KUR`ÂN FİLOLOJİSİYLE İLGİLİ ÜÇ İLİM DALI (Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân) VE BU DALLARDA ESER VEREN MÜELLİFLER (Hicrî İlk Üç Asır)

KUR`ÂN FİLOLOJİSİYLE İLGİLİ ÜÇ İLİM DALI
(Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân)
VE BU DALLARDA ESER VEREN MÜELLİFLER
(Hicrî İlk Üç Asır)
Araş. Gör. Ali BULUT*
ÖZET
Kur’ân-ı Kerîm, birçok dînî ilmin ilk kaynağı ve temel hareket noktası olduğu
gibi, Arap dili gramerinin de ilk kaynağı olmuş, bu sahadaki çalışmalar da
Kur’ân’a bağlı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir.
Bu düşünceden hareketle biz de hicrî ilk üç asır ilim adamlarının Kur’ân
filolojisi sahasında yaptıkları çalışmaları belli bölümler altında toplamayı
amaçladık. Hem bu alanda eser veren ilim adamlarını tespit etmeye hem de
günümüze ulaşan eserlere dayanarak bu ilimlerle ilgili genel bilgiler sunmaya
çalıştık. Günümüze ulaşan eserlere de işaret ederek araştırmacılara yardımcı
olmak istedik.
Araştırmamızda, bu ilim dallarından her birinin Kur’ân’ın ayrı bir yönüne
ağırlık verdiklerini gördük. Bunlardan, ilk önce Garîbü’l-Kur’ânlar telif
edilmeye başlanmıştır. Bunlarda göze çarpan en önemli husus, luğat ve üslup
farklılıklarına ağırlık vermeleridir. Bu eserlerde nahiv ve irab, bazılarında çok
az, bazılarında da hiç yoktur. İkinci olarak da Meânî’l-Kur’ânlar telif edilmeye
başlanmıştır. Nahiv ve irab ağırlıklı olan bu eserlerde Garîbü’l-Kur’ânlardaki
luğat ve üslup farklılıkları da mevcuttur. İ’râbu’l-Kur’ânlar ise garib
kelimelerin izahına da yer vermekle birlikte daha çok nahiv ve irab ağırlıklı
eserlerdir.
Bu çalışmanın dilbilimciler kadar Kur’ân ilimleriyle meşgul olan
araştırmacılara da faydalı olacağı ümidindeyiz.
Giriş
Kur’ân-ı Kerîm, birçok dînî ilmin ortaya çıkmasının ilk sebebi olduğu
gibi, filolojik faaliyetlerin başlamasının da en önemli sebebidir. Bizzat Hz.
Peygamber (S.A.V.) tarafından Kur’ân’ın çeşitli malzemeler üzerine
yazdırılmasını, daha sonra ilk halife Hz. Ebû Bekir (r.a.) devrinde dağınık
haldeki bu malzemelerin bir mushafta toplanmasını ve üçüncü halife Hz.
Osman (r.a.) döneminde de bu mushafın, Kureyş lehçesi esas alınarak
çoğaltılmasını Kur’ân üzerinde yapılan ilk filolojik faaliyetler olarak
niteleyebiliriz.
392 / Araş. Gör. Ali BULUT
Kur’ân’ın korunması için yapılan bu faaliyetler o zaman için yeterli
olmuş ve ihtiyacı karşılamıştı. Ancak Emeviler ve daha sonra Abbasiler
döneminde, İslam fetihleri arttı. Müslüman Araplar, farklı din, dil ve
kültürlere mensup milletlerle karşılaştı. Yine bunlardan birçokları da İslam’a
girip Kur’ân okuma ve Arapça konuşma gayreti içinde oldular. Bunun
sonucunda Arap dilinde bozulmalar (lahin) ortaya çıkmıştı.
Kaynaklarımız, fetihlerden önce Hz. Peygamber (S.A.V.) ve raşid
halifeler dönemlerinde de bazı lahn olaylardan bahsederler. Bir rivayete göre
Hz. Peygamber (S.A.V.) Kur’ân okurken lahn yapan bir kimse için orada
bulunanlara “Kardeşiniz şaşırdı, ona doğrusunu gösterin.” buyurmuştur.1 Yine
rivayete göre Hz. Ebû Bekir (r.a.) “Kur’ân okurken bir kelimeyi atlamam, onu
lahin ile okumamdan daha iyidir.”demiş,2 Hz. Ömer (r.a.) de mektubundaki
bir lahin nedeniyle Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.)’den katibini cezalandırmasını
istemiştir.3 Ancak bunlar bazı kaynaklarda da işaret edildiği gibi yaygın
olmayıp nadiren görülen hususlardı.4
Ama fetihler neticesinde yaygınlaşan lahin, sadece diğer milletlerle
sınırlı kalmayıp Araplar’a da sirayet etmişti. İbn Haldûn (ö. 808/1406), bu
durumu, mevâlinin yanlış telaffuzlarını işite işite Araplar’daki dil melekesinin
bozulması olarak açıklar.5 Konuşma dilinin yanında Kur’ân okurken dahi
yanlış okumaların ortaya çıkması, sadece halkta değil, el-Haccâc b. Yûsuf
(ö.96/714), el-Hasen el-Basrî (ö.110/728) gibi hitabet ve fesahatlarıyla meşhur
şahsiyetlerin bile bazı ayetleri yanlış okuduğuna dair rivayetlerle;6 bir
zamanlar fasih Arapça’nın merkezi olan çöllerde dahi lahnin görüldüğü
yolundaki haberler7 durumun hangi boyutlara ulaştığını göstermede sanırım
yeterli olacaktır.
* O.M.Ü. İlahiyat Fakültesi
1
El-Luğavî, Ebû’t-Tayyib Abdülvâhid b. Ali el-Halebî, Merâtibü’n-Nahviyyîn, Thk. M.
Ebû’l-Fazl İbrâhîm, Mektebetü Nahzati Mısra ve Matbaatühâ, Kahire-Ty., s. 5; el-Hindî,
Alâuddin Ali el-Müttakî b. Hüsâm, Kenzü’l-Ummâl fi Süneni’l-Akvâl ve’l-Ef’âl, Halep-Ty.,
I, 611, hadis no. 2809; İbn Cinnî, Ebû’l-Feth Osman, el-Hasâis, Thk. M. Ali en-Neccâr,
Dâru’l-Hüdâ, Beyrut-Ty., II, 8.
2
El-Luğavî, a.g.e., s. 5; es-Suyûtî, Celâlüddin Abdurrahman b. Ebî Bekr, el-Müzhir fi
Ulûmi’l-Luğa ve Envâihâ, Thk. M. Ebû’l-Fazl İbrâhîm vd., Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabî,
Mısır-Ty., II, 397.
3
El-Luğavî, a.g.e., s. 6; İbn Cinnî, a.g.e., II, 8.
4
Şevki Zayf, el-Medârisü’n-Nahviyye, Dimeşk-1996, s. 11; Rufeyde İbrâhîm
Abdullah, en-Nahv ve Kütübü’t-Tefsîr, Bingazi-1996, I, 33; Mükerrem, Abdül′âl Sâlim, elKur’ânü’l-Kerîm ve Eseruhû fi’Dirâsâti’n-Nahviyye, Kuveyt-1978, s. 57.
5 İbn Haldûn, Mukaddime, Kahire-Ty., s. 522-523.
6
El-Cümahî, Muhammed b. Sellâm, Tabakâtü Fuhûli’ş-Şuarâ, Kahire-Ty., I, 13; İbn
Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineveri, Uyûnü’l-Ahbâr, Dâru’lKütübi’l-Mısriyye, Kahire-1925, II, 160; el-Câhız, Ebû Osman Amr b. Bahr, el-Beyân ve’tTebyîn, Beyrut-1968, II, 171, 173-175.
7
El-Câhız, a.g.e., II, 172.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 393
İşte, bu kötü gidişatın önünü almak maksadıyla, ilk olarak Ebû’lEsved ed-Düelî (ö. 68/688) tarafından Kur’ân’ın okunmasını kolaylaştırmak
ve hatalı okuyuşu engellemek için anlama uygun sesi ifade eden birtakım
noktacıklar (harekeler) konur. Bu faaliyet yine birçok kaynakta nahiv ilminin
ilk adımı olarak zikredilir.8
Ancak Ebû’l-Esved tarafından konulan bu noktaların da Kur’ân’da
lahni tamamen ortadan kaldırdığını söylemek mümkün değildir. Çünkü şekil
olarak birbirine benzer harflerde henüz ayırt edici noktalar bulunmadığından
bu harfler de birbiriyle karıştırılmaktaydı. Bu noktacıkları da bazı rivayetlere
göre Nasr b. Âsım (ö. 89/708),9 bazı rivayetlere göre de Yahya b. Ya’mer (ö.
