İBN SİDE VE EL-MUHASSAS ADLI ESERİ

dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
İBN SİDE VE EL-MUHASSAS ADLI ESERİ
Davut ORHAN*
Öz
Bu çalışmada h. V. yüzyılda Endelüs’te yaşayan dilbilgini İbn Side ve eserleri ele alınmıştır.
Üç bölüme ayrılan bu çalışma neticesinde, İbn Sîde’nin onlarca eseri olduğu ancak birkaçı
dışında günümüze ulaşmadığı anlaşılmaktadır. İbn Sîde’nin adının duyulmasına sebep olan
en önemli eserlerinden birinin el-Muhassas’ olduğu görülmektedir. Bu eser kelimelerin
alfabetik ve telaffuz sıralamasına göre değil anlamları göz önünde bulundurularak tasnif
edilmiş olan konulu sözlük kategorisinde yer almaktadır. Genelde alıntı yapılan
kaynakların zikredildiği bu eserde belli bir konuya ilişkin bütün sözcükler farklı başlıklar
altında ele alınmış, sözcükler arasındaki nüanslar belirtilmiş ve zaman zaman sarf ve
gramer konularına da değinilmiştir. Arap dili kurallarına dayanak olan Kuran-ı Kerim
ayetleri, hadisler ve şiirlerin çokça zikredildiği bu eserde, istifade edilen referanslar ve
görüşler detaylı olarak analiz edilmiş ve kimi zamanda söz konusu görüşlerin hatalı olduğu
belirtildikten sonra doğrusunun ne olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Alışılmış lügat
kitaplarının aksine eserde sarf ve gramer konularına da yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Arap Edebiyatı, İbn Side, Lügat, el-Muhassas
IBN SIDE AND HIS BOOK NAMED AL-MUHASSAS
Abstract
This study examines Ibn Side, a linguist lived in Andalus in V. Century of the Hegira, and his
works. It comes to conlusion that Ibn Side wrote a lot of works, but a few of them has
reached today. Al-Muhassas is one of his important works that made him well-known. This
work may be classified as a subject-based dictionary which collects words not
alphabetically and by pronunciation, but according their meanings. In this dictionary,
referred sources are usually mentioned, the words connected to a given subject are put
together under titles, the nuances between words are implied, and sometimes, morphology
and grammar topics are mentioned. This work, citing the verses of Holy Quran, the sayings
of the Prophet and poems which are used as a basis for Arabic grammar rules, not only
narrates the references and viewpoints, but also analyzes them in details, and occasionally
evaluates and corrects them. Unlike ordinary dictionary collections, this book deals with
morphology and grammar.
Keywords: Arabic Literature, Ibn Side, al-Muhassas.
Giriş
İslâm dininin temel kaynaklarının Arapça oluşu, Müslümanların Arapçaya
özel bir ilgi duymalarına vesile olmuştur. Arapça, İslâm’ın ilk devrinden itibaren
başta Kur’an-ı Kerîm’i anlama ve yorumlama saikiyle derlenerek üzerinde birçok
açıdan farklı çalışmalar yapılmıştır. Hatta Arapça zamanla Arap halkına has
olmaktan çıkmış ve âdeta İslâm âleminin ortak kültürel edebi dili haline gelmiştir.
* Arş. Gör., Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, davutorhan@ibu.edu.tr
65 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Gerek Arap olan gerekse Arap olmayan Müslüman âlimlerce Arapçaya yönelik
binlerce farklı eser telif edilmiştir. Ancak sonraki nesillere zengin bir kültürel ve
edebî miras bırakan birçok müellifin adı zamanla unutulmuş, telifleri çeşitli
nedenlerle günümüze ulaşamamış veya kütüphanelerin tozlu raflarında kendi
kaderine terk edilmiştir. İşte bu çalışmada, h. V. yy. da yaşamış ve Arap dili ve
edebiyatı çalışmalarına ciddi katkıları olan İbn Sîde'nin hayatı ve eserlerine dikkat
çekilecektir. Çalışmada ilk olarak, söz konusu müellifin hayatı ele alınacak
ardından eserleri zikredilecek son olarak ta el-Muhassas adlı eserinden örnek
vermek suretiyle bu eser tanıtılacaktır. Çalışmada adı geçen müelliflerin vefat
tarihleri hicrî/miladî şeklinde verilmiş, Arapça kişi ve eser adlarının
transkripsiyonunda Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA)’nin takip
ettiği usul tercih edilmiştir.
1. İbn Side’nin Hayatı, Hocaları ve Talebeleri
Ebü'l-Hasen Alî b. Ahmed ed-Dârîr el-Mürsî, luğatçı, edebiyat ve dil âlimi,
398/1008 yılında Endülüs’ün güneydoğusunda yer alan Mürsiye'de doğdu.
Dedelerinden olan Sîde'ye nisbetle İbn Sîde olarak, âmâ olduğundan da Darîr
lakabıyla anılmaktadır.1
Arap dili edebiyatı ve tarih bilgini es-Safedî (ö. 764/1363), meşhur âmâ
şahsiyetleri anlattığı ‘Nektü’l-himyân fi nukâti’l-‘umyân’ adlı eserinde İbn Sîde’nin
babasının adı konusunda kaynaklarda farklı adlar zikredildiğini, Humeydî’nin (ö.
488/1095) Ahmed, İbn Beşküval’ın (ö. 578/1183) İsmail, Kadı Sa’id el-Ceyyanî’nin
eserinin bir nüshasında Muhammed diğer bir nüshasında İsmail olarak geçtiğini,
Humeydî’nin eserinin daha meşhur olması sebebiyle ona itimat edildiğini
kaydeder.2
Ünlü İslâm âlimi Celaluddin es-Suyûtî ise, (ö. 911/1505) dil ve gramer
âlimlerinin biyografilerini ihtiva eden "Buġyetü'l-vu’ât fi tabakâti'l-luğaviyin ve'nnuhât" adlı eserinde, âmâ olan İbn Sîde’nin marifet sahibi, nahivci ve edip
olduğunu, babasının adının Ahmed b. Sîde Ebû Bekr el-Mûrsî olduğunu
zikretmekle birlikte Muhammed veya İsmail olduğunu söyleyen rivayetlerin de
olduğunu belirtir.3
Endelüs Emevî devletinin yıkıldığı, siyasi kargaşa ve otorite boşluğunun
oluştuğu, Mulûkü't-Tevaif devrinde yaşayan İbn Sîde muhtemelen, Mürsiye’de
meydana gelen siyasî olaylar sebebiyle buradan ayrılarak Endelüs’ün doğusunda
yer alan Dâniye’ye gitti. İlim ve âlimlere karşı saygısı ile tanınan Dâniye Emîri
1 Zülfikar Tüccar, "İbn Sîde". DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi,
İstanbul. 1999. C. XX, ss. 318-319.
2 Salahâddin Halil b. Eybek es-Safedî, Nektü’l-Himyân fi Nûkâti’l-‘Umyân, Matba‘atü’l-Cemaliyye,
Mısır, 1911, s. 204.
3 Celaluddin Abdurrahman es-Suyûtî. Buġyetü'l-Vu’ât fi Tabakati'l-Luğaviyin ve'n-Nuhât, C. II, 2.
Baskı, Thk: Muhammed Ebü'l-Fadıl İbrahim, Darü’l-Fikr, Beyrut, 1989, s.143.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 66
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Ebü'l-Ceyş Mücâhid b. Abdullah el-Âmirî4 ile tanışarak yakın ilgisini görüp
himayesine mazhar oldu. Dâniye’de bulunan âlimler ve ilim erbabı, İbn Sîde’nin
ilmi seviyesini takdir ederek, ondan istifade için ciddi gayret gösterdiler. Burada en
önemli eserlerinden olan el- Muhassas’ı ve el-Muhkem’i telif etti. Ancak Mücâhid
el-Âmirî'nin 436/1045’te vefatından sonra yerine geçen oğlu İkbâlüddevle Ali b.
Mücâhid el-Muvaffak5 ile arası açılınca Dâniye'den ayrılmak zorunda kaldı. Bir
müddet sonra bir kasîde sunarak emirden af dileyip tekrar Dâniye'ye döndü. 25
Rebîülâhir 458/26 Mart 1066 tarihinde Pazar gecesi yaklaşık altmış yaşında iken
vefat etti.6
Kaynaklarda zikredildiğine göre; İbn Sîde öğrenimine babasının yanında
başladı ve altı yaşında Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledi. Daha sonra Arap dili, lügat,
kıraat, tefsir, fıkıh, hadis, felsefe ve mantık dersleri gibi zamanında yaygın olan
ilimleri tahsil etti. Güçlü hafızası sayesinde birçok lügat ve gramer kitabını
ezberledi. Arap dili edebiyatı ve tarihi alanlarında geniş bilgi sahibi olan İbn
Sîde'nin asıl şöhreti ise lügat sahasındadır.
