Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme

HİKMET YURDU
Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi
ISSN: 1308-6944
www.hikmetyurdu.com
Hikmet Yurdu, Ocak – Haziran 2011, Yıl: 4, C: 4, Sayı: 7, ss. 135 - 151
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme
Dr. Mustafa Güven
Adıyaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcısı
mustafaguven2005@hotmail.com
Özet
Kur’ân, son ilahî bir kitap olarak, hem akla hitap ediyor,
hem de ortaya koyduğu akıl formatına uygun bir dil ve üslûp kullanıyor. Böylece okuyucu, Kur’ân okurken, hem kendi doğru akıl ve
mantığına göre bir metin ile tanışıyor hem de doğru ve evrensel bir
akıl formatı ile karşılaşıyor. Zaten Kuran’ın hedefi de, insanları doğ-
ru düşünmek, doğru akıl ve mantık yürütmek ve böylece iki dünya
saadeti elde etmelerini sağlamaktır. Bu makalede, Kuran’ın beyan
ve üslûbunda ortaya koyduğu aklîlik üzerinde duracağız. Kuran’ın
dili, beyan ve üslubu, insan aklının önünü açmakta ve adeta gelişimini teşvik etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kur’ân, Akıl, Kur’anî Akıl, Mantık, Dil,
Beyan, Akıl yürütme
Abstract
An Essay on Language and Speech Style of the Koran
The Qur'an, as the last divine book, and appealing to the
mind, as well as the mind revealed by an appropriate format using
the language and style. Thus, reader, reading the Qur'an, according
to the logic of a text with both their right mind and know each other
as well as a universal right, and are faced with a mental format.
Already the target of the Koran, the people the right to think, reason
and logic to carry out and thus enable them to obtain the two world
happiness. This article will focus on rationality revealed by the
Koran declares and style. The language of the Koran, register and
style, opening the way for the human mind and encourages the
development of true.
Key Words: Quran, Reason, Quranic Reason, Logic,
Language, Style, Reasoning
Giriş
Tarihin her dönemine ve her insana hitap eden Kur'ân, hem dil
hem üslûp hem de anlam olarak özgün ve dinamik özelliği ile her asra,
her döneme ve her türlü özel ve genel şartlara göre mutlak ve mukayyet
136 Dr. Mustafa Güven
hükümler veya bilgiler ihtiva eden bir kitap niteliğindedir. Kur'ân’ın genel yapısına baktığımız zaman, O’nun dili ve üslubu, telif edilme biçimi,
Allah tarafından nasıl korunduğu; ele aldığı konular, konuların içeriği ve
işleniş biçimi gibi bazı önemli ayrıntılar, Kur'ân’ın bu özelliğini bariz bir
şekilde ortaya koymaktadır. Yakın dönem Kur'ân araştırmacılarından
Izutsu, Kur'ân’ın fikir yapısının iskeletini ortaya koymak için ilk önce
Kur'ân’ı herhangi bir ön yargıya sahip olmaksızın objektif bir şekilde
okumamız gerektiğini söyler.1 Yani Kur'ân’ı, bizzat Kur'ân’ın kendi esas
düşünce ve mantık sistemi içinde; Hz. Peygamber ve sahabelerin anladıkları şekilde anlamaya çalışmak, okumak ve her bakımdan günümüze
uyarlamak önemlidir.
Arapça dili ile gönderilen ve İlahî bir kitap olan Kur'ân’ın2 üslubu
ve anlamı, insan aklının örnek alacağı mükemmel bir modeldir. Mesajını
insan aklına sunan ve insan aklının bu mesajı doğru anlaması için doğru
aklın kriterlerini ortaya koyan Kur'ân, bu niteliği ile herkese meydan
okumuş, insanlar –inansın veya inanmasın- bir benzerini getirmede aciz
kalmışlardır. Yine Arap şiir ve nesrinde alışılmış kalıp ve üslûpları aşan
harikulâde yapıya sahip olan Kur'ân3 böylece, insanlığın önünde ulaşılması zor ama güzel bir hedef olarak durmaktadır.
Kur'ân’ın dili ve üslûbu, hece dizini bakımından nesirden daha disiplinli, fakat şiire nispetle daha serbesttir. Ayrıca dinleyicisinin dikkatini
1 Izutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan, s. 68–69.
2 Örnek olarak bu ayetlere bakılabilir: Yûsuf, 12/2; Râ’d, 13/37; Tâ Hâ, 20/113; eş-Şuara, 26.195; ezZümer, 39/28; el-Fussilet, 41/3; eş-Şura, 42/7; ez-Zuhruf, 43/3; ed-Duhan, 46/12; en-Nahl, 16/103;
el-Kıyame, 75/16; Kur'ân’ın dilinin Arapça olması bu dile bir kutsallık izafe etemeye neden olmuştur. Bkz. Şafii, er-Risale, s. 25–32; 275, 276; Câhız, Kitabu’l-Hayevân, I/85; Kâdî Abdulcebbâr b.
Ahmed, el-Muğnî fî ebvabi’t-tevhîd ve’l-adl, Kahire, 1960–1961, XXII/197; Câbirî, Arap-İslâm Kültürü-
nün Akıl Yapısı, s. 102–103; Watt, Kur'ân’a Giriş, s. 101–103.
3 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, S. 103–104; Rummânî İçin Ayrıca Bkz. Çıkar, Mehmet
Şirin, “Arap Dilbilim Çalışmalarında “Had/Tanım” Terimi ve er-Rummânî’nin “el-Hudud” Adlı Eseri,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 2, s. 53–69; Tükse, László, Belâgat’ta ErRummânî - Budapeşte Çev. İsmail Demir; Mustafa Kaya, Bu yazı László Tüske tarafından “arRummani on Eloquence (Balaa)”adı altında, The Arabist Budapest Studies in ARABIC adlı dergide
(c. 15–16 (1995), s. 247–261), kaleme alınan makalenin çevirisidir. Rummânî, belağatı: “Anlamı,
sözcüğün en güzel şekli içerisinde kalbe ulaştırmak” olarak tanımlar. Bkz. Ebû Zeyd, Nasr Hâmid, el-
İtticahü’l-Aklî fi’t-Tefsir, s. 117–122.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 137
canlı tutmak maksadıyla ifade tarzı yönünden ayetler, yer yer birbirinden
farklı, fakat her sure sonundaki fasılalarda genel ahengin bozulmaması
için, ayet sonlarındaki ses uyumunu yeterince muhafaza eden bir üsluba
birkaç istisna dışında sahiptir.4
Beyan bakımından mükemmel bir icaza sahip olan Kur'ân,5 anlam
zenginliği açısından da eşsiz bir niteliğe sahiptir. Çok kısa ayetlerin bile
çok derin anlamlar içerdiği, bütün bilimsel ve edebi metinlerde, akıl ve
duygulara hitap eden mesajların bir arada olması zor olmakla beraber,
bütün bu özelliklerin tamamını Kur'ânda bir arada görmek mümkündür.
