Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?

Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü:
İbn Hazm mı Spinoza mı?
Yasin MERAL*
Özet:
Hz. Musa’ya verilişinden itibaren çok farklı safhalardan geçerek
günümüze ulaşan Tevrat, ilim adamları tarafından kritiğe tabi tutulmuş-
tur. Tevrat Tenkidi olarak adlandırılan bu çabalar, Batı ilmi literatüründe
genellikle Spinoza’yla başlatılmaktadır. Spinoza’nın Tevrat eleştirisi
incelendiğinde onun iddialarıyla on birinci asırda yaşamış İslam bilgini
İbn Hazm’ın iddialarının şaşırtıcı bir şekilde benzerlik gösterdiği görülmektedir.
Bu makalede Spinoza ve İbn Hazm’ın iddiaları karşılaştırılacak
ve Tevrat tenkit geleneğinin başlangıcıyla ilgili değerlendirmelerde
bulunulacaktır.
Anahtar Kelimeler: İbn Hazm, Spinoza, Tevrat tenkidi, Hz. Musa,
hahamlar, tahrif
Who is the Pioneer of Torah Criticism Tradition:
Ibn Hazm or Spinoza?
Abstract:
The Torah, which was given to the Prophet Moses, since then
passed through various stages and has been subjected to criticism by
the scholars. Generally it is agreed that these studies called as Torah
Criticism began with Spinoza in Western scientific literature. When
Spinoza’s criticism of Torah was examined, amazing similarities have
been seen with critiques of Muslim scholar Ibn Hazm who lived in the
eleventh century. In this article, the critiques of Spinoza and Ibn Hazm
will be compared and some evaluations about the beginning of Torah
criticism tradition will be made.
Key Words: Ibn Hazm, Spinoza, Torah criticism, Prophet Moses,
rabbis, falsification
* Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
2014 50/4, s. 69-82
İlmî Dergi
70
Yasin MERAL
Giriş
İbn Hazm (ö. 1064), Endülüs ilim medeniyetinin en önemli isimlerinden birisidir.
Çok yönlü bir âlim olması sebebiyle kaleme aldığı metinler, bugün çok farklı akademik
alanların ana çalışma konuları arasındadır. İbn Hazm’ı Dinler Tarihi alanında
önemli kılan hususların başında ise Yahudilik ve Hristiyanlıkla ilgili değerlendirmeleri
gelmektedir. Özellikle onun Yahudilik eleştirisi günümüz Tevrat tenkidi araştırmaları
açısından önem taşımaktadır. İbn Hazm’ın Yahudilikle ilgili yazdığı çalışma
incelendiğinde bu metnin, Yahudilikle ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlerin ihtiyacını
karşılamak için değil, Yahudiliğin ve özelde de Tevrat’ın çelişkilerini göstermek için
kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Bu anlamda onun çalışması, reddiye türü eserlere
örnek olarak gösterilebilir.
İbn Hazm, 994 yılında Endülüs’te Kurtuba şehrinde dünyaya geldi. Endülüs Emevi
yönetiminde devlet görevlerinde bulunan saygın bir ailenin ferdi olan İbn Hazm, küçük
yaştan itibaren temel İslam ilimlerini tahsil etti. İbn Hazm, Abdulmelik el-Muzaffer’in
1008’deki ölümünden 1031 yılına kadar süren kargaşa döneminde Endülüs’te merkeziyetçi
bir idarenin devamından yana tavır almıştır. Kargaşa döneminin ilk yıllarında
abisi ve babasını kaybetmesi onun sıkıntısını daha da artırmıştır. Endülüs’teki olaylar
kontrolden çıkınca devlet parçalanmış ve Tavaif dönemi (1031-1090) olarak da bilinen
küçük emirliklerin hüküm sürdüğü dönem başlamıştır. Aile olarak devletle iç içe oldukları
için İbn Hazm da yaşanan kargaşalardan nasibini almıştır. İbn Hazm, bu dönemde
birkaç kere hapse atılmış ve sürgüne gönderilmiştir. Bu süre zarfında kendi çağdaşı olan
Samuel ibn Nagrila ha-Nagid (ö. 1055) gibi Yahudi birisinin Granada sultanlığında vezirlik
yapması da İbn Hazm’ı rahatsız etmiş olmalıdır.
İbn Nagrila, 993 yılında Kurtuba’da doğmuş ve iyi bir İbranice-Arapça dil eğitimi
almıştır. Baskılar üzerine 1013 yılında Kurtuba’yı terk ederek Malaga’ya yerleşen İbn
Nagrila, burada bir dükkân açarak ticaretle uğraşmıştır. İbn Nagrila’nın yolu beldede
Berberilerin Granada Sultanlığında kâtip olan İbn Arif’le kesişmiştir. İbn Arif, onun
Arapça’daki hâkimiyetini fark ederek saraya kâtip olarak aldırılmasını sağlamıştır.
İbn Nagrila zaman içerisinde vezirliğe hatta ordu komutanlığına kadar yükselmiştir.
1027 yılında nagid (Yahudilerin reisi) ünvanını alan İbn Nagrila, 1038-1055 yılları
arasında ordunun en yetkili ismi hâline gelmiştir.1
Bazı araştırmacılar İbn Hazm’ın
Yahudiler ve Tevrat hakkında sert bir üslup kullanmasını Endülüs’te aynı ortamda
yaşadığı İbn Nagrila ile olan rekabet duygusuna bağlamaktadır. Zira İbn Nagrila’nın
Endülüs’teki konumu düzenli olarak yükselirken İbn Hazm tam aksine itibarsızlaştı-
rılmıştır.2
Nitekim İbn Hazm’ın günümüze ulaşan eserlerinden biri de “İbn Nagrila’ya
reddiye” başlığını taşımaktadır.3
1 Abraham Meir Habermann, “Samuel Ha-Nagid”, Encyclopaedia Judaica, ed. Michael Berenbaum/
Fred Skolnik, 2nd ed, vol. 17, Macmillan Reference, Detroit 2007, ss. 776-777. Muhtemelen ordu komutanlığı
ile kastedilen vezirliğinin askeri işlerden sorumlu (savunma bakanlığı?) bir görev oluşundan
kaynaklanmaktadır.
2 Ross Brann, Power in the Portrayal, Princeton University Press, New Jersey 2002, ss. 80-81.
3 İbn Hazm’a ait er-Red ala İbn Nagrila adlı eserin gerçek muhatabının İbn Nagrila olup olmadığını araş-
71
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
Gençlik yıllarını refah içinde geçiren İbn Hazm’ın siyasi kargaşalardan sonra rahat
yüzü görmemesi onda çok ağır etkiler bırakmıştır. Buna rağmen kargaşa ve gerilimin
egemen olduğu bu dönemde de İbn Hazm’ın yöneticileri eleştirmekten çekinmediği
bilinmektedir.4
İbn Hazm’ın yaşadığı dönemdeki siyasi çalkantılar ve kendisinin iniş-
li-çıkışlı hayatı da eserlerinde etkisini göstermektedir. Bu anlamda onun Yahudilik
ve Hristiyanlık eleştirisini sadece ilmi bir faaliyet olarak değil kendi dönemindeki
Yahudi ve Hıristiyanların devlet görevlerinde önemli makamlara atanmasına tepki
olarak görmek mümkündür. Nitekim bazı araştırmacılar onun bu çalışmalarını literatüre
katkı amaçlı yapılan bir çalışmadan ziyade siyasi alanda yapılan hataları göz
önüne sererek bundan vazgeçilmesine yönelik bir çağrı olarak görmüştür.5
Yukarıda
ifade edilen gerekçeler ve siyasi ortam bir arada düşünüldüğünde onun birinci amacının
İslam toplumu ve devletinin yeniden ayağa kaldırılması olduğu düşünülebilir.
