TEVARUD MU? ADAPTASYON MU) NAZIRE Mi? YOKSA iNTi HAL Y ANi "SiRKA T -i �iiR" Mi?

ilmi Ara�tmnalar 7, istanbul 1999
TEVARUD MU? ADAPTASYON MU) NAZIRE Mi?
YOKSA iNTi HAL Y ANi "SiRKA T -i �iiR" Mi?
Osman Fikri SERTKAYA*
Terminoloji iizerine:
Tevariid: Arap<;a vurud isminden ti.iretilen teVt1rud kelimesi edebiyat terimi
olarak "iki �airin birbirinden habersiz olarak aym misra veya beyti soylemeleri"
�eklinde tarif edilmi�tir.1 Ancak bu soylemenin e� zamanh olmas1 gerekrnektedir.
intihal: Arap<;a nahele kokiinden tiiretilen intihiil "ba�kasmm mahm
benimdir diye iddia etme" kelimesi, edebiyat terimi olarak "birinin yazistm veya
�iirini kendisinin gibi gosterme" �eklinde tarif edilmi�tir.2 intihal yapan ki�iye
miintehil denilir.
intihdl ba�kasma ait orijinal bir �eyi kendisine mal etmedir. Bu bir sanat
eseri3, bir yapmm plam vs vs olabilecegi gibi filolojik kelime okuma ve
a<;Iklamalan4 veya bir edebi eser de olabilir.
Giinay Kut'un, "British Museum'daki baZI onemli Tiirk<;e yazmalar ve
Tevaif-i A�ere'den Taife-i Bekta�iyan" adh yaz1Slnda5 Kanuni Sultan Siileyman
devri �airlerinden Vahidi"nin Kifab-1 Sevaif-i 'A�ere (ffVace-i Cihan)'I hakkmdaki:
"I:]Yace-i Cihan'm yaziii�mdan bir yiizy1l sonra III. Murad devrinde Orner bin
Mehmet Karaka�zade, Viil).idi'nin eserini pek az degi�tirerek Nuru'l-buda li-men-
* Prof. Dr., i. 0. Edebiyat Fakiiltesi.
Ferid Develliog1u, Osmanllca-Turkr;e Ansiklopedik Lilgat, Eski ve yeni harflerle, Ankara, 1962, s.
l322a; Mehmet c;avu�og1u, "TeviirUd", Divanlar Arasmda, Ankara, 1981, s. 81-86; Mehmet
c;avu�og1u, "Yanh� haber1er", Divanlar Arasmda, Ankara, 1981, s. 72-73; Mustafa isen,
"TeviirUd mii intiha1 mi", Polemik. 1, Ankara, 1992, s. 15-17; Otelerden Bir Ses, Divan Edebiyatt
ve Balkanlarda Turk Edebiyatt Ozerine Makaleler, Ankara, 1997, s. 338-344.
2 Ferid Devellioglu, a. g. e., s. 529b.
3 Tuncer Giilensoy, "Sanatta "intihal": "Giivercin"i "ku�"a <;evirmek", Turk Kulturu, XXXVI/421,
May1s 1998, s. 268(12)-273(17).
4 Osman Fikri Sertkaya, "Bir intihal daha var ... soyle camm ne dersin? (!)", Turk Ddi, 1966/1,
Say�: 533, May1s 1996, s. 1171-1175; "Bir intihal daha var ... soyle camm ne dersin? (II)", Turk
Dili, 1966/1, Say1: 534, Haziran 1996, s. 1275-1277; "Bir intihal daha var ... soyle camm ne
dersin? (III), Intiha1in .;;e�itleri ve simrlan", Turk Dili, 1996/lJ, Say1: 535, Temmuz 1996, s. 20-32.
5 Turk Dili Ara�ttrmalan Yt!llgt-Belleten 1971. Ankara, 197 1, s. 209-230.
192 OSMAN FiKRi SERTKAYA
ihteda adlı bir eser yazmıştır. Karakaşzade de aynen Val;ıidi gibi düş görür ve yine
bir pir kendisine bir kitap verir. Daha sonra Karakaşzade bir dostunun evinde bu
kitabı görerek Farsça ve Arapça ile kanştınp tekrar yazdığım .söyler, fakat ne
kitabın isminden ne de yazarından bahseder"6 şeklindeki tespiti bir intihal
tespitidir.
