YÛSUF NÂBÎ *

ÖZET
Yûsuf Nâbî (1052/1642-1124/1712) dîvân edebiyatının önemli şairlerinden biridir. Asıl adı Yûsuf olmakla birlikte daha çok Nâbî mahlasıyla tanındı.
YÛSUF NÂBÎ *
* Bu yazı Edith Gülçin Ambros tarafından EI² (İng.)’de yazılan‚ “Nābī, Yūsuf” maddesinin (VII, 839-840) çevirisidir. Metne ilâve edilen bazı ifadeler köşeli parantez içerisinde
gösterilmiştir. Yazarın bizzat kendisinden ve Brill’den izin alınmıştır. Özellikle düzeltme
ve kontrolde emeği geçen Sayın Doç Dr. Edith Gülçin Ambros Hanım’a ve Prof. Dr.
Süleyman Tülücü Bey’e teşekkür ederim.
** Edith Gülçin Ambros, Viyana Üniversitesi, Institut für Orientalistik/Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi. E. Ambros İstanbul’da doğdu. Babasının işi nedeniyle
Türkiye’de doğduğundan E. Ambros’a ikinci bir isim olarak Gülçin adı verildi. İlkokul ve
Liseyi İstanbul’da okudu. Daha sonra Viyana Üniversitesi’nde Türkoloji ve Arap Dili Bö-
lümlerinde öğrenim gördü. 1975 yılında Arap Dili Bölümü’nden doktora derecesi aldı ve
Sieben Kapitel des Šarh Kitāb Sībawaihi von ar-Rummānī in Edition und Ubersetzung
(Wien 1979) konulu tezini yayınladı. Daha sonra asıl ilgi alanı olan Türkoloji’ye yöneldi
ve Osmanlı Edebiyatı üzerinde yoğunlaştı. 1997 yılında Viyana Üniversitesi’nden Türkoloji alanında doçentlik derecesi aldı. E. Ambros’un en ünlü eseri 16. yüzyıl Osmanlı
Şairi Me’âlî hakkında yazdığı Candid Penstrokes: The Lyrics of Me’ālī, an Ottoman
Poet of the 16th Century (Klaus Schwarz Verlag, Berlin 1982), adlı kitabıdır. Bu alanda
pek çok akademik çalışması bulunan E. Ambros’un makalelerinden bazıları şunlardır:
“Nazīre, the Will-o’- the Wisp of Ottoman Divan Poetry”, WZKM, 79. Band, Wien 1989,
s. 57-83; “The Letā’if of Faqīrī, Ottoman Poet of the 16th Century”, WZKM, 80. Band,
Wien 1990, s. 59-78; “Osmanlı Gazelinin Uzunluğunda Görülen Gelişmeler: 16. Yüzyılda Durum”, Journal of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, Abdülbaki Gölpı-
narlı Hâtıra Sayısı II, vol. II/20, Harvard University, 1995, s. 1-8; “Ottoman Modulations:
ġazel-i musammat, murabba‘, şarkı”, WZKM, 87. Band, Wien 1997, s. 19-29; “Variatio
Delectat:An Ottoman Collection of Medicinal and Dyeing Recipes” [=Değişim Zevki: Bir
Osmanlı İyileştirme ve Boyama Tarifesi Derlemesi], Journal of Turkish Studies/Türklük
Bilgisi Araştırmaları, Hasibe Mazıoğlu Armağanı I, vol. I/21, Harvard University, 1997,
s. 1-18; “The Image in the 16th Century of Representatives of Science and Technology:
Cameos of the Ottoman Poet Faqīrī”, Essays on Ottoman Civilization (Proceedings of
the XIIth Congress of the CIÉPO, Praha 1996)=Archív Orientální, Supplementa VIII,
Praha 1998, s. 17-28; “Apollinaire’e ‘Öncülük’ Eden 16. yy. Şairi Meâlî: Ağaç Şeklinde
Bir Osmanlı Figür-Şiiri”, Journal of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, Agâh
Sırrı Levend Hâtıra Sayısı I, vol. I/24, Harvard University, 2000, s. 57-64; “Viyana’nın
Muhibbî Divanına Ufak Bir Ek ile İmalı Övgü Sanatına İlginç Bir Örnek”, Journal of
Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, Essays in Honour of Barbara Flemming I,
vol. 26/I, Harvard University, 2002, s. 1-20; “O Asinine, Vile Cur of a Fool Called Zati!:
AnAttempt to Show that Unabashed Language is Part and Parcel of an Ottoman ‘Idiom
Edith Gülçin AMBROS **
Çev. Reyhan KELEŞ ***
Atatük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 35, Erzurum 2011
248 Gülçin Ambrro-Reyhan Keleş
Urfa’da doğdu ve ilk eğitimini bu şehirde gördü. 1076/1666 yılında İstanbul’a
gitti ve farklı zaman ve mekânlarda altı manzum, dört mensur eser yayınladı.
