ARAP DİLİNDE NOKTALAMA İŞARETLERİ: TARİH VE UYGULAMA

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Cilt: 5 Sayı: 23 Volume: 5 Issue: 23
Güz 2012 Fall 2012
www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581
ARAP DİLİNDE NOKTALAMA İŞARETLERİ: TARİH VE UYGULAMA
PUNCTUATION MARKS IN ARABIC LANGUAGE: HISTORY AND APPLICATION
Atik AYDIN
Öz
Günümüzdeki anlamıyla noktalama iĢaretlerinin Arap dilinde yaygın bir Ģekilde
kullanılması, basını-yayın araçlarının yaygınlaĢması ile baĢlamıĢtır. Bireysel bazı öneriler
olmuĢsa da noktalama iĢaretleri konusunda ilk ve en önemli çalıĢma, Mısır Eğitim
Bakanlığının talebi üzerine Ahmed Zeki PaĢa tarafından hazırlanan ve et-Terkîm ve
Alâmâtuhu fi’l-Luğati’l-Arabiyye adıyla 1912 yılında yayımlanan çalıĢmadır. Ahmed Zeki
PaĢa‟nın geliĢtirdiği iĢaretler ve esaslar, isimlendirmedeki kimi değiĢiklikler dıĢında
günümüze kadar geçerliliğini korumuĢtur. Daha sonra konu ile alakalı pek çok çalıĢma
yapılmıĢsa da özde bir değiĢikliğe neden olmamıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Noktalama ĠĢaretleri, Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî, Ahmed
Zeki PaĢa, Mısır Eğitim Bakanlığı.
Abstract
The use of punctuation marks in Arabic language, as we understand them today,
began with the spreading of the press and publishing tools. Although there have been some
individual suggestions on this subject but the first and most important study on
punctuation marks is et-Terkîm ve Alâmâtuhu fi’l-Luğati’l-Arabiyye that requested by
Egyptian ministry of education and prepared by Ahmed Zeki Pasha in 1912. The
punctuation marks and principles developed by Ahmed Zeki Pasha have remained in effect
until today, except some small changes. Although there has been many studies on the
subject later but they did not change in essence of study of Ahmed Zeki Pasha.
Keywords: Punctuation Marks, Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî, Ahmed Zeki PaĢa,
Egyptian Ministry of Education.
Giriş
Duygu ve düĢünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin yapısını ve duraklama noktalarını
belirlemek, okumayı ve anlamayı kolaylaĢtırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek
üzere kullanılan iĢaretlere „noktalama iĢaretleri‟ denir.1
Noktalama iĢaretleri bir bakıma, yazılı metindeki jest ve mimiklerdir. Sözlü ifadedeki söze
baĢlama, sözü bitirme, vurgular, sorular, sevinçler, üzüntüler ve hayretler jest ve mimiklerle, yazılı
ifadede ise noktalama iĢaretleri ile gerçekleĢir. (Abudul'alîm, 1975: 95)Noktalama iĢaretleri dilin
dilidir. Maksatlar ve manalar dille, dil ise noktalama iĢaretleriyle ifade edilir. (Ahmed, 2003: 5)

Yrd. Doç. Dr., Ġnönü Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi
1http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF38C9FF22CFEEDAF0
- 92 -
Noktalama iĢaretleri trafik iĢaretlerine benzemektedir. ġehirlerin trafik düzeni ve güvenliği
için trafik iĢaretleri ne anlam ifade ediyorsa, metinler için de noktalama iĢaretleri aynı anlamı ifade
etmektedir. Bir Ģehir tasavvur edelim ki, orada trafik iĢaretleri caddeden caddeye farklılık arz ediyor,
iĢaretler ve tabelalar herkes için aynı anlamı ifade etmiyor, oranın sakinleri ve ziyaretçileri,
iĢaretlerden farklı Ģeyler anlıyor…(Kabâva, 2007: 64). Böyle bir yerde nasıl bir karmaĢa, sıkıntı ve
yıkımın olacağını varın siz düĢünün.
Noktalama iĢaretleri yazının icadından beri, belirli bir düzene sahip olmasa da, vardır
(Atasoy, 2009: 28).Noktalama iĢaretlerinin tarihi milattan önce II. asırda yaĢayan Aristophanes‟e kadar
götürülse de (Koç, 2008: 280) bu iĢaretlerin yaygın olarak kullanılmasına XVI. yüzyılda matbaanın
bulunuĢu ile baĢlanmıĢtır. XIX. yüzyılda ise noktalama iĢaretleri genelleĢmiĢ ve kesin kurallara
bağlanmıĢtır. Noktalama iĢaretlerinin bizde kullanılması ise Tanzimat dönemine rastlar. Noktalama
iĢaretleri konusunda ilk kaynak Fransızca olmuĢtur. Bu yüzden de birçok iĢaretin adı Fransızcadır:
virgül, apostrof, parantez gibi…(GüneĢ: 201)
Noktalama iĢaretlerinin Arap diline giriĢi, tarih ve sebepler bakımından noktalama
iĢaretlerinin Türkçeye giriĢinden pek farklı değildir. Zira noktalama iĢaretleri, matbaa ile birlikte
yaygınlaĢmıĢtır. Matbaa ise arada yıl farkı olsa da Ġslam dünyasına ve Osmanlı imparatorluğuna
XVIII. yüzyılda gelmiĢtir. Daha önce farklı teĢebbüsler olmuĢsa da ilk matbaa 1706‟da Haleb‟e,
1726‟da Ġstanbul‟a, 1751‟de Beyrut‟a (Kaddûra, 2010: 19) 1798‟de ise Mısır‟a (et-Tanahî, 1995:
355)gelmiĢtir.
XVIII. yüzyılda genel olarak Ġslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki iliĢkiler, özelde ise
Müslüman âlimler ile oryantalistler arasındaki iletiĢim, noktalama iĢaretlerinin kullanımına ve
yaygınlaĢmasına ivme kazandıran önemli bir sebep olarak görülebilir. Nitekim noktalama
iĢaretlerinin Arap diline nakledilmesine öncülük eden Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî (ö. 1897) ve Ahmed
Zeki PaĢa (ö. 1934), bu konuda Müslümanları eleĢtirip Batıyı takdirle karĢılamıĢlardır. Batı basın
yayınındaki uygulamalar, noktalama iĢaretleri konusunda onlar için hareket noktası olmuĢtur (etTuveyrânî,
h.1310: 2; Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 4).
Noktalama iĢaretlerinin oluĢum ve yaygınlaĢması, Arapça gramer kurallarının oluĢumu ve
yaygınlaĢmasına benzer bir süreçte gerçekleĢmiĢtir. Ġslamî fetihlerle birlikte Arapçanın hitap alanı
geniĢleyip dilde yanlıĢ kullanımlar artınca gramer kuralları geliĢtirilmiĢ ve bu kuralların yaygınlık
kazanması öğrenim aĢamalarında kullanılmak üzere çeĢitli kitaplar yazılmıĢtır (Dayf, 1992: 11). Bu
yönüyle bakıldığında gramer kurallarının ortaya çıkıĢı ile dilin farklı milletler tarafından kullanılmak
suretiyle yaygınlaĢması arasında bir iliĢki olduğu görülür. Benzer durum, noktalama iĢaretleri için de
geçerlidir. Zira matbaanın Arap dünyasına gelmesiyle birlikte neĢriyat alanında önceki dönemlerle
kıyaslanmayacak derecede bir artıĢ olmuĢ, daha da önemlisi, gazete ve dergiler çıkmaya baĢlamıĢtır.
Bu durum, yazılı metinlerin daha fazla kiĢinin eline geçmesi sonucunu doğurduğu gibi, söz konusu
metinlerin doğru ve daha kolay anlaĢılabilmesi için imla kuralları ve noktalama iĢaretlerine olan
ihtiyacın da artmasına sebep olmuĢtur.
