Arap Dilinde Tazmln

MÜ. İlfılıiyat Fakültesi Dergisi
39 (2010/2}, 81-96
Arap Dilinde Tazmln
'
/ ..:: Dr. Aydın TEMİZER*
Özet
Arapça gramerinde, ister fiil ister isim isterse harf olsun bir lafzın anlamının, bir diğerinin anlam
çerçevesine dahil edilmesi; Arap edebiyatında ise, §iir veya nesir türlerinden bir edebi esere ba§ka
bir eserden alıntı yapılması tazmin terimiyle ifade edilir. Tazmin, Arapça gramerinde mürredatta
sözkonusu iken, Arap edebiyatında mürekkebatta mevzubahistir.
Anahtar Kelimeler: Arap dili ve edebiyatı, tazmin, ida', refv, harf-i cerr, iktibas.
Abstract
In Arabic grammar, tazmin as a term is to include meaning of verb, noun or letter to meaning of
the others. In Arabic rhetoric, tazmin is to quote something from one book and adapt it to poem
or prose. This temı occurs in not compound words in Arabic grammar while it is mentioned in
compound words in Arabic rhetoric.
Key Words: Arabic language and its rhetoric, tazmin, i:da', rafv, proposition, quotation.
Bu çalı§mada ele alacağunız tazm1n mevzuu, esasen Türkçe bir makale suretinde yayımlanmı§tır. 1 Ancak sözkonusu makale, tazmm bahsini sadece. nahiv
(Arapça grameri) açısından değerlendirmi§, belagat (Arap edebiyatı) yönünü ele
almami§tır. Oysa tazmm, belagatta da yeri olan bir konudur. Dolayısıyla biz, bu
yönü de dikkate alarak, Arap dilinde tazm1n bahsinin tetkik edilmesi gerektiğini
dü§ünQyoruz.
I. Anlamı •..
Arapça'da "kefil oldu" anlamındaki (~) fiilinden2 tefll babına sokularak tü-
retUmi§ olan tazmin (o.: b7) kelimesi sözlükte, "malzemenin bir kap içine koyulM.Ü. ilahiyat Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi.
İlgili makale için bk. Ahmed Yüksel, "Arap Dilinde Tazmin", Niislıa Dergisi, sy. 4, 2002.
Ezheri, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher Herevi (370/980), Telızzbii'l-lııga (thk.
Ahmed Abdülalim Berduni), yy., ty., XII, 49; Cevheri, Ebfı Nasr İsmail b. Hammad (400/1009),
es-Sıhiih fi'l-lııga=es-Sıhiih tiicii'l-lııga ve sıhilhıı'l-Arabiyye=Tilcii'l-lııga=Sılıahü'l-lııga (thk. Ahmed Abdülgafur Atkar), Beyrfıt 1990, VI, 2155; İbn Manzfır, Cemalüddin Ebfı'l-fadl Muhammed b. Mükerrem (711/1312), Lisilnii'l-Arab {thk. Amir Ahmed Haydar), Beyrfıt 2003, Xlll,
313.
ması gibi, bir §eyin kapsamlı bir ba§ka §ey içine katılması" manasma gelirken;3
nahiv ıstılahı/terimi olarak, "bir fiilirı asıl anlamının diğer bir fiile kazandırılması,
bir lafzın ba§ka bir lafza ait hakiki anlamı yüklenmesi" manasma gelir.4 Ayrıca
bazı dilciler tazmmi; "bir lafzın, hakıki anlamını kaybetmeden diğer bir lafzın
manasında kullanılmasıdır" 5 diye tanınllarken; kimi dilciler de "bir lafzın, anlamını kapsadığından dolayı diğerinin yerine kullanılmasıdır" §eklinde tarif etmi§-
lerdir.6 Son üç tanımda lafız ifadesinirı mutlak surette kullanılması, tazmtnin
sadece fiiliere özgü olmayıp, isimler ve hatta harfler için de geçerli old.uğunu
göstermektedir. 7 Buradan hareketle nahivde geçerli olan tazmtni, fiil, isim ve
harfirı tazmtni suretirlde üç yan ba§lık altında ele alacağız.
Belagat terimi olarak tazmtn ise; "bir beytin veya bir sözün manasını kuvvetlendirrnek için ba§ka bir beyit yahut kelamdan alıntı yapılması ya da bir beytirı/mısra'ın anlamının kendinden sonra gelen beyit veya mısra' ile tamamlanmasıdır"8 §eklinde ifade edilebilir. Buraya kadar verdiğimiz ıstılahi tanımlar doğrultusunda tazmtni gruplandırmaya geçebiliriz.
n. Çe§itleri
Bilindiği gibi Arap dilirıde tazmtn, gramer ve belagat/edebiyat alanı olmak
üzere iki sahada mütalaa edilir. Gramer sahasında tazmm, müfredatta/ kelimelerde sözkonusu olurken, belagat alanında terktb ve cümlelerde mevzubahisdr.9
A. Nahivde Tazmin
Arapça gramerinde bir lafza ba§ka bir lafzın manası kazandınlarak, sözkonusu
lafız diğermin anlam çerçevesine dahil edilir. Tazmtn adı verilen bu kullanımla,
kelamda her iki manayı da vurgulama amacı güdülür. Bu sayede iki kelimenin
gerçekle§tireceği görev tek bir kelimeyle yerine getirilmi§ (kaz) olur. Bu yönüyle
4
6
i
8
9
Münavi, Zeynüddin Muhammed Abdurrauf b. Tacilarifin b. Ali (1031/1622), et-Tevl<ıf ala
mülıimmiiti't-taarif (thk. Muhammed Rıdvan Daye), Beyrut 1990, s. 181; Ahmed Matlub,
Mıı'cemü'l-mııstala/ıati'l-belagiyye ve tetavvımılıa, Bağdad 1986, II, 260.
Ebu'I-Beka, Eyyub b. Musa Hüseyni Kefevi, (1095/1684), Külliyyatii Ebi'I-Bekil (thk. Muhammed Mısri, Adnan Dervi§), Beyrut 1993, s. 266.
a.g.e., s. 266.
a.g,e., s. 266; Hasan, Abbas, en-Nalıvii'l-vafi, Kahire, t.y., Il, 565.
Ebu'I-Beka, Kiilliyyaı, s. 266.
Cürdıni, Ebu'I-Hasan Seyyid Şerif Ali b. Muhammed b. Ali (816/1413), Ta'rifCıı, Beyrut 1983, s.
60.
Matlub, Mıı'cemii'l-mııstalalıCııi'l-beliigiyye ve ıetavuıınılıa, II, 263.
Arap Dilinde Tazmm -9- 83
tazmtn kinayeden ayrılır. 10 Tazmmin can bulunduğu ilgili lafız, fiil, isim veya harf
olabilir. 11
1. Fiilin T azın'ini
Tazminin geçerli olduğu lafız fiil olabilir. Örneğin, ~~~..;.,.y H'~~ ı:t~ pJıı
~.:,:~ı ~li- ~IS · ~:S' )2;i ~ ırJ.l;J ~~y:S~1 )"Sonra onların ardından
Musa'yı, apaçık mucizelerimizle Fir'avun ve onun ileri gelen adamlarına peygam-

ber olarak gönderdik. Ancak o mucizeleri inkar ederek kendilerine yazık
ettiler. Bak, bozguncuların sonu. nasıl old~." 12 ~~.ls- 01 ~ '-?~'14 ~j .)lı:•:• ~j,
~~J~ ~ '?~i~ ~j ~j ~ ırJ.l;J ~~ ~tıı ir3 ~1] ~)J':il"fnkarcıların keyfi
olarak istedikleri mu'cizeleri göndermeyi§imizin tek sebebi, daha önceki kafirlerin
bu gibi mu'cizeleri yalanlamı§ olmalarıdır. Nitekim Semud halkına açık bir
mu'cize olarak o di§i deveyi verdik de onu inkar ederek kendilerine yazık
ettiler. Biz o ayetleri sadece korkutmak için göndeririz." 13 ayetlerinde geçen (~)
"z-1-m" fiili, haktki anlamı olan "zulmetti" manasında kullanılırken (":-') harf-i
cerrini almaz. Oysa burada almı§tır. Bu bize, tazm'in çerçevesinde ikinci bir
anlamın sözkonusu olduğum~ göstermektedir. o da, ilgili ayetlerin mealierinde
zikrettiğimiz "inkar" manasıdır. Ayette kastedilen inkar anlamı aynı zamanda, bir
§eyi uygun olmadığı yere koyınak manasındaki zulüm kelimesinin anlam kapsa-.
