Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapça'mn ÖnemiLügat-ı Cudi Örneği

M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi
32 (2007 /1)' 45-88
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapça'mn ÖnemiLügat-ı
Cudi Örneği
Yrd. Doç. Dr. İlyas KARSLI*
Özet
Osmanlıca'nın; Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden meydana gelen bir dil olduğu bilinmektedir.
Bu makale, Osmanlıca'yı anlamada Arapça'ya duyulan ihtiyacı tespit etmek üzere kaleme
alınml§tır. Arapça bilgisi olmadan Osmanlıca-bir metni okumanın imkansızlığına, anlam dcği§melerinin
meydana geldiğine, yapılan okuyu§lann hatalı olduğuna i§aret edilmi§ tir. Bu çall§ma yapı­
lırken, İbrahim Cudi Efendi tarafından Osmanlıca olarak yazılan Ltigat-ı Cıldf örnek alınml§,
onun okunınası esnasında Arapça bilgi eksikliğinden dolayı yapılan hatalar örnek gösterllmi§ ve
bu i§le llgllenenletin dikkat etmelerinin gerekli olduğuna dikkat çekllmi§tir.
Anahtar Kelimeler: Lügat-ı C Gdi, Osmanlıca yanl!.§ları, Arapçanın önemi.
Abstract
lt is known that the Ortaman language is composed of Arabic-Persian and Turkish words. This
article is written to identify the need for Arabic to understand the Ortaman language. Without
an Arabic knowledge, the impossibiliry of reading an Oti:oman text, the changes occurting in the
meaning and incorrect readings are same of the things that are pointed out. Duting this study,
the Cudi Dictionary written in Ortaman language by İbrahim C Gdi Efendi is taken as the running
example, its inccorrect readings due to a lack of Arabic knowledge are demonstrated and the
need to observe these detalls for those who are interested in this profession is noted.
Key Words: Liigat-ı Cıldt, Mistakesin Ortaman Language, lmportance of Arabic.
Giriş
İnsanların birlikte ya§amasını sağlayan birçok unsur vardır. Bunlardan biri de
hiç §üphesiz dildir. Çünkü birlikte ya§amak için, kar§ılıklı sevgi ve saygının
yanında insanların birbirlerini iyi anlaması gerekir. Bunun için ileti§ime ihtiyaç
vardır, ileti§imi sağl::;ma vasıtası ise dildir.
İnsanların, dilden ba§ka bir vasıtayla birbirlerini anlaması ve ileti§im kurması
mümkün olamaz. Bu durum, belli bir ırk ve millet için olduğu kadar, dünya
milletleri ve imparatorluklar için de söz konusudur. Milletierin birbirlerini anlaması
da dil sayesinde mümkün olabilmektedir. Onun içindir ki milletler, tarihin
çok eski dönemlerinden ber~ birbirlerinin dillerini öğrenmek için büyük çabalar
sarf etmi§lerdir.
Rize Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Öğretim Üyesi.
(ilyaskarsli@hotmail.com)
46 -<> Karslı ----------------------------·---------------------------
Diğer bir husus ise, güçlü millet olabilmenin, egemen kültürü· olu§ turabilmenin
yolu güçlü ve zengin biT dile sahip olmaktır. Diğer bir ifadeyle, güçlü dillere
sahip olan !"dl!eı:L:r, her ~aman hakim olmu§lardır, yani dil, aynı zamanda milletler
için bir iıakir.niyd unsurudur.
Bir dilin güçlü olması, dil için güçlü gramer kuralları koymakla değil, o dili
konujanların dillerine sahip çıkmasıyla olur. Dili· konu§an insanların dillerine
sahip çıkarak onu konu§ması ve dili kullanıp onunla eserler vermesi, o dile olan
hakimiyeti sağlar. Kendisini konu§an milletler tarafından değer verilmeyen ve
sahiptenilmeyen hiçbir dil, kültür aracı olamaz, medeniyet kuramaz. Aynı §ekilde,
dilin bozulması, milleti yok olmaya götüren önemli sebeplerdendir. Bugün yeryü-
zünde, sadece dillerini koruyamadıkları için tarih sahnesinden silinen birçok
milletin olduğu bilinmektedir. 1
Bir dilin kaybolup gitmesi, o dilin yapısının ve dilin yapı ta§lan olan kelimelerin
bozulmasıyla olur. Bu durumun farkında olan birçok millet, konuyu farklı
§ekilde gündeminde tutmu§ ve redbir almı§tır. Eski Arap kabilelerinden olan
Akkadlar, evlerine gelen misafiri, çocuklarının dili bozulmasın diye, üç günden
fazla misafir etmezlerciL Buna benzer bir durumu Türkler'de de görmekteyiz.
Ka§garlı Mahmud §öyle der:
" ... En açık ve doğru dil, -ancak bir dili bilip- Farslar1a kanşmayan ve yabancı ülkelere
gidip gelmeyen kimselerin dilidir. İki dil bilen şehirlilerle düşüp kalkanların dilleri bozukhır
... "2
Bir milletin dilini bozulmaktan koruması, nesillerin var olu§ davasıdır, var olmayı
sürdürme mücadelesidir. Ancak, her milletin ili§ki kurduğu milletlerden
kelime alı§ veri§inde bulunmast kaçınılmazdır. Bir millet, kendisinde olmayan bir
nesneyi, kendisinin üretınediği bir aleti veya ürünü veya bir kültür ya da medeniyet
terimini, ona sahip olan ba§ka milletlerden alırken, aynı zamanda bir kelime
veya kavram da alır. Bu kavram daha sonra bir dü§ünce zemini olu§turur ve
üzerine ba§ka §eyler de bina edilir. Şayet alınan bu kelimeler, yeni vatanlarında
ba§ka kelimeleri yok ederse bu durum iyi sonuçlar doğurmaz, nesiller ve irısanlar
arasında ileti§im kopukluklan meydana getirir.
T anhte her zaman, hakim olan medeniyerin gücü ya da zihniyeti, mahkum
olana kelime ve tabir dayatmı§, sonuçta da itaat beklemi§tir. H~kim millet ya da
Konuyla ilgili geni§ bilgi için bk. Sabri Akdeniz, Anadili, İstanbul 2002.
Ka§garlı Mahmud, Divı'lnü Lügati't-Türk (n§r. Besim Atalay), I, 29.
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cıldf" Örneği ~ 4 7
devletin, kendi kültür ve medeniyetini, örf ve adetini, kelime ve tabirlerini ihraç
etmesinin yanında, bazen de bunları,· idaresi altında olan milletlerden ve devlet-
çiklerden kendisi alır. Osmanlı Devleti, büyük oranda böyle yapmı§, belki de
verdiği kelimelerden daha çoğı.inıi almak sOretiyle yeni bir kültür ve medeniyet
olu§turmu§ ve onu hakim olduğu yerlerde egeme.n kılmı§tır. Bu durum, egemenlik
alanına giren devlet ve milletlerle olan kültürel ili§ki odaklarına göre §ekillenmi§tir.
Mesela, Araplar'dan alınan kelime ve tabirler ba§ta din olmak üzere
ilmi eserlerde yoğunla§ırken, Farslar'dan alınan kelim,eler de §iir ve edebiyatta
kendine zemin bulmu§tur. Bunların dı§ında, bazı batılı milletlerden de denizcilik,
ticaret vb. alanlarda kelimelerin alındığı olmu§tur.
Türkler'in, Müslümanlığı topluca kabulünden sonra, hemen yayılma ve geni§-
leme faaliyetini ba§lattıkları bilinmektedir. Hal böyle olunca, yapılması gereken
iki §ey vardı: Ya fetbedilen ülkelerde baskıcı bir anlayı§la kendi dilini dayatmak,
ya da onların sevgi ve güvenlerini kazanmak suretiyle, kendilerine istediği dilde
istediğini yapma hürriyeti vermek. Türkler, bu tercihlerden ikincisini seçmi§ ve
sonunda da kazançlı çıkmı§lardır.
Bu §ekilde geli§en §artlar ve zaman içerisinde, imparatorluk olu§mU§ ve hakim
milletierin dilleri de imparatorlukta varlıklarını hissetmeye ba§lamı§lardır. Ancak
bu durum, belli bir dilin imparatorluğa hakim olması §eklinde değil, hakim
unsurların dillerinden kelime dev§irmek sOretiyle yeni bir dil olu§turmak §eklinde
kendini göstermi§tir. Buna da bugün bizler, "Osmanlıca" veya "Osmanlı Türkçesi"
diyoruz. Bı:ı dil, daha çok Arapça ve Farsça olmak üzere, imparatorluk içerisindeki
hemen her milletten kelime alarak olu§mu§tur. Bu kelimelerle Farsça
terkipler olu§turulmu§, Türkçe'nin kurallarıyla da cümleler kurulmu§tur. Bu
konuda göze çarpan en önemli husus, Arapça kelimelerin ağırlıkta olmasıdır.
Ortaya çıkan bu yeni dilde hem Türkler hem Araplar hem de Farslar kolaylıkla
kendi varlıklarını bulabilmi§ler, kendilerini ifade edebilmi§ler ve ileti§imlerini
rahatlıkla sağlamı§lardır.
Osmanlı Türkçesi'ni öğrenmek için, Türkler'in sadece Arapça ve Farsça kelime
bilme ihtiyacı ortaya çıkmı§tır. Bunu halletmek Türkler için belki pek zor
ol~amı§tır. Fakat Araplar ve Farslar, olu§an yeni dilin hem birçok Türkçe kelimesini,
hem Farsça terkipleri ve hem de Türkçe'nin bütün kurallarını bilmek
zorunda kalmı§lardır ki, bu durum onlar için hayli zor olsa gerektir.
Zaman içerisinde bu durum o hale gelmi§tir ki, Osmanlı Türkçesi'ni bilmek,
ba§lı ba§ına .bir· disiplin olmu§tur. Çünkü, onu bilmek demek, aynı zamanda
Farsça ve Arapça'yı da bilmeyi gerektirmi§tir. Zira, bilinmesi istenen dil, adı
48 -} İlyas Karsh ---------
geçen bu iki dilin karma kelimelerinden, Farsça'nın terkiplerinden ve Türkçe'nin
de cümle yapısından ve mantığından olu§maktadır. Onun içindir ki, Osmanlıca
bir metni okuyup anlayabilmek, büyük oranda Arapça ve belli oranda da Farsça
bilmeyi gerektirmektedir.
Bir .milletin dilinde yabancı dilden ge~en kelimelerin bulunması, o dil için bir
eksiklik değil, aksine zenginliktir. O kelimeler, fetihler yoluyla kazanılmı§ kelimeler
gibi değerlendirilebilir. Onlar, yeni vataniarına yerle§mi§ ve "yerli vatanda§"
hükmünü kazanmı§lardır. Artık kimlikleri ve milliyetleri, yeni, kazandıkları
anlamlarıdır.
Osmanlıca'nın diğer milletlerden, özellikle de Arapça ve Farsça'dan aldığı ço-
ğu kelime, artık Osmanlı Türkçesi'nin malı haline gelmi§tir. Bugün de bu kelimeler,
günümüz Türkçesi'nin malı olmu§, Türkçe'nin yapısına bürünmü§, onun
kültür ve dü§ünce hayatını yansıtır olmu§tur. Hatta bu kelime ve terkipler öyle
bir hale gelmi§lerdir ki, o kelimelerin eski sahipleri olan Araplar ya da Farslar bile
bunların anlamını kavramakta zorlanmaktadırlar. Çünkü bu kelime ve kavramlar
yeni anlamlar kazanmı~, yeni kalıplarda kullanılır olmu§lardır. Artık bunlar, ne
Arapça'nm, ne de Farsça'nın mahdır, yüzlerce yıl içerisinde yoğrulduğu Türk-
çe'nin malıdır.
Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren, yeni olu§an kelimeleri daha iyi anlayabilmek
ve genç nesillerin de anlamasını sağlamak üzere birçok sözlük hazırlanmı§tır.
O dönemlerde hazırlanan sözlüklerin sayısı takriben yüzün üzerindedir.
Bu sözlüklerin, TDK tarafından bugünkü alfabeye çevrilip yayımlanması, tebrik
ve te§ekkür edilmesi gereken bir durumdur.
Bu makalede, Osmanlıca metinleri anlamada Arapça'nın ne denli rol oynadı­
ğı, bunun ne kadar önemli olduğu ortaya konmaya çalı§ılını§tır.
· Makaleyi, 1926 yılında vefat eden İbrahim CO. dt Efendi tarafından kaleme
alınan ve 1913 yılmda yayımlanan Lügat-ı Cudt'nin Türkçe harflerle yapılan ne§ri
üzerinde yoğunla§tırdık. 3
I. Eserin Özgünlüğü
Bir eserin özgün olduğunu söylemek için, o eseri ba§tan sona incelemek gerekir.
Belki bu da tek ba§ına yetmez, o eserin yazıldığı dönemdeki diğer eserleri
İbrahin{ Cudl hakkında geni§ bilgi için bk. Hüseyin Albayrak, Trabzon/u Muallim İbrahim Cı1d!,
Trabzon 1988; Mustafa Uzun, "Cudt Efendi, Trabzonlu", DİA, Vlli, 8 l.
ı
1
ı
!
Osmanlıca Metinleri Anlamada
incelemek, onlarla mukayese etmek gerekir. Bu bakımdan, Lügat-I Cı1df'yi daha
iyi anlamak, özgün olduğunu ya da sözlük bilimine kazandırdıklarını görmek için,
onun özelliklerini iyice ortaya koymalıyız.
Bir sözlüğün özgünlüğü, sözlük bilimine kazandırdıkları ile ölçülür; bu kazammların
anla§ılması ise iki §eyle olur. Bunlardan birincisi, bugünkü dünyanın,
özellikle batı dünyasının sözlükçülükteki yeriyle ilgilidir. Diğeri ise, TOK'nın
yayımladığı diğer sözlüklerle ilgilidir. TOK'nın yayırotadığı sözlükler iki gruptur.
Bunlardan biri, kendi hazırlatıp yayımladığı, diğeri ise aslı Arap harfleriyle olan
ve Türkçe harflerleyeniden yayımlanan sözlüklerdir. Kendi hazırlattığı sözlükler
konumuzun dı§ındadır. Yeni Türk harfleriyle yayımlananlar ise, Osmanlı'nın son
dönemlerinde ya da Cumh~riyet'in ilk yıllarında yayımlanan sözlüklerdir. Bunlar,
yazıldıkları dönemlerde önemli hizmet gördükleri gibi, §üphesiz §imdi de önemlidirler.

Lügat-I Cudf, Türkçe harflerle yayımlanan sözlüklerden olmakla birlikte,
Türkçe harflerle yayımlanan diğer sözlüklerden farklıdır. Çünkü onlar, genelde
Türkçe kelimelere açıklık getiren sözlüklerdir. Lügat-I Cı1df ise, Arapça ve Farsça
kelimeleri açıklayan bir sözlüktür.
