OHRİLİ SİNANUDDİN YUSUF ÇELEBİ’NİN ARAPÇA VAKFİYESİNİN DİL VE BELAGAT AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ1

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS)
August 2015 : Special Issue 4
ISSN : 2148-1148
Doi : 10.14486/IJSCS381
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 213
OHRİLİ SİNANUDDİN YUSUF ÇELEBİ’NİN ARAPÇA VAKFİYESİNİN
DİL VE BELAGAT AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ1
Celal Turgut KOÇ
Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi, Ankara, TÜRKİYE
Email: ctkoc42@hotmail.com
Özet
Vakıflar, toplumun ihtiyaçlarına cevap vermek için İslam Medeniyetinde sosyal yardımlaşma
ve dayanışma kurumu olarak kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin tamamında vakıf sistemi
yaygın bir şekilde görev yapmiştır. Osmanlı, bu vakıf sisteminden en iyi şekilde yararlanan
bir devletti. Osmanlı'da görev yapmakta olan devlet adamları konumlarına, rütbelerine ve
çalıştıkları bölgelere göre bazı vakıflar kurmuşlardı. Kurulan vakıflar, Osmanlı'nın toplumsal
ihtiyacını karşılamalarının yanı sıra bilimsel katkılar da sağlamaktaydı. Bu vakıflar Osmanlı
halkına çeşitli hizmetler vermelerinin yanında devlet ile halkın arasındaki ilişkilerin de
sağlamlaşmasına vesile olmaktaydı. Bunun neticesi olarak kurulan vakıfların hukuki belgesi
olan vakfiyeler; edebi, kültürel ve sosyal yapının da günümüze aktarımını sağlayan birer
kaynak niteliğindedir. Osmanlı döneminde vakfiyeler Osmanlıca, Arapça ve başka dillerde
kaleme alınmıştır. Konumuzu ilgilendiren Ohrili Sinanuddin Yusuf Çelebi ise vakfiyesini
Arapça yazmıştır. Vakfiyeler, kullanıldığı dil bakımından üst düzey olması ve edebi yönünün
ağır basması nedeniyle büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmamızda; Ohrili Sinanuddin
Yusuf Çelebi'nin Arapça vakfiyesi; eş anlamlı, zıt anlamlı (tibâk), edebi sanatlar gibi dilsel
özellikleri sentaktik ve semantik bakımından ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sinanuddin Yusuf Çelebi, Osmanlı Vakıfları, Arapça Vakfiye, Ohri,
Arap Dili ve Belagatı

1 Bu bildiri, 4. ISCS Kongresinde En İyi Sözel Sunum ödülü almıştır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 214
Evaluation of Arabic Foundation Certificate-charter of Sinanuddin Yusuf
Çelebi from Ohrid in Terms of Language and Arabic Rheteoric
Abstract
Foundations were established as the social aid and solidarity institutions in Islamic
Civilization to meet society's needs. Broadly speaking, the system of foundation had a
significant role in the Ottoman Empire. The Ottoman Empire was one of the states, which
made the best use of this foundation system. Politicians, who worked in the Ottoman state,
had established some foundations with respect to their positions, ranks and the regions to
which they served. The established foundations not only met the social needs of the Ottoman
Empire, but also provided the scientific contributions. In addition to the service, which these
foundations offered the society, they assisted the consolidation of the relationships between
the state and society. As a consequence, foundation certificate-charters, the legal documents
of the foundations, are the resources, which enable the transfer of literary, cultural and social
values to the present. During the Ottoman period, foundation certificate-charters were written
in Ottoman Turkish, Arabic and other languages. Sinanuddin Yusuf Çelebi wrote his
foundation certificate-charter in Arabic. Foundation certificate-charters are very important
because of the use of the higher order language skills and the density of literacy aspects. In
this study, Sinanuddin Yusuf Çelebi’s foundation certificate-charters wil examine
syntactically and semantically in terms of linguistic features such as synonyms, antonyms,
and rhetoric.
Keywords: Sinanuddin Yusuf Çelebi, Ottoman Foundations, Arabic foundation certificatecharter,
Ohrid, Arabic Language and Rhetoric