Bunlardan en meşhuru Türkçe Divan, Hayriyye ve Hayr-âbâd’tır.
Bu makale Edith Gülçin Ambros’un The Encyclopaedia of Islam’daki
“Nābī, Yūsuf” maddesinin çevirisini içermektedir.
Anahtar Kelimeler: Nâbî, The Encyclopaedia of Islam, Türk İslâm Edebiyatı.
ABSTRACT
Yūsuf Nābī
Yūsuf Nābī (1052/1642-1124/1712) is one of the important poets of the
dīwān literature. Although his real name is Yūsuf, he became known with the
pseudonym of Nābī. He was born in Urfa and had his the first education in this
city. He went to Istanbul in 1076/1666 and published six verse, and four prose
four prose works in different times and places. The most famous of these are
Turkish Dīwān, Khayriyye and Khayr-ābād.
This article contains the translation of article “Nābī, Yūsuf” by Edith Gülçin
Ambros in The Encyclopaedia of Islam.
Key Words: Nābī, The Encyclopaedia of Islam, The Turkish Islamic
Literature.
Yûsuf Nâbî, XI./XVII. yüzyılın ikinci yarısı ve XII./XVIII. yüzyılın başlarında yaşayan önemli, çok ünlü bir Osmanlı şairidir.
Urfa (Ruhâ, dolayısıyla Ruhâ’î)’lıdır; aile üyeleri hakkında bkz. M. Diriöz, “Nâbî’nin Ailesine Dâir Yeni Bilgiler” (Türk Kültürü, XIV/167 (1976), s.
of Satire’” [=Ey Har, Hor u Müptezel Köpek Zâtî: Kaba Dilli Osmanlı Hiciv Tabirlerinin
Bir Kısmı ve Parçası Oluşunu Gösterme Teşebbüsü], Journal of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, Günay Kut Armağanı I, vol. I/27, Harvard University, 2003, s.
109-117; “The ‘Language of Flowers’ and Ottoman Don Juans (zenpâres)”, WZKM, 95.
Band, Wien 2005, s. 19-43 [Edith Gülçin Ambros, “Çiçek Dili (Lisân-ı Ezhâr) ve Osmanlı
Zenpâreleri”, çev. Özer Şenödeyici, Turkish Studies, vol. 2/4 (Fall 2007), s. 106-122];
“Linguistic Duality and Humour as a Stylistic Marker in Ottoman Lyric Poetry of the 16th
Century”, WZKM, 100. Band, Wien 2010, s. 37-56.
*** Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk İslâm Edebiyatı Anabilim Dalı.
Yûsuf Nâbî 249
668-673). Eserlerindeki ifadelerden, 1052/1642-3’te doğduğunu ve yirmili
yaşlarının başında yani Sultan IV. Mehmed (1058-99/1648-87)’in saltanatı dö-
neminde İstanbul’a gittiğini1 biliyoruz. İstanbul’da, kendisini dîvân kâtibi tayin
eden [Vezir] Musahib Mustafa Paşa’nın (bkz. Sicill-i Osmânî, IV, 403-404) himayesine girdi. 1089/1678-9’da hacca gitti ve döndüğünde Musahib Mustafa
Paşa onu kendisine kâhya (kethüdâ) tayin etti. Paşa’nın 1097/1686’da ölü-
münün ardından Nâbî, yaklaşık 25 yıl kalacağı Halep’e yerleşti. 1122/1710 yı-
lında maiyetinde bulunduğu Halep Valisi Baltacı Mehmed Paşa [bu maddeye
bkz.] ikinci kez sadrazamlığa atandığında, Paşa’yla birlikte İstanbul’a döndü.
Burada Nâbî önce darphane şefliğine (darphane emîni), sonra Anadolu muhasebeciliği şefliğine (Anadolu muhasebecisi2), ve son olarak sipahî ve silâhdârlar (süvârî mukābelecisi) dışında kapıkulu süvarilerinin maaş ve ayrıntılarının
kayıt dairesi şefliğine atandı. 3 Rebiulevvel 1124/10 Nisan 1712’de öldü ve
Üsküdar’daki Karacaahmet mezarlığına defnedildi.
