RESÜLULLAH (SAV)’İN ANLATIM TARZINDA BEDEN DİLİ UNSURLARI: JESTLER VE ÇİZİMLER

81
Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014, ss. 81-92
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014, pp. 81-92
RESÜLULLAH (SAV)’İN ANLATIM TARZINDA BEDEN DİLİ
UNSURLARI: JESTLER VE ÇİZİMLER
The Prophet (SAAS) ‘S Narrative Style, Body Language Items:
Gesture and Drawings
ÖZET
Anlatımda el, parmak gibi uzuvlarla işârette bulunmak ve çizim yapmak anlatımı destekleyici
önemli yöntemlerdendir. Resülullah (sav)’in her hareketini bize nakletmede çok hassas olan Sahabe
(ra), bu konuda da bize yeterli miktarda bilgi aktarmıştır.. Makalemizde, bu yöntemlerin Resülullah
(sav) tarafından ne şekilde kullanıldığı örnekler üzerinden ortaya konulmuştur. Ayrıca hadis
şerhlerinde bu çizimler ile ilgili hangi konulara değinildiği ve nasıl çizimlerin yapıldığı gösterilmiştir..
Özellikle eğitim-öğretimde, anlatımın göze de hitap eden metotlarla zenginleştirilmesi gerektiğine
vurgu yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İşâret, Çizgi, Hadis, Eğitim, Metot.
ABSTRACT
In Expression, an organ like hands and fingers point out using and make drawings line is an
important element. Companions of the Prophet’s every move has act sensitively in the transfer. This
issue also gives us a sufficient amount of news. In our article, we will try to shov what these methods
is used by Prophet (saas) hrough examples. Also in the hadith annotations on these drawings referred
to what issues and how they are made of drawings will be shown. Mark and line methods, particularly
in terms of education, prospecting by methods of expression that appeals to the eye will be focused
on the need.
Keywords: Sign, Line, Hadith, The Education, Method.
ilahiyatdergi.beun.edu.tr ISSN: 2148-3728
Yrd. Doç. Dr. Ali ARSLAN*
GİRİŞ
İnsanlar arasında her türlü bilgi alışverişi olarak tanımlayabileceğimiz iletişimde, en fazla
konuşma dilini kullanırız. Fakat bu ilişkilerde sadece konuşma dili değil, iletişimin her türlü
biçimi çeşitli mesajlar taşımakta ve anlamlar üretmektedir. İletişim türleri içerisinde geçmişten
günümüze en geniş biçimde kullanılanlar ise içerisinde görsel ögeler bulunduranlardır.
Çünkü insanoğlu konuşmaya başlamadan önce çevresine bakıp, tanımayı öğrenir. Görerek
öğrendiği bilgiler, diğer bilgilere göre daha kalıcı olur, hafızasında yer eder ve hatırlaması
kolay olur.
* Bülent Ecevit Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Ali ARSLAN
82 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
Bundan dolayı iletişimde çizim ve şekil gibi göze hitap eden simgeleri kullanmak;
düşüncelerimizi, bilgilerimizi müşahhaslaştırarak belirtmede çok önemli bir konuma
sahiptir. Hatta bazı insanlar için bir bilgiyi bu şekilde sunmak, diğer anlatım biçimlerinden
daha kolaydır. Örnek verecek olursak, bir yere nasıl gidebileceğini soran birine, çoğu
insan, gidiş yolunu gösteren basit bir harita çizerek yol tarifi yapmayı tercih etmektedir. Bu
sebepledir ki, insanoğlu çizimden ve şekilden eski zamanlardan beri istifade etmiştir. Hatta
denebilir ki, insan iletişim kurmak için 5-6 bin yıldır yazıdan istifade etmekte, fakat buna
mukâbil çizgiyi ilk çağlardan itibaren kullanmaktadır.1 Nitekim mağara duvarlarına çizilen
çizgiler bilinen ilk iletişim aracı olarak kabul edilmektedir. Televizyonun ortaya çıkması ile
radyoların eskisi kadar çok dinlenmemesi de görsel mesajlara verdiğimiz değerin diğer
bir göstergesidir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler vasıtasıyla çizim, şekil, grafik gibi
motiflerden yararlanmak daha da kolaylaşmaktadır. Bu sayede, aktarılmak istenilenlerin,
ilgi çekici, kolay, anlaşılır ve somut biçimde sunulmasına imkan verilmektedir. Çizgi aslında
temel bir anlatım aracıdır.2 Çizgiyi, belli amaçlar için kullanırız ve çeşidine göre de farklı hisler
uyandırır. Mesela, düz çizgiler durgunluk hissi uyandırırken, eğri çizgiler hareketlilik hissi
uyandırırlar. Kısaca çizgilerin çeşitlerine göre psikolojik ve karakteristik etkileri görülür.
Kısaca, anlatımı bu tarz usullerle zenginleştirmek önemli bir metottur. Peygamberimiz
(sav) de zaman zaman bu usulleri kullanarak, aynı zamanda dinleyenlerin gözlerine de
hitap etmiştir. Hitâbet, Hz. Peygamber’in (sav) insanları İslam’a davet ve onları ikna etmek
için başvurduğu en önemli bir metotlardan biridir. Fakat, Peygamberimizin tebliğ görevi
kapsamında hitâbet gaye değil, bir araçtır. Bu bakımdan konuşmalarını sâde bir dille yapmış,
gerektiğinde de çeşitli jest ve mimiklerle desteklemiştir. Nitekim O (sav), sadece çizgi çizmek
suretiyle değil; sözlerini el, parmak vb. bazı işâretlerle takviye ederek de, beyanının daha
beliğ olmasını sağlamıştır.3 Bir çok hususta işâretle sözü takviye etmiştir. O’nun (sav) bu
tarz işâretleri de fiilî sünnet kapsamına dâhildir. Kullanılan uzuvlar da genelde baş, göz, el
veya parmak olmaktadır.4 Çizgi çizimi ve işâret etme yöntemleri birbirine benzer olmaları
dolayısıyla, Resülullah (sav) tarafından yapılan çizimlere geçmeden önce O’nun el ve
parmakla yapmış olduğu işâretlere kısaca değinmek istiyoruz. El, kol, baş gibi organların
iletişimde kullanılması, beden dili ve iletişimdeki önemi konusunu gündeme getirmektedir.