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 215
Giriş
Bu çalışmada Ohrili Sinanuddin Yusuf Çelebi'nin Arapça kaleme alınan vakfiyesi; dil ve
belagat açısından değerlendirilecek, vakfiye içerisindeki edebi sanatlar özellikle secî konusu
iktibas, cinas ve teşbih vb. ele alınacak, ağırlıklı olarak secî üzerinde durulacaktır. Sentaktik
yapı ile örnekler sunulacak, eş anlamlı, karşıt anlamlı kelimeler ise semantik bakımından
incelenecektir. Sonuç olarak; Arapça, Osmanlı Devleti'nde yalnızca Arap dilini konuşan
bölgelerle sınırlı kalmadığı, Balkanlar'da da aydınların eser verdiği ve hukuki metinlerin
kaleme alındığı edebi bir dil olduğu örneklerle izah edilecektir. Padişah II. Bâyezîd tuğrası ile
başlayan Sinanuddin Yusuf Çelebi'nin vakfiye belgesi 1491 yılında Rumeli Kazaskeri
Mehmet oğlu Ebu's Suud tarafından tasdik edilmiş, 6.43 metre uzunluğunda 30 cm
genişliğindedir. Vakfiye 128 satırdan oluşmaktadır. Örnekler verilerken bu satır numaraları
zikredilecektir.
ARAP BELAGATI ve SENTAKTİK AÇIDAN İNCELEME
Secî ve diğer edebi sanat özellikleri bakımından vakfiyeninin değerlendirilmesi:
1.Vakfiye cümleleri içerisindeki secîler;
َعايَتِ ِه
ِ
ِف ِع ْص َمتِ ِه َور
لَى َكنَ
ِ
ْم إ
َواهُ
ِعنَايَتِ ِه َوآ
ِ
نَظَر
ِ
ِدِه ب
َص ِعباَ
َّ
َخ َّص . ُخل
2
Yüce Allah’ın inayetiyle has kullarına ihsanda bulunmuş, onları himayesine ve korumasına
almıştır.
َعايَتِ ِه veِ عنَايَتِ ِه sonundaki Cümle
ِ
ر kelimelerinin teleffuzları incelendiğinde, ses uyumundaki
benzerlik dikkat çeker. Bu örneği, mütevâzî secî olarak da değerlendirmek mümkündür. Revi
harfi ( ت ( aynı olmasının yanısıra, vezin ( فعالة ( itibariyle de aynıdır. Ancak cümle dizilişi
farklıdır. Aynı örnek sentaktik olarak söyle değerlendirilebilir.
فعل+مفعول/مضاف+مضاف إليه+حرف جر+اسم مجرور/ مضاف + مضاف
إليه
ِعنَايَتِ ِه
ِ
نَظَر
ِ
ِدِه ب
َص ِعباَ
َّ
َخ َّص ُخل
فعل+مفعول+حرف جر+اسم مجرور/مضاف+مضاف إليه/ضمير+حرف
عطف+ معطوف
َعايَتِ ِه
ِ
ِف ِع ْص َمتِ ِه َور
لَى َكنَ
ِ
ْم إ
َواهُ
َوآ
Birinci cümle 21 harften oluşmakta, ikinci cümle ise 24 harften oluşmaktadır. İlk cümle 6
kelimeden, ikincisi ise 8 kelimeden meydana gelmektedir. Eğer atıf harfi ve matufu
hazfedilirse şekil bakımından iki cümle birbirinin aynısı olmaktadır. Fonetik olarak da aynısı
olacaktır. Bu benzerlikler sadece secî ve dilbilgisi kurallarıyla sınırlı kalmayıp seçilen
kelimelerdeki eş anlamlı kelimeler açısından da böyledir.
Birinci cümle bir diğer ifadeyle َ مُعَ
الن
َّ
التِ
َ
ِهَا َعلَى ِعبَا ِدِه ال َّصالِ ِحين
ن َعَم هللا ب
ي أْ
Bir başka örnekte ise;

2
Vakfiye 1.satır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 216
ِ
ِل ال َّرا ِسخ
َعقْ
ْ
ِة ال
ينَ
ِ
ِز
ب
ِ
ا ِسخ
النَّ
ِ
يَ ِة ال َّش ْرع
ْ
ِ ِحل
ب .
3
Sağlam bir akılla donatmış, (Önceki dinleri geçersiz kılan) yeni bir dinle süslemiştir.
Cümle sonundaki
ِ
ِ ve ال َّرا ِسخ
ا ِسخ
َّالن kelimelerinin teleffuzlarında, iki kelimenin ses uyumundaki
benzerlik dikkat çekmektedir. Bu örneği, murassa secî olarak da değerlendirmek mümkündür.
Revi harfi ( خ ( aynı olmasının yanısıra, vezin ( فاعل ( itibariyle de aynıdır. Aynı örnek
sentaktik olarak söyle değerlendirilebilir.
ِ حرف جر+اسم مجرور/ مضاف + مضاف إليه/نعت + منعوت
ِل ال َّرا ِسخ
َعقْ
ْ
ِة ال
ينَ
ِ
ِز
ب
ِ حرف جر+اسم مجرور/ مضاف + مضاف إليه/نعت + منعوت
ا ِسخ
النَّ
ِ
يَ ِة ال َّش ْرع
ْ
ِ ِحل
ب
Birinci cümle 17 harften oluşmakta, ikinci cümle ise yine 17 harften oluşmaktadır. İlk cümle
4 kelimeden, ikincisi ise yine 4 kelimeden meydana gelmektedir. Fonetik olarak da aynı ses
tınısıyla sonlanmakta ve okuyucuyu etkisi altına alarak büyülemektedir.
Bir başka örnekte ise;
َوى
ْ
َمأ
يَا ال َّدنِيَّةَ
َّن الُّدنْ
َ
أ
َ
َو ِة َعلِم
بَلِيَّ
َو ال ى ْ
ْ
َو َم ِة ث
يَّ
ِ
ال َّرز
4
باَ
ِقْ
إ هَا
ُ
َو َكَم ل ا
ِهَا
ْدبَار
ِ
إ
ِ
ب
َمنُوطٌ
ُهَا
َز َو ل ا
ِ
ب
َم ْربُوطٌ
لِهَا.
5
Yine bilmektedirki zelil dünya ( belaların ve musibetlerin konağı ) imtihan yeridir, Ona
( ahirete ) yönelmek, onu ( dünyayı ) geride bırakmaya, kemali de yok olmasına bağlıdır.
بَلِيَّة içindeki cümle Birinci
ْ
ِة ve ال
يَّ
ِ
رز َّال kelimelerinin, ses uyumundaki benzerlik dikkat çeker.
Bir önceki örnek gibi, mürassa secî olarak da değerlendirilebilir. Revi harfi ( ة ( aynı
olmasının yanısıra, vezin (
ةٌ
َّ
ِعل
َف ( itibariyle de aynıdır. Cümle dizilişi bakımından da benzerdir.
Bu özelliklerinde ötesinde anlam olarak da, belalar ve kötülükler anlamındaki bu iki kelime,
birbirinin eş anlamlısıdır. İkinci cümle içindeki َبا
ِقْ
إ هَا
ُ
ِهَا ve ل
ْدبَار
ِ
إ kelimelerin teleffuzları
incelendiğinde, yine ses uyumundaki benzerlik dikket çeker, vezin ( ل ٌعاَ
ِفْ
إ ( itibariyle de
aynıdır. Revi harfi ise ( ل ( dır. Diğer örneklerden farklı olarak burada secî zıt anlamlı
kelimelerden oluşmuştur.
Örnekler sentaktik olarak söyle değerlendirilebilir.
ِة مضاف + مضاف إليه + حرف عطف+ مضاف + مضاف إليه
يَّ
ِ
َوى ال َّرز
ْ
ِة َو َمث
بَلِيَّ
ْ
َوى ال
ْ
َمأ
مضاف + مضاف إليه + خبر+ حرف جر +اسم مجرور/ مضاف + مضاف
إليه/ضمير
باَ
ِقْ
إ هَا
ُ
ل هَا
ِ
ْدبَار
ِ
إ
ِ
ب
َمنُوطٌ

