KURUMSAL YÖNETİM VE EĞİTİM-ÖĞRETİM AÇISINDAN PAKİSTAN’DA MEDRESE GERÇEĞİ

Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
34
CBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Yıl : 2014 Cilt :12 Sayı :3
KURUMSAL YÖNETĠM VE EĞĠTĠM-ÖĞRETĠM AÇISINDAN
PAKĠSTAN’DA MEDRESE GERÇEĞĠ1
Yrd. Doç. Dr. M. Nur PAKDEMĠRLĠ
Celal Bayar Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi,
Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü
ÖZ
Pakistan’da medreseler çeşitli eleştirilere maruz kalmakta ve reforma
zorlanmaktadır. Bu eleştirilerin başında kurumsal yönetim sisteminin modern eğitim
sistemi ile uyumlu olmaması, ideolojik hedefler doğrultusunda finanse edilmesi ve
kullanılması, öğretim programının güncellenmemesi, program anlayışının mezhebe
göre olması ve buna bağlı olarak öğrencilerini mezhepsel şiddete yönlendirmesi gibi
konular gelmektedir. Medreselere yönelik gerçekliği, belirtilen eleştirilerden hareketle
araştıran bu çalışmada, Pakistan medreselerinin kurumsal yönetim sistemi, öğretim
programı anlayışı, öğretim içeriği ve öğretim çıktıları incelenmiştir. Araştırma
sonucunda, medreselerle ilgili eleştirilerin kısmen gerçeği yansıttığı, ancak durumun
göründüğünden çok daha karmaşık olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Pakistan, Medrese, Mezhebe Göre Eğitim.
THE REALITY OF MADRASSA IN PAKISTAN WITH RESPECT TO
INSTITUTIONAL MANAGEMENT AND EDUCATION
ABSTRACT
Madrassas in Pakistan are subject to several criticism and forced to reform
themselves. The major criticism topics are that their institutional management system is
not compatible with the modern education system, they are financed and used for
ideological aims, their education programs are not updated, program aims are
designed with a sectarian view and the students are guided to sectarian violence. In
view of these criticism, the reality of the madrassas are investigated with respect to
institutional management system, education program, context of education and program
outcomes. As a result, the criticism are only partially true, and the reality comes out to
be much more complex than as it appears.
Keywords: Pakistan, Madrassa, Sectarian Education.
1
Makalenin geliş tarihi: 22.07.2014
Makalenin kabul tarihi: 18.09.2014
Celal Bayar Üniversitesi
35
GĠRĠġ
Pakistan‟ın, modern eğitim sistemine rağmen geleneksel eğitim
sisteminin de muhafaza edildiği düal eğitim-öğretim sektöründe, okulları ve
medreseleri bir arada görmek mümkündür. Ziya‟ül Hak döneminde (1977-1988)
„belli sınavlara girmek ve başarılı olmak şartıyla medrese diplomalarının
geçerliliğinin ve modern öğretim sistemine denkliğinin onaylanması‟
konusunda alınan kararlar da bu durumu desteklemiştir. Resmi kayıtlara göre
Pakistan‟da 2012 yılı itibariyle 12.692 (%97) adedi çeşitli dinî cemaatlere, 383
(%3) adedi devlete ait olmak üzere toplam 13.075 medrese bulunmaktadır. Bir
milyon 759 bin kayıtlı öğrencisi olan bu medreselerde 57.585 öğretim elemanı
görev yapmaktadır. Medreselerin bütün eğitim kurumları içerisindeki oranı
%5.02‟dir. (AEPAM, 2013, s. 7, 22) Çok sayıda medresenin bulunduğu Karaçi
ve Lahor hariç tutulursa, geleneksel öğretim kurumları olan medreselerin,
modern öğretim kurumlarının yaygınlaştığı büyük şehirlerden ziyade küçük
şehirlerde ve kırsal kesimde yer aldığı söylenebilir. Bu kurumların büyük bir
kısmı ülke nüfusunun en yoğun olduğu Pencab eyaletindedir. Pencap‟ı, Sind,
Kuzey Batı Sınır Eyaleti ve Belucistan eyaletleri izler.2
Pakistan‟da geleneksel eğitime duyulan ilginin yıldan yıla artması ve
medreselerin hızla çoğalması dikkatleri bu kurumlar üzerine çekmiştir. Pakistan
medreselerinin iç ve dış siyasal aktörler tarafından finanse edilip yönetildiğine
dair iddialar vardır. Tarihteki „genel öğretim kurumu‟ olma özelliğini yitiren ve
„klasik din eğitimi kurumu‟na dönüşen medreselerin mezhebe dayalı eğitim-
öğretim yaptığı, öğrencilerini mezhepsel şiddete yönlendirdiği belirtilmektedir.
Örneğin, 2004 yılında Pencap‟ın Ahmedpur bölgesinde Ehl-i Hadis,3
Deobendi,4 Birelvi,5 ve Şii6 medreseler üzerinde yapılan bir araştırmaya
dayanarak medreselerin %51‟inde mezhep taassubu olduğu iddia edilmektedir.
2
2012 yılı itibariyle nüfusu 180 milyon olan Pakistan‟da, nüfusun %64‟ü kırsal
kesimde yaşamaktadır. Ayrıca, dört eyaletten ve ilaveten dört küçük bölgeden
oluşan Pakistan‟da nüfusun %53‟ü Pencap‟ta, %22‟si Sind‟de, %20‟si Kuzey Batı
Sınır Eyaleti‟nde, %5‟i Belucistan‟da ve %5‟i Pakistan kontrolündeki diğer dört
bölgede yaşamaktadır. Bkz. AEPAM, 2013, s. 1.
3
Ehl-i Hadis: Seyyid Nezir Hüseyin Dihlevi‟nin (1805-1902) liderliğinde kurulan,
selefîliği canlandırma iddasında olan, Vehhabilik özellikleri taşıyan bir cemaattir.
4
Deobendi: Geleneksel din eğitimini muhafaza etmek amacıyla‟ „Daru‟l-Ulum-u
Deobend‟ medresesi çevresinde oluşan ve Muhammed Kasım Nanotavi (1832-1880)
önderliğinde gelişen bir cemaattir. Pakistan‟ın en büyük dini cemaatidir.
5
Birelvî: Ahmed Rıza Han Birelvi‟nin (1856-1921) liderliğinde „Medrese-i Ehl-i
Sünnet ve Cemâat‟ yada „Dârülulûm-i Manzaru‟l-İslâm‟ olarak bilinen eğitim
kurumu çevresinde oluşan, Hindistan‟ın Hinduizm de dâhil olmak üzere çeşitli
inanışlardan gelen birçok özelliğini barındıran bir cemaattir.
6 Şii: İran etkisiyle bölgeye yayılan ve günümüzde Pakistan nüfusunun %15‟ini
oluşturan Şiilerin Pakistan‟daki en önemli ve etkin grupları Caferiler ve
İsmaililerdir.