Lügat-I Cı1df, ı 4 bine yakın madde ba§lığı içerir. Bunların çoğunu Arapça,
ikinci sırayı da Farsça olu§turur. Türkçe kelime ise, yok denecek kadar azdır.
Arapça kelimeleri, Arapça sözlüklerdeki yönteme göre değil, Türkçe sözlüklerdeki
kelime esasına göre açıklar. Arapça fiilieri değil,isimleri ve mastarları esas alır.
Yazar, Arapça ve Farsça kelimeleri -giri§te belirtildiği gibi- Türkçe mantık
içerisinde ve Türkçe olarak, Türk aydınının anlaması için açıklama yolunu
seçmi§tir. Bunu yaparken, kendi zamanında hiçbir sözlük yazarının belki dü§ünmediği
bazı §eyleri ba§armı§tır. Onların hepsini sayıp dökmek, bu çalı§manın
hacmini a§acağından, sadece önemli bazı ayrıntılar verilecek, diğerleri ba§ka bir
çalı§mada ele alınacaktır.
ı- Kelimeleri açıklamak için çok sayıda örnek vermektedir. Örnekleme o dö-
nemin diğer sözlüklerinde de vardır. Ancak Lügat-I Cı1df'nin onlardan farkı,
eserinde her . üç dilden örnekler vermesidir. Mesela, "layık" kelimesini nasıl
açıkladığına bir göz atalım:
"Uiyık: Münasib, §ayan ... " Dikkat edilirse, Arapça bir kelime olan "layık''ı
önce yine Arapça olan "münasib" kelimesiyle, daha sonra Farsça'yla açıklar.
50 ~ Karslı
---------------------------·-------------------·----------
Daha sonra da "Bize layık olan bu mu idi?" §eklinde cümlede kullanır. 4
Bir ba§ka örnek de "libas" kelimesidir. Bu da Arapça'dır. Yazaı:, "libas" kelimesini
açıklarken §Unları söyler:
"Libas: Urba, came, giyilecek §ey ... " Dikkat edilirse yazar, "libas" kelimesini
önce Türkçe'ye İtalyanca'dan girmi§ olan "urba"5 kelimesiyle, sonra Farsça
"came" kelimesiyle açıklamı§, daha sora da: "Libas-ı atlas-atlas elbise",6 örneğini
vermi§tir.
2-Yazar yine Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerin kullanım biçimlerini verir,
onların, tekil, çoğul, terkipli ya da terkipsiz olarak nasıl kullanılacaklarını belirtir.
Mesela:
A'za- .~...as-1: Uzv'un cem'idir. 1. El, ayak vesaire gibi ecza-yı beden: Mütenasibü'l-a'za
( millredi de kullarulır.) 2. Bir meclis veya heyeti teşkil eden zevat: A'za ittifak etti. (Millredi
kullarulmaz.) 3. Bir meclis veya heyeti teşkil eden zevabn her biri: Ben de o mecliste
a'za idirn. (Müfred hükmündedir.)7
Bu örneğe dikkat edilirse yazarın, kelimelerin hangi tür cümlede nasıl kullanı­
lacaklarını belirttiği görülür. Bu tür bilgiler, sadece Arapça için değildir, Farsça
ve Türkçe kelime ve cümleler için de bu tür açıklamalar sıkça görülür.8 Yazar,
Arapça olan "ihtiyar" kelimesinin "seçip beğenmek beğenilmek, beğenip kabul
etmek ... " gibi anlamlara geldiğini açıkladıktan sonra §U ek bilgiyi verir:
"Türkçemizde yaşı geçkinlere dahi "ihtiyar" denilmekte ise de "ihtiyar" lafz-ı
Arahisinin bu ma'na ile katiyen alakası yoktur. Binaenaleyh pir, yaşı geçkin ma'nasında
isti'mal edilecek olursa ihtiyar lafzının adeta bir Türkçe kelime hükmünde tutulması ve
üzerinde ona göre tasarrufat icra edilmesi iktiza eder ... "9
3- Yazar, her üç dilden; atasözü, §iir ve deyimleri örnek olarak sunar. Ayrıca
Türkçe olmayan sözlerin de tercümelerini verir. Halbuki daha önce Arapça'dan
Türkçe'ye tercüme edilen Kamııs ve Vankulu gibi lügatler, §iirlerin ve darb-ı
mesellerin anlamını vermemi§lerdir. Mesela:
·~1 .j ~ 1..4 .~ .j ;~ _, Arap atasözünü "aba" kelimesinde örnek vermi§,
Bkz. İbrahim Cildi Efendi, Liigat-ı Cıldf, Ankara 2006, s. 273.
Bilgi için bk. Hasan Eren, Tqrk Dilinin Eıimolojik Sözlüğü, Ankara 1999, s. 423.
bk. Liigat-ı Cıldi, s. 277.
bk. a.g.e., s. 25.
Farsça için bk., a.g.e. , s. 178.
Lügaı-ı Ci'ıdi, s. 205.
ı
l
i
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cıtdi" Örneği~ 51
altında da tercümesini vermi§tir. "Abada aradığımızı kabada bulduk." 10 Farsça
için de durum aynıdır. Mesela: ..; y, ~ı_,..;~ !l4 ..ulj atasözünden sonra, "Zahid-i
pak ol da var atlas giy" 11 §eklinde tercümesini yapmı§tır. Farsça "§umar-sayı,
hesap" anlamına gelen kelimeyi açıklamak için Hafız'daın. iktibas ettiği §U özdeyi§i
yazar ve tercümesini verir:
"Güneşin zerre sayıldığı mahfilde kendini büyük görmek, muvafık-ı edeb olamaz."12
Yazarın, Ereani'den aldığı bir Arapça §iir ve yaptığı tercüme §öyledir:
~'jl ..,---k~ '1 J>JL_i
-ı L_____A.; j.;' .r---" ~o ı.S~ j
_r....---:.....1_, .!l ~ ı.sJ ~_r. .:.ı ~1
"---~~~ J ~.} •i ;r-----4 ı~
"Re'yini gaynn re'yi ile birleştir, istişare et, hak iki zat karşısında mahfi kalmaz. Ayna
kişiye ancak yiizünü gösterir. Fakat kişi ensesin ancak iki ayna yı cem' ile görebilir."13
Sa'dt'nin bir §iirini ise §öyle tercüme eder:
"Haşerat-ı Tatiiriyye kurbağalar gibi suyıın etrafında kemal-i meserretle oynasın dursunlar
da etkıya-i ümmet Hz. Yünus gibi ka'r-ı iibda bulunsun, buna nasıl sabr olunur!"14

Yazar, Türkçe §iirleri de çokça kullanır. Bazen §airlerin adım belirtir, bazen
kendi §iir söyler bazen de "la" diyerek §air belirtmez. Mesela:
"Huban-i bl-vefa gibi dehr-i desise-baz
N az ehline niyaz eder ehl-i niyaza naz." (la) 15
"Zülfüne kalsa peri§an eylemezdi dilleri
Anı da tahrik eden bad-ı sahadır neylesin." N efi. 16
"Olma mahrum-i metanet öyle
Hakk'a Hakk, batıla batı! söyle!" (Kendisi) 17
10 a.g.e., s. l. 11 a.g.e., s. 23. Diğer örnekler için bk. s. 253, 244.150, 209, 215, 217, 256, 410.
ız a.g.e., s. 503.
13 a.g.e., s. 449. 14 a.g.e., s. 78. Ayrıca bk. 80, 82, 164, 168. 15 a.g.e., s. 412. 16 a.g.e., s. 620.
52 ~ Karslı
Sunulan bu tür alıntılar sadece belli birkaç yerde değil, tahmin edildiğinden
fazla yerde mevcuttur. Ancak, makale hacmini a§mamak için birkaç örnek
vermekle yetinilmi§tir. . .
4- Yazarın, eserinde birçok kaynaktan faydalandığı açık bir §ekilde görülmektedir.
Fakat o, sadece edebi eser yazan ki§ilerin adlarını vermi§tir ve onlardan
yaptığı alıntılan zikretmi§tir. İsmini verdiği edebiyatçı, §air ve diğer bazı zevat
§Unlardır:
Akif, 18 Nedim, 19 Şeyh Galib, 20 Galib Dede, 21 Nab!/2 Nah1f1, 23 Bakl/4 Hersekli
Hikmet/5 Sabit, 26 Ziya, 27 Şeyh Sa' di/8 Fuzull/9 T rabzonlu Ziver, 30 Diyarbakır lı
Said Pa§a,31 Nef1, 32 Muhlis,33 Hakan!,34 Muallim/5 Ragıb, 36 Kemal Bey,37 Kanun!
Sultan Süleyman/8 İzzet Molla, 39 Zühd! Tayyib,4
° Cam!,41 Vehb1,42 Hafız,43 Faik
Memduh,44 Talib,45 Muhyiddin Arab1,46 İbn Kemal,47 Avnl Bey,48 İbnü'l-Farız, 49
ı ı a.g.e., s. 34.
ıs Liigaı-ı Cadı, s. 29, ısı, 210, 247.
ı~ a.g.e., s. 30:32, 437. 10 a.g.e., s. 423.
ıı a.g.e., s. ı82, 267, 290, 545. 21 a.g.e., ,, 49, ıo9, ıso, 245.
~ı a.g.e , s~ 30, 2 ı O. 14 a.g.e., s. ı66, SO, ıso, 264. 15 a.g.e., s. ı 71. 16 a.g.e., s. 32, S5, ıso, 441.
n a.g.e., s. 33, 94, 13S, ı5o, ıso, ı82, 210, 301. 18 a.g.e., s. 49, 68, 7ı, 7S, 274. 19 a.g.e., s. 82, 54, 95, 96, ın, 136. 30 a.g.e., s. 55, 34, 580. 31 a.g.e., s. 64. 31 a.g.e., s. ıo4, 69, 13S, 1S2. 33 a.g.e., s. 7ı, ıS3, 433. 34 a.g.e., s. 72, 96, 105. 35 a.g.e., s. 75, ı26, 96, 101. 36 ·a.g.e., s. 75, ı58, 261. 37 a.g.e., s. 96,
ıs a.g.e., s. SS, 28S, 452. · 39 a.g.e., s. 95, ı80, 459 .. 40 a.g.e., s. 98, ıs, ı os, 409.
ı a.g.e., s. ı24, ı27, 248, 266. 42 a.g.e., s. ı54, 4S2. 43 a.g.e., s. ı57, ı84.
44 a.g.e., s. 3 ı5.
45 a.g.e., s. 2ı9.
· 46 a.g.e., s. 303.
1
1
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Lügat-ı Cıtdi" Örneği ~ 53
Ercan1,50 Rasih,51 RGh1,52 Revnak,53 İshak Efendiı 54 Zat1,55 Firdevs1,56 Raz1ı 57
Nasiruddin TGs1,58 Şeyh Irakl,59 Abdulvasi' Cebel1,60 İbn Abdirabbih,61 Huld1,62
Selim S~bit, 63 Tebr1z1,64 Mütercim Asım,65 Şeyhulislam Yahya,66 Hakkı,67 Lıbu'nnisa,68
Atıf, 69 Zah1r Faryabi/0 Saib/1 Hoca Atar, 72 Muhte§em/3 Hoca Ne§'et/4
Bel1ğ, 75 Ragıb Pa§a/6 Kemal-i Hocend1,77 Ra§id Müverrih,78 Hz. Ali/9 Bahay1,80
Rıza/Nevres,81 Ali,82 Hafız-ı Ş1raz1, 83 Sami Pa§a,84 Tarafe,85 Akif Pa§a,86 Şeyh
47 a.g.e.ı s. 169. 48 a.g.e.ı s. 247ı 247. 49 a.g.e.ı s. 278. - 50 a.g.e.ı s. 449. 51 a.g.e., s. 434. 51 a.g.e.ı s. 431. 53 a.g.e.ı s. 447. 54 a.g.e.ı s. 457. 55 a.g.e;, s. 46 7. 56 a.g.e.ı s. 474. 57 a.g.e.ı s. 492. 56 a.g.e., s. 422. 59 a.g.e.ıs.314. 60 a.g.e. ı s. 308, 481. 61 a.g.e.ı s. 475. 62 a.g.e.ı s. 4 78. 63 a.g.e.ı s. 567. 64 a.g.e., s. 597. 65 a.g.e., s. 600. 66 a.g.e., s. 252. 67 a.g.e. ı s. 265. 68 a.g.e., s. 252. 69 a.g.e., s. 253. 70 a.g.e., s. 122, 125. 71 a.g.e.,s.128. 72 a.g.e., s. 128. 73 a.g.e. ı s. 141. 74 a.g.e., s. 149.
'
5 a.g.e.ı s. 150, 152, 517. 16 a.g.e., s. 154. 77 a.g.e., s. 161. 7
s ·a.g.e., s. 162. 79 a.g.e., s. 164.
so a.g.e., s. 173 ..
sı a.g.e., s. 173.
sz. a.g.e., s. 580. 83 a.g.e., s. 569. 84 a.g.e., s. 553. 85 a.g.e., s. 5 5 l.
Karsh
Şiblt, 87 Hüseyn-i Marisur,88 el-Ku§eyr1,89 et-Tüster1,90 Riişid, 91 Ferrı1h, 92 Sürı1ri, 93
Niyaz1,94 Maği:ib1, 95 Şeyh Zekat96 Naill-i Kad1m,97 Fenn1,98 ~e Mevlana.
Bu isimler, sadece örnek olsun diye klasik bir tararnayla tespit edilen ediplerdir
ve bunların hepsinden alıntılar yapılmı§tır; Bunların dı§ında da mesela Mecelle
vb. birçok kaynaktan alıntı yapılmı§tır. 99 Ancak, onlara değinilmeyecektir.
S-Yazar, Arapça ve Farsça birçok edatın kullanım biçimini büyük bir
vuküfiyetle örnek vererek anlatır. !CO Kelimelerin hangi alanda kullanıldığını
gösterir·, zaman zaman kullanılan kelimeler arasındaki tercihini belirtir 101 ki,
bunları ba§ka kaynaklarda bulmak pek mümkün değildir.
Ayrıca yazar, aslında dilde mevcut olan, fakat kullanımdan kalkan kelimelere
de zaman zaman i§aret eder ... 102
Bütün bunlar, Lügat-ı Cudl'yi özgün kılan ve bu alanla uğra§anlara ufuk açan
önemli hususlardır. Bunlardan ve burada temas edilmemi§ pek çok farklılıklardan
sonra, yayımcının " .. . Lügat-ı Cudf, bizim bugünkü sözlük bilimine yeni boyutlar
kazandıracak bir eser değildir ... uıoJ ifadesine katılmak zordur. Çünkü, bu eserde
kullanılan yöntem, dil örnekleri vb. özellikler, müellifin ya§adığı dönemde kaleme
alınan diğer sözlüklerde olmadığı gibi, daha sonra yazılan sözlüklerde de
yaygın olarak kullanılmı§ değildir. Hele aynı anda üç dilin kelimelerini doyurucu
bir §ekilde örneklerle açıklayan bir sözlük, o dönem için belki de çok üstün bir
ba§arıydı.