Kur'ân’ın konularında herhangi bir ayırıma gitmeksizin baştan sona kesintisiz bir ahenk mevcuttur. İster bir kıssa, ister bir akıl yürütme (istidlal), isterse hukukî veya ahlâkî bir kural olsun, bizzat sözlerinin gerçek
anlamlarının öğretici, ikna edici ve heyecanlandırıcı olduğunu, akla ve
kalbe eşit bir şekilde yer verdiğini görüyoruz.6 Kur'ân’ın dilindeki bu
büyüleyicilik, inanmayan Araplar tarafından sihir olarak nitelendirilmiş
olsa7 da, bunun nasıl bir sihir olduğu konusunda net bir iddia ileri sürememişlerdir.
Bir sözün, akıcı, açık ve net olmakla birlikte tatlı, düzgün, arı-
duru, kolay ve pürüzsüz, sıkı ve sağlam yapılı olması, o sözün dikkatli bir
zihin tarafından hemen algılanmasını sağlar. Eşsiz güzellikteki nutuklar,
harikulâde güzel şiirler sadece taşıdıkları anlamı duyurmak için değil,
insanın hem mevcut, hem de keşfedilmemiş duygularını ortaya çıkarmak
içindir. Nitekim alelade bir söz de insanın meramını anlatmasına yetebilir, ancak mananın dışında bir sözün güzel, yapısının sağlam, sözcüklerinin parlak, başlangıçlarının seçkin, bitişinin hoş, girişinin sanatlı,
beyânının ilgi çekici olması, o sözü söyleyenin bilimsel üstünlüğüne ve
4 Draz, Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 82. el-Hakka (69. sure) ve sonrasındaki surelerde bu uyumun
biraz değiştiğini söyler. Bkz a.mlf., a.g.e. s. 83.
5 Bkz. Cürcânî, Abdülkâhir, Delâilü’l-İ’câz, Kahire, 1912. a.mlf. Esrârü’l-Belağa, Beyrut, 1992; Draz,
Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 83.
6 Draz, Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 83–84.
7 Örnek olarak Bkz. el-En’âm, 6/7; Hûd, 11/7; en-Neml, 27/13; Sebe’34/43; es-Saffât, 37/15; ez-Zuhruf,
43/30; el-Ahkaf, 46/7; el-Kamer, 54/2; es-Sâff, 61/6; el-Müddesir, 74/34
138 Dr. Mustafa Güven
sanatkârın kavrayış gücüne işaret eder. İşte bu özelliklerin tamamı hatta
daha fazlasını Kuran’da görmek mümkündür.8 Bu yönleriyle Kur'ân, özgün; insanların eserleri ise bir önceki örneklerden hareketle oluşturulan
ve özgünleşmeyi hedefleyen, Kuran ile yarışmak isteseler de buna muvaffak olmayan çalışmalardır.9
Kur'ân ifadelerinde, soyut, dalgalı ve bulanık ile son derece şekle
yönelik olan somut arasında daima orta yolda bulunan formüllerin kurallarını ifade etmek üzere, tamamen özel bir tarzı seçmiştir. Böylece onun
inşa ettiği yapı, aynı zamanda hem katı hem de esnektir. İnsanların duygularına hitap ederken aklı ihmal etmemekte, akla hitap ederken duyguları görmezlikten gelmemektedir. Bilgi aktarırken zevk vermekte, uyarırken ümit vermekte, ümit verirken uyarmaktadır.10 İnsan, Kur'ân’ı okuduğu zaman olayları kendisinden bir parça gibi hissetmekte ve birebir
insanın ruh dünyası, duyguları ve aklı birbiri ile kaynaşmaktadır.11
Kur'ân-ı Kerim’in bu özelliği, Arap dili ve edebiyatının gelişmesinde kuvvetli bir etken olmuştur.12 Kur'ân’ın yedi lehçe üzerine nazil
olması13, O’nu insanlara ait metinlerden ayırmakta ve herkes tarafından
daha kolay anlaşılmasını sağlamaktadır.14 Bu özelliğinden dolayı Kur'ân,
kendisini “insanlar için bir beyân, muttakiler için de bir öğüt ve hidayet”15 kitabı olarak tanımlamaktadır. Kur'ân, hem anlam hem de fesahat ve belagat yani nazım bakımından mucizedir.16 Bu nedenle Allah, Ehl-i Kitab’ın
kendi kutsal kitaplarını tahrif etmek için “dillerini eğip bükerek17 mırıldan-
8 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s 100–101.
9 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s. 101; Öznurhan, Halim, “Ebû Hilâl el-‘Askerî’ye Göre Lafız
Ve Anlam” SÜİF. Dergisi Sayı: 14 / 2006, s. 141–157.
10 Draz, Kur’ân Ahlâkı, s. 21; Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 124
11 Bkz. el-İsrâ, 17/90–93; ; el-Furkan, 25/4–8, 21, 30–33; en-Necm, 53/1–6; el-Ankebût, 29/47; en-Nisa,
4/50; el-Bakara, 2/83; el-Furkan, 25/4; Bu anlamda Nûr suresinin, Kur'ân’ın edebi sanat (metafor)
bakımından en zengin eseri olduğunu söyleyenler vardır. Bkz. Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 217.
12 Gümüş, Sadreddîn, Seyyid Şerif Cürcânî, İstanbul, 1984, s. 20.
13 Bu lehçeler, Araplar arasında tanınmış yedi büyük kabilenin lehçeleridir. Geniş bilgi için Bkz.
Miras, Kâmil, Tecrîd Tercemesi, XI/231.
14 Muhammed, 73/20.
15 Âl-i İmrân, 3/138.
16 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s 98–99.
17 Al-i İmran, 3/78.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 139
malarını tenkit edip dilin ve okuyuşun önemine ve anlamı ile olan ilişkisine dikkat çekmiştir.18
Kur’ân’ın semantiği açısından kelimeler, son derece mükemmel
planlanmış ve yerleştirilmiştir.19 Ayrıca Kur'ân’daki bu kelimeler, birbirinin yerine kullanılamayacağı gibi, eşanlamlı kabul edilen kelimelerin de
kendi konteksti içinde dikkatli seçildiğini görmekteyiz.20 Bir dilde, eşanlamlı kabul edilen kelimelerin aralarında önemli anlam farklılıkları olmakla beraber21 Kur’ân’ın bazı sözcükleri arasındaki anlam yakınlıkları,
tarih boyunca fıkhî ve kelâmî mezheplerin, felsefî ekollerin ve düşünce
akımlarının anlaşmazlık noktalarını oluşturmuş; hatta bu, siyaset zemininde de ağırlığını önemli ölçüde hissettirmiştir. Kur'ân’ın beyanı ve anlamındaki bu özellik, önemli ölçüde akla bir dinamizm kazandırmış ve
insanları sürekli doğruyu armaya ve araştırmaya itmiştir.