İbn Sîde ile aynı devirde yaşamış olan Sa‘id el-Endelüsî (ö. 462/1070)
Tabakâtü’l-ûmem adlı eserinde İbn Sîde’yi anlatırken, uzun bir müddet mantık ilmi
ile uğraştığını, bu alanda çok detaylı telifler yaptığını ve bu eserlerinde ünlü mantık
bilgini Metta b. Yunus’un (ö. 328/940) metodunu takip ettiğini, nahiv, lügat ve şiir
alanında Endülüs’ün en bilgini olduğunu ve çok kıymetli eserleri olduğunu
kaydeder.7 Suyûtî, İbn Sîde hakkında: "Yaşadığı zamanda, gramer, lügat, şiir,
Eyyamü’l ‘arab (tarihte Araplar arasında cerayan eden savaşlar) vb. konularda
ondan daha âlimi yoktu." der.8 Ebu Ömer et-Talemenkî ise: "Mürsiye’ye gittim, halk
benden Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm'ın (v. 223/837)9 lügat kitabı "Ğarib'ülmusannef"’ı sema’ için ısrar ettiler. Bana okuyacak bir kişi getirin bende teyit edeyim
dedim. Onlar da İbn Sîde olarak tanınan âmâ bir kişiyi getirdiler; kitabı baştan sona
4 Mülükü't-Tavaif’ten Daniye Emirliği'nin kurucusu ve ilk hükümdarı (ö. 436/1044–45). (Bkz.
Mehmet Özdemir, “Mücahid el-Amiri”, DİA, C. XXXI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul,
2006, s. 443.
5 436 da babasının vefatından sonra Daniye emiri oldu, “Muvaffak” lakabını kullandı. 474/1081’te
vefat etti. (Bkz. Hayreddin Ziriklî, el-A’lam, 15. Baskı, C. IV, Darü’l-Melâyîn, Beyrut, 2002, s.322.)
6 Ebû Abdullah b. Futûh el-Humeydî, Cezvetü’l Muktebis fi Tarih Ulema el-Endelüs. Thk. Beşşar
‘Avvad Maruf ve Muhammed Beşşar ‘Avvad, Darü’l-Ğarb el-İslamî. Tunus, 2008, s. 452; Ebû Nasr
el-Feth Muhammed b. Ubeydullah. el-Kaysî el-İşbili, Metma‘ul Enfus ve Mesrahü’t-Teennus fi
Mulâhi Ehli’l- Endelüs. thk. Muhammed Ali Şevâbekî, Dar ‘Ammar, Beyrut, (ts.) s.291; Zülfikar
Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319.
7 Kadı Sa’id b. Ahmet b. Sa’id el-Endelüsî, Tabakatü’l-Ümem. Neşr. Luveys Şeyho el-Yesu’î,
Matba’at’ül-Kasolikiyye li’l-Ebâ el-Yesu’iyîn, Beyrut, 1912, s.77.
8 Suyûtî a.g.e. C. II, s.143.
9 157/773 te Hirat’ta doğdu, 224838 de Mekke’de vefat etti. Birçok ilimde önder idi, muhaddis ve
müctehit idi, onlarca kitap telif etmiştir. (Bkz. Şemsüddin Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed
ez-Zehebî, Siyeru Â’lâmi’n-Nûbelâ, Thk. Muhammed Na’im el-‘Arkasusî ve Şuayb el-Arnavûd, 11.
Baskı, C. X, Muessesetü’r-Risâle. Beyrut.1996, ss.490–508.)
67 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
kadar ezberden okudu, ondan taaccüp ettim." diyerek onunla ilgili kanaatini dile
getirmektedir.10
İbn Side: Ahmed b. Sîde (İbn Sîde’nin babası),11 Ebü'l-Alâ Sâid b. Hasan elBağdâdî (ö. 417/1026),12 Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed et-Talemenkî, (ö.
428/1036)13 gibi zamanının ileri gelen âlimlerinden Arap dili, lugat, kıraat, tefsir,
fıkıh, hadis, felsefe ve mantık dersleri aldı.14
İbn Sîde aralarında, Ebû Abdullah Muhammed b. Halesa eş-Şezûnî, Ebû
Bekir Muhammed b. Ali b. Halef, Ebû Ca'fer Ahmed b. Ali el-Mürsî, Ebû Ömer
Ahmed b. Muhammed et-Temîmî gibi simaların bulunduğu öğrenciler
yetiştirmiştir.15
2. İbn Side’nin Eserleri
Kaynakların, İbn Sîde’nin Arap dili, aruz, şiir ve mantık alanında birçok eseri
olduğunu zikretmesine rağmen bazı eserleri günümüze ulaşabilmiştir. Elimize
ulaşmayan eserlerinin ya kaybolduğu veya kütüphanelerin raflarında
araştırmacılar tarafından keşfedilmeyi beklediği anlaşılmaktadır. İbn Sîde’nin
anlatıldığı biyografi, edebiyat kitablarının bazılarında hayatı detaylı bir şekilde
anlatılırken kimilerinde ise sadece eserleri zikredilip, hayatına ilişkin detaya
inilmediği görülmektedir. Ayrıca zikredilen eserleri dışında başka eserlerinin de
olduğu vurgulanmakta ancak bunların adları belirtilmemektedir. Bazı eserlerinin
muhtevası/konusu tam olarak bilinmesine rağmen, çoğu eserinin sadece adı
bilinmekte bu eserlerin içeriğine ilişkin sağlıklı bir bilgi bulunmamaktadır.
Kitaplarının bazıları farklı eserlerin şerhi olmakla birlikte, birçoğunun telif eser
olduğu anlaşılmaktadır.
1. el-Muhassas: Dâniye Emîri Mücahid b. Abdullah el-‘Âmirî’nin isteğiyle
hazırlanan bu eser Ebu ‘Ubeyd Kâsım b. Sellam'ın el-Ğaribü'l-musannef'i şeklinde
konulara göre tertip edilmiş hacimli ansiklopedik bir sözlüktür. 1898–1902 yılları
arasında Taha b. Mahmud'un başkanlığında Muhammed Mahmud et-Türküzî eş-
Şinkitî ve Muhammed Abduh'un da içinde bulunduğu bir heyetin tashihiyle beş cilt
(on yedi cüz) halinde Bulak’ta Matbaatü’l-Emiriyye tarafından neşredilen elMuhassas, Muhammed et-Tâlibî ve Abdüsselam Muhammed Harun tarafından
10 Suyûtî, a.g.e. C. II. s.143.
11 Mürsiyeli, gramerci, marifet ve zekâ ehli, âmâ bir zat, Ebû Bekr ez-Zebîdî’den, Muhtasarü’l’Ayn
adlı eserini dinlemiş, hicri IV. asırdan sonra Mürsiye’de vefat etmiştir. (Bkz. Ebü’l-Kasım Halef b.
Abdülmelik b. Beşküval, es-Sıla, Thk. İbrahim el-Ebyarî, C. I, Darü’l-Kitâb el-Mısrî – Darü’l-Kitab
el-Lübnanî, 1989. s. 173.
12 Ebü'l-Alâ Sâid b. Hasan b. İsa er-Reb’i el-Bağdâdî, edip ve dil âlimi hazır cevap bir şahsiyet,
Endülüs’e Musul’dan gelmiştir, 417/1026 de vefat etmiştir. (Bkz. Suyûtî, a.g.e. C. II, s. 7–8 ).
13 Kıraat âlimi, lügat rivayetinde güvenilir, müfessir ve muhaddis takva ehli bir âlimdi. 340/951’de
doğdu. 428/1036 da vefat etti. (Bkz. İbn Beşküval, a.g.e. C. I, s.83; Şemsüddin Ebu Abdullah
Muhammed b. Ahmed ez-Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, C. III, Darü’l-Kutûbi’l-‘İlmiyye, BeyrutKahire, 1989, s.1098 -1099).
14 Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319. ; es-Safedî, a.g.e. s. 204.
