SÖZLÜK VE SÖZLÜKÇÜLÜK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

1
SÖZLÜK VE SÖZLÜKÇÜLÜK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
Zekeriya BİNGÖL, Muğla Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu
Muğla/TÜRKİYE
ÖZET
Günümüzde insanı, iletişime her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
İnsanoğlu da daha fazla bir ilgiyle birbirlerinin dillerini öğrenme yoluna gitmektedirler.
Özellikle dil öğreniminde başvurulan kaynaklar görsel, işitsel ve basılı materyallerdir. Basılı
materyaller içerisinde sözlükler, dillerin başvuru kaynağı niteliğinde olan temel eserlerdir.
Sözlükler, bir dilin içerdiği sözcükleri alfabetik olarak kapsayan, o dilin deyim ve Örnek
cümlelerini de ihtiva eden kaynaklardır. Bu çalışmanın amacı; Sözlük konusunda yapılan
çalışmaların tarihsel seyrini irdelemek ve sözlüklerin nerede, nasıl kullanılması gerektiği
konusunda araştırma yapmak.
ABTRACT
A review on the subject of lexicography and dictionaries
In this day and age, people need communication more than ever. This necessity forces
people to learn more foreign languages than ever. The resources utilized for learning foreign
languages are published and audio-visual materials. Dictionaries are the main source among
published materials. Dictionaries are manuscripts that consist of almost all the words used in
a specific language. In a dictionary, words are generally given in an alphabetical order and
each word’s meaning is explained in detail with the support of sample usage in sentences and
phrases. Lexicography is defined as the art and science of dictionary making. The purpose of
this study was to present a point of view to the history of the research carried out in the
subject of lexicography and dictionaries.
1. GİRİŞ
Sözlükçülerin yapıtlarını bilimsel açıdan inceleme olarak tasarladıkları sözlükbilim yeni
bir bilim dalıdır. Bu dal özerkliğini Fide Sauussure’nin öğretisinden kaynaklanan bağlamda
kazanmıştır. Sözlükbilimi veya Leksikoloji dilbilimin, dildeki sözlüksel oluşturucularının
işleyişlerini ve öteki dilsel oluşturucularla ve kullanım ortamları arasındaki bağıntıları
inceleyen bölümüdür. (Büyük Larouse Sözlük ve Ansiklopedisi) Sözlükbilim, bir dilin ya da
karşılaştırmalı olarak çeşitli dillerin söz varlığını sözlük biçiminde ortaya koymaya yönelen,
bu amaçla yöntemler koyarak uygulama yollarını gösteren bir dilbilim dalıdır. (Doğan
A,1990: 71)

2. SÖZLÜK VE KULLANIMI
Sözlük, bir dilin bütün ya da belli bir çağda kullanılmış sözcük ve deyimlerin alfabetik
sıraya göre alarak tanımlarını veren, açıklayan ya da başka bir dildeki karşılığını veren yapıta
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

2
denir. (Genel Kültür Ansiklopedisi) Sözlük, bir dilin belli bir çağda ya da bütün çağlarda
kullanılan sözcüklerini terimlerini ve kalıp kullanımlarını (deyimler, kalıp sözler, deyişler,
atasözleri vb.), alfabetik düzen içinde, tanımları, örnek tümceleri, söylenişleri, kökenleri,
dilbilgisi kategorileri, eşanlamlıları, karşıt anlamlıları, bir başka dildeki karşıtlarıyla, vb.
yapıtlara denir. Sözlüklere aynı zamanda lügat veya eski deyişle kamus denir. (Gelişim
Hachett)
Kısaca sözlükler, bir dilin kelime hazinesini çeşitli bakış açılarından düzenleyen ve
açıklayan eserlerdir.
Sözlükler bir dilin söz varlığını içerirler. Sözlük hazırlayıcıları, benimsemiş oldukları
amaçlar ve seslenecekleri kitleler açısından çeşitli türlerde sözlükler ortaya koymuşlardır.
