HEMZE (Arap Dilinde)

HEMZE (Arap Dilinde)
A. Yaşar KOÇAK
Özet
Özet: Bu makalede, öteden beri dil âlimlerinin eserlerinde üzerinde
çokça durdukları Arap alfabesinin ilk harfi “hemze” ele alınarak bu harfin
anlamı, “hemze” olarak isimlendirilmesinin sebebi, dil âlimlerinin bu
konudaki görüşleri ve “hemze”’nin çeşitleri üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Hemze, sebep, dil, âlim, görüş.
Abstract
In this article, the first letter of Arabic alphabet “Hamza” is taken up
that linguists had discussed in their works all along. The reason why the
letter is named as “hamza”, the views of linguistic about this matter and
kinds of hamza are stressed.
Key words: Hamza, reason, language, linguists, views.
Arapçayı bilenlerin bile yazılışında –zaman zaman- hataya düşme
korkusu taşıdıkları hemze, yazılışı ve mahreci yönüyle Arapça sarf ilmindeki
geniş yeri ve konu olarak az yer işgal ettiği nahiv ilmindeki durumu araştırmaya
değer bir konudur. Nitekim öteden beri dil alimleri kitaplarında “hemze”
üzerinde çok durmuşlardır; Sibeveyhi (ölm.180/796) onun için kitabında
“Bâbu’l - hemze”, İbn Dureyd (ölm.321/933) el- Cemhere’sinde “Bâbu’nnevâdir fi’l-hemze” ve el- Cevherî (ölm.393/1003) Sıhâh’ında Bâbu’l-elifi’l –
mehmûz” adında birer bölüm ayırmışlardır.
Hemze, mahreç, şekil ve kullanım bakımından elif harfinden farklı ve
müstakil bir harftir. Kendine has özellikleriyle Arap alfabesindeki yerini
almaktadır. O, hançere (boğaz)’ye ait mezmûr (kuvvetli nefesli) bir ses olup ne
mehmûs (alçak ses, fısıltı) ne de meçhûr ( yüksek ses) ‘dur. Mahreç komşuları
elif ile hâ harfleridir.

Prof. Dr., İ. Ü. Edebiyat Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyatı.
84 A. Yaşar KOÇAK
Hemzenin kökleri çok eskilere dayanmaktadır. O, Sami dillerin aslî
seslerindendir. Halkların ve dillerinin birbirine karışmasıyla bazı yerlerde yerini
korumuş bazı yerlerde dildeki yerini koruyamamış ve yok olmuştur. Bununla
beraber hemzenin bulunduğu maksûr ve memdûdun, hemzeli ve hemzesiz
kelimenin birbirine karıştırılmasından dolayı yanlış anlamların ortaya çıkması
da kaçınılmaz olmuştur. Belki de bu sesin zamanla unutulup yok olması
sebebiyle gelecek nesiller yazılı metinlerin bazı yerlerinde hemzenin kuralları
dahilinde ihtiyaç için hazfedildiğini veya hemzenin yine kuralları dahilinde
ihtiyaç için başka bir harfle değiştirildiğini fark edemeyeceklerdir.
Şekil olarak küçük fakat muhtevası itibariyle büyük olan Arap alfabesinin
ilk harfi hemzenin bu şekilde isimlendirilmesinin sebebini öğrenmek için
sözlüklerdeki anlamını araştırmak iyi olacaktır. el-Hemz; itmek ve vurmak1,
basınç, vurgu,baskı ve zor2 anlamlarına gelmektedir. Bundan da hemzenin bir
vurgu bir baskı olduğu anlaşılmaktadır. Harflerle yapılan bu vurgunun yabancı
dillerde de karşılığı olan bir deyim vardır.
İngilizce’de stres , Fransızca’da accent ve İtalyanca’da accento’dur.