15 Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 68
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
eserin değişik indeksleri hazırlanmıştır. Ayrıca Lübnan Üniversitesi Samî dil ve
edebiyatı hocası Halil İbrahim Ceffâl başkanlığında bir tahkik heyetince tahkiki ve
indeksleri yapılarak 1996’da basımı gerçekleştirilen bu eser, son olarak
Abdülhamit Hindavî tarafından tahkik edilerek, 2005’te Darü’l-Kutübi’l-‘İlmiyye
tarafından 8 cild, 5288 sayfa halinde yayımlanmıştır.16
2. el-Muhkem: Dâniye Emîri Mücahid b. Abdullah el-Âmiri'nin isteği üzerine
kaleme alınan bu eser, Halil b. Ahmed'in17 (ö. 170/786 ) Kitabü'l-'ayn adlı eseri
tarzında yazılmış olup on iki ciltlik bir lügat’tır. Bu sözlüğün tam adı el-Muhkem
ve'l-Muhîtü'l-A'zam’dır. Eser, Halil b. Ahmed'in Kitabü'l-'ayn’ eserinde uyguladığı ve
Ebû Bekir ez-Zebîdî'nin18 (ö. 379/989) Muhtasarü'l-'ayn adlı eserinde
gerçekleştirdiği düzeltmeler göz önünde bulundurularak meharic-i huruf sistemine
göre yazılmıştır. Sıralamada ilk harfin esas alındığı sözlükte hançerenin boğaz
nahiyesinden çıkan harflerle başlanmakta ve eser dudak harflerinde sona
ermektedir. Ancak Halil b. Ahmed ve el-Ezherî eserlerindeki konuları harflerin
mahreç sırasına göre (son üç harfi ( )و ا يşeklinde) tertip ederken, İbn Sîde bu
harfleri ( )ا ي وşeklinde tertip etmiştir. Her harfe kitap adını vermiş ve her kitabı
sözcüklerin yapısına göre bablara ayırmıştır. Halil b. Ahmed'in taklib sisteminin de
uygulandığı sözlükte, bir kökü oluşturan harflerin farklı dizilişleriyle ortaya çıkan
kökler ve türevleri aynı yerde toplanmıştır. Eserin, Halil'in Kitabü'l-'ayn'ı ile
Muhammed b. Ahmed el-Ezheri'nin Tehzibü'I-Iuga'sından farkı, önceki kitap ve
risalelerde dağınık halde bulunan sözlük malzemelerinin bir araya toplanması,
kelimelerin açıklanmasında daha dikkatli davranılması, sözlüklerde yer alan sarf
ve nahiv hatalarının düzeltilmesi şeklinde özetlenebilir. İbn Sîde kelimelerin
Kur'an ve hadislerle irtibatlandırılması hususunda Ezherî'yi takip etmiştir. Eserde
düzenli çoğullara, mimli mastar, ism-i zaman, ism-i mekân ve taaccüb fiili gibi
kurallı türevlere yer verilmemek suretiyle ihtisar sağlanmıştır. Fiili olmayan veya
lazım fiilden türeyen ism-i mef'uller, mastarı bulunmayan veya mastarı başka
kökten gelen fiiller, mazi kipi kullanılmayan fiiller, yine az kullanılan nispet, tasgir
ve cemiler gibi kural dışı kelimeler ise belirtilmiş, bu arada yoğun biçimde nahiv ve
sarf malumatı verilmiştir. Eserde, mücerred sözcükler mezidün fihi sözcüklerin
16 Sahbân Halîfât. “el-Muhassas”, DİA. C. XXXI, s. 18; Kenan Demirayak ve M. Sadi Çögenli. Arap
Edebiyatında Kaynaklar. Atatürk Üniversitesi Fen-Edemiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 1994. s.
120; Yusuf Elyân Serkis, Mu’cem el-Mâtbu’atı’l-Arabiyye ve’l-Muarraba, Mektebetü’s-Sikafetü’d
Dînîye. Kahire (ts.), s. 134.
17 Halil b.Ahmed b. Amr b.Temim el-Ferahidî el-Basrî Ebû Abdurrahman, aruzu ilk ortaya çıkaran,
kendini ilme adamış mütevazı, dünyaya karşı zahit, meşhur dil âlimi olan Sibeveyh ve Asma’i’nin
hocası, Arap alfabesini bir beyitte cem eden ilk kişi, babası Hz. Peygamberden sonra Ahmed
adını alan ilk kişidir. 74 yaşında iken 170/786’da mescit te bir konuyu tefekkür ederken
mescidin kolonuna çarpması sonucu vefat etti. (Bkz. Suyûtî. a.g.e. C. I, ss.557–560.)
18 Muhammed b. Hasan b. Abdullah, b. Muzhic b. Muhammed b. Abdullah b. Bişr Ebû Bekr ez-Zebîdî,
el-İşbilî, nahivde ve luğat bilgisinde zamanının önderi idi, 379/989 da vefat etti. (Bkz. Suyûtî,
a.g.e. C. I, ss. 84–85).
69 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
üzerine, müfred sıgalar da cem‘ sıgalar üzerine takdim edilerek tertib edildiği ve
tekrardan sakınıldığı görülmektedir.
Halil b. Ahmed'in Kitabü'I-'ayn'ı, Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam'ın eI-Garibü'Imusannef'i, Ebû Amr eş-Şeybani'nin Kitabü'I-cim'i, İbnü's-Sikkit'in Islahü’l-mantık’ı,
Sa'leb'in eI-Fasih'i, İbn Düreyd'in el-Cemhere'si, Sibeveyhi'nin eI-Kitab'ı, Ferra, Ebû
Ali el-Farisi, Ebü'l-Hasan er-Rummanî, Küra‘un-Neml ve ibn Cinnî'nin Arap
gramerine dair eserleri, tefsirler ve hadis şerhleri, sözlüğün başlıca kaynaklarını
oluşturmaktadır. Bu eserin büyük bir dikkat, muntazam bir tespit, bol madde ve en
güvenilir kaynaklardan şevahid seçimi ile temayüz ederek lügat alanında yeni bir
çığır açtığı söylenebilir. Nitekim İbn Manzur, el-Muhkem'in hemen tamamına
Lisanü'l'-‘arab'ında yer verdiği gibi Firuzabâdî de el-Kamusü'I-muhit'inde büyük
ölçüde ondan istifade etmiştir.19 Ünlü İslâm tarihçisi ve yönetici Kıftî (ö.
624/1248), el-Muhkem’in alanında dengi olmadığına dikkat çekerek şöyle der: “Bir
kişi bu kitabın benzerinin telif edilmediğine dair yemin etse o’na keffaret
gerekmez.”20
İlk olarak 1958’deMa'hedü'l-Mahtutati'l-Arabiyye tarafından neşredilen elMuhkem, 2000’de Abdülhamit Hindavî tarafından tahkik edilerek Darü’l-Kutûbi’l-
‘İlmiyye tarafından 6640 sayfa. 11 cilt olarak yayımlanmıştır.21
3. Şerhu’l-müşkil min şi'ri’I-mütenebbî: İbn Sîde bu eserinde meşhur Arap
şairi Mütenebbî'nin (ö. 354/965) şiirlerindeki lugat, gramer, anlam ve şiir tekniği
bakımından açıklanması gereken hususlar üzerinde durmuş, ayrıca bazı
şiirlerindeki felsefe ve mantıkla ilgili meseleleri de incelemiştir. Eserde,
Mütenebbî’nin bütün divanını değil sadece tartışmalı muğlâk olan şiirleri şerh
etmiştir. İbn Side söz konusu eserinin bazı bölümlerinde “el-Muhassas adlı
kitabımda geçtiği gibi” ve “bu kelimenin lugavî tahlili el-Muhkem adlı kitabımda
bulunmaktadır.” şeklindeki ifadelerinden, bu kitabı el-Muhassas ve el-Muhkem’den
sonra telif ettiği anlaşılmaktadır. Bu eseri ilk defa Mütenebbî, İbn Sîde ve eserleri
hakkında bir mukaddime ve çeşitli indekslerle birlikte Muhammed Rıdvan ed-Dâye
neşretmiş (Dımaşk 1395/1975) daha sonra da Mustafa es-Sekkâ, Hâmid
19 Sahbân Halîfât, “el-Muhkem”, DİA. C. XXXI, İstanbul, 2006, s.45; Yusuf Elyan Serkis, Mu’cem el
Metbu’at el-Arabiyye ve’l-Muarraba, C. I, Mektebetu’s-Sikafetü’d-Dinîye, Kahire, (thz), s.134;
Kenan Demirayak ve M. Sadi Çögenli, Arap Edebiyatında Kaynaklar, Atatürk Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 1994, s. 126; Ali b. İsmail. b. Side, el-Muhkem ve’l-Muhitu’lA’zam fi’l-Luğa, thk. Mustafa es-Saka- Hüseyn Nassar, Cami’atü’d-Düveli’l-Arabiyye. Kahire,
1958. s.15.