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
36
Deobendilerin %80‟inin, Birelvilerin %25‟inin, Ehl-i Hadis‟in %14‟ünün,
Şiilerin %70‟inin mezhep ayrımını ve mezhebe dayalı şiddeti desteklediği iddia
edilmektedir. (Ali, 2009, s. 53; Siddique, 2008, s. 2) Mezhep taassubu nedeniyle
1989-2005 yılları arasında meydana gelen 1.866 şiddet olayında 1.784 kişinin
öldüğü, 4.279 kişinin yaralandığı vurgulanmaktadır. (Ali, 2009, s. 66)
Pakistan medreselerinin kurumsal yönetim sistemlerinin, öğretim
programı anlayışlarının, öğretim içeriklerinin ve öğretim çıktılarının
incelenmesini gerektiren bu konuyla ilgili olarak belirlediğimiz problem şudur:
Pakistan medreselerinin kurumsal yönetim ve eğitim-öğretim açısından
mahiyeti nedir?
Konu incelenirken şu alt problemlere cevap aranmaya çalışılmıştır:
Medreselerin kurumsal yönetim sistemi nasıldır? Medreseleri kimler
finanse etmekte ve yönlendirmektedir? Bu kurumlardaki eğitim-öğretimin
niteliği nedir? Medrese öğretimi mezhepsel şiddeti desteklemekte midir?
Pakistan medreselerinin kurumsal yönetim ve eğitim-öğretim gerçeğini
belirlenen problemler doğrultusunda literatür taraması yöntemiyle inceleyen bu
çalışmada, konu, „Kurumsal Yönetim ve Finansman Açısından Medreseler‟ ve
„Eğitim-Öğretim Açısından Medreseler‟, başlıkları altında ele alınacaktır.
I. Kurumsal Yönetim ve Finansman Açısından Medreseler
Pakistan‟da medreseler Diyanet İşleri Bakanlığı‟na (Ministry of
Religious Affairs) bağlıdır. Medreselerin doğrudan yönetimi, bağlantılı
oldukları ekol ve cemaat mensuplarınca oluşturulan merkezî kurullar tarafından
gerçekleştirilmektedir. Diyanet İşleri Bakanlığı‟na bağlı olarak görev yapan bu
kurulların, medreselerdeki eğitim-öğretim standartlarını geliştirmek, öğretim
programlarını hazırlamak ve öğrencilerin sınavlarını Eğitim Bakanlığı‟nın
yürüttüğü modern öğretim sistemindeki ilgili kurumlarla işbirliği içerisinde
gerçekleştirerek diploma denkliği kazanmalarına yardımcı olmak gibi önemli
işlevleri vardır. Pakistan‟da bu şekilde faaliyet yürüten beş adet merkezî kurul
mevcuttur. Bunlar, kuruluş tarihleri ve kuruluş yerleri dikkate alınarak şöyle
sıralanabilir:
Vifâku‟l- Medâris es-Selefiyye (1955 - Faysalabad): Ehl-i Hadis
medreselerinden sorumludur. 2012 yılı itibariyle Pakistan‟da 3.699 adet
kayıtlı medresesi vardır.
Vifâku‟l- Medâris el-Arabiyye (1959 - Multan): Deobendi
medreselerinden sorumludur. Kurul, kayıtlı medrese sayısını resmi
makamlara bildirmemiştir. Medrese sayısı en fazla olan grubun
Deobendiler olduğu tahmin edilmektedir.
Vifâku‟l- Medâris eş-Şia (1959 - Lahor): Şii medreselerinden
sorumludur. 2012 yılı itibariyle Pakistan‟da 413 adet kayıtlı medresesi
vardır.
Tanzimü‟l-Medâris (1960 - Lahor): Birelvî medreselerinden
sorumludur. 2012 yılı itibariyle Pakistan‟da 2.820 adet kayıtlı medresesi
vardır.
Celal Bayar Üniversitesi
37
Râbıtatü‟l-Medâris el-İslâmiyye (1983 - Lahor): Cemaat-i İslâmî7
medreselerinden sorumludur. 2012 yılı itibariyle Pakistan‟da 968 adet
kayıtlı medresesi vardır. (AEPAM, 2013, s. 66)
Medreseler bu kurullar tarafından kontrol edilmekte, ders
programlarına, kayıt ve sınav ücretlerine kurullar karar vermektedir. Sınav
sorularını Urduca ve Arapça olarak medreselere göndermekte, sınavları yaparak
sonuçları açıklamaktadır. Medrese mezunları bu kurullardan diploma denkliği
alarak, Eğitim Bakanlığı‟nın yaptığı yükseköğretime giriş sınavlarına modern
öğretim kurumu mezunları ile eşdeğer şartlarda girmekte ve başarılı oldukları
takdirde, yasal olarak, İslâm Araştırmaları ve Arap Dili ve Edebiyatı fakülte ve
bölümleri başta olmak üzere yükseköğretimin pekçok dalında öğrenim görme
hakkını kazanmaktadırlar. (Pakdemirli ve Ev, 2013b)
Pakistan medreseleri öğrencilere eğitim-öğretim, gıda, barınma, giysi,
ilaç, kırtasiye malzemesi, kitap, yurt gibi tüm hizmetleri ücretsiz olarak
sunmakta ve gerektiğinde ihtiyaç sahibi ailelere de el uzatmaktadırlar. (Nayyar,
1998, s. 233; Rahman ve Bukhari, 2006, s. 327; Sham, 2010, s. 97) Buna bağlı
olarak, medreselerin finansal kaynakları hakkında ciddi iddialar ortaya
atılmakta ve medreseler zan altında bırakılmaktadır. Medreselerin İslâmî
partiler ya da dış güçler tarafından finanse edilip yönlendirildiği, öğrencilerin
askeri ve siyasal arenaya çekildiği (Kronstadt, 2004, s. 2) şeklinde söylemler
mevcuttur. Ayrıca medreselerin zekât ve sadaka yoluyla büyük gelirler elde
ettiği de dillendirilmektedir.
S. H. Ali, Merkezi Zekât Kurulu‟nun 2002 yılı raporuna dayanarak, bu
kurulun ülkedeki 100 Zekât Komitesi‟ne toplam medrese ödeneği olarak 150
milyon Rupi8 verdiğini, İslamabad Zekât Komitesi‟nin 20 medreseye 2 milyon
rupi ödeme yaptığını iddia etmektedir. Yine S. H. Ali‟nin, ABD Güvenlik
Politikaları Merkezi‟nin ve CATO Enstitüsü‟nün verilerine dayanarak yaptığı
açıklamada, medreselerin %75‟inin ülke dışı kişi ya da kurumlar tarafından
finanse edildiği bidirilmektedir. Örneğin, Ehl-i Hadis medreselerinin Suudi
Arabistan tarafından, Şii medreselerinin İran tarafından finanse edildiğine dair
şüpheler söz konusudur. (Ali, 2009, s. 100) Deobendilerin Pakistan-Afganistan
sınırındaki medreseleri için de benzer ithamlar ortaya atılmaktadır. (Bano, 2007,
s. 50; Birışık, 2007, s. 72; Malik, 1989, s. 20)
Pakistan medreseleri üzerinde yapılan araştırmalar, ortaçağda vakıflar,
zengin toprak sahipleri ve tüccarlar tarafından desteklenen medreselerin
günümüzde ekseriyet itibariyle küçük bağışlarla varlığını sürdürdüğünü
göstermektedir ki, bu bağışların miktarı kurumsal ihtiyacın çok altındadır.