3
Vakfiye 2.satır.
4 Vakfiye 8.satır.
5
Vakfiye 9.satır

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 217
Birinci cümle 11 harften oluşmakta, atıf harfiyle yine 11 harften oluşan bir kelimeye
bağlanmaktadır. İlk cümle 4 kelimeden meydana gelmektedir. Her iki cümlede fonetik olarak
da aynı ses tınısıyla sonlanmakta ve okuyucuyu etkisi altına almaktadır. İlginç olan eş anlamlı
ve zıt anlamlı kelimelerle secî cümlelerinin yan yana kullanabilmesidir.
ي َن
ِ
ُمتَب حر
ْ
ي َن َو ُز ْخ ُر ال
ِ
خر
َ
ُمتَأ
ْ
فَ ْخ ُر ال
6
َ هللاُ ُع ْم َرهُ َو َع َّم َر
َدام
َ
قَا ِضي أ
ْ
ل
ا ْسََلفِ ِه َ
َ
ُ ْطفِ ِه أ
فَ ْضلِ ِه َول
ِ
َ ب
َو َر ِحم
َ ْخََلفَهُ
أ .
7
Sonraki âlimlerin medârı iftihârı, deryaların en derini. Allah kendisine ve soyuna uzun
ömürler versin, geçmişlerine fazlıyla ve lütfuyla rahmet eylesin.
ي َن içindeki Cümle
ِ
خر
َ
ُمتَأ
ْ
ُمتَبَ ve ال
ْ
ِن ال
ي
ِ
حر kelimelerinin, ses uyumundaki benzerlik dikkat çekicidir.
Bu örneği, mürassa secî olarak değerlendirmek mümkündür. Revi harfi ( ر ( harfi olmasının
ع ٌل ) vezin, yanısıra
َفَمت ( ُitibariyle de aynıdır. Cümle dizilişi bakımından da aynıdır. Bu örneği,
yine mürassa secî olarak da değerlendirmek mümkündür. İkinci cümle içindeki ُهَلفََخَ ْ
ْسََلفِ ِه ve أ
َ
أ
kelimelerinin, yine ses uyumundaki benzerlik dikkat çeker, vezin ( ل ٌعا َأ
ْف ( itibariyle de aynıdır.
Revi harfi ise ( ف ( dır. Diğer örneklerden farklı olarak burada secî zıt anlamlı kelimelerden
oluşmuştur.
َ
أ َّو هَا
ُ
ل
ِ
َمنَ
ل
ْ
ا
ف َعةُ
ِ ر ْ
ِل َو از
ْ
ال
قصُ ُ
ِ
َم َحافِ
ل
ْ
ا
َمةُ
ل
ِ ور َوآ ِخرُ هَا ظُْ
بُ
لقُ
ْ
ِ ر َوا
ور.
8
Öncesi evlerin ve sarayların en gösterişlisi, sonrası ise çukurların ve mezarların karanlığıdır.
Cümle içindeki لِ ِ
َمنَاز
ْ
ِ ve ال
َم َحافِر
ْ
ال kelimelerinin, ses uyumunda benzerlik olmadığı dikkat çeker.
َمفَا ِع ٌل ) olarak Vezin
) kalıbında gelmişlerdir. Secîyi oluşturan bu kelimeler arasında vezin
açısından tam bir uyum olup, son harf (kafiye) açısından farklıdır. Birincisinin kafiyesi ( ر(
iken diğerinin ( ل ( dır. Bu örnek, mütevâzin secî olarak da değerlendirmek mümkündür.
Aynı cümle içindeki bir diğer örnek ise;
ِ
ُصور
قُ
ْ
ِ ve ال
بُور
قُ
ْ
ال kelimelerinin teleffuzları
incelendiğinde, ses uyumundaki benzerlik dikkati çeker. Bu örnek, mürassa secî olarak da
değerlendirmek mümkündür. Revi harfi ( ر ( aynı olmasının yanısıra vezin ( ل ٌعوُ
itibariyle ) فُ
de aynıdır. Cümle dizilişi bakımından da aynıdır. Bu örneği, mürassa secî olarak da
değerlendirmek mümkündür.
Yine aynı cümle içindeki bir diğer örnek ise;
ِ
َم َحافِر
ْ
ve ال
ِ
بُور
قُ
ْ
ال kelimelerinin, vezinlerinin
َمفَا ِع ٌل ) farklılığı
ُعو ٌل ) ve)
ُف ( dikkati çeker. Revi harfi ( ر ( aynıdır. Bu örneği, mutarraf secî
olarak da değerlendirmek mümkündür. Vakfiye içerisinde secî ile ilgili sayısız örnekler
vardır. Örnek olması için bu kadarıyla yetinip, diğer edebi sanatlar ele alınacaktır.
2.Vakfiye cümleleri içerisinde iktibaslar; Kur'ân-ı Kerim'den iktibas, Hadisi şeriflerden
iktibas, ya da Edebi sanatlardan iktibas gibi çeşitleri vardır.
İlk örneğimiz Kur'ân -ı Kerim'den bir ayetin iktibası olacak;