20 Cemaluddin Ebü’l-Hasan Ali b. Yusuf el-Kıftî, İnbahü’r-Ruvat ‘ale Ânbahu’n-Nuhât, Thk.
Muhammed Ebü’l-Fadl İbrahim, 1. Baskı, C. 2, Darü’l-Fikrî’l-‘Arabî - Müessesetu Kutub esSikafiyye, Kahire-Beyrut, 1986, ss. 225-226.
21 Sahbân Halîfât, “el-Muhkem”, DİA. C. XXXI, İstanbul, 2006, s.45; Yusuf Elyan Serkis, Mü’cemü’l
Metbu’at el-Arabiyye ve’l-Muarraba, C. I, Mektebetü’s-Sikafetü’d-Dînîye, Kahire, (ts.), s. 134;
Kenan Demirayak ve M. Sadi Çögenli, Arap Edebiyatında Kaynaklar, Atatürk Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 1994. s. 126.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 70
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Abdülmecîd ve (Kahire 1396/1976) Muhammed Âli-Yâsîn tarafından
yayımlanmıştır (Bağdad 1977).22
4. Urcûzetu'l–ğamîs: Müellifin hayatını, hocalarını ve onlardan okuduğu
kitapları anlattığı, didaktik bir şiiri olup Suriyeli tarihçi ve araştırmacı yazar Habîb
Zeyyât'ın (ö. 1954) özel kütüphanesinde otuz üç varaklık bir nüshasının bulunduğu
kaydedilmektedir.23
5. el-Vâfî fî ‘ilmi'I-kavâfî.
6. et-Tezkîr ve't-te’nîs.
7. Şâzzu'l-luğa. (Bu eser beş cilttir.)
8. el-‘Avis şerh islah el-mantık li-ibn sikkit.24
9. el-Enîk fî şerhi'l-hamâse li ebî temmâm. Altı cilttir.25
10. Şerh ebyâti’l-cümel li'z-zeccâcî.26
11. el-‘Âlem fi'l-luğa. Evreni anlattığı kapsayıcı bir eserdir. Gezegenlerden
başlayıp atomda bitirmiştir. Yaklaşık yüz cüzdür.27
12. el-Maksûr ve'I-memdûd.
13. Şerhu kitabı ahfeş.
14. Şerhu’l’alim ve’l-mûte’allim. (soru cevap tarzında yazılmış bir eserdir.)28
Yapılan İlmi araştırmalar çerçevesinde genel kanaat İbn Sîde’nin; elMuhkem, el-Muhassas, Şerhu’l-muşkil min şi‘ri-l-mütenebbî adlı eserleri, ‘Urcûzetü'l-
ğamîs’ adlı manzumesi ve İkbâlüddevle için yazdığı bir kasîdesi günümüze
ulaşmıştır.29 Şiirlerinin bazı beyit ve kıtaları kaynaklarda yer almakla birlikte çoğu
zamanımıza intikal etmemiştir. İbn Sîde’nin en iyi şekilde tanınmasında ve lügat
müellifleri arasında seçkin bir mertebeye ulaşıp otoritelerden kabul edilmesinde,
el-Muhassas ve el-Muhkem ve'l-muhîtü'l-a'zam adlı bu iki eserinin büyük rolü
olmuştur. Kâtip Çelebi, Keşfû’z-zunûn’da el-Muhassas’ın daha önce telif edildiğini
belirtmesine rağmen, İbn Sîde’nin, el-Muhassas’ın mukaddimesinde Muhkem’i,
22 Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319.
23 Zirikli, a.g.e. C. IV, s.263; Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319.
24 Yakup b. İshak, “İbn Sikkit” künyesi ile tanınan meşhur dil âlimi, 244/858 de vefat etmiştir. Söz
konusu eseri Arapça’nın seçkin edebi kitaplarındandır. Birçok dil bilgini bu eseri farklı
şekillerde şerh etmişlerdir. (Bkz. Kâtip Çelebi. Keşfu’z-Zunûn. C. I, Dar -İhya Turasi’l-Arabî.
Beyrut. (ts.) s.94.)
25 Serkis, a.g.e. C. I, s. 134.
26 Ebü’l Kasım Abdurrahman b. İshak ez-Zeccacî, hocası İbrahim Zeccac’a nisbet edilmiştir. el-Cümel,
adlı eseri Mekke’de telif etmiştir. 339/950’nin, Recep ayında Taberiyye’de vefat etti. (Bkz.
Suyûtî. ag.e. C. II, s.77; İbn Halkân, Vefeyâti’l-Â’yân. C. III, Dar-Sadır, Beyrut. 1970, s.136).
27 Zehebî. a.g.e. C. XVIII, s.144.
28 Suyûtî, Buġyetü'l-Vu’ât fi Tabakatu'l-Luğaviyin ve'n-Nuhat, Thk: Muhammed Ebü'l Fadıl İbrahim,
2. Baskı, C. I, Darü’l-Fikr, Beyrut, 1979, ss. 84–85; Ebû Bekr Muhammed, İbn Hayr el-İşbilî,
Fihrist, Darü’l–Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 1998. ss.318–319; Zirikli, a.g.e. C. IV, s.263, İbn Beşküval,
a.g.e. s. 507; es-Safedi. a.g.e. s. 205; Ali b. İsmail. b. Side, el-Muhkem ve’l-Muhitu’l-A’zam fi’l-Luğa,
Thk. Abdülhamit Hindavî, Darü’l-Kutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2000, ss.17–18. (Tahkik
mukaddimesi).
.) beyti ile başlamaktadır. (Bkz. el-Humeydîألا هل إلى تقبيل راحتك اليمنى *** سبيل فإنّ الأمن في ذلك واليمنا( 29 Kaside
a.g.e. s. 452; el-İşbilî a.g.e. s. 292.)
71 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Muhkem’in mukaddimesinde el-Muhassas’ı zikretmesi hangisinin daha önce telif
edildiğini bilmemizi zorlaştırmıştır. Çelişkili gibi görünen bu durum Muhammed
et-Talibî’nin de düşündüğü gibi İbn Sîde’nin her iki eseri aynı anda telif etmeye
başladığı kanaatini güçlendirmektedir.30 Son yıllarda ilmi araştırmaların
canlanması ve ivme kazanması ile birlikte yapılan ilmi çalışma ve araştırmalar
doğrultusunda İbn Side’nin yeni eserlerinin bulunabileceği ihtimal dahilindedir.
Bunun somut bir örneği olarak, Habib Zeyyat’ın şahsî kütüphanesinde bulunan
Urcûzetü'l–ğamîs adlı manzume gösterilebilir.
İbn Sîde hakkında yapılan müstakil çalışmalar ise şunlardır:
1. İbn Sîde hayâtühû ve âsâruhû. Dario Cabanelas Rodríguez. (İspanyalı
müsteşrik, Tunus 1980).
2. İbn Sîde âsâruhû ve cühûduhû fi’l-luğa. Abdülkerîm Şedid Muhammed enNuaymî, (Bağdad 1984).
3. en-Nahlu ‘inde'I-'Asmaî ve İbn Sîde kadîmen ve'n-nahlu hadisen.31 Vefâ bint
Abbas Hasan el-Havît, (Yüksek Lisans Tezi, 1404/1983 Cami ‘atu Ümmü’l-Kurâ,
Mekke).32
3. el-Muhassas’ın, Muhtevası, Metodu ve Kaynakları
İbn Sîde el-Muhassas’ın giriş kısmında, ilk olarak Allah’a hâmd Peygamber’e
salavât ile başlar. Dilin tanımı, dillerin doğuşuyla ilgili teorileri ve bunların
eleştirisi gibi konuları ele alır. Daha sonra eserin telifine zemin hazırlayan
sebepleri anlatır. Lügat konusunda önceki âlimlerin büyük bir edebi miras
bıraktıklarını ancak bunların dağınık bir halde olmaları gibi noksanlıklarının
olduğunu, bütün müfredatı ihtiva eden kapsamlı bir eserin olmadığını, konuya
ilişkin eserlerin sözcüklerin analizini yaparak sarf ve gramer kurallarına
değinmediklerini, hatta kimi zamanlar değindikleri sözcüğü barındırmayan bir
şiirle istişhatta bulunduklarını zikretmektedir. İbn Side, alfabetik tertibe göre
yazdığı el-Muhkem adlı sözlükten sonra, bablara ayrılmış, edip, ‏şair, hatip ve
yazarlara en uygununu seçme imkân‎ ı sağlamak üzere eş ‏anlaml‎ ı kelimeleri bir
araya getiren ve bunların‎nüanslar‎ ına temas eden, gerektiğinde sözcükleri analiz
eden, geniş bir sözlüğü kaleme almayı‎gerekli gördüğünü belirtmektedir. Dâniye
emiri Mücahid b. Abdullah el-‘Amirî’yi ilim ve ilim erbabına verdiği önemden
dolayı medh ettikten sonra onun böyle bir eserin telif edilmesini talep ettiğini
belirtir. Eserin telifine ilişkin takip edilecek metodu açıklar ve alıntı yaptığı müellif
30 İbn Side, el-Muhkem, Thk. Mustafa es-Sakâ- Hüseyn Nassâr, s.11. (tahkik mukaddimesi); İbn Side,
el-Muhkem, (Thk. Abdulhamit Hindavî, s.10. (tahkik mukaddimesi).