129/746)10 koymuştur. Zaten Ebû’l-Esved’in çalışmalarını devam ettiren bu
iki ilim adamının da onun talebeleri olduklarını görüyoruz.11
Ebû’l-Esved’le başlayıp Nasr b. Âsım ve Yahya b. Ya’mer gibi
şahsiyetlerle devam eden Kur’ân’la ilgili bu filolojik çalışmalar el-Halil b.
Ahmed’le (ö. 175/791) olgunluğuna erişmiştir. Çünkü o, Ebû’l-Esved’in
koyduğu yuvarlak noktalardan ibaret ilk harekeler yerine yatık elif, vav ve
uzatılmış ya harflerinin küçük şekillerinden bugünkü, fetha, zamme ve kesrayı
bulmuş; tenvin, hemze, şedde, revm ve işmam gibi imla işaretleri için de ilk
defa olarak yine küçük ve kısaltılmış harfleri kullanmıştır.12
Tarihi seyri içinde kısaca aktarmaya çalıştığımız bu faaliyetler
neticesinde hem Kur’ân’ın yanlış okunmasının önüne geçilmiş, hem de Arap
dili bozulmaktan kurtulmuştur. Bu bağlamda bazı ilim adamları tarafından
dile getirilen “Eğer Kur’ân-ı Kerîm, Araplar’ı tek bir dil üzere birleştirmiş
olmasaydı ayrı ayrı bölgelerde oturan Araplar, aynen Latincede olduğu gibi
zamanla birbirlerini anlayamayacak hale gelecek, her lehçe müstakil bir dil
halini almış olacaktı.” şeklindeki görüşe katılmamak mümkün değildir.13
8
Es-Sîrafî, a.g.e., s. 16; İbnü’n-Nedîm, Muhammed b. İshâk, el-Fihrist, Beyrut-Ty., s. 61-62;
ed-Dâni, a.g.e., s. 3;el-Kıftî, Ebû’l-Hasen Cemalüddin Ali b. Yusuf, İnbâhu’r-Ruvâh an
Enbâi’n-Nuhâh, Thk. M. Ebû’l-Fazl İbrâhîm, Dâru’l-Fikri’l-Arabî, Kahire-1986, I, 40.
9 İbn Hallikân, Ebû’l-Abbas Şemsüddin Ahmed b. Muhammed, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâü
Ehli’-Zemân, II, 32; Yiğit, İsmail, “Emeviler” mad. DİA, İstanbul-1995, XI, 97; Çetin,
Nihad M., “Arap” mad. DİA, İst.-1991, III, 279.
10
Ed-Dânî, a.g.e., s. 5; İzmirli, İsmail Hakkı, Târîh-i Kur’ân, Böre Yayınevi, İst.-1956, s. 16;
Demirayak, Kenan, Abbasi Edebiyatı Tarihi, Erzurum-1998, s. 195; ez-Zeyyât, Ahmed
Hasen, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî li’l-Medarisi’s-Saneviyyeti ve’l-Ula, Beyrut-Ty., s. 208.
(Demirayak ve ez-Zeyyat, iki dilcinin bu faaliyeti beraber yatıklarını söylerler).
11
Es-Sîrâfî, a.g.e., s. 22; İbnü’l-Enbârî, Ebû’l-Berekât Kemalüddin Abdurrahman b.
Muhammed, Nüzhetü’l-Elibbâ fi Tabakâti’l-Üdebâ, Kahire-Ty., s.11; es-Suyûtî, el-Müzhir,
II, 398.
12
Ed-Dânî, a.g.e., s. 6-7; es-Suyûtî, el-İtkân fi Ulûmi’l-Kur’ân, Beyrut-1991, II, 376-378;
İzmirli, a.g.e., s. 16; Topzoğlu, Tevfik Rüştü, “Halil b. Ahmed” mad. DİA, XV, 310; Çetin,
Abdurrahman, Kur’ân İlimleri ve Kur’ân-ı Kerim Târîhi, İst.-1982, s. 145.
13
Er–Rafii, Mustafa Sâdık, İ’câzü’l-Kur’ân ve’l-Belağatü’n-Nebeviyye, Yy.-Ty.,s.80; Corci
Zeydan, Târîhu Âdâbi’l-Lüğati’l-Arabiyye, Beyrut-1996, II, 15; El-Cenâbî, Ahmed Nasîf,
Melâmih min Târîhi’l-Lüğati’l-Arabiyye, Bağdat 1981, s. 63-68.
394 / Araş. Gör. Ali BULUT
Dilcilerin Kur’ân’la ilgili faaliyetlerinin sadece noktalama ve
harekeleme ile bitmediğini görüyoruz. Özellikle de h. II. asırdan itibaren
dilciler, yoğun bir filolojik faaliyete girişmişler; her biri Kur’ân’ın ayrı bir
yönüne ağırlık veren Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân, İ’râbu’l-Kur’ân vb.
isimli eserler telif etmişlerdir. Biz de bu çalışmamızda filolojik faaliyetlerin
temel taşları sayılabilecek üç grup eseri, sözlük ve terim anlamları, telif
sebepleri, telif sıraları, aralarındaki farklar, daha sonraki esere etkileri ve
müellifleri şeklinde tanıtmaya çalışacağız.
a- Gârîbu’l-Kur’ân’ın Sözlük ve Terim Anlamı
Garîb kelimesi sözlükte, vatanından uzakta olan, kendi cinsi arasında
eşi ve benzeri bulunmayan, tek ve nadir, manası anlaşılamayan, alışılmamış
gibi anlamlara gelir.14 Bir terim olarak ise, Kur’ân’daki garîb lafızları
inceleyen ilim dalına Garîbu’l-Kur’ân denir.15
Kur’ân’daki bazı lafızların garîb/yabancı oluş sebepleri kısaca şöyle
sıralanmaktadır:16
1- Lafzın, Kureyş dışında başka bir lehçeye ait olması,
2- Lafzın, muarreb/Arapçalaşmış olması,
3- Bazı lafızların, İslam’ın gelmesiyle birlikte sözlük anlamı yanısıra
dini bir terim olarak yeni anlamlar kazanmaları,
4- Lafzın, sözlükte farklı, cümle içerisinde farklı bir anlam
kazanması.
Kur’ân’daki garîb/yabancı lafızların ne kadar olduğunun tespitine de
çalışılmış ve 700 küsür kadar olduğu söylenmiştir.17 Bunların anlamlarını
ortaya koymak için öncelikle, eski Arap şiirine müracaat edilmiştir.18 Buna
dayanak olarak da bazı sahabilerin Arap şiirine teşvik eden sözleri dile
getirilir. Mesela İbn Abbas (r.a.)’ın “Şiir, Arabın divanıdır. Allah’ın, Arapça
olarak indirdiği Kur’ân’ın bir kelimesini anlayamadığımızda Arabın divanına
başvurur, manayı orada ararız.” dediği rivayet edilir.19 Yine rivayete göre Hz.
14
Et-Tehânevi, M. Ali b. Ali el-Mevlevî, Kitabu Keşfi Istılâhâti’l-Fünûn, İst.-1984, II, 1086;
ez-Zemahşeri, Cârullah Ebû’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer, Es’âsu’l-Belâğa, Dâru Sadır,
Beyrut-1979, s. 447; İbn Manzûr, Ebû’l-Fazl Cemalüddin Muhammed b. Mükrim, Lisânu’lArab, Dâru’l-Meârif, Thk. Abdullah Ali el-Kebîr vd., Kahire-Ty., V, 3225-3226.
15 Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük Tefsir Tarihi, İst.-1973, I, 119;Cerrahoğlu, İsmail, “Garîbu’lKur’an” mad., DİA, XIII, 379; Gümüş, Sadreddin, “Garîbu’l-Kur’an Tefsirinin Doğuşu”
M.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı, 5-6, İst.-1993, s.11.
16
Er-Râfiî, Târîhu Âdâbi’l-Arab, II, 71-72; Keskioğlu Osman, Kur’ân Tarihi ve Kur’ân
Hakkında Ansiklopedik Bilgiler, Nebioğlu Yayınevi, İst.-1953, s. 110.
17
Er-Râfiî, a.g.e., II, 71; Keskioğlu, a.g.e., s. 110.
18
Er-Râfiî, Târîhu Âdâbi’l-Arab, II, 71.