mına dahildir. Zira sözkonusu muhataplar 'imanın yerine küfrü koyınakla zulmetmi§lerdir.14 Tazm'inin tanımında da değindiğimiz gibi, (~) "z-1-m" fiili, ilk
anlamı kalıcı olmak üzere, (":-') harfinin kullanılmasıyla ikinci bir anlam kazanmı§tır.15
Aynı §ekilde ı 1" ! <:-ı ı- .Y' ·1 J'ı• r- ''.lı.Y' --ı ı.r.- i~t; '1- .J ._j.jı., . - • ~ı -· ıyll::; . '1- .J r- ! ~lı_,.. --ı ~• t.:Jı - ıy!-}. .J}"
~ı.r.:S" ~_,::!- ~IS ~! "Yetimlere mallarını verlıı; t~mizi (helali) murdarla (haramla)
deği§tirmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle ~.
10 İbn Hi§am Ensari (761/1359), Mııgni'l-lebfb an kiitübi'l-eftrib (thk. Muhammed Muhyiddln
Abdülhamld), Beyrut 2006, II, 609; Ebu'I-Beka, Külliyyfiı, s. 267; Hasan, en-Nahvıı'l-vafi, II,
577, 579; Abdülganl Dakr, Mıı'cemü'l-kavftidi'l-arabiyye fi'n-nahv ve'ı-ıasrif ve ziiyyile bi'l-imla, s.
161.

11 Zerke§l, Ebu AbduUah Bedreddin Muhammed b. Bahadır b. AbduUah (794/1392), el-Burhan fi
ulı1mi'l-Kıır'fin (thk. Muhammed Ebu'I-Fadl İbrahim), Beyrut 1972, III, 338; Maclub, Mu'cemii'lmıısıalalıati'l-belagiyye ve teıavvunılıii, II, 263.
12 ei-A'raf, 7/103.
11 ei-İsra,17/59.
14 Zemah§eri, Ebu'I-Kasım CaruUah Mahmud b. Ömer b. Muhammed (538/1143), K~şfif (thk.
Muhammed Abdusselam Şahin), Beyrut 2003, II, 131; Alusl, Ebu'l-fadl Şihabüddln Mahmud
(1270/1853), Rıthıı'l-rnefinf (thk. Ali Abclutbari Atıyye), Beyrut 2005, V, 18.
ı; Dakr, Mıı'cemii'l-kav{tidi'l-arabiyye, s. 161.
84-} Aydın Temizer
yapmanız gerçekten büyük günahtır" 16 ayetinde tazmlni sağlayan (jp harfidir.
Bu harf normalde (JSi) fiili ile kullanılmaz. Ancak burada varolan kullanım bize,
tazmmi ve dolayısıyla ikinci bir anlamı çağrı§tırmaktadır ki, bu da ayetin mealinde yer alan "katmak" manasıdırY
Fülde tazmme son bir örnek verecek olursak, ~~ı ~4 lf: ~~~'"Bu, Allah'ın seçkin kullannın lezzet alarak içtikleri bir kaynaktır... "18 ayetirıde geçen
(~~) "içmek" fiili ~~) "lezzet almak" fülinin anlamını da içermektedir. Çünkü (~~) fiili mefulünü harf-i cersiz alır. Oysa burada mefulünü ('-:-') harf-i cerri
ile almı§tır. Bu durum, tazınin suretirlde ikinci olarak 6~) "lezzet almak"
manasma i§aret etmektedir. 19
Yukanda ele aldığımız örneklerde bulunan sözkonusu fiillerin, ba§ka bir harf-i
cerr ile müteaddi olması Arap dilcileri tarafından iki §ekilde yorl!mlanmı§tır. 1.
Bazı dilciler, harflerirı birirıirı diğeri yerine kullanıldığı görü§ünü benimsemi§ler.
2. Kimi nahiv alimleri de fi.illerirı birirıirı anlamının, diğerinirı manasına, tazmtn
kabtlirıden, dahil edildiğirıi savunmu§lar, bunu iddia ederken, fillerde anlam
boyutunun daha geni§ ve kullanım sahasının daha çok olduğunu ileri sürrnü§lerdir.20
Ayrıca, tazmmde bir kelimeyle iki anlamın ifade edilmesi noktasında; zikredilen (melfı1z) lafzın mı, yoksa mal;zı1f kılınan (melhuz) lafzın mı asıl olduğu konusunda, bazılan mahzı1f kılınanın asıl, zikredilenirı tabi konumunda bulunduğunu
belirtirken,21 bazılan da bunun tam tersirıi ifade etmi§ler, "melhuz fiilirı anlamı,
mezkur fiilin failinden hal yapılır" demi§lerdir.22 Kimileri ise, makama göre
birinirı asıl diğerinirı tabi olabileceğirıi kaydetmi§lerdirY Biz de bu son tesbitin
daha isabetli olduğunu dü§ünüyoruz.
Bu doğrultuda yukanda örnek olarak verdiğimiz ayetlerde melfı1z olan fiil asıl,
mahzı1fbırakılan lafız tabi iken; a§ağıdaki ifadede mahzı1fkılınan asıl, melfuz olan
16 en-Nisa, 4/2.
17 Ebu'l-Beka, Külliyyliıü Ebi'l-Beka, s. 267; Dakr, Mıı'cemü'l-kavıiidi'l-arabiyye, s. 161.
18 el-İnsan, 76/6.
19
Sernin Haleb!, Ahmed b. Yusuf (756/1355), ed-Diirrii'l-ması1n fi ıılami'l-Kiııibi'l-Meknıln (thk.
Ahmed Muhammed Harrat), Dima§k 1994, X, 600; Burada ayrıca, (y) cerr harfinin (.:,-) anlamında olduğu da ifade edilmi§tir. (Zerke§i, el-Bıırhan fi ıılami'l-Kıır'ıin, III, 338)
20 Zerke§i, el-Bıır/ıan fi ıılı1mi'l-Kıır'ıin, III, 338; bu konudaki görü§ ve değerlendirmeler için bk.
Ahmed Yüksel, "Arap Dilinde Tazm!n"; Niisha Dergisi, sy. 4, 2002, s. 134.
21 Örnek ve değerlendirmeleri için bk. Zerke§i, el-Bıırlıiln, III, 342-343.
22
Bu konudaki değerlendirmeler için bk. Hasan, en-Nahvii'l-vıifi, II, 568-573.
23 Örnek ve değerlendirmeleri için bk. Ebu'l-Beka, Kiilliyylitii Ebi'l-Beka, s. 267; Hasan, eıı­
Nalwii'l-vafi, II, 565.
Arap Dilinde T azınin ~ 85
tabi konumundadır. Bu hususiyeder ilgili metinlerin Türkçe tercemderin de
görülmektedir. (.~ ~ :uıı ~) "Allah kendisine harnciedeni i§iterek ona icabet
eder" sözünde (~) "i§itti" fiili, ('"="'~ı) "icabet etti" fiilinin anlamını alffil§tır.
