MOLLA HALÎL el-İS'İRDÎ’NİN “RİSÂLETUN FÎ İLMİ’T-TECVÎD” ADLI ESERİ

Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
153
Dicle Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
ÖZET
Bu eser Molla Halîl el-İs'irdî tarafından yazılmış olup şimdiye kadar ona ait böyle bir eserin
olduğundan kimse haberdar değildir. Zira onunla ilgili çalışma yapanlar bundan hiç
bahsetmemişlerdir. Söz konusu eser tecvîd ilmi ile ilgili manzûm Kürtçe bir eserdir. Fasîh bir dille
hemen hemen tecvîdin bütün konularından bahsetmiştir. Tecvîd açısından zorunlu tüm bilgileri
kapsadığından okuyucu için yeterli ve faydalı bir eser vasfına sahiptir.
Anahtar Kelimeler: Molla Halil, Tecvid, el-İs'irdî
ABSTRACT
This book was written by Molla Khalîl el-İs'irdî. It hasn't been known as a book of him until today.
Because no one of researhers on Molla Khalil has mentioned it. İt was written in Kurdish as a rhtyme
about Tajvid. All subjects of Tajvid have been explained in a fluently language. It is sufficient for
readers because it includes all subjects of Tajvid.
Key words: Molla Khalil, Tajvîd, al-Siirdî
GİRİŞ:
Müslümanlar başlangıçtan günümüze kadar Kur’ân-ı Kerîm’in hem doğru
anlaşılmasına hem doğru bir şekilde okunmasına büyük önem vermişlerdir. Onlar
Kur’ân’ın doğru anlaşılması maksadıyla başta Arap dili ve onunla ilgili ilimler olmak üzere
diğer birçok ilim dallarıyla ilgilenmişlerdir. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerinde de bu maksatla medreselerde Arap dili ve onunla ilgili ilimlere çok önem
verilmiş olup binlerce insan, yıllarını hatta bütün hayatını bu uğurda harcamıştır. Bu
bölgelerde günümüze kadar devam eden medreselerde Kur’ân-ı Kerîm’in doğru okunması
ile ilgili kıraat ve tecvîd ilimlerine Arapça’ya ve diğer ilimlere nazaran çok az önem
verilmiştir. Bununla birlikte hem Doğu hem de Güneydoğu’daki medreselerde Kur’ân’ın
tecvîdli okunmasını mühim görüp sürekli tecvîd kurallarına riayet eden ve onunla ilgili
eser yazan âlimlerin olduğunu da görmekteyiz. Bu alanda eser verenlerden biri de Molla
Halîl el-İs'irdî’dir. Molla Halil, tecvîdle ilgili iki eser telif etmiştir. Onun kendi eserine
yazdığı şerhi de sayarsak tecvîdle ilgili yazdığı eserlerin sayısı üç olmaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Molla Halîl el-İs'irdî dışında tecvîtle ilgili
eser yazmış bazı âlimlerin isimleri ve eserleri aşağıda zikredilmektedir.
1-Seyda-yı Licî’nin Tecvîdi: Bu eser matbû olmadığından kimse tarafından
bilinmemektedir.
2-Tecvîda Mele Mahmudê Mermerî: Bu, Kürtçe yazılmış küçük manzûm bir
eserdir. Matbu değildir.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
154
3- Zubdetu’t-tecvîd li’t-tâlibi’l-mustefîd: Bu ise, Şeyh Abdurrahman eş-Şâvirî
tarafından Kürtçe olarak kaleme alınmış olup mahtûttur.
4- Risale fi’t-telaffuz bi’d-dâdı ve’t-tâî, Şeyh Mahmûd Zokaydî tarafından
yazılmış olup mahtûttur. Bu eser Arapça yazılmış mensûr küçük bir risaledir.
5-Tecvîdu'l-Kur'âni’l-Kerîm, Kürtçe manzûm bir eser olup yazarı bilinmemektedir
ve matbu değildir.
6-Tecvîdu’l-Kur’ân, Doğubeyazitli Halife Yusuf tarafından nesir olarak yazılmış
Kürtçe küçük bir risaledir. Bu eserin iki baskısı yapılmıştır. Birinci baskısı yazarın
“İrşâdu’l-‘ibâd” adlı eseri ile birlikte, ikincisinde ise, yazarın “akîdetu’l-îmân” adlı eseri
ile birlikte basılmıştır.
