HAKDlNİKUR~DiLPNDEKİ ARAP MESElLERİNİN TESPİTİ VE İNCELENMESİ (II)•

Dokuz Ey/iii Üniversitesi
İlah!Jat Fakültesi Dergisi
2012/2
1 Sqyı 36 1 ss. 325-355.
HAKDlNİKUR~DiLPNDEKİ ARAP MESElLERİNİN TESPİTİ
VE İNCELENMESİ (II)•
Abdulkadir BAYMr*
ÖZET
Elmalılı Muhammed Hameli Yazır, muazzam eseri Hak Dilıi K.11r'a11 Dilt'nde temel tefsir
kaynaklanndan, hadis, fıkıh, tasavvuf, kelfun, felsefe, tarih, dil ve edebiyat alanlanyla ilgili
İslfuni literatürden yararlanmıştır. Eserde Kur'an dili Arapça'yla ilgili azımsanamayacak
miktarda malumat vardır. Elmalılı, ayetleri tefsir ederken çok sayıda Arapça beyti şahit
getirmiştir, fakat onun istişhadı ve ömeklemesi, beyitlerle sınırlı değildir. Arap dili ve
edebiyatında çok önemli bir yere sahip meselleri de değerli eserinde h.-ullanmıştır. Mesel,
"belli bir kaynaktan çıkmış olmakla birlikte zamanla yaygınlaşarak halka mal olan anonim
özdeyiş, atasözü" şeklinde tarif edilir.
Bu çalışma, Elmalılı Muhammed Hameli Yazır'ın Hak Di11i K11r'a11 Dih'nde ayetleri tefsir
ederken başvurduğu Arap mesellerini, eserde kullanıldıklan bağlamlanyla ele almakta ve
klasik kaynaklan h.-ullanmak suretiyle herbiriyle ilgili aydınlat:ıcı bilgi sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Elmalılı, HakDini Kur'an Dili, Arap meselleri/atasözleri, Arap dili ve edebiyatı.
FIXING AND STUDYING OF THE ARABIC PROVERBS THAT ARE IN HAK DİJ:,lİ
KUR~Ail DİLİ (II)
ABSTRACT
Elmalılı Muhammed Hameli Yazır took advantage of basic sources of the commentaries of
the Quran, Islamic literature related with hadith, fiqh, sufism, Islamic theology, philosophy,
history, language and literature in his enormous work Hak Dilli Km·'a11 Dili. There are much
more information related with Arabic which is the Quranic language in this work. Elmalılı
gave evidence many Arabic couplets while he was interpreting the Quranic verses. However,
his exemplification was not limited with them. He used the proverbs that have a very
irnportant place in the Arabic language and literature in his valuable work. Mathal is defined
as "it is an anonymous saying, proverb that belongs to folk in time becoming videspread in
spite of coming from a particular source".
This study deals with the Arabic proverbs that Elmalılı Muhammed Hameli Yazır refered to
while he was interpreting the verses of the Quran with their contexts in the work and
presents enlightening information about each of them by using the classical sources.
Key words: Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, Arabic proverbs, Arabic language and literature.
Editörün Notu: Bu makalenin sayfa sayısı dergi format:ımızı aştığı için makale, yazannın
uygun gördüğü yerden iki kısma aynlmış, ilk bölümü geçen sayıda yayınlanmıştır. Bu da
devam mahiyetinde olduğu için yeni bir makale olarak düşünülmemeli ve devam yazısı olduğu
bilinmelidir.
Yard. Doç. Dr., Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fah.-ültesi, Arap Dili ve Belagat:ı Anabillin Dalı,
abayam@erciyes.edu.tr
326 Abdülkadir BAYMI
Mücadele Sillesi
[VI, 4779'da] Mücadele sfu:esi 3. ayet ~ 0_,~~? ~~ ~ 0_,~14 ~~~,
'!'(.J.:f"" _(, '• u_., kadmlanndan ifhlir ile qJ1171lllqJ'a kalkıp da sonra dediklerini geri alacak olanlar omm için
ikisi temas etmeden evvel bir klll azad et!JJek ldif!lldtJj bmm dt!)'d111111Z a itte SiiJ btll/111/la
öğiitlenirsiniz ve Al/ab, ber ne ]aparsamz baberdardu:"te geçen ye'udlın .(0J~~)
muzari fiilinin mastan durumundaki 'avdet (;5y)in anlamına dair birkaç
açıklama şekli söylenmişse de tercih edilen anlamın "ÔWf LO Js. ı!.;Jı ~$."darb­
ı meselindeki gibi "bozduğunu ıslah ve telafi için düzeltmek üzere dönmek"
olduğu ifade edilir.
Tefsir kaynaklarından birinde1 ".J...::J ı.. Js- ~ı 5~" (Bol yağmur,
bozduğunu ıslah ve telafi etmek üzere döndü.) rivayeriyle yer alan bu mesel,
mesel kaynaklarındaysa "8( ı.. Js- ~ 5~",2 ".:L..j ı.. Js- ~ S~"3 ve ~ 5~"
"~ ı.. Js- şeklinde4 yer almaktadır. Aslında ilgili atasözüyle bol yağmurun
yıkı:nası, boz_ması ve zarar vermesi, sonra da getirdiği bereket ve verirrılilikle onu
telafi etmesi kastedilmektedir5 ve kötülük yaptıktan sonra iyilik yapan için,6
insanlara çok faydalı olan ve bazen kendisinden kötülük zuhur eden kişi için7 ya
da kendisinde fesat/kötülük bulunan fakat salili/iyilik daha çok bulunan kişi
için kullanılınaktadır.s
[VI, 4793'te] Mücadele sfu:esi 11. ayet ~ ~ t--<:3 ~ 111 ipi~~~ ~~ ~,
; :l J { ;::; ?;ı J - :;; 1 .. J ;ı .. J ;ı ... ?t 1 o ;ı ... ;)
~ 1.1ı.; ı < lJI' '>-.:.. ı~ ı < JJI !iili ,.j'' ı ~. ·t.; ı ~.·ı -1 .. ı~ı- 'N !iili ' ., ı J ' 'li 1~1
'1+ r .... " 0) ı.JI., ~ "~r-- ~~, -;ı;,.)5 .... ı.JI.,"E)' iman ~:r- '-'.r-' edenler! '-'J-' Siifere ()=:'meclislerde t' r"" genitlryin ~ ~ denildiği ı..r:-vakit
genitlf!)'ivelin Al/ab da size gmitlik versin, ka/km denildiği zaman da kalkıve1in ki Al/ab,
Abdullah b. Ömer el-Beyzavi, E11vôm't-tmifl ı·e esrôm't-te'vı1, haz. Muhammed Abdurrahman
el-Mar'aşli, Dam ihyru't-türasi'l-'Arabi, Beyrut tsz., V, 192.
Ebu 'Ubeyd el-Kılsım b. Sellfu:n, Kitôbii'I-Ewsôl, s. 220; Ebu Hilal el-'Askeri, Cewberetii'l-ewsôl,
II, 73; es-Se'iilibi, et-Tewsfl ve'l-wuhôdara, s. 16, 240; el-lvieydfuıi, ı'1ecwa'u'l-ellısiil, II, 343; ezZemahşeri, ei-Miistaksô, II, 155; Yusuf b. Ta!ıir, Feriiidii'l-barôid, s. 358.
ez-Zemahşeri, ei-Miistaksô, II, 155.
ez-Zemahşeri, ei-Miistaksô, II, 155.
Ebu Hilal el-'Askeri, Celllheretii'l-elllsôl, II, 73.
ez-Zemahşeri, ei-Miistaksô, II, 155.
Yusuf b. Tahir, a.g.e., s. 358.
el-Meydfuıi, a.g.e., II, 343.
Hak Dini K11ra11 Dili'ndekiArap lVIesel!eJillin Tespiti ve İncelenmesi 327
i!JJan edenle1iniif Jliikseltsin, i!iJJJ venlenle~i ise dereceler ile ve Allah, her ne J'aparsımz
haberdardır."in tefsirinde bu ayetin ilmin erdemi ve iilimlerin yüksekliğiyle ilgili
açık delillerden biri olduğu ifade edildikten sonra bu konuda pek çok hadise ve
şu hadise de yer verilir: " ... ~~".Jı irjj ~.Q.i;jı" (Alimıer, peygamberlerin
rnirasçılarıdtt...)
Bu meselleşen hadis, Kasas sılresi 45. ayetle ilgili açıklamalarda da
geçmiştir.
Haşr Sillesi
[VI, 4816'da] Haşr sılresi 2. ayet&! ';'~1 ~ - .X ? 1ııı ~ J'G't , iiıı .X < ~_, 'J~~ ~ 'J~--~.; ~ ''... ı:! J :ı ... ... J. .J
~.J~ıı ~_,i ~ ı_,'~1 ~j!.Jı ı,?~~ ~~~ ~_,.~ 0_Y.}.: ~~ı ~_,.li ~ .J.lij ı_,~_~;:; "O
ki kitap ehlinden o ki!fredenlen ilk siirgiin ~cin dryarlamıdan çıkardı. Siz çıkacak/amu
zamıetmediniiJ onlar da zamıettiler ki kendi/elilli Allah'tan k011!JaCak !JJanialandır
kalele1i, istihkdmlan, fakat Allah, on/an hesap etJJJedikle1i cihetten bastırdı ve kalp/elinin
içine kork11 diiJiirdii, ijyle ki evlerini bir taraftan kendi elleri bir tarciftan da miimin/enn
elleri)'le harap edryorlardı, diifiiniin de ibret alm ~~ görecek göifeli olaniart'in tefsirinde
Fahruddin er-Razi'den ayette geçen i'tebera (.;.$-ı)fiilinin mastan i'tibar (JI.#ı) ile
ilgili bir alıntı yapılır. Buna göre i'tibar, bir şeyden bir şeye 'ubılr (J~ı) ve
mücavezet (ö_}jl>.J,ı) (geçme) anlamından alınmıştır, o nedenle gözyaşına gözden
yanağa intikal ettiği için 'abre (ö~ı) denir. Geçide ma'ber (_;..Jı), vasıtasına
mi'ber (;.;J.ı) denir, çünh..-ü geçme, onunla gerçekleşir. İlın-i mahsusa ta'bir <.r-f3ı)
denir, çünkü sahibi tahayyül edilenden akledilene intikal eder. Lafızlara ibarat
(..::..ı~~ı) denir, zira anlamları söyleyenin dilinden clinleyenin aklına naklederler.
~~~~ _?ı ı; .i.~·.Jı" (Bahtiyar, gaynsıyla/başkasından ibret alandır.) denir.
Çünkü onun aklı, o başkasının halinden kendi haline intikili eder.
Bazı tefsir kaynaklarında9 yük:llü (j~) ibaresinden sonra yer verilen bu
sözün benzeri, "~n ~j :.; :i.:" Jı" meselidir. 10 Bazı mesel kaynaklarındaU bu,
Fahruddin er-Rılzi, M.ifiitihu'l-ğqyb, XXIX, 283; İbn 'Adil, ei-LJibiibft 'ultlllli'l-kitiib, 1.'VIII, 567;
Muhammed b. Alımed el-Hatib eş-Şirbini, es-Sirôcii'l-llliinfr, el-Matba'atü'l-hayriyye, rh., IV, 196..
lO Ebu Hilıil el-'Askeri, Celllheretii'l-elllsiil, I, 414, 418; el-Meydini, M.ec!lJa~t'l-elllsal, II, 124; ezZemahşeri, ei-M.iistaksii, I, 325; Yusuf b. Tahir, Feriiidii'l-hariiid, s. 277.
ll es-Se':ilibi, ei-İ'ciiz ve'l-fciiiJ·s. 23; el-Yusi, Zehm'l-ekellJ, III, 168.
328 Abdülkadir BAYA11
Hz. Peygamber'in meselleşen sözleri arasında yer alırken bir kaynakta12
Abdullah b. Mes'ud'un hutbesinden rivayet edilen bir mesel olarak kabul
edilmekte ve diğer bir kaynakta13 Eksem b. Sayfi'nin meselleri arasında ele
alınmaktadır. Yine bir kaynakta14 bu meseli ilk söyleyenin Mersed b. Sa'd olduğu
bilgisine ulaşılmaktadır. Öte yandan bu mesel, hadis kaynaklarından bazısında15
Hz. Peygamber'in sözü olarak geçerken bazısında da16 Abdullah b. Mes'ud'a
isnat edilmektedir. Söz konusu mesel, başkasının başına gelen nahoş dururndan
i bret alıp onun benzerine düşmekten sakınılmasına17 ilişkindir ve ibret ilimanın
gerekliliği hususunda söylenir.1s
Münafikfuı Sfuesi
o 1. .. ~ ,; ~
[VI, 5001-5002'de] Münafikıln sılresi 4. ayet 01J ~~~ ~,;,; ~~ l~lJr
qf!&ı ~~~~~ :ıJ:ıJ;_lj ~lilı JJ: >f~~c. _,_:ı_. :;lı<':~ ~J~;! I,J J:-;:_ :ı.l~tr~ı~ :1,;:)~ ,_t.J.j
G r- rJ _, r ("";-'"" ~ ı.r ..... ,. - . ~ ~., -c:---:' ~., -
~,)_,...G] "Sen on/an gijrdiiğiin vakit cisiJJJ!eri tltbqfina gider ve sijylerlerse dediklerine kulak
verirsin, sanki dq)'allJJJtŞ keresteler gibidider, ber bağutıyı samdar ki al~)'ble1i11dediJ; onlar
diişmandırlm; onmı ~cin onlardan sakm, on/an Allab gebe1tsin mreden çevlii!J'orlm:"in
tefsirinde belirtildiğine göre münafıklar, her işittikleri h.-uvvetli sesi mutlaka
aleyhlerinde zannedip korkarlar, lehlerinde söyleneni bile aleyhlerinde
algılayarak_ürküp kaçınmaya çalışırlar, çünh.-ü içleri kurrlu haindirler. Hainler ise,
hainliğin ucu yüreklerinde saplı olduğundan "~~ ~Wl" meseli ölçütünce her
an sırlan yayılacak endişesiyle korku ve kuşku içinde bulunurlar~
"Hain korkaktır." anlanıındaki bu söz, bazı kaynaklarda19 ruspetsiz
geçerken bazı kaynaklarda2 0 Bünan b. Muhammed b. Hamdan el-Hammal (ö.
12 Ebu 'Ubeyd el-Kasım b. Sellfu:n, Kitôbii'I-E!llsôl, s. 227.
13 İbn 'Abdirabbih, el- 'İkdii'lferid, III, 15.
14 el-i1eydiııi, MeaJJa~t'l-el/lsal, II, 124.
15 İbn Mace, es-Siinen, (mukadclime, bab 7), I, 18; el-Kuda'i, Miisnedii[-Şihôb, I, 79-80.
