TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEKİ ARAPÇA ALINTI KELİMELERDE GÖRÜLEN ÜNLÜ UZAMA VE KISALMALARI

TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEKİ ARAPÇA ALINTI
KELİMELERDE GÖRÜLEN ÜNLÜ UZAMA VE KISALMALARI
Yakup SARIKAYA1*
Özet
Türkmen Türkçesi Güneybatı (Oğuz) grubu Türk lehçelerinin tek başına doğu
kolunu temsil etmektedir. Bu lehçenin kelime hazinesinde Arap, Fars, Rus ve Moğol
kaynaklı kelimeler bulunmaktadır. Türkmen Türkçesi tarihî süreç içinde Arapça ve
Farsçadan aldığı kelimeleri kendi ses özelliklerine uygun hâle getirmiştir. Bu yüzden
alıntı kelimelerde aslına göre bazı ses değişmeleri, ses düşmeleri ve ses olayları
meydana gelmiştir. Biz bu makalemizde Türkmen Türkçesindeki Arapça alıntı kelimelerde
görülen ünlü uzama ve kısalmalarını inceledik. Bu lehçedeki Arapça kökenli
sözcüklerin çoğundaki ünlü uzama ve kısalmasının, kelimelerin yazı dili vasıtasıyla
dile geçişi sırasında yapılan bir tercihten kaynaklandığı sanılmaktadır. Yani ünlü uzama
ve kısalmaları çoğu zaman imladan kaynaklanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Türkmen Türkçesi, alıntı kelime, Arapça kökenli sözcük, ünlü
uzaması, ünlü kısalması.
Abstract
Turkmen Turkish represents alone the east branch of south-west (Oghuz) branch
of Turkish dialects. In this dialects’s word treasure there are the words which sour-
1* Yrd.Doç.Dr., Kırıkkale Universitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Öğretim Üyesi.
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 119
120 Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
Türkmen Türkçesindeki Arapça Alıntı Kelimelerde Görülen Ünlü Uzama ve Kısalmaları
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 121
ces Arabic, Farsian, Russian and Mongol. Turkmen Turkish words which was taken
Arabic and Farce is tranformed to its sound characteristics in the historical process.
Because of this it become in quotation words some voice changes, falldowns and voice
events as to original. In this article, we studied the becoming extend and short of
vowel Arabic quotation words of Turkmen Turkish. We are thinking about that in this
dialect which takes part the becoming extend and short of vowel on the most of words
of Arabic origin was arised from a preference at the moment these words was passed
to language by the literarary language. Or, the becoming extend and short of vowel
was arised from ortography mostly.
Key Words: Turkmen Turkish, quotation word, Arabic original word, the becoming
extend of vowel, the becoming short of vowel.
Dilin söz varlığını genişletme yollarından biri de yabancı dillerden kelime
alımıdır. Bu kelime alımları yeni gereksinimler sonucu ortaya çıkmaktadır.
Yeni gereksinimler yeni kavramları, yeni kavramlar da yeni kelime şekillerini
doğurmaktadır. Eğer dilde, bu yeni kavram ve şekilleri karşılayacak sözcükler
yoksa ya da onu yeni baştan türetme olanağı bulunamamışsa o zaman dil, bu
gereksinimlerini ilişkide bulunduğu dillerden karşılar. Bu durum, kendini en
belirgin şekilde dinî, kültürel ve ticari ilişkilerde gösterir.
Bir millet veya toplum, bir kültür alanından yeni bir kültür alanına yönelince,
bu yönelişin gerekli kıldığı yaşayış biçimi, değişik sosyal değer ölçüleri
ve değişik gereksinimler, ister istemez dilin dış yapısında az çok yenilenmelere
ve değişmelere yol açar.
Türkçe tarihî dönemleri boyunca, dinî, siyasi ve kültürel ilişkiler dolayısıyla
Arapça ve Farsça gibi doğu dillerinden birtakım kelime aktarmaları
yapmıştır. İster doğu ister batı kaynaklı olsun, bu aktarmalar, Türkçedeki durumları
açısından kendi içinde, alıntı kelimeler ve yabancı kelimeler olarak iki
grupta değerlendirilebilir (Korkmaz, 2003: 180):
“Alıntı kelimeler”, dile çok eski devirlerde girip dilin ses yapısına ve
çekim ölçülerine uyarlanarak yerlileşmiş ve toplumun bütün kesimleri tarafından
kolayca anlaşılır duruma gelmiş kelimelerdir. Çoğu zaman bunların
yabancı kökenli oldukları bile unutulmuştur. Bu sözcükler Türkçe sözcüklerden
ayırt edilemez duruma gelmiştir. Bunlara “yerlileşmiş sözcükler” demek
belki daha uygun düşer.