Bilgisayar donanımı sağlanması ve ders kitaplarının yenilenmesi gibi
medreselerin modernizasyonuna yönelik bir miktar devlet desteği söz konusu
7
Cemaat-i İslâmî: 1941‟de Ebu‟l-A‟la Mevdudi (1903-1979) önderliğinde oluşan
modernist, reformist ve politik özellikleriyle ön plana çıkan bir cemaattir.
8
Temmuz 2014 itibariyle 1 TL. 47 Pakistan Rupisi‟dir.
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
38
olsa da bu destek toplam medrese harcamalarının %5‟ini geçmemektedir. 2001
yılı bütçesinden eğitime ayrılan miktar 72 milyon Rupi (%2.7) iken medreselere
verilen miktar bunun 1.5 milyon Rupi kadarıdır. Devletin aynı yıl 26 milyon
tutarındaki zekat fonundan medreselere ayırdığı miktar ise sadece 9 bin
Rupi‟dir. (Institute of Policy Studies, 2002, s. 5; Rahman, 2006a, s. 16) Bu
miktara ihtiyaç sahibi medrese öğrencilerine verilen burslar da dâhildir. (Sham,
2010, s. 97) Bununla birlikte, Pakistan‟da medreselerin büyük bir kısmı
bağımsız yönetimlerine ve eğitim sistemlerine müdahale gerekçesi olması
endişesiyle devlet desteğini kabul etme konusunda çekimser kalmaktadır.
(Institute of Policy Studies, 2002, s. 33) Finansal açıdan bağımsız olmayı tercih
eden bu medreseler için en büyük gelir kaynağı hayırseverlerin bağışlarıdır.
Kendilerini sivil toplum kuruluşu olarak kabul eden bu medreseler sosyal servis
sağlama ve ihtiyaç sahibi kimselere yardım ulaştırma konusunda resmi
yetkililerden daha etkin ve başarılıdırlar. Hayırseverler de halka hizmet
kurumları olarak gördükleri bu tür medreseleri bağışlarının en verimli
kullanılacağı yer olarak kabul etmektedir. Medreseler ayrıca, ekonomik açıdan
kendine yeten kurumlara dönüşme çabası içerisindedir ve bu nedenle büyük
medreseler iş ve ticaret dünyasına girerek kendi gelirlerini sağlama yoluna
gitmektedir. (Zaidi, 2013, s. 22) Buna bağlı olarak bazı medreseler yöneticiliği
babadan oğula geçen bir aile şirketi gibi faaliyet göstermektedir. (Nayyar, 1998,
s. 234)
Medrese kurulları medreselerin devletten destek almasını onaylamakta
ancak medrese yöneticileri kurullarıyla bu konuda ayrı düşmektedir.
Medreselerin büyük bir kısmı bu ödeneklerin ve İran, Suudi Arabistan gibi
ülkelerden gelen bağışların siyasi kontrol amacıyla kullanıldığını öne sürmekte,
kabul edilmesini siyasi kontrol altına girmek olarak telakki etmekte, alınmasını
yasalara aykırı bulmakta ve kesin olarak reddetmektedir. Ancak bu bağışların el
altından değil de büyükelçilikler aracılığıyla ve şeffaf olarak yapıldığı takdirde
kabul edilebileceği görüşünde olanlar da bulunmaktadır.
Nitekim geçmişte medreselerin endişelerini haklı çıkaran birtakım
olaylar yaşanmıştır. Ehl-i Hadis medreseleri Suudi Arabistan‟dan, Şia
medreseleri de İran‟dan yıllarca yardım almış ve ideolojik açıdan bu ülkelerle
işbirliği içerisinde hareket etmişlerdir. (Zaidi, 2013, s. 23) Özellikle AfganSovyet savaşının yaşandığı 1979-1988 yılları arasında, Suudi Arabistan
yönetimine bağlı Harameyn İslâm Vakfı‟nın fonlarıyla kurulan 2500 medresede
Selefi-Vahhabi ideolojisi çerçevesinde yetiştirilen toplam 250.000 kişi
Afganistan‟da mücahit olarak savaşmak üzere gönderilmiştir. El-Kaide lideri
Üsame bin Ladin‟in de bu süreçte Rusya ile mücadele etmek üzere CIA ve
Suudi istihbaratı işbirliği ile seçildiği, eğitildiği ve bölgeye gönderildiği de
iddialar arasındadır. (Acar, 2011, s. 20; Gürbüz, 2008, s. 132) Geleneksel din
öğretimi kurumlarının açılmasının desteklendiği bu ortamda Ehl-i Hadis
medreseleri Suudi fonlarıyla sayıca çoğalıp güçlenirken Pakistan hükümeti
Celal Bayar Üniversitesi
39
tarafından desteklenen Deobendi medreselerinin sayısı da 1779‟dan 7 bin‟e
çıkmıştır. (Kozicki, 2002, s. 2; Rahman, 2006b, s. 78)
Sovyetlere karşı Afgan mücahitleri destekleme eğiliminde olan, ancak
aynı döneme denk gelen İran devrimi nedeniyle kendisini ihtiyatlı hareket
etmek zorunda hisseden ABD hükümeti de aynı amaçla kullanılmak üzere
Pakistan‟a 3.1 milyar dolar yardımda bulunmuştur. Bu yardımlarla Afgan
sığınmacıların çocuklarını ve gençlerini eğitmek üzere Pakistan‟ın sınır
bölgelerinde kurulan ve desteklenen medreselerle Afgan-Sovyet savaşı arasında
bir köprü kurulduğu, Afgan savaşına katılan mücahitlere 1500 dolar civarında
aylık bağlandığı ve ailelerinin barınma, yiyecek, giyecek gibi ihtiyaçlarının
temin edildiği, böylece medrese öğrencilerinin savaşa katılmaya teşvik edildiği
iddia edilmektedir. Bununla yetinmeyen ABD hükümetinin dört yıl içinde
80.000 mücahidin Naugatuck-Connecticut ile Fort Bragg-North Carolina‟daki
askeri kamplarda ve Williamsburg-Virginia‟daki CIA kampında eğitim almasını
sağladığı vurgulanmaktadır. (Ahsan, 2005, s. 243; Burki, 2005, s. 22; Zia, 2003,
s. 165)
Savaş sonrasında Ziya‟ül Hak‟ın şüpheli ölümü ve ABD‟nin tersine
dönen tutumu medrese mensupları üzerinde „kullanılmış‟ ve „ihanete uğramış‟
hissini uyandırmıştır. (Ali, 2009, s. 33) Pakistan Devlet Başkanı Pervez
Müşerref Ocak 2008 tarihinde gerçekleşen Dünya Ekonomi Formu‟nda yaptığı
konuşmada, “Sovyetler Birliği‟ne karşı cihadı başlattık, on yıl boyunca
onbinlerce mücahit eğittik. Bunları Afganistan‟a gönderdik. Orada çarpıştılar.