16 Müslim, Sahfhu Miis/İ//1, (kicibü'l-kader, bab 1), III, 2037; İbn Hibban, Sahfhu İbn Hibbôn, XIV,
52; et-Taberiııi, el-hfu'cel/lii'l-kebfr, III, 174-175 vs.; el-Beyhakf, es-Siinenii'l-kiibrô, VII, 422.
17 Yusuf b. TaJ:W:, Ferôidii'l-harôid, s. 277.
18 ez-Zernahşeri, el-Miistaksô, I, 325.
19 Ebu Hayyan Ali b. Muhammed et-Tevhidi, el-Besôir ve'z-if!hdir, thk. Vedad el-Kadi, s Dam
Sadır, Beyrut 1408/1988, II, 206; Ebü'l-IGsım Mahmud b. Ömer ez-Zemahşeri, Rebi~t'l-ebrôr
re mwisu'l-ahbôr, thk. Abdiliemir Ivlühenml, Müessesetü'l-a'lemi li'l-matbu'at, Beyrut
1412/1992, IV, 155; en-Nisabılri, Tejsim Garôibi'I-Kıtr'ôn, V, 380.
20 Ebu Bekir Ahmed b. Ali el-Hatib el-Bağdadi, Tôrihu Bağdôd, Daru'l-kit:ibi'l-'Arabi, Beyrut tsz.;
'VII, 101; Ebü'l-Ferec Abdurrahman b. Ali İbnü'l-Cevzi, Sıfatii's-s'!fi,e, thk. Mahmud Fahılri,
Daru'l-va'y, Haleb tsz., II, 449.
Hak Dini Kıtran Dili'ndekiArap .iVIesellelinin Tespiti ve İnceimmesi 329
310/922)'a, bir kaynakta21 el-Hasen b. Ali (ö. 49/669)'ye ve eliğer bir kaynakta22
es-Seri es-Sakati (ö. 251/865 veya 253/867)'ye nispet edilmektedir. Türkçe'de
ise "H:lin olan korkak olur."23 ve "H:lin adam korkak olur." atasözleri24
karşımıza çıkmaktadır.
[VI, 5005-5006'da] Münafi1.-fuı sılresi 7. ayet V J-5- ~ ~ 0)~ 0:~1 P,~
~01 ~;;! '1 ~8.11 t::. diıl ~.J ~"Onlardır ki
"Rest11!111ah'm yanmdaki/ere ncifaka vmm!J!itl tiiki dağı/sm/ar" dryorlm: Halbuki gök/etin
ve yerin haifmleli Allah'mdır ve/akin miincifıklar anlamaifm:"in tefsirinde İbn Cerir
(ö. 310/923)'den bir rivayet aktarılır. Buna göre özetle Hz. Peygamber, Bem
Mustalik'in kendisine karşı savaşmak üzere toplandığını haber alınca onlara
doğru çıkar, nihayet Müreysi' denen su üzerinde karşılaşılır ve çarpışmanın
sonunda Allah, onları hezimete uğratır, derken insanların su almaya gelenleri de
su üzerindedirler, o sırada Bem Gıfar'dan Hz. Ömer'in atını çeken ücretli adamı
Cehcah b. Sa'id ile Abdullah b. Übeyy (ö. 9/631)'in müttefiği Cüheyneli Sinan,
su üzerine itişe kakışa dövüşürler. Sinan ensan, Cehcah da muhacirleri imdada
çağırır, Abdullah bunun üzerine öfkelenir, yanında kabilesinden bir takımı ile
içlerinde genç yaştaki Zeyd b. Erkarn (ö. 68/687) da vardır. Abdullah, şöyle der:
"Onu yaptılar ha beldelerimizde bizden nefret ettiler ve çok oldular. Vallahi
bizim düşmanlarımız olan "Celabib-i Kureyş"25 ile halimiz tıpkı kailin &,~"
"ılllS-~ (K.öpeğini semizlet seni yesin.) sözü gibidir, ama valiahi Medine'ye
dönersek her halde en şerefli ve itibarlı olan, o en zelili elbette çıkarır"... 26
21 İbn Hamdıln, et-Tezkiretii'I-Ha!lldtl!ı!JJ•e, I, 273. Örneğin bu kaynakta el-Hasen b. Ali'nin
sözünün tamamı şöyledir: "?§---' •..,--l'.ı ,.....;,ıl>- .jl3-l_ı «<$? •ı.?.r.l'.ı '0-'T 0:--~1 "
(Emin/güvenilir korl-usuzdur, masum cesurdur, hiiin korkaktı.r ve kötülük yapan vahşidir.).
22 Ebıl Ali el-Mubassin b. Ali et-Tenılhi, Nifvôm'I-!JJIIhiidara 11e ahbôm'l-llliizôkere, thk. 'Abbıld eş­
Şllici, II. Baskı, Dam Sadır, Beyrut 1995, III, 121.
23 Hüseyin Kazım Kadri, Tiirk Ltlgati Tiirk Dilleriliili İflikakı 11e Edebi Ltigatleri, Devlet Matbaası,
İstanbul1928, II, 592.
24 Tülbentçi, TiirkAtasöiferi ve D~·i111/eri, s. 269.
23 Münafiklar, mubacirleri celabib diye isirnlendiriyorlardı. Bkz. Ebıl Ca'fer Muhammed İbn
Cerir et-Taberi, Cô!lli~t'l-b~·ôJı 'a11 te'vi/i i!J•i'I-!Vtr'ôll, thk. Abdullah b. Abdilmuhsin et-Türki,
Hicr li't-nba'a ve'n-neşr, Kahire 1422/2001, XXII, 665. Yine bir kaynağa göre de ceh!bib
('-:--::1')hl), kalın, kaba örtü anlamındaki cilbab (y~l)ın çoğuludur. Mekkeli müşrikler, Hz.
Peygamber ile birlikte Müslüman olanlara celabib ismini ve lakabını veriyorlardı. Bkz. Ebıl
Zer b. Muhammed b. Mes'ıld el-Huşeni, Şerhu's-Sireti'11-11ebev!Jye, tashih: Paul B., Daru'lkütübi'l-'ilıniyye, Beyrut tsz., s. 222-223.
26 İbn Cerir et-Taberi, Cô!J1i'11'1-bryô11, XXII, 667.
330 Abdülkadir BAYAM
"Besle kargayı, oysun gözünü." Türk atasözünü27 çağrıştıran bu söz, hem
!fak DiJJ?"nde geçtiği şekliyle2B hem de ".!.115'~ ~0fl" şeklinde29 aktarılan bir
meseldir ve onu ilk defasöyleyeninde Hizim b. el-Münzir el-Himmini olduğu
ifade edilmektedir.30 Bu mesel, iyiliğe kötülükle karşılık veren adi kişi için
söylenir ve öyle bir şahsa iyilik yapmayı yasaklar.31
Teğabün Silresi
[VI, 5027'de] Teğabün sillesi 7. ayet Jjj ~ j ~ j 6( ~_7 &-jJı pj~
~~ ~ Js- .!..IJ~j r~i~ ç. ~ ,)~ı+:J ?~ "KJifredenler asla dililtilmryeceklelini sandılm:
De ki: "Hqyu; RabbiJJJ hakkı ~cin 11111hakkak dililtileceksiniiJ sonra da JJJtlhakkak
yaptıklamıız size anlatılacaktır ve o, Allah'a gö're kolqydır.""in tefsirinde gerek k:i:fu
gerek mürnin bütün insanların muhakkak diriltilecekleri ve !}LO ~~~ ~Q ıJ.ıGI"
"1~1 ~nsanlar uykudadırlar, öldükleri zaman uyarurlar.) denildiği gibi hakkın
huzurunda ayıltılıp uyandırılacaklan ifade edilir.
Bu söz, bazı kaynaklarda32 Hz. Peygamber'in meselleşen hadisleri
arasında zikredilirken bazı kaynaklarda33 Hz. Ali'ye, bazısında34 Ebu
Muhammed Sehl b. Abdilialı et-Tüsteri (ö. 283/896)'ye ve kaynaklardan
birinde3 5 Süfyan es-Sevri (ö. 161/778)'ye nispet edilmektedir. ·
[VI, 5036-5037'de] Teğabün sillesi 14. ayet ~~l .X ,)l ~~ &-~1 ~ ~~
~~).).,ll iiı1 0~ ~~j ~.;.~j ~ 6!3 rJ_,;.l;..~ r-<::ı ~lç. rJ'~':ı_;1 "E)' iJJJall edmler!
Rabeliniz ols1111 ki çiftieliniziefieliniz ve evlatlarımzdmı size diip11an vardn; omm için
onların mahijtrlamıdan sakımn, bmımıla beraber ciffedeı; kt1S11rlarına baktJlaiJ ô'tterseniz
27 Aksoy, Atasöiferi ve DryillJ!er Söifiiğii, I, 185.
28 el-Mufaddal b. Seleme, ei-Fiihir, s. 70; Ebıl Hihü el-'Askeci, Ce11Jheretii'l-e11Jsal, I, 414, 428-429;
es-Se'a!ibi, et-Temsil ve'/-muhlidara, s. 354; el-Meydiini, lvlec!IJa~t'l-emslil, II, 106-108; ezZeınahşeri, el-iVIiistaksli, II, 121-122; Yılsuf b. Tıiliiı:, Ferliidii'l-harliid, s. 109, 273; el-Yılsi,
Zehm'l-ekellJ, m, 179-180.
29 Ebıl 'Ubeyd el-Kasım b. Sellfu:n, Kitlibii'I-EIIJsal, s. 296; el-Meydiini, a.g.e., II, 106.
30 el-Meydaru, a.g.e., II, 106.
31 Ebıl Hilil el-'Askeri, Ce11Jheretii'lemslil, I, 428.
32 es-Se'a!ibi, et-Temsil ı·e'l-nmhlidara, s. 25; el-Husri, Zehm'l-lidlib, I, 60.
33 es-Sehavi, ei-Maklisıdii'l-hasme, s. 442; es-Süyılri, ed-Diirem'l-mii11tesire, s. 272; el-'Aclılni, Kqfii'lhajli, II, 312, 388; eş-Şevkiini, ei-Fevliidii'I-IIJecJ/1/t'a, s. 231.
:ı.ı Abdülvehhab b. Ahmed eş-Şa'riini, et-Tabaklitii'l-kiibrli, el-Matba'atü'l-':lıniretü'l-Osmfu::ıiyye,
Mısır 1305 h., I, 76; Ebıl Muhammed Sehl b. Abdilialı et-Tüsteri, Tejrfm't-Tiisteri, ta'lik:
Muhammed Basil 'Uyıln es-Sıld, II. Baskı, Daru'l-b.-ütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 1428/2007, s. 92.
35 Ebıl Nu'aym Ahmed b. Abdiilah el-İsfaham, Hi!J·etii'l-evi!Jii ı•e tabaklitii'l-a.iflyli, IT. Baskı, Daru'lkicibi'l-'Arabi, Beyrut 1387/1967, VII, 52.
Hak Dini Kurall Dili'ndekiArap 1!Iese//erinin Tespiti ve İncelenmesi 331
.Jiipbeyok ki Allab, çok bağı.Jiqyandır, çok esirgrymdir."in tefsirinde mürnin erkeklerin
zevceleri ve çocuklan içinden akıl veya dinde noksanlıklan nedeniyle kendilerine
düşman olan, başlanna gillle çıkarmak isteyen bazılannın kesinlikle
bulunabileceği, o nedenle o düşmanların mahzurlanndan sakınınalan gerektiği,
ayrıca zevceyi seçerken clış güzelliğe, mala, şuna buna kapılınayıp her şeyden
önce din, edep, iffet ve ahlak aranması gerektiği ifade edilir ve ~~j ~~f'
';r"lıl (Çöplükte biten yeşillikten sakınınız.) hadisine yer verilir.
Bu söz, Hz. Peygamber'in meselleşen hadisleri36 arasında zikredilmekle
birlikte sıhhatine dair tartışmalar varclır.37 Bu meselde çöplükte biten yeşillikle
kastedilen, pislik üzerinde yetişen, clışı güzel görünen, ama içinde hayır
bulunmayan bitkidir. Kötü ekenekteki güzel kadın için söylenir ve kötü (hoş
olmayan, tasvip edilmeyen) durumdaki güzeli nikahlamay:ı yasaklar.38
Nikahlanılacak kişiyi seçmede söylenir.39 Ayrıca gerek kız gerek dul güzel, ama
mayası bozuk bulunaniann aidatınalanna kapılmaktan erkekleri
sakınclırmaktaclır.40 Türkçe'de de ''Bez alırsan Musul'dan, kız alırsan asilden."
atasözü41 vill:clır.
Talak Sfuesi
[VI' 5064'te] Talak sillesi 3. ayet .:Uı - ı...s- ;:._ ı.)-')--!. ' 1~~- if) '" ~ . - • '1 ~ • .X ' ~~,--}._ ':Jf..)'}"
<(~.li ~~ j-q 1iıı r .li ~~ &li iiıı 0l ~ ~ "Ve Olltl batır ve bqyaline gelmez
cibetten rı=?Jklandırır ve ber kim Allab'a tevekkiil kılarsa O, o1ıayeti.Jir. Kli.Jkusuz Al/ab,
emrini ye1ine getirir, Allab, ber .Jf!Y ~cin bir miktar tqyin etJJJi.Jtir ."in tefsirinde
belirtildiğine göre tevekkül, mağrurlukla kendini sayıp koyuvermek değil,
Allah'ın gösterdiği yolda gücü y:ettiği oranda vazifeye önem vermek, özen
göstermek, ittikaya (Allah'tan korkmaya) riayet, kusurunu itiraf ile beraber
Allah'ın kudretine irimat edip sonuç hakkında telaşa düşmeksizin O'nun
iradesine teslim olmaktır. Nitekim hadis-i nebevide bedeviye "j.S'jJj ~1"
(Deveyi bağla da tevekh.iil kıl.) huyurulması da, bu anlama dikkat çekmektedir.
36 Ebu 'Ubeyd el-Kasım b. Selliiın, Kitabii'I-Elllsal, s. 36; İbn 'Abdirabbih, ei-'İkdii'lfedd, III, 4.;
Ebu Hilıü el-'Askeri, Celllheretii'l-e!llsal, I, 13, 21-22; es-Se'ıüibi, et-Te!llsil ve'l-!llubiidara, s. 22; elMeydini, M.ec!lla'u'l-ellJsal, I, 53; ez-Zemahşeri, e{A1iistaksa, I, 451-452; Yusuf b. Tahir,
Feraidii'l-haraid, s. 23; en-Nüveyri, Nihifyetii'l-ereb, III, 4; el-Yusi, Zehm'l-ekelll, I, 258.
37 es-Sehiivi, el-itfakiisrdii'l-hasme, s. 135; el-Fetteni, Tezkiretii'l-lllevifi'iit, s. 127; el-'Acluni, Kefili'lhıifa, I, 272; eş-Şevkini, ei-Fevaidii'l-llleclllli'a, s. 127.
