ARAP EDEBİYATINDA TARİHÎ ROMANIN ORTAYA ÇIKIŞINDA MİLLİYETÇİLİK DÜŞÜNCESİNİN ETKİSİ

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2015/2, Sayı:22, s.185-202.
Journal of Süleyman Demirel University Institute of Social Sciences Year: 2015/2,Number:22,p.185-202.
ARAP EDEBİYATINDA TARİHÎ ROMANIN ORTAYA
ÇIKIŞINDA MİLLİYETÇİLİK DÜŞÜNCESİNİN ETKİSİ1
Nevin KARABELA
Feyzettin EKŞİ
ÖZET
XIX. ve XX. yüzyılda dünya genelinde olduğu gibi Arap
coğrafyasında da büyük değiĢimler meydana gelmiĢtir. Fransız Ġhtilali‟nin
etkisiyle ortaya çıkan milliyetçilik akımı XIX. yüzyılın ikinci yarısından
itibaren Arap dünyasını etkisi altına almaya baĢlamıĢtır. BaĢlangıçta Suriye
ve Lübnan vilayetlerinde Hıristiyan orta sınıf arasında görülen Arap
milliyetçiliği düĢüncesi zamanla bölgenin geneline yayılmıĢtır. Bunun
sonucu olarak Arap dili, tarihi ve edebiyatı alanındaki çalıĢmalar hareketlilik
kazanmıĢtır. Bu dönemin önde gelen edip ve yazarlarından biri olan Corci
Zeydan, Ġslam tarihi ile ilgili kaleme aldığı yirmiyi aĢkın eserle Arap tarihi
romanının öncüsü olmuĢtur. Bu makalede Corci Zeydan‟ın yaĢadığı dönem
ve Ģartlar göz önünde bulundurularak milliyetçilik düĢüncesinin Arap
edebiyatında tarihî romanın ortaya çıkıĢındaki etkisi üzerinde durulmuĢtur.
Anahtar Kelimeler: Arap Milliyetçiliği, Arap Tarihî Romanı, Corci Zeydan,
Arap Edebiyatı.
THE INFLUENCE OF NATIONALIST IDEOLOGY ON THE
BIRTH OF HISTORICAL NOVEL IN ARABIC LITERATURE
ABSTRACT
In the nineteenth and twentieth century, the great changes occurred
in Arabic geography like the whole world. The nationalism trend took place
by the effect of French Revolution, started to penetrate to Arabic territories
dating from second part of nineteenth century. In the beginning, Arabic
nationalism thought was seen in the Syria and Lebanon regions particularly
1 Bu makale Arap Milliyetçiliği Bağlamında Corci Zeydan’ın Romancılığı adlı doktora çalıĢmasından
üretilmiĢtir.
 Prof. Dr., SDÜ Ġlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
 Okutman, Akdeniz Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belâgatı Anabilim Dalı
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[186]
at the Christian middle class, but this idea by and by expanded to across the
Middle East. As a result of that, studies in the field of Arabic language,
history and literature have accelerated. Jurji Zaidan was one of the prominent
men of letters and the authors in this period. He wrote over twenty books on
history of Islam. On account of this, he can be regarded as pioneer in the
Arab historical novels literature. This article deals with the influence of
nationalism thought on the occurring of historical novel in Arabic literature,
taking into consideration his time and social and cultural situations.
Key Words: Arabic nationalism, Arab historical novels, Jurji
Zaidan, Arabic literature.
GİRİŞ
Arap edebiyatında tarihi roman dendiğinde akla gelen ilk isim Corci
Zeydan (1861-1914)‟dır. O, Ġslamiyet‟in doğuĢundan Memlukler Devleti‟nin
kuruluĢuna kadar olan dönemle ilgili on yedi roman kaleme almıĢtır.
Bunlarında yanında XVIII. ve XIX. yüzyıl Mısır‟ını konu edinen üç roman
telif etmiĢ, bir romanında ise Arap coğrafyasının dıĢına çıkarak, II.
Abdulhamit döneminde II. MeĢrutiyetin ilanına giden süreci ele almıĢtır.
Aslında Zeydan daha çok tarihçi kiĢiliği ile öne çıkmaktadır. Tarih alanında
yazdığı eserler içerisinde Târîhu’t-temeddüni’l-İslâmî adlı eseri en dikkat
çekici olanıdır. Her ne kadar ilk bakıĢta isminden eserin, Ġslam medeniyet
tarihinin bütün dönemlerini içerdiği intibaı oluĢsa da Zeydan, bu eserinde
ağırlıklı olarak Ġslam medeniyetinin oluĢumunda Arapların etkin olduğu
dönemleri ele almıĢtır. Romanlarına bakıldığında Zeydan‟ın, Târîhu’ttemeddüni’l-İslâmî‟de ileri sürdüğü tezleri ve vurgulamak istediği hususları,
romanları vasıtasıyla da öne çıkardığı görülecektir. Arap edebiyatında tarihî
romanın ortaya çıkıĢını daha iyi anlayabilmek için öncelikle Zeydan öncesi
Arap coğrafyasında meydana gelen geliĢmelere göz atmak yerinde olacaktır.
1. XIX. VE XX. YÜZYILDA ARAP COĞRAFYASINDA
SİYASAL VE KÜLTÜREL ALANDA MEYDANA GELEN
GELİŞMELER
Mısır‟ın 1789 yılında Napolyon tarafından iĢgali, siyasal alandaki
yankıları kadar Arap edebiyatına etkileri ile de konuĢulmuĢtur. ĠĢgalin devam
ettiği 1789-1801 yılları Corci Zeydan gibi Arap edebiyatçıları tarafından
Nahda adı verilen özellikle ilmî, edebî ve kültürel alanlardaki Arap kalkınma
hamlesinin baĢlangıcı kabul edilmiĢtir.2 Mısır‟da kaldığı bu 3 yıllık zaman
2 Corci Zeydan, Târîhu âdâbi’l-lüğati’l-‘Arabiyye, Dâru‟l-hilâl, Kahire, ts., IV, s. 11; Fazlıoğlu,
ġükran, Arap Romanında Türkler, Küre Yayınları, Ġstanbul, 2006, s. 104.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[187]
zarfında Napolyon, Kahire‟de Fransızların çocuklarına eğitim veren iki okul
açmıĢ, Arapça, Yunanca, Fransızca baskı yapmaya uygun bir matbaayı
devreye sokmuĢ ve siyasî faaliyetlerinin propagandasını yapmak üzere
Fransızca yayınlanan iki gazete kurdurmuĢtur. Mısırlıları tiyatroyla tanıĢtıran
Napolyon, ülke iĢlerini istiĢare etmek üzere Ezher alimleri arasından seçimle
belirlenen ulusal bir meclis oluĢturmuĢ, yanında getirdiği bilim adamlarıyla
ilmi bir akademi tesis etmiĢtir. Bu akademiye mensup bilim adamlarının
bilimsel araĢtırmalar için beraberlerinde getirdiği araç-gereçler, ilmî, edebî
ve fikrî sahalarda yaptığı faaliyetler Mısırlılar üzerinde büyük tesir
uyandırmıĢ ve Mısır‟ın modernleĢmesi düĢüncesine zemin hazırlamıĢtır.