Sözlüklerin en önemli özelliği temel başvurma kitapları arasında yer almalarıdır. Özellikle
öğretim kurumlarında yaygın bir kullanımı kazanan sözlüklere, dili doğru ve yanlışsız
konuşup yazma isteyenler, sözcüklerin anlam ayrımlarını, sözcüklerin tümce bağlamında
hangi anlamda kullanıldıklarını öğrenmek amacıyla başvurmaktadırlar. (KESKİN, A., Nisan
1995; 11)
Yüzyıllardan beri ülkeler arasında ilişkiler olduğundan yabancı dil olayı ülkeler göre
değişse de, bazı diller önemliyken daha sonraki devirlerde başka bir dil önem kazanmıştır. Bu
dillerin en önemlileri ilk başlarda Farsça, Arapça, Yunanca, İspanyolca, Osmanlının
Akdeniz’i göl gibi kullandığı zamanla da Türkçe daha sonraki yıllarda Fransızca, Almanca ve
en sonunda dünya dili olan İngilizce önem kazanmıştır. Bu nedenle iki lisanlı sözlük
kullanımı ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Yabancı dil, 2000’li yıllarda dünyanın küreselleşmesinden ve uluslar arası ikili
ilişkilerden dolayı daha da önem kazanmıştır. Şüphesiz dünya dili olarak kabul edilen
İngilizcenin yanı sıra Türkiye’de Almancada, çok önem arz etmektedir. Çünkü Almanya’ da
ikamet eden birçok Türk vatandaşı olması yanında, bacasız sanayi denilen turizm sektöründe
de Türkiye’ye en çok turist ya Almanya’dan ya da Almanca konuşulan diğer ülkelerden
gelmektedir. Bu durum iki lisanlı sözlüklerin önemini daha da artırmaktadır.
Bu iki lisanlı sözlükler, başlıca temel yabancı dil kitaplarını oluşturmaktadır. Öğretim
kurumlarında veya herhangi bir alanda her zaman kullanılmaktadır. Kısaca bu iki lisanlı
sözlükler yabancı dil öğrenmek için örnek bir kaynak teşkil etmektedirler. (Almanca Dil
Dergisi,1998; Yıl: 2 Sayı: 13; 19)
Sözlük kullanımı, fayda ile tehlikeyi beraberinde getirmektedir. Yazıldığı dilin aynası
ve ölçüsü olan sözlükler, aynı zamanda hatırlama ve unutmadan kaynaklanan hatalara da
engel olan bir araçtır. Tehlikesi ise; sözlük, kelime hazinesi açısından aslında hiç bir zaman
ulaşılamayacak bir bütünlüğe sahipmiş gibi görünür. Ama anlam bütünlüğe sahip değildir.
Ancak mütercim, böyle bir bütünlüğün olmadığını tecrübesi ile bilir. (ÖZTOKER, E. 1979;
17)
İki lisanlı bir sözlüğü kullanan kişi, kullandığı sözlükte, çoğu zaman ve haklı olarak,
diğer lisana ait olan kelimelerin tam karşılığını veya kendince uygun gördüğü kelimeyi
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

3
bulmak ister. İki lisanlı sözlükler bazı durumlarda, örneğin değişik anlamlara gelebilecek
kelimelerde yetersiz kalabilir. Ayrı dil ailelerine ait olan kelimeler birebir karşılık bulamaya
bilirler.
Sözlüklerin önemli bir kısmı belli bir alana yönelik (ihtisas) sözlükleridir. Bu Alan
(ihtisas) sözlükleri, belli bir alanda yapılan uygulamalı araştırmanın hâlihazırdaki durumunu,
belirli bir zaman dilimi için kaydetme denemesidirler. Böylece bu sözlükler, her bir
isimlendirmeyi birbirinden ayırır ve izafi bir lisanı doğruluğu, lisanı olmayan bir durumu
belirler. Böylece sözlük, en önemli bir müracaat eseri ve bilgi dağarcığı olur.
Alan (ihtisas) sözlükleri, faydalı ve gereklidirler. Ancak bu sözlüklerde, metinde dilin
nasıl kullanılacağına dair yol gösterici özellik eksiktir. (ÖZTÜRK, İ., 1997: 67)
Sözlükleri kullananlar, kendi tecrübelerini ve tercüme yeteneğini kullanmalıdır.
Tercüme işi pratik ve faydalı bir şekilde yapılmak isteniyorsa, sözlüklerdeki kelimelerden
yararlanarak evrensel bir çeviri yapmalıdır. Kısaca çeviri yapan kişi, sözlüklere tam bağlı
kalmaksızın onlardan istifade etmelidir. Her metin, kendini sözlüğün bağlayıcılığından
kurtarmalıdır. Çünkü metinlerin tercümeleri esnasında, sözlükte bulunan ve aranılan
kelimenin tam karşılığı olmayan ifadeler karşısında çaresiz kalma tehlikesi genelde
mevcuttur.
Dil, kendi kelime hazinesini sözlükte açık bir şekilde sergiler. Bundan dolayı sözlük,
mütercim için büyülü bir güç ve aynı zamanda dilin kontrol mekanizmasıdır. (PÄPCKE, F.,
1986: 234) Ayrıca aradığınız her kelime sözlükte bulunmayabilir. Tabii ki bu hem sözlüğün
kapasitesine hem de çeviri yapacak kişiye bağlıdır. Kelimeler ya yanlış yerde aranmakta veya
esasen mevcut olmayan muhtemelen özel kelime ilişkilerine ait bilgiler aranmaktadır.