38 Ebu Hilıü el-'Askeri, Ce!llheretii'l-e!llsal, I, 21.
39 ez-Zemahşeri, ei-Miistaksa, I, 452.
40 Muallim Nacl, Sallibiitii'I-'Arab, I, 148-150.
41 Aksoy, Atasi;'iferi ve Df!)'İIIIIer Sô'ifiiğii, I, 188.
332 AbdülkadirBAYAM
Bu rivayede bir hadis olan bu söz,42 bazı kaynaklarda43 Elmalılı'dakiyle
aynı rivayede, bazı kaynaklarda44 "j5'_9j ~1" rivayeriyle meselleşen hadisler
arasında kaydedilirken bir kaynakta da45 yine bu son rivayede hadis olduğuna
işaret edilmeden meseller arasında gösterilmektedir. Bu, "Devemi bağlayayım mı
yoksa onun korunması hususunda Allah'a tevekh.-ül mü edeyim?" diyen bir
adama Hz. Peygamber'in söylediği sözdür. İşierde tedbir almanın gerekliliği
hususunda söylenir.46 Ayrıca mümh.iin olduğu kadar zahir (görünen, belli, açık)
sebeplere teşebbüsün tevekh.-ülü engellemediğine dair bir meseldir.47 ·Diğer
yandan "Eşeği bağla, işini sağla./Eşeğini sağlam bağla, sonra Allah'a ısmarla."
Türk atasözü de,48 bu çerçevede son derece dikkat çekicidir.
Tahrim Sfuesi
[VI, 5094-5097'de] Tahtim ayetinin nüzUl sebebiyle ilgili zikredilen ila
tahriminden başka iki yeminden daha bahsedilir ki onlardan biri şudur:· Hz.
Peygamber'in eşlerinden birinin yanında bir bal şerheti içmiş olması nedeniyle
diğer bazı eşlerinin sözleşerek magafir49 kokuyor diye latife etmeleri üzerine Hz.
Peygamber, bir daha bal içmemeye bir yemin etmiştir.
Konuyla ilgili biri el-Buh:lri'de, diğeri Müslim'de daha ayrıntılı yer alan
Hz. Aişe'den iki rivayet a1..-tarılır.50 Elmalılı, aktarırndan sonra sözlerini şöyle
sürdürür: Görülüyor ki latif olmakla beraber sonu tatlı gelmemiş olan bu şerbet
şakasını anlatan bu iki rivayet, esasta ittifak etmiş ve birbirini tamamlayıcı olsa
da birinde ittifakla Hz. Zeyneb (ö. 20/641)'e5: karşı, birinde de diğerleriyle
ittifakla Hz. Hafsa (ö. 45/66S)'ya karşı olduğu aniatılmak itibiu:ıyla şahıslarda
42 et-Tirmizi, es-Siinm, (kitiibü sıfati'l-kıyamet, bab 60), IV, 668, (kitiibü'l-'jlel), V, 762; elBeyhaki, Şu'abii'l-imiin, II, 427-428; İbn Hibbiin, Sabihu İbn Hibbiin, II, 51Ö. Bu hadis, yine
"•1~~- u-'..~4JJ ı;,4 •,:n, "•1~~- uYJ -t;.! '•43 Ebıl Hiliil el-'Askeri, Cemberetii'l-emsiil, II, 42; ez-Zemahşeri, el-lvfiistaksii, I, 251.
44 es-Se':ilibi, et-Tel/Isi/ ve'/-muhiidara, s. 23; el-Meydiini, JviecJJJa~t'l-emsiil, II, 357.
4S el-İbşihi, ei-Miistatraj, I, 33.
46 Ebıl Hiliil el-'Askeri, Cemberetii'/-emsiil, II, 42; el-Meydiini, Mea!Ja~l'/-emsii/, II, 357; ezZemahşeri, e/-M.iistaksii, I, 251.
47 Es'ad Efendi, Tercemetii'/-lı-Iiistatraj, I, 74.
48 Aksoy,Atasö'iferi ve Dijyim/er Söf{/iiğii, I, 272-273.
4
9 Urfut, Arabistan'da talh denilir dikenli mişe veya mugaylan nevinden bir ağacın ismielir ki
sızıntı gibi tatlı fakat koh."Usu kerih bir samg çıkarır ve ona magafir denilir. Bal ansı, o ağaçta
yayılırsa balı ona kokarmış. Bkz. Hak Dini I0tr'an Dili, VI, 5096:
so Rivayetler için bkz. el-Buhiiri, Sabfbrt'I-Bubiin~ (kitiibü tefsiri'l-Kur'iin/Tahrim sılresi, bab 1),
VI, 68-69, (kitabü't-taliik, bab 8), VI, 166-167, (kitiibü'l-eyman ve'n-nüzılr, bab 25), VII, 232,
(kitiibü'l-hiyel, bab 12), VIII, 63-64; Müslim, Sabibu Miis/im, (kitiibü't-taliik, bab 3), II, 1101-
1102.
SI Zeyneb bint Cahş'tır.
Hak DiniKitran Dili'lidekiArap 1Vfeselle1ini11 Tespiti ve İncele/Imesi 333
birbirine zıttır... Hadisin Müslim'deki ikinci rivayetinde şaka kısımlan, hep
tevriyeli olduğu için kizb-i zihir/açık yalan denecek hiçbir yönü yoktur. Halbuki
evvelkinde ~~~~ f::i..J ~ .1;-f &f' (Senden magafir koh.-usu duyuyorum.)
kısmındası "~" (senden) kaydı, zihiren yalan olmak lazım geliyor. Çünkü
magafirin kokusunu sevmeyen Hz. Peygamber, öyle bir koku hissetmemiş
olduğu halde berikilerin senden duyuyoruz demeleri, asılsız bir şey söylemiş
olmalarını gerektirir. "y~l ,:}- ~J.t.J ~JA.Jı ~ ır huyurulduğunu bilen Hz.
,.. .... "' ... - ...
Aişe'nin şam, zeki ve dirayeti ise, şaka ve latife tarzında bir hile için olsa bile
böyle bir yalana tenezzül etmekten uzaktır. Fakat ikinci rivayetteki "bu koku
ne?", "ansı urfut yalamış" tabirleri böyle değildir. Zira hoş bir kokuya da tevriye
olabilir ve herhangi bir bal ansı urfuta konmuş da olabilir. İşte yüksek zekalar,
yalanı irtikab etmeksizin gerektiğinde böyle cinaslı, tevriyeli ta'riz ve
kinayelerden istifadenin yolunu da bilirler. Şu halde bu gibi durumlarda
mütekellimin veya muhatabın hal ve keyfiyeti de mecaz veya kiniye ile tevile
karine olacağından "~"; senden dolayı, senin sayende demek olabileceği gibi
magafir kokusundan kastedilen de, hakikat olmayıp bir gönül teessüründen
kinaye veya mecaz olmak suretiyle ince bir manaya hamledilrnek lazım gelir. Bu
ise, Hz. Aişe'yi bu latifeye sevk eden gayret teessürünü ifade edeceği cihetle en
yakışan doğru ve daha ince bir ta'riz olur ve Resulullah'ın bir şerhetten dolayı
yemin etmiş olmasına bu mana daha iyi yakışır.
"Ta'rizlerdeS3 yalandan uzak tutan bir kaçamak/alternatif vardır."
anlamına gelen bu söz, bazı hadis kaynaklarındaS4 'İmran b. Husayn/el-Husayn
(ö. 52/672)'a isnat edilirken diğer bazısındass bu şahıs, Hz. Peygamber'in
sözünü nakleden kişi olarak kaydedilmektedir. Diğer yandan Hz. Ömer'e ~"
"y:;L'.J~I şeklinde nispet edilen bu söz,56 mesel kaynaklarından
... ... ......
birinde Elmalılı'daki gibi "':;':;Lve 'İmran b. Husayn'a nispet edilmektedir. Yalana mecbur olduğunu zanneden
için söylenir.S7 Bir başka deyişle yalan söylenmemesi gerektiği, çünh.ii ta'rizlerde
52 Hak Dilu'nde magafir kelimesi, "_r-.Öi.J.I" şeklinde yazılı ise de el-Buhfu:i ve Müslim'de "~~"
şeklindedir.
53 Ta'riz: Tasrihin (açıklamanın, açık açık söylemenin) zırtıdır ve sözdeki muradı, kasdı gizemli
hale getirmektir. Bkz. el-Meydfuıi, a.g.e., I, 20.
5-1 Örneğin bkz. el-Beyhaki, Şll'abii'/-imiin, VI, 446. Bu kaynakta, ;;,..._,..ı.:..'nın başında te'kid larm
yoktur.
55 Bkz. örneğin el-Kuda'i, Miismdii'[-Şihiib, IT, 119-120.
56 er-R:lğıb el-İsfahfuıi, M11biidariitii'l-iidebii, I, 251.
s; el-Meydfuıi, lvfec/JJO~i'/-emsiif,. I, 20.
334 Abdülkadir BAYAlv1
insanı yalana muhtaç etmeyen bir alternatifin bulunduğu gibi ·bir anlarn söz
konusudur.
J "' J. #~ J ~ fi
[VI, 5122'de] Tahrim sillesi 6. ayet ~tj r~3 ~~ 1,; !pT &-::iJI ~~ ~Y,
J',; ,. J ;ı J -ı. ı ,; "' "' "'" .. "'/', "' .. J .:ı ~ J J
A ... ,, B LA .:ı .ı~;~- ' --ı LA ~i .:ı~ '1 ~ıl.;. _ı;,...ı ~ ;ı_--J')LA ı~ 'lO:. ö'i.>.J-1' J Gl ~~ -- "E
<ıt""J..r'-~- ~, r.r' ..~. - - .}~ - ~ :ı _ " <.)" Y-' V'
iman edenieli Kendilerini:rj ve aileleniıı':(f' kon!Jifl11 bir atqten ki )'akacağı o ıiısanlm; o
!af/ardır. üzelinde öyle melekler vardır ki )'Oğ/111 11111 yoğun, çetin mi çetin, Allab,
kendi!eJine ne e!JJrett[)'Se ona i!Jall etmeifer ve ber mye JJJeJJJ!Ir ise/er)'aparlar. "in tefsirfnde
müminlerin kendilerini ve ailelerini ateşten korumalan, ailelerini cehennem
ateşine sürüklenmelerille yol açacak fitne ve isyandan koruyarak Allah'ın
emirlerine, taate sevk etmeleri gerektiği, çünh.ii aile sahibinin kendisinden
sorumlu olduğu gibi ailesinden de sorumlu olduğu ifade edilir ve şu iki haclise
"' ,.ı J !.J J !.J ~ J J
rilir ll - ' '' J {' ' '~ l' 'SJSII II.JJ,'} '<'"· '<'"·ll
yer ve : ~) ,y- JJ--' r- J t1J r- ve " ' r.r.>- r.r.>- .
'
Birinci söz, "Herbiriniz, bir çobanclır ve herbiriniz sürüsünden
... J JJ
sorumludur." anlamına gelen bir hadistir ve onun ~~~j :.f JJ~J t)J r-<:15""
'
rivayeriyle meselleşen hadisler arasında anıldığına Bakara sillesi 269. ayetle ilgili
açıklamalarda da değinilrnişti. Yine ikinci söz de, "Sizin en hayırluıız, ailesine en
hayırlı ol~zdır." anlamında bir haclistir58 ve 11 #~ rt..P.- ~;>;- 11 rivayeriyle
meselleşen hadislerdendir.59
Hakka Sfuesi
[VII, 5323'te] Hakka sillesi 17. ayet ~j :J:j ~3 ~lh-j Js- ..!Jl.Jı,Y,
~~ı1 &Y- ~~"Öyle ki melek, kmarlan iiijJJindedir ve iist/erinde o giin Rabbinin
Arpm sekiz biimil/taf!)'ıcı olm:"in tefsirinde İbnü'l-'Arabi'nin ei-Fiitliblitii'IMekkryye'sinin hamele-i 'arş (arşın taşıyıcılan)a ilişkin on üçüncü babından
yapılan aktanma göre Arap dilinde 'arş söylenir, mülk kastedilir ve bir
hükümdatın mülküne halel/zarar gelince 11~i :_Fj Y 11 (IYIelikin arşı
sakatlandı.60) denir. Bir de arş söylenir, serir/taht kastedilir. Arş, mülkten ibaret
olduğu takdirde taşıy:ıcılan, onunla kilin olanlarclır, arş taht olduğu takdirde ise
onun taşıyıcılan, üzerinde oturduğu ayaklan veya onu sırtlarına yüklenenlerdir.
ss ed-Dfu:im1, es-Srinm, (kicibü'n-nikah, bab 55), s. 555; İbn Mace, es-Siinm, (kicibü'n-nikah, bab
50), I, 636; et-Tirmizi, es-Srinm, (kitabü'l-meniikıb, bab 64), V, 709; et-Taberiini, ei-M.u'cemii'lkebir, XIX, 363, XXII, 341; el-Beyhaki, es-Siinenii'l-kiibrô, VII, 468.
59 Ebı'ı 'Ubeyd el-Kasım b. Sellam, Kitôbii'I-Emsôl, s. 159; İbn 'Abdirabbih, el-1kdii'J.:ftdd, III, 41;
el-Meydiini, a.g.e., I, 439.
60 Elmalılı, j fiilini daha önce geçtiği yerde "muhtell oldu, yıkıldı, bozuldu" şeklinde çevinnişti.
Hak Dini K111ım Dili'ndeki Arap lvfeselle1itıin Tespiti ve İncelenmesi 335
Bu söz, "U;ç. j" meseliyle ilgilidir ve A'raf sillesi 54. ayetle ilgili
açıklamalarda bilgi verilmiştir.
Nebe Sfuesi
ı:VII, 553l'de] Nebe sillesi 7. ayet ~~~u_;f JlJ..~J, "Ve dağlan birer kaifk"te
geçen ve "yere ya da duvara çakılan çivi ve kazık" anlamındaki veted (...Gj)in
çağulu olan evtad (~J_;f) kelimesiyle ilgili açıklamaya göre Türkçe'de çivi çakmak,
bina yapmaktan kinayedir ve kazık kakmak da, sebat ve ikametten kinaye olarak
ebediyet anlamında kullanılır ("Sanki dünyaya kazık kakacak!", ebedi kalmayı
isternekten kinayedir) ve bunun gibi Araplarda da bir kazık çakılmadan bir ev
h.'"Utulmayacağı meseldir. Bu bağlamda el-Efveh (ö. m. 570)'in direkleri olmadan
bir ev kurulamayacağını, kazıklar sağlam çakılmadan da bir direk
dikilemeyeceğini ifade ettiği şu beytine yer verilir:
61~Jjl w-j ~ 1~1.5~ 'Jj- ~ j rı~ 'J ~'-'
Bu şiir, kaynaklardan birinde62 meseller kategorisinde ele alınmaktadır.