Eller ve kollarla yapılan hareket ve işaretler bilindiği üzere jestleri oluşturmaktadır. Beden dili
türleri içinde de en fazla öneme sahip olan da jestlerdir. Jestlerin işaret, duygu, taklit, aksiyon
ve heyecan gibi değişik türleri bulunmaktadır. Fakat biz bu makale kapsamında bunların
üzerinde fazlaca durmayacak, sadece yapılan işaretlere örnekler vereceğiz.5
1 Muhammed Tâhir b. Abdulkâdir, Târîhu’l-Hatti’l-Arabiyyi ve Adâbihî, Mektebetü’l-Hilâl,1939, s. 15-25.
2 Nokta ve çizgi tanımı için bkz: Aker Sabiha Alparslan, Tasarım Mesleki Resim, Yapa Yayınları,1981; Hatice Aslan Odabaşı,
Grafik’te Temel Tasarım, Cem Ofset, Ankara; Nurullah Berk, Resim Bilgisi, Varlık Yayınevi, 1972; Tülay Çellek, Temel Sanat Ders
Notları, 2003; Apdullah DEMİR, Temel Plastik Sanatlar Eğitimi, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi; Kadriye Eroğlu,
Yayımlanmamış Temel Sanat Ders Notları, 2006, İstanbul; Nevide Gökaydın, Temel Sanat Eğitimi, M.E.B., Ankara, 2002; Hüseyin
Kılıçkan, Resim Bilgisi, Fil Yayınevi, 1999; Komisyon, Fotograf ve Grafik Nokt-Çizgi, Meb, Ankara, 2007; Mutlu Boztepe, Çizim
Teknikleri ve İzdişüm, Eylül, 2009, ss. 1-25.
3 Bünyamin Erul, “Hz. Peygamber ve Beden Dili”, Hz. Peygamber’in Tebliğ Metodu Işığında İslamın Güncel Sunumu, TDV Yayınları,
Ankara, 2006, s. 221, 222.
4 Örnekler için bkz.: M.Süleyman Aşkar, Ef’âlu’r-Resûlve Delâletühe ale’l-Ahkâmi’ş-Şeriyye,2. baskı, Beyrut,1988; Erul, agm. s. 221,
222.
5 Beden Dilinin Kur’an-ı Kerimde ve Hz. Peygamber tarafından kullanımı için bakınız: Erul, agm,; Mustafa Karataş, “Hz.
Peygamber’in Beden Dili”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 8, 2003, ss. 49-71; Yusuf Macit, “Beden Dili: Hz.
Peygamber Örneği”, Iğdır Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 1, 2012, ss. 29-44; Mahmut Kavaklıoğlu, “Sergilediği Beden
Dili Açısından Hz. Peygamber”, Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. 3, sayı 6, 2004/2, ss. 49-80.
Resülullah (SAV)’ın Anlatım Tarzında Beden Dili Unsurları: Jestler ve Çizimler
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014 83
1. EL VE PARMAKLA İŞÂRET ETMESİ
Kelimeler, ses tonu ve beden dili insanlar arası iletişimin temel unsurlarındandır.
Hangisinin daha önce kullanıldığı ile ilgili tartışmaları bir kenara bırakacak olursak, dil ve
beden dili hep birbirini destekleyerek insanlar arasında anlaşma ve duyguları paylaşmada,
tarih boyunca kullanılmıştır. Konuşmaların daha etkili ve anlaşılır olması için yapılan el, kol,
baş, göz, kaş ve beden hareketleri, kabul-red ve hoş karşılamayı ifade eden baş sallama,
parmak dikme ve omuz silkme gibi hareketler bunlara örnek verilebilir ki, bunların bir kısmı
doğuştan getirilen, bir kısmı ise içinde yaşanılan kültüre ait beden hareketleridir.6
İnsanlar tarafından anlaşılması için, hidâyet ve rahmet olarak indirilen Kur’an-ı Kerim’e
bu açıdan baktığımızda beden dilinin sözlü dille beraber kullanıldığına dair örnekler bulmak
mümkündür. Nitekim işâret; işâretle konuşmak için susmayı ifade eden savm; baş, kaş, göz,
dudaklar ve ellerle işâret anlamına gelen remz7 kavramlarının K. Kerim’de kullanılmış olması
onda beden dilinin varlığının en büyük delilidir.8 K. Kerim’de yer verilen beden dili ile ilgili
örnekler, bizzat Resülullah (sav) tarafından çok farklı şekillerde kullanılmıştır.
