ARAPÇA VE TÜRKÇENİN İSİM TAMLAMALARI AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
1
ARAPÇA VE TÜRKÇENİN İSİM TAMLAMALARI AÇISINDAN
KARŞILAŞTIRILMASI
Halil İbrahim TANÇ
Özet
Dilbilimin temel konularından biri olan isim tamlamalarının, sözdiziminde
önemli bir yeri vardır. Bu yapıların yargı/sonuç ifade etmeleri için cümlenin
diğer ögeleri ile birlikte kullanılmaları zarurîdir. Dolayısıyla birer gramer
terimi olan tekil yapılar bilinmeden cümle kurmak kolay olmaz. Adı geçen
yapılar, cümle ögelerinin tamamı için söz konusudur. Türkçe’de özne,
yüklem, nesne olabildikleri gibi Arapçada mübteda, haber, fâil veya mefûl
olabilirler. Bu çalışmada Arapça ve Türkçe’ye ait isim tamlamaları
karşılaştırmalı bir şekilde ele alınacak ve her iki dile ait farklılık ve
benzerlikler tespit edilmeye çalışılacaktır. Ancak Arapça izâfet terkibi esas
alınarak Türkçe ad tamlaması ile karşılaştırılmaya gayret edilecektir.
Çalışma, bir girişle üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde dillerin
karşılaştırılma çalışmaları ve dilbilimin bu konu ile ilgili kavramları
incelenecek, birinci bölümde her iki dile ait isim tamlamaları, ikinci
bölümde isim tamlamalarının cümlede aldıkları değişik şekiller işlenecektir.
Anahtar kelimeler: Arapça, Türkçe, karşılaştırma, isim tamlamaları
Abstract
The comparison of Arabic and Turkish in terms of name pharases
There is an important place of in syntax noun phrases which is one of the
basic subjects of linguistics. To express provision, those structures are
required to be used with other sentence elements. Therefore, composing a
sentence can not be easy without knowing noun phrases which are all
grammatical terms. Those structures apply to all elements of the sentence.
They can be noun, predicate and object in Turkish while. In this study, noun
phrases which belong to Turkish and Arabic are going to be handled
comparatively. And differences and similarities which belong to both
language are going to be identified. Also, they are going to be compared
with Turkish noun phrase to be pradicated on Arabic noun phrase. This
study consists of one prologue and two parts. In prologue, language
comparison studies and the notions of linguistic which relate to this subject
and in the first part, noun phrases which belong to both languages and in the
second part, different forms of noun phrases in the sentence.
Keywords: Arabic, Turkish, the comparison, noun phrases

 Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Öğretim Üyesi.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
2
Giriş
Dilbilim Kavramları
Uygulamalı Dilbilim
Cümle ögelerinin ve gramer kavramlarının karşılaştırılması ile ilgili
dilbilim konusudur. Genel dilbilimin verilerini uygulmaya koyan ve dilin
uygulama alanlarıyla ilgili bilim dallarının oluşturduğu (يِ
يق
ِ
َغةِ التَّ ْطب
ُّ
ُم الل
ْ
= ِعل
Applied Linguistics) dilbilim dalıdır.1
Teorinin pratiğe dönüşmesi için
gerekli olan bu konu, öğrenme ve öğretme sürecine katkı sağlar. Cümle
ögelerinin ve diğer gramer yapılarının karşılaştırılması ne kadar önemli ise
adı geçen ögelere kaynaklık eden yapıların ve değişik dillerdeki
karşılıklarının bilinmesi en az o kadar önemlidir.
Karşılaştırmalı Dilbilim
Karşılaştırmalı dilbilimin (نِ ِ
ُمقَار
ْ
ل َغةِ ال
ُّ
ُم ال
ْ
عل= ِComparative Linguistics)
kurucusu Franz Bopp (1791-1867) kabul edilir. Adı geçen dilbilimin
inceleme alanı, sadece aynı dil ailesinden gelen ve ortak özellikler gösteren
dillerle sınırlıdır. Meselâ, ikisi de Samî dilleri ailesinden olan Arapça ile
İbranice arasında yapılacak incelemeler, karşılaştırmalı dilbilimin
konusudur.2 Halbuki aynı aileden olmayan dillerin karşılaştırılması,
konumuz olan Arapça ile Türkçe için elzemdir. Karşıtsal dilbilim,
karşılaştırmalı dilbilimin bu boşluğunu doldurabilmektedir.
Karşıtsal Dilbilim
Karşıtsal dilbilim çalışmalarının gerçek anlamda Robert Lado ile
başlatıldığı kabul edilir.3 Bu kavram, farklı dil gruplarına ait dillerin
karşılaştırılmasını esas alır. Zira böyle bir karşılaştırmada benzerlikten daha
çok zıtlıklar söz konusudur. Arapça ile Türkçe her alanda olduğu gibi isim
ve sıfat tamlamalarının kuruluşunda da zıt bir yapıya sahiptirler. Arapçada
sıfat kendisinden önceki ismi nitelerken4
, Türkçede kendisinden sonraki ismi
niteler.5 Bu zıtlık şekle bağlı bir zıtlıktır. Adı geçen kavramların işlevleri her
iki dilde de aynıdır.

