Safiyyüddîn Abdülmümin El-Urmevî'nin Er-Risâletü'ş-Şerefiyye'sinde Mûsikî Matematiği

267
Safiyyüddîn Abdülmümin El-Urmevî'nin
Er-Risâletü'ş-Şerefiyye'sinde
Mûsikî Matematiği
Fazlı Arslan
Dr., Öğretmen, Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
e.mail: fazli.arslan@hotmail.com
Abstract:
"Mathematical Bases of the Music in al-Risâla al-Sharafiyya" Safî alDîn's life, his works were discussed and his well-known book al-Risâla al-Sharafiyya
which was written about theory of music were described in brief.
Al-Risâla al-Sharafiyya explains seventeen-note octave gamut. Safî al-Dîn
refers to ancient Greek philosophers and later authors as al-Kindus, al-Farabius, and
Avicenna.
Al-Risâla al-Sharafiyya divided into five discourses (subdivided into
chapters) including acoustic -the theory of sound- intervalic ratios, establishment of
intervals and their proportions, and names, consonances-disconances, addition and
subtraction of intervals and constituting the genres, disposition of the genres within
the range of one and two octaves, accord systems of string instruments and ud,
classifications of the modes, modulation, composition and rhytmic analysis.
Mathematic subjects are in the second, third and fourth discource. While Sharafiyya
was studied under these subtitles I have indicated the points from the works of
Kindi, Farabi and Avicenna that were benefited by Safî al-Dîn. Beside, I have tried
to follow the traces of Sharafiyya by showing references to it in some works written
in later centuries, in order to emphasize the impact of the book on the successor
studies, innovations brought by it and the differences from the previous works
Key words: Safî al-Dîn, Sharafiyya, Interval, Musical Proportions, Genre,
Mode.
Giriş
Tarih içerisinde mûsikî nazariyâtına dair birçok eser yazılmıştır.
Ancak birçoğu Türkçe olmadığı için, günümüz insanı bu eserlerden yeteri
kadar yararlanamamaktadır. Bu sebeple, son yıllarda, yazma mûsikî eserleri
üzerinde yapılan çalışmalar sevindiricidir.
Kindî ile başlayan mûsikî tarihimizin nazariyât kaynakları içerisinde
Safiyyüddîn Abdülmümin el-Urmevî'nin yazdığı eserlerin önemi büyüktür.
Mûsikî nazariyâtı alanında yazılmış eski ve yeni bütün kitapların ilk
268
sayfalarında Safiyyüddîn ismi ile karşılaşılmaktadır. Mustansıriyye'de birçok
ilmi tahsil etmiş, zamanının en iyi hattatı ve edebiyatçısı olarak bilinen
Safiyyüddîn, aynı zamanda iyi bir fizikçi ve ud icracısı idi. Besteleri ile ünü
ülke dışına taşan Safiyyüddîn iki enstrüman icad etmiş, hat ve mûsikî
alanında öğrenciler yetiştirmiştir. Şarkın Zarlino'su olarak adlandırılan
Safiyyüddîn'in, er-Risâletü’ş-Şerefiyye fi’n-Nisebi’t-Te’lîfiyye adlı eserinde
sistematize ettiği, "17 Perdeli Ses Sistemi" bazı yazarlar tarafından en
mükemmel olarak görülmüş ve savunulmuştur.
Safiyyüddîn'in eserleri kendisinden sonraki birkaç yüzyıllık dönemde
mûsikî nazariyâtı üzerine eser veren birçok yazara kaynaklık etmiştir.
Özellikle XV. yüzyılda yoğun olarak artan mûsikî nazariyâtı çalışmalarında
Safiyyüddîn'in eserlerinin şerhleri ve tercümeleri önemli bir yer tutmaktadır.
Kutbuddîn Mahmud eş-Şirazî (ö. 1310), Abdülkadir Merâgî (ö. 1435),
Fethullah Mümin Şirvânî (ö. 1486), Ladikli Mehmet Çelebi (ö. 1494) ve
Alişah b. Hacı Büke (ö.1500) çalışmalarında Safiyyüddîn'i takip eden
yazarlardan birkaçıdır.
Şerefiyye1 yaklaşık 730 yıl önce yazılmış olmasına rağmen
günümüzde faydalanılabilecek bir tercümesi yapılmamıştır. Rauf Yekta'nın
Şerefiyye'yi tercüme ettiği bilinmekte ise de basılmamış olan bu tercümeyi
görme imkânımız olmamıştır. Murat Bardakçı bize, bu tercümenin bazı
bölümlerinin kendisinde bulunduğunu ancak yıllardır bakmadığı için
bulamadığını ifade etmiştir. 17 perdeli eski Doğu ses sisteminin
sistematize edildiği bu önemli eserin incelenmesinin gelecekte
yapılacak araştırmalara önemli katkılarda bulunacağı kanaatindeyiz.
Bu sebeple kendisinden sonra yazılan birçok edvârın kaynağı ve aynı
zamanda kendisinden önceki eserlerle sonrakiler arasında bir köprü
vazifesi gören Safiyyüddîn'in Şerefiyye'si üzerinde, yeni araştırmalara
ışık tutmak ve millî kültürümüze kazandırmak amacı ile bir çalışma
yaptık.2
1
Bundan sonra eserin adı için kısaca Şerefiyye diyeceğiz.
2
Fazlı Arslan, "Safiyyüddîn Abdülmümin el-Urmevî ve er-Risâletü'ş-Şerefiyyesi"
Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2004. (Tez Giriş dışında beş bölümden
oluşmaktadır. Giriş'te, çalışmada esas alınan kaynakların değerlendirilmesinin
yanında, XIII. yüzyıldaki mûsikî nazariyâtı çalışmalarına yer verildi. Şerefiyye'nin
kaynakları ve Şerefiyye üzerinde yapılan çalışmalar da bu bölümde ele alındı. Birinci
Bölüm'de, Safiyyüddîn'in hayatı ve eserleri incelendi. İkinci Bölüm'de, Şerefiyye'nin
muhtevası ele alınarak nüshaları tanıtıldı ve tahkîkte esas alınan nüshaların
değerlendirmesi yapıldı. Üçüncü Bölüm'de, Şerefiyye, tespit edilen başlıklar halinde
analiz edildi. Dördüncü Bölüm'e Şerefiyye'nin tahkîki, Beşinci Bölüm'e ise tercümesi
kondu.) Bu makale ise Şerefiyye'nin iki, üç ve dördüncü makaleleri esas alınarak
hazırlanmış ve büyük ölçüde tezimizden istifade edilmiştir. Göndermeleri,
tezimizdeki "Şerefiyye'nin Tercümesi" bölümüne "Şerefiyye trc. s. ?" olarak
yapacağız.
269
Safiyyüddîn Kimdir?
Tam ismi Safiyyüddîn Abdülmümin b. Yûsuf b. Fâhir elUrmevî3 olan müellif, 613/1216 yılında Urûmiye'de doğmuştur.4
Bağdat'a gidinceye kadar Safiyyüddîn bu şehirde yaşadı. Kendi ifadesi
ile çocuk yaşta Bağdat'a gitti.5 Zamanın en önemli ilim merkezi olan
Mustansıriyye Medresesinde iyi bir öğrenim gördü. Edebiyat,
Riyâziyât, Arap Dili, Târih, Hat, Münâzara, Münâkaşa ve Fıkıh
ilimlerini tahsil etti.6 Kendi ifadesine göre Hat sanatında da zirveye
ulaşmış fakat daha sonra ud çalmakla meşgul olunca bu alandaki
kabiliyetinin Hat'tan daha üstün olduğunu görmüştür. Fakat kendisinin
o dönemde sadece Hat'la meşhur olduğunu söylemektedir.7 Bu da
Safiyyüddîn'in bir müzikolog olarak kıymetinin kendisinden sonra
anlaşıldığını göstermektedir. Zira üzerinde çalıştığımız Şerefiyye'yi
ömrünün sonlarına yakın yazdığını ve asırlardır onun eserlerinin şerh
edildiğini düşündüğümüzde bu husus açıkça ortaya çıkmaktadır.
Fizik ve matematik ilimlerini de Halife Musta'sım'ın Yahûdî
olan kâtibinden öğrendiği şeklinde bilgiler aktarılsa da8 Safiyyüddîn'in
çağdaşı ve yakını ünlü matematikçi Nasîruddîn et-Tûsî'nin etkisini
unutmamak gerekir.9
Safiyyüddîn, daha sonra saraya intisap etmiş ve halife
Musta'sım'ın, Abbâsî ve Moğol devlet adamlarının yanında önemli bir
mevkiye sahip olmuştur.10 Hilâfet Musta'sım'a geçince (640/1242)
3 İbnu't-Tıktakâ, Muhammed b. Ali b. Tabatabâî, (ö. 709h.) Kitâbu'l-Fahri fî'l-
Âdâbi's-Sultâniyye ve'd-Düveli'l-İslâmiyye, Mısır, 1317, s. 298; el-Kutubî,
Muhammed b. Şâkir b. Ahmed, (ö. 764h.) Fevâtu'l-Vefeyât, Mısır, 1951, II, 39; İbnu
Fadlillah el-Umerî (ö. 749h.), Mesâliku'l-Ebsâr fî Memâliki'l-Emsâr, Frankfurt, 1988.
X, 309; Nâcî Marûf, Tarîhu Ulemâi'l-Mustansıriyye, Kâhire, (t.y.) I, 166.
4 Âdil el-Bekrî, Safiyyüddîn Abdülmümin el-Urmevî, Müceddidü'l-Mûsikiyyi'lAbbâsiyyeti, Bağdat, 1978, s. 29; Hâşim Muhammed er-Recep, Kitâbu'l-Edvâr
Tahkîki, Bağdat, 1980, s. 7. Doğduğu yer dikkate alınarak "İranlı" olarak da
zikredilmiştir. Bkz. George Sarton, Introduction to The History of Science,
Washington, 1931, II, 26; J. F. Coakley, "Urmiye", The Encyclopaedia of Islam,
Leiden 1995, X, 897. el-Hamevî, Şihâbuddîn Ebu Abdillah Yakut b. Abdillah (ö.
626h), Kitâbu Mu'cemi'l-Buldân, Mısır, 1323h. I, 202; Ayrıca bkz. Evliya Çelebi,
Seyahatname, İstanbul, (t.y.) IV, 1318-1319; Coakley, "Urmiye", EI, X, 897-899.
5 el-Kutubî, II, 39; Nâcî Marûf, I, 166; Âdil el-Bekrî, s. 33.
6
el-Kutubî, II, 39; es-Safedî, Şihâbuddîn Halil b. Aybek, Kitâbu'l-Vâfî bi'l-Vefeyât,
Beyrut 1993. cüz. XIX, s. 242-243; Abbas el-Azzâvî, Târihu'l-Irâk, Bağdat 1935, I
(Hükûmetu'l-Moğol) s. 362.
7
el-Kutubî, II, 39; Marûf, I, 166; el-Bekrî, s. 38.
8
el-Umerî, X, 309; Abbâs el-Azzâvî, el-Mûsikâ'l-Irâkiyye fi'l-Ahdi'l-Moğol ve'tTürkmân, Bağdat 1951, s. 26.
9 İbnu'l-Fuvatî, Kemâlüddîn Abdürrezzâk b. Ahmed, (ö. 723h.) Telhîsu Mecmai'l-
Âdâb fî Mucemi'l-Elkâb, (Thk. Mustafa Cevad), Dımeşk, 1965, IV. cüz, III. Kısım, s.
556.
10
el-Kutubî, II, 39-40; Nâcî Marûf, I, 166,
270
Revâk-ı Azîz'de karşılıklı iki kütüphane11 inşa ettirmiş ve istediği
kitabı istinsah etmeleri için iki kâtibe görev verilmesini emretmiştir.
Bu kâtiplerden birisi de Safiyyüddîn'dir.12
Hülâgû'nun Bağdat'ı işgalinden (656/1258) sonra onun
hizmetine girer ve daha çok maaş almaya ve lütuflar görmeye başlar.
Daha sonra Alâuddîn Atâ Melik el-Cüveynî (ö. 681/1282) ve kardeşi
Şemsuddîn el-Cüveynî'nin (ö. 683/1284) hizmetine devam eder ve bu
devrede divân-ı inşa kâtipliğine getirilir ve kendisine nedimlik rütbesi
verilir. Şemsuddîn el-Cüveynî'nin oğulları Bahâuddîn Muhammed
(ö.678/1279) ve Şerefiyye'yi kendisine ithaf ettiği Şerefuddîn Hârun'un
(ö. 685/1286) eğitimi ile ilgilenir.13
Safiyyüddîn, Alâuddîn Atâ Melik ölüp kardeşi Şemsuddîn de
öldürülünce saadeti yok olur. Durumu kötüleşir ve geçimi daralır.
Mecdüddîn Ğulam b. Sabbâğ'a olan 300 dinarlık borç yüzünden hapse
girer ve 693/1294 yılında hapiste iken vefat eder.14
Safiyyüddîn, aldığı eğitim sayesinde devletin en üst
kademesinde görev yapmıştır. Bugün biz kendisini mûsikî nazariyâtına
dair yazdığı iki eserle tanısak da zamanında bir çok alanda büyük bir
üne sahipti. Bunlardan başlıcaları Hat sanatı ve Arap Dili ve
Edebiyatıdır. Halife Musta'sım'ın özel kütüphanesinin başında
bulunması bu hususiyeti sebebi iledir. Aynı zamanda büyük bir icracı
olan Safiyyüddîn kendi zamanında müzisyenlerin en büyüğü kabul
edilmekteydi. Kısacası Safiyyüddîn zamanın bütün ilimlerini tahsil
etmiş bir hattat, edebiyatçı, şair ve eşsiz bir müzikolog ve
müzisyendir.15
Safiyyüddîn'in Kitabu'l-Edvâr ve Şerefiyye'si ile günümüze
ulaşan birkaç bestesi adı geçen eserlerin son bölümlerinde yer
almaktadır. Şerefiyedeki beste denemeleri sözsüz olsa da Edvar'daki
Arapça güfteli beste, mûsikîmizin ilk beste örneğidir. Bu açıdan tarihi
bir kıymeti de haizdir. Bu besteler, eserleri tahkîk ve tercüme edenler
tarafından günümüz notası ile gösterilmiştir.16
11
es-Safedî, XIX, 242-243.
12 İbnu't-Tıktakâ, s. 297-298; el-Kutubî, II, 39; es-Safedî, XIX, 242-243.
13
Hondmir Herâtî, Habîbu's-Siyer fî Ahbâri Efrâdi'l-Beşer, Türk Tarih Kurumu
Yazmaları, No:Y/538, v. 50b; el-Kutubî, II, 40; es-Safedî, XIX, 243; Farmer,
"Safiyeddin", İA, İstanbul 1967, X, 63.
14
es-Safedî, XIX, 243; Nâcî Marûf, I, 167; er-Recep, Edvâr Tahkîki, s. 9;
Safiyyüddîn'in, adı geçen şahsa olan borcu yüzünden mahbus iken öldüğünü bir çok
eser İbnu't-Tıktakâ'yı kaynak göstererek nakletmektedirler. Ancak İbnu't-Tıktakâda
bu bilgiye rastlayamadık.
15
Habîbu's-Siyer, vr. 51b.
16
Şerefiyye'de bu iki beste için bkz. Arslan, Şerefiyye trc. 126-127; d'Erlanger,
"Safiyu-d-dîn al-Urmawî, As-Sarafiyyah", La Musique Arabe, Paris, 1938. III, 181-
182.; Edvar'da, Nevruz Savt için bkz. Nuri Uygun, Safiyyüddîn Abdülmü'min Urmevi
271
Safiyyüddîn’in talebesi arasında hat alanında büyük bir şöhrete
sahip olan, Yakut el-Musta'sımî (ö. 698)17 ve Şemsüddîn Ahmed b. esSühreverdî' (ö.741) yer almaktadır.18
Bütün kaynaklar Safiyyüddîn'in Nüzhe ve Muğnî adında iki saz
tasnif ettiğini belirtirler. Rauf Yekta, Ahmed oğlu Şükrullah'ın bu
sazlar hakkında verdiği malumatı sazların orijinal resimleri ile
yayımlamıştır.19
Mûsikî Nazariyâtı Alanında Yazdığı Eserleri
Safiyyüddîn mûsikî nazarîyâtı ile ilgili iki eser yazmıştır.
Bunlardan birincisi; Kitâbu'l-Edvâr20 diğeri ise Şerefiyye'dir.21
Şerefiyye'nin yazılış tarihi hakkında çeşitli rivayetler vardır.