Kopye: Bir şeyin kopyesi intihal sayılmaz. Kopye kopyedir. İntihalde esas
ise orijinale sahiplenmedir.
Nazire: Bir şairin beğendiği bir şiire aynı vezin ve kafiyede cevap
yazmasıdır. Edebi bir gelenek sayılan nazire'yi intihalin dışında tutmak icap eder.7
Adaptasyon: Bir şairin bir lehçede söylediği bir şiiri, başka bir şairin başka
bir lehçede söylemesidir. Ahmed Yesevi'nin bir gazeline Yunus Emre'nin,
Nesiıni'nin gazeline Şeyhi'nin adaptasyonları bu türün ömekleridir.8 Esasında
adaptasyon bir çeşit ilham ve örnek almadır. Şeyh Galib bu fikir ve ilham almayı
bile Esrarını Mesnevfden aldım 1 Çaldımsa da mfri malı çaldım beytinde "çalma"
olarak ifade etmiştir.
Müstensih veya musannif yanılmalan: Bunları da intihalin dışında tutmak
gerekiyor. Mesela kaynaklarda Figani'ye ait olarak geçen bir kaside Fuzı1li
divanının baskılarında yer almıştır. Yazmalarda yer almayan bu kasidenin
musannifler tarafından Fuzı1li divanına sehven dahil edildiği söylenebilir.
Tanınmış bir Fuzı1li mütehassısı olan Prof. Dr. Abdülkadir Karahan Kanuni
Sultan Siileyman Çağı Şairlerinden Figanf ve Divançesi adlı eserinde bu konuda
şunları söylemektedir: "Divançe'de görülecek ve İbrahim Paşa için yazıldıkları
belli iki kasidenin her ikisi de, Budin'in fethinden sonra (Eylül 1526)da
yazılmışlardır. Hele 1.-si nedense Fuzı1li'ye (ölüm. 963/1556) maledilmiş ve Fuzülf
divanlarının basmalarında da yer almıştır - görüşümüze göre ancak İbrahim
Paşa'ya ser-askerlik heratı verildiktan sonra (935/1529) kaleme alınmış olabilir".9
Edebi eserin çalınması, tabir-i amiyane ile "aşırılması" eğer bir şiir ile ilgili
ise onun Osmanlı Türkçesinde "sirkat-i şiir" şeklinde özel bir terimi olduğunu da
zikredelim.
6 Günay Kut, a. g. e., s. 220.
7 Mustafa İsen, "Divan şiirinde nazire ge1enegi", Mavera, 54, Ankara, 1981, s. 24-26; Otelerden
Bir Ses, Divan Edebiyali ve Balkanlarda Tilrk Edebiyatı Uzerine Makaleler, Ankara, 1997, s.
326-331.
8 Bu makalede işledigim konunun örneklerine yıllar önce işaret etmiştim. Bk. Osman Fikri
Sertkaya, "Osmanlı şairlerinin Çagatayca şiirleri lll, Uygur harfleriyle yazılmış bazı manzum
parçalar 1", Turk Dili ve Edebiyatı Dergisi, XX, İstanbul, 1973. s. 169.
9 İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları no: I I 81, İstanbul, I 966, s. XVI-XVII.