1 Candemir Doğan, Karşılaştırmalı Arapça-Türkçe Bağlaçlar, Cantaş Yayınları, İstanbul, 2013,
s. 37.
2 Doğan, a.g.e., s. 40.
3 Emrullah İşler, Karşıtsal Çözümleme ve Arapça Eğitimi, Nüsha Şarkiyat Araştırmaları
Dergisi, Sayı. 6, İstanbul, 2002, s. 124.
4 Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahvî, Daru’n-Nahdati’l-Arabiyye, Beyrut, 2004, s. 429.
5 Neşe Atabay, Sevgi Özel, Ayfer Çam, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara-1981, s. 14.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
3
Arapça ve Türkçede Tamlama
Arapçada isim, fiil ve harf şeklinde üç çeşit kelimeye karşılık6
Türkçede ikisi fiil, yedi tanesi isim soylu toplam dokuz çeşit kelime
bulunmaktadır.7
İsim tamlamaları ise her iki dilde aynı konumdadırlar.
Konumuz olan iki dil, diziliş bakımından birbirlerine zıt olmalarına karşılık
dillerin temel mantığı gereğince tamlamalar benzer görevleri üstlenirler.
ْْلِ َضافَةُ ) İzâfet
َا ;( bir ismin, aralarındaki anlam veya âmil/ma‘mul
ilişkisinden dolayı başka bir isme izâfesi (bağlanması)’dir.8 Anlam
ilişkisinden dolayı yapılan izâfette, bir ismin marifelik (belirlilik) kazanması
veya tahsis (anlam sınırlaması) söz konusudur. Öte yandan sıfat ilişkisi olan
tamlamada, birer cümle olarak ifade edilebilecek bir anlamın izâfetle ifade
edilmesidir.
Arapçada, Türkçedeki gibi tamlamada tekil isimlerin ek alma veya
almama9
gibi bir durum söz konusu değildir. Bunun yerine tekil isimle
yapılan tamlamalarda muzâf (tamlanan) olan kelimenin tenvini düşer ve
muzâfun ileyh (tamlayan) her zaman mecrur olur. Çoğul isimlerde her bir
ismin ayrı bir durumu söz konusudur. Cemi müzekker sâlim ile tesniyede
(ikil) ismin sonundaki nûn harfi düşerken, cemi müennes sâlim ile cemi
teksirde tekil isim gibi tenvinin düşmesi ve muzâfun ileyhin mecur olma
kuralı geçerlidir. Arapçada ayrıca isimlerin hallerine göre tamlama söz
konusudur.10 Cemi müzekker sâlim ile tesniye nasb ve cer hallerinde muzâf
olduklarında hem sonlarındaki nûn harfi düşer hem de Cemi müzekker
sâlim’in vav harfi ile tesniyenin elifi, yâ harfine dönüşür. Tekil isimle cemi
teksirde nasb hâli fetha ve cer hâli kesra olmasına karşılık cemi müennes
sâlimde her iki hâl de kesra ile gelir. Arapçada cümlenin kendisi de
tamlamaya konu olabilir. )ذاَ
ِ
َّما، إ
، لَ
ِذْ
إ، ث ُيْح ) َgibi bazı zaman ve mekân zarfları
ile cümlenin tamlamaya girmesi mümkündür. Türkçeye tamlama şeklinde
çevrilmese de Arapçada cümle ile yapılan izâfette cümle muzâfun ileyh olur
ve mahallen mecrur olur. Yukarıdaki edatlar ve benzerleri ya sadece
cümleye muzâf olurlar ya da hem tekil isme hem de cümleye muzâf
olabilirler. İki dilde de zamir ile isim tamlaması yapılabilir. Arapçada isme
bitişen ve muzâfun ileyh (tamlayan) olan zamirlere muttasıl zamir denir.

6
İbn Hişâm, Katru’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, el-Mektebetu’l-‘Asriyye, (Thk. M. Muhyiddin
Abdulhamîd), Beyrut, 1995, s. 17.
7 Tahir Nejat Gencan, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara, 2007, s. 182.
8
er-Râcihî, a.g.e., s. 20.
9 Erdoğan Boz ve Ertuğrul Yaman (Ed.), Üniversiteler İçin Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım
(4. Baskı), Yargı Yayınları, Ankara, 2013, s. 146.
10 Arapçada, ref, nasb ve cer hallerine karşılık Türkçede yalın hâli, -i hâli (belirtme), -e hâli
(yönelme), -de hâli (bulunma), -den hâli (ayrılma) halleri mevcuttur. Ref hâline yalın hâl,
nasb ve cer hallerine ise diğer haller karşılık gelir.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
4
Ancak muttasıl zamirlerin i‘rabı, zahir isimler gibi açıkça değil mahallen
olur. İ‘rab: Arapçada kelime sonlarının aldığı ve anlamı sınırlayan
şekillerdir.11 Buna, kısaca kelimenin alacağı hareke ve şeklî durum
denilebilir. Mahellen i‘rab ise, kelimenin alması gereken harekeyi açıkça
değil de konum itibariyle almasıdır. Türkçe tamlamalarda bu durum, ilgi ve
iyelik eklerleriyle ifade edilir.
Arapça ve Türkçe’de İsim Tamlaması
Türkçe’de ad, adı tümleyince ad takımı (isim tamlaması) olur. Adıllar
(zamirler) da adları tümler.12
Arapça’da ise sondaki (muzâfun ileyh –
tamlayan-) ismin, kendisine nisbet edilen önceki belirsiz ismi (muzâftamlanan-)
belirli hale getirdiği veya sınırladığı yapıya isim tamlaması
denir.13 Türkçe isimlerde tekil veya çoğul ayrımının dışında fazlaca farklılık
olmamasından dolayı tamlamalar sayıya göre değişmez. Arapçada ise
tamlamaya konu olan isimlerin tesniye (ikil) veya Cemi müzekker sâlim
(çekimli eril ismin çoğulu) olup muzâf olduğunda kelimenin sonundaki nun
harfi düşer. Arapçada muzâf olan isim genelde nekre (belirsiz), muzâfun
ileyh ise hem nekre hem de marife olabilir. Türkçede tamlamanın her iki
ögesinin birden ek almasıyla belirtili, ikinci sözcüğün ek almasıyla belirtisiz
tamlama oluşur. İki sözcüğünün de ek almadığı tamlama, takısız tamlama
olarak belirlenir. Bir başka tamlama türü de zincirleme tamlama olarak
bilinen ve tamlayanı ad tamlaması olanlardır.14 Türkçe isim tamlamasının
gayesi; bir nesnenin başka bir nesnenin parçası olduğunu (duvarın tuğlası),
bir nesnenin başka bir nesneye ait olduğunu (Abdullah’ın resmi), bir
nesnenin ne işe yaradığını (çay bahçesi), bir nesnenin adını (Sakarya Irmağı)
ve bir nesnenin türünü (masa saati) bildirmektir.15
1. Tamlamaların Kuruluşundaki Farklılıklar
Arapça isim tamlamalarında, cümle kuruluşunda olduğu gibi temel
öge önce, yan öge sonra gelir.16 Türkçede ise dilin kuruluş felsefesine uygun
olarak cümlede olduğu gibi kelime grupları yapı ve anlam bakımından
yardımcı unsur (belirten/tamamlayan) önce, asıl unsur
(belirtilen/tamamlanan) sonra gelecek şekilde kurulur.17 Öğretimde
gözetilmesi gereken en önemli konuların başında bu farklılığın tespiti gelir.