Ulaşabildiğimiz kaynaklardaki bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda
Şerefiyye'nin 1267'lerde yazıldığı sonucuna varmaktayız.22 Buna göre
Şerefiyye'nin, elimizdeki en eski nüshası, Dil ve Tarih Coğraya
Fakültesi, Saib Sencer Yazmaları I. 4810 numaralı nüshadır.
İkinci eski nüsha ise kullandığımız bütün kaynakların,
674/1276 istinsah kaydı ile gösterdikleri Berlin Staatsbibliothek, (Cat.
Berl. 5506) no'lu nüshadır. Berlin'deki bu nüsha, bazı yazarlara göre
dünyadaki en eski nüshadır.23
ve Kitabu’l-Edvarı, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 1999, s. 243, Geveşt Savt, s. 244;
Farmer, "The Music of Islam", The New Oxford of Music, I, (Ancient and Oriental
Music) s. 454-455; Âdil el-Bekrî, s. 51,53; Ayrıca bkz. Liberty Manik, Zwei
Fassungen Einer Von Safi al-Din Notierten Melodie, Baessler Archiv, Band XXIII
(1975) s. 145-151.
17
Marûf, I, 168; el-Bekrî, s. 36.
18
Müstakimzâde Süleyman Sadüddîn Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, İstanbul 1928,
Ahmed es-Sühreverdî, s. 92-93, Yakut el-Musta'sımî s. 575. Müstakimzade,
Sühreverdî'nin Yakut'tan temeşşuk ettiğini yazmaktadır. Ayrıca bkz. el-Azzâvî, elMûsikâ'l-Irâkiyye s. 41-42; Nâcî Marûf, s. 168; el-Bekrî, s. 36. İlerde belirteceğimiz
gibi Şerefiyye'nin elimizdeki en eski nüshası Ahmed b. es-Sühreverdî hattıdır.
19
Rauf Yekta, "Türk Sazları", Millî Tetebbular Mecmûası, II. Cilt. Sayı. 5. s. 236-
239; Farmer, A History…, s. 228 ve Onyedinci Yüzyılda Türk Çalgıları, (trc. M.
İlhami Gökçen), Ankara 1999, (Muğnî) s. 59.
20
Kitâbu'l-Edvâr, bir doktora çalışması ile Türkçeye tercüme edilmiş ve analizi
yapılmıştır. Bkz. Dipnot 16.
21
Bkz. Habîbu's-Siyer, v. 51b; Kâtip Çelebi, Keşfu'z-Zünûn, İstanbul 1971. II, 1903.
Ayrıca bkz. İsmail Paşa el-Bağdâdî, Hediyyetu'l-Ârifîn Esmâu'l-Muellifîn Âsâru'lMusannifîn, İstanbul 1951.
22
Brockelmann, GAL, I, 496; Farmer, Safiyeddîn, İA, X, 63; The Sources…, s. 49; A
History… s.229; Karatay, III, 881-882; Libery Manik, Das Arabische…, s. 53;
Amnon Shiloah, The Theory of Music In Arabic Writings, (c.900-1900) München,
1979. s. 313; Neubauar, "Safî al-Dîn", EI, X, 807; Özcan, s. 10.
23
Bkz. Safiyyüddîn, Kitâbu'l-Edvâr fi'l-Mûsîkâ, (thk. Ğattas Abdülmelik Haşebe,
müracaa ve tasdîr, Ahmed el-Hıfnî) Kahire 1986, s. 11; er-Receb, Edvâr Tahkîki, s.
12; el-Azzâvî, el-Mûsikâ'l-Irâkiyye, s. 32. Shiloah kataloğuna göre de tarihi
272
Şerefiyye'nin Kaynakları
Safiyyüddîn, Şerefiyye'de sık sık Fârâbî'nin ismini zikrederek onun
bazı görüşlerine yer vermekte ve onları zaman zaman eksik ve yanlış
bulduğunu ifade etmektedir. Fârâbî gibi bir otoritenin etkisinin Safiyyüddîn
üzerinde çok büyük olduğu açıkça görülmektedir. Fârâbî'nin "Kitâbu'lMûsika'l-Kebîr"i24 ile Şerefiyye'yi inceleyen bunu açıkça görecektir.
Safiyyüddîn'in, ismini andığı ikinci kaynak İbn-i Sînâ'dır.25 Fârâbî
kadar olmasa da özellikle Şerefiyye'nin birinci makalesinde İbn-i Sînâ'dan
yapılan alıntılar açıkça görülmektedir.
Safiyyüddîn alıntı yaptığı Fârâbî ve İbn-i Sînâ gibi bilginlerin
isimlerini verse de bazen "bazıları" bazen "bir grup" dediği kişilerden de
nakiller yapmaktadır ki bundan Safiyyüddîn'in hem kendinden önceki
bilginleri hem de çağdaşlarını iyi okumuş ve tahlil etmiş olduğu sonucuna
varmaktayız.
Safiyyüddîn'e kadar olan zaman içerisinde mûsikî nazariyâtına ilişkin
eser veren ve eserleri bize ulaşan ilk müellif Kindî (ö. 874) dir. Kindî'nin
"Mûsikî Risâleleri"nde de Safiyyüddîn'in kitabında bahsettiği konuların
bazıları yer almıştır. Bu da gösteriyor ki adını vermediği kaynaklardan birisi
de Kindî'dir.26 Bir diğer kaynağı ise X. Yüzyıl eseri olan, dînî, felsefi bir
topluluk tarafından kaleme alınmış "İhvânu's-Safâ Risâleleri"dir.27 Zira bütün
bu eserler kendilerinden sonra yapılan çalışmalara kaynaklık etmiştir.28
Bütün bunların dışında Safiyyüddîn, Şerefiyye'nin mukaddimesinde,
hamdele ve salveleden sonra; "Bu eser, eski Yunan filozoflarının ortaya
koyduğu metot üzere, ancak onların ve onlardan sonrakilerin eserlerinde
bulamadığım faydalı bilgiler ekleyerek yazdığım, "niseb-i te'lîfiyye'ye
(müzikal oranlar) dair bir risâledir." cümlesiyle İslam dünyasında mûsikî
teorisi alanında yazılan bütün eserlerin kökenine işaret etmektedir. "Bu köken
de Grek müzik mirasıdır. Grek müziğinin İslam dünyasındaki etkilerini
yukarıda adı geçen Kindî, Fârâbî, İhvânu's-Safâ ve İbn-i Sînâ'nın
eserlerinden başlayarak, özellikle mûsikînin teorik yapısında görmek
belirtilenlerin en eskisi bu nüshadır. Ancak bu yazarların hiç birinin DTCF
nüshasından haberdar olmadıklarını belirtmek isterim.
24
el-Fârâbî, Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed b. Tarhân, (ö. 950) Kitâbu'lMûsîka'l-Kebîr, (Thk. ve Şerh, Ğattâs Abdülmelik Haşebe, Müracaa ve Tasdîr,
Mahmûd Ahmed el-Hıfnî) Kâhire, (t.y.). Çalışmamızda Fârâbî'nin eserinin bu
baskısını kullandık.
25 İbn-i Sinâ, (ö. 1037) Risâle fi'l-Mûsîkâ, Mecmûu Resâili'ş-Şeyhi'-Reîs, Haydarâbâd,
1353h; eş-Şifâ, Cevâmiu İlmi'l-Mûsîkâ, (thk. Zekeriyya Yusuf), Kâhire, 1956.
26
Ahmet Hakkı Turabi, el-Kindî'nin Mûsikî Risâleleri, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, M.Ü. Sos. Bil. Enst. İstanbul 1996. (Çalışmamızda Turabi'nin bu çalışmasını
kullandık. Kaynak gösterirken Risâle'nin adı ile Turabi'nin çalışmasındaki ilgili
sayfaya işaret edeceğiz.)
27
Resâilu İhvâni's-Safâ, er-Risâletu’l-Hâmise fi’l-Mûsîka ve er-Risâletu’s-Sâdise
fi'n-Nisbeti'l-Adediyye ve'l-Hendesiyye, (Tsh. Hayruddîn ez-Ziriklî) Mısır, 1928. c. I.
28
M. Cihat Can, XV. Yüzyıl Türk Mûsikîsi Nazariyâtı (Ses Sistemi), Basılmamış
Doktora Tezi, Marmara Üniv. Sos. Bil. Enst. İstanbul, 2001, s. 11.
273
mümkündür."29 Safiyyüddîn ilk cümlesinde bu hususa açıkça işaret
etmektedir.30
Sonuç olarak Safiyyüddîn, eserinde adını verdiği ve vermediği
birçok kaynağı kullanmış ve yaşadığı devrin mûsikî ilmi ve icrasına
hakim olarak o güne kadar yaşayan ve gelişen mûsikî ilmini
mükemmel bir şekilde sistemleştirmiştir.
Şerefiyye Üzerinde Yapılan Çalışmalar
Şerefiyye'nin tek tahkîki, Bağdat'ta, Hâşim Muhammed erReceb tarafından yapılmıştır.31 Tahkîkte, Berlin 5506 no'lu nüshayı32,
Irak Müzesi Kütüphanesinde bulunan, Beyazıd 4524 no'lu nüshadan
1923 tarihinde istinsah edilmiş bir nüshayı ve 862/1458 tarihli Ebû
İshak el-Kirmânî'nin istinsah ettiği Hüseyin Mahfuz'un elinde bulunan
bir nüshayı kullanmıştır.33 Berlinde'ki nüshayı kullanmış olması
önemli bir husustur. Ancak Şerefiyye içerisindeki cetveller, tek bir
nüshadan fotokopi olarak çalışmaya konduğu için anlaşılmaları
oldukça zordur.
Şerefiyye, Carra de Vaux tarafından 1891'de Journal
Asiatique'te Fransızca özet olarak yayımlanmıştır.34
Baron Rodolphe d'Erlanger tarafından metnin tamamı
Fransızca'ya tercüme edilmiş ve 1938 yılında yayınlanmıştır.
d'Erlanger bu tercümeyi tek nüsha (Paris Bibliotheque Nationale nr.
2479) üzerinden yapmıştır.35
Şerefiyye'nin Nüshaları
Ulaşabildiğimiz Şerefiyye nüshaları şunlardır.
1. Ankara Üniversitesi Dil ve Târih-Coğrafya Fakültesi, Sâib
Sencer Yazmaları nr: I. 4810, (vr.1b-93b)
29
Can, s. 7.
30
Grek Müziğini işleyen birçok eser mevcuttur. Boethius'un Fundamentals of Music,
Euclid'in The Euclidian Sectio Canonis, Aristoxenus'un The Elements of Harmonica
ve Ptolemy'nin The Harmonics adlı eserleri bunlardan birkaçıdır. İncelendikleri
zaman müziğin matematiğine ilişkin Şerefiyye'de işlenen konulara benzerlik arz eden
birçok konuyu bulmak mümkündür. Grek Müziğine ait onlarca kaynak eseri görmek
ve Türk Mûsikîsi ses sistemi ile ilişkisini incelemek, özellikle müziğin matematik
temellerine inebilmek için C. Can'ın doktora tezi mutlaka görülmesi gereken bir
çalışmadır.
31
Safiyyüddîn Abdülmümin el-Urmevî, er-Risâletü'ş-Şerefiyye fi'n-Nisebi'tTe'lîfiyye, (Thk. Haşim Muhammed er-Receb) Bağdat, 1982.
32
Bkz. s. 8.
33
er-Receb, Şerefiyye Tahkîki, s. 19.
34
Carra de Vaux "Le Traité Des Rapports Musicaux ou L'épitre à Scharaf ed-dîn"
Journal Asiatique XVIII, 279-355.
35
Baron Rodolphe d'Erlanger, "Safiyu-d-dîn al-Urmawî, As-Sarafiyyah", La
Musique Arabe, Paris, 1938. III, 1-181.
274
İstinsâh Târihi:36
Müstensih: Ahmed b. Es-Sühreverdî.
Ölçü: 247×180 (169×113) st: 13, yz: Harekeli nesih, siyah
mürekkep, ct: sırtı ve kenarları siyah meşin, teffeleri ebrulu kağıt kaplı
mukavva cilt. Yazı alanı yaldız cetvelle çevrilidir.
أ
ا
 ا...ه رل 
  "$ ال#"! :Başı
ال'ل%&%  ن)( إ# 12ال 0مء م. -
ء ال%4نن...
.-%5ها ال 0ر آ $ 95 ً%5ال'ل%) .8ن>"=ت ال;"ل :Sonu
" ی" ال "2Cال" 8%CDأ
" ب". ال"!);وردي م" اً
" ن "

م  ً%Fر4ل م
Gال
;H &1Fال1ه;ی. و م!
ً.(
Bölümler:
Başlangıç: 1b
I. Makâle: 2b
II. Makâle: 8a
III. Makâle: 19b
IV. Makâle: 45a
V. Makâle: 81b
2. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, III. Ahmed Yazmaları,
nr: 3460. (1b-68a)
3. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi, III. Ahmed Yazmaları,
nr: 2130. (86b-141a)
4. Bibliotheque Nationale, Departement Des Manuscrits, nr:
2479. (2a-56b)
5. Âtıf Efendi Kütüphânesi, nr:1598. (1b-76b)
6. Bayezid Kütüphânesi, Veliyyüdîn Yazmaları, nr. 2167. (1b-
55a)
7. Bayezit Kütüphânesi, nr. 4524. (1b-62a) İstinsah tarihi: 1139
8. İstanbul Belediyesi, Atatürk Kitaplığı, Belediye
Koleksiyonu, nr. B.6
9. Kâhire, Dârul-Kutub, Fünûn Cemîle, nr. 8. (1b-62a)
10. Nuruosmaniye Kütüphânesi, nr: 3647. (2a-59b)
11. Nuruosmaniye Kütüphânesi, nr: 3648. (1b-58a)
Şerefiyye'nin yurt dışında da birçok nüshası bulunmaktadır:
1. Wien, Österreichische Nationalbibliothek, Mxt 393, (Cat.
Fl.1515)
2. Berlin, Staatsbibliothek, Stiftung Preussischer Kulturbesitz.
Lbg. 11 (Cat. Berl. 5506)
3. Paris, Bibliotheque Nationale, Ar. 4867. 1055/1645.
4. Paris, Bibliotheque Nationale, Ar. 5070. 1153/1740
36
Nüshanın istinsah tarihi için bkz, Arslan, s. 24-25
275
5. Oxford, Bodleian Library, Marsh 115. .
6. Oxford, Bodleian Library, Marsh 521.
7. US. Yale Universitesi Beineke Library, L. 12537
Farmer, Kâhire, Dârul-Kutub'da, 349, 428, 567, 509
numaralarda Edvâr ve Şerefiyye nüshalarının bulunduğunu
kaydetmektedir.38 Bardakçı, Şerefiyye'nin bir nüshasının da Beyrut
Amerikan Üniversitesi nr. B.14 KA' da bulunduğunu belirtmektedir.
Şerefiyye'de Mûsikî Matematiği
(17 Perdeli Eski Doğu Ses Sistemi)
Burada ele alınacak konu, beş makaleden oluşan Şerefiyye'nin
iki, üç ve dördüncü makâlelerinde ele alınan konulardan müteşekkildir.
Zira Şerefiyye'nin Birinci Makalesi'nde Safiyyüddîn ses teorisini ele
almış ve bu konuyu genel olarak Fârâbî’den, az da olsa İbn Sînâ'dan
görüşler naklederek işlemiştir. Bu makalede Safiyyüddîn ilk olarak
Fârâbî'nin, sesin oluşması hakkındaki görüşlerine yer vererek onun
eksik noktalarını ortaya koyar. Bundan sonra nağmenin tarifini yapar
ve sesin tizlik ve pestlik sebeplerini açıklar. Bu konuda da Fârâbî'nin
ve İbn-i Sînâ'nın bazı görüşlerini ele alarak onlara katılmadığını ve
onların eksik noktalarını belirtir. Daha sonra Safiyyüddîn, telli ve
nefesli sazlarda pestlik ve tizliğin sebeplerini açıklar. Sonra nağmenin
özelliklerine yer verir. Safiyyüddîn Beşinci Makaleyi ise son iki
sayfada beste yapımı hakkında verdiği kısa malumat hariç, tamamen
îkâ konusuna ayırmıştır. Şerefiyye'nin Birinci ve Beşinci Makale'sinde
de ele alınan konuları kısaca belirttikten sonra "17 Perdeli Eski Doğu
Ses Sistemi"nin detaylı bir şekilde ele alındığı ve sistemleştirildiği
Şerefiyye'nin iki, üç ve dördüncü makalesine geçiyoruz.