TEY ARÜD MÜ? İNTİHAL Mİ? 193
Metinler:
I
N esimi (? - 1414)
Muzari' -- + 1- +- + 1 +-- + 1- +-
tı:ansı dimiig içinde ki 'ış~uıig heviisı yoi)
M ing J:Iacc iderse Merve IJa~ıyçün Şafiisı yob
2 Dilher cemali Ka' besini ~ılmayan ıaviif
Yüz nür görse gözlerinün rüşeniisı yoi)
3 "Lebbeyk" uranlar 'Aratatında 'aşı~ng
Teslim-i candan özge dapungda rı:i:iisı yoi)
4 Fi 'I-cümle ol vefii hareminde mücavirem
Blgane gönglümüng dai)ı hiç aşnası yoi)
5 'lş~ung beriyyesinde susız aç ölen-lering
Malışer güni vişiilden özge devası yoi)
6 İlıram ider men egnime bir don geyürdi J:Ia~
Nice kim isterem eteki vü ya~ası yoi)
7 V aşi 'ıydına N esimi ki kurban olur ya~in
V aşi o ldı bir be~aya ki hergiz fenası yoi)
İmadeddin Nesimi, Eserleri, Birinci Cild,
Hazırlayan: Cahangir Gahramanoğlu
(Gehremenov), Azerbaycan SSR Elmler
Akademiyası, Respublika Elyazmaları
Fondu, "Elm" Neşriyyatı, Bakı, ı 973, s.
97-98, 32. gazel.
Krş. Fahir İz, Eski TUrk Edebiyatında Nazım,
XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıl ortasına
kadar yazmalardan seçilmiş metinler, I.
cil d, I. Bölüm, İstanbul, ı 966, s. ı 56.
Krş. Nesimf Divanı, Yayma hazırlayan: Dr.
Hüseyin Ayan, Akçağ Yayınları, Türk
Klasikleri, Dizinler: ı, Ankara, ı 990, s.
97.
2
3
4
5
6
7
II
Şey!Jl (1371-1376 (?)- 1431)
Muzari' -- + 1- +- + 1 + - - + 1- +-
l$.an~ı dimag içinde ki 'ış~un heviisı yo~
Bin Hacc iderse Merve ~a~ıyçün Şafiisı yo~
Dilher cemali Ka'besini ~ılmayan ıavaf
Yüz nür görse gözlerinün rüşenası yo~
"Lebbeyk" uranlarnil 'Arafatında 'ış~unun
Teslım-i candan özge tapuna du' ası yo~
İIJram di yü egnüme bir On giyürdi gam
Kim nice isterem i teki vü ya~ası yo~
Hecrün beriyyesinde susuzın ölenleri
Yugıl gözi yaşıyla çü vaşlun sa~ası yo~
Fi'l-cümle uş vefii hareminde mücavirem
Blgane göillümün dai)ı hiç iişnası yo~
Şeybi vişal 'ıydına ~urban olur ise
V aşi ola bir be~aya ki hergiz fenası yo~
Şeyhi Divam, Tarama Sözlüğü ve Nusha
Farkları, TDK Yayınları, No 67,
ı 942, İstanbul, s. ı ı 6.
Krş. Faruk K. Tiınurtaş, Şeylıi, Hayatı ve
Eserleri, Eserlerinden Seçme/er,
İstanbul Üniversitesi Yayınlarından
No I 363, (İstanbul), ı 968, s. ı 99.
Krş. Mustafa isen-Cemal Kurnaz, Şeyhi
Di va nı, Ak çağ Yayınları: 5 ı, Ankara
ı 990, s. ı 90, 94. gazel.
194
III
Şeybi (1371-1376 (?)- 1431)
Hezec + - - -1 + - - -1 + - -
Gönül bende tapuçı elin senüiidür
Ne buyursafi şeha ferman senüi'idür
2 ijatii bizden 'ata sizden hemişe
Mürüvvet kanı-sm iQsan senüi'idür
3 Felek-ler müşteri-dür gün yüzüne
Süre gör ey ~amer devran senüi'idür
4 Süvar ol devlet atma melik-var
Sa'adet topın ur meydan senüiidür
5 Şuşamış-ları ey I:Iızr-ı zamline
Şuvar kim Çeşme-i I:Iayvan senüi'idür
6 Bu gice canumı ~urbana yazdum
~abUl eyler isei'i milıman senüiidür
7 ~apuiia geldi Şeybl 'aciz ü b Var
Eger 'ayb ola ger no~san senüi'idür
Şeyhi Divanı, Tarama Sözlüğü ve Nusha
Farkları, TDK Yayınları, No 67,
I 942, İstanbul, s. 95-96.
