BAZI ZARFLAR (بَعْضُ الظروف)

BAZI ZARFLAR (بَعْضُ الظروف)
Zarf, zaman ve mekân bildiren isimlerdir. Mebni ve murab olmak üzere iki kısma ayrılır.
Mebni zarflar 17 tanedir.
Altı tanesi mekân zarfı, on tanesi zaman zarfı, bir tanesi de hem mekân hem de zaman zarfı olarak kullanılır.
1- Mebni mekân zarfları:
حَيْثُ لَدُنْ لَدَى أيْنَ هُنا ثَمَّ
2- Mebni zaman zarfları:
إذْ إذا أمْسِ مُذْ مُنْذُ قَطُّ لَمَّا أيَّانَ مَتَى اَلآنَ
3- Hem mekân, hem zaman için kullanılan mebni zarf:
أنَّى

(حَيْثُ): mekân zarfıdır, zamm üzere mebnidir; -dığı yere, -eceği yere, -dığı yerde, -eceği yerde, her nereye… ise, her nerede ise… manalarına gelir.
Salih’in durduğu yerde dur! قِفْ حَيْثُ يَقِفُ صالِحٌ!

(لَدُنْ، لَدَى): mekân zarflarıdır, ikisi de sukun üzere mebnidir; yanında, katında, nezdinde, -tarafında, -de, -huzurunda… manalarına gelir.
Ona, tarafımızdan bir ilim öğret(miş)tik. و عَلّمْناهُ مِنْ لَدُنَّا عِلْمًا.
Kapının yanında Ali’yi gördüm. رأيْتُ عَليًّا لدى البابِ.

(أيْنَ): Soru isimlerindendir, mekan zarfıdır, feth üzere mebnidir; nerede?, nereye? Manalarına gelir.
Nerede okudunuz? أيْنَ دَرسْتُمْ؟

(هُنا): Burada, buraya manalarında kullanılan mekân ism-i işaretidir, sukun üzere mebnidir ve zarftır.
Burası bir bürodur. هُنا مَكْتَبَةٌ.

(ثَمَّ): orada, oraya, orası, vardır gibi manalara gelen, feth üzere mebni olan mekan ism-i işaretidir ve zarftır.
Orada bir çocuk oynuyor. ثَمَّ يلْعَبُ وَلَدٌ

(إذْ): Cümleye muzaf olan zaman zarfıdır. Sükun üzere mebnidir; o zaman, -dığında, -dığı zaman, -eceği zaman, -ince, -iken… manalarına gelir.
Gittiğin zaman giderim أذْهَبُ إذْ ذَهَبْتَ
Gençliğinde seninle karşılaştım لَقِيتُكَ إذْ أنْتَ شابٌّ

(إذا): Cümleye muzaf olan zaman zarfıdır. Cezmetmeyen şart edatlarındandır. Sükun üzere mebnidir; o zaman, -dığında, -dığı zaman, -eceği zaman, -ince, -unca, -ken… manalarına gelir.
Bahar gelince çiçekler açar إذا جاء الربيعُ تتفَتَّحُ الأزْهارُ


(أمْسِ): Kesr üzere meni geçmiş zaman zarfıdır. Dün manasına gelir.
Dün hava yağışlı idi. كانَ الجوُّ مُمْطِرًا أمْسِ

(مُذْ، مُنْذُ): Zarf olduklarında kendilerinden sonra merfu isim veya fiil gelir. (مُذْ) sukun üzere, (مُنْذُ) zamm üzere mebnidir; -den beri, -dığından beri, -den bu yana, önce, evvel, -e, -a, -de, -da, -den, -dan… manalarına gelir.
Onu Cuma gününden beri görmedim ما رأيْتُهُ مُذْ يَوْمُ الجُمعةِ
Sen çağırdığında geldim جِئتُ مُذْ دَعَوْتَ

(قَطُّ): Mazi manalı fiillere mahsus zaman zarfıdır; zamm üzere mebnidir; asla, hiç, kat’iyyen, kat’i surette, kesinlikle, ebediyen gibi manalara gelir.
Hayatımda asla yalan söylemedim ما كَذَبْتُ في حياتي قَطٌّ

(لَمَّا): Cümleye muzaf olan geçmiş zaman zarfıdır, sukun üzere mebnidir; -dığında, -dığı zaman, -ınca, -ken… manalarına gelir.
Müdür büroya girince memura selam verdi لَمَّا دخَلَ المُديرُ المَكْتَبَ سَلّمَ على المُوَظَّفِ

(أيَّانَ): Soru ve şart ifade eden mekân zarfı olarak kullanılır, feth üzere mebnidir.
a- Soru ismi olur: Umumiyetle gelecekte insanlar üzerinde etkisi büyük olacak olaylar hakkında soru sormakta kullanılır; ne zaman manasına gelir.
Kabirlerinizden ne zaman diriltileceksiniz? أيَّانَ تُبْعَثُونَ مِن قُبُورِكُمْ؟

b- Şart ismi olur: iki fiili muzariyi cezmeder; dığı zaman, -eceği zaman, -edeceği zaman, -ınca, -ken (her) ne zaman… -se gibi manalara gelir.
Ondan ne zaman yardım istersen, sana yardım eder. أيَّانَ تَسْتَنْجِدْ بِهِ يُنْجِدْكَ

(مَتَى): Soru ve şart ifade eden zaman zarfı olarak kullanılır, sükun üzere mebnidir.
a- Soru ismi olur; ne zaman manasına gelir.
Ne zaman gidiyorsun? مَتى تُسافِرْ؟

b- Şart ismi olur; -dığıında, -dığı zaman, -ınca, -ken, ne zaman… se gibi manalar ifade eder.
Ne zaman kalkarsan gideriz. مَتَى تَقُمْ نَذْهَبْ

(اَلآنَ): Feth üzere mebni zaman zarfıdır; şimdi, şu anda manalarına gelir.
Şimdi Allah yükünüzü hafifletti اَلآنَ خَفَّفَ اللهُ عَنْكُمْ

(أنَّى): Zaman, mekân ve durum için kullanılan soru ve şart ismidir. Sukun üzere mebnidir. Pratikte kullanılmaz.

Meryem! Bu sana nereden geldi? قالَ يا مَرْيَمُ أنّى لكِ هذا؟

Konular