ARAP DİLİ VE TEFSİRLE İLGİLİ ŞEVÂHİD LİTERATÜRÜ

Sosyal Bilimler Dergisi
Cilt 5 Sayı 10  Aralık 2015, ss. 27-45
Makale Gön. ve Onay Tar.: 21.10.2015-22.12.2015
ARAP DİLİ VE TEFSİRLE İLGİLİ ŞEVÂHİD
LİTERATÜRÜ
Harun ÖĞMÜŞ
Öz
Bu makalede şevâhid ve istişhâd gibi kavramların tarifleri üzerinde duruluyor,
istişhâdın kaynakları ve şartları hakkında bilgi veriliyor, daha sonra asıl olarak Arap dili ve tefsir
kitaplarında zikredilen şevâhidi açıklamak üzere yazılmış eserler tanıtılıyor. Yazıldıkları alana
göre tasnif edildikten sonra kronolojik olarak sıralanan bu eserler içerisinde en dikkat çekenler;
Sîbeveyhi‟nin el-Kitâb‟ı, Zemahşerî‟nin el-Keşşâf‟ı, İbn Mâlik‟in el-Elfiyye‟si, İbn Hâcib ve İbn
Hişâm‟ın kitaplarındaki şevâhidi açıklayan eserlerdir.
Anahtar Kelimeler: İstişhâd, şevâhid, şâhid, misâl, Arap dili, tefsir.
THE LITERATURE OF SHAWĀHID IN ARABIC
LANGUAGE AND THE TAFSIR BOOKS
Abstract
This article centers on the definition of the terms shawāhid (witnesses) and istishhād.
It explores the sources of istishhād and its requirements. This paper also introduces the Arabic
and Tafsir materials written to explain the term shawāhid and classifies them based upon the
topics they cover. Furthermore, the most important books for gaining an understanding of the
term shawāhid, — al-kitāb of Sibawayhī, al-kashshāf of Zamakhsharī, al-alfiyya of Ibn Mālik, —
and also the books of Ibn Hācib and Ibn Hishām will be deciphered in detail.
Keywords: Istishhād, shawāhid, shāhid, misāl, Arabic language and tafsir.
Giriş
Şevâhid, ‚şâhid‛ شاهدkelimesinin çoğulu olarak kullanılmaktadır.19
‚Şâhid‛, ‚bildiğini açıklayan, bir şeyi müşahede eden ve bir yerde hazır
 Kur’ân Yorumunda Şiirin Yeri adlı doktora tezimizde bu yazıda tanıtılan kaynakların konu
açısından zikredilmesi zarurî olan az bir kısmına yer vermiş, ancak sadetten çıkmak
endişesiyle tamamını zikretmemiştik. (Öğmüş, 2010: 23-25) Daha sonraki çalışmalarımızla
tesbitlerimiz zenginleşip bir makale hacmine ulaşınca bu yazı ortaya çıktı.
 Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim Dalı,
ogmusharun@yahoo.com
19 Kelimenin bu vezinde cemedilmesi kıyasa uymamaktadır. Çünkü حائضgibi mânasında
müenneslik olanlar haricindeki sıfatların "fevâil" vezninde gelişi şâzdır (Çârperdî, 1998: 137-
139). Nahiv ve belâgat kitaplarındaki şevâhidi açıklayıcı telifler veren âlimlerden çoğu
kitaplarının isminde bu kelimeyi kullanmıştır. Meselâ bk. Süyûtî, Şerhu Şevâhidi’l-Muğnî,
Mısır: el-Matbaatü’l-Behiyye; Abbâsî, Abdürrahîm b. Ahmed, Meâhidü’t-tensîs alâ şevâhidi’ttelhîs, I-IV, Beyrut: Âlemü’l-kütüb, 1947.
28/Harun ÖĞMÜŞ
bulunan‛ anlamlarına gelmektedir. (Cevherî, 1990: II, 494; İbn Manzûr, 1300:
IV, 225-227) Arap dilcileri ise bu kelimeyi, bir kaide ortaya koymak için
Kur'ân'dan veya Arapça'sına güvenilen Araplar’ın sözlerinden getirilen delil
anlamında kullanmaktadırlar. (Tehânevî, 1996: I, 1002)
Şâhid, tümevarım metoduyla genel bir hükme varmak için
kullanılan tikel bir önerme mesabesindedir. Meselâ ’ما خلاdan sonra gelen
ismin mansûb olacağını ispatlamak için aşağıdaki beyit şâhid/delil getirilir
(Bk. İbn Hişâm, 1963: 248):
ألاَ ُ ك ّ ل ُ َ ش ْي ٍ ئ ماَ َ خلاَ الله َ باَ ِ ط ُ ل / َ و ُ ك ّ ل ُ نَ ِ عي ٍم لاَ َ محاَلَةَ زاَئِ ُ ل (الطويل)
"Haberdar olun ki Allah'ın dışında her şey bâtıldır, sebatsızdır. Her
nimet muhakkak yok olacaktır" (Lebîd, 1997: 111)
Bu beyit tek bir örnektir. Ancak bu tek örnekten yola çıkılarak ما
’خلاdan sonra gelen bütün isimlerin mansûb olacağı genel hükmüne ulaşılır.
Kelimenin ıstılahî mânası, yukarıda zikredilen hakiki anlamları
içinde en çok ‚şahitlik etmek‛ anlamına yakın görünmektedir. Şahitlik eden
kişinin mahkemede bildiğini beyan etmek suretiyle hâkimin hükmüne
mesnet olması gibi, kaideyi ispatlamak için getirilen söz de o kaideye mesnet
teşkil eder.
Şâhid kelimesinin ıstılahî mânasından yola çıkılarak ‚şâhid getirme‛
ameliyesi olan istişhâd ise, "bir kelimenin veya bir ifadenin lafız, anlam ve
kullanım doğruluğunu kanıtlamak amacıyla doğruluğu kesin olan nazım ve
nesirden örnek vermek" şeklinde tarif edilebilir (Bk. Durmuş, İsmâil,
‚İstişhâd‛, DİA, XXIII, 396).
Şâhid yerine hüccet20 ve delil; istişhâd yerine ihticâc (İbnü’l-Enbârî,
ts: II, 451, 456, 585) ve istidlâl kelimeleri de kullanılmaktadır. (İbnü’l-Enbârî,
ts: 290; İbn Hişâm, ts: 30) Bu kelimeler, lügat anlamları itibariyle birbirine
yakındır.21
Arap dili ile ilgili kitaplarda şahidin dışında ayrıca bir de misâl
kelimesi kullanılır. Eşitlik ve benzerlik anlamındaki ‚m-s-l‛ maddesinden
türetilmiş bir isim olan misâl kelimesi, lügatta miktar mânasına gelir. (İbn
Manzûr, 1300: XIV, 131, 134) Dilcilerin ıstılahında ise, kaideyi izah etmek ve
onu anlamayı sağlamak için zikredilen söze denilir. (Tehânevî, 1996: II, 1447)
20 İbn Kuteybe, Adî b. Zeyd hakkında "Âlimlerimiz onun şiirini hüccet görmezler" der. (İbn
Kuteybe, ts: I, 225; İbnü’l-Enbârî, ts.: II, 455, 565, 590, 591, 595)
21 Delil, ‚yol gösterici, rehber‛ demektir. Hüccet ise ‚burhan, delil‛ mânasındadır (Cevherî, ts:
IV, 1698; Zemahşerî, 1965: 193; İbn Manzûr, 1300: III, 151).
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/29
Fâil merfû‘dur, dedikten sonra içinde fâil ve merfû olan "Zeyd" kelimesinin
bulunduğu " كتب زيدZeyd yazdı" cümlesini zikretmekte olduğu gibi.
Her misâl şâhid değildir. Şâhidin söyleyeninin bilinmesi, güvenilir
bir râvi tarafından nakledilmesi, delil getirildiği meseleye delâletinin kesin
olması, ittifak edilen bir hususa aykırı olmaması ve delil getirildiği konuda
zarûret içermemesi gibi birtakım şartları hâiz olması gerekir (Bk. Öğmüş,
2010: 120-131). Bununla birlikte bu şartlara çoğu zaman uyulmadığı ve
"şâhid" kelimesinin ‚misâl‛i de kapsayacak şekilde kullanıldığı
görülmektedir. Meselâ Abdürrahim b. Ahmed el-Abbâsî (ö. 963/1556), Hatîb
el-Kazvînî'nin (ö. 739/1338) Telhîsü'l-Miftâh adındaki eserinde yer alan
belâgatla ilgili örnekleri açıkladığı kitabına Meâhidü't-tensîs alâ şevâhidi'tTelhîs adını vermiştir.