ġunu da belirtmek gerekir ki, günümüzde kullanılan noktalama iĢaretlerinin baĢta Fransızca
olmak üzere Batı dillerinden alınmıĢ olması, Arap dilinde noktalama iĢaretlerinin görevini görecek
hiçbir iĢaret ve sistemin olmadığı anlamına gelmez. Zira Ģekil ve içerik bakımından farklılık arz etse
de mefhum olarak noktalama iĢaretlerinin Arap dilindeki varlığı çok eski tarihlere dayanmaktadır.
Esasında yazılı metinin varlığı bir mânâda noktalama iĢaretlerinin varlığı demektir. Zîrâ metinler
okunmak için vardır. Daha yararlı ve verimli bir okuma ise noktalama iĢaretleri ile mümkündür.
Bu durum, Kur‟an gibi bütün insanlığa hitap eden ve insanları etkileme bakımından mucize
olan bir kitap açısından daha da önemlidir. Nitekim “Kur‟an‟ı tertil ile oku” (Müzzemmil, 4) ayeti
vakf ve ibtidâ‟ için delil olarak kabul edilerek durak yerlerinin bilinmesinin Kur‟an‟ı anlamak için
tamamlayıcı bir bilgi olduğu kabul edilmiĢ (el-Cureysî, 1999: 200)ve Kur‟an‟daki durak ve geçiĢ
yerlerini gösteren iĢaretler geliĢtirilmiĢtir.
Mevcut mushaflarda kullanılan vakf (durma) ve vasl (geçme) iĢaretleri Ģunlardır:
 :Zorunlu durak iĢaretidir.
- 93 -
: Durmanın yasak olduğunu gösteren iĢarettir.
: Durmanın ve geçmenin eĢit değerde olduğunu gösteren iĢarettir.
: Durmak caiz olsa da geçiĢin daha uygun olduğunu gösteren iĢarettir.
: GeçiĢ caiz olsa da durmanın daha uygun olduğunu gösteren iĢarettir.
: Durma imkânı olan iki kelime üzerinde bulunan ve birinde durulduğu zaman diğerinde
durmanın doğru olmadığını gösteren iĢarettir.
2
Ġslam düĢünce tarihinde geliĢtirilip kullanılan iĢaretler Kur‟an‟da kullanılan iĢaretlerden
ibaret değildir. Gerek hadis metinlerinde gerekse diğer metinlerde farklı iĢaretler ve kısaltmalar
hadis kısaltmalar gibi” أّب” yerine” أّجأّب” ve” ص” yerine” اىَصْف” ,“صْب” yerine” حذصْب” .kullanılmıĢtır
metinlerinde kullanılırken, alıntının bittiği manasına gelen“ىٖزّا “yerine“ـٕا ,“ hazf iĢareti
(…)anlamında kullanılan “ٓآخش إىى “yerine “إىخ “gibi kısaltmalar da her türlü metinde kullanılan
iĢaretlerdendir (Kabâva, 2007: 46).
Esasında noktalama iĢaretleri, metinlerin daha rahat anlaĢılması açısından önemli bir ihtiyaç
olduğu için az da olsa dilde bu ihtiyacı karĢılayacak unsurlar bulmak mümkündür. Bu sadetten olmak
üzere Arap dilcilerinin en et-tefsiriyye olarak adlandırdıkları “ُأ “edatının (:) iĢareti anlamında
kullanıldığını söylemek yanlıĢ olmaz. Mesela “Musa‟ya Ģöyle vahiy ettik: Âsânı at!” anlamındaki
“ػصبك أىقُ أ عى ٍ٘إىى بْحيٗأ) “ٗA‟raf, 117) ayetinde görüldüğü gibi “ُأ “edatı (:) iĢareti gibi kullanılmıĢtır.
Alman müsteĢrik Fleisch‟ın en et-tefsiriyyenin bu mânâda olduğunu tesbit etmesi (Amâyira, 1996: 440)
ve bazı Türkçe ve Ġngilizce meâllerde bu Ģekilde çevirilerin yapılması bu konudaki görüĢümüzü
destekler niteliktedir (Çantay, 1992:234; IĢıcık, 2010: 128; al-Hilâlî & Muhsin Khan, 1996: 324).
Günümüzdeki Ģeklini alıncaya kadar Arap dilindeki noktalama iĢaretlerinin, üç önemli
aĢamadan geçtiğini söyleyebiliriz:
1- Ġlk öneriler / Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî (1892)
2- Ġlk resmî çalıĢma / Ahmed Zeki PaĢa (1912)
3- Mısır Eğitim Bakanlığının çalıĢması (1930)
1- İlk Öneriler / Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî
Matbaanın Arap dünyasına geliĢi ve gazetelerin yaygınlaĢması ile birlikte noktalama iĢaretleri
metinlerde kullanmaya baĢlandı. Yabancıların etkisi ile kurulan okullar baĢta olmak üzere özel
okullarda ve devlet okullarında noktalama iĢaretleri kullanılıyordu (Ahmed Zeki, 1912: 12). Ancak bu
dönemde kullanılan iĢaretler, herkesçe bilinen ve kabul edilen iĢaretler olmayıp kiĢiden kiĢiye
değiĢebiliyordu (Tuveyrânî, h.1310: 3).
Eğitim kurumları ile basın yayın araçları bilginin, dolayısıyla da metinlerin yaygınlaĢmasında
en önemli role sahip olan kurumlardır. Metinler yaygınlaĢtıkça bu alandaki eksiklikler ve problemler
daha görünür hale geldi. Bazı eksikler ve yanlıĢlar kiĢilere mahsus kalıp yaygınlık kazanmadığı
zaman çok önemsenmez ve o konuda çözümler aranmaz. Ancak bir konu toplumun genelini
ilgilendirir hale geldiğinde daha önceleri bir Ģekilde telafi edilen söz konusu eksiklik ve yanlıĢlıklar,
daha fazla dikkati çeker ve daha çok zarar verir. Noktalama iĢaretlerinde de böyle bir süreç
yaĢanmıĢtır. Özellikle matbaacılıktaki geliĢmelerle birlikte bilgi yaygınlık kazandıkça noktalama
iĢaretlerine olan ihtiyaç ve bu konudaki arayıĢlar da o nisbette artmıĢtır (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 11).
Bu konuda somut olarak ortaya çıkan ilk öneri, Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî‟nin Kitâbu Hatti’l-
İşârât adlı risalesidir. Tesbit edebildiğimiz kadarıyla Arap dilinde Ahmet Zeki PaĢa‟dan önce bu
konuda yazılmıĢ baĢka bir eser bulunmamaktadır.

2http://www.qurancomplex.org/quran/mostalhat.asp
- 94 -
Hasan Hüsnü et-Tuveyrânî (1850 - 1897) aslen Türk olduğu halde Kahire'de doğup büyüdüğü
için müsta'rab olarak kabul edilmiĢtir. Arapça ve Türkçeyi çok iyi bilen Tuveyrânî'nin altmıĢ civarında
Arapça, on civarında da Türkçe kitabı, altısı Arapça ikisi de Türkçe olmak üzere sekiz adet de divanı
vardır (ez-Ziriklî, 2002: II, 187). Tuveyrânî, Ġstanbul'da el-Ġnsan dergisini, Mısır'da ise en-Nîl, eĢ-ġems,
ez-Zirâa ve el-Maârif dergilerini çıkarmıĢ ve bu dergilerin yanı sıra pek çok dergi ve gazetede de
yazılar yazmıĢtır. Asya ve Afrika'da pek çok ülkeyi gezen Tuveyrânî, 1880 yılından itibaren vefat
edinceye kadar Ġstanbul'da ikamet etmiĢtir (de Tarazi, 1913: II, 224).
