TÜRKİYE TÜRKÇESİ’NDEKİ ARAPÇA SÖZCÜKLER VE BU SÖZCÜKLERDEKİ SES OLAYLARI

517
TÜRKİYE TÜRKÇESİ’NDEKİ ARAPÇA SÖZCÜKLER VE
BU SÖZCÜKLERDEKİ SES OLAYLARI
DURSUNOĞLU, Halit
TÜRKİYE/ТУРЦИЯ
ÖZET
Türk Dil Kurumunun, dilimizde yaşanan gelişmelere bağlı olarak sürekli
güncellenmekte olduğu ve 2005’te yayımladığı Güncel Türkçe Sözlük’e göre,
Türkiye Türkçesi’nde 2005 yılı itibarıyla 104.481 söz varlığı bulunmaktadır.
Türkçenin en büyük lehçelerinden biri olan Türkiye Türkçesi’nde “Güncel
Türkçe Sözlük”e göre 6.463 Arapça sözcük bulunmaktadır. Bu sayı, Türkiye
Türkçesi’ndeki alıntı kelimeler bakımından en büyük sayıdır. Türkçenin bütün
söz varlığı içinde en fazla yeri tutan Arapça sözcüklerin bazıları Türkiye
Türkçesi’nde ses değerlerini olduğu gibi korurken, bazıları da küçük ya da büyük
değişimlere uğramıştır.
Bu bildiride Türkiye Türkçesi’nde kullanılan Arapça sözcükler, bu sözcüklerin
kullanım sıklığı ve sözcüklerdeki ses değişimlerinden bahsedilerek Türkçe ve
Arapça arasındaki ilişkilerden ve etkileşimlerden bahsedilecektir.
Anahtar Kelimeler: Türkçe, Arapça, Türkiye Türkçesi, dil bilimi, dil
ilişkileri (dil etkileşimleri).
ABSTRACT
The Arabic Words in Turkey Turkish and the Sound Events (Changing)
in These Words
According to the Current Turkish Dictionary, which is revised due to the
new developments and published in 2005, There are 104.451 words in Turkey
Turkish.
In Turkish according to one of the biggest dialect Turkey Turkish, Current
Turkish Dictionary, there are 6.463 Arabic words in. It means that that number
is the biggest one about the borrowed words, some of which have saved their
shapes and sound valves, the others have had variety.
In this presentation, we will discuss the Arabic words, hich have beingused in
Turkish, frequency of using them and the changes of shapes in these words and
also the relations between Arabic and Turkish and the interactions.
Key Words: Turkish, Arabic, Turkey Turkish, linguistics, language relations
(language interactions).
518
GİRİŞ
Günümüz Türkiye Türkçesi’ne ait “Türkçe Sözlük”te 6.453 söz varlığı
bulunduran Arapça, yalnızca Türkiye Türkçesi’ni değil Türkçenin bütün
lehçelerini en fazla etkileyen, onlara en fazla kelime veren dillerin başında
gelmektedir.
İslâmiyet’le birlikte, Kur’an’ın dilinin Arapça olması nedeniyle, İslâm
medeniyetinin dili hâline gelen Arapça, İslâm’ın hâkim olduğu her coğrafyada
olduğu gibi Türk milletinin yaşadığı coğrafyalarda da büyük bir ilgi ve rağbet
görmüştür. Samimî duygularla İslâmiyet’i benimseyen ve çok kısa bir zaman
sonra, Peygamberin vefatından 200-250 yıl sonra, bu dinin sancaktarlığına talip
olan Türk milleti, İslâm’ın gereklerini yerine getirmek, dinin temel kaynaklarını
anlamak ve Kur’an’ın gür sedasını daha da uzak coğrafyalara duyurmak
için Arapçaya çok önem vermiş, bir başka ifadeyle, Arapçayı kendi dili gibi
benimsemiştir.
Eğitim sistemini tamamen Arapça üzerine bina eden ve ilim dili olarak Arapçayı
benimseyen birçok Türk devleti ve bu devletlerin başındaki idareciler Arapçaya,
Arapça eğitimine birçok Arap devletinden ve Müslüman topluluktan daha faza
önem vermiştir. Öyle ki, medreselerde hemen hemen bütün dersler Arapça olup
bu medreselerde görev yapan hocalar da en yüksek maaşla ücretlendirilmiş ve
devlet erkânı tarafından çok büyük saygı ve itibar görmüştür.