11 er-Râcihî, a.g.e., s. 20.
12 Gencan, a.g.e., s. 196.
13 Hafnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed Bey Salih,
Kitabu’d-Durûsi’n-Nahviyye I-IV, Dersaadet Matbaası, İstanbul, 1911, IV, 75.
14 Atabay ve diğerleri, a.g.e., s. 14.
15 Vecihe Hatiboğlu, Türkçenin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi,
Ankara-1972, s. 25; Boz ve Yaman, a.g.e., s. 102.
16 İbn Hişâm, a.g.e., s. 276.
17 Boz ve Yaman, a.g.e., s. 145.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
5
Bu gerçeği bilmeden yapılacak öğretim çabalarının kısmen zayi olacağı
muhtemeldir. Bu yüzden ana dille hedef dil arasında ne türlü farklılık varsa
tespit edilmeli ve öğretim sürecinde öğenicilerin dikkatine sunulmalıdır. Adı
geçen zıtlık ve benzerlikler bütün bir dil yapısında mevcut olduğundan,
öncelikle sözkonusu yapılar öğretilmelidir. Kanaatimizce cümle kurmadan
önce temel malzeme olan yapılar bilinmeli ve buna göre hareket edilmelidir.
2. Arapça İsim Tamlamasının Kuruluşu
Tablo1.1’de görüleceği üzere Arapçada isim tamlamaları Türkçedeki
gibi bir kısım eklerle yapılmamaktadır. Bunun yerine isimler şeklen
birbirlerine izâfe edilmektedirler.
َم إعنَوِيَّةُ” İzâfet Manevî. 1.2
الإ
:“اَإْلِ َضافَةُ
Tablo1.1’deki ilk üç örnekte ya bir ismin marifelik kazanması ya da
hususilik kazanması söz konusudur. Manevi izâfet olarak isimlendirilen bu
tür izâfetlerde muzâf/tamlanan, muzâfun ileyh/tamlayanın sıfatı olmaz.18
Aralarında sıfat ilişkisi bulunmayan isimlerin birbirlerini tamlamasına
manevî izâfet denir.19
ِ َم إعنَى الََّّلِم” izâfet nâlı‘ma Lâm- a
ب
ait ileyhe muzâfun, Muzâf”: اَإْلِ َضافَةُ
olduğunda bu tamlama söz konusu olur. Bir kimseye ait bir varlık, Türkçede
‘Zeyd’in hizmetçisi’, misalinde olduğu gibi ilgi ve iyelik eki ile ifade
ُم َزْي د” Arapçada edilirken
َغال “ ُmisalindeki gibi muzâf/tamlanan olan
kelimenin tenvini düşer ve muzâfun ileyh/tamlayanın son harekesi kesra
olur.20
Tablo 1.1 İsim tamalaması