Döneminin meĢhur kadın yazarlarından olan tarihçi ve edebiyatçı Zeynep Fevvâz (1860-1914)
Nil gazetesinin sahibi Tuveyrânî‟ye Ģöyle bir mektup gönderir: “Ġlim erbabı ve kalem ustalarınca
bilinir ki, dilimiz Arapça dilsel varlığı bakımından en zengin, en estetik, kendisinde ustalaĢmak
isteyene farklı yollar ve imkânlar bahĢeden en geniĢ ve derin dildir. Ancak görüyorum ki, ifade
imkânları ve dilsel varlığı daha az olmasına rağmen Batılılar bazı konularda bizden daha iyi
durumdalar. Hâlbuki bizim o yönlerden de onlardan iyi olmamız gerekir. Çünkü böylesine geniĢ
alanlarda yol iĢaretlerine daha çok ihtiyaç vardır. Yol iĢaretleri az çaba gerektiren, fakat faydası çok
olan kılavuzlardır. Bu iĢaretler sözü açık hale getirir, okuyucunun ufkunu geniĢletir ve düĢüncesinin
derinliğini arttırır… Evet, bazı gazeteler Batılıların kullandığı bu iĢaretleri kullanıyorlar. Fakat bu,
yeterli değildir. Çünkü okuyucu onlardan neyin kastedildiğini bilmemektedir… Bu durum, beni
konuyu alanın otoritelerine arz etmeye sevk etti. Bu önerimin nazar-ı dikkate alınacağını umarım…
Bu konu ile özellikle sizin ilgilenmenizi rica ediyorum. Çok teĢekkür ederim.” (et-Tuveyrânî, 1310: 2-
3).
Zeynep Fevvâz‟ın bu mektubunu gazetesinde neĢreden Tuveyrânî, bu talebe olumlu cevap
verir ve ilim ve edebiyat çevrelerinin konu ile ilgilenip yapacakları çalıĢmaya katkıda bulunmalarını
ister (et-Tuveyrânî, 1310: 3).
Aslında Tuveyrânî1887‟de Ġstanbul‟da iken noktalama iĢaretleri ile ilgili bir risale hazırlamıĢ
fakat günün Ģartları onu neĢretmeye imkân vermemiĢtir (et-Tuveyrânî, 1310: 4). Daha sonra Kahire‟ye
döndüğünde Zeynep Fevvâz‟ın talebini de fırsat bilerek söz konusu risaleyi 1892 yılında orada Kitâbu
Hatti’l-İşarât adıyla tabettirmiĢtir (Kabâva, 2007: 52).
Tuveyrânî noktalama iĢaretleri konusunun Müslüman toplumlar açısından yeni bir olgu
olduğunu düĢünerek yapacağı önerinin, nihaî ve herkesçe kabul edilen bir hakikat olmadığının
farkındadır. Bu yüzden konuyu gündeme getirir ve ilgili kiĢi ve kurumlardan katılım ve destek bekler.
Tuveyrânî, noktalama iĢaretleri konusunda yapacağı önerinin kamuoyu tarafından kabulünü de
reddini de olumlu karĢılayacağını belirtir ve Ģöyle der: “Kamuoyu kabulü ve desteği önerimizin
doğruluğunu, tashihi ise önerimizin yanlıĢlığını ortaya koyacaktır.” (et-Tuveyrânî, 1310: 4).
Bu alanda hareket noktası olarak kabul edeceği ve baĢvuracağı bir kaynak bulamayan
Tuveyrânî kendisi iĢe koyulur. Ortaya konacak bu yeni bilgi manzumesinin adının ne olacağı, temel
bir ilim olarak kabul edilip edilmeyeceği, tasnifinin nasıl olacağı, önereceği iĢaretlerin doğru olup
olmadığı hususunda ilim adamlarından ve ilgili çevrelerden açıkça destek ister (et-Tuveyrânî, 1310: 8).
Tuveyrânî‟nin noktalama iĢaretleri konusunda kamuoyuna çok önem vermesini iki sebeple
izah etmek mümkündür:
1- Noktalama iĢaretlerinin, baĢta basın-yayın olmak üzere herkesi ilgilendiren bir konu
olması.
2- XIX. yüzyılda halk idaresi fikrinin bir moda olup her alana sirayet etmesi.
Tuveyrânî, hattu’l-işârât olarak adlandırdığı bu ilim ya da konunun3 amacını Ģöyle ifade eder:
“ĠĢareti olmayan ya da uzun açıklamalarla ifade edilebilen mânâlar için iĢaret ihdas etmektir.” (etTuveyrânî,
1310: 9). Tuveyrânî noktalama iĢaretlerini üç kısma ayırır (et-Tuveyrânî, 1310: 10):
1- Anlama dair iĢaretler: Tuveyrânî bu bölümde anlamdan hareketle hazırlamıĢ olduğu
iĢaretlerden bahseder. O iĢaretlerden bazıları Ģunlardır (et-Tuveyrânî, 1310: 10-13):
: Önem iĢareti olup konunun önemli olduğunu gösterir.

3Müellif, te‟lif etmek istediği Ģeyin bir ilim mi ya da bir konu mu olduğu konusunda emin değildir (et-Tuveyrânî, 1310: 9).
- 95 -
: Teemmül iĢareti olup okunmakta olan hususun üzerinde iyi düĢünülmesi gerektiğini
gösterir.
: Henüz gerçekleĢmeyen bir hususun gerçekleĢme ümidinin bulunduğunu gösterir.
: ġek iĢareti olup verilen bilginin kuĢkulu olduğunu gösterir.
: YanlıĢ iĢareti olup verilen bilginin yanlıĢ olduğunu gösterir.
: Mübalağa iĢaretidir.
( ): Verilen bilginin doğru olduğunu ve tekzibine dair herhangi bir delil bulunmadığını
gösteren bir iĢarettir.
: Tekzib iĢareti olup rivayetin yalan olduğunu gösterir.
: Açıklama iĢareti olup gelecek bilginin mevcut bilgiyi açıkladığını gösterir.
: Alıntı iĢareti.
: Temsil iĢareti olup mevcut bilginin kendisinden öncekine misal olduğunu gösterir.
: Tamamlama iĢareti olup kendisinden sonraki bilginin öncesi için tamamlayıcı olduğunu
gösterir.
: Tercih iĢareti olup kendisinden sonraki bilginin önceki bilgiye tercih edildiğini gösterir.
: Hakîkî istifham iĢareti.
: Ġnkârî istifham iĢareti.
: Taaccub iĢareti.
: Ġstihsân (beğenme) iĢareti.
: Ġstihcân (beğenmeme) iĢareti.
: Soru iĢareti.
: Cevap iĢareti.
( ): Tahkim iĢareti olup konu ile ilgili yargının okuyucuya bırakıldığını gösterir.
: Tahakküm iĢareti olup verilen bilginin yazar tarafından onaylandığını gösterir.
: Okuyucunun konu ile ilgili fikrinin istendiğini gösteren bilgi edinme iĢaretidir.
: ġikâyet iĢareti olup yazarın memnuniyetsizliğini gösterir.
: Müjde ve sevinme iĢareti.
: Üzülme iĢareti.
: Tehdit iĢareti.
: Yalvarma iĢareti.
: Sürpriz iĢareti.
2- Sese dair iĢaretler: Metin okuma, konuĢma yapma ve vaaz verme gibi durumlarda sesin
nitelik ve niceliğini gösteren iĢaretlerdir. Bu iĢaretlerden bazıları Ģunlardır (et-Tuveyrânî, 1310: 13):
: Hızlı okuma iĢareti.
: YavaĢ okuma iĢareti.