Krş. Faruk K. Timurtaş, Şeyh~ Hayatı ve
Eserleri, Eserlerinden Seçme/er,
İstanbul Üniversitesi Yayınlarından
No 1363, (İstanbul), I 968, s. I 94.
Krş. Mustafa isen-Cemal Kurnaz, Şeyhi
Divanı, Akçağ Yayınları: 51, Ankara
1990, s. 127, 31. gazel.
OSMAN FiKRi SERTKAYA
IV
(Şah İsmail) Hatai (1487-1524)
Hezec + - - -1 + - - -1 + - -
Ne buyursan şeha ferman senindir
Yolunda can ü baş kurban senindir
2 Hata menden ata senden eya dust
Ki mürvet kanısan ihsan senindir
3 Susamış leblerin Hızr-ı zemane
Suvar gel çeşme-i hayvan senindir
4 Süvar ol devlet atma hemişe
Saadet topuna çevgan senindir
5 Melekler müşteridür gül yüzüne
Sür imdi ey kamer devran senindir
6 Ezelden canımı kurban verirdim
Kabul eyle şeha ferman senindir
7 Eşiğinde kulundur bu Hatiii
N azar kıl haline hayran senindir
Nejat Birdoğan, Alevilerin Büyük
Hükümdarı Şah İsmail Hatai,
İstanbul, Birinci baskı-Ocak 1991, s.
318-319.303 numaralı gazel.
Krş. Şiih İsmail Hatiiyi, Eserleri, 1. Cild,
Bakı, I 966, s. 238-239.
TEY ARÜD MÜ? İNTİHAL Mİ?
V
Necati (1450-1454 (?)-1509)
Remel - + - - 1 - + - - 1 - + - - 1 - + -
Geh cefa geh cevr geh naz o ldı çün kim !Jü sana
Bl-vefa dil-dar ımişsın ey şanem ya !Jü sana
2 ıs:.ıble hal5:l5:ı togrıyam yolunda ben li kin ral5:ib
Egri sözler söylemişdür ey hilal-ebrü sana
3 Gördi zülfın öpdügüm bışm eyleyüb dilher didi
195
VI
Revani (1475 (?) - 1514)
Remel - + - - 1 - + - - 1 - + - - 1 - + -
Geh cefa geh cevr geh naz o ldı çtinkım I:ıü sana
Bi -vefa dil-dar imişsin ey şan em yii!Jü sana
2 ıs:.ıble haJi:~ı dogruyam yolunda ben Ilkin raJi:lb
Egri sözler söylemişdür ey hilal-ebrü sana
3 Göz ~ızardub dağlara düşmüş yürür Mecnün gibı
V arasın öginesün eger ~alursa bu sana Ey şaçı Leyli meger 'aşıl5:dürür ahü sana
4 Ola cismümde ben üm her üstühanuro mah-ı nev 4 Gördi sünbül zülfın öpdügüm bana dilher dedı
Ger olam ey mah-ru bir gice hem-pehlü sana V arasın lafurasın ger kaldı ise bu sana
5 Ey gönül 'ışk odına yanma~ sana oldı halal
V ey gözüro mıhrinde ol mahun haram uyi:ıu sana
6 Devr-i hüsninde Necati şad-ü-bandansın yine
Lu~fyüzin gösteribdür benzer ol meh-rü sana
Ali Nihad Tarlan, Necati Beg Divanı, İstanbul
1963, s. 153, 14. gazel.
(Bu gazeli bana 19.02.1991 'de haber vermek
lutfunda bulunan meslekdaşım Doç.
Dr. Atilii Şentürk'e teşekkür ederim.)
5 Devr-i hüsnünde Revani şad-ü-I:ıandansın yine
Lu(fu yüzünden dogubdur beiizer ol meh-rü sana
Ali Nihad Tarlan, Şiir Mecmualarında
XVI ve XVII. Asır Divan Şiiri- Revani -
Hayret/ - Haveri - Ahi - Peyarni - Sani,
İstanbul 1949, Seri: 1, Fasikül: 4, s. 1 Oll.

