KAZVİNI. Alaüddevle

yazılış sebebiyle eski şiiri yeni şiire tercih
edişinin sebepleri üzerinde durmuş. ikinci
bölümde şairlerin hal tercümeleriyle
çağdaşlarının şiirlerinden örneklere.
üçüncü bölümde Babür'ün hayatına ve
sanat severliğine yer vermiş. ardından
Hümayun dönemi ve Ekber Şah'ın haya-
. fetihleri ve ic aatını anlatmıştır. Ayrı­
ca diğer tezkirelerden farklı olarak sözü-
nü ettiği şairin bulunduğu şehrin coğrafi
durumu ve tarihi hakkında bilgi vermiş­
tir.
Tezkirenin yazımı sırasında başta Zekeriyya
el-Kazvlnl'nin A§arü '1-bi1ad'ı olmak
üzere Babürname, Mirza Haydar ın
Tarib-i Reşidi'si . Ziyaeddin Barani'nin
Tarib-i Firuzşahi'si. Devletşah ın Te~kiretü
'ş-şu1isü'n-netfı'is'i ve Hamdullah el-Müstevfi'nin
Tarib-i Güzide'si gibi eserlerden
faydalanılmıştır. Neifı'isü'1-me'fı§ir'de
yer alan sadece Ekber Şah dönemine ait
166 şairin hal tercümesini Abdülkadir elBedaOnl
Münte}Jabü 't-tevari}J adlı eserinde
iktibas etmiştir (Leknev 1863 ; Kalküta
I 864- I 869). Neffı'isü'1-me'fı§ir, BedaOnl'nin
eserinin ingilizce çevirisinin lll.
cildini oluşturmaktadır (Kalküta ı 925; Delhi
ı 986). Ayrıca Ayin-i Ekberi, Me'fı§i
rü '1-ümerfı' ve Mir'fıt ı Cihfınnüma
adlı eserlerde de tezkireden nakiller yapılmıştır.
Eserin bir nüshası Aligarh Üniversitesi
Kütüphanesi'nde bulunmaktadır
( nr. 625). Kaynaklarda Karni mahlasını
kullandığı belirtilen Kazvini. tezkiresinde
hattatlığa dair ŞaJ:ıiietü'1 erJ:ıfım adlı bir
eseriyle şiir sanatiarına dair bir risalesi
olduğunu kaydetmektedir.
BİBLİYOGRAFYA :
Abdülkadir el-Bedaüni. Muntakhabu-t-tavari.!sjı
(tre. W. Haig). Delhi 1986, lll, 437; Rieu, Catalogue
of the Persian Manuscripts, lll, 1 022;
izaf:tu '1-meknün, Il, 663; Storey, Persian Literature,
1/2, s. 801-802; A. A. Rizvi- M. Ahmad,
Catalogue of the Persian Manuscripts in the
Maulana Azad Library, Aligarh Muslim University,
Aligarh 1969, s. 167-168; Ahmed Gül-
çin-i Meani, Tarib-i Te?;kireha-yı Farsi, Tahran
1350 hş. , Il, 364-391 ; Nefisi. Tarib-i Na?m u
Neşr, , 383, 433; H. M. Elliot- J. Davson, The
History o{ lndia, Lahor 1976, IV, 294-295; Safa,
Edebiyyat, V/3, s. 1637.
[il RızA KURTULUŞ
r KAZViNi, Ali b. Ömer ı
L
(bk. KATİBi, Ali b. Ömer).
_j
r KAZViNi, Hamdullah ı
L (bk. HAMDULLAH el-MÜSTEVFI). _j
156
r
L
KAZViNi, Hatib
(~,.)QJI~I)
Ebü'l-Meali Celalüddin el-Hatib
Muhammed b. Abdirrahman b. Ömer
b. Ahmed ei-Kazvini eş-Şafii
(ö. 739/ 1338)
Arap elliga ı teorisyeni. _j
22 Şaban 666'da(7 Mayıs 1268) Musul'-
da doğdu. Uzun yıllar Şam Emeviyye Camii'
nde hatiplikyaptığı için "Hatib" ve
"Hatibü Dımaşk" unvanıyla tanınır; soyu
Abbasi vali ve kumandanlarından , şair ve
edip EbO Dülef el-icll'ye dayanır. Güney
Irak'ta Hire civarında yerleşmiş Beni icı
kabilesine mensuptur. Ailesi muhtemelen,
Moğollar ın 656 (1258) yılında Bağ
dat'ı işgal edip Abbasi hilafetine son vermelerinden
sonra Musul'a göç etti. Kazvini
burada kültürlü bir ortamda yetişti.