Nâbî, eserlerinde konu ve üslûp hususunda son derece çeşitlilik gösterir. Hem şiir hem de nesir türlerinde eserler üretmiştir. Bazı eserleri oldukça
kolay anlaşılır Türkçe ile yazıldığı halde, bazıları ağır şekilde Fars tesirinde
bir tarzla yazılmıştır. Şiirlerinin en azından bir kısmı nispeten sade bir dille
yazılmışken, Nâbî’nin nesrinin genellikle süslü olduğu söylenilebilir. Osmanlı
şiir dünyasında ona özel bir konum sağlayan, felsefî, ahlâkî anlatım biçimi ve
öğretici tarzı olmuştur. Nâbî’nin bu eğilimi, atasözlerini dâhil etmekteki (irsali mesel) ustalığı ile uygun bir şekilde güçlenmiştir. Nâbî uzun bir süre son
derece ünlüydü ve kendisine “Şairlerin Hükümdarı”3 unvanı verilmişti. Onun
muakkipleri arasında Sâmî (ö. 1146/1733-4), Râşid (ö. 1147/1734-5), Seyyid
Vehbî (ö. 1149/1736-7) ve Koca Râgıb Paşa (ö. 1176/1763)’yı buluruz.
1 Abdülkadir Karahan, Nâbî’nin İstanbul’a gidiş tarihini 1076/1666 olarak vermiştir. Bu
hususta bkz. Karahan, Abdülkadir, “Nâbî”, DİA, XXXII, 258 (Çevirenin Notu).
2 Bu kişiler Anadolu’da padişah ve vezirlere ait bulunan vakıf hesaplarını tetkik ederlerdi.
Tımar tezkerelerinin araştırılması, Anadolu kalelerine ait masraflar, kale muhafızlarının
maaş ve beratlarına ait kayıtlar bu kişilerin kaleminde tutulurdu. Kalemin müdürüne ise
Anadolu muhasebecisi denirdi. Bu tabir A. Karahan ve A. Fuat Bilkan’da “başmukabelecilik” olarak geçmektedir. İlgili yer için bkz. Karahan, s. 259; Bilkan, A. Fuat, Nâbî;
Hayatı, Sanatı, Eserleri, Akçağ Yay., 2. baskı, Ankara 2007, s. 11; krş. Babinger, Franz,
Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, çev. Coşkun Üçok, Kültür Bakanlığı Yay., 2. baskı,
Ankara 1992 (Çevirenin Notu).
3 Şeyhü’ş-Şuâra, bkz. Karahan, s. 259 (Çevirenin Notu).
250 Gülçin Ambrro-Reyhan Keleş
Nâbî’nin manzum eserleri şunlardır: (1) Özellikle sayıca ve önemce
ağır basan gazelleriyle meşhur, kapsamlı Türkçe Dîvânı. Ancak bu gazellerin
güçlü noktası lirizm değildir; bunlar nispeten sade bir dille ve kısa ve özlü
bir tarzla karakterize edilmiştir. Gazeller alfabetik olarak sıralanmış olup her
yeni harf bir rubâ‘î ile başlamaktadır. Nâbî’nin Dîvân’ı iki kez basılmıştır: Bulak
1257 ve İstanbul 1292. (2) Onun yaklaşık 50 şiirini (gazel ve tahmis) içeren
Farsça Dîvânçesi4. (3) Hayriyye, Nâbî’nin en ünlü eseridir. Bu mesnevîyi oğlu
Ebü’l-Hayr için 1113/1701-2’de Halep’te yazmıştır. Yaşam için bir rehber olma
amacını taşıyan eser, babasından oğluna bir nasihat kitabıdır (nasîhat-nâme).