Sahabe, Resülullah’ın (sav) sözlerini, fiillerini anlatırken, O’nun sünnetine verdikleri değer
gereği aynen aktarma gayreti içinde olmuşlardır. Hatta çoğu zaman eksik bir şey aktarırım
endişesi, hadis naklinde temkinli davranmalarına sebebiyet vermiştir. Aktardıklarında
da mümkün mertebe, Resüllah’tan (sav) gördükleri en ufak bir ayrıntıyı bile nakletmeye
çalışmışlardır. Onların bu hassasiyetleri sayesinde de rivâyetlerde, Resülullah’ın yapmış
olduğu bazı işâretleri tespit edebilme imkanına sahip olmaktayız. Hatta bunların bir kısmı
müselsel hadisin bir çeşidi olarak da ele alınmıştır. Hadisin senedinde yer alan ravilerden
her birinin, bir sözü veya hareketi ya da her ikisini birden aynen devam ettirerek aktardığı
hadis çeşidi olan müselsel hadislerin bir kısmı bu işâretlerden ve yapılan hareketlerin aynen
aktarımından oluşmaktadır.9 Örnek olarak şunları zikredebilirz:
Peygamberimiz her fırsatta mü’minlerin birlik ve beraberlik içerisinde olmalarını tavsiye
etmiştir. Bunu anlatırken zaman zaman benzetmeleri de kullanmıştır. Aşağıdaki örnekte
görüleceği üzere, bazen sadece benzetme kullanmakla kalmamış, parmaklarıyla yapmış
olduğu işâretle de bu birliğin gücüne vurgu yapmıştır. Ebû Musâ’dan (ra) nakledildiğine
göre, Peygamberimiz (sav) parmaklarını kenetleyerek “Müminler bir binanın tuğlaları
gibidir, birbirine destek olurlar” buyurmuştur.10 Bu hareketiyle birlik ve beraberliğin önemini
ve kuvvetini mükemmel bir tarzda göstermiş ve göze de hitap eder şekilde anlaşılmasını
sağlamıştır. Tuğlalarla örülüp, birbirine kenetlenerek yapılan bina örneğini vermesi ise
anlatımı destekleyen, hafızalarda canlanmasını sağlayan, birlik ve beraberliğin önemine
vurgu yapan diğer husus olmaktadır. Neticede mevzu bir kaç yönden müşahhaslaştırılmıştır.
Dünya hayatının gelip geçiciliğini ve ahirete nisbetle azlığını ifade etmek için parmağını
kullanmıştır. “Allah’a yemin ederim ki ahirete nisbetle dünya, herhangi birinizin şu parmağını
-ravi Yahya şehâdet parmağı ile işâret etmiştir- denize daldırışının benzerinden başka
değildir. Binaenaleyh herhangi biriniz o parmak denizden ne kadar ıslakla döner baksın!”11
6 Necati Kara, “Bir Bildirişim Dizgesi Olarak Beden Dili (Bir Metin Olarak Beden Dili) -Kur’an Örneği-“, 17-18 Mayıs 2001 Kur’an ve
Dil-Dilbilim ve Hermenötik-Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum, ss. 423-442
7 Al-i İmrân, 3/41, Meryem, 19/10, 11, 26, 29.
8 Kara, agm., s. 428.
9 Müselsel hadis için bkz.: en-Nevevî, et-Takrîb ve’t-Teysîr, Dâru’l-Kütübü’l-Ilmiyye, 1, baskı, Beyrut, 1987, s. 92; Selman Başaran-M.
Ali Sönmez, Hadis Usûlü ve Tarihi, Emin Yayınları, 3. Baskı, Bursa, 2012.
10 Buhârî, Mezâlim 51/ 5; Edeb, 81/36.
11 Tirmizi, Zühd 37/15.
Ali ARSLAN
84 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
Kıyametin yakınlığını anlatırken de parmakları ile gösterme metodunu kullanmıştır.
Resülullah (sav) iki parmağını (ki şehâdet parmağı ve orta parmaktır) birleştirerek: “Ben ile
kıyamet günü şu iki parmak gibi (yan yana) gönderildim” buyurdu.12
Aynı şekilde yetime bakıp gözeten kimsenin faziletini ve ahirette kendisine ne kadar yakın
olacağını parmakları ile göstermiş ve şöyle buyurmuştur: “Yetimin işlerine bakan kimse, ister
yetimin akrabasından olsun, ister yabancılardan olsun; benimle o, cennette şu iki parmak
gibi (yan yana) bulunacağız.”13 Hadisi rivayet eden Malik (ra), şehâdet ve orta parmağı ile
işâret etmiştir.
Peygamber (sav) bir kere eline (hafifçe) tükürdü. Sonra şehâdet parmağını tükürük
damlası üzerine bırakıp şöyle buyurdu. “Allah (cc) buyuruyor ki: Ey Ademoğlu, seni şunun
misli olan bir damla meniden yarattığım halde beni nasıl âciz zannedersin?14
Başka bir rivayette ise baş parmağı ile onun yanındaki işâret parmağını halkalayarak
konuyu açıklamıştır: Nebi (sav) bir kere telaşla Zeynep’in yanına girerek: “Lâ ilahe illallah,
meydana gelmesi yaklaşan bir şerden, büyük bir fitneden dolayı vay Arab’ın haline? Bugün
Ye’cüc ve Me’cüc’ün seddinden şunun gibi bir delik açıldı” buyurdu da baş parmağıyla onu
takip eden (şehâdet) parmağını halkaladı.
Bunun üzerine Çahş kızı Zeynep: Ya Resülullah! İçimizde bu kadar sâlih kimseler varken
biz helak olur muyuz? diye sordu. Resülullah: Evet! Fısk-u fücur, fuhş ve masiyet çoğaldığı
zaman (helâk olursunuz!) diye cevap verdi.15
Yine yağmur duası yaparken, “Allah’ım! Çevremize yağdır, üzerimize değil!” buyurmuştur.