18 Ali el-Cârim ve Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdih, I-III, Dâru’l-Meârif, Mısır, 1965, I., 131;
İbn Hişâm, a.g.e., s. 277.
19 Bekir Topaloğlu ve Hayreddin Karaman, Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar Neşriyat,
İstanbul, 2010, s. 213.
20 İbn Hişâm, a.g.e., s. 276.
Arapça isim tamlaması Türkçe isim tamlaması
ُم َزْي د
َغال ُZeydin hizmetçisi.
ُم َحِدي د
َخات َDemir yüzük
ِل
لْي
َّ
ْك ُر ال
َ
م Gecenin hilesi
ُغ
ِ
َال
َةِ ب
َكْعب
ْ
ال Ka’beye varan.
ِ
ْعُمو ُر الَّدار
َ
م Evin imar edilmesi
َو ْجهِ
ْ
güzel (güzeli Yüzünَ ح َس ُن ال
yüzlü)
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
6
ِ َم إعنَى ِم إن” izâfet nâlı‘ma Min- b
ب
tür bu denilen de Beyaniyye”: اَإْلِ َضافَةُ
izâfet, ikinci örnekte geçtiği gibi, bir şeyin neden yapıldığını ifade etmede
kullanılan isim tamlamasıdır. Arapçada إن م-) ِden, -dan) harfi cerinin gizli
olduğu ad tamlamaları bu şekildedir. “د ديِح َمُ
Yâniِ ” د َخاتٌَم ِم ي د ْن َح ” =“ َخاتَ
‘demirden yaılmış bir yüzük’ demektir.Türkçede bu tür tamlamalara, üçüncü
türlü ad takımı (takısız tümleme) denmektedir. ‘Gümüş yüzük’ denildiği
zaman, asıl ad olan ‘yüzük’ kelimesinin neden yapıldığını gösterir. Yâni
‘gümüşden yapılmış yüzük’ demekdir. Demir çubuk; mermer saray; kerpiç
duvar; ipek entari ve benzerleri. 21
ِ َم إعنَى فِي” izâfet nâlı‘ma Fî- c
ب
ad bir denilen de Zarfiyye”: اَإْلِ َضافَةُ
tamlamasıdır. Tablodaki ad tamlamasında “لِ
لْي
َّ
ْك ُر ال
َ
م“gece tuzağı örneğinde
olduğu gibi “يِف-) “de, -da) anlamı olabilir. Tuzağın geceleyin meydana
gelen bir olay olduğunu tamlamanın anlamında gizli harfi cerden anlaşılır.
2.2. Lafzî İzâfet “ُةَّظيِ
اللَّفإ
:“اَإْلِ َضافَةُ
Yukarıdaki Tablo1.1’deki son üç örnekte, muzâf aslında muzâfun
ileyhin sıfatı veya (ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe…)’si sayılır.
Arapçada birer cümle olması gereken bu yapılar, kullanımı kolay olsun diye
tekil yapı şeklinde getirilirler.
Tekil yapı Cümle
َةِ”
َكْعب
ْ
ُغ ال
ِ
َال
ب “Ka’beye ulaşan “ غُ
ِ
َال
َ يُب ةَ
َكْعب
ْ
ال “ Ka’beye
ulaşıyor.
“ِ
ْعُمو ُر الَّدار
َ
ُر الَّدا ُر” edilişi tamir Evin” م
َ
عمُ ْي “Ev tamir ediliyor.
َو ْجهِ
ْ
güzel (güzeli Yüzünَ ح َس ُن ال
yüzlü)
َو ْجهُ
ْ
ْح ُس ُن ال
َ
ي Yüz güzel oluyor.
Arapça izâfetin tesniye ve cemi müzekker-i sâliminde ismin
sonundaki nun harfi düştüğü gibi lafzî izâfette adı geçen isimlerin harf-i
ta’rif (elif lâm) almaları da caizdir.22 Türkçede tesniye/ikil olmadığı gibi
çoğulun da bir tek şekli vardır. Dolayısıyla Türkçede, Arapçadaki gibi
isimlerin sonundan harf düşmesi sözkonusu değildir.
İşlerine özen gösterenler kazançlıdırlar. ن َحوُ
ِ
ِهِْم َراب
ال
َ
ْعم
َ
ِنُو أ
ق
ُمتْ
ْ
ِهِْم/اَل
ال
َ
ْعم
َ
ِنُو أ
ق
ُمتْ
Derslerini ezberleyen iki kişi ödüllendirilir. ا
َ
َحافِظَا ُد ُرو ِسهِم
ْ
ا/اَل
َ
َحافِظَا ُد ُرو ِسهِم
ِن
ُمَكافَآ
Son iki lafzî izâfet örneğinde, muzâf/tamlanan, muzâfun
ileyh/tamlayanın öznesi/fâili durumundadırlar. Manevî izâfette böyle bir

21 Gencan, a.g.e., s. 201.
22 Ali el-Cârim ve diğeri, a.g.e., I. 132.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
7
ilişki söz konusu değildir.23 Türkçede de ad tamlamaları çoğul isimlerden
oluşabilir. Ancak belirtisiz tamlamanın isimlerden sadece biri çoğul
olabilirken belirtili tamlamanın biri veya ikisi çoğul olabilir.24
Misal:
Belirtili isim tamlaması: Çocukların oyunu, evin pencereleri,
öğrencilerin kitapları
Belirtisiz isim tamlaması: Taş bebekler, demir bilekler, çelik
süngüler, yün ceketler
Arapçada özellikle akıllı varlıklar söz konusu olduğunda tamlamanın
iki tarafı çoğul olabilir. “ م
ْ
ل
َى ظُ
َتَام
ي
ْ
َل ال
ْمَوا
َ
ُكلُو َن أ
ْ
َأ
ِذي َن ي
َّ
َّن ال
ِ
yere Haksız”=“إ ا
‘yetimlerin mallarını’ yiyenler…”25 Ayette geçen ‘yetimlerin malları’
tamlamasında iki tarafın da çoğul isimden oluştuğu görülmektedir. Arapçada
asıl öge önce geldiği için isim sayısı kadar çoğul eki alır. Türkçe ile zıt
olduğundan Arapça meslek isimleri bize tuhaf gelebilir. Türkçede çocuk
doktoru, Arapçada tekil olarak çocukların doktoru, çoğul olduğunda
çocukların doktorları şeklinde gelir. Halbuki Türkçe’de genel olarak çocuk
doktoru ifadesi kullanılır.
Türkçe örnek Arapça örnek
Çocuk doktoru (Çocukların doktoru) لِ
ي ُب اْْلَ ْطفَا
ِ
ب
طَ
Çocuk doktorları (Çocukların
ِل (doktorları
ِطبَّا ُء اْْلَ ْطفَا
َ
أ
Diş tabibi (Dişlerin doktoru) نِ
ْسنَا
ي ُب اْْلَ
ِ
ب
طَ
Diş tabipleri (Dişlerin doktorları) نِ
ْسنَا
ِطبَّا ُء اْْلَ
َ
أ
Arapçada asıl öge başta geldiği halde tamlamanın her iki tarafı da
çoğul olabiliyor. Türkçede ise asıl öge sonda gelmesine rağmen meslek
isimleri tekil olarak gelir. Unvan grupları da aynı şekilde tamlanan olarak
gelebilir.26 Ancak Arapçadaki gibi her iki tarafı çoğul olmadan gelir.
Arapçada asıl öge başta geldiğinden muzâf genellikle tekil, muzâfun ileyh
çoğul geldiği halde Türkçede ikinci öge asıl olduğundan tamlayan çoğul,
tamlanan tekil olur. Çocukların babası “لِ
ْْلَ ْطفَا
بُو ا
َ
أ “örneğinde olduğu gibi.
3. Cümlenin Muzâfun İleyh/Tamlayan Olma Durumu