Bunların da sözlüklerde anlamları araştırıldığında Arapça karşılıklarının = النبر
en-nebr olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla el-Hemz ( )الھمزile en-nebr () النبر
arasında bir bağ olduğu ortaya çıkmaktadır. Her ikisi de “vurgu” ve “baskı”
anlamındadır. İbn Dureyd, el-Cemhere’sinde el-hemze ( )الھمزve en-nebre’ye
( ) النـــــبرةyani söze vurgu veya baskı demektedir.3 en-Nebr’in savtiyat (fonetik)
kitaplarında4 çeşitli tanımlarını görmekteyiz. Ancak burada bizi ilgilendiren elhemz ile olan bağlantısıdır. Zaten yeni dilciler onları birbirinden ayırıp el-hemzi
tahsis etmiş, en-nebr’i ise genelleştirmişlerdir. el-Hemz; Arap alfabesinin boğaz
vurgusunun yapıldığı harflerinden olan hemzenin mastarıdır. Bedeviler elhemz’in anlamını dildeki özel deyimiyle bilmiyorlardı. Genel anlamıyla el-
1
ez-Zebidi,Tâcu’l –arûs ھمزmaddesi.
2
el-Cevherî, es-Sıhah, nşr. Ahmed Abdulgâfûr, ’Attâr, Kahire 1402/1982, III /902
3
el-Cemhere, İbn Dureyd ,Beyrut,Dâr Sâdr tsz; III / 21.
4
1981;Ahmed Muhtâr Omer, Dırâsetu’s-savti’l –luğavî, Âlemu’l-kutub, Kahire
1981;Temmâm Hassân, Menahicu’l-bahs fi’l-luğa, eş-şerîketu’l –cedîde, tsz; Davûd
‘Abduh, Dırâsât fî ‘İlmi’l asvâti’l- ‘arabiyye,Muessetu’s-Sabâh,Kuveyt tsz. gibi eserler.
HEMZE 85
ğamz (dokunmak), el-lemz (işaret etmek), en-nahs (sıkıntıya sokmak), el-‘ad
(saymak, tek tek okumak) olarak biliyorlardı. Hatta bir bedeviye أ تھمز الفا ر ؟
( el-Fa’r kelimesini hemzeler misin?) sorulduğunda ( السنور يھمزھاonu
kedi ısırır) diye cevap vermesi buna en güzel örnektir.5
Oysa ki soruyu soran kimse, bu kelimenin bedevinin lehçesinde hemzeli
mi yoksa hemzesiz mi söylendiğini öğrenmek istemektedir. Bundan da eskilerin
el-Hemz’i dildeki geniş anlamıyla kullandıkları anlaşılmaktadır. ez-Zebîdî,
Hemze’nin elif harfinin kardeşi olup mahrecinden dolayı vurgulandığı için bu
ismi alabileceğini kaydetmektedir.6 Hemzeyi şekillendirirken el-Halîl (170/786)
mahreci itibariyle ‘ayn ( )عharfine yakın olduğundan küçük ‘ayn ( )ءşeklini
hemze olarak koymuştur. Hemze, ses, isim ve şekil olarak bağımsız bir harf
olmasına rağmen elif harfi ile bağı hiç kopmamıştır. Çoğu zaman onunla birlikte
yazılmaktadır. Hemzenin elifle olan bağı gibi yumuşak harflerden olan vâv ()و
ve yâ ( )يile de aynıdır.
Hemzenin mahreç ve sesi konusuna girmeden önce Arap alfabesinin bir
harfi olduğuna veya olamdığına bir göz atalım. Sibeveyhi ve Arap dili
âlimlerinin çoğu Arap alfabesinin 29 harf olduğunda ittifak etmişlerdir.
Bu harflerin ilki de hemzedir. Ona cevâzen elif de denir. İbn Ya’îş
(643/1245) onun elif diye isimlendirilmesini şöyle açıklamaktadır : Alfabenin
diğer harfleri gibidir. Söylenişi farklı olup yumuşak elif şeklinde yazılmaktadır.7
bununla beraber el-Müberred (285/898) hemzeyi sözlük harflerinden biri olarak
kabul etmeyip Arap alfabesinin 28 harf ve ilkinin , بsonuncusunun da ي
olduğunu zikretmektedir.8
İbn Ya’îş ise , el-Muberred’in görünüşünün yanlış olduğunu deliller
getirerek reddetmekte, Sibeveyhi ve arkadaşlarının görüşü olan arap alfabesi 29
5
Lisanu’l-‘arab ھمزmaddesi.