86 a.g.e .. s. 533. 81 a.g.e., s. 5 23. 88 a.g.e., s. 523. 89 a.g.e., s. 503.
"J a.g.e., 503. 91 a.g.e., s. 501. 92 a;g.e., s. 487. 93 a.g.e., s. 4 7 6. 94 a.g.e., s. 463. 95 a.g.e., s. 458. 96 a.g.e., s. 452. 91 a.g.e., s. 437. 98 a.g.e., s. 409. 99 a.g.e., s. 98, 177, 186, 211. 100 Geniıj bilgi için, 194. sayfada Arapça'nın, 178. sayfada da bazı Farsça ve Türkçe kelimelerin
kullanımianna bakılabilir.
101 bk. Liigat-ı Cildi, s. 204. 102 a.g.e., s. 1. 103 a.g.e., s. III.
ı
1
t
1
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Lügat-ı Cıtdf" Örneği <} 55
Bilindiği üzere Arap lügatçiliği büyük oranda ayet ve hadisleri ve daha sonra
da §iirleri §ahit olarak kullanır. Bu durum bugün modern Batı sözlükçülüğünde
de vardır. İngiltere ve Amerika'da yayımlanan Oxford, Longman ve benzeri
sözlüklere bakıldığında, hemen hemen her kelimeye mutlaka bir örnek verdikleri,
sık sık gramer bilgisi sundukları ve yanlı§ kullanım biçimlerine i§aret ettikleri
görülür. Hatta adı geçen sözlüklerde gramer kurallarına dair bilgi veren özel
sütunlar bile mevcuttur. 104 Yine bugün batıda yazılan dilbilgisi kitaplarında, sık
sık sözlüklere göndermeler yapılmaktadır. 105
Bu bilgileri de göz önüne alarak söylemek gerekirse; Lügat-ı Cudf, Türk sözlük
biliminde çok önemli bir çığır aç~!§, önemli bilgiler sunmu§ ve çok önemli bir
bo§luğu da doldurmu§tur. Nitekim yazar, eserinin ön kapağında: "Lisanımızda elyevm
müsta'mel bulunan veyahud isti'maline lüzlım hiss olunan Arabi ve Farisi bir
hayli lügatı ala-vechi's-sıhha irae ider eserdir" diyerek, bu eserin bir ihtiyaçtan
doğduğuna i§aret etmi§tir. Mevcut ihtiyaca cevap vermek için de b.u eser yazılrnı§­
tır. Ancak, i§in garip tarafı, bu eser Türkaydını tarafından pek bilinmemektedir.
ll-Eserin Baskısı
Bilindiği üzere bu eserin aslı, 1332/1913 yılında Trabzon'da basılrnı§tır. Eserin
aslında birçok matbaa hatası mevcut olup sonunda bir de doğru-yanlı§ cetveli
vardır. Ancak cetvelde belirtilenterin dı§ında da birçok hatalar mevcuttur.
Eser günümüz alfabesine aktarılırken, doğru-yanlı§ cetveli dikkate ahnmamı§­
tır. O cetvelde yer alan; "on" yerine "dokuz'1106 "hadise-i cerlk" yerine "hadise-i
harlk" 107 gibi birçok kelimenin düzeltilmemi§ olması, bunun delilidir. Hatta
birçok yerde, yazarın Ar., F ... gibi dile yaptığı i§aretler bile atlanmı§tır. 108 Asıl
eserin bazı yerlerinde Arapça ya da Fa~sça ifadeler olmasına rağmen, onlar da
atlanmı§ ve onların yerine "Eski Harfler" 109 yazılıp unutulmu§tur. Bunlar bir
tarafa, TOK yayınında bütün Arapça ve Farsça §iirler hatalı yazılmı§ ya da birbirine
kan§mı§, "r" maddesindeki hemen bütün eski hşrfli kelimeler ya eksik ya da
hatalı çıkrnı§tır. Böylece TOK'nın yayımladığı Lügat-ı Cudf de birılerce hataya
104 Bilgi için bk. A. S. Homhy, Oxford Advanced Leamer's Dictionary, China 2004, s. 287, 328, 416,
834, 885, 1038; Longman Dictionary of Conıemporary English, China 2004, s. 210, 228, 393, 492,
741, 806, 1070. 105 Bilgi için bk. Michael Swan, Pratical English Usage, , China 2004, s. 5, 82, 85. 106 Liigaı-ı Cudt, s. 64. 107 a.g.e., s. 148. 108 a.g.e., s. 4-5. 109 a.g.e., s. 212,.590.
56 .ç.. Karslı
maruz kalarak ortaya çılcmı§tır. Bunların birçoğu baskı hatasıdır. Fakat çok ciddi
olması gereken bir kurum tarafından yayımlanan bir eserde binlerce basım hatasının
olması makul kar§ılanamaz. ı 10
Adı geçen eser, Prof. Dr. İsmail Parlatır, Belgin Tezcan Aksu ve Nicolai Tu far
tarafından yayıma hazırlanmı§ olup, Prof. Dr. Recep Toparlı tarafından gözden
geçirilmi§ ve TOK tarafından 2006 yılında basılmı§tır.
Sözü edilen basıma "ÖN SÖZ" yazan yayımcı §öyle demektedir: " .. .Liigat-ı
Cudf, bizim bugünkü sözlük bilimine y~ni boyutlar kazandıracak bir eser değildir.
Ancak onu özgün biçimiyle ara§tırmacıların eline malzeme olarak sunmak, hem
sözlükçülük tarihimiz hem de yeni yapılacak sözlüklere küçük katkılar sağlayabilmek
bakımından önemlidir ... " 111
Bu ifadeterin sahibi olan yayımcı, ya eseri ba§tan sona kadar okumamı§ ya da
anlayamamı§tır. Yoksa, bu ifadeleri kullanmazdı.
Yayımcının ifadelerine katılma imkanı yoktur. Çünkü, o dönemde yazılan di-
ğer sözlüklere bakıldığında, her kelimeye bu kadar örnek veren, neredeyse bütün
kelimeleri cümleele kullanan. Arapça, Türkçe ve Farsça olmak üzere üç dilden
§iir ya da: nesir örnekleriyle dolu olan bir sözlük bulmak zordur. Lügat-ı Cudf,
bugünkü anlamıyla modern bir sözlüktür. Bundan 90 sene önce, böyle modem
bir sözlüğün yazılması, Türk lügatçiliğinin ancak bugün varabildiği bir noktadır.
Na§irin bu ifadesi, sanırım kastını a§an bir ifadedir. Bu çok önemli bir klasiktir.
Onun için yayımlanması çok isabetli olmu§tur. Ancak, a§ağıda da sunulacağı
üzere, ke§ke bu §ekilde aletacele değil de biraz itina gösterilerek yayımlansaydı.
Acaba bu eser "sözlük bilimine yeni boyutlar kazandıramadığı" için mi bu kadar
çok hataya maruz bırakıldı?
Diğer bir husus ise, bu eseriri aslında var olan ön söz ve son söz bölümünün
TDK tarafından yayımlanan eserde yer almamasıdır. TDK gibi Türk diline hizmet
vermek üzere kurulmu§ ciddi bir kurulu§tan, bu konuda daha titiz ve hassas davranması
beklenirdi. En azından, belirtilen noktalardaki tasarruflarını, hangi sebebe
dayalı olarak yaptıklarını, esere yazdıkları önsözde açıklamaları beklenirdi. Eserin
okunınası ve Türkçe harflerle yazılması sonunda, ilerde temas edilecek olan hatalar,
bir ilim heyetinin kolayca dü§meyeceği hatalar olsa gerektir.
110 TDK tarafından yayımlanan bu tür eserlerde dikkat çeken çok önemli bir husus, müelliflerin
Y.azdığı ön söz ve son söz gibi bilgilere hiç önem verilmemesi ve yayımlanan eseriere alınmaması­
dır. Bu durum, ne yazar ne de okuyucu tarafından ho§ kar§ılanacak §ey değildir.
111 Lügat-ı Cadt, III.
ı ~,
1
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cı1df" Örneği ~ 57
Giri§te verilen çok kısa bilgiden de anla§ılacağı üzere, Osmanlıca bir yazıyı
doğru olarak anlamanın önemli §artlarından biri de iyi derecede Arapça ve
Farsça bilmektir. Bunlar olmayınca, eksik olur, hatalı olur ve güvenilir bir okuma
ve anlama olamaz. Bu çalı§mada, yetersiz Arapça bilgisiyle okunan eski bir
metinde, ne gibi .fahi§ hataların yapılabileceği, yapılan hatalardan hareketle
aniatılmaya çalı§ılacaktır.
İnceleme sonunda ula§ılan bilgiler belli ba§lıklar altında sınıflandırma yoluna
gidildi. Bunun sebebi, hem okuyucuya kolaylık sağlamak, hem de konunun fazla
dağılmasını önlemektir.
Ili-İsimierin Hatalı Okunınası
1-İsm-i Faillerdeki Hatalı Okumalar
A-Sülas!!Üç Harfli Fiilierin İsm-i Failieri:
Osmanlıca yazılarda en çok kullanılan kalıplardan biri, ism-i f8.illerdir. Hatasız
bir okuma ve anlama için, bu kalıpların çok iyi bellenmesi gerekir. A§ağıda
verilen örnekler, bunu açık bir §ekilde ortaya koymaktadır.
Arapça sülas!/üç harfli fiilierin ism-i failieri "faii-~IJ"vezninde yapılır. Mesela,
~.i:.. fiilinin ism-i faili "sadin-.:.ı~ı..:." §eklindedir. Bunun "saden-Lı~L:.." 112
§eklinde okunınası hatalıdır. Aynı §ekilde JS'i kelimesinin ism-i faili "akil-JŞi" dir.
Bunun da "eki-J5l" 113 olarak okunınası hatalıdır. Akil; yiyen anlamında, eki ise (
yenecek §ey ya da yemek anlamındadır .
.1....:.;.. fiilinin isrri-i faili "...L.::-l>-/hasid-haset eden, hasetçi" anlamına gelirken,
bunun "haset" 114 okunınası hiç doğru olmaz. Okunursa iki tane yanlı§ yapılır.
Birinci yanlı§, kelime sonunun "t" ile yazılması, ikinci yanlı§ da anlam deği§mesi
olmasıdır. Aynı durum,~_). kelimesinin ism-i failinde de göze çarpmaktadır.
"Şaribu'l-hamr", "içki içe~" anlamına gelirken, bu ifadenin "§arabu'l-hamr-içki
içmek, içki içilmesi" 115 §eklinde okunınası anla§ılacak §ey değildir.
Bazen de ism-i fail olmayan bir kelimenin, ism-i fail gibi okunınası hatalıdır.
Nitekim, "aktar-ı alem-dünyanın muhtelif yerleri" anlamındaki bir ifadede geçen
"alem-dünya" kelimesi, bir hareke deği§ikliği ile "alim" §eklini alınca, "aktar-ı
ı ız Liigat-ı Cıtdi, s. 469. 113 a.g.e., s. 99. 114 a.g.e., s. 161. 115 a.g.e., s. 452.
58 -9- Karslı
alim" 116 olur ve anlamsız bir ifadeye dönܧÜr.
' Bu tür faillerde çok Önemli olan bir §ey de, J~ ,_r:.. ,lA gibi fiillerin ism-i
failleridir. Bunların ismi f!Hlleri "madd, sarr ve dall" §eklinde olur. Müennesdi§illeri
ise, "madde, sarre ve dalle"dir. Bu durum göz ardı edilince, "harre"
kelimesi hatalı olarak "hare"ye117 dönü§ür ve anlamını kaybeder. "Havadis-i
sarre-sevindiren olaylar" ifadesini ''havadis-i sare" 118 §eklinde okumanın anlamı
yoktur. "İki ye dal olan ... "119 dendiğinde, Türkçe'ye pek uymayan bir ifade olur
ve bu ifadeyi "iki dala aımlan" §eklinde anlamak mümkündür. Ancak, müellifin
ifadesi "ikiye dall olan-ikiyi gösteren" anlamındadır. Türkçedeki "dal" kelimesiyle
hiçbir ilgisi yoktur.
Arapçada, sonu y/ <.5 ile biten fiillerin ism-i faillerinin sonlanndaki bu <.5 harfi
dü§er. ".;~ ~ J-ağlayan adam" örneğinde, ".;~" kelimesinin ya'sı dü§mܧtür.
Ancak bu tür kelimeler, müennes olunca, cümlede meful konumunda olunca ve
el takısı alınca ya dü§mez, okunur. Çünkü bu harf, kelimenin aslındandır. Bunu
göz ardı edince, ya nispet ya'sına dönü§ür ve kelimenin anlamı deği§ir. "İlel-i
sariye-bula§ıCı hastalıklar" ifadesini "ilel-i sariyye" 120 okumak gibi.
Arapçacia fail-~u vezninde olan bir kelimenin yirmiye yakın §ekilde çoğul
yapıldığı bilinmektedir. Bu vezinlerin çok kullanılan bazılarını iyi bilmek gerekir.
Aksi taktirde_.hatalar çok olur. Bunların fazlaca kullanılanlanndan bazıları; ,.:.ı ~u
~')W ,Jw ,'jj_;J vezinleridir. Mesela, "hamil/hamele, fasık/füssak, ya da feseka,
nazır/nüzzar" §eklinde çoğul yapılır. Nüzzar'ı nezzar,l2l hamele-i Kur'an'ı hamle-i
Kur' an, 122 feseka'yı fiska, 123 ve füseka-yı ümmet'i de fıska-i ümmet124 biçiminde
okumak çok hatalıdır ve müellifin dü§üncesini yansıtmamaktadır. Çünkü:
116
117
llS
119
ızo
IZI
ııı
IZ3
IZ4
Nezzar: çok bakan, bir §eye nezaret eden,
Hamle-i Kur'an: Kur'an'ın hamle yapması,
· Fıska: bir suç ya da fenalık yapma,
a.g.e., s. ll.
a.g.e., s. 579.
a.g.e., s. 167.
a.g.e., s. 56.
a.g.e., s. 209.
a.g.e., s. 412, 418.
a.g.e., s. 528.
a.g.e., s. 23 1.
a.g.e., s. 471.
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cildi" Örneği ~ 59
Fıska-i ümmet: Halkın bir fenalık yapması anlamlarına gelir. Aynı kelimelerin
doğru okunınası halinde ise:
Nüzzar: Bakanlar,
Hamele-i Kur'an: Kur'an hafızları, Kur'an'ı iyi bilenler,
Feseka: Fenalık yapanlar, suçlular,
Feseka-yı ümmet: Halkın suçluları, suçlu ki§iler. Her iki okuma biçimi mukayese
edilince, hatalı okuyu§un boyutları açık bir §ekilde görülecektir.