19
Es-Suyûtî, el-İtkân, I, 255; Özek, Ali, “Dirayet Müfessiri İbn Abbas” M.Ü.İ.F. Dergisi, İst.-
1986, s. 4.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 395
Ömer (r.a.) : “Cahiliyyedeki şiir divanına sarılınız. Çünkü onda kitabınızın
tefsiri vardır.” demiştir.20
b- Meânî’l-Kur’ân’ın Sözlik ve Terim Anlamı
Meânî kelimesi ma’na lafzının çoğuludur.21 Meânî’l-Kur’ân terimi ise
Kur’ân’daki manası anlaşılamayan kelime ve ifadeleri konu alan ilim dalının
adıdır.22 Bazı ilim dalları için de benzer terimler kullanılır.Mesela, hadislerin
kapalı yönlerini inceleyen ilme meânî’l-asar, şiirlerin kapalı yönlerini
açıklayan ilme de meânî’ş-şi’r denir.23
Meânî’l-Kur’ân’lar, tefsir kitaplarının ilk nüveleri olarak kabul
edilmektedirler.24 Tabîî Garîbü’l-Kur’ân ve İ’râbu’l-Kur’ânları da buna
katmak gerekir. Bu tür eserler çoğunlukla nahiv, sarf, luğat, lehçeler, Arap
kelamı, şiir ve kıraat ağırlıklıdır. Müellifinin ihtisasına göre az veya çok hadis,
sahabe ve tabiûn sözü, nüzûl sebepleri, nâsih-mensûh, ahkâm tefsiri vb.
konuları da kapsar. Aynı amanda bunlar, Kayapınar’ın da ifade ettiği gibi
İ’râbu’l-Kur’ân türü eserlere geçişi sağlayan bir köprüdür.25
Ancak Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm’ın (ö. 224/839) eseriyle ilgili
nakledilen bilgilerden ilk teliflerde hadis, sahabe ve tabiûn kavli, ve fukaha
görüşlerine ya hiç yer verilmediğini ya da çok az yer verildiğini anlıyoruz.
Hatîb el-Bağdâdî’nin (ö. 463/1072) naklettiği bu rivayet şöyledir: “Ebû
Ubeyd’in bir de Meânî’l-Kur’ân’ı vardır. Bu alanda eser veren ilk dilci Ebû
Ubeyde Ma’mer bi el-Müsennâ ,(ö. 210/825)’dır. Sonra Kutrub b. el-Müstenîr
(ö. 206/821), sonra da el-Ahfeş (ö. 215/830)’tir. Kûfeli filologlar içerisinde ise
önce el-Kisâî (ö. 189/805), sonra da el-Ferrâ (ö. 207/822)’dır. Ebû Ubeyd,
bunların eserlerini toplayarak bunlardan derlediği bilgilere senedleriyle
birlikte hadisleri, sahabe, tabiûn ve fukaha sözlerini de katmıştır.”26 Bu
rivayete dayanarak Ebû Ubeyd’in bu eserinin luğavi ve akli tefsirle
me’sûr/nakli tefsirin birleşmesinde önemli bir adım olduğunu da
söyleyebiliriz.27
20
Eş-Şâtıbî, Ebû İshak İbrâhîm b. Musa, el-Muvafakât fi Usûli’ş-Şeria, Thk. Abdullah Dırrâz,
İbrâhîm Ramazan, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut-1994, II, 397.
21
Et-Tehânevî, a.g.e., II, 1085.
22
El-Ferrâ, Ebû Zekeriyya Yahyâ b. Ziyâd, Meânî’l-Kur’ân, M. Ali en-Neccâr ve A. Yusuf
Necati’nin mukaddimesi, Beyrut-1980, I, 11.
23
El-Ferrâ, a.g.e., Muk. I, 11; Kayapınar, D. Ali, “Meânî’l-Kur’an ile İ’râbu’l-Kur’anların
Karşılaştırılması” S.Ü.İ.F.Dergisi, Sayı, 4, Konya-1991, s. 107.
24
Ahmed, Abdülkadir Muhammed, Ebû Zeyd el-Ensâri ve Nevâdiru’l-Luğa, Kahire-1980, s.
72: Nassâr, Huseyn, el-Mu’cemü’l-Arabî Neş’etühü ve Tatavvuruhu, Kahire-1988, s. 42.
25
Kayapınar, “ez-Zeccâc’a Nisbet Edilen İ’râbu’l-Kur’ân Kimindir?” S.Ü.İ.F. Dergisi, Sayı,
7, Konya-1997, s. 85.
26
El-Bağdâdî, Hatîb, Târîhu Bağdat, XII, 405.
27
Rufeyde, a.g.e., I, 119-120;
396 / Araş. Gör. Ali BULUT
c- İ’râbu’l-Kur’ân’ın Sözlük ve Terim Anlamı
İ’râb kelimesi luğatte açıklamak, ifade etmek anlamlarına gelir.28 Bir
gramer terimi olarak i’râb, başına gelen âmil nedeniyle kelime sonlarının lafzî
veya takdîrî olarak değişmesini konu alan ilmin adıdır.29 İ’râbu’l-Kur’ân
terimi ise nahiv ilmi içerisinde doğup daha sonra müstakil bir ilim dalı olan ve
Kur’ân’ı gramer kuralları ışığı altında inceleyen ilmin adıdır.30 Rivayete göre
Arap dilinde ilk lahin irabda ortaya çıkmış olup dilde öğrenilmesi en gerekli
unsur da irabdır.31 Belki de bu nedenle ilk olarak Kur’ân’daki kelime sonları
harekelenerek nahiv ilminin temelleri atılmıştır. Ancak bazı kaynaklarımızda
geçen, “Kur’ân’ın irabını yapınız ve garîb lafızlarını araştırınız.”32 şeklindeki
hadisten maksat, bir gramer terimi olan irab olmasa gerektir. Çünkü nahiv
ilminin ortaya çıkışı Hz. Peygamber (SAV)’den çok sonralarıdır.
d- Üç Grup Eserin Telif Sebepleri
Kaynaklarımız incelendiğinde bu eserlerden bazılarının telif
sebepleriyle ilgili bilgilerle de karşılaşılmaktadır. Bunlardan misal olarak
üçünü zikredeceğiz.
Ebû Ubeyde’nin Mecâzu’l-Kur’ân’ı:
Ebû Ubeyde’nin, bu eseri telif sebebi şöyle anlatılır: “Kendisinin,
Basra’dan Bağdat’a gelmesine vesile olan vezir Fazl b. Rebî’in (ö. 208/823)
katiplerinden İbrahim b. İsmail, ona, Sâffât süresinin 65. ayetindeki,
“Tomurcukları, şeytanın başları gibidir.” ifadesiyle ilgili olarak “Va’d ve vaîd,
genelde bilinen şeylere teşbih edilir. Fakat bu ayetteki vaîdin, bildiğimiz bir
benzeri yoktur.” şeklinde bir soru sorar. O da İmruu’l-Kays’ın bir beytiyle de
istişhad ederek cevap verir. Bu cevap vezir Fazl’ın hoşuna gider. Bu olaydan
sonra Ebû Ubeyde, Kur’ân’la ilgili bir kitap yazmayı kararlaştırır ve Basra’ya
dönünce de Mecâzu’l-Kur’ân’ını kaleme alır.”33
Saîd b. Mes’ade el-Ahfeş’in Meânî’l-Kur’ân’ı:
Rivayete göre el-Kisâî, çocuklarının hocası el-Ahfeş’ten, Meânî’lKur’ân’la ilgili bir kitap yazmasını ister. O da Meânî’l-Kur’ân’ını yazar.Daha
sonra el-Kisâî, bu eseri örnek alarak kendi Meânî’l-Kur’ân’ını kaleme alır. ElFerrâ da bu iki Meânî’yi örnek alarak kendi Meânî’l-Kur’ân’ını telif eder.34
28
Et-Tehânevi, a.g.e., II, 942; İbn Manzûr, a.g.e., II, 75-85.
29
Et-Tehânevi, a.g.e., II, 942-943; el-Cürcâni, Ali b. Muhammed, Kitabu’t-Ta’rifât, Yy.-Ty.,
s. 31; Kayapınar, “Kur’an-ı Kerim’in Gramerine Giriş” S.Ü.İ.F. Dergisi, Sayı, 3, Konya-
1990, s. 338.
30
El-Ebyâri, İbrâhîm, “İ’râbu’l-Kur’ân el-Mensûb ile’z-Zeccâc” Kahire-1963, III, 1092.
31
El-Luğavî, a.g.e., s. 5;ez-Zübeydî, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen el-Endelüsî,
Tabakâtü’n-Nahviyyîn ve’l-Luğaviyyîn, Kahire-Ty., s. 1-2.
32
El-Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî, el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’ân,
Beyrut-1985, I, 23; el-Hindî, a.g.e., I, 607, r. 2780,2781.
33
El-Kıftî, a.g.e.,III, 277-278; İbn Hallikân, a.g.e., V, 236; Yakut el-Hamevî, Mu’cemü’l-
Üdebâ, XIX, 185-189.
34
El-Kıftî, a.g.e., II, 36-37; el-Hamevî, a.g.e., XI, 227-229.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 397
Yine rivayete göre el-Ahfeş, Meânî’l-Kur’ân’ını, Ebû Ubeyde’nin Mecâzu’lKur’ân’ına dayanarak yazmıştır.35
El-Ferrâ’nın Meânî’l-Kur’ân’ı:
Bunun telif sebebi büyük dilci Sa’leb’den (ö. 291/903) şöyle
naklediliyor: Halife Me’mûn’un vezirlerinden Hasan b. Sehl’in sohbet
meclisine devam eden nahiv alimi Ömer b. Bükeyr, el-Ferrâ’ya mektup yazar.