Ayrıca Napolyon tarafından Mısır‟da kurulan gözlemevi, modern tekniklerle
üretim yapan kağıt ve kumaĢ fabrikaları, resim, nakıĢ ve fotoğraf atölyeleri,
kimya laboratuvarı gibi tesisler aydın kesimin dikkatini çekmiĢ, Mısır‟ın Batı
medeniyetiyle doğrudan temas kurmasını sağlamıĢtır.3
Napolyon‟un baĢlattığı Batı ile temas, 1805 yılında Kavalalı
Mehmet Ali PaĢa‟nın (1769-1849) Mısır‟a vali olmasıyla daha da artmıĢ,
Batı medeniyetinden istifade edilerek askerî, siyasî ve ekonomik geliĢmelerin
yanında ilmî ve kültürel alanda ilerlemeler kaydedilmiĢtir. Ġlk olarak 1813
yılında Avrupa‟ya öğrenci gönderilmeye baĢlanmıĢ, ilerleyen yıllarda bu
öğrencilerin sayısı giderek artmıĢtır. Mehmet Ali PaĢa‟nın eğitime atfettiği
önem sayesinde Mısır‟ın değiĢik Ģehirlerinde yeni okullar açılmıĢ ve
buralarda Batı usul ve yöntemleriyle eğitim yapılmıĢtır. 1816‟da eğitime
baĢlayan mühendislik, 1827‟de açılan tıp okulunun yanında ziraat, sanat ve
lisan vb. alanlarda modern okullar kurulmuĢtur. Mezkur geliĢmelerin
yanında 1820‟de ilk defa, Bulak‟ta bir matbaa kurulmuĢ ve burada Arapça,
Türkçe ve Farsça klasik eserlerle birlikte yeni açılan okulların müfredatına
uygun kitaplar basılmıĢtır. Ayrıca 1828‟de Mısır‟da el-Vakâ’i‘u’l-Mısriyye
adıyla, Arapça ve Türkçe olarak basılan ilk resmi gazete yayınlanmıĢtır. Bu
ilk gazete yeni dergi ve gazetelerin doğuĢuna zemin hazırlamıĢtır. Mehmet
Ali PaĢa döneminde dikkat çeken geliĢmelerden biri de 1835‟te açılan ve
Rifâ„a et-Tahtâvî‟nin (1801-1873) idaresine bırakılan dil okuluna bağlı
olarak 1841‟de bir tercüme merkezi kurulmasıdır. Batı‟da yazılan pek çok
eser bu tercüme merkezindeki mütercimler tarafından Arapçaya
kazandırılmıĢtır. Bu eserler arasında Avrupalı yazarların telif ettiği romanlar
dikkat çekmektedir. Bu bağlamda ilk olarak Fransız papaz Fenelon‟un
yazdığı les Aventure de Telemaque adlı roman Mevâki‘u’l-eflâk fî ahbâri
Telîmak ismiyle et-Tahtâvî tarafından Arapçaya tercüme edilmiĢtir. Mezkur
3 Corci Zeydan, Târîhu âdâbi’l-luğati’l-‘Arabiyye, IV, 11-13; Ömer ed-Desûkî, Fi’l-edebi’l-hadîs,
Dâru‟l-fikri‟l-„Arabî, b.y., 2000, I, s. 20-23; Mehmet Yalar, Modern Arap Edebiyatına Giriş, Emin
Yayınları, Bursa, 2009, s. 55-57.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[188]
tercüme merkezinde yapılan tercümelerin Nahda hareketinde önemli bir yeri
bulunmaktadır.4
Gazetecilik faaliyetlerinin artması ve Batı‟da telif edilen edebî ve
bilimsel eserlerin Arapçaya tercüme edilmesi modern Arap düĢüncesinin
doğuĢu ve geliĢmesindeki önemli faktörlerdendir. Yazılı basının klasik nesir
üslubunda baĢlattığı değiĢimle sanatlı, karmaĢık, kimi zaman anlaĢılmaz
ifadeler, yerini sade, açık ve anlaĢılır ifadelere bırakmıĢ, böylelikle telif
edilen eserler daha geniĢ kitlelerce okunmuĢtur. Matbaa ve gazetenin
kurulması, Avrupa‟ya gönderilen öğrencilerin dönüp eğitim ve tercüme
faaliyetlerine destek vermesiyle Arap dili ve kültürü alanında meydana gelen
canlanma baĢta Lübnan olmak üzere diğer Arap ülkelerinde de etkisini
göstermiĢtir.5
1831‟de Mehmet Ali PaĢa‟nın oğlu Ġbrahim PaĢa‟nın (1789-1848)
bugünkü Lübnan‟ı da içine alan Suriye vilayetini ele geçirmesiyle bölgedeki
Osmanlı nüfuzu azalmıĢ, Batılı tüccar ve misyoner grupların Suriye‟ye giriĢi
kolaylaĢmıĢ, eğitim ve ticaret alanındaki faaliyetleri yoğunluk kazanmıĢtır.6
Bunun yanında Osmanlının askeri, siyasi ve ekonomik alanda devam eden
gerileyiĢi XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa devletlerinin,
Ġmparatorluk üzerindeki etkisini artırmıĢtır. Bunun neticesi 1856 yılında ilan
edilen Islahat Fermanı‟yla Osmanlı‟nın Müslim ve gayrimüslim vatandaĢları
arasında sağlanan dinsel eĢitlik ve gayrimüslimlerin ekonomik alanda elde
ettiği özgürlükler azınlıklar arasında ticaretle uğraĢan bir orta sınıf
oluĢturmuĢtur.7 Ġbrahim PaĢa‟nın Suriye‟yi ele geçirmesinden sonra eğitim
faaliyetlerini hızlandıran Batılı misyonerler bölgede özellikle okullara ağırlık
vermiĢtir. 1897‟ye kadar Amerikalı misyonerler tarafından Suriye‟de 150
okul açılmıĢtır.8 Bunların içinde adı daha sonra Beyrut Amerikan
Üniversitesi olarak değiĢtirilen, Corci Zeydan‟ın da eğitim gördüğü Suriye
Protestan Üniversitesi (1866) Nahda hareketi içerisinde yer alan önemli
kiĢilerin yetiĢmesine katkı sağlamıĢtır.9
Mısır‟da meydana gelen geliĢmelerin etkisi ve açılan misyoner
okulları Lübnan‟da, Arap dili ve kültürü alanında bazı geliĢmelere zemin
4 ed-Desûkî, a.g.e., I, s. 37-39; Rahmi Er, Modern Mısır Romanı, by., Ankara, 1997, s. 7-9; Yalar,
a.g.e., 70-72.
5 Yalar, a.g.e., 73.
6 Robert Haddad, Syrian Christians in Muslim Society: An Interpretation, Princeton: Princeton
University Press, 1970, s. 68-69.
7 Kemal H. Karpat, Ortadoğu’da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk, Çev. Recep Boztemur, Ġmge
Kitabevi, Ankara, 2001, s. 146-147;
8 Misyonerler bu okulları açmakla “Arap geçmiĢini ve Arap mirasını bilen, bunun yanında Avrupa
kültüründen de haberdar olan ve bu kültürden etkilenmiĢ bir Arap nesli yetiĢtirmeyi hedeflemiĢtir”.
Bkz. Bernard Lewis, Tarihte Araplar, Çev. Hakkı Dursun Yıldız, Ağaç Kitabevi Yayınları,
Ġstanbul, 2009, s. 230-231.
9 Ussama Makdisi, Artillery of Heaven: American Missionaries and the Failed Conversion of the
Middle East, Cornell University Press, Ithaca 2008, s. 168.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[189]
hazırlamıĢtır. Amerikan misyonerlerinin verdiği eğitim Batı orijinli eserlerin
Arapçaya tercümesi faaliyetlerini doğurmuĢ, bu hususta ilk olarak Ġncil‟in
Arapçaya tercümesi gündeme gelmiĢtir. Nâsif el-Yazıcî (1800-1871) ve
Butrus el-Bustânî‟nin (1819-1883) desteğiyle, Eli Smith‟in Malta‟dan
getirdiği baskı makinesinde okul kitapları ve ders metinleri hazırlanmıĢtır.
Eğitim alanındaki faaliyetler Arapçanın canlandırılması gerektiği
düĢüncesini doğurmuĢ, bunun sonucunda Lübnan‟da fikrî ve edebî bir
hareketlilik meydana gelmiĢtir.10
Batıyla güçlü iliĢkiler kuran Hıristiyan orta sınıf ile misyonerlerle
temas halinde olan ve onların okullarından mezun olan öğrenciler arasında
milliyetçilik11 fikirleri yayılmaya baĢlamıĢtır.12 Hıristiyan Araplar arasında
yaygınlık kazanan milliyetçilik düĢüncesi ilk baĢlarda Arap dili ve
kültürünün canlandırılması Ģeklinde tezahür etmiĢtir.13
Nâsif el-Yazıcî‟nin Amerikan misyoner okullarında okutulmak üzere
nahiv, mantık, aruz ve hitabet alanlarında yazdığı eserler misyoner
okullarının dıĢında da rağbet görmüĢ, uzun yıllar Arap dili ve edebiyatı
öğretiminde baĢucu kitapları olmuĢtur. Arapların Osmanlı idaresinden
kurtulması gerektiğini söyleyen el-Yazıcî‟nin, bunun ancak eski Arap dili ve
edebiyatının canlandırılmasıyla Suriyeliler arasında oluĢacak bir Araplık
ruhuyla gerçekleĢebileceği yönündeki fikirleri, yaĢadığı dönemde özellikle
okur-yazar olan Hıristiyan kesimde ciddi etkiler meydana getirmiĢtir. elYazıcî, çocuklarının eğitimine özen göstermiĢ, onları kendi düĢünceleri
ekseninde bilinçlendirmiĢtir. Çocuklarından Ġbrahim el-Yazıcî, Arapların
Türk idaresinden kurtulması için kendi içinde birlik oluĢturması gerektiğini
savunmuĢ, kaleme aldığı Ģiirlerde Arap tarihinin Ģanlı günlerine
göndermelerde bulunarak maziden alınan ilhamla parlak bir geleceğin
kurulması idealini dile getirmiĢtir.14
Amerikan misyonerleriyle yakın iliĢkiler kuran Butrus el-Bustâni
felsefe, mantık, hukuk, tarih ve coğrafya gibi farklı alanlarda gördüğü
eğitimin yanında Arapça, Süryanice, Latince, Ġtalyanca ve Ġngilizceyi de
öğrenmiĢtir. Kaleme aldığı pek çok eserin içinde Arapça alfabetik harf
sırasına göre yazılan ilk modern sözlük Muhîtu’l-muhît ve Dâiretu’l-me‘ârif
10 George Antonius, The Arab Awakening, The Story of the Arab National Movement, Mektebetu
Lübnan, Beirut, 1969, s. 35- 42; Abdurrauf Sinno, Osmanlı’nın Sancılı Yıllarında Araplar-Kürtler
Arnavutlar 1877-1881, Çev. Ahsen Batur, Selenge Yayınları, Ġstanbul, 2011, s. 41-43.
