Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları

ç.ü. türkoloji ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI MERKEZİ
Anasayfa | Makale Bilgi Sistemi | Konu Dizini | Yazarlar Dizini | Kaynaklar Dizini | Makale-Yazar Listesi | Makale Sayısı-Tarih Listesi | Güncel Türkoloji Kaynakçası

MAKALELER
Atatürk Araştırmaları || Çukurova Araştırmaları || Halkbilim || Dilbilim || Halk Edebiyatı || Yeni Türk Dili || Eski Türk Dili
Yeni Türk Edebiyatı || Eski Türk Edebiyatı || Dil Sorunları || Genel || Tiyatro || Çağdaş Türk Lehçeleri



Türkçeye Giren Yabancı Sözcükler ve Otel Adları

Yrd.Doç.Dr. Bedri Aydoğan
Çukurova Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi.



Türkçenin son yıllardaki en büyük sorunu, bünyesine aldığı yabancı sözcüklerdir. Yeni binyılın başında sayıları inanılmayacak kadar artan bu sözcüklerin bir kısmı kimi zorunluluklar nedeniyle dile girmektedir. Bu nedenle onların kabullenilmesi, memnuniyet ifadesi değil, zorunluluğun getirdiği bir katlanış olarak değerlendirilmelidir. Diller arasında bir alış veriş olduğu da yine çoğunluğun kabul ettiği bir görüştür. Diller birbirinden sözcük alır ve verirler. Bu yolla da yabancı sözcükler, birbiriyle ilişki içinde bulunan dillere girmektedirler. Ancak sözünü ettiğimiz alış verişte bir sınır, bir ölçü olmalıdır. Yüzlerce sözcük engel tanımadan dile girer ya da alınırsa sınır aşılmış, ölçü ve denge yitirilmiş olur. İşte günümüzde bu denge Türkçe aleyhine bozulduğundan dil kirlenmesi, dilde yabancılaşma gibi kavramlarla ortaya konulan bir sorun karşımıza çıkmıştır. Dilimiz yabancı sözcüklerle kuşatılmış ve neredeyse istilâya uğramıştır.


Bu durumdan kurtulmanın yolu, istilânın nedenlerini bulmak ve gerekli önlemleri almaktan geçmektedir. Nedenler arasında yabancı sözcüklere gösterilen büyük eğilimi sayabiliriz. Toplumumuzda yabancı sözcüklere karşı eğilim yeni değildir. Önce Arapça ve Farsçaya eğilim göstermiş, Arapça ve Farsça sözcükler, hatta kurallar almıştık. Bunun dilimiz üzerindeki olumsuz etkilerini aydınlarımız, yazarlarımız farketmiş, dilde sadeleşmeyi bir ilke olarak benimsemişlerdi. Batı ile ilişkilerimizin başlamasıyla, bu kez de Batılı sözcükler Türkçeye girmeye başladı. Batılılaşma çabalarının çok arttığı bir dönem olan Tanzimat’ta, Batı dillerine olan ilgi de artmış ve daha çok sayıda Batı kaynaklı sözcük dilimize girmeye başlamıştır. Yabancı sözcüklerin girişi, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak 1950’lere kadar olan sürede azalmıştır. Türk Dil Kurumu, Türkçenin sadeleşmesi ve yabancı sözcüklerden arınması yolunda büyük çaba göstermiş ve başarı kazanmıştır. Ancak son yıllarda teknolojinin gelişmesi, iletişimin güçlenmesi gibi nedenlerle yabancı sözcüklerin oranı hızla artmıştır. Yaşadığımız son on yılda ise, bu artış katlanmalı olmuş ve bugün korkutucu boyutlara ulaşmıştır.



Osmanlı İmparatorluğunda bilim dilinin Arapça olması, dilimizi sıkıntıya sokan nedenler arasında yer almıştı. Bilindiği gibi terimlerin çoğu Arapça idi. Bugün bilim dili Arapça değil. Bilim alanında, Batı dilleri, özellikle İngilizce egemenliğini kurmuş durumdadır. Bu kez de terimler İngilizce üzerinden dile girmektedir. Sonuç değişmemiş, yön ve etkileyen dil değişmiştir.