Ona vezirin, kendisine Kur’ân’la ilgili sorular sorduğunu, fakat bu sorulara
cevap veremediğini anlatır ve bu konuda bir kitap yazmasını ister. Bunun
üzerine el-Ferrâ, Fatiha süresinden başlayarak Kur’ân’ın tamamını içine alan
bir eser meydana getirir.”36
Ancak bu tür eserlerin telif sebeplerini bu şekilde sadece özel
nedenlere bağlamak yeterli değildir. Çünkü fetihlerin Arap yarımadasının
dışında artmasıyla birlikte yeni müslüman olan diğer milletler, Kur’ân-ı
Kerîm’i okuyup anlama gayreti içine girmişlerdi. Bu nedenle de Kur’ân’daki,
anlamı Araplar’a göre basit olan kelimeleri dahi öğrenme ihtiyacı
içindeydiler. Bunun yanında lehçe farklılıkları vs. gibi sebeplerden dolayı
Araplar da bazı kelimelerin manalarını bilememekteydiler. Bu nedenle hemen
hemen her milletten insanlarda bu ihtiyaç vardı. el-Ferrâ’nın Meânî’lKur’ân’ını çoğaltmak için gelenlerin sayılamayacak kadar çok olduğu, ilim
adamları tarafından büyük rağbet gördüğü,37 eseri kopya edenlerin içinde
yalnızca kadıların sayısının seksen kadar olduğu38 şeklindeki rivayetler bu
eserlerin bu yönde ne kadar büyük bir ihtiyacı karşıladığını göstermede
sanırım yeterli olacaktır.
e- Üç Grup Eserin Telif Sıraları
Bu üç grup eserden hangisinin daha önce ortaya çıktığı konusunda
elimizdeki verilere dayanarak, önce Garîbü’l-Kur’ân isimli eserlerin telif
edilmeye başlandığını söyleyebiliriz. Çünkü bu alanda ilk müellif olarak İbn
Abbâs’ın (ö. 68/687) adı geçmektedir. Kendisine nisbet edilen Garîbü’lKur’ân elimizde mevcuttur.39
İkinci olarak da Meânî’l-Kur’ân türü eserlerin telif edilmeye
başlandığı görülecektir. Çünkü bu sahada ilk müellif olarak da Vâsıl b.
Atâ’nın (ö. 131/748) adı geçmektedir.40
35
Ez-Zeccâc, İbrâhîm b. Seriyy, Meânî’l-Kur’ân ve İ’rabuhu, Abdülcelil Şelebî’nin
Mukaddimesi, I, 14.
36 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 99; el-Kıftî, a.g.e., IV, 9-10; Ahmed Emin, Duha’l-İslâm, BeyrutTy., II, 140.
37 İbnü’l-Enbârî, Nüzhe, s. 99; el-Kıftî, a.g.e., IV, 16; el-Hamevî, a.g.e., XX, 12.
38
El-Kıftî, a.g.e., IV, 16.
39 İstanbul atıf Efendi Kütüphanesi, no. 2815/8.
40
El-Cenâbî, Ahmed Nasîf, ed-Dirâsât, s. 551; Kayapınar, “Meânî’l-Kur’an ile İ’rabu’lKur’an’ların Karşılaştırılması” S.Ü.İ.F.Dergisi, Sayı, 4, s. 107-108.
398 / Araş. Gör. Ali BULUT
İ’râbu’l-Kur’ân türü eserler ise daha sonra nahiv faaliyetlerinin yoğun
olduğu dönemden itibaren kaleme alınmaya başlanmıştır. Kaynaklarımızda ilk
İ’râbu’l-Kur’ân müellifi olarak da Kutrub’un (ö. 206/821) adı geçmektedir.41
f- Üç Grup Eser Arasındaki Fark
Hem günümüze ulaşan eserlere dayanarak hem de kaynaklarımızda bu
eserlerle ilgili verilen bilgiler ışığında, bu üç grup eser arasındaki farklara da
kısaca temas etmek istiyoruz.
İbn Abbas’a nisbet edilen Garîbü’l-Kur’ân incelendiğinde iki özellik
göze çarpar. Birincisi garîb kelimenin manalandırılması, ikincisi de hangi
lehçeye ait olduğuna işaret edilmesi. Yine İbn Abbas’a nisbet edilen diğer bir
eser Mesâilü Nafi b. el-Ezrak’da ise lehçelere değinilmezken kelimenin
manası verilip bir de şiirden şahid getirilir. İbn Abbâs’a nisbet edilip
“Mu’cemü Garîbü’l-Kur’ân Müstahracen min Sahîhi’l-Buhârî” ismiyle
neşredilen üçüncü bir eserde ise sadece garîb lafızların manalarına işaret
edilir.
Bir başka Garîbü’l-Kur’ân, İbnü’l-Yezîdî’nin (ö. 237/851) eserinde
ise yalnızca garîb kelimelerin anlamı verilir. Bunun yanında bazen de
kelimelerin isim, fiil, masdar gibi yapılarına ve müfred, tesniye, cemi olma
durumlarına da işaret edilir, nahiv konularına girilmez.
Aynı duruma İbn Kuteybe (ö. 276/889)’nin Garîbü’l-Kur’ân’ında da
rastlanılır. Bizzat kendisi eserine yazdığı mukaddimede sadece garîb lafızların
tefsirini ele alacağını, eserini, gramer, hadis ve bunların senedleriyle
doldurmayacağını söyler. Buna gerekçe olarak da sözü uzatıp okuyanların
şevkini kırmak istemediğini söyler. Sonunda da “Bu kitabımız, müfessir ve
dilcilerin eserlerinden faydalanılarak telif edilmiş, onların görüşlerinin dışına
çıkılmamıştır. Bir kelimenin anlamı verilirken, luğat ilmindeki en doğru ve
ayete de en uygun olan görüş tercih edilmiş, kötü yorum ve zayıf tefsire de
yer verilmemiştir.” diyerek yöntemini açıklar.42
Bu eserlerde dikkati çeken en önemli husus, nahiv ilmine yer
vermedikleridir. Halbuki İbnü’l-Yezîdî ve İbn Kuteybe, eserlerini nahiv
ilminin kurallarının tespit edildiği, terimlerinin bağımsızlığını kazandığı bir
dönemde telif edilmişlerdir.
Meânî’l-Kur’ân’lara da bize ulaşan ilk ikisini el-Ferrâ ve el-Ahfeş’in
eserlerini ele alarak örnek vermek istiyorum.
El-Ferrâ’nın Meânî’l-Kur’ân’ı, ayetleri nahiv kuralları ışığı altında
inceleyen filolojik bir tefsirdir. Bu eserde hem garîb lafızların sözlük
anlamları verilir, hem de ayetlerin irabı yapılır. Nahvin yanında kıraatları da
ele alır. Şahid olarak da Kur’ân, Arap kelamı ve şiire büyük önem verir.
Bunların yanında az da olsa hadis, sahabe ve tabiûn kavliyle de istişhadda
41
El-Ebyârî, a.g.e., III, 1092-1093; el-Cenâbî, a.g.e., s. 551.
42 İbn Kuteybe, Tefsiru Garîbi’l-Kur’ân, Thk. Seyyid Ahmed Sakr, Beyrut-1978, s. 3-4.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 399
bulunur. Bu eser Kufi ıstılahlar yönünden de ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü
bu ekole ait ıstılahların bir çoğu kullanım alanı bulamadığı için unutulup
gitmiştir. Bu yönden önemli bir kaynaktır.
El-Ahfeş de Meânî’l-Kur’ân’ında nahiv ilmine büyük önem verir.
Bakara süresini ele alırken kullandığı başlıklar adeta bir nahiv kitabı izlenimi
vermektedir.İstişhadında ayet, kıraat ve lehçe farklılıkları, şiir ve Arap
kelamına büyük önem verir, hadis ve meselleri şahid olarak kullanmaz.
İ’râbu’l-Kur’ân’lar ise nahiv terimlerinin bağımsızlık kazanmalarıyla
birlikte telif edilmeye başlanmış olup Meânî’l-Kur’ân’ların bir parçası ve
devamı olarak kabul edilirler.
g- Bu eserlerin daha sonraki eserlere etkileri
Bu dönemde kaleme alınan Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân ve
İ’râbu’l-Kur’ân’lar daha sonra yazılan bu tür eserlerin başlıca kaynakları
olmuşlardır. Bunun yanında bu tür eserler, hem tefsir, hem sözlük, hem de
edebiyat eserleri için en önemli kaynaklar arasında yer alırlar.