İstişhâd, Arap diliyle ilgili çalışmalar yapılırken kaidelerin tesbiti ve
kelimelerin anlamlarının belirlenmesi esnasında, doğruluğuna güvenilen
örneklere ihtiyaç duyulması sebebiyle ortaya çıkmıştır. Şevâhidin ilk
kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’dir. Lügatçiler, Kur'ân'da vârid olan kelimeleri en
fasih kelimeler olarak kabul etmişlerdir. (Suyûtî, ts: I, 212-215; Ahmed Emîn,
2000: II, 258-259) Nahiv usulüne22 dair eser veren müellifler de mütevâtir,
âhâd ve şâz ayırımı yapmaksızın bütün kıraatleriyle Kur'ân'ın dilde hüccet
olduğunu belirtmişlerdir. (İbn Cinnî, 1999: I, 32-34; Suyûtî, 1975: 20) Taberî
(ö. 310/922) ve Zemahşerî (ö. 538/1143) gibi bir kısım âlimler, bazı kıraat
vecihlerini ret ve tenkit etmiş (Taberî, 2002: V/VI, 58-59; Zemahşerî, 1995: II,
67) olsa da onların bu tenkitleri bizzat Kur’ân’a değil; o kıraatleri
nakledenlerin zaptına yöneliktir. Kur’ân, Arap diliyle ilgili ilimlerin ittifakla
birinci kaynağıdır.
Hadislere gelince, mâna ile rivayet câiz görüldüğü, dolayısıyla Hz.
Peygamber’in (sav) kullandığı kelimelerin râvilerce aynı anlamdaki başka
kelimelerle değiştirilmiş olabileceği gerekçesini ileri süren Ebû Hayyân (ö.
754/1353) gibi bazı âlimler, hadislerle nahivde istişhâd edilmesini uygun
bulmamışlar ve bu yola başvuranları tenkit etmişlerdir. (Ebû Hayyân, 1997:
II, 154) Sîbeveyhi (ö. 182/798) gibi ilk nahivcilerin böyle bir gerekçe ileri
sürdükleri sâbit değilse de hadislerle istişhâda çok az yer verdikleri de bir
22 Nahiv usulü; nahvin icmâlî delillerini, delil olmaları açısından ele alan ve onlarla delil
getirme keyfiyetini, delil getiren kişinin durumunu konu edinen bir ilimdir. Nahiv usulü,
semâ, icmâ ve kıyas gibi icmâlî delilleri incelediği için tafsîlî ve cüz’î delillere dayanarak
kaideleri tesbit eden nahivden ayrılır. Nahivle nahiv usulü arasındaki münasebet fıkıhla fıkıh
usulü arasındaki münasebete benzer (Süyûtî, 1975: 5-6)
30/Harun ÖĞMÜŞ
gerçektir.23 Hz. Peygamber'in (sav) komşu hükümdar ve kabile reislerine
gönderdiği mektuplarda geçen yazılı ifadeler, lafzı mütevâtir hadisler,
cevâmiu'l-kelim cinsinden veya me'sur dua kabilinden olan hadisler gibi
lafzının Hz. Peygamber’e (sav) âidiyetinden emin olunan hadislerle istişhâd
edileceğinde ise şüphe yoktur. (Suyûtî, 1975: 23)
İstişhâdın Kur’ân ve hadis dışındaki diğer bir kaynağı da, Arap
dilinin fesâhatinde bozulmaların görülmeye başladığı hicrî II. asrın
yarısından önce yaşayan Müslüman-gayr-ı Müslim Arapların manzummensûr sözleridir. (Suyûtî, 1975: 20) Bunlar içerisinde darb-ı meseller,
değişmeye kapalı kalıp ifadelerden oluştukları ve geniş halk kitleleri
tarafından kullanıldıkları için en makbul sözlerden sayılmıştır. (Suyûtî, ts:
487)24 Kaynaklarda bedevîlerden nakledilen mensûr sözler yer almakla
birlikte (Bk. Sîbeveyhi, 1988: I, 147, 309) bunlar nazma göre yok denilecek
kadar azdır (Bk. Abdüllatîf, ts: 33-34). Kaynaklara bakıldığında şevâhidin
çoğunun manzum olduğu görülür. Bunun sebebi büyük ihtimâlle, nazmın,
kelimelerin müterâdifleriyle değiştirilmesini kısmen engelliyor olmasıdır.
Âlimler, şâirleri dört tabakaya ayırmışlardır: Câhiliye şâirleri,
muhadram (hem câhiliye hem de İslâmî devri idrâk eden)25 şâirler,
İslâmiyyûn (İslâmî dönemde yaşayan müslüman-gayr-ı Müslim Arap
şâirleri) ve muhdesûn (yeni, yani İslâmiyyûn’dan sonraki şâirler). Hicrî II.
asrın yarısından sonraki şâirler muhdes sayılmış ve –Zemahşerî ile onu
izleyen Radıyyüddin el-Esterâbâdî (ö. 686/1287) gibi âlimlerin münferit bazı
uygulamaları istisnâ edilirse— bunların şiirleriyle istişhâd edilmemiştir. İlk
iki tabakaya mensup şâirlerin şiirleri ittifakla, üçüncü tabaka şâirlerinin
şiirleri ise kāhir ekseriyetle hüccet görülmüştür. (Bağdâdî, 1984: I, 6)
Bununla birlikte ilk üç tabaka şâirleri içerisinde de Ebû Duâd el-İyâzî26 ve
Adî b. Zeyd27 gibi Necd lehçesini kullanmadıkları vb. gerekçelerle şiirleri
istişhâda değer bulunmayanlar vardır. (İbn Kuteybe, ts: I, 238) Selikalarının
bozulmuş olması ihtimâline binâen başka milletlerle karışmış olan
23 Tesbitimize göre Sîbeveyhi, eserinde 8 hadisle istişhâd etmiş ve bunların bir kısmının da
hadis olduğunu vurgulamamıştır. Bu tutum, onun sözün hadis oluşundan ziyade Araplarca
kullanılış ve aktarılışına dikkat ettiğini gösterir. meselâ bk. (Sîbeveyhi, 1988: I, 74, 258, 327; II,
32, 393; IV, 116)
24 Kaynaklarda yer alan darbımeseller için örnek olarak bk. (Halîl, 1410: II, 62; VII, 205;
Sîbeveyhi, 1988: I, 329; Kazvînî, 2002: 66)
25 Arap dilinde muhadram, ‚Hz. Peygamber devrini idrâk edip müslüman olduğu halde onu
görmeyen kimse‛ anlamındaki hadis teriminden daha geneldir. (İbnü’s-Salâh, ts: 303)
Yukarıdaki tariften de anlaşılacağı üzere muhadram şâirin müslüman olması şartı yoktur.
26 Şair hakkında bk. (Bağdâdî, 1984: IX, 590)
27 Temîm kabilesine mensup şair hakkında bk. (Cumahî, ts: I, 150)
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/31
kabilelerden dil malzemesi alınmaması (İbn Cinnî, 1986: II, 7; Suyûtî, 1975:
35) ilkesinin bir uzantısı olan bu tutum, şairler hakkında çok sıkı
uygulanmamıştır. Bunun en muhtemel sebebi, câhiliye devrinde şâirlerce
kullanılan ortak bir şiir dilinin büyük ölçüde yaygınlaşmış olmasıdır. (Çetin,
ts: IX, 532; Bk. Blachere, 1998: I, 210)
Tariflerinden anlaşılacağı üzere istişhâd ve temsil (misâl vermek);
lügat, sarf, nahiv ve belâgat gibi Arap diliyle ilgili ilimlerde başvurulan bir
metottur. Ancak hadis, fıkıh ve kelâm gibi ilimlerin, bilhassa tefsir ilminin
dille ilgili hususlarında da istişhâda rastlanabilir.28
İstişhâd edilen şevâhidin ekseriyeti şiirdir. Hatta bu sebeple
‚şevâhid‛ denilince zamanla sadece şiir anlaşılır olmuştur. Söz konusu
şiirler, yukarıda özetle zikrettiğimiz istişhâd şartları gereği hicrî II. asrın
yarısından önce yaşayan şâirlere aittir. Kadîm şâirler, hayâle dayalı
duygulardan çok yaşadıkları hayatla alâkalı gerçek hâdiseleri terennüm
etmektedirler. Dolayısıyla pek çok şiirin yaşanmış bir hikâyesi vardır. Bu
hikâyeyi ve bağlamı bilmek özel çalışmalar yapmayı gerekli kılmış ve bunun
neticesinde şevâhidi açıklayıcı mâhiyette geniş bir literatür ortaya çıkmıştır.