Felsefe, sanat, kültür alanında dünyada büyük gelişme ve değişimler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler ülkemizde de bilinmekte, izlenmekte ve uygulanmaktadır. Yenilik ve gelişmelerin bilinmesi iyi, dilimize yabancı sözcüklerin girmesine yol açması kötüdür. Anılan alanların, artık sadece terimleri değil, başka söz varlıkları da dilimize taşınmaktadır.



Bu gelişmeler ister istemez halkta bir bezginlik ve moral çöküntüsü yaratmıştır. Bazı koşul ve çevrelerin etkilemeleri, Türkçeyle bilim, felsefe yapılamaz, Türkçenin güçsüzlüğü buna engel oluyor düşüncesini insanlara benimsetmiştir. Elbette, güçlü bir dil bilinci olanlar buna karşı durmaya çalışmaktadırlar.



İletişim alanındaki gelişmeler dünyayı evimize taşıdı. Televizyon aracılığıyla pek çok ülke, ulus ile onların kültürlerini tanıdık. Hatta yabancı televizyon kanallarını izleyerek dillerini de tanımaktayız. Bu dillere karşı ilgimiz de arttı. Oradan, önce kişisel sözlüğümüze, onun aracılığıyla ortak dilimize yeni sözcükler kattık. Hiç girmemesi gereken sözcükler bile bu yolla günlük dile taşınmaya başlandı.



Teknoloji ise dilimizi en çok zorlayan alan oldu. Dünya büyük bir teknolojik gelişme yaşadı. Her alanda gerçekleşen yeni buluşlar, yeni ürünler günlük yaşamımıza girdi. Bu yeni ürünlere hemen karşılıklar bulunamadı. Onları gümrük kapılarında durduramadık. Böyle olunca ürünler adlarıyla birlikte geldiler. Zaman içinde bunların bir kısmını Türkçeleştirdik. Ama giriş öyle hızlı oldu ki ne yazık ki yenildik.

Herkesin inanması gerekir ki, bu geçici bir yenilgidir. Biz duyarlı ve bilinçli olursak, istilâya karşı savaşırsak, mutlaka başarılı oluruz. Önemli olan ulusumuza moral vermek; Türkçenin işlenmeye açık bir dil olduğunu, zayıflığın dilin yapısından ve olanaksızlıklarından değil, insanların duyarsızlığından kaynaklandığını anlatmaktır. Anlatmakla yetinmeyip Türkçenin gücüne ve yeterliliğine inandırmak da gerekmektedir. Bilimde, teknolojide, sanatta, kültürde, ekonomide, topluca her alanda dilimiz geliştirilebilir, her ürüne, her kavrama karşılıklar bulunabilir. Önemli olan insanların dikkatlerini bu noktaya çekmek, bir duyarlılık ve bilinç yaratmaktır. Bu duyarlılık ve bilinçle Türkçenin düze çıkması yolundaki çaba ve çalışmalar hızlanacaktır.

Bizim en büyük zaaflarımızdan biri, yeni ürünlerin yabancı adlarını benimsemekte gösterdiğimiz eğilimdir. Gerçekten de yabancı sözcükler dilimizde kolayca yer buluyor. Karşılıklarını bulamamışsak, terimlerin dilimize girmesi büyük bir sorun sayılmayabilir. Halkı doğrudan ilgilendirmeyen alanlarda yabancı sözcüklerin dile girmesi de büyük sorun yaratmayabilir. Ama günlük yaşamı ilgilendiren konularda, her gün kullandığımız ürünlere verilen adlarda, yabancı sözcük oranının artması dili sıkıntıya düşürür. Aynı biçimde her gün karşılaştığımız, hizmet aldığımız kurumlara verilen yabancı adlar bu zayıflığın ve sıkıntının bir göstergesi olmaktadır. Türkiye artık çok gelişti. Ürettiğimiz malları dünyanın her yerinde tanıtıyor ve pazarlıyoruz. O nedenle ürünlerimizde Türkçe adlar kullanmalıyız.Ürettiğimiz gıda ve tekstil ürünlerine, ev eşyalarına Türkçe adlar koymalıyız. Böylelikle ülkemizi de tanıtmış oluruz. Bir Türk firmasının Türkçe bir adla dünyanın pek çok ülkesine su sattığı haberini televizyonda dinlerken büyük gurur duydum. Üzülerek söylemeliyiz ki böyle gurur verici tablolar azınlıkta kalmakta, ne yazık ki, ürettiğimiz mallara yabancı adlar verme eğilimi daha ağır basmaktadır.

Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Koltuk takımı, kanepe gibi ev eşyaları üreten bir firma bakın ürünlerine hangi adları vermiş. Oturma gruplarını adlarını sıralıyorum: Kansas, Manhattan, Florida, Dallas, Gloria, Royal, Boston. Görüldüğü gibi bunların çoğu yer adları. Halılarıyla, Bünyan, Ladik, Hereke’yi dünyaya tanıtmış bir ülke oturma gruplarına, koltuk takımlarına böyle adlar veriyor. Bunun yerine Erzurum, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Urfa deseydik ne yitirirdik.? Garipliğe bakın ki Türk halkına sunulan eşyalara yabancı ad veriliyor.

Bu yazıda otel adlarından söz etmek istediğimden başka alanlardaki örnekleri artırmayacağım. Türkiye turizmde büyük gelişme gösterdi. Ülkemiz yatak sayısı açısından zenginleşti. Beş yıldızlı tatil köyleri ve otellerimizin sayısı inanılmayacak kadar arttı. Üstelik bu tesisler dünyanın en genç tesisleri. Turizmde tesislerin yaşı da çok önemli. Kısacası otelcilik alanında dünya standartlarını yakalamış durumdayız. Her şey iyi, güzel, ama bu otellerin adlarının çoğu yabancı. Her yıl ülkemize gelen milyonlarca turist ne yazık ki Türkiye’ye geldiklerinden habersizler. Onlar Antalya’ya geliyorlar. Antalya’yı İspanya, Yunanistan’la bir görüyorlar ve onlar gibi bir ülke, bir devlet sanıyorlar. Çünkü turist getiren kuruluşların ilan ve reklâmlarında Türkiye yerine daha çok Antalya adına yer veriliyor. Antalya’da kaldıkları ve karşılaştıkları otellerin adları ise Türkçe olmadığından Türkiye’de olduklarının farkında olmuyorlar. Eğer siz otellerinize yabancı adlar verirseniz, elbette ülkenizi tanıtamazsınız. Oysa adlar da bir simgedir. O simgeyle insanların zihnine yerleşebilirsiniz.

Girit’teki otellerin adlarının Athina Palace, Apollonia Beach, City Hotels olmasında anormal bir durum yoktur. Kıbrıs’ın uluslararası bir yer olarak tanındığını herkes bilir. Ekonomisi turizme dayanan Kıbrıs’ta pek çok otel var. Sözünü ettiğimiz uluslararasılık nedeniyle Türk kesimindeki otellerin adlarının da yabancı olması bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir. Ayrıca bunların bir kısmı da siyasal olarak şimdi olmayan ortak Kıbrıs devletinden kalma. Adapullo, Club Lapethos, Dedeman Olive Tree, Deniz Kızı Otel, Deniz Kızı Royal, Dome Otel, Dorona Hotel, Grand Rock,Jasmine Court, Salamis Bay Kıbrıs’taki otellerden birkaçının adıdır. Deniz Kızı Otel dışındakilerin hepsinin adı yabancı. Bunun da adının Deniz Kızı Oteli olarak yazılması daha yerinde olurdu. Tamlamadaki iyelik eki yazılmamış. Şimdi kendimize Türkiye’deki otellerin adı yabancı olursa anlayışla karşılar mıyız sorusunu soralım. Bunu anlayışla karşılamak sanırım mümkün değil. Peki gerçek ya da durum nedir? İşte bunu belirleyebilmek için sizlere gazete ilanlarından derlediğim bir liste sunuyorum. Bu liste abece düzenine uygun olarak verilmiştir. Bu tesislerin bazıları tatil köyüdür. Onları özel olarak tatil köyü diye ayırmadık. İlanlardaki yazılışları koruduğumuz için adlardaki kimi yanlışlar bize ait değildir. İlanlarda adlarının önünde club ve hotel sözcükleri olan tesisleri ayrıca sıraladık.