Bazı dilciler tarafından “ödünç sözcük” terimi ile de karşılanan “yabancı
kelimeler” ise dilimize girmiş, ancak, ses ve şekil yapılarında bir değişiklik
geçirmeden veya geçirmiş biçimleri ile günümüze kadar gelmiş olan kelimelerdir.
Bunlar ilişkide bulunulan millet ve toplumların dillerinden kalıp
hâlinde, olduğu gibi aktarılmışlardır.
Yakup SARIKAYA
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 121
Türkiye Türkçesi gibi, Oğuz veya Güneybatı grubu Türk lehçeleri içinde
yer alan Türkmen Türkçesinde de birçok Arapça alıntı kelime bulunmaktadır.
Bu alıntı kelimelerin bir kısmı yukarıdaki tasnifte yer alan alıntı kelimelerin
içine dâhil edilebilir. Türkmen Türkçesinin kelime hazinesine girmiş bu
tür alıntı kelimeler bu lehçenin ses yapısına ve çekim ölçülerine uyarlanarak
yerlileşmiştir. Bu alınma sözcüklerin ünlülerinde Arapça asıllarına göre bazı
uzama ve kısalmaların meydana gelmiş olduğu görülmektedir. Bu uzama ve
kısalmaların bazılarının nedeni bellidir. Fakat bir kısmının nedenini bilemiyoruz.

Ünlüleri uzama veya kısalmaya uğramış Arapça alıntı kelimelerde diğer
bazı ses olaylarının da meydana geldiği görülmektedir. Örneğin: nevbet >2
noobat3
, tevbe > tooba, giybet > gııbat gibi. Bu alıntı kelimelerde, başta ünsüz
düşmesi olmak üzere, ünsüz değişmeleri meydana gelmiştir. Kelimelerdeki
ünlü değişmeleri genellikle, ayın (‘), hemze (’) ve “h” seslerinden kaynaklanmaktadır.
Bu alıntı kelimelerdeki uzama ve kısalmaların daha çok ilerleyici
benzeşme yoluyla olduğu da görülmektedir.
Alıntı kelimelerdeki ünlü uzama ve kısalmalarına geçmeden önce, çalış-
mada örneklerin yazımında kullanılan transkripsiyon alfabesi hakkında kısa
bir açıklamada bulunmak yerinde olacaktır.
Çalışmamızda kelimelerin Arapça aslı verilirken ayın (‘) ve hemzenin (’)
dışında transkripsiyon işaretleri kullanılmamıştır. Ayrıca, Arapçada iki veya
üç değişik harfle gösterilen k, g, h, s, z sesleri, Türkiye Türkçesinde olduğu
gibi Türkmen Türkçesinde de tek harfle karşılandığından tek harfle gösterilmiştir.
Yine bazı sözlüklerde (örneğin, Devellioğlu 1997) Arapça kelimelerin
aslı verilirken kullanılan, Türkçe kelimelere özgü “ü”, “ö”, “ı” harflerinin
yerine doğru şekilleri olan “u” ve “i” sesleri tercih edilmiştir. Örneğin
mümkin (Devellioğlu 1997: 723), mü’min (Devellioğlu 1997: 723), münâsib
(Devellioğlu 1997: 725), müflis (Devellioğlu 1997: 712), mülhid (Devellioğlu
1997: 720), mürşid (Devellioğlu 1997: 735) kelimelerinin Arapçadaki doğru
şekilleri olan mumkin, mu’min, munâsib, muflis, mulhid, murşid şekilleri esas
alınmıştır. “ü”, “ö” ve “ı” seslerinin Arapçada bulunmadığı daha önce ortaya
konmuş (Altıkulaç vd. 1987: 20) ve konuyla ilgili çalışmalarda bu sesler yerine
doğruları olan “u” ve “i” sesleri esas alınmıştır (İşler 1997: 10).
2 “>” işaretinden önceki şekil kelimenin Arapçadaki aslını, sonraki şekil ise Türkmen Türk-
çesindeki durumunu göstermektedir. 3 Türkmenistan’da ünlü uzunlukları bilimsel çalışmaların dışında yazıda gösterilmemektedir.