Râvi Enes (ra) bu esnada Resülullah’ın yaptığı işâreti şöyle anlatmaktadır: Resûlullah (sav) bu
şekilde dua edip eliyle gökyüzündeki bulutlara işâret etti ve onun işâret buyurduğu bulutlar
hemen açılıverdi; Medine adeta ışıkla aydınlatılmış, üstü açık bir alan gibi oldu. Bu yağmur
dolayısıyla bir ay boyunca vadiler sel olup aktı ve civar bölgelerden gelen herkes bolca yağan
yağmurun bereketler getirdiğini söyledi.16
Cuma günü icâbet saatinden bahseden rivayette de benzer işâret söz konusudur:
“İşte bu günde kısacık bir an vardır ki, Müslüman bir kul o ana rast gelecek şekilde namaz
kılmaya ve dua etmeye muvaffak olur da Allah’tan bir şey dilerse Cenâb-ı Hakk ona dilediği
her şeyi bahşeder.” Hadisin Sahabe râvisi Ebu Hureyre (ra): Resûl-i Ekrem (sav) bu zamanın
çok kısa olduğunu ifade etmek üzere eliyle işâret buyurmuştu, diyerek yapılan işâreti
göstermektedir.17
Veda Haccı’nda şeytan taşlamadan önce kurban kesen birisinin, durumun ne olacağına
dair sorusuna Peygamberimiz (sav), sakıncanın olmadığı anlamında eliyle işâreti; devamında
kurban kesmeden önce tıraş da olduğunu söylemesi üzerine tekrar eliyle işâreti konumuz
açısından başka örneklerdir.18
12 Tirmizi, Fiten 34/39.
13 Müslim, Zühd 53/42.
14 İbn Mace, Vasâyâ, 22/4.
15 Müslim, Fiten 52/ 1.
16 Buhârî, Cuma 17/35.
17 Buhârî, Cuma 17/37.
18 Buhârî, İlim 3/24.
Resülullah (SAV)’ın Anlatım Tarzında Beden Dili Unsurları: Jestler ve Çizimler
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014 85
Hadis metinlerindeki bu örnekler muhaddislerin özel ilgisini çekmiştir. Bu tarz işâretlerin
de ilim ifade ettiği üzerinde durmuşlar ve işâretlerin delâlet ettiği hükümleri açıklamışlardır.
Fıkıh anlayışını bâb başlıklarına yansıtması bakımından dikkat çeken ve bu yönüyle meşhur
olan Buhârî’nin el-Câmiu’s-Sahîh’inde bunu daha net olarak görmekteyiz. O, Kitâbu’l-İlim’de
bâb başlıklarından birini “el ve baş işâreti ile fetvaya cevap vermek” adı altında açmış ve
burada üç hadis zikretmiştir. İlim kitabında, bu bâb başlığını özellikle zikretmesi, bir şeyi
işâretle göstermenin ilim ifade edeceğini, dini hükümlerde delil olabileceğini göstermesi
bakımından önemlidir.19 Ayrıca o, Talâk kitabının 24. bâb başlığını da işâretlere ayırmıştır
ki şöyledir: «Talâk ve diğer hususlarda işârette bulunmanın hükmü.”20 Bu bâbda yedi hadis
zikretmektedir ki hepsinde Resülullah’ın yapmış olduğu değişik işâretler bulunmaktadır.
Böylece o işâretin anlaşılması durumunda, konuşma gibi değerlendirileceğini göstermektedir.
Daha fazla örnek bulunmakla beraber bunlar bize anlatımda, Peygamberimizin
(sav), sözlerini bu tarz hareketlerle takviye ettiğini göstermesi bakımından yeterli bilgiyi
vermektedir. Anlatımda işârete başvurmayı gerektiren durumlarda konuşmalarına bunları da
katmıştır. Her dilde olduğu gibi Arap Dil ve Edebiyatı’nda da bu amaçla işâret kullanılmakta
idi. Bu kullanımda işâretlere kaynaklık eden beden organlarından özellikle eller ve parmaklar
dikkat çekmektedir. Eski kültür ve inanışlarda parmakların çok önemli yeri olduğu gibi
bugün de aslında aynı önem devam etmektedir. Parmakların hepsinin bir takım anlamları
vardı ve hesap işleminde de kullanılmaktaydılar. Mesela Araplar her birini belirli sayılarla
sembolize ettikleri parmaklara buna göre belirli pozisyonlar da vermişlerdi. Bu pozisyonları
o denli kurallara bağlamışlardı ki, bazen bir tek el ile on bin sayısını çok anlaşılır bir şekilde
gösterebilmekteydiler. Özellikle birbirinin dil ve lehçelerini iyi anlamayan tüccarlar arasında
standart bir iletişim sağlaması ve yazı araç-gereçlerinin hazır bulunmadığı durumlarda
pratik çözüm sağlaması, parmakların kullanımını öne çıkarmıştır. Nitekim Resulüllah (sav)
de parmaklarıyla doksanı21, dokuzu22, onu23, yirmi dokuzu24 gösterdiğine dair bir çok rivayet
bulunmaktadır.25
Dikkat çeken diğer nokta ise bu hareketlerin hiçbir zaman uygunsuz, yersiz, farklı
anlamlar çıkarabilecek derecede aşırı olmamasıdır.26 Nitekim Medine Valisi Bişr b. Mervân’ın
hutbede iki elini birden kaldırarak aşırı derecede hareket etmesi, görenler tarafından tenkit
edilmiştir. Hutbeyi dinleyen Ümâre b. Ruveybe onun bu hareketlerine kızmış, ona ağır sözler
söylemiş ve “ Resülullah şehâdet parmağını kaldırmaktan öte bir hareket yapmazdı” diyerek
valiyi ikaz etmiştir.27 Bu tepkiden de anlaşılacağı üzere Peygamberimiz (sav) hutbede dikkat
çekecek kadar aşırı derecede el, kol hareketi yapmamıştır.
2. ÇİZGİ ÇİZMESİ
Çizgi, belirttiği şeyi temsil eder, canlandırır, bize doğrudan veya dolaylı olarak mesajlar
iletir ve görünen görüntünün arkasında yatan anlamların keşfedilmesinde yol gösterici rol
19 Buhârî, İlim 3/24
20 Buhârî, Talâk 71/24.
21 Buhârî, Talâk 71/24.
22 Ebu Dâvud, Menâsik 5/ 56.
23 İbn Mâce, Fiten 36/ 9.