Şerefiyye'nin İkinci Makâlesi
(Sayıların Birbirlerine Oranları, Aralıkların Oluşturulması,
Oluşturulan Aralıkların Oranları, Uyum-uyumsuzluk
Mertebeleri ve İsimleri)
Sayılar Arasında Bulunan Oranlar
Safiyyüddîn'e göre her iki sayı arasında mutlaka bir oran vardır.
Bunları 12 kısım olarak tertip etmiştir. İlk olarak iki sayı birbirine eşit
olur. (Müsâvât durumu) İki sayı arasında eşitlik yoksa aşağıdaki
oranlardan biri bulunur.
37
Shiloah bunu S. 73 olarak göstermiştir ki doğru değildir. S. 73'te aynı müellifin
Kitabu'l-Edvâr'ı bulunmaktadır. Bkz. Shiloah, s. 313-315.
38
Farmer, "Safiyeddîn", İA, X, 63.
276
Misil ve cüz': İlk mertebesi 1+1/2 (3/2) sonra 1+1/3 (4/3),
1+1/4 (5/4)… şeklinde sonsuza kadar devam eder. Bu süperpartiküler
(1+1/N) oranıdır.
Misil ve eczâ: Bunun da ilk mertebesi 1+2/3 (5/3), 1+3/4 (7/4),
1+4/5 (9/5)...olarak devam eder.
Dı´f ve cüz': 2+1/2 (5/2) ile başlar, 2+1/3 (7/3), 2+1/4 (9/4)...
olarak devam eder.
Dı´f ve eczâ: 2+2/3 (8/3) ile başlar. 2+3/4 (11/4), 2+4/5
(14/5)…olarak devam eder.
Emsâl: İlk mertebesi 3, sonra 5, 6, 7, 9…olarak devam eder.
Emsâl ve cüz: İlk mertebesi, 3+1/2 (7/2), 3+1/3 (10/3), 3+1/4
(13/4)… olarak devam eder.
Emsâl ve eczâ: ilk mertebesi 3+2/3 (11/3), 3+3/4 (15/4)…
olarak devam eder.
Edâ´f: İlk mertebesi 4 tür. 8, 16 olarak devam eder.
Safiyyüddîn sözü kısa tutmak için "cüz ve eczâsı bu düzenle eklenir ve
sonsuza kadar devam eder." diyor. Şöyle ki, Edâ´f ve cüz: 4+1/2 (9/2),
4+1/3 (13/3)..olarak, edâ´f ve eczâ: 4+2/3 (14/3) ile başlar ve 4+3/4
(19/4)..olarak devam eder.
Safiyyüddîn, bu arada tizlik ve pestlik, uyum-uyumsuzluk,
aralık, cem', lahn terimleri hakkında burada izaha gerek kalmadan
anlaşılabilecek açıklamalar yapmıştır.39
Sonra 12 eşit kısma bölmüş olduğu bir tel üzerinde iki sayı
arasında bulunan bütün oranları göstermiştir.
Şimdi bu şekil üzerinde sayılar arasındaki oranlara göz atalım.
Önce misil ve cüz' oranlarını görelim. Hatırlanacağı gibi 3/2,
4/3, 5/4, 6/5... olarak devam eden aralıklar misil ve cüz' aralıkları idi.
Bunlar görüldüğü gibi YB/YA=1+1/11(12/11), YB/Y=6/5, YB/T=4/3,
YB/H=3/2, YA/Y=11/10, Y/T=10/9, Y/H=5/4, T/H=9/8, T/V=3/2,
H/Z=8/7, H/V=4/3, Z/V=7/6, V/h=6/5, V/D=3/2, h/D=5/4, D/C=4/3,
C/B=3/2 arasında mevcuttur.
39
Arslan, Şerefiyye trc. s. 12-15.
M A B C D h V Z H T Y YA YB
277
Misil ve eczâ ise; 1+2/3 (5/3), 1+3/4 (7/4), 1+4/5 (9/5)...olarak
devam eden oranlardı. Bakıyoruz bunlar da; h/C=5/3, YA/V=11/6,
Z/D=7/4, Y/V=5/3 arasında mevcuttur.
Dı´f oranı iki kattır ve D/B=2, H/D=2, Y/h=2, V/C=2, B/A=2
arasında bulunmaktadır.
Dı´f ve cüz': 2+1/2 (5/2) ile başlayıp, 2+1/3 (7/3), 2+1/4 (9/4)
olarak devam ediyordu. Bu oranlar da T/D=9/4, h/B=5/2, YA/h=11/5,
Y/D=5/2 arasında bulunmaktadır.
Dı´f ve eczâ: 2+2/3 (8/3) ile başlar. 2+3/4 (11/4), 2+4/5
(14/5)…olarak devam ediyordu. Bu oranları da H/C=8/3, YA/D=11/4
arasında bulmaktayız.
Emsâl; 3 ve katları idi ki bu oran da YB/D, T/C, V/B, C/A
arasında bulunmaktadır.
Emsâl ve cüz': 3+1/2 (7/2) den başlayıp, 3+1/3 (10/3), 3+1/4
(13/4)… olarak devam ediyordu. Bakıyoruz bu oranlar da Z/B=7/2,
Y/C=10/3 arasında bulunmaktadır.
Emsâl ve eczâ: İlk mertebesi 3+2/3 (11/3), 3+3/4 (15/4)…
olarak devam ediyordu. Buna göre bu aralık, YA/C=11/3 arasında
görülmektedir.
Edâ´f: 4 ve katları idi ki bunlar da YB/C, D/A, H/B arasındadır.
Edâ´f ve cüz ise 4+1/2 (9/2), T/B arasındadır.40
Aralıkların İsimleri
Telin 12'ye bölünmesinden ortaya çıkan aralıklar yukarıda
verildi. Safiyyüddîn, teli 12'den fazla kısımlara bölüp aralıkları
çoğaltmanın mümkün olduğunu belirtmektedir.
Safiyyüddîn aralıklardan "kullanılabilir" olarak adlandırdığı
aralıkların isimlerini verir. Bunların dışındakilerin de oranları ile
bilindiğini ifade eder. Bu aralıklar şunlardır:
1. Zü'l-kül merrateyn (iki oktav): Safiyyüddîn'in isimlendirdiği
aralıkların ilkidir. YB/C, H/B, D/A arasında bulunan bu aralık "edâ´f"
mertebelerinin birinci mertebesidir. Oran'ı 2/1x2/1=4/1'dir.
2. Zü'l-kül ve'l-hams (oktav ve beşli): YB/D, T/C, V/B arasında
bulunan bu aralık "emsâl" mertebelerinin ilkidir. 2/1x3/2=3.
40
Eşitlik hali dışında sayılar arasında bulunan bu 11 oran Mukaddimetü'l-Usûl'de
tamamen Şerefiyye'deki anlatım biçimiyle ele alınmıştır. Bkz. Ahmet Çakır, Alişah b.
Hacı Büke'nin Mukaddimetü'l-Usûl Adlı Eseri, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul
1999, s. 19. Ayrıca aralıklar ve oranları hakkında Şirvani'nin verdiği bilgiler için bkz.
Bayram Akdoğan, Fethullah Şirvânî ve Mecelletün fi'l-Mûsikâ Adlı Eserinin XV.
Yüzyıl Türk Mûsikîsi Nazariyâtındaki Yeri , Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 1996,
s. 200 vd.
278
3. Zülkül ve'l-erba´ (oktav ve dörtlü): H/C aralığı buna örnektir
ve "dı´f ve eczâ" mertebelerinin ilkidir. 2/1x4/3=8/3.
4. Zü'l-kül (oktav): YB/V, Y/h, H/D, V/C, D/B, B/A arasında
bulunur ve bu aralık "dı´f" oranıdır. Değeri 2/1'dir.
5. Zü'l-hams (beşli): "Misil ve cüz'" mertebelerinin ilkidir ve
YB/H, T/V, V/D arasında bulunur. Oranı 3/2'dir.
6. Zül-erba´ (dörtlü): YB/T, H/V, D/C aralıklarıdır. Dörtlü de
"misil ve cüz'ün" ikinci mertebesidir. Oranı 4/3'tür.
Safiyyüddîn, buraya kadar sıraladığı aralıkların adları ile,
bunların dışındakilerin ise oranları ile bilindiğini söylese de, 9/8 oranlı
aralığın "tanînî" 256/243 oranlı aralığın da "fazla-bakiyye" olarak
bilindiklerini belirtmektedir. İsimlendirdikleri arasında bir de "irhâ"
aralığı vardır ve bunu "tanînî'nin dörtte biri" olarak açıklar.41
Kindînin Risâlelerinde, oktav, beşli, dörtlü ve tanînî
terimlerine sıkça rastlanmaktadır.42
İhvân-ı Safâ’nın Mûsikî Risâlesinde sayıların birbirlerine
oranları ile ilgili olarak Safiyyüddîn’in ortaya koyduğu tarzda bir
anlatım yoktur. Ancak, İhvân-ı Safâ'da bu konu ile alakalı şu
cümleler önemlidir. “En iyi besteler en uyumlu oranlarla
yapılanlardır.”43 Daha sonra bu uyumlu oranların 2/1, 3/2, 4/3, 5/4,
9/8 olduğu belirtilir.44 İhvân-ı Safâ’nın "sayılara, sayısal oranların
insan üzerindeki etkilerine ve mûsikîye ilişkin oranlara" ayrılan
Altıncı Risâle'sinde şu hususlara değinilmiştir. “Oran iki miktar
arasındaki ölçüdür. Her iki sayı birbirine nisbet edildiğinde ikisi ya
eşittir veya değildir. İki sayı arasında eşitlik (müsavat) durumu
yoksa biri diğerinden büyük ya da küçüktür. Küçük sayı büyüğe
nisbet edildiğinde dokuz durum ortaya çıkar. Onlar 3/2, 4/3, 5/4,
6/5, 7/6, 8/7, 9/8, 10/9, 11/10 şeklindeki oranlardır. Bundan başka
dı'f (iki kat), misil ve cüz', misil ve eczâ', dı'f ve cüz', dı'f ve eczâ ve
edâf oranlarına da yer verilmiştir.45
Şirvânî, oktav, beşli, dörtlü, tanînî, mücennep, bakiyye, iki
oktav, oktav ve beşli, oktav ve dörtlü olarak dokuz adet uyumlu
aralık saydıktan sonra tatbikatta uyumlu aralıkların aslında 12 tane
olduğunu belirtir ve yukarda saydıklarına üç oktav, iki oktav ve
beşli, iki oktav ve dörtlü aralıkları da ekler. 46
Aralıkların Kısımları
Safiyyüddîn, buraya kadar anlattığı aralıkları büyük, orta ve
küçük olmak üzere üç kısma ayırır.
41
Arslan, Şerefiyye trc. s. 18.
42
Bkz. Risâle fî Hubr Sınâati't-Te'lîf, (Turabi, tez. s. 113 vd.)
43
Resâilu İhvâni's-Safâ, s. 161.
44
Resâilu İhvâni's-Safâ,s. 164.
45
Resâilu İhvâni's-Safâ, s. 181-182.
46
Bkz. Akdoğan, s. 208-210.
279
1. Büyük Aralıklar: Safiyyüddîn'e göre kullanılan büyük
aralıklar dört tanedir. Bunlar; İki oktav, oktav ve beşli, oktav ve dörtlü
ve oktav aralıklarıdır.
2. Orta Aralıklar: Beşli ve dörtlü aralıklarıdır.
3. Küçük Aralıklar: Büyük ve orta aralıkların dışında kalan,
5/4, 6/5 ve 7/6…olarak devam eden aralıklardır. Küçük aralıkları da
lahnî (melodik) aralıklar olarak adlandırır ve kendi içinde büyük, orta
ve küçük olmak üzere üç kısma ayırır.
a. Büyük lahnî aralıklar; 5/4, 6/5, 7/6 oranlı aralıklardır. Bunun
tanımını Safiyyüddîn şu şekilde yapar. Dörtlüden çıkarıldıklarında
dörtlü içerisinde daha küçük bir oran kalıyor ise bu aralık büyük lahnî
aralıktır. Mesela; 5/4'ü 4/3'ten çıkaralım. 4/3÷5/4=16/15 kalır ki bu
oran çıkarılan (yani 5/4) dan daha küçüktür. Diğerleri de buna göre
yapıldığı zaman dörtlü içerisinde kalan oranın çıkarılandan daha küçük
olduğu görülecektir.
b. Orta lahnî aralıklar; iki katları dörtlüden çıkarıldığı zaman
dörtlü içerisinde kalan oran çıkarılan orandan daha küçük ise bu
aralıklar orta lahni aralıklardır. Bunlar da 8/7, 9/8, 10/9 dur. Mesela;
9/8 i ele alalım. İki katı 9/8x9/8=81/64. 4/3÷81/64=256/243 kalır ki bu
oran çıkarılan orandan daha küçüktür.
c. Küçük lahnî aralıklar ise 11/10 dan başlayıp devam eden
aralıklardır.
Safiyyüddîn, aralıkları bu şekilde sınıflandırdıktan sonra çok
önemli bir hususa burada işaret eder ki o da şudur: Yaşadığı devrin
icrâcılarına göre lahnî aralıkların üç kısım olduğunu belirtir. En
büyüğü 9/8, ortası, 14/13 en küçüğü ise 256/243 oranlı "fazla"
aralıklarıdır. Bütün güçlü melodilerin bu üçü ile meydana getirildiğini
söyler. Çünkü diğer lahnî aralıklar birbirlerine benzemektedirler ve
aynı ses gibi duyulurlar. Bu yüzden 8/7 ve 10/9 yerine 9/8'in, bütün
orta lahnî aralıklar yerine 14/13'ün, bütün küçük lahnî aralıklar yerine
de 256/243'ün kullanıldığını belirtir.
Uyumlu ve Uyumsuz Aralıklar
Safiyyüddîn, bundan sonra oluşturduğu bu aralıkların uyumlu
ve uyumsuz olanlarını belirtir. Uyumlu'yu “dinleyene hoş gelen
aralıklar” olarak uyumsuz'u da dinleyenin çirkin bulduğu aralıklar"
olarak tarif eder.47
47
Aynı tarif için bkz. Akdoğan, s. 208.
280
Uyumluları; birinci derece uyumlular, ikinci derece uyumlular
olmak üzere iki kısma ayırır.
1. Oktav aralığı; Aralıkların en uyumlu ve en tabii olanıdır.
Çünkü bir ses, oktavı ile birlikte çalındığı zaman aynı nağme imiş gibi
duyulur ve beste yaparken birbirinin yerine kullanılırlar. Sayısal olarak
farklı olsalar da nitelikleri aynıdır.
Pratik olarak oktav aralığını bir tel üzerinde tatbikini göstermek
için şöyle der: Oktav aralığını bir çok kısma böler ve her bir kısmı
tınlatırsak görürüz ki ikinci kısım birinciden, üçüncü kısım ikinciden,
dördüncü kısım üçüncüden daha tizdir. Bu şekilde telin yarısına
gelindiği zaman telin bu noktası bütün kısımların en tizidir ve nitelik
olarak birinci ses gibidir. Bir telin tam ortasından (1/2) çıkan ses açık
telden çıkan sesin oktavıdır.
Bir teldeki oktavlar içerisinde temel nağmelerin ilk oktav
aralığı içerisindeki nağmeler olduğunu söyler. Diğerlerinin melodiyi
zenginleştirmek, nağmelerin lezzetini artırmak için ekleneceğini ve
bunun zaruri olmadığını söyler.
2. İkinci sınıf uyumlu aralıklar; İki oktav, oktav ve beşli, oktav
ve dörtlü aralıklarıdır. Zîra iki oktav, oktav gibi duyulur. Oktav ve
beşli, beşli gibi, oktav ve dörtlü, dörtlü gibidir. Dörtlünün iki katı
(16/9) da ikinci sınıf uyumlu aralıklardan sayılır.
Bundan sonra "misil ve cüz'" oranlı aralıklardan en
uyumlusunun beşli aralığı olduğunu, ardından dörtlünün geldiğini
belirtir. Bunların dışındaki 5/4, 6/5, 7/6 oranlı aralıklar zayıf
uyumludurlar. Küçük aralıklara (lahnî) gelince onların en uyumlu
olanları 8/7, 9/8 dir. Sonra aralıklar küçüldükçe zayıflığın da arttığını
belirtir.