Bazen tek lisanlı sözlük, iki lisanlı sözlükten daha yararlı olmaktadır. Genelde iki
lisanlı sözlükler daha çok kullanılmaktadır. (ÖZTÜRK, İ, 1997: 67)
Yapılan bir deneyde dört deneğin toplam 87 kez iki lisanlı sözlüğü kullandıkları ve
ancak bir kez başka bir yardımcı esere başvurdukları tespit edilmiştir. (KRİNGS, H.P, 986:
216)
Yardımcı eserler arasında iki lisanlı sözlükler açık bir şekilde önemli bir yer
tutmaktadır. Tek lisanlı sözlükler bir alt derecede yer almakta, diğer yardımcı eserler ise
hemen hemen hiçbir rol oynamamaktadırlar. İki lisanlı bir sözlüğün kullanılmasıyla, olayların
dörtte üçünde doğru bir çözüme ulaşılmakta, olayların yarısında, bir önceki bilgilerin
sonuçları tasdik edilmekte, olayların hemen hemen yarısında ise çeşitli düzeltmeler
yapılmakta ve istisnai olarak da daha kötü bir sonuca gidilmektedir.
Tek lisanlı sözlükler seyrek olarak ve ancak iki lisanlı sözlüğün yeterince iyi
kullanılamaması durumunda tercih edilmektedir. İki lisanlı sözlüğün muhtevasındaki bilgiler
mümkün olan en iyi şekilde kullanılamamakta ve nihayet bu durum daimi bir sözlük kullanma
hatasına dönüşmektedir. (KRİNGS, H.P, 986: 262)
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

4
Bilinen tercümelerde bu önemli yardımcı eserler yanında sözlük, terim listeleri, aynı
alanda yapılmış tercümeler ve aynı şekilde konunun uzmanlarından alınan bilgiler
kullanılmaktadır.
Eğer mütercim, değişik yerlerde kullanılan ve farklı anlamlar taşıyabilen kelimeleri
tanımada yetersiz kalıyorsa, kullandığı kendi ana diline ait sözlük de tehlikeli bir araç haline
dönüşebilir. Bu konuda ilgili deyimlere tam manası ile vakıf olunmalı ve onların sosyolojik
karakteri bilinmelidir. Tercüme bize, tanıdığımız hayatın dışında daha başka bir hayatı
tanımamızı sağlamalıdır. (ÖZTÜRK, İ., 1997: 67)
3. SÖZLÜK VE SÖZLÜKÇÜLÜĞÜN TARİHÇESİ
İnsanların ne zaman konuşmayı öğrendikleri ve ne zaman konuşmaya başladıkları
kesinlikle bilinmediği gibi, ne zaman bir yabancı dil öğrenmek zorunda oldukları da
bilinmemektedir. Ayrıca yeryüzünde ilk sözlüğünde kimin tarafından, hangi yüzyılda
hazırlandığı, hangi dili konu edindiği konusunda da kesin bilgiler yoktur. Günümüzdeki
sözlüklere bir benzer sözlük olarak nitelendirilebilecek ilk sözlük, kaynaklarda, İskenderiye
Müzesi yöneticisi Bizanslı ARİSTOPHANES’in yaklaşık olarak İ.Ö. 2. yüzyıl’da hazırladığı
yapıt olarak gösterilmektedir. Bu sözlük, Yunanca’da seyrek kullanılan ve açıklaması güç bir
takım sözcükleri bir araya getiren bir yapıttır. Bu sözlükte aynı zamanda tanımlara da yer
verilmiştir. (Gelişim Hachett)
Daha sonraki dönemlerde yine ilk örnekler arasında yer alan Yunanca ve Latince
sözlüklerin hazırlandığı çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. İ.S. 1. yüzyıl’ da İskenderiyeli
PAMPHILUS’un 95 kitaptan oluşan Yunanca sözlüğü ve ayrıca bir başka eser ise Marcus
Verrius FLACCUS’un Latince olan yapıtı, alınması gereken örneklerdir. (Enyclopedia
Americana, 1968)
Latince’de “sözlük” anlamına gelen “dichtionnorium” sözcüğü Kostanz piskoposu
Salomon 9. Yüzyıl’ da ansiklopedi anlamında kullanılmıştır. (Dictionnarium universale)

Bu tarihten sonra gerek Batı, gerekse Doğu dünyasında birçok önemli sözlük ya da
ansiklopedik sözlük hazırlandı. Dünyada sözlük terimi ilk defa 1225’te John GARLAND
tarafından kullanılmıştır. Bu yüzyıla gelinceye kadar birkaç önemli köken bilgisi sözlüğü de
hazırlanmıştır. Doğu dünyasında’ da sözlükçülüğün köklü bir geçmişi vardır. Batı dünyasında
ise sözlükçülükteki gelişme daha sonraki yüzyıllarda ve doğudakinden sonra olmuştur.