Bunu göstergesi (J) harf-i cerridir. Çünkü (~) fiili normalde mef'ulünü, (J)
harf-i cerri olmaksızın, doğrudan (binefsihl) alır. 24
• !
2. İsınin Tazmini :' ;~·
Mütekaddim belagatçılardan Rumm§ni (384/994) tazınlni, "bir anla~, varolduğunu gösteren herhangi bir isirl:ı veya sıfat zikredilmeksizin, bir lafızda
bulunmasıdır" §eklinde tarif eder. 25 Bu tanıma göre tazmin iki çe§ittir. l.Yapısı
itibariyle lafzın, açıkça belirtilmese de, sözkonusu manayı içermesidir. Mesela,
(ı_,L....) "ma'lum" lafzının zorunlu olarak (bililtizam) (~~.ç.) "alim" anlamını ihtiva
etmesi böyledir. 2. Herhangi bir lafzın, i§aret ettiği anlamı ta§ıması için, zorunlu
olarak kapsadığı anlamdır. Mesela, ('-;-'.;W) "vuran" sıfatının olabilmesi aynı
zamanda ('":-'.J~) "vurulan" anlamının bulunmasım zorunlu kılmaktadır. 26
Görüldüğü üzere ilgili lafız, kıyas yoluyla bir diğer anlamı da tazammun etmektedir.
Müteahhir belagat alimlerinden Taftazani (792/1389), .)j ..;ıly,..:.ll.} :ılıı jft._ı~
~u.,:}Jı "0, göklerde ve yerde tek ma'buddur." 27 ayetind~ geçen (:ılıı) lafzının
hakiki anlamıyla değerİendirilemeyeceğini, mecazen içerdiği "ma'bud'! sıfatı
manasında dü§ünülebileceğini belirtmektedir. Çünkü (:ılıı) lafzı, sıfatlann anlamlanm ihtiva eden bir alem (özel isim) olup herhangi bir sıfat değildir. Aynı özellik
(.)o &; ~t;.. -"") "O Tayy'lı Hatem'dir" sözünde de geçerlidir. Şöyle ki, burada
(~t;..) özel ismi, (.)~) "cömert" sıfat anlamını da içermektedir.28 Yukanda verdi-
ğimiz iki örnekte de, ilgili özel isirolerin içerdiği sıfatlara önceden muttali olma
(ihbar) sözkonusudur. ..
Bu bağlamda bir lafzın, hakiki anlamını kaybetmeden diğer bir lafzın
manasında kullanılması da (mecaz) tazmin çerçevesinde değerlendirilrrıi§tir. 29
14
Hasan, en-Nahvii'l-vilfi, II, 566.
ı; Rummani, Ebü'l-Hasan Ali b. İsa b. Ali el-Bağdadi (384/994), en-Niiket fi i'cdzi'l-Kıır'iln (Selasii
resilil fi i'cilzi'l-Kıır'iln içinde), (thk. Muhammed Ahmed Halefullah, Muhammed Zaglul Selam),
Kahire, t.y., s. 94; Süyfıti, Ebu'l-Fadl Celalüddin Abdurrahman b. Ebi Bekr {911/1505),
Mu'terekü'l-akran fi i'cazi'l-Kur'an, thk. Ali Muhammed Bicavi, y.y., 1973, I, 398.
26 Rummani, en-Niiket fi i'cilzi'l-Kıır'dn (Selasii resilil fi i'cilzi'l-Kıır'iln içinde), s. 94-95; Madub,
Mıı'cemii'l-mııstalalıilti'l-belilgiyye ve tetavvıınıha, II, 262.
21 el-En'am, 6/3.
28 Ebü'l-Beka, Kiilliyyilıii Ebi'l-Bekil, s. 266; Hasan, en-Nahvii'l-vilfi, II, 564.
29 Ebü'l-Beka, Kiilliyyilt, s. 266; Hasan, en-Nahvii'l-vilfi, II, 565.
86 ~ Aydın Temizer
Örneğin 4J;.lı ~!~ı Jç. J) ')] .) Jç. J#-1"Ben, Allah hakkında sadece doğru
olanı söylemeye özen gösteririm; bana yakı§an da budur."30 ayetinde ~J#-jt.kelimesine ayrıca, "Yüce Allah, hakkında doğrunun söylenmesine hak sahibidir"
gerçeğini ifade maksadıyla (._).Y ~_r-) "özen gösterme" anlamı yüklenmi§tir. Zira
yukarıda temas ettiğimiz üzere, 4J#-1ismi zorunlu olarak (J~) ismini tazammun etmektedir. Böylelikle tazmin, bir tür mecaz (mecaz-ı mürsel) olmakta-
. dır. 31 Ancak, bu durumun, mecazdan ayrı dü§ünülmesi için tazmin terimiyle ifade
edildiği de kaydedilmi§tir.32
Arapçacia (..:r..) soru ismine nefy/olumsuzluk anlamı da katılmı§tır.33 Kur'an-ı
Kerim, nazım ve nesir türü edebi eserlerde bunun pek çok örneği vardır. Bakara
suresinde geçen ~~.;;~V~! ~IJ.! ~V. ~J.. V..J1"Kendini bilmeyen ahmaktan ba§kası İbrahim'in dininden yüz çevirmez."34 ayeti bunun ö:neklerinden
biridir. Ayrıca Züheyr b. Ebi Sülma'mn (609 m.) a§agıdaki beytinin ilk kısmı (.:_,..)
soru ismine nefy anlamının yüklendiği nazım türüne örnek verilebilir.
~'~1 pı ~ .q ;_;.j ~~ ... .ı...i>.r- tJJ:. ~ JJ_,-ıı ~ ;_;.J
"Sülalesinin §erefi sözkonusu olunca doğruyu tercih etmeyenin o §erefi de elden gider, insanlara sövmekten sakınınayan ise, ba§kalarının sövmesine maruz
kalır." 35
3. Harfin Tazmini
Taz~nin harfle: için ge~erli olduğu da kaydedilmi§tir.36 Mesela, ~~ ~ ~ LA1
4'6!:~ jl ~ ~ ..;.ıD lg.:; ji"Biz, bir iiyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu
unutturursak '(ertelersek), mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririzY ayetincieki
(LA) harfi, (0p §art edatının arılamını içerdiği için kendisinden sonra gelen (~)
füli meczum olmu§tıır.38
30 el-A'raf, 7/105.
31 İbn Abdüsselam, Ebu Muhammed Izzüddin Abdülaziz b. Ebu'I-Kasım Sülemi (660/1262),
Mecilzii'l-Kıır'iln=el-ݧilre ile'l-i'cilz fi ba'dı envil'i'l-mecilz (thk. Mustafa Muhammed Hüseyin Zehebi), London 1999, s. 127; Hasan, en-Nahvii'l-vilfi, II, 569.
32 Zerke§i, e!-Bıırhiln fi ıılı1mi'!-Kıır'iln, III, 339.
33 Bu konuda geni§ malumat ve değerlendirmeler için bk. İbn Hi§am, Mııgni'l-lebib an kiitiibi'leilrib, I, 358-360.
34 ei-Bakara, 2/130.
35 İbn Abdüsselam, Mecilzii'l-Kıır'iln, s. 134-135.
36 Zerke§i, el-Bıırhiln fi ıılı1mi'!-Kıır'iln, III, 338; Mat!Gb, Mıı'cemü'l-miıstalahilti'l-beliıgiyye ve
ıeıavvıırııhil, Il, 263.
37 ei-Bakara, 2/106.
38 Ebü'I-Beka, Kiilliyyilt, s. 266; Hasan, en-Nahvıı'l-vilfi, II, 565; Şart edau olan (1..) harfi hakkında
bkz. İbn Hi§am, Mııgni'l-lebib an kiitiibi'l-eilrib, I, 332.