Safiyyüddîn, bazı oranların neden daha uyumlu, bazılarının
uyumsuz olduklarını açıklar. Zevk veren ve kulağın kabul ettiği bir
bestenin, gelişigüzel, çeşitli tizlik ve pestlikteki nağmeleri bir araya
getirerek elde edilemeyeceğini belirtir. Kulak ancak uyumlu
nisbetlerde olanları kabul eder. Kötü ve uyumsuz oranlardan ruha
sıkıntı verdiği için nefret eder.
İbn-i Sînâ da aralıkları, büyük, orta ve küçük aralıklar
olmak üzere üç kısma ayırmaktadır. Oktav aralığı İbn-i Sînâya göre
büyük aralık, dörtlü ve beşliler orta aralık, dörtlüden sonra gelen
aralıklar ise küçük aralıklar (lahnî) olarak tasnif edilmiştir.48 Yine
ona göre büyük lahnî aralıklar 5/4, 6/5, 7/6, 8/7, 9/8, 10/9, 11/10,
12/11,13/12,14/13 oranlı aralıklardır. Orta lahnî aralıklar 15/14'ten
29/28'e kadar olan aralıklardır. 30/29'dan başlayan diğerleri ise
küçük lahnî aralıklardır.49
48
eş-Şifâ, Cevâmi, s. 18-19.
49
eş-Şifâ, Cevâmi, s. 23-25.
281
Ladikli, aralıkları; Safiyyüddîn gibi büyük, orta ve küçük
aralıklar olarak sınıflandırmış ve bu tasnifin Safiyyüddîn'e ait
olduğunu belirtmiştir. Aynı tasnif Şirvânî'de de mevcuttur.50
Alişah, Safiyyüddîn gibi, uyumlu aralıkları birinci ve
ikinci derece uyumlular olarak sınıflandırmıştır. Ancak Alişah,
birinci derece uyumluları; oktav, beşli, dörtlü, tanînî, mücenneb ve
bakiyye olarak, ikinci derece uyumlu aralıkları ise; İki oktav, oktav
ve beşli, oktav ve dörtlü aralıklar olarak sıralamıştır.51
Rauf Yekta'nın "uyumlu aralıklar" başlığı altında belirttiği
büyük ve orta aralıklar Safiyyüddîn'in kaydettikleri ile aynıdır.
Yekta, bunların dışında kullanılan bütün aralıkları "küçük aralıklar"
olarak belirtmiş ve porte üzerinde göstermiştir.52
Şerefiyye'nin Üçüncü Makalesi
(Aralıkların Toplanması, Bölünmesi,
Çıkarılması ve Cinslerin Oluşturulması)
Aralıkların Toplanması
Safiyyüddîn Üçüncü Makâle'ye aralıkların toplanması,
bölünmesi ve çıkarılması işlemleri ile başlar.
İki aralık birbiri ile toplanırken pay ve payda birbiri ile çarpılır.
Paylar (büyük sayılar) birbiri ile çarpılır ve aralığın en büyük sayısı
(uzmâ) elde edilir. Küçük sayılar da birbiri ile çarpılır ve küçük sayı
(suğrâ) elde edilir. Safiyyüdîn örnek olarak iki dörtlüyü toplamıştır. 4/3
ile 4/3'ü toplarsak her iki orandaki büyük sayıları bir biri ile çarparız.
4x4=16'dır ki bu uzmâ taraftır. 3x3=9 sayısı da suğrâdır. Daha sonra
orta (vasat) sayıyı bulmak için bu ikisi eşit oran olduğundan birinin
büyük sayısı ile diğerinin küçük sayısını çarpar ve vasatı bulur.
4x3=12. Şu halde üç sayı ortaya çıkmış olmaktadır. 16, 12 ve 9.
Görüldüğü gibi 16/12=4/3'tür. 12/9=4/3'tür.
Bunlara bir üçüncü dörtlüyü eklemek istersek 16/9 ile 4/3
arasında yukarıdaki işlemin aynısını yapmak gerekmektedir. Buna göre
64, 48, 36, 27 sayıları çıkar ki bu sayıların sırayla birbirlerine oranları
4/3'tür.
İki aralıktan biri büyük, diğeri küçük ise pay ve paydaları
birbirleri ile çarparız. 4/3 ile 9/8'i toplayalım. 4/3x9/8=36/24 çıkar ve
bu büyük ve küçük taraflardır. Bundan sonra eğer dörtlüyü başta
bırakmak istiyorsak, Safiyyüddîn'in ifadesiyle, "toplamayı tiz tarafta
yapmak istiyorsak", dörtlünün paydası ile diğer oranın payını çarparız.
Yani 3x9=27 bu vasat sayılarımızdan biridir. Şöyle ki üç sayı 36, 27,
50
Hakkı Tekin, Ladikli Mehmet Çelebi ve er-Risâletü'l-Fethiyye'si, Basılmamış
Doktora Tezi, Niğde, 1999. s. 85; Ayrıca bkz. Akdoğan, s. 219.
51
Çakır, s. 19.
52
Yekta, Türk Mûsikîsi Nazariyâtı, s. 94 vd.
282
24 arasındaki oranlarda dörtlü başta tanînî ondan sonra gelmektedir.
36/27=4/3, 27/24=9/8
Eğer toplamayı pest tarafta yapmak istiyorsak yani toplamak
istediğimiz tanînîyi baş tarafta bırâkmak istiyorsak o zaman tanînînin
paydası ile dörtlünün payını çarparız. O zaman orta sayı 32 olur. Şöyle
ki 36, 32, 24 sayıları arasında görüldüğü gibi 36/32=9/8 başta
32/24=4/3 sondadır.
Mesela dörtlü ile (4/3) beşliyi (3/2) toplayalım. Pay ve
paydaların birbirleri ile çarpımından 12 ve 6 sayıları çıkar. Dörtlünün
başta olmasını istiyorsak dörtlünün paydası (3) ile beşlinin payını (3)
çarparız. Sonuç 9'dur ki 12/9=4/3 tür. Beşliyi başta bırakma istersek
beşlinin paydası (2) ile dörtlünün payı (4)'ü çarparız. 8 çıkar ki,
12/8=3/2'dir. Bunu bir tel üzerinde gösterelim.
Beşli başta
A 3/2 4/3 M
Dörtlü başta
A 4/3 3/2 M
Aralıkların Bölünmesi
Herhangi bir aralığı iki eşit kısma bölersek, yapılacak işlem o
aralığın pay ve paydasını 2 ile çarpmak ve çıkan büyük sayı ile küçük
sayı arasındaki farkın yarısını küçük olana ekleyerek orta sayıyı
bulmaktır. Mesela; 4/3'ü ikiye bölelim. Pay ve paydayı 2 ile
çarptığımızda 8 ve 6 sayıları çıkar bunlar büyük ve küçük taraflardır.
Orta sayı için 8 ve 6 nın farkı, 2' nin yarısı 1'i küçük tarafa ekleriz. Bu
sayı da 7 dir. 8, 7, 6 sayıları bulunmuş olur. Buna göre bir dörtlü 8/7 ve
7/6 olarak iki aralığa bölünmüş olmaktadır.
Yine sekizli 2/1'i iki aralığa bölelim. Pay ve paydayı 2 ile
çarpıp 4 ve 2 sayısını elde ederiz. Ardından 4 ile 2 arasındaki farkın
yarısı 1'i, 2'ye ekler orta sayıyı buluruz. Böylece 4, 3, 2 sayıları
bulunmuş olur. biliyoruz ki sekizli 4/3 ve 3/2' den, yani dörtlü ve
beşliden oluşmaktadır.
12 8 6
12 9 6
283
Belirtilmesi gereken bir husus vardır. Burada iki eşit kısma
bölmekten maksat bir aralığın oranları eşit iki kısma bölünmesi demek
değildir. Görüldüğü gibi 2/1 in iki eşit kısma ayrılmasından 4/3 ve 3/2
olarak iki değişik oran çıkmaktadır ve oran değeri olarak birinci
ikinciden küçüktür. Bir önceki şekilde görüldüğü gibi eşitlik tel
üzerindedir.
Aralıklar ikiden fazla kısımlara da bölünebilir. Bu durumda
aralık kaça bölünmek isteniyorsa o sayı ile pay ve paydaları çarpılır.
Mesela 4/3 ü üç kısma bölelim. 3 ile çarpımlarından 12 ve 9 sayıları
çıkar. Bundan sonra bu iki sayı arasındaki fark, aralığı bölmek
istediğimiz sayı 3'e bölünür. Bu değerlerden birisi uzmâdan çıkarılarak
veya suğrâya eklenerek orta sayılar bulunur. Buna göre 12, 11, 10, 9
sayıları bulunmuş olur.
Aralıkların Birbirlerinden Çıkarılması
Büyük bir aralıktan küçük bir aralık çıkarılmak istendiğinde
eğer çıkarılacak olan oranın tiz tarafta kalması isteniyorsa, küçük
aralığın küçük sayısı ile büyük aralığın büyük sayısı çarpılır. Sonra
yine küçük aralığın küçüğü ile büyük aralığın küçüğü (paydalar)
çarpılır. Bu iki sonuç iki taraf kabul edilir. Ardından orta sayıyı elde
etmek için de büyük aralığın küçüğü ile küçük aralığın büyüğü
çarpılır. Diyelim ki 3/2 den 4/3 ü çıkarıyoruz. Küçük aralığın küçüğü
3'ü büyük aralığın büyüğü 3 ile çarparız. Çıkan 9 sayısı uzmâ taraftır.
Aynı oranın 3'ünü büyük aralığın küçüğü 2 (paydalar) ile çarparız.
Çıkan 6 suğrâ sayıdır. Orta sayı için 2 ile 4'ü çarpacağız. 9, 8, 6 sayıları
ortaya çıkar ki 9/8'in tiz tarafta olmasını istediğimiz zaman yapılacak
işlemdir. Burada 9/8 tizde, 8 ile 6 arasında var olan 4/3 oranı pestte
kalmış olmaktadır. Çıkarılmak istenen oranın pestte kalmasını
istiyorsak bu sefer payları birbiri ile çarparız. Bu sonuç da 12'dir.
Görülüyor ki 12, 9, 8 sayıları arasında 9/8 oranı pestte kalmış
olmaktadır.
Aralıkların toplanması, bölünmesi ve çıkarılması konuları
Kindî'nin Risâlelerinde ve İhvân-ı Safâ'da yer almamaktadır.
Fârâbi bu konuya, "Ses aralıklarında basit sayısal
münasebetler" başlığı altında yer vermiş ve detaylı olarak
anlatmıştır.53
İbn-i Sînâ ise eserinin ikinci makâlesini bu konuya
ayırmıştır. İki fasla ayırdığı ikinci makâlenin birinci faslı, aralıkların
birbirleri ile toplanması ve birbirlerinden çıkarılması, ikinci faslı da
aralıkların iki katının alınması ve ikiye bölünmesi hakkındadır.54
Sonraki edvâr kitaplarında aralıkların toplanması,
çıkarılması, bölünmesi konulara yer verilmeye devam edilmiştir.55
53
Fârâbî, s. 188-204.
54
eş-Şifâ, Cevâmi, s. 33-41
55
Ladikli, ikinci makâleyi tamamen bu konulara ayırmıştır. Bkz. Tekin, s. 102-110;
Akdoğan, s. 215-217; Çağdaş yazarlardan Rauf Yekta "Mûsikînin Mebâdî-i
284
Aralıkların Dörtlü İçerisinde Tertibi ve Cinsler
Aralıkların toplanması çıkarılması ve bölünmesine ilişkin
matematik bilgilerini verdikten sonra Safiyyüddîn, lahnî aralıkları -
5/4'ten 256/243'e kadar- önce ilk dörtlü içerisinde tertip etmiştir. Bu
da üç aralığı ve dört nağmeyi geçmez ve cins olarak isimlendirilir.
Dörtlünün aynı oran değerine sahip üç aralığa bölünmesinin mümkün
olmadığını belirtir.
Şimdi Safiyyüddîn'in cinslere verdiği isimlere gelelim.
Dörtlü içerisindeki aralıklardan en büyüğünün oranı diğer
ikisinin toplamından büyük olur ise buna Leyyin cins denir. Bunun
dışındakilerin hepsi kavî cins olarak adlandırılır. Bir dörtlü içerisinde
diğer iki orandan büyük olan üç oran vardır. Bunlar 5/4, 6/5, 7/6'dır.
Örneğin 5/4'ü dörtlüden çıkardığımız zaman 16/15 kalır ki bu 5/4'ten
küçüktür. Aynı şekilde, dörtlüden 6/5'i çıkardığımız zaman 10/9, 7/6'yı
çıkarıldığımız zaman da geriye 8/7 kalır ki bu oranlar çıkarılanlardan
daha küçüktür.
Dörtlü içerisindeki büyük aralık tiz tarafta, pest tarafta veya
ortada bulunabilir. Bu durum dörtlü içerisindeki aralıkların üçünün de
oran değerlerinin farklı olduğu zaman mümkündür. Yani dörtlü üç
değişik oranlı aralıktan oluşuyorsa her bir oran hem başa hem ortaya
hem de sona gelir ve her bir cins altı sınıf olarak tertip edilir. Eğer bir
dörtlü içerisindeki iki oran birbirine eşit ise ancak üç sınıf olarak tertip
edilebilir ki bu daha sonra gelecektir.
Safiyyüddîn, Leyyin cinsleri taksime başlamadan önce dörtlü
içerisindeki oranların dizilişini esas alarak bazı isimler vermiştir. Şöyle
ki; üç aralıktan büyük olanı ortada ise gayri muntazam (düzensiz), bu
aralık tiz veya pest tarafta olur, ikinci büyük aralık ortada olur ise
muntazam mütetâlî (düzenli sürekli), ikinci büyük aralık tiz ya da pest
tarafta olur ise muntazam gayr-i mütetâlî (düzenli kesintili) adını alır.
İlk dörtlü taksimine 4/3'ten sonra dörtlü içerisindeki en büyük
oran olan 5/4'i çıkararak başlar. İlk olarak 4/3'ten 5/4 çıkarıldığı zaman
geri kalanı iki eşit kısma bölerek üç aralığı tertip etmektedir.
4/3x5/4=16/15. 16/15 de ikiye 32/31, 31/30 olarak bölünür. Buna göre
ilk cins 5/4x32/31x31/30=4/3 olarak üç aralıktan oluşturulmuştur.
Leyyin cins üç kısma ayrılmıştır. En büyük aralığı 5/4 olan bu
cins, Râsim, 6/5 olan cins, Levnî, 7/6 olan, Nâzım cins olarak
adlandırılır. Bundan sonra 8/7 gelecek ki bu oran dörtlü içerisinde
diğer iki orandan büyük olmadığı için kavî cinslere geçilmiş olacak.
Riyâziyesi" başlığı altında bu konuyu detaylı bir şekilde anlatmıştır. Bkz. Türk
Mûsikîsi Nazariyâtı, s. 35-45.
285
DüzenliI. Sınıf 40 5/4 32 32/31 31 31/30 30 kesintili
DüzenliII. Sınıf 620 5/4 496 31/30 480 32/31 465 sürekli
DüzenliIII. Sınıf 32 32/31 31 31/30 30 5/4 24 sürekli
DüzenliIV. Sınıf 496 31/30 480 32/31 465 5/4 372 kesintili
V. Sınıf 160 32/31 155 5/4 124 31/30 120 Düzensiz
VI. Sınıf 124 31/30 120 5/4 96 32/30 93 Düzensiz
Şimdi Râsim cinsi (5/4x32/31x31/30=4/3) altı sınıf içinde
taksim edelim. Sadece bunun altı sınıfını göstereceğiz. Diğerleri aynı
metot üzere devam etmektedir ve tercümede her bir cins altı sınıfı ile
açıkça yer almıştır.
Safiyyüddîn, 4/3'ten 5/4 çıkarıldığı zaman kalan 16/15'i iki
kısma bölerek bu üç aralığı oluşturmuş idi. İkinci adımda 16/15'i üç
kısma böler ve ilk iki aralığı tek bir aralık yaparak üç aralığı oluşturur.
16/15 üç kısma bölündüğü zaman çıkan 48, 47, 46, 45 sayılarıdır ki,
48/46'yı tek aralık yapar. Diğer aralık ise 46/45 tir. Buna göre üç aralık
şöyledir. 5/4x24/23x46/45=4/3. Bu iki aralığı tek yaparak ikinci
adımda teşkil ettiği cinsler şed olarak isimlendirilir. Birincisi zayıf
olarak isimlendirilmekte idi.
