KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE EN SIK RASTLANAN YEMİNLER

M. FARUK TOPRAK
NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002 73
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE EN SIK RASTLANAN
YEMİNLER
M. Faruk Toprak*
Özet: Bu çalışmada, klasik Arap şiir ne nesrinde en sık rastlanan
yeminler ele alınmaktadır. Araplar, ilk dönemlerden beri
kendileri için önemli olan değerler, kavramlar ve kişiler üzerine
yemin etmişlerdir. Her millette rastlayabileceğimiz bu geleneğe
ilave olarak Arapların kutsal yerler üzerine yemin ettikleri
de görülür. Ayrıca, herhangi bir Arabın kendisi için değerli
olan bir eşyası/metaı üzerine yemin etmesi de dikkat çekicidir.
Anahtar Kelimeler: Araplarda yemin, Kâbe üzerine yemin,
yeminde tekid lâmı, yeminin fiil çekimine etkisi, Kur’ân’da
yemin örnekleri.
Arabic Oaths Which Have Been Used Frequently in the
Classical Poem and Prose
Summary: This article deals with the arabic oaths which have
been used in diwans of Arab poets since the Pre-İslamic Period
and the books written about history, bigraphy etc. As we study
those sources, we can see that The Arabs had sworn to the name
of their believes, sacred places, their life, even, they had
been swearing to their valuable things and objects.
Keywords: Kinds of oaths in the Arabic literature, samples of
oath in the Koran, to swear to the Ka’ba, influence of oaths on
the conjugation of verbs.

*
Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı
Anabilim Dalı.
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE SIK RASTLANAN YEMİNLER
74 NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002
Her millette olduğu gibi Araplar da kendileri için kutsal ya da değerli
saydıkları varlıklar, değerler ya da kavramlar üzerine yemin etmişler ve böylece
bir konuda ne kadar kararlı olduklarını göstermişler, ya da söyledikleri
bir sözü pekiştirmek istemişlerdir. Cahiliye Döneminden itibaren günümüze
kadar ulaşan çok sayıda nesir ve şiirde, köklü bir yemin geleneğinin ürünü
olan örneklere rastlamaktayız. Kur’an’ın ilk inen sûrelerinde de Arapların bu
geleneğine/kültürüne hitap edildiği, güneş, ay, gece, gökyüzü, tan vakti vb.
üzerine and içildiği görülür.
el-Kâlî’nin el-Emâlî adlı eserinde “Arapların Yeminleri” başlıklı bir bö-
lüm açıp yeminlere dair çok sayıda örnek vermesi, Arapların bu konuya ne
kadar önem verdiklerini gösteren en güzel kanıtlardan birisidir. el-Kâlî’nin
sunduğu eski Arap yeminleri arasında,
االصباح وفالق ال) Geceyi yarıp sabahı çıkarana and olsun ki),
الرياح
ّ
ِهب
ُ
م و ال) Rüzgarları estirene and olsun ki),
ُ ال و نشر األرواح
م) Ruhları yeniden yaratacak olana and olsun ki),
من حبل الوريد
ّ
yakın daha damarımdan şah Bana (ال والذي هو أقرب ايل
olana and olsun ki),
نظر ما حيث من يراين والذي ال) Baktığı her yerden beni görene and olsun ki),
ه
ُ
ين
َدِ
ت الشعوب والذيكل ال) Bütün milletlerin kendisine boyun eğdiği varlığın
adına yemin olsun ki) gibi yeminler sayılabilir1
.
Görüldüğü gibi, yeminler çoğunlukla yaradan Allah’ın adına yapılıyor ve
yeminin başında bir te’kit lâmı (ال (yer alıyor. Yemin etmek için kullanılan
ifadeler, el-Kâlî ya da diğer yazarların belirttikleriyle sınırlı değildir. Özellikle
Allah’ın adına yapılan yeminlerde, bazen kişilerin kendi bilgi, hayal ve birikimlerini
kullanarak daha önce rastlanmayan bir üslupta yemin ettikleri gö-
rülür. Meselâ Abbasi halifelerinden el-Emin’in huzurunda şarkı söyleyen bir
cariyenin terennüm ettiği şu beyitteki yemin dikkat çekicidir2
:
كِ
َ
ر
َ
أما ور ِّب السكون واحل
كِ
َ
إن املناياكثرية ال َّشر
Durgunluğun ve hareketliliğin Rabbine and olsun ki ölümün nice tuzakları
var.