24 Buhârî, Savm 36/11.
25 Kadri Yıldırım, “Arap Dili ve Belâğatında Bedensel Beyân”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl 6, sayı 13, (Güz 2002), ss. 295-314.
26 Karataş, agm., s. 64.
27 en-Nesâî, es-Sünen, Cuma 14/29.
Ali ARSLAN
86 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
oynar. Bunun için insanlar arası iletişimde, duygu, düşünce, tutum aktarımında önemli bir
metod, göze hitap eden göstergelerin kullanılmasıdır. Yukarıda da ifade edildiği gibi bu,
sadece dil yardımıyla kurulacak bir iletişimin mahzurlarını ortadan kaldıracak en önemli
faktörtür.
Hz. Peygamber’in (sav) bazı konuları anlatırken çizgi çizdiğine dair rivâyetler
bulunmaktadır. Burada, O’nun (sav) çizdiği çizgilere değinen rivayetlerden üçü üzerinde
durulacaktır. Bu çizimleri sahabenin anlattığı kadar anlayabilmekteyiz. Bunlarla ilgili şerhlerde
bazı çizimler yapılmıştır ki, aşağıda da ifade edileceği üzere hangisinin daha isabetli olduğu
kesin değildir. Önemli olan husus Hz. Peygamber (sav) tarafından bu tarz çizimler yapılarak
da bazı mevzuların anlatıldığının görülmesidir.
1. Bu hadislerin en meşhurunu insan ve eceli ile ilgili çizdiği çizgilerde görmekteyiz. Bunlar
da kaynaklarda iki sahabe’den nakledilmektedir ki, biri Abdullah b. Mes’ud (ra), diğeri
Enes (ra)’dir. Abdullah b. Mes’ud (ra) rivâyeti, Enes (ra) rivâyetine göre daha uzundur.
a. Abdullah b. Mes’ud’ (ra) şöyle anlatıyor: Resûlullah (sav) bir dörtgen çizdi, ortasına bir çizgi
ve bunun etrafına da birkaç kısa çizgi daha çizdi. Buyurdu ki, “Bu insan, bu da onun eceli
ve etrafını sarmış, bu dışarıdaki de onun arzuları, bu kısa çizgiler ise afetler, musibetlerdir.
Eğer bu afetlerden biri hata eder dokunmazsa, diğeri yakalar; diğeri hata eder, ona isabet
etmezse bu sefer de diğer bir ok ona isabet eder.”28.
b. Enes’in (ra) anlattığına göre ise: Resûlullah (sav) çizgiler çizdi ve “Bu insanın arzu-istekleri,
bu da ecelidir. İnsan bu ikisi arasında böyle (zor durumda) kalır. Uzak emeller peşinde
iken , ansızın kendisine en yakın olan çizgi geliverir.29
Anlaşılması ve anlatılması zor olan bir konu Resülullah (sav) tarafından son derece kolay,
anlaşılır bir şekilde ve çizimle desteklenerek anlatılmıştır. Hadis kitaplarımızda ise bu hadisler
daha ziyade zühd ve rikâk bölümlerinde alınmıştır. Burada özellikle Buhârî’deki yerine işâret
etmek istiyoruz:
Buhârî bu hadisleri “Kitâbu’r-Rikâk” bölümünde, dördüncü bâbda vermektedir. Bu
bölümündeki ilk bâb başlıklarına baktığımızda şu şekilde sıralanmaktadır: 1-Asıl hayat ahiret
hayatıdır. 2- Ahirette dünyanın meseli. 3- Dünyada garib veya yolcu gibi ol. Bu üç başlık
halinde hadisleri verdikten sonra dördüncü olarak yukarıda değindiğimiz hadisleri “tûl-i
emel” bâbında vermektedir. Nitekim o aynı bâb başlığında dünya hayatının geçiciliğinden
bahseden Âl-i İmrân 185. ve el-Hicr 3. ayet-i kerimeleri zikretmiştir. Peşinden de bu konuda
Hz. Ali’nin bir sözünü nakletmiştir. Bu ayetler ve sahabe kavliyle bâb başlığını verdikten
sonra Buhârî, bu hadisleri rivayet etmektedir. İnsanın dünyaya bakış açısının nasıl olması
gerektiği hakkında kanaat oluşturmaktadır. Emel, insanın sevdiği uzun ömür, zenginlik
gibi istek ve ümitleridir. Temenniye yakın anlamlı bir kelimedir. Bununla beraber, temenni
ile emel arasında önemli bir fark bulunmaktadır. Çünkü emel, temenninin aksine belli bir
sebebe dayanmaktadır. Bazılarına göre ise, emel bir şahsın iradesidir ki, mümkün olan şeyleri
onunla elde eder, elde edemeyince temennide bulunur. 30
28 Buhârî, Rikâk 84/ 4 (1. hadis); Ayrıca bkz.: et-Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme ve’r-Rekâik 38/22 (hadis no: 2454), c. 4,s. 244; İbn-i Mâce,
Zühd 37/27, (hadis no.: 4231); ed-Dârimî, Rikâk 20/20, c. 2, s. 393, (hadis no: 2729); Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 163.
29 Buhârî, Rikâk, 84/4 (2. hadis)
30 Halil Aldemir, Soner Duman, İbn Hacer El-Askalanı Muhtasar Fethu’l-Bârî, Polen Yayınları, İstanbul, 2006, c. 12, s.525,526; Aynî,
c. 23, s. 51.