İbn Hazm’ın Tevrat ve Yahudilik eleştirisi, bir makalenin konusu olamayacak
kadar hacimli ve detaylıdır. Gerek yurt dışında gerekse ülkemizde İbn Hazm’ın Yahudilikle
ilgili değerlendirmelerini farklı yönlerden inceleyen kitap ve makale çalış-
maları yapılmıştır. Biz bu çalışmamızda İbn Hazm’ın Tevrat’la ilgili eleştirilerini tek
tek incelemek yerine onun bu çalışmasının Tevrat tenkit geleneğindeki yeri üzerinde
duracak ve Tevrat tenkit geleneğinin öncüsü kabul edilen Spinoza (ö. 1677) ile karşı-
laştırmasını yapmaya çalışacağız.
İbn Hazm’ın Reddiyesinin İlmî Değeri
İbn Hazm, reddiyesinde büyük ölçüde Tevrat’ın metnine dayanarak eleştirilerde
bulunmaktadır. Bu anlamda onun, Tevrat’ı çok iyi bir incelemeye tabi tuttuğu açıktır.
İbn Hazm’ın Tevrat’tan yaptığı alıntılarda hangi Tevrat’ı kullandığı araştırmacılar
arasında tartışma konusudur. Yazılarından onun İbranice bilmediği, Tevrat’ın orijinal
İbranice metnini kullanmadığı fakat bazı teknik tabirlerden haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Hirscfeld, İbn Hazm’ın Saadya Gaon tarafından yapılan Tevrat’ın Arapça
çevirisine sahip olduğunu iddia etmektedir. O, Saadya’nın çevirisi ile İbn Hazm’ın
kullandığı metin arasındaki benzerlikleri birkaç örnek üzerinden dile getirmektedir.6
tırmacılara arasında tartışma konusudur. Tartışmalar için bkz. Brann, Power in the Portrayal, ss. 75-90;
Stroumsa, bu eserin İbn Ravendi’ye karşı yazıldığını ortaya koymaktadır. Bkz. Sarah Stroumsa, “From
Muslim Heresy to Jewish- Muslim Polemics: İbn al-Râwandî’s Kitâb al-Dâmigh”, Journal of the American
Oriental Society 107/4 (1987), ss. 767–772. Ayrıca Türkçe çalışma için bkz. Zeynep Yücedoğru,
İbn Hazm ve er-Red ‘Alâ İbni’n-Nağrile el-Yehûdî İsimli Reddiyesinin Analizi, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2009.
4 İbn Hazm yaşadığı ortam ve yazılarına etkisiyle ilgili daha geniş bilgi için bkz. Yunus Apaydın, “İbn
Hazm”, DİA, c. 20, İstanbul 1999, ss. 39-41; Süleyman Turan, “Dinler Tarihçisi olarak İbn Hazm”, Milel ve
Nihal, 6/3 (2009), ss. 44-52; Theodore Pulcini, Exegesis as Polemical Discourse, Scholars Press, 1998, ss.
169-183; Ghulam Haider Aasi, Muslim understanding of other religions: An analytical study of Ibn Hazm’s
Kitab al-FasI fi al-Milal wa al-Ahwa wa al-Nihal, Doktora Tezi, Temple University 1987, ss. 50-69.
5 Pulcini, Exegesis as Polemical Discourse, ss. 194-196.
6 Hartwig Hirscfeld, “Mohammedan Criticism of the Bible”, The Jewish Quarterly Review, 13/2 (1901),
s. 226.
72
Yasin MERAL
Goldziher ise bu iddiayı reddetmekte ve İbn Hazm’ın Arap-Hristiyanlar tarafından
kullanılan Arapça çeviriyi esas aldığını iddia etmektedir.7
Pulcini de İbn Hazm’ın kullandığı
Tevrat’ın Latinceden tercüme edilmiş ve Endülüs’teki Mozarab Hristiyanlar
tarafından kullanılan Arapça Tevrat olduğunu örneklerle ortaya koymaktadır. Bu
örneklerde İbn Hazm’ın alıntıladığı metin, Yahudilerin kullandığı metinle farklılık
arz etmektedir. Pulcini’ye göre İbn Hazm’ın kullandığı metinlerdeki yanlışlıklar/
farklılıklar, Latinceden Arapçaya çeviri sırasında tercüman tarafından yapılmıştır.8
İbn Hazm’ın Yahudilik eleştirilerini sağlıklı bir değerlendirmeye tabi tutabilmek
için çalışmasının reddiye geleneğindeki yerinin tespiti de önem arz etmektedir. İbn
Hazm’ın reddiyesinin, diğer Müslüman âlimlerin Yahudiliğe yazdığı reddiyelerle kar-
şılaştırıldığında ciddi emek mahsulü ve kafa yorulmuş bir çalışma olduğu görülür. Zira
Orta Çağ’da Yahudiliğe karşı yazılmış reddiyelerin çoğu hamasî duygularla çok fazla
zahmet çekilmeden yüzeysel konular hakkında daha önce söylenen şeyleri tekrardan
ibarettir. Örneğin konuyla ilgili en fazla alıntılar Karafi (ö. 1285) ve İbn Kayyim elCevziyye
(ö. 1350) gibi isimlerin Yahudilikle ilgili metinleri intihal denecek derecede
Samuel Mağribi’nin (ö. 1175) “İfhâmu’l-Yehud” adlı eserine dayanmaktadır.9
İbn Hazm’ın Yahudiliğe reddiyesini diğer reddiyelerden farklı kılan bazı özellikler
mevcuttur. Öncelikle o, Yahudiliğe reddiye yazan Müslüman bilginlerden -metni
elimize ulaşan- ilk ve en ciddi olanıdır. Zira İslam tarihinde özel olarak Yahudiliğe
reddiye yazanlar genelde Yahudilikten İslam’a geçmiş mühtedilerdir. Yahudilik hakkında
Müslümanlara nazaran daha fazla bilgi sahibi oldukları için mühtediler İbranice
bilmenin verdiği avantajla da Yahudiliğe reddiye yazmışlardır. Fakat hiçbirisinin
reddiyesi İbn Hazm’ın reddiyesi kadar detaylı ve ince işçilik ürünü bir çalışma değildir.
Yahudi mühtedilerin reddiyesiyle kıyaslandığında İbn Hazm’ın reddiyesinin çok
titiz bir çalışmanın meyvesi olduğu görülmektedir.10
İbn Hazm’ın reddiyesiyle ilgili bir diğer önemli husus, onun bu çalışmasının Yahudiler
arasında karşılığının olmasıdır. Bir diğer ifadeyle İbn Hazm’ın Yahudiliğe
7 Goldziher, “Ehli Kitaba Karşı İslam Polemiği-II”, çev. Cihad Tunç, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi
İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, 5 (1982), s. 260.