Abant Palace

Admira Otel

Adora Golf Resort

Aegean Holiday Village

Ağaoğlu My Resort

Alara Hotels

Alara Park

Alara West

Alba Resort Hotel

Aldiana

Alinda

Altın Yunus Hotels

Altis Golf

Ananas

Antbel Hotel

Apex Otel

Aphrodite

Aquapark Otel

Aras Otel

Armonia

Art Corinthia

Asteria

Atrium Hotel

Ayma



Balami Resort

Bantur Naz

Bel Conti Resort Hotel

Bellis Clup Otel

Belpark Resort

Bitez Antik Otel

Botanik

Boydaş Beach Club



Caria Holiday Resort

Ceylan Inter Continental

Champion



Clup Akdeniz

Club Alantur

Club Alibey Resort

Club Arpia

Club Belköy

Club Bellamare

Club Blue Waters

Club Çamyuva

Club Datça

Club Ersan

Club Green Platan

Club Hotel Bellis

Club Hotel Rama

Clup & Hotel Surf

Club Hotel Sera

Club Hotel Turan Prince

Club Kadıkale

Club Kapheros

Club Lapethos, Girne

Club M

Club Marverde

Clup Med

Clup Med Beldi Tatil köyü

Clup Med Palmiye Tatil Köyü

Club Megasaray

Club Minka

Club N

Clup Nena

Clup Otel Solara

Clup Öner Otel

Club Pamfilya

Club Phaselis

Club Pomelan

Club Salina

Clup Sultan

Clup Sun City Holiday Village

Clup Tarhan Didim

Club Varuna

Club Washington

Clup Zeus

Club Aquamarine



Corinthia Art Hotel

Corinthia Excelsior Hotel

Corinthia Hotels International

Corinthia Labranda Hotel



Çolakoğlu



Dedeman Olive Tree, Girne

Dedeman Hotels & Resorts

Deniz Atı

Deniz Kızı Hotel , Girne

Deniz Kızı Royal, Girne

Destina Hotel

Divan Hotels Mares

Doğanay

Doğanpark Hotel

Dome Hotel, Girne

Dorona Hotel, Girne





Eden Beach Hotel

Eden Gardens Assos

EHA Club

Elbis

Eldorador Fransız

Elegance Hotels International

Ephesia Vista

Ephessus Princess

Erythrai Hotel

Excelsior Hotel



Fantasia

Fantasia Hotel De Luxe

Festival Hotels

Feye Pınara

Florium





Gloria

Gloria Golf Resort

Golden Beach Hotel

Grand Bali Otel

Grand Hotel Temizel

Grand İskandil

Grand Otel

Grand Prestige

Grand Rock, Girne

Grand Şeker Otel

Grand Yazıcı Marmaris Palace

Granite House

Green Anatolia, Clup & Hotel

Grıda Village

Green Wood



Hakan

Hillside Beach Club

Hotel Adakule

Hotel Antik

Hotel Asene Beach

Hotel Asteria

Hotel Berk

Hotel Berk Complex

Hotel Bilkent

Hotel Clup Phokaia

Hotel Falez

Hotel Faustina

Hotel Florium Resort

Hotel Grand Azur

Hotel Greenland



Hotel İmbat

Hotel Labada Pine Park

Hotel Munamar

Hotel Oreo

Hotel Paşa Beach

Hotel Patara Prince deluxe

Hotel Samara

Hotel Saphir

Hotel Sea Gull

Hotel Sillyum

Hotel Smmra

Hotel Turquoise

Hotel Varuna

Hotels Vista & Majesty



Ilıca Hotel



İ. Cont Hotel

İberostar Paradise Side Beach

İberotel Sarigerme Park

İdemen Beach Club

İkbal Thermal Hotel

İnternational Holiday Courts Kervansaray

İnter Sport

İsis Hotel



Jasmine Court, Girne

Jasmin Conti

Justiniano Hotels

Justiniano Beach



Kartal Yuvası

Kiriş Alinda

Kiriş World Magic Hotel

Klassis Resort

Korumar



La Perla

Labranda Hotel