Başkadı olan babasından temel dini bilgileri
öğrendi. fıkıh ve özellikle Şafii fıkhı
okudu. Moğollar'ın Suriye ve Musul'u da
işga l etmesi üzerine babası Anadolu'ya
göç ederek Tokat yöresine yerleşince öğ­
renim ine burada devam etti. Henüz yirmi
yaşında iken Tokat'ın Niksar kazasına
kadı olarak tayin edildi.
Babasının vefatı üzerine ağabeyi imadüddin
ile birlikte 689'da (1290) Memlük
Sultanı el-Melikü'l-Eşrefin hakimiyeti altında
bulunan Şam a göç etti. imadüddin.
aynı yıl Şam daki ümmü's-Salih Medresesi'ne
müderris olarak tayin edildi. Kazvinl
burada izzeddin el-FarOsl'den hadis.
Başkadı Şehabeddin el-Erbill'den fıkıh.
hadis. Arap dili ve belagatı . Başkadı Sü-
leyman b. Hamza el-Makdisl'den fıkıh ve
hadis. Alemüddin el-Birzali'den hadis.
Şemseddin el-Eyki'den akli ilimleri tahsil
etti.
690' dan ( 1291 ) 706 ( 1307) yılına kadar
çeşitli medreselerde müderrisliğin yanında
kadı naibliği de yapan Kazvini 706'da
Şam Emeviyye Camii hatipliğine tayin
edildi. 724 (1324) yılında MemlükSultanı
el-Melikü'n-Nasır Muhammed b. Kalavun,
onu Mısır'a davet ederek Şam baş­
kadılığı görevine dair tayin yazısını bizzat
kendisine teslim etti. Daha sonraki yıllarda
Sultan Muhammed b. Kalavun'un
yakın dostları arasına girdi. Sultanın. Kazvinl'nin
oğlu Cemaleddin Abdullah'ın yolsuzluk
ve suçlarını babasının hatırı için
bağışladığı kaydedilmektedir. Başkadılı
ğın yanında hatiplik, kazaskerlik. Adiliyye
ve Gazzaliyye medreselerinde mü derrislik
görevlerini de sürdüren Kazvinl'ye
727'de (1327) Mısır başkadılığı verildi.
Mısır'da Nasıriyye, Salihiyye ve Kamiliyye
medreselerinde müderris olarak görev
yaptı. Çocuklarının davranışları yüzünden
Muhammed b. Kalavun'a defalarca şikayet
edilen Kazvlnl. 738 ( 1337 -38) yı­
lında sır başkadılığından alınıp Şam'a
kadı olarak gönderildi. 230.000 dirhem
tutarındaki borcunu ödemek için bütün
mal varlığını satarak Şam'a döndü. Kısa
bir süre sonra da felç oldu. 15 Cemaziyelewel
739'da (29 Kasım 1338) vefat etti
ve Emeviyye Camii'nin önündeki Mekabirü's-sOfiyye'ye
defnedildi.
Kazvini. Şam'da geç rdiği uzun yıllar ve
Mısır da kaldığı on bir yıl süresince fıkıh,
usul-i fıkıh , usı1lü'd-din , hadis, tefsir. Arap
dili ve belagatı gibi alanlarda çok sayıda
öğrenci yetiştirmiştir. Selahaddin es-Safedi,
Bahaeddin İbn Akil. İbn Rafi'. Sahaeddin
es-Sübki. Nazırülceyş Muhibbüddin
el-Halebi ile Siracüddin (Ömer b. Raslan)
el-Bulkinl bunlar arasında zikredilebilir.
Cemaleddin Abdullah, Taceddin Abdürrahim,
Bedreddin ve Sadreddin adındaki
oğulları da müderris, kadı. kadı naibliği.
kazaskerlik gibi görevlerde bulunmuşlardır.