Kur'ân’ın soyut anlamları açıklamak ve tespit etmek için seçmiş
olduğu ifadelerindeki bu mükemmellik arasında kesinlikle ne anlam bakımından ne de musiki bakımından bir boşluk, tutarsızlık ve aykırılık söz
konusu değildir.22 Kur'ân’da yer alan birçok ayet, genelde o anlam ile
ilgili genel bir özet ve bütünlüğü ifade eden bir kelime veya kelime grubu
ile bitmektedir. Örneğin güç ve kuvvetten bahsediliyorsa, “Allah her şeye
kadirdir” ifadesi, anlam olarak kapalı ve anlaşılması zor bir konudan bahsediliyorsa, “Allah göğüslerde olanı bilicidir” ifadesi kullanılmaktadır. Eğer
tabiat ve onunla ilgili bir olay anlatıyorsa, Allah’ın ilgili ismi –örneğin
Kadir, Rezzak gibi-; eğer tevhit ile ilgili konular anlatılıyorsa, “Allah”,
18 Din Dilinin önemi ve kuralları için Bkz. Arkoun, Muhammed, Kur’ân Okumaları, s. 226–270.
19 Izutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan, s. 175–176.
20 Cûzû, Muhammed b. Ali, Mefhumu’l-Akl, s. 30–44; Emiroğlu, İbrahim, Kur’ân’da Akıl ve İnsan, s.76–
77; Şahin, Naim, Kur’ân-ı Kerim’de Akıl ve Aklın Değeri Meselesi, s. 222.
21 Bunlar: 1. farklı lehçelerdeki kullanılış, 2. farklı stil ve deyişler, 3. ifadelerdeki duygusal, bilişsel,
ahlâkî, objektif-sübjektif yargı ifade eden kullanım biçimleri, 4. kelimelerin siyak ve sibakı, 5.
kendi içindeki eşanlamlılıklar, gibi. Geniş bilgi için Bkz. Palmer, F, Richard, Semantik, Yeni Bir Anlambilim Projesi, (çev. Ramazan Ertürk), Ankara, 2001, s. 73–82.
22 Seyyid Kutub, bütün tasvir ifadelerinde hissî tahyil ve tecsim kuralı olduğunu söyler. Bkz. Kutub,
Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 127.
140 Dr. Mustafa Güven
“Rab” gibi konunun gerektirdiği amaca uygun isim veya zamir kullanılmaktadır.23
Bir şeyin doğru, gerçek ve güzel olması; ayrıca kişiye mutluluk
vermesi onun kabul edilmesi için önemli bir şarttır.24 Kur'ân, hem dil,
hem beyan, hem de konuları bakımından böyle bir inşa biçimine sahip
olduğu için başlı başına mucizedir. Her devirde en üstün sanatla yazılmış
metinler; Kur'ân’a nispetle kısa, üslûp ve dil bakımından bozuk, zorlama
ve kendi içerisinde tutarsız denebilecek ifadelerle doludur. Ancak Kuran’da hiçbir anlamda bir eksiklik, noksanlık ve eğrilik bulmak mümkün
değildir.25 Mesela Araplar şiir yarışmalarına çok önem vermişler, bunu bir
övünç kaynağı olarak görmüşler ve düşmanlarına karşı şiiri, bir silah aracı olarak kullanmışlardır. Bu nedenle Kur'ân, Arapların dili ile onlara
meydan okumuş, kendini muhataplarına okutabilmek için onları muarazaya (tartışmaya) çağırmış ve onları harekete geçirmek için bir benzerini
getirmelerini istemiş ve bu şekilde onlara meydan (tahaddi) okumuştur.
Bu metot aynı zamanda, onların Kuran’ı dikkatlice okuyup anlamaları
için de önemli bir anlatım biçimidir.26
Kur'ân’ın icazı, beyan ve belagati, onun söz dizimi (nazım) ve metinsel harmonisi yani telifinde mevcuttur. Kendine has orijinal bir dili ve
anlatım tarzı olan27 Kur'ân, okumayı, düşünmeyi, akıl yürütmeyi, soru
sormayı esas almış,28 belagatte söz ve metin uyumunu zirveye çıkarmış29,
23 Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 131.
24 Draz, Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 81.
25 Örnek olarak bkz. el-Kehf, 18/1;
26 el-En’âm, 6/19; Yûnus, 10/38; Hûd, 11/13, 35; el-Kehf, 18/109; el-Enbiya, 21/24; el-Kasas, 28/49, 85;
Sebe’e, 34/49; Sâd, 38/67–8; el-Fussilet, 41/44.
27 el-Kehf, 18/1–4.
28 Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 132–133; Ebû Zeyd, İlahi Hitabın Tabiatı, s. 186, 187.
29 Belâğat, “fesahat”ten kısmen farklıdır. Fesahât, söz ve sözcüklerle sınırlıdır, anlamı kapsamaz. Ancak belâğat, hem sözcükleri hem de anlamları kapsar ve özellikle de lafız ile anlam arasındaki
uyuma dikkat eder. Bu yönüyle bir sözün fasih olması, belâğatın temel şartıdır. Her sözün fasih
ve belîğ olması gerekir, ancak her fasih sözün belîğ olması gerekmeyebilir. Haşimî, Ahmed,
Cevahirü’l-Belâğa fî’l-Meânî ve’l-Beyân ve’l-Bed’, Beyrut, trs, s. 40.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 141
meânî30 ve beyan31 ile de insan aklının sınırlarını zorlayacak incelikler ve
sanat örnekleri ortaya koymuştur.32
1. Kur’ân’ın Dili
Bir mesajı anlatmanın ve anlamanın temel anahtarı olan dil, aynı
zamanda insanın ve o insanın yaşadığı toplumun hafızasıdır.33 Zaman ve
mekân boyutuyla değişime uğrayan dil, aynı zamanda anlam kaymasına
ve değişimine uğramaktadır. Bu nedenle Müfessirler, Kur'ân’ı anlamak
için İslâm öncesi Arap şiirini sık sık referans gösterme gereği duymuşlar
ve Kıraat, Tefsir, Fıkıh, Gramer, Belâğat, vb. bilimler bu ihtiyaçtan dolayı
ortaya çıkmış ve gelişmiştir.34
Kur'ân okunduğu zaman, kulağa hoş gelen, kalbi etkileyen ve
duygulara zevk veren; ne çok sert, ne de çok yumuşak olan bir dil özelli-
ğine sahiptir.35 Onun lafızlarında hem müziksel bir ritim,36 hem de anlatım
30 Meânî, Arapça “’ana / “ عنيkelimesinden “itaat etmek, boyun eğmek; bir şeyi açığa çıkarmak, gözler önü-
ne sermek; esir olmak; bir kitaba veya yazıya unvan, başlık vermek; istemek, kastetmek; Allah’ın koruması,
muhafaza etmesi; yerden bitkinin çıkması” gibi değişik anlamlara gelmektedir. Râgıb el-İsfahânî, elMüfredat, s. 523; İbn Manzûr, Lisanü’l-arab, XV/101–106; Akdemir, Hikmet, Belâğat Terimleri Sözlü-
ğü, 227; Sarı, Mevlût Sarı, Arapça Türkçe Lûgat, s. 1059–1060. Edebî bir lafız olarak meânî, zihinde
tasarlanan anlamların doğru ve sağlam kurallara bağlı sözcüklerle, muhatap aldığı kitlenin bütün
özelliklerini ve şartlarını dikkate almasıdır. Bkz. Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredat, s. 523; Teftâzânî,
Mes’ûd b. Ömer b. Abdullah Sa’duddîn, el-Muhtasaru’l-Meânî, (Tahk: Muhammed Muhyiddin
Abdulhamid), Kahire, H. 1409, s. 69; Cürcânî, et-Ta’rîfât, s. 156; Haşimî, Ahmed, Cevahirü’l-Belâğa
fî’l-Meânî ve’l-Beyân ve’l-Bedi’, s. 45–46; Akdemir, Hikmet, Belâğat Terimleri Sözlüğü, s. 227–228.