Müellif İbrahim Cudt: "Füssaka kartn olma ki fasık tanılırsın" demektedir. 125
Bu ifade, "fenalık yapanlara yakın ve dost olma, sen de onlardan bilinirsin"
anlamına gelir. Fakat bu Osmanlıca cümleyi, "fesaka kartn olma ki fasık
tanılırsın" 126 §eklinde hatalı okumak, doğrusu hiç de anlamı olmayan bir ifade
tarzıdır.
B- İf'al kahbındaki bir fiilin ism-i faili, muf'il-~ vezninde yapılır. Bu vezin,
diğer birçok kalıpla aynı yazıldığı için, hatalı okuma ihtimali çoktur. Onun için,
özellikle buna çok dikkat etmek gerekir.
"Muceb" kelimesini "mı1cib" 127 §eklinde okumak ·anlam açısından farklı olmakla
beraber belki okuyucunun dikkatini çekmeyebilir. Fakat "muktm-bir yerde
ikamet eden''i "mukayyem 128 -değerlendirilmi§, kıymetli" §eklinde okumak çok
hatalı bir okumadır.
"Mühmil-ihmal eden"i "mühmeP29-ihmal edilen"; "mükrim-ikram eden"i
mükerrem- 130değerli, üstün"; "mülhik-ilave eden, ekleyen"i "mülhak-131 eklenmi§,
ilaveli"; "müznib-günahkar, suçlu"yu da "müzenneb 132-kuyruklu ya da suça
itilmi§" anlamında okumak çok hatalı bir okumadır.
"Mun'im-nimet veren"i "rnun'am-nimet verilen; "murdi'a-emzfren" kelimesini
de "mirza'a" 133 okumak anlamı tamamen farklı yapar. Müellif, "murdi'a saliha"
diyerek, sağlıklı ve aklı ba§ında bir süt anne, emzirici kadın''ı anlatmak isterken,
125 a.g.e., s. 262. 126 a.g.e., s. 262. ııı a.g.e., s. 351. 128 a.g.e., s. 170. 129 a.g.e., s. 359. ııo a.g.e., s. 157. lll a.g.e., s. 362. IJ2 a.g.e., s. 334. IJ3 a.g.e., s. 464.
60 ~ Karsh
"mirza'a " ile "iyi bir biberon" akla gelir. Birincisi ism-i fail, ikincisi ise ism-i
alet tir.
C- İfal kahbındaki bir ism-i faili hatalı okuma ihtimali çok fazla olduğu gibi,
tefil kahbındaki bir ism-i faıli hatalı okuma ihtimali de fazladır. Çünkü, her iki
kelimenin yazilı§ı aynı olup, ancak anlamlarını bilerek ayırt etmek mümkün olur.
Onun içindir ki, bu tür kelimelerin kuUanıldığı cümleyi ve cümlenin geçtiği yeri
iyi bilip kavramak gerekir. Aksi halde hata ihtimali çok yüksek olur.
"Muharrib-tahrip eden"i "muharreb134-tahrip edilen"; "mukaddis-takdis eden,
kutsayan''ı "m~kaddes 135 -kutsanmt§, kutlu"; "mu'ayyib-ayıplayan"ı "mu'ayyeb136-
ayıplı, kusurlu"; "mukaddim-öne alan, öncelik veren"i "mukaddem13i-öne alınmı§,
öncelik verilmi§"; "muvakkit-vakit hesaplama uzmanı"nı "muvakkat138-
zamanı sınırlı, geçici"; §eklinde hep ism-i meful gibi okumak anlam deği§mesi
olacağı için hatalı olmaktadır. Bu tür yanlı§ anla§ılan bir kelime de çok sık kullanılan
"mübeyyin-açıklayıcı, beyan edici" kelimesidir. Bunu "mübeyyen"139 §eklinde
okuyunca, anlamı; "açık, beyan edilmi§, açıklanmı§" §ekline dönü§ür. Halbuki
müellifin açıklamak istediği §ey bu değildir. "Mükellif'in "mükellef'ı 40 , "mükerrir"in
de "mükerrer" 141 okunması, anlam ve vezin farkından dolayı hatalı bir
okuyu§tur.
Bu kahbın tesniye müennesi olan "mu'avvizeteyn" kelimesini "mu'avvezeteyn"142
§eklinde okumak hatalı olduğu gibi, aynı kahbın çağulu olan "müdebbir1n"i143
de "müdebbertn" okumak hatalıdır. Çünkü hem vezinleri hem de anlamları
farklıdır.
D- Mufa'ale kahbındaki bir fiilin ism-i faili, "mufa'il-111" vezninde olur. Ayrıca,
"mefil, mefal ve mif'al" gibi birçok kelimenin çağulu da aynı vezindedir.
Arapça/Osmanlıca yazı harekesiz olunca, "mefa'il" ile "mufa'il" yazılı§ları aynıdır.
Bunları ayırmak için hem dili çok iyi bilmek, hem de o vezinde olan kelimelerin
anlamlarını çok iyi bilmek gerekir. Aksi halde, a§ağıdaki örneklerde de görüleceği
134 a.g.e., s. 334. ll5 a.g.e., s. 339. 136 a.g.e., s. 331. 137 a.g.e., s. 339. llS a.g.e., s. 349. 139 a.g.e., s. 493, 560. 140 a.g.e., s. 360. HI a.g.e., s. 361. 141 a.g.e., s. 330. 143 a.g.e., s. 356.
1
~~
1
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cı1df" Örneği{> 61
üzere hata yapma ihtimali çok fazla olacaktır.
"Mü§arik-ortak, ortak olan" kelimesi ism-i faildir. "Me§arik" ise çoğul bir kelimedir
ve "ortaklık noktaları, ortak noktalar" anlamındadır. Fakat bu iki kelime
de Osmanlıcada aynı §ekilde yazılır. Müellifin "meb1'de mü§arik" ifadesi, "satılan
bir malın ortağı" anlamına gelirken, bu ifadeyi "mebl'de me§arik" 144 §eklinde
okumak, "satılan bir maldaki ortak noktalar" anlamına gelir. Halbuki yazarın
söylemek istediği bu değildir.
Benzer bir kelime de "mülasık" kelimesidir. Bunun anlamı, "kom§u, hemen
yanı ba§ında olan, ... e ekli olan" demektir. Osmanlıca aynı yazılı§ta olan "melasık"
kelimesi ise, "ekte olanlar, ili§iktekiler" anlamındadır. "Car-ı mülasık", "kapı
kom§U, yan kom§u" anlamına gelirken, aynı yazılı§ta fakat farklı bir §ekilde hatalı
okunan "car-ı melasık" 145 anlam deği§mesine uğramı§tır. "Münafi" ve "menafi"
kelimelerinin de Osmanlıca yazılı§ları aynı, fakat anlamları çok farklıdır. Yazarın:
"Ecanible ihtilat, münafH ihtiyattır" cümlesinden "yabancı kimselerle birlikte
karma bir §ekilde oturup kalkmanın, örf ve adete aykırı olduğunu" anlarız. Aynı
cümlenin, "menafi-i ihtiyat" 146 seklinde okunması, anla§ılmaz bir durum olur.
Çünkü "münafi" §eklinde okuyu§, "zıt, aykırı" anlamına gelirken, "menafi"
§eklindeki okuyu§, "sürgün yerleri" anlamına gelmektedir.
Bu durumun bir benzeri fark da, "müfarik"i "mefarik", 147 "mukabil" i "mekabil",
148 "müsari"' i "mesari"', 149 "müvaz1" i de "mevazi" 150 okumak arasında vardır.
Mufaale kahbmm mastan ile, ism-i failinin yazılı§ı aynı olmakla birlikte, anlamları
farklıdır. İsm-i fail olan "Münasibe" kelimesi "uygun olan" anlamına
gelirken, mastar olan "münasebe" de "uygunluk, ili§ki, irtibat" anlamlarına gelir.
"illet-i münasibe" denince, "uygun bir sebep" anla§ılırken, "illet-i münasebe" 151
deyince daha farklı §ey anla§ılır.
E- İftial kahbındaki bir kelimenin sonu iliedi harften olu§mU§ ise, ism-i fail ile
ism-i mefulü ayırmak hayli zordur. Bu tür kelimelerden biri d~"~" kelimesidir.
Bu kelime Arapça olunca, ya harfi noktalı olduğunda onun önündeki" harf
144 a.g.e., s. 502. 145 a.g.e., s. 54, 502. 146 a.g.e., s. 203. 147 a.g.e., s. 539. 148 a.g.e., s. 158. 149 a.g.e., s. 431. 150 a.g.e., s. 399. 151 a.g.e., s. 519.
62 ~ Karslı
kesra .olur. Fakat Osmanlıca'da bu ayırım yoktur. Bunu Osmanlı aydını belki
kolayca anlayabiliyordu. Fakat zamanımızcia hiç de öyle değil.
Bu tür kelimeleri ya anlamından ya da bulunduklan bağlamdan anlamak lazım.
Mesela, "lüzlımunu mukteza olmak" 152 §eklinde bir cümle sağlıklı değildir.
Doğrusu, "lüzlımunu muktezi olmak" olmalıdır.
Bu kahbın bazen illetsız harflerden olu§anları da problem olabilmektedir. Nitekim,
"murtekıb" ile "murtekab" kelimeleri de karı§tırılmaktadır. "Murtekıb"
gözetleyen, "murtekab" ise gözlemlenen anlamına gelir.
F- Tefe'ül (fl) kalıbı da Osmanlı Türkçesi'nde çok kullanılan bir kalıptır.
Bunun mastariarında pek problem olmaz, olsa da pek azdır. Ancak, bu kahbın da
ism-i faili ile ism-i mefulü bazen hatalı okunabilmektedir. Anlam deği§mese bile,
okuma hatalıdır. Mesela, "mütemevvic" kelimesini "mütemevvüc" 153 §eklinde ,
"müterakkıb" kelimesi "müterakkub"154 §eklinde, "müte'abbid" kelimesini "müte-
'ebbed"155 ve "müte'allikat" kelimesini de "mütalekat"156 §eklinde okumak hatalıdır.
Yine aynı §ekilde, "Allah müteyemmin buyursun" 157 değil, "Allah müreyemmen
buyursun" §eklinde dua edilir.
G- İstifal kalıbının ism-i faili "müstefil" veznindedir ve bu vezin de çok hatalı
okunan vezinler arasındadır. Mesela, "müstelzim"in· "müstelzem" 158 "müstemirra"
nın da "mestmere"159 okunınası hatalıdır.
Buraya kadar olan incelemede, ism-i faillerin hatalı okunu§una dair bazı örnekler
verildi. Şimdi ise, ism-i mefullerin hatalı okunu§larına dikkat çekilecektir.
2-İsrrı-i Mef'ullerdeki Hatalı Okumalar
A- Sülast/Üçlü fiillerin ism-i mefulleri genel olarak "meful-J~" vezninde
gelir. Buna benzeyen ba§ka bir vezin de yok gibidir. Onun için hata ihtimali az
olmakla birlikte, yine de bazı hatalar görülebilmektedir. Mesela incelenen eserde,
"me'kulat" §eklinde okunması gereken kelime bir yerde "mu'kulat", 160 ba§ka bir
152 a.g.e., s. 299. 153 a.g.e., s. 469. 154 a.g.e., s. 442. 155 a.g.e., s. 387. 156 a.g.e., s. 4 78. 157 a.g.e., s. 400. 155 a.g.e:, s. 493, 517, 550. 159 a.g.e., s. 496. 160 a.g.e-ı s. 225.
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cıldf" Örneği ~ 63
yerde de "me'kalat" 161 §eklinde hatalı okunmu§tur. Bu hatalı okumaların tek
sebebi, dikkatsizlik ve i§i ciddiye alinamaktır. Aksi halde böyle hatalı okuma
ihtimali hiç yoktur.
Sülasl fiilierin bazılarının ism-i mefulleri "mef'il" vezninde gelir. Mesela ._;-.Li
fiilinin ism-i mefulü "mekls-~"tir. Bunun "mikyas" 162 §eklinde okunınası
hatalıdır ve tamamen dikkatsiziikten kaynaklanır.
B- İfal kahbındaki bir fiilin ism-i mefulü "mufal-~~~ vezninde olur. "Münkir-
çirkin saya!l, beğenmeyen, inkar eden" anlamlarına gelir. Bu kelimenin
"münker-beğenilmeyen, çirkin" okunınası doğru olmaz. 163 Aynı §ekilde, "musa"
kelimesinin "mOs!", 164 "mucaz" kelimesinin "mecaz", 165 "mü'menün bih"in "mü'-
minün bih", 166 §eklinde okunınası da anlam bozan fa hi§ hatalardır.
Aynı veznin tesniye/ikil kipi olan "münkereyn" kelimesinin de "münkireyn" 167
okunınası yine hatalıdır.
C- Tefll kahbındaki fiilierin ism-i mefulleri "mufe'al-~" veznindedir.
Bunların da çoğu kez hatalı okunduğunu görmekteyiz. Mesela, "muayyen"
kelimesini "muln", 168 "münevven" kelimesini "men un", 169 "muhalla" kelimesini
"muhall!", 170 "mubahhar" kelimesini de "mebehhar" 171 olarak okumak, anlamları
tamamen deği§tiren hatalardır.
Aynı türden hatalar; "muvahhad"ı "muvahhid", 172 "muvahha§"ı "muvahhi§",173
"muarra"yı "ma'ra", 174 "müvecceh"i "müveccih",17
5 "müsedded"i "müsded",176
"mü§ebbeh"i "mü§ebbih", 177 "mürebba"yı da "mürebbl" 178 olarak okun-
161 a.g.e., s. 5 27. 162 a.g.e., s. 462. 163 a.g.e., s. 415. 11>1 a.g.e., s. 346. 165 a.g.e., s. 354. 166 a.g.e., s. 363. 167 a.g.e., s. 415. 165 a.g.e., s. 297, 415, 576. 169 a.g.e., s. 151. 170 a.g.e., s. 334. 171 a.g.e., s. 295. I7Z a.g.e., s. 349. 113 a.g.e., s. 349. 174 a.g.e., s. 330. 175 a.g.e., s. 406 176 a.g.e., s. 519. 177 a.g.e., s. 376.
64 ~ Karslı
mak suretiyle de i§lenmi§tir.
Şimdi sunulacak olan birkaç örnek incelendiğinde, ism-i meful olan bir kelimenin,
ism-i fail olarak okunduğunda ne tür anlam deği§melerine yol açtığı daha
net olarak ortaya çıkacaktır.
