ÂŞIK ÇELEBİ’NİN ARAPÇA, NEV‘ÎZÂDE ATÂYÎ’NİN TÜRKÇE ŞAKÂİKU’NNU‘MÂNİYYE ZEYLİNDEKİ ORTAK BİYOGRAFİLERİN MUKAYESESİ

Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE

ÂŞIK ÇELEBİ’NİN ARAPÇA, NEV‘ÎZÂDE ATÂYÎ’NİN TÜRKÇE ŞAKÂİKU’NNU‘MÂNİYYE
ZEYLİNDEKİ ORTAK BİYOGRAFİLERİN MUKAYESESİ
Suat DONUK
Öz
Biyografi mühim bir edebî tür olup bunun Osmanlı sahası Türk
edebiyatındaki karşılığı terceme-i hâldir. Şuara tezkirelerinden sonra Osmanlı
sahasının en yaygın terceme-i hâl örnekleri Şakāiku’n-nu‘mâniyye ve
zeyilleridir. Mevcut yazma eserlere göre Şakāiku’n-nu‘mâniyye’ye yazılan ilk
zeyil, Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye adlı Arapça
eseridir. Nev‘îzâde Atâyî’nin Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik’ı Türkçe
kaleme alınan ilk Şakāik zeylidir. Âşık Çelebi ile Nev‘îzâde Atâyî
zeyillerinde otuz dokuz ortak biyografi bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı
aynı şahısların farklı yazarlarca kaleme alınmış terceme-i hâllerinin
mukayesesi sayesinde tarihî metinlerde bilgi akışı, kaynak eserlerin
yazarlarının güvenilirliği ve birbirinden istifade derecesi hususlarında çeşitli
veriler elde etmektir.
Bu çalışma bir giriş ve dört bölümden meydana gelmektedir. Giriş
bölümünde İslam telif geleneğinde biyografik metinlerin toplandığı eserlere
verilen genel bir isim olan tabakāt türünün ve terceme-i hâlin Müslüman
toplumlardaki tarihî seyrine yer verilmiştir. Giriş bölümünde üzerinde
durulan hususlardan biri de Şakāik-ı Nu‘mâniyye geleneğinin gelişimidir. 1.
Bölüm’de Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye‘si ve
Nev‘îzâde Atâyî’nin Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik’ı hakkında
ayrıntılı malumat verilmiştir. Çalışmanın 2. Bölüm’ünde iki eserdeki ortak
biyografilerin mukayese tabloları sıralanıp bu tablolar sayesinde elde edilen
veriler özetlenmiştir. 3. Bölüm’de Âşık Çelebi zeylindeki bir biyografi
Türkçeye çevrilmiş, tümel mukayese yapılabilmesi gayesiyle Atâyî’nin
eserindeki biçimiyle yan yana konularak verilmiştir. Son aşama olan 4.
Bölüm’de çalışma neticesinde varılan sonuçlar açıklanmıştır.
Anahtar Sözcükler: Biyografi, Şakāiku’n-nu‘mâniyye, Zeyil.
COMMON BIOGRAPHIES' ANALOGY OF ASIK CELEBI IN
ARABIC, NEV'IZADE ATAYI IN TURKISH ON SAKAIKU'NNU'MANIYYE
ZEYLIN
Abstract
Biography is a significant literary genre and its provision is "terceme-i
hâl" in Turkish literature in Ottoman field. Most common "terceme-i hâl"
samples of Ottoman field are "Sakaiku'n-nu'maniyye" and "zeyille" after
"suara tezkire". According to current manuscripts, first "zeyil" which was
written to "Sakaiku'n-nu'maniyye" has been Asık Celebi's Arabic work named
as "Tetimmetu's-Sakaiku'n-nu'maniyye". Nev'izade Atayi's "Hadaiku'l-hakaik
fi Temileti's-sakaik" which was written out in Turkish has been first "Sakaik
zeyli". There are thirty nine common biographies on "zeyil's" of Asik Celebi
and Nev'izade Atayi. The purpose of this study is to obtain information flow
on historical texts, various data on reliability of source work writers and
benefit degree from each other thanks to the analogy of same persons'
"terceme-i hâl" which were written out by different writers.

 Yrd. Doç. Dr.; Celal Bayar Üniversitesi, Demirci Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü,
suatdonuk@hotmail.com.
1525 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
This study consists of one introduction and four sections. It was given a
place to the kind of "tabakāt" which is a general name given to works that
biographical texts are collected on Islam writing tradition and to the historical
process of "terceme-i hâl" on Muslim societies. One of matters that was
discoursed on the introduction section is the development of "Sakaik-ı
Nu'maniyye" tradition. Detailed acquaintance was given on the first section
about Asik Celebi's "Tetimmetu's-Sakaiku'n-nu'maniyye" and Nev'izade
Atayi's "Hadaiku'l-hakaik fi Temileti's-sakaik". On the second section of
study, analogy tables of common biographies on two works were ordered
and data which was obtained by those tables was summarized. On 3.
Section, a biography on Asik Celebi "zeyil" was translated into Turkish, it
was given with its form on the work of Atayi as it was put side to side in
terms of making universal analogy. On 4. Section which was the last stage,
conclusions which were obtained as a result of the study were explained.
Keywords: Biography, Sakāiku’n-nu‘mâniyye, Zeyil.
Giriş
Daha çok tanınmış veya toplumda kabul görmüş birinin hayatını ele alan biyografi,
İslam kültür âleminde terceme,1
hâl tercemesi, terceme-i hâl, terâcim-i ahvâl gibi terimlerle
karşılanmıştır.2
İslami telif geleneğinde hâl tercemelerinin bir araya toplanmasıyla meydana
gelen türe ise tabakāt adı verilmektedir.3 Tarihin alt dalına dâhil edebileceğimiz biyografi ve
bunun İslam âlemindeki karşılığı olan hâl tercemesi, Hz. Muhammed’in hayat ve faaliyetlerine
çok kıymet veren Müslümanlar için önemli bir inceleme sahası olmuştur. Nitekim İslam
tarihinin önemli bir kaynağı Hz. Peygamber’in söylem, fiil ve tasviplerinden4
oluşan
hadislerinde yatmaktadır. Bu bağlamda hadislerin doğru bir şekilde tespit edilmesi İslam dini
için hayatî önem taşımaktadır. Hz. Osman’ın şehit edilmesinden sonra ortaya çıkan bazı siyasi
ve itikadî topluluk mensuplarının işlerine gelmeyen hadisleri inkâr edip kendi görüşlerine uyan
hadis türetmeleri, Şia’nın kendi grupları, Abbasi taraftarlarının halifeleri lehinde rivayetler icat
etmeleri, İslam aleyhtarlarının kendi fikirleri doğrultusunda hadis uydurup yaymaları ve bazı
kimselerin iyi niyetle de olsa bunlara hadis uydurarak karşılık vermesi5
şifahi bir yöntemle
süregelen hadislerin râvilerinin güvenilir olmasını zorunlu kılmıştır.
Bir hadisin değeri ve doğruluğu büyük ölçüde isnadın doğruluğu ve kesintisizliğine
bağlıdır. Bir hadisin nakledilişi üzerine zikredilen biyografik veriler onun güvenirliğinin senedi
sayılmaktadır. Bu nedenle tarihçiler bir hadis rivayeti söz konusu olduğunda bunun nâkili
hakkında biyografik bilgi verme alanını genişletmişlerdir.6
Sahabelerin çoğunun vefat ettiği H.
40 / M. 660 yıllarında fitne olaylarının patlak vermesi, hızla genişleyen İslam âlemine farklı

1 Ahatlı, E. (2011). “Terceme”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 40, s. 483.
2
Pakalın, M. Z. (1983). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, C.3, s. 458.
3 Durmuş, İ. (2010). “Tabakat”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, s. 288.
4 Kandemir, M. Y. (1997). “Hadis”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 15, s. 27.
5
agmd, s. 32.
6 Mustafa İsen, M. vd. (2009). Şair Tezkireleri, Ankara: Grafiker Yayınları, s. 7.
1526 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
toplumsal katmanların dâhil olması ve hadisin Hz. Muhammed ile görüşmeyen kimselerin eline
geçmesi gibi sebeplerle sened sorma ihtiyacı duyulmuş ve senedin bir parçası olarak râviler
hakkında bilgi toplama zorunluluğu belirmiştir. Bu nedenle H. I / M. VII. asrın ikinci yarısında
Abdullah b. Amr b. Âs, Abdullah b. Ömer (ö. H. 65 / M. 684-85), Ebû Said el-Hudrî (ö. H. 74 /
M. 693-94), Enes b. Mâlik (ö. H. 93 / M. 711-12) gibi sahabelerle Said b. Müseyyeb (ö. H. 91 /
M. 709-10), İbrahim en-Nehaî (ö. H. 96 / M. 714-15) ve Muhammed b. Sîrîn (ö. H. 110 / M.
728-29) gibi tâbiînler; H. II / M. VIII. asır boyunca İbn Şihab ez-Zührî (ö. H. 124 / M. 741-42),
Yezîd b. Ebû Habib (ö. H. 128 / M. 745-46), Hişam b. Urve (ö. H. 146 / M. 763-64 [?]),
Abdullah b. Avn (ö. H. 151 / M. 768-69), Şu‘be b. Haccâc (ö. H. 160 / M. 776-77) gibi hadis
bilginleri hadisleri derleyip rivayet ederken nâkillerinin hayatı hakkında da malumat toplamış ve
bu malumatı naklettikleri hadislerle birlikte aktarmışlardır.7 Bunlarla birlikte başta Hz.
Peygamber olmak üzere hulefâ-yı râşidin ve sahâbiler gibi İslam tarihinin önemli kişilerinin
topluma örnek şahsiyetler olarak sunulması ve Arap toplumundaki soy ve atalarla övünme
geleneğini, biyografi türüne verilen önemin diğer nedenleri olarak saymak mümkündür. Bu
nedenlerden dolayı biyografi, İslam tarihi ve Müslüman toplumların edebiyatları için mühim bir
tür olmuş, hatta tarih içerisine giren diğer sahalardan daha değerli bir yer elde etmiştir.8

İslam kültür âleminde hadis râvilerinin hayatlarının incelenmesiyle başlayan biyografi,
ilerleyen yıllarda toplumun çeşitli katmanlarında yer alan kişilerin yaşamlarını da konu
edinmeye başlamıştır. Bu bağlamda İslam âleminde hadis nâkillerinden sonra sahabe, tâbiîn,
hükümdar, vezir, âlim, edip, şair, sanatkâr, sufi ve düşünürlerin hayatlarını anlatan ve tabakāt
adı verilen eserler telif edildiği görülmektedir.9 Toplumun ileri gelenlerini ele alan bu eserlerden
sonra konusu kâtip, fakih, kurra-hâfız, lügatçi, musikişinas, eşraf, cömert, cesur ve sakatlar gibi
alelade diyebileceğimiz kişilerin yaşam bilgileri olan kitapların yazıldığına dahi şahit
olunmaktadır.10 Hatta İslami telif geleneğinde hâl tercemesi türüne rağbet, özel hususiyetleri ile
başkalarından ayrılan Enderunlular, Mevleviler, Bursalılar, Edirneliler, Kırımlılar, kadın
şairler11 gibi toplulukların fertlerini ele almaya kadar ilerlemiştir.12
İslam âleminin önemli bir sahası olan Osmanlılarda daha çok terceme-i hâl olarak
isimlendirilen biyografi buna paralel bir biçimde gelişim göstermiştir. Osmanlılar döneminde
biyografi, Arap tabakāt geleneği ile İran tezkire geleneğinin etkisi altında ilerlemiştir. Bu sahada

7Efendioğlu, M. (2010). “Tabakat (Hadis)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, s. 291.
8
İsen, M. vd., ags.
9Durmuş, İ., ags.
10İsen, M. vd., ags.
11Levend, A. S. (2008). Türk Edebiyatı Tarihi, C. 1. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 450.
12Donuk, S. (2015). Nev’i-zâde Atâyî - Hadâiku’l-hakâik fî Tekmileti’ş-şakâik (İnceleme-Metin), Yayınlanmamış
Doktora Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, s. 1.
1527 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
biyografik eserlerin kendine has bir şekilde ravza, riyaz, gülzar, Gülşen, hadika, devha, sefine,
tuhfe gibi çeşitli isimlerle anıldıkları görülmektedir. İslami edebiyatın birer nev’i olan siyer,
mevlid, İskender-nâme, Hamza-nâme ve menâkıb-nâmeleri saymazsak gerçek anlamda
biyografi çalışmaları XVI. asırda başlamaktadır.13 Osmanlı sahasında biyografi türünün en
yaygın örnekleri olarak şuara tezkirelerini göstermek mümkündür. H. 945 / M. 1538 senesinde
yazımı tamamlanan ve Anadolu’da kaleme alınan ilk şairler tezkiresi olarak kabul edilen Sehî
Bey’in (ö. H. 955 / M. 1548-49) Heşt Behişt’ini14 ve bundan sekiz yıl sonra telif edilen
Latîfî’nin (ö. H. 990 / M. 1582-83) Tezkiretü’ş-şuarâ ve Tabsıra-i Nuzemâ’sını Osmanlı sahası
tabakāt türüne dâhil etmek yanlış olmayacaktır.15 Fakat Taşköprîzâde Ahmed İsameddin
Efendi’nin (ö. H. Receb 968 / M. Mart-Nisan 1561) Arap tabakāt geleneğine uyarak H. 965 / M.
1557-58 yılında Arapça yazdığı eş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniyye
isimli eseri Osmanlı Devleti’nin gerçek anlamda ilk tabakāt kitabı vasfı taşımaktadır.16
Osmanlı edebiyatında tabakātçılığı başlatan Taşköprîzâde Ahmed Efendi’nin Şakāiku’nnu‘mâniyyesi17
Osman Bey (ö. H. 726 / M. 1326) ile Kanuni Sultan Süleyman (ö. H. 974 / M.
1566) arasındaki on Osmanlı hükümdarının görev süreleri boyunca vefat eden kadı ve müderris
ile şeyh ve dervişlerin yaşam bilgilerini konu edinmiştir. Hanefi mezhebine mensup âlimleri
esas aldığı için Şakāiku’n-nu‘mâniyye olarak adlandırılan bu kitap18 her biri bir Osmanlı
hükümdarına tekabül eden on tabakadan oluşmakta ve 521 âlim ve şeyhin hâl tercemelerini
ihtiva etmektedir.19 Sadece Türk edebiyatının değil, İslam edebiyatının da tabakāt türünde
yazılan en meşhur teliflerinden birisi olan bu eser şu ana kadar dört defa basılmıştır.20 Kaleme
alınması H. 965 senesinin Receb’inde (M. Haziran-Temmuz 1558) tamamlanan21 kitap, 2007
yılında Muharrem Tan tarafından Türkçeye çevrilmiştir.22

Şakāiku’n-nu‘mâniyye Türk edebiyatında tabakāt türünün tüm özelliklerini taşıyan ilk
eser olmasına rağmen Osmanlı ilim hayatı ve muhiti ile ilgili özgün bilgiler ihtiva etmesi,
alanında benzersiz olması, klasik İslam literatürüne aşina olan herkesin kolayca anlayacağı bir

