ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI

41
Öz
Sözlü yahut yazılı, sağlıklı ve verimli bir anlatımın yapılabilmesi, düşüncelerin ifade
edilebilmesi için dil denen aracın kullanılması gereklidir. İnsanlar, yüzyıllar içinde dü-
şüncelerini belirli kalıplarla ifade etmişlerdir. Adı geçen kalıpların bir kısmı tekil yapılar
olarak bilinen isim ve sıfat tamlamalarıdır.
Bu çalışmada Arapça ile Türkçe’ye ait sıfat ve sıfat tamlamaları, Arapça açısından
karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacak ve her iki dildeki farklılık ve benzerlikler tespit
edilmeye gayret edilecektir. Adı geçen dillerin ayrı dil gruplarından olmalarından dolayı
benzerlikten çok zıtlıklar söz konusu edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Arapça, Türkçe, Sıfat Tamlaması, Karşılaştırmalar, Dilbilgisi.
Comparison of Turkish and Arabic Adjective Clauses
Abstract
Oral or written, to make a healty and efficient expression and to voice the thoughts, it
is require to use the language. Throughout the centuries, humans voice their thoughts in
certain patterns. Some of those patterns are noun and adjective clauses which are known
as single phrases.
In this study, adjective clauses which belong to Arabic and Turkish, are going to be
analyzed comparatively in terms of Arabic language and tried to be identify differences
and similarities of both languages. Because of those languages belong to different
language groups, it is going to be mentioned mostly differences more than similarities.
Keywords: Arabic, Turkish, Adjective Clauses, Comparisons, Grammar.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE
KARŞILAŞTIRILMASI
*) Yrd. Doç. Dr., Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Arap Dili ve Belagati Ana
Bilim Dalı. (e-posta: cemalfakir20@hotmail.com)
Cemal IŞIK (*)
EKEV AKADEMİ DERGİSİ Yıl: 19 Sayı: 64 (Güz 2015)
42 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
I. GİRİŞ
Dilleri karşılaştırma, tarihi süreçte varolan bir gerçekliktir. Karşılaştırmalı dilbilgisi
terimi dilbilim içerisinde bir üst kavram oluşturmaktadır. Adı geçen kavram yerine
karşılaştırmalı dilbilim, karşılaştırmalı analiz ve dil karşılaştırması gibi terimlerin de
kullanıldığı görülmektedir. Karşılaştırmalı dilbilgisinde öncelikle iki farklı dil arasındaki
farklılıklar ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır.1
Arapça ile Türkçe dilleri
her seviyede karşılaştırılmaya, farklılık ve benzerliklerin tespitine ihtiyaç duymaktadır.
Dil öğretiminde yapılması gerekli çabaları ifade eden bu eylem hedef dil ve anadilin
önemini ortaya koymaktadır. Yabancı dilin öğrenilmesi için kuşkusuz en önemli yardımcı
araç yabancı dilin kendisidir. Bu sırada anadil onun en önemli yardımcısıdır.2
Türkçe, Arapça ve Farsça ile erken dönemlerde karşılaştırılmış ve bu dillere rüçhaniyeti
söz konusu edilmiştir.3
Yabancılara Türkçenin öğretimi için yazılan eserlerden ilki
Divânû Lügati’t-Türk’tür. Türk edebiyatının Karahanlılar dönemine ait eserlerinden birisidir.
Kaşgarlı Mahmut’un kaleme aldığı bu eserin, Türkçe öğretiminin ilk eseri olması
bakımından ayrı bir yeri ve önemi vardır. Dil öğretimine yönelik çalışmalara bakıldı-
ğında Türk kaynakları arasında Divan-û Lügat’it-Türk’ten daha önce Türkçenin öğretimine
yönelik yazılan müstakil bir eser olmadığı görülmektedir. Bu alandaki diğer bir
eser ise Kitâbü’l-İdrâk Li-Lisâni’l-Etrâk (Türklerin Dilini Anlama Kitabı)’tır. Nasîrüddin
Ebu Hayyân tarafından 1312 yılında Kahire’de yazılmıştır. Bu iki kitap gibi daha bir çok
eserden sözetmek mümkündür. Bu şekilde dillerin birbirleriyle karşılaştırılması, kelime
ve yapıların karşılıklarının bulunması Uygulamalı Dilbilim’in araştırma konularındandır.
Genel dilbilimin verilerini uygulamaya koyan ve dilin uygulama alanlarıyla ilgili bilim
dallarının oluşturduğu
3
Ebu Hayyân tarafından 1312 yılında Kahire‟de yazılmıĢtır. Bu iki kitap
gibi daha bir çok eserden sözetmek mümkündür. Bu Ģekilde dillerin
birbirleriyle karĢılaĢtırılması, kelime ve yapıların karĢılıklarının
bulunması Uygulamalı Dilbilim’in araĢtırma konularındandır. Genel
dilbilimin verilerini uygulamaya koyan ve dilin uygulama alanlarıyla
ilgili bilim dallarının oluĢturduğu (

ُ = الل
ْلم
ِ
ِ ع
َة
ِ غ
ِيق
ْب
التَّط
ي Applied Linguistics)
dilbilim dalıdır.4
Dilleri karĢılaĢtırmada yöntem önemlidir. Bu bağlamda dillerin
tarihi süreçte geçirdiği değiĢimleri veya güncel hâlini karĢılaĢtırmak
üzere iki kavram söz konusudur: Eş zamanlı yöntem (İng. Synchronic),
dil olaylarını belirli bir süre içinde ve tarihi değiĢme ve geliĢmelere bağlı
olmadan durağan (statique) olarak inceleme yöntemi. Söz geliĢi Türkiye
Türkçesindeki ünlü ve ünsüz uyumu olaylarının tespiti gibi art zamanlı
yöntemin karĢıtıdır.5 Ayrıca dillerdeki zıtlıkları tespit ederek karĢılaĢtıran
karşıtsal çözümleme kuramından da söz edilebilir. Ġkinci dünya
savaĢından sonra batıda ortaya çıkan bu yöntem dillerin benzer
yönlerinin yanında zıtlıkları bulmayı da önemser.6

Bu makalede eĢzamanlı dil teorisine uygun bir yöntem
izlenecektir. Çünkü dil eğitim ve öğretiminde halihazırda konuĢulan
dillerin karĢılaĢtırılmaları, dilbilimi açısından uygun olacaktır. Özellikle
Türkçe gibi tarihi süreçte bir çok değiĢikliğe uğramıĢ dillerin, mevcut
4 Doğan, Candemir, Karşılaştırmalı Arapça-Türkçe Bağlaçlar, CantaĢ Yayınları,
Ġstanbul 2013, s. 37.
5 TDK, BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara, 2003. 6 IĢık, Cemal, Kelime ve Cümle Yapıları Bakımından Arapça ile Türkçenin
Karşılaştırılması, (BasılmamıĢ Doktora Tezi), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum,
2014, s. 15.
Applied Linguistics) dilbilim dalıdır.4
Dilleri karşılaştırmada yöntem önemlidir. Bu bağlamda dillerin tarihi süreçte geçirdiği
değişimleri veya güncel hâlini karşılaştırmak üzere iki kavram söz konusudur: Eş
zamanlı yöntem (İng. Synchronic), dil olaylarını belirli bir süre içinde ve tarihi değişme
ve gelişmelere bağlı olmadan durağan (statique) olarak inceleme yöntemi. Söz gelişi Türkiye
Türkçesindeki ünlü ve ünsüz uyumu olaylarının tespiti gibi art zamanlı yöntemin
karşıtıdır.5 Ayrıca dillerdeki zıtlıkları tespit ederek karşılaştıran karşıtsal çözümleme kuramından
da söz edilebilir. İkinci dünya savaşından sonra batıda ortaya çıkan bu yöntem
dillerin benzer yönlerinin yanında zıtlıkları bulmayı da önemser.
6
1) Hans Peter Althaus, Lexikon der Germanistischen Linguistik IV, Niemer, Tübingen, 1980, s. 633.
2) Wolfgang Butzkamm, Psycholinguistik des Fremdsprachenunterrichts Von der Muttersprache zur
Fremdsprache, Francke, Tübingen, 1989, s. 291.
3) Barın, Erol, “Ecnebilere Mahsus Elifbâ Kitabı Üzerine”/TÜBAR-XXVII, 2010-Bahar, s.122.
4) Doğan, Candemir, Karşılaştırmalı Arapça-Türkçe Bağlaçlar, Cantaş Yayınları, İstanbul 2013, s. 37.
5) TDK, BSTS / Gramer Terimleri Sözlüğü, Ankara, 2003.
6) Işık, Cemal, Kelime ve Cümle Yapıları Bakımından Arapça ile Türkçenin Karşılaştırılması, (Basılmamış
Doktora Tezi), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2014, s. 15.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 43
Bu makalede eşzamanlı dil teorisine uygun bir yöntem izlenecektir. Çünkü dil eğitim
ve öğretiminde halihazırda konuşulan dillerin karşılaştırılmaları, dilbilimi açısından
uygun olacaktır. Özellikle Türkçe gibi tarihi süreçte bir çok değişikliğe uğramış dillerin,
mevcut yapılarının, hedef dillerle karşılaştırılarak tespit edilmesi kanaati dilbilimciler tarafından
da kabul edilmektedir.7
1. Arapçada Sıfat/Na’t
Sıfat;
4
yapılarının, hedef dillerle karĢılaĢtırılarak tespit edilmesi kanaati
dilbilimciler tarafından da kabul edilmektedir.7
1. Arapçada Sıfat/Na’t
Sıfat; ف وص kökünden türemiĢ olan bu kelime bir Ģeyi niteleme
anlamına gelmektedir.8 Arapçada kendilerinden öce gelen nesne ve
kavramları niteleyen veya belirten isimlere sıfat/na‟t, nitelenen isme ise
mevsuf/men‟ût denir.9 Sıfat olacak kelime muĢtak/türemiĢ veya muĢtak
olarak yorumlanabilendir.10 Dolayısıyla Arapçada varlıkları niteleyen
kelimelerin hem vasıf özelliği hem de türemiĢ olmaları gereklidir. Bu
bağlamda isimler arasında ayrıca bir ayırım yapmak gerekirse,
niteleyen/vasıf olan ve nitelenen/câmid olan isimlerden söz edilebilir.
Niteleyen isimler ismi fâil, ismi mef‟ul vb. yapılardan oluĢurken,
nitelenen isimler kiĢi ve anlam isimlerinden meydana gelirler.11 Arapça
çekimli dil grubundan olmasından dolayı iĢtikak/türeme yoluyla sıfat
yapılır. Türkçede ise bir kelimenin sıfat olabilmesi için nitelediği isimden
önce gelmesinin yanı sıra belli ekleri alması gerekir. Örnek: -imser
sıfatları; iyimser, kötümser, karamsar, -imsi sıfatları; yeşilimsi,
kırmızımsı, tatlımsı…12
7 Ercilasun, Ahmet Bican (BĢk.) ve Komisyon, TDK İmlâ Kılavuzu, Yayın no: 525,
Ankara, 2000, s. 3; Boz, Erdoğan – Yaman, Ertuğrul (Ed.), Üniversiteler İçin Türk Dili
Yazılı ve Sözlü Anlatım (4. Baskı), Yargı Yayınları, Ankara, 2013, s. 84. 8 Ġsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, es-Sihâh (I-VI), Dâru‟l-Meârif, Kahire, 1956, IV. 345. 9 GüneĢ, Kadir, Arapça-Türkçe Sözlük, Mektep Yayınları, Ġstanbul, 2011, s. 1188. 10 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, el-Mektebetu‟l-„Asriyye, (Thk. M.
Muhyiddin Abdulhamîd), Beyrut, 1995, s. 309. 11 Abdullah b Hâmid. el- Hâmid, Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye es-Sarfu (IIV),
Emin Yayınları, Bursa, 2013, IV. 27.
12 Banguoğlu, Tahsin, Türkçenin Grameri, TDK yayınları, (9. baskı), Ankara, 2011, s.
194.
kökünden türemiş olan bu kelime bir şeyi niteleme anlamına gelmektedir.8
Arapçada kendilerinden öce gelen nesne ve kavramları niteleyen veya belirten isimlere
sıfat/na’t, nitelenen isme ise mevsuf/men’ût denir.9
Sıfat olacak kelime muştak/türemiş
veya muştak olarak yorumlanabilendir.10 Dolayısıyla Arapçada varlıkları niteleyen
kelimelerin hem vasıf özelliği hem de türemiş olmaları gereklidir. Bu bağlamda isimler
arasında ayrıca bir ayırım yapmak gerekirse, niteleyen/vasıf olan ve nitelenen/câmid olan
isimlerden söz edilebilir. Niteleyen isimler ismi fâil, ismi mef’ul vb. yapılardan oluşurken,
nitelenen isimler kişi ve anlam isimlerinden meydana gelirler.11 Arapça çekimli dil
grubundan olmasından dolayı iştikak/türeme yoluyla sıfat yapılır. Türkçede ise bir kelimenin
sıfat olabilmesi için nitelediği isimden önce gelmesinin yanı sıra belli ekleri alması
gerekir. Örnek: -imser sıfatları; iyimser, kötümser, karamsar, -imsi sıfatları; yeşilimsi,
kırmızımsı, tatlımsı…12
Türkçeden farklı olarak Arapçada sıfat, nitelediği isimden önce değil sonra gelir. Nitelediği
isme mevsûf ya da men’ût denir. Sıfatlar, hakiki (gerçek sıfat) ve sebebî (dolaylı
sıfat) olmak üzere iki grupta incelenir.13 Arapçada sıfat, daha çok şekle bağlı bir yapıdır.
Sıfatı cümle içindeki konumu ile yapısal/şekli faktörler belirler. Türkçede olduğu gibi
kuruluşu itibariyle niteleme ifade eden isimler sıfat-ı müşebbehe14 diye isimlendirilir. Bu
7) Ercilasun, Ahmet Bican (Bşk.) ve Komisyon, TDK İmlâ Kılavuzu, Yayın no: 525, Ankara, 2000, s. 3;
Boz, Erdoğan – Yaman, Ertuğrul (Ed.), Üniversiteler İçin Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım (4. Baskı),
Yargı Yayınları, Ankara, 2013, s. 84.
8) İsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, es-Sihâh (I-VI), Dâru’l-Meârif, Kahire, 1956, IV. 345.
9) Güneş, Kadir, Arapça-Türkçe Sözlük, Mektep Yayınları, İstanbul, 2011, s. 1188.
10) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, el-Mektebetu’l-‘Asriyye, (Thk. M. Muhyiddin Abdulhamîd),
Beyrut, 1995, s. 309.
11) Abdullah b Hâmid. el- Hâmid, Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye es-Sarfu (I- IV), Emin Yayınları,
Bursa, 2013, IV. 27.
12) Banguoğlu, Tahsin, Türkçenin Grameri, TDK yayınları, (9. baskı), Ankara, 2011, s. 194.
13) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, Daru’n-Nahdati’l-Arabiyye,
Beyrut, 2004, s. 429; İşler, Emrullah, Yıldız, Musa, Arapça Çeviri Kılavuzu, Gündüz Eğitim
ve Yayıncılık, Ankara 2002, s. 69.
14) Ali el-Cârim, Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdıh I-III, Dâru’l-Meârif, Mısır, 1965, I. 131; İbn Hişâm,
Katru’n-Nedâ, s. 83; Topaloğlu, Bekir-Karaman, Hayreddin, Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar
Neşriyat, İstanbul, 2010, s. 24; Abdullah b Hâmid. el- Hâmid, Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye
en-Nahv (I- IV), Emin Yayınları, Bursa, 2013, III. 242.
44 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
tür sıfatlar nerede olursa olsun niteleyici özelliğini korur. Türkçede sözcükler arasındaki
ilişkiler eklerle kurulur. İki sözcük arasındaki ilişki ekle belirlenmişse araya başka
sözcükler girebilir; ama ilişki, eksiz kurulmuşsa araya başka sözcük giremez.15 Örnek:
Eski maliye bakanı sıfat tamlamasında sıfatla mevsufun arasına maliye sözcüğü gelmekle
bakanın mı maliyenin mi eski olduğu anlaşılmaz hale gelmiştir. Bakanın eski olduğunu
ifade etmek için önüne eski sıfatını getirerek maliye eski bakanı demek gerekir. Buna kar-
şılık Arapçada kelimeler arasındaki alâka hareke ile sağlandığından böyle bir zorlamaya
ihtiyaç yoktur. Misal: Türkçe örnekten hareketle
5
Türkçeden farklı olarak Arapçada sıfat, nitelediği isimden önce
değil sonra gelir. Nitelediği isme mevsûf ya da men‟ût denir. Sıfatlar,
hakiki (gerçek sıfat) ve sebebî (dolaylı sıfat) olmak üzere iki grupta
incelenir.13 Arapçada sıfat, daha çok Ģekle bağlı bir yapıdır. Sıfatı cümle
içindeki konumu ile yapısal/Ģekli faktörler belirler. Türkçede olduğu gibi
kuruluĢu itibariyle niteleme ifade eden isimler sıfat-ı müĢebbehe14 diye
isimlendirilir. Bu tür sıfatlar nerede olursa olsun niteleyici özelliğini
korur. Türkçede sözcükler arasındaki iliĢkiler eklerle kurulur. Ġki sözcük
arasındaki iliĢki ekle belirlenmiĢse araya baĢka sözcükler girebilir; ama
iliĢki, eksiz kurulmuĢsa araya baĢka sözcük giremez.15 Örnek: Eski
maliye bakanı sıfat tamlamasında sıfatla mevsufun arasına maliye
sözcüğü gelmekle bakanın mı maliyenin mi eski olduğu anlaĢılmaz hale
gelmiĢtir. Bakanın eski olduğunu ifade etmek için önüne eski sıfatını
getirerek maliye eski bakanı demek gerekir. Buna karĢılık Arapçada
kelimeler arasındaki alâka hareke ile sağlandığından böyle bir zorlamaya
ihtiyaç yoktur. Misal: Türkçe örnekten hareketle ُ
ِق
ِ ال َّساب
ة
َ
ي
ِ
ال
َ
ْم
ُ ال
ِزير
َ
و
tamlamasına sıfat olan ُ
ِق
ساب َّال kelimesi ile mevsuf ُ
ِزير
َ
و ismi arasında,
tekil sıfat tamlamaları için gerekli dört Ģartı (cinsiyet, sayı, i‟rab ve
marifelik) taĢıdığından eski olanın maliye değil bakan olduğu anlaĢılır.