11 Fransız Ġhtilâl‟i neticesi yayılan milliyetçilik akımı öncesi Osmanlı‟da “milliyette sınır çizgisi
ırksal değil din temelliydi. Sultanın tebasının siyasal kimliği Osmanlıydı ve milliyeti ait olduğu
cemaatin diniydi. Batı Avrupalı on dokuzuncu yüzyıl milliyetçiliği fikri Osmanlı Ġmparatorluğunda
hemen hemen yoktu.” Bkz. Zeine N. Zeine, Türk Arap İlişkileri ve Arap Milliyetçiliğinin Doğuşu,
Çev. Emrah AkbaĢ, Gelenek Yayıncılık, Ġstanbul, 2003, s. 37.
12
Karpat, a.g.e., s. 146-147.
13
Antonius, a.g.e., s. 46-47.
14 Antonius, a.g.e., s. 46-47, 53-55; H. Bayram Soy, “Arap Milliyetçiliği: Ortaya ÇıkıĢından 1918‟e
Kadar”, Bilig, Sayı 30, Yaz/2004, s. 180.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[190]
adlı ansiklopedi en önemlileridir. 15 Arap dili ve edebiyatının canlandırılması
konusunda çok çaba sarf eden el-Bustânî, Suriye ve Lübnan‟da 1860‟ta
Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında çıkan ve binlerce Hıristiyan‟ın
ölümüyle sonuçlanan kanlı olaylardan16 sonra Corci Zeydan‟ın resmi
olmayan ilk Arap gazetesi olarak nitelediği Nefîru Suriye isimli bir gazete
çıkararak “Tanrının dini ve vatanı herkese aittir.” sloganıyla Araplar arasında
birlik ve beraberliğin önemine vurgu yapmıĢtır.17 Toplumsal çatıĢmaların
temelindeki dinsel ve mezhepsel bağnazlıklarla mücadele eden el-Bustânî,
1863 yılında Beyrut‟ta açtığı el-Medresetu’l-vataniyye adlı okulda din ve
mezhep farklılığı gözetmeden Lübnan içinden ve dıĢından pek çok öğrenciye
eğitim vermiĢtir. O, bu okulda yabancı dillerin yanında bilim, edebiyat ve
Arapça temelli eğitim anlayıĢını benimsemiĢ, ulusal birliği sağlamak için
öğrencilerine vatanseverlik duygusunu aĢılamıĢ ve farklı kesimden olanlara
hoĢgörüyle yaklaĢmayı öğretmiĢtir. Butrus el-Bustânî, oğlu Selim el-Bustânî
(1848-1884) ile birlikte 1870‟te on beĢ günde bir basılan el-Cinân ismiyle
ilmî, edebî ve tarihî konuları ele alan bir dergi, el-Cenne adında siyasî ve
edebî içerikli bir gazete ve 1871‟de el-Cuneyne adıyla yine siyasî içerikli bir
gazete çıkarmıĢ, Nahda hareketinin önde gelen Ģahsiyetleri arasında yerini
almıĢtır.18
Butrus el-Bustânî, Arapça konuĢan herkesin Arap sayılması
gerektiğini düĢünmektedir. Ona göre, Avrupa‟nın geçmiĢte büyük bir
medeniyet kuran Araplardan bilim alanında istifade ettiği gibi, bugün de
Araplar, bilim ve teknoloji alanında ileri olan Avrupa‟dan istifade etmelidir.
Bu hususta Arapların Avrupalılardan öğrenmesi gereken Ģeylerin baĢında
“milli birlik” ve “vatanseverlik” düĢüncesi gelmektedir.19 Suriye
vatanseverliği temelli seküler bir Arapçılık düĢüncesi geliĢtiren el-Bustâni,
Hıristiyan ve Müslüman Arapların inĢa ettiği, ortak tarih ve ortak dil esasına
15 Ahmed Hasan ez-Zeyyât, Târîhu’l-edebi’l-‘Arabî, Dâru nahdati Mısr, Kahire, ts., s. 350-351;
Antonius, a.g.e., s. 51-52; Yalar, a.g.e., s. 91-95.
16 Hıristiyanlar 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanıyla elde ettikleri yeni haklar sayesinde
Müslüman kesimden daha avantajlı duruma gelip, Avrupalı Ģirketlerin bölgedeki Ģubeleri olarak
çalıĢtıkları ve ticarette ilerledikleri için ekonomik yönden ayrıcalıklı konuma yükseldiler. Tarımla
uğraĢan Müslüman kesim ise aynı ölçüde zenginleĢemedi. Ġki kesim arasındaki uçurum çatıĢmaları
beraberinde getirdi. 1850‟de Halep‟te, 1856‟da Cebel-i Lübnan‟da bazı karıĢıklıklar oldu. Asıl
büyük patlama ise 1860‟ta meydana geldi. Müslüman Dürziler, Maruni köylerine saldırdı ve
yaklaĢık 11000 kiĢi öldürüldü. Cebel-i Lübnan‟daki 700 Maruni köyünden yaklaĢık 200‟ü yok
edildi. Hıristiyan sığınmacılar ġam‟a kaçtı. ġam‟daki Hıristiyan mahallesinde Müslümanlar
ayaklanma çıkardı. Bir hafta süren olaylarda yaklaĢık 10000 Hıristiyan öldürüldü. Sonrasında
ayaklanma çıkaranlar idam edilerek sükunet sağlandı. GeniĢ bilgi için bkz. Enver Ziya Karal,
Osmanlı Tarıhi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1983, VI, s. 32-39.
17 Corci Zeydan, Terâcimu meşâhîri’ş-şark fi’l-karni’t-tâsi‘ ‘aşar, Dâru Kelimât, Kahire, 2012, s. 39;
H. Ezber Bodur, “Arap Milliyetçiliğinin Kaynakları ve DoğuĢu”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, Sayı 8, 1988, s. 242.
18 Yalar, a.g.e., s. 92-93.
19 Albert Hourani, Arabic Thought in the Liberal Age: 1798-1939, Cambridge University,
Cambridge,1993, s. 99-102; Antonius, a.g.e., s. 47-51.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[191]
dayanan Arap kültürünü öne çıkarmıĢtır.20 Hz. Peygamber‟e nispet edilen
“Vatan sevgisi imandandır”21 rivayetine atıf yaparak, ortak ulus amacına
matuf Hıristiyan ve Müslüman Araplar arasında yeni bir iliĢki biçimi
geliĢtirmeye çalıĢmıĢtır.22
Nâsif Yazıcî, Ġbrahim Yazıcî23 ve Butrus el-Bustânî gibi Lübnanlı
Hıristiyan Arap yazarların Suriye merkezli olarak Arap dili, kültürü ve
tarihini esas alarak dillendirmeye çalıĢtıkları Arap birliği düĢüncesi,
Hıristiyan Araplar içinde milliyetçilik söylemlerinin güç kazanmasını
sağlamıĢtır. Ortak dil ve kültür üzerine inĢa edilmeye çalıĢılan Arap
milliyetçiliği bu yönü itibariyle XVIII. yüzyılda Avrupa‟da ortaya çıkan
milliyetçilik akımlarına benzerlik göstermektedir.24
BaĢta Arapçanın ve Arap kültürünün canlandırılması Ģeklinde ortaya
çıkan milliyetçilik, ilerleyen yıllarda siyasi faaliyete dönüĢmüĢtür. Beyrut
Amerikan Koleji‟nde eğitim gören Yakup Sarrûf,25 Ġbrahim el-Yazıcî, Fâris
Nimr26 ve ġahin Makaryus27 gibi gençler 1876 yılında Cem‘iyyetu Beyrût esSırriyye adlı gizli bir örgüt kurar. Bu örgütün öncelikli hedefi Lübnan‟ı ve