13Özcan, A. (2010). “Tabakat (Osmanlı Dönemi)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, s. 300.
14İsen, M. vd., age, s. 31.
15Furat, A. S. (1985). Eş-şekā’iku’n-nu‘mâniye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniye, İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Yay., s. V-VI.
16Özcan, A. ags.
17Özcan, A. (1989). Şakaik-ı Nu‘maniye ve Zeyilleri, C. 1, İstanbul: Çağrı Yayınları, s. XII.
18Özcan, A. age, C. 1, s. 9.
19Donuk, S. agt, s. 14.
20Söz konusu yayınları şu şekilde sıralamak mümkündür: a) Kahire-Bulak (1299 / 1881): İbn Hallikan’ın Vefeyâtü’la‘yân
isimli eserinin sayfaları kenarında. b) Kahire (1310 / 1892): el-Matbaatü’l-meymenetü’l-Mısriyya baskısı. c)
Beyrut (1975): Dârü’l-kitâbi’l-Arabi, Alî b. Bâlî’nin el-Ikdu’l-manzûm fî Zikri Efâzıli’r-Rûm isimli eseriyle birlikte.
d) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1985, (haz.) Ahmed Subhi Furat.
21 Taşköprî-zâde Ahmed İsameddin Efendi, eş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniyye, (haz.) Furat,
A. S. (1985). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, s. 560.
22 bk. Tan, M. (2007). Taşköprülüzâde-Osmanlı bilginleri, İstanbul: İz Yayıncılık
1528 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
dilinin bulunması, basit bir tertiple tanzim edilmesi gibi özellikleri sayesinde kısa sürede
insanların beğenisini kazandı.23 Bu kabulde onun tahsil çevrelerinde olduğu kadar edebî
ortamlarda da tutulmasının payı büyüktür. Ancak Arapça kaleme alınması böylesi önemli bir
eserden sadece bu dili bilenlerin istifade etmesine neden oluyordu. Zamanla diğer çevrelerde de
beliren istek üzerine müellifi henüz sağken tercüme edilmeye başlandı.24
H. 965 / M. 1558 yılında kaleme alındığı bilinen Şakāiku’n-nu‘mâniyye, H. 968
senesinin Receb ayında (M. Mart-Nisan 1561), yani telifinden sadece üç sene sonra ilk defa
Türkçeye tercüme edildi. Hadâiku’r-reyhân adını taşıyan tercümenin müellifi olan Belgratlı
Muhtesibzâde Mehmed Hâkî (ö. H. 975 / M. 1567-68’den sonra) bu işe başlamadan önce
Taşköprîzâde Ahmed Efendi ile görüşüp izin almıştır.25
Muhtesibzâde Mehmed Efendi’nin tercümesinden dört sene sonra Şakāiku’nnu‘mâniyye
bir kez daha Türkçeye tercüme edildi. Derviş Ahmed Efendi’nin (ö. [?]) kaleme
aldığı eserin tam adı ed-Devhatü’l-irfâniyye fî Ravzati’l-ulemâi’l-Osmâniyye’dir. Bu tercümenin
sadece iki yazma nüshası mevcut olup bunların biri Mısır Milli Kütüphanesi,26 diğeri Kahire
Hidiv Kütüphanesi’nde27 bulunmaktadır.28
Şakāik-ı Nu‘mâniyye’ye yazılan başka bir tercüme Seyyid Mustafa Efendi’nin (ö. [?])
Hakâ’iku’l-beyân fî Tercemeti Şakāiki’n-nu‘mân isimli eseridir. Yazarı ve yazılış tarihi
hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan bu eser, bazı şahıslar hakkında Şakāik’tan fazla bilgi
verdiği, bazı malumatı çıkardığı, Taşköprîzâde’nin almadığı yeni biyografiler ile Sultan II.
Selim (ö. H. 982 / M. 1574) dönemi âlimlerini de kapsadığı için hem tercüme hem zeyil olarak
değerlendirmek mümkündür.29
Bu tercümelerden sonra telif edilen Edirneli Mehmed Mecdî’nin (ö. H. 999 / M. 1590-
91) Hadâiku’ş-şakā’ik isimli eseri Şakāiku’n-nu‘mâniyye’ye yazılan en ünlü tercümedir. Mecdî
Efendi, Taşköprîzâde’nin eserine ilhakat yazmış olanların hatlarından ve teracim-i ahvâle ait
diğer kitaplardan istifa ederek tercümesini yapmıştır. H. 995 Şaban’ında (M. Temmuz-Ağustos

23Donuk, S. agt, s. 15.
24Furat, A. S. age, s. VIII.
25Donuk, S. agt, s. 16.
26Mısır Milli Ktp. Türkçe Yazmaları nu. 148.
27Kahire Hidiv Ktp. Türkçe Yazmaları nu. 8944.
28Ekinci, R. (2014). Uşşâkîzâde Hasîb’in Zeyl-i Şakâ’ik’ı (İnceleme-Metin-Dizin), Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Manisa, s. 69.
29Gönül [Necatigil], B. (1945). “İstanbul Kütüphanelerinde al-Şakāik al-Nu’maniya Tercüme ve Zeyilleri”, Türkiyat
Mecmuası, VII - VIII / 2, s. 150.
1529 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
1587) yazımı tamamlanan30 Hadâiku’ş-şakā’ik’ta bazı ek malumatlar ile birlikte on altı yeni
biyografi bulunmaktadır.31
İbrahim b. Ahmed el-Amâsî’nin (ö. H. 998 / M. 1589-90 [?]) H. 998 senesi
Cemâziyelâhire’sinin sonlarında (M. Mayıs 1590) yazdığı Terceme-i Şakāik-ı Nu‘mâniyye’si
Şakāik’ın diğer bir Türkçe tercümesidir.
Tüm bunların yanı sıra bazı kaynaklar Âşık Çelebi (ö. H. Şaban 979 / M. Aralık-Ocak
1571-72) ve Mehmed b. Yusuf el-Çerkes’in (ö. H. 1098 / M. 1686-87 [?]) de Şakāik-ı
Nu‘mâniyye’yi tercüme ettiklerini bildirmektedir. Fakat söz konusu müelliflerin bu türde bir
eserleri henüz tespit edilmiş değildir.32
Çağının aydınları arasında oldukça beğeni kazanan Şakāiku’n-nu‘mâniyye’den istifade
etme isteğinin sevki ile telhisler (özetleme, kısaltma) de tertip edilmeye başlandı. Fazla sayıda
biyografi ve ayrıntılı bilgiler ihtiva eden eserin bir kısım malumatının kısaltılması veya bazı hâl
tercemelerinin çıkartılması ile meydana getirilecek bir kitabın kullanışta kolaylık sağlayacağı
düşüncesi, telhislerin ortaya çıkışını sağlamış olmalıdır. Mektûbîzâde Abdülaziz Efendi’nin (ö.
H. Cemâdiyelûlâ 1279 / M. Ekim-Kasım 1862) kaleme aldığı Telhis-i Şakāik-ı Nu‘mâniyye ve
Zeyli, Hamid Vehbî’nin33 (ö. [?]) yazdığı Müntahabât-ı Şakāik ve Zeyli ile Blocet Katalogu
numara 6644’te kayıtlı34, yazarı meçhul Muhtasar eş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye bu şekilde tertip
edilen eserlerdir.35

Osmanlı kültür âleminde Şakāiku’n-nu‘mâniyye’yi esas alan çalışmalar tercüme ve
telhislerle sınırlı kalmamıştır. İslam telif geleneğinde “zeyil” adı verilen bir yöntem vardır. Bu
yöntem, “bir kitabı içerik veya kronolojik olarak tamamlama, eksiklerini giderme, ilaveler
yapma maksadıyla devam niteliğinde bir çalışma hazırlamak” şeklinde izah edilebilir.36 Zaman
geçip vefat eden kadı, müderris, şeyh ve dervişlerin birikmesi üzerine Şakāik’a zeyil yazılarak
bilgi akışının devamının sağlanması ihtiyacı doğdu. Bunun üzerine Taşköprîzâde’nin elde ettiği
başarıyı yakalamak gayesiyle pek çok yazarca tezyil de edilmeye başlandı.
Şakāiku’n-nu‘mâniyye’ye yazılan ilk zeyil Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’nnu‘mâniyye
isimli eseridir. Bu çalışmanın 1.1. Bölüm’ünde söz konusu eser hakkında ayrıntılı
bilgi verilecektir.

30agm, s. 151.
31Donuk, S. agt, s. 17.
32Gönül [Necatigil], B. agm, s. 150, 153.
33Bu eserin Hamid Vehbî’ye aidiyetinde var olan kuşkular için bk. Donuk, S. agt, s. 20 - 21.
34bk. Blochet, E. (1925). Bibliotheque Nationale Catalogue des Manuscrits Arabes des Nouvelles Acquisitions (1884
- 1924), s. 326 - 327.
35Donuk, S. agt, s. 19 - 21.
36Durmuş, İ. (2013). “Tabakāt”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 44, s. 339.
1530 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
Şakāik-ı Nu‘mâniyye’ye yazılan ikinci zeyil Munuk veya Hısım lakaplı, Ali bin Bâlî’nin
(ö. H. Receb 992 / M. Temmuz-Ağustos 1584) el-Ikdu’l-manzûm fî Zikri Efâzili’r-Rûm adlı
telifidir. Bu zeyil de Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’si gibi Arapça
yazılmıştır. Taşköprîzâde Efendi’nin bıraktığı yerden Şakāik’ı H. 991 / M. 1583-84 senesine
kadar getirmektedir. Başka bir deyişle Kanuni Sultan Süleyman (ö. H. 21 Safer 974 / M. 7 Eylül
1566) (sonu), II. Selim (ö. H. 27 Şaban 982 / M. 12 Aralık 1574) ve III. Murad (başı)
dönemlerini kapsamaktadır. Bu zeyilde biyografilerle birlikte ilgili hükümdar zamanında
gelişen önemli tarihî olaylar da özetlenmektedir. Manisa Yazma Eser Kütüphanesi numara 45
Hk 1348 ve 45 Hk 5069’da kayıtlı nüshalarına göre el-Ikdu’l-manzum’da 85 şahsın biyografisi
yer almaktadır.37
Nev‘î-zâde Atâyî’nin (ö. H. 1046 / M. 1636-37 [?]) Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-
şakāik isimli eseri elde bulunan nüshalara göre Türkçe kaleme alınan ilk Şakāik-ı Nu‘mâniyye
zeylidir. Bu eser hakkında 1.2. Bölüm’de ayrıntılı bilgi verilecektir.
Yazılmayı bekleyen biyografilerin belirli bir süreden sonra birikmesi üzerine
Uşşâkīzâde Hasîb (ö. H. Şevval 1136 / M. Haziran-Temmuz 1724), Hadâiku’l-hakāik fî
Tekmileti’ş-şakāik’a bir zeyil kaleme almıştır. Hasîb’in bu zeylinin özel bir ismi yoktur. Bundan
dolayı kütüphane fişlerinde, kataloglarda ve eserin yazma nüshalarında farklı isimlendirmelere
rastlanmaktadır. H. 1111 / M. 1699-1700 yılında yazımına başlanan eser H. 1114 / M. 1702-3’te
tamamlanmıştır. Eserin tüm nüshalarının mukayesesi neticesinde üç farklı telif aşamasından
sonra nihai hâlini aldığı görülmektedir. H. 1043 / M. 1633-34 – H. 1106 / M. 1694-95 yılları
arasında yaşamış 540 civarında kadı, müderris, şeyh ve devlet adamının biyografilerini ihtiva
etmektedir. Biyografilerle birlikte dönemin önemli siyasi ve askerî hadiselerine de
değinmektedir. Yazar H. 1114 / M. 1702-3 senesinde telifini tamamlamış; fakat çeşitli
sebeplerden dolayı tebyizini H. 1119 / M. 1707-8’e kadar yapamadığı eserini ithafını
değiştirmek suretiyle tekrardan yazmıştır.38 Uşşâkīzâde Hasîb’in zeyli doktora tezi olarak
çalışılmıştır.39
Nev‘î-zâde Atâyî’nin zeyline yazılan başka bir zeyil de Simkeşzâde Şeyhî Mehmed
Efendi’nin (ö. H. 1145 / M. 1732-33) Vekāyi‘ü’l-fuzalâ isimli eseridir. Bu kitap üç cilt olup
Şakāiku’n-nu‘mâniyye tercüme ve zeyilleri içerisinde en hacimli olanıdır. Atâyî’nin bıraktığı
yerden Şakāik’ı H. 1143 / M. 1730-31 senesine kadar getirmektedir. Birinci cilt H. 1043 / M.
1633-34 – H. 1098 / M. 1686-87, ikinci cilt H. 1099 / M. 1687-88 – H. 1130 / M. 1717-18,

37Donuk, S. agt, s. 22.
38Ekinci, R. agt, s. 116, 119, 120, 194.
39bk. Ekinci, R. agt.
1531 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
üçüncü cilt H. 1131 / M. 1718-19 – H. 1143 / M. 1730-31 yıllarını ihtiva etmektedir. Üçüncü
cildi Şeyhî’nin notlarını metne dönüştürmek suretiyle oğlu Hasan (ö. [?]) telif etmiştir.40 Şeyhî,
her ne kadar Uşşâkīzâde Hasîb’in zeylini inceleyip başarısız bulduktan sonra Vekāyi‘ü’lfuzalâ’yı
yazmaya karar verdiğini söylese de onun pek çok ifadesini olduğu gibi kullanmıştır.
Şeyhî Mehmed’in zeylinde 2058 biyografi yer almaktadır.41 Ayrıca eser, ilgili hükümdarlar
döneminde yaşanan önemli tarihî olayları da içermektedir. Hatta onda siyasi, askerî, sosyal
olayların diğer zeyillere nazaran daha ayrıntılı bir şekilde ele alındığını ifade etmek de
mümkündür. Şairler için tabakaların sonunda ayrı bir fasıl açılması Vekāyi‘ü’l-fuzalâ’nın Şakāik
zeyilleri içerisindeki diğer farklı özelliğidir.42

Mevcut eserler içerisinde Şakāik-ı Nu‘mâniyye’ye yazılan son zeyil, Fındıklılı İsmet
Efendi’nin (ö. H. Şevval 1322 / M. Aralık-Ocak 1904-5) Tekmiletü’ş-şakāik fî Hakkı Ehli’lhakāik
adını taşıyan eseridir. İsmet Efendi Vekāyi‘ü’l-fuzalâ’dan sonra uzun bir zaman Osmanlı
âlimlerinin hayatlarını anlatan bir eser yazılmaması üzerine bu tarz bir kitap için çalışmalara
başlamış ve yirmi beş yıl süren bir çabadan sonra H. 1143 / M. 1730-31 – H. 1314 / M. 1896-97
yılları arasında yaşamış bilgin ve şeyhlerin biyografilerini içeren sekiz ciltlik bir zeyil yazdı.
Fakat meşhur Fındıklı yangınında yazarın tüm kitaplarıyla birlikte bu eser de yandı. Müellif,
hadiseden sonra hatırladığı kadarıyla eserini tekrar kaleme almaya başlamış, fakat bu sefer
ortaya çıkan yekûn dört cilt olmuştur. Bu kitabın cüzlerini peyderpey telif etme amacı taşıyan
yazar, sadece 25 ve 26. cüzleri Sultan II. Abdulhamit’e (ö. H. Rebiülâhir 1336 / M. Şubat 1918)
sunmuştur.43 İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi numara TY 9290’da kayıtlı tek
nüsha da bu cüzlerin birbirine eklenmesiyle meydana getirilmiştir.44 Fındıklılı İsmet zeyli I.
Mahmud tabakasından müteşekkil olup H. 1143 / M. 1730-31 ile H. 1168 / M. 1754-55 arasında
yaşamış 370 şahsın biyografisini içermektedir. Osmanlı Devleti’nin batılılaşma çabalarının
yoğun olduğu bir zamanda yazıldığı için modern biyografik eserlerden izler barındırmaktadır.45
Tekmiletü’ş-şakāik fî Hakkı Ehli’l-hakāik üzerinde henüz tamamlanmış müstakil bir ilmî
çalışma bulunmamaktadır.46
Nev‘îzâde Atâyî; Hüsrevzâde Hüsrev Efendi (ö. H. 1020 / M. 1611-12), İştibli Hüseyin
Sadrî Çelebi (ö. H. 993 / M. 1585), Saçlı Emîrzâde Abdülkādir Yılancık Efendi (ö. H. 1000 / M.