13 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, Daru‟nNahdati‟l-Arabiyye,
Beyrut, 2004, s. 429; ĠĢler, Emrullah, Yıldız, Musa, Arapça Çeviri
Kılavuzu, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2002, s. 69. 14 Ali el-Cârim, Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdıh I-III, Dâru‟l-Meârif, Mısır, 1965, I.
131; Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 83; Topaloğlu, Bekir-Karaman, Hayreddin, Arapça
Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar NeĢriyat, Ġstanbul, 2010, s. 24; Abdullah b Hâmid. elHâmid,
Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye en-Nahv (I- IV), Emin Yayınları,
Bursa, 2013, III. 242.
15 Demir, Nurettin-Yılmaz, Emine-Gencan, Tahir Nejat, Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu
Üniversitesi Yayını No: 2370, Ankara, 2013, s. 53.
tamlamasına sı-
fat olan
5
Türkçeden farklı olarak Arapçada sıfat, nitelediği isimden önce
değil sonra gelir. Nitelediği isme mevsûf ya da men‟ût denir. Sıfatlar,
hakiki (gerçek sıfat) ve sebebî (dolaylı sıfat) olmak üzere iki grupta
incelenir.13 Arapçada sıfat, daha çok Ģekle bağlı bir yapıdır. Sıfatı cümle
içindeki konumu ile yapısal/Ģekli faktörler belirler. Türkçede olduğu gibi
kuruluĢu itibariyle niteleme ifade eden isimler sıfat-ı müĢebbehe14 diye
isimlendirilir. Bu tür sıfatlar nerede olursa olsun niteleyici özelliğini
korur. Türkçede sözcükler arasındaki iliĢkiler eklerle kurulur. Ġki sözcük
arasındaki iliĢki ekle belirlenmiĢse araya baĢka sözcükler girebilir; ama
iliĢki, eksiz kurulmuĢsa araya baĢka sözcük giremez.15 Örnek: Eski
maliye bakanı sıfat tamlamasında sıfatla mevsufun arasına maliye
sözcüğü gelmekle bakanın mı maliyenin mi eski olduğu anlaĢılmaz hale
gelmiĢtir. Bakanın eski olduğunu ifade etmek için önüne eski sıfatını
getirerek maliye eski bakanı demek gerekir. Buna karĢılık Arapçada
kelimeler arasındaki alâka hareke ile sağlandığından böyle bir zorlamaya
ihtiyaç yoktur. Misal: Türkçe örnekten hareketle ُ
ِق
ِ ال َّساب
ة
َ
ي
ِ
ال
َ
ْم
ُ ال
ِزير
َ
و
tamlamasına sıfat olan ُ
ِق
ساب َّال kelimesi ile mevsuf ُ
ِزير
َ
و ismi arasında,
tekil sıfat tamlamaları için gerekli dört Ģartı (cinsiyet, sayı, i‟rab ve
marifelik) taĢıdığından eski olanın maliye değil bakan olduğu anlaĢılır.
13 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, Daru‟nNahdati‟l-Arabiyye,
Beyrut, 2004, s. 429; ĠĢler, Emrullah, Yıldız, Musa, Arapça Çeviri
Kılavuzu, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2002, s. 69. 14 Ali el-Cârim, Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdıh I-III, Dâru‟l-Meârif, Mısır, 1965, I.
131; Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 83; Topaloğlu, Bekir-Karaman, Hayreddin, Arapça
Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar NeĢriyat, Ġstanbul, 2010, s. 24; Abdullah b Hâmid. elHâmid,
Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye en-Nahv (I- IV), Emin Yayınları,
Bursa, 2013, III. 242.
15 Demir, Nurettin-Yılmaz, Emine-Gencan, Tahir Nejat, Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu
Üniversitesi Yayını No: 2370, Ankara, 2013, s. 53.
kelimesi ile mevsuf
5
Türkçeden farklı olarak Arapçada sıfat, nitelediği isimden önce
değil sonra gelir. Nitelediği isme mevsûf ya da men‟ût denir. Sıfatlar,
hakiki (gerçek sıfat) ve sebebî (dolaylı sıfat) olmak üzere iki grupta
incelenir.13 Arapçada sıfat, daha çok Ģekle bağlı bir yapıdır. Sıfatı cümle
içindeki konumu ile yapısal/Ģekli faktörler belirler. Türkçede olduğu gibi
kuruluĢu itibariyle niteleme ifade eden isimler sıfat-ı müĢebbehe14 diye
isimlendirilir. Bu tür sıfatlar nerede olursa olsun niteleyici özelliğini
korur. Türkçede sözcükler arasındaki iliĢkiler eklerle kurulur. Ġki sözcük
arasındaki iliĢki ekle belirlenmiĢse araya baĢka sözcükler girebilir; ama
iliĢki, eksiz kurulmuĢsa araya baĢka sözcük giremez.15 Örnek: Eski
maliye bakanı sıfat tamlamasında sıfatla mevsufun arasına maliye
sözcüğü gelmekle bakanın mı maliyenin mi eski olduğu anlaĢılmaz hale
gelmiĢtir. Bakanın eski olduğunu ifade etmek için önüne eski sıfatını
getirerek maliye eski bakanı demek gerekir. Buna karĢılık Arapçada
kelimeler arasındaki alâka hareke ile sağlandığından böyle bir zorlamaya
ihtiyaç yoktur. Misal: Türkçe örnekten hareketle ُ
ِق
ِ ال َّساب
ة
َ
ي
ِ
ال
َ
ْم
ُ ال
ِزير
َ
و
tamlamasına sıfat olan ُ
ِق
ساب َّال kelimesi ile mevsuf ُ
ِزير
َ
و ismi arasında,
tekil sıfat tamlamaları için gerekli dört Ģartı (cinsiyet, sayı, i‟rab ve
marifelik) taĢıdığından eski olanın maliye değil bakan olduğu anlaĢılır.
13 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, Daru‟nNahdati‟l-Arabiyye,
Beyrut, 2004, s. 429; ĠĢler, Emrullah, Yıldız, Musa, Arapça Çeviri
Kılavuzu, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2002, s. 69. 14 Ali el-Cârim, Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdıh I-III, Dâru‟l-Meârif, Mısır, 1965, I.
131; Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 83; Topaloğlu, Bekir-Karaman, Hayreddin, Arapça
Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar NeĢriyat, Ġstanbul, 2010, s. 24; Abdullah b Hâmid. elHâmid,
Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye en-Nahv (I- IV), Emin Yayınları,
Bursa, 2013, III. 242.
15 Demir, Nurettin-Yılmaz, Emine-Gencan, Tahir Nejat, Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu
Üniversitesi Yayını No: 2370, Ankara, 2013, s. 53.
ismi arasında, tekil sıfat tamlamaları için gerekli
dört şartı (cinsiyet, sayı, i’rab ve marifelik) taşıdığından eski olanın maliye değil bakan
olduğu anlaşılır.
Arapçada sıfatın iki türü –hakiki ve sebebî- de marifelik/belirlilik nekralık/belirsizlik
bakımından mevsufuna uyar. Hakiki sıfat ayrıca tekil, ikil, çoğul olmada, erillik ve di-
şillikte mevsufuna uyar. Sebebi sıfat her zaman tekil olmanın yanında kendinden sonra
gelen isme erillik ve dişillikte uyması söz konusudur.16
Bu durumun iki istisnası bulunmaktadır: Mastar ile nekra ism-i tafdîl sıfat olduklarında
müfret müzekker olabilirler.
Örnek:
6
Arapçada sıfatın iki türü –hakiki ve sebebî- de marifelik/belirlilik
nekralık/belirsizlik bakımından mevsufuna uyar. Hakiki sıfat ayrıca tekil,
ikil, çoğul olmada, erillik ve diĢillikte mevsufuna uyar. Sebebi sıfat her
zaman tekil olmanın yanında kendinden sonra gelen isme erillik ve
diĢillikte uyması söz konusudur.16
Bu durumun iki istisnası bulunmaktadır: Mastar ile nekra ism-i
tafdîl sıfat olduklarında müfret müzekker olabilirler.
Örnek:
ات
َ
ي
َ
َت
ُ ف
م
َ
ا ٌت أَ ْكر
َ
ن
َ
ُ َّن ب
َى
َ ْدٌل و
ٌ ع
ُود
ْ ُشه
ُم
ى O erkekler adil Ģahitlerdir. O bayanlar
en şerefli genç kızlardır. Türkçede ismi tafdil yerine üstünlük belirteci
daha, en üstünlük belirteci en veya aĢırılık belirteçleri çok, pek, gayet
getirilebilir. Örnek: Ondan daha iyisi bulunmaz. Bölüğün en çalışkan eri
Yalçın‟dır. Orhan çok çalışkandır.
17
Nekra isimlerden sonra gelen cümleler sıfat, marifeden sonra
gelenler ise hâldir.18
Arapçada tamlamaya konu olan sıfatlar iki türlüdür:
a- Hakiki sıfatlar
ُ
ِل
اق
َ
ْع
ال
ُ
ُل
َّج
الر
َ
َل
ْب
ُ أَق
ْو
ِ ََن
ِو
وع
ُ
ب
ْ
ت
َ
ْ ِس م
َف
ٍ ِِف ن
َة
َى ِصف
ل
َ
َّل ع
َ
ا د
َ
: م
ِى
يق
ِ
ق
َ
ُ ا ْْل
َة
ل ٍّصف
ا . َ
Nitelenecek ismi gerçek sıfatlarla, tekil isim, cümle ve Ģibih
cümle Ģeklinde niteleyen sıfat çeĢididir.19 Tekil ismin, akıllı varlıklara
sıfat olduğunda kendisinden önce gelen isme, sayı, cinsiyet, hareke ve
16 Hifnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed Bey Salih,
Kitabü’d-Durûsi’n-Nahviyye, I-IV, Dersaadet Matbaası, Ġstanbul, 1911.
III. 58.
17 Gencan, Tahir Nejat, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara 2007, s. 485. 18 Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59. 19 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Topaloğlu-Karaman, Sarf-Nahiv, s. 24; Mahmûd
Ġsma‟îl Sînî, Ġbrahîm Yûsuf Muhammed, er-Rifâ‟î eĢ-ġeyh, el-Kavâ’idu’l-‘Arabiyyetu’lMuyessere
(I-III), CantaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2013.
O erkekler adil şahitlerdir. O bayanlar en şerefli genç
kızlardır. Türkçede ismi tafdil yerine üstünlük belirteci daha, en üstünlük belirteci en
veya aşırılık belirteçleri çok, pek, gayet getirilebilir. Örnek: Ondan daha iyisi bulunmaz.
Bölüğün en çalışkan eri Yalçın’dır. Orhan çok çalışkandır.
17
Nekra isimlerden sonra gelen cümleler sıfat, marifeden sonra gelenler ise hâldir.
18
Arapçada tamlamaya konu olan sıfatlar iki türlüdür:
a- Hakiki sıfatlar
6
Arapçada sıfatın iki türü –hakiki ve sebebî- de marifelik/belirlilik
nekralık/belirsizlik bakımından mevsufuna uyar. Hakiki sıfat ayrıca tekil,
ikil, çoğul olmada, erillik ve diĢillikte mevsufuna uyar. Sebebi sıfat her
zaman tekil olmanın yanında kendinden sonra gelen isme erillik ve
diĢillikte uyması söz konusudur.16
Bu durumun iki istisnası bulunmaktadır: Mastar ile nekra ism-i
tafdîl sıfat olduklarında müfret müzekker olabilirler.
Örnek:
ات
َ
ي
َ
َت
ُ ف
م
َ
ا ٌت أَ ْكر
َ
ن
َ
ُ َّن ب
ى
َ
َ ْدٌل و
ٌ ع
ُود
ْ ُشه
ُم
ى O erkekler adil Ģahitlerdir. O bayanlar
en şerefli genç kızlardır. Türkçede ismi tafdil yerine üstünlük belirteci
daha, en üstünlük belirteci en veya aĢırılık belirteçleri çok, pek, gayet
getirilebilir. Örnek: Ondan daha iyisi bulunmaz. Bölüğün en çalışkan eri
Yalçın‟dır. Orhan çok çalışkandır.
17
Nekra isimlerden sonra gelen cümleler sıfat, marifeden sonra
gelenler ise hâldir.18
Arapçada tamlamaya konu olan sıfatlar iki türlüdür:
a- Hakiki sıfatlar
ُ
ِل
اق
َ
ْع
ال
ُ
ُل
َّج
الر
َ
َل
ْب
ُ أَق
ْو
ِ ََن
ِو
وع
ُ
ب
ْ
ت
َ
ْ ِس م
َف
ٍ ِِف ن
َة
َى ِصف
ل
َ
َّل ع
َ
ا د
َ
: م
ِى
يق
ِ
ق
َ
ُ ا ْْل
َة
ل ٍّصف
ا . َ
Nitelenecek ismi gerçek sıfatlarla, tekil isim, cümle ve Ģibih
cümle Ģeklinde niteleyen sıfat çeĢididir.19 Tekil ismin, akıllı varlıklara
sıfat olduğunda kendisinden önce gelen isme, sayı, cinsiyet, hareke ve
16 Hifnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed Bey Salih,
Kitabü’d-Durûsi’n-Nahviyye, I-IV, Dersaadet Matbaası, Ġstanbul, 1911.
III. 58.
17 Gencan, Tahir Nejat, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara 2007, s. 485. 18 Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59. 19 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Topaloğlu-Karaman, Sarf-Nahiv, s. 24; Mahmûd
Ġsma‟îl Sînî, Ġbrahîm Yûsuf Muhammed, er-Rifâ‟î eĢ-ġeyh, el-Kavâ’idu’l-‘Arabiyyetu’lMuyessere
(I-III), CantaĢ Yayınları, Ġstanbul, 2013.
Nitelenecek ismi gerçek sıfatlarla, tekil isim, cümle ve şibih cümle şeklinde niteleyen
sıfat çeşididir.19 Tekil ismin, akıllı varlıklara sıfat olduğunda kendisinden önce gelen
15) Demir, Nurettin-Yılmaz, Emine-Gencan, Tahir Nejat, Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi
Yayını No: 2370, Ankara, 2013, s. 53.
16) Hifnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed Bey Salih, Kitabü’dDurûsi’n-Nahviyye,
I-IV, Dersaadet Matbaası, İstanbul, 1911. III. 58.
17) Gencan, Tahir Nejat, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara 2007, s. 485.
18) Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59.
19) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; Topaloğlu-Karaman, Sarf-Nahiv, s. 24; Mahmûd İsma’îl Sînî, İbrahîm
Yûsuf Muhammed, er-Rifâ’î eş-Şeyh, el-Kavâ’idu’l-‘Arabiyyetu’l-Muyessere (I-III), Cantaş
Yayınları, İstanbul, 2013.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 45
isme, sayı, cinsiyet, hareke ve marifelik/nekralık bakımından uyum zorunluluğu vardır.
Akılsız ve cansız varlıklara sıfat olduğunda ise tekil ve müennes/dişil olur. Sıfat/niteleyen
ile mevsûf/nitelenen arasında akıllı varlılar söz konusu olduğunda dört yerde, akılsız
cansız varlıklarda ise iki yerde uyum gereklidir. Arapça her nitelik sıfat olarak değer
kazanmaz. Söz gelişi hâl ile haber gibi cümle ögeleri aynı zamanda birer vasıftır. Haber,
mübtedanın, hâl de sahibinin birer sıfatıdır.20 Fakat Arapçada şekil yönünden böyle
bir ayırım yapılmaktadır. Çünkü cümlenin ana unsuru olan yüklem genellikle başta, yan
ögeler sonra gelmektedir. Bu yüzden Türkçede tümleç olan birçok sözcük Arapçada farklı
isimlerle yan öge olmaktadır.
b- Sebeb-i sıfatlar
İ’rab bakımından kendisinden önceki isme, anlam açısından aralarındaki bağlantıdan
dolayı sonra gelen isme uyan sıfat çeşididir.
Malı çok adam geldi. Örneğinde çokluk sıfatı mala, malın çokluğu adama sıfat olmuş-
tur. Türkçede sıfat mevsuftan önce geldiği için niteleme açısından problem olmaz. Ancak
Arapçada sıfat sonra geldiği için şeklen çokluk adama sıfat olarak görülmekle birlikte
gerçekte ise malın sıfatıdır.
c- Arapça Sıfatların Maksadı
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu bağlamda Arapçada
tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeşitlerine karşılık Türkçede pekiştirme, ikileme, kü-
çültme gibi farklı değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık kazandırarak belli ölçüde bilinir
kılar:
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
ِ َي
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
ا
َ
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Yazar olan bir kişiye uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz
olmakla birlikte onun yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.
21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu açıklamaya yarar:
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
َي
ِ
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
ا
َ
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Terzi Zeyd’e uğradım. Örnek cümlede Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı
adı geçen ismin mesleğini açıklamaya ve bildirmeye yarar.
20) Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59.
21) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey Nâsif vd., edDurûsu’n-Nahviyye
III. 58. 7
marifelik/nekralık bakımından uyum zorunluluğu vardır. Akılsız ve
cansız varlıklara sıfat olduğunda ise tekil ve müennes/diĢil olur.
Sıfat/niteleyen ile mevsûf/nitelenen arasında akıllı varlılar söz konusu
olduğunda dört yerde, akılsız cansız varlıklarda ise iki yerde uyum
gereklidir. Arapça her nitelik sıfat olarak değer kazanmaz. Söz geliĢi hâl
ile haber gibi cümle ögeleri aynı zamanda birer vasıftır. Haber,
mübtedanın, hâl de sahibinin birer sıfatıdır.20 Fakat Arapçada Ģekil
yönünden böyle bir ayırım yapılmaktadır. Çünkü cümlenin ana unsuru
olan yüklem genellikle baĢta, yan ögeler sonra gelmektedir. Bu yüzden
Türkçede tümleç olan birçok sözcük Arapçada farklı isimlerle yan öge
olmaktadır.
b- Sebeb-i sıfatlar
Ġ‟rab bakımından kendisinden önceki isme, anlam açısından
aralarındaki bağlantıdan dolayı sonra gelen isme uyan sıfat çeĢididir.