196
VII
Ziitl (ı47ı/72 - ıs46)
Remel - + - - 1 - + - - 1 - + - - 1 - + -
Uçmasun yanlış baberler ol hümiinuii. üstine
Aşiyiin-ı ziiga varma~ düşmez anuii. üstine
2 Ol elif-~iimet be-giiyet ~ogndur ey kej ra~lb
Kimse no~~a ~oyamaz 'iilemde anuii. üstine
3 Güşe-i ebrü ile kime işiiret eylemiş
Söylemefi egri söz ol serv-i reviinuii üstine
4 Döne döne eyle cevri aii.a bühtiin idene
Ey felek billahi dön ol meh-li~iinuii. üstine
5 Ka'be ha~~~ ha~ budur hereayiiik düşmez hele
Z.iitiya ol ~ı b le-i ebi-i şafiinun üstine
Dr. Mehmed Çavuşoğlu-M. Ali-Tanyeri,
Zati Divanı (Edisyon kritik ve
transkripsiyon), Gazeller kısmı, III. cild,
İstanbul 1987, s. 193, 1306. gazel.
OSMAN FİKRİ SERTKAYA
VIII
Ahi (Beiili Hasan) ( ? - ısı 7)
Remel - + - - 1 - + - -1 - + - - 1 - + -
Uçmasun yanlış baberler ol hümiinuii. üstine
Aşiyiin-ı ziiga varma~ düşmez anuii. üstine
2 Togrıdur çün kimelif gibi nihiil-i ~add-i dost
No~~a ~oyan kimdüıür 'iilemde anuii. üstine
3 Ah-ı serd irişmesün biirid nefesler ço~ veli
Esmesün yavuz yel ol serv-i reviinuii. üstine
4 l,(aşları yayı gibi biii. dürlü sözler söyler bal~
Kimse toz ~ondurmaz ol ebrü-kemanuii üstine
5 Ayduii.uz yariina kim şohbet-be-şol,ıbet diyeler
Bir gazel didi yine Ahi ftiliinuii. üstine
Ahi Divanı
Ü. İstanbul Üniversite Kütüphanesi,
Türkçe Yazmalar, Nr. 1942/2, s. 75-98.
T. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi,
Nr. 1969, s. 164-182.
Necati Sungur, Ahi Divanı (İncelemeMetin),
Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
1990, s. 97;
Necati Sungur, Ahi Diviını, (İncelemeMetin),
Kültür Bakanlığı, Türk Klasikleri
Dizisi, 32, Ankara, 1994, s. 173.
Krş. Günay Kut, Heşt Bihişt, The Te~kire
By Sehi Beg, Harvard 1978, s. 265-266;
Sehi Bey, Tezkire, "Heşt Behişt", Hazırlayan:
Mustafa İsen, İstanbul , 1980, s.
188-189.
TEV ARÜD MÜ? İNTİHAL Mİ? ı97
Metin karşılaştırmaları:
Nesiıni'nin gazeli Şeyhi'de küçük nüsha farklan ile geçiyor. Sadece
Nesiıni'nin 4. beyti Şeyhi'de 6. beyit, Nesiıni'nin 6. beyti Şeyhi'de 4. beyittir.
Şeyhi'nin gazeli Hatai'de küçük nüsha farkları ile geçiyor. Sadece Şeyhi'nin
3. beyti Hatai'de 5. beyit, Şeyhi'nin 5. beyti Hatai'de 3. beyittir.
Necati'nin gazelinin ilk iki beyti Revani'de aynen geçiyor. Necati'nin 3. beyti
Revani'de 4. beyittir. Necati'nin 6. beyti Revani'de 5. beyittir. Necati'nin 4. ve 5.
beyideri Revani'de yoktur. Buna karşılık Revani'nin 4. beyit Necati'de yoktur.