(DOĞAN, A.,1990: 72)
Doğu dünyasındaki en önemli sözlükçüleri Faràb’lı Ebu Nasr İsmail CEVHERİ’ nin
(öl.1010) Tac-ül-lüğa’tı ve Sihah-ül-Arabiye’si Arapça sözlükler arasında çok önem taşır. 14.
- 15. yüzyıllar arasında yaşamış olan İran asıllı Arap dilcisi Ebu Tahir Muhammed bin Yakup
FİRUZABADİ’ nin (1329-1414) 60 ciltten oluşman El Kamus-ül-Muhit adlı Arapça
sözlüğünden’ de bahsetmekte gereklidir. Ayrıca burada bahsedilmesi gereken bir noktada bu
büyük eserin, yine büyük bir sözlükbilimci olduğu anlaşılan Mütercim ASIM tarafından 18.
yüzyılda Türkçe’ye çevrilmesidir. (Gelişim Hachett)
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

5
Batıda sözlükçülükteki ilk önemli gelişme Rus Çariçesi II. KATERİNA’nın emriyle
alman gezgin P.S. PALLAS’a yaptırılmıştır. Aslında dünya dillerinin tanınması ve
karşılaştırmasına yönelik olan bu çalışmada, Pallas Rusya sınırı içindeki dillere ait kural,
kaide ve çekimleri belirlemiş ve bunlardan faydalanarak 285 kavramı temel alarak 200 Asya
ve Avrupa dilinde bu kavramların karşılıklarını vermiş, böylece ilk defa çok dilli
sözlüklerinde örneğini vermiştir. Pallas’ın 1787 yılında “Linguarum Totius Orbis,
Vocabularia Comparativa “ adıyla yayınlanan sözlüğün 1790-91 Petersburg baskısına, Afrika
ve kimi Amerika dillerinin gereçleri de eklenmiştir. (DOĞAN, A.,1990: 72)
Ayrıca bir sözlük olarak tam kabul edilip edilemeyeceği şüpheli olan Latince tümce ve
duaları ortaya koyan J.C. ADELUNG ve J.S. VATER’in birlikte ortak olarak yaptıkları
çalışma’dan ortaya çıkan “Mithridotes” adlı eser tam dört ciltten oluşmuştur. 1806-1817
yılları arasında yazılan bu eser, 500 kadar dille ilgilidir. (BLOOMFİELD, 1993: 7)
Sözlükçülükte en önemli gelişme 19. yüzyılda olmuştur. Bu bilim dalının Almanya’da
kurucusu olarak sayılabilecek Jackob GRİMM ile kardeşi Wilhelm GRİMM 1985’de
Leipzig’ de çalışmasına başladıkları ve 16 büyük cilt olarak düşünülen bu oylumlu eser
“Deutsches Wörterbuch” un birkaç bölümü yayınlanmasa da ancak birçok bilim adamının’ da
büyük desteğiyle 1961 yılında tamamlanabilmiştir. En eski kaynaklardan başlayarak bir
sözcüğün, geçtiği metinlerdeki biçimini ve anlamını, değişik lehçe ve dillerdeki
değişikliklerini, her türlü kullanımını ve içinde geçtiği söz öbeklerini veren bu çalışma bundan
sonraki çalışmalara örnek olmuş, Avrupa’da benzerlerinin hazırlanmasına yol açmıştır.
Fransız dil bilimcisi, düşünür, filozof ve fizikçisi olan Emile LITTRÉ' nin
"Dictionnaire de la Langue Française" adındaki sözlüğü otuz yıllık bir çabadan sonra ortaya
çıkmış, son derece geniş ve aynı zamanda derinliğine bir inceleme ürünüdür. Bugün' de
güvenle yararlanılan bu yapıt 1873'te Paris’te basılmıştır. Bu sözlüğün 1989 baskısı çok
küçük punto ile dizilmiş dört büyük ciltten oluşmakta ve bu sözlükte kelimenin değişik
anlamları, bu anlamda geçtiği yerler üzerinde geniş bilgi verilmekte, sonra ayrı paragraf
halinde sözlüğün tarihi ve kökeni açıklanmaktadır.
Bunlardan başka yani GRİMM ve LITTRÉ' sözlüklerinin türünde hazırlanmış olan
İngilizlerin "The Oxford English Dictionary" adlı ünlü sözlüğü' de böylece yazılmış olup
1933' de 13 cilt halinde yayınlanmıştır. (DOĞAN, A.,1990: 72)
3.1. Türk Sözlükçülüğü Tarihi
Türk bilim dünyasında sözlükçülük geleneği oldukça eskidir. Günümüzdeki bilgilere
göre ilk Türk sözlüğü KAŞGARLI MAHMUD’un hazırladığı “Divan ü Lügat-it Türk”tür
(1072-1074). Bu sözlüğün hazırlanış amacı Araplara Türkçe’yi öğretmektir.