Suriye‟yi Osmanlı hakimiyetinden kurtarmaktır. Örgüt üyeleri, bu amaca
yönelik Beyrut, ġam ve Sayda gibi Ģehirlerde duvarlara, Arapların Ģanlı
mazilerinden, vatanseverlikten bahseden ve halkı, Osmanlıyı Arap
memleketlerinden kovmaya davet eden isimsiz afiĢler asarlar. Hedefleri için
sayılarının yetersiz olduğunu düĢünen örgüt üyeleri Müslümanlarla iĢbirliği
yapmaya karar verir. Aradığı desteği bulan ve Osmanlıya karĢı ortak bir
cephe teĢkil etmeye çalıĢan örgütte Müslüman ve Hıristiyan Arapları
birbirine bağlayan bağ urûbe yani Araplıktır. Osmanlıya karĢı oluĢturulan
cephede Hıristiyan Araplar, Arapçılık temelindeki bir ideoloji ile
20 Makdisi, Artillery of Heaven, s. 198; Makdisi, International Journal of Middle East Studies, s. 604.
21 el-Aclûnî Ebu‟l-Fidâ Ġsmâil b .Muhammed, Keşfu’l-hafâ’, Tah. Abdulhamîd b. Ahmed Hindâvî, elMektebetu‟l-„asriyye, b.y., 2000, I, s. 398; Muhammed b. Ali el-Bekrî, Delîlu’l-fellâhîn li turukı
riyâzi’s-sâlihîn, Haz. Halîl Me‟mûn, Dâru‟l-ma„rife, Beyrut, 2004, I, s. 37.
22 Leafgren, a.g.e., s. 25.
23 Beyrut‟ta doğan Ġbrahim el-Yazıcî (1847-1906) ilk eğitimini babasından almıĢ, Ġbranice,
Süryanice, Ġngilizce, Almanca ve Fransızca‟yı öğrenmiĢ, daha çok yazdığı Ģiirlerle tanınmıĢtır.
Bkz. Ömer Rıza Kehhâle, Mu‘cemu’l-muellifîn, Mektebetu‟l-musennâ, Beyrut, ts., I, s. 120.
24
Soy, a.g.m., s. 174.
25 Beyrut asıllı Hıristiyan bir ailenin çocuğu olan Yakup Sarrûf (1852-1927) Beyrut Amerikan
Koleji‟nde eğitim görmüĢ, felsefe alanında Amerika‟da doktora yapmıĢtır. Faris Nimr ve ġahin
Makaryus ile el-Muktataf adlı bir dergi çıkaran Sarrûf, Mısır‟a göç etmiĢ ve hayatının kalanını
burada geçirmiĢtir. Bkz. Kehhâle, a.g.e., XIII, s. 353.
26 Fâris Nimr (1856-1951) Beyrut Amerikan Koleji‟nde eğitim görmüĢ, Yakup Sarrûf‟la el-Muktataf
dergisini çıkarmıĢ ve onunla birlikte 1884 yılında Mısır‟a göçmüĢtür. Amerika‟da felsefe alanında
doktora yapan Nimr, Sarrûf ve ġahin Makaryus‟la bilikte el-Mukattam adlı bir gazete çıkarmıĢtır.
Bkz. Hayruddîn ez-Ziriklî, el-A‘lâm, Dâru‟l-„ilm li‟l-melâyîn, Beyrut, 2002, V, s. 127.
27 Lübnan‟ın bir köyünde doğan ġahin Makaryus (1853-1910) çocukluk yıllarını köyde geçirmiĢ, bir
akrabası vasıtasıyla Beyrut‟a gelerek Amerikan misyonerlerine ait bir matbaada çalıĢmıĢtır.
Ġlerleyen yıllarda Yakup Sarrûf ve Fâris Nimr ile kurduğu dostluk sayesinde el-Muktataf dergisi ve
el-Mukattam gazetesinde onlarla birlikte çalıĢmıĢtır. Bkz. Ġlyas Zehûra, Mir’âtu’l-‘asr, elMatba„atu‟l-umûmiyye, Kahire, 1897, s. 417-432; Kehhâle, a.g.e., IV, s. 292.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[192]
Müslümanlarla eĢit konuma geleceklerini düĢünmektedir. Örgütün
Müslüman ve Hıristiyan tarafları Arapların Türkler ile eĢit haklara sahip
olması ve Osmanlının baskıcı politikalarına karĢı birlikte mücadele edilmesi
hususunda fikir birliği etseler de Lübnan‟ı da kapsayan Suriye vilayetinin
bağımsızlığı konusunda anlaĢamazlar. Örgüt 1882-1883 yıllarında
çalıĢmalarını durdurur ve bir müddet sonra da kendini fesheder.28 Hıristiyan
Arapların Osmanlıdan ayrılarak bağımsız bir Suriye devleti kurma fikri
Müslüman Araplar tarafından benimsenmediğinden bu dönemde ortaya çıkan
ayrılıkçı milliyetçi söylemler sadece Hıristiyan Araplar çerçevesinde sınırlı
kalır.29
Cem‘iyyetu Beyrût es-Sırriyye‟nin dıĢında Beyrut Amerikan Koleji
öğrencilerinden Fâris Nimr ve ġahin Makaryus 1873‟te Cem‘iyyetu Şemsi’lBirr adıyla edebî bir topluluk kurmuĢtur. Legal olan bu cemiyet, bilimsel
yazıları okuyup tartıĢmak gibi entelektüel amaçlar doğrultusunda faaliyet
göstermektedir.30 Cemiyet üyeleri çoğunlukla adı geçen kolejin
öğrencileridir. Her iki cemiyet de aynı kiĢilerden oluĢmaktadır. Corci Zeydan
on sekiz yaĢında iken Cem‘iyyetu Şemsi’l-Birr‟e üye olmuĢ, bu sayede Arap
milliyetçiliğinin fitilini ateĢleyen Arap aydınlarıyla yakından tanıĢma fırsatı
bulmuĢtur. Beyrut Amerikan Koleji‟nde eğitime baĢladığında kolejde
öğretmenlik yapan Yakup Sarrûf ve Fâris Nimr‟e öğrenci olmuĢ, iliĢkileri
dostluğa dönüĢmüĢtür.
Zeydan, hayatının büyük bir kısmını (1886-1914) Mısır‟da
geçirmiĢtir. 1882‟de Ġngilizler tarafından Mısır‟ın iĢgal edilmesi buradaki
siyasi, ekonomik ve kültürel geliĢmelere büyük ölçüde etki etmiĢtir. ĠĢgalle
birlikte yazılı basın güçlenmiĢ Osmanlının diğer bölgelerine göre yazarlar
daha rahat hareket etmiĢ, bunun neticesinde özellikle Lübnan merkezli dergi
ve gazeteler Mısır‟a taĢınmaya baĢlamıĢtır. Bu dergi ve gazeteler Nahda
hareketinin Mısır merkezli olmasında önemli bir rol oynamıĢtır.31 Bununla
birlikte uzun yıllar fiili olarak Ġngiliz sömürgesi altında kalan Mısır‟ın
doğrudan Avrupa etkisinde kalmasıyla milliyetçilik hareketi hız kazanmıĢ,32
bu durum Zeydan gibi Arap yazarlarda Batı kültürüne karĢı Doğu‟yu
yüceltme isteği, bunun için de Arap tarihine ve edebiyatına canlılık
kazandırma düĢüncesi oluĢturmuĢtur.
Zeydan‟ın edebî kiĢiliğinin ve entelektüel birikiminin oluĢmasında
Lübnan‟da edindiği çevrenin ve Mısır‟da yaĢadığı dönemde ülkeyi kuĢatan
28 Zeine, a.g.e., s. 58-61; Hasan Kayalı, Jön Türkler ve Araplar, Çev. Türkan Yöney, Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, Ġstanbul, 2003, s. 37.
29 Zeine, a.g.e., s. 66; Sinno, a.g.e., s. 41-43.
30 Lewis Beier Ware, Jurji Zaydan: The Role of Popular History in the Formation of a New Arab
World-View, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Princeton University, 1973, s. 31-32.
31
Roger Allen, The Arabic Novel: An Historical and Critical Introduction, Syracuse University
Press, New York, 1995, s. 22-25; Leafgren, a.g.e., s. 4-5.