Zati'nin gazeli ise Ahi tarafından alınmamıştır. Ahi, Zati'nin de belirttiği gibi,
Zati'nin sadece matla beyitini almış, diğer beyideri ise kendisi söylemiştir. Yani
Ahi Zati'ye nazire yazmıştır. Ama bu güne kadarki bütün edebiyat araştırıcıları bu
iki şiiri karşılaştırarak bir sonuca varmak yerine nedense hep Sehi tezkiresindeki
bilgileri zikrettmeyi tercih etmişlerdir. I O
Bu konuda Zati, Aşık Çelebi tezkiresinden naklen, şöyle der:
"(Zat!) Ahi'yi sevmezdi. Sebebi "benim matlaımı gazeliyle alıp dünyaya
meşhur oldu" derçli. Mada şu idi.
U çmasun ywilış baberler ol hümanuii üstine
Aşiyan-t zaga varmafr- düşmez anun üstine
Filhakika gazel, ikisinin de divanında vardır". ı ı
Sonuçlar:
Bu metinlerin karşılaştırmalarından çıkan sonuçlar ne olmalıdır?
İlk başta Şeyhi Nesimi'nin, Hatai Şeyhi'nin, Revani de Necati'nin gazellerini
açıkça intihal etmiş görünmektedir.
Ancak Şeyhi gibi büyük ve kudretli bir şairin böyle bir işe kalkışacağını
kabul etmek zordur. Ayrıca Nesiıni'nin gazeli Azeri, Şeyhi'nin gazeli ise Anadolu
Türkçesi özellikleri de gösteriyor. Acaba bu lehçe aktarmasını kim yaptı ve gazeli
Şeyhi'ye kim mal etti? Belki burada bir müstensih veya musannifin rolü vardır diye
düşünmek gerekir kanaatindeyim.
Adaptasyon yolu ile yazılan başka bir şiir örneği de Ahmed-i Yesevi'nin
minge sin ofr- kerek sin rediili 1 O beyitlik musammat şiiridir. Bu şiir Anadolu'da
Yunus Emre tarafından bana seni gerek seniredifiile adapte edilmiştir. 12 Şiirin 1.,
6. ve I O. beyiderini örnek olarak veriyorum:
lO Mehmet Çavuşoğıu, "Yanlış haberler", Divanlar Aras mda. Ankara, 1981. s. 67-75.
ı 1 Ali Nihad Tarlan, Zati Diı•anı (Edisyon kritik ve transkripszvon), Gazeller kısmı: 1. cild. Istanbul,
1968, s. XXI;
12 Mustafa isen, "Orta Asya Türk edebi dilinin Anadolu Türk edebi diline etkisi ve Ahmet Yesevi ...
BI!ig, I, Ankara, ı 996, s. ı 3- ı 7; Otelerden Bir Ses, Divan Edebzvatı ve Balkanlarda Turk
Edebiyatı Üzerine Makaleler, Ankara, ı997, s. 294-304.
198
Ahmed-i Y esevi:
'Işkıng kıldı şeydii mini cümle 'ii/em bildi mini
Kayğum sin sin tüni küni minge sin ok kirek sin
Yunus Emre:
'lşkun aldı benden beni bana seni gerek seni
Ben yanaram dün i gün i bana seni gerek seni
Ahmed-i Y esevi:
Alimlerge kitab kirek, sufilerge mescid gerek,
Mecnunlara Leyla kirek, minge sin ok kirek sin.
Yunus Emre:
Siifilere cennet gerek, ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek bana seni gerek seni
Ahmed-i Yesevi:
Hace Ahmed'dür minim atım tüni küni yanar o tım
iki cihanda ümfdim minge sin ok kirek sin
Yunus Emre:
OSMAN FiKRi SERTKAYA
Yunus çagururlar adum gün geçdükçe artar odum
İki cihanda maksudum bana seni gerek seni
İntihal hakkında şairlerin konuya bakış açısını görmek bakımından Zati'nin
fikirleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuda Zati şöyle söylemektedir:
(Aşık Çelebi tezkiresinden naklen) "Şairler dükkanına gelirler, şiirlerini ona
gösterirler. o da böyle ma'naları alır, kendi şiirlerinde ya aynen ya da biraz değiştirerek
kullanırdı. Böyle bir ihtihal, kendisine söylense: 'Bir hoşça ma'nacıktır gördüm,
siz gerçekten şair değilsiniz. Divanınız yoktur, hep bunlar zail olur. Biz divan
sahibi şairleriz. Kıyamete kadar divanımız durur ve gazellerimiz hokkabazlar,
kiisebazlar ve canbazlar, belki ağaç ayaklılada şarka ve garba yürür. Bizim
divanımızda bulunan zayi olmaz. Bu ma'nacığı esirgediğimden divanıma aldım.