Biz bu çalışmamızda Türkmence kaynaklarda ünlüden sonra iki nokta (:) konularak
gösterilen ünlü uzunluklarını harfi çift yazarak gösterdik.
122 Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
Türkmen Türkçesindeki Arapça Alıntı Kelimelerde Görülen Ünlü Uzama ve Kısalmaları
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 123
Bu açıklamadan sonra Türkmencedeki Arapça alıntı kelimelerde görülen
ünlü uzamaları ve kısalmalarına ait örneklere geçmek istiyoruz.
A. ÜNLÜ UZAMALARI:
1- a > aa4
: Bu değişmeye sadece dört alıntı kelimede rastlanmıştır. Bu kelimelerdeki
uzamanın sebebi belli değildir: bârek-Allah > berekellaa “ ‘aferin,
çok güzel, bravo’ anlamında, birinin başarısını övmek için söylenilen bir söz”,
hacil > haacıl “utanmış, mahcup”, inşâ-Allah > enşallaa “inşallah”, kal‘a >
galaa “kale”, tasadduk > tasaatdık “bağış verme, sadaka verme”.
Bu örneklerden bârek-Allah > berekellaa ve inşâ-Allah > enşallaa kelimelerinde
son hecelerdeki uzamanın sebebi, sözcüğün aslındaki son ses
“h”lerin düşmesi ve bunun bir telafi uzunluğuna neden olmasıdır. bârek-Allah
> berekellaa örneğinin ilk, inşâ-Allah > enşallaa örneğinin ise ikinci hecesinde
ise bu değişimin tam tersine, sebebini bilemediğimiz bir kısalma vardır.
kal‘a > galaa kelimesinde ise sözcüğün Arapça aslındaki ayın (‘) sesi
Türkmen Türkçesinde düşünce bir telafi uzunluğu ortaya çıkmıştır.
2- e > aa: Bazı kelimelerin son hecesinde kalınlaşmayla birlikte uzama
meydana gelmiştir: celeb > cellaap “tüccar, alıp satan, ticaret yapan”, esâsen
> esaasaan “esasen, aslında”, hukmen > hökmaan “zorunlu, mecbur, mutlak”,
husûsen > husuusaan “özellikle”, fâ’ide > peydaa “fayda; kâr, kazanç”,
ferâset > parasaat “anlayış, düşünce, fehim, ferâset”, gayret > gayraat, hizmet
> hızmaat, işve > ışvaa “işve, naz, eda”, kuvvet > kuvvaat, mu‘allime >
muğallımaa, şuhret > şöhraat “şöhret, ün; teşvik sözü”, zurriyyet > züryaat
“zürriyet, nesil, soy”.
İlk üç kelime (esâsen, hukmen, husûsen) Arapçada, sonlarındaki tenvin
kaldırılarak esâsâ, hukmâ, husûsâ şeklinde uzun da okunabilmektedir. Ancak
bu kelimelerin Türkmen Türkçesinde kullanılan şekillerinin, sonlarındaki “n”
sesinden hareketle, tenvinli şekillerden değiştiği daha akla yatkın gelmektedir.
Bununla birlikte son hecelerdeki ünlülerin uzatılmasında bu kuralın etkisinin
olabileceği de mümkündür.
zurriyyet > züryaat değişmesinde uzamanın hece düşmesinden kaynaklandığını
düşünüyoruz.
fâ’ide > peydaa örneğinde ise son hecedeki uzamanın sebebi hece düş-
mesine bağlı bir telafi uzunluğu olabilir. fâ’ide kelimesi Türkiye Türkçesinde
“fayda” olmuştur. Hamza Zülfikar’a göre (1996: 1086) iki ünlü arasında türe-
4 Ses değişikliklerini, bazılarının çok az örneği olduğu için, kelimenin başında (x-), ortasında
(-x-) veya sonunda (-x) olmalarına göre sınıflandırmayıp hepsini bir başlık altında vermeyi
daha uygun gördük.
Yakup SARIKAYA
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 123
yen y sesi, vurgunun sona kaymasına, “i” ünlüsünün düşmesine sebep olmuş,
böylece ilk hecedeki uzunluk da yok olmuştur. Kanaatimizce Türkçenin ses
yapısı bu tür örneklerde daha etkili olmuştur.
3- e > ää: Yine birkaç alıntı kelimedeki normal “e”lerin açık “e”ye (ä)
dönüşüp uzadığını görüyoruz: sebeb > sebääp, şerîk > şäärik “ortak, iş orta-
ğı”, temyîz > täämiiz “temiz”, teskîn-i- (Ar.-Tkm.) > tääsğen- “bir süre duraklamak,
beklemek, duraklamak”.