32 Lewis, a.g.e., s. 231-232.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[193]
Ģartların büyük etkisi olduğu görülmektedir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından
I. Dünya savaĢına kadar Arap milliyetçiliği dil, edebiyat ve tarih üzerine inĢa
edilmeye çalıĢılmıĢ, Arapları birleĢtirecek ortak bir tarih tezi ile ortak bir
kimlik fikrinin altyapısının oluĢturulması hedeflenmiĢtir.33 Bu bağlamda elli
üç yıllık yaĢamında kırkı aĢkın eser veren Zeydan‟ın çalıĢmalarına
bakıldığında çoğunluğunun Arap dili, edebiyatı ve Arap-Ġslam tarihi üzerine
olduğu görülecektir.
2. ARAP EDEBİYATINDA TARİHÎ ROMANIN DOĞUŞU
Romanın Arap edebiyatı için yabancı bir tür olduğu herkesçe bilinen
bir gerçektir. Arap edebiyatında romana geçmeden önce genel olarak roman
türü ve tarihî roman üzerinde durmak yerinde olacaktır. Roman kavramı,
gerçek ya da kurgusal bir olayın nesir biçiminde anlatımı için kullanılan
Latince asıllı „romanus‟ kelimesinden türemiĢtir. Bunun yanında roman,
Latinceden türemiĢ dillerin haricinde, avam tabakasının kullandığı „halk dili‟
anlamına da gelmektedir.34 Bu kelime Fransızca‟da önceleri, nazım
Ģeklindeki hikayeler için kullanılan bir kavram iken XVI. yüzyılda nispeten
daha uzun, nesir Ģeklindeki hikayeler için kullanılmaya baĢlanmıĢtır.35
Roman, birden bire ortaya çıkmıĢ bir edebî tür değil, öz ve biçim
açısından benzerlik gösteren bazı edebî türlerin devamıdır. Masal, destan,
Ģövalyelerin kahramanlıklarını anlatan romanslar ve çoban hikayeleri romana
giden sürecin kaldırım taĢları gibidir. Bu süreçte dikkat çeken en önemli
husus hayalden hakikate doğru bir ilerlemenin kendisini göstermesidir.36
Edebiyatın sosyal hayatın gerçeklerinden bağımsız geliĢtiğini
düĢünmek mümkün değildir. Romanın ortaya çıkıĢında bir takım toplumsal
değiĢim ve dönüĢümlerin etkili olduğu görülmektedir. Feodalizmin çöküĢü,
burjuva sınıfının ortaya çıkıĢıyla ekonomik ve toplumsal alanlarda meydana
gelen geliĢmelerin edebiyata yansımaları roman türünün doğmasına zemin
hazırlamıĢ ve roman burjuva edebiyatı olarak görülmüĢtür.37
Kesin ve belirli bir Ģeklinin olduğu söylenemeyen roman,
okuyucunun karĢısına pek çok Ģekilde çıkabilir. Bu nedenle kesin sınırları
33 Kemal H. Karpat, Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma, Çev. Dilek Özdemir, Ġmge
Kitabevi, Ankara, 2006, s. 437; Thomas Philipp, The Role of Jurji Zaidan in the Intellectual
Development of the Arab Nahda From the Beginning of the British Occupation of Egypt to the
Outbreak of World War I, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, University of California, 1971, s. 300.
34 Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı, Türk Edebiyatı Vakfı, Ġstanbul, 2002, III, s. 518; M. Nihat Özön,
Türkçede Roman, ĠletiĢim, Ġstanbul,1985, s. 17.
35 Abdulmelik Murtâz, Fî nazariyyeti’r-rivâye, el-Meclisu‟l-vataniyyu li‟s-sekâfeti ve‟l-funûni ve‟l-
âdâb, Kuveyt, 1998, s. 25.
36 Kabaklı, a.g.e., s. 524.
37
Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış Ahmet Mithat’tan A. H. Tanpınar’a, ĠletiĢim
Yayınları, Ġstanbul, 2001, s. 9.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[194]
olan bir tarif yapmak mümkün görülmemiĢtir.38 Bununla beraber temel
dinamiklerinden hareketle Nurullah Çetin‟in yaptığı Ģu tarif romanla ilgili
genel bir fikir vermektedir: “Romancının beĢ duyusu yoluyla doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak hayatında yankı bulmuĢ yaĢantı, bilinç, zeka,
hayal, düĢünce, duygu gibi ögeleri sanatsal bir bağlam içinde yeniden
kurduğu yapay bir alem”dir.39
Roman kavramı gibi tarihî roman kavramı üzerinde de
edebiyatçıların bir uzlaĢı içinde olmadıkları görülür. Tanımlara yansıyan
anlaĢmazlığın temelinde, tarihî romandaki tarihî gerçeklikle fiktif gerçeklik
arasındaki iliĢkinin nasıl olması gerektiğine dair yorum farklılıkları
yatmaktadır. Örneğin Alman yazar Alfred Döblin‟e (1878-1957) göre tarihî
roman her Ģeyden önce bir romandır.40 Yani romanın kurgusu ve estetik
yapısı tarihî gerçeklerden önce gelir. Sadık Tural ise tarihî romanı, “yazarı
tarafından gözlenmemiĢ bir devrin, tarihî gerçeklere sadık bir Ģekilde
anlatılması” Ģeklinde tanımlar.41 Görüldüğü gibi bu tanımda tarihî gerçeklere
sadık kalınması öncelik arz etmektedir. Turgut Göğebakan ise daha orta bir
yol tutmuĢ ve tarihî romanı, “bir tarihsel dönemi ya da olayı gerçeğe yakın
ama sanatsal bir biçimde aktaran bir roman türü” Ģeklinde tarif etmiĢtir.42
Hülya ArgunĢah ise bu tartıĢmaların dıĢında kalarak tarihî romanı “temelleri
maziye dayanan yani baĢlangıcı ve sonucu geçmiĢ zaman içinde
gerçekleĢmiĢ olan hadiselerin devirlerin ve bu devirlerde yaĢamıĢ
Ģahsiyetlerin hikâyelerinin edebî ölçüler içerisinde yeniden inĢa edilmesi”
Ģeklinde tarif etmiĢtir.43 Tanımlarda vurgulanan farklılıkları bir kenara
bıraktığımızda tarihî romanı, tarihî gerçeklikle kurmacanın roman üslubu
içerisinde sanatsal biçimde mezcedilmesi biçiminde tarif etmek mümkündür.
Arap edebiyatında romanın serüveninden kısaca bahsedecek olursak
söze roman öncesi köklü bir hikaye geleneğinin bulunduğunu zikrederek
baĢlayabiliriz. Bunlar arasında ez-Zeybek, Seyf b. Zî Yezen, el-Melikü’z-Zâhir
Baybars, Benû Hilâl, ez-Zîr Sâlim, Antere Kıssası, Elfu leyle ve leyle gibi
meĢhur olanlar nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaĢmıĢtır.44
Ayrıca içerisinde felsefi konulara yer veren Ġbn Tufeyl‟in Hayy b. Yakzân’ı
ve Ebu‟l-„Alâ el-Ma„arrî‟nin Risâletu’l-gufrân’ı gibi bazı eserler kimi
eleĢtirmenler tarafından Arap edebiyatında romana benzeyen, erken dönem
ürünleri olarak görülmüĢtür. Yine Ali el-Mübârek‟in (1823-1893) ‘Alemu’d-
38 Murtâz, a.g.e., s. 11.
39 Nurullah Çetin, Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Basımevi, Ankara, 2003, s. 78.
40 Turgut Göğebakan, Tarihsel Roman Üzerine, Akçağ Yayınları, Ankara, 2004, s. 13.
41 Sadık Kemal Tural, Tarihi Roman ve Atsız’ın Tarihi Romanları Üzerine Düşünceler, Ötüken
NeĢriyat, Ġstanbul, 1992, s. 241.
42 Göğebakan, a.g.e., s. 15.
43 Hülya ArgunĢah, “Tarihî Romanda Post-Modern ArayıĢlar”, İlmî Araştırmalar, 14, (2002), s. 17–
27.
