GÜNEYDOĞU VE DOĞU ANADOLU ÇEVRESİNDE ARAPÇA, KÜRTÇE, ZAZACA MEVLİDLER VE MÜZİKAL OLARAK İCRA EDİLİŞ TARZLARI

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi
2013, Cilt: XVII, Sayı: 2 Sayfa: 209-236
GÜNEYDOĞU VE DOĞU ANADOLU ÇEVRESİNDE ARAPÇA,
KÜRTÇE, ZAZACA MEVLİDLER VE MÜZİKAL OLARAK İCRA
EDİLİŞ TARZLARI
Mehmet TIRAŞCI*
Özet
Günümüz İslam dünyasında icrâ edilen en önemli dinî ritüellerden
biri mevlidlerdir. Hemen her İslam toplumunda bir gerçeklik olarak
varlığını sürdüren bu mevlidler üzerinde birçok araştırma yapılmasına
rağmen, ülkemizin doğusunda bulunan mevlidler ciddi bir bilinmezlik
içerisindedir. Son iki yıldır Güneydoğu ve Doğu Anadolu
bölgesinde yaptığımız araştırmalar neticesinde, özellikle son yıllarda
çok sayıda mevlid yazıldığını ve icra edildiğini öğrendik. Bunlardan
tespit ettiğimiz kadarıyla Türkçe’den başka dillerde icra
edilmekte olan mevlidler, yirmisi Kürtçe, altısı Zazaca ve biri
Arapça olmak üzere toplamda yirmi yedi kadardır. Bu makalemizde,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinde icra edilen veya burada
yazılan mevlidler, bunların merasimleri ve müzikal icrâsı üzerinde
duracağız.
Anahtar Kelimeler: Kürtçe, Zazaca, Arapça Mevlid, Mûsikî
Around The Southeast and Eastern Arabic, Kurdish, Zaza
Mawlid and Musical Style as Performance Derivation
Abstract
In Islamic world of today, Mevlids are one of the most religious
rituals. Although a lot of research on these as a reality that has
existed in almost every Islamic society, mevlids to the east of the
country is in a serious uncertainty. Southeastern and Eastern Anatolia
region of the last two years as a result of our research, especially
in recent years, we have learned mevlid written and is being
executed. Which is being conducted as far as we found them

*
Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din Mûsikîsi ABD Öğretim
Üyesi, mtirasci@yandex.com
210 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
mevlid languages other than Turkish, twenty-seven with a total of
twenty Kurdish, six of the Zaza language, and Arabic is one. In
my article, I will focus on the execution of their ceremonies and
musical in mevlids of Southeastern and Eastern Anatolia region
performed.
Key Words: : Kurdish, Zaza Language, Arabic Mawlid, Music
Giriş
İslam devletinin kurulması ve gelişmesi ile insanların kültür ve sanat
hayatında büyük değişimler meydana gelmiştir. İnsanın içindeki
güzeli arama duygusu ile ortaya çıkan sanatlar, çeşitli şekillerde zuhur
etmiş ve bu gerçekleşirken içinde bulunduğu ortamlardan etkilenmiştir.
Hiç şüphesiz, Hz. Peygamber ve ümmetin ona olan sevgisi, İslam sanatlarını
etkileyen ve bu sanatlara kaynaklık eden en mühim unsurlardandır.
İslam edebiyatında da, Hz. Peygamber konulu birçok eser vücûda
gelmiştir. Hilye, muhammediyye, siyer, şefaatname, şemail ve mevlid
bunlardan sadece birkaçıdır.
Mevlidin kelime anlamı; doğma, velâdet, doğum yeri ve doğum
zamanı demektir. Bu kelime zamanla özel bir anlam kazanarak, Hz. Peygamberin
doğumu manasında kullanılmıştır.1
Terim anlamı olarak ise
mevlid; İslam edebiyatında, temel konu olarak Peygamber Efendimiz
(s.a.v)’in doğumunu konu alan fakat aynı zamanda genel manada onun
nurunun yaratılmasından, doğumundan önce meydana gelen olaylardan,
doğumu ile meydana gelen mucizelerden, nübüvveti öncesi ve sonrası
yaşananlardan, miraç hadisesinden ve vefatından bahseden manzum ve
mensur eserlere verilen isimdir.2
Mevlid metinleri genellikle mesnevî

1
Şemseddin Sami, Kâmus-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul 2010, s. 1433.
2
Mevlidle alakalı eserleri incelediğimizde mevlid tanımının aşağı yukarı şu şekilde yapıldı-
ğını gördük: Hz. Peygamberin doğumunu anlatan manzum eserlere denir. Hâlbuki Mevlidleri
incelediğimizde içeriğinde yalnızca Hz. Peygamberin doğumunun anlatılmadığı
açıktır. Bu, ancak mevlidin kelime anlamı olabilirdi. Bu tebliğ notunda incelediğimiz mevlidlerde
de görülecektir ki; daha birçok konu mevlidlere kaynaklık etmiştir. Bizim kanaatimizce
Hz. Peygamberin doğumu hadisesi mevlidlerin temel konusudur. Fakat tek konusu
değildir. Zira örneklerden bu anlaşılmaktadır. İkinci mevzu ise, Mevlidler incelendi-
ğinde genelinin manzum olmasının yanında mensur olan edebi eserler de vardır. Dolayı-
sıyla genel tanımların dışına çıkıp biraz farklı bir tanım yapmayı daha uygun bulduk. Bu
konuyu İslam Edebiyatı ile meşgul olan hocalarımızın takdirlerine sunuyoruz.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 211
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
nazım biçimi ile yazılmıştır. Hemen hemen benzer bölüm başlıkları bulunan
bu mevlidler yaklaşık 600 ila 1400 beyit arasında te’lif edilmiştir.3

İlk örnekleri X. yy'da görülmeye başlanan mevlidler, Müslümanlar
tarafından rağbet görmüş ve birçok dilde yazılarak günümüze kadar
ulaşmıştır. Ülkemizde ise, zaman zaman dindeki yeri ile tartışmalara
maruz kalsa da, toplumumuzda bir gerçeklik olarak varlığını sürdürmektedir.
Hatta Anadolu’da güzel sesli iyi bir mevlidhan, hep el üstünde
tutulmuş, kimi zaman imam-hatipler dînî bilgisi ile değil, iyi mevlid
okuması ile değerlendirilir hale gelmiştir.
Bu çerçevede mevlid hakkında birçok araştırma yapılmış, birçok
farklı branşta incelemelere mevzu olmuş, hatta bu konuda sempozyumlar
düzenlenmiş ve bunlar kitap olarak da neşredilmiştir. Bununla beraber
ülkemizin doğusunda ve güneydoğusunda okunan mevlidler hala
araştırılmaya muhtaçtır. Son iki yıldır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde
yaptığımız araştırmalar neticesinde halen icra edilen yirmi beş adet mevlid
tespit ettik. Bunlardan biri Zazaca, diğerleri ise Arapça ve Kürtçedir.
Bu mevlidlerin metin incelemesini ve okunuşlarını inceleme fırsatı bulduk.4

Bu makalede öncelikle İslam edebiyatında ortaya çıkan mevlidlerin
tarihi hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra, sırası ile günümüzde
halen Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da icra edilen Kürtçe, Zazaca ve
Arapça mevlidlerden ve bunların nasıl icra edildiğinden bahsedeceğiz.
A. Tarihte İlk Mevlidler ve Mevlid Merasimleri
Hz. Peygamber (a.s.), Mekke-i Mükerreme’de Suku’l-Leyl denilen
çarşıda “Şu’âb-ı Tâlib” veya Zukâk-ı Mevlid” denilen sokakta Rebiülev-

3
Mustafa Tatcı, “Mevlid Türüne Dair Bazı Değerlendirmeler”, 600. Yılında Bir Kutlu Doğum
Şaheseri, Uluslar Arası Mevlid Sempozyumu, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Bursa 2009, s.
132.
4
İsimlerini zikretmeden örnek vermek gerekirse, son yıllarda mevlid ile ilgili birkaç tane
sempozyum düzenlenmiştir. Bunlara ait tebliğ notlarını incelediğimizde, mevlidlerin tarihi,
müellifleri, edebi yapısı, müzikal incelemeleri vs. gibi konular ele alınmıştır. Yüzlerce
mevlid ismi zikredilirken, halen ülkemizde başka dillerde var olan onlarca mevlid hakkında
bir bilgiye rastlayamadık. Niyetimiz kimseyi zemmetmek değildir. Bilakis bu, çalışmamızın
amacını oluşturmaktadır. Gün yüzüne çıkmamış bu eserleri tanıtabilirsek,
bizim için yetecektir.
212 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
vel aynın 12. Günü, 571 senesinde dünyaya gelmiştir.5
Bu kutlu olay,
İslam dünyasında da aynı tarihin seneyi devriyesinde kutlanmış ve bu
hadiseden ilham alan Müslümanlar Hz. Peygamberin dünyaya gelişi
anısına mevlidler yazmıştır.
Tarihte ilk mevlidler Arap dünyasında ortaya çıkmıştır. Bu isimle
ortaya çıkan ilk eser; Ebu’l-Ferec el-Cevzî’nin Mevlîdü’n-Nebî veya Arus
isimli eseridir.6
Merasim şekline dönüşmesi ise Mısır Fatimî Devleti’nde
Muiz Lidînillah (972-975) zamanındadır. Bu tarihten itibaren mevlid,
merasimlerle resmi olarak kutlanmıştır. Bununla birlikte mevlid, tasavvuf
çevrelerinde Mısır başta olmak üzere Arap dünyasında, Hz. Peygamberin
yanında velilerin doğum yıl dönümlerini de kapsayacak şekilde
geniş bir anlam kazanmıştır. Bir ara resmi mevlid merasimleri yasaklansa
da, Erbil Atabeği Muzafferüddin Kökböri (1190-1233) zamanında
tekrardan resmi olarak icra edilmeye başlamıştır.7
Yeniden başlayan pek
ihtişamlı ve parlak bu mevlid merasimlerinde, Endülüs’ün ünlü hadis
âlimi İbn Dihye (ö. 1236)’nin, İslam âleminde ilk mevlid manzumesi olarak
kabul edilen Kitâbü’t-Tenvîr fî Mevlîdi’s-Sirâci’l-Münîr adlı eseri
okunmuştur.8

Türk Edebiyatı’nda ise, Türkçe olarak yazılan ilk mevlid; Ahmed
Fakih (ö. 1252)’in Çarhnâme adlı eseridir.9
Bundan başka Türk İslam edebiyatında
iki yüzden fazla mevlid eseri vardır.10 Ayrıca Türk edebiyatında
bunlardan başka mevlide benzer Muhammediyye isimli eserler de
ortaya çıkmıştır.11 Osmanlı coğrafyasında en çok yayılan ve okunan mevlid
ise şüphe yok ki, Sultan Yıldırım Bayezid Han’ın imamı olan Süleyman
Çelebi’nin (ö. 1410) Vesîletü’n-Necât isimli eseridir. Emir Sultan’a (ö.