Bunlardan temyîz > täämiiz “temiz” örneğinde uzama ses düşmesinden
kaynaklanmış olabilir. Diğerlerinde ise neden belli değildir.
4- e > ıı: Birkaç alıntı kelimede ise “e” ünlüsü daralıp kalınlaşarak uzamıştır:
âhiren > aahırıın “tesiri artırmak için cümle sonlarında kullanılan ‘işte’
anlamında bir söz”, henâ’ > hıına “kına”, munâsebet > mınaasııbet “vesîle,
uygunluk; ilişki”, şeyh > şııh “şeyh; bir Türkmen kabilesi”.
Son örnek haricinde uzamaların sebebi belli değildir. şeyh > şııh değiş-
mesinde neden ünsüzün düşmesidir. Belki kelimenin Arapça yazılışında ortada
olan “y” sesi, bir imla özelliği olarak, Türkmenler tarafından “ı” okunmuş
ve yazılmıştır. Kelimenin Anadolu ağızlarında da aynı şekilde söylenmesi dikkat
çekicidir.
5- e > ii: Yine bazı alıntı kelimelerde “e” ünlüsü daralıp uzamıştır: bez >
biiz “pamuk veya keten ipliğinden yapılan dokuma, bez, kumaş”, fesâd > piisat
“pıskı-pesaat ikilemesinde; bozgunculuk, fesat çıkarma, ara bozuculuk”,
yeser > yesiir “esir, tutsak, köle; bir şeyin müptelası olma”, seyl > siil “sel”,
şerr > şiir “hayır-şiir ikilemesinde; bir fal türü”.
şerr > şiir örneğinde uzamanın sebebi ünsüz düşmesidir. seyl > siil de-
ğişmesinde ise yine kelimenin Arapça yazılışındaki ortadaki “y” sesinin “i”
okunmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Yani sebep imladan kaynaklanmaktadır.
Diğerlerinde ise sebep belli değildir.
6- e > oo: Birkaç örnekte dudak ünsüzü “v”nin tesiriyle “e”ler yuvarlaklaşmıştır.
Yuvarlaklaşmadan sonra “v”nin düşmesiyle bir telafi uzunluğu
meydana gelmiştir. mevlâ > moolla “din adamı; öğretmen”, nevbet > noobat
“nöbet, sıra”, tevbe > tooba “tövbe”.
Toparlı’ya göre (1996: 611) “mevlâ “efendi, sahip, malik; Tanrı” > moolla
“din adamı; öğretmen” örneğinde gerileyici benzeşme olmuştur. Mevlâ ve
molla kelimeleri anlamca farklılaşmış iki kökteş kelimedir.”
Kara’ya göre (2004: 143), “Orijinali dikkate alındığında, gerileyici benzeşme
molla’nın hem ünsüzünde hem de ünlüsünde görülmüştür. mevla’nın
124 Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
Türkmen Türkçesindeki Arapça Alıntı Kelimelerde Görülen Ünlü Uzama ve Kısalmaları
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 125
gerçekte uğradığı ilk ses değişikliği, “v”nin tesiriyle ortaya çıkan yuvarlaklaşmadır
(mevlâ > mövla). mevla kelimesi, diğer Oğuz grubu Türk lehçelerinden
Azerice ve Türkmencede bu değişiklikle kalmıştır (Hamzayev vd. 1962:
449; Ercilasun vd. 1991: 586). Türkiye Türkçesinde ise, bir ileri aşamada “ö”
ünlüsü gerileyici benzeşme yoluyla kalınlaşarak “o”ya çevrilmiştir. vl > ll
şeklinde gerçekleşen gerileyici yöndeki ünsüz benzeşmesi ise, bu aşamadan
sonra meydana gelmiş; molla kelimesinde sondaki ünlü de kısalmıştır: mevlâ
> mövla > movla > molla. Bu şekilde, mevlâ’nın molla olmasında ağızların
tesiri büyüktür, Çünkü doğrudan doğruya yazı diline girmiş kelimelerde böylesine
fazla ses değişikliği görülmemektedir.”