Leyyin cinsin sınıfları şu şekilde tertip edilmiş olmaktadır.
Râsim (zayıf) : 5/4x32/31x31/30=4/3.
Rasim (şed) : 5/4x24/23x46/45=4/3.
Levnî (zayıf) : 6/5x19/18x20/19=4/3.
Levnî (şed) : 6/5x15/14x28/27=4/3.
Nâzım (zayıf) : 7/6x16/15x15/14=4/3.
Nâzım (şed) : 7/6x12/11x22/21=4/3.
Bundan sonra kavî (kuvvetli) cinsler gelir.
Birinci gayri muttasıl (kesintili) (zayıf): 8/7x14/13x13/12=4/3
Birinci kesintili (şed) : 8/7x21/19x19/18=4/3.
İkinci kesintili (zayıf) : 9/8x64/59x59/54=4/3.
İkinci kesintili (şed) : 9/8x48/43x86/81=4/3.
Üçüncü kesintili (zayıf): 10/9x12/11x11/10=4/3.
Üçüncü kesintili (şed) : 10/9x9/8x16/15=4/3.
Bundan sonra birbirine eşit iki oranı yan yana getirerek
oluşturduğu cinsler gelir. Bunlar zü't-tadî´f (iki katlı) cinslerdir. Üç
sınıf olarak tertip edilirler.
286
Birinci iki katlı: 8/7x8/7x49/48=4/3
İkinci iki katlı : 9/8x9/8x256/243=4/3
Üçüncü iki katlı: 10/9x10/9x27/25=4/3
Safiyyüddîn "ikinci iki katlı" cinsteki 256/243 için bakiyye
aralığı adının verildiğini hatırlatır ve en çok kullanılan cinsin bu
olduğunu ve zü'l-müddeteyn olarak adlandırıldığını belirtir.
Bundan sonra dörtlüden peşpeşe gelen iki oranla üç aralık tertip
ediliyor ve bu cins de muttasıl (sürekli) olarak adlandırılıyor.
Birinci sürekli : 8/7x9/8x28/27=4/3
İkinci sürekli : 9/8x10/9x16/15=4/3
Üçüncü sürekli: 10/9x11/10x12/11=4/3
Ardından dörtlüden art arda değil de bir oran atlayarak devam
eden iki oran ile oluşturulan cinslere geçiliyor. Munfasıl (ayrı) olarak
adlandırılan bu cinsler üç kısımdır.
Zayıf ayrı : 8/7x10/9x21/20=4/3
Orta ayrı : 9/8x11/10x320/297=4/3
Şed ayrı :10/9x12/11x11/10=4/3.
Safiyyüddîn, dörtlüyü üç aralık olarak tertip ettiği cinsleri
bitirdikten sonra "dörtlünün üç aralıktan oluşacağı genel kuralı"na56
muhalif olarak dörtlünün dört aralığa bölünmesinin de mümkün
olduğunu belirtir. Bu da en uygun olarak iki türlü tasnif edilir.
Birincisi: 13/12x14/13x13/12x96/91=4/3.
İkincisi: 13/12x14/13x15/14x16/15=4/3.
Bu ikincisi 24 sınıf olarak tertip edilmiş ve en uyumlusunun
birinci sınıf (13/12, 14/13, 15/14, 16/15) olduğu belirtilmiş ve birinci
müfred cins olarak adlandırılmıştır.
Safiyyüddîn, dörtlüden 16/15'i çıkarıyor ve geri kalanı ikinci
müfred cins olarak adlandırır. Birinci müfred cinsin aralıkları ile
oluşturulan melodiye kendi zamanında Isfahân, ikinci müfred cinsle
oluşturulan melodiye de Râhevî adının verildiğini ve bu iki müfred
cinsin dışında beş nağmeden oluşan cins bulunmadığını belirtir.57
Cinslerin Uyumlu ve Uyumsuzları
Safiyyüddîn bu cinsleri; tam uyumlu, orta uyumlu ve
zayıf/eksik uyumlu olmak üzere üçe ayırmaktadır.
Leyyin cinsin 36 sınıfı (râsim, levnî, nâzım sınıfları) zayıf
uyumludurlar. Kullanılmazlar.
Kavî cinslerin birincisi, altı sınıfı ile en uyumlu olanı, en çok
bilineni ve en fazla kullanılanıdır. İkincisi, üçüncüsü, dördüncüsü,
56
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 37.
57
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 41.
287
beşincisi de böyledir. Altıncısı ise leyyin cinslere oranla orta
uyumludur.58 Sürekli ve ayrı cinsler de uyumlu ve çok kullanılan
cinslerdir. İki katlı cinsler (zü't-tadî´f) –bütün sınıfları ile- kavî cinsin
diğerlerine nisbetle zayıf uyumlu, leyyin cinslere nisbetle orta
uyumludur.
Safiyyüddîn devamla; bu cinsler içerisinde birbirlerine çok
yakın oran değerlerinde olanların bulunduğunu ve bu yüzden aynı
aralık gibi duyulduğunu ve bunların ayırt edilmesinin oldukça zor
olduğunu belirtir. Mesela; Kesintili cinsin üç sınıfı ile, sürekli cinsin üç
sınıfı birbirlerine, birinci iki katlı ile ikinci iki katlı da birbirine
benzemektedirler. Ancak üç sınıfı ile ikinci iki katlı cins insan tabiatına
daha uygun gelmektedir. Bunun sebebi birinci iki katlıdaki bakiyye
aralığının oldukça küçük olmasıdır. Bu yüzden onun yerine ikinci iki
katlının (9/8x9/8x256/243=4/3) kullanıldığını belirtir.
Üçüncü iki katlıya gelince o da -10/9 ile 9/8 birbirine yakın
olduğu için- ikinci sürekli cinse benzer. Aynı şekilde birinci sürekli ile
birinci ve ikinci iki katlı birbirlerine yakındır.
Beşli Cinsler
Safiyyüddîn, tertip ettiği bir takım dörtlü dışı cinslerin
aralıklarını verir ve bazılarına verilen isimleri kaydeder.
14/13x13/12x36/35x9/8x10/9 olarak tertip ettiği cinsi en küçük
müfred cins olarak adlandırır ve zamanında buna zîrefkend-i kûçek
dendiğini belirtir. Beşliden 5/4 çıkarıldığında kalan 6/5'in de
(14x13x13/12x36/35=6/5) müstakil bir cins olduğunu belirtir. Bu
cinsin de kulağa hoş geldiğini ve sanatçıların bunu zîrefkend olarak
isimlendirdiğini belirtir. 59
Safiyyüddîn'e göre beşli şu şekilde de beş aralığa bölünebilir.
14/13x8/7x13/12x13/12x27/26=3/2.
Yine beşli, 14/13x8/7x13/12x14/13x117/112=3/2 olarak beş
aralık ve altı nağmeden oluşturulabilir. Bu cinsi de sanat erbabı
Büzürk olarak Safiyyüddîn ise en büyük müfred cins olarak
isimlendiriyor.60
Bir cins de beşlinin 13/12x27/26x9/8x10/9x16/15=3/2 olarak
tertibi ile meydana getirilir. Yani burada 13/12 ile 27/26=9/8'dir. Bu
tanînîye, kesintili kavî cinsin (Üçüncü kesintili şed):
10/9x9/8x16/15=4/3 aralıkları ile tertip edilen bir dörtlü eklenerek
teşkil edilmiş olmaktadır.
Yine 13/12 ve 27/16'dan oluşan tanînîye, birinci ve ikinci
kesintili kavî cinslerle oluşturulan dörtlüler de eklenebilir. Ancak bu
58
Bunlar sırayla birinci kesintili cinslerin sınıflarıdır.
59
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 43.
60
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 44.
288
aralıklar birbirine oldukça yakındırlar. Safiyyüddîn bu risâleyi
inceleyenin kendi saydığı cinsler dışında çok sayıda cins tertip
etmesinin mümkün olduğunu belirtir.
Görüldüğü gibi Safiyyüddîn eserinde cinslere oldukça
fazla yer ayırmıştır. Bu konuyu detaylı olarak bir de Fârâbî ele
almıştır. Ancak Kindî de "cinsler" başlığı altında tanînî, levnî ve
te'lîfî olmak üzere üç çeşit cinsten bahsetmektedir. Tanînî cins
tanînî-tanînî-fazla aralıklarından oluşur. Levnî, fazla-fazla-üç yarım
tanînî olarak tertip edilmiştir. Te'lîfî cins ise, irha-irha-iki tanînî
olarak tertip edilir.61
Farâbî, "cinslerin tertibi ve sınıfları" başlığı altında leyyin
ve kavî cinsleri detaylı bir şekilde ele almıştır. Fârâbî ile büyük bir
benzerlik arz etmesine rağmen Safiyyüddîn cinslerin tertibini
anlattığı üçüncü makâlede Farabî'nin ismine hiç yer vermemiştir.62
İbn Sînâ, Şifâ'nın üçüncü makâlesini cinslere ayırmıştır.
Üç aralık ve dört nağmeden oluştuklarını belirttiği cinsleri lahnî
aralıklar olarak adlandırmıştır. Kavî cinsler makâlenin üçüncü,
leyyin cinsler dördüncü faslında ele alınmıştır.63
Safiyyüddîn'den sonra yazılan edvârların bazılarında bu
konu detaylı olarak ele alınmıştır.64
Çağdaş yazarlardan Rauf Yekta bu konuyu ele almış ve
Safiyyüddîn ile tamamen paralel işlemiştir.65 Rauf Yekta
Safiyyüdîn'in anlattığı bütün cinsleri ele aldıktan sonra şu
açıklamayı yapar. "Bu yorucu meşgaleden sonra birbiriyle uyum
arzeden kaç tane dörtlü elde edilmiştir? diye sorulacaktır. Cevaben
ve biraz da mahcubiyetle yalnız dört adet uyumluluğuna
hükmedilmiş dörtlü elde edilmiştir cevabını vereceğiz. Diğerleri
nazariye kitaplarında uyumaya mahkum edilmiştir. Buna ilaveten
bu kadar yüzyıl geçtikten sonra bunlar Yunan mûsikîsinde cinslerin
esrarını ortadan kaldırmak isterken onları gerçekleştirmek
konusunda semere vermeyen çalışmalara teşebbüs etmiş olan
Avrupalı sanatkarların fikirlerini bulandırmışlardır."66
Cinsler bölümünü Kindî'nin bur cümlesini naklederek bitirmek
istiyorum. Kindî şöyle der; "Filozofların genel adeti, ilmü'l-evsat da
denilen matematik ilmi ile pratik (egzersiz) yapmaktır."67
61
Detaylı bilgi için bkz. Risâle fî Hubr Sınâati't-Te'lîf, (Turabi, tez. s. 124).
62
Fârâbî, s. 278-317.
63
Detaylar için bkz. eş-Şifâ,Cevâmi, s. 45-56.
64
Bkz. Tekin, s. 112 vd.; Ladikli eserinde cinslere önemli bir yer ayırırken Şirvânî,
"Muhtasar eserinin kapasitesini aşacağı için yer vermediğini" belirtmiştir. Bkz.
Akdoğan, s. 222.
65
Yekta, Türk Mûsikîsi, s. 59.
66
Yekta, a.e.g. s. 63.
67
Kindî, Kitâbu'l-Musavvitâti'l-Veteriyye, (Turabi, tez, s. 134)
289
Şerefiyyenin Dördüncü Makalesi
(Büyük Tabakalar İçerisinde Cinslerin Tertibi) 68
Dörtlülerin İki Oktav İçerisinde Tertibi
Safiyyüddîn bu bölümde ilk olarak dörtlüleri iki oktav
içerisinde tertip etmektedir. Buna geçmeden önce iki oktavı kendileri
ile kurduğu beşli, dörtlü ve tanînî aralıkları ile ilgili şu hatırlatmayı
yapar. "Bilindiği gibi oktav aralığından dörtlü çıkarıldığı zaman beşli,
beşliden dörtlü çıkarıldığı zaman tanînî kalmaktadır." Yani;
2/1÷4/3=3/2, 3/2÷4/3=9/8.
Safiyyüddîn iki oktav içerisinde tertip ettiği dörtlülere "tabaka"
adını verir ve sırayla onları birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü tabaka
olarak ifade eder. Tanînî'ye de bu tertip içerisinde "fâsıla" adını verir.
Buna göre bir oktav iki tabaka ve bir fâsıladan, iki oktav da dört tabaka
ve iki fâsıladan oluşmuş olmaktadır.
Yukarda belirtilen dörtlü ve tanînîleri iki oktav içerisinde
dokuz sınıf olarak tertip eder. İlk üç sınıfta fâsıla pest tarafta, dörtlüler
tiz tarafta, ikinci üç sınıfta fâsıla tiz tarafta, dörtlüler pestte, üçüncü üç
sınıfta ise fâsılalar ortada dörtlüler tizde ve pesttedir. İkinci oktav
içerisinde de aynı şekilde iki dörtlü ve bir tanînî bulunmaktadır. İkinci
oktavda tanînîler her bir sınıfta yer değiştirmekte, pestte, tizde veya
ortada bulunmaktadırlar. Safiyyüddîn dörtlülere C, tanînîye de B
işareti koymuş ve tertip ettiği bu iki oktavlık dizileri;
İki fâsıla (tanînî) de pest tarafta ise; Munfasılu'l-eskal,
Fâsılalar tiz tarafta olursa; Munfasılu'l-ehad,
Birinci fâsıla pestte, diğeri tiz tarafta olur, araya dörtlüler
girerse; Muttasıl,
İki fâsıla da dörtlüler arasında olursa; Munfasılu'l-evsat veya
fâsılatu'l-vustâ olarak adlandırmıştır.
Dörtlü ve tanînîlerle iki oktav içerisinde tertip ettiği bu dokuz
sınıfın rumuzu, oranları ve isimleri şöyledir:69
68
Safiyyüddîn Dördüncü Makâle'nin başlığını böyle koysa da bu makâle eserde en
büyük makâledir. Cinsleri büyük tabakalar içerisinde tertip ettikten sonra, ileride
görüleceği gibi bir çok konuya daha bu makâlede yer vermektedir.
69
Buraya sadece ilk cetveli alarak diğer sınıfların oranlarına yer veriyoruz. Diğer
cetveller için bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 51-54.
290
I. C-C-B C-C-B: 4/3x4/3x9/8x4/3x4/3x9/8=4/1=4: Munfasılu'l-ehad
İki oktav
Müşterek orta
II. C-C-B B-C-C: 4/3x4/3x9/8x9/8x4/3x4/3=4: Munfasılu'l-ehad el-eskal
III. C-C-B C-B-C: 4/3x4/3x9/8x4/3x9/8x4/3=4: Munfasılu'l-ehad el-evsat
IV. B-C-C B-C-C: 9/8x4/3x4/3x9/8x4/3x4/3=4: Munfasılu'l-eskal
V. B-C-C C-C-B: 9/8x4/3x4/3x4/3x4/3x9/8=4: Munfasılu'l-eskal el-ehad
VI. B-C-C C-B-C: 9/8x4/3x4/3x4/3x9/8x4/3=4: Munfasılu'l-eskal el-evsat
VII. C-B-C C-B-C: 4/3x9/8x4/3x4/3x9/8x4/3=4: Munfasılu'l-evsat
VIII. C-B-C C-C-B: 4/3x9/8x4/3x4/3x4/3x9/8=4: Munfasılu'l-evsat el-ehad
IX. C-B-C B-C-C: 4/3x9/8x4/3x9/8x4/3x4/3=4: Munfasılu'l-evsat el-eskal
Dörtlüler yukarıdaki gibi bir araya getirilerek iki oktav düzenlenmiştir.70
İki Oktavdaki 15 Perde
Safiyyüddîn iki oktav içerisindeki on beş temel nağmeyi
aşağıdaki şekilde belirlemektedir.
İki dörtlü içerisinde altı aralık ve yedi nağme bulunmaktadır.