Ladin Hotel

Le Jardin

L’ Ambiance

L’etoile

Letoonia Club & Hotel

Letoonia Golf & Resort

Lidya Beach & Garden

Linda otel

Lonicera Hotel

Lykia World





Ma Biche

Magic Life Club

Magic Life Yacting

MGM İskandil

Majesty Elysee

Majesty Palm Beach

Majesty Tuana

Mare Monte, Girne

Mare Vista

Mares

Marco Polo

Marin Princess Kumburgaz

Marina Vista

Marmaris Art

Marmaris Hotels

Marmaris Park

Martı Deluxe Resort Hotel

Martı Lapezla

Martı Myra

Mavikoy Holiday Village

Merit Arcadia

Merit Cyrstal Cove Hotel

Merit Sunset

Merit Limra

Merry Otel

Meryan

Mia Resort Turkey Belpark

Minyatür Otel Club

Mirage Park Resort

Miramare Beach & Queen

Montana Pine Resort

Montana Beach Hotel

Mutlu Otel

Myndos



Naturland

Nazlıhan

Ora

Otel Erythrai

Ova Resort

Ölüdeniz Resort Hotel

Özkaynak



Park Metropol

Park Conti

Paloma Beach Beldibi

Palm Beach, Magosa

Pedasa Garden



Petro Clup

Pineta Hotel

Phaselis Rose Club Hotel

Phaselis Princess

Pirate’s Beach Club

Pırlanta Hotel

Pine Marina

Poseidon Hotel

Poyraz Otel





Regal Resort

Remer Otel

Renaissance Antalya Resort

Resort Dedeman Antalya

Resort Dedeman Bodrum

Rexsene

Robınson Clup Çamyuva

Royal Resort Hotel

Royal Plaza

Rubi Hotel



Salamis Bay Conti Resort Hotel, Magosa

Salmakis

Samara

Santur Hotel

Sardunya

Sea Garden

Seaside Resort

Seleck Marıs

Sheraton Voyager

Sentimental

SerapSu

Seray Otel

Sesin Otel

Sillyon

Simena

Simena Park

Sol Belvil

Sol Fulya

Sol Hotels

Sol Kamelya

Sol Muna

Sol Selin

Solara Otel Club

Sugar Beach Hotel

Sun City Holiday Village

Sun Club Biltur

Sun Park Otel



Sun Zeynep

Sunrise

Sunrise Katya

Sunrise Queen

Sümela Garden

Sürmeli

Süzer Paradise

Syedra Princess





Taksim Obaköy

Tamsa Otel

Tansel Otel

Tatbeach Golf Hotel

Tayyarbey Oteli

Tekirova Corinthia

Corınthia Club Hotel Tekirova

Termal Resort Oruçoğlu

Terrace Hotel
The Holiday Resort Hotel
The Inn at Swissotel
Therme Maris
TMT
Topkapi Palace
Topset Hotel, Girne
Turihan Otel
Turan Prince
Turmen Otel
Turtel Side
Tutunç Otel
Türkmen Otel


Uğur Otel


Ünsaphire



Vikingen Beach Club
Voyace Cesars Resort & Hotels
Voyace Charm Hotel
Voyace Club Hebilköy Hotels & Resort
Voyace Club Torba

WOW Bodrum Resort

WOW Topkapı Palace

Wybas Resort


Xanadu High Class


Yücelen Hotel


Zeus Otel



Zeytinci Olivera Resort Hotel

Zigana
Zinos Otel
Vermiş olduğumuz listede 318 otel adı geçiyor. Bunlardan sadece otuzu Türkçe ya da Türkçeleşmiş bir ada sahiptir. Bunlar; Aras Otel, Ayma, Botanik, Deniz Atı, Çolakoğlu, Doğanay, Hakan, Kartal Yuvası, Mutlu Otel, Nazlıhan, Ora, Özkaynak, Poyraz Otel, Sardunya, Serapsu, Seray Otel, Sürmeli, Bitez Antik Otel, Taksim Obaköy, Tansel Otel, Tayyarbey Otel, Turmen Otel, Turtel Side, Tutunç Otel, Türkmen Otel, Uğur Otel ve Zigana’dır. Bunlara Ananas ile bir kısaltma olabileceklerini düşünerek Elbis ve Korumar’ı da ekleyebiliriz.