6
Vakfiye 6.satır.
7
Vakfiye 7.satır.
8
Vakfiye 01.satır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 218
Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti. و َعْ
ل ْم َّن البَا ِط َل َكا َن
ِ
إ
َزهُوقا.
9
Bu ayet öncesi (

لِ َمتَا ِعهَا ُسوقا
ِخذْ
ْم يَتَّ
َو ِط َل لَ
َّن البَا
ِ

,diyerek etmez tamah malına Dünya ) وعلم إ َكا َن َزهُوقا
ifadeyi süslemek ve manayı zenginleştirmek için bu sözden sonra( ل َط ِاَالب نَّ
إ َكا َن ِ

ayetiyleَ ) زهُوقا
iktibas yapmıştır.
ِجُدوهُ
ٍر تَ
ِس ُكْم ِم ْن َخْي
نْفُ
َو َما تُقَ دُموا ِِلَ
ْج را
َ
أ
َ
ْعظَم
َ
َوأ

َو َخْيرا
َد هللاِ هُ
ِعن . ْ
10
Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, Onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve
daha büyük bir mükâfat olarak bulursunuz.
Bir önceki ayet ile bu ayet arasına ( يِف
ِ
ْعتِبَار
ْْلِ
ِن ا
ِ َعْي
ِ َونَظ َر ب
ار
َغفَّ
ْ
َملِ ِك ال
ْ
ْو ِل هللا ال
َق ( cümlesini ekleyerek
metne akıcılık kazandırmıştır.
ْع َما ْل
َ
ي َن أ
ِ
اِْلَ ْخ َسر
ِ
ب / يَ
َحيَاِة الُّدنْ
ْ
ِي ال
ِذي َن َض َّل َس ْعيُهُ ْم ف
َّ
ل
ا ا . َ
11
Amelleri bakımından en çok hüsrana uğrayanlar./ Dünya hayatındaki çalışmaları boşa
gitmiştir.
Bu örnekte görüldüğü üzere, iktibas ifadeyi süslemenin yanısıra metne de akıcılık ve açıklık
getirmektedir.
(Allah) güzel davrananların amelini zayi etmez. ن َيِسن ِح ْمُ
ْ
ْج َر ال
َ
ْلَ يُ . ِضي ُع أ
12
Bu ayetin başlangıç kelimesi olan ( َهللا ّنَّ
ِ
ِنَّهُ ) yerine ) فَإ
إَف ( kelimesini getirerek iktibas yapmıştır.
Son örnek olarak ise yine bir ayet olacaktır.
َّن ّهللاَ َس ِمي ٌع َعلِيٌم
ِ
ُونَهُ إ
ِذي َن يُبَ دل
َّ
ُمهُ َعلَى ال
ْ
ِث
َما إ
ِنَّ
َما َس ِمَعهُ فَإ
َمن بَ َّدلَهُ بَ ْعَد
فَ .
13
Artık kim onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse, o takdirde onun günahı (vebali), sadece
onu değiştirenlerin üzerinedir. Muhakkak ki Allah Sem’î’dir (en iyi işitendir), Alîm’dir (en
iyi bilendir).
Vakfiye metninde sadece ayetlerin iktibası ile yetinilmemiş, Hadisi şeriflerden de
yararlanılarak iktibas yapılmıştır.

9
Vakfiye 01.satır. İsra suresi 81.ayet
10 Vakfiye 02.satır. Müzemmil suresi 20.ayet
11 Vakfiye 125.satır. Kehf suresi 103 ve 104..ayet
12 Vakfiye 026.satır. Yusuf suresi 90..ayet
13 Vakfiye 027.satır. Bakara suresi 181..ayet