Bu da 16/9 (yedili) oranıdır. Buna noksan cem´ denir. Oktavın
tamamlanması için bir 9/8 gerekmektedir. Bu da tabakaların tertibinde
"fâsıla" olarak adlandırılır. Bu fâsıla 16/9'a eklenirse devir tamamlanır
ve her cem´ (oktav) sekiz nağme ve yedi aralıktan oluşmuş olur. İki
dörtlüye bir dörtlü daha ilave edersek o zaman 10 aralık ve 11
70
Fârâbî de tanînî(fâsıla)-dörtlü-dörtlü tertibine munfasılu'l-eskal, dörtlü-dörtlü-
tanînî tertibine munfasılu'l-ehad, dörtlü-tanînî-dörtlü tertibini ise munfasılu'l-evsat
adını vermiştir. Bu tertibi iki oktav içerisinde de yapmış ve "tanînî-dötlü-dörtlü
tanînî-dörtlü-dörtlü" tertibine "munfasıl cem-i tam", "dörtlü-dörtlü-tanînî dörtlü-
dörtlü-tanînî" tertibine, "muttasıl cem-i tam", "dörtlü-tanînî-dörtlü dörtlü-tanînî-
dörtlü" tertibine ise "cem'ul-ictima" adını vermiştir. Fârâbî, Safiyyüddîn gibi
dörtlüler için C, tanînî aralıkları için B remzini koymamıştır. Bkz. Fârâbî, s. 329-332;
Bu konu Ladikli'de tamamen Şerefiyyede'ki gibi işlenmiştir. Bkz. Tekin, s. 88-93.
8 9 12 16 18 24 32
3/4 3/4 8/9 3/4 3/4 8/9
/3 2 2/3 2/3
2/1 2 1/
291
nağmeden müteşekkil bir cem´ elde edilmiş olur. İşte bu oktav ve
dörtlü aralığıdır.71 Oktav ve dörtlünün de eskiler tarafından tam cem´
(cem'i kâmil) olarak adlandırılmasını Safiyyüddîn doğru bulmuyor.
Çünkü tam cem'in bütün sesleri içermesi gerektiğinden, oktavı ve iki
oktavı tam cem´ kabul etmek gerektiği görüşündedir.72
Yine oktav ve dörtlüye bir tanînî eklendiği zaman 12 nağme 11
aralıktan oluşan oktav ve beşli ortaya çıkmış olur. Buna dördüncü
dörtlüyü eklersek devir tizleri ile de tamamlanır. Böylece 15 nağme, 14
aralıktan oluşan ve tam cem´ olarak adlandırılan iki oktavlık dizi
oluşmuş olur.73
İki oktavlık "büyük mükemmel sistem" olarak adlandırılan
bu dizi eski Grek müziği kaynaklarında olduğu gibi74 İslam
dünyasında yazılan hemen bütün edvârlarda aynı isimlerle yer
almıştır. Kindî "cem´" başlığı altında isimleri biraz değişik olsa da
iki oktav içinde 15 nağmeden bahsetmiştir. Udda açık bam teline
(A) "mefrûda" ikinci zîrdeki (A) yı da "hâddetü'l-haddât" olarak
isimlendirmiştir.75
Fârâbî, "cem-i tam" dediği iki oktav içerisindeki bu 15
nağmeye aynı isimleri vermiştir. Yunanca isimleri de cetvelde yer
almıştır. Ancak nağmelere verilen remizler Safiyyüddîn'in
verdiklerinden farklıdır. Fârâbî, sırasıyla, A, C, D, h, Z, H, T, Y, K,
L, M, N, S, A (Ayn) ve F remizlerini kullanmıştır.76 İbn-i Sînâ ise
15 nağmeden oluşan cem-i tam'dan bahsetmiş fakat bu isim ve
remizlere yer vermemiştir.77
Safiyyüddîn, bu iki oktavda tertip edilen nağmelerin Yunanca
ve Arapça isimlerini kaydetmiş ve ebced harfleri ile remizlerini
koymuştur.78
Dörtlülerin Bir Oktav İçerisinde,
Cinslerdeki Aralıklar İle Tertibi
Safiyyüddîn üçüncü makâlede oluşturduğu cinslerden bazıları
ile "munfasılu'l-ehad'ı" düzenlemektedir. Munfasılu'l-ehad'in (C-C-B):
4/3x4/3x9/8=2/1 aralıklarından oluşmakta olduğunu hatırlayalım.
Yukarıdaki nağmelere verilen isimleri de kullanarak munfasılu'l-ehad
(4/3x4/3x9/8=2/1) içerisindeki dörtlüleri önce "birinci kesintili kavî
cinsin" aralıkları ile tertip eder. "Birinci kesintili kavî cinsin" aralıkları
ise 8/7x14/13x13/12=4/3 idi. Birinci ve ikinci dörtlüyü bu aralıklardan
71
2/1x4/3=8/3.
72
Aynı görüş için bkz. Fârâbî, s. 327; İbn Sînâ, eş-Şifâ, Cevâmi, s. 63; Tekin, s. 82.
73
8/3x9/8=6/2=3 Bu oktav ve beşlidir. Buna bir dörtlü eklenirse 6/2x4/3=4/1=4 oranı
çıkar ki iki oktav oranıdır.
74
Bkz. Can, s. 41, 65.
75
Bkz. Risâle fî Hubr Sınâati't-Te'lîf, (Turabi, tez. s. 118-120).
76
Bkz. Fârâbî, s. 336 vd.
77
Bkz. eş-Şifâ, Cevâmi, s. 63.
78
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 57; Ayrıca bkz. Tekin, s. 93-96; Rauf Yekta, Türk
Mûsikîsi Nazariyâtı, s. 56.
292
oluşturur ve sonuna devrin tamlanması için 9/8 koyar. Safiyyüddîn,
leyyin cinsler uyumsuz, kavî cinslerin bazıları da birbirine çok yakın
değerlerde olduğu için kullanılmadıklarını burada ifade eder.
I. Pest munfasılu'l-ehad, "birinci kesintili kavî cinsin" aralıkları
ile edilince şu aralıklardan oluşmuş olmaktadır.
Munfasılu'l-ehad'in iki dörtlüsü A-D ile D-Z "birinci kesintili
kavî cinsin" aralıkları ile yukarıdaki gibi tertip edilir. Safiyyüddîn bu
oktav içerisindeki bazı perdelerin birbirlerine oranlarını da zaman
zaman vermiş ve bazı aralıklardan da bahsetmiştir. Tercümede açıkça
yer aldığı için hepsini buraya tekrar almıyoruz. Mesela; yukarıdaki
oktavda son dörtlü ile birleşen 9/8 olmasa idi beşli (3/2) oranının bu
dizi içerisinde bulunmayacağını hatırlatır. Yine yukarıdaki oktavda iki
tane 7/6 oranlı aralık bulunduğunu belirtir. Bu oran B-D ve h-Z
arasında mevcuttur.79
II. Munfasılu'l-ehad, "ikinci kesintili cinsin" aralıkları ile tertip
edilir. Oranları şöyledir. 9/8x64/59x59/49x9/8x64/59x59/54x9/8=2/1.
III. "Üçüncü kesintili cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
10/9x12/11x11/10x10/9x12/11x11/10x9/8=2/1.
IV. "Birinci sürekli cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
8/7x9/8x28/27x8/7x9/8x28/27x9/8=2/1.
V. "İkinci sürekli cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
9/8x10/9x16/15x9/8x10/9x16/15x9/8=2/1.
VI. "Üçüncü sürekli cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
10/9x11/10x12/11x10/9x11/10x12/11x9/8=2/1.
79
Yani; 14/13x13/12=7/6
293
VII. "Birinci iki katlı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
8/7x8/7x49/48x8/7x8/7x49/48x9/8=2/1.
VIII. "İkinci iki katlı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
9/8x9/8x256/243x9/8x9/8x256/243x9/8=2/1.
IX. "Üçüncü iki katlı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
10/9x10/9x27/25x10/9x10/9x27/25x9/8=2/1.
X. "Birinci ayrı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
8/7x10/9x21/20x8/7x10/9x21/20x9/8=2/1.
XI. "Orta ayrı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
9/8x11/10x320/297x9/8x11/10x320/297x9/8=2/1.
XII. "Şed ayrı cinsin" aralıkları ile tertip edilir.
10/9x12/11x11/10x10/9x12/11x11/10x9/8=2/1.
Dörtlülerin İki Oktav İçerisinde,
Cinslerdeki Aralıklar İle Tertibi
Safiyyüddîn buraya kadar "munfasılu'l-ehad'ı" pest sekizlide
kavî cinslerin aralıkları ile tertip etti. Şimdi ise aynı işlemi iki oktav
içerisinde, yine munfasılu'l-ehad tertibiyle, yukarıdaki kavî cinslerin
çeşitleri ile düzenleyecektir. Bu da 12 çeşittir. İlk cetveli alıyoruz.
Diğerleri aynı tertip üzere devam etmektedir. Munfasılu'l-ehad'ın pest
oktavdaki tertibinin aynısını iki oktav içerisinde yapmaktadır. Oranları
aşağıdadır.80
I. "Birinci kesintili cinsin" aralıkları ile tertibi.
İki oktav
80
Cetveller için bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 66-71.
294
II. "İkinci kesintili cinsin" aralıkları ile tertibi ile oranları:
9/8x64/59x59/54x
9/8x64/59x59/54x9/8x9/8x64/59x59/54x9/8x64/59x59/54x9/8=4/1=4.
III. "Üçüncü kesintili cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
10/9x12/11x
11/10x10/9x12/11x11/10x9/8x10/9x12/11x11/10x10/9x12/11x11/10x9
/8=4.
IV. "Birinci sürekli cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
8/7x9/8x28/27x8/7x
9/8x28/27x9/8x8/7x9/8x28/27x8/7x9/8x28/27x9/8=4.
V. "İkinci sürekli cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
9/8x10/9x16/15x9/8x10/9x16/15x9/8x9/8x10/9x16/15x9/8x10/9x16/1
5x9/8=4.
VI. "Üçüncü sürekli cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
10/9x11/10x
12/11x10/9x11/10x12/11x9/8x10/9x11/10x12/11x10/9x11/10x12/11x9
/8=4.
VII. "Birinci iki katlı cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
8/7x8/7x49/48x
8/7x8/7x49/48x9/8x8/7x8/7x49/48x8/7x8/7x49/48x9/8=4.
VIII. "İkinci iki katlı cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
9/8x9/8x256/243x9/8x9/8x256/243x9/8x9/8x9/8x256/243x9/8x9/8x25
6/243x9/8=4.
IX. "Üçüncü iki katlı cinsin" aralıkları ile tertibi ve
oranları:10/9x
10/9x27/25x10/9x10/9x27/25x9/8x10/9x10/9x27/25x10/9x10/9x27/25
x9/8=4.
X. "Birinci ayrı cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
8/7x10/9x21/20x8/7x
10/9x21/20x9/8x8/7x10/9x21/20x8/7x10/9x21/20x9/8=4.
XI. "Orta ayrı cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
9/8x11/10x
320/297x9/8x11/10x320/297x9/8x9/8x11/10x320/297x9/8x11/10x
320/297x 9/8=4.
XII. "Şed ayrı cinsin" aralıkları ile tertibi ve oranları:
10/9x12/11x
11/10x10/9x12/11x11/10x9/8x10/9x12/11x11/10x10/9x12/11x11/10x9
/8=4.
Safiyyüddîn; bu dizilerin, incelendiği zaman en uyumlu, insan
tabiatına en hoş gelenlerinin "iki katlı cinsin" iki dizisi ile
(9/8x9/8x256/243=4/3 ve 10/9x10/9x27/25=4/3) "ikinci sürekli cins"
(9/8x10/9x16/15=4/3) ve dört "müfred" cins olduğunun görüleceğini belirtir.
295
Ancak müfred cinslerin denkleri ile toplanmadığını, "birinci müfred cinsin"81
aralıklarının birbirine çok yakın değerlerde olduğu için uyumsuz olduğunu
ifade eder. "Büyük müfred cinsin",82 "orta ve küçük müfred cinslerin"
oktavdan küçük olduğu için83 burada kullanılmadığını açıklar. "İki katlı
cinsin" yukarıda belirtilen iki sınıfı (ikinci ve üçüncü iki katlı) ile "ikinci
süreklinin" sınıflarından da üç sınıfın en uyumlu cinsler olduğunu belirtir.
Dizilerdeki Ortak Sesler
Bunların dışında, yani eklenen ve kendisine eklenilen cinslerin
dışında başka cinsler de tertip edilebilir. Safiyyüddîn bir örnekle bunu şöyle
anlatır. Pest oktavda "ikinci sürekli cinsin" aralıkları ile tertip edilmiş diziyi
ele alalım.
2/1
2/3
3/4 3/4 3/4 3/4
9/8 10/9 16/15 9/8 10/9 16/15 9/8
Buradaki 9/8x10/9x16/15=4/3 dizilişi "ikinci sürekli cinsin"
birinci sınıfının oranlarıdır. Aynı cinsin üçüncü sınıfı ise
10/9x16/15x9/8=4/3 şeklinde idi.84 Bu üçüncü sınıf da burada B-h
arasında mevcuttur. Bu da bir dörtlüdür. Normal olarak ilk dörtlü (AD) ikinci dörtlü (D-Z) ve bir tanînî (Z-h) ile yukarıdaki diziler
oluşturulmuştur. Ancak bu diziler içerisinde burada anlatıldığı gibi bir
çok dörtlülere bu şekilde rastlamak mümkündür. İşte Safiyyüddîn'in
"eklediğimiz ve kendisine eklenen dışında başka cinsler" dediği
bunlardır. Şekiller incelendiği zaman kolaylıkla anlaşılacaktır.
Safiyyüddîn bunlara "bahr" adını vermektedir.
81
13/12x14/13x15/14x16/15=4/3.
82
14/13x8/7x13/12x14/13x 117/112=3/2.
83
Müfred cinsler için bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 43-44.
84
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 35.
Pest taraf Tiz taraf
A B C D h V Z H
720 640 576 540 480 432 408 360
296
Burada B-h arasındaki dörtlü ikinci bahir olarak kabul edilir.
Yine C-V dörtlüsü de "ikinci sürekli cinsin" altıncı sınıfının oranlarıdır
ve bu da bu dizi içerisinde üçüncü bahr olarak adlandırılır. D-Z
dörtlüsü de dördüncü bahirdir ve oranları birinci dörtlünün aynısıdır. hH dörtlüsü de ikinci dörtlü ile aynı değerlere sahiptir. Bir oktav
içerisindeki bu bahirlerin toplamına Safiyyüddîn "şed" adını
vermektedir.
Safiyyüddîn, yukarıda anlattığı bahirleri (dörtlü) Edvâr'ında bir
oktav içerisinde Rast dizisi perdeleri ile vermiştir.85 Şerefiyye'de ise
arızasız seslerle verdiği iki oktav içerisinde bulunan sekiz ayrı oktavı
cetvelle göstermiştir. 86
Telli Aletlerin ve Ud'un Akordu
Safiyyüddîn, bütün seslerin tek bir tel üzerinde mevcut
olduğunu ancak beste yapmak ve icrâ etmek için tek bir telin yeterli
olmadığını ve bunun için iki, üç, dört veya daha fazla telli aletler icad
edildiğini ifade eder.
İki telli aletler çeşitli şekillerde akort edilebilir. En çok
kullanılan akort düzeni dörtlü akorttur. Yani üst telin 3/4'ünden çıkan
ses ile alt telin açık halinden çıkan sesin eşit olduğu akorttur. Bunu
Safiyyüddîn "iki telin hükmü" başlığı altında Edvâr'da anlattığını
belirtir ve kısa tutar.87
Bundan sonra aletlerin en mükemmeli ve meşhuru olarak
adlandırdığı udun akorduna geçer. Ud beş tellidir. En üst tel bam,
ondan sonra sırayla mesles, mesnâ, zîr ve hâd telleri gelir.
Ud sazı, İhvân-ı Safâ'da da aletlerin en mükemmeli88
Fârâbî'de, aletlerin en meşhuru olarak adlandırılır.89 Aynı görüş
daha sonraki kitaplarda da zikredilir. Ud-i kâmil denmesinin sebebi
bütün sesleri ihtiva etmesi sebebiyledir.90
Tellere verilen bam, mesles, mesnâ ve zîr isimleri bütün
edvâr kitaplarında aynıdır.91 Ayrıca Kindî kendi zamanında zîr
telinin altına hâdd ismiyle bir tel daha bağlayanlardan bahsetmiş,
bunu yaparken beş unsuru, beş duyuyu, beş parmak ve gezegeni ve
85
Bkz. Uygun, s. 89.
86
Bkz. trc. s. 73; Alişah ise iki oktavlık Uşşak dizisi içerisinde gösterdiği bir oktavlık
yedi adet diziyi isimleri ile vermiş ve bu tam dizilerin "envâ-çeşitler" olarak
adlandırıldığını belirtmiştir. Çakır, s. 48; Ayrıca bkz. Tekin, s. 153.