31 Beyân, lügatte “ortaya çıkmak, açık seçik olmak, açıklamak, anlaşılır hale getirmek” gibi anlamlara gelir.
Terim olarak da, “bir metnin gizli olan anlamını ortaya çıkarmak ve dinleyen ve okuyan için anlaşılır
kılmak için ortaya konan kurallar ve bunları ifade eden ibareler” demektir. Bkz. İbn Manzûr, Lisanü’lArab, XIII/67; Cürcânî, et-Ta’rîfât, s. 47; Akdemir, Hikmet, Belâğat Terimleri Sözlüğü, s. 15.
32 Özellikle Rahman suresine baktığımız zaman bu ahengi net görebiliriz.
33 Watt, Modern Dünyada İslâm Vahyi, s. 47.
34 Fahri, Macit, İslâm Felsefesi Tarihi, s. 2; Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 34; Hanefi, Hasan, Kadâyâ
Felsefiyye, Kahire, trs s. 540–543; Polat, Fethi Ahmet, a.g.m., s. 7.
35 Draz, Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 82.
142 Dr. Mustafa Güven
olarak sadece tasvir edici olmayıp, bilgi veren ve yönlendiren bir özellik
vardır.37 Kur'ân’ın metin olarak Allah tarafından korunma vaadi,38 aynı
zamanda onun dilini kapsadığından Kur'ân’ın söz ve anlamını birbirinden ayırmak mümkün değildir; bunu yaptığımız zaman, “dil ve düşünce” arasındaki yakın ilişkiyi yok etmiş 39 ve Kur’an’ı asıl bağlamından
çıkarmış oluruz. Diğer taraftan Kur'ân, yer yer fizik ötesi bir dünyadan
bahsettiği için, zorunlu olarak sembolik ve tedai ettirici (çağrıştırıcı) bir
dil özelliğine sahiptir. Bu nedenle Kur'ân’da herhangi bir sözcüğün anlamını tespit etmek için, bu sözcükleri kendi söz ağı içine yerleştirmek gerekir.40 Kur'ân’ın anlaşılması ve yorumlanması çalışmalarını yürüten tefsir bilginleri, Arap dilinin bu temel belirleyici merkezinin dışına çıkmamaya özen göstermişlerse de;41 bunu yalnızca Arap dilinin sınırları içinde
tutmak doğru değildir.42 Çünkü Kur'ân’ın dili doğru, etkili, doğal ve yer
yer simgeseldir.43 Kur'ân’ın dilini incelerken, Arap lehçelerini (yedi okuma biçimi = Ahruf-i Seb’a), Arap toplumunun antropolojik, sosyolojik ve
psikolojik dil dünyasına dikkat etmek gerekir.44 Kur'ân’da insanlara
meydan okuyan ayetler vardır. Bu ayetlerde Kur'ân, insanlardan, yardım-
36 Arap toplumunda yazı gelişmediği için, sözlü kültür adeta musiki ile besleniyordu. Bu nedenle
Arap bedevisi, nağmeye fazlasıyla düşkündü. Şiirlerinde kafiye, nesirlerinde seci, fazlasıyla egemendi. Kur'ân, Arab’ın bu duygusuna fazlasıyla hitap etmekteydi. Yüksek bir üslûba sahip olan
Kur'ân sureleri, ayetleri ve hatta kelimeleri arasında tam bir ahenk ve tenasüp vardı. Taha Hüseyin, Kur'ân’ın bu orijinal özelliğinden dolayı “Kur'ân, ne şiir, ne de nesirdir. O sadece Kur'ân’dır”
demektedir. Kur'ân’daki tekitler, hazifler, i’câz, takdim ve tehirler, kalpler, iltifatlar, talep mevziinde haberin vaz’ı, taaccüb yerinde nidâ, kesret mevziinde kıllet cümlesi, ibdal, teşbih, istiare,
tevriye, tecnis, mukabele, azab üzerine rahmetin takdim edilmesi, îcâz, itnab gibi daha pek çok
dil ve edebî sanatlar, dil dahilerinin karşısında aciz kaldıkları önemli hususlardır. Arkoun, Kur’ân
Okumaları, s. 88. Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, s. 160.
37 Fazlurrahman, Ana Konularıyla Kur’ân, s. 66.
38 Kur'ân’ın nazil olması, ancak metin olarak mümkündür. Anlam olarak kalbe ilka edilmesi (ilham
gibi), inzal kelimesi ile ifade edilmesi doğru değildir. Bkz. el-Hicr, 15/9; el-İnsan, 76/23.
39 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s.138–139
40 Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 215. Bu konu için Bkz. a.g.e., “Kur'ân’ı Nasıl Okumalı” bölümü, s. 81-
113; Ancak Arkoun, Kur'ân’ın bu edebî eşsizliğini fazla öne çıkaran Seyyid Kutub’a sitemde bulunur. A.g.e. a,y, dn.29; Cündioğlu, Dücane, Anlamın Tarihi, s. 15–21.
41 Câbirî, burada Arap Aklı’nın temel belirleyici rol oynadığını söyler. Bkz. Câbirî, Arap-İslâm Kültü-
rünün Akıl Yapısı, s 86–87.
42 Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 87.
43 Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 93–95.
44 Ünal, Ahmet Zeki, Arkoun’un Kur’ân Okumaları’na yazdığı Sunuş, s. 21; Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir
Usûlü, s. 159.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 143
cılarını da çağırmak suretiyle, en küçük suresine benzer bir sure veya
ayetler getirmelerini istemiş,45 ancak bu meydan okumaya tarih boyunca
cevap verilememiştir.46
Kur'ân, dile ve konuşmaya büyük önem vermiş47 ve bunu dil ve
üslubunda göstermiştir.48 Çünkü Kur'ân’ın Arapça indirilmiş olması, dili
ile alakalı bir niteliktir. Yoksa anlamın dili olmaz, herkes kendi dili ile
düşünür ve anlamı kurgular. Kur'ân’ın dilindeki bu güç, başka bir eserde,
hatta Hz. Peygamber’in sözlerinde bile yoktur.49 İşte Kur’an’ın dilindeki
bu özellik, onu eşsiz ve benzersiz kılmakta ve insan dilinin gelişmesi için
en önemli motive edici bir faktör olmaktadır.
2. Kur’ân’ın Üslûbu
Kur'ân’ın üslûbu, hem akla, hem duygulara hitap etmektedir.
Kur'ân’ı, önyargısız dikkatli bir şekilde okuyan ve dinleyen bir kimse,
O’ndan etkilenir ve üslubunun mükemmelliğini bariz bir şekilde görür.