Biz, bu yazıda tesbit edebildiğimiz kadarıyla şevâhidi açıklamayı
veya ona kolaylıkla ulaşmayı hedefleyen matbû veya yazma eserleri kısaca
tanıtacak, günümüze gelmeyip de varlığını kaynaklardan öğrendiğimiz
eserlerin de isimlerini kaydedeceğiz. Böylece bu alandaki eserleri bir başlık
altında tanıtmaya çalışacağız.
1. Nahiv Kitaplarındaki Şevâhidi Ele Alan Eserler
Nahiv şevâhidini şerh eden eserler yanında, onlara kolaylıkla
erişmeyi sağlamak amacıyla fihrist çalışmaları da yapılmıştır. Öncelikle
günümüz araştırmacıları tarafından yapılan bu fihrist çalışmalarını
zikredelim:
1.1. Nahiv Şevâhidiyle İlgili Alfabetik Fihristler
1. Fâize bt. Ömer el-Müeyyed, nahiv kitaplarında zikredilen Kur'ân
şevâhidini gösteren Keşşâfu'ş-şevâhidi'l-Kur'âniyye fi'l-Mesâdiri'n-nahviyye
adında bir fihrist hazırlamıştır. Fihrist, Mushaf'taki sûre ve âyet sırasına göre
nahiv kitaplarında yer alan şevâhidi göstermektedir. Önce sûre adı ve âyet
28 Tefsir ve hadisle ilgili kitaplardaki bir örnek için bk. (Herevî, 1999: VI, 1880); fıkıh
kitaplarında bulunan bir örnek için bk. (İbn Rüşd, 1995: I, 37); bu çalışmada tefsirle ilgili
kaynaklar ayrıca tanıtılacaktır.
32/Harun ÖĞMÜŞ
numarasını zikretmekte sonra da bunların karşısında, çizgiyle ayrılmış
yerde numarası verilen âyetin nahiv kitaplarında şâhid olarak zikredildiği
yerleri sıralamaktadır. Bu eser Mektebetü'l-Fehd el-Vataniyye tarafından
1994'te Riyad'da basılmıştır.
2. Emil Bedî' Ya'kûb da nahiv kitaplarında şiirden getirilen şevâhidi
dîvanların tertîbinde olduğu gibi kāfiyelerine göre alfabetik olarak toplamış,
zikredildiği kitapları ve istişhâd edildikleri yerleri göstermiştir. İlk iki
cildinde şiire, son cildinde de receze yer verilen ve önce sâkin harfle biten
beyitleri, sonra sırasıyla fetha, damme ve kesre ile biten beyitleri gösteren üç
ciltlik bu eserin adı el-Mu'cemü'l-mufassal fî şevâhidi'n-nahvi'ş-şi'riyye olup
Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye tarafından 1992'de Beyrut'ta basılmıştır.
3. Şiirden getirilen nahiv şevâhidinin alfabetik diğer bir fihristi de
Abdüsselâm Muhammed Hârun tarafından yapılmıştır. 1996'da
Mektebetü'l-Hanci tarafından Kāhire'de basılan Mu'cemü Şevâhidi'l-Arabiyye
adındaki bu eser de, bir önceki eser gibi tertîb edilmiş, ancak beyitlerin
tamamı alınmayıp sâdece kāfiyelere yer verilmiştir.
4. Muhammed Muhammed Hasen Şurrâb’ın Şerhu’ş-şevâhidi’ş-
şi‘riyye fî ümmâti’l-kütübi’n-nahviyye li-erbaati âlâfi şâhidin şi‘riyy adındaki
çalışması da önceki iki eser gibi alfabetik bir fihrist hüviyetinde olmakla
birlikte şevâhidin açıklamalarını içermekle mümtaz bir yere sahiptir.
Müellif, —adında geçtiği gibi – dört bin şevâhid içeren eserinde zikrettiği
şevâhidin şâirlerini araştırıp şiirleri onlara nispet ettiğini, şevâhidin geçtiği
kaynakları kaydettiğini, ihtiyaç olduğunda beytin öncesini ve hatta
bulunduğu kasidenin matlaını zikrettiğini, kapalı olan kelimelerini açıklayıp
gerektiğinde i‘râb ettiğini, istişhâd mahallini belirttiğini, —varsa— şiirin
kıssasına yer verdiğini ifade etmektedir. (Şurrâb, 2007: 7) Müellif,
açıklamalarını kısa tutmakla birlikte mukaddimede vaat ettiği bu metoda
büyük ölçüde uymaktadır.29 Üç cilt olan eser Müessesetü’r-Risâle tarafından
2007 yılında Beyrut’ta basılmıştır.
1.2. Nahiv Kitaplarındaki Şevâhidi Açıklayan Eserler
Nahiv kitaplarındaki şevâhidi açıklayan birçok eser kaleme
alınmıştır. Hâşiyeler vb. eserlerde de şevâhidle ilgili açıklamalar bulmak
29 Meselâ bk. (Şurrâb, 2007: 260, 262, 417); böyle kapsamlı bir diğer fihrist de Hannâ Cemîl
Haddâd’ın Mu‘cemü şevâhidi’n-nahvi’ş-şi‘riyye adındaki fihristidir. Bizzat görme imkânına
ulaşamadığımız şerh içermeyen bu fihrist 1984’te basılmıştır. Bk. (Şurrâb, 2007: 5)
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/33
mümkündür. Ancak biz burada yalnızca şevâhidle ilgili tesbit edebildiğimiz
eserleri aşağıdaki şekilde tasnif ederek zikrediyoruz:
1.2.3. Sîbeveyhi'nin Kitabının Şevâhidiyle İlgili Eserler
Sîbeveyhi'nin (ö. 182/798) şevâhidini açıklayan pek çok eser kaleme
alınmıştır. Bunlardan bir kısmının isimlerini sâdece tabakat ve ilimler
târihiyle ilgili kitaplardan öğrenebilmekteyiz: Ebü’l-Abbâs el-Müberred'in
(ö. 285/898) Şerhu Şevâhidi'l-Kitâb’ı (Suyûtî, 1979: I, 270), Ebû İshâk ezZeccac'ın (ö. 330/941-2) (İbnü’n-Nedîm, ts: 97) talebesi Muhammed b. Ali
Ebû Bekr el-Merâğî'nin (ö. 311/923'ten sonra) (Suyûtî, 1979: I, 196) ve
Mebremân lâkabıyla meşhûr olan Muhammed b. Ali b. İsmâîl Ebû Bekr elAskerî'nin (ö. 345/956) Şerhu Şevâhidi'l-Kitâb (Suyûtî, 1979: I, 177) adındaki
eserleri, Muhammed b. Abdillâh el-Hatîb el-İskâfî'nin (ö. 420/1029) Şevâhidü
Sîbeveyhi adındaki eseri (Suyûtî, 1979: I, 150), Zemahşerî'nin (ö. 538/1143)
Şerhu ebyâti'l-Kitâb adındaki eseri (Suyûtî, 1979: II, 280) bunlardandır.
Sîbeveyhi'nin şevâhidiyle ilgili günümüze ulaşan eserler ise
şunlardır:
1. Ebû Ca'fer en-Nehhas'ın (ö. 338/949) Şerhu ebyâti Sîbeveyhi
adındaki eseri. Ahmed Hattâb’ın tahkîkiyle Metâbiu’l-Mektebeti’lArabiyye’ce 1974 yılında Halep’te basılmış olan bu eser, neşredenin de işâret
ettiği üzere30 Sîbeveyhi'nin zikrettiği 1050 şevâhidden sâdece 750 kadarını
içermekte ve onların da ekseriyetini kısaca açıklamaktadır.31
2. Ebû Muhammed Yûsuf b. Ebî Saîd el-Hasen b. Abdillâh b. elMerzübân es-Sîrâfî'nin (ö. 385/995) Şerhu ebyâti Sîbeveyhi adındaki eseri.
Muhammed Ali er-Rîh'in tahkîkiyle Mektebetü'l-Ezher tarafından 1974'te
Kâhire'de 2 cilt hâlinde basılmış olan bu eser de Sîbeveyhi'nin şevâhidinin
tamamını ihtivâ etmemektedir. Çünkü sıfat-ı müşebbehe konusundan
başlamaktadır. Halbuki bu konudan önce Sîbeveyhi'nin kitabında bir çok
konu yer almaktadır.32 Kezâ sıfat-ı müşebbehe konusunda üç beyit
açıklamıştır. (Sîrâfî, 1974: I, 3-11) Halbuki bizim tesbitimize göre Sîbeveyhi,
bu başlık altında 18 adet beyit zikretmiştir. (Sîbeveyhi, 1988: I, 194-211)
30 (Nehhas, 1974: ş) (Not: Neşreden, kitabı tanıttığı bölümde rakam yerine harf kullandığı için
bu şekilde atıfta bulunulmuştur.)