Nazi'at Sfuesi
ı:VII, 5557'de] · Nazi'at sillesi ı o. ayet ~90.-ı ~ Zı_,~_,~;.J dv 0)~,
"Dryorlar ki: Bi=?J gerçek döndiiriilecek m!Jiz o ç11k11rda?'in tefsirinde belirtilcliğine
göre hafu ()1>-) ve hafue (Ö}I>-), aslında kazıcı anlamında sıfat olmakla birlikte
atın tırnağına, o nedenle tırnağının kazdığı çukura yani izine ve o şekilde açılan
çığıra da denir. Bundan Arap'ta iki tabir mesel olmuştur. Biri, "~;Ll ~ if-J",
geldiği yolda dönmekten kinayedir. Nitekim "~1>- ~ 0~d (:!::j" (Falan, geldiği
yolda döndü.) denir. Diğeri de, "9tiı ~ .:i..t" denir ki bir alışverişte müşterinin ilk
sözde parayı sayması anlamındadır. Türkçe'de de "Tırnağı dibinde"63 denir.
Bunun aslı, Arap'ta at en değerli mal sayıldığından asla veresiye satılınadığı için
pazarlık bitince parası hemen teslim edilmedikçe tırnağı durduğu yerden bir
adım atmaz demektir. Bir de bu meselin aslı, koşuda öğdül gelen atın
diğerlerinden önce tırnağının son kazdığı çukur anlamına tırnağı dibinde hemen
bahşiş verilmek anlamından olup sonra mutlak öncelikte kullanılmıştır. İşte bu
61 Ev ancak direkleriyle h.lll1llur-Kazıklar sağlam çakılmayınca (dikili) direk yoktur.
62 es-Se'ilibi, et-Te!llsfl ve'l-!lluhddara, s. 51. Aynca beyit için bkz. el-Efveh el-Evdi, Divan (etTaraifii'l-edebiyye'de), tahriç: Abdiliaziz el-Meymeni, Lecnetü't-te'lif ve'n-neşr, Kıllıiı:e 1927,
s. 10.
6
3 Tırnağı dibinde: Peşin, nakden. Bkz. Şemseddin Sim!, Kii!Jifts-ı Tiirki, İkdfu:n Matbaası,
Derse'adet 1317 h., s. 883..
336 Abdülkadir BAYAM
ayette bu mesellerin mazmfuıu üzere hafire (öJ;1...1), evvelki yaratılış ve hayattan
kinaye olarak anlam, "Biz evvelki bilimizde hayata geri mi döndürüleceğiz?"
demektir.
İlk söz (S!t>- ~ 0~~ ~j), bir kaynaktaM aynı rivayetle, bir kaynakta65 ~j"
"S!t>- ~ rivayetiyle, bir kaynakta66 "S!t>- ~ 0~ 5~" rivayeriyle ve diğer bir
kaynakta da67 "S!t>- ~ 5~" rivayetiyle, ikinci söz <9tJ.i ~.lt;) de, hem ·~ illı"
"9tJ.1 hem de ";tJ.ı ~ illi" şeklinde68 meseller arasında zikredilmektedir. İlk
mesel, bir şeyi adet edinen, sonra da her terk edişinde ona dönen6 9 ya da geri
durduğu, irntina ettiği adete dönen için kullanılır. 70 İkinci meselle kastedilen
hazır paradır71 ve ihtiyacı gidermeyi hızlandırmada söylenir.72
Tekvir Sfuesi
[VII, 5608-5609'da] Tekvir sılresi 14. ayet~..:..,~[ ı;~ ~fr "Anlar
bir nefts m haiJrlamıştu:"in tefsirinde birçok ayette ~0_,1;;; p~ r-~r "0, size
neleryapttğmıiJ baber verecektt't:"73 diye hatırlatılan biliş ve anlayışın öldükten sonra
diriltilmenin ifade ettiği acı veya tatlı en büyük uyanma, uyanıklık olduğu ve bu
yüzden "~1 ~ı; 11~ f~ .fGI" (İnsanlar uykudadırlar, öldükleri vakit uyarurlar.)
dendiği ifade edilir.
Bu mesel, Teğabün sılresi 7. ayetle ilgili açıklamalarda da geçmiştir.
Şems Sfuesi
[VII, 5859'da] Şems sılresi 8. ayet ~~~j ~j_,!J ~Ur "Sonra da ona
boiftklflğtmtl ve komnmasım i/bam ~·l~ene kı''in tefsirinde insanın aslında elem ve
lezzet, kötülük ve iyilik hislerini duyduğu için başkalarını da kendisi gibi
6-l el-Meydaru, iVIec!JJa~i'l-emsôl, III, 379.
65 Ebu Hilal el-'Askeri, Cemheretii'l-efJisôl, I, 384, 394-395.
66 Ebu 'Ubeyd el-Kasım b. Sellılm, Kitôbii'I-EfJisôl, s. 282-283.
67 ez-Zemahşeri, el-itiiistaksô, II, 155.
68 Ebu 'Ubeyd el-Kasım b. Sellılm, Kitôbii'I-Emsôl, s. 283; el-Mufaddal b. Seleme, ei-Fôhil; s. 14,
279; Ebu Hilal el-'Askeri, Cemheretii'l-efJisôl, I, 395, II, 245-246; el-Meyd:lni, a.g.e., III, 378-379;
ez-Zemahşeri, ei-Miistaksô, I, 354.
69 Ebu Hilal el-'Askeri, CefJiheretii'l-efJisôl, I, 394-395.
70 ez-Zemahşeri, el-lvfiistaksô, II, 155.
71 Ebu Hilal el-'Askeri, CefJiheretii'/-efJisôl, I, 395.
72 ez-Zemahşeri, ei-Miistaksô, I, 354.
73 Milide (5), 105; Tevbe (9), 94, 105; Zümer (39), 7; Cuma (62), 8.
Hak Dini Kıtran Dıli'ndeki Arap Mesellerinin Tespiti ve İncelenmesi 337
düşünerek hak fikriyle hareket etse, aynntısl111 bilmediği veya tecrübe etmediği
şeyleri bilenlerden sorsa ve bulamadığl ve tayin edemediği takdirde de o işin
kendisine ait olduğunu ve zevkine hoş geldiğini veya gelmediğini bir yana
bırakarak umumi surette haddi zatındaki hakkl111 düşünüp kalbine, vicdanına
müracaat etse Allah'ın onun kalbine onun fücur mu yoksa tak-va mı olduğunu
ilham edeceği, çünkü o şer ise mutlaka gönlünün bulanacağl, "yapmasam iyi
olur" diyeceği, hayır ise bir gönül huzuru duyacağl ve o nedenle hacliste " ~ U
~1- ~ ~ Jl ~/' (Seni işk:illendirecek şeyi bırak, işk:illendirmeyeceğe geç.)
huyurulduğu ifade edilir.
Bu mesel, En'am sılresi 120. ayetle ilgili açıklamalarda geçmiştir.
İnşirah Sfuesi
[VIIT, 5925-5926'da] İnşirili sılresinin ayetlerinin tefsiri bittikten sonra
bu sılreden şu kuralların çıkanldığl ifade edilir: "c:Jı J~l ıJt..::;, i~f' (İş sıkıştığl
zaman genişler.), ~~~~ fJJi" (Nimet, külfete göredir.) ve "s-ı~~ j~~l G( (Bir
işten maksat ne ise hüh."Üm ona göredir. Allah için çalışan, Allah'a erer.).
İlk söz, İmam Muhammed b. İdris eş-Şafi'i'ye ait74 olmakla birlikte
"ıJt..::;, <,Ş~I ;:~ı c:Jı meseliyle de75 benzerlik göstermektedir. Üçüncü söz ise, Gf'
''<..>;3 ~ t;;ı JS:J G1J s-ı~~ j~iı (Ameller, ancak niyetlere göredir ve herkese
ancak niyet ettiği vardır.) vb. rivayerlerle geçen bir haclistir76 ve hem bu
rivayetle77 hem de "<..>;3 ~ *<..>? ~j s-ı~~ j~)rı" (Ameller, niyetlere göredir ve
herkese niyet ettiği vardır.) rivayetiyle78 meselleşen hadisler arasında ele
alınmaktadır. İkinci sözün ise mesel olduğuna dair bir bilgiye rastlanmamıştır.
Beyyine Sfuesi
[VIII, 6004'te] Beyyine sılresi 8. ayet ~ <:?J ~l;, ~G,. rJ.J ~ ~j~~
i.f.. "' ı:ı J ;ı ı tfi ~ ::ı-ıo ="
"(~J ? ~ .!.lJ~ U ~jj ~ :Jli (,?3 ~ 4-.J &-::IJ~,;.. j~')ll ~ "On/ann
miikijatı1 Rableri katında altından ırJJJaklar akar cemıetlerdil; onlar içinde ebed!Jıen
74 es-Süyılti, ei-Efbiih ve'u-neziiir, I, 139; el-Münavi, FI!J'ift'f-kadir, I, 170.
75 el-Meydaru, MeCilta'u'l-emsiil, II, 80.
76 el-Buhiiri, Sahihu'I-Bubiiri, (kitiibü bed'i'l-vahy, bab 1), I, 2; İbn Mace, es-Siiuen, (kitiibü'z-zühd,
bab 26), II, 1413; Ebu Davud, es-Siiuen, (kitabü't-taliik, bab 11), II, 651; İbn Hibbiin, Sahfhu
İbn Hibbiiu, II, 113-115, XI, 210-211.
77 el-İbşihi, e/-1tiiistatraf, I, 32.
78 es-Se'iilibi, et-Telllsfl ve'f-11111hiidara, s. 27; en-Nüveyri, Nihqyetii'l-ereb, III, 6.
338 Abdülkadir BAYMI
k,alacaklaı; Allah, onlardan hopmt, onlar da O'ndan hopwt. Bu, if!e Robbine ha1Jef
dt!)'a!llara."in tefsirinde belirtilcliğine göre söz konusu mükafat ve Rıdvan,
Alhh'a haşyet duyanlara özgüdür yani bu başannın biricik sebep ve hikmeti,
Allah haşyetini duymaktır ve haşyet, ululama ile sevgi sonucu olan saygı
anlamında bir korh.lldur. Haşyet, taatte (Allah'ın emir ve yasağını yerine
getirmede) mutlak güzelliğe layık ilisana yaklaştıracak yüksek bir aşk heyecanı
uyandıran güzel bir rulı hilldir ve "~1 t~ ~~ ~b" hadisinde de
mehafet/korh.lldan asıl kasıt, bu haşyet anlamıdır, bunun derecesi, ilim ve
marifetin derecesiyle orantılıdır, o nedenle ~~~ ~:?~ ~ iııı ~ Gl)> "Ancak
Allah sq)'gtsmı kullan11dan bilenler dt!J'Cll:"79 buyurulmuştur.
Bu meselleşen hadis, Bakara suresi 270. ayetle ilgili açıklamalarda
geçmiştir.
'Adiyat Sillesi
[VITI, 6017'de] 'Acliyat sfıresi Lve 2. ayetler -?l:i-:~y.jt.ı ,lh;o -?l:i:?lJ~)>
~ı.;...jj "O han! hani kopt!ar koJan, çakmuk da afeJier saçmı''in tefsirinde aktarılan bir
görüşe göre bu ayetlerde kastedilen, atlardır, fakat ateş çakmaları; sahipleriyle
düşmanları a,ı:asında harbi kızıştırmaları, harp ateşini tutuşturmalarıdır. Nitekim
harp kızıştığında "~)1 (j-" (Fırın kızıştı.) denmesi de meseldir.
Bu mesel, Tevbe sfıresi 25. ve 26. ve Hud sfıresi 40. ayetlerin
açıklamalarında yer almıştır.
Kari'a Sillesi
[VITI, 6037-6038'de] IGri'a sfıresi 9.-11. ayetler ,~ 1..4 ilı;il L4j '~Jt;. ~U)>
~~1.>- _)3 "O vakit omm anası h!iv!JıediJ: Ve bildin JJJi hav!Jıe nedir? Kıiff1Jltf bir afeJ."in
tefsirinde "ümmi haviye" ile ilgili üç mana söylenmiştir. Onlardan ikinci mana
şöyledir: Araplar bir kimsenin helakine dua konumunda kinaye yoluyla "d .=..ıy."
(Anası ağlayıp düşesi, bay:ılası.) derler. Çünh.'ii bir kişi düştüğünde ve helak
olduğunda anası ağlar, merakından düşer, bay:ılır. Bu, Türkçe'deki "Anası
ağlasın.", "Anası ağladı." yahut "Anası ağlayasıca." tabirlerini andır:ır. Bunurıla
•• IIJ~ J"'"'-:::.11 " • ·IIJ~{:) ... ıı A
bırlik'Le ;,.ıı ll;~i (Allah canını alası, kahrolası) duası gıbı vi ..::..ıy. duası da, her
zaman meydana gelmesi istenen dualardan olmayıp taaccüp, takdir ve övgü için
de söylenir... Birçok müfessir de, "'t~Jt;. .if: ~t.ı )~ ~ 7:ın "~1 ,{ .=..ıy." tabirinden olduğunu
söylemiştir. Bu manada ümm i9 Fatır (35), 2s.
Hak Dıiıi Kmmı Dili'ndekiArap ı1esellerıiııiı Tespiti ve İnceimmesi 339
(~.Jiiı) de, cehennemin aclı değil, sakıta (~l::..) (düşen) manasındaclır. Yani "anası
düşmüştür" demek olup bununla K.ari'a helak ve cezasının şiddetinden kinaye
edilmiş olur.
Elmalılı'nın ayrıntılı bir şekilde açıkladığı bu söz de, meseldir.so Taaccüp
ve övgü konumunda81 veya kişi, nilioş bir iş yaptığında ona dua konumunda
söylenir.sz
[VIII, 6038'de] Kılri'a sfuesi 11. ayet ~~1.>- .Jlir "Kıiff!lltf bıi· ateş."te yer
alan ateşin sıfatı durumundaki hamiye (~1.>-) kelimesine ilişkin açıklamaya göre
bu, hararecin şidddeti anlamına "hami"den kızgın, kızışgın demektir. Nitekim bu
kelimenin fiil şekli hamiye (~)nin de içinde bulunduğu "~)ı ~" cümlesi,
"Fırın kızıştı." anlamına gelir.
Bu mesel, Tevbe sfuesi 25. ve 26., Hud sfuesi 40. ve 'Adiyat sfuesi 1. ve
2. ayetlerin açıklamalarında yer bulmuştur.