5
Halil Can, “Dinî Mûsikî Ders Notları, Mevlid”, Mûsikî Mecmuası, İstanbul 1974, Yıl; 26,
Nu. 292, s. 23.
6
Süleyman Eroğlu, “Edebi Bir Tür Olarak Mevlidler, Şekil Özelliklerine Dair Bazı Değerlendirmeler.”
Yazılışının 600. Yılında Bir Kutlu Doğum Şaheseri, Uluslar Arası Mevlid Sempozyumu,
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Bursa 2009, s. 110.
7
Ahmet Özel, “Mevlid”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 2004, XXIX, 475.
8
Nuri Özcan, Türk Din Mûsikîsi Ders Notları, İstanbul 2001, s. 36.
9
Hasan Aksoy, “Mevlid; Türk Edebiyatı”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara
2004, XXIX, 482.
10 Ayrıntılı bilgi için bkz. Hasibe Mazıoğlu, “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Şairler”,
Türkoloji Dergisi, 1974, c. VI, sa. I, s. 31-62; Necla Pekolcay, İslamî Türk Edebiyatı, İstanbul
1981, s. 206-207.
11 S. Nüzhet Ergun, Türk Mûsikîsi Antolojisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
İstanbul 1942, s. 12.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 213
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
1429) mensup bir mutasavvıf olan Süleyman Çelebi’nin mevlidinde, bu
yönde işaretler bulunmakta ve ayrıca Aşıkpaşa’nın (ö. 1333) Garibnâme’si
ve Erzurumlu Mustafa Darîr’in (ö. 14. yy) Siyer-i Nebî’sinden etkilenmeler
bulunmaktadır.12

Zamanla Türkler arasında da rağbet kazanan mevlidler Sultan III.
Murad Han zamanında 1587 senesinde resmen devlet teşrifatında yer
almıştır.13 Mevlid merasimlerine olan ilginin artması ile 1676 yılında
Tevkîî Abdurrahman Paşa tarafından yapılan bir “Kanunnâme” ile bu
merasimler bir nizâma bağlanmış ve yine Osmanlı’da saraydan başka
Mekke’de Hz. Peygamberin doğduğu evde mevlid merasimi yapılmış-
tır.14

Osmanlının yükselişte olduğu yıllarda mevlid merasimi oldukça
debdebeli ve teferruatlı bir biçimde gerçekleşiyordu. Sultan Ahmed Camii’nde
Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi, padişahın da katıldığı bir
merasim düzenleniyor, bu merasimde devrin en ünlü mevlidhanları tarafından
mevlid okunuyordu. Tören sırasında şerbet ve şeker dağıtılıyor,
tören sonunda da mevlidhanlara kıymetli hediyeler veriliyordu. Osmanlının
son dönemlerinde bu törenler saray içinde de yapılmaya başlanmış-
tı.15

Ayrıca Osmanlı’da, kadınlar arasında “İstanbul Mevlidi” adında
bir menkîbe okunuyordu. Bunlardan başka Mevlid-i Ali, Mevlid-i Fâtime,
Mevlid-i Hasan ve Mevlid-i Hüseyin adında mevlidler de yazılıp
okunmuştur. Fakat bu mevlidler belli zamanlar ve bir kısım insanlardan
başkasına hitap etmemiştir.16

B. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Çevresinde Kürtçe Mevlidler
Osmanlı coğrafyasında Türkçe Mevlidler yazıldığı gibi başka dillerde
de mevlidler yazılmıştır. İmparatorluğun sınırları dâhilinde çoğu
Müslüman millet ya kendi dilinde bir mevlid ortaya koymuş ya da özellikle
Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necât isimli eserini kendi diline ter-

12 Özcan, a.g.e., s. 37.
13 Özcan, a.g.e., s. 35.
14 Ayhan Altınkuşlar, Ruhi Kalender, Nuri Özcan, Dinî Mûsikî 1, Kalem Yayınları, Ankara
1996, s. 67.
15 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Milli Eğitim Basımevi,
İstanbul 1951, II, 521-522.
16 Pakalın, a.g.e., 524.
214 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
cüme ederek icra etmiştir. Bu çerçevede yazılan Kürtçe mevlidlerden
bilinen ilki Hasan Ertûşî’ye (ö. 1491) aittir. Ülkemizin doğusunda, son
yirmi otuz sene öncesine kadar Ertûşî’nin yazdığı bu mevlid icra edilmekteydi.
Fakat mevlidin, Arapça, Farsça birçok tamlama ve ibare içermesi
nedeni ile halk tarafından tam olarak anlaşılamaması nedeni ile
mevlid yazma furyası ortaya çıkmıştır. Genellikle medrese hocaları olan
ve halk arasında mele, şeyh, seyda gibi isimlerle anılan kişiler tarafından
yazılan bu mevlidleri, öncelikle en eski mevlid olan Ertûşî’nin mevlidinden
başlayarak maddeler halinde sıralayacağız.
1. Hasan Ertûşî, Mevlid-i Nebî Aleyhi’s-Selâtü ve’s-Selâm
Gününüzde icra edilen en eski ve bilinen ilk Kürtçe mevlid Hasan
Ertûşî’ye17 ait bir manzumedir. İlk olarak 1931’de İstanbul’da Osman Bey
Matbaası’nda taş basması olarak basılmıştır.18 Tamamı 511 beyittir. Son
yıllarda yazılan birçok mevlid müellifi ya Ertûşî’den etkilenmiş19 ya da
onun mevlidine karşılık olarak bir mevlid yazmıştır.
Ertûşî’nin mevlidi şu bölümlerden oluşmaktadır: Münâcât, Hz.
Peygamber’e övgü ve methiyeler, Mevlidin önemi ve mevlid okumanın
faziletleri, Muhammedî nurun kâinattaki her şeyden evvel yaratılması,
Hz. Âdem (a.s.)’ın yaratılması ve Cennet’ten çıkarılması, Muhammedî
nurun peygamberler silsilesi ile taşınması, doğumundan önce Hz. Peygamberin
gelişinin yaklaştığını Hıristiyan ve Yahudilerin bilmesi, Hz.
Peygamberin anne ve babasının evliliği, Âmine annemizin hamileliği ve
bu sırada ayda bir peygamberin rüyasında onu ziyarete gelmesi, Hz.

17 Hakkında kesin bilgiler bulunmasa da Hasan Ertûşî’nin Şırnak Beytüşşebap Pirusan
köyünden olduğu bilinmektedir. Eski kaynaklarda Hakkari’li olduğu geçmektedir. Çünkü
Şırnak 1991’de şehir olduğunda bugünkü Beytüşşebap ilçesi Hakkari’ye bağlı idi. İsmi
bazı yerlerde Ahmed olarak geçse de meşhur olan ismi Molla Hüseyin el-Batevî’dir. Mevlidi
ilk olarak basıldığında Hasan Ertûşî olarak yazılmış ve bu ismi yaygınlaşmıştır. Babasının
adı Molla Mustafa’dır. Uzun yıllar Bate köyünde kaldığı için Batevî künyesi ile de
tanınmıştır. Bazılar bu köyde doğduğunu da söylerler. Mezarı da halen burada bulunmaktadır.
Uzun yıllar Bağdat’ta kalmış ve orada hocalık yapmıştır. Rivayetlere göre
600’den fazla öğrenciye icâzet vermiştir. Divan, Zembîlfiroş Destanı ve Mevlid isimli eserleri
vardır. Ertûşî’nin mevlidine bir çok tahkik yapılmış, burada da hayatından bahsedilmiştir.
Örnek olarak bkz. Abdülbasıt Muhammed Abdüssamed, Mevlüdü’n-Nebî, İstanbul
2003.
18 M. Tayyib Okiç, “Çeşitli Dillerdeki Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri”,
Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi, 1975, sa. 1, s. 30.
19 Hayreddin Kızıl, "Diyarbakır ve Çevresinde Yazılmış Mevlidlerin Konularına Göre Tasnifi
Denemesi, Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, sa. VII, s. 116.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 215
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
Peygamberin dünyaya gelişini anlatan “Merhaba” bölümü. Bundan sonraki
bölümlerde ise Hz. Peygamberin çocukluğu ve nübüvvetin gelişine
kadarki zaman anlatılır. On sekiz bölüm şeklinde yazılan mevlidin gü-
nümüzde Merhaba bölümüne kadarki kısmı okunur. Uzun olmaması için
bu yol tercih edilir.
Edebî olarak incelendiğinde ise; Ertûşî’nin Arapça ve Farsça ilimlerle
çokça meşgul olması sebebiyle ağır bir dille mevlidini te’lif ettiği
göze çarpmaktadır. Günümüz Kürtçesinde anlaşılması gayet zordur.
Buna ayrıca aradan geçen beş asırlık zamanı da eklemek gerekir ki dildeki
değişmelerin eski eserlerin anlaşılmasını zorlaştırdığı aşikârdır. Mevlidin
uyak şekli; aa, bb, cc, dd… şeklindedir ve on birli hece ölçüsü ile yazılmıştır.
Kürtçe mevlidlerde aruz veznine çok fazla önem verilmez.
Ertûşî’nin mevlidinde de bu geçerlidir. Eser ayrı başlıklar halinde bölümlenmemiştir.
Bölüm araları belli edilmek için, sonlarına şu ibare getirilmiştir:

“Ger dévitin hûn ji nâré bin necât
Bi’aşk o şevqek hûn bibéjin Es-Selât.”
Hz. Peygambere salât getirmeyi tembihleyen bu ibareden sonra
hep beraber salavat getirilir. Kaynaklarda Ahmed Ramiz tarafından Kahire’de
bastırılan ve daha sonra Şeyh Muahmmed Şefik el-Arvâsî tarafından
Ahmed Kamil Matbaası’nda İstanbul’da bastırılan mevlid esasen
Ertûşî’nin mevlididir. Bu mevlid Ali Emîrî Kütüphanesi’nde 1369 numarada
bulunmaktadır.
2. Şeyh Muhammed Emin el-Hayderî, Mevlîd-i Nebî
Yukarıda belirttiğimiz gibi Ertûşî’nin mevlidinin anlaşılır olmaması
sebebi ile yeni mevlidler te’lif edilmiş ve okunmaya başlanmıştır. Gü-
nümüzde halk tarafından en çok rağbet gören ve merasimlerde icra edilen
mevlid; Şeyh Muhammed Emin el-Haydârî’ye20 ait olan Mevlîd-i Nebî

20 1927’de Mardin Nusaybin’e bağlı Kalecik köyünde dünyaya gelmiştir. Babası; tanınmış
âlim ve edip Molla Ahmet el-Hayderî, annesi Molla Aliye Koçer’in kızı olan Sedika Hanımdır.
Babası Erciş, Dedeli ve Pantos yöresinde bulunan Hayderî aşiretinin Asi kolundan
saygın bir aileye mensuptur. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Rusların bölgeyi işgal
etmesi ile Nusaybin’e yerleşirler. Babası, Bahçebaşı, Kalecik, Gürün ve Beylik köylerinde
imamlık yapmıştır. 1937’de vefat eden Molla Ahmed’in Akîda Îmâne, Munacaat-ı Hayderiye,
Divân-ı Hayderiye ve Takvimname isimli eserleri günümüze ulaşmıştır. Muhammed
Emin ilk derslerini babasından almıştır. Yedi yaşında babasının yanında hafızlığını tamamlar
ve on yaşında babasını kaybetmesi ve dinî ilimlerin Türkiye’de zorlaşması nedeniyle
Suriye’ye eğitim için gider. Burada Şeyh Abdüllatif Dalînî’ye talebe olur ve on yılı
216 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
(asıl Kürtçe ismi Mewluda Nebi)’dir. Hakkâri, Şırnak, Mardin, Siirt ve
çevresinde Hayderî’nin mevlidi daha çok tercih edilmektedir.
Dokuz bölüm ve 320 beyitten mevlidinin içeriği şöyledir: Münâcât,
mevlidin okunması ve kıymeti, Muhammedî nurun yaratılışı, Muhammedî
nurun peygamberler silsilesi ile taşınması, Hz. Peygamberin soyu,
Hz. Âmine’nin hamileliği, bu sırada meydana gelen mucizevî olaylar,
Hz. Peygamberin doğumu yani merhaba bölümü ve son olarak Hz. Peygambere
methiye.
3. Şeyh Muhammed Sirâcüddîn, Dürra Birinci Mewluda Kirmancî
Şeyh Muhammed Sirâcüddîn21 tarafından yazılan mevlid, Dua yayıncılık
tarafından 2009 yılında Kürtçe Mevlid ismi ile yayımlanmıştır.