31 Asma’i dokuz sayfalık müstakil bir kitap, İbn Side ise el-Muhasas’ta adlı eserinde bir bölüm
halinde nahl ( hurma) maddesine ilişkin kitap, yazmışlardır. Söz konusu çalışma buna
değinmektedir. (Bkz. Vefa Bint Abbas Hasan el-Havît, en-Nahlu ‘in-de'I-'Asmaî ve İbn Sîde
Kadîmen ve'n-Nahlu Hadisen, Ümmü’l-Kura Üniversitesi, Arap Dili Fakültesi, BasılmamışYüksek
Lisans Tezi, 1983).
32 Zülfikar Tüccar, a.g.e. C. XX, ss. 318-319.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 72
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
ve eserlerine atıfta bulunur. Eserin üslubuna ve tertibine ilişkin bilgi aktarır, bu
eserde olup daha önceki kitaplarda olmayan metodu açıklar. Son olarak, dil
ilimlerinin ikiye ayrıldığını, birincisinin, manalara delalet eden sözcüklerin
korunması (kelime hazinesi), ikincisinin ise söz konusu sözcüklerin kurallarının
(sarf/nahiv açısından) bilinmesi olduğunu kuralların bilinmesinin sözcükleri test
etmek için gerekli olduğunu belirtmektedir.33
Alanında telif edilmiş sözlüklerin en genişi olan bu eser, “Kitâbü’l-İnsân,
Kitâbü’n-Nisâ, Kitâbü’l-Hayl, Kitâbü’l-Ġarâiż” gibi on yedi ana bölüme (kitab), ana
bölümler de daha tafsilatlı ve farklı hacimlerde alt başlıklara (bâb), bunlar da farklı
adlarla alt başlıklara ayrılmıştır. Söz konusu kitablar belli bir düşünceye göre
sıralanmıştır. Bazı bablar bağımsız birer bölüm niteliğinde olduğu gibi bazıları da
ana bölümle ilgisiz görünmektedir. Bununla birlikte her bölümde yer alan
kelimeler aynı konu etrafında kümelendirildiğinden kitap geniş ölçüde müteradif
(eşanlamlı) kelime ve deyimlerle bunlar arasındaki farkları kapsamaktadır. Eser,
“Kitabu Halki’l-İnsân” ile başlamış, “Kitabu İştikakı Esmâullah” ile bitmiştir.34
Çoğu dilcinin, Arap dilinin bütün sözcüklerini belli başlıklar altında toplayan
en geniş eser olarak işaret ettikleri el-Muhassas, tertip açısından kendinden önceki
eserleri temel almasıyla birlikte, kendinden önce olmayan yenilikler de ekleyerek
lügat sahasına ilişkin metodu daha da geliştirmiştir. Kitap bir sözlük olmasına
rağmen, genelde kaynaklara atıfta bulunması ve sarf, nahiv vb. konulara ilişkin
dört yüz yirmi (420) mülahaza ve açıklama içermekle klasik sözlük anlayışından
farklı olduğunu göstermektedir. el-Muhassas’ın konulu sözlük olması, hece
harflerine göre alfabetik olarak tertip edilmemiş olmasını beraberinde
getirdiğinden, aranılan bir maddenin bulunması için cüz fihristlerinin taranması
gerekliliği eserden faydalanmayı zorlaştırmakla birlikte, belli bir konuda araştırma
yapanların konuya ilişkin bütün sözcüklere tek bir yerde ulaşma olanağı vermesi
açısından bir kolaylıktır. İlk dönem sözlük çalışmaları incelendiğinde, çoğunun
konulu sözlük kategorisinde yer aldığı görülmekte olup, İbn Side’nin kullandığı
usulle bu tür sözlüklere en çok katkısı olanlardan olduğu anlaşılmaktadır.35
el-Muhassas’ta, hiçbir etki altında kalmadan bilimsel ve eleştirel bir
anlayışla hareket eden İbn Sîde, kendi dönemine kadar bilinen pek çok eserden
naklettiği görüşleri sahiplerine nispet etmektedir. Bazen bir müellifin adını (ilk
defa zikrettiği zaman) tam olarak zikreder ve bundan sonra kısaca adını zikretmesi
halinde bunun kastedileceğini belirtir. Mülahazalarını birinci çoğul kalıbıyla
anlatır. İbn Side, sadece nakilleri aktarmak ve açıklama yapmakla yetinmemiş, bir
eleştirmen gözüyle konuya bakarak, konuyu analiz etmekte, konuya ilişkin ihtilaf
bulunması halinde veya kendine göre hatalı olduğunu düşündüğü yerlerde, doğru
33 İbn Side, el-Muhassas, Thk: Halil İbrahim Ceffâl, Dar İhya Turasi’l Arabî, Müessesetu Tarihi’lArabî, Beyrut, 1996, ss.33-40. ; Halîfât,a.g.e. C. XXXI, s. 18.
34 Halîfât,a.g.e. c. XXXI, s. 18.
35 Rıdane Huseyn Salih, el-Cuhudü’s-Sarfiyye li-İbn Side fi Kitabihi’l-Muhassas. Mecelletü Abhas
Meysan, Cami’atu Meysan, Irak, C. V, sayı: 10, 2009. ss. 160–204.
73 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
olduğuna inandığı görüşü veya tercihini belirtir. Bir konuya ilişkin iddiasını
desteklemek için Kuran-ı Kerim ayetleri, Hadis-i Şerif ve Klasik Arap şiiriyle (çoğu
zaman şiirin söyleyenini zikreder) istişhadta bulunur. Sözcükler ve eş anlamlı
sözcükler arasındaki ince ayırımı açık ve net bir şekilde belirtir. Kendinden önceki
âlimleri methetmesine rağmen yeri geldiğinde eleştirmekten geri kalmamış, bir
konuya ilişkin görüşleri zikrettikten sonra sebebini açıklayarak bu görüşün neden
hatalı olduğunu da belirtmiştir. En çok etkilendiği kişi36 olan Sibeveyhi37, Asma’î38
yanı sıra birçok âlimi bazı görüşlerinden dolayı eleştirmekten geri kalmayan İbn
Side, dil sahasının meşhur âlimlerinden olan Ebû Ubeyd’i39 methetmesine rağmen
yeri geldiğinde onu da tenkit etmiştir. Eleştiriyi bazen direkt bazen de dolaylı
olarak yapmıştır. Bu mülahazaları çoğu kere “( ”أخطأhata etti) veya “”أرى
(görüşüm/bana göre) gibi ifadelerden sonra gelmekte ve bunun akabinde de
doğrusunun ne olduğunu belirtmektedir. Bazen de sözcüğün delaletinden
kaynaklanan fıkhı görüşlere de atıfta bulunmaktadır.
el-Muhassas, Asma‘i, Ebû ‘Ubeyde, Ebû Zeyd el-Ensârî, Ebû Ubeyd, Ferrâ,
Ebû Hâtim es-Sicistânî. Nadr b. Sümeyl, Lihyânî, İbnü'l-A'rabî, Sa‘leb, İbnü's-Sikkit,
İbn Kuteybe, Müberred, Küra’ün-Neml, Ebû Hanife ed-Dîneverî gibi kadim dil ve
sözlük âlimlerinin, çoğu tek konuya ayrılmış sözlük risaleleri olan eserlerini ihtiva
ettiği gibi Ebû Ali el-Farisî, Sîrâfî, İbnü's-Serrâc, Rummânî ve İbn Cinnî'nin konuyla
ilgili eserleri, Sibeveyhi'nin el-Kitab'ı, Muhammed b. Kasım el-Enbarî'nin Kitabü'zzâhir'i ile Halil b. Ahmed'in Kitabü'l-'ayn’ı, İbn Düreyd'in el-Cemhere, Ebû Ali elKâli'nin el-bâri’ adlı sözlükleri de onun temel kaynaklarını teşkil eder. İbn Sîde elMuhassas’ın mukaddimesinde, eserinin telifinde kendisine kaynak olan bazı kitap
ve müelliflerini zikretmekle birlikte bazen de sadece müellifleri belirtip hangi
eserinden yararlandığına değinmemektedir.40
el-Muhassas’ta Adı ve Eseri Zikredilen Müellifler
Müellif Vefatı Eseri
Ebû ‘Amr b. (el-‘Ala) 165/781 Kitabü’t-tenbihât
36 En çok etkilendiği kişinin Sibeveyh olduğu, Sibeveyh’in “el-Kitab” adlı eserinin bazı bölümlerini
olduğu gibi nakl etmesinden anlaşılmaktadır.