Bu nedenle müşrikler, Kur'ân’ın yüksek sesle okunmasından rahatsız
olmuşlar ve gürültü çıkararak etkilenmemeye çalışmışlardır.50 Kur'ân
ayetleri arasında, siyak ve sibak bakımından mükemmel bir ilişki ve tatlı
bir uyum olduğu için dinleyen ve okuyan insanlar üzerinde çok derin ve
içten bir etki yapmaktadır. Kur'ân’ın şiirsel yönü şairlerin, hitap tarzı hatiplerin, bilgi yönü ise hayat mücadelesi veren herkesin ilgisini çekmiş-
45 el-Bakar, 2/.23–24; el-En’âm, 6/93; el-Enfâl, 8/31; Yûnus, 10/38; Hûd,11/13; el-İsrâ, 17/88; el-Kehf,
18/109.
46 İnanmayan ve azgın düşman olanlar bile Kur'ân’ın benzerini getiremeyeceklerini bildikleri için bu
meydan okumaya kılıçla karşılık vermişlerdir. Bkz. Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, s. 164.
47 el-Mâide, 5/78; eş-Şuara, 26/13; el-Kasas, 28/34; el-Kıyâmet, 75/16–19.
48
ez-Zerkeşî, el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur'ân, I/230; ez-Zerkânî, Muhammed Abdulazîm, Menâhilü’l-İrfân
fî Ulûmi’l-Kur'ân, Beyrut, 1996, I/30–38; Ebû Zeyd, Nasr Hâmid, İlâhî Hitabın Tabiatı, s. 69.
49 Draz, Abdullah, Kur'ân’a Giriş, s. 84.
50 Kur'ân, bazı inanmayan insanların Kur'ân ile ilgili sözlerini aktararak olayın psikolojik yönünü
zihinlere sunmaktadır: “İnkâr edenler: Bu Kur'ân'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki
bastırırsınız, dediler”. el-Fussilet, 41/26; Ayrıca Bkz. el-Kalem, 68/51; “Lağv” lafzı için Bkz. Keskin,
Hasan, “Kur'ân’da Lağv Lafzı”, www.multimediaquran.com/quran/ turkce/ 034/34-taberi.htm -
59k.
144 Dr. Mustafa Güven
tir.51 Mesela, Mekke müşriklerinin o güne kadar hiç karşılaşmadıkları ve
alışık olmadıkları bir tarz olan “el-Hurûfu’l-Mukatta’a”, onların ilgisini
çekmiş, onu anlamaya çalışmışlar ve böylece Kuran’a olan ilgileri istemeden artmıştır. Diğer taraftan İslam öncesi dinler ve tarihi olaylar ile ilgili
bilgiler de “Ehl-i Kitab”ın ilgisini çekmiş, böylece insanlar, meraklarından
da olsa Kuran ile ilgilenmeye başlamışlardır. Doğu bilimcileri (Oryantalistler) bile bu konuda hayranlıklarını gizleyememişler, Örneğin Reğis
Blachere, “Kur'ân’a Giriş” adlı eserinde “…Arapça bilmeyen bir Avrupalı,
bazı surelerin okunmasından duygulanarak etkileniyorken, Muhammed’in çağ-
daşları -hiç olmazsa kin ile körleşmemiş olanlar- hakkında neler düşünülmez”52
diyerek duygularını ifade etmektedir.
Kur'ân’ın üslubunda dikkat çeken hususlardan biri, geçmiş insanların hayatlarından örnekler vererek muhatapların kendi gerçekleri ile
yüzleşmelerini sağlamaya çalışmasıdır. Çünkü insanın yapısı değişmedi-
ği için ilk insan ile son insan arasındaki psikolojik benzerlik değişmeden
devam etmektedir. Kur'ân, mesajını insanlara iletirken bazen kıssa ile anlatma yolunu tercih ederek, dolaylı bir anlatım yöntemi izlemiştir. Eğer
muhatabına doğrudan hitap etmiş olsa, o itiraza başlayıp tartışmaya giri-
şecek, Kur’an’ı dinlemeyecektir. Kıssa anlatmaktan maksat, muhatabın
durumunu onun benzerleri ile kıyaslayarak somutlaştırmak ve o fotoğrafı
dinleyenin zihninde canlandırmaktır.53
Kur'ân’ın üslubunda göze çarpan bir diğer husus da, tekrarlara
yer vermesidir. Kur’an-ı Kerim, tekrara önem vermiş ve bunu bir metot
olarak kullanmıştır. Buradaki amaçlarından biri unutan insanın dikkatini
sürekli arzu edilen konulara çekmek, diğeri de bilgilerin insan zihne ted-
51 Hz Ömer’in Müslüman olmasına neden olan ve o dönemin ünlü Arap şairlerinden el-Velîd, Lebîd,
el-A’şa, Ka’b b. Züheyr gibi belagat üstatlarını dize getiren ayet ve sûreler, sadece Arapların hayat ve düşünce geleneğini değiştirmekle kalmamış; dünya tarihinin en önemli değişim, dönüşüm
ve yenilenme noktasını oluşturmuştur. Utbe b. Ebi Rabia gibi Arap dil ve düşünce dâhileri, Hz.
Peygamber’den işittikleri vahyin bir benzerini daha önce hiç duymadıklarını itiraf etmişlerdir.
İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviye, Kahire, 1955, I/294.
52 Rêgis Blachêre, Introduction on Qoran, Paris, 1959, s. 172’den naklen Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, s. 160–161.
53 Geniş bilgi için Bkz. Atay, Hüseyin, Kuran’da İslam Esasları, s. 147–168.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 145
rici olarak yerleşmesini sağlamaktır. Bu anlamda Kur'ân, sadece dini bir
metin olmanın ötesinde, aynı zamanda eğitim ve edebî yönü çok yüksek
olan bir kitaptır.
Kur'ân’ın üslûbundaki inceliklerin birçoğu, ayetlerdeki düzen ve
ayetlerin birbiri ile olan anlam ilişkisinde saklıdır.54 Özellikle nazil oldu-
ğu toplumu, üslûp ve beyanıyla etkileyen Kur'ân,55 insanın duygularına
ve vicdanlarına hitap etmiş56, aklı merkeze alan bir yöntemle,57 olayları
tasvir etmiş58 ve soyut anlamları somutlaştırarak bize sunmuştur.59 Buna
bir örnek verecek olursak; insanlarda zaman zaman oluşan manevi daralmalar, boğucu hissî bir darlığa dönüştüğü için, insanda sağlıklı dü-
şünme ve aklını doğru kullanma yeteneği kaybolmaktadır Kur'ân bunu,
şöyle tasvir etmektedir: “Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tövbelerini
kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini
sıktıkça sıkmıştı. Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönmeleri için
Allah onların tövbesini kabul etti. Çünkü Allah tövbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir”60
Kur'ân’daki bu ve benzeri örneklerin bir kısmı, olayları somutlaş-
tırma (cisimleştirme) şeklinde karşımıza çıkmakta;61 bir kısmı da, duygu-
54
ez-Zerkeşî, Bedruddîn, el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur'ân, Mısır, 1957, I/36.
55 Velîd b Muğîre, Kur'ân’ın nazil olduğu dönemin Arap toplumunun önde gelen isimlerinden biridir. Kur'ân ayetlerini ilk duyduğunda duygularını şöyle ifade eder: “Arap şiirini bütün özellikleri
ve inceliklerini en iyi bileniniz benim. Muhammed’in söyledikleri Arap şiirine benzemiyor. Vallahi sözünde bir tatlılık, bir güzellik var! O altında olanları kırar, yükselir; onun üstünde söz olmayan tesirli bir sihirdir” der. Bkz. ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, IV/183; İbn Kesîr, Hadislerle Kur'ân-ı
Kerim Tefsîri, XIV/8180–8184; Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 17.