8 Pulcini, Exegesis as Polemical Discourse, ss. 185-187.
9 Karafi ve İbn Kayyim el-Cevziyye’nin İfhamu’l-Yehud’dan alıntılarının analizi için bkz. Fatma Betül
Taş, Samuel b. Yahya el-Mağribî, “İfhamu’l-Yehud” Adlı Eseri ve Reddiye Geleneğindeki Yeri, yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2014.
10 İbn Hazm’ın Tevrat’la ilgili eleştirileri için bkz. Süleyman Turan, “Dinler Tarihçisi olarak İbn Hazm”, Milel
ve Nihal, 6/3 (2009), ss. 41-79; Baki Adam, “Tevrat’ın Tahrifi Meselesine Müslüman ve Yahudi Cephesinden
Bir Bakış”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 36 (1997), ss. 366-374; Muhammet
Tarakçı, “Tevrat ve İncil’in Tahrîfi ile İlgili Kur’an Ayetlerinin Anlaşılması Sorunu”, Usûl, 2/2 (2004), ss.
33-54; Eldar Hasanov, “Metin Tahrîfi Bağlamında İbn Hazm’ın Tevrat’ı Eleştiri Metodu Üzerine”, M.Ü.
İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 35/2 (2008), ss. 113-132; Camilla Adang, Muslim Writers on Judaism and the
Hebrew Bible, Brill, Leiden 1996, ss. 94-109; 133-138; 184-191; 216-222; 237-248; Pulcini, Exegesis as
Polemical Discourse, ss. 57-95; Hanna E. Kassis, “Critique of Scriptures: Polemics of al-Jahiz and Ibn
Hazm against Christianity and Judaism”, Religious Apologetics-Philosophical Argumentation, ed. Yossef
Schwartz, Volkhard Krechss, Mohr Siebeck, Tubingen 2004, ss. 245-248; Martin Jacobs, “Interreligious
73
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
reddiyesi Yahudiler tarafından da ciddiye alınmış ve kendisinden bir buçuk asır sonra
kendisine cevap verilmiştir. Şlomo ibn Adret (ö. 1310), İbn Hazm’ın iddialarına cevap
vermek üzere Maamar ‘al Yişma‘el adlı risalesini kaleme almıştır. İbn Adret, eserinde
İbn Hazm’a hakaretler yağdırmaktadır. Bunun temel sebebi İbn Hazm’ın da benzer
şekilde çok ağır hakaretlerle Yahudilik ve Tevrat eleştirisi yapmasıdır. İbn Adret’in
İbn Hazm’ın eleştirilerine cevap vermek yerine polemik yapması dikkat çekmektedir.
Bu anlamda İbn Hazm’ın Tevrat’la ilgili çelişkilerine değinmekle birlikte cevap vermemesi
ve konuyu geçiştirmesi gözden kaçmamaktadır.11
İbn Hazm’ın Yahudiliğe reddiyesindeki dikkat çeken bir diğer husus da kullandığı
üsluptur. O, eserinde Yahudiler ve Tevrat’taki anlatımlar için açık, büyük ve rezil bir
yalan (kizb fâdıh, kizb azîm, kizb fâhiş, kizb zâhir), apaçık hurafeler (el-hurâfâtü’lbâride),
başı sonunu yalanlayan sözler (kelâmun yukezzibu evveluhu ahirehu) gibi
ağır hakaret ifadeleri kullanmaktadır.12
Her ne kadar tahrif edildiğine inansalar da İslam âlimleri eleştirilerini tahrifi yapan
Yahudilere yöneltmişler ve Tevrat’ın kendisiyle ilgili ağır ifadelerden kaçınmışlardır.
İbn Hazm ise bizzat Tevrat’ın metnini hedef almış ve çok ağır ifadeler kullanmıştır.
İlginç bir şekilde Tevrat’a yapılan reddiye literatürü içerisinde dönüm noktası olan İbn
Hazm’ın bu üslubu kendisinden sonra gelen âlimler tarafından benimsenmemiştir. İbn
Hazm’ın bu eserinden istifade edilmekle birlikte bu üslubun İslam âlimleri tarafından
onay görmediği anlaşılmaktadır. İbn Hazm, Tevrat’ın tahrif edildiğini savunan âlimlerin
başında gelmektedir. Aslında İbn Hazm’ın kendi dönemine gelene kadar Tevrat’a yönelik
kullanılan yumuşak üslup İbn Hazm tarafından sakıncalı bulunmakta ve kendisi ona
kutsallığı bir kenara, hakareti hak eden bir kitap olarak muamele etmektedir. İbn Hazm,
Müslümanlardan Tevrat ve İncil’in tahrif edildiğine inanmayan insanlar olduğunu ifade
ederek bunu ahmaklık olarak nitelendirmektedir. Onun kızgınlığının altında yatan sebeplerden
biri de İslam âlimlerinden bazılarının bu şekilde düşünmeleri olabilir.13
İbn Hazm’ın -edisyonlara göre farklılık arz etmekle birlikte- yüz sayfayı aşkın olan
Yahudilik eleştirisi dikkat çekici bir ayrıntıya sahiptir. İbn Hazm’ın Tevrat eleştirileri
dikkatlice incelendiğinde onun eleştirilerinin kahir ekseriyetinin Tevrat’ın Tekvin kitabıyla
ilgili olduğu görülmektedir. İbn Hazm’ın neden Tekvin kitabına yoğunlaştığı
merak konusudur. Bu konuda iki temel ihtimal öne sürülebilir. İlk olarak Tevrat’ın ilk
kitabı olması hasebiyle İbn Hazm, incelemesine bu kitaptan başlamış fakat detaylı
incelemelerinin çok bir yekün tutması ihtimaline binaen diğer kitaplara yeterince zaPolemics
in Medieval Spain: Biblical Interpretation between Ibn Hazm, Shlomoh Ibn Adret, and Shim’on
Ben Semah Duran” Gershom Scholem (1897-1982): In Memoriam, c. 2, ed. Joseph Dan (Jerusalem Studies
in Jewish Thought, 21; Jerusalem: Hebrew University, 2007), ss. 35-57.
11 İbn Hazm’a yazılan reddiyenin analizi için bkz. Yasin Meral, “Yahudi Din Bilgini Şlomo ibn Adret’in
İbn Hazm’a Reddiyesi: Maamar al Yişmael”, İslam Araştırmaları Dergisi, 28 (2012), ss. 45-59.
12 Bkz. İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, s. 203, 205, 208-211, 216, 218, 220, 224-225, 228, 235, 242, 245,
247, 249, 252, 259, 263, 269, 279, 283, 303, 309, 321.
13 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. I, ss. 317-318.
74
Yasin MERAL
man ayırmamıştır. Zira İbn Hazm’ın her bir kitabı bu titizlikle incelemesi durumunda
her bir kitap için bir cilt yazması gerekebilirdi. İkinci bir ihtimal de Tekvin kitabının
içeriği itibariyle diğer kitaplara nazaran en sıkıntılı kitap olmasıdır. İbn Hazm Tevrat’ı
incelerken sayısal hatalar, kronolojik sorunlar ve gayr-i ahlakî anlatımlara odaklanmıştır.