Arap Dilinde Tazmin ~ 87
Tazmlnin semai mi, yoksa kıyasi mi olduğu hususunda dil bilginleri farklı gö-
rü§ler ileri süm1ü§lerdir.39 Kıyasi olduğu noktasında görü§ler ağırlık kazanmı§,
hatta sema! olsa bile i§tihar etmesinden dolayı kıyasi kabul edileceği de dile
getirilmi§tir.40 Mısır'da toplanan "Mecmau'l-luga el-Arabiyye" tazminin, §U üç
§artın bulunması halinde kıyasi olarak kabul edilebileceğini ifade etmi§tir. 1.
T azınine bahis konusu olan iki fiil arasında pir münasebetin/ilginin bulunması. 2.
Münasebetin olduğuna dair kai.'inenirti!p~cunun mevcı1diyeti. 3. Sözkonusu
tazminin belagat zevkine uyması.41
Tazmin arneliyesi zarfiret halinde kra edilir. Ancak sözkonusu lafzın, asıl anlamında kullanılması mümkün ise, bu kullamını terelli etmek daha uygun görülmü§türY Bu da mecaz hakkında söylenen, "bir dü§üncenin hem hakikat hem de
mecazla anlatımının mümkün olması durumunda genelde hakikat konumundaki
ifade kullamlır" kaydı43 ile benzerlik arz etmektedir.
B. Belagatta T azınin
Arap edebiyatçılan tazmmi, belagatla ilgili nazım/§iir ve nesir/düzyazı türü
eserlerin her ikisinde de mütalaa ederler.44 Ancak Taftazani, nesirde yapılan
alıntıyı tazmin olarak kabul etmeyip, onu sadece §Üre has kılar. Hatta §iirdeki
tazmini "bir ba§ka §iirden alınan kısım" §eklinde sadece §iire ait kabul eder. Şiire
nesirden yapılan alıntıyı ise, "akd" terimiyle adlandırır. 45 Kalka§andi (821/1418)
ise, nesre §iirden yapılan tazmlni "hall" tabiri ile ifade eder.46 Bu doğrultuda İbn
Hıcce (837/1433), nesre ayet ve hadislerden yapılan alıntıyı "iktibas", §iire
39
Bu konudaki görü§ ve değerlendirmeler için bkz. Hasan, en-Nahvii'l-vafl, II, 574; Ebu'l-Beka,
age., s. 266-267. · "
40 Hasan, en-Nahvii'l-vafi, II, 583.
41 Hasan, en-Nalwii'l-vafi, II, 594.
42 Ebü'l-Beka, Kiilliyyat, s. 266; Hasan, en-Nalıvii'l-vafi, II, 565.
43 İsmail Durrnu§, "Mecaz", DİA (Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi), İstanbul 2003,
XXVIII, 218.
44 Askeri, Ebu Hilal Hasari b. Abdullah b. Sehl (400/1009), Kiı:abıı's-sınaateyn=Kitabe ve §i'r (thk.
Ali Muhammed Becavi, Muhammed Ebu'1-fad1 İbrahim), Kahire 1952, s. 36; İbnü'l-Esir, Ebü'lFeth Ziyaüddin Nasrullah b. Muhammed (637/1239), el-Meselii's-sair fi edebi'l-katib ve'§-§air
(thk. Ahmed Huf!, Bedevi Tabane), Kahire, t.y., III, 204-205; İbn Ebi'l-İsba', Zekiyyüddin Abdülazim b. Abdülvahid b. Zaflr (654/1256), Bed!ıı'l-Kıır'an (thk. Hıfni Muhammed Şeref),
Kahire 1957, s. 52.
4
; Desuki, Ebu Abdullah Şernsüddin Muhammed b. Ahmed b. Arafe (1230/1815), H~iyetii'dDesı1kf alii mııhtasari's-Sa'd (thk. Halil İbrahim Halil), Beyrfıt 2002, IV, 314.
46 Kalka§andi, Ebu'I-Abbas Şihabüddirı Ahmed b. Ali b. Ahmed (821/1418), Sııbhıı'l-a'§a fi
sınaaıi'l-in§a (thk. Muhammed Hüseyin Şemseddin), Beyrfıt 1987, I, 329.
88 ~Aydın Temizer
yapılan alıntılan ise, "akd" ve "tazmin" kavramlanyla nitelerY Netice itibariyle
adlandırma, ister akd, ister hall, isterse iktihas olsun yapılan ameliye, tazminin
terim anlamı çerçevesinde, bir söze ba§ka bir sözü dahil etmektir.
Belagat sahasında yapılan tazmmler, Arap edebiyatçılan tarafından, makbul
(hasen/memduh) olup olmama (ma'ib) 48 ve müzdevicin tazmmi49 türleri §eklinde
üç kategoride ele alınmı§tır. Dolayısıyla biz, belagattaki tazmini bu doğrultuda
tasnif edeceğiz. Ayrıca, Kur'an ve hadisten yapılan tazminler belagat kaynaklannda ekseriyetle iktihas kavramı ile ifade edildiğinden bu tazmin türünü de
iktihas ba§lığı altında inceleyeceğiz.
1. Tazmin (~1)
a. Hasen Tazmin (ı:r-:-JI ~ı)
Nazım veya nesirde anlamı peki§tirmek için, ba§kasının kelamından bir kısmı/beyti -eğer ilgili kelam edebiyatçılar arasında me§hı1r değilse kaynağını belirterek-so kullanmak ya da bir beytin ba§ka birisinin beytinden kelimeler içermesisi
tazmin olarak adlandırılmı§tır. Bu çe§it tazmin, edebi söz söylemede (fesahatta)
güzel bir kullanım (hasen/memduh) olarak kabul edilmi§tir.52
Müteahhirun belagat alimlerinin tazmme çok fazla ilgi duyduklan görülmektedir. Onlardan birisi olan Mücin:ıddin b. Temim (684/1285) bu durumu §U
beyideriyle dile getirir.53
. '
r.Ş.j.k ~ı ır .A:-jT r-!J ...•ı) .Jiy..) JS c!U.t
r.Ş.r):- ~ lJI' ~ r.Ş.r-!J ... ~ ~ ~ js ~t
47 İbn Hıcce, Ebu Bekr Muhammed b. Ali (837/1433), Hıziinetii'l-edeb ve giiyeıii'l-ereb (thk.
Salahuddin Hevari), Beyrut 2006, Il, 460.
48 İbnü'l-Esir, el-Meselii's-siiirfi edebi'l-katib ve'ş-şiiir, III, 200.
49 Matlub, Mıı'cemii'l-mııstalahiiıi'l-beliigiyye ve tetavvımıhii, Il, 264.
50 Aksi takdirde yapılan alıntı "serika" (çalıntı) olarak nitelenir. (Kazvini, Hatib (739/1338), elIzah fi ıılılmi'l-beliiga (thk. Muhammed Abdulkadir Fadıli), Beyrut 2007, s. 410; Ebü'l-Beka,
Kiilliyyiiı, s. 267)
51 İbn Münkız, Ebü'[-Muzaffer Müeyyidüddev[e Üsame b. Mür§id (584/1188), el-Bed!' fi nakdi'ş-şi'r
(thk. Ahmed Bedevi, Hamid Abdülmecid), Kahire 1960, s. 249.
52 İbn Re§ik, Ebu Ali Hasan Kayravani (463/1071}, el-Umde fi mehiisini'ş-şi'r ve iidiibiht (thk.