aşkın süre eğitim görür. Bu sırada orada bulunan diğer mollalardan istifade etmiş ve burada
Sarf, Nahiv, Fıkıh, Hadis, Tefsir, Tecvid, Akâid, Kelam ve Mantık dersleri alarak
1947’de Seyda Molla Abdürrezzak Helelî’den icazet almıştır. Gerek medrese eğitimi gerekse
sonrasında Astronomi, Coğrafya, Sosyoloji, Psikoloji ve Tarih alanı ile de ilgilenmiş
olan Hayderî, icazetinden sonra aynı medresede bir müddet hocalık yaptıktan sonra
1950’lerde Nusaybin Kalecik’te imamlığa başlamıştır. Daha sonra Bahçebaşı’nda müderrislik
yapmaya başlamış ve 1955’te Midyat Kutlubey köyünde müderrisliğe devam ederek
birçok talebe yetiştirmiştir. Burada yedi yıl kaldıktan sonra Midyat Ovabaşı köyünde
müderrislik ve imamlık yapmaya başlamış ve bölgedeki diğer mollalardan istifade ederek
eğitimine devam etmiştir. İmamlık yaptığı bu yıllarda yalnızca Mardin çevresindeki köylerde
bulunan insanlara İslam ahlakının yüceliği hakkında vaazlar vermekle yetinmemiş,
bazen de İzmir, Adana ve Mersin gibi illerde tebliğ görevini yerine getirmeye gayret etmiş,
İslam ilimlerinin tedrisatı ve İslam ahlakının irşadını kendine vazife edinmiştir. Nak-
şibendî tarikatına mensup olan Şeyh Muhammed, bu tarikata mensup Şeyh Alâeddin elHaznevî’den
1967’de tasavvufî icazet almıştır. Daha sonra Silvan’a yerleşmiş ve burada
faaliyetlerine devam etmiştir. 1979’da ise Kızıltepe’ye yerleşmiş ve burada üç yıl kalarak
tekrar Silvan’a dönerek burada uzun yıllar kalmıştır. 2000’li yıllarda Diyarbakır’a bir ilim
merkezi kurmak istemiş ve bu amaçla Diyarbakır’ın doğusunda Silvan yolu 15. km üzerinde
Köprübaşına varmadan Güzel Camii ve Medresesi inşaatına başlamıştır. 2003 yılında
76 yaşında vefat etmiş ve bu köye defnedilmiştir. Kendisinden sonra bıraktığı mirası
oğlu Şeyh Ahmed el-Hayderî devralmış ve günümüzde ilmi ve irşadî görevi sürdürmektedir.
Eserleri: Eqida İmane (İman Esasları), Mewlûda Nebi (Peygamber’in Doğumu -
Kürtçe), Mevlidü’n-Nebi (Peygamber’in Doğumu - Arapça), Werdü’l-Etfal (Çocukların
Gülü – Fıkıh Eseri), Diwan e Hayderî (Divan-ı Hayderî).
21 Şeyh Muhammed Sirâcüddîn Halilan köyünde dünyaya gelmiştir Kültür sahibi ve takvası
yüksek bir ailede yaşamıştır. Babası derin ilim sahibi olup kendi asrında Arapça ve dinî
ilimlerini kardeşi M. Beşir’in yanında okumuştur. M. Beşir Cizre’deki tasavvuf ehli olan
Şeyh Muhammed Said Seyyidü’l-Cezerî’nin halifesi idi. Sirâcüddîn daha sonra İbnü’l-
Ömer Ceziresi’ne yolculuk yaptı, orada mescidin imamlığını yapıp tahsil ve mütalaa üzerinde
yoğunlaşıyordu. Çünkü onun asrı, fikir ve ruh bakımından mükemmel seviyedeydi.
O da bütün biddat ve dalalete giden yolları terkederek Kitap ve Sünnete sarılarak ye-
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 217
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
Mevlidi yazma sebebini, eserin önsözünde şöyle açıklıyor: "Ben bu mevlidi
şerifi, musannıfın (Ertûşî’nin mevlidinden) kendi el yazısıyla yazdığı kitabından
aldım. Bazı kelimelerin tamamen anlaşılması için bazı değişiklikler yaptım. Bu
sırada belki bir veya iki mısraının eklenmesi ya da bir iki kelimenin hazfedilmesi
dışında bir değişiklik yapılmamıştır. Bunun sebebi ise bazı kelimelerin yöremizde
kullanılmaması veya farklı manalara gelmesidir. "22
Anlaşılıyor ki, bu mevlid, Ertûşî’nin eserinin daha yalın bir Kürtçe
ile kaleme alınmış halidir. Mevlidin nasıl okunacağını, yine önsözde şöyle
anlatıyor: "Mevlide başlamadan önce Kur'an-ı Kerim'den bir iki ayet okuyup
sonra mevlide başlanması ve her bölümün bitiminde Hz. Peygamber’e üç defa
salâvat getirilmesi gerekir."
On altı bölüm olan mevlidin içeriği ise şöyledir: Mevlidin başında
yüce Allah'a hamd ve senâ vardır ve daha sonra O’nun birliğinden,
ni’metlerinden, kereminden ve günahları çok affedici olduğundan bahsedilmektedir.
Daha sonraki bölümlerde Hz. Amine’nin hamileliği, Hz.
Peygamber’in doğumu öncesine ortaya çıkan bazı hadiseler, doğumu,
çocukluğu, gençliği ve fiziki yapısıyla ilgilidir. Daha sonra Hz. Peygamber’in
ümmete gelişini ve ümmet için önemini konu edinen bölüme geçilir
ve bu bölüm ayağa kalkılarak okunur. Daha sonra oturulup salâvat ve
dua okunup fatiha ile bitirilir. On altıncı ve son bölüm ise dua kısmıdır.
4. Molla Muhammed Ekinci (Ğursî), Nazm-ı Şîrîn
Molla Muhammed Ğursî23, mevlidini yazma sebebini eserin önsö-
zünde şöyle açıklıyor: “Kürtçe mevlidlerde bulunan mevzu hadisler çok rahat-

tişti. İtikadi mezhebi Eşari olup ameli mezhebi ise Şafii’dir. Tasavvuf ehlidir ve tasavvufu
ve sufilik yolunu kendisine saadet yolu olarak görmektedir.
22Bkz. Muhammed Sirâcüddîn, Dürra Birinci Mewluda Kirmancî, Dua Yayınları, İstanbul
2009.
23 Molla Muhammed Ekinci (Ğursî) 1954 yılında Mardin Kızıltepe’ye bağlı Ali Paşa (Ğurs)
köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Molla Ahmed, Seyda Mahmud Karaköy’e bağlanıp
onun müridi olmuş, şeyhin vefatından sonra da önce Seydâ Cezerî’ye daha sonra da
Seydâ Arapkendî’ye mürid olmuştur. Molla Muhammed okul okumamış, yalnızca ilkokulu
dışarıdan bitirmiştir. Doğuda olan geleneği takip ederek medreselerde yetişmiştir.
İlk eğimini babasından almış, daha sonra ise Beşevler köyüne oradan da Molla Abdülaziz’in
yanına Yüceli köyüne gitmiştir. Daha sonra Cizre’ye gelerek Seyda Molla Tayyib’in
öğrencisi olmuş ve bu arada Şeyh Seydâ Cezerî’nin de müridi olmuştur. Bir çok medreseden
ve molladan istifade eden Muhammed daha sonra da Mardin Yalımköy’de Molla
Hâdi’nin yanında sonra ise Nizip Kertuş’da Molla Muhammed Emin’e giderek eğitim
almış ve nihayetinde Şeyh Molla Abdullah Kınasûrî’den icazet almıştır. İcaze aldıktan
sonra Derik köyünde Arapça dersi vermeye başlamış olan Seydâ Muhammed altı sene
218 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
sız edicidir ve buna karşılık sahih hadislere dayanan bir mevlid yazılması gerekir.
Kardeşim Molla Salih’in, bu amacımı desteklemesi ve bu sebeple bana Kütüb-i
Sitte’yi göndermesi üzerine, bu eserden Hz. Peygamberin hayatı ile ilgili sağlam
hadisleri bir araya getirdim.”24
Şiir kabiliyeti olan Muhammed, Kürt edebiyatının en önemli eserlerinden
Mem ü Zin’in nazmından etkilenerek, ona benzer bir üslûp ile bu
mevlidi te’lif etmiştir. Tatlı nağme anlamına gelen Nazm-ı Şîrîn isimli
mevlidinin içeriği şöyledir: Mevlid yirmi üç bölümden oluşmaktadır.
Müellif besmele ve ardından Hz. Peygamber’e salât ü selam ile esere
başlar. Yirmi üç bölümde ise şu konuları işler: Hz, Peygamberin nübüvveti
ve Tevrat ile İncil’de buna yer verilmesi, Cahiliye devri, Hz. Peygamberin
doğumu ve bu sırada meydana gelen mucizeler, Hz. Peygamberin
soyu, babasını vefat etmesi ve süt anneye verilmesi, Hz. Peygamberin
annesinin vefatı üzerine dedesi ve onun da vefatı ile amcası tarafından
muhafaza edilmesi, Hz. Peygamberin on iki yaşında Basra’ya yaptığı
yolculuk, Hz. Hatice ile evlenmesi ve Mekke yılları, vahyin gelişi, vahyin
gelişinden sonra yaşananlar, hüzün yılı, mucizeleri, miraç, Akabe biatları,
Hicret, Medine’de İslam Devletinin kurulması ve ilk savaşlar, Hudeybiye
Barış Antlaşması, Mekke’nin fethi, hilyesi, ahlakî vasıfları, komutanlığı
ve devlet başkanlığı, birkaç mucizesi ve vefatı. Bunlardan sonra bir dua
bölümü vardır.
5. Muhammed Şerif el-Batırgizî, Risâletü’l-Usûl fî Mevlîdi’r-Rasûl
Muhammed Şerif el-Batırgizî25 1973’te te’lif ettiği mevlid eseri
Risâletü’l-Usûl fî Mevlîdi’r-Rusûl; 11 bölümden oluşmaktadır. On birli

Diyarbakır’da daha sonra da on beş sene Mardin Kızıltepe Göllü köyünde görev yapmış-
tır. Evli ve dördü erkek dokuz çocuğu bulunan Molla Muhammed, günümüzde Kızıltepe’de
ikamet etmekte ve Hz. Ebu Bekir Camii’nde ders vermeye devam etmektedir. Eserleri:
Molla Muhammed Ğursî’nin doğduğu köy üzerine şiirleri, Arapça ve Kürtçe divanları
vardır fakat bunlar basılmamış ve araştırılmaya muhtaçtır.
24 Molla Muhammed Ekinci (Ğursî), Nazm-ı Şîrîn, 2008 (h. 1428)
25 1944’te Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Kutlu (Batırgiz) köyünde dünyaya gelmiştir.
Eğitiminin daha çok Şeyh Muhammed Emin el-Haydârî ve Şeyh Muhammed Arapkendî
ile sürdürmüştür. 1973’te Gercüş ilçesinin Poyraz köyünde resmi olarak imam-hatip olmuş
ve bu görevi dört yıl sürdürmüştür. 1978 yılında Mardin Nusaybin’de Büyük Kışla
Camii imam hatibi olarak göreve başlamış ve dört yıl görev yapmıştır. 1982’de Mardin
Merkez Ulu Camii’ne atanmış emekli olduğu 2009 yılına kadar burada vazifesini sürdürmüştür.
1985 yılında Şeyh Muhammed Emin el-Haydârî’den icazet almış ve daha sonra
da talebe yetiştirmeye başlamıştır. Günümüzde İstanbul Kanarya’da bir vakıfta ders
vermeye devam etmektedir. Eserleri: Risâletü’l-Usûl fî Mevlîdi’r-Rusûl, Menhecü’l-Beşer
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 219
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
hece ölçüsü ile yazılmıştır. İcra edildiği Mardin ve civarında bu mevlid
besmele ile başlar ve her bahirden sonra Hz. Peygamber’e salavât getirilir.
Bahirlerin içerdiği konular şöyledir: münâcât, Hz. Âdem’in yaratılması
ve Muhammedî nurun silsile halinde Efendimize intikali, Hz. Peygamberin
soyu, velâdeti, merhaba bölümü, doğumundan sonra gerçekleşen
olaylar ve son olarak bir münâcât.
6. Mustafa Ezdârî, Mevlidi-i Şerîf
Mustafa Ezdâri26 mevlidini 2003 yılında kaleme almıştır. Mevlid-i
Şerif ismini verdiği eseri, on üç bölümden oluşmaktadır. Ağır bir dille
yazılmıştır. Eser şu bölümlerden oluşmaktadır: Hamdele, Hz. Peygamberin
fazileti ve diğer peygamberlere üstünlüğü, ona itaat etmenin önemi,
yüzü suyu hürmetine kâinatın yaratılması, Hz. Âdem’in yaratılması,
Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın Cennet’ten çıkarılması ve bu duruma duydukları
üzüntü, Hz. Peygamberin gelişini kitap ehlinin önceden bilmesi,
soyunun temizliği, babasının temiz oluşu, Hz. Âmine’nin hamileliği sırasında
gördüğü rüyalar, velâdet, salavatlardan oluşan bir na’t-ı şerîf ve
münâcât.
7. Mele Şevki, Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’s-Salâti ve’s-Selâm
Mele Şevki’nin27 1994’te tamamladığı Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’s-Salâti
ve’s-Selâm isimli mevlid eseri on bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler
şöyledir: Hamdele ve salvelenin ardından Hz. Âdem’in yaratılması ve
Hz. Peygamberin yüzü suyu hürmetine bağışlanması, Hz. Peygamberin
nurunun yaratılması ve bu nurun, temizlenip arınması ile geçirdiği merhaleler,
bir mevlid te’lif edenin kazanacağı büyük sevap, vasıfları, yaratı-
lışı, teker teker Muhammedî nurun peygamberler silsilesi ile intikal etmesi
ve bu sıralama, Hz. Âmine’nin melekler tarafından müjdelenmesi,
velâdet ve son olarak Arapça dua bölümü.