Özlü bir tarzda yazılmıştır ve Nâbî’nin yaşamının tüm yönlerine ilişkin eğitici
düşüncelerini içerir. Bu, onun ahlâkî ve felsefî söz söyleme tercihinin en çok
göze çarptığı çalışmasıdır. Hayriyye büyük ilgi ve etki yaratmıştır; örneğin Erzurumlu İbrahim Hakkı (ö. 1194/1780) Ma‘rifet-nâme’sinde (bkz. İskender Pala,
“Erzurumlu İbrahim Hakkı’da Nâbî Tesiri”, Osmanlı Araştırmaları/The Journal
of Ottoman Studies, X [1990], s. 195-209) eserin kaynağından söz etmeden
bir dizi beytini alıntılamıştır. Hayriyye hem Dîvânla birlikte hem de ayrı olarak
basılmıştır. (örneğin Hayriyye-i Nâbî, İstanbul 1307). Aynı zamanda bkz. Conseils de Nâbî Efendi à son fils Abou’l-Khair, publiés en turc avec la traduction
française et des notes par M. Pavet de Courteille, Paris 1857 ve Şair Nâbî,
Hayriye (haz. İskender Pala), İstanbul 1989. (4) Sûr-nâme (tam adı: Vekâyi‘-i
Hitân-ı Şehzâdegân-i Hazret-i Sultân Mehemmed Gâzî): Yaklaşık 600 beyitten
oluşan bu mesnevî 1086/1675’te Edirne’de Sultan IV. Mehmed’in oğullarının
sünneti nedeniyle yapılan şenliklerin bir tasviridir. Dili açık ve sadedir, tarihî ve
sosyal yönden oldukça önemlidir. Eser, Latin harfleriyle basılmıştır, bkz. Agâh
Sırrı Levend, Nâbî’nin Sûrnâmesi, İstanbul 1944. (Bilinen tek yazma nüshası
İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir, Ty, nr. 1774, Mecmua, 406-458a’nın
kenarlarında.) (5) Hayr-âbâd Nâbî’nin son mesnevîsidir (1117/1705-6’da yazılmıştır) ve [ancak] onun en başarılı eserlerinden biri olarak kabul edilmez. Eser,
Arapça ve Farsça kelimelerle dolu bir dilde aşk ve macera hikâyesidir. (6) Tercüme-i Hadîs-i Erba‘în: Bu, Câmî’nin [bu maddeye bkz.] Hadîs-i Erba‘în’inin
Türkçe çevirileri içerisinde en iyilerinden biri olarak kabul edilir. Nispeten sade
bir Türkçe ile bent şeklinde [yazılmıştır] ve çeviri kelimesi kelimesine yapılmış
4 “Eserin matbu metni, Bulak ve İstanbul’da basılan Türkçe Dîvân’ın içerisinde mevcuttur.
Nâbî, Mevlânâ, Hâfız, Mollâ Câmî, I. Sultan Selim, Feyzî-i Hindî, Şifâî, Urfî, Sâib, Kelîm,
Nazîrî, Şevket, Meylî, Garibî ve Tâlib gibi çoğu İran şairi olan ünlü şairlerin şiirlerine
tahmis yazmıştır.” Konu ile ilgili olarak bkz. Bilkan, a.g.e., s. 30 (Çevirenin Notu).
Yûsuf Nâbî 251
olmayıp oldukça serbest [bir dilde kaleme alınmış]tır. Bu çalışma ilk kez Millî
Tetebbu‘lar Mecmû‘asında (c. II, sy. 4 (1331), s. 155 vd.) basılmıştır.
Nâbî’nin mensur eserleri şunlardır: (7) Feth-nâme-yi Kamaniçe veya
Târîh-i Vekâyi‘-i Kamaniçe veya kısaca Târîh-i Kamaniçe. Bu, Lehistan’da Kamaniçe kale şehrinin 1083/1672’de fethine dâir bir eserdir. (Kamenets Podolskiy; bkz. Kamaniča). Gençliğinde Musahib Mustafa Paşa’nın emri üzerine yazdığı bu fetih-nâmeye Nâbî bazı beyitler dâhil etmiştir. Eser, 1281’de İstanbul’da
Târîh-i Kamaniçe başlığı altında basılmıştır. (8) Tuhfetü’l-Harameyn Nâbî’nin
hac seyahatinden birkaç yıl sonra yani 1093/1682’de yazdığı hac yolculuğunu
anlatır. Oldukça ağır bir üslûpla yazılmış düzyazı metne kendisi ve başkaları
tarafından yazılmış beyitler serpiştirilmiştir. İki kez basılmıştır: Tuhfetü’l-Harameyn, baskı yeri yok [İstanbul] 1265 ve Tuhfe, İstanbul 1288. (9) Zeyl-i Siyer-i Veysî: Nâbî’nin bu eseri Siyer-i Veysî’nin (ö. 1037/1628) devamıdır; eser
1248’de Bulak’ta basılmıştır. Onun buradaki üslûbu süslüdür. Nâbî yaklaşık
yirmi yıllık bir aradan sonra ikinci bir Zeyl yazmıştır: Zeyl-i Zeylü’n-Nâbî. Bu iki
Zeyl bazı yazmalarda bir arada, bazılarında ayrı ayrı yer alır. (10) Münşe’ât:
Bu resmî ve özel mektupların bir derlemesidir ve bu yönüyle oldukça önemlidir.