Medrese eğitiminin Arapçaya dayanması, ilim ve devlet adamlarının Arapça
bilmeleri kadar ağırlık ve saygınlığının olması, dinin öğretilerinin yeterince
anlatılması için Arapçanın çok gerekli olması, Arapça bilenlerin toplumda itibar
görmesi ve benzeri sebepler, Arapçanın asırlarca önemini korumasına neden
olduğu gibi Türkçe üzerinde de derin ve izler tesirler bırakmasına neden olmuştur.
19. yüzyılla birlikte Batı Medeniyeti’nin tesiri altına giren Türk milleti, bu
dönemden sonra Batı dillerinden özellikle Fransızcadan çok kelime almış olsa
da, dilde sadeleşme hareketiyle birlikte birçok kelimeyi bünyesinden çıkarmış
olsa da bünyesine aldığı ve iyiden iyiye kendine mal ettiği Arapça sözcükleri de
kullanmaya devam etmiştir. Arapça kelimeleri irili ufaklı birtakım değişikliklerle
yapısına alan Türkçe onlara yeni şekiller ve sesler kazandırmıştır. Artık bu
kelimeler tamamen Türk’ün ve Türkçenin malı olmuştur. Öyle ki, bu kelimelerden
birçoğu bir Arap’ın anlamayacağı kadar Türk’ün olmuştur.
1. Türkiye Türkçesi’ndeki Arapça Kelimelerin Yapısı
Türkiye Türkçesi’ndeki Arapça kelimeler birkaç yapıdan oluşmaktadır. Bu
yapılar şunlardır:
1.1. Yalnızca “Arapça”dan Oluşan Kelimeler
Türkiye Türkçesi’ndeki Arapça kelimelerin büyük çoğunluğu bu yapıdadır. Bu
sözcükler, Arapçadan ya olduğu gibi ya da birtakım ses değişimlerine uğrayarak
519
alınmıştır. Bunun yanı sıra birleşik kelime ya da tamlama hâlinde alınan kelimeler
de vardır.
akıl (ʿaḳl), bedel (bedel), beden (beden), cerrahî (cerraḥì), cevaben (cevāben),
diyanet (diyānet), esas (esās), esmer (esmer), fitne (fitne), gafil (gāfil), hamt
(ḥamd), hamur (ḫamìr), hıfzıssıha (ḥifẓu’ṣ-ṣiḥḥa), insan (insān), kelime (kelime),
kemal (kemāl), makbuz (maḳbūz), maksat (maḳṣad), medhüsena (medḥ u åenā),
nihayet (nihāyet), nikâh (nikāḥ), ruh (rūḥ), ruhsat (ruḫṣat), tamir (taʿmìr), taraf
(ṭaraf), vakit (vaḳt), vali (vālì), zekâ (ẕekāʾ)
1.2. “Türkçe+ Arapça”dan Oluşan Kelimeler
başhekim (baş+(ḥakìm), başmüfettiş (baş+mufettiş), başmühendis
(baş+muhendis), erat (er+-āt), gidişat (gidiş+-āt), mirasyedi (mìrāå+yedi)
1.3. “Arapça+Türkçe”den Oluşan Kelimeler
cumartesi (cum‘a+ertesi), defnetmek (defn+etmek), defolmak (def‘+olmak),
fethetmek (fetḥ+etmek), hâliyle (ḥāl+-iyle), hâsılı (ḥāṣil+-i), hazmetmek
(hażm+etmek), hazzetmek (ḥaẓẓ+etmek), hicveylemek (hecv+eylemek),
hüsnükuruntu (ḥusn-i +kuruntu), kahvaltı (ḳahve+altı), kalabalık (ġalebe+lık),
keyfetmek (keyf+etmek), meslektaş (meslek+-taş), sanatçı (ṣanʿat+-cı)
1.4. “Arapça+Farsça”dan Oluşan Kelimeler
Türkiye Türkçesi’nde çok sayıda sözcük, özellikle birleşik sözcüklerin
birçoğu bu yapıdadır.