40Levend, A. S. age, s. 360 - 361.
41 Ramazan Ekinci, R. “Sîmkeş-zâde Mehmed Efendi”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü;
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=1288
42Donuk, S. agt, s. 70, 89.
43Fındıklılı İsmet, Tekmiletü’ş-şakâ’ik fî Hakk-ı Ehli’l-hakâ’ik (tıpkıbasım) Özcan, A. (1989). İstanbul: Çağrı Yay., s.
478.
44Gönül [Necatigil], B. agm, s. 168.
45Donuk, S. agt, s. 25 - 26.
46Eser üzerinde İsmail Yıldırım tarafından Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde bir doktora tezi
hazırlanmaktadır.
1532 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
1591-92), Seyrekzâde Emrullah Mehmed Efendi (ö. H. 1008 / M. 1599-1600) ve Hamidli
Karaca Ahmed Efendi’nin (ö. H. 1024 / M. 1615-16) de Şakāik-ı Nu‘mâniyye’ye zeyil
yazdıklarını bildirmektedir. 47 Fakat bu zeyillerin herhangi bir nüshası henüz gün yüzüne çıkmış
değildir.
1. Âşık Çelebi’nin Arapça, Nev‘î-zâde Atâyî’nin Türkçe Zeyl-i Şakāik’ları
1.1. Âşık Çelebi – Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye
Âşık Çelebi’nin bu eseri Şakāiku’n-nu‘mâniyye’ye yazılan ve nüshası mevcut olan ilk
zeyil olması nedeniyle önem taşımaktadır. Şakāiku’n-nu‘mâniyye’yi Taşköprîzâde henüz sağken
Türkçeye çeviren Mevlânâ Âşık,48 esere bir de zeyil kaleme almıştır. Agâh Sırrı Levend bu
zeylin H. 976 / M. 1568-69 senesinde yazıldığını belirtmektedir.49 Biz, Köprülü Yazma Eser
Kütüphanesi Fazıl Ahmed Paşa numara 1098’de kayıtlı nüshanın mukaddime veya hatimesinde
telif tarihine rastlamadık. Levend, yazmanın bitimine denk gelen son biyografi sahibinin ölüm
tarihi olan M. 976 / H. 1568-69’dan hareketle böyle bir sonuca ulaşmış olmalıdır.50 Fakat
mündericindeki son şahsın vefat tarihi H. 976 / M. 1568-69 senesinin sonlarına denk gelen
Şevval ayında olduğuna göre51 bizce H. 976 / M. 1568-69 yılından sonra yazılmış olmalıdır.
Arapça kaleme alınan bu zeyil Şakāik-ı Nu‘mâniyye’yi Taşköprîzâde’nin bıraktığı yerden Sultan
II. Selim döneminin başlarına kadar getirmektedir. Nitekim zeyil, vefat tarihi H. 968 senesinin
Receb’i (M. Mart-Nisan 1561) olan Taşköprîzâde’nin hâl tercemesi ile başlayıp ölüm tarihi H.
976 Şevval’i (M. Mart-Nisan 1569) olan Abdurrahman İbn Mustafa el-Esved biyografisi ile
sona ermektedir. Sekiz yılı kapsayan bu eserde 10. Tabaka – Kanuni Sultan Süleyman ve 11.
Tabaka – Sultan II. Selim döneminde yaşayan kırk üç kadı, müderris, şeyh ve dervişin yaşam
bilgileri bulunmaktadır.
Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’de biyografisi olan şahıslar şunlardır: Taşköprîzâde
Ahmed İsâmeddin Efendi, Yahyâ b. Nûreddîn el-Emîn (Emînzâde), Muhyiddîn Mehmed b.
Mahmud (Hoca Kayını), Mehmed Şah b. Sinan Çelebi el-Yegân, Muslihiddîn Mustafa b. Pîr Alî
en-Niksarî, Muslihiddîn Mustafa b. Şa’ban (Sürûrî), Muhyiddîn Mehmed b. İbrahim (Cürcân),
Muhyiddîn Mehmed el-Arabî, Muhyiddîn b. İbrahim (Dünbekzâde), Ni‘metullah (Rûşenî), Şâh
Alî Çelebi b. Kasım Beg, Şeyh Mehmed Çelebi b. Şeyh Safiyüddîn el-Bursevî, Abdulvehhab
Çelebi b. Abdurrahman, Ahmed Çelebi b. Ebussuud, Kurd Ahmed b. Hayreddîn, Abdulbâkī b.

47Nev‘î-zâde Atâyî, Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik, Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe Yazmaları, No. R. 1438,
vr. 1b, 349a.
48Nev‘î-zâde Atâyî, agy, vr. 106b.
49Levend, A. S. age, s. 356.
50bk. Âşık Çelebi, Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye, Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi Fazıl Ahmed Paşa nu.
1098, vr. 248a.
51bk. Âşık Çelebi, agy., vr. 247b - 248a.
1533 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
Alaaddîn Alî el-Arabî, Abdulbâkī b. Mehmed Şâh el-Fenârî, Yusuf Çelebi el-Fenârî, Şeyh
Abdurrahman b. Şeyh Cemâleddîn el-Merzifonî, Muhyiddîn Mehmed b. Ebussuud, Muhyiddîn
Mustafa b. Mi‘mârzâde, Dârib Muhyiddîn, Abdullatif b. Fethullah, Küçük Tâceddîn, İmâmzâde
Muhyiddîn, Muhyiddîn Mehmed (Hekîm Çelebi), Sinâneddîn Yûsuf (Muhzır Kulu), Sâlih b.
Celâleddin (Celâlzâde), Muhyiddîn Mehmed (İbn Eğri Abdî), Muhyiddîn b. Ahaveyn, Alaaddîn
Alî Çelebi el-Manavgadî, Ahmed Çelebi b. Ahî el-Konevî, Tâceddîn İbrahim el-Manavgadî,
Mustafa b. Celâl Tevkī‘î, Çalık Ya‘kûb, Muhyiddîn Mehmed b. Şeyh Turud, Muhyiddîn
Mehmed b. Abdulvehhab, Emîr Hasan Niksârî, İbnü’l-kara Davud el-Kocavî, Şeyh Mehmed b.
el-Kaysûnî, Kutbuddîn eş-Şirvânî el-Acemî, Mevlânâ Latîfî, Abdurrahman b. Mustafa
(Abdurrahman el-Esved).52
Muhteva açısından incelendiğinde Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’nin Allah’a
hamd, Hz. Muhammed’e ve ashabına salat ve selam ile başladığı görülür. Bu rutin girişten sonra
yazar, Arap ve Acemlerin ünlü ve başarılı pek çok âliminin olduğunu, bununla birlikte Rum
ülkesinde, yani Anadolu’da da çok yetkin, liyakatli, meşhur bilginlerin bulunduğunu belirtir.
Sözü Taşköprîzâde’ye getirip onun Osmanlı âlimlerinin hayatlarını anlatan bir eser yazdığını
ifade eder. Taşköprîzâde’nin kısa bir biyografisini sunar.53 Onun kaldığı yerden kadı ve
müderris ile şeyh ve dervişlerin biyografilerini sunmaya başlar.
Âşık Çelebi Taşköprîzâde Efendi’nin kullandığı eser tertibatına genel itibarla riayet
eder. Sadece bir noktada Şakāik-ı Nu‘mâniyye’ye önemli bir eklemede bulunduğu dikkat
çekmektedir. O da Taşköprîzâde sadece biyografilere yer verirken Âşık Çelebi’nin tabaka
başlarında ek olarak önemli tarihi bilgiler sunmasıdır.54 Nitekim bu yenilik, sonraki
müzeyyillerce de kabul görmüş, Şakāik-ı Nu‘mâniyye geleneğini biyografi ile birlikte genel tarih
çizgisine çekmiştir.
Dönemin Sadrazamı Sokullu Mehmed Paşa’ya sunulan Tetimmetü’ş-Şakāiku’nnu‘mâniyye’nin
yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları vardır.55 Eser
üzerinde bilimsel bir çalışma yapılmış değildir.

52Donuk, S. agt, s. 22.
53Âşık Çelebi, agy, vr. 200b - 203a.
54Donuk, S. agt, s. 39.
55Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak. Ktp. 36903; Konya Bölge Yazmalar Ktp. 1100 / 2; Berlin Devlet Ktp. Or. 2135;
Paris Millî Ktp. Or. 137 numaralarda kayıtlıdır (Ekinci, R. agt, s. 76 - 77). (Levend’in ve Gönül [Necatigil]’in adı
geçen çalışmalarında künyesini verdikleri Süleymaniye Ktp. Fatih nu. 4413 ve Yahyâ nu. 4597’deki nüshalar, şu anki
Türkiye yazmaları toplu elektronik kataloğu bilgilerine göre mevcut değildir.)
1534 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
1.2. Nev‘îzâde Atâyî – Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik
En ünlü Şakāiku’n-nu‘mâniyye zeyillerinden biri olan bu eser, Zeyl-i Şakāik ve Zeyl-i
Atâyî gibi isimlerle de anılmaktadır. Mecdî Mehmed Efendi’nin Hadâiku’ş-şakāik isimli
Şakāiku’n-nu‘mâniyye tercümesi esas alınarak yazılmıştır. H. 1042 / M. 1632-33 yılında
yazımına başlanmış, H. 1044 Rebiülâhir’inde (M. Eylül 1634) Üsküp’te tamamlanmıştır. H. 940
/ M. 1533-34 – H. 1044 / M. 1634-35 yılları arasında yaşamış 1133 kadı, müderris, şeyh,
mutasavvıf ve devlet adamının hâl tercemesini ihtiva etmektedir. Bunların 843’ü kadı-müderris,
202’si şeyh-mutasavvıf, 88’i ise devlet adamı terceme-i hâlidir. –Nüshası mevcut olanlar
içerisinde- Türkçe kaleme alınan ilk zeyil özelliği taşıyan eserde 198 şair ve edip biyografisi
bulunmaktadır. Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik’ta ilgili hükümdar tahttayken meydana
gelen önemli siyasal, sosyal ve askerî olaylara da değinilmiştir. Bu hâliyle çağının en hacimli
tarihî - biyografik kaynaklarından biridir.56
Atâyî’nin zeyli, İslam telif geleneğindeki tabakāt usulüne göre tertip edilmiştir. Eserin
bölümleri tabaka biçiminde oluşturulmuştur. Tabakaların tesmiyesinde Osmanlı Devleti’nin
hükümdarları ve bu hükümdarların tahta çıkış sıraları kullanılmıştır. Biyografiler de ilgili şahıs
hangi hükümdar zamanında vefat ettiyse o tabakaya yerleştirilerek verilmiştir. Hadâiku’l-hakāik
fî Tekmileti’ş-şakāik’ta sekiz tabaka bulunmaktadır. Bu tabakalar ve isimleri şunlardır:
a) 10. Tabaka – Kanuni Sultan Süleyman
b) 11. Tabaka – Sultan II. Selim
c) 12. Tabaka – Sultan III. Murad
d) 13. Tabaka – Sultan III. Mehmed
e) 14. Tabaka – Sultan I. Ahmed
f) 15. Tabaka – Sultan I. Mustafa
g) 16. Tabaka – Sultan II. Osman
h) 17. Tabaka – Sultan IV. Murad57
Zeyl-i Şakāik’ın yazımında mahkeme sicilleri, kazasker ruznamçeleri, icazetnameler
gibi resmî belgelerden istifade edilmiştir. Devrin önemli kitapları ve itibarlı özel şahısları
kaynak gösterilmiştir. Bu hususlar eseri güvenilir kılan unsurlar arasındadır.58
Oldukça fazla şair biyografisi ihtiva etmesi, bir şair olan müellifinin pek çok yerde
önemli edebî tenkitlerde bulunması ve çok fazla şiir örneğine yer vermesi Zeyl-i Atâyî’yi Türk
edebiyatı tarihi için önemli bir kaynak hâline getirmektedir.59

56Donuk, S. agt, s. 23.
57Donuk, S. agt, s. 230.
58ags.
59ags.
1535 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
Atâyi mukaddimede sade bir dil ve sanatsız bir üslup tercih ettiğini belirtir. Fakat Zeyl-i
Şakāik ağır bir dil ve münşiyâne bir üsluba sahiptir. Mazmunlar, simetrik uzun cümleler, Arapça
ve Farsça kelime, kelime grupları, şiir ve sözler eserin dilini ağırlaştırmaktadır. Mukaddimede,
hikâyelerde ve şahıs portrelerinde dil daha da ağırlaşmaktadır. Bununla birlikte eserin edebî
bakımdan en önemli hususiyeti belirgin bir ses uyumuna ve şiirsel bir anlatıma sahip olmasıdır.
Bu ahenkli dil ve münşiyâne üslup, eseri 17. asır klasik Osmanlı nesrinin önemli örneklerinden
biri kılmaktadır.60
Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik, yaklaşık yüz yıllık süre zarfında vefat eden
Osmanlı Devleti’ne mensup binden fazla kadı, müderris, şeyh, mutasavvıf, şair, yazar ve devlet
adamının yaşam bilgileri ile bu süre zarfında husule gelen önemli tarihî olayları doyurucu ve
güvenilir bir tarzda anlatması, Osmanlı edebiyatı, tarihi, coğrafyası, sosyolojisi, eğitim ve adalet
teşkilatı hakkında önemli veriler bulundurması nedeniyle temel kaynak eserlerimiz arasında yer
almaktadır.61

Zeyl-i Atâyî iki cilt hâlinde, ancak ikisi bir arada H. 1268 / M. 1851-52 senesinde
İstanbul’da matbu olarak neşredilmiştir.62 Zeylin yurtiçi ve yurtdışı kütüphanelerinde 34’ü tam,
18’i eksik olmak üzere 52 yazma nüshası bulunmaktadır.63
Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik bir defa tıpkıbasım olarak yayımlanmış64 olup
üzerine biri kısmi inceleme,65 biri inceleme-tenkitli metin-dizin66 olmak üzere iki doktora tezi
hazırlanmıştır.67
2. Âşık Çelebi’nin Arapça Zeyl-i Şakāik’ı ile Nev‘îzâde Atâyî’nin Hadâiku’lhakāik
fî Tekmileti’ş-şakāik’ındaki Ortak Biyografilerin Mukayesesi
Daha önce Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye adlı zeylinde kırk üç
biyografinin bulunduğunu belirtmiştik. Bu kırk üç biyografinin otuz dokuzuna Nev‘îzâde Atâyî
de kendi zeylinde yer vermiştir. Diğer bir ifade ile Emin-zâde Yahya b. Nureddin, Şâh Ali
Çelebi bin Kâsım Beg, Şeyh Mehmed Çelebi b. Şeyh Safiyüddin el-Bursevî ve Mevlânâ Latîfî