: Sesi yükseltme iĢareti.
: Sesi düĢürme iĢareti.
- 96 -
: Terennüm iĢareti.
: Kendisinden sonraki kelimenin üstünde durulacağını gösteren iĢaret.
: Uzun süre susma iĢareti.
: Sesi titretme ve yankılandırma iĢareti.
3- Hareketlere dair iĢaretler: Metin okuma, konuĢma yapma ve vaaz verme gibi durumlarda
kiĢinin hareketlerini (jest ve mimiklerini) gösteren iĢaretlerdir. Bu amaçla kullanılan iĢaretlerden
bazıları Ģunlardır (et-Tuveyrânî, 1310: 13-14):
: Hareketsizlik iĢareti.
: Hareket iĢareti.
: Gözleri hareket ettirme iĢareti.
( ): Ġltifat iĢareti.
: Konuya göre baĢı hareket ettirme iĢareti.
: Konuya uygun olarak baĢı eğme iĢareti.
( ): Parmak hareketi iĢareti.
( ): El hareketi iĢareti.
( ): Kol hareketi iĢareti.
: KonuĢmanın seyrine göre yürüme iĢareti.
Bu iĢaretlere baktığımızda Tuveyrânî‟nin metne ve okuyucuya düĢen her Ģeyi noktalama
iĢaretlerinden beklediğini ve onlara yaptırmak istediğini söylemek mübalağa olmaz. Çünkü o,
uygulamayı imkânsız kılacak derecede detaylara girmiĢ ve seksenden fazla iĢaret önermiĢtir.
Günümüzde Arapçada 144
, Türkçede 175
, Ġngilizcede 14 (Hornby, 2000:1406) civarında iĢaret
kullanılmaktadır. Bu rakamlarla karĢılaĢtırdığımızda ve az sayıdaki iĢaretlerin bile uygulanmasında
yaĢanan sorunları göz önünde bulundurduğumuzda, Tuveyrânî‟nin önerdiği iĢaretlerin ne kadar
gerçeklikten uzak olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Bu gerçeği bizzat Tuveyrânî‟nin kendisi de
görür ve Ģöyle der: “ĠĢaretler çok ve çeĢitli olduğundan anlaĢılması ve tatbiki zor, unutulması da kolay
olabileceği için önemli ve baĢlıca mânâlara iĢaret etmekle yetinmek gerekir.” (Tuveyrânî, 1310: 14).
Tuveyrânî‟nin önerdiği bu iĢaretler, ne Mısır‟da ne de diğer Arap toplumlarında önemli bir
yankı bulmaz ve kabul görmez (Kabâva, 2007: 52). Bu durumun baĢlıca iki sebebinin olduğunu
düĢünüyoruz:
a- Yukarıda da geçtiği gibi Tuveyrânî‟nin önerdiği iĢaretlerin çok ve karıĢık olması.
b- Arakasında devlet desteğinin olmaması.
2- İlk Resmi Çalışma / Ahmet Zeki Paşa
Daha önce bazı kimseler, Fransızcadan etkilenerek noktalama iĢaretlerini kendilerine göre ve
geliĢi güzel kullanmıĢ iseler de, Arap dilinde noktalama iĢaretlerinin kullanımı için ilk resmi çalıĢma,
1910'da Mısırdaki Hıdiv yönetiminin eğitim bakanı Ahmet HaĢmet PaĢa tarafından baĢlatılmıĢ ve bu
görev Ahmet Zeki PaĢa'ya verilmiĢtir (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 7). Ahmed Zeki PaĢa‟nın hayat
hikâyesine, konumuna ve yaptığı çalıĢmalara baktığımızda bu görevlendirmenin ne kadar isabetli
olduğu kendiliğinden görülecektir.

4http://www.diwanalarab.com/spip.php?article19986
5http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=187:Noktalama-IsaretleriAciklamalar&catid=50:yazm-kurallar&Itemid=132
- 97 -
Aslen Faslı olan Ahmed Zeki PaĢa 1867‟de Ġskenderiye‟de doğdu. 1887‟de Hukuk
Fakültesinden mezun olan Ahmet Zeki PaĢa, çalıĢma hayatına mütercim olarak baĢladı. Bir süre sonra
da Bakanlar Kuruluna mütercim olarak atandı (Cündî, 1963: 12).
II. Abbas Hilmî‟nin Ahmed Zeki PaĢa‟yı 1892‟de Londra‟daki müsteĢrikler kongresine Mısır
temsilcisi olarak göndermesi, onun fikrî ve ilmî hayatında bir dönüm noktası olmuĢtur. Zira bu
ziyarette altı ay Avrupa‟da kalmıĢ ve farklı ülkeleri gezerek orayı tanıma imkânı bulmuĢtur.
MüsteĢriklerle tanıĢmıĢ ve onlarla fikir teatisinde bulunmuĢtur. Oradaki kütüphanelerde
incelemelerde bulunup Arap kültürüne dair eserleri keĢfetmiĢtir. BaĢta Endülüs seyahati olmak üzere
yaptığı bu seyahatler onu Ģu alanlarda çalıĢmaya sevk etmiĢtir: 1- Arap kültürüne dair kitaplar ve
yazmaları ortaya çıkarıp onları fotoğraflarla tesbit etmek. 2- Mezarlar ve önemli tarihî yerleri keĢfedip
onları koruma altına almak. 3- Arap dili, tarih ve coğrafya alanlarındaki Ģahsiyetlerin, yerleĢim
yerlerinin ve olayların isimlerini doğru bir Ģekilde tespit etmek (Cündî, 1963:15-16).
Ahmed Zeki PaĢa, Avrupa‟daki pek çok oryantalist ile irtibat halinde idi; onlarla yazıĢır ve
orada bulunan Arapça yazma eserler hakkında görüĢ alıĢveriĢinde bulunurdu (Cündî, 1963:35).
1892‟de Londra‟da, 1894‟de Cenevre‟de, 1902‟de Hamburg‟da ve 1912‟de Atina‟daki oryantalistlerin
kongrelerinde ya heyet baĢkanı olarak ya da üye olarak Mısır‟ı temsil etmiĢtir (Cundî, 1963: 23-25).
Öğrencilik yıllarından itibaren dergi ve gazetelere yazılar yazmaya baĢlayan Ahmed Zeki
PaĢa‟nın yaĢadığı çevre onun çalıĢmalarının önünü açmıĢtır. Bu çevre, Mısır Emiri II. Abbas Hilmî
çevresidir. Bu, Ahmed ġevkî ve Ahmed ġefik gibi yazar ve Ģairlerin de yer aldığı bir çevredir (Cündî,
1963:13). Hidiv hükümeti, özellikle de onun eğitim bakanı olan Ahmet HaĢmet PaĢa, Arap dili
çalıĢmalarına büyük önem vermiĢ ve Ahmed Zeki PaĢa‟nın Arap edebiyatını canlandırma projesine
devlet desteği verilmesini kabul etmiĢtir. Bu proje çerçevesinde pek çok eserin basımı
gerçekleĢtirilmiĢtir (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 7). Öyle görülüyor ki noktalama iĢaretleri konusundaki
ilk resmi çalıĢma da bu genel yaklaĢımın bir sonucu olarak ortaya çıkmıĢtır.
Kendi dünyasında bu iĢe zaten hazır olan Ahmed Zeki PaĢa, Eğitim Bakanının söz konusu
görevlendirmesiyle birlikte hemen iĢe koyulur ve ilk olarak o güne kadar Arap dilinde noktalama
iĢaretleri ve ona benzer çalıĢmaları incelemekle iĢe baĢlar. Bu çerçevede ilk olarak Secâvendî'nin
Kitâbu'l-Vakfi ve'l-İbtidâ', Suyûtî'nin el-İtkân fî Ulûmi'l-Kur'an ve ġâtıbî'nin Kitâbu'l-Vukûf gibi
Kur'an'daki durak ve geçiĢ yerlerini ele alan kitapları inceler. Daha sonra da noktalama iĢaretleri
alanında Fransa'daki yapılan çalıĢmaları araĢtırır (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 7-8).