Ancak, Türkmen Dilinin Sözlüğü’nde kelimenin mövlaa şeklinin (Hamzayev
vd. 1962: 449) yanı sıra, uzunluk hariç tıpkı Türkiye Türkçesinde olduğu
gibi söylenen “din adamı; öğretmen” anlamlarındaki moolla şekli de
(Hamzayev vd. 1962: 447) mevcuttur. Tahminimize göre mevlâ > moolla de-
ğişmesinde, bazı dilciler tarafından yarı ünlü kabul edilen çift dudak v’sinin
değişmesi sonucu bir telafi ünlü uzunluğu ortaya çıkmıştır.
7- i > ıı: Bazı alıntı kelimelerdeki “i”ler kalınlaşıp uzamıştır: câhil > caahııl
“genç, delikanlı”, giybet > gııbat “birinin arkasından yerli yersiz konuşma,
dedikodu”, hâdise > haadıısa “olay, hadise”, hâlis > haalııs “halis,
saf, katışıksız; bütünüyle, tamamıyla”, hâmile > haamııla, mu‘cize > muğcııza
”olağanüstü olay ve durumlar, acâyip”, munâsib > mınaasııp “uygun, mü-
nasip”, şâ‘ir > şaahıır “şair”, şâ‘ire > şaahııra “şaire, bayan ozan”, târih >
taarııh “tarih”.
giybet > gııbat değişmesinde uzamanın sebebi ünsüz düşmesi veya bir
imla özelliği olarak, kelimenin Arapça yazılışındaki ikinci ses “y”nin Türkmenlerce
“ı” okunmuş olması olabilir. şâ‘ir > şaahıır, şâ‘ire > şaahııra sözcüklerinde
ise neden “ayın(‘)” sesi Türkmen Türkçesinde “h” sesiyle karşılanmıştır.
Bu ses değişmesi sonucu ünlü uzaması meydana gelmiş olabilir. Diğer
örneklerde ise sebep belli değildir.
8- i > ii: Bazı Arapça alıntı kelimelerde “i” ünlüsünün uzadığı görülmektedir:
âciz > eciiz “âciz, güçsüz, zayıf; çaresiz”, kâmil > käämiil “kâmil,
olgun”, kâtib > käätiip “kâtip”, mescid > metciit “cami, mesçit”, muflis >
müfliis “zavallı, garip düşmüş, çaresiz”, mulhid > mülhiit “muhtaç, zavallı,
perîşan”, mumkin > mümkiin “mümkün, olabilir, olanaklı”, murşid > mürşiit
“mürşit, şeyh, doğru yolu gösteren kimse; pîr”, mu’min > möömiin, muşkil >
müşğiil “çetin, zor, karışık”, tecribe > tecriibe “tecrübe”.
Örneklerdeki ünlü uzamalarının sebebini bilemiyoruz. âciz > eciiz değiş-
mesinde Arapça aslında ikinci hecede bulunan “i” ünlüsü uzarken ilk hecedeki
Yakup SARIKAYA
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 125
uzun “a” ünlüsü kısalıp incelmiştir. İncelme gerileyici benzeşmeyle kalınlıkincelik
uyumunun etkisine bağlanabilir. Ama kısalmanın sebebi bu örnekte de
belli değildir.
9- i > aa: İki kelimede “i” ünlüsünün hem kalınlaşıp hem uzadığını görü-
yoruz. şâhid > şaayaat “şahit”, liyâkat > laayıkaat “önem, ehemmiyet”.
10- u > ii: Bu ünlü uzaması türüne ise yalnız bir örnek tespit edilebilmiş-
tir: tekebbur > tekepbiir “kibirli, gururlu”.
Alıntı bir sözcük olmasına rağmen son hecedeki u > i değişmesinde, Türkmencedeki
düzlük uyumu etkili olmuş olabilir. Çünkü düzlük uyumu Türkmencede
tamdır ve bu yüzden Türkmence, Eski ve Orta Türkçe dönemlerinde
ikinci hecesinde “u” ve “ü” ünlüleri bulunduran kelimeleri bile düzleştirerek
“a”, “ı” ve “i”ye çevirmiştir: DLT armut > armıt, ET bedük > beyik, DLT sındu
> sındı “büyük makas” gibi (Kara 1998: 57). Fakat uzamanın sebebi belli
değildir.