31 Meselâ bk. (Nehhas, 1974: 340, 332); eserin Züheyr Gâzî Zâhid'in tahkîkiyle Âlemü'l-Kütüp ve
Mektebetü'n-Nehdati'l-Arabiyye'ce 1986'da Beyrut'ta yapılmış başka bir baskısı daha
mevcuttur.
32 Bu konu Sîbeveyhi'nin kitabında I. cilt 198. sayfada yer alır. Halbuki bunun öncesinde pek çok
konu yer almaktadır. bk: (Sîbeveyhi, 1988: I, 198 ve öncesi. krş. Sîrâfî, 1974: I, 3)
34/Harun ÖĞMÜŞ
3. Ebü'l-Haccac Yûsuf b. Süleyman b. Îsâ el-A'lem eş-Şentemerî'nin
(ö. 476/1084) Tahsîlü 'ayni'z-zeheb min ma'dini cevheri'l-edeb fî 'ilmi mecâzâti'lArab adındaki eseri Züheyr Abdü'l-Muhsin Sultan tarafından tahkîk edilerek
1994'te Müessesetü'r-Risâle tarafından Beyrut'ta basılmıştır. Müellif, eserini
Endülüs’te hüküm süren Abbâdî emirlerinden Mu‘tedıd billah’ın emriyle
kaleme almıştır. (Şentemerî, 1994: 57)33
4. Afîfü'd-din Rebî' b. Muhammed b. Mansur el-Kûfî'nin (ö. VII.
asrın başları) Şerhu Ebyâtı Sîbeveyhi ve'l-Mufassal adındaki eseri Süleymâniye
kütüphânesi, Yeni Câmi bölümünde 1064 numarada kayıtlıdır. Adından da
anlaşıldığı üzere Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ındaki şevâhidin yanı sıra
Zemahşerî’nin el-Mufassal’ındaki şevâhidi de açıklamaktadır.
5. Günümüz araştırmacılarından Abdü'l-'Âl Sâlim Mekrem,
Sîbeveyhi'nin el-Muallâkāt'tan getirdiği şevâhidi tenkitli bir şekilde ele alan
Şevâhidü Sîbeveyhi mine'l-Muallâkât fî mîzâni'n-nakd adında bir eser kaleme
almıştır. Bu eser, Müessesetü'r-Risâle tarafından 1987'de Beyrut'ta
basılmıştır.34
1.2.2. Ebû Ali El-Fârisî'nin (ö. 077/987) Kitâbu'l-Îzâh'ının Şevâhidi
İle İlgili Eserler:
1. Ebu'l-Hasen b. Abdillâh el-Kaysî'nin (ö. VI. asır) Îzâhu şevâhidi'l-
îzâh'ı. Bu eser, Muahammed b. Hamûd ed-Da'cânî'nin tahkîkiyle Dâru'lGarbi'l-İslâmî tarafından 1987'de Beyrut'ta 2 cilt hâlinde basılmıştır.
2. Abdullah b. Berrî'nin (ö. 582/1187) Şerhu şevâhidi'l-îzâh adındaki
eseri. Bu eser de Ubeyd Mustafa Dervîş ve Muhammed Mehdî Allâm'ın
tahkîkiyle 1985'te Kāhire'de basılmıştır.
1.2.0. İbn Hâcib'in (ö. 646/3249) Kâfiye ve Şâfiye’sinin
Şerhlerindeki Şevâhidle İlgili Eserler
1. Radıyyüddin el-Esterâbâdî'nin (ö. 686/1287) Kâfiye şerhindeki
şevâhidi açıklayan Abdülkâdir b. Ömer el-Bağdâdî'nin (ö. 1093/1682)
Hizânetü'l-edeb ve lübbü lübâbi lisâni'l-Arab adındaki eseri, şevâhid
33 Eser 1316’da Bulak’ta basılan Kitâbü Sîbeveyhi ile birlikte de neşredilmiştir.
34 Sîbeveyhi'nin şevâhidi hakkında Erzurum Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nda
Yunus Karakullukçu tarafından Şevâhidü Kitâbı Sîbeveyhi adında bir tez de hazırlanmıştır.
Ayrıca internet imkânlarıyla tesbit ettiğimize göre Mekke Melik Fehd Kütüphânesi’nde
Hamdi Ali el-Mehdî tarafından telif edilen el-Künûzu'z-zehebiyye fî şerh ve i'râbi şevâhidi
Sîbeveyhi eş-şi'riyye adında bir eser bulunmaktadır.
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/35
hakkındaki şâheserlerdendir. Şevâhid hakkında en çok eser veren
müelliflerden biri, hatta birincisi olan Bağdâdî, bu eserinde şevâhidin öncesi
ve sonrasını, istişhâd mahallini ve onunla ilgili meseleleri incelemesinin yanı
sıra şevâhidin yer aldığı şiirleri ve onların açıklamalarını, söyleniş
sebeplerini ve şâirlerin biyografilerini de ele almıştır (Bk. Bağdâdî, 1984: II,
174-183, 194-212). Böylece Bağdâdî, şevâhidi açıklamanın ötesine geçerek
hem Arap şiir ve edebiyâtı sâhasında hem de terâcim hakkında haklı bir
nam salan büyük bir eser vermiştir. Bağdâdî, muahhar olmasına rağmen
birçoğu günümüze gelmemiş olan zengin kaynakları sebebiyle de
ehemmiyet arz eden bu eserini Osmanlı Pâdişâhı Sultan IV. Mehmed'e (ö.
1104/1693) ithâf etmiştir. (Bağdâdî, 1984: I, 4) Eser, Abdüsselâm Muhammed
Hârun'un tahkîkiyle Mektebetü'l-Hanci tarafından Kâhire'de 13 cilt hâlinde
basılmıştır.35
2. İbn Hâcib’in sarfa dair olan Şâfiye’sinin Radıyyüddin el-Esterâbâdî
tarafından yapılan şerhinde yer alan şevâhidi yine Bağdâdî Şerhu Şevâhidi’ş-
Şâfiyye adındaki eserinde açıklamış ve bu açıklamalar Radıyyüddin’in 4 cilt
olan eseriyle birlikte Beyrut’ta Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye tarafından 1982’de
basılmıştır.
3. Mustafa b. Mustafa el-Mihalicî'nin (ö. ?) Şerhu şevâhidi'l-Kâfiye ve'lCâmî adındaki eseri de, Kâfiye ve onun Molla Câmî (ö. 898/1492) tarafından
yapılan el-Fevâidü'z-Zıyâiyye adındaki şerhinde zikredilen şevâhidi
açıklamaktadır. Bu eser de 1286/1869 yılında İstanbul'da basılmıştır.
1.2.4. İbn Mâlik'in (ö. 672/3270) Elfiye’sinin Şerhlerindeki
Şevâhidle İlgili Eserler
1. İbn Hişam (ö. 761/1360), İbn Mâlik’in oğlu olduğu için ‚İbnü'nNâzım‛ diye meşhûr olan Ebû Abdillâh Muhammed b. Muhammed b.
Abdillâh b. Abdillâh b. Mâlik'in (ö. 686/1287) Elfiye şerhinin36 şevâhidini
Tahlîsu'ş-şevâhid ve telhîsu'l-fevâid adıyla telif ettiği kitabında şerh etmiştir.
Ne var ki bu eser İbn Hişâm'ın ömrü yetmediği için yarım kalmış37, tenâzu'
bâbında son bulmuştur. Eser Abbas Mustafa es-Sâlihî'nin tahkîkiyle Dâru'lKitâbi'l-Arabî tarafından 1986'da Beyrut'ta basılmıştır.
35 Eser daha önce 4 cilt halinde Bulak matbaasında da basılmıştır.
36 İbnü'n-Nâzım’ın Elfiye üzerine yazdığı şerh, Muhammed Bâsil 'Uyûnu's-Sûd'un tahkîkiyle
Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye'ce 2000'de Beyrut'ta basılmıştır.
37 Tahlîsu'ş-şevâhid’i neşreden de bu durumu belirtmiştir. Bk. (İbn Hişam, 1986: 14); eserin yarım
kaldığına daha önce Bağdâdî de işaret etmiştir. Bk. (Bağdâdî, 1984: I, 19)
36/Harun ÖĞMÜŞ
2. Elfiye şerhlerindeki şevâhid konusunda telif edilen en geniş eser
Bedreddin el-Aynî'nin (ö. 855/1451) eş-Şevâhidü'l-Kübrâ diye de anılan elMekâsıdu'n-nahviyye fî şerhi şevâhidi şurûhi'l-elfiyye adındaki eseridir. Bu eser,
Bağdâdî'nin (ö. 1093/1682) Bulak matbaasında 4 cilt hâlinde basılan
Hizânetü'l-edeb’inin kenarında yer almaktadır. Müellifinin ifadesine göre
İbnü'n-Nâzım (ö. 686/1287), İbnü Ümmi Kāsım (ö. 749/1348), İbn Hişam (ö.