Arapçadaki vakf ve ibtidâ' kuralları ile Fransızcadaki noktalama iĢaretlerini karĢılaĢtıran
Ahmet Zeki PaĢa öz itibariyle aralarında önemli bir fark olmadığını tesbit eder. Bu yüzden vakf ve
ibtidâ' kuralları ile Fransızcada kullanılan noktalama iĢaretlerini mezcederek Arapça için yeni bir
noktalama iĢaretleri sistemi geliĢtirir. Bu sistemi geliĢtirirken vakf ve ibtidâ' kurallarını hareket noktası
olarak kabul eder. Çünkü bu kurallar, belli bir tarihî süreçte Arap dilinin yapısı içerisinde doğal
olarak oluĢan kurallardır. Her ne kadar bu kurallar zamanla sadece Kur'an'a mahsus hale gelmiĢse de
Arapça için en uygun noktalama iĢaretleri ancak o kurallardan çıkarılabilirdi.
Ahmet Zeki PaĢa, söz konusu sistemi geliĢtirirken Fransızca noktalama iĢaretlerini de ikinci
bir kaynak olarak kullanmıĢtır. Fransızcayı tercih etmesinin sebebi ise o günkü gazetelerin ve
aydınların herkesçe kabul edilen bir formatta olmasa da Fransızca noktalama iĢaretlerini
kullanmalarıdır. Ayrıca Mısırdaki devlet, özel ve yabancı okullarda öğrencilerin tümü yabancı dil
öğrenirken noktalama iĢaretlerini de öğreniyorlardı. ĠĢte bu yüzden Ahmet Zeki PaĢa, insanların
yabancısı oldukları yeni noktalama iĢaretleri yerine belli oranda alıĢmıĢ oldukları iĢaret ve kuralları
esas almayı tercih etmiĢtir.
Ahmet Zeki, Arapça için geliĢtirmiĢ olduğu noktalama iĢaretlerine terkîm adını vermiĢ ve bu
konuda rakamlardan esinlenmiĢtir. Bilindiği gibi rakam kelimesi iĢaret manasına gelmektedir. Zaten
her bir rakam da belli bir sayıya iĢaret etmektedir. Buna göre r-k-m kök fiilinin tef’il babından mastarı
olan terkîm ise iĢaretlendirme manasına gelmektedir. ĠĢte rakamlarla olan bu benzerlikten dolayı
Ahmet Zeki PaĢa noktalama iĢaretleri için terkîm kavramını geliĢtirmiĢtir (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 11-
13).
Noktalama iĢaretlerinin tesbiti konusunda Fransız müsteĢrik Antoine Isaac Silvestre de
Sacy‟den de etkilenen (Cundî, 1963: 71) Ahmed Zeki, Avrupa‟da kullanılan iĢaretleri Arapçaya
- 98 -
uyarlarken Arapçanın sağdan sola olan yapısını göz önünde bulundurmuĢ ve iĢaretleri ona göre tespit
etmiĢtir (Ahmed Zeki, 1912: 13).
Sonraları özellikle iĢaretlerin isimlendirmesinde bazı değiĢiklikler olmuĢsa da Ahmed
Zeki‟nin Arapça için geliĢtirdiği noktalama iĢaretleri, herkes tarafından kabul görmüĢ ve gün geçtikçe
daha çok kullanılır hale gelmiĢtir. Arap dilindeki noktalama iĢaretlerinin kurucusu olduğu için
Ahmed Zeki adı ile noktalama iĢaretleri konusu özdeĢleĢmiĢ durumdadır. Arap dilinde noktalama
iĢaretlerinden söz edildiğinde akla gelen ilk kiĢi odur.
Ahmed Zeki, konuyu Kur‟an ve hadisler açısından da değerlendirmeyi ihmal etmemiĢtir.
GeliĢtirdiği iĢaretlerin Kur‟an‟da ve hadislerde kullanılmaması gerektiğini belirtmiĢtir. Zira kırâât
âlimlerinin Kur‟an için geliĢtirdikleri vakf ve ibtidâ‟ kuralları baĢka bir Ģeye ihtiyaç bırakmamıĢtır.
Hadisler için de böyle bir Ģeye gerek yok, çünkü hadisler de telkin yoluyla öğrenilmektedir (Ahmed
Zeki PaĢa, 1912: 13). Satır aralarından anladığımız kadarıyla Ahmed Zeki PaĢa, Ġslam‟ın temel
kaynakları olan Kur‟an‟a ve Hadislere noktalama iĢaretlerini katmak suretiyle yeni tartıĢmalara kapı
açmak istememiĢtir.
Ahmed Zeki PaĢa, noktalama iĢaretlerini iki grupta ele almıĢtır:
1- Duraklar (vakf)
2- Ses vurguları ve tonlamalar
Virgül, noktalı virgül ve nokta duraklar grubunda; soru iĢareti, ünlem iĢareti, tırnak iĢareti,
iki nokta üst üste, üç nokta, tire ve parantez ise vurgular ve tonlamalar grubunda yer almaktadır
(Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 16).
Ahmed Zeki PaĢa, paragraftaki girintiyi bir noktalama iĢareti olarak kabul etmekte ve bu
iĢareti kat’ (kesme) olarak isimlendirmektedir. Kat’ anlam bütünlüğü olan cümle grubunu yani
paragrafı diğer bir paragraftan ayırmak için kullanılır. Bunun iĢareti ise satırın baĢında bir parmak
kadar boĢluk bırakılmasıdır (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 16).
Ahemd Zeki PaĢa‟nın geliĢtirdiği noktalama iĢaretleri ve kullanım yerleri kısaca Ģöyledir
(Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 17-29 sayfaların ilgili bölümleri):6
1- eĢ-ġavle (،): Virgülün karĢılığı olan şavle akrep iğnesi anlamına gelmektedir. Bu kelimenin
kullanılmıĢ olmasının sebebi, bu iĢaretin Ģekil olarak akrep iğnesine benzemesidir. Ahmet Zeki PaĢa
eş-şavleyi el-vakfu’n-nâkis (eksik duruĢ) olarak nitelendirmektedir. el-vakfu’n-nâkis ise konuĢan ya da
okuyanın nefes almayacak kadarki kısa duruĢuna denir.
Ahmed Zeki PaĢa‟nın şavle olarak isimlendirdiği virgül, sonraki dönemlerde el-fasle ya da elfâsile
olarak adlandırılmıĢ ve bu Ģekilde yaygınlaĢmıĢtır. Günümüzde de virgül için çoğunlukla el-fâsile
adı kullanılmaktadır (ÂĢûr, 1932: 11; Ġbrahim, 1975: 97; Kattûs, 2000: 115; Mecmau‟l-luğa el-Arabiyye,
2010: 29).
Virgül Ģu durumlarda kullanılır:
a- Ma‟tuf kelimeler arasında. Mesela:
- اىنيَخ صالصخ أقغبً: اعٌ، ٗفؼو، ٗحشف.
- اىنيَخ صالصخ أقغبً: اعٌ، أٗفؼو، أٗحشف.(29: 2010, Arabiyye-l’Luğati-l’Mecmau(
Virgülün „ve‟ bağlacı ile birlikte kullanımı bakımından Arapça ile Türkçe arasında fark vardır.