Mesela, el-Ahfeş’in Meânî’l-Kur’ân’ından el-Ferrâ Meânî’sinde;
Kurtubî (ö. 671/1273), Ebû Hayyân (ö.745/1344) ve İbnü’l-Cevzî (ö.
597/1201) tefsirlerinde; İsmâîl el-Cevherî (ö. 400/1009) de sözlüğünde
istifade etmişlerdir.43
İbn Kuteybe’nin Garîbü’l-Kur’ân’ı da et-Taberî (ö.310/922), elKurtubî, Fahr er-Râzî (ö.606/1209) ve Ebû Hayyân gibi müfessirlerin önemli
bir kaynağı olmuştur. 44
h- Garîbü’l-Kur’ân Müellifleri
1- Abdullah b. Abbâs (ö. 68/687). Kendisine üç eser nisbet edilir:
- Garîbü’l-Kur’ân / Luğatü’l-Kur’ân45
- Mesâilü Nafi b. el-Ezrak46
- Sahifetü Ali b. Ebi Talha47
2- Zeyd b. Ali (ö. 122/740)48
3- Ebû Saîd Ebân b. Tağlib b. Rabâh el-Cerîrî (ö. 141/758)49
43
El-Ahfeş, Meânî’l-Kur’ân, M. Emin el-Verd’in Mukaddimesi, I, 115-127.
44 İbn Kuteybe, Garîbü’l-Kur’ân, Ahmed Sakr’ın Mukaddimesi, s. Elif, Dal, Cim.
45
Bu eserlerin yazma nüshaları İst. Atıf Ef. Ktp. No. 2815/8 ve Süleymaniye Ktp. Esad Ef.
Böl. No. 91/3’de bulunur. Ayrıca Ahmed Bulut tarafından “Kitabu Garîbi’l-Kur’an” adıyla
neşredilmiştir(Kahire-1993).
46
Bu eserin yazma nüshaları da İst. Murad Molla Ktp. No. 307/4’de 190a-195a varakları arası
ve Süleymaniye Ktp. Bağdatlı Vehbi Ef. Böl. No. 757/2’de 51b-75b varakaları arası
mevcuttur. Bunun yanında müstakil neşirleri de vardır.
47
Bu eserin bir kısmı M. Fuad Abdülbaki tarafından “Mu’cemu Garîbi’l-Kur’an Müstahracen
min Sahihi’l-Buhari” adıyla neşredilmiştir (Mısır-1950).
48
Brock., Suppl., I, 314; Sezgin, GAS., I, 24, 35, 557 (Sezgin, bu eserin bir yazma nüshasının
Berlin Ktp. No. 10237, 27b-79’da bulunduğunu söyler); Şevvâh, Ali İshak, Mu’cemü
Musannefâtü’l-Kur’âni’l-Kerim, Riyad-1984, III, 294.
400 / Araş. Gör. Ali BULUT
4- Ebû’n-Nazr Muhammed b. es-Sâib el-Kelbî (ö. 146/763)50
5- Mâlik b. Enes (ö. 179/795)51
6- Ebû Feyd Müerric b. Amr b. Hâris es-Sedûsî (ö. 195/811)52
7- Ebû Muhammed Yahya b. el-Mübârek b. el-Muğîra el-Adevî elYezîdî el-Mukrî en-Nahvî el-Luğavî (ö. 202/818)53
8- Ebû’l-Hasen en-Nazr b. Şümeyl et-Teymî el-Basrî (ö. 203/818)54
9- Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ et-Teymî (ö. 210/825)55
10- Ebû Saîd Abdülmelik b. Kurayb el-Asmaî (ö. 216/830)56
11- Ebû’l-Hasen Saîd b. Mes’ade el-Ahfeş el-Avsat (ö. 215/830)57
12- Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm (ö. 224(839)58
13- Ebû Abdullah Muhammed b. Sellâm el-Cümahî (ö. 231/845)59
14- Ebû Abdurrahman Abdullah b. Yahya b. el-Mübârek el-Yezîdî (ö.
237/851)60
15- Ebû Yûsuf Yakûb b. İshak es-Sikkît (ö. 246/860)61
16- Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah el-Varrâk (ö. 249/863)62
17- Ebû Cafer Muhammed b. Abdullah b. Kâdim en-Nahvî (ö.
251/865’den sonra)63
18- Ebû’l-Abbas Muhammed b. el-Hasen b. Dînâr el-Ahvel (ö.
259/873)64
19- Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe (ö. 276/889)65
49
El-Hamevî, a.g.e., I, 108; Katip Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, İst.-1971, II, 1207.
50
Ed-Dâvûdî, Tabakatü’l-Müfessirin, II, 144; Kurt, Mustafa, İbn Kuteybe ve Tefsir Anlayışı,
İst.-1996, s. 43.
51
Ed-Dâvûdî, a.g.e., II, 300; Şevvâh, a.g.e., III, 295; Kurt, a.g.e., s. 43.
52 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 71; el-Kıftî, a.g.e., III, 330; Kâtip Çelebi, a.g.e., II, 1207.
53 İbnü Hayr, Ebû Bekr Muhammed el-İşbili, Fehrese, Cesarauguste-1983, s. 67; Sezgin, GAS,
IX, 64; Bulut, Ahmet, “Kur’ân’a Dair Eserler” Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Sayı 4, Bursa- 1992, s. 139.
54 İsmail Paşa, Hediyye, II, 494; Katip Çelebi, a.g.e., II, 1207; Brock., GAL, I, 101.
55
El-Kıftî, a.g.e., III, 285; es-Suyûtî, Buğye, II, 295. Mecâzu’l-Kur’ân isimli bu eseri F.
Sezgin tarafından tahkik edilerek neşredilmiştir (Kahire- Ty.).
56
Es-Suyûtî, Buğye, II, 113; ed-Dâvûdî, a.g.e., I, 355.
57
Katip Çelebi, a.g.e., II, 1207; Brock., GAL, I, 105; Sezgin, GAS, VIII, 80; Bulut, a.g.m., s.
141.
58 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 106; el-Kıftî, a.g.e., III, 22; es-Suyûtî, Buğye, II, 253. Bu eseri
“Risâletün Celiletün Tetezammenü Mâ Verade fi’l-Kur’âni min Luğâti’l-Kabâil” adıyla
Tefsîru’l-Celaleyn’in hamişinde neşredilmiştir (İst-1968, 1983, s.124-275.).
59 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52; el-Hamevî, a.g.e., XVIII,204; es-Suyûtî, Buğye, I, 115.
60 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 75; İbnü’l-Enbâri, Nüzhe, s. 168. Garîbü’l-Kur’ân ve Tefsiruh
isimli bu eseri Abdürrazzâk Huseyn tarafından neşredilmiştir (Beyrut-1987).
61 İsmail Paşa, Hediyye, II, 536.
62 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 53..
63 İsmail Paşa, Hediyye, II, 15; İzâhu’l-Meknûn, II, 146-147.
64 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52; ed-Dâvûdî, a.g.e., II, 143.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 401
20- Ebû’l-Abbas Ahmed b. Yahya b. Yesâr (Seyyâr) Sa’leb (ö.
291/903)66
i- Meâni’l-Kur’ân Müellifleri
1- Ebû Huzeyfe Vâsıl b. Atâ el-Gazzâl (ö. 131/748)67
2- Ebû Saîd Eban b. Tağlib b. Rabah el-Ceriri (ö. (141/758)68
3- Ebû Muhriz Halef b. el-Ahmer el-Basrî (ö. 180/796)69
4- Ebû Abdurrahman Yunus b. Habib el-Basrî (ö. 183/798)70
5- Ebû Ca’fer Muhammed b. el-Hasen b. Ebî Sâre er-Ruâsî el-Kûfî
(ö. 187/803)71
6- Ebû’l-Hasen Ali b. Hamze el-Kisâî (ö. 189/805)72
7- Ebû Feyd Müerric b. Amr b. el-Hâris es-Sedûsî (ö. 195/811)73
8- Ebû Muhammed Abdullah b. el-Fazl b. Süfyân b. Mencûf esSedûsî (ö. 200/815’ten sonra)74
9- Ebû Ali Muhammed b. el-Müstenîr Kutrub (ö.206/821)75
10- Ebû Zekeriyya Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822)76
11- Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsenna et-Teymi (ö. 210/825)77
12- Ebû Muâz el-Fazl b. Halef en-Nahvî (ö. 211/826)78
13- Ebû’l-Minhâl Uyeyne b. el-Minhâl (ö. 214/829’dan sonra)79
65 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 115; İbnü’l-Enbâri, Nüzhe, s. 209; es-Suyûtî, Buğye, II, 63.
Tefsiru Garîbi’l-Kur’ân isimli bu eseri Seyyid Ahmed Sakr tarafından tahkik edilerek
neşredilmiştir (Kahire-1958).
66 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 111; el-Hamevî, a.g.e., V, 144.