Bu otel adlarının bazılarının bir tamlama oluşturduğu görülüyor. Tamlamaların yazımında da yanlışlık dikkati çekiyor. Aslında yanlışlık kullanımdan kaynaklanıyor. Doğru kullanım Aras Oteli, Poyraz Oteli’dir. Son zamanlarda tamlanandaki iyelik eki ı-i’nin düşürülerek söylenmesi ve yazılması, yanlış olmakla birlikte yaygınlaştığından Aras Otel, Poyraz Otel biçimindeki yazımlar yeğlenir olmuştur. Başka adlarda olduğu gibi otel adlarında da bu durum görülmektedir.

Otuzu dışında kalan otellerin adında Türkçe olmayan sözcükler bulunmaktadır. İkbal Thermal Otel, Topkapi Palace, Termal Resort Oruçoğlu, Voyace Club Hebilköy Hotels & Resort, Zeytinci Olivera Resort Hotel örneklerinde olduğu gibi başa ve sona eklenen sözcüklerin biri ya da birkaçı Türkçe değildir. Türkçe olmayan bu sözcüklerin bir kısmı Türkçenin ses yapısına uydurularak, birçoğu ise orijinal biçimlerine bağlı kalınarak yazılmıştır. Orijinal olarak yazılan sözcükler, elbette pek çok soruna yol açmaktadır.

Soyut kavramları karşılayan yabancı sözcüklerin halk arasında bilinip tanınması ve kullanılması yaygın değildir. Bu dilimizin lehinedir. Böyle az bilinen sözcükler, belli bir grup arasında kalır ve günlük yaşayışımıza girmezler. Ama somut olanlar halkın belleğinde daha çok yer ediyor ve yaygınlaşıyor. Yaygınlaştıkça tanıdık hale geldiğinden yadırganmaz oluyor ve dile kolayca yerleşiyorlar. Otel adlarında da durum böyle. Onlar binalarıyla, levhalarıyla karşımızda durduklarından görüntüleri ve adlarıyla belleğimize işleniyorlar. Şimdi, levhalarda, ışıklı tabelalarda, reklâm panolarında ve gazete ilanlarında gördüğümüz otel adlarının başında ve sonunda yer alan sözcükler üzerinde de kısa değerlendirmeler yaparak düşüncelerimizi aktarmaya devam edelim.

Bu sözcüklerin ilki ve en çok kullanılanı hoteldir. Fransızca hotel sözcüğü bize otel olarak geçmiş, sözcük bu haliyle benimsenmiş ve uzun yıllar kullanılmış, bugün de kullanılmaktadır. Ancak yukardaki adlar incelendiğinde otel sözcüğünün yerini “hotel”in aldığı görülür. Türkçeleştirerek dile alıp kullandığımız sözcüğü, sonradan yabancılaştırma yoluna gitmişiz.

Otel karşılığı bir dönem bizde palas sözcüğü kullanıldı. Hatta çok yaygınlaştı. Palace sözcüğü okunduğu gibi yazıya geçirildiğinden otel levhlarında yerini palas olarak aldı. Halide Edip Adıvar, Yolpalas Cinayeti adlı romanını yazdı. Yıllarca palas olarak yazdığımız sözcüğü bugün palace biçiminde yazmaya başladık. Otel sözcüğünde olduğu gibi bir geriye dönüş yaşadık. Oysa yerleşmiş ve Türkçeleşmiş sözcüklerle bir daha oynamamak ve yerleştiği biçimiyle kabul edip kullanmayı sürdürmek gerekir. Bu nedenle otel ve “palas” korunmalıydı.