7-Risâle fi’d-dâdi. Şeyh Mehdî tarafından Arapça olarak yazılmış küçük bir
risaleden ibaret olan bu eser matbudur.
MOLLA HALİL es-SİİRDÎ’NİN “RİSÂLE FÎ İLMİ’T-TECVÎD” ADLI
ESERİ
A) Genel Bilgi
Eserin ismi
“Tecvîd ilmiyle ilgili bir risale” رسالة فِي عِلْمِ التّجوِیدِ Eserin başında isim olarak
şeklinde bir ifade yazılmaktadır. Eserde isim olarak bundan başka herhangi bir tabir
görülmemektedir. Bu nedenle biz de yukarıdaki ifadenin, bu eserin ismi olduğu
düşüncesindeyiz.
Bu eserin elimizdeki nüshasının hem başında hem de sonunda açık bir şekilde onun
Molla Halîl el-İs'irdî’ye ait olduğu yazılmaktadır. Risalenin elimizdeki nüshasını istinsah
تألیف الجدّ الأكبر الملا خلیل قدس سره eden kişi müellifin torunlarından olduğundan, kapağında
“Büyük dede Molla Halîl'in -Allah onun sırrını kutsasın- eseri”, sonunda ise, المنظومة تمت
En yüce dede Hizanlı Siirtli” الكردیة في علم التجوید للجد الأكرم خلیل أفندي العمري الخیزاني الإسعردي
‘Umerî Halîl Efendi’ye ait İlmu’t-tecvîd adlı Kürtçe manzume tamamlanmış oldu”
şeklinde bir ifade kullanmıştır.
Genelde Molla Halîl’in yirmi altı dolayında eserinden bahsedilmektedir.1 Ancak
kimse elimizdeki bu eserin ona aidiyetinden söz etmemiştir. Bu risâle ile Molla Halîl’in
kitaplarının sayısı yirmi yedi oluyor.
Biz bu eseri, yazarın torunlarından olan Seyda Mele Numan’ın yanında diğer birkaç
risale ile birlikte mahtût olarak bulduk.2 Muhtemelen şu an bu eserin başka bir nüshası

1 Ömer Pakiş, Molla Halîl el-İs'irdî ve Tefsîrdeki Metodu, (Basılmamış Yüksek Lisans tezi), Marmara Üniv.
SBE, İstanbul-1996, s.16-18.
2 Torunundan temin ettiğimiz bu eseri diğer bazı mahtût eserler ile birlikte bilgisayar ortamına aldık ve
Şarkiyat Araştırmaları Derneği’nin arşivinde muhafaza etmekteyiz. Bu eserin kendisinde bulunduğu
risaleler mecmûasında aşağıdaki risaleler bulunmaktadır. 1-Risale fi’t-telaffuz bi’d-dâdı ve’t-tâî, Bu eser
Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî tarafından yazılmış olup “dâd” harfinin mahreci hakkında Arapça yazılmış
küçük bir risaledir. 2-İzâletu’ş-Şubhe fi’t-tezkiyeti’l-luhûm bu eser de aynı yazara ait olup Arapça
yazılmış küçük bir risaledir. Bir doktorun domuz etinin helal olması ile ilgili sözlerini çürütmek
maksadıyla kaleme alınmıştır. 3-Muhtasarun min fetâva İbn-i teymiyye bu risale altı sayfa olup
İbnTeymiyye’nin bazı fetvalarının özetidir. Şeyh Mahmûd Zokaydî tarafından özetlenmiştir. 4-Risâletun fî
ilmi’l-‘arûz bu eser de Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî’ye ait olup şiir vezni hakkındadır. 5-Risâle fi’l-ferâiz bu
eser Şafi‘î fıkhından olan “el-Enwâr” adlı eserden Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî tarafından özetlenmiş
ferâizle ilgili bir fıkıh kitabıdır. 6-Muhtasarun min edebi’d-dînî v’d-dunyâ bu eser el-Mâverdî’nin
“Edebu’d-dîn ve’d-dunyâ” adlı eserinin özeti olup Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî tarafından yazılmıştır.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
155
bulunmamaktadır. Zira daha önce ifade ettiğimiz gibi, Molla Halil hakkında bilgi verenler
onun böyle bir eserinden hiç bahsetmemişler.