Türkçede ve, veya, yahut, ya ... ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül7kullanılmazken yukarıdaki
örneklerde görüldüğü gibi Arapçada kullanılmaktadır.
b- Kendisine bitiĢen ifadelerden dolayı uzamıĢ olan ma‟tuf kelimeler arasında. Mesela:

6 Kaynağı belirtilmeyen örnekler, Ahmed Zeki PaĢa‟nın noktalama iĢaretleri için kullandığı örneklerdir.
7http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=187:Noktalama-Isaretleri-&catid=50:yazmkurallar&Itemid=132
- 99 -
- ال يغزحق االحزشاً مو سجو ال يقشُ اىق٘ه ثبىؼَو، ٗمو صبّغ ال يز٘ ّخى اإلرقبُ، ٗمو ششيف يغيل عجيو اىزٌٖ.
c- Kısa ma‟tuf cümleler arasında. Mesela:
- اىشَظ طبىؼخ، ٗاىْغيٌ ػييو، ٗاىطي٘س دح،
ّ
ٍغش ٗاألصٕبس ضبحنخ.
d- ġart ve ceza cümleleri, yemin ve cevabı gibi ifadelerin uzun olması durumunda. Mesela:
- إُ قذسد اُ رضيذ را اىحق ػيي حقٔ ٗرط٘ه ػيي ٍِ ال حق ىٔ، فبفؼو.
e- Dikkat çekilmek istenen bedel ifadelerinden önce. Mesela:
- في ٕزا اىؼبً اىَجبسك، ػبً 1329ٕ جشيخ، ثذأد ّٖضخ ٍجبسمخ في ديبس ٍصش ثئحيبء اآلداة اىؼشثيخ.
f- Lafız ve mana bakımından birbirine bağlı olan iki cümle arasında. Ġkinci cümlenin, birinci
cümle için sıfat, hâl ya da zarf olması gibi. Mesela:
- مبدد اىغيبسح أٍظ رذٗط طفال، يظٖش أّٔ أصٌ.
g- Ara cümlenin sınırlarını belirlemede. Mesela:
- ٗى٘ أَّب أعؼى ألدّى ٍؼيشخ مفبّي ، ٗىٌ أطيت ، قييو ٍِ اىَبه
2- eĢ-ġavle el-Mankûta (؛ :(el-Vakfu’l-kâfî (yeteri kadar durmak) adı da verilen eş-şevle elmankûta,
noktalı virgülün karĢılılığıdır. Virgülde olduğu gibi noktalı virgülde de sonraki dönemlerde
eş-şavle el-mankûta ifadesi yerine daha çok el-fâsıla el-mankûta (Mecmau‟l-luğa el-Arabiyye, 2010: 30) ya
da el-fasla el-menkûta (Sâlih, 1994: 205) ifadesi kullanılır olmuĢtur. Noktalı virgül Ģu yerlerde kullanılır:
a- Hedefi bir olan ve birbirine atfedilen cümleler arasında. Mesela:
- خيش اىنالً ٍب قو ٗده ؛ ٗىٌ يطو فيَو.
b- Aralarında karĢılaĢtırma, benzetme, taksim, tertip, sıralama ve benzeri durumların
bulunduğu ma‟tûf ifadeler arasında. Mesela:
- اغزٌْ خَغب قجو خَظ: شجبثل قجو ٕشٍل؛ ٗصحزل قجو عقَل؛ ٗفشاغل قجو شغيل؛ ٗغْبك قجو فقشك؛ ٗحيبرل قجو ٍ٘رل.
c- Önceki cümleyi açıklayan ya da te‟kid eden cümleden önce. Mesela:
- ٗىنِ أمضش اىْبط ال يؼيَُ٘؛ يؼيَُ٘ ظبٕشا ٍِ اىحيبح اىذّيب.
3- en-Nukta (.): Nokta anlamına gelen en-nuktaya el-vakfu’t-tâmm adı da verilmektedir. elVakfu’t-tâmm,
konuĢan ya da okuyanın tam olarak durması baĢka bir ifade ile rahat bir nefes alması
demektir. Nokta mana ve i‟rab bakımından birbirinden bağımsız olan cümlelerin sonunda kullanılır.
Mesela:
ّذ - قبه أػشاثي ألثئ: يب أثذ! إُ مجيش حقل ػيي، ال يجطو صغيش حقي ػييل . ٗاىزي
رَ ثٔ ،
ّ
ّذ إىي
أٍ ثَضئ إىيل .
4- Alâmetu‟l-Ġstifhâm (?):Bu iĢaret soru cümlesinin sonunda kullanılır. Mesela:
- ٕو أربك حذيس اىغبشيخ ?
Arapçada ses tonu ile de soru cümlesi oluĢturulabildiği için cümlenin soru kelimesi ile
baĢlayıp baĢlamaması önemli değildir (Mecmau‟l-Luğati‟l-Arabiyye, 2010: 29).
- عبفش أث٘ك ?
Ahmet Zeki PaĢa Arapça harflerin yazım yönünü yani sağdan sola olan akıĢını dikkate alıp
virgül ve noktalı virgülün yönünü değiĢtirdiği halde soru iĢaretini olduğu gibi bırakmıĢ ve yönünü
değiĢtirmemiĢtir. Mısır Eğitim Bakanlığının emri ile 1930‟dabu konuda hazırlanmıĢ olan risalede de
soru iĢareti böyle tesbit edilmiĢken (ÂĢûr, 1932: 11) sonraki çalıĢmalarda ve Arap basınında soru
iĢareti Arapçaya uygun olarak (؟ (Ģeklinde kullanılır olmuĢtur. (Kattûs, 2000: 116; ġahhâte, 1998: 98;
Ġbrahim, 1975: 97; Lecnetu‟l-Luğa el-Arabiyye ve Ulûmiha, 2010: 32).
- 100 -
5- Alâmetu‟l-Ġnfi‟âl (!):Ahmed Zeki‟nin alâmetu’l-infi’âl olarak adlandırdığı ünlem iĢareti
sonraki dönemlerde daha çok alâmetu’t-teessür ya da alâmetu’t-taaccub isimleriyle kullanılır olmuĢtur
(ÂĢûr, 1932: 11; Ġbrahim, 1975: 102; Sâlih, 1994: 207; Mecmau‟l-Luğti‟l-Arabiyye, 2010: 32). Bu iĢaret
ĢaĢkınlık, yadırgama, teĢvik etme, uyarma, üzüntü ve dua gibi ifadelerde kullanılır. Mesela:
- ٍب أجَو اىغَبء !
- إىيل ي
ّ
ػْ !
- يب أثزبٓ !
6- en-Nuktetân (:): Söylenen, nakledilen, kısımlara ayrılan, detaylandırıldıktan sonra
genelleĢtirilen ya da genel olup detaylandırılan ifadelerde kullanılır. Mesela:
- سٗي ػِ اىْجي )ص( أّٔ قبه: » إرا ىٌ رغزحي فبصْغ ٍب شئذ.«
- اىؼقو ، ٗاىصحخ ، ٗاىؼيٌ ، ٗاىَبه ، ٗاىجُْ٘ : ريل ٕي اىْؼٌ اىزي ال يحصى شنشٕب.
7- Nikâtu‟l-Hazfive‟l-Ġzmâr (…):Atma ve gizleme noktaları manasına gelen nikatu’l-hazfi ve’lizmârdan
kasıt üç nokta iĢaretidir. Ahmed Zeki‟nin nikâtu’l-hazfi ve’l-izmâr olarak adlandırdığı üç
nokta iĢareti daha sonra alametu’l-hazf olarak kullanılır olmuĢtur (ÂĢûr, 1932: 11; Ġbrahim, 1975: 103;
Sâlih, 1994: 209; Mecmau‟l-Luğati‟l-Arabiyye, 2010: 32). Herhangi bir sebeple cümleden bir veya
birden çok unsurun düĢtüğünü ya da atıldığını gösterir. BaĢka bir ifade ile üç nokta, isteyerek olsun
ya da olmasın, cümlede herhangi bir eksiklik olduğuna iĢaret eder. Mesela:
ّ - إَّب اىؼَو ػيى إٔو اىْظش ٗاىزأٍو اىزيِ أػط٘ا مو شيئ حقٔ ٍِ اىق٘ه ٗٗف٘ٓ قغطٔ ٍِ اىحق ... فيَضو ٕؤالء ف
رصْ اىؼيً٘ ُ
ّ
ٗرذٗ اىنزت.