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 219
َع ْن ثَ ََل ٍث َولٌَد َصالِ ٌح
ِْلَّ
هُ إ
ُ
َع َع َمل
انْقَطَ
َ
َما َت اْب ُن آ َدم
َذا
ِ
إ تَفَ
ٌم يُنْ
ْ
َو ِعل
ِ ِه َو يَ َص ْد ُعو لَهُ
ُع ب
َدقَةُ
يَةٌ
ِ
ْج َجار َرهَا
َ
ُ ُغهُ أ
تَ ْبل .
14
İnsanoğlu öldüğünde üç şey dışında ameli kesilir. Arkasından kendisine dua edecek salih bir
evlat, faydalınan bir ilim ve kamu yararına sadakadır.
Ayet ve Hadislerden iktibas yaparak, vakfiye metnini belagat açısından zenginleştirmiş ve
metne akıcılık sağlamıştır.
3.Vakfiye cümleleri içerisindeki teşbîhler; Manayı güzelleştiren sanatlardan secî, teşbih,
cinas yanı sıra teşbih sanatını da kullanmayı tercih etmiştir.
ِعي ِمهَا َك ِظ ل
ِعهَا َك َضْي ِف َرا ِح ٍل َْل َو َزائِ ٍل َْل ثَبَا َت لِنَ
قَ . َرا َر لِ ُمتَ
15
Nimetleri kaybolan bir gölge gibi geçici/ Eğlencesi de gelip geçen bir yolcu gibidir.
Her iki cümlede de tam bir teşbîh vardır. Birinci cümlede: اَمه ِعيِ
ِظ ل ,( benzeyen ( Müşebbeh لِنَ
لِ ٍزائ َMüşebbeh bih ( kendisine benzetilen ), ت َاَبَث ل َْVechu’ş-şebeh ( benzetme yönü ), كَ
Edâtu’t-teşbîh ( benzetme edatı ) İkinci cümlede: اَعهِ
َضْي ِف َرا ِح ٍل ,( benzeyen ( Müşebbeh لِ ُمتَ
Müşebbeh bih ( kendisine benzetilen ), ل َْر َراَ
َق Vechu’ş-şebeh ( benzetme yönü ), ك َEdâtu’tteşbîh
(benzetme edatı ) dır.
4.Vakfiye cümleleri içerisindeki cinâslar; Vakfiye içerisinde birçok yerde cinâs sanatı
kullanılmıştır. Bu çalışmada birkaç örnekle yetineceğim.
ْولِ ِه وفِ ْعلِ ِه
قَ
ِ
ُكو َن َم ب َعلَى ْس َكن
َم َسا ِكي َن لِيَ
ْ
ِء َوال
قَراَ
فُ
َم ال ا َرا ح ْ
ل ا ي َن ال َّسا ِكنِي َن فِيهَا َهُ ْم
ِ
ُم َسافِر
ْ
ِدي َن ال
ِ
َوار
ْ
ي َن َوال
ِ
لِل َّصا ِدر .
16
Sözü ve eylemiyle, fakirlere ve miskinlere kalacak bir yer, gidenler ve gelenler, yolculular
ve sakinler rahat etmeleri için...
َم َسا ِكي َن cümlede Bu
ْ
ve ال
ismi çoğul ve tekil türetilmiş fiilindenَ س َك َن ,kelimeleri ال َّسا ِكنِي َن veَ م ْس َكنا
mekân ve ismi fail kelimeler olduğu görülür. Bu, bir cümle içinde, aynı kökten gelen
kelimelerin oluşturduğu cinâstır. Bu kelimeler arasında cinâsu'l iştikâk sanatı bulunmaktadır.
ي َن
ِ
ُمتَب حر
ْ
ي َن َو ُز ْخ ُر ال
ِ
خر
َ
ُمتَأ
ْ
فَ ْخ ُر ال
17
Sonraki âlimlerin medarı iftiharı, deryaların en derini.

14 Vakfiye 04.satır. Sahihi Müslim (Müslim, Vasıyye: 14)
15 Vakfiye 9.satır.
16 Vakfiye 09,20.satır.
17 Vakfiye 6.satır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 220
Bu cümlede ر ُخَ ْف ve ر ُخ ْز ُkelimelerinin ( ف ) ,( َز ( ُilk harflerinin farklı olduğu görürülür. Bu
nedenle cinâs-ı mutarraf ( cinâs-ı merdûf ) olarak da isminlendirilen cinâs oluşmuştur.
5.Vakfiye cümleleri içerisindeki eş anlamlılar
Vakfiye içerisinde çok sayıda eş anlamlı isim, fiil, masdar ve sıfat kullanılmaktadır.
َو
ْم َزيَّنَهُ
ِ
ا ِسخ
النَّ
ِ
يَ ِة ال َّش ْرع
ْ
ِ ِحل
ب
ِ
ِل ال َّرا ِسخ
َعقْ
ْ
ِة ال
ينَ
ِ
ِز
ب .
18
Sağlam bir akılla donatmış ve (Önceki dinleri geçersiz kılan) yeni bir din göndermiştir
Bu cümlede ةِ
ينَ
ِ
ِز
يَة ve ب
ْ
حل ِب kelimeleri, نّزي ve حلي fiillerinden türetilmiş masdarlar olduğunu,
anlam olarak süslemek, güzelleştirmek, cazip kılmak vb. anlamlarına geldiği görülür. İki fiil
ve bu fiil köklerinden türeyen masdarları da eş anlamlıdır.
ُك َجََل َو
ِل ب ْح ِ
ْ
َدايَ ِة ُعيُ و َن بَ َصائِ ِه ال
ِ
نُ
ِ
ِ ر ِه ْم َونَ َّو َر ب
ِ ور الهُ َدى َض َمائِ َر َس َرائِ
ر ِه ْم .
19
Gözlerini hidayet nuruyla parlatmış, gönülerini hidayet nuruyla aydınlatmıştır.
Bu cümlede لََج َve ر َوَ َّن fiilleri anlam olarak temizlemek, parlatmak, cilalamak, açığa çıkarmak,
aydınlatmak, ışıklandırmak vb. anlamlarına geldiği görülür. İki fiil eş anlamlıdır.
اَ
ْ
ْو َمل
لَ
ْ
ل ُكَّم ِل.
ْ
َضََل ِء ا
لفُ
ْ
ا
َّض ِل َو ُخََل َصةُ
َما ِء الفُ
لعُ لَ
ْ
ا
ل ُمفَ َّخُم سُ ََللَةُ
ْ
ل َحبَرُ ا
ْ
ُم َوا
ى ال ُمَعظَّ
20
Büyük veli ve saygın erdemli seçkin alimler halkasından ...
Bu cümlede مُ
ُمَعظَّ
ْ
ُمفَ َّخُم ve ال
ْ
َ kelimeleri ال
م
َ فَ َّخ veَ عظَّ
ismi veznindeُ ) مفَ َّع ٌل ) türetilmiş fiillerinden م
meful olduğunu, anlam olarak ulu, yüce, muazzam, muhteşem, onurlu, şerefli saygın vb.
anlamlarına geldikleri görülür. Yine aynı cümlede ل ِضَّ
َما ِء الفُ
ُعلَ
ْ
َضََل ِء ve ال
فُ
ْ
ْ ُكَّم ِل ال
sıfat ال
َما ِء incelendiğinde tamlamaları
ُعلَ
ْ
َضََل ِء ve ال
فُ
ْ
( ف َعََلء ُ ) faillerinin ismi عالم ve فاضل kelimelerinin ال
vezninde çoğulu kullanılmıştır. Anlam olarak çok iyi, üstün, mükemmel, mümtaz, seçkin,
kültürlü, okumuş, kibar ve kültürlü kişi anlamında kullanılmaktadır. Yine aynı cümle içinde
َّض ِل
َما ِء الفُ
ُعلَ
ْ
ْ ُكَّمل ve ال
َضََل ِء ال
فُ
ْ
َّضل kelimeleri ال
faillerinin ismi عالم ve فاضل kelimelerinin ال ُكّمل ve الفُ
( ُ ل ٌع َّف ( vezninde çoğulu kullanılmıştır. Anlam olarak çok iyi, üstün, mükemmel, mümtaz,
seçkin, kültürlü, okumuş, kibar ve kültürlü kişi anlamına gelmektedir.