belki (bel+ki), beyanname (beyān+nāme), cahilâne (cāhil+-āne), cefâkâr
(cefā+kār), cür’etkâr (curʾet+kār), cüzdan (cuzʾ+-dān), dâhiyane (dāhì+-
āne), darphane (ḍarb+ḫāne), davlumbaz (ṭabl+-bāz), defterdar (defter+dār),
dershane (ders+ḫāne), dindar (dìn+-dār), duahan (duʾā’+ḫān), eczane
(eczāʾ+ḫāne), edibane (edìb+-āne), ehlidil (ehl-i dil), esrarengiz (esrār+-
engìz), esrarkeş (esrār+-keş), fakirhane (faḳìr+ḫāne), fedakâr (fidāʾ+-kār),
felaketzede (felāket+-zede), ferahnak (feraḥ+nāk), gafilane (ġāfil+-āne),
gariban (ġarìb+-ān), gayretkeş (ġayret+-keş), gazelhan (ġazel+ḫān), gulyabanî
(ġūl+yābānì), gusülhane (ġusl+ḫāne), haberdar (ḫaber+-dār), hakaretamiz
(ḥaḳāret+-āmiz), halisane (ḫāliṣ+-āne), hamiyetperver (ḥamiyyet+perver),
hapishane (ḥabs+ḫāne), hatırşinas (ḫāṭir+-şinās), hayalperest (ḫayāl+-perest),
hayırperver (ḫayr+perver), hazinedar (ḥazìne+-dār), hicazkâr (ḥicāz+kār),
hilebaz (ḥìle+-bāz), hilekâr (ḥìle+-kār), hissedar (ḥiṣṣe+-dār), hizmetkâr
(ḫidmet+kār), hokkabaz (ḥuḳḳa+bāz), hükümdar (ḥukm+-dār), hükümran
(ḥukm+-rān), hürmetkâr (ḥurmet+kār), hürriyetperver (ḥurriyyet+-perver),
ibadetgâh (ʾibādet+-gāh), ibadethane (ʾibādet+ḫāne), ibraname (ibrā’+nāme),
icazetname (icāzet+nāme), kabristan (ḳabr-sitān), kadirşinas (ḳadr-şinās),
kafadar (ḳafa+dar), kahvehane (ḳahve-ḫāne), kalpazan (ḳalb-zen), kanaatkâr
520
(ḳanāʿat+kār), karargâh (ḳarār+gāh), kararname (ḳarār+nāme), kazara (ḳażāʾ+-
rā), kimyager (kìmiyāʾ+-ger), kumarbaz (ḳimār+-bāz), kütüphane (kutub+ḫāne),
lügatçe (luġat+-çe), lütufkâr (lutf+-kār), maceraperest (mācerā+-perest),
mademki (mā-dām+-ki), mahirane (māhir+-āne), mahpushane (maḥbūs+ḫāne),
malikâne (mālik+-āne), manidar (mānìʿ+-dār), mapushane (maḥbūs+ḫāne),
maslahatgüzar (maṣlaḥat+-gūẕār), masumane (maʿṣūm+-āne), menfaatperst
(menfaʿat+-perest), menfaatperver (menfaʿat+-perver), mevlithan (mevlid-ḫān),
minnettar (minnet+-ḍār), misafirhane (musāfir+ḫāne)
1.5. “Farsça+Arapça”dan Oluşan Kelimeler
beddua (bed+duʿā), bertaraf (ber+ṭaraf), bîhaber (bì-ḫaber), bîtaraf (bì-
ṭaraf), çardak (çār+ṭāḳ), çarkıfelek (çerḫ+felek), derakap (der+‘aḳab), derhâl
(der+ḥāl), divanıharp (dìvān-i ḥarb), ezcümle (ez+cümle), ezkaza (ez+ḳaża),
hemcins (hem+cins), hemfikir (hem+fikr), hemhâl (hem+ḥāl), hırdavat (ḫurde+-
āt), hoşsohbet (ḫoş+ṣuḥbet), narenciye (nārenc+-iyye), peşinat (pìşìn+-āt),
turuncu (turunc+ì)
1.6. “Fransızca+Arapça”dan Oluşan Kelimeler
biokütle (bio+kutle), biyokimya (bio+kìmyā), elastikî (élastique+-ì),
elastikiyet, elektrokimya (électro+kìmyā), fizikî (physique+-ì)
1.7. “Arapça+İngilizce”den Oluşan Kelimeler
Bu yapıda çok az sayıda kelime bulunmaktadır.