B. ÜNLÜ KISALMALARI
1- â > a: Alıntı kelimelerde bulunan uzun “a” ların bazıları kısalmıştır:
âbâ’ > abaa “baba; dede”, ‘âdil > adıl “adil”, ahlâk > ahlak “ahlâk”, cumâdel-âhire
> cumadilahır “hicrî takvimde altıncı ay, cemâziyel âhir”, cumâd-elevvel
> cumadilovval “hicrî takvimde beşinci ay, cemâziyel evvel”, curûhât
> cerhet “irin, cerahat”, dînâr > dinar “İran ve Yugoslavya’nın para birimi”,
elmâs > almaz “elmas”, emânet > amanat “emanet”, fesâd > piisat5 “pıskı-
pesaat ikilemesinde; bozgunculuk, fesat çıkarma, arabozuculuk”, ferâset >
parasaat “anlayış, düşünce, fehim, ferâset”, helvâ > halva, hâsî’ > hası “tembel;
alçak; pis, pasaklı”, hâzik > hazık “hazık-tebiip ikilemesinde; tecrübeli,
usta doktor”, hesâbât > hasaabat “hesap verme; rapor”, henâ’ > hıına “kına”,
inşâ-Allah > enşallaa “inşallah”, munâcât > mınaacat, nakkâre > nağara II
“tef”, sevâd > sovat “okuma yazma, tahsil, öğrenim”, sâlihât > salııkat “görgü,
edep, terbiye”, şevvâl > şavval “Şevval ayı”, talâk > talak “boşanma, nikâhın
sona ermesi”, tinâb > tanap “halat, ip, urgan”, dâ’ire > dayra “tef”, matbu‘ât
> metbuuğat “matbuat”.
Bu örneklerden inşâ-Allah > enşallaa kelimesinin ikinci hecesinde sebebini
bilemediğimiz bir kısalma olurken son hecesinde bunun tam tersine
“h” sesinin düşmesinden kaynaklanan bir uzama olmaktadır. dâ’ire > dayra,
matbu‘ât > metbuuğat örneklerinde ise “ayın”ın “ğ”, “hemze”nin de “y” sesine
dönüşmesi nedeniyle ilerleyen safhada bir kısalma olmuştur. Diğer örneklerdeki
kısalmanın sebebini ise bilemiyoruz.
5 Bu kelimenin “pesaat” şekli de var.
126 Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
Türkmen Türkçesindeki Arapça Alıntı Kelimelerde Görülen Ünlü Uzama ve Kısalmaları
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 127
2- â > ä: İki Arapça alıntı kelimede ise, hem kısalma hem de incelme göze
çarpmaktadır. Bunlardaki kısalmanın sebebi belli değildir: bedâhet > bedähet
“çok büyük, ulu”, misvâk > mesväk “misvak”.
3- â > e: Bazı kelimelerde uzun “a” ünlüsünün kısalıp incelerek “e”ye
döndüğü görülmektedir: âciz > eciiz “aciz, güçsüz, çaresiz”, bârek-Allah >
berekellaa “ ‘aferin, çok güzel, bravo’ anlamında birinin başarısını övmek
için söylenilen söz”, devât > dövet “mürekkep şişesi, hokka”, fâ’ide > peydaa
“fayda; kâr, kazanç”, mucâvir > mücevür “türbe bekçisi”, sâ’îs > seyis “seyis,
at bakıcısı; uşak”, tiryâk > tiryek “keyif verici bir madde, afyon”.
Bunlardan bârek-Allah > berekellaa örneğindeki â > e değişmesinin sebebi
gerileyici benzeşme yoluyla gerçekleşen kalınlık-incelik uyumu olabilir.
sâ’îs > seyis örneğinde ise, belki (’) -hemze- > “y” dönüşümü sonrasında bir
daralma olmuş olabilir. Çünkü “y” sesi inceltici ve daraltıcı bir sestir. Ancak
devât > dövet, envâr > enver ve mucâvir > mücevür örneklerinde kısalmanın
yuvarlaklaştırıcı özelliğe sahip “v” dudak ünsüzünün yanında gerçekleşmiş
olması ilginçtir. Çünkü bilindiği kadarıyla “v”nin kısaltıcı ve daraltıcı bir etkisi
yoktur. Diğer kelimelerdeki kısalmanın sebebi ise belli değildir.
fâ’ide > peydaa örneğinde ise iki ünlü arasında türeyen y sesi, vurgunun
sona kaymasına, “i” ünlüsünün düşmesine sebep olmuş böylece ilk hecedeki
uzunluk da yok olmuştur. Kanaatimizce Türkçenin ses yapısı bu tür örneklerde
daha etkili olmuştur (Zülfikar 1996: 1086).
