"...dığında, ...yaparsa, ...mademki" - "إِذَا كَانَ"

"...dığında, ...yaparsa, ...mademki" - "إِذَا كَانَ"

" إِذَا كَانَ " kalıbı için örnek cümle:

إِذَا كَانَ لَدَيْكَ شَيْءٌ تُرِيدُ قَوْلَهُ فَتَكَلَّمْ

Söylemek istediğin bir şey varsa, konuş!
Mademki söylemek istediğin bir şey var, hadi konuş!

إِذَا كَانَ الأَمْرُ كَذَلِكَ، فَمَا رَأْيُكَ بِهَذَا المَوْضُوعِ؟

Eğer durum böyleyse, senin bu konu hakkında görüşün nedir?

إِذَا كَانَ إِسْمُكَ يَبْدَأُ بِالحَرْفِ ”أ“ يُمْكِنُ أَنْ يَكُونَ إِسْمُكَ أَلِفٌ أَوْ أَلِيفٌ
Adın “أ” ile başladığına göre, senin adın “elif” veya “elif” olabilir!

إِذَا كَانَ الكَلاَمُ مِنْ فِضَّةٍ فَالسُّكُوتُ مِنْ ذَهَبٍ
Söz gümüş ise, sükut altındır!

Aslında yukarıdaki cümleyi “Mademki söz gümüştür, öyleyse susmakta altındır.” şeklinde de tercüme edebiliriz, ancak karşı dilde kullanılan bir tarz varsa onu kullanmak daha yerinde oluyor, bu sebeple “Söz gümüş ise, sükut altındır!” şeklinde tercüme edebiliriz

إِذَا كَانَ ذَنْبِي أَكْثَرُ مِنْ حَسَنَاتِي لاَ عَلَيَّ أنَ أَهْتَمَّ القَوَاعِدَ الدِّينِيَّةَ، إِنَّ هَذَا الرَّأْيَ، رَأْيُ الشَّيْطَانِ

“Günahım, sevaplarımdan daha çok olduğuna göre, dini kurallara önem vermemem gerekir”, bu görüş şeytanın görüşüdür.

لاَ تَدْخُلْ حَيَاتِي إِلاَّ إِذَا كَانَ قَلْبُكَ قَوِيٌّ وَيَحْتَمِلُ حَمْلَ حِبِّي خِلاَلَ عُمْرِكَ

Hayatıma girme! Ancak kalbin kuvvetli ve sevgimi ömrün boyunca taşıyabilecekse gir!


إِذَا كَانَتْ الصَّدَاقَةُ فِي المَصْلَحَةِ وَالمَفْسَدَةِ تَجْعَلُ الحَيَاةَ مُرِيحَةً

Dostluk, zorlukta ve darlıkta olursa, hayatı rahat hale getirir.

إِذَا كَانَ المُرُورُ هَادِئًا فَالكُلُّ يَسْتَرِيحُ

Trafik sakin olursa, herkes rahat eder.

Bende bir örnek cümle oluşturacağım, ancak إذا كان kalıbı farklıca anlama da gelebilir, aşağıdaki gibi,

إِذَا كَانَ يُمْكِنُنِي العَوْدَةُ فِي وَقْتٍ أَقْرَبٍ سَأَزُورُكَ
En yakın zamanda dönme imkanım olursa, seni ziyaret edeceğim.


اَخْبِرِينِي إِذَا كَانَ هُنَاكَ أَيَّ شَيْءٍ يُمْكِنُنِي أَفْعَلُهُ
Orada yapabileceğim bir şey olursa, beni haberdar et!

Konular