"Müellef-eser" kelimesinin "müellif-yazar", 179 "müesses-kurulu" kelimesini
"müessis-kuran, kurucu" 180 ve "müfekker-dü§ünülen §ey ya da dü§ünülen konu"nun
da '.'müfekkir-dü§üntlr, dü§ünen" 181 olarak okı,ınması, okuyucuya yanlı§
bilgi vermektir.
"Müzekker-erkek" kelimesinin de "müzekkir-hatırlatan" 182 olarak okunması,
hiç anla§ılacak gibi değildir ve çok dü§ündürürcü bir durumdur.
D- İftial kahbındaki fiilierin ism-i mefulleri "mufte'al-ulJ..:l:," veznindedir. Bu
kahbın birçok kelimesi Türkçe'de kullanılmasına rağmen, en çok bilineni
"muhtelefun fih"tir. Bu ifade, "hakkında ihtilaf edildi, anla§maya varılamadı" gibi
anlamlara gelir. Aynı kelime "muhtelif fih" 183 §eklinde okununca, "o konuda
ihtilaf eden, anla§mayan" anlamına gelir ki bu da hatalıdır. Mesela, "mukteda
bih"i "muktedi bih" 184 §eklinde okumalara sıkça rastlanır. "Murteza" yerine
"murtez1", "multeka" yerine "multekl" ve "mu'tedd" yerine "mu'ted" veya
"mu'tedün" 135 de yine hatalıdır. "Mu'tedd" kelimesinin kökü .:...Lç. olduğu için, d
harfleri iki tanedir, bu durum göz ardı edilmemelidir.
E- Mufaale kalıbının ism-i mefulü, bilindiği üzere "mufa'el-y.w" §eklindedir.
"Munaze'un fih-o konuda tartı§ma var, o konu tartı§malıdır" anlamına gelir. Bu
ifadenin "munazi'un fih" 186 §eklinde okunması, "o konuda kavgacıdır, o konuda
çeki§meye girdi" anlamı ifade eder.
Özellikle Türk edebiyatında çok kullanılan ve birçok esere ad olarak verilen
"müntehabar" veya "müntehabat beyt"in yerini "müntehib beyt" 187 in alması ho§
kai:§ılanamaz. Onun içindir ki buna, özellikle dilciler daha çok dikkat etmelidirler.
178 a.g.e., s. 369.
179 a.g.e., s:262, 357. ıso a.g.e., s. 357. ısı a.g.e., s. 357. ısı a.g.e., s. 163. ısJ a.g.e., s. 250, 338. ıS·l a.g.e., s. 211, 321, 499. 185 a.g.e., s. 348. ıB6 a.g.e., s. 127. ı57 a.g.e., s. 217, 367.
Osmanlıca Metinleri Anlamada ~ 65
Aynı kalıptan türeyen kelimelerden olan "müdde'a" kelimesini "müddet", 188
"müttehem" kelimesini de "müttehiin" 189 olarak okumak ne kadar acıdır. Bu
ifadeterin bir mahkeme salonunda olduğunu dü§ünelim, ortaya çıkan hukuk
metni ne hale gelir!
F- Tefa'ul kahbıncia da bazı hataların olabileceği ihtimali vardır. Bu kahbın
ism-i fail vezni "mütefa'el-jÇ-tA:.o"·dir. Onun için, "müte'aref' kelimesinin
"müte'arif' 190 §eklinde okunınası hatalıdır. "O ki§i halk arasında müte'areftir"
denir, fakat "o ki§i halk arasında müte'ariftir" denirse hatalı bir kullanı§ olur.
-
G- Hatalı kullanı§ın çok olduğu kalıplardan biri de hiç §üphesiz istifa! kalıbı-
dır. Bu kahbın ism-i mefulü "müstefal-~"dir. Bunda da diğer vezinlerde
olduğu gibi, bir tek harekeyi bile hatalı okumak, önemli anlam deği§melerine yol
açar. Mesela:
"Müste'merat-koloniler" kelimesini "müste'mirat-sömürgeciler", 191 "müsteb-
'ad-uzak ihtimal" kelimesini "müstebit-despot", 192 "müstekreh-çirkin, sevimsiz,
iğrenç" kelimesini "müstekrih- iğrenen, tiksinen, çirkin sayan", 193 "müstek§efatke§ifler,
icatlar" kelimesini "müstek§ifat- bayan ke§ifçiler", 194 §ekline getirmek
doğru olamaz.
Aynı §ekilde, "müstekrezat-borçlar, borçlanmalar" ifadesini "müstekrizat" 195
§ekline getirince anlamı "borç alan bayanlar" veya "borçlu bayanlar" demek olur.
Bu ifadeterin de bir sözle§me metninde olduğunu var sayarsak, i§in boyutu daha
da farklı olur.
3-İsm-i Aletlerdeki Hatalı Okumalar
Arapça' da, birçok aletin adı olan özel vezinler vardır. Onların hatalı okunması
da anlamların deği§mesine yol açar. Mesela: "Mir'at" yerine "mera'it", 196
okumak, "mizalle" yerine "muzlih", 197 okumak, "mikass" yerine Türkçe §ekliyle
188 a.g.e., s. 223. 189 a.g.e., s. 547. 190 a.g.e., s. 587. 191 a.g.e., s. 375. 192 a.g.e., s. 271. 193 a.g.e., s. 355. 194 a.g.e., s. 377. 195 a.g.e., s. 375. 196 a.g.e., s. 246. 197 a.g.e., s. 467.
66 {- Karslı
"makas", 198 okumak hatalı okuyu§lardır.
ism-i alet kahbındaki kelimelerde hata ihtimali çok fazladır. Çünkü aynı yazı­
lı§ta olan çok kelime vardır. Nitekim, TDK tarafından yayımlanan Mükemmel
Osmanlı Lügatr'nda da ayuı hataya dü§ülmü§tür. "Ayine-ayna-gözgü" kelimesi
açıklanırken, müellif tarafından verilen "fo" kelimesi doğru okunamamı§tır. Bu
kelime birçok §ekilde okunabilir ve her okuma farklı anlama gelir. Yayımlayanlar
ise, en uzak, hatta hiç uygun olmayan ;,mazhar" 199 kelimesini seçrni§lerdir. Halbuki
d~ğru olan "niizher-gösteren alet" ya da "muzhir- ortaya çıkaran, meydana
koyan" kelimeleri idi. Bunların ikisi arasında bir tercih yapılacaktı ve "mizher"
tercih edilecekti.200
Bazı kelimeler de vardır ki, onların belli bir vezni olmamakla birlikte, bunlar
da alet ismidirler. Onların okunU§U da çok önemli olduğu için iyi bilinmeli ve
dikkat edilmelidir. Bu tür kelimelerden biri de "süllem-merdiven"dir. Bu kelime
"selm"201 §eklinde okunursa, çok hatalı olur ve anlamı da tamamen deği§ir.
4-İsm-i Zaman ve İsm-i Mekanlardaki Hatalı Okumalar
Arapça'da bazı zaman ve mekan isimlerinin özel kalıpları olduğu bilinmektedir
ve zaman zaman onların okunması~da da hatalar olmu§tur. "Metaf' yerine
"mutaf',202 "menzile" yerine "münezzele"/03 "mertebe" yerine "mürettebe".204
"me'haz" yerine "me'hGz"/05 "makarr" yerine "mukarr",206 ve "ma'riz" yerine de
"ma'raz"207 §eklinde okumak hatalıdır.
Arapça'da ziyadeli kalıpların ism-i zaman ve ism-i mekan vezinleri, aynı kelimelerin
ism-i mefulleriyle aynı kalıpta gelir. Onun için, "multekl"208 §eklinde
198 a.g.e., s. 267. 199 Ali Nazima/Faik Re~ad, Mükemmel Osmanlı Lügatı, Ankara 2005, s. 20. 200 TDK tarafından yeni harflerle yayımlanan Mükemmel Osmanlı Liigatı da tarafıından incelenmi§
ve yüzlerce yani!§ okumanın olduğu tespit edilmi§tir. Yine aynı kurum tarafından yayımlanan
Yeni Türkçe Lügat'ta da bazı yanlı§lan tespit etmi§ bulunmaktan dolayı üzgünüm. Aynca, Mü-
tercim Asım Efendi tarafından Farsça'dan tercüme edilen Burhan-ı Kiitı' Tercümesi de TDK tarafından
Latinize edilmi§ ve basılffil§tır. Bu çok önemli bir kültür hizmeti olmakla birlikte, içerisinde
olmaması gereken birçok okuma hatası bulunması üzücüdür. 201 Lügat-ı Cildi, s. 151. 202 a.g.e., s. 545. 203 a.g.e., s. 244. 201 a.g.e., s. 418. 205 a.g.e., s: 589. 206 a.g.e., s. 245. 207 a.g.e., s. 463. 208 a.g.e., s. 362.
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Lügat-ı Cıid!" Örneği ~ 67
hatalı olarak yazılan kelimenin "multeka" olması gerekir. Çünkü bu kelime, hem
ism-i mef'ul hem de ism-i zaman ve mekandır. "Müstek§if''209 kelimesi de bu tür
kelimelerdendir. Verilecek olan anlama göre okunma mecburiyeti var, aksi halde
hata ihtimali yüksek olur.
5-İsm-i Tafdil Vezinlerindeki Hatalı Okumalar
Diğer birçok ifadenin olduğu gibi, ism-i rafdillerin de Arapça'da belli vezinleri
vardır. Bu vezinlerin bilinmemesi ya da göz ardı edilmesi halinde, Osmanlıca
metinleri okumacia birçok hatalar meydana gelir. Tespit edilen hataların bazılan
§unlardır:
"Akva" kelimesini "ikva"/ 10 "ezecc" kelimesini "ezzec", 211 "erca" kelimesini
"irca",212 "ezka" kelimesini "izka"/ 13 "ulya" kelimesini "aliyya",214 "uzma" kelimesini
"azmiyye",21 ; veya "azami"/ 16 ve "aher" kelimesini de "ahir"217 §eklinde hatalı
okumak, anlam deği§ikliğine yol açan önemli farklardır. Verilen örneklerin hepsi
anlama büyük oranda etki ederler. Mesela, "akva" kelimesi, "en güçlü, en kuvvetli"
·anlamına gelirken, bu kelimenin "ikva" §eklinde okunması; "muhtaç
olmak, fakir olmak, bir yerin ıssız olması" anlamlarına gelmektedir. Bundan
dolayı, bu vezinlere çok dikkat edilmesi gerekmektedir.
6-İsm-i Tasğirlerdeki Hatalı Okumalar
Türkçe'de olduğu gibi, Arapça'da da ism-i tasğir/küçültme ismini ifade eden
bazı vezinler vardır. Bunlardan fu'ayl- ~ vezni Osmanlıca'da da kullanılır.
"Küteyb-kitapçık, Futaym-Fatmacık, Hureyre-kedicik ... " gibi. Bunların da bazen
hatalı okunduğu görülmektedir. Çok kullanılmadığı için hatalı okuma azdır,
fakat yine de vardır. Mesela:
"Hufeyra" yerine "hafira",218 "vureyka-yaprakcık, küçükce bir yaprak" yerine
109 a.g.e., s. 377. 110 a.g.e., s. 457, 548, 549. lll a.g.e., s. 117, 166: lll a.g.e., s. 106. lU a.g.e., s. 116. 114 a.g.e., s. 612. llS a.g.e., s. 164. 216 a.g.e., s. 287. 217 a.g.e., s. 155. llS a.g.e., s. 182.
68 -<} Karslı
"ver!ka",219 "§uceyra-ağaççık, küçük bir ağaç" yerine "~edra" 220 §eklinde okunması
gibi. ݧin daha garip olan tarafi, kelime yanlı§ okununc;, onu sözlüklerde
bulmak da imkansız olur ve insanlar ya bilgilenemez, ya da yanlı§ bilgilenirler.
7-Mübalağa V ezinlerindeki Hatalı Okumalar
Arapça'da mübalağa, yani bir i§in' üst. derecede yapıldığını ya da abartılı olarak
yapıldığını belirtmek için belli ba§lı vezinler vardır. TDK'nın yayımladığı Lügat-ı
Ct1df'de de bazen mübalağa vezni hatalı, bazen de ba§ka bir kelime mübalağa
vezninde okunduğu görülmektedir. Mesela:
"Allame" kelimesi, mübalağa ifade eden "jw" vezninde bir kelimedir. Bunun
"alamü"221 §eklinde okunınası yanlı§ olduğu gibi, "nehhab"ın "nehab",222 "sebbak"ın
"sabak",223 "vezzan"ın "vezan"224 biçiminde okunmaları da yanlı§tır.
Bu durumun tersine olarak; "zücac-cam" yerine "zeccac-camcı"/25 "uduladaletli
kimseler ya da sapmak suretiyle ba§ka tarafa kaymak ... " yerine "adul-çok
adaletli kimse", 226 "cezub-çok çekici" yerine "cüzub-çeki§ler, cezb edi§ler"227 ve
"resas-kur§un" yerine de "ressas-kur§un atan, kur§uncu", 228 kelimeleri kullanılmı§tır
ki, bunların hepsi yanlı§ okumalardır.
S-Çoğul İsimlerdeki Hatalı Okumalar
Bilindiği üzere, Arapça'da çoğul vezinleri çok fazla olup, bunların ezberlenmesi
yabancılar için zorluk arz eder. Bunları ezberlemek yerine, kelimeleri bilmek daha
kolaydır. Yazar da bu çoğulları çok fazla kullanmı§tır. Onun içindir ki, okuyanlar da
fazla hatalı okumu§lardır. Halbuki, dille uğra§anların, bu çoğulların bazılarını bir
kültür olarak bilmeleri gerekir. Bu hatalı okumalar ya anlamı deği§tirir ya da bozar.
Mesela: "Tel'1:n-i zulme"229 dendiğind~ "karanlığılanetlemek" anla§ılırken, "tel'1:n-i
219 A. Mevhibe Co§ar, Üç Çay Risiilesi, s. 125.
ııo a.g.e., s. 125.
ııı Liigat-ı Cıldr, s. 209.
m a.g.e., s. 415.
m a.g.e., s. 457. 224 a.g.e., s. 600. 225 a.g.e., s. 613. 226 a.g.e., s. 574. Bu kelime, TDK. Tarafından yayımlanan "Mükemmel Osmanlı İ..iigaıı"nda da hatalı
olarak "adul" §eklinde okunmu§tur. Halbuki doğrusu "udul" olmalıydı. Çünkü kelime oradaki
§ekliyle mastardır. bk. Ali N azima/Faik Re§ad, Mükemmel Osmanlı Liigatı, Ankara 2005, s. 24. 227 Liigat-ı Cudr, s. 70. 228 a.g.e., s. 616. 229 a.g.e., s. 548.
ı
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cudl" Örneği -} 69
zaleme" denince, "zalimleri lanetlemek" anlamına gelmektedir.Yine, "mu'a§ir-i
müslirrıln" 230 , "Müslümanlarla iyi geçinen" anlamına gelir. Halbuki yazann dediği
"me'a§ir~i müslimin" ise, "müslüman kalabalıklar" anlamına gelir.