23 Ali el-Cârim ve diğeri, a.g.e., I. 133.
24 Hülya Pilancı (Ed.), Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi Yayını no: 2370, Ankara,
2013, s. 31.
25 Nîsa 4/10.
26 Enfel Doğan, Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2461, Eskişehir, 2012,
s. 13.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
8
Arapçada cümleler, bazı edat veya zarftan sonra geldiğinde tamlayan
َّما، إَذا” .olabilir
، لَ
ِذْ
إ، ث ُيْح “ َedatları sadece cümleye muzâf olurlar.27 Adı geçen
edatlardan mebnî olan “ذاَإ،
ِذْ
َت، ” ,cümleye sadece zarflarıَ ” حْي ُث، إ
ِحي َن، َوقْ
َن...
َ
زم “ َise hem cümleye hem de tekil kelimeye muzâf olurlar.
28 Yukarıdaki
zarflar, Arapçada tamlayan olarak görülseler de Türkçeye zarf tümleci
şeklinde tercüme edilirler. Bunun nedeni, Türkçede yüklemin cümle sonunda
gelmesinden kaynaklanmaktadır. Arapçada ise cümle fiille başlar ve önce
ana cümle kurulur daha sonra yan cümleler gelirler.
ُر َج ِمي ٌل
نْظَ
َ
م
ْ
yere olduğu güzel Manzaranınَ جلَ ْس ُت َحْي ُث ال
oturdum.
ِط ٌل
ُر هَا
َطَ
م
ْ
ِ ِذ ال
إ تْ ُجئ ِYağmur şiddetli yağarken geldim.
ِي
َذا َد َع ْوتَن
ِ
ِجيبُ َك إ
ُ
أ Beni çağırdığında sana cevap veririm.
َ ِن
ُز ْرتُ ْو َك فِي َزم
َ
ِن أ
ِ َحا
ْمت
ْْلِ
فُ ْز َت فِي ا
َن
َ
. َزم
Sınavı başardığında seni ziyaret ettim
Türkçede ise cümle tamlayan/tamlanan olmaz. Fakat belirtili isim
tamlamalarının tamlayanı, bağlama grubu, sıfat-fiil grubu, unvan grubu,
birleşik isim grubu, yine bir isim tamlaması, sayı grubu, isim-fiil grubu ve
sıfat fiil grubu tekil yapılardan olabilir.29
1. Zamirlerin Tamlayan/Muzâfun İleyh Olma Durumu
Arapçada muttasıl zamirler isimlere bitişerek tamlama oluştururlar.
Zamirlerin tamamen mebni (harekesi değişmeyen) olmalarından dolayı
i’rabları (ismin ve fiilin halleri) açıkça belli olmaz. Bu durum özellikle
birinci tekil şahıs zamiri/yâ’ul-mütekellimde ve diğer zamirlerde açıkça
görülür.30
Bu benim kitabımdır ي.
ِ
ا كِتَاب
هَذَ
ِهِ ْم .uğradım Onlara
مَ َر ْر ُت ب
Bu senin işindir. كَ
ُ
ا عَمَل
هَذَ
Bu örneklerde ‘benim kitabım’, ‘onlara’, ‘senin işin’ birer belirtili
isim tamlamasıdır.31 Ancak Türkçeden farklı olarak benim, senin, onların
zamirlerini açıkça almazlar. Bunun yerine adı geçen zamirlerin yalın halleri
yerine diğer hallerinden (mecrur) birini alırlar. Türkçede bu şekilde
zamirlerle yapılan tamlamaya iyelik grubu denir. İyelik grubunu bir isim

27 Topaloğlu-Karaman, a.g.e., s. 215.
28 Ali el-Cârim ve diğeri, a.g.e., I, 136.
29 Doğan, a.g.e., s. 13-15.
30 Ali el-Cârim vd., a.g.e., I, 135.
31 er-Râcihî, a.g.e., s. 49; Ali el-Cârim vd., a.g.e., I, 135.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
9
tamlaması olarak kabul eden dilcilerin görüşleri dikkate alınırsa iyelik grubu
yapısı ile beirtili isim tamlaması yapısının birbirinden farklı olmadığı
görülür. Fark, tamlayanın birinci şahıslarda +m ilgi hâli ekini; tamlamanın
da birinci ve ikinci şahıslarda +m, +mız/+miz/+muz/+müz, +n ve
+nız/+niz/+nuz/+nüz iyelik eklerini almasıdır.
İyelik Grubu Belirtili İsim Tamlaması
Benim kitabım dersin kıtabı
Senin kitabın delikanlılığın kitabı
Onun kitabı Ali’nin kitabı
Bizim kitabımız Hamdi’nin, Kaan’ın
ve Yavuz’un kitapları
Sizin kitabınız
Onların kitapları
32
Örneklerde görüldüğü gibi, Türkçe zamirler tamlamaya konu
olduğunda hem ilgi hem de iyelik ekleri getirilmek durumundadır. Arapçada
ise sadece iyelik ekleriyle yetinilmektedir. Bu durum Arapça zamir
tamlamaları ile izâfet arasında fark olmadığını göstermektedir. Kısaca
Arapça tamlamalarda sadece muttasıl zamirler getirilirken Türkçede her iki
zamir çeşidi de tamlamaya girmektedir.
Örnek:
Tamlayan+ ilgi hâli eki tamlanan+iyelik eki
+ın/+in/+un/+ün +ı/+i/+sı/+si
+nın/+nin/+nun/+nün + +ları/+leri
Yardımcı öge temel öge33
Benim kitabım. “يِ
“كِتَاب
Senin saatin. “كَ
“ َسا َعتُ
Yukarıda verilen iki örnekte görüldüğü gibi, Arapça zamirlerle
yapılan tamlamalarda Türkçedeki gibi herhangi bir ek alma durumu
bulunmamakta, sadece harekeler değişmektedir. Harekesi kesin olarak
değişen yardımcı öge/muzâfun ileyhtir. Dolayısıyla Arapçada ögelerin
yerlerinin zıtlığıyla birlikte ek alma konusunda da Türkçeden oldukça
farklıdır.
2. Arapça İzâfette Âmil-Ma‘mûl İlişkisi
Arapçada izâfet, iki ismin anlam ilişkisinden başka âmil-ma’mûl
münasebetinden dolayı da kurulabilir.34 Bu konu, daha önce (2.2. Lafzî
izâfet) konusunda işlenmiştir. Âmil, cümle ögelerini etkileyen, ma’mûl de