A‘şâ Hemdân da, Emeviler devrinin asi valilerinden olan kuzeni İbnu’lEş‘as’tan
umduğu miktarda maddi destek görememesi üzerine söylediği bir
şiirinde kendisine şöyle sitem eder3
:
كال ور ِّب الراكع والساجدِ مث ترى أنا سنرضى بذا
ن ناس ٍك عابدِ و حرمة البيت و أستاره
ِ
و من به م
Sen bizim buna razı olacağımızı sanıyorsun. Rukûya ve secdeye varanın
Rabbine,
M. FARUK TOPRAK
NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002 75
Evin (Kâbe’nin) mahremiyetine ve üstündeki örtülere ve orada ibadet
eden kullara and olsun ki razı olmayacağız.
A‘şâ Hemdân bir başka şiirinde, vali olduğu takdirde kendisine çok şeyler
vermeyi vadeden ancak sözünde durmayan ve zevk ve sefaya dalan Hâlid
er-Riyâhî’yi şöyle kınar4
:
ٍّز
َت يف خٍّز و ق
تبخرت ، ما ترى لك من محي ِم فقد أصبح
و حتسب أن تلقاها زمانا كذبت و رب مكة و احلطي ِم
Saf ipekten dokunmuş elbiselere bürünerek mağrur mağrur geziyorsun.
Bir müddet daha böyle kalacağını sandın. Kâbe’nin ve
Hatîm’in Rabbine and olsun ki kendini aldatmışsın.5
Gerek yukarıdaki beyitte ve gerekse aşağıdaki beyit ne nesir örneklerinde
görüleceği gibi, Mekke şehri, Kâbe ve civarındaki kutsal mekânlar, üzerine
en çok yemin edilen yerler arasındadır. Zuheyr b. Ebî Sulmâ, muallakasının
methiye bölümünde şöyle der6
:
فأقسمت بالبيت الذي طاف حوله رجال بنوه من قريش و جرهم
Kureyş ve Curhum kabilelerinden insanların kurup etrafında tavaf ettikleri
Kâbe üzerine yemin olsun ki.
Hıristiyan Arap şairlerin de Hz. İbrahim’den beri Araplar arasında kutsal
sayılan yerlere saygı gösterdiklerini Adiy b. Zeyd’in aşağıdaki beyitinden anlamaktayız.
Cahiliye Döneminde Hire hükümdarlarının sarayında katiplik ve
mütercimlik yapan, daha sonra kendisini çekemeyenlerin attığı iftiralar sonucu
zindana kapatılan ve öldürüleceği günü bekleyen Adiy b. Zeyd, yaşadığı
dramı anlattığı şiirlerinden birisinde şöyle der7
:
سعى األعداء ال يألون شرا ، ور ِّب مكة والصلي ِب
ّ
علي
Mekke’nin ve haçın Rabbine and olsun ki, düşmanlar benim aleyhimde
çalıştılar ve ellerinden gelen kötülüğü esirgemediler.
Hıristiyan Araplar, sadece kendileri için kutsal sayılan kavram ve varlıklar
üzerine de yemin ettikleri de görülür. Yukarıda Adiy’in haç Mekke’nin
Rabbi’nin yanısıra haç üzerine ettiği yeminin bir benzerini, Hireli Hıristiyanların
ettiğini görmekteyiz.. Hireli Hıristiyan bir şair ve şarkıcı olan Huneyn b.