Türk dünyasında hazırlanan sözlükler, 19. yüzyılın dan sonra Kıpçakça sözlükler,
Çağatayca sözlükler ve Osmanlıca sözlükler olmak üzeri üç bölümde incelenmektedir. Ebul
Kasım ZEMAHŞERİ’nin hazırladığı ve Kıpçakça sözlüklerin en eskilerinden biri olan
“Mukaddimet-ül Edep”, Arapça-Farsça-Türkçe-Moğolca olarak düzenlenmiştir. LatinceFarsça-Kumanca
dillerini de kapsayan “Codex Cumanicus” adlı sözlükte, Hıristiyan din
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

6
adamlarına Kıpçakça’yı öğretmeyi amaçlayan bir eserdir. Aynı zamanda Ebu HAYYAM’ın
hazırladığı “kıtab-ül idrakli Lisan-il Etrak” hem dil bilgisi hem de Arapça-Kıpçakçayı da
içeren bir lügat’ tır. Cemaleddin İbni MÜHENNA’nın hazırladığı “İbn-ü Mühenna” adlı
lügat’ta Farsça – Türkçe - Moğolca olmak üzere üç bölümden oluşur.
Ali Şir NEVAİ’nin yapıtlarından ve Arap sözlükçülüğü geleneğine uygun olarak
hazırlanan Çağatayca sözlüklerin en belirginlerinden olan ve Arapça - Farsça sözcüklere çok
yer veren 16. yüzyıl’ın başında Anadolu da yazıldığı sanılan “Abuşka Lügatı” çağatayca
sözcüklerin Anadolu Türkçe’sindeki karşılıklarını vermektedir. Ayrıca Ali Şir NEVAİ’nin
“Muhakemet-ül Lugateyn’i” adlı eseri de Türkçe ile Farsça dili ve edebiyatı karşılaştırılmış ve
Türkçe’nin Farsça’dan üstün olduğu savunulmuştur. Yine Mırza MEHDİ HAN tarafından
hazırlanan “Senglah” birinci bölümü dil bilgisine, ikinci bölümü sözlüğe ayrılan Çağatayca
bir sözlüktür.
Osmanlı basımevinin kurulmasından önce hazırlanan sözlüklerin tümü Arap
sözlükçülüğünden yararlanılarak hazırlanmıştır. Bu elyazması sözlüklerin bir kısmı
manzumdur. Afyonkarahisari Mustafa AHTERİ’nin hazırladığı “Ahteri Kebir” (1545)
kırkbini aşkın maddeyi içeren bir Arapça - Türkçe sözlüktür.
16 yüzyılın bilginlerinden olan VANKULU MEHMET Efendi kendi adıyla anılan
“Kitab-ı Lugat-ı Vankulu”(1729) sözlüğüyle meşhur olmuştur. FARABLI CEVHERİ’nin
“Sıhah-ı Cevher” adlı Arapça sözlüğünden yapılan bu çeviri Türkiye’de kurulan matbaanın
bastığı ilk kitaptır.
Osmanlı‘da manzum sözlükler de hazırlanmıştır. Bunlar arasında SÜNBÜLZADE
VEHBİ’nin (1719-1809) “Tuhfe-i Vehbi” adlı, Farsça’dan Türkçe’ye manzum sözlüğü, uzun
yıllar okullarda ders kitabı olarak okutulmuştur. Bütün bu sözlükler Arapça ve Farsça
sözcüklerin karşılıklarını vermektedir.
18 yüzyıl’a kadar Türkçe söz dağarcığını temel olarak alan bir sözlüğe pek
rastlanmamaktadır. Bu yüzyıl’da ESAT MEHMET Efendi’nin, “Lehçet-ül Lugat” (1732)
adlı sözlüğünde Türkçe sözcükleri temel almış ve bu sözcüklerin Arapça ve Farsça
karşılıklarını vermiştir.