4- î > ı: Arapça aslında uzun olan bazı kelimelerin sonundaki “i”lerin
Türkmencede kısalıp kalınlaşarak “ı” olduğu görülmektedir: hâsî’ > hası “tembel;
alçak; pis, pasaklı”, hevâ‘î > hovaayı “değersiz, boş, sonuçsuz, anlamsız,
yalan”, ictimâ‘î > içdimaağı “sosyal, toplumsal”, ma‘nâ6 > maanı “mana; dü-
şünce; yarar”, rubâ‘î > rubaayı “dörtlüklerle kurulan bir nazım şekli, rubaî”,
ta‘yîn > taayın “hazır, hazır olma”, tenkîdî > tankııdı “tenkidî, eleştirel”, tabî‘î
> tebiiğı “tabiî, doğal”, vahşî > vağşı “vahşî, yırtıcı; zalim, vicdansız”, ya‘nî
> yağnı “yani, demek ki”.
ta‘yîn > taayın kelimesi hariç yukarıdaki örneklerin tamamında kelime
sonlarındaki “nispet i”leri kısalmakta ve kalınlaşmaktadır. Bu, Arapçadan
alınma kelimelerin Türkmenlerce okunuş şeklinden yani imladan kaynaklanıyor
olabilir.
Türkiye’de bu konu üzerine çalışma yapmış Hamza Zülfikar da bunun
imla kaynaklı olduğunu söylemektedir: “Uzun hecelerin kısa telaffuz edilmeye
başlanmasıyla ilgili örneklere dayalı bir tarih belirlemek zordur. Bunun için
özel bir araştırma yapmak gerekir. Ancak yeni harflerin bunda etkili olduğu
söylenebilir. … Günümüzde özellikle gençler arasında uzun heceleri kısa oku-
6 Bu kelime Arapçada iki biçimde yazılır: ma‘nî = ma‘nâ.
Yakup SARIKAYA
Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı 127
ma eğilimi belli bir tarihe bağlı olmamakla birlikte bir süreç içinde oluşabilmektedir”
(Zülfikar 1996: 1087).
5- î > i: Bazı Arapça alıntı kelimelerde uzun “i”ler kısalmıştır: dînâr >
dinar “İran ve Yugoslavya’nın para birimi”, dunyevî > dünyevi “dünya ile ilgili,
ahiretle ilgili değil”, ehlî > ähli “topluluk, cemaat; bütün, hepsi, tamamı”,
kursî > kürsi “sandalye; koltuk”, müdâmî > müdiimi “ebedî, sonsuz, ezelî”,
muşterî > müşderi “satın alan, alıcı; Müşteri yıldızı, Jüpiter”, sunnî > sünni
“sünnîlik mezhebi”, ta‘lîm > täälim “eğitim, talim, terbiye”, tiryâkî > tiryeki
“tiryek çeken, içen kimse, tiryâki”, re’îs > reyis “reis, başkan”, tûbî7
> tuubi
“Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir
ağaç”, zencî > zeññi “zenci”.
Bu kısalma, dînâr > dinar, kursî > kürsi, muşterî > müşderi, ta‘lîm >
täälim ve re’îs > reyis örnekleri hariç, kelime sonundaki nispet i’sinin “i”
olması şeklinde gerçekleşmektedir. Bir önceki değişme türünde de görüldüğü
gibi bu ünlü kısalmasının sebebi de imla kaynaklıdır.
ta‘lîm > täälim ve re’îs > reyis örneklerinde kısalma kapalı olan ikinci
hecede, dînâr > dinar örneğinde ise her iki hecede görülmektedir.
6- û > ı: Birkaç kelimelerin ikinci hecesindeki uzun “u” ünlüsü önce kı-
salmış, sonra da düzleşerek “ı” olmuştur: nâmûs > naamıs, sâbûn > saabın
“sabun”, tambura”, tunbûre > tamdıra “tambur, tambura”, tâbût > taabıt “tabut”.
Bu örneklerde görülen kısalmanın sebebi düzlük-yuvarlaklık uyumu olabilir.
Örnek kelimelerin ilk hecelerindeki “a” ünlüleri kendilerinden sonra gelen
“u”ları düzleştirip düzlük uyumuna uydurmuştur.
7- û > u: Üç alıntı kelimede ise kısalma görülmektedir. Bu kısalmaların
sebebi belli değildir: hurtûm > hortum, şâkûl > şuğul “şakul, çekül”, tûmâr >
tumar “muska; dürülmüş kağıt; kadınların taktıkları bir süs”.