الُ
َ
ُ م
ِري
ْ َكث
ال
ُ
ُل
َّج
الر
َ
َل
ْب
ُ اق
ْو
وِع ََن
ُ
ب
ْ
ت
َ
ْم
ال
ِ
ا ٌط ب
َ
ب
ِ
ت
ْ
ُ ار
ا لَو
َ
يم
ِ
ٍ ف
َة
َى ِصف
ل
َ
َّل ع
َ
ا د
َ
: م
ِِب
َ
ال َّسب
ُ
َة
ل ٍّصف
َ ا ا َ
ُه
َ َش ْكل
َن
َس
َ ا ْْل
َة
يق
ِ
َد
ْ ُُ ا ْْل
ل
َ
ََ
َ د
و
ُ
و
ٌ
َة
ِ ِصف
َة
يق
ِ
ق
َ
ُ ِِف ا ْْل
ة
َ
ْر
ْ َكث
ِ ال
ذ
ِ
َك ا
ِ
َك َذل
َ
ا لَو و
ً
ت
ْ
َع
ا ن
َ
ى
ُ
ار
َ
ب
ِ
ت
ْ
َ َّح اع
ِل ص
ُ
َّج
الر
ِ
ًا ب
ِط
ب
َ
ت
ْ
ر
ُ
ا ُل م
َ
ْم
ْ لََّما َكا َن ال
ِن
لَك
َ
ِل و
ُ
َّج
لر
ِ
اِل ََل ل
َ
ْم
ل
ِ
ل
َن
َس
ا ْْل
Malı çok adam geldi. Örneğinde çokluk sıfatı mala, malın çokluğu
adama sıfat olmuĢtur. Türkçede sıfat mevsuftan önce geldiği için
niteleme açısından problem olmaz. Ancak Arapçada sıfat sonra geldiği
için Ģeklen çokluk adama sıfat olarak görülmekle birlikte gerçekte ise
malın sıfatıdır.
c- Arapça Sıfatların Maksadı
20 Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59.
46 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
ِ َي
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
َا
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla…Besmelede Allah için getirilen iki sıfat övmek ve
yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kişi veya olgunun yerilecek niteliklerini ifade edebilir:

8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
ِ َي
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
َا
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
ِ َي
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
َا
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet amacı ile getirilmiştir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde te’kid/vurgulu anlatım
olur. Örnek:
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
ِ َي
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
َا
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı on gün’ü nitelerken
vurgu ifade ediyor.
8
Sıfatın cümlede belli amaçlarla getirilmesi söz konusudur. Bu
bağlamda Arapçada tahsis, tavdîh/açıklama, övgü…vb. çeĢitlerine
karĢılık Türkçede pekiĢtirme, ikileme, küçültme gibi farklı
değerlendirmeler bulunmaktadır.
Tahsis: Arapçada sıfat, belirsiz bir kelimeye sınırlılık
kazandırarak belli ölçüde bilinir kılar: َ ب ٍمِ
ٍل َكات
ُ
َج
ِر
ْ ُت ب
ر
َ
ر Yazar olan bir kiĢiye
uğradım. Bu cümlede nitelenen bir kişi belirsiz olmakla birlikte onun
yazar olduğunu belirtmek adı geçeni bilinir hale getirir.21
Açıklama/Tavzîh: Bazen sıfat belirli olan bir ismi veya olguyu
َّا ِط :yarar açıklamaya
ي
َ
ٍ ا ْْل
ْد
ي
َ
ِز
ْ ُت ب
ر
َ
َر
م Terzi Zeyd‟e uğradım. Örnek cümlede
Zeyd özel bir isimdir. Terzi sıfatı adı geçen ismin mesleğini açıklamaya
ve bildirmeye yarar.
Övgü/Medh: Sıfat bazen niteleneni övmek maksadı ile getirilir:
ِ ي ِم
َّح
َ ِن الر
َّ ْْح
ِ الر
ِسِم اهلل
ب Rahman ve Rahîm Allah‟ın adıyla…Besmelede Allah için
getirilen iki sıfat övmek ve yüceltmek içindir.
Zemm/Kınama: Sıfat, kınanacak kiĢi veya olgunun yerilecek
niteliklerini ifade edebilir:
ِ ي ِم
َّج
ِ الر
َان
ْط
َ ال َّشي
ِن
ِ م
اهلل
ِ
ُ ب
ُوذ
عَأ Kovulmuş ġeytan‟ın Ģerrinden Allah‟a
sığınırım.
Tarahhum/Acıma: Niteleyen kelime acıma anlamında olabilir:
َي
ِ
ْك
ِس
ْم
َ َك ال
ْد
ب
َ
ْ ع
َم
ْح
ُ َّم ار
هَّللَأ Allahım! Fakir kuluna acı. Buradaki sıfat merhamet
amacı ile getirilmiĢtir.
Te’kid/Vurgu: Sıfat, bir varlığı/nesneyi sayı olarak ifade ettiğinde
te‟kid/vurgulu anlatım olur. Örnek: ٌ
َة
ل
ِ
ٌ َكام
ة
َ
َ َشر
ْ َك ع
ل
ِ
ت İşte bu tam on gün eder.22 Tam sıfatı
on gün‟ü nitelerken vurgu ifade ediyor. ٌ
َة
ِد
اح
َ
ٌ و
َة
ْخ
َف
َ ِِف ال صوِر ن
ِخ
ُف
َا ن
ِذ
َا
ف Sur’a bir üfürüşle
21 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 430; Hifnî Bey
Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 58. 22 2/Bakara /196.
Sur’a bir üfürüşle üfürüldüğü zaman!23 Bu
örnekte bir üfürüş sıfatı üfürüğü nitelerken vurgu anlamı katıyor cümleye.24
1. Türkçede Sıfat
Varlıkları niteleyen25 veya belirten sözcüklere sıfat denir.26 Niteleme, varlıkları niteleyen,
yani varlıkların durumlarını, biçimlerini, renklerini, özelliklerini gösteren sıfatlardır.
Belirtme sıfatları ise, varlıkları türlü yönlerden belirtenlerdir.27 Bu sözcüklerin görevi,
varlığı nitelik ya da nicelik yönünden daha belirgin kılmaktır. Bu sözcükler uydu sözcüklerdir.
Bu nedenle tek başlarına kullanılmazlar.28 Sıfat Arapça ve Osmanlıcada aynı
adla, Fransızca ve İngilizcede Adjektive, Almancada Adjektiv-Eigenschaftswort olarak
bilinir. Sözdiziminde genellikle karşıtlarıyla ölçülür: büyük/küçük, güzel/çirkin, geniş/
dar…gibi.29 Arapçada şekil şartlarını haiz olmadıkça adı geçen kavramlar sıfat olamazlar.
Örnek:
9
üfürüldüğü zaman!
23 Bu örnekte bir üfürüş sıfatı üfürüğü nitelerken
vurgu anlamı katıyor cümleye.24
1. Türkçede Sıfat
Varlıkları niteleyen25 veya belirten sözcüklere sıfat denir.26
Niteleme, varlıkları niteleyen, yani varlıkların durumlarını, biçimlerini,
renklerini, özelliklerini gösteren sıfatlardır. Belirtme sıfatları ise,
varlıkları türlü yönlerden belirtenlerdir.27 Bu sözcüklerin görevi, varlığı
nitelik ya da nicelik yönünden daha belirgin kılmaktır. Bu sözcükler uydu
sözcüklerdir. Bu nedenle tek baĢlarına kullanılmazlar.28 Sıfat Arapça ve
Osmanlıcada aynı adla, Fransızca ve Ġngilizcede Adjektive, Almancada
Adjektiv-Eigenschaftswort olarak bilinir. Sözdiziminde genellikle
karĢıtlarıyla ölçülür: büyük/küçük, güzel/çirkin, geniş/dar…gibi.29
Arapçada Ģekil Ģartlarını haiz olmadıkça adı geçen kavramlar sıfat
olamazlar. Örnek: ُ
ِري
ْ ُُ ال َّصغ
ي
َ
ْب
ل
َ
/ ا
ٌ
ِري
َغ
ْ ُُ ص
ي
َ
ْب
ل
َ
ا Ev küçüktür/Küçük ev. Birinci
örnekte küçük sıfatı isim cümlesinin yüklemi, ikinci örnekte evin sıfatıdır.
GiriĢ bölümünde açıklandığı gibi Arapçada sıfat ile mevsufun birkaç
yönden birbirlerine uyma zorunluluğu vardır. Bu yüzden örneğin ikinci
kısmı, marife/belirlilik bakımından ilk kısmına uymadığından sıfat değil
isim cümlesinin yüklemi olan haber olmuĢtur. Bu durumun Türkçedeki
karĢılığı, sıfat olan kelimenin çekim eki ile yüklem olmasıdır.
23 69/Hakka /14. 24 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 310. 25 Eyuboğlu, Ġsmet Zeki, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal yayınları, Ġstanbul,
2004, s. 496.
26 Hatiboğlu, Vecihe, Türkçenin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1972, s. 25. 27 Gencan, Dilbilgisi, s. 210. 28 http://edebiyatforum.com/sifatlar-onadlar.html, Erişim tarihi: 21.01.2015. 29 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25.
Ev küçüktür/Küçük ev. Birinci örnekte küçük sıfatı isim
cümlesinin yüklemi, ikinci örnekte evin sıfatıdır. Giriş bölümünde açıklandığı gibi Arap-
çada sıfat ile mevsufun birkaç yönden birbirlerine uyma zorunluluğu vardır. Bu yüzden
örneğin ikinci kısmı, marife/belirlilik bakımından ilk kısmına uymadığından sıfat değil
isim cümlesinin yüklemi olan haber olmuştur. Bu durumun Türkçedeki karşılığı, sıfat
22) 2/Bakara /196.
23) 69/Hakka /14.
24) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 310.
25) Eyuboğlu, İsmet Zeki, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal yayınları, İstanbul, 2004, s. 496.
26) Hatiboğlu, Vecihe, Türkçenin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-
1972, s. 25.
27) Gencan, Dilbilgisi, s. 210.
28) http://edebiyatforum.com/sifatlar-onadlar.html, Erişim tarihi: 21.01.2015.
29) Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 47
olan kelimenin çekim eki ile yüklem olmasıdır.
Sıfatlar görevleri bakımından ikiye ayrılırlar: Niteleme Sıfatları, Belirtme Sıfatları.30
a. Niteleme Sıfatları
Varlıkları niteleyen; yani varlıkların durumlarını, biçimlerini, renklerini, özelliklerini
gösteren sözcüklere niteleme sıfatları denir.31 Arapçadan farkı, sıfatın mevsufa nerede ve
nasıl uyacağı ile ilgili şartın ve cinsiyet farkının olmamasıdır. Türkçede niteleyen/önad,
nitelenenden önce gelir veya onun bir niteliğini belirtir.
Nevin’in solgun yanaklarından akan yaşlar maşrapadaki bulanık suya karışıyor. (R.
Nuri Güntekin) Örneğinde olduğu gibi sıfatlar cümlenin asli unsuru değildir. Asıl cümle
ögesi sıfatın nitelediği isimdir.32 Sıfat olan sözcükler, eylem anlamlı olduklarında cümleden
atılmaları uygun olmamasına karşılık bunların dışında sıfat olan sözcükler atıldıklarında
cümlede aksaklık olmaz.33 Aynı durum Arapça için de geçerlidir. Sıfat olan tekil
isim atıldığında cümle anlamsız olmayacaktır. Ancak cümle olarak gelen sıfat tamlaması-
nın atılması durumunda anlam eksik kalabilecektir. Tekil ve cümle olan sıfata örnek:
10
Sıfatlar görevleri bakımından ikiye ayrılırlar: Niteleme Sıfatları,
Belirtme Sıfatları.30
a. Niteleme Sıfatları
Varlıkları niteleyen; yani varlıkların durumlarını, biçimlerini,
renklerini, özelliklerini gösteren sözcüklere niteleme sıfatları denir.31
Arapçadan farkı, sıfatın mevsufa nerede ve nasıl uyacağı ile ilgili Ģartın
ve cinsiyet farkının olmamasıdır. Türkçede niteleyen/önad, nitelenenden
önce gelir veya onun bir niteliğini belirtir.
Nevin‟in solgun yanaklarından akan yaĢlar maĢrapadaki bulanık
suya karıĢıyor. (R. Nuri Güntekin) Örneğinde olduğu gibi sıfatlar
cümlenin asli unsuru değildir. Asıl cümle ögesi sıfatın nitelediği
isimdir.32 Sıfat olan sözcükler, eylem anlamlı olduklarında cümleden
atılmaları uygun olmamasına karĢılık bunların dıĢında sıfat olan
sözcükler atıldıklarında cümlede aksaklık olmaz.33 Aynı durum Arapça
için de geçerlidir. Sıfat olan tekil isim atıldığında cümle anlamsız
olmayacaktır. Ancak cümle olarak gelen sıfat tamlamasının atılması
durumunda anlam eksik kalabilecektir. Tekil ve cümle olan sıfata örnek:
.geldi Adam/geldi adam Akıllı جاء الرجل العاقل/ جاء الرجل
döndürüleceğiniz a’Allah İçinde واتقوا يوما ترجعون فيو اىل اهلل/واتقوا يوما
günden sakının/Günden sakının…34
30 Nurettin Demir vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38-55.
31 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25; Boz vd., Yazılı ve
Sözlü Anlatım, s. 103. 32 Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s.
25.
33 Gencan, Dilbilgisi, s. 210. 34 2/Bakara /281.
Akıllı adam geldi/Adam geldi.
10
Sıfatlar görevleri bakımından ikiye ayrılırlar: Niteleme Sıfatları,
Belirtme Sıfatları.30
a. Niteleme Sıfatları
Varlıkları niteleyen; yani varlıkların durumlarını, biçimlerini,
renklerini, özelliklerini gösteren sözcüklere niteleme sıfatları denir.31
Arapçadan farkı, sıfatın mevsufa nerede ve nasıl uyacağı ile ilgili Ģartın
ve cinsiyet farkının olmamasıdır. Türkçede niteleyen/önad, nitelenenden
önce gelir veya onun bir niteliğini belirtir.
Nevin‟in solgun yanaklarından akan yaĢlar maĢrapadaki bulanık
suya karıĢıyor. (R. Nuri Güntekin) Örneğinde olduğu gibi sıfatlar
cümlenin asli unsuru değildir. Asıl cümle ögesi sıfatın nitelediği
isimdir.32 Sıfat olan sözcükler, eylem anlamlı olduklarında cümleden
atılmaları uygun olmamasına karĢılık bunların dıĢında sıfat olan
sözcükler atıldıklarında cümlede aksaklık olmaz.33 Aynı durum Arapça
için de geçerlidir. Sıfat olan tekil isim atıldığında cümle anlamsız
olmayacaktır. Ancak cümle olarak gelen sıfat tamlamasının atılması
durumunda anlam eksik kalabilecektir. Tekil ve cümle olan sıfata örnek:
.geldi Adam/geldi adam Akıllı جاء الرجل العاقل/ جاء الرجل
döndürüleceğiniz a’Allah İçinde واتقوا يوما ترجعون فيو اىل اهلل/واتقوا يوما
günden sakının/Günden sakının…34
30 Nurettin Demir vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38-55.
31 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25; Boz vd., Yazılı ve
Sözlü Anlatım, s. 103. 32 Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s.
25.
33 Gencan, Dilbilgisi, s. 210. 34 2/Bakara /281.
İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden sakının/Günden
sakının34
Yukarıda verilen iki örneğin birincisi tekil sıfat, ikincisi cümle şeklindeki sıfata örnektir.
Tekil sıfat cümleden atıldığında anlam değişmezken, cümle olan sıfatın olmaması
durumunda anlam eksik ve kapalı olacaktır. Çünkü ayette geçen “gün” kelimesinde mecaz-ı
mürsel vardır.35 Gün zikredilmiş fakat o günde cereyan edecek olaylar kastedilmiş-
tir. Bundan dolayı sıfatın getirilmesi gereklidir.
b. Belirtme Sıfatları
Türkçede nesnelerin yerlerini, sayılarını belirten veya nesneleri soru ve belirsiz olarak
belirten sıfatlardır. Adı geçen sıfatların Arapça karşılıkları, mekân zarfı, temyiz, haber,
meful veya belirsiz isim tamlamasıdır.36
30) Nurettin Demir vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38-55.
31) Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25; Boz vd., Yazılı ve Sözlü Anlatım,
s. 103.
32) Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 38; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25.
33) Gencan, Dilbilgisi, s. 210.
34) 2/Bakara /281.
35) Hatîb el-Kazvînî, Telhîsu’l-Miftâh, Huzur Yayınevi, İstanbul, 2012, s. 182.
36) Boz vd. Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 104; Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
48 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
Örnek:
Balık yüzer
11
Yukarıda verilen iki örneğin birincisi tekil sıfat, ikincisi cümle
Ģeklindeki sıfata örnektir. Tekil sıfat cümleden atıldığında anlam
değiĢmezken, cümle olan sıfatın olmaması durumunda anlam eksik ve
kapalı olacaktır. Çünkü ayette geçen “gün” kelimesinde mecaz-ı mürsel
vardır.35 Gün zikredilmiĢ fakat o günde cereyan edecek olaylar
kastedilmiĢtir. Bundan dolayı sıfatın getirilmesi gereklidir.
b. Belirtme Sıfatları
Türkçede nesnelerin yerlerini, sayılarını belirten veya nesneleri
soru ve belirsiz olarak belirten sıfatlardır. Adı geçen sıfatların Arapça
karĢılıkları, mekân zarfı, temyiz, haber, meful veya belirsiz isim
tamlamasıdır.36
Örnek:
Balık yüzer ُ
َح
ب
ْ
َس
َ ُك ي
ل َّسم
َ
َط ِي .uçacak Kuş ا
ي
َ
ُ س
ْر
َّي
لط
َ
ا
Bu iki örnekteki uçacak-yüzer eylemleri Türkçede37 öznenin
belirtme sıfatı olan yüklem olmasına karĢılık Arapçada isim cümlesinin
yüklemi yani haberidirler. Ancak bu iki örnekteki sıfatlar genel ve
belirsiz olduklarından belirtme sıfatları için ayrıca yukarıdaki ölçütler
verilmiĢtir.38 Belirtme sıfatları sıra ile iĢaret (im) sıfatları, Türkçede bu
ev, şu ağaç, o çocuk örneklerindeki sıfatlardır. Bu sıfatlar aynı Ģekilde
Arapçada da sıfat konumundadırlar. Ancak iĢaret sıfatlarından sonra
gelen isimler nekra olursa yüklem/haber, marife olursa nitelenen/mevsuf
isim olurlar. Bu durumda iĢaret ismi, birinci örnekte sıfat olmasına
35 Hatîb el-Kazvînî, Telhîsu’l-Miftâh, Huzur Yayınevi, Ġstanbul, 2012, s. 182. 36 Boz vd. Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 104; Gencan, Dilbilgisi, s. 211. 37 Doğan (C), Arapça-Türkçe Bağlaçlar, s. 32; Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim
Bilgisi, s. 40; 38 Demir, Nurettin vd. Türkçe Biçim Bilgisi, s. 40.