761/1360) ve İbn Akil'e (ö. 769/1367) âit Elfiye şehlerinde geçen şevâhidi
açıklamaktadır. (Aynî, ts: I, 3) Eser, Hizânetü’l-edeb kadar geniş olmamakla
birlikte şevâhidin yer aldığı şiirleri, bunların açıklamalarını, söyleniş
sebeplerini ve şâirlerin biyografilerini de ihtiva eder.
3. Elfiye şerhlerinden İbn Akil şerhinin şevâhidini açıklayan husûsî
kitaplar da vardır: Bunlardan Abdü'l-Mün'ım el-Cercâvî'ye (ö. 1195/1781) âit
Şerhu şevâhidi İbn Akîl 'alâ Elfiyeti İbn Mâlik, Mustafa el-Bâbî el-Halebî ve
kardeşlerince Mısırda basılmıştır. Bu eserin hâmişinde yine İbn Akil şerhinin
şevâhidini açıklayan Muhammed Kıtta el-Adevî'nin (ö. ?) Fethu'l-Celîl bi-
şerhi şevâhidi İbn Akil adındaki eseri de mevcuttur.
1.2.5. İbn Hişâm'ın Muğni'l-Lebîb’indeki Şevâhidle İlgili Eserler
1. Suyûtî'nin (ö. 911/1505), Şerhu şevâhidi muğnil'l-lebîb adındaki
eseri, Mahmud b. et-Telâmid eş-Şinkîtî'nin tashîhiyle Mısır'da el-Matbaatu'lBehiyye'de basılmıştır.
2. Abdülkādir el-Bağdâdî'nin (ö. 1093/1682) Şerhu Ebyâti Muğni'lLebîb adındaki eseri, Abdü'l-Aziz Rabah ve Ahmed Yûsuf Dekkak'ın
tahkîkiyle Dâru'l-Me'mûn li't-Türâs tarafından 1981'de Dimaşk'ta 8 cilt
hâlinde basılmıştır.
3. Günümüz müelliflerinden Muhammed Ali Tâhâ ed-Dirre'nin
Fethu'l-karîbi'l-mücîb i'râbu şevâhidi muğni'l-lebîb adındaki eseri, Mektebetü'rRâzî tarafından 1984'te Dimaşk'ta 4 cilt hâlinde basılmıştır.
1.2.6. İbn Hişâm'ın Diğer Kitaplarında Zikrettiği Şevâhidle İlgili
Eserler
Muhammed Ali el-Feyyûmî eş-Şâfiî (ö. ?), Şerhu şevâhidi şüzûri'zzeheb fî ma'rifeti kelâmi'l-Arab adındaki eserinde Şerhu Şüzûri'z-zeheb'teki
şevâhidi açıklamıştır.38
38 Bu eserin Ahmed Ali el-Melîcî el-Kütübî tarafından Mısır'da neşredilen başka bir baskısı daha
mevcuttur.
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/37
Günümüz müelliflerinden Rayyad b. Hasen el-Havvâm, İbn
Hişâm'ın Şerhu katri'n-nedâ ve belli's-sadâ adındaki kitabında geçen Kur'ân ve
hadis şevâhidini, İ'râbu'ş-şevâhidi'l-Kur'âniyye ve'l-Ehâdisi'n-Nebeviyyeti'ş-
Şerîfe fî kitâbi Şerhi Katri'n-nedâ ve belli's- sadâ adıyla kaleme aldığı eserinde
açıklamıştır.39
1.2.7. Diğer Nahiv Eserlerindeki Şevâhidle İlgili Eserler
1. Zemahşerî’nin (ö. 538/1143) el-Mufassal’ında zikrettiği şevâhid,
Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali el-Cürcânî (ö. 816/1413) tarafından
Şerhu ebyâti'l-mufassal ve'l-mütevassıt adıyla yazılan eserde şerhedilmiştir. Bu
eser, Abdülhamid Câsim Muhammed el-Feyyaz el-Kebîsî'nin tahkîkiyle
Dâru'l-Beşâiri'l-İslâmiyye tarafından 2000 yılında Beyrut'ta basılmıştır.
Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ının şevâhidini açıklayan eserleri sıralarken
belirttiğimiz üzere, Zemahşerî’nin el-Mufassal’ındaki şevâhid Sîbeveyhi’nin
el-Kitâb’ındaki şevâhidle birlikte Afîfî tarafından da şerhedilmiştir.
2. Zeynüddin Ebû Hafs Ömer el-Muzaffer b. Ömer b. Muhammed b.
Ebi'l-Fevâris b. Ali'nin (ö. 689/1290), metni de kendine âit olan Şerhu'ttuhfeti'l-verdiyye adındaki eserinde zikredilen şevâhid, Bağdâdî (ö.
1093/1682) tarafından kaleme alınan Şerhu Şevâhidi Şerhi't-tuhfeti'l-verdiyye
adındaki eserde açıklanmıştır. Bu eser, Nazif M. Hoca tarfından neşre
hazırlanarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde bulunan
Şarkıyat Enstitüsü'nce 1978'de İstanbul'da basılmıştır.
3. İmam Birgivî'nin (ö. 981/1573) el-İzhâr adıyla bilinen kitabının
Mustafa b. Hamza el-Adavî'ye (ö. 1085/1674) âit olan şerhinde bulunan
şevâhid de, Mustafa b. el-Hac Mustafa el-Mihâlicî'nin (ö. ?) Şerhu şevâhidi
Netâyici'l-efkâr adıyla kaleme aldığı eserde şerhedilmiştir. Bu eser 1286'da
İstanbul'da basılmış olup bir nüshası Âtıf Efendi Kütüphânesi'nin ekler
kısmında 639 numarada bulunmaktadır.40
4. Yakın zamanda yaşayan müelliflerden Mustafâ el-Ğalâyînî'nin (ö.
1364/1945) Câmiu'd-dürûsi'l-Arabiyye adındaki eserinde zikredilen şevâhid
de Muhammed Ali Tâhâ ed-Dirre tarafından kaleme alınan Fethu Rabbi'l-
39 Ahmed Hasen Kahîl'in danışmanlığında Abdülaziz b. Abdü'l-Muhsin b. Abdilaziz tarafından
Dirâsetü'ş-şevâhidi'l-Kur'âniyye fî kitâbi Evdahi'l-mesâlik adıyla yapılan bir çalışma da
Mekke'deki Melik Fehd kütüphânesinde bulunmaktadır.
40 Eserin başka bir baskısı, yine aynı müellife âit olan daha önce zikrettiğimiz Şerhu şevâhidi'lKâfiye ve'l-Câmî adındaki eserle birlikte 1329 yılında İstanbul'da Matbaa-i Ahmed Kâmil'de
Kırîmî Yusuf Ziyâ tarafından basılmıştır. Bu baskının bir nüshası yine Âtıf Efendi
Kütüphânesi'nin ek bölümünde 651/2 numarada bulunmaktadır.
38/Harun ÖĞMÜŞ
Beriyye i'râbu şevâhidi câmii'd-dürûsi'l-Arabiyye adındaki eserle şerhedilmiştir.
Bu eser, Metâbiu'l-İrşâd tarafından Mısır'da basılmıştır.41
2. Lügat Kitaplarındaki Şevâhidi Ele Alan Eserler
Ebû Saîd el-Hasen b. Abdillâh b. el-Merzüban es-Sîrâfî'nin (ö.
368/978), İbn Düreyd'in (ö. 321/933) Cemheretü'l-Lüga adındaki eserinde
zikredilen şevâhidin büyük kısmını şerhettiği bir kitabının yazma hâlinde
Leiden'de bulunduğu belirtilmektedir. (Çetin, ts: X, 698) Bunun dışında,
günümüz müelliflerinden Emil Bedî' Ya'kûb, el-Mu'cemü'l-mufassal fî
şevâhidi'l-lügati'l-Arabiyye adında lügat, nahiv, belâgat ve şevâhid
kitaplarında zikredilen şiirleri kāfiye sırasına göre alfabetik olarak gösteren
bir eser hazırlamıştır. Müellifin nahiv şevâhidi hakkında hazırladığı fihristle
aynı tertîbe sâhip olan eser, Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye tarafından 1996'da
Beyrut'ta basılmıştır. 14 ciltten oluşan eserin ilk 8 cildi şiire, 4 cildi receze
ayrılmış, 2 cildinde ise fihristlere yer verilmiştir.