İyi bir iş yapmıştık. Ama sonra ne oldu? Savaş sonunda herkes gemiyi terk etti.
Pakistan kullanıldı ve kaderine terk edildi. Biz başta ABD olmak üzere,
Birleşmiş Milletlerin ve Batı ülkelerinin 1979 yılında uygulamaya soktuğu bir
planın kurbanlarıyız” diyerek medrese mensuplarının duygularına tercüman
olmuştur. Medreseler bu süreçte ekonomik yönden desteklenerek kullanılmış,
Afgan-Sovyet savaşı İslam dünyasının cihadı olarak sunulmuş ve mücahitler de
dünyaya „İslam savaşçıları‟ olarak tanıtılmıştır. Sovyetler Birliği‟nin
çekilmesinden sonra, savaş döneminin „kutsal savaşçıları‟ ve „iyi Müslümanları‟
ABD‟nin kontrolünden çıkmış, „yeni düşmanlar‟ ve „kötü Müslümanlar‟ haline
gelmişlerdir. (Şahin, 2008, s. 46) Sonraki yıllarda gelişen terör saldırılarından
müslümanları sorumlu tutan ABD hükümeti ise, „ihtiyaç duyduklarında
müslümanlara yardım etmekten kaçınmadıkları, ancak buna rağmen
müslümanların ihanetine uğradıkları‟ şeklinde bir açıklama yapmıştır. (Ali,
2009, s. 33) Pakistan medreselerinin onlarca yıldır içerisinde kaldığı tüm bu
olaylar ve tartışmalar medrese mensuplarının dış kaynaklı finansal desteklere
şüphe ile yaklaşmalarının haklı gerekçelerini gözler önüne sermekte ve halkın
bağışlarıyla ayakta kalma mücadelesinin anlamını ortaya koymaktadır.
II. Eğitim-Öğretim Açısından Medreseler
Pakistan medreselerinin öğretim programı 250 yıl öncesine ait „Ders-i
Nizâmî‟ programındaki dersler ve kaynak metinler esas alınarak
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
40
yapılandırılmıştır. Bu yapılandırmanın temelinde, „herşeyin en iyisinin eski altın
çağlarda yazıldığı, günümüzün modern çağına kalanın ise o günlerde yazılanları
korumak olduğu‟ anlayışı vardır. 16 ayrı derse ve bu derslerde okutulan 84
kitaba dayalı bir program olan Ders-i Nizâmî, kemikleşmiş ve monotonlaşmış
bir öğretim sisteminin sembolü gibidir. Ders sayısında ve kaynak metinlerde
önceki dönemlere nazaran kısmen değişiklik yapılmışsa da derslerde okutulan
bazı metinler, kendilerini geleneksel İslâmî kültürü korumakla görevli kabul
eden medreselerce İslâmî kimliğin bir parçası gibi görülerek hâlâ muhafaza
edilmektedir. Medreselerde yüzlerce yıllık geleneksel metinlerin yanısıra bu
metinlere yazılmış bir dizi şerh ve hâşiye de okutulmaktadır.9
Medreselerin yaygın öğretim dili Arapça, Farsça ve Urduca olmakla
birlikte bu durum kuruma, bölgeye ve öğrenci kitlesine bağlı olarak
değişmektedir. Örneğin Kuzey Batı Sınır Eyaleti‟nde Peştu dili, Sind
Eyaleti‟nde Sindi dili kullanılmaktadır. Yabancı öğrenci kabul eden
medreselerin öğretim dili İngilizce ve Arapça‟dır. Tercih edilen öğretim dili ne
olursa olsun, Arapça ve Farsça geleneksel din öğretimi kurumu olan
medreselerde kullanılan ders materyallerinin orijinal dili olması nedeniyle
hemen her medresenin ikinci ve üçüncü öğretim dili konumundadır. Buna
rağmen öğrenciler klasik öğretim yöntemleri nedeniyle bu dilleri günlük
yaşamda kullanacak biçimde öğrenemezler. (Pakdemirli ve Ev, 2013a)
Medreselerin, ilköğretim düzeyinden yükseköğretim düzeyine kadar
tamamı 7 kademeden oluşan ve 17 yılı kapsayan eğitim-öğretim sürecinin
ayrıntıları ve modern öğretim sistemindeki diploma denklik dereceleri tablo
1‟de gösterildiği şekildedir.
Tablo 1: Pakistan’da Medrese Kademeleri ve Diploma Denklik Düzeyleri
Mezuniyet
derecesi
Kademe adı Sınıf Süre Denklik Düzeyi
İbtidâîye Nâzire-i
Kur‟an
1.-5. 5 yıl İlkokul
Mutavassıta Hıfz-ı Kur‟an 6.-8. 3 yıl Ortaokul
Sâneviye Âmma Kıraat 9.-10. 2 yıl İlk seviye lise
Sâneviye Hâssa Tehtânî 11.-12. 2 yıl İkinci seviye lise
Âliye Mevkuf Aleyh 13.-14. 2 yıl Yüksekokul
Âlimiyye Devre-i Hadis 15.-16. 2 yıl Fakülte
9
Ders-i Nizâmî programı ve program çerçevesinde okutulan kitaplar hakkında
ayrıntılı bilgi için bkz. M. Nur Pakdemirli ve Abdulhamit Birışık (2013), “Hint
Altkıtası Geleneksel Öğretim Kurumlarında Yürütülen Din Eğitiminin Gelişim
Sürecine Tarihsel Bir Yaklaşım”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, Cilt:
13, Sayı: 2, ss. 87-115; M. Nur Pakdemirli ve Halit Ev (2013a), “Pakistan‟da
Geleneksel Eğitim Öğretim Kurumları: Medreseler”, Kuruluşunun 100. Yılında
İmam Hatip Liseleri Uluslararası Sempozyumu, 24-25 Kasım 2013, İstanbul.