44 Zeydan, Târîhu âdâbi’l-lugati’l-‘Arabiyye, IV, s. 209.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[195]
dîn‟i ile Muhammed el-Muveylihî‟nin (1858-1930) Hâdîsu ‘Îsâ b. Hişâm’ı,
klasik edebî kıssa ile roman türü arasında bir konumda roman denemeleri
olarak değerlendirilmiĢtir.45
Arap edebiyatında Batı kaynaklı roman türü, tercümeler vasıtasıyla
ortaya çıkmıĢtır. Arapçaya tercüme edilen ilk roman François Fenelon‟un
Telemak’ın Maceraları‟dır. Rifâ„a et-Tahtâvi tarafından yapılan bu çeviriyi46
Victor Hugo, Balzac, Aleksandr Dumas, Poquelin Moliere, Jean de La
Fontaine gibi meĢhur Avrupalı yazarların romanları takip etmiĢtir.47 Okur
üzerinde büyük ilgi uyandıran tercüme romanların sayısı günden güne artan
bir seyir izlemiĢ, bu durum klasik hikaye ve kıssa geleneğinde eser veren
yazarları etkilemiĢtir. Arap edebiyatında Batılı tarzda roman türünü deneyen
ilk kimselerin Avrupalılarla münasebetleri sebebiyle Suriye ve Lübnan asıllı
Hıristiyanlar olduğu görülecektir.48 Bunlardan Francis Marrash (ö. 1873)
Durr’s-sadef fî garâ’ibi’s-sudef (1864) adıyla, roman türünde toplumsal
konulara yer verdiği bir eser kaleme almıĢtır.49 MarrâĢ‟tan baĢka Suriyeli
Nûmân el-Kasâtilî‟nin yazdığı el-Fetâtu’l-emîne ve ümmühâ (1880) ve
Rivâyâtu Enîse (1881) romanları Zeydan öncesi çalıĢmalardır. Didaktik bir
üslupla ahlaki öğütler veren bu romanlarda olay örgüsü birbirinden ayrı
düĢen bir kadınla erkeğin kavuĢma hikayesi etrafında dönmekte, okuyucuya
Batı toplumları gibi ilerlemenin yolları gösterilmektedir.50
Arap edebiyatında tarihî roman denilince akla gelen ilk isim Corci
Zeydan olsa da ondan önce Selîm el-Bustânî bu türde üç eser kaleme
almıĢtır. Her ne kadar Cemîl el-Müdevver‟in (1862- 1907) Hadâratu’l-İslâm
fî dâri’s-selâm adlı eseri51 Zeydan öncesi bir tarihî roman olarak gösterilse52
de Zeydan bu çalıĢmayı mektup türü edebî eser Ģeklinde
değerlendirmektedir.53 Bu yaklaĢımıyla o, Müdevver‟in, kendi roman
anlayıĢı üzerinde bir etkisi olmadığını ima etmiĢ olmaktadır.54 Dolayısıyla
burada mezkur eserin üzerinde durulmayacaktır.
45 Murtâz, a.g.e., s. 25;, Stephen Paul Sheehi, A Genealogy of Modern Arab Subjectivity: Three
Intellectuals of al-Nahdah al- 'Arabıyah, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, University of Michigan,
1998, s. 250-253.
46 ġevkî Dayf, el-Edebu’l-‘Arabiyyu’l-mu‘âsır fî Mısr, Dâru‟l-ma„ârif, Kâhire, ty., s. 208.
47 Pierre Cachia, “Introduction: Translations and Adaptations, 1834-1914”, Modern Arabic
Literature, Edit. M. M. Badawi, Cambridge University Press, Cambridge, 1992, s. 28.
48
ez-Zeyyât, a.g.e., s. 433.
49 Zeydan, a.g.e., IV, s. 209, 216.
50 Sheehi, a.g.e., s. 250-253.
51 Hadârâtu’l-İslâm fî dâri’s-selâm (Bağdat, 1888) genç bir Persli tarafından yazılan mektuplarda
Abbasilerin, Ebû Cafer el-Mansûr‟dan Hârun ReĢîd‟e kadar olan dönemini ele almaktadır. Bu eseri
tarihî roman türünde kabul etmek zordur. Bkz. Philipp, a.g.e., s. 105.
52 Abdulmuhsin Tâhâ Bedr, Tatavvuru’r-rivâyeti’l-‘Ârabiyyeti’l-hadîse fî Mısr: 1870-1938, Dâru‟lma„ârîf, Kâhire, ts., s. 98.
53 Zeydan, a.g.e., IV, s. 265.
54 Philipp, a.g.e., s. 113-114.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[196]
Selîm el-Bustânî, 1870‟te Beyrut‟ta babası Butrus el-Bustânî ile
birlikte kurduğu el-Cinân dergisinde tarihî roman türünde üç eser tefrika
etmiĢtir. Bunlardan ilki Zennubya 1871‟de tefrika edilmiĢ olup, miladi III.
yüzyılda Suriye‟de hüküm süren Palmira Kraliçesi Zennubya ve kızı
Julia‟nın Roma imparatorluğuna karĢı sürdürdüğü bağımsızlık mücadelesini
ele almaktadır. 1872‟de tefrika edilen Badûr Emevilerin yıkılıĢı ve
Abbasilerin kuruluĢunu ele almaktadır. 1874‟te tefrika edilen el-Hiyâm fî
cinâni’ş-Şâm ise genç iki erkek ve kız arasındaki tesadüf ve macera yüklü iki
ayrı aĢk hikayesi içerisinde Suriye‟nin Müslümanlar tarafından fethini konu
edinmektedir.55
Selîm el-Bustânî‟nin romanları kurgusu, dili, ve üslubuyla orijinal
sayılabilir. O, olayların anlatımında genellikle basit bir gazeteci üslubu
kullansa da kimi zaman çağdaĢ roman üslubuna aykırı olarak klasik edebî
eserleri andırır Ģekilde yaygın kinaye ve mecazlara yer vermiĢtir. Selîm,
romanlarına bir önsözle baĢlamıĢ, klasik Ģiirden bazı beyitlere yer vermiĢ ve
secili ifadelerle makâme tarzı eserleri hatırlatmıĢtır. Olay örgüsünde ise
tesadüflere sık rastlanmaktadır.56
Romanlarını sanattan ziyade okuru eğlendirmek ve ona nasihat
etmek için kaleme alan Selîm, savaĢ tasvirlerine önem vermiĢ, tehlikeli ve
ani geliĢen olaylarla okurun merakını canlı tutmayı baĢarmıĢtır. Ne var ki o,
romanlarında ele aldığı toplumun sosyal gerçekliğini yansıtmaya ve
Ģahısların psikolojik tahlillerini yapmaya önem vermemiĢtir.57
Selîm, babası Butrus el-Bustânî‟nin yolundan giderek, romanlarında
tarihî kaynaklarda zikredilen Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasındaki
olumsuzlukları bir kenara bırakmıĢ, ortak yönleri öne çıkarmaya çalıĢmıĢ,
onları, aynı dili konuĢan farklı dinlere mensup kimselerin birlikte inĢa ettiği
Ģanlı medeniyetin ortak mirasçıları olarak tasvir etmiĢtir. Romanlarını
yazarken Selîm, sosyal ve siyasal alandaki fikirlerini özellikle Suriye
muhitindeki Arap okuyucuya aktarmak istemiĢtir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi Arap tarihî romanının kurucusu
sayılan Corci Zeydan, Ġslam tarihinin farklı dönemlerini ihtiva eden yirmi bir
tane roman kaleme almıĢtır. Bunların yanında bir tane de aĢk romanı
yazmıĢtır.58 Corci Zeydan‟ın romancılık anlayıĢının Ģekillenmesinde Selîm
55
Ware, a.g.e., s. 211.
56 Stephen Sheehi, Foundations of Modern Arab Identity, University Press of Florida, Gainesville,
2004, s. 78-79.
57 Hannâ el-Fahûrî, el-Câmi‘ fî târîhi’l-edebi’l-‘Arabî (el-Edebu’l-hadîs), Dâru‟l-cîl, Beyrut, 1986, s.
26-27.
58 Bu romanları yayın yıllarıyla birlikte sıralayacak olursak: 1. el-Memlûku’ş-şârid (1891), 2. Esîru’lMutemehdî (1892), 3. İstibdâdu’l-Memâlîk (1893), 4. Cihâdu’l-Muhibbîn (1893), 5. Armânûsetu’lMısriyye (1896), 6. Fetâtu Gassân (1897-1898), 7. Azrâ’u Kureyş (1899), 8. 17 Ramazân (1900),
9. Gâdetu Kerbelâ (1901), 10. el-Haccâc b. Yûsuf (1902), 11. Fethu’l-Endelus (1903), 12. Şarl ve
Abdurrahmân (1904), 13. Ebû Müslim el-Horasânî (1905), 14. el-‘Abbâse uhtu’r-Reşîd (1906), 15.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[197]
el-Bustânî‟nin romanlarının etkisinin olduğunu söylemek mümkündür.