Manzûm olan bu mahtût eser, on beş sayfa olup kenarlarında Arapça bazı haşiyeler
bulunmaktadır. Bu haşiyelerin bir kısmı onun torunlarından olan Şeyh Mahmûd
Zokaydî’ye aittir. Zira onu istinsah eden, haşiyelerin altına zaman zaman الشیخ الماجد للوالد
ُسرُّه قدِّس محمود “Şerefli baba Şeyh Mahmûd’a –Allah sırrını kutsasın-aittir” gibi ifadeler
yazmıştır. Bu ifadeden iki husus anlaşılıyor: Birincisi bu eserdeki haşiyelerin önemli bir
kısmının Molla Halîl’in torunlarından olan Şeyh Mahmûd ez-Zokaydî tarafından yazılmış
olmasıdır. İkincisi ise, elimizdeki nüshanın ve ondaki bir kısım haşiyelerin Şeyh Mahmûd
ez-Zokaydî’nin oğullarından birisi tarafından yazılmış olması ve daha önce bu eserin başka
bir nüshasının bulunmuş olmasıdır. Ancak bizim araştırmalarımıza göre, o eski nüsha şu an
mevcut değildir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi bu esere haşiye yazmış diğer şahıs ise, Molla Halîl’in
torunlarından olan Şeyh Mahmûd Zokaydî’nin oğlu Şeyh Cüneyd’dir. Zira bazı haşiyelerin
sonunda مѧѧن دѧѧѧѧѧجنی ھѧѧѧѧѧق “Cünyed onu süsledi”, دѧѧѧѧѧѧѧجنی زینѧѧѧѧѧѧѧالح ھѧѧѧѧѧѧѧنمق “Mahzûn Cüneyd onu
süsledi” ifadeleri bulunmaktadır.3 Bu tür ifadelerden anlaşılıyor ki bu eserdeki haşiyelerin
bir kısmı Şeyh Cüneyd’e aittir. Bu eseri istinsah eden de Şeyh Cüneyd’dir. Zira aşağıdaki
ifadede açık bir şekilde bu eserin Şeyh Cüneyd tarafından yazıldığı belirtilmektedir. تمت
Bu المنظومة الكردیة في علم التجوید للجد الأكرم خلیل أفندي العمري الخیزاني الإسعردي على یَدِ جُنَید رحمھ االله
risaledeki azı haşiyelerin sonundaالحزین الكاتب “Mahzûn katib”, المذنب الكاتب “Günahkar
katib” vb. ifadeler kullanılmıştır. Onlardan maksat Şeyh Cüneyd olduğu kanaatindeyiz.
“el-Kâtib” “nüshayı istinsah eden” demektir. “el-Hazîn” ise, istinsah edenin kim olduğunu
ifade ediyor. Daha önce de belirttiğimiz gibi Şeyh Cüneyt bu lakabı kendisi için
kullanmıştır.
Bu risalenin iki üç sayfası hariç diğer tüm sayfaların her birinde on yedi satır
mevcuttur. Molla Halîl, bütün tecvîd konularını aynı başlık altında işlemiştir. Yani tecvîd
konuları ayrı başlıklar altında işlenmemiştir. Ancak muhtemelen istinsah eden tarafından
bâbu’l-izhâr, bâbu’l-iklâb, bâbu’l-ihfâ, bâbu’l-med vb. başlıklar kullanılmıştır.
Bu risale ile birlikte Molla Halîl’in tecvîdle ilgili en az iki eser daha yazdığı
görülmektedir. Birisi elimizdeki bu eserdir. Dili Kürtçedir. Diğeri ise, “Diyâu kalbi’l-‘arûf
fi’t-tecvîdi ve’r-resmi ve ferşi’l-hurûf” adlı eseridir. Ömer Atalay’ın “Siirt Tarihi” adlı
eserinde anlattığına göre, bahsedilen kitap beş yüz beyittir.4 Bundan anlaşılıyor ki Ömer
Atalay’ın bahsettiği tecvîd kitabı elimizdeki tecvîd kitabından farklı bir kitaptır.