Celal Bayar Üniversitesi
41
Tekmil Alan
araştırması
17.- 1+ yıl Yükseklisans/Dokt
ora
Her ne kadar yasal olarak diploma denklik düzenlemesi mevcutsa da,
medreselerden alınan diplomaların modern öğretim kurumlarındaki kabul
düzeyi farklı olmaktadır. Örneğin, yasal olarak „Âlimiyye‟ diploması İslâm
Araştırmaları ve Arap Dili ve Edebiyatı fakültelerinin lisans diplomalarına
karşılık gelmektedir. Buna rağmen bazı üniversiteler bu diplomayı geçerli
görmezken, bazıları dört, bazıları da iki yıllık yükseköğretim diploması olarak
kabul etmektedir. Öte yandan Pencab Üniversitesi, yaptığı sınavlarda başarılı
olan medrese mezunlarına, sınav puanları doğrultusunda, İslâm Araştırmaları ve
Arap Dili ve Edebiyatı fakültelerinin lisans ya da yüksek lisans diplomalarına
eşdeğer olacak şekilde diploma denkliği kazanma imkânı sunmaktadır. Bu
imkândan yararlanan öğrenciler sorun yaşamaksızın modern yükseköğretim
kurumları mezunları ile aynı hakları elde etmektedirler. (Pakdemirli ve Ev,
2013b)
Bağlı oldukları ekollerin ve kurulların kararları doğrultusunda birtakım
farklı uygulamalar ve ilâveler olmakla birlikte, medreselerin öğretim
kademelerinde okutulan dersler de tablo 2‟de gösterilmiştir. (Fair, 2009, s. 103;
Rahman ve Bukhari, 2006, s. 327)
Tablo 2: Medrese Kademelerinde Yer Alan Dersler
Dersler
Kademeler
İbtidâîye Mutavassıta S.
Âmma
S. Hâssa Âliye Âlimi
yye
Arapça X X X X
Kur‟an X X
Tecvid X X
İslâmiyat X
Farsça X
Akaid X
İbadât X
Muamelât X
Ahlâk X
Sarf Nahv X X X
Kıraat X X
Tefsir X X X X
Hadis X X X X
Fıkıh X X X X
Mantık X X X X
Usûlü
Fıkıh
X X X
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
42
Kelâm X X
Felsefe X X
Münâzara X X
Edebiyat X X
Usûlü
Tefsir
X
Usûlü
Hadis
X
Astronomi X
Aritmetik X
Tıp X
Tarih X
Medreselerde uygulanan temel program aynı olsa da, yapılan öğretim
birbirinden farklıdır. Bunun nedeni medreselerin program geliştirme
anlayışlarının „mezheplere göre‟ olmasıdır. Bu anlayışla hazırlanan öğretim
programlarında medrese mensuplarının görüşlerine ağırlık verilmekte ve
medrese ekolünün propagandası yapılmaktadır. Ayrıca, medrese ekolüne bağlı
olarak derslerin öğretim programındaki ağırlıkları da değişmekte, birkısım
medreseler Kur'ân ve Kıraat öğretimine öncelik verirken, bir kısmı Hadis, bir
kısmı Arap Dili ve Edebiyatı bir kısmı da Tasavvuf ağırlıklı program
uygulamaktadır. Hanefi Fıkhı, Hadis derslerinin ön planda olduğu Ehl-i hadis
ekolü medreseleri hariç, bütün medreselerin en temel dersidir. İslâmî ilimlerin
her dalında seviyeli bir eğitim-öğretim hizmeti sunan Deobendi medreselerinin
mezunları üniversitelerin İslâm Araştırmaları ve Arap Dili ve Edebiyatı fakülte
ve bölümlerinde öğretim elemanı olarak görev yapabilecek düzeydedir. Birelvî
ekolü medreselerinin temel vurgusu tebliğ ve irşat üzerine olduğundan herbir
öğrencinin haftada iki gününü tebliğe ayırması zorunludur. Arapça‟nın yanısıra
İngilizce‟ye de önem veren Cemaati-i İslâmî medreselerinde İslâmî ilimlerle
birlikte Ekonomi, Politika, Sosyoloji, Psikoloji, Coğrafya, Tarih, Bilgisayar gibi
modern öğretim programlarındaki bazı derslere de yer verilmektedir. Şii
medreselerinde de Ders-i Nizâmî‟yi esas alan öğretim programları
uygulanmakla birlikte, mezhebin görüşünü ve bakış açısını yansıtan Şia
kaynakları kullanılmaktadır. Bu medreselerin programları çeşitli derecelerde
modern dersler de içermektedir.
Yabancı dil öğretimi medreselerin bağlı olduğu ekollerin görüşlerine
göre değişmektedir. Örneğin, Deobendi medreseleri İngilizce öğretmezken
Cemaat-i İslâmî medreseleri eğitim-öğretimin son kademesine kadar İngilizce
öğretimine devam etmektedir. Bu derslerde modern öğretim kurumlarında
kullanılan ders kitaplarının yanısıra medrese kurulunun hazırladığı kitaplar da
kullanılmaktadır. İngilizce öğretimi yapan bu tür medreseler ders kitapları
yoluyla oluşabilecek kültür etkileşiminden kaçınmak amacıyla bağlı oldukları
Celal Bayar Üniversitesi
43
kurulların hazırladığı ders kitaplarını kullanmayı özellikle tercih etmektedirler.
Bu kitapların içeriğinde yer alan konular genellikle İslâmî ahlâk ve kişilik
geliştirmeye dönük temalar içermektedir. Bunun yanısıra, ders konularını ve
ders materyallerinin seçimini öğretmene bırakan bazı medreseler de
bulunmaktadır.
Medrese öğretim programlarında yer alan seküler derslerin
müfredatlarındaki konuların kapsamı modern öğretim kurumlarındaki aynı
derslerin müfredatlarındaki konuların kapsamından daha sınırlıdır. Buna rağmen
eğitim-öğretim sırasında bu dersleri alan ve almayan medrese mezunlarının
dünya görüşleri birbirinden farklılık arz etmektedir. Örneğin, Rahman‟ın
medreseler üzerine yaptığı bir araştırma İngilizce bilen ve seküler dersler almış
olan medrese mezunlarının diğerlerine göre daha liberal ve hoşgörülü olduğunu
ortaya çıkarmıştır.
Medreselerde farklı din, mezhep ve cemaatlere eleştirileri içeren
„reddiye‟ler de öğretim programının önemli bir parçası olarak derslerde
okutulmaktadır. Talebeler hem bu metinler hem de medresenin bağlı olduğu
ekolün görüşlerini yansıtan metinler ve telkinler vasıtasıyla meşrebe ve
mezhebe göre eğitim-öğretim almaktadır. Bu konudaki en katı uygulamalar Ehli Hadis grubundadır. Şia ve Ahmedîye10 ise Sünni grupların ortak tepkisini
çeken anlayışlardır. Reddiyelere en çok konu olan diğer din ve anlayışlar
Hıristiyanlık, Yahudilik, Ateizm, Ehl-i Hadis ekolü, Birelvî ekolü ve
Mevdûdî‟nin modernist İslâm anlayışıdır. Deobendi-Birelvî münazaralarını
içeren „Fütuhât-ı Numâniye‟; Deobendi âlim Muhammed Kasım‟ın
„Hâdiyâtu‟ş-Şia‟sı; Ahmed Gangohî‟nin „Hâdiyâtu‟ş-Şia‟sı; Abdurrahim
Binuri‟nin „İbtâl-i Usûlü‟ş-Şia‟sı; Birelvîlerin „Reşidiye‟si; Birelvî lideri
Ahmed Rıza Han‟ın Deobend, Nedve, Aligarh, Ehl-i Hadis ve Şia ile ilgili
olarak kaleme aldığı „Fatavâ‟sı; Mazhar Hüseyin‟in „Mevdûdî Mezheb‟i kayda
değer reddiyelerdendir.