Tekasür Sfıresi
[VIII, 6052'de] Tekasür SUresi 1. ve 2. ayetler {]j J>. ,jl5:3ı rtr.tty,
~);liJI "Oya/adı o çokluk ktmmt11s11 siifeli. Ta ifJ'aret edişinize kadar kabirleJi."in
tefsirinde ölenlerin Allah katında mertebelerine göre ya hoşnut bir hayata ya da
kızgın ateşe gitmek üzere Allah'a döndükleri veya döndürüldükleri, dirilerin de
"..:,_.;.f :.; C: ~J.ı" sevdikleriyle haşredileceklerinden iyileri sevenlerin iyilerle,
kötüleri sevenlerin de kötülerle haşredilecekleri ifade edilir.
"Kişi, sevdiğiyle beraberdir." anlamına gelen bu söz, hadistir83 ve bazı
kaynaklarda onun hadis olduğuna değinilmeden sadece mesel şeklinde ele
alınmaktaclır.B4
80 Ebu 'Ubeyd el-Kılsım b. Sellfun, Kitabii'I-E111siil, s. 70; İbn 'Abdirabbih, el-1kdii'l:ftrid, III, 23;
Ebu Hilal el-'Askeri, Ce111heretii'l-e!11sal, II, 279; el-Meydfuıi, Mec!lJa~t'l-wJsal, III, 475; ezZernahşeri, ei-Miistaksii, II, 401-402.
81 Ebu Hilal el-'Askeri, Ce!11beretii'l-e111siil, II, 279; el-Meydfuıi, a.g.e., III, 475.
82 ez-Zernahşeô, e/-1Iiistaksii, II, 401.
83 Ahmed b. Hanbel, ei-Miisned, I, 392, III, 110 vs.; el-Buh:l.ı:i, Sahihu'I-Buhiirf, (kitiibü'l-edeb, bab
96), VII, 112-113; Müslirn, Sahihu M.iisli111, (kitiibü'l-birr ve's-sıla ve'l-adab, bab 50), III, 2034;
Ebu Davl!d, es-Siinen, (kitiibü'l-edeb, bab 122), V, 345.
ıı.ı es-Se'a!.ibi, et-TwJSilı:e'I-IIJIIhadara, s. 306; en-Nüveyri, Nihii]etii'l-ereb, II, 121.
340 Abdülkadir BAYAlvi
'Asr Sillesi
[VIII, 6081-6082'de] 'Asr sfuesi 3. ayet ~jJj ~;.:.ı~ ~jJj J:J-~ "Ancak o kimseler bafka ki iman edip salih ameller if/ediler ve hep
hakka vasbıetleftiler ve sabra vasıjetleftile!: "te geçen sabır (~ı) ile ilgili açıklamaya
göre o, biri elem ve h.-ülfete karşı ve diğeri lezzet ve şehvedere karşı sabır olmak
üzere iki çeşittir, sabrın derecesi hususunda fıtri kabiliyetirı bir ·hükmü
bulunduğu inldr edilmernekle birlikte terbiyenin, itiyadırı ve bu nedenle azirn ve
iradenin ve onun için de imanın büyük önemi vardır. Bu cihede sabır, ihtiyari
fiillerden olarak mükelleflerin fiilieri arasında tavsiye edildiği gibi emir ~ahi
edilmiştir. Burada sabrın önemine dair "~ı t_~ ~ı" (Sabır, genişliğin
anahtarıdır.), ".fil; ~ V" (Sabreden zafer bulur.) hadislerine ve Türkçe'deki
"İlmirı başı sabırdır.", "Sabrın sonu selamettir." mesellerineSs yer verilir.
"~ı t.~ ~ı", bir hadistir86 ve bazı kaynaklarda87 yine hadis olduğu
belirtilmeden sadece mesel şeklinde ele alınmaktadır. Türkçe'de de bu çerçevede
"Sabır şadlık anahtarıdır." ve "Sabır meserretirı, acele nedametirı anahtarıdır." .
atasözleri,ss dikkati çekmekteclir. İkinci söze ise herhangi bir kaynakta mesel
seklinde rastlanmamıstır.
, ,
Hümeze Sfuesi
[VIII, 6092'de] Hümeze sillesi 4. ayet ~~ı ~ 0~ ~~~ "Hqyır ce/ali11ı
hakkı için atılacaktır o ta;m!Ja/ IJIItamrye."te geçen ve cehennemirı isimlerinden biri
olan hutame (~ı) açıklarıırken kızgın ateşin doğasında önüne geleni kırıp
geçirmek, mahvetmek bir başka deyişle yalay:ıp yutmak bulunduğundan böyle
kınp geçitici yahut yalayıp yutucu ateş kavramıyla cehenneme de hutarne
dendiği ifade edilir ve bu bağlamda "k.kiı s-~Jı ~~~ (Çobanların en fenası
hutame olandır.) tabirine yer verilir. Burada hutarne, güttüğü sürüyü kırıp
geçiren anlamındadır.
85 "Sabnn sonu selamettiı:." atasözü için bkz. Aksoy, Atasôrferi ve Dij)'İilller Söifiiğii, 1, 418.
86 es-Sehılvi, ei-Makiisıdii'l-hase/Ie, s. 260, 494; es-Süyılt:i, ed-Diirem'l-!lliil1fesire, s. 196; el-'Aclılni,
Ke[/ii '1-hifiı, II, 21.
87 ei-Meydaru, lvfecl/la'll'l-eiiJsiıl, II, 257; Yusuf b. Tahir, Feriıidii'l-hariıid, s. 322.
88 Tülbentçi, Tiirk Atasö":(jeri ve Dij)'İilJ/eri, s. 464.
Hak Dini K.ttran Dili'ndekiArap Mesellerıiıin Tespiti ve İncelen!Jlesi 341
Haws ..ı~ kaynaklannda ııcı ~ ,ı, .-....-..r ı-:.•ıı r ~-.ıı,89 ~~~~~ ,_ı-:.•ıı ......r r •.,. u~ ~1"9o ve .-....-..r ı-:.•ıı r .-. ..x , "
~~~~~ rivayetiyle91 Hz. Peygamber'e isnat edilen bu ifade, bir kaynak92 dışında
birçok eserde93 hadis olduğuna işaret edilmeden Hak Dıiıı'nde geçtiği şekliyle
do~dan mesel biçiminde ele alınmaktadır. İş kötü idare edildiğinde ve onda
sert/zorbaca davranıldığında94 ya da bir şeyin yönetimini üstlenip onu iyi
yönetmeyen için söylenen bir atasözüdür.95
Fil Sfuesi
[VIIT, 6103-6104'te] Fıl sılresi 3. ayet ~zklif ~ r~:Tc ~..ibr "Saldı da
iizerlerine siirii sii?ii ktiflar (Ebabi~."te yer alan ebabil (~lif) ile ilgili olarak ezZemahşeri (ö. 538/1144)'nin bunu haza'ik (~1}-) [cemaat] diye tefsir ettih.i:en
sonra şöyle dediği ifade edilir: Bunun tekili ibbrue c:J~1)dir. Araplarm Jç_ ~"
~~~~1 darb-ı meseli vardır. İbbrue c:J~l), büyük huzme anlamındadır. Bir kuş
cemaati, birbirine sıkışmakta büyük bir huzmeye benzetilmiştir. 'Abaclid (-4:?t;Ç-),
şematit (~t?) gibi tekili yoktur da denmiş tir. Sonra ei-KôJmlsii'I-Jmthft'ten
yapılan aktarıma göre de ibbrue c:J~l), ibrue c:Jlil), ibbevl cJ.Y-1), ibbil (j.Jl), ibru
(JL;ıl); kuştan, attan, deveden bir bölük yahut peyderpey gelen bölüklerden
herbiri (katar) ve ibbrue c:J~l), huzme (bir bağ) demektir. ~~~~1 Jç. .~ ı/' (Bir bağ
üzere bir demet) tabiri de, meseldir. Bela üzerine bela konumunda söylenir.96
Elmalılı'ya göre ebabil (~lif), ibbrue c:J~l)nin çağulu olduğuna göre bunda .~ ; /'
~~~~1 Jç. meselinin anlamına işaret olarak ~~~~1 Jç. a.l~f' demek gibi bir anlam
89 Ahmed b. Hanbel, el-11iislled, V, 64.
90 Müslim, Sahfhu 1r!iisli!JI, (kitılbü'l-imire, bab 5), II, 1461; el-Beyhaki, es-Siillellii'l-kiibrd, VIII,
161.
91 et-Taberiini, e/-1!Iu'ce!Jiii'/-kebfr, XVIII, 17.
92 el-Yfısi, Zehm'/-eke111, III, 227.
93 Ebfı Hilal el-'Askerl, Celllheretii'l-elllsiil, I, 439, 448; el-Firabi, Dfvii11ii'l-edeb, I, 258; el-Cevherl,
es-Sıhdh, 129; İbn Manzfır, Usii11ii'I-'Arab, 94 Ebfı Hilal el-'Askerl, Celllheretii'l-mJSii/, I, 448.
95 el-Meydiini, a.g.e., II, 159.
96 el-Fırfızabadi, ei-Klilllrisii'l-llmhft, 342 Abdülkadir BAYAlvi
daha iht:imallidir. Çünh.-ü ~~~~1 ~ ~", ''büyük bela üzerine bir küçük bela
daha" anlamında olduğu halde bunda büyük bela üzerine büyük bela, hatta
belaiar halinde denilmek gibi bir anlamın anlaşılması gerekir ki bu, el-Kari'a'da
.ı:~ ll
geçtiği üzere haviye (~.)I.A)nin "~1 ..:..,_,;. tabirinden türernesine benzer. Yani bu
kuşları onlara bela üzerine bela olmak üzere belalar yığını halinde gönderdi
demektir. Ama kimse bundan böyle bir anlam anladığını söylememiştir. Bununla
birlikte ez-Zemahşeri'nin zikredilen meseli şahit getirmesi, buna işaretten uzak
olmasa gerektir. Bu anlarnlara göre ebabil (J=il:if), tayr (;k)ın sıfatı veya hiilidir.
~~~~1 ~ ~", pek çok eserde97 yer bulan bir meseldir. Arkadaş_ına
zahmet ve sıkıntı verip· onun sıkıntısını artıran için söylenir.98 Diğer yandan
"~f ..:..,_,;." tabirinin mesel kapsamına girdiğine ilişkin açıklama, Kiiri'a silresi 9.,
10. ve ll. ayetlerle ilgili bölümde geçmişti.
[VIII, 6115-6116'da] Fıl silresi 5. ayet k~h ~ ~~ "Derken
kılıverdi on/an birJıem"k hası/ gibi."in tefsirinde fil vak'asına ilişkin aktarılan bir
rivayete göre Yemen'de Tübba' Hassan'ın kardeşi Tübbiin99 Es'ad'ın oğlu Zür'a
Zlinüvas, Yahudiliği benimsemiş ve o zaman Necran'dan hiilis tevhit esasına
göre yay:ılmakta bulunan muvahhit İsevi mürninleri çevirmek için Uhdud
vak'asını çıkararak katliam yapm:ıştı. Bu arada Tübba'ın oğullarından Devs
Zfısa'leban, kaçarak kurtulmuş ve Rum Kayserine gelip ondan Zlinüvas'a karşı
yardım istemiş, o da memleketleri uzak olduğu için aynı dine mensup Habeş
meliki Neciişi'ye durumu yazm:ıştı. Bunun üzerine Neciişi, Habeş'ten yetmiş bin
kişilik bir orduyu Eryat adındaki kumandanıyla oraya sevk etmişti. Ebrehe elEşrem de, onun maiyetindeydi. Devs de baraber olarak deriizden Yemen
sahiline çıktılar. Zlinüvas, beraberindeki Yemen kabileleriyle karşı geldi,
çarpıştılar, askerinin hezimete uğradığını görünce atını denize sürüp denizin
dibine daldı boğuldu. O vakit bir Yemenli, "#-.) ~~ü-l5"~j ı...f'J:lt~" (Ne Devs
'
gibi ne de onun yük bağlayışı gibi.) demiş ve bu söz, Yemen'de mesel olmuştu.
Eryat da, Yemen'e girip yıllarca orada Habeş adına saltanat sürmüştü...
97 Ebu 'Ubeyd el-Kasım b. Selliim, Kitdbii'I-Eillsdl, s. 264; Ebu Hili.l el-'Askeri, Ce!llheretii'l-elllsdl,
II, 3, 6; el-Cevheri, es-Sıbdb, (Jıi). IV, 1619; Ebu Sa'd el-Abi, Nesm'd-diir, VI, 148; el-Meydiini,
J1ec!lla'u'l-e!llsdl, II, 260; ez-Zemahşeri, ei-Miistaksd, II, 148; Yusuf b. Tahir, Ferdidii'l-bardid, s.
323.
98 Ebu Hiliil el-'Askeri, Ce!llberetii'l-e!llsdl, II, 6.
99 Hak Dim'nde "Tebban" şeklinde yazılıdır.
Hak Dilli Kı1ra11 Dili'ndekiArap Mesellerinin Tespiti ve İncelenmesi 343
Müellifin aktardığı rivayette de belirtildiği gibi bu söz, ismi açıklanmayan
bir Yemenli'ye ait meseldir. Kaynaklarda "~j -Jy'~ls'lj ....,..._;.:iSI",ıoo lj ....,..._;.:iS1"
. .
"~j J.L.5'ıoı ve ".J..,..J .__ih...SIj ....,..._;.:iS1" rivayetiyleıoz geçmektedir.
' .
[VIII, 6126-6137'de] F'ıl sillesinin tefsirinde Elmalılı, :61 vakasıyla ilgili
olarak ünlü tarihçi Hammer (ö. 1273/1856)'in bile bir ihtimalden ileri
götürmediği çiçek hastalığı sözünü ne yazık ki Muhammed 'Abduh (ö.
1323/1905)'un fahiş bir hile ve karıştırmayla tevatür arasına karıştıtıp
rivayerlerin uyuştuğu sahih bir habermiş gibi ileri sürmeye çalıştığını ve güzel bir
şekilde başladığı sözünü güya bir incelik göstermek üzere mikroplara buladığını,
o nedenle onun sözlerini gözden geçirerek doğrusunu eğrisini ayıklamanın bir
görev olduğunu belirterek konuyu uzun uzun ele alnuştır. Elmalılı'ya göre
'Abduh, tevatürü tafsil edeceğim derken onu atıp ".J_;S ~ı;:." sözü gereğince
kimsenin söylemediği bir söz söylemek için çelişkilere düşmüştür.