Tahte’l-Kadâî ve’l-Kader, Menzerü’l-Beşer alâ Menhecü’l-Beşer, Hediyyetü’l-Habîbî, Beyne’s-Sâili
ve’l-Mücîbi, el-Hâşiyetü’l-Celiletü, ed-Dürrü’l-Esnâ fî Nazmi Esmâü’l-Hüsnâ, elKelimâtü’l-Hüsna
Hâşiyetü’d-Dürûl Esnâ, Hediyyetü’l-İğvân fî Nazmi Esmâi’r-Rahmân,
Hülâsatü’l Beyân Hâşiyetü Hediyyetü’r-Rahmân, Münacaatü’l-Fakîr.
26 Gercüşlüdür. Şuan öğretmenlik yapmaktadır.
27 Mardin Midyatlıdır. İzmir’de ikamet etmiştir. Yaklaşık 2005’te vefat etmiş ve Siirt Nurşin
köyüne defnedilmiştir.
220 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
8. Mele Ali Mardînî, Hâzâ Kitâb Âvâ Hayât
Mele Ali Mardînî’nin28 on beş bölümden oluşan Hâzâ Kitâb Âvâ
Hayât isimli mevlidi şu bölümlerden müteşekkildir: Hamdele, Hz. Peygamberin
nurunun kâinattaki her şeyden önce yaratılıp Âdem babamızın
da bu nurdan yaratılması, Hz. Âdem’in dünyaya gönderilmesi ve Hz.
Peygamberin miraca yükselmesi, mevlidin ve onu okumanın faziletleri,
Hz. Peygamberin soyu, doğmadan önce Yahudilerin bunu sezip babası
Abdullah’ı öldürmek istemeleri, anne ve babasının düğünü, dünyaya
gelmesi ve şeytanın bundan duyduğu üzüntü, Allah’ın emir ve yasaklarına
riâyet etmek, doğmadan önce rüyada annesini peygamberlerin müjdelemesi,
isminin verilmesi ile yerde ve gökte övgüye mazhar olması,
isminin Allah’ın ismi celâlinin yanında bulunması, babasının vefatı, do-
ğumunda meydana gelen mucizevî olaylar ve son olarak dua bölümü.
9. Mele Ahmed, Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’s-Salâti ve’s-Selâm
Mele Ahmed’in29 2005 yılında te’lif ettiği Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’sSalâti
ve’s-Selâm isimli eseri on üç bölümden oluşur. Bu bölümler şöyledir:
Hamdele, mevlid okumanın ve okutmanın fazileti, Allah’ın kaleme
yazmasını emretmesi ve onun da Kelîme-i Tevhid’i yazarak Hz. Peygamberin
yaratılması, şeytanın yaratılması, meleklerin yaratılması ve görevleri,
kâinattaki hiçbir varlığın yüklenemediği hilafet vazifesini cahilliğinden
dolayı insanın yüklenmesi, Allah’ın yarattığın insanoğluna önce akıl
ve şehvet verip sonra kitap göndermesi, Hz. Peygamberin soyu, hamileliği
sırasında annesinin her ay bir meleğin rüyasında gelerek ona müjde
vermesi ve son olarak dua bölümü.
10. Seyyid Bedreddîn, Mevlûdâ Kürdî Bizmani Gundî
Seyyid Bedrettin’in30 mevlidi açık ve sade bir dille yazılmıştır. Bu
manada mevlidinin başında; Mevlûdâ Kürdî Bizmani Gundî (Köylü Dilinde
Kürtçe Mevlid) ibaresini kullanmıştır. Seyyid Bedrettin'in mevlidi on
bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler şu konulardan müteşekkildir:
Hamdele, Hz. Peygamberin fazileti ve diğer peygamberlere olan üstünlüğü,
Hz. Âdem’in yaratılması, Hz. Peygamberin soyu ve doğumu31
,

28 Seyyid Abdurrahman’ın oğludur ve Sofi Hacı olarak tanınır. Mardin merkezde vefat etmiş
ve vasiyeti gereği Hırbe köyüne defnedilmiştir.
29 Mele Ahmed, Mardin Midyatlıdır ve günümüzde burada ikamet etmektedir.
30 Şırnak İdillidir. İstanbul İkitelli’de ikamet etmektedir.
31 Bu bölüm diğer mevlidlerden farklı olarak gayet ayrıntılı olarak işlenmiştir. Hz. Peygamberin
doğum tarihinden, soyundan, silsilesinden bahsedilmiştir.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 221
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
şemaili, babasının gençliği, Hz. Âmine’nin hamileliğinin zahmetsizce
geçmesi ve bu sırada yaşanan olağan üstü olaylar, sıfatlarını sıralayan bir
salât ve selam bölümü ve son olarak bir na’t-ı şerif.
11. Molla Ahmed Nâs, Fekîye Nârincî Mevlûda Kürmancî
Molla Ahmed Nâs32, 1990’da kaleme aldığı; Fekîye Nârincî Mevlûda
Kürmancî isimli eserinin te’lif nedenini, önsözde şöyle açıklıyor: “Başta
Ertûşî’ninki olmak üzere birçok mevlid sahih olmayan haberlerle doludur. Bu
sebep yeni bir mevlid yazma ihtiyacı doğurmuştur.”33 Sahih olaylara ve kısa
metninden dolayı mevlidini daha çok takdire şâyan görür. Aruz ile ölçü-
lendirdiği mevlidinde şu iki ölçü kullanılmıştır: Fe’ûlün fe’ûlün fe’ûlün
fe’ûl ve fa’ilâtün fa’ilâtün fa’ilât.
Genel olarak iki bölümden oluşturduğu mevlidi şu konulara ayrı-
labilir: Hamdele ve salvele, Hz. Peygamberin kıymeti, mevlid okumanın
ve okutmanın ehemmiyeti ve fazileti, doğumu, şahsiyeti, vasıfları, ahlâkı,
dış görünüşü, temiz olan soyu ve ümmetine olan düşkünlüğü. İlk bölüm
daha çok giriş mahiyetinde olup ikinci bölüm ise asıl mevlid kısmıdır.
12. Feyzullah Haznevî, Rasûli bî Hember
Feyzullah Haznevî34 eserinin; âyetler ve Buhârî’nin sahih hadisleri
ışığında yazılmış bir mevlid olduğunu ifade eder. Arapça olan mukad-

32 1937 yılında İdil’in Tepeköy isimli köyünde dünyaya gelmiştir. Aslen Kayı köyündendir.
Fakat babasının imamlık yaptığı köy olan Tepeköy’de çocukluğu geçmiştir. Gençlik yıllarını
medreselerde geçirdikten sonra Bozburun köyünde fahri imamlığa başlamış ve burada
bir medrese kurarak hocalık yapmıştır. Askerden dönüşünde kadrolu imamlığa geçip
çeşitli köylerde hizmet verdi ve emekliliğinin ardından İdil’e yerleşti. Halen burada ikamet
etmektedir. Birçok hocadan ders alan Molla Ahmed’in eserleri şunlardır: Diwana
Şe’ru Ğazele Modern û Sitratecî (Divan), Fekîye Nârincî Mewlûda Kürmancî, Xulasâ Akîda Musulmanê
Sunnî (Sünnî Müslümanların Akaidinin Hülasası), Kurtîya Fıkha Şafiî bi Sual û Cewab
û Nazma Kurmancî (Şâfî Fıkhının Özeti), Hıngıvê Xweş Asîl Risala İlme Usûl (Usûlü’l-Hadîs),
Tefsîra Kurmancî û Tercuma Muhcetü’l-Fewâid we’l-Esrâr fî Tefsîri Âyâti’l-Îmâni we’l-Cihâdi
we’l-İxtibâr (Bazı Âyetlerin Tefsîri), Tefsîra Herdu Şehâdeta Digel Fatîhê û Digel Deh Suretê Kın
(Kelîme-i Şehâdet, Fâtihâ ve On Sûrenin Tefsîri), Tefsîra Sûretê Nebe (Nebe Sûresinin Tefsîri),
Tefsîra Sûretê Mülk (Mülk Sûresinin Tefsîri), Telqêna Mîrîya û Va’za Sağa û Hinek Duane (Telkin
ve Bazı Dualar). Ayrıntılı bilgi için bkz. Taha Nas, “İdilli Bir Âlim: Molla Ahmed Nas
ve Eserleri”, Uluslararası Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu, Şırnak Üniversitesi Yayınları,
İstanbul 2011, s. 363-371.
33 Molla Ahmed Nas, Fekîye Nârincî Mewlûda Kürmancî, 1990, s. 1.
34 Haznevi soy ismini almıştır, fakat Haznevî ailesine mensub değildir. Suriye doğumludur.
Farklı ülkelerde uzun süre yaşamıştır. Arapça, Farsça, Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Almanca
ve Rusça bilmektedir. Kardiyoloji doktorluğu yapmıştır. Şu anda İstanbul Kanarya Adaları’nda
yaşamakta olan Haznevî’nin mevlidten başka eseri yoktur.
222 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
dimesinde, mevlidin ne olduğu ayetler ve hadislerle açıklanıyor. Mevlid
te’lif edilirken hemen hemen yarısında düz yazı şeklinde açıklamalar
veriliyor. İçerik olarak ise çeşitli bölümlere ayırdığı mevlidinde şu konulardan
bahsediyor: Hz. Peygamber’in doğumundan önce meydana gelen
olaylar, doğumu, yetişmesi, peygamberliği ve vasiyetleri. Her bölümden
önce, konu ile ilgili açıklamalar yapılmış ve akabinde ayet ve hadislerden
örnekler verilip, bunlardan esinlenerek beyitler yazılmıştır. Mevlidin
sonunda, mevlidi dinleme ahlâkı ve mevlidin nerede okunması gerektiği
belirtilip, Allah’a hamd ü sena ile nihayete erdirilmiştir. 2009’da te’lif
ettiği mevlidi herhangi bir yerde yayımlanmamıştır.35