TEBRİZLİ HÜSEYİN BİN HALEFİ’in “Burhan-ı Katı” (yazılış:1652, basılış:1836)
adlı Farsça sözlüğünü Mütercim ASIM (1755-1820), “Tıbyan-ı Nafi der Tercüme-i Burhan-ı
Katı“ (1799-1800) adıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Mütercim ASIM çeviriyi yaparken, bilgileri
başka kaynaklardan denetlemiş ve yeni bilgiler eklemiş ayrıca Farsça sözcüklere öztürkçe
karşılıklar koymaya çalışmıştır. Yazı dilinde bulunmayan karşılıklar içinse, Antep halk
ağzından seçtiği sözcükleri yazmıştır. Mütercim ASIM’ın ikinci önemli çevirisi de kısaca
“Kamus Tercümesi” adıyla anılır. Muhammed Firuze BADİ’nin arapça “kamus-ül muhit” adlı
sözlüğüde mütercim ASIM tarafından, üç çilt olarak 1810 yılında “El-okyanus-ül-basit fi
tercemet-il-kamus-ül muhit” adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir. Mütercim ASIM bu çevirisine de
birtakım eklemeler yapmış, Arapça sözcüklere öztürkçe karşılıklar bulmaya çalışmıştır.
Ayrıca kaba sayıldığı için sözlüklere alınmayan kimi sözcükleri de kitabına almaktan
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

7
kaçınmamıştır. Bu sözlükte sözcükler, köklerindeki son harflere göre alfabetik sırasına
konmuştur.
Türkiye’de matbaa kurulduktan sonra sözlük çalışmalarının ve yayınının hızlandığını
görülmüştür. Bu dönemde hazırlanan sözlüklerin hemen hemen tümü Osmanlı Türkçe’sinin
sözvarlığını saptamayı amaçlamaktadır.
AHMET VEFİK Paşa’ nın iki cilt olan “Lehçe-i Osmani” (1876) adlı eseri o dönemin
Türkçe’sinin sözvarlığını Arap alfabe sistemi içindeki tanımlarıyla ve örnek tümceleriyle
vermektedir. Sir James WİLİAM’ın “Redhause” sözlüğü ve iki ciltten oluşan “kitab-ı maani-
ül-lehçe” adlı Türkçeden-İngilizceye sözlüğünde, Arapça ve Farsça sözcükleri’ de derlemiştir.
Muallim NACİ’nin “lugati Naci” (1890) adlı eseri ise Osmanlıca bir sözlüktür. Bu sözlük
Osmanlıca’daki Arapça ve Farsça sözcüklerin tanım ve karşılıklarını içerir. Dönemin en
başarılı sözlüğünü Şemsettin SAMİ hazırlamıştır. Bu başarılı eser “kamus-ı türki” dır. Daha
sonra bu eser iki kez “Hayat-Büyük Türk Sözlüğü” (1969-1971) ve üç cilt olan “Temel
Türkçe Sözlük kamus-ı Türki” (1985) adlı sözlüğü’ de kimi ekleme ve değiştirmelerle
yalınlaştırılarak yayınlanmıştır. Şemsettin SAMİ’ de o dönemin Türkçe’sindeki yerli ve
yabancı sözcükleri tanımlarıyla ve bazen de örnek tümceleriyle vermektedir. Bu sözlüğün
sözü edilmesi gereken bir yönünde bir takım önerilerde bulunmasıdır. Şemsettin SAMİ kimi
maddelerde yabancı bir sözcüğün yerine yaygın olmayan Türkçe’sinin kullanılmasını
önermektedir.
Ali NAZİMA’de yüksek okullar için hazırladığı “Mükemmel Osmanlı lügatı” (1902)
adlı kitabında Arapça ve Türkçe sözcüklerin tanımlarını ve öztürkçe karşılıklarını
vermektedir. Ali SEYDİ’nin hazırladığı resimli “kamus-ı Osmani” de (1906-1909) Osmanlıca
sözcüklerin yanı sıra Türkçe sözcükler de vardır.

Meşrutiyet döneminde de dil ve sözlük konusunda çalışmalar yapılmıştır. Maarif
Nezareti tarafından kurulan Tedkikal-ı Lisaniye Heyetince, geniş bir Osmanlıca sözlük
hazırlanması kararlaştırılmış, ama ne yazık ki bu tasarı bir türlü gerçekleştirilememiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra yapılan çalışmaların başında şüphesiz yazı devrimi
(1928) gelir. Yazı devrimi, doğu düşüncesinden batı düşüncesine geçişin ilk basamağını
oluşturmuştur. Yazı devrimi ile Türk dilinin iyi bir sözlüğe gereksinimi olduğu daha bir
kesinlik kazanmıştır. Hazırlanacak bu sözlüğün çok amaçlı olması gerektiği, Türkçe’nin
sınırlarının çizilmiş olması, söz varlığının saptanması Türkçe’de karşılığı olan yabancı
sözcüklerin yerine Türkçelerinin kullanılmasında katkıda bulunması, ayrıca yazım birliğinin
de sağlanması hedeflenmiştir. Dil encümeni 1928 yılında yazım sorunlarına bir ölçüde çözüm
getirebilmek için Arap ve Latin harflerinden oluşan “İmla Lügatı” adlı bir sözlük
yayınlamıştır.