3. Belâgat Kitaplarındaki Şevâhidi Ele Alan Eserler
1. İbrâhim b. Abdurrahman eş-Şânî el-Karamânî'nin (ö. 1069/1658)
el-İfsâh fî şerhi şevâhidi'l-Miftah adındaki eseri, Sekkâkî'nin (ö. 626/1229)
Miftâhu'l-Ulûm’unda zikredilen manzûm misâlleri açıklamaktadır. Yazma
hâlindeki bu eserin müellif nüshası Nûru Osmâniye Kütüphânesi'nde 4464
numarada kayıtlıdır.42
2. Sekkâkî'nin Miftâhu'l-Ulûm adındaki eserinin Kazvînî (ö.
739/1338) tarafından yapılan hülâsası olan Telhîsu'l-Miftâh ve onun şerh ve
hâşiyeleri de, misâlleri açıklanan belâgat kitaplarındandır.
a. Abdurrahim b. Ahmed el-Abbâsî'nin (ö. 963/1556) Meâhidü't-tansîs
'alâ şevâhidi't-Telhîs adındaki Muhammed Muhyiddin Abdülhamid'in
tahkîkiyle Âlemü'l-Kütüb tarafından 1947'de Beyrut'ta basılan eseri, sadece
Telhîs'in misâllerini açıklar. Bununla birlikte misâllerin öncesi ve
sonrasındaki pek çok beyti (Bk. Abbâsî, 1947: I, 8, 26) ve şâirler hakkında
41 Mekke'de Melik Fehd Kütüphânesinde, İbrâhim Hasan İbrâhim'in danışmanlığında Zeyneb
Es'ad Hâşim b. Muhammed es-Sebbâk tarafından İbn Cinnî ve'ş-şevâhidü'l-Kur'âniyyetü'nnahviyye adıyla yapılan bir çalışma mevcuttur. Ayrıca M. Reşit Özbalıkçı tarafından Arap
gramerinde Kur'ân ve hadisle istişhâd adıyla 1985'te Dokuz Eylül Üniv. Sosyal Bilimler
Enstitüsü'nde bir doktora tezi hazırlanmıştır. Bk. (Durmuş, ts: XXIII, 397)
42 Eserini beş yılda hazırladığını söyleyen müellif, metodunu da kitabının sonunda açıklamıştır.
Bk: (Karamânî, vrk: 228-229)
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/39
bilgileri de43 ihtivâ eden eser 2 mücellet içinde toplanan 4 ciltten
oluşmaktadır.
b. Mehmed Zihnî Efendi'nin (ö. 1846-1913) Türkçe kaleme aldığı elKavlü'l-ceyyid fî şerhi ebyâti't-Telhîs ve şerhayhi ve Hâşiyeti's-Seyyid adındaki
eseri, Telhis'in misâlleri yanı sıra Teftâzânî (ö. 791/1390) tarafından yazılan elMutavvel ve Muhtasaru'l-meânî adlarındaki Telhis şerhleriyle Seyyid Şerif
Cürcânî'nin (ö. 816/1413) el-Mutavvel üzerine yazdığı Hâşiye’de zikredilen
misâlleri de açıklayıp i’râb bakımından tahlil etmekte, şiirlerin söyleniş
sebeplerini belirtmekte ve şâirler hakkında bilgi vermektedir. Eser, bizim
tesbitimize göre 1304 yılında Şirket-i Kütüphâne tarafından ve 1327 yılında
da Dâru't-Tıbâati'l-Âmire tarafından İstanbul'da basılmıştır. 44
4. Tefsir Kitaplarındaki Şevâhidi Ele Alan Eserler
1. Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî'nin Câmiu’l-beyân ‘an
te’vîli âyi’l-Kur’ân adındaki tefsîrinde zikrettiği şevâhid hakkında günümüz
araştırmacılarından Muhammed el-Mâlikî tarafından Cühûdu't-Taberî fî
dirâseti'ş-şevâhidi'ş-şi'riyye fi câmii'l-beyân 'an te'vîli âyi'l-Kur'ân adıyla bir
çalışma yapılmıştır. Ancak müellifinin de işâret ettiği üzere (Mâlikî, ts: 6)
eser, Taberî'nin bütün şevâhidini açıklamaya yönelik olmayıp muayyen
örnekleri ele almakta ve Taberî'nin bu konuda faydalandığı kaynaklar
(Mâlikî, ts: 66-69) ve benzerî konular üzerinde durmaktadır. Bununla birlikte
sonunda Taberî'de yer alan şevâhidin şâir isimlerine göre yapılmış bir
fihristi yer almaktadır.45
2. Zemahşerî’nin (ö. 538/1143) el-Keşşâf ve Beydâvî'nin (ö. 685/1286)
Envâru’t-tenzîl ve esrâru’t-te’vîl’inde zikrettikleri şevâhidi açıklayan eserler de
yazılmıştır. Bunları da şöyle sıralayabiliriz:
a. Hıdır b. Atâillâh b. el-Mevsılî'nin (ö. 1007/1598) el-İs'âf fî şerhi
şevâhidi'l-Kâdî ve'l-Keşşâf adındaki eseri yazma halinde olup iki ciltten oluşan
43 Meselâ İmruü'l-Kays hakkında 5 sayfa, Ru'be hakkında 3 sayfa bilgi verir. Bk. (Abbâsî, 1947: I,
9-14, 15-18)
44 Eserin Yâsin Yayınevi tarafından İstanbul'da yine eski harflerle yapılan yeni bir baskısı da
mevcuttur. Ayrıca bizzat görme imkânı elde edememekle birlikte Mekke'de Melik Fehd
kütüphânesinde bulunduğunu öğrendiğimiz belâgatte temsîl ile ilgili başka çalışmalar da
vardır: Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 1. Necah Ahmed ez-Zıhâr'ın eş-Şevâhidü'ş-
şi'riyye fî Delâili'l-i'câz li-Abdi'l-Kâhir el-Cürcânî adındaki eseri. 2. Ali el-Bedrî'nin
danışmanlığında Âid Selîm el-Harbî tarafından hazırlanan eş-Şevâhidü'ş-şi'riyye fî kitâbi
Esrâri'l-belâğa li-Abdi'l-Kâhir el-Cürcânî adındaki çalışma.
45 Fihrist, tefsîrin Halebî baskısına ve Mahmud Şâkir'in tahkîk ettiği baskıya göre şevâhidin
yerlerini göstermektedir. Bk. (Mâlikî, ts: 203 vd)
40/Harun ÖĞMÜŞ
bir nüshası Süleymâniye kütüphânesi Hamîdiye Bölümü 174 ve 175
numarada kayıtlıdır. Müellif, eserinin başında, Zemahşerî ve Beyzâvî'nin
tefsirlerinin çok okunduğunu, fakat bu kitaplarda pek çok hatâ ve tashiflerin
bulunduğunu, bu tefsirleri tahşiye edenlerin ise şevâhidin maksatlarından
gâfil bulunduklarını, kāfiyeleri değiştirip mânaları yanlış verdiklerini
zikrederek eserini yazmaktaki gâyesini açıklamıştır. (Mevsılî, vrk: 3a)
Eserini önceki ve sonraki kaynaklara mürâcaat ederek meydana getirdiğini
söyleyen müellif, sadece Zemahşerî'nin zikrettiği şevâhidi kırmızı
mürekkeple, sadece Beydâvî'nin zikrettiği şevâhidi sarı mürekkeple, her
ikisinin de zikretmiş oldukları şevâhidi ise yeşil mürekkeple yazdığını, önce
istişhâd mahallini, daha sonra da sırasıyla lügat, i‘râb, arûz ve kāfiyeyle ilgili
hususları ele aldığını, şâiri ve kasîdesini tanıttığını belirtmektedir. (Mevsılî,
vrk: 3b) Şevâhidi tefsirlerde zikredildikleri sıraya göre açıklayan eserin,
ferağ (yazılışının tamamlanma) târihi 1004 (1595) yılını gösteren bizim
baktığımız nüshasında, Keşşaf'ın beyitleri kırmızı mürekkebiyle ayırt
edilmekle birlikte, müellifin belirttiği diğer renkler tamamen siyahlaşıp ayırt
edilemez hâle gelmiştir.46
b. Muhibbüddin Efendi’nin (ö. ?) Tenzîlü’l-âyât ‘ale’ş-şevâhid mine’lebyât adındaki eseri sadece Zemahşerî'nin tefsirinde geçen şevâhidi
açıklamakta, şiirlerin söyleniş sebepleri ve istişhâd mahalli üzerinde
durmaktadır. Eser, dîvanların tertibinde olduğu gibi kāfiyeye göre alfabetik
olarak hazırlanmış olmakla birlikte bir kāfiye içinde yer alan beyitler
alfabetik sıraya dizilmemiş, tefsirdeki sıraya göre tertip edilmiştir. Meselâ
السماءkāfiyesiyle biten beyit الرقباءkāfiyesiyle biten beyitten önce
zikredilmiştir. (Muhibbüddin, ts: 4-5) Bu durum, aranılan bir beyti bulmak
için, o beyitle kāfiyesi aynı olan bütün beyitlere bakmayı gerektirmektedir.