Bununla birlikte dikkatle incelenmesi halinde Zeydan‟ın romanlarının, antik
Mısır bilimcisi Georg Ebers‟in (1837-1898) popüler tarihî romanlarıyla
ĢaĢırtıcı benzerlikler gösterdiği tespit edilmiĢtir. Ebers‟in ilk romanı Eine
ägyptische Königstochter (Mısırlı Bir Prenses, 1864), Mısır‟ın Persler
tarafından iĢgalini ele alırken; Zeydan‟ın ikinci romanı el-Armanûsatu’lMısriyye, Mısır‟ın Araplar tarafından fethini ele almaktadır. Her iki yazar da
romanlarına Mısır tarihinin kritik bir dönemini konu olarak seçmiĢ, her iki
roman da mutlu sonla biten bir aĢk hikayesi etrafında kurgulanmıĢtır. Diğer
taraftan romancıdan daha çok bir tarihçi gibi davrandıkları için karakter
tasarımı, roman tekniği açısından ve estetik yönden her iki yazarın romanları
da zayıf kalmıĢtır.59
Roman tekniği konusunda Zeydan, Ġngiliz yazar Walter Scott (1771-
1832) Walter Scott ve Fransız yazar Alexandre Dumas‟tan (1802-1870) da
etkilenmiĢtir. Romantizmin temsilcisi konumundaki bu kiĢilerin
romanlarındaki gibi Zeydan‟ın romanlarında da romantizm akımının güçlü
etkisi vardır. Zeydan, 1886‟da British Museum‟u ziyareti sırasında bu iki
yazarın romanlarını okuma fırsatı bulmuĢtur. Dumas‟tan etkilense de o,
romanlarında daha çok Scott‟un tarzını kendine model almıĢtır. Scott,
romanlarında Ġngiltere tarihini romantik bir Ģekilde ele alırken, aktif bir
Ģekilde siyasi faaliyetlere katılmayan Zeydan Arap ulusunun tarihini
yazmıĢtır. “Scott romanlarıyla çağdaĢ Ġngiliz toplumunun nasıl meydana
geldiğini ortaya koymaya çalıĢmıĢtır.60 Benzer bir Ģekilde Zeydan da Arap
ulusunun tarih sahnesinde ortaya çıkıĢından baĢlayarak kat ettiği mesafeleri,
ulaĢtığı medeniyet seviyesini ve kendi dönemindeki durumunu romanlarında
ele almaya çalıĢmıĢtır.
XIX. yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın baĢını kapsayan dönemde Selim
el-Bustânî ve Zeydan gibi Lübnanlı Hıristiyan yazarların tarihe ve tarihî
romana yönelmesinde yukarıda bahsedildiği Ģekliyle, bölgede yayılan Arap
milliyetçiliği akımının büyük tesiri olduğu görülmektedir. Arap dilini ve
kültürünü canlandırma düĢüncesinin etkisiyle tarih edebiyatçıların genel ilgi
alanı olmuĢ, tarihî roman, otobiyografi, köĢe yazıları ve modern tarih
kitapları gibi yeni edebî ürünler ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır.61 Mezkur
el-Emîn ve’l-Me’mûn (1907), 16. ‘Arûsu Fergâne (1908), 17. Ahmed b. Tolûn (1909), 18.
Abdurrahmân en-Nâsır (1910), 19. el-İnkılâbu’l-Osmânî (1911), 20. Fetâtu’l-Kayravân (1912), 21.
Salâhuddîn el-Eyyûbî (1913), 22. Şeceretu’d-Durr (1914).
59 Saad Elkhadem, “On the Rise of the Egyptian Novel”, The International Fiction Review, Vol. 5,
No: 1, University of New Brunswick, 1978, s. 26-27.
60 Taner Timur, Osmanlı-Türk Romanında Tarih Toplum ve Kimlik,Ġmge Kitabevi, Ankara, 2002, s.
213.
61 Yoav Di-Capua, “The Professional World view of the Effendi Historian”, History Compass, 7/1
(2009), s. 310.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[198]
yazarların romanlarıyla, Arap okuyucusunun dikkatinin tarihe çevrilmesi ve
tarih yoluyla bir milli bilinç oluĢturulması amaçlanmıĢtır.
Tarih ilminin verileri bir toplumu farklı kılan hususların ortaya
konulmasını sağlayarak milli bilincin uyarılması noktasında önemli bir
vazifeyi yerine getirmektedir. Ne var ki tarih ilmi, nesnel haliyle milli
değerlerin topluma etkili bir Ģekilde aktarılmasında yeterli değildir.62 Tarih
etrafında oluĢan milli bilincin toplumun geniĢ kesimlerine yayılmasında
tarihî roman devreye girmekte, romanda canlandırılan sübjektif tarihle
topluma yeniden doğma düĢüncesi aĢılanmaya çalıĢılmaktadır. Haddi zatında
tarihî roman türünün ortaya çıkıĢında, maziden üretilen argümanlarla
geleceğe yön verme düĢüncesi önemli bir etkendir.63
Tarihî romanın milli bilinci oluĢturma projesinde elveriĢli bir
enstrüman olduğunu fark eden sömürge ülkelerinin milliyetçi yazar ve
aydınları eğitici ve öğretici yönünü dikkate alarak tarihî roman yazmayı ve
okumayı teĢvik etmiĢtir. Bu yazarlar, tarihî romanın, düzgün biçimde
kullanıldığında yurttaĢların manevi duyarlılıklarının artmasına, bireylerin
toplumsal sorumluluklarını ve haklarını öğrenmesine katkı sağlayacağını ve
kendisini milletine adayan üretken vatandaĢ modelinin tarihî roman
vasıtasıyla oluĢturulabileceğini düĢünmüĢtür.64
Hem Arap milliyetçiliğinin ortaya çıktığı Lübnanlı Hıristiyan
aydınlar arasında yetiĢen hem de 1882‟den itibaren bir sömürge ülkesine
dönüĢen Mısır‟da yaĢayan Zeydan, Arap milliyetçiliğine temel teĢkil edecek
milli bilincin oluĢması hususunda tarihî romanın üstlendiği rolü anlamıĢ ve
romanları vasıtasıyla bütün Araplara seslenmiĢtir. Buna göre tek bir Allah‟a
kulluk eden insanlar olarak ortak bir inancı paylaĢan Müslüman ve Hıristiyan
Araplar, her ne olursa olsun, dinî ve mezhebî farklılıkları ve geçmiĢte kendi
aralarında yaĢadıkları sorunları bir kenara bırakarak tarihte olduğu gibi,
yeniden bir Arap birliği teĢkil etmelidir.
Tarihî romanlarını ağırlıklı olarak Arap-Ġslam tarihi üzerine telif
eden Zeydan‟ın Ġslam ve Hıristiyanlık dini, Arap dili, kültürü ve tarihi
temeline dayalı bir Arap birliği idealine katkı sağlamak için tarih üzerine
bina ettiği düĢüncelerini, romanları vasıtasıyla geniĢ halk kitlelerine
ulaĢtırmaya çalıĢmıĢtır.
62 Fatih Arslan, “Tarihin Dirildiği Gün: Maziden Roman Ütopyasına”, Erdem, cilt: 17, sayı: 49,
Ankara, 2007, s. 382.
63 Lukacs, a.g.e., s. 23.
64 Samah Selim “The Narrative Craft: Realism and Fiction in the Arabic Canon”, Edebiyat, Vol. 14,
No. 1 & 2, 2003, s. 113-114.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[199]
SONUÇ
Arap dünyasında 19. yüzyılda meydana gelen bazı geliĢmeler Arap
milliyetçiliği düĢüncesinin doğmasına yol açmıĢtır. Batı‟nın da desteklediği
milliyetçilik düĢüncesi Arap dünyasında kurulan bazı cemiyetler, Batı
dillerinden Arapçaya çevrilen eserler, yayın hayatına baĢlayan gazete ve
dergiler ve ardından gelen tarihî romanlarla geliĢmek için elveriĢli bir zemin
bulmuĢtur. Bu arada bazı edebiyatçılar ve yazarlar faaliyetleriyle ön plana
çıkmıĢtır. Bu isimler arasında Arap edebiyatını canlandırma konusunda
önemli katkılar sağlayan Nasif el-Yazıcî, Butrus el-Bustânî, Selîm el-Bustânî
gibi yazarlar bulunmaktadır. Söz konusu yazarlar klasik Arap dilini
Müslüman ve Hıristiyan Arapların ortak dili olarak görme ve dil birliği
temelinde ulus birliğini sağlama düĢüncesinde kendilerinden sonra gelen
Corci Zeydan‟a rehberlik etmiĢtir. Zeydan, nahda hareketinin öncü
Ģahsiyetlerinden ilham alarak oluĢturduğu ortak dil ve ortak tarih temelli
Arap birliği düĢüncesini romanları vasıtasıyla daha geniĢ kesimlere
aktarmaya çalıĢmıĢtır.