Belva‘ın (ö. 110/728) torunlarından birisi, bir mecliste İbn Sureyc’e ait bir şiiri
besteleyerek okur. Orada bulunanlardan birisi, bu şarkıyı çok beğendiğini;
ancak böyle bir bestenin Hireliler tarafından yapılmış olmasına ihtimal vermediğini
söyleyince Huneyn’in torunu hemen şu cevabı verir:8
ما صنع هذا الصوت إال يف منـزلنا
والصلي ِب و القربانِ
Haça ve kurbanlara and olsun ki, bu beste bizim evimizde yapılmıştır.
Sonraki dönemlerde Arapça eserlerde rastlanan ve Hıristiyanlık değerleri
üzerine yemin eden cümleler, Arapça asıllı olmayıp eserin yazarı tarafından
Arapça’ya uyarlanmıştır. Meselâ İspanya Kralı Luzerik’in Septe Valisi
Yulyan, kızının ırzının Luzerik tarafından kirletilmesi üzerine,
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE SIK RASTLANAN YEMİNLER
76 NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002
و دي ِن املسي ِح ، ألِزيلَ َّن سلطانه و ألحفرَّن حتت قدميه
Mesih’in dinine and olsun ki, onun saltanatını yok edeceğim, ayağının
altını kazıyacağım
diye yemin ederek ona kin bağlamıştır9
.
Değişik konularda yazılmış eserlerden aldığımız ve içinde kutsal yerler
ya da kavramlar üzerine edilen yeminleri içeren bazı örnek cümleleri aşağıda
sunuyoruz:
Emevi şairlerinden ‘Umar b. Ebî Rebî‘a’nın bir şiirinde geçen iki kız
kardeş arasındaki konuşmayı değerlendiren İbn Ebî ‘Atîk,و اهلدايا و حسنت
اجادت) Kâbe’ye sunulan kurbanlara and olsun ki, çok iyi yapmış, çok güzel
söylemiş) takdirini ifade etmiştir10
.
Yine İbn Ebî ‘Atîk, birgün şarkıcı Delâl’dan şarkı söylemesini ister. Orada
bulunanlardan birisi, “şimdi bunun sırası değil” deyince İbn Ebî ‘Atîk,
َيَّ
َِّم
غ
ُ
تـَل الكعبة ب ِّر و) Kâbe’nin Rabbine and olsun ki, şarkı söyleyecek) diye
ısrar edince Delâl defi eline alıp şarkı söylemeye başlamış11
.
Cahiliye Döneminde önde gelen kabile reislerinden olan Kuleyb’in eşi
Celile, eşinin intikamını almaya niyetlendiği bir sırada babası tarafından sakin
olmaya ve kocasının diyetini kabul etmeye çağrılınca,
ُمنية خمدوع و ر ِّب الكعبة
ا) Kâbe’nin Rabbine and olsun ki, bu kandırılmış kişilerin
arzusudur) diye cevap verir12
.
Abbasilerden İbrahim b. el-Mehdî, Mescid-i Haram’da karşılaştığı şarkı-
cılardan Ebu Said’in bir beyiti nağmeyle okuması için
olsun and Rabbine- nin’Kâbe –binanın Bu (و ر ِّب هذه البنية ، ال تربح حىت تغنيه
ki onu okumadıkça burada bir yere ayrılmazsın.) şeklinde ricada bulunmuş-
tur13
.
Hz. Ali’nin oğlu Hüseyin, Yezid. Muâviye ile mücadele etmeye hazırlandığı
bir sırada akrabalarından Ebu Bekr b. Hişâm yanına gelerek tehlikeli
bir işe giriştiği ve kendisine yardım vaat edenlere fazla güvenmemesi konusunda
uyarıda bulunur ve babasının da aynı tuzağa düşürüldüğünü hatırlatır;
ancak Hüseyin bu sözlere aldırış etmez ve yoluna devam eder. Aralarındaki
geçen konuşmayı sonradan öğrenen el-Hâris b. Hâlid el-Mahzûmî, Ebu Bekr
b. Hişâm’a الكعبة ب ِّر و له نصحت) Kâbe’nin Rabbine and olsun ki ona iyi nasihat
etmişsin) diyerek onu takdir eder14
.