Muhammed Muhyiddin Abdülhamid), Kahire 1934, Il, 81; İbnü'l-Esir, el-Meselii's-siiirfi edebi'lkiitib ve'ş-şiiir, III, 200; Nüveyri, Şihabuddin Ahmed b. Abdu[vvehhab (733/1333), Nilıiiyetii'lereb fi fımı1ni'l-edeb, Kahire, t.y., VII, 126; Süyut!, Mıı'ıerekii'l-akrô.n fi i'ciizi'l-Kıır'iin, I, 398.
53 Safedl, Ebü's-Safa Salahuddin Halil b. Aybek b. Abdullah (764/1363), el-Gaysii'l-mescem fi şerhı
lô.miyyeti'l-acem, Beyrfıt, 1990, I, 122; Bekri Şeyh Emin, el-Belô.gaıii'l-Arabiyye fi sevbilıe'lcedtd, Beyrut, 1987, III, 115.
Arap Dilinde Tazmtn .ç. 89
"Gördüğüm her §iir divanını mütalaacia bulun~yor, ho§uma giden yerlerini
alıntılamaktan kendimi alamıyorum."
"Anlamını uygun gördüğüm her beyti tazm1n ediyorum. Öyle ki §iirimin yarısı
ba§kasının §iirinden olu§uyor."
Tazmlnin bu türü, alıntı yapılan kısmın miktarına göre bazen ıda' (t:!.1:!0, bazen refv (_,!), bazen de istiane (<:;k....l) olarak adlandırılmı§tır. Bu doğrultuda
'
tazmın, tda', istiane ve refv kısımlarımı./~yiı.lmı§; bir beyit veya daha fazla olan
tazmın istiane, bir beyitten az yapılan iise, kimi zaman ıda kimi zaman da refv
olarak tanımlanmı§tır. 54 Ancak ıda' çe§idinin, sadece nesir türü edebi eserlerde
bulunduğu ve bu çe§it tazmınde alıntı yapılan beytin ilk ya da son yarısının
kullanıldığı belirtilmi§tir. 55 Ayrıca İbn Hıcce (837/1433) ıda'ın tazmmden farklı
olduğunu, çünkü tazmınin makbul görülmeyen (ma'1b tazmın) çe§idinin de
bulunduğunu dile getirir.56 Şair §iirinin yırtığını, ba§kasının §iirinden bir parça ile
yamadığından dolayı taznune "refv" adı verildiği de kaydedilir. 57
Memdfıh tazmtnde anlamı peki§tirmek için ilave edilen kısım, söz sahibinin
amacı {kasd-ı mütekellim) olmayıp sadece kelamını kuvvetlenciirmek gayesiyle
kullandığı bir argümandır. Zira, taznun edilen unsur sözden çıkarılınca kelam
anlamını yitirmeyecektir.58 Örneğin Cahza el-Bermekl'nin (324/935) §arkısında
yer alan,
•'t .J " .. .. .J
~ · ·B ı.!· <.)"" ·w~ • ıf...Dı..::..;.;... . ı..r:s" .~·- .J i ''"}J;..J- ~~ ~ ·~ ·ü ~ ··
"Ey köle! Kalk,~bana içecek sun ve 'sayesinde ya§anan dostlar göçüp gitti' §ar-
. kısım söyle."
beytinin ikinci kısmı ona ait olmayıp, Lebıd b. Rebıa'ya (38/658) ait bir beytin
ba§langıcıdır. Sadece anlamı peki§tirme amacıyla, sözkonusu beyti söyleyen
kimsenin halini tasvir etmek üzere eklenmi§tir. Söylerıilen kelamın bir parçası
olmayıp sözden dü§ürülünce, ifade edilmek istenen anlamda herhangi bir bozukluk olmamaktadır. 59
b. Maib Tazmin (~1 ~1)
Şiirde yapılan tazmınin bir çe§idi de, bir beytin anlamının ancak kendinden
;
4 Kazvini, el-izah fi ıılumi'l-belaga, s. 413.
;; Nüveyri, Nilıiiyeıii'l-erebfi fımılni'l-edeb, VII, 164.
;
6 İbn Hıcce, Hıziinetii'l-edeb ve gayetü'l-ereb, II, 309.
;ı Bekri Şeyh Emin, el-Belagatii'l-Arabiyye fi sevbilıe'l-cedfd, III, 115.
;s İbnü'l-Esir, el-Meselii's-siiirfi edebi'l-kiitib ve'§·§iiir, III, 203.
;g İbnü'l-Esir, el-Meselii's-siiir, III, 203.
90 ~Aydın Temizer
sonraki beyide tamamlanmasıdır. 60 Yani manfmın tam olabilmesi için sonraki
beyit evvelkine dahil (tazmtn) edilmektedir. Bu durum mütekaddtm belagat
alimlerince ho§ kar§ılanmamı§tır (mezmGm/kabth).61 Çünkü ba§arılı §iir, anlamları kendi bünyesinde tamamlanan ve bu bakımdan biri diğerine gereksinim
duymayan beyiderden olu§andır. 62 Diğer bir anlatımla, kadim §iir teorisine göre
her beyit bağımsız bir anlam ifade eder. Beytin anlamı kendisinde tamamlanmayarak akabindeki beyte ta§arsa, buna tazmin adı verilir ve bir kusur olarak görü-
lür.
Ancak İbnü'l-Estr (637/1239) bu görü§e katılmaz. Çünkü bu gibi kullanımların Kur'an'da mevcut olduğunu, bazı ayederin anlamlarının devamındaki ayetle
tamamlandığını belirtir. "Eğer ayıp olsaydı, Kur'an'da böyle bir kullanını bulunmazdı" der ve §U ayetleri Örnek gösterir:
'.~·ı -itı j !,)~ ıfu~ ~ J 0S ~1 .~: 'hi j.i:l. ıfu.) t;.L:::; . •• i~. ·' '· .. ı-;t~
If-" ; ~r .,u;.f -. ~~ ~ c.r- 7' .... -r - ~ <..$"" ~ (.)7 r
' _;-.!.. ~ .J . .r J - ; ,~ IJ·'·
"İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) sorarlar." (51) "İçlerinden
biri der ki: «Benim, bir m·kadaşım vardı» ..."(52) "Derdi ki: Sen de (dirilmeye) inananlardan mısın?"(53)"Biz ölüp, kemik ve toprak haline geldiğimiz zaman (diriltilip)
cezalandırılacak mıyız?" 63 Görüldüğü gibi son üç ayet ancak, bir arada mütalaa
edildiği zaman tam olarak anla§ılabilmektedir. 64 İbnü'l-Esir'in bu görü§üne
mukabil §U söylenebilir. Kur'an §iir değildir. 65 Bu sebeple §iirde eksiklik kabul
edilen bir hususun, "Kur'an'da da bu özellik mevcuttur" tarzındaki bir gerekçe ile
reddedilmesi doğru bir yakla§ım olmasa gerektir.
A§ağıdaki beyiderde matb tazınln türünün bir örneğini görmekteyiz.
?"If. '1 ' J t ll .J"Wl ~ l•t.... 1.>' .c.:fu • ~ 1: UJ • ~~~ts • ·
'- - '
'8..!1 ~~~li ~~ı.;J ... ..:Jıj !ı-. lA.~' ~UJ
C· cJ7>' J ... . :r' ?'
"Sohbet gecesinin yansı veyahut sabahında sevgiliden (Leyla Amir!) ayrılı§
vakti kalbirn sanki, ..."
60 İbn Abdirabbih, Ebfı Ömer Ahmed b. Muhammed Kiırrubi (328/940), el-lkdii'l-ferfd, Kahire,
t.y., V, 378; SüyGti, Mıı'terekii'l-akriinfi i'cilzi'l-Kıır'iln, I, 398.