18 Vakfiye 2.satır.
19 Vakfiye 3.satır.
20 Vakfiye 5.satır

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 221
ِة
يَّ
ِ
َوى ال َّرز
ْ
ِة َو َمث
بَلِيَّ
ْ
َوى ال
ْ
َمأ
يَا ال َّدنِيَّةَ
َّن الُّدنْ
َ
أ
َ
َو َعلِم
.
21
Yine bilmektedir ki zelil dünya( belaların ve musibetlerin konağı) imtihan yeridir,
Bu cümlede وىَ
ْ
َوى veَ مأ
ْ
َع ٌل ) türetilmiş fiillerinden ثَ ى َو ve آ ى َو kelimeleriَ مث
َمفْ
) vezninde ismi
mekân/zaman/mimli masdar olduğunu, fiilerin anlam olarak koruması altına almak,
konaklatmak, barındırmak, barınak sağlamak, ikamet etmek, yerleşmek vb. anlamlarına
geldiği görülür. İki fiil eş anlamlıdır. Yine cümledeki ةِ
بَلِيَّ
ْ
ِة ve ال
يَّ
ِ
ِع ) kelimeleri ال َّرز
فَ
َّ
ل
vezninde ) ةٌ
masdar olduğunu, anlam olarak bela, felaket, musibet, beliye, tasa, dert, tecrübe, afet, deney,
sınamak, imtihan için verilen minnet ve meşakkat vb. anlamlarına geldiği görülür.
نِ َعُم هللاِ َج
ِ
.
َو ِمنَنُهُ َج ِميلَةٌ
زيلَةٌ
22
Allah'ın nimetleri ve ihsanları hoş ve boldur.
çoğul vezninde ) فِ َع ٌل ) türetilmiş isimlerindenِ منّةٌ ve نِ ْعَمةٌ kelimeleriِ منَ ٌن ve نِ َعُم cümlede Bu
isimler olduğunu, eş anlamlı olarak kullanıldığını, anlam olarak, iyilik, nimet, ihsan, nimet,
lütuf, mal mülk anlamına geldikleri görülür.
َم
ا َب َو ا تَنَ
َّ
َو اللْيلُ
َو النَّهَارُ
َعاقِبُ
ُّظ تُ
ال
َو ل ُم ْ
ِْلَ
ا
َو نْ
ارُ
ِ
ِم ل يَ ْو َى إ
ْش ال َح ْ
ِ
َر
لقَ
ْ
ِ ر َوا
ار.
23
Kıyamet (haşr ve karar) günününe kadar aydınlıkla karanlık, geceyle gündüz birbirini
izlediği sürece..
Bu cümlede
ِ
َح ْشر
ْ
ve يَ ْوِم ال
ِ
َرار
قَ
ْ
ال مِوَ ْي isim tamlamaları, masdar ve eş anlamlı kelimeler olduğu
görülür. Anlam olarak kıyamet günü, yani karar günü kasdetilmektedir.
فَبَنَى َو
َ
أ
ن َش ْ
َ
ة هلل. أ ِح ْسبَ
24
Allah'ın rızasını umarak bina yaptı, tesis kurdu.
َ ve بَنَى cümlede Bu
َشأ
نْ
َ
أ fiilleri eş anlamlı fiiller olduğu, anlam olarak bina yapmak, inşa etmek,
kurmak, tesis etmek, meydana getirmek vb. anlamında kullanılmaktadır.
ِ
ْولِ ِه
لِ ِه ِع ْع َوفِ بقَ
لَ
ْ
َم َسا ِكي َن.
ل
ْ
ِء َوا
قَراَ
ى الفُ
25
Sözü ve eylemiyle fakirlere ve miskinlere...