Harf devriminden sonra yayımlanan ilk sözlük, İbrahim ALAETTİN’in başkanlığında;
Ali SEDAT, S. TEVFİK, Kerim SADİ tarafından, 1930 yılında hazırlanan, “Yeni Türk
Lügatı” adını taşımaktadır. Latin harfleri alfabesine göre hazırlanan bu sözlükte 30000 sözcük
tanımlarıyla birlikte yer almaktadır.
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

8
Bu arada dilci Hüseyin Kazım KADRİ’de büyük bir sözlük hazırlamıştır. Dört büyük
ciltten oluşan bu sözlük “Büyük Türk Lügatı” adını taşımaktadır. Bir ve ikinci ciltleri Arap
harfleriyle (1927-1928); ve diğer son iki ciltleri ise Latin harfleriyle (1943-1945)
hazırlanmıştır. Bu sözlük Osmanlıca da kullanılan Arapça-Farsça sözcüklerinin yanı sıra Türk
dilinin Uygur, Çağatay, kazan, Azeri, Koybal, Yakut, Altay, Çuvaş ve Kırgız lehçelerine ait
sözcükleri de kapsamaktadır.
Türk dili konusundaki çalışmaları resmi ve bilimsel çerçevede yürütmek amacıyla adı
daha sonra 1932 yılında Türk Dil Kurumu olarak değiştirilen Türk Dili Tetkik Cemiyeti
kurulmuştur. Daha sonra bu Kurum sözlük hazırlama işini de üstlenmiştir. Ayrıca Türkçe’nin
sözvarlığını saptamak amacıyla derleme ve tarama çalışmalarına da başlamıştır. Türk Dil
Kurumunda sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali AĞAKAY’ın hazırladığı ve sonraki
baskıları bilim kurulunca geliştirilen iki ciltten oluşan “Türkçe Sözlük” (1983) 20. yüzyılda
da Türkiye Türkçe’sinin söz varlığını dil devrimi doğrultusunda önerilip yaygınlaştırılan yeni
sözlüklerle zenginleştirilen, son baskısında tanımları örnek tümcelerle pekiştirilmiş olan en
önemli sözlüklerden biridir.
Daha sonraki yıllarda yayımlanan sözlükler, özellikle Türk Dil Kurumu’nun bu
sözlüğünden olabildiğince yararlanmışlardır. Oniki cilt olan “Meydan-Larousse Büyük Lugat
ve Ansiklopedi” sinin (1969-1973) sözlük bölümü, Tanzimattan günümüze konuşma ve yazı
dilinde kullanılan hemen bütün sözcükleri tanımları ve örnekleriyle içerir.
Pars TUĞLACI’ nın altı ciltten oluşan “Okyanus” adlı sözlüğü diğer sözlüklerdeki
kaynaklardaki sözvarlığını tanımları ve örnekleri ile aktaran ve yabancı sözcüklerden terim
niteliğindeki sözcükleri de kapsamına alan, 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe sözlüğün bir
özelliği de sözcüklerin İngilizce ve Fransızca karşılıklarını vermesidir. Ali
PÜSKÜLLÜOĞLU’da dil devrimiyle Türkçe’nin sözvarlığına katılmış olan sözcükleri
“Öztürkçe sözlük”ünde toplanmıştır. Bunlardan başka son yıllarda yayınlanmış sözlükler
arasında Kemal DEMİRAY’ın “Büyük Türkçe Sözlük”ünü (1982) ve on ciltten oluşan
“Resimli ansiklopedik Büyük Sözlük”ü (1982) örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Türk Dil
Kurumunun Türkçe Sözlük dışında derleme, tarama, terim, öteki Türk lehçeleri, eski lehçeler,
vb. konusunda eserleri olmuştur.