Kuş uçacak.
11
Yukarıda verilen iki örneğin birincisi tekil sıfat, ikincisi cümle
Ģeklindeki sıfata örnektir. Tekil sıfat cümleden atıldığında anlam
değiĢmezken, cümle olan sıfatın olmaması durumunda anlam eksik ve
kapalı olacaktır. Çünkü ayette geçen “gün” kelimesinde mecaz-ı mürsel
vardır.35 Gün zikredilmiĢ fakat o günde cereyan edecek olaylar
kastedilmiĢtir. Bundan dolayı sıfatın getirilmesi gereklidir.
b. Belirtme Sıfatları
Türkçede nesnelerin yerlerini, sayılarını belirten veya nesneleri
soru ve belirsiz olarak belirten sıfatlardır. Adı geçen sıfatların Arapça
karĢılıkları, mekân zarfı, temyiz, haber, meful veya belirsiz isim
tamlamasıdır.36
Örnek:
Balık yüzer ُ
َح
ب
ْ
َس
َ ُك ي
ل َّسم
َ
َط ِي .uçacak Kuş ا
ي
َ
ُ س
ْر
َّي
لط
َ
ا
Bu iki örnekteki uçacak-yüzer eylemleri Türkçede37 öznenin
belirtme sıfatı olan yüklem olmasına karĢılık Arapçada isim cümlesinin
yüklemi yani haberidirler. Ancak bu iki örnekteki sıfatlar genel ve
belirsiz olduklarından belirtme sıfatları için ayrıca yukarıdaki ölçütler
verilmiĢtir.38 Belirtme sıfatları sıra ile iĢaret (im) sıfatları, Türkçede bu
ev, şu ağaç, o çocuk örneklerindeki sıfatlardır. Bu sıfatlar aynı Ģekilde
Arapçada da sıfat konumundadırlar. Ancak iĢaret sıfatlarından sonra
gelen isimler nekra olursa yüklem/haber, marife olursa nitelenen/mevsuf
isim olurlar. Bu durumda iĢaret ismi, birinci örnekte sıfat olmasına
35 Hatîb el-Kazvînî, Telhîsu’l-Miftâh, Huzur Yayınevi, Ġstanbul, 2012, s. 182. 36 Boz vd. Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 104; Gencan, Dilbilgisi, s. 211. 37 Doğan (C), Arapça-Türkçe Bağlaçlar, s. 32; Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim
Bilgisi, s. 40; 38 Demir, Nurettin vd. Türkçe Biçim Bilgisi, s. 40.
Bu iki örnekteki uçacak-yüzer eylemleri Türkçede37 öznenin belirtme sıfatı olan yüklem
olmasına karşılık Arapçada isim cümlesinin yüklemi yani haberidirler. Ancak bu iki
örnekteki sıfatlar genel ve belirsiz olduklarından belirtme sıfatları için ayrıca yukarıdaki
ölçütler verilmiştir.38 Belirtme sıfatları sıra ile işaret (im) sıfatları, Türkçede bu ev, şu
ağaç, o çocuk örneklerindeki sıfatlardır. Bu sıfatlar aynı şekilde Arapçada da sıfat konumundadırlar.
Ancak işaret sıfatlarından sonra gelen isimler nekra olursa yüklem/haber,
marife olursa nitelenen/mevsuf isim olurlar. Bu durumda işaret ismi, birinci örnekte sıfat
olmasına karşılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda olur.
Örnek:
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
Bu ev/ Bu bir evdir;
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
Bu ağaç/ Bu bir ağaçtır.
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat olurlar. Bu yüzden dilimizin
cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı zamanda önad denmiştir.40 Bu durum Türkçenin
dil yapısından kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından dolayı
cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme durumundadır. Arapçada ise tam
tersine esas öge olan mevsuf önce, yan öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer
cümle ögelerinde olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim:
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ه
ِ
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
On iki ay:
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ه
ِ
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
İkinci sezon:
12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
Kırk harami:41

12
karĢılık ikinci örnekte sıfat değil isim cümlesinin öznesi olan mübteda
olur. Örnek:
ٌُ ْ
ي
َ
َ َذا ب
ْ ُُ/ ى
ي
َ
ْب
َ َذا ال
ى Bu ev/ Bu bir evdir; ٌ
ة
َ
َر
ِ َشج
ِه
َذ
ُ/ ى
ة
َ
َر
ِ ال ٍّشج
ِه
َذ
ى Bu ağaç/ Bu
bir ağaçtır. ٌ
ْل
ِف
َ ط
ُو
/ ى
ُ
ْل
ٍّف
َ الط
ُو
ى O çocuk/ O bir çocuktur.39
Türkçede sayı sıfatları, isimlerden önce gelerek onlara sıfat
olurlar. Bu yüzden dilimizin cümle yapısında, bütün sıfatlara aynı
zamanda önad denmiĢtir.40 Bu durum Türkçenin dil yapısından
kaynaklanmaktadır. Çünkü sondan eklemli dil grubundan olmasından
dolayı cümlenin yan ögeleri önce, esas ögeleri sonra gelme
durumundadır. Arapçada ise tam tersine esas öge olan mevsuf önce, yan
öge olan sıfat sonra gelmektedir. Bu farklılık diğer cümle ögelerinde
olduğu gibi özellikle sayılarda da böyledir. Örnek:
Dört mevsim: َ
ِم
اس
َ
َو
ُ م
ع
َ
ب
ْ
َر
ا On iki ay: ا
ً
ْر
َ َشه
َ َشر
ا ع
َ
ن
ثْ
ِ
ا İkinci sezon: ُ
ة
َ
ي
ِ
ُ الثَّان
َة
ل
َ
ْح
َر
ْم
ل
َ
ا
Kırk harami: اًّ
ي
ِ
ُوَن َشق
ع
َ
ب
ْ
َر
41 ا
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı
geçen sayıların tamamı niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler
açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur. Ancak Arapça öğrenmek
isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler. Mesela birinci
örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece
ikinci, sezonun sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra
sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri dıĢında, her iki dilde benzerlik
39 Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40 Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, NeĢe, Özel,
Sevgi, Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi
Basımevi, Ankara-1981, s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan,
Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, EskiĢehir, 2012, s. 31. 41 Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
Yukarıdaki örneklerde Türkçe sıfatlar italik olarak verildi. Adı geçen sayıların tamamı
niteleme sıfatı olduklarından, Türkçe öğrenenler açısından rahatlık ve kolaylık söz konusudur.
Ancak Arapça öğrenmek isteyen Türkler her gördükleri sayıya sıfat diyemezler.
Mesela birinci örnekte dört, mevsimin sıfatı değil isim tamlamasının tamlanan kısmıdır.
Öte yandan on iki, ayın, kırk da haraminin sıfatı değil temyizidir. Sadece ikinci, sezonun
sıfatı olmakla Türkçe ile benzerlik arz etmektedir. Sıra sayıları denen bu yapı, sıfatın yeri
dışında, her iki dilde benzerlik gösterir. Burada bile Türkçe önad mevsuftan önce, Arapça
sıfat nitelediği isimden sonra gelmektedir.
37) Doğan (C), Arapça-Türkçe Bağlaçlar, s. 32; Demir, Nurettin vd., Türkçe Biçim Bilgisi, s. 40;
38) Demir, Nurettin vd. Türkçe Biçim Bilgisi, s. 40.
39) Gencan, Dilbilgisi, s. 211.
40) Gencan, Dilbilgisi, s. 210; Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 103; Atabay, Neşe, Özel, Sevgi, Çam,
Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-1981,
s. 15; Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 25: Enfel Doğan, Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi
Yayını no: 2461, Eskişehir, 2012, s. 31.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 49
II. ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE
KARŞILAŞTIRILMASI
Arapçada sıfat, niteleyeceği ismi ya aralarındaki bir ilgiden dolayı ya da gerçek anlamda
niteler.42 Nitelemede cinsiyet, sayı, i’rab43 ve belirtili olup olmama gibi durumlar
önem arz eder. Arapça isimler ister canlı-akıllı ister cansız/akılsız olsun görünürde birer
cinsiyete tabidirler.44 Bu durumda adı geçen isimlere getirilecek sıfatların cinsiyet bakı-
mından mevsuflarına uyumu gerekir. Akıllı varlıklar söz konusu olduğunda dört yerde
uyum gerekli iken akılsızlarda daha az sayıda uyum şartı aranır. Sayılarına göre varlıkların
sıfatları değişmekte, sıfat nitelediği varlığın sayısını ifade edecek şekilde gelme durumundadır.
Kısaca Arapçada sıfat tamlaması hem şekil hem de cümledeki konuma bağlı
bir yapı iken Türkçe sıfat tamlaması cümledeki mevkiine bağlıdır.
1. Akıllı Varlıklarda Sıfat Tamlaması
Akıllı varlıklar, tekil, çoğul, eril, dişil, belirtili veya belirtisiz olma durumlarına göre
sıfatları tarafından nitelenirler. Arapça sıfatlar Türkçeden farklı olarak ikil, cinsiyet ve
iradeye bağlı çoğul durumların her birisinde değişik bir şekilde nitelenmektedir.
a. Tekil/Müfret İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Tekil isimler sıfat olduklarında müştak/türemiş olmaları veya türemiş isim gibi yorumlanabilmeleri
gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur.
Bir varlığı ifade eden isimle sıfatı yapılarından anlaşılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse,
nitelenen isme sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
dişil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim belirsiz olduğunda
hem tekil, hem de cümle şeklinde sıfat tamlaması ile nitelenebilir. Örnek: I
14
Tekil isimler sıfat olduklarında müĢtak/türemiĢ olmaları veya
türemiĢ isim gibi yorumlanabilmeleri gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için
ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur. Bir varlığı ifade eden isimle
sıfatı yapılarından anlaĢılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse, nitelenen isme
sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
diĢil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim
belirsiz olduğunda hem tekil, hem de cümle Ģeklinde sıfat tamlaması ile
nitelenebilir. Örnek: I
ٍل
َ
ِال
َ ى
ٍم و
ْ
ْ ََن
ِن
ُ م
َ َش َّكل
ت
َ
ي
ِي
ك
ْ
ُ الت ر
َم
ل
َ
ْع
ل
َ
ا Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan
oluĢur.
ِ ٍل
اى
َ
يٍق ج
ِ
َد
ْ ص
ِن
ٌ م
ْر
ي
َ
َ ٌ
ِل
اق
َ
ٌُّو ع
َد
ع Akıllı düĢman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikiĢer
sıfatla mevsufun tamamı nekra/belirsiz gelmiĢtir. Bu durum Arapçada
zaruri bir uyumu gerektirirken Türkçeye çevrildiğinde bu fark belli
olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuĢ gibi bir durum söz
konusudur. Örn: II
َ َذا
َ ى
ِب
َّال
ْ ُت الط
َأ
كاف َBu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim; َ
َد
َه
ت
ْ
ِي اج
ُ الَّذ
ِب
َّال
َ الط
َح
ََن
Çalışkan öğrenci baĢarılı oldu; ً
ة
َ
ْس
ا ََخ
ً
ُالَّب
ْ ُت ط
َأ
كاف َBeş öğrenciyi
ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat iĢaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde
ise belirsiz bir sayıdır. Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli
olduğunu Arapça Ģeklinden anlamak mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe
45 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432. 46 ĠĢler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70. 47 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433. 48 Ġsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan
bir yapıdır. Ġngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye
çevrilirken -en, -an diye tercüme edilir.
Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan oluşur.
14
Tekil isimler sıfat olduklarında müĢtak/türemiĢ olmaları veya
türemiĢ isim gibi yorumlanabilmeleri gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için
ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur. Bir varlığı ifade eden isimle
sıfatı yapılarından anlaĢılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse, nitelenen isme
sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
diĢil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim
belirsiz olduğunda hem tekil, hem de cümle Ģeklinde sıfat tamlaması ile
nitelenebilir. Örnek: I
ٍل
َ
ِال
َ ى
ٍم و
ْ
ْ ََن
ِن
ُ م
َ َش َّكل
ت
َ
ي
ِي
ك
ْ
ُ الت ر
َم
ل
َ
ْع
ل
َ
ا Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan
oluĢur.
ِ ٍل
اى
َ
يٍق ج
ِ
َد
ْ ص
ِن
ٌ م
ْر
ي
َ
َ ٌ
ِل
اق
َ
ٌُّو ع
َد
ع Akıllı düĢman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikiĢer
sıfatla mevsufun tamamı nekra/belirsiz gelmiĢtir. Bu durum Arapçada
zaruri bir uyumu gerektirirken Türkçeye çevrildiğinde bu fark belli
olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuĢ gibi bir durum söz
konusudur. Örn: II
َ َذا
َ ى
ِب
َّال
ْ ُت الط
َأ
كاف َBu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim; َ
َد
َه
ت
ْ
ِي اج
ُ الَّذ
ِب
َّال
َ الط
َح
ََن
Çalışkan öğrenci baĢarılı oldu; ً
ة
َ
ْس
ا ََخ
ً
ُالَّب
ْ ُت ط
َأ
كاف َBeş öğrenciyi
ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat iĢaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde
ise belirsiz bir sayıdır. Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli
olduğunu Arapça Ģeklinden anlamak mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe
45 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432. 46 ĠĢler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70. 47 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433. 48 Ġsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan
bir yapıdır. Ġngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye
çevrilirken -en, -an diye tercüme edilir.
Akıllı düşman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikişer sıfatla mevsufun
tamamı nekra/belirsiz gelmiştir. Bu durum Arapçada zaruri bir uyumu gerektirirken Türk-
çeye çevrildiğinde bu fark belli olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuş gibi
bir durum söz konusudur. Örn: II
41) Doğan (E), Cümle Bilgisi-I s. 32.
42) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 311; Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye III. 59; İşler, Yıldız,
Çeviri Kılavuzu, s. 30; er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 429.
43) İ’rab: Türkçede kelimenin aldığı yapım ve çekim eklerinin yerine Arapçada kelime sonlarının cümledeki
konuma göre hareke vb. yapılarla değişmesine denir.
44) Hifnî Bey Nâsif vd., ed-Durûsu’n-Nahviyye, IV. 77.
45) er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432.
46) İşler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
50 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
14
Tekil isimler sıfat olduklarında müĢtak/türemiĢ olmaları veya
türemiĢ isim gibi yorumlanabilmeleri gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için
ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur. Bir varlığı ifade eden isimle
sıfatı yapılarından anlaĢılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse, nitelenen isme
sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
diĢil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim
belirsiz olduğunda hem tekil, hem de cümle Ģeklinde sıfat tamlaması ile
nitelenebilir. Örnek: I
ٍل
َ
ِال
َ ى
ٍم و
ْ
ْ ََن
ِن
ُ م
َ َش َّكل
ت
َ
ي
ِي
ك
ْ
ُ الت ر
َم
ل
َ
ْع
ل
َ
ا Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan
oluĢur.
ِ ٍل
اى
َ
يٍق ج
ِ
َد
ْ ص
ِن
ٌ م
ْر
ي
َ
َ ٌ
ِل
اق
َ
ٌُّو ع
َد
ع Akıllı düĢman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikiĢer
sıfatla mevsufun tamamı nekra/belirsiz gelmiĢtir. Bu durum Arapçada
zaruri bir uyumu gerektirirken Türkçeye çevrildiğinde bu fark belli
olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuĢ gibi bir durum söz
konusudur. Örn: II
َ َذا
َ ى
ِب
َّال
ْ ُت الط
َأ
كاف َBu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim; َ
َد
َه
ت
ْ
ِي اج
ُ الَّذ
ِب
َّال
َ الط
َح
ََن
Çalışkan öğrenci baĢarılı oldu; ً
ة
َ
ْس
ا ََخ
ً
ُالَّب
ْ ُت ط
َأ
كاف َBeş öğrenciyi
ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat iĢaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde
ise belirsiz bir sayıdır. Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli
olduğunu Arapça Ģeklinden anlamak mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe
45 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432. 46 ĠĢler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70. 47 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433. 48 Ġsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan
bir yapıdır. Ġngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye
çevrilirken -en, -an diye tercüme edilir.
Bu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim;
14
Tekil isimler sıfat olduklarında müĢtak/türemiĢ olmaları veya
türemiĢ isim gibi yorumlanabilmeleri gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için
ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur. Bir varlığı ifade eden isimle
sıfatı yapılarından anlaĢılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse, nitelenen isme
sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
diĢil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim
belirsiz olduğunda hem tekil, hem de cümle Ģeklinde sıfat tamlaması ile
nitelenebilir. Örnek: I
ٍل
َ
ِال
َ ى
ٍم و
ْ
ْ ََن
ِن
ُ م
َ َش َّكل
ت
َ
ي
ِي
ك
ْ
ُ الت ر
َم
ل
َ
ْع
ل
َ
ا Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan
oluĢur.
ِ ٍل
اى
َ
يٍق ج
ِ
َد
ْ ص
ِن
ٌ م
ْر
ي
َ
َ ٌ
ِل
اق
َ
ٌُّو ع
َد
ع Akıllı düĢman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikiĢer
sıfatla mevsufun tamamı nekra/belirsiz gelmiĢtir. Bu durum Arapçada
zaruri bir uyumu gerektirirken Türkçeye çevrildiğinde bu fark belli
olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuĢ gibi bir durum söz
konusudur. Örn: II
َ َذا
َ ى
ِب
َّال
ْ ُت الط
َأ
كاف َBu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim; َ
َد
َه
ت
ْ
ِي اج
ُ الَّذ
ِب
َّال
َ الط
َح
ََن
Çalışkan öğrenci baĢarılı oldu; ً
ة
َ
ْس
ا ََخ
ً
ُالَّب
ْ ُت ط
َأ
كاف َBeş öğrenciyi
ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat iĢaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde
ise belirsiz bir sayıdır. Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli
olduğunu Arapça Ģeklinden anlamak mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe
45 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432. 46 ĠĢler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70. 47 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433. 48 Ġsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan
bir yapıdır. Ġngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye
çevrilirken -en, -an diye tercüme edilir.