Emevilerin hilafetini kabul etmeyen ve Mekke’de halifeliğini ilan eden
Abdullah b. ez-Zubeyr, kendisi ortadan kaldırmak içi gelen Haccâc komutasındaki
askerleri görünce الكعبة ب ِّر و املؤمني امري عثمان قتلة) Kâbe’nin Rabbine
and olsun ki, bunlar Halife Osman’ın katilleridir) der15
.
M. FARUK TOPRAK
NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002 77
Araplar, kutsal mekanlar ve değerlerden başka kendileri için önemli olan
herhangi bir nesne, kavram vb. üzerine de yemin etmişlerdir. Meselâ Cahiliye
Döneminde Bekr ve Tağlib kabileleri arasında meydana gelen savaşlarda öldürülen
Kuleyb’in oğlu Hicris’in bir yemini buna güzel bir örnektir. Hicris,
kendisini büyütüp yetiştiren ve aynı zamanda babasının katili olan dayısı
Cessâs’ı öldürürken şöyle demiştir16
:
، ال يرتك الرجل
ِ
ه
ْ
ي
َ
رار
ي و غِ
ِ
ف
ْ
ي
َ
و س
ِ
ه
ْ
ْصلَي
َ
ي و ن
ْْمِ
ُ
و ر
ِ
ه
ْ
ي
َ
ُذُنـ
ي و ا
سِ
َ
َر
و فـ قاتل أبيه و هو
ينطر اليه.
Atıma ve kulaklarına, mızrağıma ve sivri ucuna, kılıcıma ve keskin ucuna
and olsun ki, adam dediğin babasının katilini sağ bırakmaz.
Arapların, bir sözdeki vurguyu ya da bir konudaki kararlılıkları ifade etmek
için eşlerini boşamaya dair yemin ettikleri de görülür. Meselâ elHutay’a,
bir kıtlık yılında Mukalled b. Yerbû‘ kabilesine sığınır. Şairin keskin
dilinden çekinen kabile mensupları, yanına gelerek kendisinin neden hoş-
lanıp hoşlanmadığını ve neyi sevip sevmediğini sorarlar. Bu soru üzerine isteklerini
sıralayan el-Hutay’a, kabilenin bekar erkeklerinin gelip kendi kızlarının
yanında şarkı söylememelerini özellikle rica eder. Bunun üzerine her
baba, oğlunu karşısına alarak şu uyarıda bulunur17:
َّن ضربة
امكم الطالق ، لئن تغىن احد منكم و احلطيئة مقيم بي أظهرنا ألضرب
بسيفي أخذت منه ما أخذت.
Ananızı boşamaya dair yemin ediyorum. Hutay’a aramızda olduğu sürece
sizden kim şarkı söylemeye kalkarsa kılıcımla ona öyle bir vururum ki ona
gününü gösterir.
Yukarıdakine benzer bir yemin de, Abbasi Halifesi el-Me’mûn ile bir tufeyli
(asalak) arasındaki konuşmada geçmektedir. el-Mesûdî’nin naklettiği
habere göre, zındıklıkla suçlanan bir grup insan, halifenin emri üzerine ölüm
cezasına çarptırılır. Grubun içinde bulunan tufeyli:
و امنا انا رجل طفيلي
يا أمري املؤمني ، إمرأيت طالق إنكنت اعرف من أقواهلم شيئا .
Ey Emirülmü’minin, onların inançları hakkında bir şey biliyorsam (zındıklıkla
ilişkim varsa eğer) karım benden boş olsun. Ben sadece asalak bir adamım.
diyerek onlardan birisi olmadığını, aralarına yanlışlıkla katıldığını anlatmaya
çalışır ve bağışlanmasını diler. Halife de onu affeder18
.