Medreselerde ayrıca, batı felsefesinin de eleştirileri yapılmaktadır ve
kütüphanelerinde bu konuda reddiyeler bulmak mümkündür. Özellikle
Deobendi medreselerindeki reddiyeler kapitalizm, sosyalizm ve feodalizm
üzerine hazırlanmıştır. Deobendiler bu reddiyeler aracılığıyla öğrencilerini batı
sömürgeciliğine ve hâkimiyetine karşı bilinçlendirmeyi amaçlamaktadırlar.
Cemaat-i İslâmî de batı anlayışına ve bu anlayışın İslâm toplumundaki olumsuz
etkilerine yönelik reddiyeleri medreselerinde sıkça kullanarak öğrencilerini bu
konuda dikkatli olmaları için uyarmaktadır.
Seküler derslere yer veren medreselerin son sınıflarında okutulan
„Karşılaştırmalı Dinler‟ dersinde kullanılan ders materyalleri de diğer din ve
mezheplere karşı reddiye mahiyetinde hazırlanmıştır. Medreseler derslerde ve
10
Ahmediyye (Kâdıyânîlik): Pencap bölgesindeki Kadıyan‟da ortaya çıkarak kendisini
avatar, mehdî, mesih, nebî olarak tanıtan Mirza Gulam Ahmed (1839-1908)
tarafından oluşturulan ve Hint Altkıtasına yayılan batıl bir mezheptir.
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
44
kitap tavsiye listelerinde reddiyelere yer vermediklerini iddia etseler de medrese
kütüphanelerinde ve kitapçılarda rahatlıkla bulunabilen bu kitaplar medrese
öğrencilerinin kolaylıkla ulaşabileceği materyallerdir. (Pakdemirli ve Ev,
2013a)
Medreselerde yürütülen mezhebe dayalı eğitim bazı gençleri mezhepsel
şiddete teşvik edebilmektedir. Aynı şekilde Batı karşıtı politik söylemler de bazı
öğrencileri global cihat organizasyonlarına yönlendirebilmektedir. İslami
grupların her birinin aynı zamanda siyasi parti kurmuş olması bu durumu
desteklemektedir. Buna bağlı olarak birkısım medrese mensupları siyasetle
ilgilenmeyi dini bir sorumluluk olarak algılamakta ve bunu cihat olarak kabul
etmektedir. (Zaidi, 2013, s. 15) Bu tutum kısmen de olsa medrese öğrencilerine
yansımaktadır. Araştırmalara göre, medrese öğrencilerine yöneltilen „cihad‟ın
hangi yolla yürütülmesi gerektiği şeklindeki soruyu öğrencilerin %53‟ü „dini
eğitim ve uygulama‟, %36‟sı „siyaset‟, %8‟i „silahlı mücadele‟ şeklinde
cevaplamış, %3‟ü çekimser kalmıştır. (Institute of Policy Studies, 2002, s. 53;
Rahman, 2006a, s. 238; Zia, 2003, s. 165) Bu sonuç, öğrencilerin yaklaşık
yarısının mezhebe dayalı öğretimin ve politik söylemlerin etkisi altında
olduğunu göstermektedir. Pakistan medreselerinin meşrep ve mezhep
taassubuna dayalı öğretimi ve farklı gruplarla iletişim kopukluğu olması
öğrencilerin şiddete yönelmelerini kolaylaştıracak önemli bir sorundur.
Konuyla ilgili görüşleri alınan medrese otoriteleri „medreselerin
mezhebe dayalı eğitim yapmasının doğru olmadığı, ancak tarihi kökleri olan bu
eğitim sistemini değiştirmelerinin de mümkün olmadığı‟ fikrini savunmakta ve
prensiplerini „mezhepten çıkmamak ve diğerlerini rahatsız etmemek‟ şeklinde
özetlemektedir. „Medrese otoritelerinin büyük bir kısmının aynı fikirde
olduğunu ve hiçkimsenin mezhepsel şiddet eylemlerini onaylamadığını‟ ifade
etmektedir. Otoriteler ayrıca, medreselerin „İttihad-ı Tanzim-i Medâris‟ adlı üst
kurulun çatısı altında uzlaşmalarını desteklemektedir. Modern dünya ile
yarışabilmek için öğretim programlarının dini çoğulculuk anlayışıyla
hazırlanmasını ve programa seküler dersler eklenmesini de prensipte kabul
etmekle beraber, medrese öğretim programıyla ilgili eleştirilerin temel
nedeninin medreseler aleyhine yürütülen kara propaganda olduğunu
belirtmektedir. Medrese öğretim programının Kur‟an ve sünnet doğrultusunda
hazırlanmış olduğunu vurgulamakta ve bu konudaki dış müdahalelere direnç
göstermektedir.