Resülullah (SAV)’ın Anlatım Tarzında Beden Dili Unsurları: Jestler ve Çizimler
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014 87
İnsanın bitmek tükenmek bilmeyen emelleri vardır, hatta bunlar yaşı ilerlemesine rağmen
aynen devam eder ki, bir hadiste şu şekilde geçmektedir: “Yaşlının kalbi şu iki durumda
devamlı gençtir: Dünya sevgisi ve tûl-u emel.”31 Bu hadis insanın tabiatındaki özelliklere
dikkat çekmekte, bunları nasıl yönlendirmemiz gerektiği gibi hususlar ise yukarıdaki hadiste
açıklanmaktadır. Burada verilmek istenen mesaj, devamlı ahireti göz önünde bulundurup,
dünyaya ve dünyanın geçici emellerine ona göre değer verilmesidir. Aksi takdirde akıbetin
kötü olacağı hadiste kullanılan “ ” fiilinden daha iyi anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi bu
fiil, ısırmak için ağzına almak, yılan sokmak, yüzünü tırmalamak, ısırmak gibi anlamlara
gelmektedir.32 Dünyalık emeller peşinde koşarken, ansızın ecel gelip yakalayabilir. Acaba
emelin her türlüsü kötü müdür? Hadisi nasıl anlamalıyız? Bu gibi sorulara cevap aranan
şerhlerde emellerin çeşitlerine dair bazı izahlar yapılmıştır ki şu şekilde özetlenebilir: “Burada
ince bir nokta vardır. Hayırlı işler, rızkını temin etme vb. yönündeki emeller, hayırlı emellerdir.
Alimlerin halis niyetlerle meydana getirdiği eserler bu tarz emellerin sonucudur. Bu nevi
hayırlı emellere zıt olan kötü emeldir.”33
Yukarıda da ifade edilmeye çalışılan, insan, onun emeli ve eceli gibi anlaşılması zor
olan bir konuyu Resülullah (sav) çok sade bir şekilde anlatmış ve çizgi ile de çizerek gözle
görülür hale getirmiştir. Şerhlerde bu hadisler üzerindeki açıklamalarda, ayrıca Resülullah
(sav) tarafından çizilen şeklin nasıl olduğu da çizimlerle gösterilmeye çalışılmıştır. Biz burada
sırasıyla hadis şârihleri İbn-i Hâcer, Aynî ve Kâmil Miras tarafından çizimlere işâret edeceğiz:
İbn-i Hâcer bunları beş ayrı şekilde göstermiştir ki şunlardır34:
31 Buhârî, Rikâk 84/ 5.
32 ez-Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, Matbaatü Hukûmet-i Kuveyt, Kuveyt, 1977, c. 17, s.435; İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî bi Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî,
2001, Riyâd, 1. baskı, c. 11, s. 239.
33 Kâmil Miras, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1984.8. baskı,
c. 12, s.180 ve ayrıca s.360, 361.
34 İbn Hâcer, Fethu’l-Bârî, c. 11, s. 241.
Ali ARSLAN
88 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
Aynî de ise üç çizim bulunmaktadır:35
Kamil Miras, çizimin basamaklarını da tarif ederek çizmekte ve kendi çizimi ile ilgili olarak,
“Bizce Resûl-i Ekrem’in ta’rifine en uygun olanı budur. Resûl-i Ekrem Efendimiz kazâ ve kader,
mevt-i tabi’î ve mevt-i ihtirâmî gibi girift mes’eleleri en basit zihinlere de takrîb için hutût ve
nükûş ile tasvir buyururlardı” demektedir.36
Tul-i emel: İnsanın bitmek tükenmek bilmeyen emeli.
İnsan: Doğru çizgi, insanın varlığı ve selametini temsil eder. Sürekli ileriye gidiş ve
geleceğe bakışı anlatmakta. Çizginin uzunluğu emellerinin bitme tükenme bilmediğini
anlatmakta.
Ecel: İnsanın hayatı sınırlıdır. Onu her yönden kuşatan bir sınırı vardır.
İnce çizgiler: Bunlar sıkıntıları ve problemleri temsil eden olaylardır. Bazıları uzaktır,
bazıları ise yakındır, insan hayatı boyunca bunlardan kurtulamaz
Ayrıca başka bir çizim de Abdullah Özbek tarafından yapılmıştır. O, hadiste anlatılan konu
ile ilgili izahlardan sonra, tarif edilen çizimi şu şekilde göstermiştir:37
35 Ebû Muhammed Bedruddin Mahmûd el-Aynî , Umdetü’l-Kârî Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî, Beyrut, 2001, 1. Baskı, c. 23, s. 53, 54.
36 Kâmil Miras, Tecrid, c. 12, s.180 ve 359.
37 Abdullah Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, 3. baskı, Esra Yayınları, İstanbul, 1994, s.218.
Resülullah (SAV)’ın Anlatım Tarzında Beden Dili Unsurları: Jestler ve Çizimler
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014 89
Ecel ve emelden bahseden hadis, Resülullah’ın (sav) çizmiş olduğu çizgilerinden
bahseden rivâyetler içerisinde, üzerinde en fazla çizim yapılanıdır. Diğer iki çizim ise biraz
daha sadedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi anlaşılması zor olan bir konuyu bu sayede daha
anlaşılır kılmıştır.
Çizimler birbirine yakın olmakla beraber, konumuz açısından önemli olan nokta
Resülullah’ın (sav) bu çizimleri kullanmasıdır. Kamil Miras tarafından yapılan çizim
öncekilerden de istifade edilmesi itibariyle hadis metnine daha uygun görülmektedir.