21 Vakfiye 8.satır.
22 Vakfiye 8.satır.
23 Vakfiye 03.satır.
24 Vakfiye 01.satır.
25 Vakfiye 09.satır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 222
قَراَء cümlede Bu
فُ
ْ
َم َسا ِكي ve ال
kelimelerdir çoğul türetilmiş isimlerindenِ م ْس ِكي ٌن ve فَقِي ٌر kelimeleri ال ن ْ
fakir, yoksul, düşkün vb. anlamlarına geldiği görülür. Aralarındaki fark ise fakir bir günlük ya
da bir öğün yiyeyeceği olan, miskin ise bir öğün bile yiyeceği olmayan kimsedir.
َم ا َن ُمتَ ْن َك َم
َو كن
َو ا ُمتَ
ط
نا.
26
Yerleşen ve yurt edinen....
َم كن ا cümlede Bu
veُ متَ
َو طنا
َمَّك َن kelimeleriُ متَ
َن ve تَ
َوطَّ
ع ٌل ) türetilmiş fiillerinden تَ
ismi veznindeُ ) متَفَ
faildir, anlam olarak yerleşmek, yurt edinmek, vatan edinmek vb. anlamlarına geldiği görülür.
İki fiil eş anlamlıdır.
َخ
ل َد هللا ِم َّ
ْ
َو ل َكهُ
أبَّ َد َد ْو َ
هُ َونَ ْص َرهُ. َّز َع َو لتَهُ َ
27
Allah mülkünü sonsuza kadar devam ettirsin, devletini ebedileştirsin..
Bu cümlede دَ
َّ
بَّ َد veَ خل
َ
أ fiilleri anlam olarak ebedi olmak, sonsuz olmak, ölmez olmak, daimi
olmak vb. anlamlarına geldiği görülür. Bu iki fiil eş anlamlı fiilerdir.
ِ َر َو
ِل بُي َن َو ُح ر َر َو ُزب
ِصي
ُش . ر َح َعلَى َو ْج ِه التَّفْ
28
En ince ayrıntısına kadar doğru bir şekilde kaleme alındı, yazıldı daha sonra izahlı açıklama
yapıldı.
Bu cümlede رِ َ
زب ُve ر َر ح ُfiilleri anlam olarak iyi bir şekilde yazmak, yazıya geçirmek, tetkik
etmek, kaleme almak, Allah için vakfetmek vb. anlamlarına geldiği görülür. Bu iki fiil eş
anlamlı fiilerdendir. Yine bu cümle içerisindeki ن َيُب ve ح َر ش ُfiilleri anlam olarak açıklamak,
belirtmek, görünmek, göstermek, şerh ermek vb. anlamlarına geldiği görülür. Bu iki fiil de eş
anlamlı fiilerdendir.
َم
َو ا تَ
ُوا بَ َو ال ُدَ
ْط وا تَنَا َسل
ٍن ْط ن ا بَ ْعَد بَ
.
29
Çocukları tarafından aynı soydan gelen, onlardan doğup büyüyen...
Bu cümlede دَ
َوالَ
َت ve ل َس َاَنَت fiilleri anlam olarak üremek, çoğalmak, nesilleri çoğalmak,
birbirinden doğup üremek, soy çoğalmak vb. anlamlarına geldiği görülür. Bu iki fiil eş
anlamlı fiilerdendir.

26 Vakfiye 22.satır.
27 Vakfiye 29.satır.
28 Vakfiye 121.satır.
29 Vakfiye 99.satır.

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 223
هُ .
ِطُ
َوَْل يُ َغيَّرُ َض َواب
هُ
ْلَ يُ بَ َّدلُ َش َرائِطُ
30
Şartları ve kararları değiştirilemez, yerine yenisi konulamaz.
ِعي ٌل ) fiilleri يُ َغيَّ ُر ve يُبَ َّد ُل cümlede Bu
ْفَت ( vezninde gelecek zamanın meçhulü olarak kullanılmış,
anlamı ise değiştirmek, değişmek, tağyir ve tedbil etmek vb. anlamlarına geldiği görülür. Bu
iki fiil eş anlamlıdır.
6.Vakfiye cümleleri içerisindeki Tibâk
يتَ َز َّو ُد َوَ
َخْي َرا ِت ِ
ْ
لَى ال
ِ
ْمَوالِ ِهْم إ
َ
وا ب َص ْر ِف أ
ْم فِ َر ْخ ِِلُ
اهُ
ُ
ْم.
ي أوَْلهُ
31
Ve mallarını, dünyaları yerine ahiretleri için harcamada muvaffak kılmıştır..
Bu cümlede مْ
ْخ َراهُ
ُ
ْم ve أ
وَْلهُ
ُ
أ kelimeleri zıt anlamda kullanıldığı dünya ve ahiret gibi karşıt
anlamlı kelimelerdir. Bu cümlede manayı süsleme sanatı olan Tibâk sanatından
yararlanılmıştır.
َ هللا ُع
َدام
َ
َع َّم َر َو أ ْم َرهُ
َ
َو َر ِحَم ْخََلفَ أ
ِ هُ
َو بفَ ْضلِ ِه
ُ
فِ ِه ْط ل
َ
أ ْسََلفَهُ .
32
Kendisine ve soyuna Allah uzun ömürler versin, Geçmişlerine fazlıyla ve lütfuyla rahmet
eylesin.
َ ْخََلفَهُ cümlede Bu
َ ve أ
veَ خلَ ٌف tekillerinin, kullanıldığı anlamda zıt kelimelerinin أ ْسََلفَهُ
َس
َ ف ٌل kelimelerinden halef; ardıl, salih, oğul, arka, sırt, evlat, nesil, zürriyet, çocuk, kişinin
yerine duran kimse, sonraki nesil, nesil anlamındadır. Selef kelimesi ise öncekiler, selef,
öncel, ata, geçmiş, eski insan, geçmişler, ileri giden, atalar, dedeler gibi zıt anlamlı kelimeler
kullanılarak tıbak sanatı oluşmuştur.
ِ
إ
ْ
قبَ
ُ
َم الهَ
ْدبَ ا نُ
ِ
إ
ِ
ب
ِ وطٌ
ارهَا.
33
Ona (ahirete) yönelmek, onu (dünyayı) geride bırakmaya bağlıdır.
ُهَا cümlede Bu
بَال
ِقْ
ِهَا ve إ
ْدبَار
ِ
إ kelimeleri zıt anlamda kullanıldığı, fiillerin لَ َب
قْ
َ
ْدبَر ve أ
َ
أ olduğunu ve
bu fiilerin masdarı olan kelimelerinin geliş, gelmek, ikbal, rağbet, baht, talih, saadet, rağbet
etmek, ön tarafa yönelmek, yaklaşmak, anlamında diğeri ise (gece, mevsim vb.) geçmek,
birşeyi geride bırakmak, geçmiş olmak, onu arkasında bıraktı gibi zıt anlamlı kelimelerdir.