Bu üç temel sorunun en yoğun bir şekilde yer aldığı kitap olması sebebiyle
Tekvin kitabını örneklem olarak değerlendirmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
İbn Hazm’ın Yahudilik eleştirisinin belki de en önemli özelliği edebî tür olarak
literatüre yaptığı katkıdır. Bir diğer ifadeyle İbn Hazm’ın Yahudilik eleştirisi Batı’da
Biblical Criticism14 olarak isimlendirilen Tevrat tenkit geleneği adlı yeni bir alanın en
temel ve öncü kitaplarından biridir. İbn Hazm’ın Yahudilik eleştirisinden haberi olmayan
(?) batılı akademisyenler örneklerle gösterdiği çelişkiler nedeniyle Spinoza’yı
Tevrat tenkit geleneğinde öncü kabul etmektedirler. Fakat İbn Hazm’ın Tevrat eleş-
tirisinden haberdar olan ilim çevreleri İbn Hazm’ın Spinoza’dan önce bunu dile getirdiğini
itiraf etmektedirler. Freedman bu anlamda İbn Hazm’ı modern anlamdaki
Kitabı Mukaddes araştırmalarının öncüsü olarak tanımlamaktadır.15 Perlmann da İbn
Hazm’ın Yahudiliğe reddiyesini, Müslüman bir âlim tarafından Yahudiliğe karşı yazılıp
günümüze ulaşan tek eser olarak nitelemektedir. Ona göre İbn Hazm’ın bu eseri
Tevrat tenkit geleneğinin örneğini sergilemektedir.16 Goldziher, İbn Hazm’ın Tevrat
tenkidi için “İspatlanan tenakuzlara gelince, bu ispatlar cidden Avrupa’daki Tevrat’ın
ilk beş kitabına yapılan ilk tenkid girişimlerini hatırlatır; her hâlükârda bu ispatlar
böyle bir tenkidin ilk tecrübeleri olarak addedilebilir.”17 ifadelerini kullanmaktadır.
Spinoza’dan altı asır önce yaşayan İbn Hazm’ın hangi konularda benzer eleştiriler öne
sürdüğünü karşılaştırmak konunun anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Spinoza ve İbn Hazm
Spinoza, 1632 yılında Amsterdam’da Portekiz Yahudi cemaatinden bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi, Yahudi olarak yetişmesini istedikleri oğullarını
Yahudi dini okullarında okutmuşlardır. Genç yaşında eğitimini yarıda bırakıp ailesinin
ticari işleriyle uğraşmak zorunda kalmıştır. 1656 yılında görüşlerinden dolayı
Amsterdam Yahudi cemaati tarafından cemaatten uzaklaştırmayla (herem) cezalandırılmıştır.
Amsterdam’dan ayrılmış fakat ilmi çalışmalarına devam eden Spinoza,
Yahudi cemaatlerinin tehditlerine de boyun eğmemiştir. Tevrat’ın oluşumu, metindeki
14 Bu ifade Türkçe’ye Kutsal Kitap Eleştirisi olarak çevrilmektedir. Bu ifadenin içine Yeni Ahit de girmektedir.
Fakat biz bu makalede sadece İbn Hazm’ın Yahudi kutsal metinleriyle ilgili eleştirisini inceleyeceğiz.
Yahudi kutsal metinler Tanah olarak bilinmektedir. Biz makale boyunca Tevrat kelimesini
geniş anlamda Tanah’ı kastetmek üzere kullanacağız.
15 David Freedman, “The Father of Modern Biblical Scholarship”, Journal of the Ancient Near Eastern
Society, 19 (1989), ss. 31-38.
16 Moshe Perlmann, “Eleventh-Century Andalusian Authors on the Jews of Granada”, Proceedings of
the American Academy for Jewish Research 18 (1948–9), s. 271. Tevrat tenkit tarihiyle ilgili Türkçe
çalışma için bkz. Muhammed Ali Bağır, Kutsal Kitap Eleştirisi (Doğuşu, Gelişimi ve Metotları), Basılmamış
Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2009.
17 Ignaz Goldziher, “Ehli Kitaba Karşı İslam Polemiği-II”, çev. Cahid Tunç, s. 260.
75
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
çelişkiler ve İbranilerin devlet geleneğiyle ilgili değerlendirmelerini ele aldığı Teolojik-Politik
İnceleme adlı eseri alanıyla ilgili dönüm noktalarından biridir.
18
Spinoza, Batı dünyasında Tevrat tenkit geleneğinin öncülerinden birisi olarak kabul
edilmektedir. Onun kutsal metinleri incelemesi, yorumlaması ve mevcut metinler
hakkındaki değerlendirmeleri önem arz etmektedir. Spinoza, Yahudi kutsal metinleriyle
ilgili çok katı bir anlayışın iyice yerleştiğini bu anlamda kendi eleştirilerinin
de geç kalmış bir gayret olduğunu belirtmektedir. İnsanları bu noktada ikna etmenin
nerdeyse imkânsız olduğunu ifade eden Spinoza, Abraham İbn Ezra (ö. 1164) gibi bir
Yahudi âlimin bile metindeki sıkıntıları fark etmesine rağmen açıkça bunları ifade
edemediğini sadece üstü kapalı ifadeler kullandığını dile getirmektedir.19 Tevrat tenkidi
noktasında kronolojik olarak bakıldığında çok erken dönemlerde filozof Porfiryus
(ö. 305), Tevrat’ın Musa’ya ait olmadığını dile getirmiştir. Ona göre Ezra, Musa’dan
on bir asır sonra (!) Tevrat’ı yeniden oluşturmuştur.20 Bu anlamda onun bu ifadeleri
konuyla ilgili ilk ciddi düşünceler olmakla birlikte metin üzerinde herhangi bir tetkik
yapılarak söylenmiş değildir.
Spinoza, Tevrat’tan somut örneklerle metin eleştirisi de yapmaktadır. Tevrat’ın
metniyle ilgili sıkıntıları ilk dile getiren kişinin Abraham ibn Ezra (ö. 1164) oldu-
ğuna dikkat çeken Spinoza, İbn Ezra’nın Tevrat’ın Musa’ya ait olması noktasında
ikna olmadığını belirtmektedir. Spinoza, İbn Ezra’nın bu düşüncesine rağmen bunu
açık bir şekilde ifade etmek yerine nazik bir dil kullanarak imada bulunduğunu belirtmektedir.21
Zira Abraham ibn Ezra, Tevrat’a yazdığı şerhte Tesniye kitabının son
babının Musa’ya değil Yeşu’ya ait olduğu kanaatinde olduğunu belirtmektedir.22 Spinoza,
İbn Ezra’nın Tevrat’ın metninde sıkıntılı olarak gördüğü hususları ana başlıklar
hâlinde sıralamaktadır. İbn Ezra’ya göre Tesniye’nin baş tarafı Musa tarafından
yazılmamıştır. Çünkü Hz. Musa Ürdün nehrini geçmemiştir. Yine Hz. Musa, yasayı
on iki taş tablete yazdığı için23 bu metnin bugün elimizdeki Tevrat’tan daha kısa bir
metin olduğu açıktır. Ayrıca “Musa, yasayı yazdı” şeklindeki ifadeler başka bir kişinin
Musa hakkındaki ifadeleridir. Tekvin kitabında geçen “O günlerde orada Kenanlılar
yaşıyordu”24 şeklindeki ifadeler, bu metni asırlar sonra yazan birisinin cümleleridir.