Club sözcüğü de son yıllarda sık kullanılmaya başladı. Bu sözcükle de biz yeni tanışmadık. Tanıştığımızda da bu sözcüğü Türkçenin ses yapısına uygun hale getirerek yazdık. Club dilimize kulüp olarak sokuldu ve sözlüğümüzde bu biçimiyle yer aldı. Biz tıpkı otelde olduğu gibi onu yeniden club biçimine sokarak yazmaya başladık. Türkçeleştirdiğimiz sözcüğü yeniden yabancılaştırmış olduk. Üstelik söylenişini de değiştirdik. Önceleri kulüp diye seslendirdiğimiz bu sözcüğü şimdi klap diye seslendiriyoruz. Çünkü eskiden Batı’dan gelen sözcükler Fransızcaya uygun olarak seslendiriliyorlardı. Bugün ise İngilizceye uygun olarak seslendirme eğilimi ağırlık kazandı. Bu yoldan yürüyerek dilimize eskiden yerleşmiş olan sözcükleri İngilizceye uygun seslendirmeye kalkarsak yeni sorunlar çıkacaktır. Ayrıca İngilizce seslendirilen sözcükler Türkçe içinde sırıtacak ve kulağa hoş gelmeyecektir. Tabiî bunun olumlu bir yanı da var. O da bu sözcüklerin Türkçede yabancı ve iğreti durmalarıdır. Bu iğretilik nedeniyle daha kolay tanınır ve dilden çıkarılabilirler.

Otel adlarına eklediğimiz bir başka sözcük ise resort oldu. Bu İngilizce sözcüğün değişik anlamları var. Uğrak yeri, sık sık uğranılan yer anlamı, otele yakın düşüyor. Ev anlamı bile yüklenebilir. Müşterilere evinizdesiniz duygusunu yaşatmak için kullanılmış olmalıdır.

Kent anlamındaki city de otel adlarına eklenmeye başlandı. Belki bu ad tatil köyleri için kullanılmıştır. Tatil köylerinde otel biçiminde konaklama yerleri yanında başka özellikler gösteren konaklama yerleri de var. Bazı turizm şirketlerinin ise hem kulüpleri, hem otelleri, hem tatil köyleri var. Bu nedenle adlara city eklenmiş olmalı. Kent sözcüğünün içerdiği büyüklük, çeşitlilik ve çağdaşlık özellikleri çağrıştırılmak istenmiştir.

Bunlar yanında kıyı, plaj anlamlarına gelen beach sözcüğüyle de sık karşılaşıyoruz. Plaza sözcüğü ise daha az olmakla birlikte kullanılıyor. Otel adlarında az geçen bu sözcük başka alanlarda da kullanıldığından dilimizde giderek yaygınlık kazanıyor. Prince, princess, holiday, village, sun, sunrise, grand, sol sözcükleri de otel adlarında sıkça yer alıyor. Anılan sözcüklerin bir kısmı büyüklük, görkemlilik anlamı taşıyan sıfatlar; bir kısmı da tatili, tatille ilgili kimi çağrışımları içeren adlardır. Bunlara paradise, golf hotel sözcüklerini de ekleyebiliriz. Bu sözcüklerin hepsinin ortak özelliği orijinal biçimleriyle yazılması ve okunmasıdır. Dile hiç alınmasalar daha iyi olacak ve dil açısından yaşanan sorunlar ortadan kalkacaktı.

Bu otellerde verilen hizmetler de gerçekten sınırsız denilebilecek özellikte. Hep çağı yakalamaktan söz ederiz. Hizmetler açısından çağın yakalandığı anlaşılıyor. Örnek olsun diye bir gazete ilanından Magic Life Clubs’un sunduğu hizmetleri aktarıyorum.

“Animasyon: Sauna, hamam, masaj, fitness, şovlar, spor animasyonları, plaj oyunları, havuz oyunları, turnuvalar, kabare, revü, disco, magic radyo

Yiyecekler: Kahvaltı, geç kahvaltı, öğle yemeği büfesi, öğleden sonra snack, çay-kahve ve pasta saati, akşam büfesi, a la carte restaurantlar (Balık-Türk-İtalyan), yerli ve ithal alkollü/alkolsüz içkiler

Spor: Tenis, aerobic, banana, rüzgar sörfü, su kayağı, kano, yelken, havuzda deneme dalışı, voleybol, masa tenisi, bisiklet