Çizimlerdeki farklılıklar hadis metninin kısa veya uzunluğu ile de irtibatlıdır. Verilmek
istenen mesaj ecelin ansızın gelivereceği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu mesajı daha net
veren çizimlerin, aslına daha uygun olacağı açıktır. Aşağıda ifade edeceğimiz örnek de bunu
destekler mahiyettedir ki burada da konu göze hitap eden başka araçlarla desteklenmiştir:
Peygamberimiz (sav) bu rivâyette de, insanın eceli ve emelini anlatırken, eline aldığı iki
çakıl taşından birini uzağa diğerini yakına atmış ve yanındakilere “Bunun ve şunun misâli
neye benzer bilir misiniz?” diye sormuş, onlar da “Allah ve Resülü bilir” deyince, “Şu (uzağa
düşen taş) emel, bu (yakına düşen taş) da ecelidir” buyurmuştur.38 Aynı konuyu, yine bir
başka gösterimle anlatmış, örneğini de canlı ve hareketli bir şekilde ifade etmiştir, mesaj ise
yukarıdaki hadis ile aynıdır.
Hadis metinlerinde Resülullah (sav) tarafından yapılan çizimlere diğer iki örnek ise
şunlardır:
2. Bunlardan birinde Resülullah (sav), Allah’ın yolu ve diğer yolları anlatırken yine çizgi
çizmektedir. Bu çizgi ile ilgili rivâyetler Abdullah b. Mes’ud (ra)’dan gelmektedir:
Bir gün Hz. Peygamber (sav) bir çizgi çizer, sonra “bu Allah’ın yoludur” der. Sonra bunun
sağına ve soluna da çizgiler çizer, arkasından da şu açıklamayı yapar. Bunlar muhtelif yollardır.
Her biri üzerinde (kötülüğe) davet eden şeytan vardır.39 Arkasından da şu ayet-i kerimeyi
okur. “Şu emrettiğim yol, benim dosdoğru yolumdur. Hep ona uyun. Başka yollara ve dinlere
uyup gitmeyin.”40
38 Tirmizî, Edeb 44/82.
39 İbn Mace, Mukaddime, 1, (hadis no: 11); İbn-i Hıbbân, Sahîh, 1/Mukaddime, bâb 2, (hadis no: 6, 7), c. 1, s. 180; Hâkim, Müstedrek,
c. 2, s. 240, 319, (hadis no: 2938 ve 3241); ed-Dârimî, c. 1 , s. 43, (hadis no: 208); Ahmed b. Hanbel, c. 7, s. 206, 436.
40 En’am, 6/153.
Ali ARSLAN
90 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
Bunun şeklini şöyle çizebiliriz.
Diğer Yollar
Allah’ın hidâyeti ve insanlar için gönderdiği mesajlar için, “dosdoğru yol” benzetmesi ayet
ve hadislerde sıkça kullanılmaktadır. Burada ise Peygamberimiz (sav) ayrıca bir de çizerek
bunu göstermektedir ki, benzetme daha net olarak anlaşılmaktadır.
3. Resülullah (sav) yine bir gün yere dört çizgi çizmiş ve yanındakilere “Bunlar nedir, biliyor
musunuz?” diye sormuştur. Orada bulunanlar “Allah ve Resülü daha iyi bilir” diye karşılık
vermişlerdir. Devamında Resülullah (sav) bunlar: “Cennet kadınlarının en faziletlileri
Hatice bint Huveylid, Fâtıma bint Muhammed, Meryem bint İmrân ve Firavun’un hanımı
Asiye bint Müzâhim” buyurmuşlardır. Sonra da Firavun’un hanımından bahsederek:
Allah, inananlara da Firavun’un karısını örnek gösterdi. O şöyle demişti: “Rabbim! Bana
yanında cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun’dan ve onun (kötü) işinden kurtar. Ve
beni şu zâlim toplumdan kurtar!”41 ayet-i kerimesini okumuştur. 42
41 Tahrîm, 66/11. Bir sonraki ayet-i kerimede de Meryem’den bahsedilmektedir: “Irzını korumuş olan, İmrân kızı Meryem’i de Allah
örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.”
Tahrîm, 66/12.
42 İbn-i Hıbbân, Sahîh, İhbâruhu an Menâkıb, (tahkik, Şuayb el- Arnavud), Beyrut, Müessestü’l-Risâle, 1993, 2. baskı, c. 15, s. 470,
(hadis no: 7010); ; Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 497, (hadis no: 3836), c. 3, s. 160,( hadis no: 4754); c. 3, s. 185, (hadis no. 4852).
Resülullah (SAV)’ın Anlatım Tarzında Beden Dili Unsurları: Jestler ve Çizimler
Journal of Theology Faculty of Bülent Ecevit University, Vol. 1, No. 1, 2014 91
Bu dört adet birbirine paralel olarak çizilen çizgilerden her biri, hadiste zikredilen cennet
ehlinin en faziletli kadınlarını temsil etmektedir.43 Bu rivayette yine çizgi çizmiş, fakat burada
yukarıdaki çizimlerdeki gibi belli bir konuyu anlatmamıştır. İkisi Kur’an-ı Kerim’de zikredilen,
dört hanımın fazileti üzerine vurgu yapmak istediği anlaşılmaktadır. Nitekim peşinden
okuduğu ayet-i kerimeden bu duruma işâret ettiği anlaşılmaktadır.
Sonuç
Anlatımda işâretlerin, çizgilerin kullanımı karşımızdakine mesajlarımızı daha net
anlatmamızı sağlar. Bunun için çizim ve şekiller vasıtasıyla anlatım çok eski zamanlardan beri
kullanılmış ve sürekli bir gelişim içinde olmuştur. Günümüzde ise özellikle bilgisayarların
insan hayatına daha etkin girmesiyle çizim ve grafik ayrı bir önem kazanmıştır.