30 Vakfiye 122.satır.
31 Vakfiye 3.satır.
32 Vakfiye 7.satır.
33 Vakfiye 8.satır.

International Journal of Science Culture and Sport (IntJSCS) August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 224
ْض َعا ُف سُ رُ ُشرُ ورُ
َ
ِ هَا أ
ورهَا.
34
(Dünyanın) kötülükleri, iyiliklerinden kat kat fazladır.
Bu cümlede ر ُرو ُش ُve ر ٌرو ُس ُkelimeleri zıt anlamda çoğul kullanıldığı, tekillerinin ر ش َve
رُ ٌرُ سolduğu ve anlamları kötülük, şer, haksızlık, adaletsizlik vb. diğeri ise iyilik, sevinç,
kıvanç, mutluluk ve neşe gibi zıt anlamlı kelimelerdir.
َو
ُ
قبُ ورُ هَ
َ
ثرُ ِم ْن ْكَ ا أ
قصُ ُ
ِ
ورهَا.
35
Mezarları ise, köşklerinden daha fazladır.
بُو ٌر cümlede Bu
ُصو ٌر ve قُ
ُق kelimeleri karşıt anlamda kullanıldığı, tekillerinin ر ٌبَ ْق ve
ر ٌصَ ْقolduğunu ve bu kelimelerin kabir, mezar, türbe ve gömüt anlamında kullanıldığı, diğeri
ise köşk, kasır, saray ve konak gibi anlamlara gelen zıt anlamlı kelimelerdir.
ِ
َرار
قَ
ْ
ِ َوال
َح ْشر
ْ
َى يَ ْوِم ال
ل
ِ
َوا ُر إ
نْ
ِْلَ
ُم َوا
ْ
ُّظل
َعاقِ ُب ال
ْي ُل َوالنَّهَا ُر َوتُ
َّ
َو َب الل
َما تَنَا
.
36
Kıyamet (haşr ve karar) günününe kadar aydınlıkla karanlık, geceyle gündüz birbirini
izleyecektir.
ْي ُل cümlede Bu
َّ
الل ve ر ُاَهَّالن kelimeleri karşıt anlamda kullanıldığı, bu kelimelerin gece ve
karanlık anlamında, diğeri ise gündüz ve aydınlık anlamlarına geldiği görülmektedir. مُ
ْ
ُّظل
ve ال
َوا ُر
نْ
ِْلَ
ا kelimeleri ise karanlık, nurlar, ışıklar, ziyalar, aydınlıklar anlamına gelmektedir.
لِل َّصا ِد
ِ
َو
ل
ْ
ار ِدي َن ِ ري َن َوا
ْ
ال ُم َسافِ
ِ
ري َن ال َّسا ِكنِي َن.
37
Gidenler ve gelenler, yolculular ve sakinler için...
ي َن cümlede Bu
ِ
ل َّصا ِدر
ِدي َن ve اَ
ِ
َوار
ْ
ل
َا kelimeleri, gidenler ve gelenler anlamında zıt kullanıldığı, yine
ا ي َن َ
ِ
ُم َسافِر
ْ
ل ve َ ن َيِكن ِسا َّال kelimelerinin yolculular ve sakinler için karşıt anlamda kullanıldığı, tibâk
santının tercih edildiği görülmektedir.

34 Vakfiye 9.satır.
35 Vakfiye 9.satır.
36 Vakfiye 03.satır.
37 Vakfiye 19.satır.

Special Issue on the Proceedings of the 4th ISCS Conference – PART B August 2015
Copyright©IntJSCS (www.iscsjournal.com) - 225
َص
ْن َعا َد ثَانِي ا يَنْ
ِ
ْز ُج ُر َو هُ إ
َويَ
ُحهُ .
38
َويُنَ ص ُب َمَكانَهُ
هُ
ُ
ل
ِ
ِه يَ ْعز
ِ
ْمر
َ
أ
ِ
َْل يَلِي ُق ب
39
İkinci kez tekrar ederse onu uyarır ve kınar. /Görevini yerine getirmezse, işten el çektirilir ve
yerine atama yapılır.
َص َح cümlede Bu
َن ve ز َر َج َfiilleri, nasihat etmek, öğüt vermek, uyarmak, men etmek,
yasaklamak, azarlamak, paylamak, tekdir etmek gibi iki fiilin karşıt anlamda kullanıldığı, yine
ل َز َع َve ب ُصَ ن fiillerinin tecrit etmek, yalnızlaştırmak, izole etmek, azil etmek, ayırmak,
görevden almak, uzaklaştırmak, görevinden azletmek, anlamında kullanıldığı, diğeri ise
dikmek, kaldırmak, bir göreve makama getirmek, tayin etmek, atamak gibi anlamlara gelen
zıt anlamlı kelimelerdir. Bir çok cümlede yoğun bir şekilde tibâk sanatından yararlanılmıştır.
Sonuç
Arapça, Osmanlı Devleti'nde yalnızca Arap dilini konuşan bölgelerle sınırlı kalmamış,
Anadolu ve Balkanlarda da aydınların eser verdiği ve hukuki metinlerin kaleme alındığı bir
dil olmuştur. Çalışmamızda ele aldığımız şekliyle de görülebileceği gibi bu metinlerin dili
incelendiğinde Arap dili ve belagatinin en ince ayrıntılarına kadar sergilendiğini görürüz.
Edipler tarafından bu vakfiyelerin edebi dili vakfiyelerin ihtişamı ile örtüşerek derece de
titizlikle kullanılarak bir mücevher gibi sözle işlenmektedir. Başta seciler olmak üzere pek
çok edebi sanatın günümüze kadar taşındığı bu durum vakfiyelerin de vakıflar kadar değerini
ortaya koymaktadır.

38 Vakfiye 001.satır.
39 Vakfiye 001.satır.

Konular