Müellifin herhangi bir açıklamada bulunmadığı "Muhalefet et
tanınırsınimeşhur olursun." anlarnındaki bu söz, bu şekliyle bir meseldir103 ve
şair el-Hutay'e (ö. 45/665 veya 59/678)'ye nispet edilen ".f..i.J ~ı;:." versiyonu
da vardır.l04 Bu atasözüyle insanlar arasında meşhur, bilinen ve alışılmış şeye
muhalefet edenin anılacağı, tanınacağı ifade edilmektedir. lOS
Tebbet Sfuesi
[VIII, 6263-6264'te] Tebbet sillesi 4. ayet~~~ a:l~ i(;~~ "Karısı da)
odun hamalı olarak."te yer alan hammruete'l-hatab (~1 a:l~) tabirinin
"nemmam, koğucu, öteye beriye laf götüren fesatçı" anlamında mecazen mesel
olduğu ifade edilir. Buna karşılık Türkçe'de "odun hamalı" tabirinden bu
anlarnların değil, hor ve hakir görmenin anlaşıldığı (özellikle izzet ve servet
1
00 Abdülmelik İbn Hişfun el-Himyeri, es-Siretii'n-nebev!JJ•e, thk. Ömer Abdüsselfun Tedmüri, III.
Baskı, D:lru'l-kicibi'l-'Arabi, Beyrut 1410/1990, I, 53; Ebü'l-Velid Muhammed b. Abdilialı elEzraki, Ahbiim Mekke ve JJIÔ côejihô ll1ine'J-ôsôr, thk. Abdülmelik b. Dülıeyş, Mektebetü'l-Esecli,
ysz. 1424/2003, I, 209; Ebü'l-Kasım Abdurrahman b. Abdilialı es-Süheyli, er-Ravifi'l-iiniif,
ta'lik: Meccli b. Mansılr, D:lru'l-1.-ütübi'l-'ilmiyye, Beyrut tsz., I, 102.
101 Ebu Abdilialı Muhammed İbn İshak, es-Siretii'n-nebev!JJ•e, thk. Ahmed Ferid el-Mezicli, D:lru'lkütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 1424/2004, I, 109.
1o2 Ebü'l-Kasım İbn 'Asakir, Tôlih11 IIJedineti Dtlllafk, thk. Muhibbüdclin Ebu Sa'id Ömer b.
Garfune, D:lru'l-fikr, Beyrut 1418/1997, XI, 21.
103 el-Yusi, Zehm'l-ekell1, II, 226; Ebü's-Seml Şihabüdclin Mahmud el-Aıusi, Rıih11'l-ll1e'ôniji tefsiri'IKıtr'ôni'l-'aif/IJ ve's-seb'i'I-IIJesôui, D:lru ihyru't-tüdsi'l-'Arabi, Beyrut tsz., XI, 187.
10-1 el-Mufaddal b. Seleme, ei-Fôhir, s. 212-213; el-Meydaru, 1iecJ;ıa~t'l-mısôl, I, 412-413; Yusuf b.
Tahir, Ferôidii'l-harôid, s. 192.
105 Yusuf b. Tahir, a.g.e., s. 192.,
344 Abdülkadir BAYAM
içinde büyümüş bir kadının odun hamallığl etmesi, acıklı bir sefil.lil-rir), bundan
koğuculuk, fesatçılık anlamını anlamak için ya kundakçı demenin ya da
hariımruete'l-hatab (~1 a.'ir.?-) tabirini tercüme etmeyerek mesel hillinde aynen
söylemenin daha uygun olduğu da belirtilir. Bununla birlikte Elı:nalılı, diğer
yönleri de göz önünde bulundurarak "odun hamalı" diye aniatmayı dalı~ açık
gördüğünü sözlerine ekler.
Burada 11~i a.lr.?- 11 tabiriyle kastedilen, sillede de açıkça Ebıl L<'lheb (ö.
2/624)'in karısı olduğu ifade edilen Ümmü Cemil'dir ve meselintamarnı, _r.-;:.(11
11~i ~(.?.. ~ (Odun hamalından daha çok hüsrana uğrayan) şeklinde~.ıo6
Ümmü Cemil, dikenli çalı ve diken taşıyor, onları Hz. Peygamber'i yaralamak
için geçtiği yola atıyordu. Denildiğine göre o, insanlar arasında iftiralar. atıyor,
asılsız sözleri yayıyor ve onlar arasına düşmarılığl sokup kendi ateşini odunla
yaktığl gibi körüklüyordu. Nitekinı nemirne (iftira, karalama, çekiştirme,
kovuculuk)ye de hatab/odun .denir.107 Kısacası hüsrarıla ilgili söylenen bir
atasözüdür.108
Felak Sfuesi
[VIII, 6361-6362'de] Felak sillesinin ayetlerinin tefsirine geçilmeden önce
sihir konusu· üzerinde uzun uzun durulur ve lugatta sihrin sarf yani çekip
çevirmek, bir şeyi yönünden çıkararak değiştirmek ve çevirmek anlamlarına
geldiği, işte kelamla ilgili silırin de, kelamın ilgirıçliği ve kalplerde tesir gösteren
letafeti olduğu ve onları sihir gibi bir hillden bir hrue çevirdiği ifade edilir. Bu
çerçevede ~~~ .;ı;;iı ~ 0f' hadisinin anlamı, örneğin el-Kdmtlsii'l-JJIIIhfften şu
şekilde verilir: İnsanı över, onda doğru olur, dinleyenlerin kalplerini ona çevirir,
aynı zamanda zem de eder, onda da doğru olur, ona da kalplerini çevirir.109
Bu meselleşen hadis, Bakara sillesi 102. ayetle ilgili açıklamalarda
geçmiştir.
[VIII, 6370'te] Felak sillesi 1. ayet <(~ı Y.)i ~;.ı j~ "De ki: Sığmmm
Rabbim ojelakm."in tefsirinde İbn Cerir'in felak (~1) kelimesinin anlanıına dair
birincisi cehennemde bir zindan veya cehennemde bir kuyu veya cehennem,
106 Ebu Hilal el-'Askeı:l, Cemheretii'l-emslil, I, 333, 349; es-Se'ilibi, Simlim'l-kuMb, s. 302; elMeydan!, Mec!Jia'u'l-emslil, I, 451; ez-Zemahşeı:l, ei-Miistaksli, I, 100-101; Yusuf b. Tiihir, a.g.e., s.
207-208.
107 Yusuf b. Tiihir, a.g.e., s. 207-208.
108 es-Se'ilibi, Si!JI!im'l-kuliib, s. 302.
109 el-Fırılzabadi, ei-Kô!Jitlsii'I-JJJIIhit, (.r--), II, 44.
Hak Dıi1i K.ttran Dili'ndekiArap Meselleniuiı Tespiti ve İnceimmesi 345
ikincisi subuh/sabah, üçüncüsü halk olmak üzere üç rivayet kaydettikten sonra
şöyle dediği ifade edilir: Allah, peygamberine ~~~ C,.,_~; ~_;f? demeyi
emretmiştir, - Arap kelammda felak, felak-ı subuh (sabah felakı)tur ve 0-!v:!.Y' ' ~"l -"'
"~1 ~) ~j ~~ ~ denir.1ıo
"Sabahın aydınlığından/açıklığından daha aydın/ açık." anlarnma gelen bu
söz, kavnaklarda Hak Dim'nde geçtigı~· şekliylelll ve J-J- -'~All ili ' ~"l"
J - ,cr'J c,..-:-- ~ 0-! v;-1
"-~~_..,\ 112 "-~~_.,\ ~ _, ... : ~ ... ·{~ -~~"'\ '!11 : ~.-of 11 113 .... ~ 0 ' -~~,..,11 ili 0 _,. ... 0:.{ 11
c,_-:-- , c,..~ .J.r->- 0-! v:ı '-' c,..~ ı.r 0-! v:ı ve ~~ 0-!J c,_-:-- ~ 0-! .ft-""
"~1 şeklinde114 yer alan bir meseldir.
[VIII, 6382-6383'te] Felak sılresi 4. ayet~~~ ~ s-ıl1ı.tl1 _? ~3? "Ve o
diiğiimlere i!flryen bi!Jiicii kadmlarıtı feı7inden."in tefsirinde er-Rağıb el-İsfaham'den
yapılan bir alıntıya göre nefs(·· ~'=ll), tükürük fırlatmaktır ve bu tefil (JBI)den115
daha azdır. Rul.-yecininl16 ve sihir yapanın nefsi de, düğümler içine nefs
etmesidir. Ayette de ~~~ ~ s-ıi1Ltl1 _? ~3? buyurulmuştur. Nitekim ''Yılan,
zehir nefs eder." denilmesi bununla ilgili. oldugu~ gı'bi ","- f:ı 0l W ~ ~"
..]J -
(Göğüs darlığı olan elbette üfler.) şeklinde de bir mesel vardır. 117
Bu söz, Elmalılı'nın alıntıladığı pasajda da belirtildiği gibi bir meseldir118
ve Medine'deki yedi fakiliten biri durumundaki 'Ubeydullah b. Abdilialı b. 'Utbe
ııo İbn Ceı:ir et-Taberi, Ciimi'll'f-bC)'Ôil, XXIV, 741-745.
ııı Ebü'l-Kasım Mahmud b. Ömer ez-Zemahşeri, e/-Keffdf 'a11 hakdikı ğava!lll~'t-tmifl ve 't!)'lllli'/-
eklivflft viicrlbi't-te'vf/, tbk. 'Adil Ahmed Abdülmevcud-Ali Muhammed Mu'avviz, Mektebetü'l-
'ubeykan, Riyad 1418/1998, VI, 464.
ıız el-Meydaru, 1lfecma~t!-emsli/, I, 208.
113 es-Se'ilibi, Simlim'l-kllliib, s. 646.
114 Yusuf b. Tahir, Fer!iidii'l-har!iid, s. 298-299.
115 Tefil (jl31), tüh.'Ürmektir ya da tüh.'Ürmeye benzer ve ondan daha azdır. Bkz. İbn Manzı1r,
Lisli11ii'/-'Arab, (j.ö.}, XI, 77.
116 Ruh.-ye ci;i)i); muska, nazarlık, tılsım, afsun, büyülü söz atılamındadır. Bkz. İbn Manzı1r, a.g.e.,
(liJ), XIV, 332.
117 er-Rağıb el-İsfaharu, e/-J1i!fred!it, s. 500.
ııs Ebu Bekir Muhammed b. el-Hasen İbn Düreyd, Cemberetii'/-luğa, Remzi Münir Ba'lebekki,
Daru'l-'ilm li'l-melayin, Beyrut 1987-1988, (~), I, 429; Ebü'l-Hüseyin Ahmed İbn Paris,
Mu'ce!IIii lviek4Jfsi'J-/uğa, tbk. Abdüsselam Muhammed Harun, Daru'l-fikr, ysz. 1399/1979,
346 Abdülkadir BAYAlvi
b. Mes'ud (ö. 98/716)'a nispet eclilmektedir.119 Söz konusu meselle aniatılmak
istenen şudur: Göğsünden şikayetçi kişi, üflemek silleriyle rahatladığı ve şifa
beklediği gibi hüzünlü kişi de, tahatlamak için üzüntülerini ve kederlerini açmak,
dile getirmek zorundadır. 120 Türkçe'de buna benzer şekilde "Derdini
söylemeyen derman bulamaz." atasözü vardır.J21
[VIII, 6392-6393'te] Yine Felak sılresi 4. ayetin tefsirinde ~~~~~ *~ j-~"
(Her şeyin bir devası vardır.) haclisi gereğince ruhsal hastalıklara rılharu,
bedensel hastalıklara bedensei sebeplerle tedavinin meşru olduğu gibi kanşık
olanlara da karışık tedavinin meşru olduğu, yalnız bunun şartının tesirin,
sebeplerden değil, Allah'tan bilinmesi ve hepsinde de entrika, sihirbazlık,
şarlatanlık, aldatmak ve zarar vermekten sakınmak olduğu belirtilir.
Aslında bu söz, ~~~~~ *'~ j-~" (Her derdin bir devası vardır.) rivayeriyle
nakledilen bir haclistir122 ve bu son şekliyle haclisle ilgisine işaret edilmeden
sadece mesel olarak da kaydeclilmektedir.123 Türkçe'de ise "Dert gezmiş, derman
beraber gezmiş." 124 ve "Devasız dert olmaz." atasözleri,ızs benzer anlamları
içermektedir.
SONUÇ
Elmalılı Muhammed Harndi Yazır, ayetleri tefsir ederken haclislerden
yararlandığı gibi çok sayıda Arapça söze ve tabire de yer vermiş, ama bir kısmı
dışında onların mesel olduğuna ya da mesel haline geldiğine işaret etmemiştir.
Buna mukabil bu çalışma, eserde geçen bütün Arap mesellerini ortaya çıkarmayı
amaçladığından ilgili bütün sözler, mesel süzgecinden geçirilmiş ve
azımsanamayacak miktarda meselden doğrudan ve dolaylı yararlanıldığı
görülmüştür.
(..:.....;;), V, 457; el-Cevheri, es-Sıhdb, (..:.....;;), I, 295; el-Meydaru, ıvfec!lıa~t'l-emsii/, III, 204; İbn
Manzılr, a.g.e., (..:.....;;),II, 196; ez~Zebidi, Tiicii'l- 'a171s, (..:.....;;),V, 374.
119 İbn 'Abclirabbih, el- 'İkdii'lferid, II, 97; Salihuddin Halil b. Aybek es-Safedi, Nektii'l-hill!)'iinfi
1ıiikeli'l- ~11/l)'all, el-Matba'atü'l-cemiliyye, lviısır 1329/1911, s. 198.
12o Yusuf b. Tahir, Feriiidii'l-bariiid, s. 483.
1
21 Aksoy, Atasiiiferi ve D:;•imler Söifiiğii, I, 235; Benekçi, Ömekli Açıklamalı Atasö'iferi, s. 97. Aynca
"Dert ağlatır, afk si!J•Ielir." ve "Dertli ıiıler, dfık ır/ar."atasözleri de, bu çerçevede düşünülebilir.
Bkz. Aksoy, a.g.e., s. 235; Tülbentçi, TiirkAtasöiferi ve D:;•imleri, s. 175.
122 Ahmed b. Hanbel, ei-Miis11ed, III, 335; Müslim, Sabfbu Miislim, (kit:ibü's-selfu:n, bab 26), II,
1729; Ebu Davud, es-Sii11e11, (kitiibü't-nb, bab 11), IV, 206-207.
123 el-Meydaru, M.ecma'u'l-elllsa!, III, 233; Yusuf b. Tahir, Feraidii'l-bariiid, s. 472.
124 Aksoy, Atasöiferi ve Dryimler Söifiiğii, I, 236.
125 Gözler, Açıklalllalı Tiirk Atasö'iferi Sö'ifiiğii, s. 285.
Ha~ Di11i Kmmı Dili'ndeki Arap Meselle1inin Tespiti ve İncelenmesi 347
Büyük müfessirin mesel olduğunu bizzat belirttiği sözler, görülebildiği
kadarıyla on beş tanedir. Örneğin "jllJ!j (;Jı ~lj )13 p ~ ~" (Her ağaçta
ateş vardır, fakat merh ile afar şan almıştır.) gibi. Müellif tarafından türüne dair
herhangi bir açıklamada bulunulmayan çok sayıda söz vardır. Onlardan bazısı,
kaynaklarda sadece mesel şeklinde sunulmak-tadır. Örneğin "-J_;j ~ı;:."