61 İbn Abdirabbih, a.g.e., V, 378; Askeri (400/1009), Kitilbıı's-sınilateyn s. 36; İbn Re§ik, Ebu Ali
Hasan Kayravani, el-Umde fi mehilsini'ş-şi'r ve ildilbihi, II, 81; Münavi, Zeynüddin Muhammed
AbdurraUf, et-Tevkif alil miilıimmilti't-tailrif, s. 181.
62 Matlfıb, Mıı'cemii'l-mııstalalıiiti'l-belilgiyye ve tetavvımılıa, II, 261.
63 es-Saffat, 37/50-53.
64 İbnü'l-Esir, el-Meselii's-silirfi edebi'l-katib ve'ş-şilir, III, 201.
6
; el-Hakka, 69/4 ı.
_______
---~~P_!2!linde Tazmin ~ 91
"...kanadı takılıp tuzağa dü§erek mahsur kalmı§ ve geteyi avcının ağında çırpınarak geçiren bir ku§ gibidir."
Şiirde görüldüğü üzere, ilk beytin anlanu ancak ikinci beyide tamamlanmaktadır.
c. Müzdevicin Tazrnini Pe§pe§e gelen ve sonlarındaki ses uyuİım dolayısıyla e§le§nܧ/benze§nܧ anlamındaki66 müzdevic kelimesiyle ifade.edilen ' sözü ((>IS:JI <:Y_;.) ve düzyazı türü
konu§maları, gerek göçmen gerekse §ehirde ya§ayan Araplar adeta §iirden daha
çok kullanını§lardır. Ancak §iirden yüzde daksanı muhafaza edilmi§ken, düzyazı
ve müzdevic kelamın sadece yüzde onu korunabilmi§tir. Çünkü hatib olan kimse,
bir mecliste konu§tuğu zaman orada bulunanlar konu§ulanı ne kadar ezberlemi§-
lerse o kadarı kalmı§, diğer kısmı ise unutulup gitmi§tir. Şiirde ise durum bunun
tam tersidir. Bu doğrultuda, Kuss b. Saide'nin (600 m.) hutbesi nakledilme
hususunda insanların birbirleriyle adeta yarı§tıkları bir kelam olmasaydı67 unutulmaya yüz tutan ems~llerirıden bu kadar temayüz etmezdi, denilebilir.68 Araplar'ın çok kullandıkları ancak bize pek azı ula§mı§ müzdevic kelama, "Kara ve deniz onundur.", (~)13 C 7?11 .J) "Üzerine güne§in doğduğu ve rüzgarın
estiği her §ey ona aittir." ve (J:JTı3 Jıjll .J) "Peri§anlık ve inleme onun ayrılmaz
parçasıdır." sözleri örnek olarak zikredilebilir.69 Bahis konusu olan sesde§ .kelimelerin kullanımı Kur'an, hadis ve §iirde de vaki olmu§tur ki, i§te buna müzdevicin
tazmini denir.
Bu tazmin türünde birbiriyle seeili iki lafız, herhangi bir kelamda geçerli olan
esas kafiye ve seci ölçülerine uyumlu surette, o kelama dahil edilir. Mesela
~- ..~)? ).;.:.- ~ .iJ~:~j, "... ve sana, Sebe'den kesin bir haber getirdim."70 ayetinde
mü;devic- ~)? ).;.:.-JP- kelimelerinin tazmini mevzubahistir. Hz. Peygamber"in,
(.:ıj:;J .:ı~ .:ı~j..Uı) "Mü'minler vakariz ve yumuşak huylu insanlardır." 71 sözünde ise,
(.:ıj:;J .:ı~) §eklinde iki müzdevic kelimenin kullanıldığını mü§ahede etmekteyiz.
66 Ahmed Hasan Zeyyar, İbrahim Mustafa, Hamid Abdülkadir, Muhammed Ali Neccar, elMu'cemii'l-vasit, İstanbul, t.y., s. 407.
67
Bunun en önemli göstergelerinden biri, Hz. Peygamber'in dahi, onun hutbesini nakletmesidir.
68 Kalka§andi, Subhu'l-a'~il fi sınaati'l-i~il, I, 254.
69 İbn Kuteybe, Ebu Muhammed Abdullah b. Müslim (276/889), Edebii'l-kdtib (§rh. Ali Faur),
Beyrut 1988, s. 41.
70
en-Nemi, 27/22.
71 İbnü'I-Esir, Ebü's-Saadat Mecdüddtn Mübarek b. Muhammed (606/1210), en-Nihô.ye fi
garibi'l-lıadis ve'l-eser (thk. Mahmud Muhammed Tanahi), Kahire, 1963, V, 289. (İbnü'1-Estr,
İbnü'I-A'rabi'nin, Araplar, (.:r.J .:f-A) ifadelerini övgüde, (.:r.J .:f-A) ifadelerini ise yergide kullanırlar, dediğini nakletmi§rir. Bkz. İbnü'I-Estr, en-Nihayefi garlbi'f-lıadis ve'l-eser, V, 289)
92 .ç. Aydın Temize~----
Aynı §ekilde §llirin, müzdevic olan (.. ~=ıı_, ~jJI) (~ı_, ~1) kelimelerini,
§iirinin a§ağıdaki beyiderine kattığını (tazmin ettiğini) gözlemlemekteyiz.
.~h ...iWı ~ı cj, .:ıu..... ........ ı ı _. . ~~ıı- ......;., ıı , ., ~ ·-~

, -' , -' , -' .NU '-:? ~ -' • .Y ('""""-' yu
~ı.' cı.:W ı W t ....A:JJı -'' ... .ı..;'W. .:ıLJı 'T ·ı ....AklJı ol _4! ,
.~ J !..!'-' ., . '-' JJ ı.,r--
"Yağmalama da hediye etme de onun §anındandır" "bu ikisi, öfke ve yumu§ak
hallerinde onun adetidir."
"Yumu§ak halinde kullannın nzkı onun hediyesidir" "sert halinde ise, dü§-
manlannın ecelleri onun yağmalamasıdır." 72
2. İktibas (._,...l;:i)'l)
Şair ya da yazar bazen, me§hur olmasından dolayı kaynağını belirtmeksizin
sözüne, Kur'an-ı Kerim'in bir kelime veya ayetinden73 ya da bir hadisten tazmm
yapar. Bunda amaç, anlamı peki§tirerek kendi sözlerini daha etkili kılmak ve
alıntı yaptığı kelam ile kendi sözü arasındaki bağlantı ve uyumu sağlama becerisini ortaya koymaktır. Bu çe§it tazmin, iktihas (J...~ı) terimiyle ifade edilir.74
Mesela,
'' ı-~··-·,,, •' l;i .·: , ... l;, ,, t;:._ı.:.J..A" ·ı ı.:;..;s.:ıı •' .
~ ~ ç.r.- .f:? ~ .r-"' ı..s'"" , J , ~
"JJj.lı f'-i,.J uııl·: . ;.j" ... li_ii. ~ sJ-47 .))j
"Herhangi bir hatamız yokken bizden uzakla§maya niyet ettiysen, o halde bize
dü§en güzelce sabretmektir."
"Bizim yerimize ba§kasım tercih ediyorsan, bu durumda da, Allah bize yeter ve
O ne güzel veklldir."
beyiderinde görüldüğü gibi, ilk beyitte Yusuf suresinin 18. ayetinden, ikinci
beyine Al-i imran suresinin ı 73. ayetinden alıntı yapılmı§tır.
Bir diğer örnek olarak İbn Senai'l-Mülk'ün (608/ıZ ı 1) §U beytine bakalım:
". ~~ ı;:. :~ • ·~~~ uı... . ı5 : - ~~L:.... •~ ı; ı ı~ -
~~ ı..s'"" ~ e: . ~J (.;S" r..r- • _,.,....-J
"Ben, onların ardına dü§üp kendi kendimi yer dururken, göçüp gittiler de yerlerini yurtlarını sormadım."