37 Ebu Bişr,Amr b.Osman b.Kanber. Farsça bir sözcük olan “Sibeveyh” kelimesi, elma kokusu
anlamına gelir. Basra ekolünün öncülerindendir. H. 180 da otuz iki yaşında iken vefat etti. (Bkz.
Suyûtî. a.g.e. C. II, s. 229.)
38 Abdulmelik b. Kureyb b. Abdulmelik b. Ali b. Asma’i, h.123’te Basra’da doğdu. Arapçayı en iyi
anlamda tahlil eden ve şiirde üstün bir mertebeye sahip idi, farklı ilim dallarında uzman, üstün
ahlaklı, kuvvetli bir zekâ ve hafızaya sahip büyük bir âlim idi. H. 217’de Basra’da vefat etti. (Bkz.
Diyauddin el-Makdisi, el-Munteka min Ahbâr el-Esma’i, Thk. İzzedin Tenuhî, 1. Baskı. Dımaşk,
(ts.), (Mukaddime).
39 Kasım b.Sellam, yaşadığı dönemde her türlü ilimde imamdı. H. 223 te Mekke’de vefat etti. (Bkz.
Suyûtî. a.g.e. C. II, s. 253.)
40 İbn Side, el-Muhassas ss. 33-40; Halîfât, “el-Muhassas”, DİA. C. XXXI, s. 18.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 74
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Ebû Abdurrahman Halil b.
Ahmed el-Ferahidî41 175/791 Kitabü’l-‘ayn
Ebû Bişr Amr b. Osman el-Maruf
bi’Sibeveyh 180/796 el-Kitâb
Ebû ‘Amr (eş-Şeybanî)42 206/821 Kitabu’l-cim
Ebû Zeyd el-Ensarî 215/830 Kitab fi’l-garaiz
Kitab fi’l-ceraim
Abdülmelik b. Kureyb el-Asma‘i 217/832
es-Silah,
el-Hayl,
el-İbil
Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm 223/837 el-Musannef,
Garibu’l-hadis ve dğr.
Yakub b. İshak b. Sikkit 243/857
İslahu’l-mantık,
Kitab el-elfâz,
Kitab fi’l-furûk,
Kitab fi’l- asvât,
ez-Zebric,
el-Mukanna ve’mebni,
el-Med ve’l-kasr,
Me‘ani’ş-şi’r ve dğr.
Ebû Hatim Sehl b. Muhammed esSicistanî 248/862
Kitab fi’l-ezmine
Kitab fi’l-haşerât
Kitab fi’t-tayr
Ebû Hanife Ahmed b. Davud edDîneverî 282/895 el en -- Enva Nebat ’
Ahmed b. Yahya el-Ma’ruf bi’sSa’leb 291/914 el en -- Fasih, Nevadır.
Ebû Bekr Muhammed b. Hasan b.
Dureyd 321/933 Kitab cemheratu’l-luğa
Ebû Bekr Muhammed b. Kasım elEnbarî 328/940 nâ ez s-Zâhir fi me‘ani kelimat enEbû Ali İsmail b. Kasım el-Kalî 356/967 el-Bari’ fi’l-luğa
Ebû Said Hasan b. Abdullah esSîrafî 368/979 Şerh el-kitâb
Ebû Ali Hasan b. Muhammed elFarisî 377/987
Îdah fi’kava’id el-Arabiyye,
el-Hucce,
İğfal (fi’ma Eğfelehu’z’Zeccac
mine’l-Me‘ani),
el-Mesail el-halebiyât,
41 Halil b. Ahmed’e genelde “Sahibu’l-‘ayn” şeklinde zikretmekle beraber bazen de “Halil” de
demektedir.
42 el-Muhasas’ta, doksan sekiz (98) alıntının bu isme nisbet edilmesine rağmen, bu isimle bilinen iki
âlim ( ) أبو عمرو بن العلاء) , )أبو عمرو الشيبانيoldundan dolayı hangisinin kast edildiği tam olarak net
değildir. Yapılan kaynak araştırmasında beş (5) alıntının eş-Şeybanî’nin “Kitabu’l-Cim” adlı
eserinde ve bir alıntının da el-‘Ala’nın “Kitabü’t-tenbihât” adlı eserinde geçtiği görülmüştür.
Bunla beraber, el-Muhassasta zikredilen kişinin bunlardan hangisinin olduğu kesin olmamakla
beraber, eş-Şeybanî’nin olması daha muhtemeldir. (Bkz. Huseyn Salih, a.g.e. ss. 160–204.)
75 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
el-Mesail el-kasriyat,
el-Mesail el-bağdadiyât,
el-Mesail eş-şiraziyât ve dğr.
Ebü’l-Hasan Ali b. İsmail erRummanî 384/994
el-Cami’ fi’tefsiru’l-kur’an,
el-Mebsut fi’Kitab Sibeveyh,
Şerh mucez Ebû Bekr
Muhammed b. Sirri.
Ebü’l-Feth Osman b. Cinnî 392/1002
İltimam,
Mu‘rib,
el-Hasâis,
Sırru Sına’atu’l-İ’rab
el-Mute‘akib,
Şerh şi‘ru’l-mütenebbî
Tefsir şi’ru’l-hamase.
el-Muhassas’ta Sadece Adı Zikredilen Müellifler
Müellif Vefatı
Ebû Amr ‘İsa b. Ömer el-Basrî 149/765
Mufaddal ed-Dabî 168/784
Ebû Abdurrahman Yunus b. Habib 182/798
Ebü’l-Hasan Ali b. Mübarek el-Lihyanî 194/809
Ebü’l-Hasan Nadır b. Sümeyl 204/819
Ebû Zekeriya Yahya el-Ferra 207/822
Ebû Ubeyde Ma’mer b. Musenna 208/823
Ebû Abdullah Muhammed b. Ziyad İbn A’rabî 231/845
Ebû Muhammed b. Kuteybe ed-Dineverî 276/889
Ebü’l-Abbas Muhammed b. Yezîd el-Ma‘ruf bi’l-Muberred 286/899
Ebû Muhammed Sabit b. Ebi Sabit el-Luğavî43 ?
Ali b. Hasan b. Huseyn el-Mulakkab bi’Kura’u’n-Neml 317/929
el-Muhassas'tan Örnekler
el-Muhassas’ın, muhtevası, metodu ve kaynakları bölümünde, söz konusu
eserin “Kitâbü’l-insân, Kitâbü’n-nisâ, Kitâbü’l-hayl, Kitâbü’l-ġarâiż” gibi on yedi ana
bölüme (kitab), ana bölümlerin de daha tafsilatlı ve farklı hacimlerde alt başlıklara
(bâb), bunların da farklı adlarla daha detaylı alt bölümlere ayrıldığı anlatılmıştı.
Burada ise ana bölümlerin ilki olan “ ’"كتاب خلق الإنسانkısmının “ باب الحمل
”والولادةbölümünün alt başlıklarından örnekler verilecektir.
43
Kitabü’l-Fârk adlı eserin müellifi olan bu dil âliminin adı birçok biyoğrafi ve tarih kitabında
geçmesine rağmen vefatına ilişkin kesin bir tarih bulunmamaktadır. Ancak Ebu ‘Ubeyd Kasım b.
Sellam’ın öğrencilerinden olması hicri III. yüzyılda yaşadığını göstermektedir. (bkz. Sabit b. Ebi
Sabit el-Luğavî, (1988), Kitabü’l-Fârk, (thk: Hatım Salıh Damın), Müessesetü’r-Risale, Beyrut, s.
6. (tahkik mukaddimesi).)