56 el-İsrâ, 17.107–109; ez-Zümer, 039.023; el-Müzemmil, 73/14–19.
57 Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 49; Atay, Hüseyin, Kuran’da İslam Esasları, s. 8.
58 Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 102.
59 Seyyid Kutup Kur'ân’ın haberî sıfatlar da (müteşâbih) bile somut örneklemelere gittiğini, bunun
nedeni her düzeydeki insanların anlamalarını sağlamak olduğunu ifade etmektedir. Bkz. Kutub,
Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 103.
60 et-Tevbe, 19/108; Ayrıca Bkz. en-Nisa, 4/90; Gafir (el-Mü’min), 40/18; el-Vakıa, 56/83
61 el-Bakara, 2/107, 138, 208, 264–265; el-En’âm, 6/31, 120; İbrahim, 14/17–18, 24–26;el-Ankebût, 29/55;
Fâtır, 35/18; el-İnsân, 76/27; Seyyid Kutub, cisimlendirmeyi, açık bir teşbih olarak değil de, manevi şeyleri daha iyi anlamak için başvurulan bir anlatım metodu olarak yorumlar. Bkz. Kutub,
Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 114, 121.
146 Dr. Mustafa Güven
larımıza hitap ederek soyut değerlerden bahsetmektedir. Özellikle küçük
surelere, meselâ ilk nazil olan Alak suresine baktığımız zaman bu büyü-
leyici icazı daha net bir şeklide görmekteyiz.62
Kur'ân-ı Kerim’in kelime dizilişinde de ahenkli bir musiki mevcuttur. Uzun ayetlerin yer aldığı surelerde bu biraz gizlense de, Kur'ân’ın her
tarafında bunu görmek mümkündür.63 Bu anlamda Kur'ân-ı Kerim, nesrin ve şiirin özelliklerini bir araya getirmiş; monoton kafiye ve vezin yerine serbest bir üslûp kullanmıştır.
Kur'ân’da nesir ve şiir bir araya gelmiş, ifadeler, kelimeler ve cümleler, hem anlam hem de ses ve harf olarak ne beyni, ne dili, ne de ruhu
rahatsız etmemiştir.64 Yani Kur'ân, canlı ve güçlü üslûbu ile i’câzlı ve güç-
lü ifadeler kullanarak şiirin çok üstünde bir tasvir gücü ile insan aklı için
erişilmesi zor ama güzel bir hedef ortaya koymuştur.65
Sonuç
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: İnsanın birinci temel özelliği
akıllı olması; diğeri ise hemcinsleri ile iletişim kurmak için konuşmasıdır.
Zira insan, bildiklerini açığa vurmaz, konuşmaz ve akıl yürütmezse hayvanlara yakın bir seviyeye geriler.66 Buna göre akıl ve beyân, insanı ayakta tutan, birbiriyle iç içe geçmiş ve birbirini tamamlayan dinamiklerdir.67
Beyânda ise, yazı önemlidir.68 Yazı, düşünce aracı ya da onun aynası ol-
62 Bkz. Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 23; Bu anlamda Zemahşeri, Fatiha suresinin belâğat
açısından en yüksek bir ahenge sahip olduğunu söylemektedir. Bkz. Zemahşerî, el-Keşşâf, I/99;
Ayrıca Bkz. Abduh, Muhammed, Rıza; M, Reşit, Kur'ân Okumaya Giriş, s 25–60; Kutub, Seyyid,
Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 131; Arkoun, Muhammed, Kur’ân Okumaları, . (Fatiha’nın Okunuşu), s.
133–164; Seyyid Kutub, eski belâğat âlimlerinin Kur'ân’ın bu yönünü genelde ihmal ettiklerini ve
yanlış anladıklarını söyler. Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 132.
63 Seyyid Kutub, Arap musiki üstatlarının bu konuda ittifak ettiklerini söyler. Bkz. Seyyid, Kur’ân’da
Edebî Tasvir, s. 155 -217.
64 Kur'ân’ın şiirsel ifadelerini görmek için hem kısa surelere hem de Necm, Şems, Rahman, Karia vb
surelere bakılabilir. Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, s. 155–156, dn. 1.
65 Fazlurrahman, Ana Konularıyla Kur’ân, s.167.
66 el-Bakar, 2/30–33; el-İsrâ, 17/70, Bkz. Câbirî, Arap İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s. 44.
67 Câbirî, Arap İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s. 44.
68 Câbirî, Arap -İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s. 48; Saussure, Ferdinand, Genel Dilbilim Dersleri, s. 55–
65.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 147
maktan çıkarak düşünceyi dil kategorisi ve kalıpları içinde sınırlandıran
bir kap haline gelmiştir.69 Zira dille sınırlanan anlam, dönüp tekrar dilin
hareket alanını daraltmış ve onu sınırlamıştır.70 Bunun sonucunda fıkıh
âlimleri, dilin ve sözün kurallarını fazla ciddiye alarak kendilerini bu çer-
çeveye hapsetmişlerdir.71
Allah vahyi göndermeseydi, kendi varlığı doğru bir şeklide bilinemeyecekti, insanlar bunu anlayacak şekilde yaratılmamış olsaydı; vahiy de bir anlam ifade etmeyecekti. Nitekim Allah: “Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz,”72 yani düşünüp aklınızı kullandığınız takdirde hem siz, hem Kur'ân ayetleri bir anlam ifade edecektir. Yoksa Kur'ân ayetlerinin anlam ve değeri, kendi konsepti içinde ne
kadar yüce olursa olsun, insanlar bunları anlamadığı takdirde bu pek bir
değer ifade etmeyecektir.
Kur’ân, hem ifade hem de anlam bakımından bir bütünlük arz
etmektedir. Ancak insanların sözleri, güzellik ve düzgünlük bakımından
her zaman aynı olmaz; yazan ve söyleyenin içinde bulunduğu özel ve
genel şartlara göre değişir. Kur’ân’ın ifade ve üslûbu ise baştan sona emsalsiz bir güzellik ve düzgünlük içindedir. Bu sözlerin ihtiva ettiği anlam,
hüküm ve haberler, yaratılış öncesinden ebediyete kadar tam bir tutarlı-
lık, bütünlük ve uyum arz etmektedir. Bu anlamda Kur'ân’da bir eksiklik
ve yanlışlığın olmaması, O’nun insan eseri olmadığını, Allah’tan gelmiş
bulunduğunu anlatmaya yetecektir.73
Kur'ân-ın ayet ve sûreleri arasındaki uyum ve ahenk, başlı başına
bir bilim dalı konusu olmuştur.74 Kur'ân ayetleri, değişik nedenlere bağlı
olarak çeşitli zamanlarda ve yerlerde nazil olmalarına rağmen aralarında
69 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s.140.
70 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s.140–141.