Arapların, bir sözü pekiştirmek, bir anlamı teyit etmek için babalarının
adına yemin etmeleri de sık rastlanan bir durumdur. Hammâd er-Râviye’nin
ezberleyip rivayet ettiği şiirlerin miktarı karşısında hayranlığını gizleyemeyen
Emevi halifelerinden el-Velîd b. Yezîd,
ٌ
َك ، كثري
، وأبي
ٌ
لْم
ِ
عَل هذا إن) Yemin
olsun ki, bu büyük bir bilgidir) diyerek onu takdir etmiştir.19
Ebu’l-‘Alâ el-Ma‘arrî, bu yemini lâ harfiyle kullanır20
:
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE SIK RASTLANAN YEMİNLER
78 NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002

فال و ابيك ما اخشى انتقاضا و ال و ابيك ما ارجو ازديادا
Babanın adına yemin olsun ki, ne (sahip olduğum bir şeyin) eksilmesinden
korkarım, ne de artmasını beklerim.
Emevi Halifesi Abdulmelik b. Mervân, kendisine karşı çıkan Amr b.
Said’i öldürttüğü sırada ortaya çıkan kargaşada bir an oğlu Velid’i göremeyince
telaşlanarak بثأرهم اصابوا لقد الوليد قتلوا لئن ابيك و) Eyvah! And olsun ki,
eğer Velid’i öldürmüşlerse intikamlarını almışlardır) demiştir21
.
Bazen de kişilerin hayatı üzerine yemin edilir. Ebu Nuvâs, yaptığı bir hatadan
dolayı özür ve merhamet dilediği kısa bir şiirinde şöyle der22:
و اعوذمن سطوات بأس ْك بك استجري من الردى
رأسك ال اعو
ِ
رأس ْك و حياة
ِ
د ملثلها و حياة
Ölüm korkusundan sana sığınırım; senin gücünün şiddetinden de sakınırım.
Başın hakkı için yemin ederim ki, bir daha (böyle bir hata yapmayacağım.
İshak b. İbrahim’in okuduğu/nazmettiği bir şiiri beğenen Halife Emin,
َ ََب و َّ لك عشرة آالف دينار
ِك أله
حيات) Hayatına yemin olsun ki, sana on bin dinar
bağışlayacağım) demiştir23
.
Endülüslü edip Muhammed b. Şeref de geçmiş günlere özlem duyduğu
bir şiirinde şöyle der:24
أيامي و قل هل
ِ
ِش َك ناد
ْ
ي
َ
ع
ِك ب اىل مرٍّد من سبيِل ِ
لدي
Ne olur, (geçmişteki) günlerime bir seslen ve de ki: Geri gelmenin bir çaresi
yok mu?
Kalıplaşmış Belli Başlı Yeminler
Yukarıda geçen ve herkesin kendi üslubuna göre uzatıp kısalttığı, bir harf
ya da kelime ekleyebildiği, ya da sadece kendisine ait özgün bir cümle şeklinde
gelen yeminlerin dışında kalıplaşmış yeminler de vardır. Bunların en
önemlilerini aşağıda örneklerle sunuyoruz.
للاه دَ َي : Allahın eli (gücü, kudreti) üzerine yapılan bu yeminde يد kelimesi,
yemin ederim anlamına gelen düşürülmüş takdiri bir fiilin (،أقسم حلف(
mefulü olduğu için nasb edilmiştir. Bu yemin şekline, Ebu’l-‘Alâ elMa‘arrî’nin
bir şiirinde rastlamaktayız25:
أ إخواننا بي الفرات و جلق مبحال
ْ
ُ ُكم
ت
ْ
َّر
بـ
َ
ِهلل ، ال خ
ا
َ
د
َ
ي
Ey Fırat ve Cıllık arasında yaşayan kardeşlerimiz!
Allah’a and olsun ki size imkansız olanı haber vermedim.
هر
يْج : َKesre ile mansub olan bu yemine de klasik Arap şiirinde sık sık
rastlamaktayız.