13. Mele Abdurrahman Becirmenî, Mevlid-i Muhammed Mustafa
Mela Abdurrahman Becirmenî36, mevlidine müstakil bir isim vermemiş,
eserin başında “Mevliden Muhammed Mustafa’yâ Salâtü Selâm”
demekle yetinmiştir. On bölümden oluşan mevlidin her bölümünün sonunda
aynı sözleri içeren birer salât vardır. Tarih vermediği mevlidinin
bölüm içeriği şöyledir: Hamdele ve salvele, münâcât ve veladet yılı, Hz.
Peygambere duyulması gereken sevgi ve ona nasıl ümmet olunacağı, Hz.
Peygamberin soyu ve dünyaya geldiği çevre, çobanlığı ve Hz. Hatice ile
evlenmesi gibi nübüvvet öncesi meseleler, nübüvvet öncesi yaptığı ibadetler
ve vahyin gelişi, vahyin gelişinden sonra Mekke’deki durum ve
Müslümanların çektiği sıkıntılar, Medine’ye hicret ve sonrasında İslam
devletinin inşası, vefatı ve Veda Hutbesi, salavat getirmenin önemi ve
mevlid duası.
14. Mele Hasan, Mevlidü’n-Nebî
Mele Hasan37
, Mevlidü’n-Nebî isimli mevlid eserini 9 Mayıs 1979’da
tamamlayarak Nusaybin’de Turan mahallesinde bulunan bir matbaaya
vermiştir. Daha sonra ilaveler yapmış ve bu tarihi de 15 Ağustos 2004
olarak vermiştir. Mele Hasan’ın mevlidi on bölümden oluşmuştur. Her
bölümün sonunda aynı sözlerden oluşan salât ve selam ifadeleri vardır.
İçeriği ise şöyledir: Hamdele ve salvelenin ardından Muhammedî nurun
yaratılması ve Hz. Âdem’e bu nurun intikal etmesi, mevlidi okumanın

35 Feyzullah Haznevî, Rasûli bî Hember, 2007.
36 Mela Abdurrahman Becirmenî, Molla Hamza’nın oğludur. Halen Diyarbakır’da imamdır.
37 Mele Hasan, Ali Gültaş’ın oğlu olup asıl ismi Hasan Gültaş’tır. Şırnak İdil’in Tirfili kö-
yünde dünyaya gelmiştir. Salihe aşiretine mensuptur. Mensup olduğu Salihe aşireti,
Midyat’ın güney doğusunda Midyat – İdil arasında yerleşiktir. 2006 yılında Manisa Sert
beldesinde vefat etmiştir.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 223
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
fazileti, hikmeti ve sevabı, Muhammedî nurun silsile ile taşınması ve Hz.
Peygamberin anne ve babasının evlilikleri, anne ve babasının düğünü,
annesinin hamileliği sırasında yaşadığı olağanüstü olaylar, Hz. Peygambere
methiye ve dünyaya gelmesi, dünyaya gelmesi nedeni ile cinlerin ve
meleklerin tebrik için gelmesi, süt anneye verilmesi ve bu sırada ortaya
çıkan doğaüstü olaylar, son olarak iki dua bulunur.
15. Feyzullah Erzen (Seyyid Feyzullah Fındıkî), Hate Sefadı Mevlidi
Mustafa
Seyyid Feyzullah Fındıkî’nin38 Hate Sefadı Mevlidi Mustafa ismini
verdiği mevlidini 1994 yılında tamamlamış ve vefatından sonra oğlu
Abdülkadir Erzen tarafından Halk Matbaacılık’ta basılmıştır. Seyyid
Feyzullah, Kürtçe mevlidi barındırdığı yanlış bilgiler sebebi ile eleştirmiş
ve Ertûşî’nin mevlidine bir reddiye yazmıştır.39 Kendisine eleştirdiği
mevlide bir alternatif olması için mevlid yazması teklif edilince de bu
mevlidi kaleme almıştır. Elimizdeki neşredilmiş haline göre mevlid, on
bölümden oluşmaktadır.40 Bölümler şu konulardan müteşekkildir: Hz.
Peygambere salavat ve bunun fazileti, mevlidin ehemmiyeti, İbn Dihye’nin
yazdığı mevlid, Hz. Peygamber'in mucizeleri, nesebi, doğumunda
meydana gelen olağanüstü olaylar, merhaba bölümü ve münâcât.

38 Seyyid Feyzullah Fındıkî 1932 yılında Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Fındık nahiyesinde
doğmuştur. Şeyh Muhammed Efendi’nin oğludur. İlk dini bilgilerini babasından almış ve
ilkokulun ardından Şeyh Seydâ (ö. 1968)’nın Cizre’deki medresesinde ona talebe olmuş-
tur. Burada tanıştığı başka hocalardan da istifade etti ve bir süre sonra eğitim için gittiği
Suriye’nin Derik ilçesinde Molla Ahmed Befevî’den ders aldı. Burada icazetini aldıktan
sonra Türkiye’ye geri döndü ve Şırnak ve Van’ın köylerinde fahrî imamlık yaptı. Nihayetinde
Cizre’de açılan imamlık kadrosunu kazanıp burada göreve başladı ve burada uzun
yıllar hem imamlık hem de hocalık yaptı. Memuriyetinin son yıllarında Silopi’ye tayin
olup burada emekli oldu. Birçok eser yazan Fındıkî, eserlerini bir külliyatta toplamaya
niyetlendiği bir sırada 2002 yılında hakkın rahmetine kavuşarak Silopi’ye defnedildi.
Eserleri: Levâmiu’l-Cevâhir fî İsnâ Aşere İlmen Yücâhir, Ârâu’l-Urâ fî İmtinâ’iz-Zuhri Ba’de’lCumuati
fi’l-Kurâ, Keşfü’l-Evrâk an Ahkâmi’l-Fusûli ve’l-Evrak, Zekâtü’l-Mâl Tehillü li’l-Âl, enNuktatü
fî Tehâreti’l-Unt, İkdü’l-Leâli fî Hidmeti ani’l-Gazâlî, Kavlü’n-Nahî ani’l-Âlâti’l-Melâhî,
Ahle’l-Ekvât fî Kırâati ale’l-Emvât, Îcâzü’l-Cevâb fî Zebîhâti Ehli’l-Kitâb, er-Rudûdü’l-Dâmiğa fî
Reddi ale’l-Mevlidi’l-Kurmancî, Hate Sefadı Mevlidi Mustafa, Gule Narencî Mevlide Kurmancî,
Vakıf, Âyetün Kerîme, Fî Fazli Savmi Receb. Eserler ve müellifin hayatı hakkında ayrıntılı
bilgi için bkz. Recep Özdirek, “Cumhuriyet Döneminde Şırnak Bölgesinde Yaşayan Âlimlerin
Fıkıhla İlgili Eserlerinin Değerlendirilmesi”, Uluslar arası Şırnak ve Çevresi Sempozyumu
Bildirileri, ŞırnakÜniversitesi Yayınları, Şırnak 2010, s. 707-722.
39 Eser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Özdirek, a.g.e., s. 720.
40 Özdirek, aynı yer.
224 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
16. Feyzullah Erzen, Gule Narencî Mevlide Kurmancî
Seyyid Feyzullah Fındıkî’nin, Ertûşî’nin mevlidine karşılık yazdığı
bir başka mevlididir. Diğer mevlidi gibi oğlu Abdülkadir Erzen tarafından
Halk Matbaacılık’ta basılmıştır. Mevlid 1983 yılında kaleme alınmış-
tır. Diğer mevlid daha kapsamlıdır. Bu mevlidi daha kısadır ve üç bö-
lümden oluşmaktadır. Bölümler içerdiği konulara göre şöyle sıralanabilir:
Hz. Peygambere salavat getirmek ve bunun fazileti, merhaba bölümü
ve münâcât.
17. Mele Zâhid, Mevlidi Şerif Herdû Bâtî
Mele Zahid’in41 kaleme aldığı Mevlidi Şerif Herdû Bâtî isimli mevlidi,
Molla Batevî (Ertûşî)’den esinlenerek yazılmıştır. Üslûp, dil, şive, kafiye
ve şiirsellik açısından onun mevlidine benzer. Mevlidi 11 bahir 22
başlık ve 667 beyitten oluşur. Bu mevlid 1973’de Diyarbakır’da tamamlanmış
ve 1978’de İstanbul’da Bayraktar yayınevinde çoğaltılmıştır. Yazdığı
mevlidi ile Seyda Tirey’i de etkilemiş ve o da bir mevlid yazmıştır.
Oldukça uzun ve geniş olan mevlidini şu yirmi iki başlık halinde te’lif
edilmiştir: Hamdele, mevlid okumanın fazileti, mevlide duyulan saygı ve
mevlidin adet haline gelmesi, Hz. Peygamberin aşkı ve onun nurunun
aydınlatıcılığı, yerin ve göğün yaratılışı, Hz. Âdem’in yaratılışı ve Hz.
Peygamberin nuru, Hz. Âdem’e yaratılan nurun intikal etmesi, Hz. Peygamberin
babasının mucizeleri, annesi, anne ve babasının evlenmesi,
annesinin hamileliği ve bu sırada meydana gelen olağan üstü hadiseler,
babasının vefatı ve annesinin üzüntüsü, doğumu (merhaba bölümü),
doğumundan sonra annesinin şahit olduğu mucizeler, doğduğu gece
meydana gelen olağan üstü hadiseler, sütannesi Halime’ye verilmesi,
çobanlık yapması ve meydana gelen sırlı olaylar, annesinin vefatı, annesinin
vefatından sonra dedesi Abdülmuttalib’in, onun vefatından sonra
da amcası Ebû Tâlib’in muhafaza etmesi, Hz. Hatice ile evliliği ve nü-
büvvetin gelişi, hicret hadisesi, son olarak mevlidin duası.
18. Şeyh Muhammed Mehdî, Mevlüde Kurmancî
Şeyh Muhammed Mehdî42 mevlidine müstakil bir isim vermemiş
başına yalnızca Kürtçe Mevlid manasında Mevlüde Kurmancî yazmıştır.

41 Asıl ismi M. Zahit Kardeşlik'itr. Diyarbakır Lice ilçesine bağlı İnce Kavak Köyünde 1935
yılında dünyaya gelmiştir. Birçok şeyh ve âlimden ders almış ve 1959’da on yıllık medrese
hayatı başlamıştır.
42 Şeyh Muhammed Mehdî, Şeyh Muhammed Tahir’in oğludur. Hz. Abbas (r.a.)’ın soyundandır.
Diyarbakır’ın Hıdırilyas köyünde 1932’de dünyaya gelmiştir. Küçük yaştan itiba-
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 225
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
Bu mevlid; Hasan Ertûşî’nin yazdığı mevlidin muhtasarıdır. On üç bö-
lümden oluşan mevlid, konu bütünlüğü olarak diğer mevlidlere benzer.
Mevlidin sonunda belirttiğine göre 31 Ağustos 2002’de tamamlamıştır.
Mevlidi şu bölümlerden oluşur: Hamdele, mevlid okumanın faziletinden
ve okutanın işlediği büyük hayır, mevlid okunan yerde hâsıl olacak bereket,
Allah’ın kaleme yazmayı emretmesi ve onun Lâ ilâhe illallah yazması,
Hz. Âdem’in yaratılması ve bu soydan gelenlerin temizliği, Hz.
Peygamber'in babasının hayatı ile ilgili bilgiler, anne ve babasının evlili-
ği, babasının vefatı ve annesinin hüznü, hamileliği sırasında Hz. Peygamberin
annesinin şahit olduğu olağanüstü olaylar, velâdet, merhaba
bölümü, münâcât ve mevlidin duası.
19. Mele Abdurrahman Harhûrî, Mevlüde Siyer
Mele Abdurrahman Harhûrî43, mevlidine Mevlüde Siyer ismini
vermiştir. Eser tarihsizdir ve diğer mevlidlere göre oldukça uzundur. On
üç bölümden oluşur. Bu bölümler şu konuları hâizdir: Hamdele ve Hz.
Peygambere ümmet olmanın üstünlüğü, doğumu ve çocukluğu44, babası
ve annesinin hayatları ve evlilikleri, Selman-ı Fârisî ile İbn Hayyam’ın
peygamberimiz ile ilgili bazı rivayetleri, ilk vahyin gelmesi ve insanların