60Donuk, S. agt, s. 231.
61ags.
62Donuk, S. agt, s. 150.
63agt, s. 153.
64bk. Özcan, A. (1989). Şakaik-ı Nu‘mâniye ve Zeyilleri, C. II, İstanbul: Çağrı Yayınları
65bk. Niyazioğlu, A. (2003). Ottoman Sufi Sheikhs Between this World and Hereafter: A Study of Nev’izade Atâî’s
(1583 - 1635) Biographical Dictionary, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Harvard University, Cambridge,
Massachusetts.
66bk. Donuk, S. agt.
67Mart 2015’te Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırladığımız doktora tezinin gözden
geçirilmiş hâli olan Nev‘îzâde Atâyî’nin Zeyl-i Şakāik’ı: Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik isimli kitap Türkiye
Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı bünyesinde yayına hazırlanmaktadır.
1536 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
terceme-i hâlleri hariç Âşık Çelebi zeylinde yer alan biyografilerin tümü Zeyl-i Atâyî’de de
mevcuttur.
Mantık ilminin konuları arasında olan kıyas, bir şeyle başka bir şeyi ölçmek, takdir
etmek, karşılaştırmak, eşitlemek, iki şey arasındaki benzerlikleri tespit etmek anlamlarına
gelmektedir. Mantıki anlamda kıyas, verilmiş olan bilgilerden yola çıkarak onlar arasında
geçerli bir ilişki kurup yeni bir sonuca ulaşma işlemidir.68 Var olan iki unsuru mukayese ederek
bir yargıya ulaşmaya çalışmak kıyasın işleyiş mantığına uygun basit bir işlemdir. Biz de aynı
şahısların hâl tercemelerinin Âşık Çelebi ile Nev‘îzâde Atâyî tarafından nasıl kaleme
alındıklarını mukayese ederek halefin selefinin bilgilerini hangi derecede kullandığı, eski ilim
ehlinin intihale tevessül edip etmediği, tarihi kaynaklarımızın güvenirliğinin derecesi ve
özellikle biyografik bilgi akışının nasıl gerçekleştiği hususlarında yargılara ulaşmaya çalıştık.
İslam kültür sahasında tabakāt türüne giren biyografik eserlerde şahsın yaşam bilgileri
verilirken genelde “isim-nisbe, doğum yeri - tarihi, eğitim bilgileri, görev kaydı, vefat bilgileri,
ruhsal - fiziksel portre, eserler” sıralaması takip edilir. Bu sıralamayı gözeterek çizdiğimiz bir
tablo yardımıyla mukayeseyi tüm ortak biyografilere uygulamanın amaçlanan yargıları elde
etmede daha işlevsel olacağını düşündük. Âşık Çelebi’nin Arapça ve Nev‘îzâde Atâyî’nin
Türkçe Zeyl-i Şakāik’ındaki ortak biyografilerin karşılaştırıldığı bu tabloları şu şekilde
gösterebiliriz:69
a. el-Mevlâ İsâmeddin Ebülhayr Ahmed bin Mustafa bin Halil70 (Taşköprîzâde Efendi)71
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ İsâmeddin
Ebülhayr Ahmed bin
Mustafa bin Halil
(Taşköprîzâde Efendi)
Ahmed Çelebi İbn Mustafa
eş-Şehîr bi-Taşköprîzâde
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 901 Rebiülevvel’i Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Var Yok
GÖREV KAYDI Var Yok
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 968 Receb’inin sonuncu
pazartesi gecesi kanlı basur
hastalığından vefat etti.
968 Receb’inin son
pazartesi gecesi sabaha
doğru kanlı basur
hastalığından vefat etti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Var Var (kısıtlı)
ESERLER Var (ayrıntılı) Yok

68Hasırcı, N. (2010). “Mantıkī Kıyas ile Fıkhî Kıyasın Karşılaştırılması”, İslâmî İlimler Dergisi, Yıl 5, Sayı 2, s. 59 -
60.
69Tablolardaki verilerden hareketle ulaşılan yargılar tabloların bitiminde verilecektir.
70Âşık Çelebi, agy, vr. 201b; Donuk, S. agt, s. 248.
71Nev‘î-zâde Atâyî, Hadâiku’l-hakā’ik fî Tekmileti’ş-şakā’ik adlı eserinde Taşköprî-zâde Ahmed İsâmeddin
Efendi’nin hayatını başlı başına bir biyografi biçiminde kaleme almıştır. Âşık Çelebi ise Zeyl-i Şakâik’ta Taşköprî-
zâde’nin biyografisini mukaddime bölümüne serpiştirerek eserin telif sebebi bağlamında kaleme almıştır. Bu nedenle
Âşık Çelebi’nin zeylinde Taşköprî-zâde Efendi’nin hayatı Atâyî’ninkinde olduğu kadar ayrıntılı olarak
anlatılmamıştır.
1537 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Ruhunun bedeninden ayrılıp
lâhûtî âleme çıkması
Yok Ölmeden önce vasiyet
tarzında söylediği edebî
ifadeler her iki eserde de
vardır.
b. Mehmed bin Mahmud (Hâce Kayını)72
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE Mehmed bin Mahmud
(Hâce Kayını)
Muhyiddin Mehmed bin
Mahmud
DOĞUM YERİ Aydın Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET
GÖREV KAYDI Daha ayrıntılı Atama tarihleri ve hâlef-selef
bilgisi yok
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 967 Cemadiyelulasından
sonra
968 Kurban bayramının
üçüncü günü
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı (Hatta tercih edilen pek
çok kelime bile aynı.
Örneğin hâluk, selim, hüsn,
muaşeret.)
ESERLER Yok Yok
c. el-Mevlâ Şâh Mehmed bin Sinan el-Yegânî (Yegân-zâde Şâh Mehmed Efendi)73
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Şâh Mehmed bin
Sinan el-Yegânî (Yegânzâde
Şâh Mehmed Efendi)
Mehmed Şâh İbn Sinan
Çelebi el-Yegânî
Babası hakkında bilgi
A.Çelebi’de yok
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Atama tarihleri ve hâlefselef
bilgisi yok
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 969 Safer’i 969 Rebiülahiri
Ek bilgi: Öldüğünde yaşı
50’yi geçmişti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı (İkisi de hastalıklardan
dolayı istediklerini
gerçekleştiremediğini
vurguluyor.)
ESERLER Yok Yok
d. el-Mevlâ Muslihiddin Mustafa en-Niksarî (Niksarî Efendi)74

72Âşık Çelebi, agy, vr. 20bb; Donuk, S. agt, s. 269.
73Âşık Çelebi, agy, vr. 207a; Donuk, S. agt, s. 277.
74Âşık Çelebi, agy, vr. 207ab; Donuk, S. agt, s. 276.
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Muslihiddin
Mustafa en-Niksarî (Niksarî
Efendi)
el-Mevlâ Muslihiddin
Mustafa bin Pir Ali enNiksarî
Aynı (İkisi de nisbesinin
memleketinden geldiğini
belirtiyor.)
DOĞUM YERİ Niksar Niksar
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Mehmed Paşa,
Taci-zade Cafer Efendi
yerine nişancı olmuştur.
Ek Bilgi: Mahmud Paşa
Medresesi Müderrisi
Mehmed Paşa’nın
muidliğini yapmıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Atama tarihleri ve hâlefselef
bilgisi yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ Ek Bilgi: Emir Buhari
Tekyesi yakınına
defnedilmiştir.
Aynı
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Eser isimleri verilmektedir. Sadece çok eser verdiği
söylenmektedir.
1538 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
e. el-Mevlâ Mustafa (Sürûrî Çelebi)75
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mustafa (Sürûrî
Çelebi)
Ek Bilgi: Hoca Şaban adlı bir
tüccarın oğludur.
Muslihiddin Mustafa bin
Şa‘ban el-Ma‘ruf bi-Sürûrî
DOĞUM YERİ Gelibolu Gelibolu
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Şeh-zade
Mustafa’nın hizmetini kabul
ettiği için kadılıktan atılmış,
çok sıkıntılar çekmiş, kitap
çoğaltarak geçimini
sağlamıştır.
Atama tarihleri ve hâlefselef
bilgisi yok
Ek Bilgi: 1-Kadılığı
bırakıp Emir Buhari
Zaviyesi’ne iltica
etmesinin nedeni üstâdı
Muhyiddin el-Fenârî’nin
azledilmesidir.
2-Kasım Paşa’nın Mora’da
bulunan Sürûrî’ye
gönderdiği mektubu A.
Çelebi görmüştür.
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ Ek Bilgi: 1-72 yaşında vefat
etti.
2-Ölümüne yazılan tarihler
Aynı
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı Aynı
ESERLER Arapça, Farsça, Türkçe
şeklinde başlıklara ayrılmış.
Ek Bilgi: Şiirlerinden örnekler
verilmiş.
Var
f. el-Mevlâ Mehmed bin İbrahim (Cürcân Efendi )
76
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mehmed bin İbrahim
(Cürcân Efendi )
Ek Bilgi: Cürcan lakabını
almasının nedeni çok çalışkan
olmasıdır.
el-MevlâMuhyiddin Mehmed bin
İbrahim el-Ma‘ruf bi-Cürcan
DOĞUM YERİ Kocaeli-Akyazı Kocaeli-Akyazı
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Atama tarihleri ve hâlef-selef
bilgisi yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 969 Cemadiyelahire’si 969 Cemadiyelahire’sinin 6. günü Aynı
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Uzun boylu idi. Ek Bilgi: Şansı yaver gitmediği
için hayal kırıklıkları ve üzüntüler
yaşamıştır.
ESERLER Yok Yok
g. el-Mevlâ Mehmed bin Mehmed el-‘Arabî (Garik ‘Arab-zâde)77
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mehmed bin Mehmed el-
‘Arabî (Garik ‘Arab-zâde)
el-MevlâMuhyiddin Mehmed
el-‘Arabî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Daha fazla atama bilgisi
vermektedir.
Atama tarihleri ve hâlef-selef
bilgisi yok

75Âşık Çelebi, agy, vr. 208b; Donuk, S. agt, s. 278.
76Âşık Çelebi, agy, vr. 211a; Donuk, S. agt, s. 282.
77Âşık Çelebi, agy, vr. 212a; Donuk, S. agt, s. 284.
1539 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 969 Cemadiyelula’sının 12.Güni
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı 50’den
fazla, 60’a yakın idi. Tarikata
inanmazdı. Bazı tarikatçılar ölmesi
için dua ettikten birkaç gün sonra
denizde boğuldu.
969 Cemadiyelahire’sinin 18.
günü
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
ESERLER Var Yok
YAKINLARININ
BİYOGRAFİSİ
Muttakī Mehmed Çelebi adlı
oğlunun biyografisi vardır.
Yok
h. el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed bin İbrahim (Dünbek-zâde)78
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed bin
İbrahim (Dünbek-zâde)
Muhyiddin İbn İbrahim el-Ma‘ruf
bi-Dünbek-zâde
DOĞUM YERİ Karasi Karasi
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Kemal Paşa-zâde’nin
Edirne Bayezid Han
Medresesi’nde muidliğini
yapmıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Atama tarihleri ve hâlef-selef
bilgisi yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 969 Receb’i 969 Receb’inin 14. günü
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
ESERLER Yok Yok
i. el-Mevlâ Ni‘metullah bin ‘Ali bin Rûşenî (Rûşenî-zâde)79
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Ni‘metullah bin ‘Ali bin
Rûşenî (Rûşenî-zâde)
Ek Bilgi: Rûşenî mahlasını
kullanan ve kadılık yapan
babasından dolayı Rûşenî-zâde
denmiştir.
Ni‘metullah el-Ma‘ruf bi-Rûşenî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Atama tarihleri ve hâlef-selef
bilgisi yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 969 Şaban’ı 969
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Son görev yeri olan
Mekke’de hayır ile yâd
edilmektedir.
Yumuşak huylu olmasına rağmen
kadılık yaparken görevi gereği çok
sert davranırdı.
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Kadılık yaptığı Bağdat’ta cenazesi
çürümemiş bir evliyanın mezarına
denk gelmesi hikâyesi
Yok

78Âşık Çelebi, agy, vr. 213a; Donuk, S. agt, s. 282.
79Âşık Çelebi, agy, vr. 213b; Donuk, S. agt, s. 289.
1540 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
j. el-Mevlâ Abdulvehhab bin Abdurrahman bin Ali bin el-Mü’eyyed bin Ali bin Siyavuş bin
Evran el-Mü’eyyedî (Mü’eyyed-zâde)80
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Abdulvehhab bin
Abdurrahman bin Ali bin elMü’eyyed
bin Ali bin Siyavuş bin
Evran el-Mü’eyyedî (Mü’eyyedzâde)
el-Mevlâ Abdulvehhab
Çelebi İbn el-Mevlâ
Abdurrahman İbn Ali bin
Mü’eyyed
(Her ikisinde Müeyyed
ailesi hakkında bilgi
veriliyor.)
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Hoca-zâde
Efendi’nin muidliğini
yapmıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 970 Rebiülevvel’i 970Rebiülevvel’inin
üçüncü gecesi
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Dertlerden dolayı afyon
kullanmış ve bu da onun mizacına
zarar vermiştir.
Her ikisi de talihin
kendisine gülmediğine,
birçok felaketle
karşılaştığına vurgu
yapıyor.
ESERLER Yok Yok
k. el-Mevlâ Ahmed (Ebussuud-zâde Ahmed Çelebi)81
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Ahmed (Ebussuud-zâde
Ahmed Çelebi)
Ahmed Çelebi İbn elMevlâ
Ebussuud
DOĞUM TARİHİ 944 943
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Kur’ân’ı ezberledikten
sonra geceler boyu pozitif bilimler
ve edebiyat ile ilgileniyor.
Rüstem Paşa müderrisi
olduğunda Müslimî’nin
söylediği tarih ikisinde
de vardır.
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 970 Cemadiyelula’sının 19. günü Şeh-zade Sultan Mehmed
Medresesi’ne atandıktan
kısa bir süre sonra
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Hazırlık
yapmadan her tür kafiyede
şiir söylerdi. Tarih türüne
hâkimdi.
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Yok Ruscuk’a giderken
yaşadığı bir olay
l. el-Mevlâ Kurd Ahmed (Kurd Çelebi)82
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Kurd Ahmed (Kurd
Çelebi)
Kurd Ahmed İbn el-Merhum
Hayreddin el-Muallimü’s-sultânî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Çivi-zâde Efendi’nin
muidliğini yapmıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
yok
Aynı

80Âşık Çelebi, agy, vr. 215b; Donuk, S. agt, s. 294.
81Âşık Çelebi, agy, vr. 218a; Donuk, S. agt, s. 297.
82Âşık Çelebi, agy, vr. 220b; Donuk, S. agt, s. 299.
1541 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 970 Zilhicce’sinde Şam kadılığına atandıktan iki sene
sonra
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Ölümüyle Muallim-i Sultanî
Hayreddin Efendi’nin erkek
çocuklarından kimse kalmadı.
Öldüğünde yaşı 42 idi.
ESERLER Yok Yok
m. el-Mevlâ Abdulbâkī (Arab-zâde Abdulbâkī Çelebi)83
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Abdulbâkī (Arabzâde
Abdulbâkī Çelebi)
el-Mevlâ Abdulbâkī İbnü’lmevlâ
Alaeddin Ali el-Arabî
(Babasının vefatını
bildiren tarih beytini
Atâyî biyografinin
başında, A. Çelebi
sonunda vermektedir.)
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ Babasının vefat ettiği 895
senesinde doğdu. 901’de
babası öldüğünde o 6
yaşındaydı.
Babasının vefat ettiği 895
senesinde doğdu. 901’de babası
öldüğünde o 6 yaşındaydı.
(Bu bilgi Atâyî’de
biyografinin başında, A.
Çelebi’de sonundadır.)
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 971Cemadiyelahire’si. Tekaüd
olup ibadetle uğraşırken
taundan ölmüştür.
971 Cemadiyelahire’si. Mekke
kadılığından azl edilip
İstanbul’a döndükten kısa bir
süre sonra taundan ölmüştür.
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı 76
idi.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Kazasker olmak için
vezirlere çok para harcayıp
hüsrana uğramıştı. Bursa
kadısı iken Zulmiyye ismiyle
bilinen Yenikaplıca’yı inşa
edip Sadrazam Rüstem Paşa’ya
hediye etmiştir.
Aynı
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Sadrazam Rüstem Paşa’nın
kapısında beklemesi hikâyesi
Yok
n. el-Mevlâ Abdulbâkī (Fenârî-zâde Bâkî Çelebi)84
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Abdulbâkī (Fenârî-zâde
Bâkî Çelebi)
Abdulbâkī İbn Mehmed Şâh elFenârî
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 923 Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Galata’dan sonra
Sofya’ya kadı oldu.
Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri yok
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 970 3. defa Galata’ya kadı olduktan
biraz sonra
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı 50’yi
geçmiş idi.
ESERLER Yok Yok

83Âşık Çelebi, agy, vr. 221a; Donuk, S. agt, s. 308.
84Âşık Çelebi, agy, vr. 222b; Donuk, S. agt, s. 302.
1542 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
o. el-Mevlâ Yusuf (Yusuf Çelebi el-Fenârî)85
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Yusuf (Yusuf Çelebi
el-Fenârî)
Yusuf Çelebi elFenârî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Aynı (Hatta Atâyî’nin “ ‘Amm-ı
âharı Ebü’l-kāsım-ı Fenârî”
şeklindeki ifadesi A. Çelebi’nin “
‘Ammühü’l-âharu el-Mevlâ Ebu’lkāsım
el-Fenârî” ibaresinin
intihaline benzemektedir.)
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ Yok
Ek Bilgi: Vefatına sebebiyet
veren ziyafette zehirlenme
hikâyesini oğlu Ma‘tûh Çelebi
rivayet etmiştir. (Bu hikâye
her iki eserde de vardır.)
Yok
Ek Bilgi:
Zehirlendikleri
günün akşamı öldü.
Aynı (Öldüğünde yaşının 47
olduğu bilgisi A. Çelebi’de metin
dâhilindedir. Atâyî’de ise derkenar
olarak verilmiş.)
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Oğlu Mehmed bin
Yûsuf el-Fenârî Mizistre’de
kadılık yapmıştır. Atâyî sicil
kayıtlarında onun ismini
görmüştür.
ESERLER Yok Yok
p. eş-Şeyh Abdurrahman bin eş-Şeyh Cemaleddin el-Merzifonî (Şeyh-zâde)86
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE eş-Şeyh Abdurrahman bin
eş-Şeyh Cemaleddin elMerzifonî
(Şeyh-zâde)
Ek Bilgi: “Şeyh-zâde” diye
tanınmaktadır.
eş-Şeyh Abdurrahman İbn eş-
Şeyh Cemaleddin el-Merzifonî
Aynı
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 910 Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Aynı (Ebussuud Efendi’nin
onun için yazdığı İcâzetnâme
her ikisinde de
mevcuttur.)
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 971 971
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Var Yok (İcâzet-nâme Arapça
olduğu ve bu bölüme uyan
ifadeler içerdiği için bu bölüm
oluşturulmamış olmalıdır.)
ESERLER Yok Yok
q. el-Mevlâ Mehmed (Ebussuud-zâde Pir Mehmed Çelebi)87
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ
Mehmed(Ebussuud-zâde
Pir Mehmed Çelebi)
el-Mevlâ Muhyiddin
Mehmed İbnü’l-mevlâ
Ebussuud
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 931 Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı (İkisi de babasından ilk
eğitimini aldığını
vurgulamaktadır.)