Muhtemelen dili de Arapçadır. Zira Molla Halîl de birçok hoca gibi eserlerin çoğunu
Arapça olarak yazmıştır. Ayrıca incelediğimiz nüshanın bazı yerlerinde “müellifin Arapça
manzûm tecvîdi” ve “Arapça şerhi” gibi ifadelerin kullanılmış olması5
ile bu esere haşiye
yazan şahsın bazı yerlerde “bu sözü, Arapça manzûm tecvîdinde böyle söylemiştir”
şeklinde bir cümle kullanmasından da Ömer Atalay’ın bahsettiği tecvîdinin Arapça olduğu
ve Kürtçe manzûm tecvîdindeki bazı beyitlerin, Arapça manzûm tecvîtten tercüme edildiği
anlaşılmaktadır. Nitekim Molla Halîl “Nehcu’l-Enâm” adlı esrin yazarken de, önce onu
Arapça yazmış daha sonra Kürtçe’ye çevirmiştir. Ancak Arapça manzûm tecvîdin
bütünüyle Kürtçe’ye tercüme edildiği kanaatinde değiliz. Zira daha önce de belirttiğimiz
gibi, Arapça yazılmış tecvîdin 500 beyit olduğundan bahsedilmektedir. Kürtçe yazılmış
tecvîd ise, ancak iki yüz kırk dört beyittir.

3 Molla Halîl el-İs'irdî, Risaletun fi ilmi’t-tecvîd, s. 2,3, 4.
4 Ömer Atalay, Siirt Tarihi, İstanbul 1946, s.113.
5 Molla Halîl el-İs'irdî, Risaletun fi ilmi’t-tecvîd, s. 1.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
156
Bu eser on beş sayfadan meydana gelmiş olup iki yüz kırk dört beyitten ibarettir. Dili
Kürtçe olan bu risale, Kürtler ve onların çocuklarının Kur’ân-ı Kerîm’i tecvîd kurallarına
göre, okumaları için, fasîh bir Kürtçe ile manzûm olarak yazılmıştır.
Risale bütün Müslümanların Kur’ân tecvîdini öğrenmelerinin farz-ı ayn olduğunu,
Kur’ân’ın tecvîdle nazil olduğunu ve tecvîdin öncelikle harflerin haklarını eda etmek
olduğunu belirten aşağıdaki beyitlerle başlamaktadır.
Bizanin bira cumle hun ehlê dîn
Ku tecvîda Kur’ânê farde bi ta‘ayîn
Çi ku ew bi tecvîdê nazil buye
Ji ba xaliqê mine û meşhur buye
Ewe tecvîda wî tu hîmmet bikî
Huquqê di hurûfân rî‘ayet bi kî
Risalenin sonunda ise aşağıdaki beyitler bulunmaktadır.
Welê kîn ji tecwîdê ew besîn
Beyan bune herçî gelek lazimin
Bi cih ewan hemîyan tu dabt bike
Bi bêje îlâhî bi kelamê xwu ke
Gunah di cumleyan avfû ke
Me û da û babê di me mu’mînan
Bi ke xatirê wî xudan her du wan
Di her waqtê da sed salat û selam
Li wî bin ku da‘vet bi wî kir temam
Bu beyitlerde tecvîd için anlattıklarının yeterli olduğunu ve onların düzgün bir
şekilde öğrenilmesinin gerekli olduğun ifade edildikten sonra Allah’ın affı istenmekte ve
Peygamberimize salat ve selam getirilmektedir.
Bu eserde altı beyit hariç diğer bütün beyitler Molla Halîl tarafından söylenmiştir.
Zira bu tecvîdin kenarlarında yazılmış haşiyede aşağıdaki ibare bulunmaktadır.
قولھ بزان بده طرزان إلخ لمّا طَالعھ الوالد قدّس سرّه وطالع علیھ التجوید المنظوم للمؤلف نور االله مرقده مع
شرحھ لھ ایضا ورأى فیھ نوع نقص ونظم بدلھ إلى قولھ یكي وان رحمت
“Baba (Şeyh Mahmûd Zokaydî)-Allah sırrını kutsasın- onu (incelediğimiz eser)
mütalaa edince ve onunla birlikte müellifin-Allah kabrini nurlandırsın- Arapça manzûm
tecvîdini şerhi ile birlikte mütalaa edince ve onda bir nevi eksiklik olduğunu tespit edince,
“Bizane bi deh Tarzan” sözünden “Yekî wan rahmet” sözüne kadar ki beyitleri nazmetti.”6
Yukarıdaki bahsedilen beyitler tam olarak altı beyittir. İşte bu altı beytin Molla Halîl’e ait
olmadığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
B) Metodu ve dili
Molla Halîl, konular hakkında bilgi verirken kullandığı her cümlenin ve her
kelimenin anlamlı olması birlikte dile kolay gelmesine ve kulağa zevk vermesine önem

6 Molla Halîl el-İs'irdî, a.g.e. , s.10
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
157
vermiştir. Bu nedenle çok az bir ifadeyle birçok kuralı zikretmiştir. Misaller ve tecvîd
kavramları çıkarıldığında, kullanılan kelimelerin çoğunun bilinen Kürtçe kelimelerden
meydana geldiği görülmektedir. Bundan da anlaşılıyor ki bu eserin hedef okuyucusu
halktır.