Kendisine cevâmiu’l-kelim özelliği verilen, Arapça’yı en beliğ ve fasih bir şekilde kullanan,
Resülullah (sav) de bazı konuları anlatırken zaman zaman el, parmak gibi uzuvlarıyla işâret
etmiş ve bazen de çizgi çizmiştir. O’nun her hareketini eksiksiz aktarma gayretinde olan Sahabe
(ra) bunları bütün ayrıntıları ile nakletmiş, yaptığı işâretleri ve çizimleri bizlere aktarmışlardır.
Onların bu kadar ayrıntılı olarak nakletmelerinde kuşkusuz, gözleriyle de görmeleri etkili
olmuştur. Günümüzde de bunların iyi tahlil edilip, kullanılma yöntemlerinin araştırılması
önem arz etmektedir. Bu örneklerde, günümüz insanına diğer meseleleri anlatırken olduğu
gibi, dînî konuları anlatırken de farklı metotları kullanmamıza işâretler bulunmaktadır.
Anlatımı tek düzelikten kurtarmak, tebliğ ve irşâd hizmetlerinde bulunanlarının en fazla
dikkat etmesi gereken hususlardandır. Sadece kulağa değil, aynı zamanda göze de hitap
eden yöntemler konusunda bu örnekler bize yol göstericidir. Hiç kuşkusuz ki, eğitim ve
öğretimde, çizgi, şekil ve şemaların kullanılması, konuya dikkat çeker, olay, olgu ve mücerret
kavramların anlaşılmasını kolaylaştırır. Çünkü, kişinin gördükleri şeyler, yalnızca dinledikleri
veya okuduklarına göre akılda daha uzun süre kalıcı olur ve iz bırakır.
KAYNAKÇA
Aldemir, Halil, Soner Duman İbn Hacer El-Askalanı Muhtasar Fethu’l-Bârî, Polen Yayınları, İstanbul, 2006.
Arslan, Ali, Hadislerde Meseller ve Benzetmeler, Kastamonu, 2013.
Aşkar, M.Süleyman, Ef’âlu’r-Resûlve Delâletühe ‘ale’l-Ahkâmi’ş-Şeriyye,2. baskı,Beyrut,1988.
el-Aynî, Bedruddin Ebû Muhammed Mahmûd, Umdetü’l-Kârî Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî, 1. baskı, Beyrut,
2001.
Başaran, Selman - Sönmez, M. Ali, Hadis Usûlü ve Tarihi, Emin Yayınları, 3. baskı, Bursa, 2012.
Buhârî, Muhammed b. İsmâil el-Câmiu’s-Sahîh, 1. baskı, Riyâd, 2008.
ed-Dârimî, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman, Sünen, 1. baskı, Riyâd, 2000.
Erul, Bünyamin, “Hz. Peygamber ve Beden Dili”, Hz. Peygamber’in Tebliğ Metodu Işığında İslamın Güncel
Sunumu, TDV Yayınları, Ankara, 2006.
İbn Hâcer, Ebu’l-Fadl Şihâbüddîn Ahmed b. Ali el-Askalanî, Fethu’l-Bârî bi Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî, 1. baskı,
2001, Riyâd.
İbn-i Hıbbân, Sahîh, İhbâruhu an Menâkıb, (tahkik, Şuayb el- Arnavud), 2. baskı, Beyrut, Müessestü’lRisâle, 1993.
43 Abdullah Özbek, a.g.e., s.216; Ayrıca bkz. Ali Arslan, Hadislerde Meseller ve Benzetmeler, Kastamonu, 2013, s.66.
Ali ARSLAN
92 Bülent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2014
İbn Mâce, Ebû Abdullah Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî, Sünen, Beyrut, 1998, 1. baskı.
İbn Manzûr, Cemâlüddîn Ebû’l-Fadl Muhammed b. Mükerrem, Lisânü’l-Arab, 3. baskı, Beyrut, 1999.
Kâmil Miras, Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,
8. baskı, Ankara, 1984.
Kara, Necati, “Bir Bildirişim Dizgesi Olarak Beden Dili (Bir Metin Olarak Beden Dili) -Kur’an Örneği-“,
17-18 Mayıs 2001 Kur’an ve Dil-Dilbilim ve Hermenötik-Sempozyumu, Bakanlar Matbaası, Erzurum,
ss. 423-442.
Karataş, Mustafa, “Hz. Peygamber’in Beden Dili”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 8,
İstanbul, 2003, ss. 49-71.
Kavaklıoğlu, Mahmut, “Sergilediği Beden Dili Açısından Hz. Peygamber”, Çorum İlahiyat Fakültesi
Dergisi, c. 3, sayı 6, 2004/2, ss. 49-80.
Macit, Yusuf, “Beden Dili: Hz. Peygamber Örneği”, Iğdır Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 1, 2012,
ss. 29-44;
Muhammed Tâhir b. Abdulkâdir, Târîhu’l-Hatti’l-Arabiyyi ve Adâbihî, Mektebetü’l-Hilâl,1939.
Müslim, Ebu’l-Hüseyin el-Haccâc el-Kuşeyrî, el-Câmiu’s-Sahîh, 1. baskı, Riyâd, 2006.
en-Nevevî, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref b. Mürî, et-Takrîb ve’t-Teysîr, Dâru’l-Kütübü’l-Ilmiyye, 1. baskı,
Beyrut, 1987.
Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, 3. baskı, Esra Yayınları, İstanbul, 1994
Tirmizî, Muhammed b. İsa b. Sevre, el-Câmiu’s-Sahîh, (Mustafa Halebî Baskısı), 1. baskı, Mısır, 1962.
Yıldırım, Kadri, “Arap Dili ve Belâğatında Bedensel Beyân”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl 6, sayı 13, (Güz
2002), ss. 295-314.
ez-Zebîdî, Seyyit Muhammed Murteza, Tâcu’l-Arûs, Matbaatü Hukûmet-i Kuveyt, Kuveyt, 1977.

Konular