~eyitte görüldüğü gibi §ilir, Kur'an'dan olduğunu belirtmeksizin, e-~ .>ıhtiy
~tl:..i ~~ı ı~ ı~~~ .:ı! H'~01 ~,>ı-;; "Şimdi, bu söze inanmazlarsa, demek
72 Cürcfıni, Ta'rifiit, s. 60; Münfıvi, et-Tevkif ala mülıimmiiti't-tafırlf, s. 181; Ahmed Matlfıb,
Mıı'cemii'l-mııstalalıiiti'l-beliigiyye ve tetavvıınıhii, II, 265.
73 İbn Hıcce, Hıziinetii'l-edeb, II, 440.
74 Ali Cfırim, Mustafa Emin, el-Beliigatıt'l-viidıha, İstanbul, yy., s. 270; Bu hususta bazı fılimler,
§iirde yapılanın tazmin, düz yazıda yapılanın ise iktihas olacağını aynca vurgulamı§lardır. (İbn
Hıcce, Hıziinetii'l-edeb, II, 444)
Arap Dilinde Tazmtn ~ 93
sen onların ardına dü§üp neredeyse kendi kendini yiyip tüketeceksin!"75 ayetinden iktihasta bulunmu§tur. Örnekte de görüldüğü üzere, sözkonusu iktihasta bir
miktar deği§iklik yapmak dil bilginlerince caiz addedilmi§tir.76
Hz. Peygamber'in sözlerini tazmin etmek de iktihas terimiyle ifade edilir. Örneğin Ebu Ca'fer EndelGsi (772/1370),
~.Jlı ~;. ..?J. ı.li ... ftlu.Jt ı.i J~( ~w ':1
".y:.;. ~ .J .J. J-Wı ' JJ~>" ... rs·.: ,,•:c.,,: •~ ı.. ı;ı.,
- ' -
"İnsanlara memleketlerinde dü§m~nlık yapma, zira vatanından uzakta bulunanın gözetilip kollandığı pek nadirdir."
"Eğer aralarında ya§amak istiyorsan, o insanlara güzel ahiakla davran."
§iirinin beyitlerinde, kaynağını belirtmeksizin Hz. Peygamber'in (... ~ .;.8ı JJI.>.
.:r:->) ".. .insanlara güzel ahiakla davran."77 sözünü iktihas etmi§ti;. Verdiği~iz
Örneklerde tazmin kabılinden yapılan iktihaslarda amaç, irad edilen söze güç
katmak ve tazmin eden ki§inin, alıntıyı §iirine uyarlama kabiliyetini sergilemesidir.78 Aynl§ekilde §U beyitlerde de §air,
" ı,_.., - ll •. • ' ":. ı" .- si ~ _ ' • • ' • " ı"
·~~·-"-: ~ ~ ... ~J ~:J <.:..J..!l
Bana dedi ki: "Beni gözetleyen kötü ahlaklı birisidir. Bu sebeple, ona ho§ça
davranarak §errinden sakın."
Ben de §öyle dedim: "Bo§ ver olsun. Senin cennet yüzün kötülüklerle ku§atıl­
.mı§tır."79
Hz. Peygamber'in (.}S::.J~ ~ı ,- ~,;..) "Cennet kötülüklerle ku§atılmı§tır." sö-
zünü §iirine iktihas etmi§tir.80 Belagatçılar Kur'an'dan yapılan iktibası, makbul,
mübah ve merdud olmak üzere üç kısımda mütalaa etmi§lerdir. Şimdi bunları alt
ba§lıklar halinde ele alalım. ~-
a. Makbul İktibas (J_r.A.JI '-"'l:=i)il)
Hutbe, mev'ize, sözle§me veya Hz. Peygamber'i övme vb. durumlarda yapılan
15 el-Kehf, 18/6.
76 İbn Hıcce, Hıziineıii'l-edeb, II, 441; Ali Carim, Mustafa Emin, el-Beliigaııı'l-viidıha, s. 270.
77 Beyhaki, Ebu Bekr Ahmed b. Hüseyin b. Ali (458/1066), Şııabii'l-Imiiıı (thk. Ebu Hacer Muhammed Zaglul), Beyrut 1990, VI, 244.
78 Ali Cfırim, Mustafa Emin, el-Beliigaııı'l-viidıha, s. 270.
79 İbn Hıcce, Hıziineıii'l-edeb, II, 441-442.
80 İlgili hadis için bk. İbn Ebi Şeybe, Ebu Bekr Abdullah b. Muhammed b. İbrahim (235/849), elMıısannef, thk. Muhammed Avvame, Cidde 2006, XIX, 162.
alıntıya denir. Bu çe§it tazm!ni Hattb İbn Nübate çok kullanmı§tır. 81 Mesela, (ı:;
..;ı }lı_, ~uı y.J)" .eı)~ ~; '1 ~ r5J w .eı)~ ~.wıı~ p;i l4i .eı) juı jl~ı ~i
eı)b:~ ~i .4 ~ J;.j") "Ey heveslerine kapılmı§ gafiller! Bu söze inanmıyor musunuz? Size ne oluyor da, söylenene dikkat edip, sakınmıyorsunuz? Yer ve göğün
Rabbine yemin ederim ki bu vaad, sizin konu§manız gibi gerçektir." sözünde
görüldüğü gibi Hattb, sözünün sonunaZariyat suresinin 23. ayetini tazmtn etmi§-
tir.8ı, Nasihat içerikli a§ağıdaki beyitte de Mü'min suresinin 18. ayetinden iktihas
yapılmı§tır.
ı...... ,..ıı.~·{ı.. - ~~J ~~.. ~:t .... ı;-.if...r' \.;Lı -. ·'}J wu; ~,)""-' :~'i
..t.ll:4 ~ '1 _, ~ 0-' ··· r_,.l.J;ıJ v ~41' ~4 r Y-
"Ne zalim ol, ne de zulme razı ol; engellenemeyen her zulmü kerih gör."
"Zira hesap günü geldiğinde, zalimterin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir bir
§efaatçileri olacaktır."83
b. Mübah iktihas (c:.l:-Jı <.1"~)'1)
Bu tür iktibas, gazel, mektup ya da hikaye türü edebi eserlerde icra edilen
alıntıdır. Kadı Muhyiddtn b. Abdizzahir'in (690/1291) §U cevabı mektubu buna
örnek te§kil eder: (~tb..:.._, ·~r.:---"J ~_,.L:.... ~t;;._, ~Y.r ~If- ...:Jij ':1_, ~ ~ ~ fl~i
~b~ LJ.4TJ ,;ı~:~)~~ ~tbj .!:..;..j. '}_, ~_,;.! _).) ~ c.l..:.J ~_,;.! ~ ı.Ş~ ~~J
r~?.-.J ~~ J;. ıJ.ls- .:r--;ilı" ~lS; c;Jı ~J~ ~ iı_,.ı.ıı ~~ '}_, ,;ı~.~ ~.4.; .ı.J;.'Jı
~~~") "Allah, meclisinize verdiği nimetini devamlı kılsın. Öyle ki, komutanları­
nın heybeti, dağıttığı ganimetierin cazibedarlığı, musibetlerin üstesinden gelen ve
Nevbe'yi fetheden güç, kuvvet ve üstünlüğü sürekli olsun. Küffar üzerindeki
etkinliği artarak ve dü§ınanlarını yok etmeye olan arzusu mızrakları gibi uzayarak
devamlı olsun. Devlerimiz, sayesinde "uydurduğu §eyleri Allah'a mal edip O'nun
adına yalan söyleyen kimselerin yüzlerinin kapkara kesildiği"84 kılıçlarının parlaklığından mahrum olmasın. "85
81
Daha fazla örnek için bk. İbn Nübate, Ebü Yahya Abdürrahim b. Muhammed b. İsmail
(374/984), Divan-ı/ııırab-i İbn Niibilte (n§r. Abdülbasit Ünsi), Beyrüt, ı:y., s. 9, 12, 15 vd.