hücumbot (ḥucūm+bot)
1.8. “Yunanca+Arapça”dan Oluşan Kelimeler
Bu yapıda çok az sayıda kelime bulunmaktadır.
limonî (lemon+ì)
2. Türkiye Türkçesi’ndeki Arapça Kelimelerin Keçirdiği Ses Değişimleri
Arapçadaki “h, ḥ, ḫ”, “s, ṣ, å”, “z, ẓ, ż, ẕ”, “t, t”, “k, ḳ” sesleri Türkiye
Türkçesi’nde tek bir ses ve harfle yani “h”, “s”, “z”, “t” ve “k” ile karşılandıklarından
bunlardaki ses değişimleri bu çalışmada değerlendirilmemiştir. Bu tür değişimler
çok olsa da Türkiye Türkçesi’nde bunları karşılayan tek bir ses olduğu için bu
durum, ses değişimi olarak gösterilmemiştir.
Ayın (ʿ) ve hemzeli (ʾ) yazılışa sahip olan kelimelerdeki değişimler ise “a, e,
i, u” sesleri dışında ses değişimi olarak belirtilmiştir.
2.1. Ses Değişimine Uğramayan Kelimeler (Arapçadan Olduğu gibi Alınan
Kelimeler)
521
Türkiye Türkçesi’nde yaygın olarak kullanılan çok sayıdaki Arapça kökenli
sözcükten özellikle içerisinde yalnızca “e” ünlüsü bulunduran sözcükler olduğu
gibi alınmıştır. bedel (bedel), defter (defter), merhem (merhem) gibi.
Arapçada yaygın olarak kullanılan uzun ünlülü sözcüklerden çoğu ise Türkiye
Türkçesi’nde yazıda gösterilmese de söyleyişte birçok kelimede varlığını
korumaktadır. Bu şekilde ses değişimine uğrayan kelimeler, yazı dilinde olmasa
da söyleyişte Türkiye Türkçesi’nde çoğunlukla var olduğu için ses değişimine
uğramamış kelimeler gibi değerlendirilmiştir. Yine, Türkiye Türkçesi’nde tek bir
sesle karşılanan“h, ḥ, ḫ”, “s, ṣ, å”, “z, ẓ, ż, ẕ”, “t, t”, “k, ḳ” seslerinin bulunduğu
kelimeler ile ayın (ʿ) ve hemzeli (ʾ) yazılışa sahip olan kelimeler de bu gruba
dâhil edilmiştir.
abide (ābide), asil (aṣìl), asla (ʾaṣla), bedel (bedel), beden (beden), cadde
(cādde), cahil (cāhil), defter (defter), deha (dehā), dehşet (dehşet), esaret (esāret),
eşya (eşyā), etraf (etrāf), felek (felek), felsefe (felsefe), gaye (ġāye), gayet (ġāyet),
haber (ḫaber), hakikat (ḥaḳìḳat), halk (ḫalḳ), insan (insān), inşaat (inşā’āt), intibak
(inṭibāḳ), kelime (kelime), kemal (kemāl), kerem (kerem), lanet (laʿnet), latif
(laṭìf), levha (levḥa), leziz (leẕìẕ), mahir (māhir), mahkeme (maḥkeme), mahkûm
(maḥkūm), merhaba (merḥabā), merhale (merḥale), merhamet (merḥamet),
merhem (merhem), merhum (merḥūm), nihayet (nihāyet), nikâh (nikāḥ), rağbet
(raġbet), rahat (rāḥat), rezalet (reẕālet), sulh (ṣulḥ), sultan (sulṭān), şebeke
(şebeke), şefkat (şefḳat), tekrar (tekrār), teksir (tekåìr), temenni (temennì), ticaret
(ticāret), tuhaf (tuḥaf), usul (uṣūl), vefat (vefāt), vekil (vekìl), vicdan (vicdān),
yemin (yemìn), zafer (ẓafer), zahmet (zaḥmet), zalim (ẓālim).