İbn Ezra bu cümleler için de “Gizemi anlayan sussun!” ifadesini kullanmaktadır.
18 Bu eser Türkçe’ye de çevrilmiştir. Bkz. Benedict de Spinoza, Teolojik-Politik İncelemeler, çev. Kazım
Arıcan, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2012; Benedictus Spinoza, Teolojik-Politik İncelemeler, çev.
C. B. Akal/R. Ergün, Dost Yayınevi, Ankara 2008.
19 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 1-3, s. 119.
20 Porphyry’s Against the Christians, ed. R. Joseph Hoffman, Prometheus Books, New York 1994, s. 41.
21 Benedict de Spinoza, Theological-Political Treatise, ed. Jonathan Israel, Cambridge University Press,
New York 2007, 8: 3, s. 119.
22 The Commentary of Abraham ibn Ezra on the Pentateuch, vol.5: Deuteronomy, trans. Jay Shachter,
Ktav Publishing House, New Jersey 2003, ss. 180-181.
23 Tesniye, 27. Bölüm; Yeşu, 8: 37.
24 Tekvin, 12: 6.
76
Yasin MERAL
İbn Ezra benzer şekilde Tekvin kitabında yer alan Moriya Dağı’nın25 Musa zamanında
o isimle anılmadığını belirtmektedir. Yine Tesniye Kitabı’nda anlatılan Başan
Kralı Og’un yatağının demirden olması konusu da sonradan edinilen bilgi olarak metne
parantez içi olarak dâhil edilmiştir.26 II. Samuel Kitabı’nda Başan kralı Og’un yata-
ğıyla ilgili bilgi verilmektedir.27 Bundan da Tesniye’de parantez içinde geçen bilginin
sonradan yazıldığı ortaya çıkmaktadır. Yine aynı metnin birkaç satır sonrasında da
“Orası, bugüne dek Havot-yair diye anılır.”28 ifadesi kullanılmaktadır. İbn Ezra bu örnekleri
zikrettikten sonra “Bu problemli ifadeleri inceleyen gerçeği de anlar.” şeklinde
bir ifade kullanmaktadır.29 Spinoza’ya göre bu ifadeler, metni sonradan tedvin eden
birisi tarafından kendi döneminin okurlarına bilgi verme amaçlı eklenmiştir. Ona göre
bütün bunlar, Tevrat’ın çok sonraki dönemlerde birisi tarafından kaleme alındığını
ve bu şahsın kendi dönemindeki insanların bazı ifadeleri anlamama ihtimaline karşın
notlar eklediğini göstermektedir.30
Spinoza’nın üzerinde durduğu en önemli konulardan biri, Tanah’ın kitaplarının
hangi safhalardan geçerek günümüze ulaştığıyla ilgilidir. Kutsal kitap araştırması için
her bir kitabın tarihi serüveninin çok iyi bir şekilde bilinmesi gerektiğine vurgu yapan
Spinoza, kitapların hahamlar tarafından dikkatsiz bir şekilde aktarıldığını ve geçirdiği
safhalarla ilgili sağlıklı bilgilere sahip olunamadığını belirtmektedir. Ona göre Yahudi
din bilginleri, Tanah’la ilgili bilgilerini Yahudi halkı arasında otoritelerini kurmak için
kullandılar ve kendi sözlerini Tanrı sözü gibi halka kabul ettirdiler. Spinoza’ya göre
kutsal metnin sağlıklı bir şekilde yorumlanabilmesi için tarihi verilerin sağlıklı bir
şekilde toplanması gerekmektedir.31
Spinoza’nın bu ifadeleri İbn Hazm’ın eserinin pek çok yerinde serpiştirilmiş olarak
yer almaktadır. İbn Hazm, özellikle Tevrat’ın Hz. Musa’ya Sina’da vahyedildiği şekliyle
korunarak günümüze kadar ulaştığını iddia eden Rabbani Yahudiliğin çelişkisini ortaya
koymaktadır. O, Tanah’ın ilgili kitaplarından Yahudi tarihinde kralların putperestlikleri,
Tevrat’ın kaybolması, Ahit Sandığı’nın çalınması, Mabed’in yıkılması gibi bir sürü
olayı detaylı olarak anlatarak Yahudilerin kendi kitaplarındaki bu anlatımların Tevrat’ın
korunamadığını gösterdiğini belirtmektedir. Bu anlamda İbn Hazm, bugün elimizde bulunan
Tevrat’ın Hz. Musa’ya verilen Tevrat olma ihtimalini de imkânsız görmektedir.32
Spinoza’nın dikkat çektiği hususlardan biri de Yehuda ve Tamar hikâyesidir. Hikayeyi
zikretmeden önce metinde geçen bazı kelimelerin sıkıntısına dikkat çeken Spinoza,
Hz. Yusuf’un, kardeşleri tarafından satılmasını müteakip “O sıralarda Yehuda,
25 Tekvin, 22: 14.
26 Tesniye, 3: 11.
27 II. Samuel, 12: 30.
28 Tesniye, 3: 14.
29 The Commentary of Abraham ibn Ezra on the Pentateuch, vol.5: Deuteronomy, ss. 1-2.
30 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 3, ss. 119-121.
31 Spinoza, Theological-Political Treatise, 7: 1-2, ss. 97-98.
32 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, ss. 287-297.
77
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
kardeşlerinden ayrılarak Adullamlı Hira adında bir adamın yanına gitti.”33 cümlesinde
geçen “o sıralarda” ifadesinin, metnin sonradan yazıldığına işaret ettiğini belirtmektedir.
Yusuf’un kardeşleri tarafından satılmasından Mısır’da göreve gelişine ve kıtlık
yıllarına kadar olan süreyi hesaplayan Spinoza, bu süre zarfında yirmi iki yıl geçti-
ğine değinmektedir. Bu süre zarfında, Yehuda’nın aynı kadından üç çocuğu olmuş,
bu çocuklardan ilk doğan büyümüş ve Tamar’ı kendisine eş olarak almış, bu çocuk
ölünce Tamar dul kalmış ve diğer erkek kardeş yengesi Tamar’la evlenmiş, o da ölmüş,
epey bir müddet sonra da Yehuda’nın kendisi gelini Tamar’la farkında olmadan
birlikte olmuştur.34 Tamar, kayınpederi Yehuda’dan hamile kalmış ve ikiz çocuk do-
ğurmuştur. Bu çocuklardan biri olan Peres’in de çocukları olmuştur.35 Spinoza, yirmi
iki yıllık bir süre içerisinde bunların gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, Ezra’nın
farklı anlatımları bir araya getirip sunarken dikkatsiz bir şekilde yazıya geçirdiğini ve
çelişkilere dikkat etmediğini belirtmektedir.36 Yakup’un Yusuf tarafından Firavun’a
takdim edildiğinde yüz otuz yaşında olduğunu belirten Spinoza, Tekvin kitabındaki
hesaplamalara göre Yakup’un Lea ile evlendiğinde seksen dört yaşında olması gerektiğini,
Dina’nın da tecavüze uğradığında yedi yaşında olması gerektiğini belirtmektedir.37
Spinoza, bunları naklettikten sonra Tevrat’ı düzensiz, karışık ve kronolojiye ters
bilgiler içeren bir kitap olarak nitelemektedir.38
Yehuda ve Tamar hikâyesi İbn Hazm için de önem arz etmektedir. O, bu hikâyeyi
detaylı bir şekilde anlattıktan sonra metindeki sıkıntılara dikkat çekmektedir. İbn
Hazm’ın burada ilk olarak üzerinde durduğu husus, gayr-i ahlaki anlatımlardır.39 O,
daha sonra kronoloji eleştirisi yapmaktadır. Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından on
yedi yaşında satıldığını40, rüyasını yorumlamak üzere Mısır kralının önüne çıktığında
otuz yaşında41 olduğunu belirten İbn Hazm, Hz. Yakup’un ailesiyle Mısır’a geldiğinde
Hz. Yusuf’un otuz dokuz yaşında olduğunu, böylece Hz. Yusuf’un Hz. Yakup’tan ayrılmasıyla
kavuşmaları arasında yirmi iki yıllık bir süre olduğunu belirtmektedir.42 İbn
Hazm, Spinoza’yla neredeyse birebir kelimelerle bu süre zarfında olan olayları sıralamaktadır.