71 Câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, s.140.
72 Al-i İmran, 3/118.
73 en-Nisa, 4/82 ayetinin açıklamasından, Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli, DİA, s. 90
74 Buna “Tenasüp İlmi” denmektedir. Bu ilmi ilk kuran zatın Ebû Bekr en-Neysâbûrî (Bağdat)
(ö.324/936) olduğu ifade edilmektedir. Bkz. ez-Zerkeşî, Bedruddîn, el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur'ân,
Mısır, 1957, I/36; Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, s. 204.
148 Dr. Mustafa Güven
dikkate değer kelime ve anlam ilişkisi vardır. Bunlardan birini yerinden
oynatmak kesinlikle mümkün değildir.75 Kur'ân’ın üslubunda sertlikle
yumuşaklık, tekdüzelikle hareketlilik ve birbirinin aynı gibi görülen yapı-
sı ile ortaya koyduğu önemli nüanslar, O’nun üslubunun başlıca özelliğidir. Kur'ân’ın üslubundaki bu hareketlilik, insanın fıtratındaki hareketliliği kontrol etmek açsından da önemlidir. Çünkü insan, yaratılış olarak
çok değişken ve canlı olduğu için mesajın da buna uygun olması gerekir.
Bu anlamda Kur'ân, özneye çok temel vurgu yaptığı için çokça “isim cümlesi” kullanmıştır.76 Bu isim cümleleri ile doğrudan insanın kendisine ve
duygularına hitap ederek, ona sorumluluğu hatırlatılmakta ve başıboş
olmadığı söylenmektedir. Çünkü insan, mesajı almak istemediği zaman,
farklı bahaneler ileri sürerek kendini savunma yolunu seçer. Kur'ân, buna
fırsat vermemektedir.
Kaynaklar
Kuran-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli, (Hazırlayanlar: Ali Özek, Hayrettin Karaman,
Ali Turgut, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kâfi Dönmez, Sadrettin Gümüş),
Ankara, 1993.
Abduh, Muhammed ve M. Reşid Rıza, Tefsir’ül-Kur’âni’l-Hakim (Tefsirü’l-Menar),
Beyrut, 1393/1973.
Abduh, Muhammed, Rıza; M, Reşit, Kur’ân Okumaya Giriş, (çev. Yusuf Aydın),
İstanbul, 1996.
Abdulbâkî, M. Fuad, el-Mu’cemü’l-Müfehres li Elfazi’l-Kur’âni’l-Kerim, Mısır, Trs.
Akdemir, Hikmet, Belâğat Terimleri Sözlüğü, İzmir, 1999.
Akdemir, Hikmet, İnsan Hak ve Hürriyetlerinin Gelişmesinde Kur’ân-ı Kerim’in
Rolü, Şanlıurfa, 2001.
Arkoun, Muhammed, Kur’ân Okumaları, (çev. Ahmet Zeki Ünal) İstanbul, 1995.
Arkoun, Muhammed, Kadaya fi Nakd-i Akli’d-Dinî, (Arapçaya çev. Haşim Salih),
Beyrut, 1998.
Atay, Hüseyin, Kur’ân’da İslam Esasları, Ankara, 1998.
Ateş, Süleyman, Kur'ân-ı Kerim ve Yüce Meâli, İstanbul, trs.
Behiy, Muhammed, İnanç ve Amelde Kur’ânî Kavramlar, (çev. Alı Turgut), İstanbul, 1995.
Cabiri, Muhammed Abid, Arap Aklının Oluşumu, (çev. İbrahim Akbaba), İstanbul,
1997.
75 Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, s. 205–207.
76 Arkoun, Kur’ân Okumaları, s. 124.
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 149
Cabiri, Muhammed Abid, Arap-İslam Kültürünün Akıl Yapısı, (çev Burhan Köroğ-
lu, Hasan Hacak), İstanbul, 2000.
Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, Ankara, 1979.
Cündioğlu, Dücane, Anlamın Tarihi, İstanbul, 1997.
Cürcânî, Abdülkâhir, Delâilü’l-İ’câz, Kahire, 1912.
Cürcânî, Abdülkâhir, Esrârü’l-Belâğa, (Tahk. Ve Şerh: Muhammed Reşid Rıza,
Üsame Salahaddin Meymene), Beyrut, 1992.
Cürcânî, Seyyid Şerif Ali b. Muhammed, Kitab et-Ta’rifat, Trs.
Çetin, Abdurrahman, “Kur’ân’ı Anlamanın Önemi ve Bu Konudaki Çalışmalar”,
UÜİF Der., Sayı: 9, Cilt: 9, 2000.
Çetin, Mustafa, Kur’ân’da Tefekkür Lafzı, DEÜİF Dergisi, İzmir, 1994, Sayı:8.
Cûzû, Muhammed Ali, Mefhûmu’l-Akl ve’l-Kalb fi’l-Kur’ân ve’s-Sünne, Beyrut,
1983.
Çıkar, Mehmet Şirin, “Arap Dilbilim Çalışmalarında “Had/Tanım” Terimi ve erRummânî’nin “el-Hudud” Adlı Eseri, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi
V (2005), Sayı: 2.
Demir, Recep, Kur'ân Tefsirinde Tarihselci Yöntem, SÜBE (Yayınlanmamış Doktora Tezi),.Konya, 2004.
Descartes, Rĕnĕ, Aklın İdaresi İçin Kurallar, (çev Mehmet Karasan), İstanbul, 1966.
Draz, Abdullah, “en-Nebeü’l-Azîm” En Mühim Mesaj Kur'ân, (çev. Suat Yıldı-
rım), İzmir, 1994.
Draz, Abdullah, Kur’ân'a Giriş, (çev. Salih Akdemir) Ankara, 2000.
Ebû Zeyd, İlahî Hitabın Tabiatı, (çev. M. Emin Maşalı), Ankara, 2001.
Ebu Zeyd, Nasr Hamid, el-İtticahu’l-Aklî fi’t-Tefsir, Beyrut, 1982.
Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, “Dibace”, Janet, Paul; Séalilles, Gabriel,
Metalib ve Mezahib, (çev. Elmalı’lı Hamdi Yazır), İstanbul, 1978.
……………, Hak Dinî Kur’ân Dili, (sadl. İsmail Karaçam, Emin Işık, Nusrettin
Bolelli, Abdullah Yücel, Mahmut Özakkaş), Azim Dağıtım, İstanbul,
trs.
Emiroğlu, İbrahim, “Aklın Üstünlüğü ve Mahiyeti”, DEÜİF. Dergisi, sayı: XI, İzmir,
1998, ss. 159–182.
……………, “Kur’ân’da Akıl ve İmân”, DEÜİF Dergisi, c.XI, İzmir, 1988.
……………, “Kur’ân’da Akıl ve İnsan”, DEÜİF Dergisi, c.XI, İzmir, 1998.
Fahri, Macit, İslâm Felsefesi Tarihi, (çev. Kasım Turhan), İstanbul, Kasım, 1992.
Fazlurrahman, İslam ve Çağdaşlık, (çev. Alparslan Açıkgenç, M. Hayri
Kırbaşoğlu),
Ankara, 1990.
……………, Tarih Boyunca İslamî Metodoloji Sorunu, (çev. Salih Akdemir) Ankara,
1995.
……………, İslam, (çev. Mehmet Dağ, Mehmet Aydın), Ankara, 1996.