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 76
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
İbn Side “ "كتاب خلق الإنسانadlı ana bölümün başında insan sözcüğünü, gerek
lugat gerekse farklı açılardan ele alarak tekil çoğul ve farklı kalıblarını belirtmiş,
ardından bu kısmın alt bölümlerinden biri olan “ ”باب الحمل والولادةbahsinde hamileliğe
ve doğuma ilişkin verilen adlara değinmiştir. “ ”باب الحمل والولادةbölümünün alt
başlıklarında da konuya ilişkin detayları aktarmıştır. Sözcükleri açıklarken
müteradif (eşanlamlı) veya furûk44 kapsamında değerlendirilmesi gereken
nüansları net bir şekilde açıklayarak, bunlara dayanak olan şiir vb. şâhitleri
zikretmiştir.45
“ ”باب الحمل والولادةbölümünün alt başlıklarından bazıları ve içerik özetleri şöyledir:
• “{ ”أسماء ما يخرج مع الولدçocuğun doğumuyla birlikte dışarı çıkan şeylere verilen
isimler} bu bölümde, cenin ile beraber dışarı atılan parçalara verilen adlara
değinmektedir.
” {emzirme, sütten kesme, besleme ve bunaالرضاع والفطام والغذاء وسائر ضروب التربية“ •
ilişkin diğer yetiştirme çeşitleri} bu bölümde, emzirme sütten kesme, beslenme
ve benzeri konuları ele almaktadır.
• “{ ”الغذاء السيء للولدçocuğun kötü yetişmesi/büyümesi} bebeğin kötü
beslenmesine ilişkin sözcüklere değinmiştir. Ebû ‘Ubeyd’in “ُ”المُقَرْقَم
sözcüğünü geç büyüyen çocuk olarak açıkladığını ve buna
مُقَرْقَمينَ وعَجُوزاً شَمْلَقا أَشْكُو إلى اللهِ عِيالاً دَرْدَقا”
şiiriyle istişhatta bulunduğunu, belirtir. “ ”شَمْلَقاkötü huylu kadın demektir.
İbn Sîde, konunun devamında, Ebû ‘Ali el-Farisî’nin, Ebû ‘Ubeyd’in bu
şiirin“ ” َ ش ْم َلقsözcüğünde tashif yaptığını aslında bu sözcüğün
“”سَمْلَقşeklinde noktasız “sin” harfi olduğunu yönündeki görüşünü,
nakleder.
“{ ”أسماء أول ولد الرجل وآخرهمkişinin ilk ve son çocuğuna verilen isimler} kişinin ilk
ve sonraki çocuklarına verilen adları zikreder. İlk çocuğa “ُ ”البِكْرson çocuğa
da “ ”الزُّكْمُةdenildiğini belirtir.
• “{”أسماء ولد الرجل في الشباب والبكرkişiye genç veya yaşlılıkta çocuk sahibi olduğunda
verilen adlar} kişinin genç veya ihtiyar halde çocuk sahibi olduğunda ona verilen
44 Furûḳ ( )فروقluğatta ayırmak manasına gelen fark ( )فرقkelimesinin cemisidir. Fıkıh ilminde,
meseleler veya kâideler arasındaki farkları ele alan ilim dalını ve bu alanda yazılan eserleri
niteleyen bu kelime zamanla Arap dili literatüründe Arapça kelimelerin anlam ve
kullanımındaki farklarla alâkalı kitaplara verilen genel bir isim haline gelmiştir. (bkz. Mehmet
Faruk Çifçi. (2013). İsmâil Hakkı Bursevî’nin Furûḳ-ı Hakkı Adlı Eseri. Basılmamış Doktora Tezi.
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri Anabilim Dalı Arap Dili ve
Belâğatı Bilim Dalı. İstanbul, s.40.)
45 Ahmed Muhtar ‘Umar, İlmü’d-Dilâle, 5. Baskı, Âlemu’l-Kütüb, Kahire, 1998, s. 109.
77 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
adları anlatır. Genç yaşta çocuk sahibi olan kişi için “ ”أ ْ ر َب َ ع‏الرجل ‏denildiğini, ifade
eder.
” {çocukların yaşları ve çocuklaraأسنان الأولاد وتسميتها من مبدأ الصغر إلى منتهى الكبر “ •
yaşlarına göre verilen adlar} Bu bölümde Kişiye çocukluktan büyümesine
kadar yaşına göre verilen adlara değinmiştir.
Çocuğa annesinin karnında olduğu sürece (ٌ )جَنينdendiğini, bu tesmiyenin
nedeninin anne karnında gizlenmesinden dolayı olduğunu, bu sebeple insan
kalbinin ( ) جَنانolarak adlandırıldığını ve ‘Ayn Sahibi’nin (Halil b. Ahmed),
erkek çocuğa ilk doğduğunda ( ), َولِ ٌيدkıza (ٌ ) َولي َدة ‏dediğini nakleder. Daha sonra
süt emzirme müddetince ( )صبيadını aldığını zikreder.
Erkek çocuğa “ ” غلامve ,“ ِ ط ْف ٌ ل ‏kız çocuğa “ ”جاريةve “ ” ِ ط ْفل ٌ ة ‏denildiğini,
bazen her ikisi için de “ُ ”الطِّفْلkullanıldığını buna delil olarak ta Kur’an-ı
Kerimdeki (ً( )ثم يُخْرِجُكم طِفْلاĞafir (Mü'min) 40/67) ayetinin delil getirildiğini
söyler.
Bebek sütten kesilince “ ,”فطيمyedi günlük olduğunda (ُ ,)الصَدِيغdişleri çıktığı
zaman da “ ”ا َّث َ غ َ ر ‏‏وا َّت َ غ َ ر‏denildiğini zikreder.
Buluğa yaklaşıp da henüz baliğ olmayan çocuk için “ ”قد‏ا ْ ح َ ج ْن َ ش َ ش ‏ve “”اليافع ‏
sözcüklerinin kullanıldığını bazen de “ ”اليافع ‏yedi ile on yaş arasındaki çocuğu
ifade etmek içinde kullanıldığını nakleder.
Gençlik dolu çocuğu ifade için “ ”ال َ ح َ ز َّور ‏bazılarının bu sözcüğün on
yaşından on beş yaşına kadar olan çocuğu ifade etmek için kullanıldığını
söylediklerini ayrıca buna benzer “ع ‏
ِر
”الم َت َ ر ْ عve “ ”الم َ ط ِّبخ ‏sözcüklerinin de
olduğunu belirtir.
Boyu beş karış olan çocuğu ifade de erkek için “ ”الخماسي ‏kız için “, ”خماس َّية
henüz ergenliğe ulaşmamış çocuk için “ , ”ال َ غ ْي ‏داق ‏ergenliğe yaklaştığını
belirmek için se “ , ”مرا ِ ه ٌ ق ‏ergenliğinde şüpheli olunan çocuğa da “”أ ْ ح َل َ ف ‏
denildiğini aktarır.
Yeni bıyıkları çıkmaya başlayıp da henüz sakalı çıkmayan çocuğa
“ ”الأ ْ م َ رد‏veya “ ”ال ُّ س ْبروت ‏adının veridiğini, çocuğun bıyığı çıkıp sertleşmeye
başlaması anında ise bıyığa “ ” َ ش َّو َ ك ‏denildiğini anlatır.
Çocuk, gençleşip buluğa erince ona “ " رج لdendiğini, bazen de annesinden
doğduğu andan itibaren bu adla anıldığını, belirtir.
Kadının erkek gibi davrandığını ifade için “ ” َت ‏ َ ر َّ ج َل ِ ت ‏ ‏المرأة ‏sözcüğünün
kullanıldığını, bazen “ " رج لsözcüğünün sıfat olarak kullanılıp ondan kemal ve
kuvvet kastedildiğini, ondan dolayı Sîbeveyh’in ( )مررت ‏برجل ‏ ‏رجل ‏ ‏أبوه
cümlesinde ikinci recul sözcüğünün mecrur okunmasını caiz gördüğünü
nakleder.
İbn Side ve el-Muhassas Adlı Eseri 78
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Genç erkeği ifade için “ , ”الشاد ُّ خ ‏yirmi yaşına varmış erkeğe “غلام‏ ي ‏
ِار
, ” عش
kıza “ي ٌ ة‏
ِار
”عشdenildiğini, tam olgunlaşmış genç için “ ”ال َ ع ْب َ عب ‏kullanıldığını,
anlatır.