Çocuklar: Mini club, çocuk havuzu, çocuk parkı, çocuk videosu, çocuk olimpiyatı, çocuk diskosu, resim yapma, masal saati, aile odası, çocuk kahvaltısı, çocuk indirimleri gençlik programları.”
Bu hizmetlere bakıldığında son zamanların moda deyişiyle “yok yok” değerlendirmesini yapmak uygun düşecektir. Bu durum turizm dilinde “her şey dahil” diye sunuluyor. Bir de “her şey dahil”in ultrası var. Bizim ilgilendiğimiz kısmı yine bazı sözcükler ve yazılışlarıdır. Aerobic, fitness, şov, disco, snack, a la carte, restaurant, club. Bu sözcükler Türkçe Sözlük’te şu yazılışlarla yer alıyorlar: aerobik, disko, alâkart, restoran, kulüp. Fitness ve snack henüz Türkçe sözlüğe girmemişler. “Fitness”in, fitnes biçiminde tek s ile yazılması Türkçeye daha uygun düşecektir. Snack ise bazen orijinal, bazen de Türkçeleşmiş biçimiyle sinek olarak yazılmaktadır. Bu kullanım Türkçenin ses yapısına uygundur. Örnek olarak aldığımız ilanda şov sözcüğünün yazılışı Türkçe Sözlük’e uygundur. Yalnız aynı sayfada bunun dışındaki ilanların hepsinde show olarak yazılmıştır. Yani bir kez Türkçeye uygun biçimi ile ( şov), çoğu kez ise olmaması gereken biçimi ile (show) yazılmış. Gerçi bu ilanın dili ve yanlışları gazeteye ya da reklam şirketine ait olabilir. Bu ilanlar defalarca çıktığı halde değiştirilmediğine göre, ilanı verenlerce de benimsenmiş anlamına gelir. Zaten eğilim de bu yöndedir. Türkçeyi düşünen yoktur. Bu ilanda da iki yerde geçen disko sözcüğü ilk kez disco ikinci kez disko olarak yazılmıştır. Bu da hem tutarsızlığı hem de dil açısından özensiz tutumu göstermektedir. Türkçeye uygun olanı ise “disko”dur.

Animasyon son yıllarda dilimize giren bir başka sözcük. Bana kalırsa bu sözcük yıldızı bol oteller aracılığıyla girdi. Eğlence yerlerinde yapılan gösteriler de bu adla anılıyorlar. Şimdi televizyonlardaki çeşitli gösteriler böyle adlandırılmaya başladı. Otellerimizde animasyon hizmetleri soft, ful ve zengin olarak ayrılıyor. Ful sözcüğünü de çift l ile yazıyorlar. Oysa tek l ile yazılmalı.

Otellerimizde gazinolar vardı. Bu sözcük yıllarca gazino olarak yazılıp söylendi. Onu da İtalyanca aslına döndürerek casino olarak yazmaya başladık. Otellerde artık gazino değil casinolar var. Mini clubler, fitness centerlar, thalosso centerlar, var. Bunu da center yazıp sentır okuyoruz. Thalasso centerlarda thalasso therapi yaptırma olanağı da sunulmuş. Terrace barlarda set menü yenebilir. Bahşiş ise “ tip box”a atılmalıdır. Düzenli shuttle servis bulunur, tracing yapılır. Eco kamp vardır. Kamp sözcüğünü de yakında camp olarak yazarlarsa ona da şaşırmamak gerekir. Bu ilanlarda büyük i harfine de dikkat etmek gerekir. Orada da İngilizce’ye uygun bir yazılış görülüyor. Otel adı büyük yazılınca i’nin noktası yok oluyor. İ, I’ya dönüşüyor. Küçük yazılınca noktasına kavuşuyor. İngilizcenin bu kuralı başka yer ve örneklerde de karşımıza çıkıyor.

Biz sadece gazete ilanlarından yola çıkarak otel adlarındaki yabancılaşmayı sergilemeye çalıştık.. Genel olarak turizm alanına bakılırsa yabancılaşmanın boyutlarının daha geniş olacağı görülecektir. Örneğin bu otellerdeki barlara, salonlara verilen adlar bu açıdan incelenebilir. Yemek listelerindeki adlara bakılabilir. Turizm şirketlerinin adlarının da bu yönden incelenmeye değer olduğunu düşünüyorum. Bütün bu alanlarda bir araştırma yapıldığında dilimizin bu noktada içine düştüğü durumun gerçekten iç karartıcı olduğu görülür. Ama bu iç karartıcı tablo karşısında karamsarlığa düşmemek gerekir. Çünkü bu dilin sahipleri var. Onlar inatla Türkçenin sorunlarını çözmek ve aşmak için çaba gösteriyorlar.

Konular