Kur‟an ve sünnetin, öğretim programında yer alan ders materyallerinin
ana kaynağı olmasına kimsenin itirazı yoktur, ancak bu kaynaklar farklı
mezhepler tarafından farklı biçimlerde yorumlanabilmektedir ki, asıl sorun da
budur. Özellikle cihat ile ilgili ayet ve hadislerin politik anlayışla ele alınması
öğrencileri kutuplaştırarak militarist gruplara yaklaştırabilmektedir. (Zaidi,
2013, s. 13) „IQRA‟ Uluslararası Eğitim Vakfı‟nda eğitim danışmanı olarak
görev yapan Prof. Dr. Khalid Mahmood Sheikh‟e göre, „dini aşırılıkların temel
nedeni Kur‟an ayetlerinin, bulunduğu ve anlam bakımından bütünlük
Celal Bayar Üniversitesi
45
oluşturduğu yerden koparılarak farklı yorumlanmasıdır. Örneğin, bu tür yanlış
yorumlar nedeniyle „cihat‟ kelimesine „kıtal‟ kelimesinin ifade ettiği anlam
yüklenebilmektedir. Bu kelime hem bazı müslümanlar hem de gayri müslimler
tarafından „savaş‟ biçiminde algılanmaktadır. Oysa „cihat‟ kelimesinin anlamı
bundan çok daha geniştir. Cihat, mevcut şartlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda
Allah‟ın adını yüceltmeye yönelik olarak gerçekleştirilen her türlü çabayı ve
faaliyeti kapsamaktadır.‟ (Sheikh, 2010, s. 2)
Medrese kurulları cihat söylemlerinin hükümet karşıtı bir güç ortaya
çıkaracağı ve ülkeyi iç savaşa sürükleyeceği endişesini taşımaktadır. Kurullar
ayrıca bu tür söylemlerin savaş dönemlerinde medrese öğrencilerini kullanan
hükümet güçlerinin, şimdi aynı öğrencileri sokağa dökerek safdışı etmek üzere
hazırladığı bir oyun olabileceğini düşünmektedir. Kurul mensupları medrese
öğrencilerinin militarist organizasyonlardan uzak durması ve eğitimle meşgul
olması gerektiğini savunmakta, özellikle eğitim sürecinde öğrencilerin siyasetle
meşgul olmasını onaylamadıklarını, mezun olduktan sonra diledikleri siyasi
oluşuma dâhil olabileceklerini belirtmektedir. (Zaidi, 2013, s. 16)
SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME
İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden gelen ideolojik bağışlara ve
yönlendirmelere, siyaset ve cihat söylemlerine, mezhebe göre hazırlanmış olan
öğretim programlarına ve ders materyallerine bağlı olarak birkısım Pakistan
medreselerinde özellikle Sünni ve Şii ayrımı çok belirgindir. İki kesim arasında
zaman zaman şiddete varan mücadeleler gerçekleşmektedir. Bu mücadeleler
daha ziyade, Leşker-i Cengvî ve Leşker-i Tayyibe gibi silahlı örgütlerle irtibatlı
olan radikal Sünni gruplara ait medreseler ile Sipah-i Muhammed, Sipah-i
Abbas ve Tehrik-i Caferiyye gibi militarist organizasyonlarla işbirliği halindeki
Şia medreseleri arasındadır. (Fair, 2012, s. 139; Zaidi, 2013, s. 15) Diğer
medreselerde ülke için güvenlik sorunu oluşturacak herhangi bir durum kayda
geçmemiştir. (Asal ve dğr., 2008, s. 973; Winthrop ve Graff, 2010, s. 18) Bu
nedenle, her ne kadar medrese öğretim sisteminin eleştirilecek yanları olsa da,
sınırlı sayıdaki radikal eğilimli medreselerden yola çıkarak bütün medreselerin
öğrencilerini mezhepsel şiddete yönlendirdiği şeklinde genelleme yapılması ve
bu köklü kurumların sorunlar nedeniyle tamamen sistem dışı bırakılmaya
çalışılması doğru bir yaklaşım değildir.
Pakistan‟da zaman zaman çeşitli hükümetler tarafından tüm medrese
programlarının çoğulcu bir yaklaşımla modernize edilmesine ve programa
seküler dersler eklenmesine yönelik reform çabaları olmuşsa da, bu çabalar
genellikle sonuçsuz kalmıştır. Medrese kurullarına yapılan uyarılar kurullar
tarafından samimi bulunmamış ve kapsamlı bir yaptırıma dönüşmemiş, medrese
programlarında bu yolla yapılan önemli ve belirgin bir değişiklik olmamıştır.
(Pakdemirli ve Ev, 2013a) Medrese kurulları hükümetten dayatma bir reform
değil, diploma denkliği konusunda yaşanan sorunların giderilmesini, medrese
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
46
mezunlarının yükseköğretime kabulünün ve meslek edinmesinin
kolaylaştırılmasını, bürokratik işlemlerin azaltılmasını istemektedir.
Konuyla ilgili olarak, Pakistan hükümeti ve İttihad-ı Tanzim-i Medâris
üst kurulu arasında yönetim sistemine ve öğretim programına yönelik yeni
reform çalışmaları devam etmektedir. Öncelikle hükümet ve medreseler
arasında köprü vazifesi görecek „Medrese Öğretim Kurulu‟ oluşturulması
düşünülmektedir. Bu kurulun medrese öğretim programları ve eğitim-öğretim
uygulamaları konusunda çalışmalar yapması planlanmaktadır. Bununla birlikte,
İttihad-ı Tanzim-i Medâris üst kurulunun medreseleri düzenleme çalışmalarını
İçişleri Bakanlığı ile koordineli olarak yürütmesi konusu gündeme gelmiş,
ancak kurul böyle bir çalışmanın „Diyanet İşleri Bakanlığı‟na bağlı olarak tesis
edilmesini önermiştir. Hükümetin ısrarcı tavrı medrese reformu çalışmalarının
daha karmaşık bir hal almasına neden olmuştur.
Pakistan hükümetlerinin öteden beri uzlaşmacı bir tutum sergilememesi
medreselerin bu çalışmalara şüphe ile yaklaşmalarına neden olmaktadır.
Medrese otoriteleri „reformların ABD‟den gelen baskılar üzerine yapılmak
istendiğini, asıl amacın medreseleri kontrol etmek olduğunu‟ düşünmektedir.
(Zaidi, 2013, s.20) Otoriteler medrese reformunun gerekliliğini kabul etmekte,
ancak bunun için hükümetle arada irtibat sağlayacak bir kurul oluşturulmasını
ve kendilerinin reformun her bir adımına dâhil edilmesini istemektedirler. Bu
yapılırsa medrese programlarının modernize edilmesi konusunda konsensüs
sağlanması mümkün olacaktır. Böylece, diploma denkliği konusunda modern
sistemle yaşanan sorunlar ve medrese mezunlarının meslek edinme konusunda
yaşadığı sıkıntılar giderilebilecek, medrese öğretim elemanları öğretim
kalitesinin arttırılması konusunda desteklenebilecektir. Dinsel ve mezhepsel
hoşgörüyü yaymaya yönelik çalışmaların yapılması, terör ve şiddete karşı dini
bilinçlenmenin yaygınlaştırılması, toplumsal barışı destekleyen ve yayan
çalışmalar yapılması mümkün olabilecek, medreselerin siyasetin dışında kalarak
dini ilimlerle meşgul olması sağlanmış olacaktır. (Zaidi, 2013, s.29)
Yüzyıllar boyunca hem İslâmî ilimlerde hem de müspet ilimlerde çok
önemli bilimadamları yetiştiren ve temel kaynak eserler üreten Pakistan
medreselerinin çoğulculuk esaslı reform ve düzenlemeleri başarıyla
gerçekleştirildiği takdirde tarihteki üretken konumlarına geri dönmeleri elbette
mümkündür. Ancak unutulmamalıdır ki medreseler, bu tür girişimlerin,
müslümanların beklentilerini anlamaktan uzak olan seküler kişi ve kurumlardan,
özellikle de kendilerini yüzyıllarca baskılara maruz bırakan Batıdan gelmesine
razı olmamaktadır. Medreselerin halk üzerindeki gücüne ve etkisine endişeyle
yaklaşan bu kişi ya da kurumlar tarafından samimiyetsizce hazırlanan reformlar,
toplumda çatışma ve güvensizlik ortamı oluşturmanın yanısıra medrese
mensuplarının modernleşme konusuna kuşkuyla bakmasını
neticelendirmektedir. Bu durum medreselerin eğitim kalitesinin düşmesine ve
hükümet ile medreseler arasındaki güvensizliğin gün geçtikçe artmasına neden
olmaktadır. Böyle bir kısır döngüye mahkûm olmak yerine medrese ulemasının
Celal Bayar Üniversitesi
47
öğretim programlarını ve yöntemlerini geliştirme konusunda ikna edilmesi ve
bu alanda aşama kaydedilmesi mümkündür.