Molla Halîl, harflerin mahreçleri, sıfatları, Kur’ân’daki bazı kelimelerin okunuşu ve
vakf durumları hariç diğer tecvîd konularını genelde birkaç beyitle açıklamıştır. Çoğu
zaman anlattığı tecvîd kaidesi ile birlikte bir misal de zikretmiştir. Konunun detayına
girmeden hem konu anlatılmış hem de konu ile ilgili bir misal de verilmiştir. Misal
verirken bazen sadece ilgili ayetten birkaç kelimeyi zikretmiş bazen de, onunla birlikte
sure ismini de zikretmiştir. Misal vermeden bir kaideden bahsetmiş olması çok nadirdir.
C) Muhteva
“Risâletun fî ‘ilmi’t-tecvîd” adlı bu eserde hemen hemen tecvîdin bütün konuları
mevcuttur. Hatta onda açıklanmış bazı konulara diğer tecvîd kitaplarında değinilmemiştir.
Örneğin, bazı kelime ve harflerin yazılışı diğer birçok tecvîd eserinde mevcut değildir.
“Risâletun fî ‘ilmu’t-tecvîd” adlı eserin içeriği ana başlıklarıyla şu şekildedir:
1-Tecvîd Hakkında Bilgi
Molla Halil, öncelikle Kur'ân'ın tecvîdle okunmasının kesin bir şekilde farz
olduğunu belirtmektedir. Gerekçe olarak, Kur’ân’ın Allah tarafından tecvîdle indirilmiş
olmasını göstermektedir. Bu sebeple de harflerin mahreçlerine riayet etmenin gerekli
olduğunu ifade etmektedir. Kur’ân okuyanın bütün gayretini sarf ederek Kur’ân-ı iyi
okuyanlara tabi olmasının gerekli olduğunu ve harflerin mahreçlerine riayet edilmeyen bir
kıraatın sahibine lanet ettiğini söylemektedir. Tecvît kurallarına riayet edilen bir okumanın
kişi için kabirde arkadaş, kıyamette nûr ve anne-babası için de rahmete vesile olacağını ve
Allah'a yakınlaştıracağını belirtmektedir. O, bu söylediklerimizin bir kısmını aşağıdaki
beyitlerle dile getirmektedir. 7
Bizanin bira hun cumle ehlê dîn
Ku tecvîda Kur’ânê farde bi ta‘ayîn
Çi ku ew bi tecvîdê nazil buye
Ji ba xaliqê mine û meşhur buye
Ewe tecvîda wî tu hîmmet bikî
Huquqê di hurûfân rî‘ayet bikî
Heçî qar ê ku rî‘ayet ne ke
Li wî xwendina wî jî la‘net dike
Cefaê bide def û ezmanê xwu
Ku xaric kî her herfe kî li terzê xwu
Werenk tabi‘ê qarîyan jî bibe
Bi ta‘lîm dana ewan razî be
2-Harflerin mahreç ve sıfatları

7
el-İs'irdî, Risaletun fi ilmi’t-tecvîd, s. 1.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
158
Molla Halîl, tecvîdin hükmü ile ilgili verdiği bu bilgiden sonra aşağıdaki
beyitle harflerin mahreci konusuna geçiş yapmaktadır.
Bizane hurufê di wî bîst û nehin
Mexarîc ji bo wan hem hifdehin
Yukarıdaki beyitte Kur’ân’da kullanılan harflerin yirmi dokuz olduğunu ve
mahreçlerinin de on yedi olduğu ifade edilmektedir. Ondan sonra gelen beyitlerde ise,
hangi harfin mahrecinin ne olduğu izah edilmektedir. İlk başta aşağıdaki beyitlerle med
harflerinin ve halk harflerinin mahreçleri açıklanmaktadır. Daha sonra bütün harflerin
mahreçleri teker teker belirtilmektedir.8
Hewayê deve mexreca harfê med
Ku waw û elîf yain ey ze’l-emed
Ji ‘elayê helqêne hemze û ha
Werenge ji nîf hîndîn ‘eyn û ha
Molla Halil, harflerin mahreçleri bahsini tamamladıktan sonra sıfatlarını aşağıdaki
beyit9
ile açıklamaktadır.