Gençliğin güzelliğini ifade için “ , ”ال َ غ َ م ْي َدر ‏on beş yaşından yirmi beş
yaşına kadar olan erkeği ifade için “ , ”القم ُّد ‏sonrasından otuz yaşına kadar
ifade de “ , ” َ ع َن ْ ط َنطا‏daha sonra olgunlaşmasını ifade ise“ ” َ ك ْ ه ٌ ل ‏kullanıldığını,
otuz yaşından kırk yaşına kadar olan kişiyi ifade de “ ”الصُّم لُّ‏ve “”ال َ ص َ م ْ ح َ مح ‏
kullanıldığını.” İfade eder.
Elliden sonrası, ömrünün sonuna kadar olan yaşı ifadede “” َ ش ْيخ
kullanıldığını, bazılarının bu sözcüğün elliden seksen yaşına kadar olan yaşı
ifade ettiğini söylediklerini ve çoğulunun “ ”شيوخ‏و ِ شيخا ٌ ن ‏‏وال َ م ْ شيخاء ‏olarak kadın
için ise “ ” َ ش ْي َ خ ٌ ة‏kullanıldığını aktarır.
Kaşları ve yüzü sarkmış kadına “ ”ال ِ خ ْنفِير ‏denildiğini, yetişkin kıza “” الكعو ِ ب ‏
sıfatı, yetişkin erkeğe ise “ ” ال ُّ شبو ِ ل ‏sıfatı verildiğini nakleder.
Sonuç
el-Muhkem ve el-Muhassas adlı eserleri ile tanınan İbn Sîde’nin bu alanda
mahir ve otorite bir dilci olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle el-Muhassas’ta
kendinden önceki eserleri içerik ve metot açısından referans almasına rağmen
bununla iktifa etmeyip bunları daha ileri bir seviyeye taşıdığı böylece bu alana
ilişkin daha bilimsel bir bakış açısı kazandırdığı görülmektedir. Alanında yazılan en
geniş sözlük olan ve genelden özele doğru belli bir mantık çerçevesinde
sözcüklerin derinlemesine işlendiği bu eser, özellikle Arap diline ilişkin belli bir
konuyu derinleme araştırma ve inceleme de bulunacakların görmezden
gelemeyeceği temel kaynaklardan biri olduğu kanaatine ulaşılmıştır.
Kaynakça
Kur'an-ı Kerim
Çiftçi, Mehmet Faruk. (2013). İsmâil Hakkı Bursevî’nin Furûḳ-ı Hakkı Adlı Eseri. Basılmamış
Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslâm Bilimleri
Anabilim Dalı Arap Dili ve Belâğatı Bilim Dalı. İstanbul.
Demirayak, Kenan ve Çögenli, M. Sadi, Arap Edebiyatında Kaynaklar, Atatürk Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Yayını, Erzurum, 1994.
Halîfât, Sahbân, “el-Muhassas”, DİA. C. XXXI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve
Ticaret İşletmesi. İstanbul, 2006.
Halîfât, Sahbân, “el-Muhkem”, DİA. C. XXXI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve
Ticaret İşletmesi. İstanbul, 2006.
Havît, Vefa Bint Abbas Hasan, en-Nahlu ‘inde'I-'Asmaî ve İbn Sîde Kadîmen ve'n-Nahlu
Hâdisen, Camiatu Ümmü’l-Kura, Arap Dili Fakültesi, Yüksek Lisans Tezi, 1983.
79 Davut ORHAN
dergİabant (AİBÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi), Bahar 2015, Cilt:3, Yıl:3, Sayı:5, 3:64-79
Humeydî, Ebû Abdullah b. Futûh, Cezvetü’l-Muktebis fi Tarih Ulemai’l-Endelüs, Thk. Beşşar
‘Avvad Maruf ve Muhammed Beşşar ‘Avvad, Darü’l-Ğarbi’l-İslâmî. Tunus, 2008.
İbn Beşküval, Ebü’l-Kasım Halef b. Abdulmelik, es-Sıla, Thk. İbrahim el-Ebyarî, 1. Baskı, C.
I, Daru’ l-Kitabı’l-Mısrî – Daru’l-Kitabi’l-Lübnanî, 1989.
İbn Halkân, Vefeyâti’l-Â’yân. C. III, Dar-Sadır, Beyrut. 1970.
İbn Sîde, Ali b. İsmail, el-Mûhkem ve’l-Mûhitü’l-A’zam, Thk. Abdulhamit Hindavî, Darü’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrut, 2000.
İbn Sîde, Ali b. İsmail, el-Muhkem ve’l-Muhitu’l-A’zam, Thk. Mustafa es-Sakâ-Hüseyn Nassâr,
Cami’atü’d-Dûveli’l-‘Arabiyye. Kahire. 1958.
İbn Sîde, Ali b. İsmail, el-Muhassas, Thk: Halil İbrahim Ceffal, Dar İhya Turasi’l Arabî,
Müessesetu Tarihi’l-Arabî, Beyrut - Lübnan, 1996.
İşbilî, Ebû Bekr Muhammed, İbn Hayr, Fihrist, Darü’l-Kutübi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 1998.
İşbilî, Ebû Nasr el-Feth Muhammed b. Ubeydullah. el-Kaysî. Metma’u’l-Enfus ve Mesrahu’tTeennus fi’Mulahî Ehli’l-Endelüs. Thk. Muhammed Ali Şevâbekî, Dar ‘Ammar,
Beyrut, (ts.).
Kadı Sa’id, b. Ahmet b. Sa’id el-Endelüsî, Tabakatü’l-Umem. Neş. Luveys Şeyho el-Yesu’i,
Matba’atü’l-Kasolikiyye li’l-Ebâ el-Yesu’iyin, Beyrut, 1912.
Kâtip Çelebi, Keşfu’z-Zunûn. C. I, Dar -İhya Turas’il-Arabî. Beyrut. (ts).
Kıftî, Cemaluddin Ebü’l-Hasen Ali b. Yusuf, İnbahu’r-Ruvat ‘alâ Enbahi’n-Nûhât, Thk.
Muhammed Ebü’l-Fadl İbrahim, 1. Baskı, C. II, Darü’l-Fikri’l-Arabi - Müessesetu
Kutübü’s-Sikafiyye, Kahire-Beyrut, 1986.
Makdisî, Diyaüddin, el-Muntekâ min Ehbar el-Esma’i, Thk. İzzedin Tenuhî, 1. Baskı,
Dımaşk, (ts.).
Özdemir, Mehmet, “Mücahid el-Amiri”, DİA, C. XXXI, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın
Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, İstanbul, 2006.
Sabit b. Ebi Sabit el-Luğavî, (1988), Kitabü’l-Fârk, (thk: Hatım Salıh Damın), Müessesetü’rRisale, Beyrut.
Safedî, Salahâddin Halil b. Eybek, Nektû’l-Himyân fi Nukati’l ‘Umyan. Matba’at’ülCemaliyye. Mısır. 1911.
Salih, Rıdane Hüseyn, el-Cuhüdü’s-Sarfiyye li-İbn Sîde fi’Kitabihi’l-Muhassas. Mecelletu
Abhas Meysan, Cami’atu Meysan, Irak, C. V, sayı: 10, 2009.
Serkis, Yusuf Elyan, Mu’cem el-Metbu’ât el-Arabiyye ve’l-Muarraba, C. I, Mektebetü’sSikafetü’d-Dînîye, Kahire, (ts.).
Suyutî, Celaluddin, Abdurrahman, Buġyetü'l-Vu’ât fi Tabakati'l-Luğaviyin ve'n-Nühat, Thk:
Muhammed Ebü'l-Fadıl İbrahim, C. II, 2. Baskı, Darü’l-Fikr, Beyrut, 1989.
Tüccar, Zülfikar, "İbn Sîde". DİA, C. XX, Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılık ve Ticaret
İşletmesi, İstanbul. 1999.
‘Umar, Ahmed Muhtar, ‘İlmü’d-Dilâle, 5. Baskı, Âlemi’-l-Kütüb, Kahire, 1998.
Zehebî, Şemsüddin Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, Thk.
Muhammed Na’im el-‘Arkasusî ve Şuayb el-Arnavûd, (11. Baskı), C. X,
Muessesetü’r-Risale. Beyrut, 1996.
Zehebî, Şemsüddin Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed, Tezkirâtü’l-Huffaz, C. III, Darü’lKutubi’l-İlmiyye, Beyrut-Kahire, 1989.
Ziriklî, Hayreddin, el-A’lam Kâmus Teracım, C. IV, 15. Baskı, Darü’l-Melâyîn, Beyrut, 2002.

Konular