2.2. Ses Değişimine Uğrayan Kelimeler
2.2.1. a > e değişimi
fitre (keten (2.2.2. a > ı değişimi
fıtık (2.2.3. a > i değişimi
mihrak (2.2.4. a > u değişimi
buhur (2.2.5. e > a değişimi
acaba (<ʾacebā), adam (<ādem), farfara ((<ḥaşerāt), havaî ((şahadet (<şehādet), şamata (<şemāte), şarap (<şerāb)
522
2.2.6. e > i değişimi
fitil (2.2.7. e > o değişimi
molla (2.2.8. e > ö değişimi
nöbet (2.2.9. i > a değişimi
kandil (<ḳindìl), kantar (<ḳinṭār), kantariye (<ḳinṭāriyye), mahmuz
((2.2.10. i > e değişimi
feda ((2.2.11. i > ı değişimi
fıkra (hırka (<ḥirḳa), ısrar (kıssa (<ḳiṣṣa), kıyafet (<ḳiyāfet), kıyamet (<ḳiyāmet), kıyas (<ḳiyās), kıymet
(<ḳiymet), mantık (sıfır (<ṣifr), sıhhat (<ṣiḥḥat), şarkı (<şarḳì)
2.2.12. i > u değişimi
hamur (<ḫamìr), kumar (<ḳimār), kürsü (2.2.13. i > ü değişimi
rüşvet (2.2.14. u > ı değişimi
fırsat (2.2.15. u > i değişimi
filan (fulān), ibne (ubne), kitle (kutle), misafir (musāfir), tedarik (tedāruk)
2.2.16. u > o değişimi
bornoz ((2.2.17. u > ö değişimi
şöhret (<şuhret)
523
2.2.18. u > ü değişimi
bünye (eylül ((<ḥukūmet), hürriyet (<ḥurriyyet), hüsran (<ḫusrān), hüviyet ((rütbe (türbe (2.2.19. b > p değişimi
akrep (<‘aḳreb), ahşap (((<ġażab), gıyap (<ġiyāb), gurup (<ġurūb), habip (<ḥabìb), harap (<ḫarāb), harp
(<ḥarb), hatip (<ḫaṭìb), hicap (<ḥicāb), hitap (<ḫiṭāb), icap (<ìcāb), inkılap
((<ġayb), kebap (mahcup (((papağan ((üslup (2.2.20. b > f değişimi
zencefil (2.2.21. b > v değişimi
esvap (2.2.22. b > m değişimi
makara (2.2.23. c > ç değişimi
burç (içtihat ((2.2.24. d > t değişimi
aptal (cihat ((<ḥamd), hasat (<ḥaṣād), haset (<ḥased), haydut (<ḥaydūd), hudut (<ḥudūd), icat
(<ìcād), içtihat (mescit (524
(müteahhit ((2.2.25. d > z değişimi
hıdrelelz (<ḫiżr-ilyās), hizmet (<ḫidmet)
2.2.26. ġ > k değişimi
kayıp (<ġayb)
2.2.27. h > y değişimi
sayfa (<ṣahìfe)
2.2.28. ḫ > k değişimi
kalfa (<ḫalìfe), maskara (2.2.29. ḥ > k değişimi
kına (<ḥinnā)
2.2.30. k > g değişimi
mangal (2.2.31. k > y değişimi
tekke (2.2.32. k > n değişimi
mihenk (2.2.33. l > r değişimi
kerpeten (2.2.34. n > m değişimi
memba (2.2.35. s > t değişimi
matkap (2.2.36. t > d değişimi
kadife (<ḳaṭìfe)
2.2.37. t > k değişimi
aktar (<‘aṭṭār)
525
2.2.38. v> p değişimi
kispet (2.2.39. ʿ > y değişimi
zayıf (<żaʿìf)
2.2.40. ʾ > y değişimi
acayip (<ʾacāʾib), fayda (2.2.41. ʾ > h değişimi
heybe (<ʾaybe),talih (2.2.42. ʾ > v değişimi
mavi (2.2.43. ʾ > ʾ değişimi
sunʾ î (<ṣunʿì)
2.2.44. ʾu > ö değişimi
okka (<ʿuḳḳa)
2.2.45. ʾu > ö değişimi
ömür (<ʿumr)
2.2.46. ʾi > ı değişimi
ırk (<ʾirḳ), ırz (<ʾirż), ıtriyat (<ʾitriyyāt)
3. Ses Olayları Sonucu Değişime Uğrayan Kelimeler
3.1. Ses Türemesi