Tenzîlü'l-âyât Mısır'da Bulak’ta basılmıştır.47
c. Yeni araştırmacılardan el-Mahcûb Binsâlik, el-Kavlü'l-Mâdî fî şerhi
şevâhidi tefsîri'l-Kâdî adındaki eseriyle Beydâvî tefsîrinde şiirden getirilen
şevâhidi açıklamıştır. Müellif, 266 adet olduğunu belirttiği (Binsâlik, 2000: 1)
Beydâvî'nin şevâhidini sırasıyla açıklamış ve istenilen beyte ulaşmayı
kolaylaştırmak üzere eserin sonuna kāfiye fihristi koymuştur. (Binsâlik,
2000: 258-270)
46 Eserin Yeni Câmi 13 numarada kayıtlı başka bir nüshası daha vardır. Ancak ferağ tarihi 1109
yılını gösteren bu nüshanın Enfal sûresinden sonrası mevcut değildir.
47 Eserin, sonunda "Muhammed Efendi Mustafa'nın matbaasında basıldı" ifâdesi bulunan fakat
nerede basıldığına dâir bir bilgi bulunmayan eski bir baskısı daha mevcuttur. Ayrıca, Mustafa
el-Bâbî el-Halebî tarafından Mısır'da 4 cilt hâlinde basılan Keşşâf'ın sonunda da yer
almaktadır.
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/41
3. Zamanımız müelliflerinden Abdü'l-Âl Sâlim Mekrem'in Âlemü'lKütüb tarafından 1998'de Beyrut'ta basılan eş-Şevâhidü'ş-şi'riyye fî tefsîri'lKurtubî adındaki 4 ciltlik eseri, Kurtubî'nin (ö. 671/1272) el-Câmi' li-Ahkâmi'lKur'ân adındaki tefsîrinde şiirden getirilen bütün şevâhidin kaynaklarını
göstermekte ve delil getirilen yerlerini açıklamaktadır. Eser, tefsirde
zikredilen şiirleri lügat, garîbü'l-Kur'ân, kırâat, nahiv, belâgat, edebiyat, din
ve tarih olmak üzere 8 başlık altında ele almaktadır. Her başlık altındaki
şiirleri tefsirdeki sıraya göre ele alan eser, her bölüm sonunda içerdiği şiir ve
recez fihristiyle aranılan beyitlere ulaşmayı mümkün kılmaktadır.
4. Zamânımızda yapılan çalışmalardan bir diğeri de Sabri İbrâhim
es-Seyyid'in Şevâhidü Ebî Hayyan fî tefsîrih adındaki eserdir. Bu eser Dâru'lMa'rifeti'l-Câmiiyye tarafından 1989'da İskenderiye'de basılmıştır. Müellif,
eserin başında lügat ve istişhâd hakkında bilgi vermekte (es-Seyyid, 1989:
29-106), sonra da konulara göre Ebû Hayyan'ın (ö. 745/1344) el-Bahru’l-muhît
adındaki tefsirinde zikredilen şevâhid üzerinde durmaktadır. Eserde, Ebû
Hayyan'ın şevâhidinin tamamının açıklanıp açıklanmadığı
vurgulanmamıştır. Ancak eserin sonunda sadece eserde geçen şevâhidin
fihristine yer verilip (es-Seyyid, 1989: 671-705) ayrıca tefsire atıfta
bulunulmaması, çalışmanın plânının sadece lügat, sarf ve nahivle sınırlı
olması (es-Seyyid, 1989: 737-754) Ebû Hayyân’ın tefsirindeki şevâhidin
tamamının açıklanmadığını göstermektedir. Ebû Hayyân’ın tefsirinde lügat,
sarf ve nahivle ilgili 457 şiirin yer aldığının belirtilmesine (es-Seyyid, 1989:
652) mukabil el-Bahru’l-muhît’in bundan çok daha fazla şevâhid içermesi de
bunu gösteren başka bir delildir.48
Sonuç
İstişhâd sarf, nahiv, belâgat gibi âlet ilimlerinde başvurulan bir
yöntemdir. Ona, diğer ilimlerde yalnızca âlet ilimleriyle ilgili konulara
temas edildiğinde başvurulur. Bu sebeple şevâhid şerhiyle ilgili eserler, –
yukarıda tanıtılan literatürden de anlaşılacağı üzere— genellikle sarf-nahiv,
belâgat ve onlara çokça yer veren tefsir kaynaklarındaki şevâhidi açıklamak
üzere yazılmıştır. Bunlar içerisinde de Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı,
Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı, İbn Mâlik’in el-Elfiyye’sinin şerhleri, Kazvînî’nin
48 el-Bahru’l-muhît’le ilgili benzerî bir çalışma da Şuâ‘ Abdurrahman el-Mansûr tarafından
master tezi olarak hazırlanan Ebyâtu’n-nahv fî tefsîri’l-Bahri’l-muhît’tir. Bizzat görme imkânı
elde edemediğimiz bu eser 1410/1989’da Kāhire’de Matbaatu’l-Medenî’de basılmıştır. Bk.
(Ziriklî, 1998: I, 284); ayrıca bizzat görme fırsatına sâhip olamadığımız bir diğer eser de Ali
Eroğlu'nun Şiirle istişhâd ve istişhâd açısından Medârik tefsîri adındaki çalışmasıdır.
42/Harun ÖĞMÜŞ
Telhîsu’l-Miftâh’ı, İbn Hişâm ve İbn Hâcib’in kitapları en fazla ilgi gören
eserler olmuştur. Çünkü Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı nahivle ilgili günümüze
ulaşan en eski eser olarak özellikle ilk dönemlerde çok yoğun müracaat
edilen bir kaynak olmuştur. el-Elfiyye, Telhîsu’l-Miftâh, İbn Hişâm ve İbn
Hâcib’in kitapları ise asırlarca medreselerde okunup ezberlenen ve hâlâ bu
hizmeti ifa eden ders kitaplarındandır. Bu sebeple onlarda ve şerhlerinde
yer alan şevâhidin öğrenciler için açıklanmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı ise Beydâvî, Nesefî (ö. 710/1310), Ebüssuûd (ö.
982/1574) gibi sünnî müfessirlerin yöntem açısından örnek alıp temel
referans kaynağı kabul ettikleri bir eserdir. Dolayısıyla mezkûr müelliflerin
eserlerindeki şevâhidin birçoğuna daha önce el-Keşşâf’ta da yer verilmiştir.
Şevâhid türü eser veren müelliflerin yoğunlaştıkları eserlerden birinin elKeşşâf oluşunun sebebi kanaatimizce burada aranmalıdır.
Bu yazıda çalışmalarımız boyunca şevâhidle ilgili tesbit ettiğimiz
eserleri tanıtmaya çalıştık. Bu alanda telif edilmiş literatürün tamamını
burada ta‘dâd ettiğimizi elbette söyleyemeyiz. Mutlaka bizim tesbit
edemediğimiz birçok eser vardır. Ancak bizim bu çalışmamızın ileride
yapılacak daha geniş çalışmalara bir basamak oluşturacağını ümit ediyoruz.
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/43
KAYNAKÇA
Abbâsî, Abdürrahîm b. Ahmed, Meâhidü't-tensîs alâ şevâhidi't-telhîs, I-IV (nşr.
Muhammed Muhyiddin Abdülhamîd), Âlemü'l-kütüb, Beyrut 1947.
Afîfü'd-din, Rebî' b. Muhammed b. Mansur el-Kûfî, Şerhu Ebyâtı Sîbeveyhi
ve'l-Mufassal, Süleymâniye Kütüphânesi Yeni Câmi bölümü, no:
1064.
Ahmed Emin, Duha'l-İslâm, I-III, Mektebetü'n-nehdati'l-Arabiyye, Kahire
2000.
Aynî, Bedreddin, el-Mekâsıdu'n-nahviyye fî şerhi şevâhidi şurûhi'l-elfiyye
(Bağdâdî’nin Hizânetü’l-edeb min lübbi lübâbi lisâni’l-Arab adındaki
eseriyle birlikte), I-IV, Bulak, Mısır ts.
Bağdâdî, Abdülkādir b. Ömer, Hizânetü'l-edeb fî lübbi lübâbi lisâni'l-Arab, I-XV
(nşr. Abdüsselâm Muhammed Hârûn), Mektebetü'l-Hancî, Kahire
1984.
Blachere, Regis, Târîhu'l-edebi'l-Arabî, I-III (trc. İbrâhim el-Kîlânî), Dârü'lFikr, Dimaşk 1998.