85Âşık Çelebi, agy, vr. 223a; Donuk, S. agt, s. 303.
86Âşık Çelebi, agy, vr. 224b; Donuk, S. agt, s. 398.
87Âşık Çelebi, agy, vr. 226a; Donuk, S. agt, s. 316.
1543 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri yok
Ek Bilgi: Şam kadılığından
kıskançların nazarı ve
düşmanlarının çabaları
nedeniyle azl edildi.
Aynı (Hatta Atâyî’nin
“mülâzemetin ‘atebe-i ‘aliyyeye
‘arz edip” ifadesi A. Çelebi’nin “
‘araza mülâzemetühü ile’l-
‘atabeti’s-sultâniyye” ibaresinin
birebir çevirisidir.)
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 971 Şevval’i Yok
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Meylî mahlasıyla
şiirler yazmıştır. Farsça
şiirleri başarılıdır.
Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Arapça, Farsça,
Türkçe şiire kudreti vardı.
Öldüğünde yaşı 40’ı
geçmişti.
ESERLER Yok Yok
r. el-Mevlâ Mustafa bin Mehmed (Mi‘mâr-zâde Efendi)88
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mustafa bin Mehmed (Mi‘mârzâde
Efendi)
Ek Bilgi: Babası Kānûnî zamanında Halep
kadılığı yapmıştır.
el-Mevlâ Muslihiddin
Mustafa İbnü’l-mevlâ
Mehmed el-Müştehir biMi‘mâr-zâde
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Kumrî Mahmud ve Ma‘lûl Emir
Efendi’den de eğitim almıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Rüstem Paşa’ya intisap edip
rahata kavuşmuştur. Bursa kadılığından
azledilmesinin sebebi Kazasker
Abdurrahman Efendi’nin onun bir hatasını
padişaha abartarak arz etmesidir.
Abdurrahman Efendi Kazaskerlikten
azledilince o da Edirne kadılığına atandı.
Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri yok
Aynı (Molla
Câmî’nin Farsça
beyitini Atâyî
olduğu gibi A.
Çelebi’den almış.)
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 971 Cemadiyelahire’sinde Medine
kadılığından azledilip İstanbul’a dönerken
Mısır’da vefat etmiştir.
972 ‘de sefer esnasında
Mısırda vefat etmiştir.
Ek Bilgi: Cenazesi
Karafe mezarlığına
defnedilmiştir.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
Anekdotlar var
İki çocuğu hakkında biyografik bilgiler var.
Genel ifadeler
kullanılmış. Özel bilgi
yok.
ESERLER Ayrıntılı bilgi var. Eserleri hakkında hiç
bilgi yok
s. el-Mevlâ Muhyiddin (Dârib Muhyiddin)89
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Muhyiddin (Dârib
Muhyiddin)
el-Mevlâ Muhyiddin elMa‘rûf
bi-Dârib
Muhyiddin
Aynı
DOĞUM YERİ Teke Teke
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri yok
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 973 Rebiülahir’inde Yok
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı (İkisi de son cümle
hariç olumsuz görüşler
sunuyor.)
ESERLER Var Yok

88Âşık Çelebi, agy, vr. 227b; Donuk, S. agt, s. 311.
89Âşık Çelebi, agy, vr. 229a; Donuk, S. agt, s. 326.
1544 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
t. eş-Şeyh Abdullatif en-Nakş-bendî (Abdullatif Efendi)90
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE eş-Şeyh Abdullatif enNakş-bendî
(Abdullatif
Efendi)
Seyyid Ahmed Buhari
Zaviyesi Şeyhi Abdullatif İbn
Fethullah
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Önce asrın önemli âlimleri
yanında ilim ve fazilet tahsil
etti. Edirne’de müderris olan
Kumru Mehmed Efendi’nin
öğrencisi oldu. Sonra ilim
tahsilinden vazgeçip tasavvuf
yoluna girdi.
GÖREV KAYDI Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 971’de hacı kafilelerinin
dönmesinden bir hafta
önce
970’de ikinci kez hacca
giderken Mekke
yakınlarında, hac
mevsiminden bir hafta önce
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı
60’ı geçmişti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Var Yok A.Çelebi biyografinin sonunda
ilgili şahısla bacanak olan
Rumeli Kazaskeri Abdurrahman
Efendi’ye ondan selam götürme
bahanesiyle çıkar elde eden
Tarikatçı Ali Dede hikâyesi
anlatmakta. Atâyî de bu hikâyeyi
eserin adını bildirerek birebir
çevirisiyle vermektedir.
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
1-Hz. Peygamber’den
daha uzun yaşamak
istememesi hikâyesi
2-Damadı için mektup
yazması
Yok
u. el-Mevlâ Taceddin İbrahim bin Abdullah el-Hamidi (Küçük Taceddin)91
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Taceddin İbrahim
bin Abdullah el-Hamidi
(Küçük Taceddin)
Mevlâ Taceddin elMa‘rûf
bi-Küçük
Taceddin
DOĞUM YERİ Hamid Hamid
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Hacı Efendi
Zaviyesi’nde ikamet etmiştir.
Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri yoktur.
Ek Bilgi: Kendi
isteğiyle tekaüd istemiş
ve 80 akçe emeklilik
maaşı bağlanmıştır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 973 Rebiülevvel’inde Yok
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Var Yok

90Âşık Çelebi, agy, vr. 229b; Donuk, S. agt, s. 401.
91Âşık Çelebi, agy, vr. 230b; Donuk, S. agt, s. 331.
1545 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
1-Sadrazam Rüstem Paşa’ya
sunduğu bir kitabın
dibacesinde yersiz sözler
sarfetmesi hikâyesi
2-Kerametini gösteren bir
olay
Yok Sadrazam İbrahim Paşa’nın
emriyle görevini ondan alıp
başkasına vermek isteyen
Muhyiddin el-Fenârî ile aralarında
geçen hikâye Atâyî’de biyografi
sonunda, A.Çelebi’de görev
bilgileri arasında bulunmaktadır.
v. el-Mevlâ Mehmed (İmam-zâde Efendi)92
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mehmed (İmam-zâde Efendi) el-Mevlâ Muhyiddin eş-
Şehîr bi-İmam-zâde
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Kemal Paşa-zâde Efendi’ye intisab
etmiştir. İnatçı olması nedeniyle hocası onu
dersinden reddetmiştir. Hâline şefkat eden
Kadri Efendi onu mülazım etmiştir.
Aynı
GÖREV KAYDI Daha ayrıntılı Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri
bulunmamaktadır.
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 973 Rebiülevvel’inde
Ek Bilgi: Selefleri ile tabutları aynı anda
çıktı. Cenazesi Okmeydanı’ndaki zaviyede
Vaiz Sinan Çelebi yakınında defnedildi.
Yok
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Var Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
1-Şeyhülislam Zekeriyya Efendi’nin Haleb
mahkemesinde şahid olduğu olay.
2-Bursa’da bir mecliste kendisi hakkında
yapılan aşırı övgüye Kara Davud Efendi’nin
verdiği cevap.
Yok
w. eş-Şeyh Mehmed bin Seyyidî Ahmed (Hakîm Çelebi)93
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE eş-Şeyh Mehmed bin Seyyidî Ahmed
(Hakîm Çelebi)
el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed
eş-Şehîr bi-Hakîm Çelebi
DOĞUM YERİ İznikmid İznikmid
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Kendisine tahsis edilen
zaviye şuan Hakîm Çelebi Tekyesi
ismiyle bilinmekte ve hizmet
etmektedir.
Ek Bilgi: Kanuni’nin ahırı
olarak kullanılan bina zaviye
olarak kendisine tahsis edildi.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 9 Zilhicce 974 Pazar günü 974
Ek Bilgi: Vefa Camii
sahasında, Şeyh Şâh Çelebi
yakınına defnedildi.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
Ek Bilgi: Bayramî tarikatına mensuptu.
Şeyh Mehmed İskilibî’den feyz
almıştır. Seccadesine Baba Nakkaş
evlâdından Nakş-bend-zâde Mustafa
Çelebi şeyh olarak oturmuştur.
ESERLER Yok Yok

92Âşık Çelebi, agy, vr. 231b; Donuk, S. agt, s. 336.
93Âşık Çelebi, agy, vr. 232b; Donuk, S. agt, s. 628.
1546 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
x. el-Mevlâ Sinaneddin Yusuf el-Hatîb (Muhzır Kulu Sinan Efendi)94
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Sinaneddin Yusuf el-Hatîb
(Muhzır Kulu Sinan Efendi)
el-Mevlâ Sinaneddin
Yusuf eş-Şehîr bi-Muhzır
Kulu
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 973 Receb’i
Ek Bilgi: Sultan Selim yakınında Koğacı
Dede Mescidi sahasında defnedilmiştir.
973 Receb’i
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı
70’i geçmişti.
Aynı
ESERLER Yok Yok
y. el-Mevlâ Salih (Celal-zâde Salih Efendi)95
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Salih (Celal-zâde Salih
Efendi)
el-Mevlâ Salih bin Celaleddin
eş-Şehîr bi-Celal-zâde
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 910 Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Mısır’a atanmasına Şeyh
Garseddin el-Halebî’nin yazdığı
tarih manzumesi
Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 973 Rebiülevvel’i 973’ün başları
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Daha ayrıntılı
(İshak ve İsmail adlı çocukları
hakkında bilgi)
ESERLER Var Yok
z. Mehmed Beg (Nişancı Mehmed Beg)96
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE Mehmed Beg (Nişancı
Mehmed Beg)
el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed Çelebi eş-
Şehîr bi-İbn Eğri Abdi
Ek Bilgi: Babası Trabzon’da müderrisken
vefat ettiğinde o 12 yaşındaydı. Ağabeyi
olan Divan-ı Hümayun kâtiplerinden Ali
Çelebi’nin yanında yetişti.
DOĞUM YERİ Yok Yok
DOĞUM TARİHİ 921 Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 974 Safer’inde Kānûnî ile
Sigetvar Kalesi
muhasarasında vefat etti. Ek
Bilgi: Zahir hastalığından
(basur ve mesane iltihabında
olan ağrılı ıkıntı) vefat etti.
Sigetvar seferinde Kānûnî’nin vefatından
hemen sonra vefat etmiştir.
Ek Bilgi: Vefat ettiğinde 54 yaşındaydı.

94Âşık Çelebi, agy, vr. 233a; Donuk, S. agt, s. 342.
95Âşık Çelebi, agy, vr. 233b; Donuk, S. agt, s. 327.
96Âşık Çelebi, agy, vr. 235a; Donuk, S. agt, s. 348.
1547 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: 1-Çocukları
hakkında bilgi
2-İnşa ettirdiği hayır
kurumları
Ek Bilgi: Kendini beğenmişliği ve
cimriliği fazlaydı. Âlim ve salihler
hakkında kötü görüşleri vardı. Çok kötü
bid‘atler uydururdu. Kanun ve şeriata
aykırı şekilde vergiler toplamada sert
davranırdı. Sadece çapulcularla, içi dışı
çirkin kişilerle görüşürdü. Ruhu ve nefsi
fitne ve ortalığı karıştırmada ortaktı. Fitne
ilminde hüner sahibi ve düzenbazın teki
idi. Alanında ön plana çıkan kim olursa
olsun ona düşman olurdu. (Atâyî’nin bu
olumsuz görüşleri bildirmemesinin nedeni
muhtemelen ilgili şahsın onun anne
tarafından dedesi olmasıdır.)
Aynı
ESERLER Var Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Kaf-zâde Feyzullah
Efendi’nin anlattığı olay
Yok
aa. el-Mevlâ Mehmed (Ahaveyn Mehmed Çelebi)97
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mehmed (Ahaveyn Mehmed
Çelebi)
Muhyiddin İbn Mehmed
Çelebi el-Koneviyyü’l-asl
Ma‘rufen bi-Ahi-zâde
DOĞUM YERİ Konya Konya
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: İntisab ettiği Rüstem Paşa,
bazı fitne ehlinin etkisiyle kendisine
garaz beslemeye başlamıştır. Rüstem
Paşa’nın vefatı ile hilecilerin
korkusundan kurtulmuş, Sadrazam Ali
Paşa’nın lütuflarına kavuşmuştur.
Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 974 Muharrem’i Rüstem Paşa’nın vefatıyla
Süleymaniye Medresesi’ne
atandı ve sonra Muharrem
ayında vefat etti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Sahn müderrisi iken 14 yetenekli
öğrencisinin olması, hepsinin çok ünlü
şairler olması ve Bâkî’nin Sünbül
Kasidesi’ni bunlar için kaleme alması
Yok
bb.el-Mevlâ Alaeddin Ali el-Manavî (Ebülleys Alisi)98
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Alaeddin Ali el-Manavî
(Ebülleys Alisi)
Alaeddin Ali Çelebi elManavgadî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 974ortaları 974
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok

97Âşık Çelebi, agy, vr. 238a; Donuk, S. agt, s. 346.
98Âşık Çelebi, agy, vr. 239a; Donuk, S. agt, s. 456.
1548 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
HAKKINDA HİKÂYE VEYA
ANEKDOT
1-Âsyâb olayında Emir Gîsûdâr’ı
teftiş etmesi
2-İnegöl’de İshak Paşa Medresesi’ne
atanmasını, rüyada gördüğü Hz.
Peygamber’in bildirmesi
Yok
cc. el-Mevlâ Şemseddin Ahmed (Karamanî Ahmed Çelebi)99
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Şemseddin Ahmed
(Karamanî Ahmed Çelebi)
el-Mevlâ Ahmed Çelebi İbn Ahi’lKonevî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 974 Cemadiyelahire’si Kānûnî’nin vefatından sonra ve II.
Selim’in cülusundan önce kardeşi vefat
etti. II. Selim sultan oldukdan sonra onu
azletti. Kardeşinin vefatı ve kendisinin
azli haberini almadan vefat etti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE Nev‘î Yahya Efendi’nin
kendisi için Sünbül
Kasidesi’ni yazması
Yok
dd.el-Mevlâ Taceddin İbrahim el-Manavî (Zervâ Taceddin Hâfız-ı Muhit)
100
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Taceddin İbrahim elManavî
(Zervâ Taceddin Hâfız-ı
Muhit)
Ek Bilgi: Yüzünün rengi sarı
olduğu için “Zervâ Taceddin”
şeklinde lakap takılmıştır.
el-Mevlâ Taceddin İbrahim elManavgadî
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Çorlu Müderrisi Cürcan
Efendi ve Sa‘dî Efendi’den de ders
görmüştür.
Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 974 Rebiülahir’i Şam’da Kānûnî’nin yaptırdığı
medrese ve Şam müftülüğüne
atandıktan sonra vefat etti.
Ek Bilgi: Vefat ettiğinde yaşı 70’i
geçmişti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Muhit adlı eseri
ezberlediği için “Hafız-ı Muhit”
şeklinde sıfatlandırmak
mümkündür.
Aynı
ESERLER Yok Yok