Arapçadan Türkiye Türkçesi’ne geçen birçok kelimede ses türemesi
görülmektedir. Türkçede ünlülerin bolluğu, ünsüzlerin bir arada söylenme
zorluğu bu tür değişime neden olan sebeplerdendir. Bu kelimeler Türkçe yardımcı
fiillerle kullanıldığında tekrar asıl yapılarına dönerler. Ses türemesinin görüldüğü
kelimelerden bazıları şunlardır:
akıl (<ʿaḳl), asıl (((haciz (<ḥacz), hasım (<ḫaṣm), hasır (<ḥaṣr), haşir (<ḥaşr), hatırat (<ḫāṭrāt),
havuz (<ḥavż), hayır (<ḫayr), hayız (<ḫayż), hazım (kabir (<ḳabr), kadir (<ḳadr), kahır (<ḳahr), kavis (<ḳavs), kesir ((meyil (526
(<ṣabr), seyir (şükür (<şükr), tavır (<ṭavr), vahiy ((<ẕihn), zikir (<ẕikr)
3.2. Ses Düşmesi
Birbirinin aynısı ünsüzlerin Türkçede yan yana bulunmaması ve
söylenmesindeki zorluklar nedeniyle bu yapıdaki Arapça kelimeler, Türkiye
Türkçesi’ne alınırken bu ünsüzlerden biri düşer. Bu kelimelerden bazıları
şunlardır:
bez (galibiyet (<ġālibiyyet), gam (<ġamm), hac (<ḥacc), had (<ḥadd), hak (<ḥaḳḳ),
hamal (<ḥammāl), hamam (<ḥammām), hat (<ḫaṭṭ), haz (<ḥaẓẓ), his (<ḥiss),
ikna (kırtasiye (<ḳirṭāsiyye), kule (<ḳulle), makas (men (muafiyet ((<ṣamìmiyyet), sandalye (<ṣandāliyye), şahsiyet (<şaḫsiyyet), şer (<şerr), şık
(<şiḳḳ), telaş (niʿmet), zan (<ẓann), zemheri (SONUÇ
İslâmiyet’in Arabistan coğrafyasından başka coğrafyalara yayılmasıyla
birlikte, bu dinin dili durumunda olan Arapça da bu coğrafyalara girmeye ve
yayılmaya başlamıştır. Türk milletinin yaşadığı coğrafyada İslâm’ın kabul
görmesinde bu yeni inancın Türkün yaşantısı ile yakınlığının çok önemli rolü
olmuştur. Yeni bir din, yeni bir kültür, yeni bir medeniyetle tanışan Türk milleti
dinî inançlarını kuvvetlendirmek ve dinin emirlerini yerine getirmek için Arapça
bilenlerden ve Arapça eserlerden yararlanmaya başlamıştır. Her ne kadar farklı
dil ailelerinden olsa da Arapça Türkçeye, Türkçe de Arapçaya kelime vermeye
başlamış; ilerleyen yıllarla birlikte, Arapçanın Türkçe üzerindeki etkisi de iyice
artmıştır. Bu gidişe zaman zaman dur deme çabaları olmuşsa da yıllarca halkın
ağzına, irfanına, kültürüne girmiş kelimeleri dilden bir anda çıkarmak kolay
olmadığı için bunda da epeyce zorlanılmıştır.
Batılılaşma hareketlerinin başlamasıyla birlikte etkisi yavaş yavaş azalan,
özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla birlikte dilde reform
sayılabilecek çalışmaların neticesinde etkisi iyice azalan Arapça, şu bir gerçek ki,
verdiği kelimelerle Türkçenin en önemli zenginliklerinden birini oluşturmuştur.
Arapçanın dönem dönem Türkçenin zenginliğine, varlığına, etkinliğine zararı
olmuşsa da bunu o dönemlerin kültürel etkileşiminin bir sonucu olarak kabul
etmek gerekir.