6
Tâcu’l –arûs , IV / 94.
7 İbn Ya’îş, Şerhu’l Mufassal, Mektebetu’l Mütenebbi,Kahire tsz. 1/126.
8
el-Mubarred, el-Muktadab, nşr. Muhammed Abdulhalık Udayme,Lecnet İhyâ’ et-Turâs, Kahire 1399; İbn
Usfûr, el-Mumti fi’t-tasrîh, Dâru’l-Afâki’l-Cedîde, Beyrut 1399/1979,II /663; İbn Cinnî, Sırr sınâ’ati’li’râb, nşr. Dr. Hasan Hindâvî, Dâru’l-Kalem, Dımaşk 1405/1985 I/51.
9
Şerhu’l – mufassal, X/126
86 A. Yaşar KOÇAK
harftir, ilk harfi de hemzedir görüşünün doğru olduğunu kaydetmektedir.9 Arap
alfabesinin 29 harf olduğunu dilciler şöyle zikretmektedir:
- Hemze harf değilse أخذve أكلbuna benzer kelimeler iki harfli olur ki,
bu da üç harfli Arap kelime yapısının aslına aykırıdır.10
-Arap alfabesini ortaya koyanlar her harfe bir isim vermişlerdir. Mesela;
جharfinin adı cim, بharfinin bâ, يharfinin yâ, دharfinin ki dâl’dır. Elif harfi
de başında hemzenin bulunması sebebiyle adı hemzedir11 .
-Hemze harfinin sabit bir şekilde yazılmaması imladaki tahfîf (hafifletme)
ekolüne göre yazılmasındandır. Öyle olmasaydı tek şekli olan elif şeklinde
yazılacaktı.12
Hemze’nin mahrecini İbn Ya’îş, sesin kendisinde bittiği makta’ olarak
kaydetmektedir.13 Aslında bu, sesin başladığı yani harfin çıktığı yerdir. Mahreç
kelimesi de deyim olarak harfin sesinin çıktığı yer anlamında kullanılmaktadır.
Alimler bir harfin mahrecinin tespitinin, harfi hemzetu’l-vasıllı olarak sakin
veya şeddeli telaffuz etmekle mümkün olabileceğini söylemektedir.
Söylemleri farklı da olsa eski ve yeni dilciler arasında hemzenin
mahrecinde ihtilaf bulunmamaktadır. Sibeveyhi’ye göre hemzenin mahreci en
dip yer, Müberred’e göre ise; boğazın en sonudur. İbn Ya’îş daha titiz bir
tanımla “Boğazın göğse en yakın olan yeridir. Bu uzaklıktan dolayı da hemzeyi
telaffuz etmek zordur.” demektedir.14 Hemze göğüs boşluğunda bir vurgu(النبرة
) onun için zor telaffuz edilir denmektir. Fakat bu kaydedilenlerin arasında el–
Halil’in söyledikleri dikkat çekicidir; O, göğüs boşluğundan çıktığı için
hemzenin vâv, yâ ve yumuşak elif gibi cevfî ve dip harflerden olduğunu
kaydetmektedir.15 el-Halil’in dışındaki, ses bilimcilerinin kayıtlarında bu harfe
9
Şerhu’l – mufassal, X/126
10
el-Mumtic,II/664.
11
el-Mumtic, II/664; Şerhu’l- mufassal,X/126.
12
el-Mumtic,II/664
13
Şerhu’l-mufassal, I/124
14
Şerhu’l mufassal, I/124.
15
el-‘Ayn, I/165; Şerhu’l mufassal, X/123; Lisanu’l Arab,I/13.
HEMZE 87
rastlayamıyoruz. Ancak Ebû Hayyân (V.404/1003) ‘ın bu görüşü benimsediğini
görmekteyiz.16
İbn Manzûr (V. 711/1311) da el-Ezherî (V.370/981)’den naklen; hemze
aslında sahih bir harftir. O, yumuşak elifin hazf ve ibdâl gibi durumları
olduğundan illetli harflerden kabul edilmiştir. Oysa ki o, boğaz harfidir. Ve
ağzın en arkasındadır17.