Zeydan‟ın roman türünü seçmesindeki en önemli etken, milliyetçilik
etrafında Ģekillenen kendi ideolojik düĢüncelerini halka daha kolay bir
biçimde iletme çabasıdır. Zira onun romanlarının okuyucudan büyük ilgi
görmesinden sonra Ferah Antûn (ö. 1922), meĢhur Ģair Ahmed ġevkî (ö.
1932), Nikola Haddâd (ö. 1954), Yakûb Sarrûf (ö. 1927), Alî el-Cârim
(1881-1949) ve Ali Ahmed Paksîr (1910-1969) gibi edebiyatçılar da tarihî
romana yönelmiĢ, böylece tarihî roman yeni bir tür olarak Arap edebiyatında
kendine yer bulmuĢtur.
KAYNAKÇA
el-Aclûnî, Ebu‟l-Fidâ Ġsmâil B. Muhammed (2000) Keşfu’l-hafâ, Tah.
Abdulhamîd b. Ahmed Hindâvî, el-Mektebetu‟l-„asriyye, b.y.
ALLEN, R. (1995) The Arabic Novel: An Historical and Critical
Introduction, Syracuse University Press, New York.
ANTONIUS, G. (1969) The Arab Awakening, The Story of the Arab
National Movement, Mektebetu Lübnan, Beirut.
ARGUNġAH, H. (2002) “Tarihî Romanda Post-Modern ArayıĢlar”, İlmî
Araştırmalar, 14.
ARSLAN, F. (2007) “Tarihin Dirildiği Gün: Maziden Roman Ütopyasına”,
Erdem, cilt: 17, sayı: 49, Ankara.
BEDR, A. T. (T.Y) Tatavvuru’r-rivâyeti’l-‘Ârabiyyeti’l-hadîse fî Mısr:
1870-1938, Dâru‟l-ma„ârîf, Kahire.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[200]
el-BEKRÎ, M. B. A. (2004) Delîlu’l-fellâhîn li turukı riyâdi’s-sâlihîn, Haz.
Halîl Me‟mûn, Dâru‟l-ma„rife, Beyrut.
BODUR, H. E. (1988) “Arap Milliyetçiliğinin Kaynakları ve DoğuĢu”,
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 8.
CACHIA, P. (1992) “Introduction: Translations and Adaptations, 1834-
1914”, Modern Arabic Literature, Edit. M. M. Badawi, Cambridge
University Press, Cambridge.
ÇETĠN, N. (2003) Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Basımevi, Ankara.
DAYF, ġ. (ty.) el-Edebu’l-‘Arabiyyu’l-mu‘âsır fî Mısr, Dâru‟l-ma„ârif,
Kahire.
ed-DESÛKÎ, Ö. (2000) Fi’l-edebi’l-hadîs, Dâru‟l-fikri‟l-„Arabî, b.y..
Di-CAPUA, Y. (2009) “The Professional World view of the Effendi
Historian”, History Compass, 7/1.
ELKHADEM, S., (1978), “On the Rise of the Egyptian Novel”, The
International Fiction Review, Vol. 5, No: 1, University of New
Brunswick.
ER, R. (1997) Modern Mısır Romanı, Hece Yayınları, Ankara.
el-FAHÛRÎ, H. (1986) el-Câmi‘ fî târîhi’l-edebi’l-‘Arabi (el-Edebu’lhadîs), Dâru‟l-cîl, Beyrut.
FAZLIOĞLU, ġ. (2006) Arap Romanında Türkler, Küre Yayınları, Ġstanbul.
GÖĞEBAKAN, T. (2004) Tarihsel Roman Üzerine, Akçağ Yayınları,
Ankara.
HADDAD, R. (1970) Syrian Christians in Muslim Society: An
Interpretation, Princeton: Princeton University Press.
HOURANI, A. (1993) Arabic Thought in the Liberal Age: 1798-1939,
Cambridge University, Cambridge.
KABAKLI, A. (2002) Türk Edebiyatı, Türk Edebiyatı Vakfı, Ġstanbu.
KARAL, E. Z. (1983) Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara.
KARPAT, K. H. (2001) Ortadoğu’da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk, çev.:
Recep Boztemur, Ġmge Kitabevi, Ankara.
KARPAT, K. H. (2006) Osmanlı’da Değişim, Modernleşme ve Uluslaşma,
çev.: Dilek Özdemir, Ġmge Kitabevi, Ankara.
Arap Edebiyatında Tarihî Romanın Ortaya ÇıkıĢında Milliyetçilik DüĢüncesinin Etkisi
[201]
KAYALI, H. (2003) Jön Türkler ve Araplar, çev.: Türkan Yöney, Tarih
Vakfı Yurt Yayınları, Ġstanbul.
KEHHÂLE, Ö. R. (t.y.) Mu‘cemu’l-muellifîn, Mektebetu‟l-musennâ, Beyrut.
LEAFGREN, L. A. (2012) Novelizing the Muslim Wars of Conquests: The
Christian Pioneers of the Arabic Historical Novel, Harvard
University (YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
LEWIS, B., (2009) Tarihte Araplar, çev.: H. D. Yıldız, Ağaç Kitabevi
Yayınları, Ġstanbul.
LUKACS, G. (2008) Tarihsel Roman, çev.: Ġ. Doğan, Epos Yayınları,
Ankara.
MAKDISI, U. (2008) Artillery of Heaven: American Missionaries and the
Failed Conversion of the Middle East, Cornell University Press,
Ithaca.
MORAN, B. (2001) Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış Ahmet Mithat’tan A.
H. Tanpınar’a, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul.
MURTÂZ, A. (1998) Fî nazariyyeti’r-rivâye, el-Meclisu‟l-vataniyyu li‟ssekâfeti ve‟l-funûni ve‟l-âdâb, Kuveyt.
ÖZÖN, M. N. (1985) Türkçede Roman, ĠletiĢim, Ġstanbul.
PHILIPP, T. (1971) The Role of Jurji Zaidan in the Intellectual Development
of the Arab Nahda From the Beginning of the British Occupation of
Egypt to the Outbreak of World War I, University of California
(YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
SELĠM, S. (2003) “The Narrative Craft: Realism and Fiction in the Arabic
Canon”, Edebiyat, Vol. 14, No. 1 & 2.
SHEEHI, S. P. (1998) A Genealogy of Modern Arab Subjectivity: Three
Intellectuals of al-Nahdah al- 'Arabıyah, , University of Michigan
(YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
SHEEHI, S. (2004) Foundations of Modern Arab Identity, University Press
of Florida, Gainesville.
SINNO, A. (2011) Osmanlı’nın Sancılı Yıllarında Araplar-Kürtler
Arnavutlar 1877-1881, çev. Ahsen Batur, Selenge Yayınları,
Ġstanbul.
SOY, H. B. (2004) “Arap Milliyetçiliği: Ortaya ÇıkıĢından 1918‟e Kadar”,
Bilig, Sayı 30,
TĠMUR, T. (2002) Osmanlı-Türk Romanında Tarih Toplum ve Kimlik, Ġmge
Kitabevi, Ankara.
Nevin KARABELA – Feyzettin EKġĠ
[202]
TURAL, S. K. (1992) Tarihi Roman ve Atsız’ın Tarihi Romanları Üzerine
Düşünceler, Ötüken NeĢriyat, Ġstanbul.
WARE, Lewis Beier (1973) Jurji Zaydan: The Role of Popular History in
the Formation of a New Arab World-View, Princeton University
(YayınlanmamıĢ Doktora Tezi).
YALAR, M. (2009) Modern Arap Edebiyatına Giriş, Emin Yayınları, Bursa.
ZEHÛRA, Ġ. (1897) Mirâtu’l-‘asr, el-Matba„atu‟l-umûmiyye, Kahire.
ZEINE, Zeine N. (2003) Türk Arap İlişkileri ve Arap Milliyetçiliğinin
Doğuşu, çev.: Emrah AkbaĢ, Gelenek Yayıncılık, Ġstanbul.
ZEYDAN, C. (t.y.) Târîhu âdâbi’l-luğati’l-‘Arabiyye, Dâru‟l-hilâl, Kahire.
ZEYDAN, C. (2012) Terâcimu meşâhîri’ş-şark fi’l-karni’t-tâsi‘ ‘aşar, Dâru
Kelimât, Kahire.
ez-ZEYYÂT, A. H. (t.y) Târîhu’l-edebi’l-‘Arabî, Dâru nahdati Mısır,
Kâhire.
ez-ZĠRĠKLÎ, Hayruddîn (2002) el-A‘lâm, Dâru‟l-„ilm li‟l-melâyîn, Beyrut.

Konular