32 Doğan, a.g.e., s. 11.
33 Doğan, a.g.e., s. 11.
34 İbn Hişâm, a.g.e., s. 277.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
10
etkilenen ögelere denir.35 Türkçe ad tamlamasında ise sadece anlam ilişkisi
bulunmakta ve belirtili-belirtisiz şeklinde tasnife tabi tutulmkatadır.36
Arapçada muzâf ile muzâfun ileyh arasında, aşağıda verilen alâka
bulunmaktadır:
a- İsim tamlamasının ögeleri birbirlerinin âmil veya ma‘mûlü
olabildikleri gibi, “ضيِ
ِ ُب القَا
ِهِ َو َكات
َال
ِس ُب ِعي
كا=“ َKâdı’nın kâtibi ve Ailesini
geçindiren, örneklerinde olduğu gibi bir taraf âmil diğeri ma‘mûl
olmayabilir.37
b- Âmil ile ma‘mûl, birbirlerinin fâili veya mefûlü vb. olmaları
ُب َزْي د” .olabilir konusu söz
ِ
َضار
َذا
َه = “Bu Zeyd’i dövendir, örneğinde olduğu
gibi muzâf ismi fâil, muzâfun ileyh onun mefûlü, “ِ
ْعُمو ُر الَّدار
َ
َذا م
َه= “Bu, evin
tamir edilenidir, misalinde ise muzâf ismi mefûl, muzâfun ileyh onun
mamûlü olarak gelir.38 Sıfat-ı müşebbehe ise “ِجه ْوَ
ْ
َر ُج ٌل َح َس ُن ال
َذا
َه = “Bu, yüzü
güzel olan adamdır, örneğinde olduğu gibi fâiline muzâf olabilir. Bu türlü
tamlamalar lafzîdir. Çünkü bu ifadeler, birer cümle olmaları gerekirken
kullanımı kolaylaştırmak maksadıyla tamlama şeklinde getirilmiştir.
Gerçekte ise:
ْعُمو ٌر َدا را ”
َ
ِ= م
ْعُمو ُر الَّدار
َ
ٌب َزْي دا، م
ِ
ُب َزْي د= َضار
ِ
َو ْجهِ= َح َس ٌن َضار
ْ
، َح َس ُن ال
.gelebilir de şeklindeَ ”و ْجه ا
Arapça ve Türkçe İsim Tamlamalarının Cümlede Kullanılması
Arapça isim tamlaması, tekil yapı olduğundan tekil ismin bütün
görevlerini üstlenebilir. Türkçede de aynı şekilde ad tamlaması, belirtili isim
tamlamalarının tamlayanı, bağlama grubu, sıfat-fiil grubu, unvan grubu,
birleşik isim grubu, yine bir isim tamlaması, sayı grubu, isim-fiil grubu ve
sıfat fiil grubu tekil yapılardan biri olabilir.39

1. Arapçada İsim Tamlamasının Mübteda/Fâil Olması
Mübteda isim cümlesinin, fâil de fiil cümlesinin yalın hal/merfu
öznesidir. Her iki ögenin de marife (belirli) olması gerekir. Muzâf olan
kelime, genel olarak nekredir (belirsiz). Marife bir isme muzâf olan isim,
belirlilik kazanır ve bu durumdaki sözcük hem mübteda hem de fâil olabilir.
ِد ٌئ”
ِ هَا
َر
قَم
ْ
ِل َشِديٌد/ نُو ُر ال
لْي
َّ
ُم ال
َالَظ= “Gecenin karanlığı koyudur/Ayın ışığı
sakindir, örneklerinde olduğu gibi “ر ُوُن مَ / ُلََّظ “kelimeleri belirsiz birer isim
iken belirli olan“ِمرَ
لإي ِل/ الإقَ
َّال “isimlerine muzâf olarak marifelik kazanmış ve