Yehuda’nın evliliği, üç çocuğunun oluşu, büyük çocuğun evlenmesi, onun
ölümünden sonra sırayla iki kardeşinin yengeleriyle evliliği, Yehuda’nın dul kalan
gelini Tamar’la farkında olmayarak birlikte olması ve ondan ikiz çocuğunun olmasını
nakletmektedir. İbn Hazm da hesaplama işinde bu kadar cahil bir insan görmediğini,
33 Tekvin, 38: 1.
34 Tekvin, 38. bölüm.
35 Tekvin, 46: 12.
36 Spinoza, Theological-Political Treatise, 9: 3, ss. 131-132.
37 Spinoza, Theological-Political Treatise, 9: 4, s. 132.
38 Spinoza, Theological-Political Treatise, 9: 5, s. 132.
39 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, ss. 237-239.
40 Tekvin, 37: 2.
41 Tekvin, 41: 46.
42 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, ss. 240-241.
78
Yasin MERAL
bunun apaçık bir yalan olduğunu, bu ifadelerin Allah’a ya da Hz. Musa’ya ait olması
bir kenara aklı başında bir insana bile ait olamayacağını belirmektedir.
43
Spinoza, Tevrat’ta Hz. Musa’yla ilgili kullanılan zamirlerle ilgili de eleştiri de
bulunmaktadır. Ona göre, metnin yazarı olarak Musa’nın kendisinden üçüncü tekil
şahıs olarak bahsetmesi düşündürücüdür.44 Spinoza, ayrıca Tesniye kitabının birinci
tekil şahıs olarak Hz. Musa’nın ağzıyla başladığını fakat kitabın sonunda üçüncü tekil
şahsa dönüştüğüne dikkat çekmektedir.45 Ona göre Tesniye’nin sonunda Hz. Musa’nın
kendi ölümünü anlatması, kendisini diğer peygamberlerle kıyaslaması gibi ifadeler de
Hz. Musa’nın elinden çıkmış olamaz. Spinoza, Hz. Musa’nın ölümünün anlatıldığı
pasajdaki “Bugüne dek mezarının nerede olduğunu kimse bilmiyor.”46 ifadesinin de
bu metni yıllar sonra kaleme alan bir tarihçinin düştüğü bir not olduğunun çok açık
olduğunu belirtmektedir.47
İbn Hazm, Tesniye kitabının son kısmını benzer cümlelerle eleştirmektedir.
O, önce Tesniye kitabından Hz. Musa’nın Moab diyarında yüz yirmi yaşında
öldüğünü, İsrailoğullarının kendisine otuz gün yas tuttuğunu, ardından da Yeşu’nun
İsrailoğullarına önder olarak görev yapmaya başladığını nakletmektedir. İlgili
bölümden “O günden bu yana İsrail’de Musa gibi Rabbin yüz yüze görüştüğü bir
peygamber çıkmadı.”48 ifadelerini alıntılayan İbn Hazm, bu cümleleri söyleyen kişinin
Hz. Musa olamayacağını belirtmektedir. Ona göre bu ifadeler Tevrat’ın değiştirildiğine
kesin ve açık bir delildir. İbn Hazm benzer şekilde “Bugüne dek mezarının
nerede olduğunu kimse bilmiyor.”49 cümlesinin, bu ifadelerin çok uzun bir müddet
sonra kaleme alındığına yeterli bir delil olduğunu belirtmektedir.
50
Spinoza Tevrat’ta zikredilen ve Hz. Musa tarafından yazılan farklı metinlere dikkat
çekmektedir. O, “Musa Rabbin buyruğu uyarınca sırasıyla yapılan yolculukları
kayda geçirdi.”51, “Rab Musa’ya, bunu anı olarak kayda geç dedi.”52, “Rabbin Savaş-
ları kitabında şöyle yazılıdır.”53, “Musa Rabbin bütün buyruklarını yazdı.”54, “Sonra
antlaşma kitabını alıp halka okudu.”55 ve “Musa bu yasayı yazıp Rabbin Antlaşma
43 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, s. 241.
44 Çıkış, 30: 22; 31:1; 33:11; Tesniye, 34-35. Bölümler.
45 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 4, s. 121.
46 Tesniye, 34: 6.
47 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 4, ss. 121-2.
48 Tesniye, 34: 10.
49 Tesniye, 34: 6.
50 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, c. 1, s. 285.
51 Sayılar, 33: 2.
52 Çıkış, 17: 14.
53 Sayılar, 21: 14.
54 Çıkış, 24: 4.
55 Çıkış, 24: 7.
79
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
Sandığı’nı taşıyan Levili kâhinlere ve bütün İsrail ileri gelenlerine verdi.”56 gibi ifadelerle
Hz. Musa’nın yazdığı kitaplardan bahsetmektedir. Spinoza, Antlaşma Kitabı’nın
bir celsede okunabilecek kadar kısa olduğunu belirtmektedir. Zira Tevrat’ın metnine
göre Hz. Musa, bu kitabı insanlara okumuş, insanlar da denileni yapacaklarını belirtmişlerdir.
Ayrıca Levili kâhinlere de belli özel günlerde bu metni halka okumalarını
istemiştir.57 Bu bilgilere dayanarak Spinoza şu sonuca ulaşmaktadır: Hz. Musa’nın
yazdığı belirtilen Antlaşma Kitabı, bugün elimizdeki Tevrat değil, farklı bir kitaptır.
Tevrat’ı kaleme alan şahıs, Tevrat adlı eserinin uygun yerlerine Antlaşma Kitabı’nı
serpiştirmiştir.58 Yine Spinoza’ya göre Tesniye Kitabı’nda yer alan “O gün Musa bu
ezgiyi yazıp İsrailliler’e öğretti.”59 ifadesinden Hz. Musa’ya atfedilen bir metin daha
olduğunu öne sürmektedir. Spinoza, bütün Tevrat’ta Hz. Musa’ya ait olabilecek metinlerin,
Antlaşma Kitabı ile bu ezgi olduğunu düşünmektedir. Ona göre Tevrat’ın
yazarı Hz. Musa değildir ve akıl da böyle düşünmeyi gerektirmektedir.