87
Bkz. Uygun, s. 91.
88
s.148.
89
s. 498.
90
Tekin, s. 178.
91
Kindî hem Kitâbu'l-Musavvitâti'l-Veteriyye'de (Bkz. Turabi, tez. s. 149-153) he de
Risâle fî Eczâi Hubriyye'de (s. 163-167) udun bu tellerinden uzunca bahseder ve gök
cisimleri, doğa hadiseleri ve insan ahlakı ile duygu ve davranışları arasında irtibatlar
kurar. Ayrıca bkz. İhvân-ı Safâ, s. 149, Fârâbî, s. 502 vd., eş-Şifâ, Cevâmi, s. 148.
297
beş arûz dairesini dikkate aldıklarını belirtmiştir.92 Fârâbî aletlerde
nağme üretilmesi konusunu anlatırken ud aletine büyük bir yer
ayırmış, ud aletinin yukarıda adı geçen dört telinin nağmeleri ve çok
çeşitli akort düzenini ele almış ve sonunda tam cem'e (iki
oktav/hâddetu'l-hâddât) ulaşabilmek için bahsettiği üç yoldan
birisinin de ud aletine beşinci bir tel eklemek olduğunu belirtmiştir.
Beşinci tel üzerinde bınsır parmağının bastığı perde ile iki oktav
tamamlanmış olmaktadır.93
Sonraki eserlerde ud aleti hâdd ile birlikte beş tellidir.94
Udun akordu ise dörtlü akorttur. Yani her açık teli bir üsttekinin
dörtte üçüne eşit kılmaktır. Bu durumda en üstteki bamın açık hali
ile en alt telde bınsırın bastığı perde arasında iki oktav vardır. A-Lh.
Bu iki perdenin ortası mesnâ telinin 8/9 undan çıkan YH perdesidir
ve bir oktavdır.
Elimizde mevcut bütün edvâr kitaplarında udun telleri
arasındaki akort düzeni dörtlü akorttur. Fârâbî'ye göre
bilinen/normal akort, her telin hınsır perdesinden çıkan ses ile bir alt
telin açık halinden çıkan sesin eşit olduğu akorttur.95 Bu ifade
Safiyyüddîn'in yukardaki açıklaması ile aynıdır. Kindî ve İhvân-ı
Safâ'da da akort dörtlüdür.96
Ud Üzerinde 17 Perdenin Tespiti
Safiyyüddîn, önce ud'un bam teli üzerindeki ilk dörtlü
içerisindeki yedi perdenin ne şekilde tesbit edildiğini anlatır. Önce AM telini zül-müddeteyn adını verdiği "ikinci iki katlı cinsin" oranları
(9/8-9/8-256/243 ton-ton-limma) ile bölerek bam telinin perdelerini
yerleştirmeye başlar. Safiyyüddîn Edvârda "desâtînin kısımları" başlığı
altında yaptığı gibi önce oktav, sonra dörtlü, daha sonra beşli olarak
devam eden biçimde bir oktavı 17 aralığa bölmemiştir. Şerefiyye'de
ud'un bam teli üzerindeki ilk dörtlüdeki perdeleri bularak göstermiş
diğerlerinin bulunma işlemini yapmamış sadece perde isimlerine işaret
etmiştir.
Önce A-M telini dokuza böler birinci kısmın sonuna D koyar.
1/1x9/8=9/8. Bu tanînî aralığıdır. Yani D nağmesi A'nın 8/9 undan
çıkar.
D-M yi dokuza böler ve bir bölüm D ye ekleyerek Z perdesini
bulur. Bu, D' ye bir tanînî eklemek demektir. (9/8x9/8=81/64) bu en
büyük üçlü aralıktır.
Bir dörtlünün tamamlanabilmesi için bir bakiyye (256/243)
aralığı kalmaktadır. Dörtlüden üçlüyü çıkarırsak bu sonuca ulaşabiliriz.
92
s. 142.
93
Farabî, s. 588-592.
94
eş-Şifâ, Cevâmi, s. 148; Çakır, s. 103.
95
Fârâbî, s. 597. Fârâbî, burada udun çeşitli akort düzenlerinden bahsetmektedir ki
"farklı akortlarla icra" konusunda bunlara yer verilecektir.
96
Kindî, er-Risâletü'l-Kübrâ fi't-Te'lîf, (Turabî, tez, s. 176), İhvân-ı Safâ, s. 149, eş-
Şifâ, Cevâmi, s. 148. Detaylı bilgi için bkz. Can, s. 57 vd.
298
4/3÷81/64=256/243. Böylece bam telinin perdeleri, A-D-Z-H dörtlüsü
ton-ton limma şeklinde bulunmuş oldu. Bu perdelerden D, sebbâbe, Z,
bınsır, H, hınsır parmaklarının bastığı perdelerdir ve bu parmakların
isimlerini almıştır.
Safiyyüddin bu aşamada dörtlüyü, 256/243-9/8-9/8 limma-tonton aralıklarına bölerek dörtlü içerisindeki diğer sesleri (B, C, h, V)
elde eder. Bunun için;
H-M'yi sekiz kısma bölüp bir kısmı kendi üzerine ekler. Bu h
perdesidir. Bu dörtlüden bir tanînî çıkarmak (4/3÷9/8=32/27) veya
tanînîye bir bakiyye eklemek (9/8x256/243=32/27) demektir.
h-M aynı işlemle sekiz kısma bölünmüş bir kısım kendi üzerine
eklenmiş ve B perdesi bulunmuştur. Bu da h'den bir tanînî çıkarmak
(32/27÷9/8=256/243) veya A'ya bir bakiyye eklemek
(1/1x256/243=256/243) demektir. Bu perde "zâyid" olarak adlandırılır.
A-B-h-H perdeleri dörtlünün limma-ton-ton tertibidir.
Sonra B-M'yi dört kısma bölüp birinci kısmın sonundan T
perdesi elde edilir. (256/243x4/3=1024/729). Bu, bakiyyeye dörtlü
veya dörtlüye bakiyye eklemek demektir. Bu mesles telinin ilk
perdesidir. Zâid olarak adlandırılır.
Şimdi de V perdesini bulmak için T-M sekiz kısma bölünür ve
buna bir kısım eklenir. V ile T arası tanînî olduğu için bu aynı
zamanda T'den bir tanînî çıkarmak demektir.
(1024/729÷9/8=8192/6561) Bu perde aynı zamanda h'ye bir bakiyye
eklenerek de bulunabilir. (32/27x256/243=8192/6561) V perdesi zelzel
vustâsının bastığı perdedir.
V-M'yi sekiz kısma bölüp V'den peste doğru bir kısım eklenir
ve C perdesi bulunur. (8192/6561÷9/8=65536/59049) Buna mücenneb
perdesi adı verilir. Buraya kadar Safiyyüddîn bam teli üzerindeki
dörtlü içerisinde bilinen yedi perdeyi bu şekilde tesbit etmiş oldu.
Bundan sonra diğer tellerdeki perdelere sadece işaret eder.
Meslesin boş hali; H, zâyidi; T, mücennebi; Y, sebbâbesi; YA, kadîm
vustâsı; YB, zelzel vustâsı; YC, bınsırı; YD, hınsırı; Yh perdeleridir.
Mesnânın açık hali; Yh, zâyidi; YV, mücennebi; YZ,
sebbâbesi; YH'dır ve burada pest sekizli tamamlanmış olur. Zîra bu
perde A'nın oktavıdır. Ud üzerindeki bu perdeler tiz oktavdaki
perdeleri ile Edvâr ve Şerefiyye'de bir ud cetveli üzerinde şu şekilde
gösterilmiştir.97
97
Uygun, s. 92; Arslan, Şerefiyye trc. s. 75.
299
Safiyyüddîn bamdan sonra diğer teller üzerindeki perdeleri,
isimlerini vererek göstermiştir. Ancak Edvâr'ında bir oktavı 17 aralığa
bölme işlemini detaylı olarak anlatmış ve bu anlatım şekli sonraki
edvârlarda ve yeni çalışmalarda devam ettirilmiştir.98 Bu 17 perde
(oktavı ile 18) başlangıç sesine uzaklıkları ile aşağıdaki gibi
gösterilmiştir.
No Per. Adı Oran Sent
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
)ا( A
)ب( B
)ج( C
)د( D
H ()
)و( V
)ز( Z
)ح( H
)ط( T
)ى( Y
YA ()ی
YB ( )ی
YC (()ی
YD ( )ی
Yh ()ی
YV (4)ی
YZ (=)ی
YH (W)ی
1/1
256/243
65536/59049
9/8
32/27
8192/6561
81/64
4/3
1024/729
262144/177147
3/2
128/81
32768/19683
27/16
16/9
4096/2187
1048576/531441
2/1
0,00
90,22
180,45
203,91
294,13
384,36
407,82
498,04
588,27
678,49
701,96
792,18
882,40
905,87
996,09
1086,31
1176,54
1200,00
98
Uygun, s. 66-67 ve 136-145; Çakır, s. 63; Tekin, 72-73; Ayrıca bkz. Yalçın Tura,
Türk Mûsikîsinin Meseleleri, İstanbul, 1988, s. 182-184; Can, s. 156-157; Bardakçı,
Meragalı Abdülkadir, İstanbul, 1986, s. 56-57.
Bam H Z V h D C B A
Mesles Yh YD YC YB YA Y T H
Mesnâ KB KA K YT YH YZ YV Yh
Zîr KT KH KZ KV Kh KD KC KB
Hâd LV Lh LD LC LB LA L KT
hınsır
Bınsır
zelzel vustâsı
kadîm vusta
Sebbâbe
mücenneb-i
sebbâbe
Zâyid
mutlak
300
Bu perdeler porte üzerinde şu şekilde gösterilmektedir.
Makam Dizileri
Safiyyüddîn, tanînî, mücenneb ve bakîyye aralıklarının uyumlu
tertiplerini anlattıktan sonra bu aralıklarla makam dizilerini
oluşturmaya başlar. Yukarda saydığı dizilere kendi zamanındaki
icrâcıların aşağıdaki isimleri verdiklerini belirtir ve aralıklarını verir.
1 Uşşâk T-T-B A-D-Z-H
2 Nevâ T-B-T A-D-h-H
3 Ebûselik B-T-T A-B-h-H
4 Râst T-C-C A-D-V-H
5 Nevrûz C-C-T A-C-h-H
6 Irâk C-T-C A-C-V-H
7 Isfehân C-C-C-B A-C-h-Z-H
8 Büzürk C-T-C-C-B A-C-V-H-YYA
9 Zîrefkend C-C-B A-C-h-V
10 Râhevî C-C-C A-C-h-Z
Safiyyüddîn cetvelde verdiği on cinsten yedisinin 4/3, bir
tanesinin 3/2, bir tanesinin 5/4 ve bir tanesinin de 6/5 değerinde
olduğunu belirtmektedir.
Cetvelde verilen aralıkların oranlarını şu şekilde sıralayabiliriz.
Bu şekilde Safiyyüddîn'in tanînî, mücenneb ve bakiyye aralıkları için
hangi oranları kullandığını tekrar hatırlamış olacağız.
Uşşâk : 9/8x9/8x256/243=4/3
Nevâ : 9/8x256/243x9/8=4/3
Ebûselik : 256/243x9/8x9/8=4/3
Râst : 9/8x65536/59049x2187/2048=4/3
Nevrûz : 65536/59049x2187/2048x9/8=4/3
A B C D h V Z H T Y YA YB YC YD Yh YV YZ YH
301
Irâk : 65536/59049x9/8x2187/2048=4/3
Isfehân : 65536/59049x2187/2048x2187/2048x256/243=4/3
Büzürk :65536/59049x9/8x2187/2048x65536/59049x256/243
=3/2
Zîrefkend : 65536/59049x2187/2048x256/243=8192/656199
Rahevî : 65536/59049x2187/2048x2187/2048=81/64100
Safiyyüddîn, yukarıdaki cinslerin tam dörtlü değerine sahip
olan ilk yedisini denkleri ve bir tanînî ile, yani; bu dörtlülere aynı
dizilerin beşlilerini ekleyerek tertip eder. Bunu yaparken fasılayı
(tanînî-9/8) tiz tarafta (munfasılu'l-ehad) pest tarafta (munfasılu'leskal) ve ortada (munfasılu'l-evsat) bırakarak düzenler ve bu dizilerin
en çok kullanılanlarını belirtir.
Birinci cinsi (uşşâk) birinci ve ikinci dörtlüler ile, munfasılu'lehad, munfasılu'l-eskal ve munfasılu'l-evsat tertibiyle şu şekilde
düzenlenir.101
Munfasılu'l-ehad: A-D-Z-H-YA-YD-Yh-YH: 4/3x4/3x9/8=2/1.
Munfasılu'l-eskal: A-D-Z-Y-YA-YD-YZ-YH: 9/8x4/3x4/3=2/1.
Munfasılu'l-evsat: A-D-Z-H-YA-YD-YZ-YH: 4/3x9/8x4/3=2/1.
Bu üçünden en çok kullanılanın munfasılu'l-ehad olarak tertip
edilen dizi olduğunu belirtir. Dörtlü-dörtlü-tanînî olarak tertip edilen
bu dizi uşşâk dizisi olduğu için dörtlülerin de T-T-B:
9/8x9/8x256/243=4/3 olarak düzenlendiğini hatırlayalım.
Yukarıdaki bu dizilerin aralık oranları verildiği için tekrar
buraya almıyoruz. Yani buna göre bir Uşşâk dizisi tam bir oktav
içerisinde 9/8x9/8x256/243x 9/8x9/8x256/243x9/8=2/1 oran
değerlerinden oluşmaktadır. Bir sonraki konu budur ve burada
düzenlenen dizilerden makam dizileri oluşturulacaktır. Aynı şekilde
Neva, Ebûselik, Râst, Nevrûz, Irâk, Isfehân, cinsleri de yukarıdaki gibi
düzenlenerek toplam 63 dizi elde edilmiştir.
Safiyyüddîn, bu dizilerden mûsiki sanatkârları arasında bilinen
ve en çok kullanılanları şu şekilde tesbit etmiş ve perdeleri cetvellerle
göstermiştir.102
Uşşâk : A-D-Z-H-YA-YD-Yh-YH
Nevâ : A-D-h-H-YA-YB-Yh-YH
Ebûselik : A-B-h-H-T-YB-Yh-YH
99
Safiyyüddîn'in 5/4 oran değerine sahip olduğunu belirttiği bu cinstir. 5/4 oranı
8192/6561 değerindeki büyük üçlünün pratikte kullanılan yaklaşık değeridir. 4/3 için
bir C (2187/2048) gerekmektedir.
100
Safiyyüddîn Rahevî için 6/5 oranını vermiştir. Ancak 6/5 oranı 32/27 oranlı
küçük üçlünün yerine kullanılan orandır.
101
Yedi cinsin cetvelleri için bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 79-82. Burada sadece
perdelerini veriyoruz.
102
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 90-91.
302
Râst : A-D-V-H-YA-YC-Yh-YH
Hicâz : A-C-V-H-Y-YC-Yh-YH
Nevrûz : A-C-h-H-Y-YB-Yh-YH:
Isfehân : A-D-V-H-YA-YC-Yh-YH
Zengüle : A-D-V-H-Y-YC-Yh-YH
Râhevî : A-C-V-H-Y-YB-Yh-T
Zîrefkend : A-C-h-H-Y-YB-YC-YV-YH
Büzürk : A-C-V-H-Y-YA-YD-YV-YH
Muhayyer-i Hüseynî : A-C-h-H-YA-YC-Yh-YH
Nühüft : A-C-V-H-Y-YA-YC-Yh-YH
Hicâz(diğer bir devri) : A-C-h-H-Y-YC-Yh-YH
Gevaşt : A-C-V-H-Y-YB-YC-YV-YH
Gerdâniye : A-D-V-H-Y-YA-YD-YV-YH
Hüseynî : A-C-h-H-YA-YB-Yh-YH
Irâk : A-C-V-H-Y-YC-Yh-YZ-YH
Safiyyüdîn bu dizilerden seçtiği birisini (Râst) 17 perdede
göstermiş ve aralıkların tertibini bilen kimselerin her devri aynı
metotla gösterebileceğini belirtmiştir.103
Safiyyüddîn, yukarda isimlerini ve aralıklarını verdiği
makamların hepsini cetvellerle göstermemiştir. Cetvellerle
gösterdikleri makamlar şunlardır. Uşşâk, Ebûselik, Nevâ, Râst,
Hüseynî, Rahevî, Zengüle, Irâk, Isfehân, Zîrefkend, Hicâzî/Hicâz,
Büzürk. Bu makam dizilerini 17 tabaka halinde her perdeye göçürerek
göstermiştir. Ancak her tabakada bir önceki dizinin ikinci dörtlüsünün
başlangıç sesinden başlamıştır. 104
Kindî'nin Risâlelerinde, Safiyyüddîn'in yukardaki isimlerle
bahsettiği makamlara yer verilmemesine rağmen, makamları
oluşturan tanînî, levnî ve te'lîfî isimleri ile üç çeşit cins ve yedi
makam dizisi sunulmuştur. Bunlar Kindî üzerine çalışmalar yapan
müellifler tarafından günümüz notası ile gösterilmişlerdir. Bu
makamların Kindî'de özel bir ismi olmayıp Grek müziğinde bu
makamlara karşılık gelen eşleri gösterilmiştir.105 Makam konusu
Safiyyüddîn'den sonraki edvârların önemli konuları arasındadır.106
103
Bkz. Arslan, Şerefiyye trc. s. 92.