Çalışkan
öğrenci başarılı oldu;
14
Tekil isimler sıfat olduklarında müĢtak/türemiĢ olmaları veya
türemiĢ isim gibi yorumlanabilmeleri gerekir.45 Tekil isim ve sıfatı için
ayrıca bir sayısı getirmeye gerek yoktur. Bir varlığı ifade eden isimle
sıfatı yapılarından anlaĢılırlar. Ayrıca bir sayısı getirilirse, nitelenen isme
sıfat olur. Adı geçen isimler nekra/belirsiz, marife/belirli, eril/müzekker,
diĢil/müennes olma durumlarına göre nitelenirler. Ayrıca tekil isim
belirsiz olduğunda hem tekil, hem de cümle Ģeklinde sıfat tamlaması ile
nitelenebilir. Örnek: I
ٍل
َ
ِال
َ ى
ٍم و
ْ
ْ ََن
ِن
ُ م
َ َش َّكل
ت
َ
ي
ِي
ك
ْ
ُ الت ر
َم
ل
َ
ْع
ل
َ
ا Türk bayrağı, bir yıldız ve aydan
oluĢur.
ِ ٍل
اى
َ
يٍق ج
ِ
َد
ْ ص
ِن
ٌ م
ْر
ي
َ
َ ٌ
ِل
اق
َ
ٌُّو ع
َد
ع Akıllı düĢman, câhil dosttan daha iyidir.46
Birinci örnekte sıfatla mevsuf marife/belirli, ikinci örnekte ikiĢer
sıfatla mevsufun tamamı nekra/belirsiz gelmiĢtir. Bu durum Arapçada
zaruri bir uyumu gerektirirken Türkçeye çevrildiğinde bu fark belli
olmamaktadır. Sanki iki örnek arasında fark yokmuĢ gibi bir durum söz
konusudur. Örn: II
َ َذا
َ ى
ِب
َّال
ْ ُت الط
َأ
كاف َBu (erkek) öğrenciyi ödüllendirdim; َ
َد
َه
ت
ْ
ِي اج
ُ الَّذ
ِب
َّال
َ الط
َح
ََن
Çalışkan öğrenci baĢarılı oldu; ً
ة
َ
ْس
ا ََخ
ً
ُالَّب
ْ ُت ط
َأ
كاف َBeş öğrenciyi
ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat iĢaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde
ise belirsiz bir sayıdır. Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli
olduğunu Arapça Ģeklinden anlamak mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe
45 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 432. 46 ĠĢler, Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70. 47 er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433. 48 Ġsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan
bir yapıdır. Ġngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye
çevrilirken -en, -an diye tercüme edilir.
Beş öğrenciyi ödüllendirdim.47
Birinci örnekte sıfat işaret ismi, ikincide ismi mevsul48, üçüncüde ise belirsiz bir sayıdır.
Ödüllendirilen öğrencinin erkek ve belirli olduğunu Arapça şeklinden anlamak
mümkündür. Fakat bu ifade Türkçe yazılmış olsaydı söz konusu iki durumu bu şekilde
bilmemiz imkansız olurdu. Ör: III
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
َو
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
يب
ِ
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
ان
َ
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede geçen sıfat tamlaması
Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat tamlaması şekil şartlarına bağlı olduğundan
iki dil arasında böyle farklılıklar oluşmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden
sonra gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karşılık Türkçede
fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuştur.
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
و
َ
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
يب
ِ
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız çocuğunu muayene
etti.50 Tekil isme getirilen cümle şeklindeki sıfata başka bir örnek. kız çocuğunu
cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara cümlesi de nesnenin sıfatıdır. İki dilin benzeştiği
yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. İster akıllı isterse akılsız
varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı, belirlilik, cinsiyet ve i’rabta sıfatla mevsuf
arasında uyum gereklidir. Bu özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması
olmaz. Mesela iki çalışkan öğrenci
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
و
َ
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
ِيب
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
örneğinde niteleyen iki çalış-
kan sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüşür. Tekil yapı iken cümle olur.
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
و
َ
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
يب
ِ
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
ان
َ
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı olmadığından ismin önüne
ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
َو
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
يب
ِ
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
elif-nûn veya
15
yazılmıĢ olsaydı söz konusu iki durumu bu Ģekilde bilmemiz imkansız
olurdu. Ör: III
ِ
َ اهلل
ِىل
ِ ا
يو
ِ
ُوَن ف
َع
ْج
ُر
ا ت
ً
م
ْ
َو
ُوا ي
ق
اتَّ
َ
و İçinde Allah’a döndürüleceğiniz günden
sakının!49
Bu âyet, tekil ismin cümle ile nitelenmesine örnektir. Bu cümlede
geçen sıfat tamlaması Türkçede zarf tümleci olur. Arapçada sıfat
tamlaması Ģekil Ģartlarına bağlı olduğundan iki dil arasında böyle
farklılıklar oluĢmaktadır. Örneğin Arapçasında gün kelimesinden sonra
gelen İçinde Allah’a döndürüleceğiniz cümlesi sıfat olmasına karĢılık
Türkçede fiilin zamanını ifade ettiğinden zarf tümleci olmuĢtur.
ِ
َ َل
َ اَْل
ِن
ُ م
َخ
َ ْصر
ً ت
َة
ْل
ِف
ُ ط
ة
َ
يب
ِ
َّب
ُِ الط
َ
َص
َح
ف Bayan doktor, ağrıdan bağıran kız
çocuğunu muayene etti.50 Tekil isme getirilen cümle Ģeklindeki sıfata
baĢka bir örnek. kız çocuğunu cümlenin nesnesi, ağrıdan bağıran ara
cümlesi de nesnenin sıfatıdır. Ġki dilin benzeĢtiği yerlere örnek olabilir.
b. İkil/Tesniye İsimlerde Sıfat Tamlamsı
Arapça tesniye/ikil isimler sıfatlarını tesniye olarak alırlar. Ġster
akıllı isterse akılsız varlıklar söz konusu olsun, ikil isimlerde sayı,
belirlilik, cinsiyet ve i‟rabta sıfatla mevsuf arasında uyum gereklidir. Bu
özelliklerden biri veya bir kaçı eksik olduğunda sıfat tamlaması olmaz.
Mesela iki çalışkan öğrenci ِ
ان
َ
ِهد
َ
ت
ْ
ُج
ْم
ِ ال
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا örneğinde niteleyen iki çalışkan
sıfatı belirsiz olursa isim cümlesinin yüklemine dönüĢür. Tekil yapı iken
cümle olur. ِ
َان
ِهد
َ
ت
ْ
ِ ُُم
ان
َ
ب
ِ
َّال
لط
َ
ا İki öğrenci çalışkandır olur. Türkçede ikil yapı
olmadığından ismin önüne ayrıca iki sıfatı getirmek gerekiyor. Halbuki
Arapçada tesniye/ikil isim, sonuna getirilen (ا- ن (elif-nûn veya (ي-ن (yâ-
49 2/Bakara/ 281. 50 ĠĢler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
yâ-nûn harfleriyle yapılır. Adı geçen harfler isimle beraber
sayısını da ifade ettiklerinden ayrıca iki sayı sıfatını getirmeye gerek yoktur. Örnek:
16
nûn harfleriyle yapılır. Adı geçen harfler isimle beraber sayısını da ifade
ettiklerinden ayrıca iki sayı sıfatını getirmeye gerek yoktur. Örnek:
ِ
َ ْي
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ/م
ان
َ
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ م
َ ْي
لٍّم
َ
ع
ُ
ِ/م
ان
َ
لٍّم
َ
ع
ُ
م İki bayan ve erkek öğretmen.51
Örnekte öğretmenlerin cinsiyeti ve sayısı kelimeye eklenen
harflerle sağlanmıĢ oluyor. Ġki ismin yalın hâl, –i ve –e hâlinde
olduklarını ayrıca belirtmek gerekiyor. Buna karĢılık Türkçe karĢılıkları
tek bir formda gelmiĢtir. Arapça ikil isim ve sıfatının yalın hâli elifle (ا,(
diğer hallerin tamamı isim ve sıfatların sonlarına yâ (ي (harfi eklenmesi
ile sağlanır.
Tesniye isimlere getirilecek sıfatların cümle olması durumunda
adı geçen isimlerin diğer isim çeĢitlerinde olduğu gibi nekra/belirsiz
olması, getirilecek sıfatın da sayı ve diğer Ģartlar bakımında nitelenen
isimle uyumlu olması gerekir.52
َ
َُذود
ِ ت
َْي
أَت
َ
ْر
ُ ام
ِِم
ُوِن
ْ د
ِن
َ م
َد
َج
و
َ
ُوَن و
ْق
َس
َ النَّا ِس ي
ِن
ً م
ََّمة
ِ ا
و
ْ
َي
ل
َ
َ ع
َد
َج
َ و
َن
َ ْدي
َ م
اء
َ
َ م
د
َ
ر
َ
لََّما و
َ
ِ و
ان
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan
topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
gördü.
53
Yukarıdaki ayette geçen hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
sıfat tamlamasının Arapçasında hem nitelenen ismin hem de sıfatının ikil
olduğu, getirilen eklerle açıkça görülmekte iken bu ifade Türkçeye ancak
iki sayısı ile çevrilmektedir. Ayrıca örnekte geçen iki kadın ifadesi,
cümlenin nesnesi olduğundan yâ harfi ilavesi ile gelmiĢtir.
c. Çoğul/Cemi’ İsimlerde Sıfat Tamlaması
51 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 113. 52 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 170. 5328/ Kasas /23.
İki bayan ve erkek öğretmen.51
47) er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, s. 433.
48) İsmi mevsûl: Hint-Avrupa dil grubuna ait dillerde yan cümleyi ana cümleye bağlayan bir yapıdır.
İngilizce ve Almancada Relative diye bilinir. Arapçadan Türkçeye çevrilirken -en, -an diye tercüme
edilir.
49) 2/Bakara/ 281.
50) İşler-Yıldız, Arapça Çeviri Kılavuzu, s. 70.
51) Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 113.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 51
Örnekte öğretmenlerin cinsiyeti ve sayısı kelimeye eklenen harflerle sağlanmış oluyor.
İki ismin yalın hâl, –i ve –e hâlinde olduklarını ayrıca belirtmek gerekiyor. Buna
karşılık Türkçe karşılıkları tek bir formda gelmiştir. Arapça ikil isim ve sıfatının yalın
hâli elifle
16
nûn harfleriyle yapılır. Adı geçen harfler isimle beraber sayısını da ifade
ettiklerinden ayrıca iki sayı sıfatını getirmeye gerek yoktur. Örnek:
ِ
َ ْي
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ/م
ان
َ
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ م
َ ْي
لٍّم
َ
ع
ُ
ِ/م
ان
َ
لٍّم
َ
ع
ُ
م İki bayan ve erkek öğretmen.51
Örnekte öğretmenlerin cinsiyeti ve sayısı kelimeye eklenen
harflerle sağlanmıĢ oluyor. Ġki ismin yalın hâl, –i ve –e hâlinde
olduklarını ayrıca belirtmek gerekiyor. Buna karĢılık Türkçe karĢılıkları
tek bir formda gelmiĢtir. Arapça ikil isim ve sıfatının yalın hâli elifle (ا,(
diğer hallerin tamamı isim ve sıfatların sonlarına yâ (ي (harfi eklenmesi
ile sağlanır.
Tesniye isimlere getirilecek sıfatların cümle olması durumunda
adı geçen isimlerin diğer isim çeĢitlerinde olduğu gibi nekra/belirsiz
olması, getirilecek sıfatın da sayı ve diğer Ģartlar bakımında nitelenen
isimle uyumlu olması gerekir.52
َ
َُذود
ِ ت
َْي
أَت
َ
ْر
ُ ام
ِِم
ُوِن
ْ د
ِن
َ م
َد
َج
و
َ
ُوَن و
ق
ْ
َس
َ النَّا ِس ي
ِن
ً م
ََّمة
ِ ا
و
ْ
َي
ل
َ
َ ع
َد
َج
َ و
َن
َ ْدي
َ م
اء
َ
َ م
د
َ
ر
َ
لََّما و
َ
ِ و
ان
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan
topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
gördü.
53
Yukarıdaki ayette geçen hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
sıfat tamlamasının Arapçasında hem nitelenen ismin hem de sıfatının ikil
olduğu, getirilen eklerle açıkça görülmekte iken bu ifade Türkçeye ancak
iki sayısı ile çevrilmektedir. Ayrıca örnekte geçen iki kadın ifadesi,
cümlenin nesnesi olduğundan yâ harfi ilavesi ile gelmiĢtir.
c. Çoğul/Cemi’ İsimlerde Sıfat Tamlaması
51 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 113. 52 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 170. 5328/ Kasas /23.
diğer hallerin tamamı isim ve sıfatların sonlarına yâ
16
nûn harfleriyle yapılır. Adı geçen harfler isimle beraber sayısını da ifade
ettiklerinden ayrıca iki sayı sıfatını getirmeye gerek yoktur. Örnek:
ِ
َ ْي
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ/م
ان
َ
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ م
َ ْي
لٍّم
َ
ع
ُ
ِ/م
ان
َ
لٍّم
َ
ع
ُ
م İki bayan ve erkek öğretmen.51
Örnekte öğretmenlerin cinsiyeti ve sayısı kelimeye eklenen
harflerle sağlanmıĢ oluyor. Ġki ismin yalın hâl, –i ve –e hâlinde
olduklarını ayrıca belirtmek gerekiyor. Buna karĢılık Türkçe karĢılıkları
tek bir formda gelmiĢtir. Arapça ikil isim ve sıfatının yalın hâli elifle (ا,(
diğer hallerin tamamı isim ve sıfatların sonlarına yâ (ي (harfi eklenmesi
ile sağlanır.
Tesniye isimlere getirilecek sıfatların cümle olması durumunda
adı geçen isimlerin diğer isim çeĢitlerinde olduğu gibi nekra/belirsiz
olması, getirilecek sıfatın da sayı ve diğer Ģartlar bakımında nitelenen
isimle uyumlu olması gerekir.52
َ
َُذود
ِ ت
َْي
أَت
َ
ْر
ُ ام
ِِم
ُوِن
ْ د
ِن
َ م
َد
َج
و
َ
ُوَن و
ْق
َس
َ النَّا ِس ي
ِن
ً م
ََّمة
ِ ا
و
ْ
َي
ل
َ
َ ع
َد
َج
َ و
َن
َ ْدي
َ م
اء
َ
َ م
د
َ
ر
َ
لََّما و
َ
ِ و
ان
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan
topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
gördü.
53
Yukarıdaki ayette geçen hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
sıfat tamlamasının Arapçasında hem nitelenen ismin hem de sıfatının ikil
olduğu, getirilen eklerle açıkça görülmekte iken bu ifade Türkçeye ancak
iki sayısı ile çevrilmektedir. Ayrıca örnekte geçen iki kadın ifadesi,
cümlenin nesnesi olduğundan yâ harfi ilavesi ile gelmiĢtir.
c. Çoğul/Cemi’ İsimlerde Sıfat Tamlaması
51 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 113. 52 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 170. 5328/ Kasas /23.
harfi eklenmesi
ile sağlanır.
Tesniye isimlere getirilecek sıfatların cümle olması durumunda adı geçen isimlerin
diğer isim çeşitlerinde olduğu gibi nekra/belirsiz olması, getirilecek sıfatın da sayı ve
diğer şartlar bakımında nitelenen isimle uyumlu olması gerekir.52
16
nûn harfleriyle yapılır. Adı geçen harfler isimle beraber sayısını da ifade
ettiklerinden ayrıca iki sayı sıfatını getirmeye gerek yoktur. Örnek:
ِ
َ ْي
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ/م
ان
َ
ت
َ
َ ٍّرس
ُد
ِ م
َ ْي
لٍّم
َ
ع
ُ
ِ/م
ان
َ
لٍّم
َ
ع
ُ
م İki bayan ve erkek öğretmen.51
Örnekte öğretmenlerin cinsiyeti ve sayısı kelimeye eklenen
harflerle sağlanmıĢ oluyor. Ġki ismin yalın hâl, –i ve –e hâlinde
olduklarını ayrıca belirtmek gerekiyor. Buna karĢılık Türkçe karĢılıkları
tek bir formda gelmiĢtir. Arapça ikil isim ve sıfatının yalın hâli elifle (ا,(
diğer hallerin tamamı isim ve sıfatların sonlarına yâ (ي (harfi eklenmesi
ile sağlanır.
Tesniye isimlere getirilecek sıfatların cümle olması durumunda
adı geçen isimlerin diğer isim çeĢitlerinde olduğu gibi nekra/belirsiz
olması, getirilecek sıfatın da sayı ve diğer Ģartlar bakımında nitelenen
isimle uyumlu olması gerekir.52
َ
َُذود
ِ ت
َْي
أَت
َ
ْر
ُ ام
ِِم
ُوِن
ْ د
ِن
َ م
َد
َج
و
َ
ُوَن و
ْق
َس
َ النَّا ِس ي
ِن
ً م
ََّمة
ِ ا
و
ْ
َي
ل
َ
َ ع
َد
َج
َ و
َن
َ ْدي
َ م
اء
َ
َ م
د
َ
ر
َ
لََّما و
َ
ِ و
ان
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan
topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
gördü.
53
Yukarıdaki ayette geçen hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın
sıfat tamlamasının Arapçasında hem nitelenen ismin hem de sıfatının ikil
olduğu, getirilen eklerle açıkça görülmekte iken bu ifade Türkçeye ancak
iki sayısı ile çevrilmektedir. Ayrıca örnekte geçen iki kadın ifadesi,
cümlenin nesnesi olduğundan yâ harfi ilavesi ile gelmiĢtir.
c. Çoğul/Cemi’ İsimlerde Sıfat Tamlaması
51 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 113. 52 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 170. 5328/ Kasas /23.
Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onlardan
başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü.
53
Yukarıdaki ayette geçen hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın sıfat tamlamasının
Arapçasında hem nitelenen ismin hem de sıfatının ikil olduğu, getirilen eklerle açıkça gö-
rülmekte iken bu ifade Türkçeye ancak iki sayısı ile çevrilmektedir. Ayrıca örnekte geçen
iki kadın ifadesi, cümlenin nesnesi olduğundan yâ harfi ilavesi ile gelmiştir.
c. Çoğul/Cemi’ İsimlerde Sıfat Tamlaması
Arapçada çoğul, ikiden fazla sayıya sahip her şey için getirilir.54 Türkçede ses uyumuna
bağlı olarak tek tip çoğul ekine karşılık55 Arapçada üç türlü çoğul yapısı vardır. Bunların
sıfat tamlamaları da çoğulun şekline göre yapılmaktadır.56 Çoğulların ikisi kurallı,
diğeri tek bir kuralı olmayan çoğul şeklidir.57 Kurallı çoğulların biri akıllı eril varlıklara
getirilen cem’u’l-müzekkeri’s-sâlim, diğeri ise akıllı dişil varlıklara getirilen cem’u’lmüennesi’s-sâlimdir.