67 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 1, (Ek kısmı); ed-Dâvûdî, a.g.e., II, 356; İbn Hacer el-Askalanî,
Lisânü’l-Mîzân, Beyrut-1971, VI, 215.
68 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 358; Kehhâle, a.g.e., I, 1.
69 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52.
70
Ez-Zübeydî, a.g.e., s. 53; İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 63; el-Kıftî, a.g.e., IV, 77.
71 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 96; el-Kıftî, a.g.e., IV, 107; Tâhiru’l-Cezâirî, et-Tibyân li-Ba’zı’lMebâhisi’l-Müteallikati bi’l-Kur’ân ala Tariki’l-İtkân, Thk. Abdülfettah Ebû Gudde,
Beyrut-Ty., s. 311.
72 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 98; İbnü’l-Enbârî, Nüzhe, s. 70; Katip Çelebi, a.g.e., II, 1730.
73 İbnü’n-Nedîm, a.g.e, s. 52; el-Kıftî, a.g.e., III, 330.
74 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52; Rufeyde, a.g.e., I, 115.
75 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 78; İbnü’l-Enbârî, Nüzhe, s. 92; el-Kıftî, a.g.e., III, 220.
76 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 100; el-Kıftî, a.g.e., IV, 22; İbnü’l-Enbârî, Nüzhe, s. 99. Bu eseri
M. Ali en-Neccâr ve A. Yûsuf Necâtî’nin tahkikiyle III cilt olarak neşredilmiştir (Beyrut-
1955).
77
El-Kıftî, a.g.e., el-Hamevî, a.g.e., XIX, 160; el-Hansâri, Muhammed Bâkır el-Mûsevi el-
İsbehâm, Ravzâtü’l-Cennât fi Ahvâli’l-Ulemâ ve’s-Sâdât, Thk. Esedullah İsmailiyyen,
Tahran-1392, VIII, 141. (Ancak Fuat Sezgin, Ebû Ubeyde’nin Mecâzu’l-Kur’ân’ına yazdığı
mukaddimede, Fehresetü İbni Hayr’daki “Meânî’l-Kur’an ve Garîbü’l-Kur’an sahasında
telif edilen ilk eser Ebû Ubeyde’nin Mecâzu’l-Kur’ân’ıdır.” şeklindeki rivayete dayanarak
üç ismin de aynı kitap için söylenildiğini söyler, Muk. I, 18).
78 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52; ed-Dâvûdî, a.g.e., II, 28-29.
402 / Araş. Gör. Ali BULUT
14- Ebû’l-Hasen Saîd b. Mes’ade el-Ahfeş el-Avsat (ö. 215/830)80
15- Ebû Zeyd Saîd b. Evs el-Ensârî (ö. 215/830981
16- Ebû Ubeyd el-Kâsım b. Sellâm (ö. 224/839)82
17- Ebû Muhammed Seleme b. Âsım en-Nahvî (ö. 270/884)83
18- Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe (ö. 276/889)84
19- Ebû İshak İsmail b. İshak el-Ezdî el-Kazî (ö. 282/895)85
20- Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yezîd b. Abdulekber el-Müberrid elEzdî (ö. 285/898)86
21- Ebû’l-Abbas Ahmed b. Yahya b. Yesâr (Seyyâr) Sa’leb(ö.
291/903)87
22- Ebû’l-Yûsi İbrahim b. Ahmed eş-Şeybânî er-Riyâzî (ö. 298/911)88
23- Muhammed b. Ahmed b. İbrahim b. Keysân en-Nahvî (ö.
299/912)89
24- Ebû Tâlib el-Mufazzal b. Seleme b. Âsım el-Luğavî (ö.
300/912)90
j- İ’râbu’l-Kur’ân Müellifleri
1- Ebû Ali Muhammed b. el-Müstenîr Kutrub (ö. 206/821)91
2- Ebû Ubeyde Ma’mer b. el-Müsennâ et-Teymî (ö.210/825)92
3- Ebû Mervân Abdülmelik b. Habib b. Süleyman es-Sülemî (ö.
238/852)93
4- Ebû Hâtim Sehl b. Muhammed es-Sicistânî (ö. 255/869)94
79 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52; Rufeyde, a.g.e., I, 119.
80
Hatîb el-Bağdâdî, a.g.e., XII, 405. Bu eseri ilk defa Faiz Fars’ın (Kuveyt-1981), ikinci defa
Abdülemir M. Emin el-Verd’in (Beyrut-1985) ve son olarak da Hüda Mahmud Kurâa’nın
(Kahire-1990) tahkikleriyle ikişer cilt olarak neşredilmiştir.
81
El-Ezherî, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed, Tehzîbü’l-Luğa, Kahire-1964, I, 12; el-Kıftî,
a.g.e., II, 35; Ahmed, M. Abdülkâdir, Ebû Zeyd el-Ensârî ve Nevâdiru’l-Luğa, s. 72.
82 İbnü’n-Nedîm,a.g.e., s. 106; el-Kıftî, a.g.e., III, 22; el-Hamevî, a.g.e., XVI, 260.
83
El-Kıftî, a.g.e., II, 56; el-Hamevî, a.g.e., XI, 243; İbnü’l-Cezerî, Şemsüddin Ebû’l-Hayr
Muhammed b. Muhammed, Gâyetü’n-Nihâye fi Tabakâti’l-Kurrâ, Beyrut-1982, I, 311.
84
El-Kıftî, a.g.e., II, 144.
85
El-Bağdadî, Târîhu Bağdat, VI, 286; el-Hamevî, a.g.e., VI, 132; es-Suyûtî, Buğye, I, 443.
86 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 88; el-Kıftî, a.g.e., II, 251; es-Suyûtî, Buğye, I, 270.
87 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 111; el-Kıftî, a.g.e., I, 185; Kâtip Çelebi, a.g.e., II, 1730.
88
El-Makkarî, Ahmed b. Muhammed et-Tilmisâni, Nefhu’t-Tîb min Gusni’l-Endelüs erRatîb, Thk. İhsan Abbas, Beyrur-1968, II, 756; İsmail Paşa, Hediyye, I, 4.
89 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 120; el-Kıftî, a.g.e., III, 59; es-Suyûtî, Buğye, I, 19.
90 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 52, 109; el-Kıftî, a.g.e., III, 306; İsmail Paşa, Hediyye, II, 468.
91 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 78; el-Hamevî, a.g.e., XIX, 53; el-Hansârî, a.g.e., VII, 266.
92 İsmail Paşa, Hediyye, II, 466; el-Cenâbî, Dirâsât, s. 569, 571-572.
93 İbn Ferhûn, İbrâhîm b. Ali el-Medenî, ed-Dîbâcü’l-Müzheb fi Ma’rifeti A’yâni Ulemâi’lMezheb, Dâru’t-Türas, Kahire-Ty., II, 12; İbn Hayyân, Ebû Mervân el-Kurtubî, elMuktebes min Enbâi Ehli’l-Endülüs, Beyrut-1973, s. 48; el-Kıftî, a.g.e., II, 206-207.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 403
5- Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe (ö. 276/889)95
6- Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yezîd b. Abdulekber el-Müberrid (ö.
285/898)96
7- Ebû’l-Abbas Ahmed b. Yahyâ b. Yesâr (Seyyâr) Sa’leb (ö.
291/903)97
SONUÇ
Şüphesiz, Kur’ân filolojisi kavramı sadece bu üç grupla sınırlı
değildir. Bunların dışında Kur’ân filolojisiyle ilgili olarak Luğatu’l-Kur’ân,
Mesâdiru’l-Kur’ân, Müteşâbihü’l-Kur’ân, İ’cazü’l-Kur’ân, Emsalü’l-Kur’ân,
Müşkilü’l-Kur’ân, Mâ İttefeka Lafzuhu ve İhtelefe Ma’nâhu fi’l-Kur’ân vb.
isimli daha birçok eser telif edilmiştir.
İncelemeye çalıştığımız Garîbü’l-Kur’ân, Meânî’l-Kur’ân ve İ’râbu’lKur’ân isimli eserlerden ilk telif edilmeye başlanan Garîbü’l-Kur’ân türü
eserlerde göze çarpan en önemli husus, bunlarda luğat ve üslup farklılıklarının
ağırlıklı olarak ele alınmış olmasıdır. Bu eserlerde nahiv ve irab, bazılarında
çok az, bazılarında da hiç yoktur. İ’râbu’l-Kur’ân’lar ise garîb kelimelerin
izahına da yer vermekle birlikte daha çok nahiv, sarf ve irab ağırlıklı
eserlerdir. Meânî’l-Kur’ân’lar ise hem Garîbü’l-Kur’ân’lardaki luğat ve üslup
farklılıkları, hem de İ’râbu’l-Kur’ân’lardaki nahiv ve irab özelliklerinin
görüldüğü eserlerdir.