ren çeşitli medreselerde ilim tahsili görmüştür. İlk tahsiline Diyarbakır Bismil Belle kö-
yünde Şeyh Molla İbrahim’den ders alarak başlamış sonra Seyda Molla Muhammed’ten
ders alarak devam etmiştir. Daha sonra Şeyh Molla Sadullah Cezerî ve Girik köyünde
Molla Seyyid Hasan’dan ders almıştır. Bunlardan başka Şeyh İsmail ve meşhur Seyda
Molla Said Cimzikî’den de ders alır. Nihayetinde Diyarbakır Bismil Belle’deki Şeyh Molla
İbrahim’den icazet almıştır. Bundan başka şu icazetleri de almıştır: Seyyid Hasan’dan Kı-
raat-i Seba’ ve Tecvid, Şeyh Seyda El-Cezerî’den Nakşibendî hilafet icazeti, Şeyh Muhammed
Alevî’den Kadirî hilafet icazeti. İcazetini aldıktan sonra Diyarbakır’da Seyfümü-
lük türbesinin doğusunda, Dicle kenarında bulunan Seyfülmülük Medresesini kurmuş ve
burada binlerce talebe okutup, yüzlercesine icazet vermiştir. Nakşibendî tarikatına mensup
olan Şeyh Muhammed Mehdî, bu tarikatın yayılması için çalışmış ve binlerce müride
inabet vermiş, 30’a yakın kimseye de tasavvufî hilâfet icazeti vermiştir. Şeyh Muhammed
Mehdî 3 evlilik yapmıştır. Dokuz çocuğu vardır ve 2009 yılında vefat ederek Seyfülmü-
lük’e defnedilmiştir. Eserleri şunlardır: Risâletü Mahrecü’l-Dâd, Risâletü’t-Tevessül ve’l-
İstiğâze, El-Hidâyetü fi’l-İctihâd Müsîfü fi Tasavvufî, Risâletü fî Beyâni’l-Kaffarati Bi’l-Ğirâmâtî
ve’l-Evraki’l-Maliyeti, Risâletü en-Nutku’l-Fesih fî Mahraci Dâti’s-Sahîh, Risâletü fî Tahrimi’rRiba
ve Vücûbi’z-Zekâti fî Fusûlü’n-Nakdiyeti ve’l-Evrakil Maliyati, Mevlide Kurmancî.
43 Mele Abdurrahman Harhûrî, Siirt Pervarilidir. Halen imam olarak görevini sürdürmektedir

44 Bu bölüm oldukça uzun ve ayrıntılıdır. Bu bölümün içinde: Hz. Peygamberin doğum
tarihi, dünyaya gelmesi, birtakım olağan üstü hadiseler, sütanneye verilmesi, inşikak hadisesi,
annesinin vefatı ile dedesinin muhafaza etmesi ve çobanlık yapması gibi konular
içerir.
226 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
İslam’a davet edilmesini, Müslümanların ilk dönemde gördüğü eziyetler,
Müşriklerin, Hz. Peygamberi öldürme planları ve Habeşistan’a hicret,
Hz. Peygamberin Beytü’l-Haram’da namaz kılması esnasında ona saldı-
rıda bulunulması, Mekke’de vuku bulan olaylar ve ardından Medine’ye
hicret edilmesi ile daha sonra burada meydana gelen vakıalar45, merhaba
bölümü, manzum halde yazılmış dua bölümü.
20. Mele Süleyman Kurşun, Mevlida Peygamber (Mewlida Pêxember)
Mele Süleyman Kurşun’un46 Mevlida Peygamber isimli eseri İstanbul’da
Ravza Yayıncılık ve Matbaacılık’ta 2010 yılında basılmıştır. Başında
bir mukaddime bulunmaktadır ve burada mevlid ve tarihinden bahsetmektedir.
On altı bölümden oluşan eseri şu bölümlerden oluşmaktadır:
Hamdele, İslam’dan önce Arapların durumu ve vahyin nüzûlü, merhaba
bölümü, Hz. Peygamberin doğumu ve peygamberliği, aile ilişkileri,
komşuları ve çevresi ile ilişkileri, savaşları, iş ve işçilerle ilişkileri, merhameti,
adâleti, cömertliği, Allah’tan korkması, duaları, hak davası ve
son olarak mevlidin duası.47

C. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Çevresinde Zazaca Mevlidler
Ülkemizde bulunan Zaza kökenli vatandaşlarımız tarafından yazılmış
altı adet mevlid tespit ettik. Bunların ilki ve en meşhur olanı Ahmed
b. Hasan el-Hâsî (Mela Ehmedé Xasî)’nin mevlididir. Bunları sırası
ile şöyle sıralayabiliriz:
1. Ahmed el-Hâsî, Mevlid
Ahmed Hâsî, 1866 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesi Has köyünde
dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini babası Molla Hasan’dan almıştır. Kendi
köyünde bulunan müderrislerden ders aldıktan sonra asıl eğitimini Diyarbakır
Ulu Câmii yanında bulunan tarihi Mesûdiye Medresesi’ndeki
Müftü Hacı İbrahim Efendi’nin rahle-i tedrisinde tamamlamış, icâzet
almıştır. Daha sonra yaklaşık on yıl çeşitli memuriyetlerde bulunmuş ve

45 Bu konu dokuz, on ve on birinci bölümlerde ardı ardınca işlenmiştir.
46 1952 yılında Batman Gercüş’te bulunan Bağlıca köyünde dünyaya gelmiştir. On altı ya-
şında hafızlığını tamamlayıp bölgenin tanınmış âlimlerinden Molla İsmail Efendi, Şeyh
Fahrettin Efendi, Molla Ramazan Efendi’den ders aldıktan sonra Bismil’de Şeyh Muhammed
Arapkendî’den icâzet aldı. Birçok talebe yetiştiren Süleyman Kurşun, çeşitli
dergi ve gazetede yayınlanan yazılarını 1995’te Makaleler ismi ile neşretmiştir. 2001 yılında
ise Rébaz Diwana Yekem isimli dîvânını tamamladı. Hâlen İstanbul’da ikâmet etmektedir.
Bkz. Süleyman Kurşun, Rébaz Diwana Yekem, Mizgin Yayıncılık, İstanbul 2002, s. 1.
47 Süleyman Kurşun, Mewlida Pêxember, Ravza Yayıncılık ve Matbaacılık, İstanbul 2010.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 227
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
sonrasında Diyarbakır müderrisliğine atanmıştır. Bir süre sonra Lice mü-
derrisliğine gelmiş ve sonrasında Lice müftüsü olmuştur. İki yıl görev
yaptıktan sonra cumhuriyetin kurulması ile görevinden istifa etmiştir.
Nakşîbendî tarîkatına müntesip olan Ahmed Hâsî aynı zamanda bu
tarîkatta hilâfet makamına yükselmiştir.
Siyasi iktidar ile yer yer anlaşmazlık yaşayan Ahmed Hâsî birkaç
yılını da sürgünde geçirmiştir. Sonrasında serbest kalsa da baskıların
artması sebebi ile Hezan’a yerleşerek burada yaşamının sonuna kadar
mütevazı bir hayat yaşamıştır. 1951 yılında vefât ederek burada toprağa
verilmiştir.
Ahmed Hâsî’nin Mevlid’i ilk olması açısından önemli bir kaynaktır.
Eser, Vesîletü’n-Necât ile karşılaştırıldığında, Kürtçe mevlidlere göre daha
edebî48 bir yapıya sahiptir. On dört bölümden oluşan eser; Fâilâtün
Fâilâtün Fâilün vezni ile yazılmıştır. Yirmi dokuz sayfa ve selam-salât
bölümleri hâriç üç yüz elli bir beyitten oluşan Mevlid’in orijinal nüshası
1898 yılında Diyarbakır’da yayınlanmıştır.49 Bu matbû nüshanın baş sayfasında
bulunan ibâre şöyledir: “Diyâr-ı Bekir Vilâyet-i Celîlesine tâbi’ Lice
Kazası’na mülhak Hezan karyeli Mekrümetlû Ahmed el-Hassî Efendi’nin Zaza
lîsânı ile te’lîf ettiği işbu Mevlîd-i Şerif… Vilâyet-i mezkûre Litografya matbaasında
tab’ ve neşr edildi.”50
Salât kısımlarını da başlık zannederek, bazıları Mevlid’i on altı bö-
lüm olarak tasnif etse de incelememiz sonucu on dört başlıktan müteşekkil
olduğunu gördük. Bölüm içeriği olarak ise diğer mevlidlerden çok
farklı değildir. Her birine “bahis” denilen bölümler şu konuları içerir:
Hamdele, mevlid okumanın fazileti, Allah’ın ezelîliği, kâinatın yaratılışı,
Allah’ın kaleme yazmayı emretmesi, Âdemî nurun yaratılması, Âdem
(a.s.)’ın Cennet’ten kovulması, Hz. Peygamberin anne ve babasının evliliği,
Muhammed’î nûrun Âmine annemize intikâli, velâdet, doğum sıra-

48 Eserin edebî yapısı için bkz. Adnan Oktay, “Klasik Edebiyat Teknikleri ile Bir değerlendirme:
Melaye Ehmedê Xasî’nin Kırmancca (Zazaca) Mevlidi”, Zaza Halkı; Tarih, Dil,
Kültür ve Kimlik Sempozyumu Tebliğ Notu, Erivan 2011.
49 Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde 442 nolu dosyada, 56 gömlek no ve MF.MKT. fon kodu
ile 25/Za/1316 tarihine ait arşiv kaydı şöyledir: “Diyarbekir’de mukîm talebelerden Ahmed
Efendi’nin Zazaca yazdığı Mevlîd-i Şerif’in tab ve neşrine ruhsat verildiği…”
50 Okiç, a.g.m., s. 30.
228 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
sında meydana gelen mûzicevî olaylar, Hz. Peygamberin sütanneye verilmesi,
vahyin nüzûlu ve mîraç, son olarak dua bölümü.51
2. Osman Esad Efendi; Biyîşe Peygamberî,
Osman Esad Efendi, 1852’de Siverek’te dünyaya gelmiştir. Eğitiminin
ardından çeşitli görevlerde bulunmuş, 1905’te Siverek müftülüsü
olmuş ve bu görevi yirmi dört yıl devam ettirmiştir. 1903’te kaleme aldığı
mevlidini neşretmek için teşebbüslerde bulunsa da buna ancak 1933’te
Şam’da eserinin basılması ile muvaffak olmuştur. 1929 yılında vefât etmiştir.

Mevlid geleneğinin sünnî kimseler arasında yaygınlaşması nedeniyle
Osman Efendi güney lehçesinde bir mevlid yazma ihtiyacı duymuş-
tur.52 Biyîşé Peygamberî isimli bu mevlid eseri sekiz bölüm ve 196 beyitten
oluşmaktadır. On birli hece ölçüsü ile yazılmış eserinin farklı nüshaları
bulunmaktadır. Son olarak 2007 yılında Kürt Enstitüsü tarafından
“Mewlido Dimilî” ismi ile basılmıştır.53
3. Mele Hunij, Mevlid-i Peygamberî
Mele Hunij, 1930’lu yıllarda Elazığ Palu’da bulunan Hun Kö-
yü’nde dünyaya gelmiştir. Çeşitli şehirlerde eğitim gördükten sonra
köyüne dönerek yirmi beş yıl imam-hatiplik yapmıştır. 1971’de tamamladığı
Mevlid-i Peygamberî, beş bölüm ve 266 beyitten oluşmaktadır. Diğer
mevlidlerden farklı olarak on altılı hece ölçüsü ile yazılmıştır. Mevlid
eseri 2004 yılında İstanbul’da Vate Yayınevi bünyesinde neşredilmiştir.
4. Mele Kâmil; Mevlid-i Nebî.
Mela Kâmil, 1938’de Bingöl’de dünyaya gelmiştir. Çeşitli yerlerde
tamamladığı eğitiminin ardından imam-hatipliğe başlamış ve farklı yerlerde
hizmet verdikten sonra Genç’in bir köyünde bu görevden emekli
olmuştur. 1999’da te’lif ettiği eseri Mevlid-i Nebî, on birli hece ölçüsü ile
yazılmıştır ve 104 beyitten oluşur. 2003 yılında İstanbul’da neşredilmiştir.
5. Mele Muhammed el-Murâdânî el-Gencî, Mevlid-i Zazakî
Mele Muhammed el-Murâdânî el-Gencî, Bingöl Genç’in Murâdan
köyündendir. 1952'de dünyaya gelmiş ve ilk eğitimini babasından almış-
tır. Daha sonra Muş’ta eğitim görüp imam-hatipliğe başlamıştır. Emekli-

51 Mela Ehmedé Xasî, Mevlid (Editör: Huseyn Sîyabend), Hivda İletişim Yayınları, İstanbul
2012.
52 Zülfü Selcan, “Zaza Dilinin Tarihi Gelişimi”, I. Uluslararası Zaza Dili Sempozyumu Tebliğ
Notu, Bingöl 2011, s. 14-15.
53 Murad Canşad, “Kirmanca( Zazaca) Mevlidler”, Günlük Gazetesi, Tsz.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 229
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
liğin ardından Bursa’ya yerleşmiştir ve hâlen burada müderrislik yapmaktadır.