M. FARUK TOPRAK
NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002 79
el-Ma‘arrî26:
ِ
ْ
َري
ن
ِ
ج أن الفىت لقي النصب األعـ ظم بي األهلي و اجلريا
Yemin olsun ki insan, en büyük derdi, yakınlarından ve komşularından çeker.
Anonim bir beyit27:
اليدين باخل ِري إ َّن الذي أغناك أغناين
ُ
َّفاح
َ
نـ
ُ
واهلل
Yemin olsun ki, seni zengin kılan, beni de zengin kılmıştır.
Allah insanlara iyi şeyler bahşedendir.
: َو َجِّد َك
Şuubi şairlerden İsmil b. Yesâr, Emevi halifesi Hişâm b. Abdilmelik’in
huzurunda okuduğu bir şiirinde şöyle der28:
ٍر
َ
و
َ
ودي بذي خ
ُ
ِّدَك ما ع
َ
ّين و ج
إ
ِ
عند احلفاظ و ال حوضي مبهدوم
Yemin olsun ki, (ırzımı ve şerefimi) koruma anında ne gevşeklik gösteririm
ne de yıkılırım.
: ال َج َر َم
Huzeyl Kabilesi şairlerinden Said’in okuduğu bir şiiri çok beğenen bir
Çok (احسنت وهللاِ ، ال َج َرَم ال يكون صبوحنا في غد إال عليه ,genç Kureyşli grup
güzel söyledin, yarın sabah içkimizi bunu dinleyerek içeceğiz) demişlerdir.29
Bu yemin, Kur’ân’da da beş yerde geçmektedir. Burada bir örnekle yetinece-
ğiz:
َخا ِس ُرو َن
ْ
ُم ال
َج َرَم اَنَّهُ ْم في اآل ِخ َرِة هُ
الَ
Yemin olsun ki onlar, ahirette hüsrana uğrayacaklardır.
30
هعيَد َك للا
ِعَد َك : قَ
َق , ك َدَعِ ْق şekillerinde de yazılıp okunur. Allah senin yanında
olup seni korusun anlamında bir dua olup yemin ve rica maksadıyla
söylenir.
Mutemmim b. Nuveyre31 (Mufad., 269):

عيين مالمة
ُسمِ
أالَّ ت
َكِ
يد
ِ
َع
ق و ال تنكئ قرح الفؤاد فييجعا
Ne olursun bana sitem işittirme .Gönlümün yarasını da deşme ki acımasın!
َللا كُ َدت ْش َنا : Allah’ın adına yemin ederek birisinden bir şey yapmasını ya
da yapmamasını rica etmek için söylenir. Özellikle tarihi metinlerde bazı
önemli olaylara anlatan paragraflarda sık rastlanır. Örnekler:
فانتهى علي اىل البصرة و راسل القوم و ناشدهم اهلل ، فأبوا إال قتاله.
(Hz.) Ali Basra’ya vardı ve oradakilerle mesaj gönderip Allah rızası için
(savaşmamalarını) istedi. Ancak onlar savaştan vazgeçmediler32
.
وبعث اليهم من يناشدهم اهلل يف الدماء فأبوا إال قتاله.
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE SIK RASTLANAN YEMİNLER
80 NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002
(Hz. Ali) Onlara haber gönderip kan dökmemelerini istedi, ancak onlar
savaşmakta direttiler33
.
َم ْحلُوفي
: Yemin etti anlamına gelen فَ
َحل َfiilinin ism-i mefulü olup tek
başına yemin etmek için kullanılır. Cahiliye Devrinde Bekr b. Vâ’il kabilesinin
cesur savaşçılarından biri olan ‘Avf b. Mâlik, kabile mensuplarının sürekli
savaştan korkup kaçmaları üzerine إال
لُويف ال مير يب رجل من بكر منهزما
َْمْ
و
بسيفي ضربته iyorum, Bekr b. Vâil’den her kimim kaçtığına rastlarsam kılıcımla
öldürürüm) diyerek tehdit eder34
.