Yoksa ona karşı bir heves ve ihtiras beslediğimden değil' derdi.
"Lakin bir diğeri kendinin bir beytini bozsa evini, barkım elinden almışlar
gibi bihuzur olurdu. Tamam gazelini alsalar adeta çıldırırdı. Ömrünün sonlarına
doğru bir gün görüşürken Aşık Çelebi'ye şu macerasını anlatır:
'Yine bir hazine ele geçirdim. Parasız pulsuz bir mal elde ettim. İki üç günde
bir hizmetkar gelir, bir mektupla beraber bazan akçe bazan altun, yanında da türlü
güzel yemekler ve tatlılar getirir. Ve benden şöyle bir murabba veya gazel
yazmaını ister. Bazen kafiye ve redifi de tayin ediyorlar. Hatta şimdi
Her zaman bir yar hecrin gösterür devran baiia
TEY ARÜD MÜ? İNTİHAL Mİ? 199
bendinden bir murabba vücuda getirmemi istediler ve bir miktar altun ve helva
gönderdiler. Galiba bunları gönderen ekabirden ehl-i ırz bir hatundur yahut yine
ismini dillere düşürmek istemiyen biridir ki şiir yazmaktan aciz ve bir dilbere
meftundur. Mamafıh ziyanımız yok, çünkü gazellerimiz yine divanımızda kalır.
Üstelik altun ve helva kazanıyoruz. Bu da karımız'.
O esnada Aşık Çelebi Müftü Sadi Çelebi oğlunun ziyaretine gidiyor. Bu Pir
Mehmed Çelebi isminde kaabiliyetli ve f'azıl bir genç imiş. Daha 20 yaşında iken
elli akçe ile Mahmud Paşa'da müderris olmuştu. Ve ömrü vefil etmeyip genç
yaşında vefat etmişti. Bu Pir Mehmed Çelebi şiirde kaabiliyetli idi. Zati'nin
ömrünün sonlarında yazdığı şiirler kadar şiir yazahilirdi fakat kendi yazınayıp
Zati'ye yazdırıyormuş ve caizeler de ondan geliyormuş. Çünkü Zati'den işittiğim
gazel ve bazı murabbaları 'ben yakında yazdım' diye okuyuverdi. Sonra Zati'ye
rastladım. Alıvali haber verdim. Yine çılgına döndü. Bed-dualar, küfürler etti. 'Ben
yüzüme karşı başkalarının benim şiirime tasarruf etmelerine tahammül edemem.
Bu keder beni öldürür' dedi. Üzerinden üç ay geçmeden de vefat etti".l3
Zati'nin bu satırları konunun başka yönlerden de değerlendirilmesini
gerektiriyor.
"Ma'nacığın zayi olmaması ve esirgenmesi" şeklinde gösterilen bir sebep de
konunun sosyal yönüne ışık tutuyor.
Konunun iktisadi açıdan değerlendirilmesi de gerekiyor. Başkalarına para
karşılığı şiir yazan bir kişi, yazıp sattığı şiirleri kendi divanına da alırsa, para
karşılığı şiir ısmarlayan kişiye müntehil demek doğru olur mu?
Hülasa "sirkat-i şiir" konusunun edebi, sosyal, iktisadi açılardan, hatta başka
açılardan da değerlendirilmesi meselenin çözümüne ışık tutacaktır kanaatindeyim.
7rıti Divanı (Edisyon kritik ve transkripsiyon), Gazeller kısmı: I. cild, istanbul,

Konular