527
Türkçenin aslında var olan zenginliğine kavuşmasında, şuurla işlenmesinde
yabancı kelimelere karşı duyarlılık göstermek, elbette ki her Türkün en
önemli görevlerindendir. Bu konuda herkesin ve her kurumun hassas olması
gerekir; ancak bu, başka dillerden kelime alınmayacağı, başka dillere kelime
verilmeyeceği anlamına da gelmemelidir. Türkçe zengin bir dildir; bu zenginliğini
de ilelebet koruyacak ve sürdürecektir. Türkçe için bir başka gerçek daha var
ki o da Türkçeleşmiş kelimelerin (alıntı kelimler) de de Türkçenin öz malı
olduğu gerçeğidir. Türk insanının benimseyerek kullandığı, kullanmakta zorluk
çekmediği her kelime kökeni ne olursa olsun artık Türkçedir. Bu nedenle alıntı
kelimeler, dilimizin en önemli zenginliklerindendir. Biz o kelimelerden yeni yeni
kelimeler türetmiş, o kelimelere yeni yeni ahenkler kazandırmışız. Bu kelimeler,
Türk’ün ağzı, zekâsı, kudreti ve irfanında yeni sesler, yeni şekiller, yeni anlamlar
kazanmıştır. Bu çalışmada da görülmektedir ki, kelimeleri Türkçeleştirme
başlı başına büyük bir dil olayıdır. Başka bir dilden alınan kelimeyi dil kendi
suretine, şekline sokup öyle almaktadır. Bu da önemli ses olaylarının neticesinde
gerçekleşmektedir. Bunda da dilin elastikî bir yapıya, değişime ve gelişime açık
olması gerekir. Türkçe de bu yönden bu zenginliklere kapısı açık bir dildir. O
kapıdan içeri giren kelimeleri bir süre misafir ettikten sonra kimini bekliyormuş
gibi hemen kendine mal etmiş kimini de beklediği o değilmiş gibi bir süre sonra
uğurlamıştır.
Bugün gelinen noktada hemen hemen bütün dünya milletleri şu gerçeği kabul
etmektedir ki “Hiçbir dil arı değildir.”, “Dili zenginleştirmenin, geliştirmenin
yollarından biri de başka dillerden kelime alışverişi yapmaktır.” Bu zaten
kaçınılmazdır. Git gide küçülen, küreselleşen bir dünyada bunun önüne geçmek
imkânsızdır.
KAYNAKÇA
Antel, Nazime ve Alkım, V. Bahadır, (1998), Türkçe-Osmanlıca-İngilizce
Redhouse Sözlüğü, İstanbul: Redhouse Yayınevi.
Avşar, Erkan, (2004), Arap Gramerine Giriş 1 Sarf, İstanbul: Elif Yayınları.
Ayverdi, İlhan, (2005), Misalli Büyük Türkçe Sözlük (3 cilt), İstanbul:
Kubbealtı Neşriyat.
Dergâh Yayınları, (1987), Telaffuzlu Türkçe-Arapça Sözlük, İstanbul:
Dergâh Yayınları.
Devellioğlu, Ferit, (2000), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, (Yay.
Haz: Aydın Sami Güneyçal), 17. Baskı, Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları.
Doğan, Mehmet, (2005), Büyük Türkçe Sözlük, Ankara: Pınar Yayıncılık.
Ergin, Muharrem, Osmanlıca Dersleri, İstanbul: Boğaziçi Yayınları.
Karslı, İlyas, (2002), Türkçe-Arapça Sözlük, İstanbul: İFAV Yayınları.
528
Kolektif, (2003), Osmanlıca-Türkçe Sözlük, Ankara: Bilgi Yayınevi.
Maksudoğlu, Mehmet, (2005), Arapça Dilbilgisi, İstanbul: Ensar Neşriyat.
Mutçalı, Serdar (1995), Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul: Dağarcık Yayın
Eğitim.
Mutçalı, Serdar, (2001), İngilizce-Türkçe-Arapça Sözlük, İstanbul:
Dağarcık Yayın Eğitim.
Özarslan Hamza, (1999), Arapça Dilbilgisi, İstanbul: Fono Yayınları.
Özdemir Hikmet ve Cebeci, Suat, (1996), Arapça-Türkçe Sözlük, Ankara:
Akçağ Yayınları.
TDK, (2005), Türkçe Sözlük, 10. Baskı, Ankara: TDK Yayınları.
TDK, (2005), Yazım Kılavuzu, Ankara: TDK yayınları.

Konular