Bibliyografya (yukarıda alıntı yapılan başlıklara ek olarak): Âsım, Zeyl-i
Zübdetü’l-Eş‘âr; Safâyî, Tezkire; Sâlim, Tezkire; Belîğ, Nuhbetü’l-Âsâr li-Zeyl-i
Zübdetü’l-Eş‘âr; Sicill-i Osmânî, IV, 530-531; Osmanlı Müellifleri, II, 448-450;
Hammer-Purgstall, GOD, IV, 49-70; Gibb, HOP, III, 325-348; F. Babinger,
GOW [Türkçe’ye çev. Coşkun Üçok, Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri, Kültürü Bakanlığı Yay., Ankara 1992.] s. 237-239; A. Karahan, “Nâbî”, İA (Nâbî’nin
eserlerinin yazmaları hakkında bilgi için ayrıca bkz., aynı zamanda F. Babinger, GOW, s. 238-239 ve a.mlf., “Nâbî”, EI¹; Târîh-i Kamaniçe’nin matbu nüshası için bkz. JA, I [1868], 471 vd.); a.mlf., “Nâbî’nin El Yazısı, İmzası, Mührü
ve Sûrnâme’sine Dâir”, İÜEFTDED, II (1948), 133-140; a.mlf., Nâbî, Hayatı,
Sanatı, Şiirleri, İstanbul 1953; a.mlf., İslâm Türk Edebiyatında Kırk Hadîs Toplama, Tercüme ve Şerhleri, İstanbul 1954, s. 230-232; a.mlf., Nâbî, Ankara
1987 [a.mlf., “Nâbî”, DİA, XXXII, 258-260]; M. Kaplan, “Nâbî ve ‘Orta İnsan’
Tipi”, İÜEFTDED, XI (1961), 25-44; M. Mengi, “Çağının İnsanı Olarak Nâbî”,
Ömer Asım Aksoy Armağanı, Ankara 1978, s. 177-184 [a.mlf. Divan Şiiri Yazı-
ları, Akçağ Yay, Ankara 2000, s. 176-186]; a.mlf., Dîvân Şiirinde Hikemî Tarzın
Büyük Temsilcisi Nâbî, Ankara 1987; T. Kortantamer, “Nâbî’nin Osmanlı İmpa-
252 Gülçin Ambrro-Reyhan Keleş
ratorluğunu Eleştirisi”, Tarih İncelemeleri Dergisi, II (1984), s. 83-116 [a.mlf.,
Eski Türk Edebiyatı: Makaleler I, Akçağ Yay., Ankara 1993, s. 151-192]. Yayınlanmamış Tezler: H. Gökbarlas, Nâbî Dîvânında İctimâî ve Mahallî Hayatı
Gösteren Parçalar ile Darb-ı Mesel Mahiyetindeki Vecîz Sözler, İstanbul 1945,
Türkiyat Ens., tez, nr. 169; A. Küntür, Nâbî ve Sûrnâmesi’nin Edebî-İctimâî
Bakımdan Tetkîki, İstanbul 1945, Türkiyat Ens., tez, nr. 196; R. Karaca, Hayrîye ve Lutfîye, İstanbul 1945, Türkiyat Ens., tez, nr. 186; H. Bakırcı, Nâbî,
Na‘t, Medhiye ve Kasidelerinin Transkripsiyonu, Ankara 1950-1951; İ. Yılmaz
Damacı, Hayriyye-i Nâbî, İstanbul 1956, Türkiyat Ens., tez, nr. 487; M. Ali Çubukçu, Nâbî’nin Türkçe Dîvânında Fikir Unsurları, Ankara 1966.
Kısaltmalar
CIÉPO: Comité International d’Études Pré-Ottomanes et Ottomanes
DİA: Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, I-, İstanbul 1988-.
EI¹: Encyclopédie de l’Islam, I-V, Leyde 1913-1938.
EI² (İng.): The Encyclopaedia of Islam, I-XIII, New Edition, Leiden 1954-
2005.
GOD: Geschichte der Osmanischen Dichtkunst bis auf Unsere Zeit.
GOW: Die Geschichtsschreiber der Osmanen und ihre Werke.
HOP: A History of Ottoman Poetry, I-VI, London 1900-1909.
İA: İslâm Ansiklopedisi, I-XIII, İstanbul 1940-1988.
İÜEFTDED: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Dergisi, İstanbul 1946-.
JA: Journal Asiatique, Paris 1822-.
WZKM: Wiener Zeitschrift für die Kunde des Morgenlandes, Wien
1887.

Konular