Tek bir kuralı olmayan çoğul cem’u’t-teksîr ise hem akılsız hem de
akıllı varlıklara getirilebilen çoğul şeklidir. Kurallı iki çoğula aynı zamanda cem’u’t-tashîh
denir.58 Kurallı çoğulların kendilerine has ayrı ayrı sıfat şekillerine karşılık kırık ço-
ğul denen cem’u’t-teksîr’in tek bir şekli bulunmamaktadır. Kırık çoğul isim akıllı varlık
olduğunda sıfatı akıllı çoğul, gayru akil/akılsız varlığın sıfatı ise müfred-müennes/tekil ve
dişil olur. Ayrıca çoğul isimlerin sıfat tamlamaları cümledeki konumlarına göre değişiklik
gösterirler. İsmin her hâli için farklı şekiller söz konusudur.
52) El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 170.
53) 28/ Kasas /23.
54) El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 108.
55) Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 101; Gencan, Dilbilgisi, s. 93.
56) Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya Giriş (İkinci
Kitap), Ankara 2012, s. 29.
57) El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 175.
58) El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 176.
52 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
Cem’u’l-müzekker isimlerin sıfatı: Ref’/yalın hâlinde vâv
17
Arapçada çoğul, ikiden fazla sayıya sahip her Ģey için getirilir.54
Türkçede ses uyumuna bağlı olarak tek tip çoğul ekine karĢılık55
Arapçada üç türlü çoğul yapısı vardır. Bunların sıfat tamlamaları da
çoğulun Ģekline göre yapılmaktadır.56 Çoğulların ikisi kurallı, diğeri tek
bir kuralı olmayan çoğul Ģeklidir.57 Kurallı çoğulların biri akıllı eril
varlıklara getirilen cem’u’l-müzekkeri’s-sâlim, diğeri ise akıllı diĢil
varlıklara getirilen cem’u’l-müennesi’s-sâlimdir. Tek bir kuralı olmayan
çoğul cem’u’t-teksîr ise hem akılsız hem de akıllı varlıklara getirilebilen
çoğul Ģeklidir. Kurallı iki çoğula aynı zamanda cem’u’t-tashîh denir.58
Kurallı çoğulların kendilerine has ayrı ayrı sıfat Ģekillerine karĢılık kırık
çoğul denen cem’u’t-teksîr’in tek bir Ģekli bulunmamaktadır. Kırık çoğul
isim akıllı varlık olduğunda sıfatı akıllı çoğul, gayru akil/akılsız varlığın
sıfatı ise müfred-müennes/tekil ve diĢil olur. Ayrıca çoğul isimlerin sıfat
tamlamaları cümledeki konumlarına göre değiĢiklik gösterirler. Ġsmin her
hâli için farklı Ģekiller söz konusudur.
Cem’u’l-müzekker isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâlinde vâv (و ,(
diğer hâllerin tamamında yâ (ي (harfi getirilir.59 Örnek:
ُوَن
ِ يط
َش
ُوَن ن
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ م
َل
َص
ِ َي ;mühendislergeldi Çalışkan و
ِ يط
ِ َي النَّش
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan mühendislere teşekkür etti.
54 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 108. 55 Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 101; Gencan, Dilbilgisi, s. 93.
56 Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya
Giriş (Ġkinci Kitap), Ankara 2012, s. 29. 57 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 175. 58 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 176. 59 Sînî vd. s. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; El-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv ,177, IV.
175.
diğer hâllerin tamamında

17
Arapçada çoğul, ikiden fazla sayıya sahip her Ģey için getirilir.54
Türkçede ses uyumuna bağlı olarak tek tip çoğul ekine karĢılık55
Arapçada üç türlü çoğul yapısı vardır. Bunların sıfat tamlamaları da
çoğulun Ģekline göre yapılmaktadır.56 Çoğulların ikisi kurallı, diğeri tek
bir kuralı olmayan çoğul Ģeklidir.57 Kurallı çoğulların biri akıllı eril
varlıklara getirilen cem’u’l-müzekkeri’s-sâlim, diğeri ise akıllı diĢil
varlıklara getirilen cem’u’l-müennesi’s-sâlimdir. Tek bir kuralı olmayan
çoğul cem’u’t-teksîr ise hem akılsız hem de akıllı varlıklara getirilebilen
çoğul Ģeklidir. Kurallı iki çoğula aynı zamanda cem’u’t-tashîh denir.58
Kurallı çoğulların kendilerine has ayrı ayrı sıfat Ģekillerine karĢılık kırık
çoğul denen cem’u’t-teksîr’in tek bir Ģekli bulunmamaktadır. Kırık çoğul
isim akıllı varlık olduğunda sıfatı akıllı çoğul, gayru akil/akılsız varlığın
sıfatı ise müfred-müennes/tekil ve diĢil olur. Ayrıca çoğul isimlerin sıfat
tamlamaları cümledeki konumlarına göre değiĢiklik gösterirler. Ġsmin her
hâli için farklı Ģekiller söz konusudur.
Cem’u’l-müzekker isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâlinde vâv (و ,(
diğer hâllerin tamamında yâ (ي (harfi getirilir.59 Örnek:
ُوَن
ِ يط
َش
ُوَن ن
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ م
َل
َص
ِ َي ;mühendislergeldi Çalışkan و
ِ يط
ِ َي النَّش
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan mühendislere teşekkür etti.
54 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 108. 55 Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 101; Gencan, Dilbilgisi, s. 93.
56 Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya
Giriş (Ġkinci Kitap), Ankara 2012, s. 29. 57 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 175. 58 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 176. 59 Sînî vd. s. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; El-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv ,177, IV.
175.
harfi getirilir.59 Örnek:
17
Arapçada çoğul, ikiden fazla sayıya sahip her Ģey için getirilir.54
Türkçede ses uyumuna bağlı olarak tek tip çoğul ekine karĢılık55
Arapçada üç türlü çoğul yapısı vardır. Bunların sıfat tamlamaları da
çoğulun Ģekline göre yapılmaktadır.56 Çoğulların ikisi kurallı, diğeri tek
bir kuralı olmayan çoğul Ģeklidir.57 Kurallı çoğulların biri akıllı eril
varlıklara getirilen cem’u’l-müzekkeri’s-sâlim, diğeri ise akıllı diĢil
varlıklara getirilen cem’u’l-müennesi’s-sâlimdir. Tek bir kuralı olmayan
çoğul cem’u’t-teksîr ise hem akılsız hem de akıllı varlıklara getirilebilen
çoğul Ģeklidir. Kurallı iki çoğula aynı zamanda cem’u’t-tashîh denir.58
Kurallı çoğulların kendilerine has ayrı ayrı sıfat Ģekillerine karĢılık kırık
çoğul denen cem’u’t-teksîr’in tek bir Ģekli bulunmamaktadır. Kırık çoğul
isim akıllı varlık olduğunda sıfatı akıllı çoğul, gayru akil/akılsız varlığın
sıfatı ise müfred-müennes/tekil ve diĢil olur. Ayrıca çoğul isimlerin sıfat
tamlamaları cümledeki konumlarına göre değiĢiklik gösterirler. Ġsmin her
hâli için farklı Ģekiller söz konusudur.
Cem’u’l-müzekker isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâlinde vâv (و ,(
diğer hâllerin tamamında yâ (ي (harfi getirilir.59 Örnek:
ُوَن
ِ يط
َش
ُوَن ن
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ م
َل
َص
ِ َي ;mühendislergeldi Çalışkan و
ِ يط
ِ َي النَّش
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan mühendislere teşekkür etti.
54 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 108. 55 Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 101; Gencan, Dilbilgisi, s. 93.
56 Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya
Giriş (Ġkinci Kitap), Ankara 2012, s. 29. 57 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 175. 58 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 176. 59 Sînî vd. s. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; El-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv ,177, IV.
175.
Çalışkan mühendislergeldi;
17
Arapçada çoğul, ikiden fazla sayıya sahip her Ģey için getirilir.54
Türkçede ses uyumuna bağlı olarak tek tip çoğul ekine karĢılık55
Arapçada üç türlü çoğul yapısı vardır. Bunların sıfat tamlamaları da
çoğulun Ģekline göre yapılmaktadır.56 Çoğulların ikisi kurallı, diğeri tek
bir kuralı olmayan çoğul Ģeklidir.57 Kurallı çoğulların biri akıllı eril
varlıklara getirilen cem’u’l-müzekkeri’s-sâlim, diğeri ise akıllı diĢil
varlıklara getirilen cem’u’l-müennesi’s-sâlimdir. Tek bir kuralı olmayan
çoğul cem’u’t-teksîr ise hem akılsız hem de akıllı varlıklara getirilebilen
çoğul Ģeklidir. Kurallı iki çoğula aynı zamanda cem’u’t-tashîh denir.58
Kurallı çoğulların kendilerine has ayrı ayrı sıfat Ģekillerine karĢılık kırık
çoğul denen cem’u’t-teksîr’in tek bir Ģekli bulunmamaktadır. Kırık çoğul
isim akıllı varlık olduğunda sıfatı akıllı çoğul, gayru akil/akılsız varlığın
sıfatı ise müfred-müennes/tekil ve diĢil olur. Ayrıca çoğul isimlerin sıfat
tamlamaları cümledeki konumlarına göre değiĢiklik gösterirler. Ġsmin her
hâli için farklı Ģekiller söz konusudur.
Cem’u’l-müzekker isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâlinde vâv (و ,(
diğer hâllerin tamamında yâ (ي (harfi getirilir.59 Örnek:
ُوَن
ِ يط
َش
ُوَن ن
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ م
َل
َص
ِ َي ;mühendislergeldi Çalışkan و
ِ يط
ِ َي النَّش
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan mühendislere teşekkür etti.
54 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 108. 55 Boz vd, Yazılı ve Sözlü Anlatım, 101; Gencan, Dilbilgisi, s. 93.
56 Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya
Giriş (Ġkinci Kitap), Ankara 2012, s. 29. 57 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 175. 58 El-Hâmid, Silsile-en-Nahv, III. 176. 59 Sînî vd. s. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; El-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv ,177, IV.
175.
Müdür,
çalışkan mühendislere teşekkür etti.
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir değişiklik olmaz.
Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli, ikinci örnekte hem isim hem de
sıfatı ismin –e halinde yâ almıştır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref’/yalın hâli damme
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
diğer hâlleri kesra
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
ile gelmektedir.60 Örnek:
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
Çalışkan bayan mühendisler geldi;
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
د
ُ
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul şekli, Arapçada elif
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
ve
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
tâ eklenerek
yapılır. Sıfatları da isimlerinin şeklini alarak uyum gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeşidi, tekilin şekli değiştirilerek yapılır.61
Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri zaman, sıfatla mevsuf arasında
yukarıda geçen dört özellikte uyum şartı gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul şekli
farklı olursa, yapısına uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil
isim gibi i’rab alırlar; ref’/yalın hâlinde damme
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
nasbte fetha
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
ve cer hâlinde
kesra
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
alırlar. Örnek:
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
Bunlar edepli kadınlardır;
18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
Bunlar edepli erkeklerdir;

18
Türkçede olduğu gibi Arapçada yalın halde, isimde herhangi bir
değiĢiklik olmaz. Yukarıdaki birinci örnekte yalın hâlde ismin tabiî hâli,
ikinci örnekte hem isim hem de sıfatı ismin –e halinde yâ almıĢtır.
Cem’u’l-müennes isimlerin sıfatı: Ref‟/yalın hâli damme (ُ ),
diğer hâlleri kesra (ُ ) ile gelmektedir.60 Örnek:
َا ٌت
ِ يط
َش
ا ٌت ن
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
َ ُْ م
ل
َ
َص
و Çalışkan bayan mühendisler geldi;ت ِاَ
ِ يط
ا ِت النَّش
َ
ِس
ْد
ن
َ
ُه
ْم
ُ ال
ير
ِ
ُد
ْم
َ ال
َش َكر
Müdür, çalışkan bayan mühendislere teşekkür etti.
Türkçelerinde bayan kaydı ile gelen bu çoğul Ģekli, Arapçada elif
(ا (ve (ت (tâ eklenerek yapılır. Sıfatları da isimlerinin Ģeklini alarak uyum
gösterirler.
Cem’u’t-teksîr isimlerin sıfatları: Bu çoğul çeĢidi, tekilin Ģekli
değiĢtirilerek yapılır.61 Sıfat tamlamasında akıllı varlıkları niteledikleri
zaman, sıfatla mevsuf arasında yukarıda geçen dört özellikte uyum Ģartı
gerekir. Ancak sıfat olacak ismin çoğul Ģekli farklı olursa, yapısına
uygun gelir. Tamamen hareke ile anlam kazanan bu yapılar tekil isim
gibi i‟rab alırlar; ref‟/yalın hâlinde damme (ُ ), nasbte fetha (ُ ) ve cer
hâlinde kesra (ُ ) alırlar. Örnek:
ا ٌت
َ
َ َّدب
ُؤ
ٌ م
اء
َ
ِس
ِ ن
َء
َُل
َؤ
وَن ;kadınlardır edepli Bunlar ى
ُ
َ َّدب
ُؤ
اٌل م
َ
ِ ِرج
َء
َُل
َؤ
Bunlar ى
edepli erkeklerdir; ِ
ُد
ُد
ِ ا ْْل
َّاء
ب
ِ
َط
َى اَْل
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س Yeni (erkek) doktorlara selam
verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müennes,
ikincide mevsuf kırık çoğul sıfatı cem‟u müzekker ve üçüncü örnekte her
ikisi de kırık çoğul Ģeklinde gelmiĢtir. Burada en önemli durum, aynı
türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul gelmesidir.
60 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175. 61 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
Yeni (erkek) doktorlara selam verdim.
Birinci örnekte, mevsuf kırık çoğul sıfatı cem’u müennes, ikincide mevsuf kırık ço-
ğul sıfatı cem’u müzekker ve üçüncü örnekte her ikisi de kırık çoğul şeklinde gelmiştir.
Burada en önemli durum, aynı türden olmasa da sıfat ile mevsufun ikisinin de çoğul
gelmesidir. Türkçede bu kadar farklılık olmadığından, dil öğretiminde adı geçen çoğul
şekillerinin dikkate alınması önem arz etmektedir.
d. Cümle Şeklindeki Sıfat
Arapçada müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden sonra gelen isim veya fiil cümleleri
sıfat olarak değerlendirilirler ve i’rab/konum bakımından mevsûfa uyarlar. Bu durumda
sıfat olan cümleyi mevsûfa bağlayan ve onunla uyumlu râbıt/bağlaç görevinde bir zamire
ihtiyaç bulunmaktadır.62
59) Sînî vd. s. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; El-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv ,177, IV. 175.
60) Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 121; el-Hâmid, III. Silsile-en-Nahv, 177, IV. 175.
61) el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 109.
62) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 340.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 53
İsim cümlesine örnek:
19
Türkçede bu kadar farklılık olmadığından, dil öğretiminde adı geçen
çoğul Ģekillerinin dikkate alınması önem arz etmektedir.
d. Cümle Şeklindeki Sıfat
Arapçada müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden sonra gelen isim
veya fiil cümleleri sıfat olarak değerlendirilirler ve i‟rab/konum
bakımından mevsûfa uyarlar. Bu durumda sıfat olan cümleyi mevsûfa
bağlayan ve onunla uyumlu râbıt/bağlaç görevinde bir zamire ihtiyaç
bulunmaktadır.62
Ġsim cümlesine örnek: ٌ
َة
يد
ِ
ف
ُ
ُ م
ُو
ات
َ
ْ ُضوع
َو
ا ٌب م
َ
ت
ِ
َ َذاك
ى
َ
اِر ٌص، و
َ
ُ ق
ُه
د
ْ
ر
َ
ٌ ب
م
ْ
َو
َ َضى ي
م
Sıfat (Ġ. C) Mevsûf Sıfat (Ġ.C) Mevsûf
Fiil cümlesine örnek: ا
َ
ُه
ان
َ
د أَ ْغص
َ
ْت
ٌ ََت
ة
َ
َر
ِ َشج
ه
ِ
َذ
َى
، و
ُ
ُه
ِد
ال
َ
َ و
َر
اف
َ
يٍق س
ِ
َد
َى ص
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س
Sıfat ®F.C© Mevsûf Sıfat (F.C) Mevsûf
Yukarıda verilen örneklerde, Arapça gramere uygun olarak; önce
mevsûf/nitelenen isim sonra sıfat/niteleyen cümleler gelmektedir. Adı
geçen cümlelerin ilk ikisi sıfatlarına tabi olduklarından mahallen/konum
açısından merfu‟, üçüncü örnekte de sıfat mahallen merfu‟ ve
dördüncüsü ise mevsûfundan dolayı mecrûr sayılır. Aynı zamanda sıfat
cümlelerinde mevsûfa dönen birer zamir de açıkça getirilmiĢtir.
Ġncelemekte olduğumuz birinci örneği Türkçe açısından
değerlendirdiğimizde; Bu, konuları faydalı bir kitaptır örneğinde
konuları faydalı yan cümleciğinin sıfat konumunda olduğunu görürüz.
Dolayısıyla iki dil açısından bir benzerliken söz edilebilir.63 Ancak
62 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 340. 63 Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 566.