(Muhalefet et tanınırsınimeşhur olursun.) gibi. Onun hadis olduğunu ifade
ederek aktardığı sözler, önce hadis kaynaklarından bulunmuş, sonra da meselleri
içeren kaynaklardan ilgili sözlerin meselleşen hadisler olduğu bilgisine
ulaşılmıştır. Mesela ".;1ıı ~ı;.;:.j ~~f' (Çöplükte biten yeşillikten sakınınız.) gibi.
Bunların yanı sıra kaynaklarda farklı kişilere dayandınlan mesellerin, hadis
olduğu belli iken buna işaret edilmeden sadece mesel şeklinde kaydedilen
sözlerin müellifin eserinde de yer bulduğu görülmüştür...
Eserde en sık geçen meseller ise, "~_,jı cj:-" (Fırın kızdı/kızıştı.), ~"
ı~5' ;j.ı (Haber/başkasından işitilen, bizzat görmek gibi değildir.) ve ~"
"r-<;t:. JJi ı;_,_<; (Nasılsanız öyle idare edilirsiniz) meselleridir.
Aynca bu çalışmada elden geldiğince Arap mesellerinin Türk
atasözlerinden karşılıklan belirlenmeye çalışılmıştır. Mesela "$~ ~ Y""
meselinin karşılığında ''Besle kargayı oysun gözünü." atasözüne yer verilmiştir.
Kısacası Elmalılı, tefsirinde Arap dili ve edebiyatında önemli bir istişhat
unsuru durumundaki mesellere de başvurarak ayetlerin daha rahat bir şekilde
anlaşılması doğrultusunda çok önemli bir katkıda bulunmuştur.
348 Abdülkadir BAYAM
KAYNAKÇA
Abdülld.dir el-Bağdadi, İbn Ömer (ö. 1093/1682), Hizanetii'l-edeb ve liibbii liibabi
' lisani'I-'Arab, thk. Abdüsselam Muhammed Harun, IV. Baskı,
Mektebetü'l-hand, K:Thire 1418/1997.
Abdilikahir el-Cürd.ı:ı1, Ebu Bekir (ö. 471/1078), De/ailii'l-i'ca~ thk. Muhammed
Rıdvan ed-Daye-Fayiz ed-Daye, II. Baskı, Mektebetü Sa'cliddin, Dunaşk
1407/1987.
el-'Aclfull, İsmail b. Muhammed (ö. 1162/1749), Keflii'l-hafa ve miiij1ii'l-ilbds, II.
Baskı, Dam ihyii't-türasi'l-'Arab1, Beyrut 1352 h.
Ahmed b. Hanbel, Ebu Abdillah (ö. 241/855) el-lVIiimed, Çağrı Yayınlan,
İstanbul1402/1982.
Aksoy, Ömer Asun (ö. 1993), Atasijzleri ve Dryimler Sô.zliiğii, İİıkılap Kitabevi
Yay., İstanbul1988.
el-Aıus1, Ebü's-Sena Şihabüddin Mahmud (ö. 1270/1854), Rfiht~'l-me'dnf fl
teftbi'I-K.!tr'ani'l- 'a:ifm ve's-seb'i'l-mesanf, Dam ihyii't-türasi'l-'Arab1, Beyrut
tsz.
Ateş, Süleyman, K.!tr'an-ı Ke!im ve Yiice Meali, Kılıç I<:itabevi, Ankara 1977.
Benekçi, Şerif, ÖrnekliAçıklamalı Atasözleri, Damla Yayınevi, İstanbul 1995.
el-Beyhakl, EbU Bekir Ahmed b. el-Hüseyin (ö. 458/1066), el-Cami' li-pt'abi'lfJJJan, thk. 'Abdül'ali Abdülhaınld Hıl.mid-Muhtar Ahmed en-Nedev1,
Meketebetü'r-rüşd, Riyad 1423/2003.
---:' es-Siinenii'l-kiibra, Matba'atü meclisi daireti'l-me'arifi'n-nizıl.rniyye-Dam
Sadır, Haydarabad-Beyrut 1344-1355 h.
el-Beyzav1, Abdullah b. Ömer (ö. 685/1286), Envam't-tenifl ve esram't-te'vfl, haz.
Muhammed Abdurrahman el-Mar'aşli, Dam ihyii't-türasi'l-'Arab1, Beyrut
tsz.·
el-Buhan, Ebu Abdillah Muhammed b. İsmail (ö. 256/870), Sahfht~'I-Buha!i,
Çağrı Yayınlan, İstanbul1401/1981.
Bulut, Ahmet, "Arap Dili ve Edebiyatında Emsal", (Yayımlanmamış Doktora
Tezi), İstanbul Üniv. Edebiyat Fak., İstanbul1984.
el-C:Thız, Ebu Osman 'Amr b. Bahr (ö. 255/869), ei-Bryan ve't-teryfn, thk.
Abdüsselam Muhammed Harun, VII. Baskı, Mektebetü'l-hand, I<:ahire
1418/1998.
___, Kitabii'I-Hqyevan, thk. Abdüsselam Muhammed Harun, II. Baskı,
Şeriketü mektebeti ve matba'ati Mustafa el-Bab! el-Haleb1 ve evlaclihl,
lviısır 1965-1969.
Hak Dini Kıtran Dili'ndekiArap iVIesellelinin Tespiti ve İncelenmesi 349
___., Resailii'I-Cahıi; thk. Abdüsselam Muhammed Harun, Mektebetü'lhanci, IGhire 1399/1979.
el-Cessas, Ebu Bekir Ahmed b. Ali (ö. 370/981), Ahkallıii'I-Kıtr'an, thk.
Muhammed es-Sadık Kaı:nhavi, Daru ihyru't-tüdsi'l-'Arabi, Beyrut
1412/1992.
el-Cevheri, Ebu Nasr İsmail b. Hammad (ö. 393/1003), es-Sıhah Tacii'l-!ttğa ve
sıhahu'I-'Arab!Jye, thk. Ahmed Abdülğaffu 'Attar, IV. Baskı, Daru'l-'ilm
li'l-melayin, Beyrut 1990.
ed-Dfu:imi, Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman (ö. 255/869), es-Siinen,
Çağrı Yayınları, İstanbul1401/1981.
Durmuş, İsmail, "Mesel", DİA, Ankara 2004, XXIX, 293-297.
Ebu Ali el-Kali, İsmail b. el-IGsım (ö. 356/967), Kitabii'I-Emali, Daru'l-kütübi'l-
'ilmiyye, Beyrut tsz.
Ebu Davud, Süleyman b. el-Eş'as (ö. 275/889), es-Siinen, Çağrı Yayınları,
İstanbul1401/1981.
EbU Hayyan et-Tevhldi, Ali b. Muhammed (ö. 414/1023), ei-Besair ve'z-zehait;
thk. Vedad el-Kadi, Daru Sadır, Beyrut 1408/1988.
Ebu Hilal el-'Askeri, el-Hasen b. Abdiilah (ö. 395/1005), Dfvanii'l-mean~ şerh:
Ahmed Hasan Besec, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 1414/1994.
___, Kitabii Cemhereti'l-emsal, haz. Ahmed Abdüsselam-Muhammed Sa'id b.
Besyuni Zağlıll, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 140811988.
___, Kitabii's-Sma'aff!J'Il, thk. Müfid Kumeyha, II. Baskı, Daru'l-kütübi'l-
'ilmiyye, Beyrut 1409/1989.
Ebu Nu'aym el-İsfaharu, Ahmed b. Abdiilah (ö. 430/1038), Hijyetii'l-evi!Ja ve
tabakatii'l-asfi.ya, II. Baskı, Daru'l-kitabi'l-'Arabi, Beyrut 1387/1967.
Ebu Sa'd el-Abi, Mansılr b. el-Hüseyin (ö. 421/1030), Nesm'd-diirfi'I-Jmthadarat,
thk. Halid Abdülğani Mahffız, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut
1424/2004.
EbU 'Ubeyd el-Bekri, Abdullah b. 'Abdil'aziz (ö. 487/1094), Mtt'ceJJJii me'sta'ceJJJ
JJJin esmai'l-bilad ve'l-mevdif~ thk. Mustafa es-Selli, 'Alemü'l-kütüb, Beyrut
tsz.
Ebu 'Ubeyd el-IGsım b. Sellam, (ö. 224/838), Kitabii'I-E!JJsal, thk. Abdülmecid
Katamış, Daru'l-Me'mıln li't-türas, Dımaşk 1400/1980.
Ebü's-Su'ud Efendi, Muhammed b. Muhammed el-'İmadi (ö. 982/1574),
İrJadii'l- 'akli's-selfJJJ ila mezqye'I-Kitabi'I-KerfJJJ, Daru't-tıba'ati'l-lYiısriyye,
Mısır 1275 h.
350 Abdülkadir BAYAM
el-Efveh el-Evd1 (ö. m. 570), Dfvdn (et-Taraifü'l-edebiyye'de), tahriç: Alıdülaziz
el-Meymeni, Lecnetü't-te'lif ve'n-neşr, IGhire 1927.
Es'ad Efendi, Sahaflar Şeybizade (ö. 1264/1848), Mahmıldii'l-eser fi tercemeti'lmiistatrcifi'l-IJJiiste'ser/Tercemetii'l-Miistatrcif, İstanbul 1263 h.
el-Ezheri, Ebu Manslı.r Muhammed b. Ahmed (ö. 370/980), Tehifbii'l-luğa; thk.
Alıdülhalim en-Neccar, ed-Daru'l-1viısriyye li't-te'lif ve't-terceme, ysz. tsz.
el-Ezraki, Ebü'l-Velid Muhammed b. Abdiilah (ö. 250/864), Ahbdm Niekke ve
IJJa cde fihd mine'l-dsdJ; thk. Abdilimelik b. Düheyş, Mektebetü'l-Esedi, ysz.
1424/2003.
Fahrudd1n er-Razi (ö. 606/1210), 1!Iifdt!hu'l-ğqyb, Daru'l-fikr, Beyrut 1401/1981.
el-Farabf, Ebu İbrahim İshak b. İbrahim (ö. 350/961), Dfvdnii.'l-edeb, thk.
Ahmed Muhtar Ömer, el-Hey'etü'l-'arnme li-şüUni'l-matabi'i'l-emiriyye,
IGhire 1974-1979.
el-Fetteni, Muhammed Tahir b. Ali el-Hind1 (ö. 986/1578), Tezkiretii'l-tJJeVifl'dt,
II. Baskı, Dam ihyai't-türasi'l-'Arabi, Beyrut 1399 h.
el-F'ırılzabad1, Muhammed b. Ya'kUb (ö. 817/1415), el-Kdmı1sii'l-llmhft, elHey'etü'l-Mısriyyetü'l-'arnme li'l-kitab, ysz. 1978-1980.
Gözler, H. Fethi ~M. Ziya Gözler, Açıklamalı Tiirk Atasö=(/eri Sô"=(/iiğii, Gül
Matbaası, İstanbul 1982.
el-Hatib el-Bağdad1, EbU Bekir Ahmed b. Ali (ö. 463/1071), Tdrfhıt Bağddd ev
Medfneti's-seldtJJ, Daru'l-kitabi'l-'Arabi, Beyrut tsz.
el-Hatib eş-Şirbfni, Muhammed b. Ahmed (ö. 977/1570), es-Sirdcii'!-tJJiinfl; elMatba'atü'l-hayriyye, Mısır 1311 h.
el-Husri, Ebu İshak İbrahim b. Ali el-K.ayrevaru (ö. 413/1022 veya 453/1061),
Zehm'l-dddb ve semem'l-elbdb, thk. Muhammed Muhyidd1n Abdülharnid, IV.
Baskı, Daru'l-dl, Beyrut 1972.
el-Huşeni, EbU Zer b. Muhammed b. Mes'ud (ö. 604/1208), Şerhu's-Sireti'nnebev!Jye, tashih: Paul B., Daru'l-k-ütübi'l-'ilmiyye, Beyrut tsz..
Hüseyin Kazım Kadri (ö. 1353/1934), Tiirk LI1gati Tiirk Dille1i11in İftikakı ve
Edebi Liigatle1i, Devlet Matbaası ve Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1927-
1945.
İbn 'Abdilmun'im, EbU Abdiilah el-Himyeri (ö. 727/1327?), e!'-RoVift'!-JJJi'tdr fi
habe1i'l-aktd'; thk. İhsan 'Abbas, II. Baskı, Mektebetü L"9-bnan, Beyrut
1984.
Hak Dini K.111t111 Dili'ndekiArap Meselle1i11iJJ Tespiti ve İncelenmesi 351
İbn 'Abdirabbih, Ahmed b. Muhammed (ö. 328/940), e!-'İkdii'!jerfd, thk. Müfid
Muhammed Kumeyha-Abdülmedd et-Terhlni, Dfu:u'l-kütübi'l-'ilrniyye,
Beyrut 1404/1983.
İbn 'Adil, EbU Hafs Ömer b. Ali (ö. 880/1475'ten sonra), e!-Uibtib ft 't~lt1mi'lkitab1 Dfu:u'l-kütübi'l-'ilrniyye, Beyrut 1419/1998.
İbn 'Arabşah, Ahmed b. Muhammed (ö. 854/1450), Fakihetii'l-hHiifa ve
!JJi!fakehetii'z-if11'efa, (Georg. Guil. Freytag), Bonnae 1832.
İbn 'As:ilir, Ebü'l-IGsını (ö. 571/1176), Tarfh11 medfneti Dımafk, thk.
Muhibbüddin Ebu Sa'id Ömer b. Garime, Dfu:u'l-fikr, Beyrut
1418/1997.
İbn Batta, EbU Abdiilah 'Ubeydullah b. Muhammed (ö. 387/997), e!-İbtine 'an
ferl'ati'ljirkati'n-nacfye, thk. Rıza b. Na'san Mu'ci, II. Baskı, Dfu:u'r-raye,
Riyad 1415/1994.
İbn Cinni, Ebü'l-Feth Osman (ö. 392/1002), e!-Hasais, thk. Muhammed Ali enNeccar, Dfu:u'l-1..-ütübi'l-J'vfısriyye, ysz. 1376/1957.
İbn Düreyd, Ebu Bekir Muhammed b. el-Hasen (ö. 321/933), Cemheretii'!-lttğa,
Rernzi Münir Ba'lebeklci, Dfu:u'l-'ilm li'l-melayin, Beyrut 1987-1988.
İbn Ebi Şeybe, Ebu Bekir Abdullah b. Muhammed (ö. 235/849), e!-Mt~samıif.ft'!­
ehadfs ve'!-asa1; ta'lik: Sa'id el-Lehhim, Dfu:u'l-fikr, Beyrut 1414/1994.