……………, Ana Konularıyla Kur’ân¸ (çev. Alparslan Açıkgenç), Ankara, 1996.
……………, İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıb, (çev. Adnan Bülent Baloğlu, Adil Çift-
çi), Ankara, 1997.
……………, Allah’ın Elçisi ve Mesajı, -Makaleler, (çev. Adil Çiftçi), Ankara, 1997.
150 Dr. Mustafa Güven
……………, İslami Yenilenme –Makaleler (çev. Adil Çiftçi), Ankara, I. Cilt 1997; II.
Cilt: 1999.
Gazâlî, Hücetü’l-İslâm Zeynü’d-Din, el-Mekasıdü’l-Esna Şerhu Esmaillâhi’l-Hüsna,
Kahire, trs.
……………, Mişkâtü’l-Envâr, Kahire, 1964.
……………, İhyau Ulûmi’d-Dîn, ( çev. Ahmet Serdaroğlu), (I-IV), İstanbul, 1973.
……………, Felsefenin Temel İlkeleri (Makâsıdu’l-Felâsife), (çev. Cemaleddin Erdemci), Ankara, 2001.
Gümüş, Sadreddîn, Seyyid Şerif Cürcânî, İstanbul, 1984.
HalefuHalefullah, Muhammed Ahmed, Kur’ân'da Anlatım Sanatı,- El-Fennu’lKasasî, (çev. Şaban Karataş), Ankara, 2002.
Hamidullah, Muhammed, İslâmda Devlet İdaresi, (çev. Kemal Kuşçu), İstanbul,
1963.
Hanefi, Hasan, Kadâyâ Felsefiyye, Kahire, trs.
Haşimî, Ahmed, Cevahirü’l-Belâğa fî’l-Meânî ve’l-Beyân ve’l-Bed’, Beyrut, trs
Haşimî, Ahmed, Cevahirü’l-Belâğa fî’l-Meânî ve’l-Beyân ve’l-Bedî’, Beyrut, trs.
Izutsu, Toshihiko, Kur’ân’da Allah Ve İnsan, (çev. Süleyman Ateş), Ankara, trs.
……………, Kur’ân’da Dini ve Ahlakî Kavramlar, (çev. Selahattin Ayaz), İstanbul,
1997.
……………, İbn Arabî’nin Füsusundaki Anahtar Kavramlar, (çev. Ahmet Yüksel
Özemre), İstanbul, 1998.
İbn Hişâm, es-Sîretü’n-Nebeviye, Kahire, 1955.
İbn Kesir, Ebu’l-Fida İsmail İmadü’d-Din İbn Ömer, Hadislerle Kur’ân-ı Kerim
Tefsiri, (IXVI). (çev. Bekir Karlığa, Bedrettin Çetiner), İstanbul, 1988.
İbn Manzûr, Ebû’l-Fadl Cemalu’d-Din Muhammed, Lisânu’l-Arab, (I-XV), Beyrut,
1992.
Kâdî Abdulcebbâr b. Ahmed, el-Muğnî fî ebvabi’t-tevhîd ve’l-adl, Kahire, 1960–
1961.
Keskin, Hasan, “Kur'ân’da Lağv Lafzı”, www.multimediaquran.com/quran/
turkce/ 034/34-taberi.htm - 59k.
Kocabaş, Şakir, İslam'da Bilginin Temelleri, İstanbul, 1997.
Kutub, Seyyid, Kur’ân’da Edebî Tasvir, (çev. Süleyman Ateş), Ankara, 1969.
Öznurhan, Halim, “Ebû Hilâl el-‘Askerî’ye Göre Lafız Ve Anlam” SÜİF. Dergisi
Sayı: 14 / 2006.
Özsoy, Ömer; Güler, İlhami, Konularına Göre Kur'ân –Sistematik Kur'ân Fihristi-,
Ankara, 2005.
Öztürk, Mustafa, Kur'ân Dili ve Retoriği, Ankara, 2002.
Palmer, F, Richard, Semantik, Yeni Bir Anlambilim Projesi, (çev. Ramazan
Ertürk), Ankara, 2001.
Penrose, Roger, Büyük, Küçük ve İnsan Zihni, (çev Cenk Türkman) İstanbul, 1998.
……………, Kralın Yeni Usu ( Üç Cilt., C.I: Bilgisayar Ve Zekâ; C.II: Fiziğin Gizemi, C. III: Us Nerede?) (çev Tekin Dereli), Ankara, 2003.
Polat, Fethi Ahmet, “Modern ve Postmodern Düşüncede Kur'ân’a Yaklaşımlar –
Arkoun, Hanefi ve Ebû Zeyd Örneği-“, (e-ilahiyat.com).
Kuran’ın Dili ve Anlatım Üslûbu Üzerine Bir Deneme 151
Râgıb el-İsfahânî, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat fî Garîbi’l-Kur'ân, (Tahkik:
Muhammed Ahmed Halefullah), Kahire, 1970.
Râzî, Fahreddîn Muhammed b. Ömer, Kitabu’n-Nefs ve’r-Ruh, (Tahk. Dr. Muhammed Sağr Hasan el-Ma’sûmî), 1956.
……………, Mefatihu’l- Gayb, (I-XXIII) (çev. Suat Yıldırım, Sadık Kılıç, Sadık
Doğru), İstanbul, 1994.
Saussure, Ferdinand de, Genel Dilbilim Dersleri, (Berke Vardar), İstanbul, 2001.
Şahin, Naim, Kur’ân-ı Kerim’de Akıl ve Aklın Değeri Meselesi, S.Ü.İ.F. Dergisi, c. 8,
Konya, 1998.
Teftâzânî, Mes’ûd b. Ömer b. Abdullah Sa’duddîn, el-Muhtasaru’l-Meânî, (Tahk:
Muhammed
Muhyiddin Abdul hamid), Kahire, H. 1409.
Turnagil, Ahmet Reşit, İslâmiyet ve Milletler Hukuku, İstanbul, 1977.
Ünal, Ahmet Zeki, Arkoun’un Kur’ân Okumaları adlı kitabına yazdığı Sunuş,
İstanbul, 1995.
Watt, W. Montgomery, Modern Dünyada İslam Vahyi, (çev Mehmet Sait Aydın)
Ankara, 1982.
……………, Kur’ân’a Giriş, (çev. Süleyman Kalkan), Ankara, 1998.
Yıldırım, Suat, Kur’ân’da Ulûhiyyet, İstanbul, 1987.
……………, Anahatlarıyla Kur'ân-ı Kerim ve Kur'ân İlimlerine Giriş, İstanbul, 2005.
Zemahşerî, Ebû’l-Kasım Carullah Mahmud b. Ömer el-Harranî, el-Keşşaf -
Hakkaiki’tTenzil ve Uyunu’l-Akavil fi-Vucuhi’t-Te’vil, (Adil Ahmet Abdulmevcud, Ali Muhammed Muavviz), Riyad, 1998) Beyrut, Trs
Zerkeşî, Muhammed b. Bahadır, el-Burhân fî Ulûmi’l- Kur'ân, Beyrut, trs I/312,
Zerkeşî, Bedruddîn, el-Burhan fî Ulûmi’l-Kur'ân, Mısır, 1957,

Konular