Bazı ünlü kısalması türlerinin ise yalnız bir örneği bulunmaktadır. Bu
kelimelerdeki kısalmaların sebebi de belli değildir:
- â > u: şâkûl > şuğul “şakul, çekül”.
- î > a: zahîre > zağara “ekmeğin bir türü”.
- û > ü: hucûm > hücüm “saldırı, hücum, akın”.
Sonuç olarak, yukarıdaki örneklerden de görüleceği gibi, Türkmen Türk-
çesindeki Arapça alıntı kelimelerde, ses düşmeleri ve değişmeleri başta olmak
üzere bazı ses olayları görülmektedir. Dolayısıyla alıntı kelimelerin ünlülerinde
de Arapça asıllarına göre bazı uzama ve kısalmalar meydana gelmiştir.
7 Bu kelime Arapçada iki biçimde yazılır: tûbî = tûbâ.
128 Türk Dünyası Dil ve Edebiyatı Dergisi 21. Sayı
Türkmen Türkçesindeki Arapça Alıntı Kelimelerde Görülen Ünlü Uzama ve Kısalmaları
Alıntı kelimelerdeki bu uzunluklar asli (birincil) olmayıp tali (ikincil, dolaylı,
telafi) ünlü uzunluğudur. Çünkü birincil olma özelliği yalnız Türkmence
(Türkçe) kökenli kelimelere mahsustur. Ünlü uzama ve kısalmalarının çoğunun,
alıntı kelimeler daha çok kültür kelimeleri olduğu için, bunların yazı dili
vasıtasıyla dile geçişi sırasında yapılan bir tercihten (okuma veya telaffuzdan)
kaynaklandığını düşünüyoruz. Alıntı kelimelerde görülen ünlü değişmeleri,
bu lehçedeki millîleştirme (yerlileştirme) etkisinin ne kadar güçlü ve yaygın
olduğunun da bir kanıtıdır.
Kaynakça
ALTIKULAÇ, Tayyar-Demirhan ÜNLÜ-Şevki ÖZKAN (1987), Kur’an Okumaya
Giriş, Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.
BASKAKOV, N. A. vd. (1968), Türkmençe-Rusça Sözlük, Türkmenistan SSR
Ilımlar Akademiyası, Mağtımğulı Adındakı Dil ve Edebiyat İnstitutı, Moskva:
Sovetskaya İnstitutı Neşiryatı.
DEVELLİOĞLU, Ferit (1997), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, 17. Baskı,
Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları.
ERCİLASUN, Ahmet B. vd. (1991), Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü-I
(Kılavuz Kitap), Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
HAMZAYEV, M. Ya vd. (1962), Türkmen Diliniñ Sözlüği, Aşğabat: Türmenistan
SSR Ilımlar Akademiyasınıñ Neşiryatı.
İŞLER, Emrullah (1997), “Ülkemizde Arapçanın Telaffuzunda Yapılan Yanlışlar
ve Kur’an Ayetlerinde Meydana Getirdiği Anlam Kaymaları (I)”, Gazi Üniversitesi
Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 17, Sayı 1, s. 5-18.
KARA, Mehmet (1998), Türkmen Türkçesi ve Türkmen Edebiyatı Üzerine Araş-
tırmalar, Ankara: Akçağ Yayınları.
______________ (2004), Ayrı Düşmüş Kelimeler, Ankara: Çağlar Yayınları.
KORKMAZ, Zeynep (2003), Tükiye Türkçesinin Grameri (Şekil Bilgisi), Ankara:
TDK Yayınları.
MEREDOV, A - S. AHALLI (1988), Türkmen Klassıkı Edebiyatınıñ Sözlüği, Aş-
ğabat: Türkmenistan Neşiryatı.
SARIKAYA, Yakup (1999), Türkmen Türkçesinde Arapça Kelimeler (Ses BilgisiAnlam
Bilgisi-Sözlük), Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi.
TEKİN, T. vd. (1995), Türkmence-Türçe Sözlük, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi,
18, Ankara: Simurg Yayınları.
TOPARLI, Recep (1996), “Türkçemizdeki Galat Sözler”, Türk Dili-Terim Özel
Sayısı, 540: 607-618.
ZÜLFİKAR, Hamza (1995), “Doğu Kökenli Kelimelerin Son Hecelerindeki
Uzun Ünlülerin Kısalması”, Türk Dili, 521: 435-448.
_________________ (1996), “Doğu Kökenli Kelimelerin İlk Hecesindeki Ünlülerin
Kısalması”, Türk Dili, 532: 1083-1094.

Konular