Aslında irab hariç, bu gibi faaliyetlerin kökeni Hz. Peygamber
(S.A.V.)’e dayanmaktadır. Çünkü “Sana da Kur’ân’ı indirdik ki, insanlara,
kendilerine indirileni anlatasın.” Ayetinde de işaret edildiği gibi, bu bir ilahi
vazifeydi. Ancak Hz. Peygamber (S.A.V.)’in, Kur’an’daki garib lafızların
izahıyla ilgili rivayetleri oldukça azdır. Bunun da sebebi Araplar’ın henüz
diğer milletlerle karışmamaları olsa gerektir. Yani henüz dilde bozulmalar
başgöstermemişti ve sahabiler, Kur’ân’daki garib lafızların çoğunun
anlamlarını biliyorlardı. Tabîî bundan, lehçe farklılıklarından kaynaklanan
bazı durumların istisna edilmesi gerekir. Çünkü Tercümânü’l-Kur’ân lakaplı
İbn Abbâs’ın dahi farklı lehçelerdeki bazı kelimeleri bilmediği ve daha sonra
öğrendiği meşhurdur.
Ne zaman ki Arap yarımadasının dışında yeni yerler fethedilip
Araplar, farklı kültür ve dile sahip insanlarla birlikte yaşamaya başlamışlar,
Arap dilinde bozulmalar ortaya çıkmış, işte o zaman garib kelimelerin izahına
ve Kur’ân’ın irabına daha çok ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaca cevap vermek
için de dilciler, kolları sıvamışlardır. Özellikle de hicrî II. asrın ikinci
yarısından itibaren yoğun bir faaliyete girişerek Kur’ân’daki garib kelimelerin
94
El-Kıftî, a.g.e., II, 61; İbn Hallikân, a.g.e., II, 432; es-Suyûtî, Buğye, I, 606.
95 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 116; el-Kıftî, a.g.e., II, 144; es-Suyûtî, Buğye, II, 63.
96 İbnü’n-Nedîm, a.g.e., s. 88; el-Kıftî, a.g.e., III, 251; es-Suyûtî, Buğye, I, 270.
97
El-Kıftî, a.g.e., I, 186; İbnü’l-Imâd, Ebû’l-Felah Abdülhayy Ahmed b. Muhammed elHanbeli, Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbâri men Zeheb, Beyrut-Ty., II, 207.
404 / Araş. Gör. Ali BULUT
izahı ve âyetlerinin irabı faaliyetine kendilerini vermişlerdi. Bu iş için de eski
Arap şiiri ve Arap kelamına yönelmişler, bu amaçla çöllere seyahat edip
oralarda gerektiğinde yıllarca kalmışlardı. Tabîî bu arada bazı bedevilerin de
çöllerden şehirlere gelerek şiir ve luğat rivayetine katkıda bulunduklarını da
unutmamak gerekir. Kur’ân’la ilgili yapılan bu faaliyetlerin, sözlük
çalışmalarının da bir başlangıcı olduğu hatırlatılmalıdır.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 405
KAYNAKÇA
El-AHFEŞ EL-AVSAT, Saîd b. Mes’ade, Meânî’l-Kur’ân, I-II, Thk.Faiz Fars,
Kuveyt-1981, Abdülemir M. Emin el-Verd, Beyrut-1985, Hüda Mahmud
Kurâa, Kahire-1990.
AHMED Emin, Duha’l-İslâm, I-III, Beyrut-Ty.
AHMED, Abdülkadir Muhammed, Ebû Zeyd el-Ensâri ve Nevâdiru’l-Luğa, Kahire-
1980.
El-BAĞDÂDÎ, Hatîb, Târîhu Bağdat. I-XIV, Dâru’l-Kütübi’l-Arabiyye, Beyrut-Ty.
BİLMEN, Ömer Nasuhi, Büyük Tefsir Tarihi, I-II, İst.-1973.
BROCKELMANN, Carl, Supplement, I-III, Leiden-1937.
BULUT, Ahmet, “Kur’ân’a Dair Eserler” Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Sayı 4, Bursa- 1992, ss. 129-154.
El-CÂHIZ, Ebû Osman Amr b. Bahr, el-Beyân ve’t-Tebyîn, I-II, Beyrut-1968.
El-CENÂBÎ, Ahmed Nasîf, ed-Dirâsâtü’l-Luğaviyye ve’n-Nahviyye fî Mısra münzü
Neş’etihâ hattâ Nihâyeti’l-Karni’r-Râbi-i’l-Hicrî, Kahire-1978.
- Melâmih min Târîhi’l-Lüğati’l-Arabiyye, Bağdat-1981.
CERRAHOĞLU, İsmail, “Garîbu’l-Kur’an” mad., DİA, XIII, 379-380.
CORCİ Zeydân, Târîhu Âdâbi’l-Lüğati’l-Arabiyye, I-II, Beyrut-1996.
El-CÜMAHÎ, Muhammed b. Sellâm, Tabakâtü Fuhûli’ş-Şuarâ’, Thk. M.
Muhammed Şâkir, I-II, Kahire-Ty.
El-CÜRCÂNÎ, Ali b. Muhammed, Kitabu’t-Ta’rifât, Yy.-Ty.
ÇETİN, Abdurrahman, Kur’ân İlimleri ve Kur’ân-ı Kerim Târîhi, İst.-1982.
ÇETİN, Nihad M., “Arap” mad. DİA, İst.-1991, III, 272-309..
Ed-DÂNÎ, Ebû Amr Osman b. Saîd, el-Muhkem fî Nakti’l-Mesâhif, Thk. İzzet
Hasen, Dimeşk-1960.
Ed-DÂVÛDÎ, Tabakâtü’l-Müfessirîn, I-II, Ty.-Yy.
DEMİRAYAK, Kenan, Abbasi Edebiyatı Tarihi, Erzurum-1998.
EBÛ UBEYDE, Ma’mer b. El-Müsennâ et-Teymî, Kitâbu’l-Mecâz fî Tefsîri
Garîbi’l-Kur’ân, Thk. M. Fuat Sezgin, Kahire-Ty.
El-EBYÂRÎ, İbrâhîm, “İ’râbu’l-Kur’ân el-Mensûb ile’z-Zeccâc” I-III, Kahire-
1963.
El-EZHERÎ, Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed, Tehzîbü’l-Luğa, I-XV, Kahire-
1964.
El-FERRÂ’, Ebû Zekeriyya Yahyâ b. Ziyâd, Meânî’l-Kur’ân, M. Ali en-Neccâr ve
A. Yusuf Necati, I-III, Beyrut-1980.
GÜMÜŞ, Sadreddin, “Garîbu’l-Kur’an Tefsirinin Doğuşu” M.Ü. İlahiyat Fakültesi
Dergisi, Sayı, 5-6, İst.-1993, ss. 9-26.
El-HANSÂRÎ, Muhammed Bâkır el-Mûsevi el-İsbahânî, Ravzâtü’l-Cennât fi
Ahvâli’l-Ulemâ’ ve’s-Sâdât, Thk. Esedullah İsmailiyyen, I-VIII, Tahran-
1392.
El-HİNDÎ, Alâuddin Ali el-Müttakî b. Hüsâm, Kenzü’-Ummâl fi Süneni’l-Akvâl
ve’l-Ef’âl, I-XVI, Halep-Ty.
İBNÜ’L-CEZERÎ, Şemsüddin Ebû’l-Hayr Muhammed b. Muhammed, Gâyetü’nNihâye fi Tabakâti’l-Kurrâ, Beyrut-1982.
İBN CİNNÎ, Ebû’l-Feth Osman, el-Hasâis, Thk. M. Ali en-Neccâr, Dâru’l-Hüdâ, IIII, Beyrut-Ty.
406 / Araş. Gör. Ali BULUT
İBNÜ’L-ENBÂRÎ, Ebû’l-Berekât Kemalüddin Abdurrahman b. Muhammed,
Nüzhetü’l-Elibbâ fi Tabakâti’l-Üdebâ, Kahire-Ty.
İBN FERHÛN, İbrâhîm b. Ali el-Medenî, ed-Dîbâcü’l-Müzheb fi Ma’rifeti A’yâni
Ulemâi’l-Mezheb, Dâru’t-Türâs, I-II, Kahire-Ty.
İBN HACER, Şihâbüddin Ebû’l-Fazl Ahmed b. Ali el-Askalanî, Lisânü’l-Mîzân,
Beyrut-1971.
İBN HALDÛN, Ebû Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman, Mukaddime, Kahire-Ty.
İBN HALLİKÂN, Ebû’l-Abbas Şemsüddin Ahmed b. Muhammed, Vefeyâtü’l-A’yân
ve Enbâü Ehli’-Zemân, Thk. İhsan Abbas, I-VIII, Beyrut-1968-77.
İBN HAYYÂN, Ebû Mervân el-Kurtubî, el-Muktebes min Enbâi Ehli’l-Endelüs,
Beyrut-1973.
İBN HAYR, Ebû Bekr Muhammed el-İşbîlî, Fehrese, Cesarauguste-1983.