60
Spinoza’nın bu tenkitleri benzer ifadelerle İbn Hazm’da da görülmektedir. İbn
Hazm, Allah’ın Hz. Musa’ya emirler verdiğini Hz. Musa’nın da bunları kayda geç-
tiğini aktarmaktadır. O, konuyla ilgili Tesniye kitabında yer alan “Rabbin Antlaşma
Sandığı’nı taşıyan Levililer’e şu buyruğu verdi: Bu Yasa Kitabı’nı alın, Tanrınız Rabbin
Antlaşma Sandığı’nın yanına koyun. Orada size karşı bir tanık olarak kalsın.”61
cümlelerine yer vermektedir. Yine Tesniye kitabından Hz. Musa tarafından yazılan
bu antlaşma kitabının belirli günlerde halka okunması ve kralların okumasıyla alakalı
bilgilere yer veren İbn Hazm, bu nüshanın sadece başkohenin yanında olduğunu ve
bir celsede okunacak kadar kısa olduğunu belirtmektedir.62
Spinoza, Tevrat’ın ardından Yeşu, Hâkimler, Samuel ve Krallar kitapları hakkında
da incelemelerde bulunmaktadır. O, bu kitapların da içerdiği bilgiler ve kullanılan bazı
ifadeler sebebiyle bugün kabul edilen yazarları tarafından kaleme alınmadığını iddia
etmektedir. Yeşu Kitabı’nın Yeşu’nun ölümünden sonraki olayları anlattığını belirten
Spinoza, bu metnin Yeşu tarafından yazılma ihtimalinin olmadığını belirtmektedir.
Ayrıca ona göre, Yeşu Kitabı’nda yer alan “Kenanlılar bugüne kadar Efrayimoğulları
arasında yaşayıp onlara ücretsiz hizmet etmek zorunda kaldılar.”63 cümlesi, bu metnin
çok sonraları yaşayan birisi tarafından kaleme alındığını göstermektedir. Spinoza’ya
göre eğer Yeşu herhangi bir kitap kaleme aldıysa bu, Sefer Yaşar64 (Doğruluk Kitabı)
adlı Yeşu kitabında zikredilen kitaptır.65
56 Tesniye, 31: 9.
57 Tesniye, 39: 9-11.
58 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 5, s. 123.
59 Tesniye, 31: 22.
60 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 5, s. 124.
61 Tesniye, 31: 25-26.
62 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, s. 300.
63 Yeşu, 16: 10.
64 Yeşu, 10: 13.
65 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 7, s. 125.
80
Yasin MERAL
İbn Hazm da Tevrat’ın dışındaki kitaplar için farklı noktalarda eleştiriler getirmektedir.
O, bazılarındaki gayr-i ahlaki ve itikadi açıdan sorunlu anlatımları eleştirirken
bazı kitapları içeriği itibariyle incelemektedir. İbn Hazm, Yeşu kitabını da içerdiği
bilgiler itibariyle incelemekte ve Yeşu tarafından yazılmış olma ihtimali olmadığını
belirtmektedir. İbn Hazm’a göre Yeşu kitabı, Yeşu’dan çok sonraları yaşamış birisi
tarafından kaleme alınmıştır. İbn Hazm, Yeşu’ya bu şekilde bir kitap indirilmediğini
ve hatta kendisinin bu kitaptan haberi bile olmadığını belirtmektedir.
66
Spinoza’nın üzerinde durduğu hususlardan biri de Yahudi din bilginlerinin kendi
kontrolleri altında bulunan ve fazla nüshası bulunmayan Tanah’ta kendi görüşlerine
göre yorum tahrifinde bulunmalarıdır. Ona göre Yahudi din bilginleri metinleri kendi
görüşleri doğrultusunda yorumladılar.67 Bu konuda Spinoza bu kitapların tek kalemden
çıktığına şüphe etmemektedir. Ona göre bu kitapların yazarı Ezra’dır. Bu iddia kesin
olarak ispat edilemese bile yazarın en azından Ezra’nın çağdaşı olması gerekir ki geç-
mişte yaşanmış olayları anlatabilsin. Spinoza’ya göre bu kitaplar içerdikleri bilgiler
II. Mabed dönemine kadar olan olayları içerdiği için Ezra döneminden önce yaşamış
birisinin bu kitapları kaleme almış olması kronolojik olarak mümkün değildir. Ezra
kitabının verdiği “Ezra kendini Rabbin Yasası’nı inceleyip uygulamaya ve İsrail’de
kuralları, ilkeleri öğretmeye adamıştı.”68 şeklindeki bilgiler de bu kitapların yazarı
olarak Ezra’nın en güçlü aday olduğunu göstermektedir.69 Spinoza burada bir adım
daha ileri giderek metnin Ezra başta olmak üzere din önderleri tarafından nasıl yorumlandığını
ve halka nasıl sunulduğunu da Nehemya kitabındaki “Tanrı’nın yasa kitabını
okuyup açıkladılar, herkesin anlamasını sağlayacak biçimde yorumladılar.”70 ifadesine
dayandırmaktadır. Buna göre metne pek çok açıklama sokuşturularak halkın anlayacağı
bir hâle dönüştürülmüştür. Yazarın olayları açıklamak için parantez içerisinde
cümleler eklediğine71 de dikkat çeken Spinoza, bu açıklamaların, olayın yaşandığı
dönemden uzun zaman sonra bu metni kaleme alan kişinin kendi dönemindeki insanların
daha rahat anlaması için metne yaptığı eklemeler olduğunu belirtmektedir.
72
Spinoza’nın yukarıdaki iddiaları İbn Hazm’ın reddiyesinin en temel iddiasıdır.
İbn Hazm da Tevrat’ın metninin değiştirildiğini, Tevrat’ın Hz. Musa’ya inen bir kitap
olamayacağını eserinin pek çok yerinde belirtmektedir. O, Yahudi din bilginlerinin
metinde istedikleri gibi oynama yaptıklarını, anlamlarını kendi istekleri doğrultusunda
değiştirdiklerini ifade etmektedir. İbn Hazm’a göre Yahudi din bilginleri, Tevrat
metnini kullanılan dilin ve literal anlamın imkân vermeyeceği şekilde kendi kafaları-
na göre yorumlayarak tahrif etmişlerdir.73 Ona göre, Tevrat’ı kaleme alan kişi sürgün
66 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, s. 306.
67 Spinoza, Theological-Political Treatise, 7: 9, s. 105.
68 Ezra, 7:10.
69 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 12, s. 127.
70 Nehemya, 8:8.
71 Tesniye, 2:10-12; 10:6-9.
72 Spinoza, Theological-Political Treatise, 8: 12, s. 128.
73 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, s. 305.