8- eĢ-ġarte (-): Tire manasına gelen şarte, iki durumda kullanılır:
a- Ara cümlelerin baĢında ve sonunda. Mesela:
ّ
ّ ٕزا اىذسط إىي اىغ٘س اىغشثي
ٍِ حذ – ٕٗ٘ اىزي فئ اىجبة اىجذيذ اىَؼشٗف اآلُ ثجبة اىقيغبسيخ – خَغخ ٗصَبُّ٘ رساػب ٗصيش رساع.
b- Diyaloglarda zikredilmeyen isimlerin yerine. Mesela:
- أ رإت أّذ إىى اىَذسعخ ?
- ّؼٌ .
ْي ساغت في ىقبئٔ .
ّ
- قو ألعزبر اىؼشثيخ إّ
- ػيى اىؼيِ ٗاىشأط .
9- et-Tadbîb8
( « » ): Ahmed Zeki‟nin tadbîb olarak adlandırdığı tırnak iĢareti, sonraki
dönemlerde bu isimle değil, tansîs adıyla kullanılır olmuĢtur (ÂĢûr, 1932: 11; Ġbrahim, 1975: 103; Sâlih,
1994: 209; Mecmau‟l-Luğati‟l-Arabiyye, 2010: 31). Tedbîb iĢareti, harfi harfine yapılan alıntılarda
kullanılır. Mesela:
- قبه ٍحَذ ثِ ػَش: » يجت ػيى اىنبرت أُ يزؼيٌ اىْٖذيخ ٗغيشٕب ٍِ اىخط٘ط اىؼجَيخ.«
)صجح األػشى(
10- el-Kavsân ( ( ) ): Yay manasındaki kavs isminin müsennası olan el-kavsân iki yay
anlamındadır. Parantez iĢareti yay gibi olduğu için bu Ģekilde isimlendirilmiĢtir. Kavs kelimesinin bir
silah ismi olması ve hilâl kelimesinin daha estetik olup kulağa hoĢ gelmesi sebebi ile Ebû Gudde, elkavsân
yerine el-hilâlân ismini önermiĢtir. (Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 15) Ancak Ebû Gudde‟nin önerisi
kabul görmediği için bu iĢaret el-kavsân adıyla kullanılır olmuĢtur. (ÂĢûr, 1932: 11; Ġbrahim, 1975: 103;
Sâlih, 1994: 209; Mecmau‟l-Luğati‟l-Arabiyye, 2010: 31).
Parantez her türlü açıklama ya da dikkat çekilmek istenen bilgiler için kullanılır. Parantezin
kullanıldığı yerlerden biri de virgülün çok kullanıldığı cümlelerdeki uzun ara cümlelerdir. Mesela:

8Dabb kökünden olan tadbîb, hadis ulemasının hadis metinlerinin nerden baĢlayıp nerede bittiğini belirlemek için kullandığı bir
iĢarettir (Kabâva, 2007: 23) .
- 101 -
_ اىجحفخ )ثضٌ اىجيٌ ٗعنُ٘ اىحبء اىََٖيخ( ٍ٘ضغ ػيى صالس ٍشاحو ٍِ ٍنخ.
3- Abdulkadir Âşûr (Mısır Eğitim Bakanlığının 1930’daki Çalışması)
Arap dilindeki noktalama iĢaretlerinin tarihi bakımından önemli dönemeçlerden biri de Mısır
Eğitim Bakanlığının 26.07.1930 tarihli kararıdır. Abdulkadir ÂĢûr tarafından bir kitapçık Ģeklinde
kaleme alınan bu karar, Hurûfu’t-Tâc ve Alâmâtu’t-Terkîm adıyla ilk olarak 1931‟de Emîrîye
matbaasında basıldı. (Abduttevvâb, 1985: 204-205) 1932‟de ise ikinci baskısı yapıldı.
Bu risaleyi Ahmed Zeki‟nin risalesinden ayıran en önemli fark, orada kullanılan kavramların
Arap dünyasında kabul görmesi ve günümüzde de aynı kavramların kullanılmasıdır (Sâlih, 1994: 201;
Kattûs, 2000: 116; Mecmau‟l-Luğati‟l-Arabiyye, 2010: 29). Konu ile ilgili çalıĢmalara baktığımızda bu
risalenin de Ahmed Zeki‟nin çalıĢması kadar olmasa de bir baĢvuru kaynağı olarak kabul edildiğini
görüyoruz (Kabâva, 2007: 54; Abduttevvâb, 1985: 204-205).
Bu risaledeki noktalama iĢaretleri isimlendirme açısından farklılık arz etse de içerik ve sayı
olarak Ahmed Zeki‟nin önerdikleri ile onun arasında kayda değer bir fark bulunmamaktadır.
Ġsimlendirme bakımından iki risaleyi karĢılaĢtırdığımızda karĢımıza Ģöyle bir tablo çıkmaktadır
(Ahmed Zeki PaĢa, 1912: 14-15; ÂĢûr, 1932: 11):
Ahmed Zeki PaĢa Abdulkadir ÂĢûr
eĢ-ġavle (،) el-Fasle
eĢ-ġavle el-Mankûta (؛ (el-Fasle el-Mankûta
en-Nukta (.) el-Vakfe
Alâmetu‟l-Ġstifhâm (?) Alâmetu‟l-Ġstifhâm
Alâmetu‟l-Ġnfi‟âl (!) Alâmetu‟t-Teessür
en-Nuktetân (:) en-Nuktatân
Nikâtu‟l-Hazfive‟l-Ġzmâr (…) Alâmetu‟l-Hazf
eĢ-ġarte (-) eĢ-ġarte / el-Vasle
et-Tadbîb ( « » ) Alâmetu‟t-Tensîs
el-Kavsân ( ( ) ) el-Kavsân
Yukarıda da görüldüğü gibi Ahmed Zeki ve Mısır Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan
çalıĢmalarda on adet noktalama iĢareti önerilmiĢtir. Ancak sonraki süreçte özellikle internetin de bir
basın yayın aracı olarak hayata girmesiyle birlikte daha fazla noktalama iĢaretine ihtiyaç duyulmuĢ ve
yirmiden fazla iĢaret kullanılır olmuĢtur. Yukarıda zikrettiğimiz iĢaretlerin yanı sıra Ģu iĢaretler de bir
ihtiyaç olarak görülmüĢ ve kullanılır olmuĢtur: eş-şertetân (- -), eş-şerte’s-sufliyye / munhafida( _ ), elkavsân
el-mustatîletân ( [ ] ), el-akvâs el-müsellese ( <> ), el-işâretu’l-mâile ( / ), el-işâretu’l-mâile’l-muâkise (
), işâretu’l-berîd el-elektronî (@) …9
Burada ele aldığımız bu üç çalıĢmanın dıĢında elbette ki, Arap dilinde noktalama iĢaretleri
konusunda pek çok çalıĢma yapılmıĢtır. Bunların bir kısmı kiĢiler tarafından bir kısmı ise kurumlar
tarafından hazırlanmıĢtır. Konuyu müstakil olarak ele alan çalıĢmalar olduğu gibi imlâ ile alakalı
kitapların bir bölümü olarak ele alan çalıĢmalar da vardır. Onca çalıĢma arasında bizim, söz konusu
üç çalıĢmayı ele almamızın nedeni, o çalıĢmaların kurucu çalıĢmalar ve noktalama iĢaretleri tarihi
bakımından dönüm noktası olmalarıdır. Diğer çalıĢmaların çoğu eğitim-öğretimde kullanılmak üzere
hazırlanan çalıĢmalardır.