İBNÜ’L-IMÂD, Ebû’l-Felâh Abdülhayy Ahmed b. Muhammed el-Hanbelî,
Şezerâtü’z-Zeheb fi Ahbâri men Zeheb, I-VIII, Beyrut-Ty.
İBN KUTEYBE, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dîneverî, Uyûnü’l-Ahbâr,
Dâru’l-Kütübi’l-Mısriyye, I-IV, Kahire-1925.
-Tefsiru Garîbi’l-Kur’ân, Thk. Seyyid Ahmed Sakr, Beyrut-1978.
İBN MANZÛR, Ebû’l-Fazl Cemalüddin Muhammed b. Mükrim, Lisânu’l-Arab,
Dâru’l-Meârif, Thk. Abdullah Ali el-Kebîr vd., I-VI, Kahire-Ty.
İBNÜ’N-NEDÎM, Muhammed b. İshâk, el-Fihrist, Beyrut-Ty.
İSMAİL PAŞA, Hediyyetü’l-Ârifîn Esmâü’l-Müellifîn ve Âsâru’l-Musannifîn, I-II,
İstanbul-1955.
İZMİRLİ, İsmail Hakkı, Târîh-i Kur’ân, Böre Yayınevi, İst.-1956
KÂTİP Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, I-II, İst.-1971.
KAYAPINAR, D. Ali, “Meânî’l-Kur’an ile İ’râbu’l-Kur’anların Karşılaştırılması”
S.Ü.İ.F.Dergisi, Sayı, 4, Konya-1991, ss. 91-112.
-”ez-Zeccâc’a Nisbet Edilen İ’râbu’l-Kur’ân Kimindir?” S.Ü.İ.F.Dergisi,
Sayı, 7, Konya-1997, ss. 81-109.
-”Kur’an-ı Kerim’in Gramerine Giriş” S.Ü.İ.F. Dergisi, Sayı, 3, Konya-1990,
ss. 331-373.
KEHHÂLE, Ömer Rıza, Mu’cemü’l-Müellifîn Terâcimü Musannifî’l-Kütübi’lArabiyye, I-XV, Beyrut-Ty.
KESKİOĞLU, Osman, Kur’ân Tarihi ve Kur’ân Hakkında Ansiklopedik Bilgiler,
Nebioğlu Yayınevi, İst.-1953.
El-KIFTÎ, Ebû’l-Hasen Cemalüddin Ali b. Yusuf, İnbâhu’r-Ruvâh an Enbâi’nNuhâh, Thk. M. Ebû’l-Fazl İbrâhîm, Dâru’l-Fikri’l-Arabî, I-IV, Kahire-
1986.
KURT, Mustafa, İbn Kuteybe ve Tefsir Anlayışı, İst.-1996.
El-KURTUBÎ, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ensârî, el-Câmi′ li-Ahkâmi’lKur’ân, I-XX, Beyrut-1985.
El-LUĞAVÎ, Ebû’t-Tayyib Abdülvâhid b. Ali el-Halebî, Merâtibü’n-Nahviyyîn, Thk.
M. Ebû’l-Fazl İbrâhîm, Mektebetü Nahzati Mısra ve Matbaatühâ, KahireTy.
El-MAKKARÎ, Ahmed b. Muhammed et-Tilmisâni, Nefhu’t-Tîb min Gusni’lEndelüs er-Ratîb, Thk. İhsan Abbas, I-VIII, Beyrut-1968.
MÜKERREM, Abdül′âl Sâlim, el-Kur’ânü’l-Kerîm ve Eseruhû fi’Dirâsâti’nNahviyye, Kuveyt-1978.
NASSÂR, Huseyn, el-Mu’cemü’l-Arabî Neş’etühü ve Tatavvuruhu, Kahire-1988.
Kur`an Filolojisiyle İlgili Üç İlim Dalı / 407
ÖZEK, Ali, “Dirayet Müfessiri İbn Abbas” M.Ü.İ.F. Dergisi, İst.-1986, ss. 67-74..
Er-RÂFİÎ, Mustafa Sâdık, İ’câzü’l Kur’ân ve’l Belağatü’n-Nebeviyye, Yy.-Ty.
-Târîhu Âdâbi’l-Arab, I-III, Beyrut-1974.
RUFEYDE, İbrâhîm Abdullah, en-Nahv ve Kütübü’t-Tefsîr, I-II, Bingazi-1996.
SEZGİN, M. Fuat, GAS., I-IX, 1967-74.
Es-SÎRÂFÎ, Ebû Saîd el-Hasen b. Abdullah, Kitâbu Ahbâri’n-Nahviyyîn elBasriyyîn, Thk. F. Krenkow, Beyrut-1936.
Es-SUYÛTÎ, Celâlüddin Abdurrahman b. Ebî Bekr, el-Müzhir fi Ulûmi’l-Luğa ve
Envâihâ, Thk. M. Ebû’l-Fazl İbrâhîm vd., Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabî, III, Mısır-Ty.
-Buğyetü’l-Vuâh fî Tabakâti’n-Nahviyyîn ve’n-Nuhâh, Thk. M. Ebû’l-Fazl
İbrahim, I-II, Beyrut-Ty.
-el-İtkân fi Ulûmi’l-Kur’ân, I-II, Beyrut-1991
Eş-ŞÂTIBÎ, Ebû İshâk İbrâhîm b. Musa, el-Muvâfakât fi Usûli’ş-Şerîa, Thk.
Abdullah Dırrâz, İbrâhîm Ramazan, Dâru’l-Ma’rife, I-IV, Beyrut-1994.
ŞEVKİ ZAYF, el-Medârisü’n-Nahviyye, Dimeşk-1996.
ŞEVVÂH, Ali İshak, Mu’cemü Musannefâti’l-Kur’âni’l-Kerîm, I-IV, Riyad-1984.
TÂHİRU’L-CEZÂİRÎ, et-Tibyân li-Ba’zı’l-Mebâhisi’l-Müteallikati bi’l-Kur’ân ala
Tariki’l-İtkân, Thk. Abdülfettah Ebû Gudde, Beyrut-Ty.
Et-TEHÂNEVÎ, M. Ali b. Ali el-Mevlevî, Kitabu Keşfi Istılâhâti’l-Fünûn, İst.-1984.
TOPUZOĞLU, Tevfik Rüştü, “Halil b. Ahmed” mad. DİA, XV, 309-312.
YÂKÛT el-Hamevî, Mu’cemü’l-Üdebâ’, I-XX, Beyrut-1988.
YİĞİT, İsmail, “Emeviler” mad. DİA, İstanbul-1995, XI, 87-104.
Ez-ZECCÂC, İbrâhîm b. Seriyy, Meânî’l-Kur’ân ve İ’rabuhu, Thk. Abdülcelil
Abduh Şelebî, Âlemü’l-Kütüb, I-V, Beyrut-1988.
Ez-ZEMAHŞERÎ, Cârullah Ebû’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer, Es’âsu’l-Belâğa, Dâru
Sâdır, Beyrut-1979.
Ez-ZİRİKLÎ, Hayruddîn, el-A’lâm Kâmûsu Terâcim li-Eşheri’r-Ricâl ve’n-Nisâ’
mine’l-Arab ve’l-Müsta’rabîn ve’l-Müsteşrikîn, I-XI, Yy.-Ty.
Ez-ZEYYÂT, Ahmed Hasen, Târîhu’l-Edebi’l-Arabî li’l-Medârisi’s-Sâneviyyeti
ve’l-Ulâ, Beyrut-Ty.
Ez-ZÜBEYDÎ, Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasen el-Endelüsî, Tabakâtü’nNahviyyîn ve’l-Luğaviyyîn, Kahire-Ty.
408 / Araş. Gör. Ali BULUT
Three Branches Concerning The Qur’anic Philology
(Garîb Al-Qur’an, Maânî Al-Qur’an, I’râb Al-Qur’an)
and Authors In Those Branches (The First Three Centuries In Ad.)
ABSTRACT
The Qur’an has been the basic source for the grammar of Arabic language as
well as for other Islamic sciences. Thus, the studies in these fields came into
being and developed through the Qur’an.
The purposes of this study are to investigate the scholars who studied and
published in the field of the Qur’anic philology during the first three centuries
in AD, to form their works into some special subjects, to indicate the scholars
who studied in these fields and their work which are present right now, and to
help others to make researches in this field.
The study concluded that each one of these branches focused on a particular
aspect of the Qur’an. It was understood from this study that first Garîb alQur’an which concerned the Arabic language and the different styles in this
language, then, Maanî al-Qur’an which was related to grammar and the topics
of the Garîb al-Qur’an, and lastly I’râb al-Qur’an which dealt with the topics of
the Garîb al-Qur’an, grammar and inflection were written.
It is hoped that this study will be useful not only for the philologists, but also
for the commentators on the Qur’an.

Konular