"Muvazin" kelimesi yazar tarafından hatalı kaydedilmi§tir. Veya matbaa hatası
olarak öyle çıkmı§tır. Bunun doğrusu "mevazin" olmalıydı. Bu hata, yayıma
hazırlayan ki§i tarafından düzeltilmeliydi. Ancak, yayımcılar bu tür hataları da
göz ardı etmi§lerdir.
Bu hatalı ohıyu§ların bazıları vezinlerine göre tespit edilmi§tir:
1-Ef'ile MT Veznine Göre Hatalar
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
akkaziye akziye 10
ebhare ebhire 396
ebhure ebhira 563
ita'me et'ime 481
2-Mefa'il-J.--I.A... Veznine Göre Hatalar
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
manaya me'ani'ye 302
mu'asi' me'asi' (aslında hatalı) 330
mu'a§ir-imü=sl~im~i'~n~--------~m~e~·a~§ı~·r~-i~m~u~··s~li~m~i'~n~------------------~3~0~5~
muhakem mehakim · 284
muvazi'n mevaztn (asılda) 401
mülahide melahide 361
münahi menahi 518
Bu vezinde de çok fazla hata yapılmaktadır. Çünkü, aynı vezin kalıbıyla yazı­
lan çok kelime vardır. Hata yapmamak için, kelimelerin anlamları, özellikle
cümle içerisinde ne anlama geldikleri, bundan daha önemlisi ise, yazarın o
kelimeyi ne anlamda kullandığı çok iyi bilinmelidir. Mesela, "j<:-tA.." kelimesi üç
ayrı §ekilde okunur, hepsinin anlamı da farklı olur.
230 a.g.e., s. 305.
70-3-Efal-~Wi Veznine Göre Hatalar
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
i.bsar-ı ha"-§i_'a _______ _:.e-=-bs'-'-a_r_h_;:a""§ic.::'a ______________ 1--'-64
if'al-i be§eriyye efal-i be§eriyye 56
İ'mal e'mal 311 ~-----------~~~-----------------~~ i'mal-i zan a'mal-i zan 528
iskal eskal 61
muhtatıf-ı !sar muhtatıf-ı ebsar 33 7
acem ilkabmdandır acem elkabındandır 326
hatf-ı ibsar hatf-ı ebsar 165
Bu vezin de çok hatalı okunan vezinlerdendir. Özellikle, ifal kalıbının mastan
olan kelimelerle, efa! veznind~ olan çoğullara çok dikkat edilmelidir. Aksi halde
hata ihtimali artar. Nitekim, örneklerde görüldüğü gibi, bu eserde de bunun
örneklerine çok rastlanmaktadır.
4-Diğer Vezinlerdeki Çoğul Hataları
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
cülsa cülesa 68
fıska-i ümmet füseka-i ümmet 471
hamle-i Kur'an hamele-i Kur'an 528
haml-i iskal haml-i eskal 156
sebb-i zulme sebb-i zaleme 468
tel'ın-i zulme tel'In-i zaleme 548
fark firak 515
halideyn ha.lidın 153
ha ele hacele 177
ha§rete ha§erata 254
hattateyn hattatin 301
hi din et hadem/huddem 340
ifsal efdal
ihbar-ı mütevaride. Ahbar-ı mütevaride. ~~--~~~-------=~----~~-----------------258 399 n ak Cı d nükCıd
nezzftr
suyug si yağ
a'cem lA •
eacım
9-Özel İsimlerdeki Hatalı Okumalar
Osmanlıca'da geçen aslı Arapça veya Türkçe bazı özel isimlerin de hatalı
ı ı
T
1
Osmanlı ca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cı1df'' Örneği ~ 71
okunma ihtimali yüksektir. Ancak, bu hata ihtimalini en aza indirmek mümkündür.
Çünkü özel isimleri konu alan birçok eserler vardır. Bu eseriere bakılabilir ya
da tarih kitaplarının ilgili konularına bakılarak bu hatalar aza indirilebilirdi.
Bunun dı§ında bazı hatalar da vardır ki, onların olmaması gerekirdi. Bir Türk
insanı daha da ötesi dil ile uğra§an bir kimsenin, bu yanlı§ okunan özel isimleri
bilmemesi çok dikkat çekici. O isimler genel kültür içerisinde halledilecek isimlerdir.
Mesela: "Hz. Ali''nin "hz. Ala" ve onu öldüren ''ibn-i Mülcem"in "İbn
Müleccem", "kabile-i Kurey§"in "kabile-i kart§" ve "Mirza Aİi Ekber"in de "Mirza
ala ekber" okunınası çok dü§ündürücüdür. Sunulan liste bu tür hatalı okuyu§-
ları göstermektedir:
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
Amru Amr 572
azdü'd-devle Azudu'd-devle 413
ala m!r-za Ali Mirza 326
Ben-i Kure§!. Nebiy-yi Kura§! 265
ben! Selim Ben! Süleym 468
Be§ ar Be§§ar 572
Beyt-i Mukaddes Beyt-i Makdis 261
Beytlehem Beyt-i lahm 411
Dahi yy Dihye 470
Ebu mansur-i müteridi Ebu Mansur Matürtdı 499
Ebu'! Esvedü'l Dül! Ebu'I-Esved ed-Düelı 146
Ebuleyl! Ebu Leyla 406
Ebübeyy bin Ka'ib Übeyy bin Ka'b 10
el-kamusu'I-Hayt ei-Kamusu'I-Muh!t 248
Ese ile leys Esed ile leys 395
Gavs b. Abdülaziz Gav! b. 'Abdi'l-'Uzza 468
Hazret-i ala-kerimullah-i vech Hz. Ali Kerremellahu vechehu. 344
Hıdır Haydar 609
İbn Abderiye İbn Abdirabbih 475
İbn Mukaile İbn Mukle 146
İbn müleccem İbn-i Mülcem 167
İmam Şi'.ranı İmam §a'ran! 480
ka.'b bin zahir Ka'b bin Züheyr 243
kablle-i kari§ Kablle-i Kurey§ 243
Kas sı Kusayy 414
Mir-za ala ekber Mirza Ali Ekber 326
M1zanü'I-Kebri ei-M!zanü'l-Kübra 480
Mugberet b. §a'be Muğlre b. §u'be 88
Nasr b. Asımü'I-Leys! Nadr b. Asım el-Leys! 146
72 ~ Karsh
Ra§id b. Abderiye
ravza-i müteharrire
S eva
. tekavvülat-ı misilierne
Turfa Bey
zalim-i sakfi
zü 'l-hallfe
IV- Sıfatlann Hatalı Okunınası
Ra§id b. Abdirabbih
Ravza-i mutahhara ·
Su va'
takavvülat-ı Müseyleme
Tarafe
Zalim-i sakafı
Zü'l-huleyfe
1-Sıfat-ı Müşebbehelerdeki Hatalı Okumalar
468
443
468
544
551
146
201
Osmanlıca metinleri anlamada önemli hususlardan biri de sıfat-ı mü§ebbehe
vezinlerini bilmektir. Epeyce çok olan bu vezinleri bilmeyince, büyük hataların
meydana gelmesi kaçınılmazdır.
Bilindiği üzere, ~ vezni sıfat-ı mü§ebbehedii. Bu vezindeki bir kelimenin
hatalı okunması, çoğu kez anlamı da deği§tirir. İncelenen eserde ilk bakı§ta göze
çarpan bu tür hatalardan bazıları §Unlardır. Mesela:
"Meyyit-ölü" kelimesi böyle bir sıfattır. Türkçe'de de çok kullanılır. Bu kelimenin
Arapça'da "meyt"231 §eklinde okunınası mümkündür, ancak çok az kullanılır.

Ayrıca, "seyyid, safiyy, semiyy, sert', cezCıb, deni, leyyin, takiyy, tayyibe, seyyie,
adCıl, sebiyy ... " gibi kelimeler hep sıfat-ı mü§ebbehedirler. Bu duruma dikkat
edilmeyince, basite alınca, ya da göz ardı edince, "seyde'l-kavm,232 saf:, 233 sem1,234
syr1, 235 cüzCı, 236 leynü'l-canib, 237 taka, 238 taybe,239 tıybe240 ••• " gibi hatalı okumalar
meydana gelir.
"Ahlak-ı denl'e-ahlaksızlık" anlamına gelen bir ifadenin, her ne sebeple olursa
olsun, "ahlak-ı diniye-dini ahlak" 24 ı §eklinde okunınası çok üzücüdür. Yine eski
bir ifade tarzı olan "savt-ı hasen-güzel ses" de geçen "hasen" kelimesi bilineme-
2JI a.g.e., s. 422, 425, 545. ZJ1 a.g.e., s. 266 . .uı a.g.e., s. 459. ZJ4 a.g.e., s. 473. m a.g.e., s. 449. 236 a.g.e., s. 70. 2J7 a.g.e., s. 54. 2J8 a.g.e., s. 516. 2J9 a.g.e., s. 527.
z;o a.g.e., s. 4 72. 241 a.g.e., s. 523.
ı ::.!
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cudi" Örneği {>- 73
yince, ortaya "savt-ı hüsn" 242 gibi anlamsız bir ifade ortaya çıkar.
Bir de bunun tersine olanı vardır. Yani sıfat-ı mü§ebbehe olmayan bir kelimeyi,
sıfat-ı müşebbehe gibi okumak. Mesela: Arapçacia .:ı)I.;J vezni ile .:ı)I.;J vezninin
yazılı§ı aynıdır, fakat okunu§ları ayrıdır. Birinci okunu§ mastardır, ikincisi ise
sıfat-ı müşebbehedir. Bu durum göz ardı edilince, anlam değişir ve bazen de
hiçbir anlam ifade edilemez olur.
"Feyazan" kelimesi, mastardır, "sel olmak, ta§kın olmak, taşmak" anlamına
gelir. Aynı keliJ"!leyi "feyzan"243 şeklinde okuyunca, "ta§rnı§, ta§kın" anlamına
gelir. Bu örnek belki çok açık değildir. Fakat bazen kar§ımıza çok daha farklı
anlamlarda çıkması kuvvetle muhtemeldir. Buna benzer bir kelime de "darabanvuru§,
çarpma, titreme"dir. Bu kelimenin "darban-ı kalb" 244 §eklinde okunması,
ortaya anlaşılması zor bir ifade çıkarır.
"Batal-kahraman, yiğit" kelimesinin "batl"245 şeklinde okunması, kahramanlıkla
ilgisi olmayan bir anlam ifade eder. Halbuki yazar bunu demek istememiştir.
Bunların dı§ında da birçok sıfat-ı müşebbehe olan kelime yanlış okunmu§tur.
"Kurena" "kurna",246 "kübera" "kübra",24; "ruzela" "rezla"/48 "'izam" " azam"/49
"cülesa" "cü lsa "
250 ••• onların bazılarıdır.
2-Sıfat- Mevsfif Uyumundaki Hatalı Okumalar
Arapça'da mevcut olan sıfat-mevslıf uyumu, Osmanlıca'da da bulunmaktadır.
Okuyuşlarda buna da dikkat edilmelidir. Aksi halde anlamsız bazı durumlar
ortaya çıkar. Bunlar mevcut incelemede ç,ok fazla olmamakla birlikte, bazılarına
işaret edelim:
Hatalı okuma Doğrusu Sayfa
ersam-ı sulbiyye ecsam-ı sulbe 484
ilahe vahid ilahun vahid 53
kelime-i vahid kelime-i vahide 256
141 a.g.e., s. 467. 143 a.g.e., s. 127. 144 a.g.e., s. 246 245 a.g.e., s. 92 146 a.g.e., s. 265. 247 a.g.e., s. 336. 248 a.g.e., s. 450. 149 a.g.e., s. 331. 250 a.g.e., s. 68.
74 ~ Karslı
lafzeyn-i müte'atıftne lafzeyni müte'atıfeyni
mu'amelat-ı mutekabil mu'amelat-ı mutekabile.
Vilayet-i mütecavir. Vilayat-ı mütecavire
3-Meslek Bildiren V ezinlerindeki Hatalı Okumalar
384
390
386
Arapça'da meslekleri belirten belli ba§lı bazı vezinler vardır. Bunların biri de
...ı~ veznidir. Bu vezindeki bir kelime ba§ka bir vezne kayınca, kelimenin anlamı
da deği§ir. Mesela, "fira§et" kelimesinin "fera§et", 251 "filaha" kelimesinin "felaha",252
"hidanet" kelimesinin "hezanet",253 ve "sidanet" kelimesinin de
"sedanet"254 §eklinde okunınası hatalı okuma biçimleridir.
V-ARAPÇA CÜMLELERDEKi HATALI OKUMALAR
Yazar İbrahim CGd! Efendi (v. 1923), sözlüğünde bazen Arapça, bazen Türk-
çe bazen de Farsça cümleleri örnek vermi§tir. Bu eser yeni harflerle yay1mlanırken,
örnek cümlelerin Türkçelerinin okunmasında bazı hatalar meydana geldiği
gibi, maalesef Arapçalarının okunmasında da birçok hata meydana gelmi§tir.
A§ağıdaki örnekler, onlardan sadece birkaçıdır.
Hatalı O kuma
celle celalehu
celle §anehu
el-hak merr.
el-harabü's-sical.
el--§öhre tü afet.
Halleda'l-lahu meleke.
rahmallahü'n-nebba§ü'l-evvel
sadifetü ehlen ve vata'etü mekanen
sehlen
zad-allah-ı §erife
kemalin taht-ı kelanun
Doğrusu
celle celalühu
celle §anuhG
el-hakku murr.
el-harbü sical.
Halledellahu mulkehG.
rahime'llahu 'n -ne bb aş e '[-evvel
sadefte ehlen ve vadi'te
mekanen sehlen.
zadellahu §erefehu.
kemalüke tahte kelamike.
Sayfa
58
58
150
479
501
154
413
309
609
248
Bu son cümledı:; çok ilgici çeken yanlı§ bir okuyu§ var. Cümle, " ..:_..;,.,; ~LS
~')5" dir. Bunun anlamı, "Senin olgun bir insan olduğun, sözünden belli olur."
§eklindedir. Fakat, bu cümlenin Arapça bir ifade olduğu anla§ılamamı§ olacak ki,
251 a.g.e., s. 124. 252 a.g.e., s. 122. 253 a.g.e., s. 170. 254 a.g.e., s. 469.
1
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Lügat-ı Cı1df" Örneği {>- 75
Türkçe gibi okunınaya çalı§ılllll§ ve "kemalın taht-ı kelamın" §ekline dönü§rnܧtür.
Cümlede geçen "kemalüke" ve "kelamı'ke" kelimelerinde geçen "kaf' harfi Arapça
bir zamirdir. Bu zamir galiba Türkçe'de ilgi hali olan "n" gibi algılanmı§tır.