Bunlara birkaç örnek olarak, sekiz ciltten oluşan “Tarama Sözlüğü” (1963-1977),
onsekiz ciltten oluşan “Derleme Sözlüğü” (1963-1982), K.K.YUDAHİN’in hazırlamış
olduğu iki ciltten oluşan “Kırgız Sözlüğü” (1945-1948), H. PAASONEN’un hazırlamış
olduğu “Çuvaş Sözlüğü” (1950), Ahmet CAFEROĞLU’nun “Eski Uygur Türkçe’si
Sözlüğü”, İsmet SUNGURBEY’in “Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü” (1966), Mehmet
Turan YARAR’ın “Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü” (1970), Hamit Nafiz PAMİR ve
Önder ÖZTUNALI‘nın “Yer Bilim Terimleri Sözlüğü” (1971), Sedat Veyis ÖRNEK’in
“Budunbilim Terimleri Sözlüğü” (1973), Mithat ENÇ’in “Ruh Bilim Terimleri Sözlüğü”
(1974), Tahir Nejat GENCAN, Haydar EDİZKUN, Baba DÜRDER, Enver Naci GÖKŞEN’
in birlikte hazırladıkları “Yazım Terimleri Sözlüğü” (1974), Bedia AKARSU’in “Felsefe
Terimleri Sözlüğü” (1975), N.GÜZ, E.ÖZLOKAT’ın “Dil Bilim ve Terimleri Sözlüğü”
gösterilebilir. (Gelişim Hachett; 3971-3972)
AKADEMİK BAKIŞ
Uluslararası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi
ISSN:1694 – 528X Sayı: 9 Mayıs – 2006
İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi – Türk Dünyası Kırgız – Türk Sosyal Bilimler Enstitüsü Celalabat – KIRGIZİSTAN

9
4. SONUÇ
Sözlük ve sözlükçülük ülkeler arasında ticaret ve insanoğlunun başka bir dili öğrenme
isteği sonucu ortaya çıkmıştır. İlk sözlük İ.Ö. 2. yüzyıl’da yazılmıştır. Günümüze kadar
birçok önemli sözlük hazırlanmıştır. Doğu dünyasında sözlükçülükteki gelişme batı
dünyasından önce başlamıştır.
Geçmişten günümüze değişik alanlara yönelik çeşitli türlerde sözlükler hazırlanmıştır.
Günümüzde, dillerin başvuru kaynağı niteliğinde olan sözlükler üzerinde her ne kadar
çalışılsa da, bu tür çalışmaların yetersiz olduğu bir gerçektir.
Her dil canlı bir şekilde yaşamakta ve değişikliklere uğramaktadır. Doğal olarak, her
dilde her yıl birçok yeni sözcükler türemekte ve kullanıma girmektedir. Mütercim ve
uzmanlar da bu yenilikleri takip ederek, önceki yıllarda yayımlanan sözlükleri yenileyip,
günümüz konuşma dili açısından daha zengin ve amaca daha uygun kullanılabilecek yeni
çalışmalar sunmalıdırlar. Örneğin, Almanca-Türkçe sözlükler uzun yıllar kullanılmaktadır.
Bu sözlükler günümüz şartlarına yanıt vermediği için yeni çalışmalar yapılmalıdır.
Sözlükler temel başvurma kitapları olarak, bir dilin kelime hazinesini çeşitli bakış
açılarından düzenleyen ve açıklayan eserler olarak, kelimelerin tam manasını vermelidirler.
Sözlükler özellikle öğretim kurumlarında ve çevirmenler tarafından yaygın olarak
kullanılmaktadırlar. En çok kullanılan sözlüklerde iki lisanlı sözlüklerdir. Öncelikle şu bir
gerçektir ki bir dil öğrenmedeki en büyük yardımcılardan biri iki lisanlı sözlüklerdir. Fakat İki
lisanlı sözlükler bazı durumlarda, mesela değişik manalara gelebilecek kelimelerde yetersiz
kalabilir. Ayrı dil ailelerine ait olan kelimeler birebir karşılık bulamaya bilirler. Bu yüzden de
sözlüklerin amaca uygun kullanılamadığını söyleyebiliriz. Böyle durumlarda Bazen tek lisanlı
sözlük, iki lisanlı sözlükten daha yararlı olmaktadır. Fakat tek lisanlı sözlüklerde fazla talep
görmemektedir.

KAYNAKLAR
• AKSAN, Doğan,”Her Yönüyle Dil”, Türk Dil Kurumu Yayınları 439/3, Ankara,1990
• ALMANCA DİL DERGİSİ, " Material für den Deutschuntericht in der Türkei, Sözlükler",
1998, Yıl: 2 Sayı: 13
• BLOMMFİELD, "Language", 1993
• BRİTANİCA
• BÜYÜK LAROUSSE SÖZLÜK VE ANSİKLOPEDİSİ, Gelişim Yayınlan
• GELİŞİM HACHETT, Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi, Gelişim Yayınlan
• KESKİN, Aytekin, Yelken, "Aylık kültür-Sanat Dergisi", Nisan 1995, s. 11
• KRİNGS, H, P, “Was in den Köpfen von Übersetzer vorgeht", Tübingen, 1986
• ÖZTOKAT, Erdim, "Sözlük üstüne gözlemler", "Dilbilim IV", 1979
• ÖZTÜRK, İlyas, "Fachsprachliche - Onientierte Übersetzungsprobleme" (Meslek Diline
Yönelik Çeviri sorunları), T.C. SAÜ Rektörlüğü yayın No: 21, Sakarya, 1997
• PAPCKE, F, "Im Übersetzen Lerben", Narr Verlag, Tübingen, 1986

Konular