Mevlid-i Zazakî isimli eserinin elimizde bulunan nüshası üç risâleden
oluşmaktadır. Birinci bölüm; Zazaca mevlid, ikinci bölüm; akîde ve
üçüncü bölüm ise; Bedîüzzamân’ın İkinci Mektup’unun içerir. Konumuzu
ilgilendiren mevlidi ise; sekiz fasıldan müteşekkildir. Bunlar şöyledir:
Hamdele, Muhammedî nurun yaratılışı, Muhammedî nurun intikâli,
velâdet, merhaba, velâdet sonrası, Peygamberimizin vasıfları ve son olarak
Arapça dua bölümü.54
6. Abdülkâdir Arslan, Mevlid-i Nebî
Abdülkâdir Arslan, Bingöl merkez Muşet köylüdür ve hâlen burada
imam-hatip olarak görevini sürdürmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından geçtiğimiz yıllarda bir ilk olarak TRT bünyesinde okunan
Zazaca Mevlid programında görev almış ve canlı olarak bu mevlidi icrâ
etmiştir.
Mevlid-i Nebî isimli eseri, yakın zamanda yazılan mevlidlerdendir.
On beş bölümden oluşan mevlid şu bölümlerden müteşekkildir: Bismillah,
mevlidin ortaya çıkışı, mevlid edebi, câhiliye devri, Âdem (a.s.)’ın
yaratılması, Nebî (a.s.)’ın ecdâdı, Nebî (a.s.)’ın çocukluğu, ahlâk-ı Nebî,
hamilelik, velâdet ve vefât günü, Tâif, hicret, Uhud, merhaba, dua.55
D. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça Mevlid
Ülkemizde yaşayan Arap kökenli vatandaşlarımız tarafından yalnızca
bir mevlid icra edilmektedir. O da Buhârî’nin meşhur şârihi olan
İbn Hacer el-Heytemî'ye56 (ö. 1567) ait en-Ni'metü'l-Kübrâ ale'l-Âlem fî
Mevlidi Seyyidi Veledi Âdem'dir. Özellikle Mardin ve çevresinde bulunan
Arap kökenli vatandaşlarımız kendilerine Arap değil “mıhalmî” derler
ve günümüzde İbn Hacer’in mevlidini özel gün ve gecelerde okurlar.
Hatay ve çevresindeki vatandaşlarımızda böyle bir mevlid geleneği yoktur.

Bu mevlid içerik olarak; Muhammedî nurun yaratılışı, bu nurun
diğer peygamberlerden intikal ederek ona ulaşması, annesinin hamile
kalması, babasının vefatı, doğumu sırasında veya bundan önce ve sonra

54 Muhammed el-Murâdânî, el-Gencî, Mevlid-i Zazakî, Basılmamış eser tsz.,
55 Abdülkâdir Arslan, Mevlid-i Nebî, Basılmamış eser tsz.
56 Hayatı ve eserleri için bkz. Cengiz Kallek, “İbn Hacer el-Heytemî”, Türkiye Diyânet Vakfı
İslam Ansiklopedisi, XIX, 531-534.
230 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
meydana gelen doğaüstü olaylar, sütannesi Halîme'nin yanına verilmesi,
Halîme'nin şahit olduğu olağan üstü olaylar, şemaili, ahlâkı, nübüvveti
ve bunun alâmetleri, mucizeleri, isrâ ve mi'rac, tebliği ve gazveleri, evlenmesi,
çocukları, vefatı gibi hadiseleri kapsar. Bunlarda da diğer mevlidlerde
olduğu gibi bol miktarda hadis kaynak edilmektedir.57 Bu konular
bize ayrıca göstermektedir ki; mevlidler içerik olarak birbirine çok
benzerler.
İbn Hacer’in mevlidinin yazma nüshası İstanbul Süleymaniye Kü-
tüphanesi’nde Esad Efendi No: 448/1’de bulunmaktadır. Bu mevlid, di-
ğerleri ile karşılaştırıldığında kaynaklara dayanan, abartısız, gerçekçi,
duygusallığa yer vermeyen, didaktik metinlerden oluşmaktadır.58 Mevlid,
manzum ve mensur olarak yazılmıştır ve oldukça uzun üç fasıldan
oluşur. Bunlar genel olarak şu konuları içerir: Hamdele ve salvele, Hz.
Peygamberin mucizeleri, Âmine annemizin hamileliği, velâdet ve dua.
E. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Çevresinde Mevlid Merasimleri

Mevlidler başlangıçta Hz. Peygamberin doğumunu kutlamak
maksadı ile yapılan merasimlerde okunmak üzere yazılmıştır. Günü-
müzde ise, kandil gecelerinde, sünnet ve düğün merasimlerinde, cenaze
sırasında ve ölümlerin sene-i devriyesinde, kutlamalarda, önemli gün ve
gecelerde ve daha birçok amaçla okunmaktadır. Bu nedenle günümüzde
mevlid denince mevlid merasimi akla gelmektedir.59

Ülkemizde okunan Kürtçe, Zazaca ve Arapça mevlidlerin merasimlerindeki
tarzını ve müzikal olarak icra şeklini aşağıda verirken, örnekleri
ile Türkçe okunan mevlid merasiminin karşılaştırmasını da yapmak
istiyoruz.
Mevlid merasimlerinin yapılma zamanları her yerde aynıdır. Yukarıda
bahsettiğimiz mevlid merasimi zamanları, ülkemizin doğusunda
da aynı şekildedir. Bu merasimler oldukça yaygındır ve genelde cami
imamları ve dinî bilgiye sahip kişiler tarafından okunmaktadır. Mevlidi
okutan bir şahıs ise mevlid önceden haber verilir ve halk davet edilir.
Mevlid ikramı dağıtılır.

57 İsmail Durmuş, “Mevlid- Arap Edebiyatı”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara
2004, XXIX, 480.
58 Durmuş, aynı yer.
59 Ahmet Çakır, Müziğe Giriş, Dem Yayınları, İstanbul 2009, s. 91.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 231
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
Şırnak, Hakkâri, Mardin ve Siirt çevresinde Kürtçe mevlid icra edilirken,
ortaya bir tepsi üzerine biraz tuz, buğday, şerbet(şekerli su) vs.
konulur. Mevlid bittiğinde o tepsi cemaate dağıtılır. Oradakiler bir tutam
tuz, bir bardak şerbet ve yedi tane buğday alır ve bunları çiğnemeden
yutar. Artan tuz ve buğday mevlid sahibinin erzaklarına eklenir ve bunun
bereket getireceğine inanılır.
Adıyaman çevresinde ise mercimek gibi bakliyatlar da konur ve
mevlid sonunda onlardan yemek yapılarak dağıtılır. Bunun bereket getireceğine
inanılır. Eski bir âdete göre ise Diyarbakır çevresinde mevlid
sırasında başka bir hadise dikkat çekiyor. Mevlid sırasında bir tepsiye
cüzdanlar koyuluyor ve mevlidten sonra herkes kendi cüzdanını alıyor.
Okunan mevlidin bereketinin maddi anlamda o cüzdana intikal edeceği
düşünülüyor.
F. Güneydoğu ve Doğu Anadolu Çevresinde Mevlid İcrasının
Makamlar Açısından İncelenmesi
Günümüzde serbest olarak okunan mevlidlerin, eskiden bestelendiği
ve bu beste ile okunduğu da olmuştur. Örneğin; ülkemizde en fazla
icra edilen mevlid olan Vesîletü’n-Necât’ın bestelendiği ve bununla icra
edildiği bilinmektedir. Bu mevlidin yazıldığı asır olan XV. yy’da bizzat
Süleyman Çelebi tarafından bestelenmiş olduğunu düşünenler bulunmaktadır.60
Bunun gibi Sinâneddin Yûsuf Çelebi (ö. 1565) tarafından bestelenmiş
olabileceği de bize oluşan bilgiler arasındadır. Fakat daha kesim
bir bilgiye göre XVII. yy’da Bursalı Sekban61 adlı bir mûsikîşinas tarafından
bestelenmiş ve bu beste ile XIX. yy'a kadar okunmuştur.62

Türkçe mevlide başlamazdan evvel bir aşır okunur. Hâlbuki Kürt-
çe, Zazaca ve Arapça mevlid okumaya başlamadan evvel, Ahzab sûresi
56. âyet okunur. Bu âyeti okumak adet haline gelmiştir. Türkçe mevlidde
bölümleri oluşturan her bahirden önce bir aşır okunur. Bu mevlidlerde

60 Ergun, a.g.e., s. 12.
61 Bursalı Sekban, II. Mahmud zamanında başhânendedir. Mevlidin her satırını ayrı ayrı
sanatlı bestelemiş, bu beste Mevlidçibaşı Osman Efendi ile kendi talebelerinden birine
öğretilmiş ve bu yolla yayılmıştır. Notası yazılmamış olan bu beste başkalarından gizlenmiş
ve zamanla unutulmuştur. En son Hüdâî dergâhı şeyhi Rûşen Efendi’den sonra da
bu besteyi bilene rastlanmamıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Ekrem Karadeniz, Türk Mûsikîsi
Nazariye ve Esasları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1981.
62 Özcan, a.g.e., s. 37.
232 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
ise, başında okunan zikrettiğimiz âyetten başka Kur’an okunmaz. Fakat
sonunda aşır okunabilir.
Türkçe mevlidlerde her bahirden önce, okunacak o bahrin makamında
bir tevşih63 okunur. Diğerlerinde ise böyle bir gelenek yoktur.
Biraz daha açarsak; Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da böyle bir
gelenek yoktur ve gördüğümüz kadarıyla yaşlılar ilâhî okumayı tercih
etmiyorlar. Yeni nesil ise mûsikîye daha yakınlar ve makamları uygulamaya
çalışıyorlar. Bu sebeple de bu çevrede bestelenmiş farklı dillerde
ilâhîleri okuyorlar. Ayrıca burada eski nesil arasında özellikle kaside ve
na’t okuma geleneği vardır. Bu kaside ve na’tlar mevlid aralarında ve
sonlarında okunuyor.
Âşikârdır ki; bir bölgede icra edilen dinî mûsikî ile yerel mûsikî
birbirinden zıt olamaz. Bu çerçevede ülkemizin doğusunda mevlidler
icra edilirken, bizim tespit ettiğimiz kadarıyla buranın halk mûsikîsine
benzerlik arz ediyor. Burada yaygın olan Uşşak makamı, mevlidlerde de
en fazla kullanılan makamdır. Bunu Hüseynî ve Hicâz makamı takip
eder. Fakat şunu da belirtmek isteriz ki; makamlar bölgeden bölgeye
değişmektedir.
Daha önce de belirttiğimiz kadarıyla bu bölgede en çok Ertûşî ve
Haydârî’nin mevlidi tercih edilmektedir. Bu mevlidlerde başlangıç bö-
lümünden merhaba bölümüne kadarki kısım Uşşak makamında okunmaktadır.
Fakat icralar gayet basit ve az sanatlı olarak icra edilmekte,
çoğu zaman Uşşak dörtlüsü etrafında gezinmeler yapılmaktadır. Merhaba
bölümüne gelindiğinde ise Hüseynî makamına geçilir ve bu makamda
gayet güzel nağmeler teğannî edildikten sonra bölüm bitirilir. Burada
bütün cemaat ayağa kalkar ve bölüm bitene kadar ayakta durur. Hâlbuki
Türkçe mevlid okurken yalnızca Veladet Bahri’nin sonunda ayağa kalkılır
ve kısa bir dua ile bahir bitirilir.
Mevlid sırasında Hz. Peygamberin doğumuna sıra gelince ayağa
kalkılması İmâm-ı Sebkî (ö. 1355)’den kalma bir adettir.64 Bir çeşit saygı
ve hoş geldin ifadesi olan bu kalkış salâvatlarla sona erer. Bu ülkemizde
okunan tüm mevlidler için geçerlidir. Fakat özellikle Kürtçe mevlidlerde
her bölümden sonra nakarata benzer bir ifadeyle cemaate salâvat getirtilir.
Eserden esere değişen bu nakarat bölümünde gelende Türkçe olarak