VI-ARAPÇA FİİLLERDEKİ HATALI OKUMALAR
Osmanlıca metinleri okumacia fazla hataya mahal olan bir konu da fiiller konusudur.
Nitekim Lügat-ı Cikilde bu hatalar sıkça i§lenmi§tir. Bu okuma hatalannın
bazılan belki anlamı deği§tirmeyebilir. Ama büyük bir çoğunluğu anlam
deği§ikliğine veya anlamsızlığa yol açar. Anlam deği§ikliğine iki örnek verip,
diğerlerini liste halinde sunulacaktır.
Eskiden sava§larda kullanılan bir parola vardı. 255 Bu parola "emit emit!- Öldür
öldür!"256 §eklindedir. Bunun "ümmet-i met-met ümmeti" §eklinde okunınası
doğru olamaz. Yine bunun gibi "e§hedü-§ahitlik ederim" anlamındadır. Bu ifadenin
"e§hede-§?.hit tuttu" §eklinde okunması, hem fiilin kipi hem de anlamı deği§ir
ki bu doğru değildir. Benzer kelimelere §U örnekler verilebilir:
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
ümmet-i met emit emit 499
ümate emate 499
kuddis kuddise 264
haddese Serrahu Kuddise sirruhu 64
kuddese sırra kuddise sirruhu 264
tavviyetü'l-sahaf tuviyetüs~suhuf 56
sanefe sannefe 226
tecavüzü'llahu anhu tecaveze'llahu anhu 423
tecelibü teclibü 297
yentek u yentiku 296
zehebü'n-nas zehebe'n-nas 417
esabü'l-bun! esabe'l-Bun! 458
e§hede e§hedü 495
bakiyyü'n-nesnas bakiye'n-nesnas 417
izaba azaba 257
ha·shasü '1-hak hashasa'l-hakku 162
255 Bedir sava§mda Müslümaniann parolası"~! J.r=' 4! "§eklinde idi. Geni§ bilgi için bk. İbn Sa'd,
eı- Tabakatü'l-Kübril, Beyrut, Il, 14. 256 Bu parola, bugünkü "tanı§mayı sağlayıcı" bir parola değil, daha farklı bir paraola biçimidir.
Karslı
Vll-Arapça Kelimelerdeki Hatalı Okumalar
Arapça'da birçok kelimenin yazılı§! aynı, okunu§u ise farklıdır. Bunları doğru
okumak, ancak kelime aniarnını bilmekle olur. Aksi halde hatalı okuma kaçınılmazdır.
Bu konuda sadece bir örnek verilecek, diğer hatalı okumalar liste halinde
sunulacaktır.
".sri" kelimesi harekesiz olunc~, birçok farklı anlamda ve §ekilde okunabilir.
Bu kelimeye hangi anlam verilecekse ona göre okunmalıdır. Metinde geçtiği
§ekliyle yazar bu kelimeyi "esirler" anlamında kullanmı§tır. Öyleyse, "esr1"257
§eklinde okumak hatalıdır. Bu kelime "esra" olacaktır. Çünkü yazar tarafından
"esirler" anlamında kullanılmı§tır. Bu tür hatalı okunmu§ kelimelerin bazıları
§unlardır:
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa
ahrı1y uhrevi 609
akhuvan ukhuvan 9
azhiyye udhiyye 26 -b~~--------------~b~~~----------------------~175
ansır ınsır
bed bide' 45
ce beriye cebriyye 56
ceberiyye cebriyye 56
eecleri cüdeıi 548
c edi cedy 298
ce haz cihaz 57
eelbab
cerriar cim ar 60
c enan cin an 146
cümceme cümcüme 68
de han dühan 503
e eel eel 271
elf-i i§ba' elif-i i§ba' 233
emniye 451
en cam e ne üm 414/268
257 Liigat·ı Cı1df, s. 110.
1
~-- ~ı
ı
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cadf" Örneği ~ 77
enemle enmule 104
en fas enfüs · 415
enmele enmule 105
erüzz ürz 107
esrniye ismi yy e 110
fa'ad fu'ad 473
fırsat fursat 127
filizze filze 128
filizze-i kebed filze-i kebid 128
gırre gurre 235
hallhall hill 159/556
hay sı hayası 364
hı ta hıtta 605
h ok hak 210
h u kd hıkd 7
hull! . huliyy 182
hulliyyat huliyyat 182
humar hamr 492
huzeratı hazeratı 499
ihyanen ehyanen 61/488
ira' e er'a 16
ittibaı etba'ı 553
ka'is ke's 246
karin kim ll
kas ke's 251
kast k ıst 251
kat' en kat'a 371
kebed kebid 260
ked-i nefs keyd-i nefs 343
k em k üm 99
ketf ketif/kitf 259
kil em kelm/kelim 263
kuvvet kGt ll
mahakkiyat mahkiyat 594
makdem rriukaddem 518
menzel et menzile 488
me vakıf mevkıf 317
muvaffıkıyet muvaffakıyyet 349
mürlıt müruet 370
müselm!n müslimln 153
müsQet · müsebbet 352
müstakilen müstakillen ·552
na'm ne'am 104
1
78 ~ Karsh
-T
ı nebı1t1 nübüvveti 267 ı nimr· nemir 421 ı
ı ni s vf nisevi 422 l nukkab n ik ab 261
nutuf nutef 424
ı ram h rum h 107
ra tl n tl 355
reel recül 451
reisi re'si 163
re m h rumh 451
sa by e sabiyye 457
sahtı sihhatı 372
san in sinin 493
sed d ad sedad 448
sed! sedy 469
sefaret sifaret 470
sel m 151
sı dak 478
303
sur su ver 244
§e ha b §i ha b 495
§emın-i gallz §etın-i gallz 267 ı §erait sahtı §erait sıhhatı 573
ı §erriyaniyye §iryaniyye 613
§u'ra-yı ashab §u'ara-yı ashab 406
tadiyatından ta' addiyanndan 500
tahall e tahille 509 ı takriben terkibe n 271 ı tarz-ı kese! fart-ı kese! 259 i
te'diyye-i din te'diye-i deyn 536 1
tehevvül tebevvül 468 ~~T
tennacl te na d 553 ı rilka tilkae 579
1 usbuh sebuh 58
uzlete ade! ata 451
ı ve sak vi sak 599
yeser yüsr 476 ı zaaflar zı'flar 116
za'f zı'f 116 1
1
zak ın zek an 610 ı zelezal zilzal 614 ı tu ri' e tavti'e 581 i
ı
~-----" ~-~-
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "LiigaH Cı1df" Örneği ~ 79
Bu kelimelerden bazıları çok önemlidir. Mesela "~" kelimesi. Bu kelime üç
türlü okunabilir. "Kebd-kebid- kebed .. " Bunlardan ilk ikisi "karaciğer" anlamına
gelir. Üçüncüsü ise, "sıkıntı, dert, keder, zorluk ... " gibi anlamlar ifade der. Bu
kelime, Kilmıls-ı TürlEski sözlüklerde veya kitaplarda harekenin olmayı§ı, Arapça bilenlerin de dikkat
etmeyi§i, bu kelimenin yeni sözlüklere hatalı girmesine sebep olmu§tur. Lexicon
Turcico-Arabico-Persicum ve Lehcetü'l-Lüğat'a bakılırsa, bunun orada doğrusu
olan "kebid-karaciğer" 258 olarak kaydedildiği görülür.
Vlll-Arapça ifadelerde Ve Kalıplardaki Hatalı Okumalar
Arapça'da bazı ifadeler ve,kalıpla§mı§ sözler çok önemli bir yer tutar. Bunların
birçoğu, Osmanlıca'da da kullanılmı§tır. Bunlar, bilinmesi çok zor olan §eyler
değildir, buna rağmen hatalı okunu§ları oldukça çoktur. Hatta bunların bazıları
bugün bile Türkçe konu§malarda kullanılmaktadır.
Mesela: "Gayr-i Müslim" ifadesi, "Müslüman olmayan" anlamında olup, iki
tane Arapça kelimeden olu§an bir ifadedir. Bu ifade Osmanlıca "gayr-i Müslim",
Arapça da ise "gayru muslim" §eklinde okunur. Bu terkibin "gayr-i müsellim" 259
§eklinde okunınası anlamı deği§tirir ki bu doğru değildir. Lügat-ı Cı1df'de bu tür
okuyu§ hataları da oldukça fazladır. Bu sebeple, onlar da a§ağıda liste halinde
sunulmuştur.
Yanhş okuma Doğrusu Sayfa
adın-ı ittifak adem-i ittifak 500
ala gayrü'l-kıyas ala gayri'I-kıyas 312
alehisselamü't-tesllmat aleyhi't-tesl!mat 443
ale'l-i ekser ale'I-ekser 205
all kavlen ala kavlin 263
ali-vechü'l-kemal ala vechi'l-kemal 396
aliyyü'l-'acele 'ale'I-acele 373
aliyyü'l-ekser 'ale'l-ekser 313
aliyyü'l-re's ale'r-re's 448
an mevazi'atin an muvaza'atin 581
ari.a'l-leyh anae'l-leyl 15
beohula'l-lah bi-havli'Ilah 297
beynü'l-havf ve rica beyne'l-havfi ve'r-reca 450
258 Franciscus a Mesgnien Meninski, Lerican Turcico-Arabico-Persicum, İstanbul 2000, (tıpkı basım,
"kebid" maddesi. Şeyhulislam Mehmed Esad Efendi, Lehcetü'l-Lüğat, Il§L TDK, Ankara 1999,
"ciğer" ve."bağır" maddeleri. 159 Liigat-ı Cadı, s. 618.
80-{> Karslı
beynü'l-zeveeyn beyne'z-zeveeyn 616
bi-ebtyi bi-ebi 538
bi-harbi!r-rü'ye bi-hasebi'r-rü'ye 207
bi-kadri'l-imkan bi-kaderi'l-imkan 211
birrü'l-valideya birrü'l-valideyne 46
bittarlku'l-feyz bi-tarlki'l-feyz 209
eenabü'l-ilah Cenab-ı Allah 347
eevami'ul-kelem eevami'ul-kelim 62
cide'l-haseneyn eedd ü 'i-Haseneyn 162
eda-yı din eda-yı deyn '94
ekkal-i saht ekkal-i süht 99
eltafu'l-hiyye eltaf-ı ilahiyye 305
emr-i eelil-i ebaht emr-i eeltl-i ibaht 573
esnayı a3er isna 'a§ere 56
evveliyat uleyat: ula'nın çoğul u. 115
gayr-ı müsellim gayr-i müslim 618
hadimü'l-haremeynü'§-serefeyn hadimü'l-haremeyni'§-§erlfeyn 147
hamame-i haram hamame-i harem 154
hamil-i selah hamil-i silah 497
harf-ı enfihi vefat hatfe enfihi vefat 165
hullH nisa huliy-yi nisa 182
ihdaü'l-eiheteyn ihda'l-eiheteyn 200
irsal-i lehiyye irsal-i lihye 219
istikbah-ı uleuhiyyat istikbah-ı lehviyyat 228
lzhar-ı mütenevvi'e ezhar mütenevvi'a 395
karn-ı sur karn-ı sevr 250
kasıretü't-tarf kasıratü't-tarf 251
kastü'l-yevm kıstu'l-yevm 251
ke'enne lem yekin ke'en lem yekun 255
kevkeb-i derrl kevkeb-i düm 260
layeteeezi la yeteeezza 69
li-eeeli'z-ziyare. li -ecli'z -ziya re. 271
li-em li-üm 56
ma-eerl ma- eera 279
mahsuldar-ı gurur mahasal-i gurur 264
makan ü ma-yekun. ma kane ma yekun 276
masivayu'llah masiva'llah 574
meeburlyü'l-eer meeburiyyü'l-icra 249
Melaike-i mukarreyn Melaike-i mukarrab!n 258
mafh!u'l-ma'na mahfiyyu'l-ma'na 397
min kabli'-lah min kıbeli'llah 222
muhaffetullah mehafetullah 237
müferred müfred 167
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cı1df" Örneği--} 81
nukfıt-ı hall nikat-ı hill 555
rahmei:u'llah tahimehu'llah 441
rü'yet-i helal rü'yet-i hilal 456
sadıkatü sı'a sadefte se'aten 309
sırrun ve alaniyeten sirran ve alaniyyeten 12
sirac ve hac sirac-ı vehhac 482
§uhud-i helal §u hud-i hilal 502
urve-i veseka urve-i vüska 551
zanellah Zanehu'llahu 520
IX-Arapça Mastarlardaki Hatalı Okumalar
Arapça'da masdarların da yeri önemlidir. Onların hatalı okunınası halinde de
birçok hatanın ortaya çıkacağı malumdur. Mesela, "mükatebe" kelimesi "yazı§­
mak" anlamına gelen bir mastardır. Bu kelime "mekatib"260 §eklinde okunursa,
"yazıhaneler" ya da "kütüphaneler" anlamına gelir. Onun içindir ki, bu tür
mastar kelimeleri okurken de kelimenin anlamını bilmek gerekir. Kelime ne
anlama geliyorsa, o anlama göre okunmalıdır.
Bu tür hatalı okunan kelimeler de hayli çok olduğu için, her birinin tek tek
incelenmesi yerine, liste halinde vermesi daha uygun gÖrüldü.
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa:
mu hasıma muhasama 335
cerrahiyye cirahiyye 326
s ebi se by 468
a'dad i'dad 559
astıyad ıstıyad 500
bağı ve tığyanı bağy ve ti..ığyanı 250
batılanını bu danını 481
darban-ı kalb daraban-ı kalb 246
efraz ifraz 612
Ekrem ikram 13
imsak-i !isan 211
156
e nam 308
e name 212
ezrar ızrar ı
feyzan feyezan 121
hazef hazf 170
260 a.g.e., s. 360.
82 ~ Karsh
mefa'ile mufa'ale 450
mekatibe mükatebe 360
mes'i mes'a 3 ı ı
me§İY me y 467
metalibeleri mutalebeleri · 56
rrıülaİnere mülamese 361
müradife müradefe 368
müteba'it mütabe'at 252 müvedd~e~d~-------------m~e~ve~d~d~e~d----------------~--------~5~4~6
müvelled mevlid 298
nibah nübah 420
_r~e~m~i __________________ ~re~m~y ___________________________ 60M47
sefah sifah 459
X-CER HARFLERİNDEKİ HATALI OKUMALAR
Cer harfleri tek ba§lanna belki anlam ifade etmeyebtlirler. Fakat terkip içerisinde
mutlaka bir anlamları vardır. Bunların etkilediği kelime hatalı da okunsa
anlamı bellidir. Ancak, ses düzeni kulağa hiç ho§ gelmez ve hemen kelime sırıtır.