Cevherî, İsmâil b. Hammâd, es-Sıhâh: Tâcü'l-luga ve sıhâhü'l-Arabiyye, I-IV,
Dârü'l-kitâbi'l-Arabî, Mısır ts. ( şu baskıdan da yararlanılmıştır: IVII, nşr. Ahmed Abdülgafûr Attâr, 4. Baskı, Dâru’l-İlm li’l-Melâyîn,
Beyrut 1990)
Cumahî, Muhammed b. Sellâm, Tabakātü fuhûli'ş-şuarâ, I-II (nşr. Mahmûd
Muhammed Şâkir), Matbaatü'l-medenî, Kahire ts.
Çârperdî, Ebü'l-Mekârim Fahreddin Ahmed b. Hasan b. Yûsuf, Metnü'lMuğnî fi'n-nahv (Kitâbü Şerhi'l-Muğnî fi'n-nahv ile birlikte, nşr.
Abdülkādir el-Heytî), Câmiatü Kâryûnus, Bingâzî 1998.
Çetin, M. Nihad, ‚Şiir‛, İA, IX, 532.
—, ‚Sîrâfî‛, İ. A., X, 698.
Durmuş, İsmâil, ‚İstişhâd‛, DİA, XXIII, 396.
Ebû Hayyân, et-Tezyîl ve’t-tekmîl fî şerhi Kitâbi’t-Teshîl, I-II (nşr. Hasan
Hindâvî), Dârü’l-kalem, Dimaşk 1997.
Halîl, Ebû Abdurrahman b. Ahmed el-Ferâhîdî, Kitâbü'l-Ayn, I-IX (nşr.
Mehdî el-Mahzûmî), Müessesetü dâri'l-hicre, 1410.
Herevî, Ebû Ubeyd Ahmed b. Muhammed, el-Garîbeyn fi’l-Kur’ân ve’l-hadîs,
I-IV, el-Mektebetü’l-Asriyye, Sayda-Beyrut 1999.
İbn Cinnî, el-Hasâis, I-III, el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-âmme, 1986.
44/Harun ÖĞMÜŞ
—, el-Muhteseb fî teybîni vücûhi şevâzzi'l-kırâât ve'l-îzâh anhâ, I-II (nşr. Ali enNecdî Nâsıf-Abdülhalîm en-Neccâr-Abdülfettâh İsmâil Şelebî),
Mektebetü's-Safâ, Kahire 1999.
İbn Hişâm, Ebû Abdullah Cemâleddin el-Ensârî, Kavâidü’l-i’râb, İstanbul, ts.
—, Şerhu Katri’n-nedâ ve Belli’s-sadâ, Matbaatü’s-saâde, Mısır 1963.
—, Tahlîsu'ş-şevâhid ve telhîsu'l-fevâid (nşr. Abbas Mustafa es-Sâlihî), Dâru'lKitâbi'l-Arabî, Beyrut 1986.
İbn Kuteybe, eş-Şi‘r ve'ş-şuarâ, I-II, Dârü'l-maârif, Mısır ts.
İbn Manzûr, Ebü'l-Fazl Cemâleddin Muhammed b. Mükerrem, Lisânü'lArab, I-XX, Bulak 1300.
İbn Rüşd, Ebü’l-Velîd Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Ahmed,
Bidâyetü’l-müctehid ve nihâyetü’l-muktesıd, I-IV, Dârü İbn Hazm,
Beyrut 1995.
İbnü’l-Enbârî, el-İnsâf fî mesâili’l-hilâf beyne’n-Nahviyyîne’l-Basriyyîn ve’lKûfiyyîn, I-II, el-Mektebetü’t-ticâriyye, ts.
—, Esrârü’l-Arabiyye (nşr. Muhammed Behcet el-Baytâr), Matbûâtü’lmecmai’l-ilmi’l-Arabî, Dimaşk ts.
İbnü'n-Nedîm, Muhammed b. İshak, el-Fihrist, el-Mektebetü't-ticâriyyetü'lkübrâ, Kahire ts.
İbnü's-Salâh, Ebû Amr Osman b. Abdurrahman eş-Şehrezûrî, Mukaddime
(nşr. Âişe Abdurrahman), Dârü'l-maârif, Kahire ts.
Karamânî, İbrâhim b. Abdurrahman eş-Şânî, el-İfsâh fî şerhi şevâhidi'l-Miftah,
Nûru Osmâniye Kütüphânesi, no: 4464.
Kazvînî, Hatîb Celâleddin Muhammed b. Abdurrahman, Telhîsü'l-Miftâh fî
ilmi'l-meânî ve'l-beyân ve'l-bedî‘, el-Mektebetü'l-Asriyye, SaydaBeyrut: 2002.
Lebîd b. Rebîa el-Âmirî, Dîvân, Şirketü dâri’l-Erkam b. Ebi’l-Erkam, Beyrut
1997.
el-Mahcûb Binsâlik, el-Kavlü'l-Mâdî fî şerhi şevâhidi tefsîri'l-Kâdî, el-Matbaa
ve'l-Verrâkatü'l-Vataniyye, 2000.
Mâlikî, Muhammed, Cühûdu't-Taberî fî dirâseti'ş-şevâhidi'ş-şi'riyye fi câmii'lbeyân 'an te'vîli âyi'l-Kur'ân, Külliyyetü'l-Âdâb ve'l-Ulûmi'l-
İnsâniyye, Fas ts.
Mevsılî, Hıdır b. Atâillâh, el-İs'âf fî şerhi şevâhidi'l-Kâdî ve'l-Keşşâf, I-II,
Süleymâniye Kütüphânesi, Hamîdiye bölümü, no: 174-175.
Sosyal Bilimler Dergisi  Cilt 5–Sayı 10  Aralık 2015/45
Muhibbüddin Efendi, Tenzîlü’l-âyât ‘ale’ş-şevâhid mine’l-ebyât, Bulak, Mısır ts.
Nehhas, Ebû Ca’fer, Şerhu ebyâti Sîbeveyhi, (nşr. Ahmed Hattâb), Metâbiu’lmektebeti’l-Arabiyye, Halep 1974.
Öğmüş, Harun, Kur’ân Yorumunda Şiirin Yeri (II/VIII. Asır Çerçevesinde),
İSAM, İstanbul 2010.
es-Seyyid, Sabri İbrâhim, Şevâhidü Ebî Hayyan fî tefsîrih, Dâru'l-Ma'rifeti'lCâmiiyye, İskenderiyye 1989.
Sîbeveyhi, Ebû Bişr Amr b. Osman b. Kanber, el-Kitâb, I-V (nşr. Abdüsselâm
Muhammed Hârûn), Mektebetü'l-hancî, Kahire 1988.
Sîrâfî, Merzübân, Şerhu ebyâti Sîbeveyhi, (nşr. Muhammed Ali er-Rîh), I-II,
Mektebetü'l-Ezher, Kahire 1974.
Süyûtî, Buğyetü’l-vuât fî tabakāti’l-lügaviyyîn ve’n-nuhât, (nşr: Muhammed
Ebü'l-Fadl İbrâhim), I-II, 2. Baskı, Dâru'l-Fikr, 1979.
el-İktirâh fî ilmi usûli'n-nahv (nşr. Ahmed Subhi Furat), İstanbul Üniversitesi
Yayınları, İstanbul 1975.
—, el-Müzhir fî ilmi'l-luga ve envâihâ, Dâru ihyâi'l-kütübi'l-Arabiyye, Mısır ts.
—, Şerhu Şevâhidi'l-Muğnî, el-Matbaatü'l-Behiyye, Mısır ts.
Şentemerî, el-A‘lem, Tahsîlü 'ayni'z-zeheb min ma'dini cevheri'l-edeb fî 'ilmi
mecâzâti'l-Arab (nşr. Züheyr Abdü'l-Muhsin Sultan), Müessesetü'rRisâle, Beyrut 1994.
Şurrâb, Muhammed Muhammed Hasen, Şerhu’ş-şevâhidi’ş-şi‘riyye fî
ümmâti’l-kütübi’n-nahviyye, I-III, 1. Baskı, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut
2007.
Taberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr, Câmiu'l-beyân an te'vîli âyi'l-Kur'ân,
I-XXX (15 mücellet), Dâru İbn Hazm, Beyrut 2002.
Tehânevî, Muhammed Ali, Keşşâfü ıstılâhâti’l-fünûn, I-II (nşr. Ali Dahrûc –
Abdullah Hâlidî), Mektebetü Lübnân, Beyrut 1996.
Zemahşerî, Esâsü'l-belâğa, Dâru sâdır, Beyrut 1965.
____ —, el-Keşşâf an hakāikı gavâmizi't-tenzîl ve uyûni'l-ekâvîl fî vücûhi't-te'vîl,
I-IV, Dârü'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrut 1995.

Konular