81
Tevrat Tenkit Geleneğinin Öncüsü: İbn Hazm mı Spinoza mı?
sonrası dönemde Babil sürgününden dönen Ezra’dır. Harun soyundan gelen bir kâtip
olduğunu belirten İbn Hazm, Ezra’nın metinde pek çok kusur bulduğunu ve onları tashih
ettiğini ifade etmektedir. İbn Hazm’a göre Ezra’nın Tevrat’ı yazması Yahudilerin
Babil’den Kudüs’e dönmelerinden sonra gerçekleşmiştir.74
Sonuç
İbn Hazm’ın Tevrat ve Yahudilik eleştirisi, birçok yönden reddiye geleneğinde
istisnaî bir yere sahiptir. Ne öncesinde ne de sonrasında bu çalışma kadar ciddi ve ilmî
bir metin kaleme alınmamıştır. Yahudilikten İslam’a geçtikten sonra Tevrat ve Yahudiler
hakkında reddiyeler kaleme alan Yahudi müellifler bile İbn Hazm’ın reddiyesine nazaran
çok yüzeysel konulara değinmişlerdir. İbn Hazm’ı diğer reddiyecilerden ayıran en
önemli özellik Tevrat’ın metnine olan vukûfiyetidir. Bu anlamda onun, elindeki Tevrat
çevirisini çapraz okumalarla çok yoğun bir şekilde mütalaa ettiği görülmektedir.
Tevrat tenkit geleneğinin öncüsü olarak kabul edilen Spinoza’nın üzerinde durduğu
temel hususlar, ondan altı asır önce neredeyse aynı ifadelerle hem de çok daha fazla
örnek ve farklı eleştirilerle İbn Hazm tarafından dile getirilmiştir. İbn Hazm, Tevrat
eleştirisinde, günümüze ulaşan yazmaların ve metinlerin sağlıklı olup olmadığı (textual
criticism) ve metin içindeki çelişkiler ve bağlantıları derinlemesine inceleme (higher
criticism) çerçevesinde günümüz standartlarında akademik/ilmî bir metin ortaya
koyarak Tevrat metnine olan vukûfiyetini göstermektedir. Bu anlamda İbn Hazm’ı,
bugün Batı dünyasında müstakil bir ilmi disiplin olarak ele alınan Tevrat tenkit geleneğinin
(Biblical Criticism) öncüsü olarak isimlendirmek hiç de abartı olmayacaktır.
Yine altı asır evvel bunları yazan İbn Hazm değil de Spinoza olsaydı ve İbn Hazm da
1677 yılında ölseydi, muhtemelen İbn Hazm’ın bu çalışması Batı’daki ilmî çevrelerde
intihal suçlamasından kurtulamayacaktı.
Kaynakça
Aasi, Ghulam Haider, Muslim understanding of other religions: An analytical study of Ibn
Hazm’s Kitab al-FasI fi al-Milal wa al-Ahwa wa al-Nihal, Doktora Tezi, Temple University
1987.
Adam, Baki, “Tevrat’ın Tahrifi Meselesine Müslüman ve Yahudi Cephesinden Bir Bakış”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 36 (1997), ss. 366-374.
Adang, Camilla, Muslim Writers on Judaism and the Hebrew Bible, Brill, Leiden 1996.
Apaydın, Yunus, “İbn Hazm”, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), c. 20, İstanbul 1999, ss.
39-52.
Bağır, Muhammed Ali, Kutsal Kitap Eleştirisi (Doğuşu, Gelişimi ve Metotları), Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2009.
Brann, Ross, Power in the Portrayal, Princeton University Press, New Jersey 2002
Freedman, David, “The Father of Modern Biblical Scholarship”, Journal of the Ancient Near
Eastern Society 19 (1989), ss. 31-38.
74 İbn Hazm, Kitabu’l-fasl, s. 298.
82
Yasin MERAL
Goldziher, Ignaz, “Ehli Kitaba Karşı İslam Polemiği-II”, çev. Cihad Tunç, Ankara Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, 5 (1982), ss. 249-277.
Habermann, Abraham Meir, “Samuel Ha-Nagid”, Encyclopaedia Judaica, ed. Michael Berenbaum/Fred
Skolnik, 2nd ed, vol. 17, Macmillan Reference, Detroit 2007, ss. 776-777.
Hasanov, Eldar, “Metin Tahrîfi Bağlamında İbn Hazm’ın Tevrat’ı Eleştiri Metodu Üzerine”,
Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 35/2 (2008), ss. 113-132.
Hirscfeld, Hartwig, “Mohammedan Criticism of the Bible”, The Jewish Quarterly Review, 13/2
(1901), ss. 222-240.
Jacobs, Martin, “Interreligious Polemics in Medieval Spain: Biblical Interpretation between
Ibn Hazm, Shlomoh Ibn Adret, and Shim’on Ben Semah Duran” Gershom Scholem (1897-
1982): In Memoriam, c. 2, ed. Joseph Dan (Jerusalem Studies in Jewish Thought, 21; Jerusalem:
Hebrew University, 2007), ss. 35-57.
Kassis, Hanna E., “Critique of Scriptures: Polemics of al-Jahiz and Ibn Hazm against Christianity
and Judaism”, Religious Apologetics-Philosophical Argumentation, ed. Yossef
Schwartz, Volkhard Krechss, Mohr Siebeck, Tubingen 2004, ss. 245-248.
Meral, Yasin, “Yahudi Din Bilgini Şlomo ibn Adret’in İbn Hazm’a Reddiyesi: Maamar al Yiş-
mael”, İslam Araştırmaları Dergisi, 28 (2012), ss. 45-59.
Perlmann, Moshe, “Eleventh-Century Andalusian Authors on the Jews of Granada”, Proceedings
of the American Academy for Jewish Research 18 (1948–9), ss. 269-290.
Porphyry’s Against the Christians, ed. R. Joseph Hoffman, Prometheus Books, New York 1994.
Pulcini, Theodore, Exegesis as Polemical Discourse, Scholars Press, Atlanta 1998.
Spinoza, Benedict de, Theological-Political Treatise, ed. and trans. Jonathan Israel, Michael
Silverthorne, Cambridge University Press, New York 2007.
Spinoza, Benedict de, Teolojik-Politik İncelemeler, çev. Kazım Arıcan, Diyanet Vakfı Yayınları,
Ankara 2012.
Spinoza, Benedictus, Teolojik-Politik İncelemeler, çev. C. B. Akal/R. Ergün, Dost Yayınevi,
Ankara 2008.
Stroumsa, Sarah (1987), “From Muslim Heresy to Jewish- Muslim Polemics: İbn al-Râwandî’s
Kitâb al-Dâmigh”, Journal of the American Oriental Society, 107/4 (1987), ss. 767–772.
Tarakçı, Muhammet, “Tevrat ve İncil’in Tahrîfi ile İlgili Kur’an Ayetlerinin Anlaşılması Sorunu”,
Usûl, 2/2 (2004), ss. 33-54.
Taş, Fatma Betül, Samuel B. Yahya El-Mağribî, “İfhamu’l-Yehud” Adlı Eseri ve Reddiye Geleneğindeki
Yeri, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara 2014.
The Commentary of Abraham ibn Ezra on the Pentateuch, vol.5: Deuteronomy, trans. Jay
Shachter, Ktav Publishing House, New Jersey 2003.
Turan, Süleyman, “Dinler Tarihçisi olarak İbn Hazm”, Milel ve Nihal, 6/3 (2009), ss. 41-79.
Yücedoğru, Zeynep, İbn Hazm ve er-Red ‘Alâ İbni’n-Nağrile el-Yehûdî İsimli Reddiyesinin
Analizi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Sakarya 2009.

Konular