Bu konuda biraz kültür sahibi ki§i hemen kahkahayı basar. Mesela: "Ala seblli"
yerine "ala sebilü",261 "aniz-zihaf' yerine "anü'l-zihaf',l62 "bi-i'tibari's-sıfat" yerine
"bi-i'tibarü's-sıfat", 263 "fı yevmin" yerine ise "fı yevmen", 264 §eklindeki okuma
biçimleri, kulağa hiç ho§ gelmeyen okuyu§lardır.
ݧin garip taraflarından biri de zaman zaman Türkçe edebi metinlerde bile ge-
çen birçok harf-i cerli tabir, hatalı okunmu§ ve anla§ılmaz ifadeler ortaya çıkmı§­
tır. Mesela:
"Ala kavlin" yerine "ali kavlen,"265 "ala vechi'l-kemal" yerine "ali vechü'l-kemal",266
"a[e'l-'acele" yerine "a!iyyü'l-'acele",267 "ale'l-ekser" yerine "aliyyü'[-ekser"268
ve "ale'r-re'si" yerine de "aliyyü'r-re'si. .. "269 gibi hatalı okuyu§lar ilgi
çekicidir.
161 a.g.e., s. 448. 162 a.g.e., s. 609. 263 a.g.e., s. 609. 264 a.g.e., s. 606. 265 a.g.e., s. 263. 266 a.g.e., s. 396. 267 a.g.e., s. 3 73. 268 a.g.e., s. 313. 169 a.g.e., s. 448.
ı
1~
ı 1
1
1
1
ı
ı ,~
1
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Öneıüi "Lügat-ı Cudt" Örneği {>- 83
XI-Din İçerikli Kelime Ve ifadelerdeki Hatalı Okumalar
Osmanlıca metinlerde geçen Arapça kelimeler içerisinde, din içerikli ifadeler
de bulunmaktadır. Bunları anlamak bir kültür ve müktesebat i§idir. İslam kültü-
rüne a§ina olmayanların bunu anlaması zordur. Onun için, bu tür Osmanlıca
metinlerle uğra§an kimselerin, o kültüre de belli oranda sahip olmaları gerekir ya
da o kültüre sahip olanların gözden geçirmesi uygun dü§er. Aksi halde, ayet ve
hadisler yanlı§ okunur, yanlı§ okuyunca da yanlı§ anlam verilir. Yeni yazıya
aktanlan Lügat-ı Cudf'de de ayet ve hadislerin yanlı§ okunduğuna rastlandı.
1-Yanlı§ Okunan Ayetler
Yazar, eserinde çok fazla ayet kullanmamı§tır. Ancak bazı ayetlerden alıntılar
yapmı§tır. Öyle olmasma rağmen, yine de bu alıntılar hatalı okunmu§tur. Bunların
doğru okunınası için bir Kur'an fihristine bakılsaydı, bu yanlı§lar olmazdı.
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa:
inne'l-hükme illaIiilah in'il-hükmu illa li'llah {Enam, 57) 565
u!Gtu'l-ahmal ularu'l-ehmal (Talak, 4) 8
vefarü't-tenevvür ve-fare't-tennGr (Hud, 40.; Müminun, 27) 555
kasıretü't-tarf kasıratü't-tarf 251
2-Yanlı§ Okunan Hadisler
Cudf Lı'igatz'nda, ayetlerin yanı sıra birçok hadis de kullanılmı§tır. Bazı hadislerden
ise sadece alıntılar yapılmı§tır, fakat yeni yazıya aktarmada onlar bile
zaman zaman hatalı okunmu§tur. Mesela: Her gün be§ vakit namaza hazırlık
olarak okunan kil.mette geçen bölüm bile hatalı okunmu§tur. Bu da gerçekten
üzücü bir durumdur.
Hatalı Okuma Doğrusu · Sayfa:
hadra'ül-dehn hadraü'd-dimen 148
atlabu'l-ilm utlubG'l-'ilme 548
kadd kametü's-salate kad kameti's-salatü 205
e§raf-ı ümmeti hamletü'l-Kur'an. E§rafu ümmet:l hameletü'l-Kur'an. 155
iıina ibni'z-zebihin. ene ibnü'z-zebihayn. 616
3-Yanlış Okunan Dini ifadeler
Dini ifadeler yazar tarafından çok sık kullanılmı§tır. Ancak, yayımcılar bunları
da doğru okuyamamı§tır. Hatta bunların birçoğu bugün bile gündelik hayatta
kullanılmaktadır. "Ravza-i Mutahhara, nebiyyina, mukaddes, rü'yet-i hilal. .. " gibi
84 -} İlyas Karsh
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa:
aleyhisselamü't-tesllmat aleyhi't-teslimat 443
beynü'l-havf ve rica beyne'l-havfi ve'r-reca 450
Beyr-i Mukaddes Beyt-i Makdis 261
birrü '[-valideya birrü'l-valideyne 46
cenabü'l-ilah Cenab-ı Allah 347
cevami'ul-kelem cevami'ul-kelim 62
cide'l-haseneyn ceddü'l-Haseneyn 162
gayr-ı müsellim gayr-i müslim 618
hal hill 159
ilahe vahid ilahun vahid 53
irsal-i lehiyye irsal -i li h ye 219
kasıretü't-tarf kasıratii't-tarf 251
makaddes mukaddis 339
masive'llah masivayu'llah 574
mülahide-i esma aliyye melahide-i İsma'iliyye 361
ne bina nebiyyina 311
nebı1t1 nübüvveti 267
nukat-ı hall nikat-ı hill 555
rahmetu'llah rahimehullah 441
ravza-i müteharrire ravza-i mutahhara 443
rem1-yi cema remy-i cimar 60
rü'yet-i helal rü'yet-i hilal 456
sened-i sahiyye sened-i sahtha 168
sirac ve hac sirac-ı vehhac 482
§uhud-i helal uhı1d-i hilal 502
ulutu'l-ahmal ulatu'l-ehmal 8
urve-i veseka urve-i vüska 551
zahar yapmak zihar yapmak 528
XII-Türkçe Okumalardaki Hatalar
Adı geçen eserde, birçok Türkçe kelime okuma, terkip ve cümle hataları da
mevcuttur. Onlardan önemli olan bazıları listeler halinde sunulacaktır.
· 1-Yaıilı§ Okunan Türkçe Kelimeler
Bunlar çok fazladır ve deği§ik sebeplerden dolayı hatalı okunmu§tur. Bunların
bazılarının sadece dikkatsizlikten, bazılarının ise bilgi yetersizliğinden olduğu
tahmin edilmektedir. Mesela: "Terbiye" kelimesi asıl itibariyle Arapça olduğu
1
1
i ·~-ı
ı ı
halde, yıllardır kullanılagelmi~ ve hala kullanılan ve herkes tarafından bilinen bir 1
kelimedir. Ancak bu kelime ;ift "y" ile yazılmı§tır. Halbuki, kurala göre, "y" harfi :ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cı1di" Örneği ~ 85
kelimenin aslından olunca, tek yazılır. Bu hatalı okumaların bazıları §unlardır:
Hatalı Okuma Doğrusu Sayfa:
terbiyyesini terbiyesini 522
kalb-i ak<;:e kalb ak~e 247
aramız aramaz 264
arayan eriyen 610
arayı cı eri yi ci 610
a ık a l:k270 243
bilen edilmi§ beyan edilmi§ 331
bir b er 370
bir de sen de 521
bozu§mak büzü§mek 515
öl u! 362
dahilike dahil ek 75
dilsiz delilsiz 253
duyurmak doyurmak 233
duyurulmak dayurulmak 233
e i 398
e vermek urmak 463
geride güzlde 217
göbeğin köpeğin 550
guslolunmu§ gaslolunmu§ 281
senet~i sünnet~i 166
Senet mahalli Sünnet mahalli 176
hukne altı hukne aleti 321
inciirmek inceltmek 219
k en kin 99
mukabilini ma-kablini 480
old ur öldür 499
sa~ılmak se~ilmek 217
sa~mak se~mek 217
senet~ilik sünneteilik 177
senetsiz sünnetsiz 336
tebriğe tebriyeye 440
senetsiz sünnetsiz 336
yıkıldı yaEıldı 463
ı das atlas 243
kısm-ı lutku kısm-ı lat1f 260
luk ta lükata 278
mide me'ide (asılda hatalı) 323
270 Buradaki a§ık, ayakta bulunan a§ık kemiğidir.
86-<> Karsh
bi'r-i §erif 614
sahneye bakmaksızın nüshaya bakmaksızın nı
akhuvan ukhuvan 9
alet-i ta§ında alt ta§ında 266
asınan esrnan 235
mesalik misalın 477
rezillik rezilin 450
diklenen dinleyeri 378
Son üç kelimeye bakınca, kelimelerin üçünde ortak bir harfin varlığı ve
üçünde de aynı hatalı okumanın var olduğu görülmektedir. Arapça "k" harfi
Türkçe okunurken "n" olduğu göz ardı edilmiştir.
2-Yanlış Okunan Farsça-Türkçe Terkipler
Hatalı okuma Doğrusu Sayfa ------- haliyye yegane hilye-i yegane 179
_6rab-ıa§a~~·n~·~nı~·n~----~A=r=ab~aı§a~~~·n~·n~i=n~-----------------~26~0~
kabl-i ma'neviyye kıbel-i ma'neviyye 274
kabl-i §er'den kıbel-i §er'den 158
kabl-i t;;ıkstm kable takstm 365
kava'idül-saniyye kava'id lisaniyye 253
muhyt-yi melek ü millet Muhyt-yi mülk ü millet. 338
nebr-i üss-i sa'adet nibras-ı sa'adet 265
vaz-ı harnil vaz'ı hami 156
iki halik-i taiyan-ı tai'fe. iki halik tanıyan taife. 4 74
ber-emr-i itibaridir bir emr-i i'tibaridir. 235
padi§ah-ı müselmtne-i padi§ah-ı müslimtne 153
bir minval-i muharrir ber minval-i muharrer 325
ıyan mücahidine a'yan-ı mücahidille 612
ahz u iz'a ahz u i'ta 258
tari-ı kesel fart-ı kesel 259
bir madde bin madde 248
3-Yanlış Okun~ Türkçe Cümleler
Hatalı okuma
Lügatte me'haz yegane kamustur.
ilimdir selm-i kürst celalet-i hakka.
Doğrusu
Lügatte me'haz-ı yegane, kamustur.

ilimdir sütlem-i kürst-yi eelalet
hakkan.
Sayfa
301
ısı
.J.
ı
Osmanlıca Metinleri Anlamada Arapçanın Önemi "Liigat-ı Cildi" Örneği<} 87
nakizeyn'inde içtima'ide, irtiffaı da
muhaldir.
Bir ݧ zik olmadıkda müttesi olur.
Heyetin tebeddülü zabt-ı sabikan
okunmasını iktiza eder. ( Hatalı)
Merkez-i feyzimde oldum müstekırr
hur-§id var. (Hatalı)
Olmak gerektir insan-ı mu'tad-ı ad!
ü ihsan. (Hatalı)
Veeh-i vahidin vahidiyyetini tadat
meraya ihlal etmez. (Hatalı)
Mukaddir tağyir olunmaz.
Ehl-i hakk-ı hakayık-ı a§iyantn
süblıtını inkar edemez. (Hatalı)
Eminierin hain-i adlı itibar edilmeleridir.

Ekrem altın yaldızlıdır
Kıble-i mu'a§ere-i Müslimin olan
beytullahu'l-hiram. (Hatalı)
Xlll-Sonuç ve Değerlendirme
Nakizeynin, ictima'ı da irtifa'ı da
. muhaldir.
Bir i§ zik oldukda müttesi' olur.
Hey'etin tebeddülü, zabt-ı sabıkın
okunmasını iktiza eder.
Merkez-i feyzimde ol dem
müstekarr hur§id var.
Olmak gerektir insan mu'tad-ı ad!
ü ihsan.
Veeh-i vahidin vahidiyyetini,
ta'addüd-ü meraya ihlal etmez.
Makadder tağyir olunmaz.
Ehl-i hak, hakayık-ı e§yanın
sübutunu inkar edemez.
Eminierin hain add ve itibar
edilmeleridir
Egerim altın yaldızlıdır.
Kıble-i me'a§ir-i müslimin olan
Beytu'llah'i-1-Haram.
220
401
208
310
347
309
339
151
457
541
243
Atalar tarafından yazılan ve gelecek nesillere miras bırakılan eserler, bugün
kullanılan dile mutlaka aktanimalı ve yeni nesiller tarafından okunınası sağlanmalıdır.
Bu çok kolay bir ݧ değildir. Üzerinde çalı§ılan eser, konusunda uzman
ki§iler tarafından yayınianmasına rağmen, içerisinde fazla sayılacak miktarda
hatanın olması, hiçbir zaman bu i§in yapılamayacağı anlamına gelmez, gelmemelidir.
Çünkü, adı geçen eserin dı§ında da birçok eserin bugünkü dile aktarıldığı,
hem de gayet ba§arılı bir §ekilde aktanldığı bilinmektedir.
TDK tarafından yayımlanan diğer sözlüklerdeki hatalar - Lügat-ı Cudf'ye gö-
re- daha azdır. Aslında, böyle hataların asgariye indirilmesi, hatta hiç olmaması
esas olmalıdır. Bazı ilim adamları tarafından yayıma hazırlanan eserlerin çok iyi
okunduğu ve anla§ıldığı bilinmektedir. Burı:ların birçok örneği var ve önemli bir
kısmını da TDK yayımlamı§tır. Önemli olan; i§i ·uzmanlarına havale etmek,
gereken gayreti ve özeni göstermek, konuyu bilen Arapça ve Farsça dil uzmanlarına
kontrol ettirmeyi ihmal etmemektir. Bunların ihmalinden dolayı, ne denli
büyük hataların meydana geldiği, bu makalede yeterince tespit edilmi§ oldu.
Bu makalenin kaleme alını§ amacı, hiçbir zaman ilim adamlarını üzmek ya da
rencide etmek değil, sadece, daha iyiyi bulmak için uyarıda bulunmak ve yanlı§­
ların tekrar edilmesine engel olmaya çalı§maktır.
88 ~ Karslı
Son olarak §Unu da söylemek gerekir ki, bu makalede dile getirilen hatalar, eserin
çok dikkatli ve titiz bir §ekilde Okunmasının ürünü değil,· sadece klasik bir
okuma esnasında göze ili§en §eylerdir. Farsça, bilgi alanırruzın dı§ında olduğu için, o
konuda bir §ey söylenmemi§tir. Eserin, yapılacak yeni baskıları için, yeniden gözden
geçirilmesi, aslı ile kar§ıla§tırılması, Arapça ve Farsça uzmanlarına kontrol ettirilmesi,
yapılması gereken en öncelikli i§ olmalıdır. Çünkü, bu ara§tırmadan anla§ı­
lan, Arapça ve Farsça olmadan, Osmanlıca bir metnin anla~ılamayacağıdır.
ı
ı
ı
1

Konular