35 er-Râcihî, a.g.e., s. 20-21.
36 Gencan, a.g.e., s. 198; Boz vd., a.g.e., s. 146; Hatiboğlu, a.g.e., s. 8; Atabay vd., a.g.e., s. 14.
37 İbn Hişâm, a.g.e., s. 277.
38 İbn Hişâm, a.g.e., s. 278.
39 Doğan, a.g.e., s. 13.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
11
mübteda olmuşlardır.40 بِّ
ْشفَى كِتَاب ا فِي الطِّ
ُم ْستَ
ْ
ي ُب ال
ِ
ِم/ َو َض َع طَب
ْ
ِعل
ْ
ال
ِ
ِم ب
ْسالَ
ْْلِ
ا ُء ا
َ
َ َر ُعلَم
م
َ
أ
=İslâm alimleri ilimle uğraşmayı emretti/Hastanenin doktoru tıp konusunda
bir iktap yazdı. Örneklerinde fâil olan kelime birer muzâftır.41 İzafette
tesniye ve cemi müzekkeri sâlimin sonundaki nunlar düşer. اَ
ِب
َء طَال
َجا
ِ
ِج
َخار
ْ
لَى ال
ِ
َا إ
ي
ِ
ِ ُمو ُسور
َر َب ُم ْسل
ْد َر َسةِ/إ ْغتَ
َ
م
ْ
ال= Okulun iki öğrencisi geldi. Suriye
müslümanları yurtdışına göç ettiler.42
Bu durum Türkçede de aynı şekilde mevcuttur. İsim tamlamaları
cümle içinde görev alma bakımından çok etkindir. Cümle içinde özne, nesne,
yer tamlayıcısı, zarf tümleci ve yüklem olabilir. İsim tamlamaları, temel
cümlelerde bütün olarak bir öge değeri taşıyabilir ve bu, çok yaygındır. 43
Özne olan isim tamlaması; Âşıklarun gönli gözi maşuk diye gitmiş
olur. (Yunus Emre Divanı) özne/isim tamlaması
Didi gördüm ol habîbin annesi. (Süleyman Çelebi, Mevlid)
özne/isim tamlaması
2. İsim Tamlamasının Nesne Olarak Görev Yapması
Arapça’da nesne/mefûl vb. olan isim tamamlamasının i’rabı ء ُساَ
النِّ
تَ ْحفَظُ
َةِ
ِيب
َحق
ْ
ِ َسهُْم فِي ال
َالَب
ُم َسافِ ُرو َن م
ْ
َ َض ُع ال
َةِ/ َوي
ِيب
َحق
ْ
çantada paralarını, Kadınlar =نُقُوَدهُ َّن فِي ال
koruyorlar/Yolcular, elbiselerini çantaya koyuyorlar, örneklerinde olduğu
gibi fetha olur.44 Tekil ve cemi teksirin nasb hali fetha, cemi müennes sâlim
kesra, tesniye ve cemi müzekker sâlimin nasb hali yâ iledir. دٌعي ِس َلَ َ
قَاب
ِ
ُم ْسل
ْ
ِ ِمي َن َوال
ُم ْسل
ْ
َّن ال
ِ
َل/إ
ُعَّما
ْ
ُمِدي ُر ال
ْ
َ َل ال
َءهُ/قَاب
َالَ
ِي ال ِّس ْج ِن ُزم
َ
ِحب
َصا
َا
اتِ/ي
َ
م örneklerinde her bir
ismin nasb hâli verilmiştir.45 İsim tamlamasının nasb hâli, isimlere göre
farklılık gösterebilir. Bu hâlin Türkçe karşılığı kesin çizgilerle belirlenemez.
Türkçe’de, isim tamlaması nesne olarak gelebilir. Ancak Arapçadaki
gibi hareke ve harf değişmesi ile değil de tamlanan eki alarak gelir.
Aşçılık fennini bir sanat haline getirdim. ( Reşat Nûrî Güntekin,
Dudaktan Kalbe)
Allah adın zikredelim evvela. (Süleyman Çelebi, Mevlid).46
3. İsim Tamlamasının Haber/Yüklem Olarak Gelmesi
Arapçada isim tamlaması, bazı hallerde haber olarak gelebilir. Haber,
normal şartlarda nekre bir isim veya onun yerine geçen bir cümleden oluşur.
Fakat isim tamlaması olarak geldiğinde izâfetle marife olur. ءِ
بُو ُكْم/هَ ُؤالَ
َ
َذا أ
هَ

40 Abdullah b Hâmid. el- Hâmid, Silsiletu Ta‘limi’l – Lugati’l – ‘Arabiyye (I- IV), Emin
Yayınları, Bursa, 2013, II, 161.
41 el- Hâmid, a.g.e., II, 203.
42 el- Hâmid, a.g.e., II, 202.
43 Doğan, a.g.e., s.22.
44 el- Hâmid, a.g.e., II. 207.
45 el- Hâmid, a.g.e., II. 22.
46 Enfel, a.g.e., s. 23.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
12
ا َمْك ُء ُآب =Bu, sizin babanızdır/Bunlar babalarınızdır, örneklerinde olduğu gibi
haber, isim tamlaması şeklinde gelebilir.
Türkçede isim tamlaması, yüklem ismi olarak görev yapabilir. İsim
cümlelerinin yüklemi ad soylu olmasından dolayı, ad tamlaması da yüklem
olabilir. Arapça ile benzerlik olan bir konudur. Ancak bizzat sıfat olan
kelimeler, Arapça’da haber olurken Türkçe’de bildirme sıfatı olurlar.
Mesela, Okul geniştir “ ٌعة َسِ
َوا
ْد َر َسةُ
َ
م
ْ
ِس َعةٌ” geniştir, cümlesinde ” اَل
kelimesiَ ” وا
Arapça’da haber Türkçe’de bildirme sıfatıdır. Türkçede yüklem isimlerinin
tamlama şekline örnek:47

Bu, esasında, Şark ve Garb meselesidir. (Peyami Safa, Fatih Harbiye)
Âb-ı Hayatun çeşmesi âşıklarun visâlidür. (Yunus Emre Divanı)
4. Mekan ve Zaman Zarfı Olan İsim Tamlaması
Arapça’da, mekan ve zaman zarfları muzâf olarak gelebilirler. Adı
geçen zarflar zarfiyet üzere mansub olsalar da muzâfı oldukları isimleri
mecrur yaparlar.48
َءك وفو َق البيت
َء وفو َق وما أشبهه تقول : هو ورا
َ و َو َرا
َف وقُدام
ْ
وأما الظروف فنحو : َخل
ِء وعلى اْلرضِ
وتح َت السما
Türkçede Arapçadaki gibi çekimli kurallı zaman ve mekan isimleri
yoktur. Ancak yer ve zaman bildiren zarflar vardır. Türkçedeki karşılıkları
yer tamlayıcısı ve zarrf tümceleridir.
Yer Tamlayıcısı:
İnsan vücudunda luzumsuz bir organ yoktur. (Peyami Safa, Yalnızız)
Asıldı arabamız bir dağın yamacına. ( Faruk Nafiz Çamlıbel, Han
Duvarları)
Zarf Tümleci:
Can atar bahçeye mihmandarım akşam ezanı ( Faruk Nafiz Çamlıbel,
Han Duvarları)
Bayram sabahı güneş bile başka türlü, adeta ruhani doğardı. 49
(Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir)
Yukarıdaki örneklerde, altı çizili tamlamalar yer ve zaman bildiren
cümle ögeleridir. Dolayısıyla isim tamlaması cümlenin her ögesi
olabilmektedir. Türkçede tamlamaya konu olan isimlerin yerleri değişse de
anlam ve işlev bakımından görevleri değişmez.