İbn Paris, Ebü'l-Hüseyin Ahmed (ö. 395/1004), M11'cemii Mekqyfsi'!-!ttğa, thk.
Abdüsselim Muhammed Harun, Dfu:u'l-fikr, ysz. 1399/1979.
İbn Hamdıln, Muhammed b. el-Hasen (ö. 562/1167), et-Tezkireti/1-Hamdtln!Jye,
thk. İhsan 'Abbas- Bekir 'Abbas, Dfu:u Saclır, Beyrut 1996.
İbn Hibban, Ebu Hatim Muhammed (ö. 354/965), el-İhsan ft taklibi Sahfhi İbn
Hibbdn, tertip: 'Alaüddin Ali el-Farisi (ö. 739/1339), thk. Şu'ayb elArnaut, Müessesetü'r-risrue, Beyrut 1408/1988.
İbn Hişim, Abdülmelik el-Himyeri (ö. 213/828 veya 218/833), es-Sfretii'nnebev!Jye, thk. Ömer Abdüsselim Tedmüri, III. Baskı, Dfu:u'l-kitabi'l-
'Arabi, Beyrut 1410/1990.
İbn İshak, Ebu Alıdillah Muhammed (ö. 151/768), es-Sfretii'n-nebev!Jye, thk.
Ahmed Fedd el-Mezidi, Dfu:u'l-kütübi'l-'ilrniyye, Beyrut 1424/2004.
İbn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim (ö. 276/889), Kitdbii'!-
Meani'!-kebfrjf ef?yati'I-!JJeanf, tashih: F. Kl:enkow, Dfu:u'n-nehdati'l-hadise,
Beyrut tsz.
___, ef-Şi'!· ve'nu'ara, thk. Ahmed Muhammed Şam, II. Baskı, Dfu:u'lme'arif, IGhire 13Ş6/1967.
352 Abdülkadir BAYAM
İbn Mace, Ebu Abdilialı Muhammed b. Yezid (ö. 273/887), es-Siinen, Çağn
Yayınlan, İstanbul1401/1981.
İbn Manzılr, Cemalüddin Muhammed b. Mükerrem (ö. 711/1311), Lisanii'l-
'Arab, Dam Sadır-Dam Beyrut, Beyrut 1388/1968.
İbnü'l-Cevzi, Ebü'l-Ferec Abdurrahman b. Ali (ö. 597/1201), Sqydii'l-hiitır, thk.
Abdülkadir Ahmed 'Ata, Dam'l-kütübi'l-'il.miyye, Beyrut 1412/1992.
___, Sıfatii's-sajve, thk. Mahmud Fabılri, Dam'l-va'y, Haleb tsz.
İbnü'l-Esir, Ziyaüddin Nasrullab b. Muhammed (ö. 637/1239) el-Meselii's-sairfl
edebi'l-katib ve'na'ir, thk. Ahmed el-Hufi-Bedevi Tabane, IL Baskı, Dam
nehdati 1v1ısr, Kabire tsz.
el-İbşihl, Muhammed b. Ahmed (ö. 854/1450), ei-Miistatrtıj fl kiilli jimnin
miistai(aj, 1v1ısır 1302 h.
el-Kazvini, Celalüddin Muhammed b. Abdirrahman (ö. 739/1338), el-Izah fl
'll!tlmi'l-belağa, haz. İbrahim Şemsüddin, Dam'l-kütübi'l-'il.miyye, Beyrut
1424/2002.
el-Kuda'i, EbU Abdiliili Muhammed b. Selame (454/1062), Miismdii'f-Şihab,
thk. Harndi Abdülmedd es-Selefi, Müessesetü'r-risale, Beyrut
1405/1985.
Milik b. Enes, EbU Abdilialı (ö. 179/795), ei-M11vatta, tashlh ve ta'lik:
·Muhammed Fuad Abdülbili, Çağn Yayınlan, İstanbul1401/l981.
el-Meydaru, Ebü'l-Fazl Ahmed b. Muhammed (ö. 518/1124), MecJJJa'tl'l-enısal,
thk. Muhammed Ebü'l-Fazl İbrahim, Matba'atü İsa el-Babi el-Halebi ve
şürekabu, ysz. 1977-1979.
Muallim Naci (ö. 1310/1893), Sanihiitii'I-'Arab, Milıran Matbaası, İstanbul 1304
h.
el-Mufaddal b. Seleme, Ebu Tilib (ö. 290/903), ei-Fahir, thk. 'Abdül'alim etTalıavi, el-Hey'etü'l-1v1ısriyyetü'l-'amme li'l-kitab, ysz. 1974.
el-Müberred, Ebü'l-'Abbas Muhammed b. Yezid (ö. 286/899), ei-Kômil, thk.
Muhammed Ahmed ed-Dili, III. Baskı, Müessesetü'-risale, Beyrut
1418/1997.
el-Münavi, Muhammed Abdürraılf (ö. 1031/1622), Fryijt'!-kadfr Şerhu'I-Cami'i'ssağfr, II. Baskı, Dam'l-ma'rife, Beyrut 1391/1972.
Müslim, Ebü'l-Hüseyin Müslim b. el-Haccac (ö. 261/875), Sahfhu Miislim, thk.
Muhammed Fuad Abdülbili, Çağn Yayınlan, İstanbul1401/1981.
Hak DiniKitran Dili'ndekiArap Mesellerinin Tespiti ve İncelenJJJesi 353
el-Müttaki el-Hincli, Ali b. Hüsfunidclin, (ö. 975/1567), Kenifi'l- ~IIJJlJJalft siinmi'lakvdl ve'l-efdl, tashlh: Safvet es-Seklci, Mektebetü't-t:ürasi'l-İslfuni, Haleb
1390/1970.
en-Nesil, Ebu Abdirrahman Ahmed b. Şu'ayb (ö. 303/915), es-Siinenii'l-kiibrd,
thk. Abdülğaffar Süleyman el-Bündari-Seyyid Hasan, Daru'l-kütübi'l-
'ilmiyye, Beyrut 1411/1991.
Nizamüdclin en-Nisabılri, el-Hasen b. Muhammed (ö. 730/1329), Tefsim
Gardibi'l-Kltr'dn ve reğdibi'ljttrkdtı, tahriç: Zekeriyya 'Umeyrat, Daru'lkütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 1416/1996.
en-Nüveyri, Şihabüdclin Ahmed b. Abdilvehhab (ö. 733/1333), Nihi!Jıetii'l-erebft
ftinfini'l-edeb, thk. Müfid Kumeyha, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut
1424/2004.
er-R.ağtb el-İsfaharu, Ebü'l-Kasını el-Hüseyin b. Muhammed (ö. 502/1108),
M11hddardtii'l-iidebd ve Jmthaverdtii}-pt'ard ve'l-biileğd, thk. Riyad Abdülhamid
Murad, Dam Sadır, Beyrut 1425/2004.
___, ei-Mi!freddtfl ğaribi'I-K.Jtr'an, thk. Muhammed Seyyid Kilaru, Şeriketü
mektebeti ve matba'ati Mustafa el-Babi el-Halebi ve evladihi, Mısır
1381/1961.
es-Safecli, Salihudelin Halil b. Aybek (ö. 764/1363), Nektii'l-hil;rydn ft niiketi'l-
~mrydn, el-Matba'atü'l-cemilliyye, Mısır 1329/1911.
Sankaya, Muammer, "Arap Göç Edebiyatında Aforizmalar", Niisha Şarkf)'af
AraJfırmalan Dergisi, Sayı: 14, 2004, ss. 7-24.
es-Se'illibi, Ebu Mansılr Abdülmelik b. Muhammed (ö. 429/1038), ei-İ'cdz ve'licdiJ şerh: İskender AsaE, el-Matba'atü'l-'umılmiyye, Mısır 1897.
---:-' Simdm'l-k11lilb fi'i-JJJIIZo/ ve'l-me!lst1b, thk. Muhammed Ebü'l-Fazl
İbrahim, Daru'l-me'arif, Killıire tsz.
___, et-TeJJJsil ve'l-muhddara, thk. Abdülfettah Muhammed el-Hulv, IL Baskı,
ed-Daru'l-'Arabiyye, ysz. 1983.
es-Sehavi, Ebü'l-Hayr Muhammed b. Abdirrahman (ö. 902/1497), ei-Makdsıdii'lhaselle ft b~d11i kesilin n;ilıe'l-ehddisi'I-JJJiiflehire 'ale'l-elsine, tashlh ve ta'lik:
Abdullah Muhammed es-Sıdclik, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut
1399/1979.
es-Sekkili, Ebu Ya'kılb Yusuf b. Ebi Bekir (ö. 626/1229), MiftdhH'I- ~tlt1JJJ, haz.
Na'im Zerzılr, ll. Baskı, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut 1407/1987.
es-Süheyli, Ebü'l-IGsını Abdurrahman b. Abdillah (ö. 581/1185), er-Ravift'liiniif, ta'lik: Meccli b. Mansılr, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye, Beyrut tsz.
354 Abdülkadir BAYAM
es-Süyuti, Celruüddin Abdurrahman b. Ebi Bekir (ö. 911/1505), CaJJJi'u'l-ehddfs,
haz. Abdülhalim Mahmud vdğr., ysz. tsz.
__, ed-Diirem'l-llliintesire fi'l-ehrJdfsi'!-JJliiftehire, tahriç: Muhammed
Abdürrahlm, Daru'l-fikr, Beyrut 1415/1995.
__, ei-Efbdh ve'n-neziiirjf kavii'idi ve fiinl'i ftkhiŞ-Şftji'!Jye, haz. Merkezü'ddirasat, II. Baskı, Mektebetü Nizi'ır Mustafa el-Baz, Mekke-Riyad
1418/1997.
__, ei-J.vliii/Jil; şerh ve tashlh: Muhammed Ahmed Cad el-Mevla vdğr., elMektebetü'l-'asriyye, Beyrut 1408/1987.
eş-Şa'rinl, Abdülvehhab b. Ahmed (ö. 973/1565), et-Tabakatii'l-kiibra, elMatba'atü'l-'illniretü'l-Osminiyye, IYiısır 1305 h.
Şemseddin Si'ıml (ö. 1904), Ieş-Şevkinl, Muhammed b. Ali (ö. 1250/1834), ei-Fevaidii'I-JJJecJJJfi'a fi'l-ehddfsi'l-
'''evifi'a, thk. Abdurrahman el-Mu'allim1, III. Baskı, el-Mektebü'l-İsli'ırnl,
Beyrut 1407/1987.
et-Taberinl, Ebü'l-Kasım Süleyman b. Ahmed (ö. 360/971), ei-Mu'cemii'l-evsat,
thk. Mahmud et-Tahhan, Mektebetü'l-me'i'ırif, Riyad 1405/1985.
__, e/-J.1fl'celllii'l-kebb; thk. Harndi Abdülmedd es-Selefi, II. Baskı, Daru
ihyru't-türasi'l-'Arabi-Mektebetü İbn Teymiye, Kiliire 1405/1984.
~t-Tabed, Ebu Ca'fer Muhammed İbn Cedr (ö. 310/923), CaJJJi~l'l-bE!Jdll 'an
te'vfli iJJ'i'I-FJn·'iin, thk. Abdullah b. Alıdilmuhsin et-Türki, Hicr li't-tıba'a
ve'n-neşr, Ki'ıhire 1422/2001.
et-Tenılhl, Ebu Ali el-Muhassin b. Ali (ö. 384/994), Nifvdm'l-tJl!lbddara ve
ahbiim'l-miiziikere, thk. 'Abbud eş-Şalid, II. Baskı, Dam Sadır, Beyrut
1995.
et-Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa (ö. 279/892), es-Siinen, thk. Ahmed
Muhammed Şakir, Çağrı Yayınları, İstanbul1401/1981.
et-Turtılşi, Ebu Bekir Muhammed b. el-Velid (ö. 520/1126), Sirdcii'I-JJJii!tlk, ysz.
1289 h.
Tülbentçi, Feridun Fazıl, Tiirk Atasô'ife~i ve DE!Jimle1i, II. Baskı, İnkılap ve Aka
Basımevi, İstanbul 1977.
Tiirkçe Söifiik, haz. Hasan Eren vdğr., Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1988.
et-Tüsted, Ebu Muhammed Sehl b. Abdillah (ö. 283/896), Tejsfm't-Tiisterf, ta'lik:
Muhammed Bilsil 'Uyun es-Sud, II. Baskı, Daru'l-kütübi'l-'ilmiyye,
Beyrut 1428/2007.
Hak Dıi1i K.t11-a11 Dili'ndekiArap llfeselleri11in Tespiti ve İncelenmesi 355
YakUt el-Hamevi, EbU Abdilialı (ö. 626/1229), Mt~'ceJJJii'I-Biildan, Diru Sadır,
Beyrut 1397/1977.
Yazır, Elmalılı Muhammed Hameli (ö. 1942), Hak Di11i K.ttr'all Dili: Yeni lvfealli
Tiirkçe Tifsil~ T.C. Diyanet İşleri Reisliği Neşriyatı, Matbaai Ebüzziya,
İstanbul1935-1939.
el-Yusi, Ebu Ali el-Hasen b. Mes'ud (ö. 1102/1691), Zebm'l-ekeJJJ fi'l-emsal ve'lbikeJJJ, thk. Muhammed Hacd-Muhammed el-Ahdar, Diru's-sekiife, ysz.
1401/1981.
Yusuf b. Tiihir, Ebu Ya'k-ılb el-Huyi/el-Huveyyi (ö. 549/1154), Feraidii'l-baraid
fi'l-e!JJsal, thk. Abdürrezziik Hüseyin, Diru'n-nefiiis, Ürdün 2000.
ez-Zebidi, Muhammed Murteza (ö. 1205/1790), Tacii'l- 'an1s lllili cevabili'I-Kômils,
thk. Abdüssabılr Şiibin vdğr., el-Meclisü'l-vatani li's-sekiife ve'l-fünıln
ve'l-adab, Kuveyt 1422/2001.
ez-Zemahşeri, Ebü'l-Kasım Mahmud b. Ömer (ö. 538/1144), ei-KeJJiif 'an
bakaikı ğavaJJJi=(!'t-teii=?JI ve 't!)'l1ni'l-ekavflfl viiCJ1bi't-te'vfl, thk. 'Adil Ahmed
Abdülmevcıld-Ali Muhammed Mu'avviz, Mektebetü'l-'ubeykiin, Riyad
1418/1998.
___,, ei-Miistaksafl emsali'/-'Amb, II. Baskı, Diru'l-h.iitübi'l-'ilmiyye, Beyrut
1407/1987.
___,, Rebf~t'l-ebrar ve mm1su'l-abbar, thk. Abdiliemir Mühenna, Müessesetü'la'lerni li'l-matbU'at, Beyrut 1412/1992.

Konular