Arapça'nın yanında Türkçe ve Farsça da
bilen Kazvinl başta Arap belagatı olmak
üzere Arap dili, fıkıh, fıkıh usulü ve kelam
sahalarında zamanında otorite kabul
edilmiştir. Fahreddin er-Razi'nin Nihfı­
yetü'1-icaz ii dirfıyeti'1-i'cfız ve Sekkaki'nin
MiftaJ:ıu '1-zevkiselimi esas alan gelenekçi edebi
mektebe karşı kuralı esas alan kelam
ve felsefe mektebi ortaya çıkmış . bu iki
ekolün yarışı dengeli bir biçimde sürerken
Kazvlni ile birlikte durum kelam
mektebi lehine dönmüştür. Kazvini kelam
ekolüne son şeklini vermiş, neticede
belagat edebi zevk ve ruhtan uzak, kuru,
donuk felsefi ve mantıki teri m ve kurallar
manzumesine dönüşmüştür. Bu şekilde
belagat. bir taraftan akıl ve mantı­
ğa dayalı tanım ve kurallarla ilmi bir formasyon
kazanırken diğer taraftan duyguya
ve duyarlığa dayalı edebi ruhtan uzaklaşmıştır.
Belagatı sadece yaşanan. tadı­
lan. fakat anlatılamaz bir duyuş olmaktan
çıkarıp belirli tanım, ilke ve kuralları
bulunan ve bunlar yoluyla başkalarına ,
özellikle ana dili Arapça olmayanlara da
kolaylıkla anlatılabilen ilmi bir disipline
dönüştüren Kazvlni, Te1bişü '1 MiftfıJ:ı.'ı­
na ilk şerhi e1-izfıJ:ı adıyla bizzat kendisi
yazarak şarihlere öncülük etmiştir. Belagat
çalışmaları şerh, haşiye, ta'lik, ihtisar
ve nazma çekme şeklinde yedi asırdır
onun bu iki eseri üzerinde odaklanmıştır.
Kazvlnl'nin bu eserleri, özellikle Osmanlı
medreselerinde yüzyıllarca ders kitabı
olarak okutulduğu gibi günümüzde de
akademik düzeyde okutulmakta ve üzerlerinde
şerh, ta'lik, inceleme türü çalış­
malar yapılmaktadır.
Kazvlnl belagata dair çalışmalarını,
Sekkaki'nin MiitôJ:ıu '1- 'ulı1m'unun belagatla
ilgili üçüncü bölümünün ihtisarı
olan Te1l]işü'1-MiftôJ:ı'ında toplamıştır.
Ancak müellif. bir başkasının eserini
özetleyen veya açıklayan bir alim olmakla
kalmayıp kendine has belagat anlayışı
geliştirmiştir. Belagatın birçok konusunda
Sekkaki'nin görüşlerini reddedip orüinal
görüşler ortaya koyan Kazvlnl. Sekkaki'nin
beyan ilminin sonunda yer verdiği
fesahat ve belagat konularını Bedreddin
İbn Malik' e uyarak girişte ele almış . belagat
ve fesahati kesin çizgilerle birbirinden
ayırmıştır. Onun bu konuda İbn Sinan
ei-Hafacl'nin Sırrü '1 -feş ôJ:ıa'sından
etkilendiği söylenir. Kazvlnl. meani ilmini
mantık! bir yaklaşımla sekiz temel konuya
ayırmış. bu tasnif daha sonraki belagatçılar
tarafından aynen benimsenmiş­
tir. Sekkaki'nin beyan ilmi tanımını yetersiz
görüp onun andığı unsurları kullanarak
bu ilmi yeniden tarif etmiştir.
Bed!' ilminin belagattan bağımsız bir
ilim olarak ele alınışı Kazvinl ile başlamış .
bu ilmin daha sonra da kabul edilen tanı­
mı onun tarafından yapılmıştır. Sekkaki'-
nin bedi' ilminde yer verdiği icaz, ıtnab.
i'tiraz ve iltifatı Kazvinl, meanl ilmi konularına
dahil etmiş. Sekkaki'nin yer verdi-
ği on altı mana ve dört lafız sanatına on
beş mana ve üç lafız sanatı daha ekleyerek
bed!' nevilerini otuz sekize çıkarmış­
tır. Çok sayıda bediitüre yer vermekle
tanınan bediiyyat sahiplerinden bazıları,
onun belirlediği bu otuz sekiz nevi ile yetinmiştir.
Bazı çağdaş yazarlarca belagatı
edebi zevkten uzak, ruhsuz kurallar yı
ğını haline getirmiş olmakla eleştiriimesine
rağmen Kazvini bedii sanatlarda lafız-anlam
bütünlüğünü ve lafzın anlama
tabi olmasını savunmuş. sanatı lafzl söz
oyunu sanan, manayı gölgeleyecek derecede
lafzi sanatlarda aşırı giden şairleri
tenkit etmiştir ( el-izaf:ı , s. 554-555).