Sıfat (İ. C) Mevsûf Sıfat (İ.C) Mevsûf
Fiil cümlesine örnek:
19
Türkçede bu kadar farklılık olmadığından, dil öğretiminde adı geçen
çoğul Ģekillerinin dikkate alınması önem arz etmektedir.
d. Cümle Şeklindeki Sıfat
Arapçada müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden sonra gelen isim
veya fiil cümleleri sıfat olarak değerlendirilirler ve i‟rab/konum
bakımından mevsûfa uyarlar. Bu durumda sıfat olan cümleyi mevsûfa
bağlayan ve onunla uyumlu râbıt/bağlaç görevinde bir zamire ihtiyaç
bulunmaktadır.62
Ġsim cümlesine örnek: ٌ
َة
يد
ِ
ف
ُ
ُ م
ُو
ات
َ
ْ ُضوع
َو
ا ٌب م
َ
ت
ِ
َ َذاك
ى
َ
اِر ٌص، و
َ
ُ ق
ُه
د
ْ
ر
َ
ٌ ب
م
ْ
َو
َ َضى ي
م
Sıfat (Ġ. C) Mevsûf Sıfat (Ġ.C) Mevsûf
Fiil cümlesine örnek: ا
َ
ُه
ان
َ
د أَ ْغص
َ
ْت
ٌ ََت
ة
َ
َر
ِ َشج
ه
ِ
َذ
ى
َ
، و
ُ
ُه
ِد
ال
َ
َ و
َر
اف
َ
يٍق س
ِ
َد
َى ص
ل
َ
ْ ُُ ع
لَّم
َ
س
Sıfat ®F.C© Mevsûf Sıfat (F.C) Mevsûf
Yukarıda verilen örneklerde, Arapça gramere uygun olarak; önce
mevsûf/nitelenen isim sonra sıfat/niteleyen cümleler gelmektedir. Adı
geçen cümlelerin ilk ikisi sıfatlarına tabi olduklarından mahallen/konum
açısından merfu‟, üçüncü örnekte de sıfat mahallen merfu‟ ve
dördüncüsü ise mevsûfundan dolayı mecrûr sayılır. Aynı zamanda sıfat
cümlelerinde mevsûfa dönen birer zamir de açıkça getirilmiĢtir.
Ġncelemekte olduğumuz birinci örneği Türkçe açısından
değerlendirdiğimizde; Bu, konuları faydalı bir kitaptır örneğinde
konuları faydalı yan cümleciğinin sıfat konumunda olduğunu görürüz.
Dolayısıyla iki dil açısından bir benzerliken söz edilebilir.63 Ancak
62 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 340. 63 Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 566.
Sıfat (F.C) Mevsûf Sıfat (F.C) Mevsûf
Yukarıda verilen örneklerde, Arapça gramere uygun olarak; önce mevsûf/nitelenen
isim sonra sıfat/niteleyen cümleler gelmektedir. Adı geçen cümlelerin ilk ikisi sıfatlarına
tabi olduklarından mahallen/konum açısından merfu’, üçüncü örnekte de sıfat mahallen
merfu’ ve dördüncüsü ise mevsûfundan dolayı mecrûr sayılır. Aynı zamanda sıfat cümlelerinde
mevsûfa dönen birer zamir de açıkça getirilmiştir. İncelemekte olduğumuz birinci
örneği Türkçe açısından değerlendirdiğimizde; Bu, konuları faydalı bir kitaptır örneğinde
konuları faydalı yan cümleciğinin sıfat konumunda olduğunu görürüz. Dolayısıyla iki
dil açısından bir benzerliken söz edilebilir.63 Ancak Arapçada ana cümle tamamlandıktan
sonra sıfat cümlesi gelmesine karşılık Türkçede yüklemden önce gelir.
d- Şibih Cümle (Cümlecik) Olan Sıfat
Arapçada yine aynı şekilde müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden sonra gelen şibih
cümleler64 de sıfat olarak değerlendirilirler ve i’rab/konum bakımından mevsûfa uyarlar.
Diğer sıfat cümleleri gibi mevsûftan sonra gelir ve mahallen/konum bakımından kendisine
uyarlar.65
Harf-i cerli şibih cümle örneği;
20
Arapçada ana cümle tamamlandıktan sonra sıfat cümlesi gelmesine
karĢılık Türkçede yüklemden önce gelir.
d- Şibih Cümle (Cümlecik) Olan Sıfat
Arapçada yine aynı Ģekilde müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden
sonra gelen Ģibih cümleler64 de sıfat olarak değerlendirilirler ve
i‟rab/konum bakımından mevsûfa uyarlar. Diğer sıfat cümleleri gibi
mevsûftan sonra gelir ve mahallen/konum bakımından kendisine
uyarlar.65
Harf-i cerli Ģibih cümle örneği; مِكِ َ
َِم ا ْْل
ْظ
ْ أَع
ِن
ٍ م
ال
َ
ْو
َىل أَق
ِ
ْ ُُ إ
ع
َ
َم
ت
ْ
ِس
ا
Sıfat (ġ.C) Mevsûf
Zarfla baĢlayan Ģibih cümle örneği; تٍ
ْ
َو
ٍّ ص
ْ َق ُكل
َو
ْ ٌت ف
َو
َ ٍّق ص
ْلح
ِ
ل
Sıfat (ġ.C) Mevsûf
Yukarıdaki birinci örnekte harf-i cerli Ģibih cümlesinde sıfat
cümlesi mecrûr olan mevsûfa, ikinci cümle ise merfu‟ olana uymuĢtur.
Adı geçen cümleler her ne kadar zahiren mecrûr olsalar da
mevsûf/nitelenen ismin i‟rab hükümlerine tabidirler. Verilen örnekler
Türkçe açısından inelendiğinde; En yüce bir hikmet olan söze kulak
verdim. Ve Hakkın, bütün seslerden daha gür bir sesi var. Cümlelerinde
sıfat cümleleri birer yan cümledir. Cümle olan sıfatlar gibi yüklemden
sonra gelmiĢledir. Halbuki Arapça cümlenin temel ögeleri
tamamlandıkan sonra sıfat cümleleri gelmektedir.66
e- Akılsız/Cansız Varlıkların Sıfatları
64 ġibih cümle: Harf-i cer veya zarfla baĢlayan cümlelere denir. 65 El-Cârim vd., en-Nahvu’l-Vâdih, II. 78. 66 Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 569.
Sıfat (Ş.C) Mevsûf
Zarfla başlayan şibih cümle örneği;
20
Arapçada ana cümle tamamlandıktan sonra sıfat cümlesi gelmesine
karĢılık Türkçede yüklemden önce gelir.
d- Şibih Cümle (Cümlecik) Olan Sıfat
Arapçada yine aynı Ģekilde müfred/tekil ve nekra/belirsiz isimden
sonra gelen Ģibih cümleler64 de sıfat olarak değerlendirilirler ve
i‟rab/konum bakımından mevsûfa uyarlar. Diğer sıfat cümleleri gibi
mevsûftan sonra gelir ve mahallen/konum bakımından kendisine
uyarlar.65
Harf-i cerli Ģibih cümle örneği; مِكِ َ
َِم ا ْْل
ْظ
ْ أَع
ِن
ٍ م
ال
َ
ْو
َىل أَق
ِ
ْ ُُ إ
ع
َ
َم
ت
ْ
ِس
ا
Sıfat (ġ.C) Mevsûf
Zarfla baĢlayan Ģibih cümle örneği; تٍ
ْ
َو
ٍّ ص
ْ َق ُكل
َو
ْ ٌت ف
َو
َ ٍّق ص
ْلح
ِ
ل
Sıfat (ġ.C) Mevsûf
Yukarıdaki birinci örnekte harf-i cerli Ģibih cümlesinde sıfat
cümlesi mecrûr olan mevsûfa, ikinci cümle ise merfu‟ olana uymuĢtur.
Adı geçen cümleler her ne kadar zahiren mecrûr olsalar da
mevsûf/nitelenen ismin i‟rab hükümlerine tabidirler. Verilen örnekler
Türkçe açısından inelendiğinde; En yüce bir hikmet olan söze kulak
verdim. Ve Hakkın, bütün seslerden daha gür bir sesi var. Cümlelerinde
sıfat cümleleri birer yan cümledir. Cümle olan sıfatlar gibi yüklemden
sonra gelmiĢledir. Halbuki Arapça cümlenin temel ögeleri
tamamlandıkan sonra sıfat cümleleri gelmektedir.66
e- Akılsız/Cansız Varlıkların Sıfatları
64 ġibih cümle: Harf-i cer veya zarfla baĢlayan cümlelere denir. 65 El-Cârim vd., en-Nahvu’l-Vâdih, II. 78. 66 Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 569.
Sıfat (Ş.C) Mevsûf
Yukarıdaki birinci örnekte harf-i cerli şibih cümlesinde sıfat cümlesi mecrûr olan mevsûfa,
ikinci cümle ise merfu’ olana uymuştur. Adı geçen cümleler her ne kadar zahiren
mecrûr olsalar da mevsûf/nitelenen ismin i’rab hükümlerine tabidirler. Verilen örnekler
Türkçe açısından inelendiğinde; En yüce bir hikmet olan söze kulak verdim. Ve Hakkın,
bütün seslerden daha gür bir sesi var. Cümlelerinde sıfat cümleleri birer yan cümledir.
Cümle olan sıfatlar gibi yüklemden sonra gelmişledir. Halbuki Arapça cümlenin temel
ögeleri tamamlandıkan sonra sıfat cümleleri gelmektedir.66
63) Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 566.
64) Şibih cümle: Harf-i cer veya zarfla başlayan cümlelere denir.
65) El-Cârim vd., en-Nahvu’l-Vâdih, II. 78.
66) Banguoğlu, Türkçenin Grameri, s. 569.
54 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
e- Akılsız/Cansız Varlıkların Sıfatları
Arapça gayri akıl ve câmid denilen varlıkların sıfatları müfred-müennes gelir.67 Fakat
bu kural bazı hallerde değişebilir. Makalenin giriş kısmında da beirtildiği gibi adı geçen
varlıklara getirilecek sıfatlar bazen cemi müennes çoğul olabilirler. Örnek:
21
Arapça gayri akıl ve câmid denilen varlıkların sıfatları müfredmüennes
gelir.67 Fakat bu kural bazı hallerde değiĢebilir. Makalenin giriĢ
kısmında da beirtildiği gibi adı geçen varlıklara getirilecek sıfatlar bazen
cemi müennes çoğul olabilirler. Örnek:
ا ٍت
َ
ُود
ْد
ع
َ
ْ م
ً أَو
َة
ُود
ْد
ع
َ
ا م
ً
َّام
يَأ Sayılı günler… Bu örnekte sıfat hem tekil
hem de çoğul Ģekliyle gelebilmiĢtir.68
ا ٍت
َ
َّار
ي
َ
َ س
ِ َّدة
ْ ُُ ع
ي
َ
َر
ْشت
ِ
ا Birkaç araba satın aldım. Türkçede sayı sıfatı olan
birkaç ifadesi Arapçada nesne/mef‟ul, araba kelimesi Türkçede nesne
iken burada temyiz olarak gelmiĢtir. ٌ
َة
يف
ِ
َظ
ُ ن
َّة
ِر
َْْلَس
ُ/ ا
َة
يف
ِ
ُ النَّظ
َّة
ِر
َْْلَس
Yataklar ا
temizdir. Temiz yataklar.69 Nitelenen yataklar kelimesi çoğul, niteleyen
temiz tekil olarak gelmiĢtir. Türkçede benzer nitelemeler bulunmakla
Arapça ile benzerlik göstermektedir.70 Yukarıdaki örnekte, iki dil
arasındaki benzerlik görülmektedir. Ancak sıfatın yeri Arapçada
mevsuftan sonra gelmektedir.
f- İsim Tamlaması Formunda Sıfat
Arapçada sıfatın devamlılık ifade etmesi için isim tamlaması ile
ma‟rifelik/belirlilik kazanması gerekir. َ
ُ ِصد
َا ق
ذ
ِ
ِ ا
َة
ِ َضاف
اَْل
ِ
َّ ُف ب
ر
َ
ع
ُ
ُ ي
ام
َ
ل َّدو
َ
َا ِت ا
ال ٍّصف
ِ
ب
Çünkü sıfatlar türemiĢ isimlerdir ve bu isimler muzaf/tamlanan
olmakla marife olmazlar.71 Ancak türemiĢ isimler (Ġsmu‟l-Fâil, Ġsmu‟lMef‟ul
vb.) medh/övgü için getirildiklerinde, nekra oldukları halde
marife isme sıfat olabilirler.72 Adıgeçen isimler izâfetle ma‟rifelik
kazanmalarına karĢılık sıfât-ı müĢebbehe olan isimler müĢtâk/türemiĢ
67 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 119; 68 2/Bakara/184. 69 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 110. 70 Gencan, Dilbilgisi, s. 217. 71 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 312. 72 Ebu‟l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-„Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l-Kur’ân I-II,
Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001, II. 294.
Sayılı günler… Bu örnekte sıfat hem tekil hem de çoğul şekliyle
gelebilmiştir.68
21
Arapça gayri akıl ve câmid denilen varlıkların sıfatları müfredmüennes
gelir.67 Fakat bu kural bazı hallerde değiĢebilir. Makalenin giriĢ
kısmında da beirtildiği gibi adı geçen varlıklara getirilecek sıfatlar bazen
cemi müennes çoğul olabilirler. Örnek:
ا ٍت
َ
ُود
ْد
ع
َ
ْ م
ً أَو
َة
ُود
ْد
ع
َ
ا م
ً
َّام
يَأ Sayılı günler… Bu örnekte sıfat hem tekil
hem de çoğul Ģekliyle gelebilmiĢtir.68
ا ٍت
َ
َّار
ي
َ
َ س
ِ َّدة
ْ ُُ ع
ي
َ
َر
ْشت
ِ
ا Birkaç araba satın aldım. Türkçede sayı sıfatı olan
birkaç ifadesi Arapçada nesne/mef‟ul, araba kelimesi Türkçede nesne
iken burada temyiz olarak gelmiĢtir. ٌ
َة
يف
ِ
َظ
ُ ن
َّة
ِر
َْْلَس
ُ/ ا
َة
يف
ِ
ُ النَّظ
َّة
ِر
َْْلَس
Yataklar ا
temizdir. Temiz yataklar.69 Nitelenen yataklar kelimesi çoğul, niteleyen
temiz tekil olarak gelmiĢtir. Türkçede benzer nitelemeler bulunmakla
Arapça ile benzerlik göstermektedir.70 Yukarıdaki örnekte, iki dil
arasındaki benzerlik görülmektedir. Ancak sıfatın yeri Arapçada
mevsuftan sonra gelmektedir.
f- İsim Tamlaması Formunda Sıfat
Arapçada sıfatın devamlılık ifade etmesi için isim tamlaması ile
ma‟rifelik/belirlilik kazanması gerekir. َ
ُ ِصد
َا ق
ذ
ِ
ِ ا
َة
ِ َضاف
اَْل
ِ
َّ ُف ب
ر
َ
ع
ُ
ُ ي
ام
َ
ل َّدو
َ
َا ِت ا
ال ٍّصف
ِ
ب
Çünkü sıfatlar türemiĢ isimlerdir ve bu isimler muzaf/tamlanan
olmakla marife olmazlar.71 Ancak türemiĢ isimler (Ġsmu‟l-Fâil, Ġsmu‟lMef‟ul
vb.) medh/övgü için getirildiklerinde, nekra oldukları halde
marife isme sıfat olabilirler.72 Adıgeçen isimler izâfetle ma‟rifelik
kazanmalarına karĢılık sıfât-ı müĢebbehe olan isimler müĢtâk/türemiĢ
67 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 119; 68 2/Bakara/184. 69 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 110. 70 Gencan, Dilbilgisi, s. 217. 71 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 312. 72 Ebu‟l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-„Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l-Kur’ân I-II,
Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001, II. 294.
Birkaç araba satın aldım. Türkçede sayı sıfatı olan birkaç ifadesi
Arapçada nesne/mef’ul, araba kelimesi Türkçede nesne iken burada temyiz olarak gelmiştir.

21
Arapça gayri akıl ve câmid denilen varlıkların sıfatları müfredmüennes
gelir.67 Fakat bu kural bazı hallerde değiĢebilir. Makalenin giriĢ
kısmında da beirtildiği gibi adı geçen varlıklara getirilecek sıfatlar bazen
cemi müennes çoğul olabilirler. Örnek:
ا ٍت
َ
ُود
ْد
ع
َ
ْ م
ً أَو
َة
ُود
ْد
ع
َ
ا م
ً
َّام
يَأ Sayılı günler… Bu örnekte sıfat hem tekil
hem de çoğul Ģekliyle gelebilmiĢtir.68
ا ٍت
َ
َّار
ي
َ
َ س
ِ َّدة
ْ ُُ ع
ي
َ
َر
ْشت
ِ
ا Birkaç araba satın aldım. Türkçede sayı sıfatı olan
birkaç ifadesi Arapçada nesne/mef‟ul, araba kelimesi Türkçede nesne
iken burada temyiz olarak gelmiĢtir. ٌ
َة
يف
ِ
َظ
ُ ن
َّة
ِر
َْْلَس
ُ/ ا
َة
يف
ِ
ُ النَّظ
َّة
ِر
َْْلَس
Yataklar ا
temizdir. Temiz yataklar.69 Nitelenen yataklar kelimesi çoğul, niteleyen
temiz tekil olarak gelmiĢtir. Türkçede benzer nitelemeler bulunmakla
Arapça ile benzerlik göstermektedir.70 Yukarıdaki örnekte, iki dil
arasındaki benzerlik görülmektedir. Ancak sıfatın yeri Arapçada
mevsuftan sonra gelmektedir.
f- İsim Tamlaması Formunda Sıfat
Arapçada sıfatın devamlılık ifade etmesi için isim tamlaması ile
ma‟rifelik/belirlilik kazanması gerekir. َ
ُ ِصد
َا ق
ذ
ِ
ِ ا
َة
ِ َضاف
اَْل
ِ
َّ ُف ب
ر
َ
ع
ُ
ُ ي
ام
َ
ل َّدو
َ
َا ِت ا
ال ٍّصف
ِ
ب
Çünkü sıfatlar türemiĢ isimlerdir ve bu isimler muzaf/tamlanan
olmakla marife olmazlar.71 Ancak türemiĢ isimler (Ġsmu‟l-Fâil, Ġsmu‟lMef‟ul
vb.) medh/övgü için getirildiklerinde, nekra oldukları halde
marife isme sıfat olabilirler.72 Adıgeçen isimler izâfetle ma‟rifelik
kazanmalarına karĢılık sıfât-ı müĢebbehe olan isimler müĢtâk/türemiĢ
67 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 119; 68 2/Bakara/184. 69 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 110. 70 Gencan, Dilbilgisi, s. 217. 71 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 312. 72 Ebu‟l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-„Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l-Kur’ân I-II,
Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001, II. 294.