َع ْم ُر
َل : Bir isme muzaf olan bu yemin, damme ile mebni olup
ك
َ
ر
ْ
َم
َ ع
َ şeklinde mansub olarak da söylenir. Örnekler:
Ebu Zubeyd et-Tâ’î, içki içmesi nedeniyle Kûfe valiliğinden azledilen elVelîd
b. ‘Ukbe’yi teselli ettiği bir şiirinde:35
لوكان للسيـ
ِ
اإلله
ُ
ر
ْ
م
َ
لَع
َ
ِف و مصاٌل و للسان مقا ُل
ـ
ُ
ما تناسيتك الصفاء وال الو َّد وال حال دونك األشغا ُل
Allah’a and olsun ki, kılıcın saplanacak bir tarafı, ya da dilin söyleyecek
bir şeyi olsaydı, ne senin dostluğunu ve samimiyetini unuturdum,ne de meşguliyetim
buna engel olurdu.
A‘şâ Hemdân, boşadığı eşi Ummu’l-Celâl’e hitap ettiği bir şiirinde şöyle
der:36
ِين
لْت
ِك لقد خِ
ي
ِ
ب
َ
ا
ُ
ر
ْ
م
َ
َف لَع القوى أو شديد احملال
ضعي
Babanın adına yemin olsun ki, sen beni ya çok zayıf ya da çok güçlü
sanmışsın.
Mutemmim b. Nuveyre37:
ري ، وما دهري بتأبي هالك
ْ
م
َ
لَع وال جزع ما أصاب فأوجعا
Yemin olsun ki, ömrüm, ne bir ölüye yas tutarak ne de başa gelen bir
acıdan dolayı üzülerek geçmeyecektir.
Bu yeminlere ilaveten, هللِ
ُي ا
ِ
َ
مي ile bundan türemiş ya da kısaltılmış
ُ
ن
ْ
م
ُ
لَي
ِهلل
ِهلل ,ا
ا
ُ
َْْي
ِهلل ,ا
ا
ُ
ْي
ِ
ا yeminleri ve daima damme ile mebni olan ضْ ُ
و
َ
ع yemini de
vardır.
Yeminden sonra olumsuzluk lâ’sının düşmesi:
Arap Dilinde, yeminlerden sonra gelen bir muzari fiilin başındaki olumsuzluk
edatının (النافية ال (düşmesinin caiz oluşu, Cahiliyeden beri var olan bir
kuraldır. O döneme ait birçok şiirde bunun örneklerine rastlamaktayız:
İmru’u’l-Kays38:
M. FARUK TOPRAK
NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002 81

ِهلل أبرح قاعدا
َي ا
فقلت مي ولو قطعوا رأسي لديك و أوصايل
Dedim ki: Allaha and olsun, senin yanında başımı ve kollarımı parça
parça kesseler bile ayrılıp gitmeyeceğim.
Bu beyitte geçen ابرح fiili, ابرح ال anlamındadır.
en-Nâbiğa ez-Zubyânî39:
ِهلل أفعل أنين
َي ا
فقالت مي
ْ
ميينك فاجره
رأيتك مسحورا
Allah’a and olsun ki bunu yapmayacağım. Çünkü ben senin aklını yitirdiğini,
yemininin de geçerli olmadığını gördüm.
Bu beyitte geçen افعل fiili, افعل ال anlamındadır.
Bu cevazı Kur’an’da da görmekteyiz. Hz. Yakub’un, kaybettiği oğlu Yusuf’a
yıllar sonra hâlâ ağlıyor olmasını eleştirenlerin ağzından şöyle denir40:
ِهلل تفتأ تذكر يوسف
قالوا تا
Dediler ki, yemin olsun ki sen hâlâ Yusuf’u anıp duruyorsun.
Ayette geçen تفتأ fiili تفتأ ال anlamındadır.