Sonuç
Metinlerin daha kolay ve daha doğru anlaĢılmasının önemli araçlarından biri olan noktalama
iĢaretleri, neredeyse yazının icadı ile birlikte var ola gelmiĢtir. Arap dilinin ilk metinlerinde kimi
iĢaretler varsa da, Kur‟an‟la birlikte durak ve geçiĢ yerleri konusu daha somut bir Ģekle bürünmüĢtür.
Kur‟an‟ın dıĢındaki Ġslam kaynaklarında ve diğer Arapça kitaplarda sistemli ve standart olmasa da
bazı iĢaretler kullanılmıĢtır.

9http://www.diwanalarab.com/spip.php?article19986
- 102 -
Günümüzdeki manasıyla noktalama iĢaretlerinin Arap dilinde kullanılıĢı, matbaanın Ġslam
dünyasına giriĢi ile birlikte ivme kazanmıĢ ve yaygınlaĢmıĢtır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIX.
yüzyılda basın-yayın alanındaki hızlı geliĢmeler, noktalama iĢaretlerine olan ihtiyaç daha da artmıĢtır.
Zaten noktalama iĢaretleri konusundaki ilk çalıĢmalar ve öneriler dönemin gazetecilikle uğraĢan
Ģahsiyetleri tarafından ortaya konmuĢtur.
Bazı bireysel çabalar olmuĢsa da Arap dilinde noktalama iĢaretleri alanında ilk resmi çalıĢma,
Mısır Eğitim Bakanlığının talebiyle 1912 yılında Ahmed Zeki PaĢa tarafından yapılmıĢtır. Ahmed Zeki
PaĢa‟nın et-Terkîm ve Alâmâtuhu fi’l-Luğati’l-Arabiyye adlı kitabı, bu konuda temel eser olarak kabul
edilmiĢtir. Bu çalıĢmanın önemi, alanında ilk resmi çalıĢma olmasından ziyade sonraki çalıĢmalara
temel kaynak olmasıdır. Konu ile ilgili daha sonra yapılan çalıĢmalar, detaylardaki bazı farklar
dıĢında, Ahmed Zeki PaĢa‟nın çalıĢmasına esas itibariyle yeni bir boyut kazandırmamıĢtır.
Mısır Eğitim Bakanlığının 1930 yılında hazırlattığı kitapçıkla birlikte Arap dilinde noktalama
iĢaretleri daha bir yerleĢik hale gelmiĢtir. Sonraki süreçte de noktalama iĢaretleri ile ilgili pek çok eser
yayımlanmıĢtır. Bu eserlerin hemen tümü eğitim-öğretimde kullanılmak üzere hazırlanan eserlerdir.
KAYNAKÇA
Abduttevvâb, Ramazan. (1985). Menâhicu Tahkîki’t-Turâs. Kahire: Mektebetu‟l-Hancî.
AHMED, Cemâl Abdulazîz. (2003). el-Kâfî fi'l-İmlâi ve't-Terkîm. Kahire: Külliyyetu Dâri‟l-Ulûm.
Ahmed Zeki PaĢa. (1912). et-Terkîm ve Alâmâtuhufi’l-Luğa al-Arabiyye. Haleb: Mektebetu‟l-Matbûât el-Ġslâmiyye.
AMÂYĠRA, Ġsmâil Ahmed. (1996). Buhûsfi’l-İstişrâk ve’l-Luğa. Beyrut: Müessesetu‟r-Risâle.
ÂġÛR, Abdulkadir. (1932). Hurûfu’t-Tâc ve Alâmâtu’t-Terkîm. Mısır Eğitim Bakanlığı.
ATASOY, Faysal Okan. (2009). Türkçede Noktalama, BasılmamıĢ Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ġstanbul.
CUNDÎ, Enver. (1963). Ahmed Zeki el-Mulakkab bi Şeyhi’l-U’rûbe. Kahire: Vezâretu‟s-Sekâfeve‟l-ĠrĢâdu‟l-Kavmî.
EL-CUREYSÎ, Muhammed MekkîNasr. (1999). Nihâyetu’l-Kavli’l-Mufîd fî İlmi’t-Tecvîd. Kahire: Mektebetu‟s-Safâ.
ÇANTAY, Hasan Basrî. (1992). Kur’an-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm. Ġstanbul.
GÜNEġ, Zeliha. Noktalama İşaretleri. https://www.anadolu.edu.tr/aos/kitap/IOLTP/2272/unite11.pdf
AL-HĠLÂLÎ, MuhammadTaqi-ud-Din & Muhsin Khan, Muhammad. (1996). TheNobleQur’an. Riyad: Dâru‟s-Selâm.
HORNBY, A. S. Advanced Learner’s Dictionary. (2000). Oxford University Press.
IġICIK, Yusuf. (2010). Kur’an Meâli. Konya: Konya Ġlahiyat Derneği Yayınları.
ĠBRAHĠM, Abudul'alîm. (1975). el-İmlâ' ve't-Terkîm fi'l-Kitâbeti'l-Arabiyye. Mektebetu Ğarîb.
KABÂYA, Fahruddîn. (2007). Alâmâtu’t-Terkîm fi’l-Luğati’l-Arabiyye. Haleb: Dâru‟l-Multekâ.
KOÇ, Aylin. (2008). Noktalama İşaretlerinin Tarihçesi (Kültür Tarihimizde Gizli Diller ve ġifreler). Ġstanbul: Picus.
KATTÛS, Bessâm. (2000). el-Muhtasar fi’n-Nahvi ve’l-İmlâi ve’t-Terkîm. Ürdün: Muessesetu‟l-Hammâde.
KADDÛRA, Vahîd b. et-Tâhir, (2010). Târîhu’t-Tibâati’l-Arabiyye fî İstanbul ve Bilâdi’ş-Şâm. Riyâd: Mektebetu el-Melik Fehd elVataniyye.

Lecnetu‟l-luğa el-Arabiyye ve Ulûmiha. (2010). Kavâidu’l-İmlâ’. DimaĢk: Mecmau‟l-Luğa el-Arabiyye.
Sâlih, Fahrî Muhammed. (1994). el-Luğatu’l-ArabiyyeEdâen ve Nutkan ve İmlâen ve Kitâbeten. Kahire: Dâru‟l-Vefâ‟.
ġahhâte, Hasan &Hasaneyn, Ahmed Tâhir. (1998). Kavâiduİmlâi’l-Arâbî. Mektebetu Dâri‟l-Arabiyyeli‟l-Kitâb.
et-Tanahî, Mahmud Muhammed. (1996). Evâilu’l-Matbûât el-Arabiyye fî Mısr (Nedvetu‟t-Târîhu‟t-Tıbâti‟l-Arabiyye). Ebû Dabî:
MenĢurâtu‟l-Mecm‟a es-Sekâfî.
De Tarazi, Viscount Philippe. (1913).Tarîhu's-Sahâfe. Beyrut: el-Matbaatu'l-Edebîyye.
et-Tuveyrânî, Hasan Hüsnü. (h.1310). Kitâbu Hatti’l-İşârât. Mısır: Nil Matbaası.
Alâmatu‟t-Terkîm, http://www.diwanalarab.com/spip.php?article19986
EZ-ZĠRĠKLÎ, Hayru'd-Dîn. (2002).el-A'lâm. Beyrut: Dâru'l-Ġlmi'l-Melâyîn.

Konular