99Âşık Çelebi, agy, vr. 239a; Donuk, S. agt, s. 454.
100Âşık Çelebi, agy, vr. 240a; Donuk, S. agt, s. 457.
1549 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
ee. Mustafa Beg (Nişancı Celal-zâde)101
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE Mustafa Beg (Nişancı Celalzâde)
Ek Bilgi: Nişânî mahlası ile
tanınmıştır.
Mustafa İbn Celal Tevkî‘î
DOĞUM YERİ Tosya Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Divan kâtibi olduğunda
Kandî’nin yazdığı tarih
manzumesi.
Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Ek Bilgi: Sadrazam İbrahim Paşa
öldürüldükten sonra kendisine Ayas
Paşa tarafından önceye dayanan
sıkıntılar yaşatıldı.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 Rebiülahir’i
Ek Bilgi: Cami-i şerif sahasında
kardeşi Salih Efendi yan
tarafında defnedilmiştir.
975 Rebiülahir’i
Ek Bilgi: Taun hastalığından vefat
etti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Yaptırdığı hayır
kurumlarının ayrıntılı bilgisi
Aynı
ESERLER Var
Ek Bilgi: Tezkiretü’ş-şu‘arâ’da
Nişânî mahlası ile şiirleri vardır.
Örnek şiirler verilmiştir.
Var
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Serhoş Abdi Çelebi’nin rivayet
ettiği anekdot
ff. el-Mevlâ Ya‘kûb bin Bayram (Çalık Ya‘kûb Efendi)102
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Ya‘kûb bin Bayram (Çalık
Ya‘kûb Efendi)
Ek Bilgi: Yüzünde kılıç kesiği izi olduğu
için Çalık lakabı takılmıştır.
el-Mevlâ Ya‘kûb eş-Şehîr
bi-Çalık Ya‘kûb
DOĞUM YERİ Ankara Ankara
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ek Bilgi: Hümâyûn-nâme yazarı Ali
Çelebi’den de eğitim almıştır.
Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: İlk görev yeri Hasköy’de vâki
Mahmud Paşa Medresesi’dir.
Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 Şevval’i 975
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok
gg. el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed bin Mehmed bin eş-Şeyh Torod (Martolos Efendi)103
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Muhyiddin Mehmed bin
Mehmed bin eş-Şeyh Torod
(Martolos Efendi)
Muhyiddin Mehmed bin Şeyh
Torod
DOĞUM YERİ Konya Konya
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 Ramazan’ı 975 Ramazan’ı
FİZİKSEL-RUHSAL PORTRE Aynı
ESERLER Yok Yok

101Âşık Çelebi, agy, vr. 240ab; Donuk, S. agt, s. 463.
102Âşık Çelebi, agy, vr. 241b; Donuk, S. agt, s. 461.
103Âşık Çelebi, agy, vr. 242a; Donuk, S. agt, s. 462.
1550 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
HAKKINDA HİKÂYE VEYA
ANEKDOT
958 senesinde Muhaşşî Sinan ve
Bostan Efendi’yi teftiş etmesi
Yok
hh.el-Mevlâ Mehmed bin Abdulvehhab bin Abdulkerim (Abdulkerim-zâde Efendi)104
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mehmed bin Abdulvehhab bin
Abdulkerim (Abdulkerim-zâde Efendi)
Ek Bilgi: Dedesi II. Mehmed dönemi
kazaskerlerinden Abdulkerim Efendi, babası
Hayâlî mahlaslı Abdulvehhab ed-Defterî’dir.
el-Mevlâ Muhyiddin
Mehmed bin
Abdulvehhab bin
Abdulkerim eş-Şehîr biAbdulkerim-zâde
DOĞUM YERİ Yok Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET İsrafil-zâde, Çivi-zâde ve Ebussuud’dan da
eğitim gördü.
Aynı
GÖREV KAYDI Ek Bilgi: Kalender-hane’ye Rumeli Kazaskeri
Ebussuud Efendi ve Anadolu Kazaskeri Mirim
Kösesi Mehmed Efendi’nin dört kişiyi imtihan
etmesi neticesinde atandı.
Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 Ramazan’ının 27. Günü kadir gecesinin
sabahında
Ek Bilgi: Edirnekapı dışında Kemal Paşa-zâde
Efendi’nin yan tarafında defnedildi.
975 Ramazan’ı
Ek Bilgi: Öldüğünde
yaşı 60’ı geçmişti.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Var Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
1-Fakir birine 60 akçe yerine 60 altın vermesi
2-Kendisine eser arz eden birine verdiği
mükâfat
Yok
ii. el-Mevlâ Emir Hasan bin Sinan (Emir Hasan-ı Niksarî)105
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Emir Hasan bin
Sinan (Emir Hasan-ı
Niksarî)
Emir Hasan el-Niksarî
DOĞUM YERİ Niksar Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı (Atâyî Ebussuud
Efendi’den eğitim aldığını
söylüyor. Fakat A. Çelebi
“efendimiz, zamanımızın
müftüsü” ifadesiyle isim
vermeden Ebussuud’u işaret
etmektedir.)
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 senesinin kurban
bayramında
975 senesinin kurban
bayramında
Ek Bilgi: İstanbul’da
ölmüştür.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Dalkavukluk
yapar, dost görünürdü.
Çok fazla para kazanmış,
servet yapmıştı.
Aynı
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Mekke kadısıyken rüşvet
kabul etmemesi
Yok

104Âşık Çelebi, agy, vr. 242b; Donuk, S. agt, s. 467.
105Âşık Çelebi, agy, vr. 243a; Donuk, S. agt, s. 476.
1551 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
jj. el-Mevlâ Mustafa bin Davud (Kara Davud-zâde)106
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Mustafa bin Davud (Kara
Davud-zâde)
İbn el-Merhum Kara Davud elKocavî
DOĞUM YERİ Niksar Yok
EĞİTİM-MÜLAZEMET Ma‘lul Emir Efendi, Merhaba
Efendi, Mirim Kösesi ve Manav
Abdi’den de eğitim görmüştür.
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 975 senesinde Medine’ye kadı olarak
atandıktan sonra varıp hac hazırlığı
yaparken vefat etti.
Ek Bilgi: Baki‘ mezarlığında
defnedilmiştir.
Kefevî Hüseyin’in ölümüne
söylediği tarih
975 senesinde Medine’ye kadı
olarak atandıktan sonra varıp bir
sene geçirdikten sonra vefat etti.
Ek Bilgi: Defin esnasında
kendisinde kurtuluş belirtileri
görülmüştür.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok
kk.el-Şeyh Mahmud bin eş-Şeyh Mehmed el-Kavsunî el-Mısrî (Kaysunî-zâde)107
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Şeyh Mahmud bin eş-Şeyh
Mehmed el-Kavsunî el-Mısrî
(Kaysunî-zâde)
eş-Şeyh Mehmed İbnü’l-merhum
eş-Şeyh Mehmed
DOĞUM YERİ Kavsun-Mısır Kavsun-Mısır
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama
tarihleri bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 976 Safer’i 976 Safer’i
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Var Yok
ll. el-Mevlâ Kutbuddin el-Acemî (Kutb-ı Tahtanî)108
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Kutbuddin el-Acemî
(Kutb-ı Tahtanî)
Kutbuddin eş-Şirvanî el-Acemî
DOĞUM YERİ Şirvan Şirvan
EĞİTİM-MÜLAZEMET Aynı
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 976 Safer’i 976 başlarında
Ek Bilgi: Öldüğünde yaşı 70’e
ulaşmıştı.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Ek Bilgi: Dünyadan el etek çekmişti.
Daha çok ailesiyle zaman geçirirdi.
Pertev Paşa’ya çok bağlıydı.
Aynı
ESERLER Yok Yok

106Âşık Çelebi, agy, vr. 243b; Donuk, S. agt, s. 478.
107Âşık Çelebi, agy, vr. 244a; Donuk, S. agt, s. 642.
108Âşık Çelebi, agy, vr. 246a; Donuk, S. agt, s. 482.
1552 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
mm. el-Mevlâ Abdurrahman bin Mustafa (Kara Abdurrahman)109
ATÂYÎ ÂŞIK ÇELEBİ DURUM
İSİM-NİSBE el-Mevlâ Abdurrahman
bin Mustafa (Kara
Abdurrahman)
el-Mevlâ Abdurrahman İbn
Mustafa el-Ma‘ruf biAbdurrahman
el-Esved
DOĞUM YERİ Konya Konya
EĞİTİM-MÜLAZEMET Atâyî “Zeyniler Tekyesi’nde Şeyh
olan Seyyid Ali’ye damad
olmuştur.” derken A. Çelebi
Zeyniler Tekyesi’nde o zamanlar
daha önce hâl tercemesi geçen
Emir Hasan Çelebi’nin şeyh
olduğunu ve şahsın onunla irtibat
ve ihtilat kurduğunu
söylemektedir.
GÖREV KAYDI Halef-selef bilgisi ve
atama tarihleri
bulunmamaktadır.
Aynı
ÖLÜM TARİHİ-ŞEKLİ 976 Şevval’inin
sonlarında
976 Şevval’inin 24. Günü
Ek Bilgi: İstanbul’da
ölmüştür.
FİZİKSEL-RUHSAL
PORTRE
Aynı
ESERLER Yok Yok
HAKKINDA HİKÂYE
VEYA ANEKDOT
Ölmeden bir hafta önce
bir rüya görmesi
Ölmeden bir hafta önce bir
rüya görmesi
Bu hikâye her iki eserde aynı
içerikle yer almaktadır.
Tüm ortak biyografilere uygulanan tablolar yardımıyla gerçekleştirilen mukayesenin
ortaya koyduğu önemli noktaları şu şekilde özetleyebiliriz:
Âşık Çelebi ile Atâyî’nin aynı kişi hakkında yazdıkları karşılaştırıldığında tarihî
kaynaklarımızın güvenirliği meselesine çok iyi bir örnek bulundurduğu dikkat çekmektedir.
Atâyî Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik isimli eserinde Nişancı Mehmed Bey biyografisini
kaleme alırken ilgili şahıs için “İlimler denizine dalan, tüm bilgileri kuşatmada okyanus gibi
yegâne (olan), hafızasının kuvveti zamanın tüm fertlerini kapsayan bir inci kutusu, ilim ve
fazilette bayrak (gibi olan), doğrulukta dünyanın tanıdığı, farklı işlerle uğraşması akılları
hayrette bırakan (bir kişi idi). Dünyanın işlerinin karmaşası içerisinde dosdoğru olan fikirleri
ilhamın kendisi idi.”110 ifadeleri ile onun hakkında olumlu bir portre çizer. Buna karşın Âşık
Çelebi aynı şahsın kişisel özelliklerinden söz ederken “Merhum; bilgili, etkili karakterli, çok
çalışan biriydi. Başkanlığı zamanında Dürer ve Gurer ile çağının diğer önemli eserlerini kendi
eliyle yazmıştır.” dedikten sonra “Fakat kendini beğenmişliği ve cimriliği fazlaydı. Âlim ve
salihler hakkında kötü görüşleri vardı. Çok kötü bidatler uydururdu. Kanun ve şeriata aykırı
şekilde vergiler toplamada sert davranırdı. Sadece çapulcularla, içi dışı çirkin kişilerle
görüşürdü. Ruhu ve nefsi fitne ve ortalığı karıştırmada ortaktı. Fitne ilminde hüner sahibi ve

109Âşık Çelebi, agy, vr. 247a; Donuk, S. agt, s. 484.
110Donuk, S. agt, s. 349. (Günümüz Türkçesine çevirdiğimiz ifadenin Osmanlıca aslı şu şekildedir: “Merhûm-ı
merkūm gavta-zen-i deryâ-yı ‘ulûm, kesret-i ihâtada bahr-ı muhît gibi yegâne, kuvvet-i hâfızası dürc-i ferâ’id-i
zemâne, ‘ilm ü fazîletde ‘alem, istikāmetde müsellem-i ‘âlem, eşgāl-i müşettetü’l-bâl ile iştigālleri muhayyir-i efhâm,
dağdağa-i umûr-ı dünyeviyye hilâlinde efkâr-ı sa’ibesi mahz-ı ilhâm idi.”)
1553 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
düzenbazın teki idi. Alanında ön plana çıkan kim olursa olsun ona düşman olurdu.”111
şeklindeki cümlelerle onun hakkında oldukça olumsuz bir profil ortaya koyar.
Biyografi yazarının ilgili şahsın olumlu yönlerini dile getirdikten sonra varsa olumsuz
taraflarını da açıklaması tenkidî davranması bakımından onu muteber kılacak bir hususiyettir.
Eğer kişisel bir husumet yoksa, Âşık Çelebi’nin ifade ettiklerini bu hususla açıklamamız
mümkündür. Zeyl-i Şakāik’ta bazı hâl tercemelerinde bunu gerçekleştiren Nev‘îzâde
Atâyî’nin112 burada bunu yapmamasının nedeni nasıl açıklanabilir? Bu sorunun cevabı
Atâyî’nin Nişancı Mehmed Bey’in biyografisinde sarf ettiği “Duhterinün biri fuzalâ-yı kuzâtdan
Balık-zâde İbrâhîm Efendi nikâhında olup hâlâ ‘ırk-ı nesebi münkatı‘dur. Biri bu hakîrün
vâlidesidür.”113 cümlesinde aranmalıdır. Nitekim bu cümleye göre Mehmed Bey, Nev‘îzâde’nin
anne tarafından dedesidir.
Başka yerlerde de örneğine şahit olduğumuz, tarafsız ve objektif olması beklenen
âlimlerin bile tevessül ettiği bu akrabaları koruyup kollama hususu eski zamanlarda insanların
soy sop ile iftiharı, sülalenin değerinin veya değersizliğinin şahsi özelliklerine bakılmaksızın
kişiye de yansıtılması gibi sosyolojik olgularla ilgili olmalıdır.
Tarihî kaynaklarımızı kaleme alan yazarların birbirinden ne kadar istifade ettikleri,
intihal olarak nitelenecek bir uygulamaya gidip gitmedikleri konusunu irdelemek amacıyla
bakıldığında Atâyî’nin, dili Arapça olan Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’yi birebir çevirip
kendisine mal etme imkânına sahipken buna tevessül etmediği görülmektedir. Nev‘îzâde Atâyî
pek çok yerde Âşık Çelebi zeylinde var olan bilgileri eserine hiç almamıştır. Örneğin Şâh
Mehmed bin Sinân el-Yegânî biyografisinde114 Âşık Çelebi şahsın H. 969 / M. 1561-62
senesinde vefat ettiğinde yaşının 50’i geçtiğini ifade ederken Atâyî ölüm tarihi olarak H. 969
Safer’ini (M. Ekim-Kasım 1561) vermekle yetinir.
Nev‘îzâde Atâyî bazı yerlerde Âşık Çelebi’nin bilgilerine riayet etmez, farklı görüşler
ileri sürer. Mesela Ebussuudzâde Ahmed Çelebi’nin doğum tarihini Âşık Çelebi H. 943 / M.
1536-37 olarak bildiriyorken Atâyî bunu kabul etmeyip 944 / 1537-38 senesini vermektedir. 115
Ataullah Atâyî Efendi’nin Âşık Çelebi’den istifadesinin intihal seviyesinde olmadığının
belki de en önemli göstergesi Abdurrahman bin Mustafa (Kara Abdurrahman) biyografisinde
yer almaktadır. Çünkü Âşık Çelebi, Kara Abdurrahman’ın ölüm tarihini H. 24 Şevvâl 976 (M.
11 Nisan 1569) olarak bildiriyorken o, H. 976’ı Şevvâl’inin (M. Mart-Nisan 1569) sonları