104
Bu 12 makam dizisi gösterilirken nüshalar arasında bulunan bazı farklılıklara
tercümede işaret ettik. Bkz. Şerefiyye, trc. s. 93-107.
105
Bkz. Turâbi, tez. s. 83-84.
106
Bu eserlerin kaynağı genel olarak Safiyyüddîn'dir. Ancak makamların
anlatımlarında, sayılarında önemli değişiklikler olmuş ve edvârlar arasında önemli
farklılıklar meydana gelmiştir. Bkz. Oya Levendoğlu, XIII. Yüzyıldan Bugüne
Uzanan Makamlar ve Değişim Çizgileri, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2002;
Ayrıca makam konusu için bkz. Uygun, s. 74 vd.; Çakır, s. 29 vd.; Tekin, s. 146 vd.;
Akdoğan, s. 220 vd.; M. Sadreddin Özçimi,, Hızır b. Abdullah ve Kitâbu'l-Edvâr'ı,
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1989, s. 138 vd.; Can, Safiyyüddîn, Ladikli
ve Alişah'a göre dizileri oluşturan bütün dörtlü, beşli ve makam dizilerini sent
cinsinden değerleri ile birlikte vermiştir. s. 175-198.
303
Safiyyüddîn udun çeşitli akortlarına, nağmelerde intikal
konusuna ve -daha önce belirttiğimiz gibi- beşinci makalede de îkâ´
konusuna ve beste yapımına yer vererek eserini tamamlamıştır.
Sonuç
Safiyyüddîn, miladî XIII. yüzyılda yetişen ve mûsikî nazariyâtı
alanında te'lif ettiği eserleri ile Doğu Mûsikîsi tarihi içerisinde önemli
bir yere sahip olan bir yazardır. Nazariyâtçılığının yanında profesyonel
bir mûsikî icracısı, bestekâr ve enstrüman mûcididir. Safiyyüddîn,
Doğu kaynaklarında olduğu gibi Doğu mûsikîsi hakkında çalışan Batılı
araştırmacıların eserlerinde de en önde gelen birkaç nazariyeciden
biridir. Eserleri kendisinden sonraki birkaç yüzyıllık dönem içerisinde
yazılan hemen bütün mûsikî yazmalarına kaynak olmuştur. Bu
yazmalar adeta Safiyyüddîn'in şerhleri mahiyetindedir ve müellifleri,
bu alanın üstadı olarak nitelendirdikleri Safiyyüddîn'den övgü ile söz
ederek ona, layık olduğu ve hak ettiği değeri vermişlerdir.
Safiyyüddîn, Şerefiyye’de sayılar arasında bulunan oranları çok
sistemli bir şekilde işlemiş, bu oranlarla kurulan aralıkları adlandırmış,
sınıflandırmış ve bütün ayrıntıları ile uyumlu ve uyumsuz olanlarını
açıklamıştır. Sayılar arasında bulunan oranları göstermek için farazi bir
teli 12'ye bölerek göstermiş, bu teli 12'den daha fazla kısımlara
bölmenin mümkün olduğunu belirtmiştir. Sonra yazılan edvârlar
Safiyyüddîn'in yaptığı gibi teli 12 kısma bölerek aynı oranları
göstermiş, uyumlu uyumsuz aralıklar konusunda Safiyyüddîn'in
söylediklerini nakletmişlerdir.
Fârâbî'den sonra dörtlü bölünmeleri hiçbir edvârda bu kadar
geniş yer almamıştır. Safiyyüddîn mümkün olabilecek bütün
bölünmeleri göstermiş ve bunların en uyumlu olanlarını belirtmiştir.
Dörtlü dışında, dört aralıklı dörtlülere ve beşli cinslere de yer vermiş
ve uyumlu olanlarını açıklamıştır. Sonraki bazı yazarlar bu konunun
anlatılmasından teferruatlı olduğu için kaçınmıştır. Bu konuyu ele
alanlar ise Safiyyüddîn ile aynı yolu takip etmişlerdir.
Bir oktavlık, iki oktavlık dizileri tertip ederken dörtlü, beşli ve
tanînî aralıklarının birçok diziliş biçimlerinden istifade etmiştir. Bir ve
iki oktavlık dizileri oluştururken dörtlü ve beşlilerin aralıklarını birçok
biçimde tertip etmiş ve bu ameliye sonucunda ortaya çıkan uyumlu
diziler ile makamları oluşturmuştur. Bunun dışında 17 sesli dizinin
tespiti, dizilerin ortak sesleri, transpozisyon, seyir, enstrüman icrası,
akort düzenleri, çeşitli akortlarla icra ve beste yapımı gibi birçok
konuya yer vermiştir.
Makamların sistemli bir şekilde ele alınması ve
isimlendirilmesini ilk olarak Safiyyüddîn'in Edvâr ve Şerefiyye'sinde
görmekteyiz. Safiyyüddîn, Şerefiyye'de dörtlü ve beşlilerle 63 dizi
304
tertip etmiş, bunlardan 18 makam disizini çıkarmış ve bunlar
içerisinden de 12 tanesinin dizilerini 17 perdeye göçürerek cetveller
halinde göstermiştir. XV. yüzyıl sonrasına kadar Safiyyüddîn'in yaptığı
makam tasniflerinde ve isimlerinde ciddi değişiklik göze
çarpmamaktadır. Safiyyüddîn'in verdiği makam dizileri ve isimleri
günümüze kadar önemli ölçüde değişikliğe uğradığı için o dizilerin
bugün tam olarak hangi makamların sesleri olduğunu söylemek belli
bir yorumla mümkündür. Safiyyüddîn, İkinci Makâlede dizilerin
genişleyebileceğinden, hatta dört oktava kadar çıkarılabileceğinden
ancak bundan kulağın hoşlanmayacağından bahsetmektedir.
Zamanındaki müzik terminolojisine derin bir vükûfiyetinin
olduğu görülen Safiyyüddîn, Şerefiyye'de mûsikînin hemen bütün
konularını sade ve anlaşılır bir dil ve üslûpla ortaya koymuştur.
Gelecekte yapılacak araştırmalara ışık tutması amacıyla ortaya
koyduğumuz bu çalışma sonucunda, Şerefiyye'nin bugüne kadar
olduğu gibi bugünden sonra da mûsikî hakkında yazan herkese önemli
katkılar sağlayacak değerli bir eser olduğu kanaatindeyiz.
KAYNAKÇA
-AKDOĞAN, Bayram, Fethullah Şirvânî ve Mecelletün fi'l-Mûsikâ
Adlı Eserinin XV. Yüzyıl Türk Mûsikîsi Nazariyâtındaki Yeri ,
Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 1996.
-el-AZZÂVÎ, Abbas, Târîhu'l-Irâk, Bağdat 1935, I (Hükûmetu'lMoğol).
-.........., el-Mûsîkâ'l-Irâkiyye fi'l-Ahdi'l-Moğol ve't-Türkmân, Bağdat,
1951.
-el-BAĞDÂDÎ, İsmail Paşa, Hediyyetu'l-Ârifîn Esmâu'l-Muellifîn
Âsâru'l-Musannifîn, İstanbul, 1951.
-BARDAKÇI, Murat, Meragalı Abdulkadir, İstanbul, 1986.
-el-BEKRÎ, Âdil, Safiyyüddîn el-Urmevî, Müceddidü'l-Mûsika'lAbbâsiyyeti, Bağdat, 1978.
-BROCKELMANN, Carl, Geschichte der Arabischen Litteratur,
Weimar Verlag von Emil Felber 1898, I, Suplementband, I.
-Can, M. Cihat, XV. Yüzyıl Türk Mûsikîsi Nazariyâtı, (Ses Sistemi)
Basılmamış Doktora Tezi, MÜ Sos. Bil. Enst. İstanbul, 2001.
-COAKLEY, J. F. "Urmiye", The Encyclopaedia of Islam, Leiden
1995, c. X.
-el-CÜVEYNÎ, Alaaddin Ata Melik, Târih-i Cihan Güşa, Çev: Mürsel
Öztürk, Ankara, 1988.
-ÇAKIR, Ahmet, Alişah b. Hacı Büke'nin Mukaddimetü'l-Usûl Adlı
Eseri, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1999. (Ek olarak
305
Mukaddimetü'l-Usûl'ün İÜ Eski Eserler Kütüphanesi Farsça Yazmalar
Bölümü, 1097 no'lu nüsha mevcuttur).
-D'ERLANGER, Baron Rodolphe "Safiyu-d-dîn al-Urmawî, Aš-
Šarafiyyah", La Musique Arabe, Paris, 1938, III, 1-182.
-el-FÂRÂBÎ, Ebû Nasr Muhammed b. Muhammed b. Tarhân, (ö. 950)
Kitâbu'l-Mûsîka'l-Kebîr, (Thk ve Şerh, Ğattâs Abdülmelik Haşebe,
Müracaa ve Tasdîr, Mahmûd Ahmed el-Hıfnî) Kâhire, (t.y.).
-FARMER, Henry George, "Music", The Legacy of Islam, Oxford
University Press, 1931.
-.........., "Safî al-Dîn", Grove's Dictionary of Music and Musicians,
(Ed. Eric Blom) New York, 1973, c. VII.
-.........., A History of Arabian Music, Burleigh Press, London, 1929.
-..........., Onyedinci Yüzyılda Türk Çalgıları, (Trc. M. İlhami Gökçen),
Ankara, 1999.
-..........., Safiyeddîn, İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1967, c. X.
-............, The Sources of Arabian Music, Leiden, 1965.
-el-HAMEVÎ, Şihâbuddîn Ebu Abdillah Yakut b. Abdillah (ö. 626h),
Kitâbu Mucemi'l-Buldân, Mısır, 1323 h.
-HONDMİR HERÂTÎ, Gıyasuddîn b. Hümamüddîn el-Hüseynî,
Habîbu's-Siyer fî Ahbâri Efradi'l-Beşer, Türk Tarih Kurumu
Yazmaları, No:Y/538.
-İBN TAĞRİBERDÎ, Yusuf el-Atâbekî Cemâlüddin Ebu'l-Mehâsin,
(ö. 874/1470), el-Menhelu's-Sâfî ve'l-Müstevfâ Ba´de'l-Vâfî, (thk.
Muhammed Muhammed Emin), Kâhire, 1993.
-İBN-İ SÎNÂ, (ö. 1037) Risâle fi'l-Mûsîkâ, Mecmûu Resâili'ş-Şeyhi'rReîs, Haydarâbâd, 1353h.
-.........., eş-Şifâ, Cevâmiu İlmi'l-Mûsîkâ, (thk. Zekeriyya Yusuf),
Kâhire, 1956.
-İBNU'L-FUVATÎ, Kemâlüddîn Abdürrezzâk b. Ahmed, Telhîsu
Mecmai'l-Âdâb fî Mucemi'l-Elkâb, (thk. Mustafa Cevad), Dımeşk,
1965.
-İBNU'T-TIKTAKÂ, Muhammed b. Ali b. Tabatabâî, (660-709)
Kitâbu'l-Fahri fî'l-Âdâbi's-Sultâniyye ve'd-Düveli'l-İslâmiyye, Mısır,
1317h.
-KARATAY, Fehmi Ethem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi,
Arapça Yazmalar Kataloğu, İstanbul, 1966.
-KÂTİP ÇELEBİ, Keşfu'z-Zünûn, İstanbul, 1971.
-el-KUTUBÎ, Muhammed b. Şâkir b. Ahmed, Fevâtu'l-Vefeyât, (thk.
Muhammed Muhyiddîn Abdülhamid), Mısır, 1951.
-LEVENDOĞLU, Oya, XIII. Yüzyıldan Bugüne Uzanan Makamlar ve
Değişim Çizgileri, Tez Danışmanı, M. Cihat Can, GÜFBE. Ankara,
2002.
306
-MANİK, Liberty Das Arabische Tonsystem Im Mıttelalter, Leiden
1969.
-.........., Zwei Fassungen Einer Von Safi al-Din Notierten Melodie,
Baessler Archiv, Band XXIII (1975)
-MERÂGÎ, Abdülkadir, Makâsıdu'l-Elhân, (Thk. Takî Bîneş), Tahran
1977.
-el-MEVSILÎ, Ahmed el-Musellem, ed-Dürrü'n-Nakî fî İlmi'l-Mûsîkâ
(Thk. Celal Hanefi), Bağdat, 1964.
-el-MÜNECCİM, Yahya b. Ali. b. Yahya, (ö. 300), Kitâbu'n-Nağam,
Bağdat, 1950.
-MÜSTAKİMZADE, Süleyman Sadüddin Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn,
İstanbul, 1928.
-İHVÂNU'S-SAFÂ, Resâil, er-Risâletu’l-Hâmise fi’l-Mûsîka ve erRisâletu’s-Sâdise fi'n-Nisbeti'l-Adediyye ve'l-Hendesiyye, (Tsh.
Hayruddîn ez-Ziriklî) Mısır, 1928.
-es-SAFEDÎ, Şihâbuddîn Halil b. Aybek, Kitâbu'l-Vâfî bi'l-Vefeyât,
Beyrut, 1993.
-SARTON, George, Introduction To The History of Science,
Washington, 1931.
-SHİLOAH, Amnon, The Theory of Music In Arabic Writings, (c. 900-
1900) Munchen, 1979.
-TEKİN, Hakkı, Ladikli Mehmet Çelebi ve er-Risâletü'l-Fethiyye'si,
Basılmamış Doktora Tezi, Niğde, 1999. (Ek olarak İstanbul Belediyesi
Taksim Atatürk Kitaplığı, K. 23 no'lu nüsha mevcuttur.)
-TURA, Yalçın, Türk Mûsikîsinin Meseleleri, İstanbul, 1988.
-TURABİ, el-Kindî'nin Mûsikî Risâleleri, Basılmamış Yüksek Lisans
Tezi, MÜSBE. İstanbul, 1996.
-et-TÛSÎ, Nasîruddîn, Risâletu Nasîriddîn et-Tûsî fî İlmi'l-Mûsika,
(Thk. Zekeriyya Yûsuf), Kahire, 1964.
-el-UMERÎ, İbnu Fadlillah (ö. 749h.), Mesâliku'l-Ebsâr fî Memâliki'lEmsâr, Frankfurt, 1998.
-el-URMEVÎ, er-Risâletü'ş-Şerefiyye fi'n-Nisebi't-Te'lifiyye, (Thk.
Haşim Muhammed er-Receb) Dâru'r-Reşîd, Bağdat, 1982.
-.........., Safiyyüddîn Abdülmümin, Kitâbu'l-Edvâr fi'l-Mûsîkâ, (Thk.
Ğattas Abdülmelik Haşebe, Müracaa ve tasdîr, Ahmed el-Hıfnî),
Kahire, 1986.
-UYGUN, Nuri, Safiyyüddîn Abdülmümin Urmevî ve Kitabu'l-Edvâr'ı,
Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul, 1999. (Ek olarak Kitâbu'l-Edvâr'ın
Nuruosmaniye Kütüphanesi 3653/1 no'lu nüshası mevcuttur.)
-VAUX, "Le Traité Des Rapports Musicaux ou L'épitre à Scharaf eddîn" Journal Asiatique, XVIII, 279-355.
-YEKTA, "Türk Sazları", Millî Tetebbular Mecmûası, c. II, Sayı. 5.
-..........,Türk Mûsikîsi, (Trc. Orhan Nasuhioğlu), İstanbul, 1986.

Konular