Eserleri. 1. Te1l]işü'1-MiftôJ:ı. Sadece
et- Te1l]iş adıyla da tanınan eser. Ebu
Ya'küb es-Sekkaki'nin MiftôJ:ıu'1- 'u1ılm'unun
belagata dair üçüncü bölümünün ihtisarıdır.
Şerhi mahiyetindeki e1-izaJ:ı'ın
724 (1324) tarihli bir nüshası bilindiğine
göre eser en az bu tarihten birkaç yıl önce
kaleme alınmış olmalıdır. Te1l]iş bir mukaddime
ile üç bölüm ve bir hatimeden
meydana gelir. Kazvinl eserin mukaddimesinde
fesahat ve belagat kavramları­
nın tanımını. kısım ve şartlarını incelemiş,
birinci bölümde meanl, ikinci bölümde
beyan ve üçüncü bölümde bed!' ilmini ele
almış. hatime kısmında ise şiir çalıntıları
(seri kat) meselesiyle edebi bir parçanın
giriş-gelişme-sonuç bölümlerini kapsayan
kompozisyon tekniğine dair bazı temel
bilgilere yer vermiştir. İlk defa Kalkü-
ta'da 1813'te basılan Te1l]işü '1-MiftaJ:ı'ın
daha sonra da çeşitli neşirleri yapılmış
(İstanbul 1260, 1275 , 1280; Kahire 1297,
I 303. I 304, 1306, 13 I O, I 323, I 324; r.
Abdurrahman ei-Berküki, Kahire I 322,
I 332; Beyrut I 302; Del hi I 305/1 885; Kum
ı 363): üzerinde şerh, haşiye, ta'lik, ihtisar,
nazma çekme, tercüme şeklinde çok
sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir (bk.
MİFTAHU'I-ULÜM). Z. e1 fzaJ:ı (li-muf)ta-
şari Telf)fşi l-Mi{taf:ı). Te1l]işü '1-Miftôl:ı ın
şerhi mahiyetinde olmakla birlikte klasik
şerh anlayışından _farklı bir yöntemle kaleme
alınmıştır. Eserde Tell]iş teki kapalı
kısımlar örneklerle açıklanmış. eksik gö-
rülen yerler bazı eserlerden nakiller ve yazarın
görüşleriyle tamamlanmıştır. Şevki
Dayf. Kazvlnl'nin, Abdülkahir ei-Cürcanl
ve Zemahşerl'nin görüşlerine itiraz etmekle
birlikte, onların eriştiği inceliği ve
estetiği yakalayamadığını belirtmektedir
(el-Belaga, s. 35 ı). e1-1zaJ:ı üzerine yazı­
lan başlıca şerhler şunlardır: Cemaleddin
Aksarayi lzaJ:ıu'1-1zaJ:ı ; Alaeddin Ali Esved,
ŞerJ:ıu'1-1zaJ:ı; Haydar (b. Muhammed)
ei-Herevl, ŞerJ:ıu'1 izaJ:ı; İbnü'I-Cezerl,
ŞerJ:ıu 1-izah; Haydar (b. Ahmed) eş-Şlrazl,
ŞerJ:ıu l-izôJ:ı ; Muhyiddin Muhammed
b. İbrahim en-Niksarl. el-İfşaJ:ı 'ale'lizah;
Abdülmüteal es-Said!. Bugyetü'1-
izah; İzzeddin et-Tenühi. Tehg;ibü'1-izaJ:ı;
Muhammed Abdülmün'im ei-Hafacl (1-
vı. Kah i re I 367/1 948; sa şer h 1-11, Kahire
1368/1949, 1372/1953, 1391/1971. 1395/
I 975, I 400/1 980; eserlerin yazma n üshaarı
için bk. Ahlwardt, VI, 368).
Kazvini'nin kaynaklarda adı geçen diğer
eserleri de şunlardır : eş-Şeg;rü '1-mercô-
ni min şi'ri '1-Errecani (çok beğendiği
kadı ve şair N asıhuddin Ebu Bekir Ahmed
el-Errecanl'nin şi irl erinden seçmeler). Şer
J:ıu Lamiyyeti's-Savi fi'1-'arılz, ŞerJ:ıu'tTa,iyye
1i'bni'1-Fariz, Kitôb fi'1-uşıll.