111Âşık Çelebi, agy, vr. 236a.
112Bir örnek için bk. Donuk, S. agt, s. 544 - 545 (Manav Seyyidî biyografisi).
113Donuk, S. agt, s. 350.
114bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 207a; Donuk, S. agt, s. 277.
115bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 218a; Donuk, S. agt, s. 297.
1554 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
demekle iktifa eder. 116 Art niyetli biri, bu kadar ayrıntılı bir bilgiyi muhtemelen olduğu gibi
eserine naklederdi.
Tüm bunlar Atâyî Efendi’nin Âşık Çelebi’nin zeylinden hiç yararlanmadığı anlamına
gelmemelidir. Ortak biyografiler söz konusu olduğunda Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’de
olan bazı bilgiler Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik‘ta da mevcuttur. Fakat genel itibarla
Atâyî’nin bu bilgilere eklemeler yaptığı, bunları daha ayrıntılı hâle getirdiği, böylelikle daha
kapsamlı ve sağlıklı bir tarzda bilgi akışını sağladığı görülmektedir. Mesela Kaysûnîzâde Şeyh
Mahmud bin Şeyh Mehmed el-Kavsûnî el-Mısrî’nin nikrise yakalanan Kanuni Sultan
Süleyman’ın bacağını yanlış tedavi eden Yahudi hekime müdahale etmesi hadisesi her iki
zeyilde de mevcuttur. 117 Fakat Nev‘îzâde’nin bu olayı daha ayrıntılı, daha diyaloga dayalı ve
daha etkili bir şekilde kaleme alması dikkat çekicidir.
Sayısı az da olsa her iki eserde tüm ifadelerin aynı olduğu hikâye anlatımları da
mevcuttur. Yine Kaysûnîzâde Şeyh Mahmud biyografisinde geçen, şahsın babasının I. Selim’in
cenaze işlerini yapması, kendisinin de Kanuni’nin vefatı üzerine aynısını yapması hadisesi her
iki zeyilde aynı ifadelerle anlatılmaktadır.118

Hatta bu aynı ifadelerin kullanılması hususu cümle bazında da karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin Şeyhzâde Abdurrahman bin eş-Şeyh Cemaleddin el-Merzifonî terceme-i hâlinde119
Atâyî’nin sarfettiği “mülâzemetin ‘atebe-i ‘aliyyeye ‘arz edip” ifadesi Âşık Çelebi’nin “ ‘araza
mülâzemetühü ile’l-‘atabeti’s-sultâniyye” ibaresinin birebir çevirisi görüntüsü vermektedir.
Fakat bu tür birebir cümle çevirilerinin birkaç örnekle sınırlı kaldığını belirtmekte fayda vardır.
İki yazarın bilgi akışlarında birbirine taban tabana zıt düştüğü noktalar oldukça azdır.
Kendisinin dedesi olan Nişancızâde Mehmed Efendi biyografisinde Atâyî’nin tutunduğu istisnai
tutum dışında, iki müzeyyilin ender tezada düştükleri görülmektedir. Yaptığımız mukayesede
buna örnek olarak verebileceğimiz bir nokta tespit ettik. O nokta, Emir Hasan bin Sinan
biyografisinde yer almaktadır. Nev‘îzâde Efendi onun Mekke kadısıyken yüklü bir rüşveti geri
çevirdiğini söylemektedir. Fakat Âşık Çelebi ise karakter portresini çizerken Emir Hasan’ın
dalkavukluk yaptığını ve çok para kazanıp servet topladığını belirtmektedir. 120
İki müellif biyografi tesis yöntemleri açısından mukayese edildiklerinde ilk olarak
Atâyî’nin şahısların lakaplarının dayanak noktalarını izah etmeye önem verirken Âşık
Çelebi’nin bunu önemsememesi dikkat çekmektedir. Bir örnek vermek gerekirse Nev‘îzâde,

116bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 247a; Donuk, S. agt, s. 484.
117bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 244b-245a; Donuk, S. agt, s. 642-644.
118bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 246a; Donuk, S. agt, s. 644.
119Âşık Çelebi, agy, vr. 224b; Donuk, S. agt, s. 398.
120bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 243a; Donuk, S. agt, s. 476.
1555 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
Ya‘kûb bin Bayram’ın yaşam bilgilerini sunarken yüzünde kılıç kesiği izi olduğu için Çalık
Ya‘kûb olarak tanındığını belirtmektedir. Âşık Çelebi’de ise böyle bir izah yoktur. 121
Şakāik-ı Nu‘mâniyye, akabinde gelen zeyilleri ile uzun yıllar kendini yenileyerek bir
geleneğe dönüşmüştür. Bu geleneğin zaman boyunca gelişip yerleşen genel vasıfları vardır.122
Şakāik-ı Nu‘mâniyye ve zeyilleri esasında kadı ve müderris tabakātı türünde oldukları için
onların göreve atama tarihleri, dereceleri ve halef - selef bilgilerini de ihtiva etmektedir.123 Her
iki yazar kadı ve müderris biyografilerinde şahsın bütün görevlerini listelemektedir. Fakat
Atâyî, biyografisini kaleme aldığı şahsın atama yeri, tarihi, derecesi, halef - selef bilgisini
muntazam bir şekilde listelerken Âşık Çelebi’nin atama tarihi ile halef - selef bilgisini
vermediği görülmektedir.
Atâyî’nin şahıslarla ilgili daha fazla hikâye, anekdot ve hadiseye yer vermesi biyografi
teşkil yöntemi açısından yapılabilecek başka bir değerlendirmedir. Mesela Şeyh Abdullatif enNakşbendî,124
İmamzâde Mehmed Efendi,125 Alaeddin Ali el-Manavî,126 Abdülkerimzâde
Efendi127 biyografilerinde Atâyî ikişer hikâye - anekdot nakletmektedir. Tetimmetü’ş-Şakāiku’nnu‘mâniyye’de
bunlar bulunmamaktadır. Atâyî’nin yer verdiği, Âşık Çelebi’nin eserinde
geçmeyen hikâyelerin toplam sayısı oldukça fazladır.
Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik’ı biyografi tesis yöntemi açısından daha başarılı
kılan hususlardan biri de şairlik veya ediplik vasfı olan şahısların bu yönüne daha çok atıf
yapılmasıdır. Âşık Çelebi, şahısların şairlik veya yazarlık özelliklerini tümden biyografilerine
almamazlık etmez. Fakat Nev‘îzâde’nin bu hususa daha önem verdiği, şahsın kaleme aldığı
eserleri varsa buna daha çok yer ayırdığı ve şair olanların şiirlerinden örnekler iktibas ettiği
dikkat çekmektedir. Mesela Nişancı Celalzâde Mehmed Beg biyografisinde onun eserlerinin adı
zikredildikten sonra Tezkiretü’ş-şu‘arâ’da yazılı olan şiirlerinden örnekler verilmiştir.128 Âşık
Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’sinde manzumeleri örnek olarak verilen
biyografi sahibi hiç yoktur.
Yukarıda sözü edilen farklar Ataullah Atâyî Efendi’nin zeylini içerik olarak daha zengin
ve daha renkli kılmaktadır.

121bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 241b; Donuk, S. agt, s. 461.
122Şakāiku’n-nu‘mâniyye geleneğinin genel vasıfları Donuk, S. agt, s. 84’te tespit edilmeye çalışılmıştır.
123Donuk, S. agt, s. 88 - 89.
124bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 229b; Donuk, S. agt, s. 401.
125bk. Âşık Çelebi, agy, vr. 231b; Donuk, S. agt, s. 336.
126Âşık Çelebi, agy, vr. 239a; Donuk, S. agt, s. 456.
127Âşık Çelebi, agy, vr. 242b; Donuk, S. agt, s. 467.
128bk. Donuk, S. agt, 466.
1556 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
3. Ortak Bir Biyografi Örneği Üzerinden Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye ile Hadâiku’lhakāik
fî Tekmileti’ş-şakāik’ın Birebir Mukayesesi
el-Mevlâ ‘Abdu’l-bâkī (‘Arab-zâde ‘Abdu’lbâkî
Çelebi)129
Devlet-i Ebü’l-fethî’de mesned-ârâ-yı fetvâ olan
Mollâ ‘Arab merhûmun mahdûm-ı pür-fazl ü
edebi ‘Arab-zâde ‘Abdu’l-bâkî Çelebi’dür. Sekiz
yüz toksan beş târîhinde ketm-i ‘ademden perdeendâz
ve gonçe-i teh-beste gibi revnak-efrûz-ı
kımât-ı ‘izz ü nâz olup;
Gitdi Kestelli Fenârî hem dahı İbni ‘Arab
Cümlenün târîhi zâhirde velî zâhir degül
beytinden müstefâd olan üzere ihdâ ve tis‘a
mi’ede peder-i ‘âlî-güheri hayr-bâd-ı dehr-i bî-
bünyâd eyledükde mahdûm-ı mezbûr tıfl-ı şeş-
sâle olup birâder-i mihteri Bebek Çelebi hacrında
karîn-i terbiye ve dâ‘î-i semt-i reşâda hâzırcevâb-ı
telbiye olmış idi. Şakîk-ı mükerremi
şefkat-i pederâne ile tekrîm ve fünûn-ı nâfi‘ayı
mertebe-i lâ’ikasında ta‘lîm eyleyüp ol merdüm-i
‘ayn-ı a‘yânun manzûrı ve mazhar-ı feyz-i
mevfûrı oldukdan sonra tarîk-ı ‘ilme ‘âzim ve
Müftî ‘Alî Çelebi hidmetlerinden mülâzım oldı.
Evvelâ yigirmi beş akçe ile Kütâhiyye’de
Karagöz Paşa Medresesi’ne, ba‘dehu otuzla
İnegöl’de İshak Paşa Medresesi’ne, ba‘dehu kırk
akçe ile Burûsa’da Kapluca Medresesi’ne
müderris ve mebânî-i ‘ulûmı mü’essis olup tokuz
yüz kırk iki senesinde Pervîz Efendi yirine
Mahmûd Paşa Medresesi’ne nâ’il, kırk üç
hilâlinde Fahrî Çelebi yirine Üçşerefeli pâyesine
vâsıl, kırk yedi dâhilinde Hüseyn-i Karesî yirine
Semâniye’de mesned-ârâ-yı fezâ’il olup elli bir
esnasında Celâl-zâde Sâlih Efendi yirine altmış
akçe ile Edrine’de Sultân Bâyezîd Medresesi ile
kadri mezîd olmış idi. Sene-i mezbûre evâhirinde
selef-i sâlifi yirine Haleb kazâsı ile fâ’iz-i matlab
oldı. Elli üç târîhinde Manav ‘Abdî yirine
Mekke-i Mükerreme’ye nakl ile tekrîm olındı.
Elli yedi senesinde toksan akçe ile mütekâ‘id
olup yirine Hâce Kayını Mehemmed Efendi
mütesâ‘id oldı. Ol esnâda Kara Çelebi yirine
mahrûse-i Burûsa hükûmeti ile bülend-makâm,
altmış temâmında ‘Abdu’l-kerîm-zâde yirine
kazâ-yı Mısr ile makzi’l-merâm oldı. Altmış üç
senesinde vazîfe-i emsâl ile munfasıl ve mansıb-ı
mezbûra Pervîz Efendi muttasıl oldı. Altmış yedi
târîhinde Martolos Efendi yirine sâniyen Mekkei
Müşerrefe ile teşrîf olındı. Altmış tokuz
Rebî‘u’l-âhir’inde ref‘ olınup yirine Fuzayl
Efendi terfî‘ olındı.

129Donuk, S. agt, s. 308.
el-Mevlâ Abdulbâkī İbnü’l-mevlâ Alaeddin
Ali el-Arabî130
Merhum babasının hâl tercemesi üstad
(Taşköprîzâde’nin) hâl tercemelerinden (oluşan
eserinde) geçmektedir. Merhum babası
öldüğünde onun oğlu (Abdulbâkī Efendi) altı
yaşındaydı. Bunun üzerine büyük kardeşi, Bebek
Çelebi diye bilinen Mevlâ Abdurrahim’in
kucağında büyüdü. Ağabeyi onu büyüttü, ona
eğitim verdi, onu okuttu. Öğrencilik yaptı ve
bütün eğitim basamaklarını tamamlayıncaya
kadar ilimle meşgul oldu. Böylece merhum
Müftü Ali Çelebi el-Cemâlî’den mülazım oldu.
Yirmi beş akçe ile Kütahya’da Karagöz Paşa
Medresesi’nde (müderrislik görevine) atandı.
Otuz akçe ile İnegöl Medresesi’ne atandı. Sonra
kırk akçe ile Kaplıca Medresesi’ne atandı. Sonra
elli akçe ile Mahmud Paşa Medresesi’ne atandı.
Sonra Edirne medreselerinden birine atandı.
Sonra Sahn-ı Semâniye Medreseleri’nden birine,
sonra altmış akçe ile Edirne’de Sultan Bâyezîd
Medresesi’ne atandı. Sonra Halep kazasına (kadı
olarak) atandı. Sonra Mekke kadılığına
atandıktan sonra azledildi. Kendisine doksan
akçe emeklilik vazifesi verildi. Sonra Bursa
kadılığına atandı. Oradan Mısır kadılığına
nakledildi. Oradan azledilip eski vazifesine
görevlendirildi. Sonra Mekke kadılığına ikinci
kez gönderildi. Sonra oradan da azledildi. Asıl
memleketi olan İstanbul’a döndü ve ecel onu
orada yakaladı. Akabinde dokuz yüz yetmiş bir
senesi Cemâdiyelâhir ayının üzerinden biraz
zaman geçtikten sonra veba hastalığından vefat
etti.
Adı geçen merhum, tüm ilimlerde yetenekliydi.
Pek çok bilim ve fende tam bir hissesi vardı.
Faydalı şeyler ile uğraşırdı. Kendisi gibi olan
talebelerle ilgilenirdi. Ziyadesiyle uğraşarak
onların kalplerini kazanırdı. Resmî ve örfi
zorunluluklara uyma konusunda güvenilir biriydi.
Şan ve mevki kazanma konusunda hırslıydı. Çok
mal elde etme ve devlet adamlarıyla yakınlık
kurma konularında çok zaman geçirirdi. Durumu
“Tüm zamanı devlet ve adamlarına aitti.”
denilmesine uygundu. Yumuşak huylu, tatlı
sohbetli, insanlarla diyalogu güzel, güler yüzlü,
resmiyeti bir taraf bırakmış, samimi, büyük bir
servet, muazzam mal mülk elde etmiş ve onları da
kaybetmiş biriydi.