Yukarıda kaydettiğimiz görüşlerin hepsi eski dil âlimlerinin görüşleri
olup muasır dil âlimleri anatomi biliminin gelişmesiyle mahreçlerin
farklılıklarını daha net bir şekilde tespit etmiş ve hemzenin mahrecini
hançerinin boşluğundaki mizmârın deliği bölgesinde olduğunu, dolayısıyla onun
hançere (gırtlak, boğaz) veya mizmâr sesi olduğunu söylemektedirler.
Hemzenin mahreç komşusu harflerin elif ve hâ ( )ھاolduğu hakkında ihtilaf
yoktur. Sibeveyhi’ye göre mahreci itibariyle hemze en uzak dip harfidir. Onu hâ
( )ھاsonra elif ( )اtakip eder. Sibeveyhi’nin bu görüşünü eski ve yeni dilcilerin
hepsi desteklemektedir. Ancak el-Ahfeş (V. 251/ 830) elif ile hemzeyi aynı
mertebeye koymuştur. İbn Ya’îş ise , mahreç tertibini hemze, elif ve sonra hâ
( )ھاolarak tesbit eder.18
Kısacası; hemzenin mahreci, boğazın en arkası , hançerinin boşluğunda
mizmarın deliğindedir. Onu hançere boşluğunda yukarıdan doğru, kendisine en
yakın olan elif ve sonra da hâ takip ediyor diyebiliriz.
Hemzenin sesi konusu da eski ve yeni dilciler arasında ihtilaflı
konulardandır. Eski dilciler onun açık ve kuvvetli bir ses olduğunu, yeni
dilcilerden Dr. Temmâm Hassân ve Dr. ‘Abdussabûr Şahin onun açık ve mırıltı
(fısıltı)’lı bir ses, Dr. İbrahim Enis ve Dr. Ahmed Muhtar Ömer ise, onun
kuvvetli fakat ne açık ne de mırıltılı olduğunu söylerler.
Hemzenin sesinin cehr (açık), hems (mırıltı,fısıltı), şedid (kubbetli) veya
rıhvet (gevşek) olması hakkında karar vermek çok zor olup görüş birliği olması
mümkün değildir. Her şeyden önce hemzenin mahreci için kaydedilen terim ve
16
es-Suyûti, Hem’u’l-hevâmi’, nşr. Abdusselam Harun- Abdulâl Salim Mekrem, Daru’l –buhûsi’l-‘ilmiyye,
Beyrut 1394/1975. VI. 298.
17
Lisanu’l – Arab, I/7.
18
Şerhu’l-mufassal, IX/107.
88 A. Yaşar KOÇAK
deyimlerin anlamlarının inceliklerini iyice tetkik edip eski ve yeni dilcilerce ne
anlama geldiğini tespit etmek gerekmektedir.
Modern ve gelişen çağımızda her şeyin gelişip netlik kazanması bizi
hemze ile elif arasındaki ses benzerliğini çözüp açıklığa kavuşturmamız
gereğini ortaya koymaktadır. Eski dilciler elif harfini zikrederken aslında
hemzeyi kastetmişlerdir. Çünkü onlar, doğuştan bu iki harf arasındaki farkı
genel yapılar dolayısıyla zaten biliyorlardı. Hemze ile elif arasındaki karışıklık,
her dilin doğuşunda olduğu gibi, olgunlaşmamış ve bütün sesleri karşılamaya
yeterli olmayan Arap yazısıyla başlamıştır. el-Halil’in Arapça harflerin
harekelerini ve şekillerini belirlemesinden önce elif harfi ve uzatma elifi olan
yumuşak elife hemzeyle vurgu yapılarak hareketli elifin sesi ortaya
çıkarılmıştır. El-Halil elif harfinin küçültülmüş şeklini harfin üzerine yatık
olarak fetha, harfin altına da kesre, vâv harfinin küçültülmüşünü harfin üzerine
ötre, sâd harfinin küçültülmüşünü de elif-i vasıl ve ‘ayn harfinin
küçültülmüşünü hemze diye koymuştur. Hemzeyi de fetha, kesre ve ötre
hallerinde yazılımını kolaylaştırmak için elifin( و ) رأسvâv’ın بوءve yâ’nın
ِ ◌بئرüzerine yazılan bir şekil olarak kabul etmiştir.
