** Sürekli Muzaaf olan bazı Arapça Edatlar **

** Sürekli Muzaaf olan bazı Arapça Edatlar **

Bu edatlar bir ismin başına gelir ve süreki muzaaf konumundadır ve önüne geldiği ismin sonunu esre şeklinde harekeler.

قَبَلَ: önce
يَنْبَغِي عَلَى كُلِّ إِنسَانٍ أَنْ يَهْتَمَّ حَيَاتَهُ قَبْلَ المَوْتِ
Her insan ölümden önce hayatını önemsemesi gerekir.

قُبَيْلَ: hemen öncesinde; evvelce
تَارِيخُ أَفْغَانِسْتَان مِنْ قُبَيْلَ الفَتْحِ الإِسْلاَمِيِّ حَتَّى وَقْتَنَا الحَاضِرِ
Günümüze kadar İslam fethinin hemen öncesinde Afganistan tarihi

قُبَالَةَ: karşısında; karşı karşıya
قَافِلَةُ الحُرِّيَّةِ بَدَأَتِ التَّجَمُّعَ قُبَالَةَ السَّوَاحِل القُبْرُصِيَّة
Özgürlük kafilesi Kıbrıs sahilleri karşısında toplanmaya başladı.

نَحْوَ: ...e doğru; ...e karşı; yaklaşık;
أُرَحِّبُ بِكُمْ فِي رِحْتَلِنَا المَاتِعَةِ نَحْوَ القِمَّةِ
Tepeye doğru uzun soluklu gezimize hoş geldiniz.

كِلاَ، كِلْتَا: ikisi
كِلاَهُمْ يَذْهَبَا إِلَى المَدْرَسَةِ
Onlardan ikisi okula gidiyor.

سِوَى: hariç; dışında; haricinde
عَائِلَتُنَا لَمْ تَمْلِكْ خِيَارًا سِوَى القَضَاءِ عَلَيْهِمْ
Ailemin onları öldürmek dışında bir seçeneği yoktu

غَيْرَ; ...den başka; ...den başkası;
إِذَا كَانَ سَرِيرُهَا غَيْرَ مُرَتَّبٍ هَذَا يَعْنِي إِنَّهَا كَانَتْ هُنَا
Yatağı yapılmamışsa, o zaman buradaymış

شِبْهُ; benzer; benzeri
أَعْتَقِدُ البَنَاتُ تَنْظُرُ لِي عِنْدَمَا أُقَلِّبُ شِبْهُ شَعْرِي هَذَا
Bir de saçımı şöyle arkaya atınca da bakıyorlar galiba

مِثْلَ: gibi
البَنَاتُ الشَّابّاتُ فَقَطْ لَسْنَ ذَكِيَّاتَ جِدًّا مِثْلَ جَدَّاتِهِمْ
Genç kızların kafası büyükannelerinin yarısı kadar çalışmıyor

بَعْضَ: bazısı; biraz
يَجِبُ أَنْ أَعْمَلَ بَعْضَ البَحْثِ صَبَاحَ الغَدِ
Yarın sabaha biraz araştırma yapmalıyım

كُلُّ: tüm; tümü; hepsi; tamamı; tamamen
حِسَابَاتُكَ كُلُّهَا خَاطِئَةٌ
Hesabın tamamen yanlış!

أُولُو: sahipler; sahipleri
أُولُو العِلْمِ
İlim sahipleri

Konular