksek bir düzeyde sorumluluğunu yerine getirir,
hem de okulda başarılı olmaya ve yüksek puanlar almaya motive olur. Çünkü
öğrenciler böylece konuları daha iyi anlayacak ve derse daha çok katılacaklardır.
Hatta güdülenme sayesinde yabancı dil öğrenmenin zor olduğu düşüncesi de
giderilebilir ve başarı elde edilebilir. Güdülemede destekleyici bir çevrenin olması,
başarının olmazsa olmaz koşuludur. Bu açıdan, öğreticinin cesaretlendirici bir
söz ya da ses tonu, omuza dokunan bir eli önemlidir.
Dil öğrenirken güdülemenin bu denli önemli olduğunu göz önüne alırsak,
öğreticinin öğrenilecek dile karşı öğrencilerde olumlu bir ilgi ve tutum
oluşturabilmesinin öğrenci başarısı üzerinde etkisi kendiliğinden ortaya
çıkacaktır. Öğreticinin öğrettiği dile hâkimiyeti, dil öğretimindeki bilgi ve
becerisi, öğrencilerin çeşitli sorunlarına eğilebilecek şefkatli bir kişilik sahibi
olması öğrencilerin dile karşı ilgi ve başarısını artıracaktır.
Kısaca, öğrenciler kendilerine değer verilir ve iyi davranılırsa, saygı görür
ve cesaretlendirilirse yüksek düzeylerde motivasyon kendiliğinden oluşacaktır.
Esasında bir yabancı dili öğrenmek için kişide her şeyden önce bir inanç ve
istek olmalıdır. Geriye ortam ve imkânların hazırlanması kalır. Diğer taraftan
güdülenmeyi gerçekleştirmede en büyük rol oynayacak kişi öğreticidir. Öğretici,
dil öğretimindeki bilgi ve becerisi sayesinde öğrencilerle iyi bir diyalog kurabilir.
Böylece öğrencinin kendisine olan saygısını ve güvenini sağlayabilir.
KAYNAKÇA
Âdem, Mahmut, “Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Başlıca Sorunlarımız
Nelerdir.”, Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları,
Ankara, (20-21 Haziran 1983).
Aktaş Tahsin “Yabancı Dil Öğretiminde İletişimsel Yeti”, Selçuk üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Konya,Yılı 2004, Sayı: 12.
Amal, A. Al-Makhzoumi, “İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Arapça’ya
Yönelik Motivasyonu ve Başarıları”, Dokuz Eylül İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Sayı: VII, İzmir 1994.
1586
Başçı, Erdem, “Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Başlıca Sorunlarımız
Nelerdir.”, Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve
Sorunları,Türk Eğitim Derneği Bilimsel Toplantısı Ankara,(20-21 Haziran
1983).
Başkan, Özcan, “Türkiyede Yabancı Dil Öğretimi” Dil Dergisi, Sayı: 22,
Ankara, Ağustos 1994.
Can, Tuncer, Yabacı Dil Olarak İngilizce Öğretmenlerinin
Yetiştirilmesinde Kuram ve Uygulama Boyutuyla Oluşturmacı Yaklaşım,
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
İngiliz Dili Eğitimi Bölümü, İstanbul 2004.
Cebeci, Suat, “Din Öğretimi ve Arapça Dersleri”, Din Öğretimi Dergisi,
Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim-Kasım- Aralık, sayı: 8-9, Ankara 1986.
Cenkciler, Ali Yakup, Mavera 79, 1982.
Cüceloğlu, Doğan, İnsan ve Davranışı-Psikolojinin Temel Kavramları,
İstanbul 1991.
Çakır, Hasan, “Dil Eğitiminde Örnek Seçimi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2000, Sayı: 6, Konya 2000.
Demirel, Özcan, Yabancı Dil Öğretimi, İstanbul 1999.
Dokuz, Avni, “Dil Öğrenimi Üzerine”, Din Öğretimi Dergisi, Ankara, Ocak-
Şubat-Mart 1987, sayı: 10.
Ekmekçi, Özden, “Yabancı Dil Öğretiminde Psiko-Sosyal Etmenler”, Orta
Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve Sorunları, (20-21 Haziran
1983).
Enginarlar, Hüsnü, “Yabancı Dil Öğretiminde Çeşitli Yaklaşımlar ve İşlevsel
Kavramsal Yaklaşım” Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve
Sorunları, (20-21 Haziran 1983).
Gömleksiz, Mehmet Nuri, “Yabancı Dil Öğretiminde Kullanılan Yöntemler
Ve Yöntem Sorunu”, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 5,
Elazığ 2000.
http:de.essortment.com/motivatingstıde rbsm.htb.
İstanbul.meb.gov.tr.
İşeri, Kamil; “Dilin Kazanımı ve Yabancı Dil Öğretimi”, Dil Dergisi, Sayı:
43, Ankara, Mayıs 1996.
Kabadayı, Abdülkadir, “İlköğretim Öğrencilerine Yabancı Dil Öğretiminde,
Teknolojik Araçların Daha Etkin Biçimde Kullanılması Yöntemleri ve Önerileri”,
Dil Dergisi, Sayı: 100, Ankara, Şubat 2001.
1587
Karaca, Mahmut, Türkiye’de Yüksek Öğretim Kurumlarında Arapça
Öğretim (İlâhiyat Fakülteleri Örneği), (Basılmamış Doktora Tezi), Uludağ
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2000.
Luther, E. Bradfield, Supervision for Modern Elementary School (Çev.:
Hasan Güneş), y. y., 1964.
Melek, Salih, Arap Dili Eğitim-Öğretiminde Klâsik ve Modern Metotlar,
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara 1987.
Odabaşı, H. Ferhan, Yabancı Dil Eğitiminde Bilgisayar Kullanımı,
Eskişehir 1997.
Özgüven, İbrahim Ethem, Üniveriste Öğrencilerinin Akademik
Başarılarını Etkileyen Zihinsel Olmayan Faktörler, Ankara 1974.
Özoğlu, Süleyman Çetin, “Yabancı Dil Öğretimini Nasıl Verimli ve İşlevsel
Duruma Getirebiliriz?”, Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi
ve Sorunları, (20-21 Haziran 1983).
Showstack, Richard, “Yabancı Dil Öğrenenler İçin On Kural, (Çev.: Adil
Özdemir)”, Dokuz Eylül Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: II,
İzmir 1985.
Sancak, Yusuf, “Yabancı Dil Eğitimi-Öğretimi ve Arapça Tarihçe, Amaç,
Esaslar, Elamanlar, Usûl (Metot) ve Teknik, EKEV Akademi Dergisi, Cilt: 2,
Sayı: I, Erzurum, (Kasım 1999).
Sebüktekin, H.; “Yabancı Dil Öğretimini Nasıl Verimli ve İşlevsel Duruma
Getirebiliriz”, Orta Öğretim Kurumlarında Yabancı Dil Öğretimi ve
Sorunları, (20-21 Haziran 1983).
Şentürk, Habil, Eğitim Psikolojisi, Isparta 2003.
Tuncay, Hidayet, “Yabancı Dil Öğretiminde Duygusal Zeka”, Dil Dergisi,
Sayı: 106, Ankara, Ağustos 2001.
Yavuz, Mehmet Ali, “İletişim Kuramı Açısından Dil Öğretimi ve Dil
Öğretiminde Güdülemenin Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Cilt: I, Sayı: 5, İzmir 1999.
1588

Konular