47 Enfel, a.g.e., s.24.
48 Ebu Bekir b. Serrac en-Nahvî, el-Usûl fi’n-Nahv I-III, Müessestü’r-Risâle, Beyrut, 1998, II,
15.
49 Enfel, a.g.e., s. 23-24.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
13
Sonuç
Arapçada isim tamlaması (izâfet), Türkçede ad tamlamasıdır. İki dile
ait cümle kuruluşu, isim tamlaması, sıfat tamlaması ve diğer bir çok
dilbilgisi kuralında sözdizimi bakımından zıtlık mevcuttur. Bu çalışmada, iki
dile ait isim tamlamaları Arapça esas alınarak incelenmiş olup şu sonuçlara
varılmıştır:
1. Dil grupları bakımından temel ayrılık, isim tamlamasında da
kendini göstermektedir. Arapçada temel öge olan tamlanan/muzâf başta, tâli
öge olan muzâfun ileyh/tamlayan sonda gelmektedir. Türkçede asıl öge her
zaman sonda geldiği için burada da tamlanan sonda tamlayan ise başta
gelmektedir.
2. Arapçada isimlerin birbirlerine izafesi hem anlam hem de
amel/fonksiyon bakımından olmaktadır. İsimler, anlam açısından izâfete
konu oldukları gibi âmil/ma’mûl bakımından da birbirleriyle tamlama
olşturabiliyorlar. Türkçede ise sadece anlam açısından tamlama söz
konusudur.
3. Her iki dilde de isim isimle, isim zamirle, isim diğer
terkiplerle tamlama kurabilmektedir. Ancak Arapçada cümle de izâfete konu
olmakta ve bir kısım zaman/mekân zarflarına muzâfun ileyh olmaktadır.
4. Arapça ile Türkçedeki bir kısım tamlamalar, bir şeyin
nedeni, parçası, sebebi gibi nedenlerle kurulurlar. Muzâf, muzâfun ileyhin ne
gibi bir şeyden yapıldığını, zamanını, oluş şeklini yansıtabilir.
5. Ad tamlamaları, cümle ögeleri olarak gelebilirler. Arapçada
ref’ hâlinde mübteda, haber, fâil, nâibu’l-fâil olurlar. Nasb hâlinde, mefûl,
hâl, temyiz vb. ögeler, cer hâlinde mecrûrattan olurlar. Türkçede yalın hâlde
özne, sözde özne ve isim cümlesinin yüklemi olurlar. Diğer hâllerde ise
nesne, tümleç, yer ve zaman tümleci olabilirler.
6. Türkçede, ek alıp almama bakımından üç türlü tamlama
vardır. Tamlamanın iki tarafı ek aldığında veya bir tarafı aldığında belirtili,
iki tarafı da ek almadığında belirtisiz isim tamlaması olur. Arapçada, anlam
ilgisinden dolayı yapılan tamlama mânevi izâfet, amel etme açısından olana
lafzî izâfet denir. Türkçedeki gibi ek almamalarına karşılık muzâfta tenvin
düşmesi, muzâfun ileyhin mecrur olması şeklinde belirginleşir.
Halil İbrahim TANÇ / İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 – 2015, 1 – 15
14
Kaynakça
Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahvî, Daru’n-Nahdati’l-Arabiyye, Beyrut,
2004.
Abdullah b Hâmid, Silsiletu Ta‘limi’l–Lugati’l–Arabiyye, I- IV, Emin
Yayınları, Bursa, 2013
Ali el-Cârim ve Mustafa Emin, en-Nahvu’l-Vâdih, I-III, Dâru’l-Meârif,
Mısır, 1965.
Atabay, Neşe- Özel, Sevgi- Çam, Ayfer, Türkiye Türkçesinin Sözdizimi,
TDK Yayınları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-1981.
Boz, Erdoğan – Yaman, Ertuğrul (Ed.), Üniversiteler İçin Türk Dili Yazılı ve
Sözlü Anlatım (4.Baskı), Yargı Yayınları, Ankara, 2013.
Doğan, Candemir, Karşılaştırmalı Arapça-Türkçe Bağlaçlar, Cantaş
Yayınları, İstanbul, 2013.
Doğan, Enfel, Türkçe Cümle Bilgisi-I, Anadolu Üniversitesi Yayını No:
2461, Eskişehir, 2012.
Ebû Bekir b. Serrac en-Nahvî, el-Usûl fi’n-Nahv, I-III, Neşr. Mahmûd
Muhammed et-Tanâhî, Müessestu’r-Risâle, Beyrut, 1998.
Gencan, Tahir Nejat, Dilbilgisi, Tek Ağaç Eylül Yayıncılık, Ankara 2007.
Hafnî Bey Nâsif, Muhammed Bey Diyâb, Mustafa Tamûm ve Muhammed
Bey Sâlih, Kitabu’d-Durûsi’n-Nahviyye, I-IV, Dersaadet Matbaası,
İstanbul, 1911.
Hatiboğlu, Vecihe, Türkçenin Sözdizimi, TDK Yayınları, Ankara
Üniversitesi Basımevi, Ankara-1972.
İbn Hişâm (Cemâluddîn b. Yûsuf), Katru’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, elMektebetu’l-‘Asriyye,
(Thk. M. Muhyiddin Abdulhamîd), Beyrut 1995.
İşler, Emrullah, “Karşıtsal Çözümleme ve Arapça Eğitimi”, Nüsha Şarkiyat
Araştırmaları Dergisi, Yıl: II, Sayı: 6, Yaz, 2002.
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 3, Kars 2015
15
Pilancı, Hülya (Ed.), Türkçe Biçim Bilgisi, Anadolu Üniversitesi Yayını
no:2370, Ankara, 2013.
Topaloğlu, Bekir–Karaman, Hayreddin, Arapça Dilbilgisi Sarf-Nahiv, Ensar
Neşriyat, İstanbul, 2010.

Konular