Sifat cehr û raxw û istifalin bizan
We simtu infîtahin di gel diddê wan
Bu beyitte harflerin cehr, rahv, istifal, simt, infitah vb. sıfatlarının bulunduğu
belirtildikten sonra tefhîm, isti‘lâ, tarkîk, hems vb. birçok sıfattan ve “lâm” ve “râ” gibi
bazı harflerin okunuş şekilleri ile ilgili şartlardan bahsedilmekte ve aşağıdaki beyitle
onlar10 üç kısma ayrılıp hangi sıfatın hangi kısma girdiğini açıklanmaktadır.
Sifatê me gotî hinek qaîmin
Hinek jê da‘îfin hinek mulaîmin
Bu beyitte sıfatlardan bir kısmının kuvvetli, bir kısmının zayıf, bir kısmının ise, orta
olduğu ifade edilmektedir.
3-Genelde tecvît ilminden sayılan konular
Molla Halîl, harflerin mahreçlerinden sonra tecvîdin en çok bilinen konularından
bahsetmektedir. Aşağıda isimleri zikredilen konular Molla Halîl’in en fazla üzerinde
durduğu konulardır.
a) İdğam
Tu sakinê mîsleyn û cinseyn bira
Dexim ke di oldaşê da eşkera
Yukarıdaki beyitte11 misleyn ve cinseyn idğamlarında sakîn harflerinin,
benzerlerinde idğam olduğu ifade edilmektedir. Daha sonra tecvîd kitaplarında fazla
rastlayamadığımız ve birbirinde idğâm olunmayan bazı harflerden bahsedilmektedir.
Ne idxam ke lâmê di nûnu di tâ

8
el-İs'irdî, a.g.e., s. 1.
9
el-İs'irdî, a.g.e., s. 2.
10 el-İs'irdî, a.g.e., s. 4.
11 el-İs'irdî, a.g.e., s. 5.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
159
Ne ‘aynê di qaf û ne hâê di ha
Yukarıdaki beyitte “lâm” harfinin “nûn” ve “ta” harflerinde ve “hâ” harfinin ise,
“he” harfinde idğam edilmediğini söyledikten sonra buna benzer birçok harften
bahsedilmektedir.
b) Kamerî-şemsî harfler
Kamerî ve şemsî harfler hakkında aşağıdaki iki beyitle12 çok kısa ve öz bir bilgi
verilmiştir.
Mudam lama te‘rîfê idxam bike
Di xayrê xef ‘eqîmeh îbxî heccek
Qemerîyye ne ev çi ku lam di wan
Dexim na bi şemsiyye ne xayrê wan
c) İzhâr
İzhar hakkında iki beyitlik kısa ve yeteri bilgi verilmektedir.13
Tu nûn û tenvîn îzhar bike
Li nik harfê halqê, idxam bike
Li nik yermelûn bi xunne welê
Bi xayrê lam û râê we dexmê medê
Yukarıdaki beyitlerde tenvîn ve sakin nûndan sonra boğaz harflerinin izhar edilmesi
istenmektedir. یرملون harflerinden önce ise, tenvîn veya sâkin nûnun idğam edilmesi
gerektiği ifade edilmektedir.
c) İklâb
Di heçî mîslê Sinwan û dunya hene
Li nik baê qelb ke bi mîma bi xunne
İklâbı sadece yukarıdaki beyitle açıklamıştır. Bu beyitte tenvîn veya sakin nûnun
isimleri zikredilmemiş onun yerine یاْدن وانْصن kelimeleri misal olarak verilmiştir.14 Zira
onlarda sâkin nûn mevcuttur.
d) İhfâ
Tu ixfa ke bi xunne li nik ma‘edan
Li nik qaf û kafan kebîre bi zan
Yukarıdaki beyitlerde ğunne ile ihfanın yapılmasının gerekli oluğu söylenmektedir.15
Ancak ihfa harflerinden bahsedilmemektedir.
e) Medler
Bizane ku sê qismê meddê hene

12 el-İs'irdî, a.g.e., s. 6.
13 el-İs'irdî, a.g.e., s. 7.