KAYNAKLAR
AEPAM (2013), Pakistan Education Statistics 20011-2012, Academy of
Educational Planning and Management, Statistics Study No.252, AEPAM
Ministry of Education Publications, Islamabad.
ACAR, Yusuf (2011), “Üsame bin Ladin”, Aksiyon, Sayı: 857, ss. 20-
22.
AHSAN, Muhammad (2005), “Politicization of Bilateral Aid and
Educational Development in Pakistan”, Educational Studies, Cilt: 31, Sayı: 3,
ss. 235-250.
ALI, Saleem, H. (2009), Islam and Education: Conflict and Conformity
in Pakistan’s Madrassahs, Oxford University Press, Karachi.
ASAL, Victor, Christine Fair ve Stephen Shellman (2008),
“Consenting to a Child's Decision to Join a Jihad: Insights from a Survey of
Militant Families in Pakistan”, Studies in Conflict & Terrorism, Cilt: 31, Sayı:
11, ss. 973-994.
BANO, Masooda (2007), “Beyond Politics: The Reality of a Deobandi
Madrasa in Pakistan”, Journal of Islamic Studies, Cilt: 18, Sayı: 1, ss. 43-68.
BİRIŞIK, Abdulhamit (2007), “Batı İçin Pakistan Medreselerinin İfade
Ettiği Anlam Üzerine Yerinden Bir Bakış”, DEM Dergi, Yıl: 1, Sayı: 3, ss.72-
82.
BURKI, Shahid Javed (2005), “Educating the Pakistani Masses”,
Education Reform in Pakistan, (ed. Robert M. Hathaway), Woodrow Wilson
International Center for Scholars Press, Washington DC.
FAIR, C. Christine (2009), The Madrassah Challenge: Militancy and
Religious Education in Pakistan, Vanguard Books Press, Lahore.
FAIR, C. Christine (2012), “The Enduring Madrasa Myth”, Current
History: South Asia, Cilt: 111, Sayı: 744, ss. 135-140.
GÜRBÜZ, Beyhan (2008), Dini Motifli ve Uluslararası Bir Terör
Örgütü Olarak El-Kaide, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atılım
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
INSTITUTE OF POLICY STUDIES (2002), “Pakistan: Religious
Education Institutions”, Institute of Policy Studies Task Forse Report, Institute
of Policy Studies Publications, Islamabad.
KOZICKI, Richard J. (2002), “The Changed World of South Asia:
Afghanistan, Pakistan and India after September 11”, Asia Pacific:
Perspectives, Cilt: 2, Sayı: 2, ss. 1-10
KRONSTADT, K. Alan (2004), “Education Reform in Pakistan”, CRS
Report for Congress, RS22009.
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:12, Sayı:3, Eylül 2014
Beşeri Bilimler Sayısı
48
MALIK, S. Jamal (1989), “Islamization in Pakistan 1977-1985 The
Ulama and Their Places of Learning”, Islamic Studies, Cilt: 28, Sayı: 1, ss. 5-
28.
NAYYAR, A. H., (1998), “Madrasah Education Frozen in Time”,
Education and the State: Fifty Years of Pakistan, (ed. Pervez Hoodbhoy),
Oxford University Press, Karachi, ss. 216-240.
PAKDEMİRLİ, M. Nur ve BİRIŞIK, Abdulhamit (2013), “Hint
Altkıtası Geleneksel Öğretim Kurumlarında Yürütülen Din Eğitiminin Gelişim
Sürecine Tarihsel Bir Yaklaşım”, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi,
Cilt: 13, Sayı: 2, ss. 87-115.
PAKDEMİRLİ, M. Nur ve EV, Halit (2013a), “Pakistan‟da Geleneksel
Eğitim Öğretim Kurumları: Medreseler”, Kuruluşunun 100. Yılında İmam Hatip
Liseleri Uluslararası Sempozyumu, 24-25 Kasım 2013, İstanbul.
PAKDEMİRLİ, M. Nur ve EV, Halit (2013b), “Din Eğitiminde
Geleneksellik ve Modernizm Karmaşası: Pakistan Örneği”, Uluslararası
Küreselleşme Sürecinde Din Eğitimi Sempozyumu, 28-30 Kasım 2013,
Eskişehir.
RAHMAN, Khalid ve BUKHARİ, Syed Rashad (2006), “Pakistan:
Religious Education and Institutions”, The Muslim World, Sayı: 96, ss. 323-339.
RAHMAN, Tariq (2006a), “Denizens of Alien Worlds: A survey of the
Education System of Pakistan”, Journal of Islamic Studies, Cilt: 17, Sayı: 2, ss.
238-243.
RAHMAN, Tariq (2006b), Denizens of Alien Worlds: A Study of
Education, Inequality and Polarization in Pakistan, Oxford University Press,
Karachi.
SHAM, Shahzad Iqbal (2010), “Yoksulluğun Giderilmesi: Pakistan‟da
Örnek Vaka”, Uluslararası Yoksullukla Mücadele Stratejileri Sempozyumu
Bildiriler Kitabı, Cilt: 2, İstanbul, ss. 93-102.
SHEIKH, Khalid Mahmood (2010), “Teaching of Islam on Violence &
War Revisited”, Maarif-i Islami, Cilt: 9, Sayı: 1, ss. 1-14.
SIDDIQUE, Qandeel (2008), “Weapons of Mass Instruction? A
Preliminary Exploration of the Link Between Madrassas in Pakistan and
Militancy”, FFI-Report 2008/02326, ss. 1-62.
ŞAHIN, Mehmet (2008), ABD‟nin “Müslüman” Savaşçıları, Akademik
Orta Doğu, Cilt: 3, Sayı: 1, ss. 43-52.
WINTHROP, Rebecca ve GRAFF, Corinne (2010), “Beyond Madrasas:
Assessing the Links Between Education and Militancy in Pakistan”, Center for
Universal Education Working Paper 2, ss. 1-62.
ZAIDI, Syed Manzar Abbas (2013), “Madrasa Education in Pakistan:
Controversies, Challenges and Prospects”, SISA Report No. 3., ss. 1-34.
ZIA, Rukhsana (2003), “Religion and Education in Pakistan: An
Overview”, Prospects, Cilt: 33, Sayı: 2, ss. 165-178.

Konular