130Âşık Çelebi, agy, vr. 221a.
1557 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
Vazîfe-i tekâ‘üd ile kûşe-nişîn-i humûl ve nazâ’if-i
vazâ’if-i ‘ilm ü ‘ibâdete meşgûl iken tokuz yüz
yetmiş bir Cemâdiye’l-âhire’sinde maraz-ı
tâ‘ûndan intikâl ve dârü’l-üns-i kudse irtihâl
eyledi.
Mevlânâ-yı mezbûr mecmû‘a-i fazl-ı mevfûr,
‘âlim ü fâzıl, kâmil ü şâmil, beşûş u hâlûk, sıddîk
u sadûk, mahdûm-ı kerîmü’ş-şân, harîs-i câh ü
‘unvân, tertîb-i kavâbile firîfte, terfî‘-i kadr-i
emâsile şîfte, evzâ‘ u etvârı müsellem, melekhisâl
âdem idi. Karâr-dâde-i ‘âlemdür ki ol
zemâne dek müderrisîn-i Semân’dan bir merd-i
fâzıl bunlar nâ’il oldugı iştihâra vâsıl olmamış ve
bunlara nasîb olan cem‘iyyet-i efâzıla dest-res
bulmamış ola. Fi’l-hakîka ders-hâne-i tahkīkları
mahatt-ı rihâl ve veche-i âmâl-i ricâl olup
cümleden Şeyhü’l-İslâm Zekeriyyâ Efendi ve
sadrü’l-ifâde Ahî-zâde Efendi ve İstanbul kâzîsi
iken fevt olan Nâzır-zâde ve Burûsa Kâzîsi
‘Arab-zâde dâhil-i kıbâb-ı hücerâtı olup;
Kim görüpdür ki ola bahr habâb içre nihân
ma‘nâsını ‘ıyân ve rûz-merre sekiz dersle
revnak-efrûz-ı medâris-i Semân idi. Zemân-ı
kazâsında cem‘-i esbâb-ı kâm-rânîye mâ’il ve
zuhûr u bürûze şîfte-dil olup sadâret iktisâbı içün
sudûr-ı vüzerâya mâl-i firâvân bezl idüp vâyesi
hırmân olmış idi. Burûsa kâzîsi iken “Zulmiyye”
dimekle meşhûr Yenikapluca’yı binâ ve Ṣadr-ı
A‘zam Rüstem Paşa’ya ihdâ eylemiş idi. Fi’lhakīka
hammâm-ı nüh-tâk gibi ‘ibret-nümâ-yı
âfâkdur.
Ba‘zı sikāt-ı ruvâtdan menkūldur ki bir gün
merhûm Rüstem Paşa kapusında mülâkate
muntazır dîvân-hâne tahtasında zâr u mütehayyir
görüp zengâr-ı gubâr-ı gam âyine-i cebîn-i
hâlinde hüveydâ ve dem-be dem âh-ı sûznâk
çekdükçe âteş-i derûnı peydâ olmağla;
Nedendür iy meh-i âyine-ruhsâr
Yüzün zengâr-ı gam tutmış kamervâr
Gönül âyinedür sevmez gubârı
Götürmez câm-ı Cemşîd inkisârı
mazmûnı ile istifsâr-ı hâl ve sebeb-i te’essürden
su’âl eyledükde buyurmuşlar ki “Bu kapuya
şeref-yâfte-i intisâb ve gâh u bî-gâh rûy-mâl-i
hâk-i dergâha ruhsat-yâb olmak recâsına otuz bin
filori harc eyledüm. Henüz bîgânevâr
mu‘âmeleden hâlâs ve dâhil-i bezm-i hâssu’lhâss
olmak müyesser olmadı.” diyü cevâb virüp;
İbret gözüyle bakanlar için o, bir ders taşıyordu.
(Çünkü) kendisinden sonra pek çok kitap geride
kaldı. Onları da kolaylıkla kaybetti. Kendisinden
geriye bir çocuk veya olgun bir varis kalmadı.
(Kendisinin sahip oldukları) onun akli dengesi
zayıf kardeşinin oğluna miras kaldı. Biz de
Allah’tan hayırlı bir son istiyor, bunu rica
ediyoruz. Malının üçte birini vasiyet kurallarına
uyarak hayır işlerinde kullanılmak üzere vasiyet
etti. Vefat ettiğinde yaşı yaklaşık olarak yetmiş altı
idi.
Babasının vefatının ayrıntısı şu şekildedir:
Merhum babası, şairin ta‘miyeli tarih yoluyla dile
getirdiği gibi dokuz yüz bir senesinde vefat etti.
Molla Kastalânî, Molla Fenârî ve adı geçen
(Abdülbâkî Efendi’nin babası) Molla el-Arabî’nin
de vefatının geçtiği Türkçe beyit şu şekildedir:
Türkçe Tarih
Gitdi Kestelli Fenârî hem dahı Mollâ ‘Arab
Cümlenün târîhi zâhirde velî zâhir degül
Ya‘ni şair “hir (هر “(lafzı olmadan “zâ (ظا “(
ifadesini (kastetmektedir). Böylelikle hepsinin
toplamı ile sayı dokuz yüz bir etmektedir. Buradan
hareketle onun babasının dokuz yüz bir senesinde
vefat ettiğini öğrenmekteyiz. Babasının ölümünde
onun altı yaşında olduğunu kendisinden pek çok
kez işittim. Onun ömrü yaklaşık olarak yetmiş altı
etmektedir. Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun.
Allah ona tamamen hayırla muamele etsin ve onu
yüce cennette muttakīlerle birlikte haşretsin.
Çüridüp nakd-i sirişküm o cefâkârı görün
‘Âşıkumdur dimege şimdi bana ‘âr eyler
fehvâsıyla girye-i hây hây-ı gülû-sûz-ı hasret idüp
dem-beste-i hayret olmış ammâ ashâb-ı tahkīk
yanında resîde-i faysal-ı tasdîkdür ki vezîr-i
mezbûr hidmet-i mevlânâyı kāzî‘asker itmege
sa‘y-i mevfûr ve bezl-i makdûr eylemiş. Lâkin
ni‘met-hâne-i takdîrden hisse-i gâ’ib sâhibi
olmamagla tertîb-i mukaddimât-ı esbâb netîcebahş-ı
me’ârib olmamış.
اذا لم يكن عون من هللا للفتى
131 فا ول ما يحنى عليه اجتهاد
132تجاوزهللا عن شيئاته وجازاه بعميم لطفه و فسبح جنانه

131“Bir genç için Allah’ın yardımı söz konusu
olmazsa kendi aleyhine işlediği ilk cinayet
ictihâdıdır.”
132“Allah onun günahlarını affetsin ve onu lütfunun
ve cennetinin genişliği ile mükâfatlandırsın.”
1558 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1-5, TÜRKİYE
4. Sonuç
Biyografi türü, İslam medeniyeti sahasına giren toplumların edebiyatlarında genellikle
gelişmiş bir türdür. Hadis-i şeriflerin kaynağının sıhhatini tespit etme ihtiyacı, Müslüman
toplumların edebiyatlarında biyografinin gelişmesinin en önemli nedenlerinden biridir. Türk
edebiyatı da biyografinin ileride olduğu edebiyatlardan biridir. Osmanlı sahası Türk
Edebiyatında biyografi, Arap tabakāt geleneği ile İran tezkirecilik geleneği etkisinde
ilerlemiştir. Bu sahada en yaygın biyografik örnekler şuara tezkireleridir. Osmanlı Devleti’nin
gerçek anlamda ilk tabakāt kitabı vasfını taşıyan eser, Taşköprîzâde Ahmed İsâmeddin
Efendi’nin eş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniyye adlı eseridir. Arap dilinde
yazılan bu eser, Osman Bey’den Kanuni Sultan Süleyman’a gelesiye kadar tahta çıkan on
Osmanlı hükümdarı zamanında yaşamış 521 kadı, müderris, şeyh ve dervişin biyografilerini
ihtiva etmektedir. Kısa bir süre zarfında şöhret kazanan esere tercümeler, telhisler ve zeyiller
yazılmıştır. Bu zeyillerden biri olan Âşık Çelebi’nin Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye adlı
eseri Şakāik-ı Nu‘mâniyye’yi Taşköprîzâde’nin bıraktığı yer olan Kanuni Sultan Süleyman
dönemi ortalarından II. Selim döneminin başlarına kadar getirir. H. 968 Receb’i (M. Mart-Nisan
1561) – H. 976 Şevval’i (M. Mart-Nisan 1569) arasında yaşamını yitirmiş 43 kişinin hâl
tercemelerini barındırmaktadır. Arapça yazılan bu zeyil, Şakāik-ı Nu‘mâniyye geleneğine
biyografi ile birlikte tarihî bilgilerin verilmesi yeniliğini kazandırmıştır. Nev‘îzâde Atâyî’nin
Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik adlı eseri Şakāiku’n-nu‘mâniyye’ye yazılan en meşhur
zeyillerden biridir. Mecdî Mehmed Efendi’nin Hadâiku’ş-şakāik adlı Şakāik-ı Nu‘mâniyye
tercümesi esas alınarak kaleme alınmıştır. H. 1042 / M. 1632-33’te yazımına başlanmış, H.
1044 Rebiülâhir’inde (M. Eylül 1634) Üsküp’te tamamlanmıştır. Taşköprîzâde’nin bıraktığı
yerden Şakāiku’n-nu‘mâniyye’yi H. 1044 / M. 1634-35 senesine kadar getirir. Kanuni Sultan
Süleyman ile IV. Murad arasında sekiz Osmanlı hükümdarının tabakalarından oluşmaktadır.
Kadı, müderris, şeyh, derviş, devlet adamı olmak üzere 1133 kişinin biyografisini havidir.
Bunların 198’i şair ve edip biyografisidir. Tabakaların sonunda ilgili hükümdarlar zamanında
vuku bulan önemli tarihî hadiseler de içermektedir. Resmî belgelerden, önemli kitaplardan,
meşhur ve güvenilir kişilerden istifade edilerek yazılması; müellifinin bir şair olup edebî
tenkitlere yer vermesi, başarılı bir dil ve üslupla kaleme alınması, çok fazla sayıda biyografi
içermesi gibi nedenlerle kültür hayatımızın temel kaynakları arasında gösterilmektedir.
Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye’deki 43 biyografinin 39’u Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-
şakāik‘ta da yer almaktadır. Ortak biyografileri mukayese ettiğimizde şu neticeler ortaya
çıkmaktadır.

1559 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
 Eski bilgi kaynaklarına müracaat edilirken yazar ile yazının konusu olan kişi
arasındaki kişisel bağlantılara dikkat etmekte fayda vardır. Âşık Çelebi, Nişancı Mehmed
Bey’in kötü taraflarını dile getirirken Atâyî ise şahsı yüceltir. Bu çelişkili durumun muhtemel
nedeni Mehmed Bey’in Atâyî’nin anne tarafından dedesi olmasıdır.
 Her iki zeyilde ortak olan bilgiler mevcuttur. Nev‘îzâde Atâyî, Âşık Çelebi’nin
zeylinden istifade etmiştir. Fakat bu istifade makul ve kabul edilebilir düzeyde kalmıştır. İntihal
veya kopya şeklinde nitelenebilecek bir durum söz konusu görünmemektedir. Çünkü Atâyî,
bazen Âşık Çelebi’nin verdiği bilgileri görmezden gelmiş; bazen değiştirerek, bazen de daha
ayrıntılı hâle getirerek sunmuştur.
 Tarihî kaynaklarımızın yazarları kendilerinden önceki bilgileri aynen tekrar
etmişlerdir, düşüncesi en azından Nev‘îzâde Atâyî için geçerli değildir.
 Atâyi’nin kaleme aldığı biyografiler, içerik olarak Âşık Çelebi’ninkilere göre daha
ayrıntılı, daha renkli ve daha düzenlidir. Atâyî, kadı ve müderrislerin görev kaydını muntazam
listelerken Âşık Çelebi atama tarihleri ve halef - selef bilgilerine yer vermemiştir. Şahıslar
hakkında anekdot ile hikâyeler ve eser bilgisi de Atâyî’nin üzerinde daha çok durduğu
biyografik hususlardır.
Kaynakça
AHATLI, E. (2011). “Terceme”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 40, Ankara, s. 483.
Ali b. Bâlî, el-Ikdu‟l-manzûm fî Zikri Efâzıli‟r-Rûm, Manisa Yazma Eser Kütüphanesi, No.
1348 ve 5069.
Âşık Çelebi, Tetimmetü’ş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye, Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi Fazıl
Ahmed Paşa nu. 1098, vr. 248a.
AYCİBİN, Z. (2007). Kâtip Çelebi - Fezleke - Tahlil ve Metin, Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Ünv., Sosyal Bilimler Enst., Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul.
BLOCHET, E. (1925). Bibliotheque Nationale Catalogue des Manuscrits Arabes des Nouvelles
Acquisitions (1884-1924), Paris, s. 326 - 327.
ÇALDAK, S. (2006). “Eski Türk Edebiyatında Nesir (Düz Yazı)”, Eğitim, Sene 7, Sayı 75 - 78,
Ankara.
DONUK, S. (2015). Nev’i-zâde Atâyî - Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik (İncelemeMetin),
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Celal Bayar Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Manisa.
DURMUŞ, İ. (2010). “Tabakat”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, Ankara, s. 288.
DURMUŞ, İ. (2013). “Tabakât”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ankara, C. 44, s. 339.
ECE, S. (2007). Klâsik Türk Edebiyatı Araştırma Yöntemleri, Erzurum: Fenomen Yayınları
EFENDİOĞLU, M. (2010). “Tabakat (Hadis)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, Ankara, s.
291.

1560 Suat DONUK
______________________________________________
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi Sayı: 4/4 2015 s. 1524-1560, TÜRKİYE
EKİNCİ, R. (?). “Sîmkeş-zâde Mehmed Efendi”, Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü;
http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=1288
EKİNCİ, R. (2014). Uşşâkîzâde Hasîb’in Zeyl-i Şakāik’ı (İnceleme-Metin-Dizin), Celal Bayar
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Manisa.
Fındıklılı İsmet, (1989). Tekmiletü’ş-şakâ’ik fî Hakk-ı Ehli’l-hakâ’ik (tıpkıbasım: A. Özcan),
İstanbul: Çağrı Yay., s. 478.
FURAT, A. S. (1985). Eş-şekâ’iku’n-nu‘mâniye fî Ulemâi’d-devleti’l-Osmâniye, İstanbul:
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., s. V - VI.
GÖNÜL [NECATİGİL], B. (1940). Şekâik-ı Numaniye: Tercemeler, Zeyiller, Telhisler,
Müntehabatlar, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fak., Mezuniyet Tezi, İstanbul.
GÖNÜL [NECATİGİL], B. (1945). İstanbul Kütüphanelerinde al-Şakāik al-Nu’maniya
Tercüme ve Zeyilleri, Türkiyat Mecmuası, VII – VIII / 2, İstanbul, s. 150.
GÜVEMLİ, Z. S. (1938). “Hadâikü'l-hakāik fî Tekmileti'ş-Şakāik”, Yeni Türk Dili, VI, İstanbul.
GÜVEMLİ, Z. S. (1939). “İstanbul Kütüphanelerinde Hadâik-al-Hakaik Nüshaları”, Yeni Türk
Yurdu, C. VII, Sayı 75 - 76, İstanbul.
HASIRCI, N. (2010). “Mantıkî Kıyas ile Fıkhî Kıyasın Karşılaştırılması”, İslâmî İlimler
Dergisi, Yıl 5, Sayı 2, Güz, s. 59 - 60.
İSEN, M. vd. (2009). Şair Tezkireleri, Ankara: Grafiker Yayınları, s. 7.
KANDEMİR, M. Y. (1997). “Hadis”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 15, Ankara, s. 27.
LEVEND, A. S. (2008). Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, C. 1, s.
450.
Nev‘î-zâde Atâyî, Hadâiku’l-hakāik fî Tekmileti’ş-şakāik, Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe
Yazmaları, No. R. 1438, vr. 1b, 349a.
NİYAZİOĞLU, A. (2003). Ottoman Sufi Sheikhs Between this World and Hereafter: A Study of
Nev’izade Atâî’s (1583-1635) Biographical Dictionary, Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Harvard University, Cambridge, Massachusetts
ÖZCAN, A. (1989). Şakaik-ı Nu‘maniye ve Zeyilleri, İstanbul: Çağrı Yayınları, C. I - V, s. XII.
ÖZCAN, A. (2010). “Tabakat (Osmanlı Dönemi)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 39, Ankara,
s. 300.
PAKALIN, M. Z. (1983). Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi, C.3, s. 458.
TAN, M. (2007). Taşköprülüzâde - Osmanlı bilginleri, İstanbul: İz Yayıncılık
Taşköprîzâde Ahmed İsameddin Efendi, eş-Şakāiku’n-nu‘mâniyye fî Ulemâi’d-devleti’lOsmâniyye,
(haz.) Ahmed Subhi Furat, İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Basımevi, 1985, s. 560.

Konular