81 Diğer örnek ve değerlendirn1eleri için bk. İbnü'I-Esir, el·Mcsclii's·sdir fi edebi'l-kdtib ve'ş·şdir, III,
204-205; Kazvinl, age., s. 407.
83 Muradi, Ebü'I-Fazl Muhammed Halil b. Ali b. Muhammed (1206/1791), Silkii'd-diirer fi a'ydni'ssdnf aşer, Beynıt 1988, Il, 306.
s; ez-Zümer, 39/60.
s; İbn Hıcce, Hızcinerii'!-eıleb, II, 447; Kur'an'dan yapılan iktibasın cevaziyyeti hususunda bk. Bekrl
Şeyh Emin, el-Beldgarii'l-Arabiyye fi sevbilıe'l-cediıl, III, 115.
Dilinde Tazmtn ~ 95
____,_,..______ --- _._____.,_________________ _.____________-----------
c. Merdı1d İktibas (.)_,:..r-JI ._,...L;;i)'l)
Üçüncüsü ise, merdud iktibastır. Yüce Allah'ın Kendine nisbet ederek buyurduğu kelanunı alıntı yapmak ya da herhangi bir ayeti §aka amaçlı yapılan sözde
kullanmaktır. Mervan oğullanndan birisinin, valilerinden biri hakkında kendisine getirilen §ikayet dilekçesine, ~~L::.;;- ı::j~ ~~ rJJı>~~~~ t::l! ~!Jı>"Onların dönü§Ü
elbette Bize olacaktır" "Sonra da Bize. h:esap vereceklerdir."86 ayetiyle imza
~ J ·~
atması, merdud olan iktibasın birinci çe§'idill.e örnektir. Hicr suresinin 94. ayetinden alıntı yapılan §U §iir ise, merdud olan sözkonusu tazminin ikinci çe§idine
misaldir.
Jw 4J .r.J 1,))_,.. ... ~ .j5.Jji ..u_,,! ı;
"~;; ~ t.i.,ı,u" .ı )~ ... J &.:. ':J _, lŞl:g ..:....ı...Jt
"Hiçbir kaynağı olmayan sevgisi beni ku§atmı§ken §öyle dedim:
"Dünyamı mahvettin, ama ifsad edeceğin bir dinim yok. Öyleyse sana emrolunanı açıkça söyle."87
Şairin, a§~ğıdaki beyitlerin sonlarında yaptığı ayet alıntıları aynı §ekilde,
merdud iktibasın mevzubahis ikinci çe§idine misaldir.
.. .J, .J, .J, ,. " i
.... ~-w-~,.-:.-~,.-:." ·.L ···~Jı .
u...ı.......Y - ..::..+.- ..::..+.- ... "-!.r- ot?~ • ..r-_,
.. .J, • • ... ,. • • .. J, .J,
".:ı '-Wl ı< !-t• ı..u. ı>_" •.• ol..oi.);:. : ~u,~~ -
~ c.r-z- , ~ , , ~ ~ J.J ,
"Bakı§ı sevenlerine §Unu fısıldıyor: "Size vaad olunan §ey pek uzaktır!" 8.8
"Takipçisi ise arkasından §öyle diyor: "ݧte çalı§anlar böylesi için çalı§sın! "89
Örneklerde görüldüğü üzere, §aka amaçlı irad edilen beyitlerin sonuna ayetler
tazn1in edilmi§tir.90
Edebiyatçıların bazıları -örneğin İbnü'l-Estr (63 7/1239)- ayet veya hadisten
yapılan tazn1in türünü bir ba§ka açıdan iki kısma ayırır. 1) Külli tazmin: Sözkon.usu ayet veya hadisin bütün metninin söze katılması. 2)Cüz'i tazmin: İlgili ayet ya
da hadisin bir parçasının kelama dahil edilmesidir. İbnü'l-Estr, Kur'an'dan olduğu
belirtilmeksizin Kur'an ayetlerinin herhangi bir söze katılmasını bazı kimselerin
doğru bulmadığını, ancak bu görü§e kendisinin katılmadığını söyler.91 Kimi
belagat alimleri -örneğin Safedi (764/1363)-, cüz'i tazminin külli tazn1inden daha
86 ei-Ga§iye, 88/25, 26.
87 Muradi, Silkii'd-diirer fi a'yilııi's-silni cger, II, 306.
ss ei-Mü'minun, 23/36.
89 es-Saffat, 37/6 ı.
90 İbn Hıcce, Hızilııetii'l-edeb, II, 440.
91 İbnü'I-Esir, el-Meselii's-silir fi edebi'l-katib ve'~-~ilir, III, 200.
96 ~Aydın Temizer
bedl' olduğunu ve dinleyici üzerinde daha çok etki bıraktığını belirtmi§lerdir.92
Bir diğer zaviyeden iktibas, alıntı yapılan kısmın, ilk bulunduğu sözdeki anlamının deği§ip deği§memesine göre iki kategoriye ayrılır. 1)Yapılan alıntının
sadece lafız değil aynı zamanda manasının da iktihas edilmesi, yani manasında
her~a~gi bir deği§ikliğin olmamasıdır. Hariri'nin (5 16/1 122), (Al e:ili ı!~ r.D
'-;')i _;i) "O bir göz kırprnası veya daha az bir zamandır." sözünde Nahl suresinin
77. ayetinden yaptığı alıntı bunun bir ömeğidir. Zira sözkonusu ayette de aynı
anlam murad edilmi§tir. 2)Alıntının manasında deği§ikliğin meydana gelmesi ve
iktihasta sadece lafızların kullanılmasıdır. İbn Rumi'nin (283/896),
~ ~ ..:.,~! ; ... ~j; ~ .:.~! c,;l
; ... . •t .-"'
" • • .) •• .)1' " •ı.;. ı.;. ..:.J ~ ·ı .lıl
tP ı.Ş, #' ,Y; ··· r..l- · J'
"Ben seni övmede hata ertimse de, sen beni mahrum bırakınada hata etmedin"
"Demek ki, ihtiyaçlarımı faydasız bir kimseye arz etıni§im."
beyiderinden ikincisine İbrahim suresinin 37. ayetinden yaptığı, alıntı bu tür
iktibasın ömeğidir. Çünkü bu beyitte §air, kendisinden fayda beklenmeyen bir
adamı kirrayeli olarak anlatmak istemi§tir. Oysa ayette anlatılan yer Mekke'dir.
Görüldüğü gibi iktihasta bulunulan kısım asıl anlamının dı§ına çıkarılmı§, mecazi
bir anlamda kullanılmı§tır. Bu §ekilde iktihas yapmak caiz görülmü§tür.93
Netice itibariyle Arapça gramerinde tazmm, ister fiil, ister isim, isterse harfte
olsun, bir lafzın anlam boyutunun geni§lemesi çerçevesirlde mütalaa edilmekte,
bu yönüyle de mecaz bahsi ile ili§kili görülmektedir. Buna ilaveten aynı kavram
Arap edebiyatında farklı bir anlam ta§ımakta; edebi ürünlere, gerek Kur'an,
gerek §İir, gerekse nesir türü eserlerden yapılan alıntılar için bir terim olarak
kullanılmaktadır. Böylelikle Arap Dilinde tazmin teriminin kullanım alanı,
gramer ve edebiyat olmak üzere iki ana sahada mütalaa edilmektedir.
92 Safedi, el-Gaysii'l-mescemfi §erhı ltimiyyeti'l-acem, I, ı ı 9- ı 20.
93 İbn Hıcce, Hıztinetii'l-edeb, II, 44 ı.

Konular