14 el-İs'irdî, a.g.e., s. 7.
15 el-İs'irdî, a.g.e., s. 7.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
160
Ku wacib û lazim û caîz ne
Ewe medda wacîb ku waqi‘ bibit
Di ber hemzê lakîn di yêk lefz bit
Molla Halîl, medlerin üç çeşit olduğunu belirttikten sonra vacîb medden başlayarak
her birini teker teker açıklamaktadır.
4- Vakıf
Aşağıdaki beyitlerle vakıf konusuna başlanmaktadır. Önce vakf etmenin hükmünden
daha sonra, yapılış şekillerinden ve çeşitlerinden bahsedilmektedir.16
Ku tecvîda harfan te zanî bicî
Bi bal nev‘ê vaqfê bibeh muteccîh
Ku tam û kafî hesen her sêne
Bizane tu qenc ew li kî cîhne
Yukarıdaki beyitlerde iyi olarak kabul edilen vakfın hasan, kâfî ve tâm olmak üzere
üç ayrıldığı ifade edilmektedir.
5-Hat
Tu guhdêre resma xetê ey bira
Ji bot e bibêjim hinek aşkera
Birçok tecvîd kitabında kelimelerin yazılışından bahsedilmemesine rağmen Molla
Halîl el-İs'irdî eserinde bu konu üzerinde de durmuştur. Ancak burada kelimelerin sadece
Kur’ân’daki yazılışları üzerinde durulmuştur. Örneğin, ,أیھا,مرأة’اَم’nın bitişik veya ayrı
yazılması, muzarî fiilinin sonundaki illet harfinin bazen düşmesi vb. kelimelerin farklı
yazılışlarını teker teker hangi surede olduğunu açık bir şekilde belirtilererek
anlatılmaktadır.17 Aşağıdaki beyitlerle Kur’ân’daki kelimelerin yazılışı hakkında bilgi
verilmektedir.
Tu guhdêre resma xetê ey bira
Ji bo te bibêjim hinek eşkra
Heçî taê haê ku bi ta hatine
Di hindek cîhan dê beyan kim çine
We kî lafzê merat di heft ‘ardêda
Di do di Yusuf û yek di Îmranê da
Molla Halîl bu beyitlerde muhataptan kendisini dinlemesini isteyerek مرأة
kelimesinin sonunda bulunan (ة)’nin (ت) şeklinde geldiği yerlerden bahsetmektedir. Daha
sonra Kur’ân’daki yazılışı farklı olan diğer bazı kelimelerin içinde bulunduğu surelerin
isimlerini zikrederek belirtmektedir.
Sonuç

16 el-İs'irdî, a.g.e., s. 8.
17 el-İs'irdî, a.g.e., s. 8.
Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi -www.e-sarkiyat.com- ISSN: 1308-9633 Sayı: II Kasım 2009
161
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki birçok ilmî silsilenin kendisinde buluştuğu Molla
Halîl el-İs'irdî’nin şu ana kadar en az yirmi altı eseri araştırmacılar tarafından
bilinmektedir. Ancak incelediğimiz “Risâletun fî ‘ilmi’t-tecvîd” adlı bu eserinden bugüne
kadar hiç bahsedilmemiştir. Bu da eserin şimdiye kadar kimse tarafından bilinmediği
anlamına gelmektedir. Eserin başka bir özelliği de tecvitle alakalı Kürtçe olarak yazılmış
ilk eser olmasıdır.
Bu eser halkın Kur’ân-ı Kerîm’i tecvîde riayet ederek okumasını sağlamak
gayesiyle yazılmıştır. Bu nedenle kısa ve öz bir şekilde yazılmıştır. İlim ehline göre çok
kolay ve anlaşılır bir anlatıma sahip bir risaledir. Bu sebeple ilim ehli tarafından halka
öğretildiğinde çok kolay bir şekilde öğrenilebilecek bir eserdir.
Kanaatimizce Kürtçe olarak yazılmış olan bu eserin bugüne kadar bilinmemesi çok
büyük bir eksikliktir. Zira söz konusu bu eser tanınmış olsaydı, aynı Molla Halîl’in
“Nehcu’l-enâm” adlı eseri gibi halk arasında yaygınlaşırdı. Dolayısıyla Doğu ve
Güneydoğu’da Kur'an'ın tecvit kurallarına göre okunması noktasındaki hataların
giderilmesine büyük katkı sağlardı.

Konular