KAZVINI, Hüseyin b. İbrahim
BİBLİYOGRAFYA :
Hatib ei-Kazvini. el-lzaf:ı fi 'ulümi'l-belaga
(n r. M. Abdülmün'im el-Hafikl). Kahire 1400/
1980, s. 70 vd.; ayrıca bk. neşredenin girişi , s.
5-69; Safedi, A'yanü 1-'a şr (nşr. Ali E bO Zeyd
v. dğr.). Beyrut- Dımaşk 1418/1998, IV, 492-499;
Kaıkaşendi, Şubf:ıu'l-a'şa (Şemseddin).XI, 258-
259; İbn Hacer, ed-Dürerü '1-kamine (nşr. M.
Seyyid Cad el hak). Kah ir e 1385/1966, IV, 3-6,
121-123; İbnü I-Kadi, Dürretü'l-/:ıical, ll, 115;
Ahlwardt, Verzeichnis, VI, 368; Brockelmann,
GAL, 1, 354-356; ll, 26-27; Suppl., 1, 517-519;
Ahmed Mustafa ei-Meragi, arftıu 'ulümi'l-belaga,
Kahire 1369/1950, s. 135; Emin eı-Havli,
Menahi c tecdid, Kahire 1961 , s. 241; Ahmed
MatiGb, el-Kazvfnf ve Şürüf:ıu t-Teltıfş, Bağdad
1967, tür.yer.; BedeviTabane. el-Beyanü'I-'Arabf,
Kahire 1396/1976, s. 364-367; Abdülfettah
Laşin, el-Beha es-Sübki ve ara' ühü 1-belagıyy e
ve'n-nakdiyye, Kahire 1389/1978, s. 15-19;
ayrıca bk. tür. yer.; Ömer Ferruh, Tarfl].u'l-edeb,
lll, 751; Abdüıaziz Atik, 'İlmü 'i-beyan, Beyrut
1405/1985, s. 48-59; a.mlf., Fi Tarftıi'l-be/agati'l-'Arabiyye,
Beyrut, ts. (Darü'n-nehdati'I-Arabiyye).
s. 302-316; Şevki Dayf, el-Belaga tetavuür
ve tarif]., Kahire 1987, s. 335, 351; Mehmet
Yalar, el-Hatfb el-Kazvfnf ve Belagat ilmindeki
Yeri, Bursa 1998, tür.yer.; S. A. Bonebakker,
"al- ~azwin ", EJ2 (ing.). IV, 863-864.
li! İSMAİL DURMUŞ
r ~ ~ . -,
L
KAZVINI, Hüseyin b. Ihrahim
(~_,_jill '..r.! ~ )
Hüseyn b. Emir İbrahim b. Muhammed
Ma'sGm et-Tebrizi ei-Kazvlru
(ö. 1208/1 793)
Şii fakihi.
_j
1126 (1714) yılı civarında Kazvin'de
doğdu ve daha sonra Kerbela'ya yerleşti.
Hz. Hüseyin'in soyundan gelen Tebriz asıllı
bir ulema ailesine mensuptur. Arap dili
ve edebiyatı , fıkıh, usul, akli ilimler. hadis
ve rica! konularında ilk tahsilini babasından
ve ağabeyi Muhammed Mehdi'den
yaptı. İmamiyye'nin meşhur muhaddisi
Muhammed Bakır el-Meclisi'den hadis
okuyan babasından bu ilmin kazetini almak
suretiyle Şla ilim geleneğinin önemli
bir kolunu tevarüs etti. Ayrıca Seyyid Nasrullah
ei-Hairi, Şeyh Hüseyin b. Muhammed
el-Mahüzi ve Molla Muhammed Ali
ei-Cizzini gibi alimlerden ders aldı. Akli
ve nakli ilimleri şahsında toplamayı başaran
Kazvini, Ca'feri fıkhında Usüli rnektebin
Ahbarl rakipleri karşısında üstünlük
kurmaya başladığı bir dönemde ya-
şadı; hem yetiştirdiği talebeler hem yazdığı
kitaplarla devrinin muteber müctehid
alimleri arasına girdi. Ondan faydalanan
önemli şahsiyetlerin başında hadis
rivayeti için icazet verdiği Bahrülulüm-i
157

Konular