el-Müberred, sabit bir yazılış şekli olmayan hemzeyi el-Halil’in ortaya
koyduğu bu yazılış şeklinden hareketle harf olarak kabul etmemiştir. Elif ile
hemze arasındaki bu ihtilaf öyle zannediyorum ki , hemze adının daha sonraları
ortaya çıkmasından kaynaklanmıştır. el-Müzenî (ölm.), el-Hurûf adlı eserinde
de nahiv âlimlerinin çoğunun görüşünün, hemzenin elif olmadığını ve elif
harfinde de hemzede olduğu gibi bir ses vurgusu olmadığını kaydetmektedir.19
es-Suyûti’ye göre, elif iki çeşittir. Birisi harekeyi kabul eder ve hemze
diye isimlendirilir. Diğeri ise, harekeyi kabul etmeyen ve başlangıç elifi
olmayan sakin eliftir.20
Arapça’da hemze iki çeşittir:
1- Bir anlam için konulmuş münferid ve müstakil hemzedir. Bu hemze de
iki tanedir.
a) İstifhâm hemzesi (hakiki ve mecazî anlamlarıyla) :
19
el-Hurûf, el-Müzenî, s. 131.
20
es-Suyûtî, el-Matâli’ es-Sa’îde, nşr. Tâhir Süleyman Hammûde, ed-Dâru’c-Câmi’ye,İskenderiye 1983,
s.463.
HEMZE 89
أَ َ ز ْي ٌ د ف
ِر
ي َّ الد
b) Nidâ hemzesi أَ َ ز ْي ٌ د اَ ْقبَ َ ل
2- Kelimenin yapısının oluştuğu kelime içindeki hemzedir. Bu hemze de
dört tanedir:
a) Aslî harf olabilir: ( قــراokudu) ( امرemretti) gibi Hurufu’l-meâni
içindeki hemzeler ile edatlardaki ( ) إن- ال- ام- انhemzelerin hepsi aslîdir. Çünkü,
edatlar çekimsizdir ve türetilmemiştir. Kelimelerdeki harflerin zaid mi aslî mi
olduğu ancak tasrif ve iştikâkla bilinir.
b) Kelimenin aslî harflerinden olmayıp zâid olan hemze; أحمدkelimesi
ُ‘ أَ ْل ُ ح ْ م َ دةden أصــــفرkelimesi ُ‘ ّ ألص ْ ف َ رةdan olduğu gibi.
Kırık çoğullardaki hemze : أَ ْ ك ُ ب- ل أَ ْ ج َ م ُ ال
Mütekellimi bildiren hemze:أنا- أخ
Üstünlük (tafdil) hemzesi:و
ٍر
َ ز ْي ٌ د ْ أف َ ض ُ ل ِ م ْ ن َ ع ْ م
c)Bedel olan hemze: قــائِ ٌ ل - بائِ ٌ عkelimesinde olduğu gibi buradaki hemze
aynu’l fiilden bedeldir. Çünkü kelimenin aslı َ قالve َ باعolup elif hareke
aldığından hemzeye dönüşmüştür.
d)Mülhak hemze; َ د ْ رباءve َ ع ْلباءgibi:
el-Müzenî, el-Hurûf adlı eserinde bunlara beşinci olarak َ ح ْ م َ راءve َ ص ْف َ راء
kelimelerindeki meçhûl hemzeyi ilave etmektedir.21 Ancak dil âlimlerinin çoğu
buradaki hemzenin müenneslik elifinden bedel olduğunu kabul ederler.
Cismi küçük âmeli büyük olan hemzenin dilin sarf ve nahvindeki
kullanımında da çok farklı etkileri vardır. Bundan sonraki konumuz bu
olacaktır.
21
el-Hurûf, s.132.
90 A. Yaşar KOÇAK

Konular