Sadrulislam ve onu izleyen dönemlerde de bu üslubun devam ettiği görü-
lür. Meselâ Hassân b Sâbit Bedr Savaşından söz ettiği bir şiirinde şöyle der:41
ُت انساها و اترك ذكرها
اقسم يف الضريح عظامي
َ
َّب
ي
َ
ُغ
حىت تـ
Kemiklerim mezarda kayboluncaya kadar onu unutmamaya ve anısından
kopmamaya yemin ettim.
Emevi döneminde Nusayb, bir mersiyesinde şöyle der42 (Eğani, 1/346):

تاهلل انسى مصيبيت ابدا
ُ
ما امسعتين حنينها اإلبل
Allaha and olsun ki, develer onun hasretini bana hatırlattıkça yaşadığım
musibeti asla unutmayacağım.
KLASİK ARAP ŞİİR VE NESRİNDE SIK RASTLANAN YEMİNLER
82 NÜSHA, YI L: II , SAYI: 7, GÜZ 2002
el-‘Arcî43:

ُت صربا
و حلف
ُت جتلدا
فقل ما دفعت مآقي
َ
بايل اليوم
ُ
ا
Sabır ve metanet göstererek dedim ki: Gözlerimden boşalan yaşlara artık
aldırış etmeyeceğim.

1
el-Kâli, Zeylu’l-Emâlî fî luğati’l-‘arab, Beyrut 1398/1978, s. 51-52.
2
el-Mes‘ûdî, Murûcu’z-zeheb, Beyrut 1408/1988, III, 402.
3
el-İsfehânî, el-Eğânî, VI, 57.
4 Aynı eser, VI, 53.
5 Hatim: Mekke’de Kâbe civarında kutsal sayılan bir yer.
6
et-Tibrîzî, Şerhu’l-kasâ’idi’l-‘aşr, Beyrut1405/1985, s. 135.
7
el-İsfehânî, a.g.e., II, 103.
8 Aynı eser, II, 347.
9
el-Makkarî, Nefhu’t-tîb, Beyrut 1408/1988, I, 252.
10 el-İsfehânî, a.g.e., I, 228.
11 Aynı eser, IV, 290.
12 Aynı eser, V, 67.
13 Aynı eser, IV, 331.
14 el-Mes‘ûdî, a.g.e., III, 66.
15 Aynı eser, III, 121.
16 el-Eğânî, V, 67.
17 Aynı eser, II, 171.
18 Murûcu’z-zeheb, IV, 10.
19 el-Eğânî, VI, 80.
20 el-Ma‘arrî, Sıktu’z-zend, Beyrut 1402/1982, s. 199.
21 Murûcu’z-zeheb, III, 11.
22 Dîvân Ebî Nuvâs, Beyrut 1404/1984, s. 424.
23 el-Eğânî, V, 419.
24 İbn Bessâm, ez-Zehîra, Beyrut 1399/1979, IV/I, 224.
25 Sıktu’z-zend, s. 248.
26 el-Ma‘arrî, el,Luzûmiyyât, Beyrut 1403/1983, II, 403.
27 el-Kâlî, Zeylu’l-emâlî, s. 217.
28 el-Eğânî, IV, 414.
29 Aynı eser, V, 74.
30 Kur’ân, XI/22.
31 el-Mufaddal ed-Dabbî, el-Mufaddaliyyât, Beyrut, 6. Baskı, ty., s. 269.
32 Murûcu’z-zeheb, II, 368.
33 Aynı eser, II, 370.
34 el-Eğânî, VI, 136-7.
35 Aynı eser, V, 147.
36 Aynı eser, VI, 61.
37 el-Mufaddaliyyât, s. 265.
38 Dîvân İmri’il-Kays, Beyrut 1385/1966, s. 141.
39 eş-Şentemerî, Eş‘âr şu‘arâ’ es-sitte el-câhiliyyîn, Beyrut 1982, s. 266.
40 Kur’ân, XII/85.
41 İbn Hişâm, es-Sîre en-Nebeviyye, III, 17.
42 el-Eğânî, I, 346.
43 Aynı eser, I, 398.

Konular