Yataklar temizdir. Temiz yataklar.69 Nitelenen yataklar kelimesi
çoğul, niteleyen temiz tekil olarak gelmiştir. Türkçede benzer nitelemeler bulunmakla
Arapça ile benzerlik göstermektedir.70 Yukarıdaki örnekte, iki dil arasındaki benzerlik
görülmektedir. Ancak sıfatın yeri Arapçada mevsuftan sonra gelmektedir.
f- İsim Tamlaması Formunda Sıfat
Arapçada sıfatın devamlılık ifade etmesi için isim tamlaması ile ma’rifelik/belirlilik
kazanması gerekir.
21
Arapça gayri akıl ve câmid denilen varlıkların sıfatları müfredmüennes
gelir.67 Fakat bu kural bazı hallerde değiĢebilir. Makalenin giriĢ
kısmında da beirtildiği gibi adı geçen varlıklara getirilecek sıfatlar bazen
cemi müennes çoğul olabilirler. Örnek:
ا ٍت
َ
ُود
ْد
ع
َ
ْ م
ً أَو
َة
ُود
ْد
ع
َ
ا م
ً
َّام
يَأ Sayılı günler… Bu örnekte sıfat hem tekil
hem de çoğul Ģekliyle gelebilmiĢtir.68
ا ٍت
َ
َّار
ي
َ
َ س
ِ َّدة
ْ ُُ ع
ي
َ
َر
ْشت
ِ
ا Birkaç araba satın aldım. Türkçede sayı sıfatı olan
birkaç ifadesi Arapçada nesne/mef‟ul, araba kelimesi Türkçede nesne
iken burada temyiz olarak gelmiĢtir. ٌ
َة
يف
ِ
َظ
ُ ن
َّة
ِر
َْْلَس
ُ/ ا
َة
يف
ِ
ُ النَّظ
َّة
ِر
َْْلَس
Yataklar ا
temizdir. Temiz yataklar.69 Nitelenen yataklar kelimesi çoğul, niteleyen
temiz tekil olarak gelmiĢtir. Türkçede benzer nitelemeler bulunmakla
Arapça ile benzerlik göstermektedir.70 Yukarıdaki örnekte, iki dil
arasındaki benzerlik görülmektedir. Ancak sıfatın yeri Arapçada
mevsuftan sonra gelmektedir.
f- İsim Tamlaması Formunda Sıfat
Arapçada sıfatın devamlılık ifade etmesi için isim tamlaması ile
ma‟rifelik/belirlilik kazanması gerekir. َ
ُ ِصد
َا ق
ذ
ِ
ِ ا
َة
ِ َضاف
اَْل
ِ
َّ ُف ب
ر
َ
ع
ُ
ُ ي
ام
َ
ل َّدو
َ
َا ِت ا
ال ٍّصف
ِ
ب
Çünkü sıfatlar türemiĢ isimlerdir ve bu isimler muzaf/tamlanan
olmakla marife olmazlar.71 Ancak türemiĢ isimler (Ġsmu‟l-Fâil, Ġsmu‟lMef‟ul
vb.) medh/övgü için getirildiklerinde, nekra oldukları halde
marife isme sıfat olabilirler.72 Adıgeçen isimler izâfetle ma‟rifelik
kazanmalarına karĢılık sıfât-ı müĢebbehe olan isimler müĢtâk/türemiĢ
67 Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 119; 68 2/Bakara/184. 69 el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 110. 70 Gencan, Dilbilgisi, s. 217. 71 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 312. 72 Ebu‟l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-„Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l-Kur’ân I-II,
Dâru‟l-Fikr, Beyrut, 2001, II. 294.
Çünkü sıfatlar türemiş isimlerdir ve bu isimler muzaf/tamlanan olmakla marife olmazlar.71
Ancak türemiş isimler (İsmu’l-Fâil, İsmu’l-Mef’ul vb.) medh/övgü için getirildiklerinde,
nekra oldukları halde marife isme sıfat olabilirler.72 Adıgeçen isimler izâfetle
ma’rifelik kazanmalarına karşılık sıfât-ı müşebbehe olan isimler müştâk/türemiş sayılmadıklarından
izâfetle ma’rife olamazlar. Buna, el-Mu’min 40/3. ayeti örnek olarak verilebilir.
Örnek:
73
22
sayılmadıklarından izâfetle ma‟rife olamazlar. Buna, el-Mu‟min 40/3.
ayeti örnek olarak verilebilir.
Örnek:
ْ
ِِر ال َّذن
ِل َغاف
ْ
َّو
ِى الط
َا ِب ذ
ق
ِ
ْع
ِ ال
يد
ِ
ِب َشد
ْ
ِِل التَّ و
اب
َ
ق
َ
kitabın Bu تنزيل الكتاب من اهلل العزيز العليم 73ِ ب و
bölüm bölüm indirilmesi, Azîz ve Alîm: üstün kudret sahibi, her şeyi en
mükemmel tarzda bilen Allah tarafındandır.74
Bu ayette Lafzatullaha „Azîz, „Alîm sıfatları uygun tarzda
getirilmiĢ olmasına karĢılık Ğâfir, Kâbil sıfâtları ism-i fâil, ġedîdu‟l-
„Ġkâb sıfât-ı müĢebbehe ve muzaf olarak gelmiĢtir. Yukarıdaki tanıma
göre Ğâfir ve Kâbil sıfatları izâfetle marifelik kazanmıĢ, ġedîdu‟l-„Ġkâb
sıfatı nekra olarak kalmıĢtır. Ferrâ75, Ğâfir ve Kâbil sıfatları nekra
olmalarına rağmen ma‟rife olan lafzatullaha sıfat olmuĢlardır. ezZeccâc76,
Ğâfir ve Kâbil sıfatları Lafzatullahın bedeli olmalarından
dolayı mecrûr gelmiĢlerdir. en-Nehhâs77, Ğâfir ve Kâbil sıfatlarının
kendilerinden önceki ma‟rife Lafzatullaha sıfat olmaları caizdir. Ancak
hâl ve mustakbeli ifade ettiklerinde nekra olmaları uygundur. Sıfat-ı
müĢebbehe olan ġedîdu‟l-„Ġkâb ise nekra ve bedel olmasından dolayı
mecrûrdur.78
g- Bir Tarafı İsim Tamlaması Olan Sıfat
Tamlamaları
73 40/el-Mu’min /3 74 Yıldırım, Suat, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Feza yayıncılık, Ġstanbul, 1998,
s. 466.
75 Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd el-„Absî el-Ferrâ (ö. 207/822) 76 Ġbrahim b. es-Seriyy b. Sehl Ebû Ġshâk ez-Zeccâc (ö. 311/927) 77 Ahmed b. Muhammed b. Yûnus Ebû Ca‟fer en-Nehhas (ö. 338/950) 78 Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân I-XX,
Dâru‟l-Fikr, Beyrût, 2010, XV. 257.
Bu kitabın bölüm
bölüm indirilmesi, Azîz ve Alîm: üstün kudret sahibi, her şeyi en mükemmel tarzda bilen
Allah tarafındandır.74
67) Sînî vd. Arabiyyetu’l-Muyessere, s. 119;
68) 2/Bakara/184.
69) el-Hâmid, Silsile-en-Nahv, II. 110.
70) Gencan, Dilbilgisi, s. 217.
71) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 312.
72) Ebu’l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-‘Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l-Kur’ân I-II, Dâru’l-Fikr, Beyrut,
2001, II. 294.
73) 40/el-Mu’min /3
74) Yıldırım, Suat, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Feza yayıncılık, İstanbul, 1998, s. 466.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 55
Bu ayette Lafzatullaha ‘Azîz, ‘Alîm sıfatları uygun tarzda getirilmiş olmasına kar-
şılık Ğâfir, Kâbil sıfâtları ism-i fâil, Şedîdu’l-‘İkâb sıfât-ı müşebbehe ve muzaf olarak
gelmiştir. Yukarıdaki tanıma göre Ğâfir ve Kâbil sıfatları izâfetle marifelik kazanmış,
Şedîdu’l-‘İkâb sıfatı nekra olarak kalmıştır. Ferrâ75, Ğâfir ve Kâbil sıfatları nekra olmalarına
rağmen ma’rife olan lafzatullaha sıfat olmuşlardır. ez-Zeccâc76, Ğâfir ve Kâbil sı-
fatları Lafzatullahın bedeli olmalarından dolayı mecrûr gelmişlerdir. en-Nehhâs77, Ğâfir
ve Kâbil sıfatlarının kendilerinden önceki ma’rife Lafzatullaha sıfat olmaları caizdir. Ancak
hâl ve mustakbeli ifade ettiklerinde nekra olmaları uygundur. Sıfat-ı müşebbehe olan
Şedîdu’l-‘İkâb ise nekra ve bedel olmasından dolayı mecrûrdur.78
g- Bir Tarafı İsim Tamlaması Olan Sıfat Tamlamaları
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması şeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle sı-
fatını doğrudan alabilir.
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Yüce arşın sahibi.
80
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
arşın sahibi ifadesi
isim tamlaması ve mevsûf,
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
yüce kelimesi de sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci
örnekte
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Azâmet sahibi Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin
iki tarafı da isim tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sı-
fat tamlaması olabilir. Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir:
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Şeyhin geniş evi. Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken,
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80
َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam açısından
sıfat tamlaması olarak gelmiştir.
75) Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd el-‘Absî el-Ferrâ (ö. 207/822)
76) İbrahim b. es-Seriyy b. Sehl Ebû İshâk ez-Zeccâc (ö. 311/927)
77) Ahmed b. Muhammed b. Yûnus Ebû Ca’fer en-Nehhas (ö. 338/950)
78) Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân I-XX, Dâru’l-Fikr, Beyrût,
2010, XV. 257.
79) Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın önünde sıfat gibi
kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiş”, “muhallebi çocuğu delikanlı …”
80) 85/Burûc /15.
81) 54 /Rahmân /27.
56 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın düşmesinden/hazfinden
kaynaklanır.
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Ahmakların tanesi, birinci namaz örneklerinde
mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düşmüştür. Gerçekte ise:
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
Ahmakların buğday yığını. Namazın ilk saatidir. Birinci
örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın sıfatıdır.
Türkçede sıfat/niteleyen, kendinden sonraki ismi niteleyen veya durumunu bildiren
yapıdır.83
III. SONUÇ
Arapça ile Türkçe sıfat tamlamaları karşılaştırıldığında, varılan neticeler şu şekilde
özetlenebilir:
1- Sıfat tamlamalarının kuruluş şekilleri tamamen farklı olarak; Arapçada önce tamlanan
sonra tamlayan, Türkçede önce tamlayan sonra tamlanan gelmektedir.
2- Arapça sıfat tamlamasında birinci öge esas ikinci öge yan, Türkçede ikinci öge
esas birinci öge yan unsurdur.
3- Arapça sıfat tamlamasında niteleyen/nitelenen arasına akıllı varlıklarda dört, akılsızlarda
iki yerde uyum gerekli iken Türkçede iki unsurun ek almaması esastır.
4- Arapça sıfat tamlamasında cinsiyet ve sayı göz ardı edilmemesi gereken bir esas
iken Türkçede cinsiyet ayırımı olmadığı gibi tek çeşit çoğul eki ile yetinilmektedir.
5- Her iki dilde niteleme sıfatları aynı iken belirtme sıfatları Arapça isim cümlesinin
yüklemi olan habere benzemektedir.
6- Arapçada sayılar genellikle sıfat olmazken Türkçede büyük oranda sıfat tamlamasının
birinci ögesi yani sıfat olurlar.
7- Arapça sıfat tamlaması şekle bağlı olmasına karşılık Türkçede niteleme esastır.
82) İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
83) Eyüboğlu, Etimoloji Sözlüğü, s. 496.
23
Türkçede olduğu79 gibi Arapçada da sıfat tamlamasının tamlanan/muzaf kısmı isim
tamlaması Ģeklinde gelmektedir. Muzaf olan kelime marife bir isme izafe edilmekle
sıfatını doğrudan alabilir. ُ
ِ يد
َج
ْم
ْ ِش ال
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ Yüce arşın sahibi.
80 َ
ِ و
أم
َ
ِ ْكر
اَْل
َ
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
ٍّ َك ذ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
َى و
ْق
ب
َ
ي
Ebedi kalacak olan Yüce Rabbinin zatıdır.
81 Birinci örnekte شْ ِ
ر
َ
ْع
ُو ال
ذ arşın sahibi
ifadesi isim tamlaması ve mevsûf, ُ
ِ يد
َج
ْم
ال yüce kelimesi de
sıfat/niteleyendir. Bu durum ikinci örnekte ٍّ
ب
َ
ُ ر
ْو
َج
ِل و
َ
َال
ُوا ْْل
sahibi Azâmetَ ك ذ
Rabbin ifadesi için de geçerlidir. Ancak bu örneğin iki tarafı da isim
tamlamasıdır. Bazen isim tamlamasının bir tarafı tamamen sıfat tamlaması olabilir.
Bunun için seçilen ifadenin uygun olması gerekir: ِ
اس
َ
ْ ٍخ و
ْ ُُ َشي
ي
َ
ٌ ب
ع Şeyhin geniş evi.
Örneğinde tamlamanın mevsûf kısmı bir isim tamlaması olabilirken, ريِ ٍ
ْ ٍخ َكت
ُ َشي
َاء
ق
ِ
ل
Büyük bir şeyhle karşılaşma misâlinde tamlayan/muzaf kısmı anlam
açısından sıfat tamlaması olarak gelmiĢtir.
وأما ما ظاىره إضافة املوصوف إىل صفتو فمؤول على حذف املضاف إليو املوصوف بتلك الصفة كقوهلم حبة اْلمقاء
وصالة اْلوىل واْلصل حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل فاْلمقاء صفة للبقلة َل للحبة واْلوىل صفة للساعة َل
للصالة مث حذف املضاف إليو وىو البقلة والساعة وأقيمُ صفتو مقامو فصار حبة اْلمقاء و صالة اْلوىل فلم يضف
82 املوضوف إىل صفتو بل إىل صفة غريه
Sıfat, isim tamlamasında mevsufuna muzaf olabilir. Bu durum, tamlayanın
birinci, tanesi Ahmakların حبة اْلمقاء وصالة اْلوىل .kaynaklanır hazfinden/düĢmesinden
namaz örneklerinde mevsuf/tamlanan isimlerin muzafı ileyhi/tamlayanı düĢmüĢtür.
Namazın. yığını buğday Ahmakların حبة البقلة اْلمقاء وصالة الساعة اْلوىل :ise Gerçekte
ilk saatidir. Birinci örnekte ahmaklar, yığının, diğerinde ise ilk, namazın
sıfatıdır.
79 Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, s. 16: Belirsiz isim tamlamaları, bazen bir adın
önünde sıfat gibi kullanılır. “el işi bir örtü”, “çarşı işi bir dikiĢ”, “muhallebi çocuğu
delikanlı …” 80 85/Burûc /15. 81 54 /Rahmân /27. 82 Ġbn HiĢâm, Katru’n-Nedâ, s. 360.
ARAPÇA SIFAT TAMLAMALARININ TÜRKÇE İLE KARŞILAŞTIRILMASI 57
KAYNAKÇA
Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahviyyu, Daru’n-Nahdati’l-Arabiyye, Beyrut, 2004.
Abdullah b. Hâmid el-Hâmid, Silsiletu Ta’limi’l – Lugati’l – Arabiyye (I- IV), Emin Yayınları,
Bursa, 2013.
Ali el-Cârim, Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdih I-III, Dâru’l-Meârif, Mısır, 1965.
Atabay, Neşe, Özel, Sevgi- Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları,
Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-1981.
Banguoğlu, Tahsin, Türkçenin Grameri, TDK yayınları, (9. baskı), Ankara, 2011.
Boz, Erdoğan, Yaman, Ertuğrul, Üniversiteler İçin Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım
(4.Baskı) Yargı Yayınları, Ankara, 2013.
Doğan, Candemir, Karşılaştırmalı Arapça-Türkçe Bağlaçlar, Cantaş Yayınları, İstanbul,
2013.
Doğan, Enfel, Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2461, Eskişehir,
2012.
Ebu’l-Bekâ Abdullah b. el-Hüseyn el-‘Akberî, et-Tibyân fî i’râbi’l- Kur’ân I-II, Dâru’lFikr,
Beyrut, 2001.
Ebu Bekir b. Serrâc en-Nahvî, el-Usûl fi’n-Nahv I-III, Thk. Mahmûd Muhammed etTanâhî,
Müessestü’r-Risâle, Beyrut, 1998.
Ercilasun Ahmet Bican (Bşk.) ve Komisyon, TDK İmlâ Kılavuzu, Yayın No: 525, Ankara,
2000.
Eyuboğlu, İsmet Zeki, Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Yayınları, İstanbul, 2004.
Gencan, Tahir Nejat, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara 2007.
Güneş, Kadir, Arapça-Türkçe Sözlük, Mektep Yayınları, İstanbul, 2011.
Hifnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed Bey Salih,
Kitabu’d-Durûsi’n-Nahviyye I-IV, Dersaadet Matbaası, İstanbul, 1911.
Hans Peter Althaus, Lexikon der Germanistischen Linguistik IV, Niemer, Tübingen,
1980.
Hatiboğlu, Vecihe, Türkçenin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi,
Ankara-1972.
İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, el-Mektebetu’l-‘Asriyye, (Thk. M. Muhyiddin
Abdulhamîd), Beyrut 1995.
İşler, Emrullah, “Karşıtsal Çözümleme ve Arapça Eğitimi”, Nüsha Şarkiyat Araştırmaları
Dergisi, S. 6.
İşler, Emrullah, Yıldız, Musa, Arapça Çeviri Kılavuzu, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık,
Ankara 2002.
58 / Yrd. Doç. Dr. Cemal IŞIK EKEV AKADEMİ DERGİSİ
Işık, Cemal, Kelime ve Cümle Yapıları Bakımından Arapça ile Türkçenin Karşılaştırılması,
(Basılmamış Doktora Tezi), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2014.
Pilancı, Hülya (Ed.), Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi Yayını No:2370, Ankara,
2013.
Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân I-XX, Dâru’lFikr,
Beyrût, 2010.
Topaloğlu, Bekir, Karaman, Hayreddin, Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar Neşriyat,
İstanbul, 2010.
Wolfgang Butzkamm, Psycholinguistik des Fremdsprachenunterrichts Von der Muttersprache
zur Fremdsprache, Francke, Tübingen, 1989.
Yıldırım, Suat, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Feza yayıncılık, İstanbul, 1998.
Yıldız, Musa, Ceviz, Nurettin, Gündüzöz, Soner, İlahiyat Fakülteleri İçin Arapçaya Giriş
(İkinci Kitap), Ankara, 2012.

Konular