63 Bu tevşihler hakkında örnek eserler için bkz. Rauf Yekta, Ahmed Irsoy, Ali Rıfat Çağatay,
Türk Mûsikîsi Klasiklerinden İlâhîler, İstanbul Konservatuarı Yayınları, İstanbul 1931, c. 1.
64 Pakalın, a.g.e., s. 524.
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 233
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
“Ateşten, Allah’ın azabın kurtulmak istiyorsanız, Allah rasûlü (a.s.)’ın ismi
anıldığında salavât getiriniz.” gibi sözler bulunur.
Kürtçe mevlidlerin sonunda bir münâcât okunur. Bu münâcât tespit
ettiğimiz kadarıyla Hicâz makamında okunuyor. Bundan sonra bir
dua yapılıyor ve mevlid merasimi bitip, yeme içme ikram kısmına geçiliyor.

Mardin ve çevresinde okunan Arapça mevlidlerde ise müzikal bir
icra görmedik. Düz yazı okur gibi okunan mevlidlerde yalnızca salavat
çağrısı için okunan nakarat benzeri bölümler nağmeli okunur ve arkasından
nağmeli olarak birlikte salavat getirilir. Bu bölgede mevlid sırasında
aşır, ilâhî ve kasîde gibi bir icra da söz konusu değildir.
Zazaca mevlidler ise icrâ olarak, Türkçe ve Kürtçe mevlidlerin
icrâsına benzemektedir. Yer yer bölgesel farklılıklar içermekle birlikte
özellikle Bingöl ve çevresinde mevlid okumaya geçmezden evvel, okunacak
bahrin konusuna da uygunluk arz edecek bir aşır65 okunur. Bununla
beraber nadir de olsa Zazaca mevlidlerde bölüm aralarında da isteğe
bağlı olarak aşır okunabilmektedir. Mevlid icrasının evvelinde bazı bölgeler
de ise Kürtçe mevlidlerin icrâsında âdet olan, Ahzab sûresi 56. âyet
okunur.
Sonuç
İnsanlar, geçmişten günümüze birçok alanda mûsikî ile iştigal etmiş
olsa da, onun en büyük inkişaf yeri dînî mûsikî olmuştur. Birçok
dinde mûsikî çeşitli şekillerde kullanılmıştır. İslam Tarihi’nde ise mûsikî;
dînî maksat ile çeşitli formlara ayrılmış ve büyük bir gelişme göstermiş-
tir. Bu formlardan biri de günümüzde icra edilen mevlidlerdir.
Gördüğümüz kadarı ile ülkemizin doğusunda daha el değmemiş,
incelemeye muhtaç meseleler bulunmaktadır. Bunlardan biri de mevlidlerdir.
Son yıllarda benzer çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu makale
de bu eksikliği gidermek gayesi ile yazılmıştır. Kanaatimizce bu mevlidlerden
her biri o dili iyi bilen kişilerce incelenmelidir. Bu konuyu araş-
tırmacıların dikkatine sunuyoruz.
Tespitlerimize göre en yaygın Kürtçe mevlidler Ertûşî ve
Haydârî'ye ait olanlardır. Diğer mevlidler yazarları veya müderris olan

65 Eskiden on âyetlik bir bölümü içerdiği için Kur’ân’ın okunan bir bölümüne denirdi.
Günümüzde âyet sayısına dikkat edilmeksizin icrâ edilen Kur’ân’a da bu tabir kullanılagelmektedir.

234 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
bu yazarların talebeleri tarafından okunmaktadır. Okuma sırasında icra
edilen mûsikî daha geri plandadır. Hemen hemen aynı nağmelerden
oluşur. Bu tarz Zazaca mevlidler için de geçerlidir. Arapça mevlidlerde
ise mûsikî yok denecek kadar azdır. Fakat özellikle gençlerin mûsikîye
olan ilgileri Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da mevlid okuma geleneğini
değiştirecek gibi görünmektedir.
Kaynakça
Abdurrahman Becirmenî, Mevlid-i Muhammed Mustafa, Basılmamış eser,
tsz.
Abdurrahman Harhûrî, Mevlüde Siyer, Basılmamış eser, 2010.
Abdülbasıt Muhammed Abdüssamed, Mevlüdü’n-Nebî (Basılmamış eser),
İstanbul 2003.
Ahmed Hâsî, Mevlid (Editör: Huseyn Sîyabend), Hivda İletişim Yayınları,
İstanbul 2012.
Ahmed bin Osman, Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’s-Salâti ve’s-Selâm, Dâru'sSaadet,
tsz.
Aksoy, Hasan, “Mevlid; Türk Edebiyatı”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Ankara 2004, XXIX, 482-484.
Ali bin Seyyid Abdurrahmân el-Mardînî, Hâzâ Kitâb Âvâ Hayât, Basılmamış
eser, tsz.
Altınkuşlar, Ayhan, Kalender, Ruhi, Özcan, Nuri, Dinî Mûsikî 1, Kalem
Yayınları, Ankara 1996.
Arslan, Abdülkâdir, Mevlid-i Nebî, Basılmamış eser tsz.
Can, Halil, “Dinî Mûsikî Ders Notları - Mevlid”, Mûsikî Mecmuası, İstanbul
1974, Yıl; 26, Nu. 292, s. 19-24.
Canşad, Murad, “Kirmanca( Zazaca) Mevlidler”, Günlük Gazetesi, Tsz.
(http://www.cizrelim.com/Yazilar.asp?goster=dos&id=880)
Çakır, Ahmet, Müziğe Giriş, Dem Yayınları, İstanbul 2009.
Durmuş, İsmail, “Mevlid- Arap Edebiyatı”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Ankara 2004, XXIX, 480-482.
Ekinci, Muhammed, Nazm-ı Şîrîn, Basılmamış eser, 2008.
Ergun, S. Nüzhet, Türk Mûsikîsi Antolojisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayınları, İstanbul 1942.
Eroğlu, Süleyman, “Edebi Bir Tür Olarak Mevlidler, Şekil Özelliklerine
Dair Bazı Değerlendirmeler.” Yazılışının 600. Yılında Bir Kutlu Do-
Güneydoğu Ve Doğu Anadolu Çevresinde Arapça, Kürtçe, Zazaca Mevlidler… | 235
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
ğum Şaheseri, Uluslararası Mevlid Sempozyumu, Türkiye Diyanet
Vakfı Yayınları, Bursa 2009, s. 109-125.
Erzen, Feyzullah, Gule Narencî Mevlide Kurmancî, Basılmamış eser, Trs.
______________Hate Safa Di Mewlîda Mustafa, Basılmamış eser, Trs.
Feyzullah Haznevî, Rasûli bî Hember, Basılmamış eser 2007.
İbn-i Hacer, Mevlîd-i Nebî, Ayfa Basın Yayın, İstanbul, tsz.
Kallek, Cengiz, “İbn Hacer el-Heytemî”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
XIX, 531-534.
Karadeniz, Ekrem, Türk Mûsikîsi Nazariye ve Esasları, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, Ankara 1981.
Kızıl, Hayreddin, "Diyarbakır ve Çevresinde Yazılmış Mevlidlerin Konularına
Göre Tasnifi Denemesi", Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, sa.
VII, s. 116-150.
Kurşun, Süleyman, Mewlida Pêxember, Ravza Yayıncılık ve Matbaacılık,
İstanbul 2010.
________________, Rébaz Diwana Yekem, Mizgin Yayıncılık, İstanbul 2002.
Mazıoğlu, Hasibe, “Türk Edebiyatında Mevlid Yazan Şairler”, Türkoloji
Dergisi, 1974, c. VI, sa. I, s. 31-62.
Muhammed Emin el-Hayderî, Mevlîd-i Nebî, Ayfa Basın Yayın, İstanbul
tsz.
Muhammed el-Murâdânî, el-Gencî, Mevlid-i Zazakî, Basılmamış tsz eser.
Muhammed Sirâcüddîn, Dürra Birinci Mewluda Kirmancî, Dua Yayınları,
İstanbul 2009.
Muhammed Şerif el-Batırgizî, Risâletü’l-Usûl fî Mevlîdi’r-Rasûl, Basılmamış
tsz eser.
Mustafa Ezdârî, Mevlîdi Şerîf, Dârû'd-Duâ, İstanbul 2011.
Nas, Ahmed, Fekîye Nârincî Mewlûda Kürmancî, 1990.
Nas, Taha, “İdilli Bir Âlim: Molla Ahmed Nas ve Eserleri”, Uluslararası
Geçmişten Günümüze İdil Sempozyumu, Şırnak Üniversitesi Yayınları,
İstanbul 2011, s. 363-371.
Okiç, M. Tayyib, “Çeşitli Dillerdeki Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin
Tercemeleri”, Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi
Dergisi, 1975, sa. 1, s. 17-78.
Oktay, Adnan, “Klasik Edebiyat Teknikleri ile Bir değerlendirme: Melaye
Ehmedê Xasî’nin Kırmancca (Zazaca) Mevlidi”, Zaza Halkı; Tarih,
Dil, Kültür ve Kimlik Sempozyumu Tebliğ Notu, Erivan 2011.
Özcan, Nuri, Türk Din Mûsikîsi Ders Notları, İstanbul 2001.
236 | Mehmet TIRAŞCI
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013, Cilt: XVII, Sayı: 2
Özdirek, Recep, “Cumhuriyet Döneminde Şırnak Bölgesinde Yaşayan
Âlimlerin Fıkıhla İlgili Eserlerinin Değerlendirilmesi”, Uluslararası
Şırnak ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, ŞırnakÜniversitesi Yayınları,
Şırnak 2010, s. 707-722.
Özel, Ahmet, “Mevlid”, Türkiye Diyânet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara
2004, XXIX, 475.
Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarihi Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Milli
Eğitim Basımevi, İstanbul 1951.
Pekolcay, Necla, İslamî Türk Edebiyatı, İstanbul 1981.
Selcan, Zülfü, “Zaza Dilinin Tarihi Gelişimi”, I. Uluslararası Zaza Dili
Sempozyumu tebliğ notu, Bingöl 2011.
Seyyid Bedreddîn, Mevlûdâ Kürdî Bizmani Gundî, Basılmamış tsz eser.
Şemseddin Sami, Kâmus-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul 2010.
Şevki el-Haznevî, Mevlidi’n-Nebî Aleyhi’s-Salâti ve’s-Selâm, Daru's-Saâdet,
1994.
Tatcı, Mustafa, “Mevlid Türüne Dair Bazı Değerlendirmeler”, 600. Yılında
Bir Kutlu Doğum Şaheseri, Uluslar Arası Mevlid Sempozyumu, Türkiye
Diyanet Vakfı Yayınları, Bursa 2009, s. 131-136.
Yekta, Rauf, Irsoy, Ahmed, Çağatay, Ali Rıfat, Türk Mûsikîsi Klasiklerinden
İlâhîler, İstanbul Konservatuarı Yayınları, İstanbul 1931, c. 1.
Zâhid el-Âmidî, Mevlidi Şerif Herdû Bâtî, Basılmamış eser, 1989.

Konular